13 Ekim 2019 Pazar

FATİH CAMİİ DEPREMLERDE YIKILDI MI…




FATİH CAMİİ DEPREMLERDE  YIKILDI MI…




Bülent Ağaoğlu


















Antalya, 13.10.2019



İçindekiler



“TARİHİ YAPILAR EN BÜYÜK KANIT
Büyük deprem olacağını iddia edenler genelde 1509 İstanbul Depremi’ni örnek veriyor. Siz buna katılıyor musunuz?
1509 depremine dayanarak ‘fay boydan boya yırtılacak, fay tek parçada kırılacak’ diyenler yanılıyor. Fayların konumunu ve tarihi depremleri bilmiyorlar. Prof. Ambrassey fayları inceleyerek yaptığı çalışmalarda ‘İstanbul’un tarihinde büyük şiddette bir deprem olsaydı ne Ayasofya, ne Galata Kulesi ne de Rumeli Hisarı kalırdı’ demiştir. Ayrıca İstanbul surları da depremde yıkılmadı, Fatih’in topları yıkmıştır. Yine Haliç’in surları depremde oluşan tsunamide değil 1509’dan iki yüzyıl sonra olduğu ortaya çıkmıştır. Fatih camisinin kubbesi de depremde yıkılmamıştır, restorasyon yapılmıştır Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'dan ezber bozan çıkış: Büyük deprem yok, intikam alıyorlar... .”. 30 Eylül 2019 Pazartesi 15:48:06 | Son Güncelleme: 30 Eylül 2019 Pazartesi 15:54:23. http://www.gunes.com/gundem/prof-dr-sener-usumezsoydan-ezber-bozan-cikis-buyuk-deprem-yok-intikam-aliyorlar-1024891

HASAR GÖRDÜ GÖRÜŞÜNDE OLANLAR

“H.1180/M.1766'da Kurban Bayramının 3. günü güneşin doğuşundan az sonra meydana gelen şiddetli depremden sonra, camide büyük hasar meydana gelmiş ve büyük kubbe si çökmüş, minarelerinin şerefeden yukarısı da yıkılmıştır. Caminin geri kalan kısmı da yeniden ihya edilmek üzere zemine kadar yıktırılmıştır6.”.  [5.İst. Ansiklopedisi. c.X, s.5545; 6.A.g.e. c.X s.5544;İst.Abideleri s.37].   http://www.fatih.gov.tr/fatih-camii

“ H.1180/M.1766 yılındaki depremde harap olan cami, 1767-1771 yıllarında devrin padişahı Sultân III. Mustafa tarafından dönemin Hassa Başmimârı Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmıştır. Caminin ihyâsı sırasında Mimar Tahir Ağa kalan klâsik alt yapı ile yeniden yaptığı barok kısımlar arasında iyi bir uygunluk sağlamıştır.”. http://www.fatih.gov.tr/fatih-camii

“Bununla birlikte bu önemli yapı günümüze dek ulaşamamış 1766 İstanbul Depremi'nden büyük hasar üzerine yeni bir plan ile tekrar inşa edilmiştir.”. https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=384282

"Şekil 3 de görüldüğü üzere Marmara Denizi ve çevresi son 3 yüzyılda 18 adet yıkıcı nitelikte depreme maruz kalmıştır. Bu depremlerden 5 tanesi İstanbul ve çevresinde büyük hasarlar meydana getirmiştir.
Çalışmada konu edilen, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethini takip eden onuncu yılda 1463-1470 arasında camii ve medreseleriyle bütün müştemilatı mimar Atik Sinan’a yaptırılmış, takip eden yıllardaki genişlemeyle 10 km2 kaplayan çok büyük bir komplekse dönüşmüş olan Fatih medreseleri, 1766 yılındaki depremde ağır hasar almıştır. Daha sonra gerçekleşen 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminde deprem merkezinden yaklaşık 70 km uzaklıkta bulunan Fatih Camii kompleksi ciddi yapısal hasarlar almıştır.”.  İçinde:  Günal Eren1 Ve Kemal Beyen2: Tarihi Yapı Davranışına Zemin, Mesnet, Yatay Ve Düşey Deprem Koşullarının Etkisi / Effects Of Local Soıl, Supports, Horızontal And Vertıcal Strong Ground Motıon Condıtıons On The Responses Of Hıstorıc Structures.  Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017. http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/17952_15_50.pdf

“Mart 1463'te başlayıp, Aralık 1470'te24 (ya da 1471 başında tamamlanan cami, yaklaşık üç yüz yıl ayakta durduktan sonra 1766 depremi ile onarılamayacak derecede hasara uğramıştır.”. https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=384282

“Fatih Camii'indeki hasar ise yeniden inşa etme gereği duyulacak kadar fazladır.

Depremde caminin büyük kubbesi tamamen çökerek harap hale gelmiş,33 küçük kubbeler ve duvarlar da oldukça hasar görmüştür.34 Ayrıca imaret, hastane ve medrese yıkılmış, yüzden fazla öğrenci medrese yıkıntıları altında kalmıştır.35 Bunun üzerine cami Sultan III. Mustafa'nın emri ile tamamen yıkılarak yeniden inşa edilmiştir.”. https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=384282

“Sebebi ne olursa olsun caminin gördüğü hasar derecesi oldukça büyüktür. Bu büyük hasar artık yeni bir tamirle kapanamayacak durumdadır ve caminin tamamen yıkılması ile yerine yeni bir üslupla, fakat klasik unsurlar da gözetilerek yeni bir caminin yapılmasına 1180 senesinde başlanmıştır.”. https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=384282

“1509 yılında meydana gelen ve “küçük kıyamet” denilen büyük zelzelede Fâtih Camii kubbesinin hasara uğradığı, hatta sütun başlıklarının parçalandığı ve kubbenin çarpıldığı, külliyenin dârüşşifâ, imaret ve medrese gibi yapılarının da özellikle kubbelerinde büyük zararlar olduğu bilinmektedir. 1557 ve 1754 depremlerinde yeniden hasar gören cami onarılmışsa da 1766 depremine dayanamamış, büyük kubbesi tamamen çöktüğü gibi duvarları da tamir edilemeyecek derecede yıkılmıştır. Sultan III. Mustafa, Hâşim Ali Bey’i bina emini tayin ederek önce türbe ve külliye binalarını yaptırmış, Fâtih Camii’nin yeni bir plana göre aynı yerde inşasına ise 4 Rebîülevvel 1181’de (31 Temmuz 1767) önce Sarım İbrâhim Efendi, daha sonra da İzzet Mehmed Bey nezâretinde girişilerek 1185 yılı Muharreminde (Nisan 1771) cami ibadete açılmıştır.”. https://islamansiklopedisi.org.tr/fatih-camii-ve-kulliyesi

“Fâtih Türbesi. Fâtih Sultan Mehmed 1481’de Gebze yakınındaki Sultançayırı’nda vefat edince cenazesi İstanbul’a getirildi ve Fâtih Camii’nin kıble duvarı önünde uzanan hazîre alanındaki türbeye gömüldü. Fâtih’in vefatından önce veya sonra mı yaptırıldığı kesin olarak bilinmeyen bu türbe, 1766 depreminde çevresindeki yapılarla birlikte harap olmuşsa da kısa zamanda onarılmıştır.”. https://islamansiklopedisi.org.tr/fatih-camii-ve-kulliyesi

“1470-1766 Arası Tamiratları
Muhtemelen 1509 depreminde yıkılan caminin hünkâr mahfili Fâtih Sultan Mehmet’in oğlu II. Bayezid tarafından ahşap bir şekilde yeniden yaptırılmıştı. (Ayvansarayi 2001: 48-49). Caminin içinde inşa edilen bu ahşap hünkâr mahfili II. Bayezid’in kendi adına yaptırdığı camideki hünkâr mahfiline benzer şekilde olduğunu tahmin etmekteyiz.
Cami 1557, 1648 ve 1754 depremlerinde hasar görmüş ve harap yerleri tamir edilmiştir (Cezar 1963: 387, Aslanapa 1986: 107, Öz I 1987: 57, Eyice 1995: 245).”. http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/439/K%C3%B6se.pdf?sequence=1&isAllowed=y

“1509 yılında meydana gelen ve “küçük kıyamet” denilen büyük zelzelede Fâtih Camii kubbesinin hasara uğradığı, hatta sütun başlıklarının parçalandığı ve kubbenin çarpıldığı, külliyenin dârüşşifâ, imaret ve medrese gibi yapılarının da özellikle kubbelerinde büyük zararlar olduğu bilinmektedir. 1557 ve 1754 depremlerinde yeniden hasar gören cami onarılmışsa da 1766 depremine dayanamamış, büyük kubbesi tamamen çöktüğü gibi duvarları da tamir edilemeyecek derecede yıkılmıştır. Sultan III. Mustafa, Hâşim Ali Bey’i bina emini tayin ederek önce türbe ve külliye binalarını yaptırmış, Fâtih Camii’nin yeni bir plana göre aynı yerde inşasına ise 4 Rebîülevvel 1181’de (31 Temmuz 1767) önce Sarım İbrâhim Efendi, daha sonra da İzzet Mehmed Bey nezâretinde girişilerek 1185 yılı Muharreminde (Nisan 1771) cami ibadete açılmıştır.”. https://islamansiklopedisi.org.tr/fatih-camii-ve-kulliyesi

“Osmanlı döneminde son büyük deprem 1766’da meydana gelmiş, sarsıntıların bir türlü durmaması yüzünden insanlar evlerine aylarca girememişti”.
“İstanbul'da özellikle Yedikule ve Edirnekapı civarındaki binalarda yıkılmalar çoktu. Hemen hemen her depremden etkilenen Fatih Camii'nin kubbesi çökmüş, imaret, hastane ve medrese yıkılmıştı. 173 cami ve hamam hasar görmüştü. Topkapı Sarayı ve Eski Saray da hasar gören yapılar arasındaydı.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2017/08/20/istanbulun-son-buyuk-depremi

“1894 Depremi Sonrası Tamiratları 1894’deki deprem sonucu büyük hasar gören yapılardan biri de Fâtih Câmii idi. Yapının harap ve yıkılmış olan yerlerinin tamiri için Şehremâneti Celîlesi’nden müteşekkil bir heyet-i fenniyye marifetiyle keşif yapılmış ve bu keşfin detaylarını gösteren iki defter hazırlanmıştır. Keşif gereği cami ve müştemilâtı için (medreseler, türbe vs.) bir milyon 312.280 kuruş harcama yapılarak, Hazine-i Evkâf tarafından oluşturulacak özel bir komisyon (komisyon-ı mahsus) marifetiyle emâneten tamiratının gerçekleştirilmesi padişah tarafından uygun görülmüştür.28”. http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/439/K%C3%B6se.pdf?sequence=1&isAllowed=y

“1690'daki deprem Salı akşamı güneş battıktan sonra gerçekleşti. Bu olay, Fatih Camiinin minaresinin yıkılmasına, kubbesinin çatlamasına, Topkapı çevresindeki surların bir bölümünün yıkılmasına neden oldu.”. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/782610

“1509 depreminin artçıları 45 gün sürdü. İnsanlar evlerini terk ederek günlerce sokaklarda, bağ ve bahçelerde yaşadılar. Bu depremde 5000 civarında insan hayatını kaybetti. 10 bin kişi yaralandı. 109 cami ve 1070 ev tamamen yıkıldı. Fatih Külliyesi'ndeki bazı yapıların kubbeleri çöktü. Bayezid Cami Medresesi tamamen yıkıldı. Yedikule'nin ve Topkapı Sarayı'nın surları çöktü. Deniz yükselip İstanbul ve Galata surlarından aştı. Ayasofya'nın sıvaları döküldü, su bentleri yıkıldı. Topkapı Sarayı zarar gördüğü için Padişah II. Bayezid Edirne'ye gitti. 1509 depreminden sonra İstanbul'daki saray, konak ve evlerin depreme dayanabilmeleri için ahşaptan yapılmasına karar verildi.”. https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/sinan-meydan/buyuk-istanbul-depremi-zelzele-i-azime-5360512/

Medreseler 1509 depreminden sonra uğradıkları tahribat nedeniyle büyük ölçekte tamirat geçirirler. Depremde medreselerin kubbelerinin çoğu yıkılmıştır. Bu dönemdeki müdahalenin binaların geçirdiği ilk büyük tamirat olduğu belirtilmektedir.(Unan, 2003 : 64)”. (15.sayfa). https://dergipark.org.tr/download/article-file/43857

“1766 DEPREMİ SONRASI ORTAYA ÇIKAN YAPISAL SORUNLAR ve MÜDAHALELER HadikatüT-Cevami, "Der Beyan-ı Cami-i Fatih Sultan Mehmed Han-ı Sani" başlığında, 11 Mayıs 1766 depreminde camiin büyük kubbesi tamamen harap olduğunu, duvarların ise ciddi hasar gördüğünü öğreniyoruz. Yine aynı kaynakta caminin kalan bakiyesi üzerine Sultan III. Mustafa tarafından tekrar yaptırıldığı ve caminin 1771 tarihinde ibadete açıldığı belirtilmektedir.(Bakınız Hadikatü'l-Cevami' İstanbul Camileri ve Diğer Dini-Sivil Mi'mari Yapılar, Ayvansarayi Hüseyin Efendi, Ali Sati Efendi, Süleyman Besim Efendi, 2001:49-50)”. (12-13ss.).”. https://dergipark.org.tr/download/article-file/43857

YIKILDI GÖRÜŞÜNDE OLANLAR

“1470-1766 Arası Tamiratları
Muhtemelen 1509 depreminde yıkılan caminin hünkâr mahfili Fâtih Sultan Mehmet’in oğlu II. Bayezid tarafından ahşap bir şekilde yeniden yaptırılmıştı. (Ayvansarayi 2001: 48-49). Caminin içinde inşa edilen bu ahşap hünkâr mahfili II. Bayezid’in kendi adına yaptırdığı camideki hünkâr mahfiline benzer şekilde olduğunu tahmin etmekteyiz.
Cami 1557, 1648 ve 1754 depremlerinde hasar görmüş ve harap yerleri tamir edilmiştir (Cezar 1963: 387, Aslanapa 1986: 107, Öz I 1987: 57, Eyice 1995: 245).”. http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/439/K%C3%B6se.pdf?sequence=1&isAllowed=y

“İstanbul’da inşa edilen ilk selâtin cami olan yapı, inşâ edildiği tarihten günümüze gelininceye kadar birçok defa deprem, yangın ve diğer doğal sebepler sonucu tahribata uğramıştır. 1766 depreminde tamamına yakını yıkılıp, 1771 yılında ikinci kez yeniden inşâ edilen caminin minareleri ve kubbe kurşunları da defalarca tamir edilmiş ve yenilenmiştir.”. http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/439/K%C3%B6se.pdf?sequence=1&isAllowed=y

“İstanbul’da 22 Mayıs 1766’da yaşanan deprem, 1509’dan sonra yaşanan ikinci büyük deprem olma özelliği taşımaktadır. Kurban Bayramı’nın üçüncü gününe denk gelen deprem, bir perşembe günü, güneş doğduktan yarım saat sonra meydana geldi. Deprem sırasında korkunç gürültüler işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı takip etti. Bundan sonra ise 4 dakika kadar süren düşük şiddetli deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4 bin kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Depremde Fatih Camisi tamamen harap oldu (Fatih Camisi her depremde büyük zarar gördü), 100’den fazla öğrenci medresenin yıkıntıları altında kaldı. Sultanahmet, Çorlulu Ali Paşa, İbrahim Paşa, Davud Paşa, Firuzağa, Hafız Ahmed Camileri de hasar gördü. Topkapı Sarayı, Eski Saray ve surlar da etkilendi. Devrin padişahı 3. Mustafa bir kaç gün boyunca çadırda kaldıktan sonra İstanbul’u terk ederek Edirne’ye gitti. Vezirhan, Hırkacılar, Şekerciler, Baltacılar, Çuhacılar ve Kalpakçılar Hanlarında bazı bölümler yıkıldı. Kapalıçarşı, Esir Pazarı ve Örücüler Çarşısı da hasar gördü. Yerebatan Sarnıcı’nın desteklerinden biri çöktü ve şehir sular altında kaldı. Yollar ve köprüler hasar gördü, bazı yollar kapandı. Halk uzun süre çadırlarda kaldı. Artçı depremlerin 8 ay sürmesi ve 5 Ağustosta da şiddetli bir depremin daha yaşanması insanların evlerine uzun süre girmesini engelledi. Şehirdeki gıda depolarının ve hanların yıkılması veya harap olması sonucu yiyecek sıkıntısı doğdu, içme suyu şebekesinin zarar görmesi halkın temiz su bulmasını zorlaştırdı.[1]
14 Nisan 1767 tarihli belgede zelzeleden yıkılan Fatih Camii’nin tamiri için Marmara’dan getirtilecek mermer direk, başlık ve söve taşlarının hemen gönderilmesi istenilmiştir. Belgeden 1766 depreminde yıkılan Fatih Camisinin hemen tamirine veya yeniden inşasına başlanıldığı ve bunun için Marmara Adası’ndan çıkan mermerlerin kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Marmara naibine yazılan yazıda ihtiyaç duyulan mermer taşların sayıları verilerek zamanında yetiştirilmesi istenilmektedir. Ayrıca öyle şiddetli bir talimat verilmektedir ki gevşeklik gösterilirse sorumluların ağır şekilde cezalandırılacağı da belirtilerek korku verilmiştir.
4 Ekim 1782 tarihli belgede ise yeniden inşa edildiği belirtilen Fatih Camisi için gerekli olan mermer sütunlar ile diğer mermerlerin Marmara’da Taşcılar Kethüdası Mehmed tarafından satın alınarak gemilerle İstanbul’a sevki için Marmara Naibi’ne ve Subaşı’sına tuğralı emir verilmesi istenilmiştir. Buradan çıkan sonuç 1766 depreminden sonra 1782’ye kadar aradan geçen 16 sene zarfında Fatih Camisi için gerekli mermer malzemelerin temin edilemediği anlaşılmaktadır.
Tamamen el işçiliğine dayalı imalatın yapıldığı Marmara adasında aynı zamanda Donanma için gerekli mermer güllelerin de yapıldığı dikkate alındığında[2] özel imalat gerektiren cami malzemelerinin hazırlanmasının zaman aldığı düşünülebilir. Ya da 1767’deki yazımadan sonra İstanbul’da başka bir deprem olmuş ve Fatih Camisi bundan da etkilenmiş olabilir.
Belgelerin okunmasındaki katkılarından dolayı Osmanlıca Tarih Edebiyat Grubu üyelerinden Zafer Şık, Mustafa Demirel, Abdullah Ertürk, Bektaş Kaya, Levent Kürşat Kırca, Bekir Turan, Kerem Bakır, Hafize Bozkurt, Mahire Yazar Kiremitçi ve Şule İyigönül Atasagun’a çok teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Murat Dursun Tosun

“Arşiv Fon Kodu: C..EV.. Dosya No: 584, Gömlek No: 29472, Tarihi: 15 (Za) Zilkade 1180 (14 Nisan 1767), Konusu: Zelzeleden yıkılan Fatih Camii’nin tamiri için Marmara’dan getirtilecek mermer direk, başlık ve söve taşlarının hemen gönderilmesi.
Marmara naibine hüküm ki;
Ecdad-ı izâmımdan cennet-mekân hald-aşiyân merhum ve mağfurleh Ebu’l-feth Sultan Mehmed Han subite aleyhi sicali’l-gufran hazretlerinin İstanbul’da vaki’ âsâr-ı celilelerinden olan cami-i şerif bi-iradetillahi te’ala vuku’-bulan zelzele takribi ile (tahmini) münhedim (yıkılmaya yüz tutmuş) ve muhtac-ı tecdid (yenilenmeye muhtaç) olub fi-asl ebniye-i saire rasanet gibi kaviyyüs-esas olduğu tahkik olunmakdan naşi müceddeden kemal-i metanet (sağlamlık) üzere binasına irade-i aliyye-i mülükânem taallüm etmekle cami-i şerif-i mezkûr ebniyesine (binasına) ol canibde kat’ ve nakli iktiza eden ahcarın (taşların) tul (uzunluk) ve arz (genişlik) ve kalınlığı takdim olunarak baş muhasebeden ber-kat’-ı mümza sureti ihraç ve irsal olunmakla imdi ber-vech-i muharrer cami-i şerif-i mezkûr hayr-ı emcedim merhum müşarün-ileyhin miran-ı celilelerinden olub zaman-ı şevket-nişanımda kemal-i resanet (sağlamlıkla) ve metanet (dayanıklılık) üzre müceddeden (yeniden) binası matlub-ı hümâyunum olduğu cihetden derun-ı suret-i defterde beyan olduğu üzre çeperine (duvarına) muvafık bir pencere içün iki yüz elli aded mermer söve (kapı ve pencerelerin yerleştiği kasa) ve pencere başlıklarıçün ikiyüz elli altı aded alt ve üst söve ve elli altı sütun ve altı yüz mermer taban ve üç yüz mermer pehlü (büyük yassı taş) ve yetmiş aded bettal kürsü ve sekiz aded direk başlıkları ve yüz elli aded mermer pehlü ve kat’ ve iskelelere nakl ve hala cami-i şerif-i mezkûrun binasına me’mur iftiharu’l-efzâ ve’l-ekâbir müctemi’u cemi’ü’l-meali ve’l-mefâhir bi’l-fiil baş defterdarım İbrahim Sârim dâme ve uluvvuhû tarafından ta’yin olunan zide kadrihu tarafından kabzına me’mun teslim ve tekmilen sefinelere tahmil ve der-saadetime tesyir ve tesbil ittirilmesi ferman olmağın hasseten işbu emr-i celilü’l-kadrime ısdar ve irsal olunmuştur. İmdi vusülünde ahcar-ı mezkûre derun-ı suret-i defterde mestur çaplarına göre acilen kat’ tekmilen iskeleye nakl ve kabzına memura teslim ve sefinelere tahmil birle muaccelen der-aliyyeme sevk ve tesbile ihtimam ve ve dikkat eyleyesiz. Şöyle ki zikr olunan ahcâr ebniye-i sâire içün matlub olmayub cami-i şerif-i mezkûr içün iktiza itmekle bir an akdem çaplarına muvafık olmak şartıyla iskeleye nakl ve kabzına memurlara teslim ve irsale sarf-ı vâsi u kudret ve Ma’azallahu-te’ala bu babda edna (çok az) mertebe ihmâl ve müsâmaha ve hadd çapında noksan gönderilmek lazım gelür ise taşçıların her biri nefy ve kal’a-bend misillü te’dib ile iktifa olunmayub tertib-i ceza ile mücâzât olacakların (cazalandırılacakların) kendülere tefhim (anlatılması) ve ana göre bu hususu umûr-ı sâirelerine takdim itdürülmek temşiyet-i maslahata bezl-i tab u takat ve hilaf-ı rızâ-yı hümâyûnum hareketinde tevakki (çekinme) ve mücanebet eylemek (sakınma) bâbında ferman-ı âlişanım sadır olmuşdur.

“Kaynaklarda yer alan bilgilere göre; İstanbul, 22 Mayıs 1766'da 1509'dansonraki en şiddetli depremi yaşamıştır. Depremin süresi hakkında değişik bilgiler vardır. Deprem esnasında korkunç gürültüler duyulmuş, sarsıntılar aralıklarla 8ay veya i yıl kadar hissedilmiştir. 25 Temmuz'da meydana gelen sarsıntı ise birincisi kadar şiddetli ve yıkıcı olmuştur. Halk uzun süre çadırlarda. Barınmak zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Padişah'ın sarayı da hasar gördüğünden IIL Mustafa şehri terk etmeye mecbur olmuştur. Birçok cami, han, saray yıkılmış veya hasar görmüştür. Bunlardan Fatih Camii, Çemberlitaş'taki Atik Ali Paşa Camii, Kariye Camii, Eyüp Sultan Camisini hasar gören, yıkılan camiler arasında sayabiliriz. Ayrıca, Şehrin su şebekesi zarara uğramıştır. Fatih Cami bu olayda tamamen zarar gördüğünden depremden sonra adeta yeni bir cami yapılrnıştır.”.  https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/782610

“Fatih Camii depreme şerbetli
İstanbul'un en eski camii depremlerde birkaç kere yıkıldı ama sonuncusunu iyi atlattı
İstanbul'un deprem açısından belki de en şanssız camilerinin başında Fatih Camii geliyor. Fatih Sultan Mehmed'in istanbul'u fethinden sonra Havariyun Kilisesi'nin yerine yaptırdığı ilk büyük külliyenin merkezini oluşturan cami İstanbul'da meydana gelen hemen hemen her depremde irili ufaklı zararlar görmüş. Gerçi her deprem sonrasında yeniden onarılmış, hatta artık onarılamaz duruma geldiğinde yıkıntıları üzerine yenisi yapılmış ve bugüne kadar ayakta kalmayı başarmış. Fatih Camii son depremde de hasar gördü ve ibadete kapatıldı.
MİNARESİZ CAMİ
Bugün bazı tahribata rağmen ayakta olsa da Fatih Camii'nin geçmişine bakıldığında her dönem bu depremdeki kadar şanslı olmadığı görülüyor.
Fatih Sultan Mehmed'in yaptırdığı ilk Fatih Camii en büyük hasarı 1509 depreminde aldı. ‘‘Küçük kıyamet’’ olarak tarihe geçen depremde caminin kubbesi zarar görmüş, minaresi de yıkılmış.
Aradan yirmi yıl geçmiş. 1529'da İngiliz seyyah Peter Coecke İstanbul'a gelerek bir gravür yapmış. Gravürde Fatih Camii'nin minaresi yok! Öyle anlaşılıyor ki, caminin minaresini onarmak o dönemde bir hayli zaman almış.
Cami ikinci büyük darbeyi 1556 yılında İstanbul'un evlerinin tamamını, surlarının da büyük bir bölümünü yerle bir eden depremde almış.
TAMAMEN YENİDEN YAPILDI
Bugünkü Fatih Camii ise 1766 depreminden sonra tamamen tahrip olunca III. Mustafa tarafından tamamiyle değişik bir biçimde yeniden yaptırılıyor. Padişah Haşim Ali Bey'i bina emini tayin ediyor. O da önce türbe ve külliye binalarını yaptırıyor. 1767'de ise yepyeni bir plan hazırlanıyor. Önce Sarım İbrahim Efendi, sonra da İzzet Mehmed Bey yönetiminde çalışmalar sürüyor. Dört yıl sonra 1771'de yeniden ibadete açılıyor.
Ancak bugün de ayakta olan en eski dönemden kalıntılar var. Örneğin avluyu takip eden ve son cemaat yerini ayıran kuzey duvarı ilk camiden kalma.
FATİH MİHRABIN ALTINDA!
Hatta külliyenin yeniden yapılması sırasında türbenin yerinin değişmesi, ilginç bir tartışmayı gündeme getirdi. İddiaya göre türbe onarım sırasında ilk yerine göre daha ileri alınmıştı. Öyle ki Fatih'in mezarı, şimdiki caminin mihrabının altında kalmıştı!
Caminin başına gelenler sadece depremlerle de sınırlı değil. 1782'deki Cibali yangınında, halkın evlerinden kurtardıkları eşyaları caminin avlusuna koymasıyla bu kez de cami avlusundaki türbe, sanduka ve içindeki tüm eşyalarla birlikte yanmış.
YIKILMADIM AYAKTAYIM
Fatih Camii son darbeyi 17 Ağustos'ta Marmara bölgesini hallaç pamuğu gibi atan 7.4 şiddetindeki son depremle yedi. Ancak cami, bu sarsıntıyı daha önceki depremlere göre daha iyi atlattı.
Geçen çarşamba İstanbul'da birçok tarihi cami, hasar nedeniyle ibadete kapatıldı. Bunlar arasında Fatih Camii de vardı. Fatih Müftüsü Ahmet Önal, camideki hasarları şöyle anlattı:
‘‘Caminin kubbesi, kasnakları ve kemerlerinde yer yer sıvalar dökülmüş. Avizelerinde kopmalar olmuş. Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün teknik heyeti iki gün boyunca camide inceleme yaptı. Caminin fiziki yapısını etkileyecek bir hasarın olmaması bizi sevindirdi. Gerekli bakım ve temizlik yapıldıktan sonra camiyi yeniden ibadete açacağız.’’
Padişah korkudan kaçtı
İstanbul'da tarihi kayıtlara geçen ilk depremin tarihi 402. Bu dönemde Bizanslılar, işledikleri günahlar nedeniyle depremle cezalandırıldıklarına inanıyorlardı. Ancak yine de aynı dönemde depremlerin doğal nedenlerden kaynaklandığını savunanlar da vardı.
Aristoteles'e göre deprem yeraltındaki rüzgarların hareketlerinnden kaynaklanırken, bir başka teoriye göre de yeraltında aşırı derecede su birikmesi bu afetin yaşanmasına neden oluyordu.
Osmanlı dönemindeki en büyük depremlerden biri 22 Ağustos 1509'da oldu. İnanılması güç, ama ardçı depremlerle birlikte tam 45 gün sürdü. Öyle ki bu depreme tarihte ‘‘kıyamet-i sugra’’ yani ‘‘küçük kıyamet’’ adı verildi.
Deprem öyle bir korku yaratmıştı ki, Padişah II. Bayezıd 10 gün kadar Topkapı Sarayı bahçesine kurulan bir çadırda yaşadıktan sonra, çareyi şehri terkedip Edirne'ye gitmekte bulmuştu. Bir süre sonra Edirne'de de deprem oldu. Padişah çok kızdı ve vezirlerini toplayarak onları şöyle azarladı:
‘‘Bu zelzeleler zulüm ve fesadınızdan mazlumlar ahının sebeb olduğu gazabı ilahidir!..’’
Bu tarihten sonraki ikinci büyük deprem ise 1556'da yaşandı. Deprem sırasında İstanbul'da bulunan bir İngiliz seyyah tarafından çizilen gravürde, evlerin, surların, camilerin ve o sırada denizde bulunan teknelerin büyük zarar gördüğü gösteriliyor.
Kaynaklara göre, deprem güneşin batmasından sonra, çok şiddetli bir rüzgarla birlikte gerçekleşmiş. Gravürde tarihi surların büyük bir bölümünde çatlakların meydana geldiği, cami minarelerinin yıkıldığı, kilise tavanlarının çöktüğü ve çok sayıda ölü ve yaralı olduğu dikkat çekiyor.
Tarihi kayıtlara göre, 10 Mayıs 1556'da gerçekleşen ve tarihi yarımadanın büyük bir bölümünün hasar görmesine neden olan depremden bir yıl sonra kent 30 Nisan 1557'de ikinci kez şiddetli bir deprem daha geçirdi. 6 Şubat 1659'daki depremde ise evlerin tamamı, hisarlarla surların ise bir bölümü yıkıldı.
Solakzade Hemdemi Mehmed Efendi, tarihinde 1509 depremini anlatırken Fatih Camii için şunları söylüyor: ‘‘Sultan Mehmed Camii'nin dört büyük sütununun başlıkları çatladı, bir rivayetde kubbesi de çöktü, sonradan tamir edildi.’’ İngiliz seyyah Peter Coecke 20 yıl sonra İstanbul'a geldiğinde yaptığı gravürde caminin minaresi yoktu.”. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/fatih-camii-depreme-serbetli-39097537



"Bu çalışmada, İstanbul İli, Fatih İlçesi, Ali Kuşçu Mahallesi’nde, 41.019268 enlem ve 28.950270 boylamda yer alan Fatih Sultan Mehmet’in kabrinin bulunduğu Fatih Türbesi kullanılmıştır. Mevcut tarihi yapı, 22 Mayıs 1766 tarihinde meydana gelen depremde yıkılmıştır.". http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/17952_15_50.pdf
Notlar:
Aşağıdaki 2 kitabı şimdilik inceleyemedim.
1/
Alparslan Babaoğlu: Türk Kültür ve Medeniyet Tarihinde Fatih Külliyesi Hazire I - II – III. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ (KÜLTÜR A.Ş.) YAYINLARI.
FATİH KÜLLİYESİ -I- Cami, Medreseler, Türbeler, Kütüphâne, Dârü´l kurâ, Tabhâne
FATİH KÜLLİYESİ -II- HAZÎRE
FATİH KÜLLİYESİ -III-HAZÎRE

2/
Yavuz Afşar: Bilinmeyen Yönleriyle Fatih Camii ve Külliyesi. KAYNAK KİTAPLIĞI. 2014.  https://www.kitapyurdu.com/kitap/bilinmeyen-yonleriyle-fatih-camii-ve-kulliyesi/337013.html&filter_name=fatih%20k%C3%BClliyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder