13 Ekim 2019 Pazar

YENİ GÜÇLENDİRME TEKNİKLERİ KONULU BAZI YAYINLAR LİSTESİ







YENİ GÜÇLENDİRME TEKNİKLERİ KONULU BAZI YAYINLAR LİSTESİ











Bülent Ağaoğlu






Antalya, 11.10.2019







İçindekiler













TEZLER


YASİN CANDAN 2007       Düşük dayanımlı beton panellerin ileri teknoloji malzemeler ile güçlendirilmesi. Strengthening of low srength concrete panels using innovative materials. İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Lisans     İnşaat Mühendisliği = Civil Engineering

KISAYOLLAR











MAKALELER

Ceyhun Aksoylu, Nail Kara: Güçlendirme Tekniği Olarak Yeni Nesil Ön Üretimli Beton Panel Uygulamasının Araştırılması. http://sujest.selcuk.edu.tr/sumbtd/article/view/740

Hasan KAPLAN*, Salih YILMAZ*, Nihat ÇETİNKAYA*,Halil NOHUTCU**, Ergin ATIMTAY*** ve Hasan GÖNEN*: Prefabrik Endüstri Yapılarının Güçlendirmesiiçin Yeni Bir Yöntem . Gazi Üniv. Müh. Mim. Fak. Der.J. Fac. Eng. Arch. Gazi Univ.Cilt 24, No 4, 659-665, 2009Vol 24, No 4, 659-665, 2009. https://dergipark.org.tr/download/article-file/75543



Çelik Halatlarla Güçlendirilmiş BetonarmeÇerçeve Binanın Bilgisayar Destekli DepremAnaliziOrhan DOĞAN, İbrahim AKDEMİR, Şule BAKIRCI ER . International Journal of Research and Development, Vol.3, No.1, January 2011 . https://dergipark.org.tr/download/article-file/353323

“Güçlendirme için çelik levha ile donatma yeni bir tekniktir”. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/236297

A.Yelgin [1] , Ercan Işık [2]: Structural Behavior of Composite Beams in Reinforced with Negative Moment Zone is carbonized Staff / Karbodur Elemanlarla Güçlendirilmiş Negatif Moment Bölgesindeki Kompozit Kirişlerin Yapısal Davranışı. Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt 3, Sayı 2 Yıl 1999, Cilt 3, Sayı 2, Sayfalar 13 - 20 1999-12-01. http://www.saujs.sakarya.edu.tr/issue/20684/220910

“Bu yöntemlerin dışında betonarme kirişler RPC (Reaktif pudra betonu) veya Sifcon (Yüksek oranda kısa kesilmiş çelik tel içeren çimento bulamacı) gibi yeni nesil malzemeler ile de güçlendirilebilmektedir. Bu malzemeler, ileri mekanik özelliklere, mükemmel sünekliğe ve aşırı derecede düşük geçirimliliğe sahip yüksek dayanımlı, çimento esaslı kompozitlerdir. Ayrıca lif takviyeli polimer kompozitlerlede (CFRP), elemanların eğilme momenti ve kayma dayanımını artırmaya yönelik güçlendirme yapılabilmektedir“. Yapıların Deprem Güvenliği, Güçlendirme İlkeleri Ve 11 Katlı Bir Yapıda Güçlendirme Uygulaması . Murat Öztürk, Rıfat Sezer Ve Ali Köken. http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/11061.pdf

Prof. Dr. Seyit Ali Kaplan : Mevcut Binaların Depreme Karşı Güvenceye Alınmasında Binayı Sırtlayıp, Kucaklayıp Depremi Emniyetle Savacak Yeni Bir Güçlendirme Yöntemi.   TMH - 459-460 - 2010/1-2.  http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/b1839dc54405b85_ek.pdf?dergi=139

KİTAP İÇİNDE BÖLÜMLER

HABERLER

“Sucuoğlu, yüksek riskli binaların güçlendirilebileceğine de işaret ederek, "Karbonfiber yöntemiyle kolonlar güçlendirilebilir. Binalar boşaltılıp bölme duvarlar yıkılarak onun yerine betonarme perde duvarlar, yani deprem duvarı yapılabilir. Bunun gibi pek çok yöntemle bina güçlendirilebilir." diye konuştu.“. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/yuksek-riskli-binalar-kentsel-donusumde-one-alinmali/1604895
ODTÜ'nün "bina güçlendirme yöntemi"ne övgü ANKARA (A.A). 31.10.2010. https://t24.com.tr/haber/odtunun-34bina-guclendirme-yontemi34ne-ovgu-ankara-aa,178603

"Avrupa'da son yıllarda, ekonomik olmasa da teknik olarak mümkünse yıkım-yeniden yapım yerine güçlendirme/yenileme yaklaşımı benimseniyor.
Güçlendirme/yenileme çalışmaları ile binaları yıkmadan depreme hazırlıklı olmamız mümkün. Uluslararası alanda 'Deep Renovation' denilen, ülkemizde de 'Derin Yenileme' olarak adlandırılan çalışmalar; bir yapının güçlendirilmesinden, dış cephesine, iç makyajlanmasından bacasına tesisatına kadar her unsurunun yenilenmesini kapsıyor. 'Derin Yenileme' aslında, güçlendirme, iklimlendirme, ısıtma-soğutma, aydınlatma ve yangın güvenliğinin yanı sıra enerji verimliliğini de kapsıyor.”. 13.9.2019. https://www.haberler.com/turkiye-imsad-dan-kentsel-donusum-eylem-plani-12421745-haberi/

ÜRÜN BROŞÜRLERİ


YAPILABİLECEK BAZI İNTERNET ARAMALARI

AŞAĞIDAKİ HER BİR KALIP https://www.google.com/ VE https://dergipark.org.tr/tr/ ÜZERİNDE
ARATILABİLİR.

Örnekler:
“Yeni nesil” güçlendirme site:https://dergipark.org.tr/tr/
“yeni teknolojiler” güçlendirme deprem site: https://www.google.com

1/
“Yeni nesil” güçlendirme
“yeni bir teknik” güçlendirme
“yeni teknikler” güçlendirme
“yeni bir güçlendirme”
“karbon fiber güçlendirme”
“yeni nesil” güçlendirme
“yeni yöntem”ler güçlendirme
“yeni bir yöntem” güçlendirme
“yeni bir teknoloji” güçlendirme
“yeni teknoloji” güçlendirme
“yeni teknolojiler” güçlendirme
“Yenilikçi Deprem Güçlendirme”

2/
“Yeni nesil” güçlendirme  inşaat
“yeni bir teknik” güçlendirme  inşaat
“yeni teknikler” güçlendirme  inşaat
“yeni bir güçlendirme” güçlendirme  inşaat
“karbon fiber güçlendirme” güçlendirme  inşaat
“yeni nesil” güçlendirme  inşaat
“yeni yöntem” güçlendirme  inşaat
“yeni yöntemler” güçlendirme  inşaat
“Yenilikçi Deprem Güçlendirme” inşaat

“yeni bir yöntem” güçlendirme  inşaat
“yeni bir teknoloji” güçlendirme inşaat
“yeni teknoloji” güçlendirme inşaat
“yeni teknolojiler” güçlendirme inşaat

3/
“Yeni nesil” güçlendirme deprem
“yeni bir teknik” güçlendirme deprem
“yeni teknikler” güçlendirme deprem
“yeni bir güçlendirme” deprem
“karbon fiber güçlendirme” deprem
“yeni nesil” güçlendirme deprem
“yeni yöntem”ler güçlendirme deprem
“yeni bir yöntem” güçlendirme deprem
“yeni bir teknoloji” güçlendirme deprem
“yeni teknoloji” güçlendirme deprem
“yeni teknolojiler” güçlendirme deprem

EK 1: ODTÜ'nün "bina güçlendirme yöntemi"ne övgü ANKARA (A.A). 31.10.2011.


-ODTÜ'nün "bina güçlendirme yöntemi"ne övgü ANKARA (A.A) - 31.10.2011 - ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünde son 10 yılda yürütülen araştırmalar sonunda, betonarme binalardaki tuğla duvarları ''gömlek kumaşı inceliğindeki karbon lifli polimerler'' veya ''öndökümlü betonarme panellerle'' depreme karşı güvenli hale getiren yöntemler geliştirildi.  Mevcut güçlendirme yöntemlerinde, tuğla duvarlı çerçevelerin betonla güçlendirilmesi için binanın boşaltılması gerekirken, bu yöntemler, ev sahiplerine sadece boya-badana kadar rahatsızlık verdiğinden her binaya uygulanabilecek özellik taşıyor. Bu çalışmaların sonuçları ulusal ve uluslararası platformlarda yayınlanarak küresel ölçekte deprem mühendisliği camiasında yaygın kabul gördü. Bir bölümü Türkiye'nin deprem yönetmeliklerine de giren güçlendirme yöntemleri, inşaat mühendisliği alanında geliştirilmiş en yenilikçi ve uygulanması en kolay yöntemler olarak literatürdeki yerlerini de koruyor. ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güney Özcebe, ODTÜ'de geliştirilen depreme dayanıklı bina güçlendirme teknolojileri ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde yürütülen deprem risklerinin azaltılmasına yönelik stratejik çalışmalara ilişkin AA muhabirine bilgi verdi. Mevcut bir yapının depreme karşı güçlendirilmesi sırasında kullanıcılara verilecek rahatsızlığın bir boya-badana işleminin vereceği rahatsızlıktan daha fazla olması durumunda kullanıcıların güçlendirme yaptırmaktan vazgeçebileceğini ifade eden Özcebe, ODTÜ'nün bu fikirden yola çıkarak İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesinden araştırmacılar ve NATO ve TÜBİTAK gibi kurumların desteğiyle çalışmalara başladığını anlattı. 2000'li yılların başına kadar yaygın olarak uygulanan güçlendirme yöntemlerinin başında binalardaki tuğla dolgu duvarların bazılarının betonarme duvara dönüştürülmesi yönteminin geldiğini belirten Özcebe, bu ve benzer çalışmaların hem maliyetli hem de binanın bütünüyle boşaltılmasını zorunlu kıldığını söyledi. Prof. Dr. Özcebe, bu nedenle kullanımda olan binaların güçlendirilmesini mümkün kılmak için uygulanması kolay, ekonomik ve kullanıcılar tarafından kabul edilebilecek yöntemlerin geliştirilmesi gerekliliğine dikkati çekti. -İlk yöntem gömlek kumaşı inceliğindeki karbon lifli polimerler- Özcebe, araştırma ekiplerinin bina güçlendirmesinde geliştirdiği ilk çalışmanın karbon lifli polimer adı verilen ince ancak çok güçlü bir ileri teknoloji ürününü kullanılarak yapılardaki tuğla duvarların dayanımlarının artırılmasına ve depremler sırasındaki bütünlüklerinin korunmasına yönelik olduğunu bildirdi. Gömlek kumaşı kadar ince bu malzemenin makasla kesilip duvarlara uygulanmasının ardından bir çelik levha gibi katılaştığını ve pekleştiğini belirten Özcebe, şu bilgiyi verdi: ''Binanın ileri geri sarsılması ile odalar arasındaki tuğla dolgu duvarlar, koz helva gibi ezilebilir ve patlayarak çökebilir, insanları öldürebilir. Bunu engellemek için yapının ileri geri oynamasını (ötelenmesini) azaltmak, yani rijitliğini artırmak gerekiyor. İşte karbon lifli polimerlerle güçlendirilen tuğla duvarlar bunu sağlıyor. Binanın katlar arası ötelenmesini belirli sınırlar içerisinde tutarak bu duvarların çökmesini engelliyoruz. Bir bakıma binanın yapısal sistemi bir kutu gibi davranıyor deprem anında. İleri geri kontrolsüz bir şekilde salınması engellenen binanın da depremde zarar görme riski en aza iniyor. Yeni oluşturulacak olan sistemin hem duvarlara hem de betonarme kolon ve kirişlere çok düzgün bir şekilde bağlanması gerekli. Güçlendirilen duvarların dışarıdan sıva ile veya alçıpan ile kapatılarak normal bir duvar görüntüsüne kavuşturulması da oldukça kolay oluyor. Bu yöntem, deprem güvenliği yetersiz mevcut binalara, kullanıcılarını binadan tahliye etmeden, uygulanabilir. Bu şekilde binaların mevcut deprem yönetmeliğimizin tarif ettiği güvenlik seviyelerine çıkartabilmek kesinlikle mümkün olabilmektedir.'' Karbon lifli polimerlerle yapılacak güçlendirmenin oldukça kolay uygulanabildiği, bu sayede sonuncusunu Van'da meydana gelen depremde görülen türde toptan göçmelerin önüne kesinlikle geçilebileceğini belirten Özcebe, şöyle devam etti:  ''Deprem güvenliği olmayan binaların toptan göçmesiyle meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının en aza indirilmesinin bir ülke önceliği olması gereklidir. Depreme karşı güvenli yaşam alanları yaratmak zamana karşı yapılması gereken bir yarıştır. Mevcut teknik ve ekonomik imkanlarımızla dar bir zaman aralığı içerisinde bütün çürük ve kaçak yapıları yıkıp yerlerine yenisini yapabilmemiz bana göre mümkün değildir. Depreme karşı açılacak olan seferberlikte bazı yapıların yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması yoluyla güvenli hale getirilmeleri düşünülebilir, ancak bunun yanı sıra diğer tüm güçlendirme yöntemlerini de devreye sokmamız gerekmektedir. Zira birçok durumda, yıkıp yenisini yapmak yerine, mevcut yapıların güçlendirilmesi yoluyla daha ekonomik ve daha hızlı çözümlere ulaşmak mümkündür.'' Bu güçlendirme yönteminin, Antakya'da çok katlı bir betonarme yapıya uygulandığını dile getiren Özcebe, tüm güçlendirme çalışmalarında olduğu gibi bu güçlendirme yönteminde de tekniğin gereklerine uygun olmadan yapılacak uygulamaların yarardan çok zarar getireceğini vurguladı.  -''Öndökümlü yüksek dayanımlı betonarme paneller de binayı güçlendiriyor''- Özcebe, aynı proje kapsamında yürütülen diğer bir araştırmada da kullanımdaki mevcut yapıların güçlendirilmesine yönelik olarak tamamıyla yerli imkanlar kullanarak alternatif bir yöntem daha geliştirildiğini bildirdi.  Özcebe, Prof. Dr. Tuğrul Tankut yönetiminde yürütülen bu çalışmada da bir önceki çalışmada olduğu gibi mevcut yapılardaki tuğla duvarların güçlendirilip depremler sırasında hem yük taşıyıcı, hem de yapının rijitliğini artırıcı elemanlar olarak yapısal sistemle bütünleştirilmesinin hedeflendiğini ifade etti. Bu yöntemde bölme duvarların öndökümlü ve yüksek dayanımlı betonarme panellerle güçlendirilmesinin amaçlandığını ifade eden Özcebe, uygulamanın binanın boşaltılmadan yapılabilmesinin temel hedef olduğunu vurguladı.  Tercihen bir öndökümlü beton tesisinde imal edilecek betonarme panellerin yapının önceden belirlenen tuğla duvarlarının üzerine parça parça monte edildiğini ifade eden Özcebe, şunları söyledi: ''Bu paneller, bildiğimiz çelik ve betondan imal ediliyor. Paneller yaklaşık olarak 5 santimetre kalınlığında tasarlanıyor. Yani boyutları öyle ayarlanmalı ki hem amaca hizmet etmeli, hem de imalat açısından bir sıkıntı yaşanmamalı. İmalat açısından en önemli parametre bu panellerin montajı sırasında yaşanabilecek olumsuzluklar. Bunların başında da her bir panelin iki kişi tarafından rahatlıkla taşınabilip yerine monte edilebilecek ağırlıkta olması geliyor. Zira mevcut yapıların içerisine portatif vinç, jalaskal sokabilme imkanımız yok.'' Uygulamaların hızlı bir şekilde binalara uygulanabildiğine işaret eden Özcebe, bu yöntemlerle yapılacak güçlendirmelerin oldukça ekonomik sonuçlar doğurduğunu vurguladı. Özcebe, ayrıca bu sistemlerin çeşitli şiddetteki depremlere karşı dayanıklılıklarının da test edildiğini, bu çalışmaların ulusal ve uluslararası platformlarda yayınlanarak küresel ölçekte deprem mühendisliği camiasında yaygın kabul gördüğünü belirtti.  -''Sadece bu yöntemler deprem sorununu çözmez''- Prof. Dr. Güney Özcebe, geliştirilen bu yöntemlerle tüm ülkenin deprem probleminin çözülebilmesinin mümkün olmadığını, ancak bu güçlendirme tekniklerinin Türkiye'deki kentsel deprem risklerinin azaltılması için önemli birer alternatif oluşturduğunu söyledi. Van'daki depremin hala yeni binaları deprem yönetmeliğinde tariflenen güvenlikte yapılmadığı acı gerçeğini ortaya koyduğunu belirten Özcebe, Van ve Erciş'te yıkılan binaların birçoğunun son 10-12 yıl içerisinde yapılan çok katlı binalar olduğunu ifade etti.  Türkiye genelinde ve KKTC'de toplam 71 İnşaat Mühendisliği Bölümüne bu yıl 7 bin 900 öğrenci alındığını, bu bölümlerin bazılarında 2 tane inşaat mühendisi kökenli öğretim üyesi bulunduğunu, pek çoğunda laboratuvar altyapısının bulunmadan eğitim verilmeye çalışıldığını dile getiren Özcebe ''Amacın inşaat mühendisi sayısını artırmak değil, inşaat mühendisliği eğitiminin kalitesini artırmak olması gerekir'' dedi. Türkiye'de yürürlükteki deprem yönetmeliğinin dünyanın önde gelen yönetmeliklerinden birisi olmasına karşın Van-Erciş depreminde yaşanan yıkımın bu eksiklikten kaynaklandığını belirten Özcebe mevcut yapı denetimi sisteminin masaya yatırılması gerektiğini vurguladı. Yeni yapıların deprem güvenliklerini garanti edecek hukuki düzenlemeler yapılıp, kararlı uygulamalar başlatılması deprem risklerinin azaltılması için atılması gereken ilk adım olduğunu belirten Özcebe, bir diğer önemli sorun olarak da mevcut durumları ile deprem güvenliğine sahip olmayan yapılar olduğunu belirtti. Özcebe, şöyle konuştu: ''Bu yapılar mevcut yapı stokumuzun en iyi ihtimalle yarısını teşkil etmektedir. Bu da demek oluyor ki en iyi ihtimalle 5 milyon adet betonarme ve yığma yapıdan bahsediyoruz. Bu yapıların hepsini yıkıp yerine yenisini yapmak çok büyük bir hayalperestlik olur. Bugün İstanbul'da 1 milyon 350 bin civarında yapı var. Probleme bu çerçeveden bakıldığında mevcut yapıların deprem risklerinin azaltılması işinin ciddi bir planlama gerektirdiği görülecektir. Kentsel deprem risklerinin azaltılmasının ancak uzun vadeli devlet politikaları ile mümkün olabilir.'' Üniversitelerde geliştirilen güçlendirme yöntemlerinin bugün yalnızca kişisel çözüm arayanların ihtiyacını görebildiğine işaret eden Özcebe, şöyle dedi: ''Ancak Türkiye yapısal güçlendirmeye hala toplumsal bir çözüm bulamadı. Bu çözümlerin tüm ülke genelinde devreye sokulabilmesi için devletin vatandaşlara yol göstermesi gerekmektedir. Bu amaçla uzun vadeli, düşük faizli krediler devreye sokulmalıdır. Aksi durumda vatandaşlarımız işin teknik çözümünü bilseler bile finansal kısıtlar nedeniyle yapılarının güvenliklerini istenilen düzeye çıkartmakta çaresiz kalacaklardır.'' Japonya–Kobe örneğini veren Özcebe, 1995 Kobe Depreminden sonra Japon hükümetinin bu ketteki tüm yapıların deprem güvenliğini değerlendirdiğini ve gelecekte olabilecek bir depreme karşı kentin deprem güvenliğinin nasıl tesis edilebileceğini araştırdığını belirtti.  Özcebe, çalışmaların 20-30 yıllık bir süreye yayılarak programladığını, belirlenen önceliklere göre de programı yürütmekte olduğunu sözlerine ekledi.

EK 2: “Binalarda depreme karşı oto lastikli güçlendirme

ODTÜ İnşaat Mühendisliği tarafından geliştirilen bir proje ile tek katlı yığma ve kerpiç binalar, oto lastiği kullanılarak güçlendiriliyor. Projenin maliyeti ise sadece 200 TL...
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Yapı Mekaniği Laboratuvarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Türer, Türkiye'deki yaklaşık 8 milyon binadan yarısının “yığma” olduğunu belirterek, nüfusun önemli bölümünün de bu binalarda oturduğunu belirtti.
Mühendislik hizmeti almadan yapılan yığma binaların deprem güvenliği açısından risk taşıdığını vurgulayan Türer, bu yapıların güçlendirilmesi yönünde TÜBİTAK ve Dünya Bankası tarafından desteklenen “Ekonomik Yöntemlerle Yığma Yapıların Sismik Performansının Artırılması” adı altında, 2003'de başlattıkları projeyi 2007'de tamamladıklarını ifade etti.
MALİYETİ 200 TL
Doç. Dr. Türer, proje kapsamında ilk etapta yığma binaların kullanılmış oto lastikleriyle güçlendirilmesi yönündeki çalışmalarda tek katlı yapının metrekaresini 2 liralık harcamayla başarıyla gerçekleştirdiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:
“Yığma yapıların deprem güçlendirme çalışmaları günümüzde oldukça yüksek maliyet gerektiriyor, ancak proje çalışmalarımız sırasında laboratuvar ortamında yaptığımız deneylerde duvarların zayıf yönlerinin 10 kat, genel itibariyle ise 2 kat güçlendiğini tespit ettik. Depreme dayanıklı hale gelen yapılarda can ve mal kaybı riski azalıyor.
Metrekaresine de sadece 2 lira civarında harcama yapılıyor. Yani, 100 metrekarelik bir yapı 200 lira masrafla depreme dayanıklı hale dönüştürülüyor. Böylece oldukça düşük bir masrafla yığma binalarda depremden kaynaklanan risk azaltılıyor. Maliyet ise atık kullanılmış lastiklerin taşınması, boru ve cıvatalardan oluşan bağlantı çubuklarının hazırlanması, tahta takoz ve kireçli harç malzemesine yapılacak ödemeden oluşuyor. Güçlendirme öncesi cam gibi kırılgan olan yığma binalar, çalışmanın ardından güçleniyor ve esneklik kazanıyor. En önemlisi bina kırılgan bir şekilde aniden yıkılmıyor.”
Proje kapsamında yığma yapıların araba lastiği dışında kullanılacak metotlarla güçlendirilmesi konusunda da araştırmaların ilerlediğini ifade eden Türer, şunları kaydetti:
“Lastik kadar ucuz olmasa da yine ekonomik yöntemlerle ve çelik malzeme kullanarak betonarme döşeme ve çatısı bulunan, bir veya daha fazla katlı yığma yapılar için bazı metotlar geliştirdik. Oldukça basit uygulamalar ile hazırladığımız 1/2 ölçekli ev ve 2/3 ölçekli duvar deneylerinde, yığma yapıların dayanımını toplamda 7 kat artırmayı başardık. Bu yöntemin maliyeti de 100 metrekare için yaklaşık 800 lira.”
Hem lastik, hem de çelik uygulamaları Türkiye'deki yığma yapıların önemli bir bölümünde kullanılabileceğini anlatan Türer, “Kerpiç ve yığma yapı ev gerçeğini kısa vadede değiştiremeyiz. Buralarda oturan vatandaşlar fakir, lastik yöntemiyle 100 metrekarelik bir kerpiç ev 200 lira maliyetle güçlendirilebilir” dedi.
“BAŞVURU BEKLİYORUZ”
Doç. Dr. Türer, projeyi tamamlamalarının ardından bir çalıştay düzenlediklerini, bastırdıkları kitapçığı başta Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere valiliklere ve büyükşehir belediyelerine gönderdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ancak, bugüne kadar projenin uygulanması için destek ve başvuru gelmedi. Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da, Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) üzerinde ekonomik durumu çok düşük vatandaşlarımız oturmakta. DAF ülkemizin deprem üretme potansiyeli olan faylarından. Bina stoku da taş ve kerpiç olduğundan, geliştirdiğimiz yöntem öncelikle buralarda uygulanabilir. Kerpiç ve yığma binaların güçlendirilmesi için çaresiz değiliz. Bu projeyi 'şurada uygulayalım' diye peşine düşmezler ise biz gidip 'uyguluyoruz' diyemeyiz. Projenin pilot olarak uygulanması konusunda da teknik destek verebilmek için valilikler ve belediyelerden çağrı bekliyoruz.
Hem lastik hem de çelik uygulamaları kerpiç, taş, tuğla, briket ve benzeri yığma yapıların önemli bir bölümünde kullanılabilir. Böylece, depremlerde can ve mal kayıplarını da azaltabiliriz.”. 9.3.2010. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/binalarda-depreme-karsi-oto-lastikli-guclendirme-14054673


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder