26 Ekim 2019 Cumartesi

İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIK İÇİN RİSKLİ BİNALARI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BİR ODAKLANMA GEREKLİDİR



İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIK İÇİN RİSKLİ BİNALARI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BİR ODAKLANMA GEREKLİDİR

Bülent Ağaoğlu, 
Antalya, 15.10.2019

GİRİŞ 
Depremle ilgim;
Geçimimi sağladığım mesleğim dışında “bibliyografya aşığı” olarak 675 bin civarında yayın künyesi derleyip tasnif ettim neticede 1981’den günümüze 38 yılda 1030 kaynakça hazırladım.
Hep bilgi kaynaklarının önemine inandım. Bilgi kaynaklarına başvurmayı davranış biçim haline getirdim.
1894 depreminden 100 yıl sonra deprem olacağı tahmini 1990’ların başlarından itibaren basın yayın organlarında haber olarak çıkıyordu. Bende de deprem fobisi oluştu.
Bu sebeple sağlam bir eve ve semte taşınmak için para biriktirmeye başladım. Ağustos 1999 depreminden kısa bir süre sonra 3 Eylül'de, elimde biriken para ile Başakşehir'de 4. etapta 1/4 peşinle daire satın aldım. Hani derler ya bilgi güçtür diye ben bu imkana kavuşmuş oldum böylece. Ailemi ikna etmek kolay olmadıysa da 1999 sonunda radikal bir karar alarak Fatih’ten taşındık. Diğer insanlar niye radikal karar almıyorlar diye çok şaşırıyordum.
2012 yılında güçlendirme kaynakçısı hazırladım ve o zamanki İBB'nin depremle ilgili bölümüne de gönderdim. Bu çalışmam 2013 yılından beri internette bedelsiz olarak yayındadır. Tabiatıyla bu çalışmayı yaparken daha o zamandan güçlendirme konusu zihnimde yer etmişti. Topluma faydalı olmak için bunu yaptım fakat beklediğim etkiyi maalesef yaratmadı. Bu çalışmayla ilgilenen bir kuruluş veya kişi olmadı.               
26 Eylül İstanbul Silivri depreminden sonra da bloğumda da üç kısa yazı yayınladım. Bunlardan birisi 26 İnşaat Mühendisleri Odası şubesine gönderdiğim mektuptur. Onlara, ülkemizde insanlarımızın güçlendirme maliyetleri konusunda kafalarında önyargılar olduğunu bunun ortadan kaldırılması için yapılacak bilgilendirme çalışmalarının topluma yaygınlaştırılmasının son derece faydalı olacağı mektubunda belirttim. Sadece İMO’nun iki şubesinden geri dönüş oldu.
Cumhuriyet gazetesinden röportaj talebi geldikten sonra önce hazırlıklarımı yapmaya başladım. Şahsi bloğunda şu anda 41 yazı bulunmaktadır.
KONUNUN EN ÖNEMLİ YÖNÜ NEDİR?
1509 depremi sırasındaki şehir nüfusu ve can kaybı sayılarından hareket edersek İstanbul’da yaşanacak deprem belki de dünyada en çok can kaybı yaşanan 2. Deprem olabilir. “Çin'in kuzeybatısındaki Şensi'de 23 Ocak 1556'da meydana gelen deprem, "en fazla can kaybının yaşandığı deprem" olarak tarihe geçti. Yoğun nüfusa sahip bir bölgede meydana gelen depremde yaklaşık 830 bin kişinin yaşamını yitirdiği sanılıyor.” 2.3.2018. https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyada-en-fazla-can-kaybina-yol-acan-10-deprem-353389.html
İNSANLARA BÜYÜK İSTANBUL’U DEPREMİ YAKINDA GERÇEKLEŞECEĞİNİ SÖYLEMEK DIŞINDA NELER SÖYLENEBİLİR? İNSANLAR KENDİLERİNİ DEPREM KORUMAK İÇİN NELER YAPMALI ? DEPREM ÇANTASI DIŞINDA NELER YAPABİLİR?
Deprem çantası uygulamasının vakit kaybıyla ölümlere yol açabileceği konusunda uzman uyarıları bulunmaktadır.
Deprem çantası konusu 1999 depreminden beri maalesef magazinleştirilmiştir.
1999 depreminden sonra deprem kafesi (deprem kabini)  mevzusu da vardı.. (26 Eylül depreminden sonra hiç gündeme gelmedi.). Ben de o dönemde bu konuyla “deprem fobim” sebebiyle çok ilgilenmiştim.    
Deprem kafesi evin ancak birkaç metrekarelik yerine yapılabilir. Diğer deprem kafessiz yerler yine bir risktir. Kuvvetli depremde zaten insanlar savrulabilir, ayakta duramazlar.
Ülkemizde depremin yıkıcı etkisine karşı yapılması gerekenler konusunda konunun odak noktasını dillendirmek yerine; konsantrasyonu dağıtan, çözüme hizmet etmeyen, bilimsel temeli olmayan birçok  gereksiz açıklamalar yapılmaktadır, görüşler öne sürülmektedir.
Bu durum hakkında bir doktora tezi hazırlanıp konu derinlemesine analiz edilse ve kitap yazılsa yeridir.
Mesela “deprem sırasında masa altına saklanın” gibi tavsiyeler yıllardır vardır. Halbuki “Şiddetli deprem anında ayakta kalmak mümkün değil” şeklinde uzman görüşleri bulunmaktadır. Deprem yaşayan insanların anlatılarında da bu gözlem mevcuttur.
“Panik yapmayın” deniliyor. Bunu ileri sürenler herhalde hayatlarında hiç panik yaşamamışlar olsa gerek…
Cenin pozisyonunun yanlış olduğuna ilişkin uzman görüşleri var. Mesela bilim adamı Mikdat Kadıoğlu’nun bu konudaki görüşü; “1999 Marmara depremlerinde “Deprem anında yatıp cenin pozisyonu almak” gibi yanlış bir şeyi halkımıza aşıladılar” şeklindedir.
Bütün bunlar sorgulanmamış ezberlerdir. (Keşke birisi depreme ilişkin sorgulanmamış ezberler konusunda detaylı çalışsa da bu alanda insanımızın zihninde bir netlik oluşsa. Şu anda deprem konusunda toplumsal olarak kafa karışıklığı mevcut.)
Sarsıntı Başladığında Kitlesel Afet kelimeleri Google’da aratıldığında ekrana gelecek olan Çağlar Akgüngör’ün makalesinin okunmasını bu vesileyle tavsiye ederim. ( https://dergipark.org.tr/iusiyasal/issue/631/6427 )
Güçlendirme konusunun işlenmesi gerekirken önceliği olmayan bu konular ile uğraşıldı neticede 20 yılı kaybettik.
RİSK RAPORU ALMAK İÇİN NELER YAPILMALI
Bina risk raporunun depremden önce veya depremden sonra alınmak istenmesinin anlamı var mı ki… Risk raporu alınması için binada anlaşmak neredeyse imkansiz. Diyelim ki; risk raporu alındı. Sonrasında binada güçlendirme kararı alınması da istisnai bir durum.
Ben bu konuya detaylı girmek hiç istemiyorum Çünkü yaşadığım tecrübeler dolayısıyla biliyorum ki insanımızda, binalarda depremin yapacakları konusunda, depremin sonunda yaşayacakları konusunda maalesef büyük bir bilinçsizlik var. Güçlendirme için apartman sakinlerinin ortak karar alması istisnai bir durum,  burada başka bir kelime kullanmak akla geliyor ama onu da kullanmak istemiyorum. İnsanları da suçlamak istemiyorum.
Önemli olan, insanların niçin bu şekilde bilinçsiz davrandıklarının çeşitli anket araştırmaları çeşitli sözlü tarih çalışmaları yapılarak, tezler hazırlanarak analiz edilmesidir. Buralardan çıkan sonuçlar son derece önemli olacaktır.
Yoksa bina risk analizi raporu alınması konusunda rehber yazılar yazılsın videolar çekilsin vs. sonuç olarak hani derler ya attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeyecektir. Apartmanlarda bina risk analiz raporu alınması konusunda yaşanan olumsuzluklardan kitap da yazılabilir, tiyatrolarda oyunlar da sahnelenebilir, hem de dram tiyatrosu…
VATANDAŞ NE YAPMALI
Oturduğu semt zemin özellikleri açısından riskli bölgedeyse radikal bir karar almalı ve zemini sağlam bir semte taşınmalıdır. Taşınırken de yerleşeceği evi seçmek için yapı denetim firmalarına danışmalıdır. Çünkü zemin sağlam olsa da yapı depreme dayanıklı değilse yine riskle karşılaşma ihtimali bulunmaktadır.
Fakat bu son derece az kişi için söz konusu olacaktır Bu bakımdan, radikal karar alma mevzusundan da umutlu olmamak gerekir olsaydı zaten 20 yıl içinde olurdu.
Önemli olan, hiç kolay olmasa da,  güçlendirme için apartmanlarda mücadele etmektir.  
YENİ EV ALACAKLAR NELERE DİKKAT ETMELİ?   
Eski yapı ise risk analiz raporları var mı öğrenilmelidir.
Yeni ev satın alacaksa da yapı denetim firmalarına danışmalıdır.
Danışırken de üzerinde dikkatle durması gereken etkenlerin bilincinde olmalıdır; Bunlar; Binanın Yaşı; Projeye Uygun mu Yapılmış; Taşıyıcı Sistem Projesi Olup Olmadığı;  Deprem Yönetmeliğine Uygun Mu…; Binanın nerelerinde gözlem, inceleme yapmalı; Binanın Temeli, Radye Temel mi?; Toprak Altına ne kadar inilmiş, Temel Su Yalıtımı yapılmış mı; Bodrum Katının durumu, su içinde mi, rutubetli mi; Tünel Kalıp Perde Beton Ve Kolon Sistemi ile mi inşa edilmiş (İnşaat Tekniği, Kolonlar, Perde Duvarlar); Projedeki Kat Planına Uyumlu mu yapılmış; Malzemenin durumu nedir; Hazır Beton ile mi inşaat yapılmış; Duvarların Kalitesi nedir; Boyutlar depreme uygun mu; Kısa Kolon kullanılmış mı; Binanın Dış Cephesinde Su Yalıtımı Var mı?; Yan yana Binalar mı; Yapım firmasının referansları nelerdir
YURTTAŞ EVİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN NELER YAPABİLİR ? YA DA DİKKAT ETMELİ ?     
Güçlendirme yaptırabilir. Fakat apartmanlarda güçlendirme kararı alınması neredeyse imkansızdır. Maalesef burada bir çaresizlik söz konusudur.
Ayrıca mevcut mevzuat işi yokuşa sürmektedir.
Prof. Dr. Seyit Ali Kaplan’ın görüşü;
“Depreme karşı hep beraber el ele verip geleceğimizi kurtarmamız gerekirken, güçlendirme ruhsata bağlı, ruhsat iskâna bağlı gibi yasal mevzuat engelleri ile halkımızın eline kelepçe vurulmuş, hiçbir önlem alamaz duruma getirilmiş, depremin felakete dönüşeceği bilinmesine rağmen, halkımızı mahvedecek çürük binalar içinde insanlarımız bekletilmektedir.” Binaların Depreme Karşı Güçlendirilmesinde Yasal Engeller ve Öneriler. TMH - 458 - 2009/6 http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/77fb31acbd47f2a_ek.pdf?dergi=140
GÜÇLENDİRME
26 Eylül’de İstanbul’da yaşanan depremden sonra güçlendirme ülkemizin gündeminin devamlı başlarında yer almalıdır, güçlendirme çok önemsenmelidir.
Güçlendirme seferberliği ilan edilmelidir.
Sosyal özelliklerimiz dolayısıyla ne yapılırsa yapılsın gereken düzeyde, beklenen düzeyde insanlarımızın güçlendirme için harekete geçmesi ihtimali son derece az olsa gerektir.
Güçlendirme konusunda insanlarımızın zihinlerinde, belki de yaşanmış olayların etkisiyle önyargılar var. “Bazı mühendisler tavsiye etmiyor”; “güçlendirilmiş bir bina gördüm hiç beğenmedim”; “güçlendirme maliyeti dairenin tekrar yapım fiyatıdır; “2 sene evimizden taşınmak zorundayız, dışarıda kirada olmamız gerekir” vesaire gibi bir süre engeller mevcut zihinlerde. Vatandaşların davranışları tutumları çok önemlidir.
Devlet vatandaşları güçlendirme işinde maddi olarak desteklemelidir. İnsanımızın zihninde güçlendirme bedelleri konusunda önyargılar bulunmaktadır. Maliyet konusu açıklığa kavuşturulmalıdır.
En riskli bölgelerden başlamak üzere deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmış binalar dışındaki yapıların devlet tarafından güçlendirilmesinin bütçesi ortaya konulmalı, bunların güçlendirilmesini devletin yapması alternatifi üzerinde ciddiyetle durularak konu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Dünyada teknoloji ileri düzeye varmış durumda. Güçlendirme konusunda da mühendislik çalışmalarının yeni mevcut durumu hemen tespit edilmelidir. Belki bu işlerin maliyeti aşağılara düşmüş olabilir. Şu anda bunu bilmiyoruz. İnternette arama yaptığınızda güçlendirme maliyetinin ne olduğu ne olması gerektiği konusunda çok az sayıda haber bulunduğunu görüyorsunuz. Bunlar da yönlendirici olmuyor.
Güçlendirme sektörü şu anda cılız durumda. Ağırlık kentsel dönüşüme verilmiş. Güçlendirmek sektörünün çeşitli teşviklerle büyümesinin sağlanması önemli olsa gerek.
Riskli yapıların tümünün güçlendirilmesinin maliyetini devlet tarafından karşılanması ile nasıl bir maliyet tablosu ortaya çıkacaktır. Bu hesap acaba günümüze kadar yapılmış mıdır…
ÖNERİLER       
Olası İstanbul depremi için yapılması gereken en fizibıl, makul proje kısa sürede çeşitli etkinliklerle; sempozyumlar, çalıştaylar, beyin Fırtınası toplantıları vs. ile tespit edilmelidir. Bu süreçte binlerce öneri derlenmelidir. Daha sonra çeşitli değerlendirme toplantıları ile kısa, az ve öz bir metinle eylem planı'nın ortaya konması gerekir.
İBB'nin yapabilecekleri önem kazanıyor. Hükümet İstanbul deprem riskine karşı seferberlik ilan etmedi. Bakın 20 gün oldu halen bu konuda iktidar tarafından seferberlik ilan edilmemiş durumda, ciddi bir proje ortaya konulmadı.
Bu durumda muhalefete büyük görev düşüyor. Muhalefetin yeri göğü inletmesi, büyük bir mücadele vermesi gerekir. Zaten bilindiği üzere yıkıcı olmayan ama paniğe yol açan depremlerden bir süre geçtikten sonra konu unutuluyor ve kapatılıyor.
Konunun çözümüne odaklanmak yerine, çözüme faydalı olmayacak detay konular ile zaman kaybediliyor. Bizler çok detaya boğulduk; tek parçalı, 2 parçalı, 7.5,  7.2 vs… Zaman kaybedilmeden güçlendirmeye odaklanılmalıdır.
20 yıldır İnsanların kafası karışmış vaziyette Sorunun odak noktasını yakalayıp düşünce üreten fikir beyan eden insanların çok fazla olmadığı bir ortamda büyük sorunun çözümüne katkıda bulunması mümkün olmayan görüşler yoğun topluma yayılmış ve zihinlerde yer etmiştir. Bu da, odak noktasına konsantre olunmasına engellemiştir.
Mesela 2010 yılında dönemin İBB başkanı tarafından güçlendirme yerine; yık, parsel genişlet şeklinde hayalci projeler ciddi ciddi konuşulmuş sonunda da kentsel dönüşümde karar kılınmış, güçlendirme önemsenmemiş, yıllar heba olmuştur. 2010 yılında Kadir Topbaş’ın hayalci görüşü; “Daha büyük adalar, parseller, daha doğru binalar, bahçeli, belki ayrı nizamlı yapılar haline getirecek bir sistemi oluşturmak istiyoruz.”
İktidar ve geçmişte İBB  güçlendirme seçeneğini verdiği kararlarda öne almadı. Özellikle kentsel dönüşüme ağırlık verdi. Daha sonra bir kaosa neden oldu, hepimizin bildiği gelişmeler yaşandı. Neticede bilinen müteahhit sorunları ile karşılaştık. Ve vatandaşlarımız yaklaşımlarında da; “yok şu kadar daire yok bu kadar daire isterim” diye bir sorun ortaya çıktı. Sistem yavaşladı.
Fakat bir yandan da, şimdi geçmişe yönelik hesaplaşma ve sorgulama yerine bir an evvel güçlendirme konusuna nasıl odaklanılabilir, hükümete güçlendirme seferberliği nasıl ilan ettirilebilir bunun üzerine kafa yormakta büyük fayda var
İnternette halka yönelik olarak animasyonlarla kolay anlatımlarla görsel malzemelerle halkı özellikle ilgilendiren risk analiz raporu,  hasar tespit, güçlendirme vs. konularda web sitelerinin bulunması son derece önemlidir.
Yanlış yönlendirmeler bu web sitesi aydınlatılabilir. Mesela deprem sırasında masanın altına girin deniliyor. Fakat bu depremin kuvvetinin yaptıkları sebebiyle mümkün değildir.


"BİR BİRLEŞİK AKIL ÜRETİMİ ÇALIŞMASI”NIN “KAYNAKLARINI KULLANMAYA RAZI BİR LİDER NASIL BULUNUR” SORUSUNA VERDİĞİM CEVAPLAR



"BİR BİRLEŞİK AKIL ÜRETİMİ ÇALIŞMASI”NIN “KAYNAKLARINI KULLANMAYA RAZI BİR LİDER NASIL  BULUNUR” SORUSUNA VERDİĞİM CEVAPLAR
Bülent Ağaoğlu
Antalya, 26.10.2019
Tınaz Titiz’in moderatörlüğünü yaptığı bir “Birleşik Akıl Ağı” etkinliği çalışması;
·        “Yapay zeka’nın yol açabileceği işsizlikle nasıl başa çıkılabilir? Sorununu bir test sorusu olarak ele alan”
·        “bir birleşik akıl üretimi çalışması”nın, “Kaynaklarını kullanmaya razı bir lider nasıl  bulunur”
·        sorusuna verdiğim cevaplar;


·         Akın Öngör Liderlik Enstitüsü kurmaya çalışmış, sonunda beklediği desteği göremeyince vazgeçmişti. Kendisinin tecrübelerine başvurulabilir.
·         Akın Öngör’ün Liderlik Enstitüsü projesi hakkında bazı haberler: http://leventagaoglu.blogspot.com/2018/04/akin-ongorun-liderlik-enstitusu-projesi.html
·         Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programına seçilen kişiler ile iletişim kurulabilir. Onlara BAA projesi anlatılabilir. http://www.sabancivakfi.org/tr/sosyal-degisim/fark-yaratanlar
·         Sabancı Üniversitesi Edu Liderlik Eğitim Programları yönetimi ile görüşülebilir
·         Google üzerinde liderlik okulları araması yapılıp onlardan seçilenler ile iletişim kurulabilir
·         Şeref Oğuz'un görüşlerine başvurulabilir
·         Milliyet gazetesinde haftada bir girişimcilik konularını yazan Start Up lar konusunda Engin tecrübesi bulunan Serkan Ünsal ile görüşülebilir
·         Ülkemizde yılın girişimcisi ödülünü kazananlarla görüşülebilir
·         Potansiyeli olan genç Lider adayları aranabilir
·         Ülkemizde liderlik konusunda özellikle doktora tezi hazırlayanlarla ilaveten yüksek lisans tezi hazırlayanlarla Ayrıca liderlik konusunda makale yazanlar ile temas kurulabilir
·         Duayen gazetecilere kıdemli gazetecilere sorulabilir; “ülkemizde siyasi liderler dışında önde gelen on 20 kişinin isimlerini verebilir misiniz yaşayan kişiler olarak
·         İdealist bir insan olan iş kadını Hanzade Doğan'a konu anlatılabilir
·         Ülkemizde liderlik eğitimleri veren eğitim şirketi yöneticileri ile görüşülebilir mesela Profesör Dr Acar Baltaş Profesör Dr İsmet Sabit Barutçugil
·         Araştırma sektöründe büyük tecrübesi olan Temel Aksoy a Danışılabilir
·         Google'da liderlik ödülü araması yapılıp gelen sonuçlar değerlendirilebilir iletişim kurmak açısından
·         https://www.mess.org.tr/tr/yayinlarimiz/detay/harvard-business-review-potansiyeli-yuksek-liderler-yetistirmek/ linkinde hakkında tanıtım bulunan potansiyel liderler yetiştirmek adlı kitap incelenebilir
·         Potansiyel liderler aranabilir
·         Ekrem İmamoğlu'na proje anlatılabilir
·         Ülkemizde liderlik sırları konulu kitap yazan kişilerle görüşülebilir onlara konu anlatılabilir
·         Üniversitelerde öğrenci olup liderlik özellikleri gösteren kişilere nasıl ulaşılabilir üzerinde düşünce geliştirilebilir
·         Güler Sabancı ile konuyla ilgili iletişim kurulabilir
·         Lider arayışı içerisinde konuya nasıl bir ticari boyut kazandırılabilir konusu hakkında düşünceler üretilmesi önemli olsa gerek Çünkü konuya  ticari boyut kazandırılır sa sürecin kim daha hızlı şekilde ilerlemesi belki sağlanabilir
·         Google’da liderlik .edu.tr araması sonucu gelen listeden fikir çağrışımları yapılabilir.
·         Google’da Capital dergisi liderlik araması sonucu gelen listeden fikir çağrışımları yapılabilir.
·         417 makalenin adları belki düşünce çağrışımına yol açabilir: http://yale.summon.serialssolutions.com/#!/search?ho=t&l=tu-TU&q=(TitleCombined:(liderlik))
·         Serdar Kuzuloğlu’na danışılabilir.
·         23 yazı var: belki yeni fikir çağrışımı yapabilir: https://www.temelaksoy.com/kategori/yonetim/liderlik/



GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI İÇİN YENİ ZELANDA TECRÜBESİNİN ÖNEMİ

GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI İÇİN YENİ ZELANDA TECRÜBESİNİN ÖNEMİ


Bülent Ağaoğlu
Antalya, 26.10.2019

  • Google’da strengthening earthquake building aratıldığında gelen ilk 100 linkin 63’ü Yeni Zelanda kökenli (Bunların uzantısı .nz). Özellikle Yeni Zelanda kökenli güçlendirme konulu yayınların tespiti.






24 Ekim 2019 Perşembe

GELİŞMEKTE OLAN BİR KAYNAKÇA SEKTÖRÜ; ALINTI HİZMETİ

GELİŞMEKTE OLAN BİR KAYNAKÇA SEKTÖRÜ; ALINTI HİZMETİ

Bülent Ağaoğlu
Antalya, 24.10.2019

Kaynakça alanının farklı türleri var.

En çok bilinen klasik tür; Bir konu hakkındaki yayın listeleri

Eserlerin sonlarındaki "Yararlanılan Eserler", "Yararlanılan Kaynaklar", "Kaynaklar", "Kaynakça" vs. gibi adlar alan bölüm de "Kaynakça" sahasının içinde.

Günümüzde gelişmekte olan bir alan da; özellikle üniversite lisans öğrencilerine hazırladıkları çalışmalar (ödevler, tezler vs.) için faydalandıkları kaynakların dipnot ve yararlanılan eserler olarak verilmesinde başvurmaları gereken kuralların öğretilmesi, bu konuda kolaylıklar sağlanması şeklinde görünüm kazanmış durumda. (Üniversite yüksek lisans öğrencileri için konunun önemi biliniyor.)

Öyle ki, bibliography.com alan adı bu tür bir hizmete ilişkin.

1/

"2019'da hala elle atıflar ve kaynakçalar üretiliyor? Alıntılama sürecinin ne kadar önemli ama sıkıcı olabileceğini biliyoruz. Ücretsiz, kullanımı kolay ve basit alıntı oluşturucumuzla asla alıntılardan elle alıntı oluşturma. Alıntılarınızı, alıntı yaptığınız çalışmaları ve bibliyografyaları her formatta kolayca yönetin, böylece okul projelerinize odaklanabilirsiniz." https://www.bibliography.com/

"Bibliography.com, kapsamlı ve yetkili referans bilgileri sunmayı amaçlamaktadır… hızlı, APA, MLA, Chicago ve daha fazlası dahil olmak üzere tüm referans stilleri hakkında faydalı makaleler ve örnekler sunar. Burada bilgi ve püf noktaları bulacaksınız". https://www.bibliography.com/about/ 

"Bibliography.com, Atıf Stilleri Dili (CSL) projesinden endüstri standardı alıntı stillerini kullanır.". https://www.bibliography.com/about/


2/
Yukarıda adı geçen proje; "Citation Style Language (CSL) project!"

"Citation Style Language
Welcome to the open source Citation Style Language (CSL) project! Our goal is to facilitate scholarly publishing by automating the formatting of citations and bibliographies. We develop the Citation Style Language and maintain a crowdsourced repository with over 9000 free CSL citation styles.".

"Alıntı Stili Dili
Açık kaynak kodlu Citation Style Language (CSL) projesine hoş geldiniz! Amacımız, alıntıların ve kaynakçaların biçimlendirmesini otomatikleştirerek bilimsel yayınlamayı kolaylaştırmaktır. Alıntı Tarzı Dilini geliştiriyoruz ve 9000'in üzerinde ücretsiz CSL atıf stiliyle kalabalık kaynaklı bir depo oluşturuyoruz."


3/








“SİSTEMATİK TÜRKİYE TURİZM İŞLETMECİLİĞİ BİBLİYOGRAFYASI"NIN HİKAYESİ




“SİSTEMATİK TÜRKİYE TURİZM İŞLETMECİLİĞİ BİBLİYOGRAFYASI"NIN HİKAYESİ

 

 



Bülent Ağaoğlu







 

İstanbul, 2.9.2019

 

 

 






İçindekiler
TECRÜBELERİM

GİRİŞ

“Sistematik Türkiye Turizm İşletmeciliği Bibliyografyası” ( STTİB) Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Programında Şubat 1985'de kabul edilen master tezinin geliştirilmiş şeklidir.
Kitabın Önsöz'ü Doç. Dr. Hasan Işın Dener tarafından yazılmıştır.
Kitap için TTOK Genel Müdürü Çelik Gülersoy’dan da Önsöz istemiştim. Fakat kendisinin “Yazdık evladım” demesi üzerine, kendisine “O önsöz Boğaziçi Bibliyografyası’na ilişkindi” demem sonuç değiştirmemişti. Büyük insan nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.
Kitap Kasım 1985'de yayınlanmıştır.
Tipo tekniğiyle Cağaloğlu'nda Met-Er matbaasında dizilmiş ve basılmıştır.
Tashihler tarafımdan yapılmıştır.
Eser “ülkemizi bilgi çağına yaklaştırma” idealimin ilk basılı ürünüdür. Ocak 1981’den itibaren 23 yaşında bu idealin-hayalin peşinden gitmeye başlamıştım.
Ocak 1981’de Fatih Akşemsettin caddesindeki evimizde başlattığım Turizm kaynakçasına aşkla bağlıydım.
İlginç de bir anektod; Ağustos 1981'de master eğitimine başlamak için temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya gelmiştim. Geçici olarak babamın kuzeninin evinde kalıyordum. Kendisi Hilmi Çelik ile birlikte beraber master yapmıştı. Ama farklı alanlarda. Sanırım 1981 veya 1982 yılıydı 23 yaşındaydım. Turizm Bakanı İlhan Evliyaoğlu ile görüşmek istiyordum. Bakanlık o zaman Maltepe'de Kızılay'a yakın bir binadaydı. Sabahları 08.00 sularında 8 kez özel kalem yöneticisi ile görüştüm. Sonunda bakan bey ile görüşmem mümkün oldu. Turizm kaynakçasının fişleri küp şeker kutularındaydı. 6-7 şeker kutusu ve içlerinde binlerce fiş vardı. Bunları torbaların içine koymuştum. Bakan beyin odasına da böyle girmiştim. Daha sonra yakın bir dostumun tanıdığı vasıtasıyla,  bakan beyden bu duruma ilişkin bir eleştiri duymuştum...:J) (İlhan Evliyaoğlu’nun özgeçmişi: http://www.oktayaras.com/ilhan-evliyaoglu/tr/29141 )

HAYALLER

1981 sonbaharında Hacettepe Üniversitesinde master öğrenimine başlamıştım o dönemin şartlarında, oturduğum İstanbul'dan Ankara'ya Anadolu Ekspresi treniyle ancak 12 saatte gelebiliyordum. Çok da rötar yapıyordu. Kendime klasik değil farklı bir yol çizmek istiyordum. Bibliyograf yönümle turizm alanının sentezini yapmak düşüncem vardı.

HEDEF

Kasım 1985’de TÜRSAB Dergisinde yayınlanan röportajımın ( http://bulentagaoglu.blogspot.com/2019/09/sektorde-bilgi-erisim-sistemi-hedefine.html ) başlığı olan; "Bilgi erişim sistemi hedefine varılmasına katkıda bulunmak istedim" cümlesi 1985 yılının şartlarında ifade edilmiştir.
Nisan 1984’de TTOK’da Genel Müdür Çelik Gülersoy’un bilgi asistanı olarak çalışmaya başladım. Mart veya Mayıs 1986’da Çelik Gülersoy Vakfı İstanbul Kitaplığı’nda ilk sorumlu olarak devam ettim.
Eylül 1987’de dia arşivi kurmak üzere Başkan Bahattin Yücel’in teklifi üzerine TÜRSAB’da göreve başladım. Orada dokümantasyon merkezi kurmak istiyordum.
Kasım 1987’de Başkan Ferit Epikmen oldu.
Umutsuzluğa kapıldım ve Mayıs 1988 sonu ayrıldım.
Neticede hedefime varamayıp alanımı Haziran 1988’de değiştirdim turizm dünyasından ayrıldım.
TÜRSAB Genel Sekreteri Caner Şaka ile görüşmelerim oluyordu. Projelerimi paylaşıyordum. Kendisi turizmde çağdaş bilgi hizmetlerinden yana olsa da;  “Bülent acentalar turizmin esnafıdır” dediğini iyi hatırlıyorum.

TEZ

Üniversite lisans öğrenimi sırasında Uygarlık Tarihi dersi hocası Prof. Dr. Servet Tanilli ödev vermişti. İdealizm konulu kalın bir doküman hazırlamıştım. Bunun için kütüphanelerde çalışmıştım. Ülkemizde bilgi kaynaklarına erişim sorunlarını birebir yaşıyordum. Bu süreç beni sonunda kaynakçalar hazırlama noktasına getirdi.
Tezin danışmanı o zaman Doçent olan Dr. Doğan Yaşar Ayhan'dı. Daha sonra tez gayri resmi olarak Doç. Dr. Hasan Işın Dener'in danışmanlığında hazırlanmıştır.
Önce Ankara'da kurulu Seyahat İşletmeleri üzerine bir tez hazırlamak istemiştim. (Ankara Şehri Seyahat İşletmeleri Üzerine Yapılacak Bir Anket Araştırmasının Hazırlık Çalışması I.  Ankara: Aralık 1982-Ağustos 1983. 70y. Daktilo.) 70 sayfa tutan notlar almıştım. Fakat kafa karışıklığı içindeydim. Bu notlardan kendime bir yön veremedim. Patinaj yapıyordum.
Daha sonra Doç. Dr. Hasan Işın Dener’in kurtarıcı yönlendirmesiyle turizm üzerine kaynakça hazırlamaya başlamıştım. Fakat bilimsel çalışma disiplinine tam hakim olamadığım için geniş bir Turizm Bibliyografyası'nı master tezi olarak hazırlama sürecini başlatmıştım.
Genel bir kapsamda ilerlemek fizibl olmayacaktı. Yine Hasan beyin önerisiyle “Turizm İşletmeciliği Bibliyografyası”na yöneldim.
Tez hazırlama sürecimde işin metin kısmında başta zorlandım. (1976-1980 anarşi dönemi olduğu için lisans öğrenimi olması gereken şekilde değildi. Mesela bol inceleme ödevleri olsaydı tezin metin kısmını yazarken zorlanmazdım.) Günler geçiyordu… Daha sonra çatı ortaya çıktı. Hasan bey ile hazırladığım daktilo edilmiş taslak metin üzerinde bir cumartesi birkaç saat yoğun çalıştık. O süreçte kendisinden çok şey öğrendim. Hasan bey metin kısmını daha profesyonel hale getirdi. Öğrendiklerimi hayatım boyunca uyguladım.
ÖZELLİKLER
Master tezinde 1983 künye yer alıyordu, kitapta ise 2683 referans bulunmaktadır.
Eserin sonunda kişi ve kuruluş adları dizini yer almaktadır.
Türkiye'de 1929-1984 yılları arasında üretilmiş turizm işletmeciliği konulu kitap, makale, tez, rapor, teksir ve tebliğlerin künyelerini veren eser; amaç, kapsam ve bibliyografik araştırma yöntemi hakkında ön bilgileri içeren bir giriş kısmıyla başlıyor. Daha sonra, çalışmada, kaynakça ve bibliyografik sınıflandırma konularının işlendiği bir bölüm bulunmaktadır. Sonraki 3. bölüm, ilgili alanlardaki kaynakçaların gözden geçirilmesine ayrılmıştır. 4. bölüm ise, bibliyografyanın sınıflandırma sistemini açıklamaktadır.
Kaynakça 2683 künyeyi içermektedir. Ayrıca taranan kütüphaneleri, müracaat eserlerini ve süreli yayınları sıralayan ekler de bulunmaktadır.
Kaynakçanın sonunda bir de yazar adları dizini var.
Hiçbir kaynakça çalışması eksiksiz değildir, eksik tükenmez. Taramaları çok geniş tutmama rağmen kaynakçada de elbette birtakım eksiklikler bulunmaktadır. Ancak ben, çalışmanın bu tür eksikliklerin azlığı nedeniyle hedefinden sapmadığını sanıyorum.

İLKLERİ

Türkiye’de ilk defa bir kaynakça “ülkemizi bilgi çağına yaklaştırma” idealiyle hazırlanmıştır.
Ülkemizde adı "Sistematik" kelimesi ile başlayan ilk ve halen tek konu kaynakçasıdır.
Ülkemizdeki kitap olarak basılan ilk turizm işletmeciliği kaynakçasıdır.
Master tezi olarak ülkemizde hazırlanan ilk kaynakça mıdır, bu sorunun cevabını almak için bakılması gereken 1985 öncesi ülkemizde hazırlanmış master tezlerinin veri tabanı maalesef yok.

HAZIRLIK

Derlediğim künyeleri teksir kağıtlarından ürettiğim fişlere yazıyordum.  Tezin hazırlandığı yılda Türkiye'de PC bilgisayar kullanımı bulunmadığı için son aşamada daktilo ile tape ettim. 10 parmak daktilo bilmiyordum. 2 parmak hızla yazabiliyordum. Bilindiği üzere Künye tape etmek klasik yazılara göre zordur. Arada hata yapıyordum. Hatayı düzeltmek için daktilo sıvısı kullanıyordum. Onun da hemen kuruması için saç kurutma makinesi çalıştırıyordum. Daktilo ojesi pantolonuma da sıçrıyordu. Pantolonumda birçok beyaz lekeler oluşmuştu.
O dönemde internet imkanları bulunmadığı için kütüphanelerde çalışarak, ilgili kişi ve kuruluşlara mektuplar göndererek yayın tespitleri yaptım. Çok sayıda mektup yazdım, özellikle Ankara’da ilgili kuruluşlara çok gittim.
Çok kütüphane dolaştım; Turizm Bakanlığı Kütüphanesi, Turizm Bankası Kütüphanesi, DPT Kütüphanesi, Milli Kütüphane, Beyazıt Devlet Kütüphanesi. Turizm Bakanlığı'nın, Turizm Bankası’nın çeşitli bölümlerini ziyaret edip özellikle yeni yayınlanmış dokümanları topluyordum. Bunlardan da kütüphane kayıtlarına henüz girmemiş bazı yayınları kendim derlemiş oluyordum.
Tezin kitaba dönüşmesi aşamasında Turing’de çalışıyordum. Çelik beyden güncelleştirmeyi yapmak için Kariye’de kendisine ait Pembe Ev’de çalışma izni aldım. Rüya gibiydi. Giriş ve 1. kattan meydana gelen küçük evde güncelleştirme yapıyordum. Ek künyeleri tape ettikten sonra makasla kesip ilgili yerine selobantla yapıştırıyordum. O günün şartlarında ancak böyle yapabilirdim.
Tespit ettiğim yayınları, yazarlarının soyadlarına ya da basit bir kategori listesine göre değil de, konuları itibariyle geliştirdiğim ayrıntılı bir sınıflandırma düzeni rehberliğinde tasnif ettim ki, en önemli zorlukları bunu gerçekleştirirken yaşadım.
Hasan beyin geniş düşünmesi, desteği tezi tamamlamamda en önemli etkendi. Ufuk sahibiydi,  düşünüyordu, yol gösteriyordu, yetiştirmek istiyordu. Bunları hep heyecanla ve samimiyetle yapıyordu.
2 sene kadar önce kendisi hakkında doküman da yazdım ama "Benden sonra yayınlarsın" dediği için gün yüzüne çıkaramıyorum.
Kaynakçanın (STTİB)  önemli bir şansı vardı: 1981 başından itibaren turizm kaynakçası hazırlamaya başlamıştım. İlk göz ağrım bu çalışmaydı. Dönem dönem bu kaynakçaya eğiliyordum. Bu çalışmanın sağladığı altyapı STTİB için zengin kaynak tespiti sonucunu getiriyordu.

YAYIN SÜRECİ

Kitabı yayınlamaları için önce bir meslek kuruluşuna götürdüm fakat ilerleme sağlanamadı.
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy'a, master tezini imzalı olarak verdim bunun üzerine "Getir evladım bunu basalım" demesi sonrası yeni taramalar yaptım ve 700 künye daha ilave ettim.
Bu dönemin sonunda Sayın Çelik Gülersoy'un desteği ile "Sistematik Türkiye Turizm İşletmeciliği Bibliyografyası" Turing Yayınları arasında çıkmıştır.

BASKI

Kitap 2. Hamur kağıda 800 adet civarında basılmıştır.
Kitap basıldıktan sonra birkaç ay dağıtıma girmedi. Kitap depoda bekledi. Çelik bey baskı maliyetini fazla bulmuştu. Eserden telif hakkı almadım. Böyle bir beklentim de olmadı.
Kurum bana 25 adet bedelsiz kitap vermişti. Yayın Koordinatörü Tanju Sancaktaroğlu kendi inisiyatifiyle bana ilave olarak 100 adet mi, 200 adet mi tam hatırlamıyorum, kitap vermişti.
Bu kitapları hediye edilmek üzere imzalı olarak zaman içinde dağıtarak erittim. Daha sonra hediye etmek için kendi kitabımı satın almaya başladım.

ETKİSİ

Google'da "sistematik türkiye turizm" site:https://dergipark.org.tr/ araması yapıldığında kitaba 7 atıf yapıldığı görülmektedir.
Toplu Katalog araması sonucu, sisteme bağlı kütüphanelerden 16’sında kitabın bulunduğu anlaşılmaktadır. http://www.toplukatalog.gov.tr/index.php?_f=1&the_page=&cwid=2&keyword=%22sistematik+t%C3%BCrkiye+turizm%22&tokat_search_field=1&order=0&command=Tara#alt
Ülkemizde ne yazık ki, yararlanılmış olsa bile kaynakçalar kitapların sonundaki “Yararlanılan Eserler” kısmında pek gösterilmez. Bu bakımdan turizm konulu kitapların bu bölümlerine bakarak eserden yararlanma hakkında bir sayıya varmak mümkün değil.
Yordam Toplu Kataloğu araması, sistemi kullanan kütüphanelerin 7’sinde kitabın mevcut olduğu sonucunu vermiştir.
Kültür Bakanlığı’na bağlı 4 halk kütüphanesinde STTİB bulunmaktadır. http://koha.ekutuphane.gov.tr/
Ayrıca; British Library

KAMUYA FAYDALARI

STTİB’nin kitap olarak yayınlanmasının getirdiği motivasyonla 1988 sonuna kadar 50 kaynakça hazırladım.  Günümüze kadar toplam sayı 72’dir.
Klasik kitap dışı malzemeler de (Çoğaltmalar vs.) derlemiştim, bunlar kayıt altına alınmıştı.
Ülkemizde kaynakçalar genellikle Türkiye Bibliyografyası ve Türkiye Makaleler Bibliyografyası’nın  fasiküllerini taramakla hazırlanıyordu. Bu durumda da eksikler fazlasıyla söz konusu oluyordu. Bu iki kaynağın dışındaki yayınları tespit için yoğun çaba göstermiştim.

BANA FAYDALARI

Rahmetli babam 1969 yılında yayınlanmaya başlayan kuşe kağıda baskılı Meydan Larousse Ansiklopedisi'ni fasikül fasikül filesinde eve getiriyordu. O tarihte 11 yaşındaydım. Orta 1 veya 2 sınıfında Edebiyat dersi öğretmenimiz verdiği kitap okuma ödevleriyle kitapla ilişkimin boyutlanmasını sağladı. 1976-1980 döneminde yazları babamın Eminönü'nde Ahi Çelebi Camiinin yanındaki Değirmen Sokakta bulunan lokantasında çıraklık yapıyordum. Babamdan aldığım harçlıkla Cağaloğlu'nda özellikle Ge-Da Genel Dağıtım'dan kitap satın alıyordum. Edebiyatçı Nurel Uğurlu ya sahipti ya da ortaklardan birisiydi. Kitap seçmek için yayın kataloglarını satır satır tarıyordum.
Yayın katalogları da kaynakçanın bir türü olarak bilinir. Yoğun yayın kataloğu taramalarım ile kaynakça hazırlamak için yapılan taramalar arasında bir benzerlik olduğunu söyleyebilirim. Kitap sevgisi ile başlayan süreç beni yeni alımlar için seçme yapmaya yönlendirince yayın kataloglarını taramak zorunda oluşum beni akıntıya kapılmış gibi alıp götürüyordu.
Beyinle ve gözle yapılan yayın künyesi tarama davranışının başlangıç olarak bende bir bağımlılık yaptığını tahmin ediyorum. Öyle bir bağımlılık ki bugüne kadar 1034 kaynakça hazırlamış oldum ve 675 bin künye derledim ve düzenledim. İşte bunun ilk ciddi başlangıç noktası STTİB'dir.
Kitabın yayınlanmasıyla 27 yaşında eser sahibi oldum. O zamanın şartlarında kitap yayınlatmak günümüzdeki kadar kolay değildi. Daha sonra kitabın kendisi için altın anahtar fonksiyonu görmüştür.
Bir dostum “Sıfırı bir yapmak zordur” demişti. STTİB ile bu zorluğu aşmıştım.

HAKKINDA YAYINLANANLAR

·         Sektörde Bilgi Erişim Sistemi Hedefine Varılmasına Katkıda Bulunmak İstedim. Türsab, No: 38, Kasım 1985. http://bulentagaoglu.blogspot.com/2019/09/sektorde-bilgi-erisim-sistemi-hedefine.html
·         Türktarhan, G. (2014). : Türkiye’de Turizm Alanyazınının İncelenmesi: “Sistematik Türkiye Turizm İşletmeciliği Bibliyografyası (1929-1984)” Üzerine Bir İnceleme. VII. Lisansüstü Turizm Öğrencileri Araştırma Kongresi, Aydın, (04-05 Nisan): 182-199.
·         "Sistematik Türkiye Turizm İsletmeciliği Bibliyografyası. İstanbul Sanayi Odası Dergisi, 15.12.1985.
·         Sistematik Türkiye Turizm İşletmeciliği Bibliyografyası. Sanayide İlişkiler, 03.1986, 30.Sf.
·         Türkiye Turizm İsletmeciliği Bibliyografyası. T.C. Turizm Bankası A.S. Bülteni, No: 12, Temmuz 1986.

YAPILMASI GEREKENLER

·         Önemli bir soru şudur; Hatırı sayılır kısmını kütüphaneleri, turizm kuruluşlarını dolaşarak künyelerini derlediğim 2683 yayının kaçı ülkemizdeki kütüphanelerde mevcuttur?
Buradan çıkacak sonuç belki de kütüphanelerde bulunmayan yayınların sayısının az olmadığını gösterecektir.

·         Aradan 35 yıl geçti. Halen ülkemizin bir Turizm Kütüphanesi yok. Kütüphane kitabımda adı geçen yayınlar bu kütüphane için derlenebilirdi.

·         1985 yılındaki turizm öğretim kuruluşları ve öğrenci sayıları arasında büyük fark olsa gerek. Dilerim bu nicelik sıçraması ortamında kaynakçayı geliştirme, güncelleme, günümüzün bilgi teknolojileri ile hizmete sunma işine bir kuruluş sahip çıkar.

Kaynakçalarda yayın eksikliği sorunu günümüzde başka bir boyut kazanmıştır. Bu günün dünyasında yayın türleri ve yayın sayıları çoğalmıştır. Bunları tespit edebilmek mesela 80’li yıllardaki şartlara göre çok daha zordur. Bu bakımdan günümüzde Turizm İşletmeciliği Yayınları Veritabanı kurulması daha bir önem kazanmıştır.

·         Özel konularda webde çok sayıda bibliyografya veritabanı mevcuttur. Türkiye Turizm İşletmeciliği Kaynakçası Veritabanı kurmak isteyenler bunlara bakabilir.
İki örnek;
Bilim Tarihi Veritabanı: http://isiscb.org/archive
İlahiyat Makaleleri Veri Tabanı. http://ktp.isam.org.tr/?url=makaleilh/findrecords.php
Google'da tourism databases araması yapıldığında turizmle ilgili yayın veritabanlarının linklerine ulaşmak mümkündür.
·         Kasım 1985 tarihindeki röportajımın bitiş cümlesi;

"Bütün bunların ötesinde, yaptığım çalışma, umarım ki, yarın öbür gün sektörde girişilecek "Turizm Bilgi Erişim Sistemi" kurma çalışmalarında çıkış noktalarından birisini teşkil etsin". Aradan 35 yıl geçti. Şikayet olarak bu cümleyi kurmadım. Ülkemizde “Turizm İşletmeciliği Kaynakçası Sempozyumu” düzenlenirse konuya odaklanma olabilir. Belli olmaz arkasından veritabanının kurma süreci de başlayabilir. Dünyada 1895'den günümüze yapılan Kaynakça Kongreleri hakkında yeni bir yazının linki: ...
TECRÜBELERİM
Tez olarak hazırlanan kaynakçalar bilim adamlarının ciddi danışmanlığını, ilgisini, yönlendirmesini , desteğini içeriyorsa kaynakça hazırlayan için önemli bir teşvik unsurudur. Daha kaliteli kaynakçalar hazırlanması için gerekenlerden birisi de tez danışmanın ilgisidir.
Aşırı çalışkanlıkla bir hayalin peşinden gitmek, belirsizlikler içinde uzun bir mücadele yolculuğuna çıkmak önemli...

SONUÇ

Birçok yayın türünü kapsayan kaynakçalar ülkemizde yaygın olmayabilir. Sadece kitaplar veya sadece makaleler için hazırlanmış ve derinlemesine tarama yapılmamış kaynakçaların ülkemizde bütün kaynakçalar arasında oranı nedir sorusu cevaplandırılmaya muhtaçtır.
Çalışmamız kitap, makale, tez, tebliğ, rapor, teksir, çoğaltma türü yayınları kapsadığından “derinlemesine çalışılmış”tır.
Tez olarak hazırlandıktan hemen sonra güncelleme yapılması kaynakçanın konuyla ilgili tespit etmesi gereken diğer künyelerden önemli bir kısmına erişilmesini sağlamıştır.
Daha sonra kitabı güncelleştiremedim. Bir daha da ülkemizde Turizm İşletmeciliği kaynakçası hazırlanmamıştır. Halen ülkemizde turizm yayınları veritabanı kurulamamıştır.

TEŞEKKÜR

Prof. Dr. Hasan Işın Dener’in vizyonu, elimden tutması olmasa, master yapmasam ve tezim kitap olarak yayınlanmasa herhalde çok sayıda kaynakça hazırlama çabası gösteremezdim.