MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 31.7.2021 Tarihinde Yayınlanan Röportajında Mülteciler Konulu Bölüm
https://www.turkgun.com/mhp-lideri-devlet-bahceli-ormanlar-degil-yuregimiz-yandi-haber-157782
“GÜVENLİ VE HUZURLU ŞEKİLDE ÜLKELERİNE
GÖNDERİLMESİNDEN YANAYIZ”
Peki
siz göç olgusuna nasıl bakıyorsunuz? Suriyeliler, Afganlar derken Türkiye doldu
taştı?
İnsanlığın var oluşundan beri göç mühim
bir mesele olarak varlığını korumuştur. Türkiye bir göç güzergahındadır. Aynı
zamanda kıtaların kavşak ve kaynaşma noktasındadır. Suriyelilerin ülkelerindeki
zulüm, terör ve iç karışıklıklardan dolayı Türkiye başta olmak üzere pek çok
ülkeye sığındıkları bilinmektedir.
Onlar bize misafirdir. Ve geçici koruma
statüsüyle ülkemizde bulunuyorlar. Göçlerine neden olan vahim olaylar
durulmadan, şiddet sahneleri durmadan bunları kapı dışarı etmek insanlıkla izah
edilemez, inançlarımızla örtüşmez.
Türk milleti aranan, beklenen, özlenen,
merhamet ve hoşgörüsüne ihtiyaç duyulan bir millettir. Biz ilkesel olarak ülkemizde geçici statüde bulunan
yabancı ülke vatandaşlarının, güvenli ve huzurlu şekilde tekrar kendi
ülkelerine gönderilmesinden yanayız.
Ancak öncelikle göçe kaynaklık teşkil eden
sıcak ortamın soğuması, sertliklerin yumuşaması, gergin atmosferin zayıflaması
lazımdır. Bu vasat ortaya çıkmadan, bize sığınanları nasıl ateşe atarız? Nasıl
ölüme terk ederiz?
Şu da var ki, bayram münasebetiyle kendi
ülkelerine gidebilenlerin, bu gidişlerinde sorun yaşamayanların geri
dönüşlerine de lüzum yoktur.
Ülke
olarak demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız. Nüfus istiklalimizi
korumak mecburiyetindeyiz. Önümüzdeki 50 yıl, 100 yıl için demografik bir
projeksiyon hazırlanmalıdır. Gelecekte nüfusun bileşenleri nasıl olacak?
Anadolu coğrafyasındaki demografik dağılımın içeriği nasıl şekillenecek?
Suriyeliler bize emanettir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ama ilanihaye burada
kalmaları mümkün değildir.
Vatandaşlarımızın sorun ve şikâyetlerinden
birisi de budur. Gettolaşmaya, şiddet ve asayişsizlik olaylarının yayılmasına, huzursuzluğun genişlemesine
müsaade edilmemelidir. Bir yanda ülkesi için
canını ortaya koyanlar varken, diğer yanda sığındığı ülkenin plajlarında keyif
sürenler doğal olarak maşeri vicdanda sorgulanmaktadır. Bu çelişki tepki
toplamaktadır.
“EN HAZIRLIKLI PARTİYİZ”
Sınır aşan göçler konusunda Milliyetçi
Hareket Partisi en hazırlıklı partidir. Bu konuda çok değerli ilim ve fikir
insanlarımızla çalıştık, 2018 yılında kapsamlı bir rapor hazırladık. Partimizin
Araştırma ve Strateji Geliştirmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığının
koordinasyonunda çok önemli bir çalışma hayata geçmiştir. Ne yapacağımızı biliyoruz, neyin olması gerektiğinin
farkındayız.
Milletimizin
taleplerini görüyoruz. Unutmayalım ki, bizi umut görüp, güvence
görüp, sığınak görüp, ülkemize gelen hiç kimseyi de, gelmelerine sebep olan hadiseler bitmeden geri
gönderemeyiz. Sığınmacıların
kontrol ve denetimden uzak şekilde istedikleri yerlere gidip yerleşmelerine de
bir sınır getirmeliyiz. İstanbul’da sıkıntı vardır, Kilis ve Gaziantep başta
olmak üzere sınır il ve ilçelerimizde şikayetler üst düzeydedir. Bunları
görmek, vatandaşlarımızın sesine kulak vermek durumundayız.
GÖÇ DALGASI BİZİ ZORLAR
Ülkemizde 500.000’e yakın Afgan mülteci olduğu tahmin ediliyor. Elbette
önümüzdeki riskli ve tehlikeli süreçte göç dalgasının sınırlarımıza iyice
dayanacağı, ülkemizi zorlayacağı görülüyor. Buna karşı tedbirli olmalıyız.
Teyakkuz halinde olmalıyız. Bir derviş sabrıyla kozamızı örmeliyiz.
“DÜZENSİZ
GÖÇ ADI KONMAMIŞ BİR İSTİLADIR”
Ya Afganların gelişine ne diyorsunuz?
Kitlesel bir göçten bahsediliyor.
Afganistan’daki çatışma ortamı kızışmış
haldedir. Bu ülkede belirsizlikler artmıştır. Kırılgan bir devlet yapısı
gittikçe derinleşmektedir. Taliban son haftalarda bilhassa ülkenin kuzeyindeki
vilayetlerde kontrol alanlarını genişletmiştir. İlk aldığım bilgiler
çerçevesinde söylersem, şu anda, Afganistan’daki toplam 398 ilçenin yarısından
fazlasında Taliban hakimiyet kurmuştur. Diğerlerini ele geçirme mücadelesi de
kanlı şekilde sürmektedir. Taliban hiçbir vilayet merkezinde egemen değildir.
Fakat Eylül ayıyla birlikte şehir
merkezlerine saldırıların yoğunlaşacağı ileri sürülmektedir. Türkmenistan, İran
ve Tacikistan sınır kapıları Taliban’ın elinde. Özbekistan sınır kapısının
düşmesi de an meselesi. Afganistan’da son zamanlarda özellikle sivilleri ve
okul öğrencilerini hedef alan ve çok sayıda can kaybına yol açan terör
eylemleri gerçekleşmiştir.
ABD, 13 Nisan 2021 tarihinde,
Afganistan’dan çekilme sürecini 11 Eylül’e kadar tamamlayacağını açıklamıştır.
Çekilme süreci de 1 Mayıs’ta başlamıştı. Aynı ABD’de şimdi de Irak’tan
çekileceğini açıklamıştır.
Biden, Irak Başbakanı’yla Beyaz Saray’da
görüştü, ABD’nin savaş misyonunun 2021 yılının sonunda resmen biteceğini
söyledi, elbette altında bir bit yeniği var. Aslında çekilmiyorlar, böyle bir
niyetleri yok, coğrafyamızdaki kuşatmayı daha da sinsi ve sert şekilde
yoğunlaştırıyorlar. Afganistan’da, NATO müttefikleri Kararlı Destek Misyonu
çerçevesinde ülkedeki birliklerini çekmiştir. Anlaşılan, ABD ve NATO’nun
çekilme işlemi büyük oranda tamamlanmıştır. Afganistan’da giderek kötüleşen
güvenlik durumu, salgın, ekonomik zorluklar ve kuraklık gibi nedenlerden dolayı
insanlığın karşısına yeni bir göç dalgası çıktı.
Son dönemde ülkelerini terk eden Afgan
sayısı yüzde 50 artmıştır. Bana ulaşan bilgiler dâhilinde şu verileri paylaşmak
isterim:
2015 yılında Afganistan kaynaklı düzensiz
göç sayısı 35.921 iken bu rakam 2016’da 31.360’a gerilemiş, 2017’de 45.259’a
çıkmış, 2018’de 100.841’e sıçramış, 2019 yılında da 201.437’ye ulaşmıştır.
Salgının da etkisiyle 2020 yılında Afgan
düzensiz göçmen sayısı 50.161 olmuştur. Bu yılın Temmuz ayı ilk haftası
itibariyle de, yakalanan Afgan düzensiz göçmen sayısı 25.643’tür.
Düzensiz
göç, adı konmamış bir istiladır, demografik yapımıza kumpastır. Küresel ve
bölgesel güçlerin bu düzensiz göçteki parmak izlerini iyi araştırmak
gerekmektedir. Tehlike alarm verici düzeydedir.
Yapılan tahminler kapsamında ifade edersem, yakın gelecekte 1,25 milyon
Afgan’ın İran’a; 1,2 milyon Afgan’ın ise Pakistan’a geçmesi bekleniyor.
Asıl üzerinde durulması gereken risk ve
tehdit ise bu göç hareketliliğinin nihai durağının Türkiye olacağı yönündeki
yorum ve tahminlerdir.