15 Ağustos 2020 Cumartesi

2017 ve SONRASINDA YAYINLANAN ESKİ KÜLTÜRÜMÜZDE KÜTÜPHANELER KONULU MAKALELER




2017 ve SONRASINDA YAYINLANAN  
ESKİ KÜLTÜRÜMÜZDE KÜTÜPHANELER KONULU MAKALELER

Bülent Ağaoğlu
15.8.2020

                               Değerli kültür insanı Dursun Gürlek’e saygılarımla


                           
Makalelere erişim için, aşağıda 1, 2, 3… şeklindeki sıra numaralının alt satırında yer alan makale adının üstüne Mouse imleci ile gelip sonra ile ctrl+tıkla.

1
  Şehzadeler şehri olan Manisa tarihte maddi ve manevi pek çok zengin  kültürel değerlere sahip olmuştur. Bu değerler arasında Manisa ve çevresinden temin edilmiş yazma eserler başta gelir. Bu eserler merkezde şahıs, cami, mescid, medrese gibi yapılardan, Akhisar, Kırkağaç, Soma, Gördes, Demirci gibi de çevre ilçelerden  toplanmıştır.  Bugün söz konusu yazma eserler Manisa Yazma Eserler Kütüphanesi’nde saklanmaktadır.  Kütüphanede yaklaşık 8bin 249 adet Cd. ve DVD aktarılmış yazma eser bulunmaktadır. Zengin koleksiyona sahip kütüphane tıp, edebiyat, astroloji, dini bilimler, tasavvuf, fıkıh, kelam gibi pek çok konuda yazma eseri bünyesinde barındırmaktadır. Söz konusu eserler gerek konuları, gerekse hat, tezhip, cilt gibi kitap sanatları açısından özellik taşımaktadır. Çalışmada ManisaYazma Eser Kütüphanesi’nde yer alan yazma eserlerin ciltleri hakkında genel bir değerlendirme yapılarak, kütüphanede aşırı yıpranmış, onarılmadığı taktirde varlığını sürdüremeyecek bazı yazma eserlerden örnekler verilip durum tespiti yapılmıştır.

2
İsmail E. Erünsal, Orta Çağ İslam Dünyasında Kitap ve Kütüphane, Timaş Yayınları, İstanbul 2018. 660 Sayfa.
XVIII. yüzyıla ait bir yapı olan Şeyhler Hamamı, Erzurum’daki hamamlar içerisinde tarihî özelliklerini korumuş örneklerden biridir. Soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşan tek fonksiyonlu bu hamam 2013 yılında restore edilerek Erzurum Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğüne tahsis edilmiştir. 2011 yılında kurulup 2016 yılında söz konusu binada hizmete açılan bu kütüphane bünyesinde asırlık el yazmaları ve matbu eserler muhafaza edilmektedir. Bu eserler içerisinde çok kıymetli yazma ve matbu sözlükler de bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesinin yazılı kültürel miraslarının toplandığı kütüphane aynı zam

3
Kaçanikli Mehmed Paşa tarafından Üsküp’ün kuzeydoğusunda yer alan Kâtip Şahin Mahallesi’nde yaptırılan külliye, Balkanların diğer bölgelerinde yok edilen diğer eserler gibi ecdâd yadigârı eserlerden biridir. Külliyeyi oluşturan camii, türbe, mektep, kütüphane ve zaviyeden hiçbiri günümüze ulaşamamıştır. Rumeli Beylerbeyi Kaçanikli Mehmed Paşa Rumeli Beylerbeyliği dışında birçok yerde valilik yapmış ve başka görevlerde de bulunmuştur. Kaçanikli Mehmed Paşa’nın Makedonya’daki mal ve mülkü ile ilgili üç vakfiye tasdik edilmiştir. Bu vakfiyeler, Üsküp, Kaçanik, Gostivar, Kalkandelen, Kırçova ve Debre şehirlerindeki malları ile ilgilidir. Kaçanikli Mehmed Paşa

4
İstanbul Kütüphanelerine Bir Müfettiş Muavini TayiniEmel ALTUĞ , (2018), Türk Kütüphaneciliği, Cilt 32 , Sayı 1 , Oca 2018 , 46 - 46
Metinde İstanbul’da bulunan kütüphanelere müfettiş muavini atanması ve müfettişin yapacağı işler hakkında bilgi verilmektedir.

5
Yayın Değerlendirme / Book Reviews: Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu (2018). Haz. M. Fatih Köksal, Mücahit Kaçar ve Mevlüt İlhan. İstanbul: Kesit Yay.
Bir Türkoloji Kütüphanesi olan Türk Dilli Halklar Kütüphanesi, haftaiçi her gün 09.00-18.00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Burada kütüphanemüdürü dâhil 9 kişi çalışmaktadır.Bu kütüphaneyle birlikte Türkoloji Müzesi ve Sanat Galerisi binalarıda kütüphaneyi destekleyen Türkoloji projeleri olarak açılmış olup ve şuanda hizmet vermektedir

6
Şiir mecmuaları Türk edebiyat tarihine ve ürünlerine ışık tutan önemli kaynaklarımız arasındadır. Bu eserlerde birçok farklı dönemden şaire ve onların şiirlerine ulaşılabilmektedir. Bunların yanında şiir mecmualarında çeşitli dualara, ilaç tariflerine, faydalı bilgilere, farklı olaylarla ilgili tarihlere, mektuplara vb. rastlamak mümkündür. Ülkemizde bulunan yazma eser kütüphanelerinde yer alan eserler arasında şiir mecmuaları sayı olarak üst sıralarda yer almaktadır. Bugüne kadar belirli sayıda şiir mecmuası araştırmacılar tarafından

7
Zamanın olduğu gibi mekânın da bir tarihi vardır. Toplumların mekânları değişim sürecine tabii tuttuklarından ve dolayısıyla da aktörlerin değişmesi ile mekânların tarihinin tekrar tekrar yazılmasına ihtiyaç vardır. İnsan varolduğu günden beri mekâna biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması ve dolayısıyla anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü, insan mekânla sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Yazımızda, 1793 yılında Rodos’ta açılan Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi ile

8
Bu makalede Sivas Ziya Bey Kütüphanesinde son ilavelerle 1489 yazma eserlerden tasavvuf ilgili 188 el yazma eser hakkında bilgi verilmiştir.  İç Anadolu bölgesinin en önemli kütüphanelerinden bir olan Ziya Bey Kütüphanesi’nde el yazması yanında Arap harfleriyle binlerce Arapça, Osmanlıca ve Farsça dillerinde matbu eski eserler bulunmaktadır. Tasavvufî  188 adet el yazmadan 97’si Arapça, 80 tanesi Osmanlıca, 11’i ise Farsça dilinde telif edilmiştir. Ziya Bey Kütüphanesindeki eserlerinden birçoğu günümüzde birçok dile tercüme edildiği gibi asıl dillerinde de yayınlamıştır. Ziya Bey Kütüphanesi bölge yazma eserler kütüphanesinden birdir.

9
Kütüphane, basılı ve elektronik bilgi kaynaklarının toplandığı, bu kaynakların belli bir sisteme göre tasnif edildiği, korunduğu ve çeşitli hizmetlerle kullanıcıya sunulduğu toplumsal kurumlardır. Bu açıdan kütüphane, toplum ile bireyin eğitiminde ve gelişmesinde en önemli unsurların başında gelmektedir. Yapılan kazılardan ve araştırmalardan elde edilen bilgi ve belgelere göre, kütüphanelerin geçmişi M.Ö. 4000’lere kadar uzanmaktadır. Geçmişi eskiye dayanan bu kurumların Anadolu’da da var olduğu arkeolojik kazılarla ispatlandığı gibi tarihi kayıtlarda da yer almaktadır. Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Erzurum’un Türkler tarafından fethiyle birlikte başlayan imar faaliyetlerinde kütüphaneler de payını almıştır. Osmanlı Devleti’nde kütüphane hizmetleri vakıflar aracılığıyla yürütülmekteydi. Bu kütüphaneler ilkin cami, türbe, medrese ve tekke gibi kurumlarda ortaya çıkmış, sonrasında ise müstakil kütüphane binaları yapılarak vakıf bünyesinde kütüphane hizmeti verilmeye başlanmıştır. Cumhuriyetin ilanına kadar kütüphane hizmetleri bu şekilde devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde farklı bir boyut kazanarak bu hizmetler devam etmiştir. Osmanlı döneminden günümüz Türkiye’sine kadar uzanan Erzurum kütüphanelerinin tarihi, çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Belgesel tarama yönteminin kullanıldığı çalışmada ulaşılan kaynaklar doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır.

10
Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaşma gayesiyle tüm alanlarda azim ve gayretle çalıştığı 1938-1960 dönemi, kütüphanecilik mesleğinin sağlam temellerinin atıldığı önemli gelişmelere sahne olmuştur. Çalışmada, kökleri eskiye dayanan ülkemizde cehaletle savaşın ve toplumsal gelişimin önünü açan modern kütüphaneciliğin; köy enstitüleri, halkevleri ile ivme kazanması, ilk kez üniversite düzeyinde eğitime başlanması, mesleki örgütlenmeleri, yabancı uzman raporları ve diğer yayınlar bağlamında kapsamlı olarak ele alınmaktadır.

11
İstanbul’daki Topkapı Sarayı; Fatih namıyla anılan Sultan II. Mehmet tarafından M.1458 – 1478 yılları arasında Sarayburnu mevkisinde yaptırılmıştır. Bir sur ile çevrili olan ve arka arkaya sıralanmış avlulardan oluşan bu saray, II. Mehmet’ten sonra gelen Osmanlı hükümdarlarının yaptırdıkları bölümler ve köşklerle son şeklini almıştır. Bunlar arasında Sultan III. Ahmet’in yaptırdığı bölümler de yer alır. Osmanlı tarihinde III. Ahmet dönemi (M.1703-1730) “Lâle Devri” adıyla ünlenmiştir. Onun, sarayın harem bölümünde yaptırdığı Yemiş

12
Kütüphanecilik, kütüphanelerin ortaya çıkışıyla birlikte gelişen dünyanın eski mesleklerinden biridir. Buna bağlı olarak kütüphaneciler de antik çağlardan günümüze kadar bilgi hizmeti veren eski bir mesleğin mensuplarıdır. Bu çalışmada kütüphaneciliğin meslekî bir formasyon olarak gelişimi ve kütüphanecilerin (hâfız-ı kütüblerin) Osmanlıdan günümüze kadar değişen rolleri incelenecektir. Bu süreç hâfız-ı kütüblüğün ortaya çıkışından Tanzimat’ın ilanına kadar, Tanzimat’ın ilanından Cumhuriyet’in ilanına kadar ve Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar üç dönem halinde değerlendirilecektir. Bu üç döneme ait tespit edebildiğimiz belgeler ve kaynaklar ışığında hâfız-ı kütüblerin görevlendirilme şekilleri, sorumlu oldukları işler ve dönemler arasındaki farklar tespit edilecektir. Osmanlı dönemine ait birinci kısım kütüphane vakfiyeleri üzerinden incelenerek değerlendirmeler yapılacaktır. Hâfız-ı kütüb terimi geçen kütüphane vakfiyelerinde kütüphanecilik mesleğinin izleri aranacaktır. Yine Osmanlı dönemine ait ikinci kısım için bu dönemde kurulmuş modern okul kütüphanelerinin kuruluş nizamnameleri değerlendirilecektir. Modern okul kütüphanelerinde istihdam edilen hâfız-ı kütübler ile vakfiyeler aracılığı ile atanan hâfız-ı kütübler arasında herhangi bir fark olup olmadığı araştırılacaktır. Üçüncü kısımda ise Cumhuriyet döneminde atanan kütüphaneciler incelenecektir. Bu dönemde kütüphanecilerin nasıl eğitim aldıkları ve nasıl uzmanlaştıkları incelenecektir. Son olarak Türkiye’de başlayan kütüphanecilik eğitimi faaliyetleri araştırılacaktır. Kütüphanecilik eğitimlerinin önce kurslar daha sonra üniversitelerde lisans seviyesinde eğitim almalarına kadar geçen serüven anlatılacaktır.

13
II. Meşrutiyet’le birlikte medrese ıslahatına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmış, tasarlanan yeni medrese modellerinin uzantısı olarak kütüphaneler gündeme gelmiştir. Makaleye konu olan Bursa’daki Tedrisat-ı Cedide-i İlmiye Kütüphanesi’nin de “yeni medrese kütüphanesi” modeli olarak tasarlandığı düşünülmektedir. Bu makale söz konusu kütüphanenin talimatnamesine odaklanmıştır. Çünkü kütüphane idaresi ile ilgili kuralların detaylı bir şekilde ele alındığı bu kurallar manzumesi, medrese kütüphanelerinin yeni formuna dair birçok ayrıntıyı ifade etmektedir. Bu çalışma ile taşradaki bir medrese kütüphanesinin kuruluşu, mekanı, yönetimi, işletme biçimi, koleksiyon oluşturma şekli ve kullanıcı hizmetleri ortaya konmaktadır. Böylece Meşrutiyet dönemi Osmanlı kütüphanecilik tarihine mütevazi bir katkı sağlanması hedeflenmektedir

14
1946’da kurularak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanan Milli Kütüphane, günümüzde üç milyondan fazla eser barındırmaktadır. Bu eserler arasında basılı yayın kaynakları çoğunluğu oluşturur. Milli Kütüphane bünyesinde bulunan yazma eserlerin bazıları bu çalışmada kitap süsleme sanatları bakımından incelenmiştir. Eserlerin künye bilgilerinin yanı sıra, tezyinat özellikleri hakkında bilgi aktarılmıştır. Millî Kütüphane’ de bulunan yazma eserlerden istinsah tarihi 1297-1318 (Hicri) arasında olanlar, tarama yöntemi ile tespit edilmiş ve bu eserler süsleme ve üslup özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Millî Kütüphane ’de el yazmaları bölümünde bu döneme kayıtlı olan 1117

15
Makalede, Yazma tefsirlerdeki hatalı tespitler konusu ele alınıp incelenmiştir. Bilindiği gibi Kur’an’ın anlaşılması ve yorumlanmasına yönelik faaliyetler Hz. Peygamber’le başlamış, sahabe ve tabiin zamanında devam etmiş, daha sonraki dönemlerde gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Tarih boyu yazılan tefsirlerin bir bölümü neşredilerek günümüze kadar ulaşmış, bir kısmı zaman içinde yok olmuş, bir kısmı da elyazması halinde yazma eserler kütüphanelerinde muhafaza edilmiştir. Ancak elyazması halinde bulunan tefsirlerin

16
Sultan Süleyman Han Cami’nin yapım tarihi kesin olarak bilinmese de Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığı kabul edilmektedir. Cami ve çevresindeki yapılarla birlikte kasaba merkezinde küçük bir külliye mahiyetindedir. Yapıların merkezinde Kanuni Sultan Süleyman Han (Cami-i Kebir) Cami bulunmaktadır. Diğer yapılar ise caminin etrafında şekillenmiştir. Caminin çevresinde farklı tarihlerde türbe, hazire, çeşme, kütüphane, medrese ve vakıf binaları inşa edilmiştir. Ancak bu yapılardan bir bölümü günümüze ulaşamamıştır. Günümüze kalabilen yapılar cami, türbe, hazire ve çeşmeden ibarettir. Sultan Süleyman Han Cami, Gümüşhane

17
İn this study, the education and training activities at Urfa Sanjak has been approached in the line of date taking part in Yearsbooks. The research was designed in qualitative research method and the data obtained by using document analysis technique was evaluated with descriptive analysis method. İn this purpose H.1316-1321/M.1898-1904 (H.1320/M.1902-1903 excep as couldn’t reach today) after analyzing these yearsbooks and then existing schools, managers working there, teachers, the lessons that are thought there, srudents and jonitors numbers are handled. Also some information about Medresas existing in Urfa, their places, Mudarrises working at those medresas, students and prampter’s numbers are given. Also, some information about whwn non-muslim schools are founded and whether they had certificate of approval or not are painted. On the top of all as analyzing the libraries which were opened in Urfa, we can make firm when they established and how many boks they have got.Keywords: Urfa Sanjak- Education- Medresas- Library- Non-muslim Schools.

18
Osmanlı Devleti’nde ilk müstakil kütüphanenin kurucuları olan Köprülü ailesin-in hem kıymetli nüshaların İstanbul’a taşınması konusundaki öncülükleri hem de farklı bölgelerdeki âlimleri İstanbul’a davet etmeleri sayesinde İstanbul’da ilmî anlamda yeni bir dönemin başladığını söylemek mümkündür. Bu başlangıç, hadis ilmi açısından önemli gelişmeleri beraberinde getirmiş, icâzet geleneğinin ve kıymetli nüshaların İstanbul’a taşınmasını sağlamıştır. XVIII. yüzyılda bür-okraside etkin görev alan Reisülküttap Mustafa

19
YUNANİSTAN KÜTÜPHANELERİ İSLAMİ EL YAZMALARIŞadi AYDIN , Serdar DORUK , (2019), Journal of Awareness, Cilt 4 , Sayı 1 , Oca 2019 , 123 - 138
Asırlar boyunca Osmanlı hakimiyeti altında bulunmuş Yunanistan toprakları uzunca bir dönemi kapsayan idari, tarihi ve kültürel ilişkinin sonucu olarak Osmanlı tarihi arşivinin önemli bir parçasını teşkil eder. Osmanlı tarihi araştırmalarının, özellikle Osmanlı-Yunanistan ilişkileri için en mühim kaynak sayılabilecek Yunanistan tarihî Osmanlı arşivi maalesef XIX. yüzyıldaki karışıklıklar ve olağanüstü olaylardan olumsuz etkilenerek hatırı sayılacak bir kısmı zarar görmüştür. Ancak herşeye rağmen bu kıymetli arşivin kayda değer bölümü henüz ülkenin bazı arşivlerinde korunmaktadır. Araştırmamızın konusu olan Yunanistan kütüphaneleri İslami el yazmalarının (Türkçe, Farsça, Arapça) izini işte bu arşivlerde ve diğer bazı kütüphanelerde aradık ve bugüne kadar bu alanda yapılmış hemen hemen bütün çalışmaları da gözden geçirerek bu yazma eserleri tespite çalıştık. Yunanistan kütüphanelerinde tespit ettiğimiz İslami el yazma eserlerin azlığı dikkati çeken bir husustur. Lakin zikredildiği gibi XIX. asır başı ve sonrasında yüzyılı aşkın bir sürede yaşanan hadiseler zinciri bu hususa bir açıklık getirebilecek niteliktedir.

20
Nadir eserler ana malzemeleri olan kağıt dışında; deri, tekstil, yapıştırıcı ve kimi zaman metal ya da ahşap gibi pek çok farklı türde malzeme ihtiva edebilirler. Yapımlarında kullanılan organik malzemeler nem, sıcaklık, çevresel şartlar gibi nedenlerle çok kolay ve hızlı bozulmaya uğrayabilir. Arşiv ve kütüphane çalışanları sorumlulukları dahilinde; yangın, deprem, su baskını gibi afetler, böcek ve kemirgenler gibi zararlılar, yanlış kullanım, hava kirliliği, aydınlatma, dolap ve rafların seçimi, temizlik, okuyucuya eser çıkarma gibi pek çok alanda yeterli donanıma sahip olmalı ve müdahale edebilmelidirler. 

21
Bu makalede Konya’da bulunan Nafiz Uzluk Arşivi geniş bir şekilde ele alınarak arşivin son durumu ve bulunduğu yerler anlatılmaya çalışılmıştır. F. Nafiz Uzluk hayatında elde ettiği en küçük bir bilgi kırıntısını dahi not etmiştir. Bıraktığı her kitabın ve her belgenin bir köşesinde hayatından ve düşüncelerinden kesitler vardır. Kâğıt ve kalem onun için adeta bir sırdaş, bir hayat arkadaşı olmuştur. Onların bu faydalı alışkanlıkları sayesinde bu gün gerek Mevlevilik, gerek yerel tarih, gerekse çeşitli şahıslara ait birçok bilgi kaybolmaktan kurtulmuştur. Nafiz Uzluk arşivinde: Mevlevilik ve Mevlevîhanelerle ilgili kitaplar, hat levhalar, fotoğraf ve resimler bulunmaktadır. O, üzerinde bilgi taşıyan hiçbir malzemeyi, bir kâğıt parçasını, bir gazete kupürünü dahi atmayıp saklamak gibi bir özelliğe sahiptir. Bu yüzden onun topladığı bütün müsveddeleri, mektupları, fotoğrafları, Uzluk Arşivi'nde korunmaktadır. Uzluk Ailesi, böyle değerli bir kütüphane ve arşivi geride kalanlara bırakarak Mevlâna ve Mevlevilik araştırmalarına büyük katkı sağlamıştır. Tıbbî bilimler ve tıp tarihi açısından da Uzluk Arşivi büyük bir öneme sahiptir. Zira bu arşivde sadece Selçuklu ve Osmanlı tababeti ile ilgili bilgi, belge ve doküman bulunmamakta, aynı zamanda Cumhuriyet dönemi tıp tarihi açısından da pek çok değerli malzeme yer almaktadır.

22
13 Nisan 1979 tarihinde İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak Üsküdar Büyük Selimiye Camisi III. Selim Hünkâr Kasrı’nda hizmete açılan İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphane ve Arşivi; ömrünü ilme, ilmini ise evkafa vakfeden Konyalı’nın kurumsallaşmış biyografisi görünümündedir. Konyalı Kütüphanesi’nin bir önemi de, medrese etkisiyle oluşmuş bir vakıf kütüphanesi olmasıdır. Konyalı, adına açılan kütüphane ile yaşamı boyunca tarih yağmacılarına karşı verdiği asırlık mücadele sonucunda onların elinden kurtardığı pek çok vesika ve eserin evkaf çatısı altında muhafaza edilmesini sağlamıştır. Yalnızca topladığı, okuduğu belgeleri değil, aynı zamanda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder