30 Eylül 2020 Çarşamba

Yerli doğrulama (Teyit) web siteleri

 

Yerli doğrulama (Teyit) web siteleri


Bülent Ağaoğlu

30.9.2020


Yerli doğrulama web sitelerine tek tek bakmak yerine, bunlardaki haber başlıklarının linkleriyle beraber tek bir web sitesinde toplanması önemli olsa gerek. Keşke yapılsa…

 

Farklı eğilimlerdeki web sitelerinin haberlerini, incelemelerini tek bir sitede görmek önyargıların erimesine etki yapabilir.

 

YERLİ DOĞRULAMA SİTELERİNİN “HAKKIMIZDA” SAYFALARININ LİNKLERİ

 

https://teyit.org/nedir  

 

https://www.dogrula.org/hakkimizda/

  

https://www.malumatfurus.org/hakkinda/

  

https://www.dogrulukpayi.com/~Hakkimizda

  

https://yalansavar.org/yalansavar-sik-sorulan-sorular/

 

BAZI YAYINLAR

(Aşağıdaki linkleri Google’a teyit dogrula malumatfurus dogrulukpayi yalansavar yazarak buldum.

 

Türkiye’de Doğruluk Kontrolü Ve Doğrulama Kuruluşları. 2020. https://edam.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/T%C3%BCrkiyede-Do%C4%9Fruluk-Kontrol%C3%BC-ve-Do%C4%9Frulama-Kurulu%C5%9Flar%C4%B1-Ak%C4%B1n-%C3%9Cnver.pdf

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/516404

https://www.birgun.net/haber/dogrulama-aktivizmi-285431

https://www.newslabturkey.org/siyasi-iddialar-vaatler-yalan-haberler-antalyada-neler-konusuldu/

http://medyagunlugu.com/haber/yalansavar-siteler-46884

https://siberbulten.com/disinformation/edam-raporu-tukiyede-veri-dogrulama-platformlari-ne-durumda/

http://p24blog.org/yazarlar/1897/dogrulama--demokrasinin-yeni-bekcisi-mi

https://www.academia.edu/36496678/HAK%C4%B0KAT_%C3%96TES%C4%B0_POST_TRUTH_D%C3%96NEMDE_DO%C4%9ERULAMA_PLATFORMLARI_TEY%C4%B0T_ORG_%C3%96RNE%C4%9E%C4%B0

https://www.researchgate.net/publication/342570284_Post-Truth_Donemde_Sosyal_Medyada_Dezenformasyon_Covid-19_Yeni_Koronavirus_Pandemi_Sureci

https://www.humanistkitap.blog/dogru-habere-giden-4-adim/

https://dogrula.blogspot.com/


19 Eylül 2020 Cumartesi

"İSTANBUL İLİ GEÇMİŞ YIKICI DEPREMLERİ"

"İSTANBUL İLİ GEÇMİŞ YIKICI DEPREMLERİ"


Kaynak: Ahmet Ercan: Marmara'da deprem. İstanbul: 2001. 52-54ss.







17 Eylül 2020 Perşembe

Siz siz olun yerken dikkatli olun! Hepimiz sağlıklı sanıyoruz ama büyük risk taşıyor, meğer...

 

Siz siz olun yerken dikkatli olun! Hepimiz sağlıklı sanıyoruz ama büyük risk taşıyor, meğer...

 

1.       İstiridye:  Örneğin az piş ya da çiğ tüketildiğinde ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor.

2.       Sosis: Yapılan araştırmalara göre, sosis çocuklarda boğulma tehlikesi yaratıyor. 10 yaş altı çocuklarda görülen beslenmeye bağlı boğulmaların yüzde 20'si sosisler yüzünden meydana geliyor.

3.       Mantar: Kendi bahçenizden olsa dahi doğada bulduğunuz mantarları tüketirken dikkat etmelisiniz.

4.       Yer fıstığı: Besin alerjilerine bağlı ölümlerin başında yer fıstığa alerjisi geliyor.

5.       Yumurta: Yumurtaları çiğ tüketmemeli, iyi pişmesini ve buz dolabında saklanmasını sağlamalısınız.

6.    Kahve:   Fazla tüketilen kahve dişlerde sararma, uykusuzluk ve vücudun su kaybetmesi gibi sorunlara yol açabilir.

7.      Ton balığı:  Konserve halinde satılan ton balıklarının özellikle beyaz renkli türü fazla tüketildiğinde içeriğindeki cıva nedeniyle hamile ve çocukları kötü etkiliyor.

8.     Marul, lahana, ıspanak:   Koli basili gibi bakteriler iyice temizlenmeden tüketilen marul, lahana, ıspanak gibi bol yapraklı yeşil sebzelerden bulaşıyor.

9.     Çiğ acı badem:   Özellikle çiğ acı badem, siyanür dolu bir yiyecek. Bu zehrin etkinliğinin ortadan kalkması için acı bademin belli derecelere kadar ısıtılması gerekiyor. Evdeki fırınlarınızda bu işlemi yapamayabilirsiniz.

10.   Kiraz: Kiraz yediğiniz zaman çekirdeklerini ağzınızda çok uzun süre tutmamaya çalışın çünkü kiraz çekirdeği hidrojen siyanür adı verilen zehirli bir bileşik içeriyor.

11.   Şeftali, kayısı, elma: Ancak ne yazık ki şeftali, kayısı, elma gibi meyvelerin çekirdekleri, siyanür üreten amigdalin isimli bir bileşik içeriyor.

12.  Çikolata:  Zira 10 kilodan fazla çikolata yemek, zehirlenme ve ölümle sonuçlanabiliyor.

13.   Meksika fasulyesi: Türkiye'de Meksika fasulyesi olarak da bilinen kırmızı barbunya cinsini asla çiğ tüketmemek gerekiyor. Çünkü çiğ barbunya fitohemagglutnin adı verilen bir toksik madde içeriyor.

14.   Domates: Sağlık deposu domatesin zehirli olabileceği kimsenin aklına gelmez. Ancak biyolojik olarak meyve sınıfında olan domatesin yeşil yapraklarında ve saplarında solanin adı verilen bir tür toksin bulunuyor.

15.   Muskat ceviz: Bütün bir muskat cevizini yemek ise bir tür psikoza neden olabiliyor.

16.   Sosis: Özellikle üç yaş altı çocuklarda boğulma kaynaklı ölümlerin bir numaralı sebebi sosismiş.

17.   Çiğ filizler: Sağlıklı beslenme amacıyla bol bol tüketilen çiğ filizler, özellikle de alfalfa filizleri, bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortam sunuyor. Geçtiğimiz 20 yılda, bu tür filizlerin tüketilmesinden kaynaklı 30 farklı hastalık salgını tespit edilmiş.

 ------------------------------

İSTİRİDYE

İstiridye en lüks yiyecekler arasında yer alıyor. İstiridyeler, okyanus tabanına yapışıp sudaki planktonları süzerek beslenirler. Eğer filtreledikleri su kirliyse, İstiridyenin kendisi de kirlenmiş olur. Yakalanıp servis edilme sürecinde de doğru adımların izlenmesine dikkat etmek gerekiyor. Örneğin az piş ya da çiğ tüketildiğinde ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. İstiridye tüketmek istiyorsanız hijyenine güvendiğiniz bir restorana gitmelisiniz.

 

SOSİS

Yapılan araştırmalara göre, sosis çocuklarda boğulma tehlikesi yaratıyor. 10 yaş altı çocuklarda görülen beslenmeye bağlı boğulmaların yüzde 20'si sosisler yüzünden meydana geliyor.

 

MANTAR

Kendi bahçenizden olsa dahi doğada bulduğunuz mantarları tüketirken dikkat etmelisiniz. Mantarların bazı türleri zehirlenmeye ve ölüme neden oluyor.

 

YER FISTIĞI

Besin alerjilerine bağlı ölümlerin başında yer fıstığa alerjisi geliyor. 1997 ve 2002 yılları arasında yer fıstığı alerjisi olan çocukların sayısı 2 kat arttı.

YUMURTA

Yumurta, pek çok insanın temel besin maddelerinden biri. Salmonella salgınlarının büyük bir kısmı yumurta tüketimiyle alakalı. Yumurtanın içinde üreyebilen bu bakteri doğru tüketilmeyen yumurtalar aracılığıyla insanlara bulaşabiliyor. Yumurtaları çiğ tüketmemeli, iyi pişmesini ve buz dolabında saklanmasını sağlamalısınız.

 

KAHVE

Kahvenin sağlığa olan faydalarını hepimiz biliyoruz. Ancak doğru tüketilmediği zaman kahve de zararlı olabilir. Fazla tüketilen kahve dişlerde sararma, uykusuzluk ve vücudun su kaybetmesi gibi sorunlara yol açabilir.

 

TON BALIĞI

En fazla tüketilen balık türleri arasındaki ton balığı doğru tüketilmediği takdirde zehir saçıyor. Konserve halinde satılan ton balıklarının özellikle beyaz renkli türü fazla tüketildiğinde içeriğindeki cıva nedeniyle hamile ve çocukları kötü etkiliyor.

 

YEŞİL SEBZELER

Yeşil sebzeler her insanın tüketmesi gereken sağlıklı besinler. Ancak tüketmeden önce iyice temizlenmesine özen göstermek gerekiyor. Koli basili gibi bakteriler iyice temizlenmeden tüketilen marul, lahana, ıspanak gibi bol yapraklı yeşil sebzelerden bulaşıyor.

Bazı besinlerin bilinçsiz tüketimi birçok hastalığa hatta ölüme sebep oluyor. Bu besinler doğru hazırlanmadığı veya fazla miktarda tüketildiğinde ani ölümlere sebep olabiliyor. Doğru miktarda ve doğru pişirme teknikleriyle hazırlandıklarında sağlıklı olabilen bu besinlerin yanlış tüketimi sonucu vücuda verdiği zararlar şaşırtıyor. İşte doğru şekilde veya miktarda yenmediği zaman zararlı besinler...

"Dünyanın en kötü kokan meyvesi" diye bilinen durian bu öldürücü yiyeceklerden biri. Nitekim durianın en fazla tüketildiği ülkelerden biri olan Endonezya'da böyle bir olay yaşandı.

Yüksek tansiyon hastası olduğu bildirilen bir şahıs, 500 gramdan fazla durian tükettikten sonra kan basıncındaki yükselmenin damarlarında yırtılmaya neden olmasıyla hayatını kaybetti. Çok fazla durian tüketimi nedeniyle ölen kişilerin birçok örneği bulunuyor.

Dünyanın en acı biberi olarak bilinen Ejderha Nefesi de öldürücü yiyeceklerden. Bugüne kadar hiç kimse bu biberi yemeyi denemiş değil ancak uzmanlar Ejderha Nefesi'nin içindeki kapsaisin miktarının yiyen kişinin hava yolunu tıkayıp anafilaktik şoka girmesine neden olabileceğini belirtiyor.

Acı biberleri ölçmek için kullanılan Scoville ölçeğinde 2,48 milyon puanı olan Ejderha Nefesi, en acı biberlerden olan jalapeno'dan 300 kat daha acı.

Ravent ya da ışkın diye bilinen meyvenin sapları tek başına ya da birçok meyveli tatlının içinde zevkle tüketiliyor. Ancak bu bitkinin yaprakları güçlü bir zehir taşıyor.

Işkın yapraklarını yemek, yiyen kişilerde solunum güçlüğü, nöbet, böbrek yetmezliği ve bazı vakalarda ölümle sonuçlanabiliyor. O nedenle sadece sapları tüketilmeli.

Japonya'da fugu diye bilinen zehirli balon balığı, doğru şekilde hazırlanmazsa yiyenleri zehirleyip öldürme riskine sahip. Ancak özel lisanslı şeflerin hazırlayabildiği fugu'nun farklı türlerinde zehir keseleri farklı yerlerde bulunuyor.

Bu nedenle profesyoneller için bile fugu'yu temizleyip yemeye hazır hale getirmek oldukça zor. Riskli kısımlar tüketildiğinde vücutta uyuşma ve titreme, nefes almada zorluk, konuşamama ve boğulmaya bağlı ölümler görülüyor.

Bilim insanlarının dünyanın en besleyici yiyeceği ilan ettiği badem, aynı zamanda çok da tehlikeli bir zehir kaynağı. Özellikle çiğ acı badem, siyanür dolu bir yiyecek. Bu zehrin etkinliğinin ortadan kalkması için acı bademin belli derecelere kadar ısıtılması gerekiyor. Evdeki fırınlarınızda bu işlemi yapamayabilirsiniz.

Acı bademi çiğ yediğinizde aldığınız siyanür miktarı da sizi çok fazla endişelendirmesin. CDC'ye göre bademden zehirlenmek için çok fazla miktarda yemeniz gerekiyor.

Kiraz yediğiniz zaman çekirdeklerini ağzınızda çok uzun süre tutmamaya çalışın çünkü kiraz çekirdeği hidrojen siyanür adı verilen zehirli bir bileşik içeriyor.

Ancak bu sizi çok da fazla endişelendirmesin. Çünkü kirazdan zehirlenmek için gerçekten çok fazla kiraz yemeniz gerek. 75 kilogram civarında bir yetişkinin günlük 703 miligrama kadar hidrojen siyanür tüketmesinde bir sakınca görülmüyor. Bu da yüzlerce kiraz çekirdeği anlamına geliyor.

Peki kayısıyı yedikten sonra çekirdeğini kırıp içinden çıkan badem benzeri yemişi yemeyi kim sevmez? Ancak ne yazık ki şeftali, kayısı, elma gibi meyvelerin çekirdekleri, siyanür üreten amigdalin isimli bir bileşik içeriyor.

Bu çekirdekleri çok fazla tüketirseniz, baş dönmesi ve kusma, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği, koma ve hatta ölüm gibi korkunç sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

Bir oturuşta ne kadar çikolata yiyebilirsiniz? Ne kadar yerseniz yiyin, 10 kilogramı aşmamaya çalışın. Zira 10 kilodan fazla çikolata yemek, zehirlenme ve ölümle sonuçlanabiliyor.

Zehirlenme demişken, kediler ve köpekler için de çikolatanın küçük miktarları bile çok zararlı. Bu nedenle minik dostlarınızı çikolatadan uzak tutun.

Bu besinler unutkanlığa birebir! Bunu yiyenin hafızası çelik gibi oluyor, meğer...

Türkiye'de Meksika fasulyesi olarak da bilinen kırmızı barbunya cinsini asla çiğ tüketmemek gerekiyor. Çünkü çiğ barbunya fitohemagglutnin adı verilen bir toksik madde içeriyor.

Bu madde kusmaya ve baş ağrılarına neden oluyor. Ancak fasulyeler doğru pişirildiğinde bu madde ortadan kayboluyor.

Sağlık deposu domatesin zehirli olabileceği kimsenin aklına gelmez. Ancak biyolojik olarak meyve sınıfında olan domatesin yeşil yapraklarında ve saplarında solanin adı verilen bir tür toksin bulunuyor.

Bu toksin mide bulantısına, karın ağrılarına ve kaygıya neden oluyor.

Aynı zehirli madde çimlenmeye başlamış, yeşermiş patateslerde de oluşuyor. O nedenle patatesin filizlenip yeşermişinden uzak durmak gerek.

Henüz olgunlaşmadığı için yeşil olan patateslerin benzer etkilere yol açıp açmadığı ise uzun süredir devam eden tartışmaların konusu.

Bütün bir muskat cevizini yemek ise bir tür psikoza neden olabiliyor.

Sannakji, ahtapottan yapılan bir tür suşi. Özelliği ise hayvanın pişirilmeden tüketilmesi. Bu da her ne kadar ölmüş olsa da ahtapotun sinirlerinin hala aktif olduğu, kollarının hala kıpırdadığı ve daha da önemlisi dokunaçlarının halen vakum yapabilmesi anlamına geliyor.

Dünyada her yıl altı kişi sannakji yerken boğazlarına yapışan ahtapot vakumları nedeniyle boğulup hayatını kaybediyor.

Bir diğer tehlikeli deniz ürünü de kabuklular. Bu canlılar yeterince pişirilmediğinde ya da çiğ tüketildiğinde özellikle tehlike arz ediyor çünkü denizdeki mikropları ve zararlı bakterileri bünyelerine çekip hapsetme gücüne sahipler.

Bu besinler unutkanlığa birebir! Bunu yiyenin hafızası çelik gibi oluyor, meğer...

Özellikle çiğ istiridyeler çok tehlikeli. Buna bir de kabuklu deniz ürünlerinin en yaygın alerjen olduğunu da eklerseniz çok daha dikkatli olma gereği ortaya çıkıyor.

Zehirli yiyecekler denince akla ilk gelenlerden biri de elbette mantar. Dünya üzerinde yüzlerce mantar türü var ve bunların bazılarının tüketilmesi tamamen güvenli ve sağlıklıyken bazıları da yiyeni kısa süre içinde zehirleyip öldürebilme gücüne sahip.

Hatta ülkemizde köygöçüren diye bilinen bir mantar türü, Türkiye'de ve dünyada meydana gelen mantar zehirlenmesi kaynaklı ölümlerin yüzde 90-95'inden sorumlu.

Ackee, Jamaika'da çok yaygın bir meyve. Hatta Jamaikalıların milli yiyeceği denebilir. Ancak bu meyve yeteri kadar olgunlaşmadan tüketildiğinde çok tehlikeli olabiliyor.

Olgunlaştığında kızaran ackee, olgunlaşmadan önceki sarı halinde hipoglisin A adı verilen bir toksin içeriyor. Bu madde kusmaya, hipoglisemiye hatta ölüme neden olabiliyor. Meyvenin siyah çekirdekleri ise her şekilde çok zehirli.

Çok fazla sosis yemek içindeki malzemeler nedeniyle sağlıksız olabilir ama sosisin çok büyük sayıda insan için ölüm sebebi olduğunu öğrenmek de sizi şaşırtacaktır. Özellikle üç yaş altı çocuklarda boğulma kaynaklı ölümlerin bir numaralı sebebi sosismiş.

Bu verinin kaynağı Johns Hopkins Tıp Fakültesi, yani sosis yerken uzun uzun çiğnemekte fayda var.

Sağlıklı beslenme amacıyla bol bol tüketilen çiğ filizler, özellikle de alfalfa filizleri, bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortam sunuyor. Geçtiğimiz 20 yılda, bu tür filizlerin tüketilmesinden kaynaklı 30 farklı hastalık salgını tespit edilmiş.

17.9.2020. https://www.takvim.com.tr/galeri/saglik/siz-siz-olun-yerken-dikkatli-olun-hepimiz-saglikli-saniyoruz-ama-buyuk-risk-tasiyor-meger

15 Eylül 2020 Salı

KORONA RİSKİNE KARŞI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN UZMAN GÖRÜŞLERİ (1: Osman Müftüoğlu)

 

KORONA RİSKİNE KARŞI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN 

UZMAN GÖRÜŞLERİ

(1: Osman Müftüoğlu)

15.9.2020

 

Bal

“SİZE balın herhangi bir solunum yolu enfeksiyonunda antibiyotik, ağrı kesici ve antihistaminik ilaçlardan yüzde 36 daha etkili olduğunu, üstelik de öksürüğü yüzde 50 azaltıp iyileşme süresini bazen 2 güne kadar düşürebildiğini söylesem ve bu bilginin Oxford Üniversitesi tarafından açıklandığını eklesem şaşırmaz mısınız? Bilgi şaşırtıcı ama emin olun bilginin kaynağı çok önemli ve güvenli. Oxford Üniversitesi’nin yaptığı bu çalışma geleneksel olarak “vücut direncini arttırdığı, öksürüğü azalttığı, boğaz ağırsını hafiflettiği” zaten iyi bilinen balın bu muhteşem faydalarını bilimsel olarak da doğrulamış oldu. Oxford araştırmacıları oldukça iddialılar ve “bir kaşık bal”ın halen kullanılan antibiyotiklerin çoğundan daha faydalı olduğu düşüncesinde ısrarlılar.”. 12.9.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/asida-adil-paylasim-istiyoruz-41609448

 

C Vitamini

* C vitamini: Her gün 1000 miligram

20.5.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/trump-klorokin-ile-mi-korunuyor-41521403

 

Ceviz

“BİR SORU: SALGIN SİZİ YORDU MU

EĞER başlıktaki soruya yanıtınız “Evet!” ise işe mitokondrilerinizi güçlendirerek başlayın. Zira mitokondrileriniz, hücrelerinizin enerji merkezleri, koşu atları, güç motorları ve enerji üretim istasyonlarıdır. Her hücre, yaşamını sürdürebilmek ve görevini gereğince yapabilmek için güçlü ve sağlam mitokondrilere sahip olmak zorundadır.

Eğer mitokondrilerinizi desteklemek istiyorsanız, şunları not ediniz: OMEGA 3 yağlarından (balık, ceviz), B grubu vitaminlerinden (B2, B3, B12), alfa lipoik asitten, Koenzim Q10’dan, asetil sisteinden, E ve C vitaminlerinden, çinko, magnezyum ve selenyumdan zengin besinler (kırmızı et, deniz ürünleri, tam tahıllar, süt ürünleri, yağlı tohumlar, taze sebze ve meyveler) ile beslenmeye gayret edin. Ve unutmayın ki mitokondrilerinizi takviye etmeniz ve güçlendirmeniz sadece yorgunluğunuzu azaltmaz. Detoks sistemlerinizi de daha iyi çalıştırır. Yaşlanmanızı ve paslanmanızı geciktirir. Kronik hastalıklara karşı da fren görevi üstlenir.”. 13.6.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/bu-rakamlar-can-sikici-41540615

Coraspin

Doktorlara danışmalı. (BA)

Çinko

“COVID-19 İÇİN VİTAMİN TAVSİYESİ VAR MI

Her enfeksiyonda olduğu gibi, COVID-19 ile mücadelede de etkin çalışan yetenekli ve güçlü bir bağışıklık vazgeçilmez şart. Bunun yolu da bedene yeteri kadar vitamin, mineral ve antioksidan kazandırmak. Bunları da mümkünse doğal yoldan temin etmek.

Yeteri kadar sebze ve meyve tüketirseniz, sebze ve meyve sularından (şekersiz olmalı) akıllıca faydalanabilirseniz, ihtiyacınız kadar vitamin, mineral ve antioksidan güç kazanmakta zorluk çekmezsiniz.

Ek gıda takviyesi olarak bunlardan faydalanmak istiyorsanız öncelik sıranız şöyle olabilir:

* D vitamini: Her gün 1000 ünite

* C vitamini: Her gün 1000 miligram

* Probiyotikler: Laktobasil ve bifidobasiller

* Çinko: 10-20 miligram

* Propolis destekleri: Alkolsüz olanlar

* Selenyum: 50 mikrogram”. 20.5.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/trump-klorokin-ile-mi-korunuyor-41521403

 

Çörekotu

“Çörekotunun yağ formunu değil de evde taze öğütülmüş halini tüketmenizi tavsiye ederim. Öğütülmüş çörekotu tohumu için günlük ölçü yetişkinler için sabah aç karnına 1 tatlı kaşığıdır.”.  10.9.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/agir-vaka-artisi-cok-urkutucu-41607443

 

D vitamini

“D VİTAMİNİ NOTLARI

TAKVİYE olarak D vitamini kullanacağınız zaman lütfen şu ayrıntılar daima aklınızda olsun:

İLK 5

DOZ ÇOK ÖNEMLİ

Aşıda ‘adil paylaşım’ istiyoruz

1. D vitaminini yüksek dozda tek defada almak yerine, düzenli aralıklarla makul dozlarda almaya çalışın.

2. Kan seviyeleriniz aşırı düşük bulunmuşsa (20’nin altı) başlangıçta günlük dozu 4’e bölerek, “10-20 bin IU” civarında tutun.

3 . D vitamini seviyeniz hafif düzeyde azalmışsa yani, 30-50 aralığında ise günlük dozu “1-4 bin IU”

ile sınırlayın.

4. Önemli olan kaliteli bir ürün kullanmanızdır. Ürün kaliteli ise damla, şurup, tablet kullanmanız fark etmez.

5. Son bilgiler, “lipozomal teknoloji” ile üretilmiş “lipozomal sıvı D vitamini formları”nı daha öne çıkarıyor.

İKİNCİ BEŞ

COVID-19’DAN KORUYOR

1. Kanda yeterli düzeyde D vitamini bulundurabilmek için yetişkinlerin günlük D vitamini takviyesini “1-5 bin IU” civarında tutmaları uygundur.

2. D vitamini takviyesi bugünlerde özellikle çok önemli. Çünkü o, vitaminden çok daha öte özelliklere sahip olan bir doğal güç. O güçlerin başında da bağışıklık sistemini düzenlemek, güçlendirmek yani bizi mikroplardan korumak geliyor.

3. Bu değerli vitamin savunma hücrelerimiz ve solunum yollarımızı koruyan yüzey hücrelerinin koronavirüse karşı direncini de arttırıyor.

4. Daha da önemlisi D vitamini halen virüs enfeksiyonunu geçirenlerde oluşabilecek ikinci bir enfeksiyonun gelişmesini de önleyebiliyor.

5. D vitaminini üretebilmeniz için yeterli miktarda “glutatyon rezervi”ne sahip olmanız da mühim bir ayrıntı. Yeni bilimsel veriler cildimizde güneş sayesinde D vitamini üretilebilmesi için kâfi düzeyde glutatyonun gerektiğini net ve açık olarak gösteriyor.”.  12.9.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/asida-adil-paylasim-istiyoruz-41609448

 

“D VİTAMİNİNİN YILDIZI PARLAMAYA DEVAM EDİYOR

MUHTEMEL bir COVID-19 enfeksiyonunu önlemek ve/veya daha hafif belirtilerle atlatabilmek hepimizin ortak arzusu. Bu konuda öne çıkan doğal takviyeler arasında en çok konuşulanlar da tabii ki öncelikle C ve D vitaminleri. Bugünü COVID-19’da etkinliği art arda yayımlanan bilimsel çalışmalarla tartışılmaz hale gelen D vitaminine ayırıp, C vitaminini ayrı bir yazının konusu yapacağım. Elimizdeki net ve açık bilgi şu: Pandemide D vitamini bakımından güçlenmenin faydalarını gösteren çalışmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Geçtiğimiz hafta yayımlanan önemli birkaç araştırma yeniden gösterdi ki D vitamini gücümüz yerindeyse enfeksiyonu önlememiz de onu kapmamız durumunda basit ve sıradan sıyrıklarla(!) atlatmamız da kolaylaşacak. Nedenine gelince...

AYRILMAZ İKİLİ: BAĞIŞIKLIK VE D VİTAMİNİ

D vitamini bağışıklık sistemimizin ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçası. O sistemi yöneten genlerin büyükçe bir kısmının yöneticisi ve karar vericisi. Enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerimiz de (diğer pek çok hücremiz gibi) D vitaminine muhtaç. O yetersiz olursa enfeksiyon savaşçısı hücrelerin işleri aksamaya başlıyor. İşte bu nedenle yaz mevsiminin ve ilk sonbaharın şu son güneşli günlerini bir fırsat zamanına çevirmemiz ve cildimizi güneşle buluşturarak D vitamini üretmesine fırsat vermemiz şart. Ayrıca tatilden dönünce de yapacaklarımız var...”. 10.9.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/agir-vaka-artisi-cok-urkutucu-41607443

D VİTAMİNİNİZİ ÖLÇTÜRÜN

SAĞLIKTA sonbahar görevlerimizden biri de hemen ilk fırsatta da gidip bir D vitamini ölçümü yaptırmak olmalı. Eğer bu rakamlar 50’nin altında ise işe her zamankinden daha fazla yağlı balıklar, süt ürünleri, yumurta yiyerek başlanılmalı. Bulduğumuz her fırsatta da yine ve tekrar tekrar güneşlenme fırsatları aranmalı. Eğer bunlar yeterli olmazsa takviyelerden istifade ederek açığı kapatma yoluna gidilmeli. Sırası gelmişken, D vitamini takviyelerinin çoğunun işe yaramadığını da üzülerek hatırlatalım. İmkânı olanlara daha etkin bir sonuç için “lipozomal teknik” ile üretilmiş D vitamini takviyeleri öneriyorum. Bunların emilimleri de biyolojik yararlanma oranları da çok daha güvenli. D vitamini için ideal rakamların 60-80 aralığı olduğunu da bir kenara not edin.

Elma sirkesi

Kabak çekirdeği yağı

Keten tohumu

 

Karamürsel ekstresi.

“1 tablet. eczanelerde var”. Dr Metin bey.

Limon suyu

“* Sonra sağlam bir kahvaltı. Kahvaltıda limonla coşturulmuş bol maydanoz, zeytinyağı ile başgöz edilmiş bol domates, yeşil biber, zeytin, peynir veya badem sütü eklenmiş yulaf ezmesi.”. 19.4.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/bu-hastalik-bir-daha-tekrarlar-mi-41497989

Peynir

“* Sonra sağlam bir kahvaltı. Kahvaltıda limonla coşturulmuş bol maydanoz, zeytinyağı ile başgöz edilmiş bol domates, yeşil biber, zeytin, peynir veya badem sütü eklenmiş yulaf ezmesi.”. 19.4.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/bu-hastalik-bir-daha-tekrarlar-mi-41497989

Sarımsak

Su

Sumak

Susam yağı

Yeşil elma

Yoğurt

 

Zerdeçal

“BAĞIŞIKLIK İÇİN HANGİ BAHARAT

MUTFAKLARIMIZDA baharat seçimleri yaparken COVID-19 enfeksiyonuna karşı faydalı olabilecek baharatları tercih etmemiz de fayda var. Tam da bu noktada “zerdeçal” yine bir numaralı baharat olarak öne çıkıyor. Zerdeçalın vücutta aşırı iltihabi yanıtlara yol açan süreçleri ve virüsün hücrelerde çoğalmasını sağlayan ana proteazı engelleyebileceğini gösteren net ve açık deliller var. Zerdeçalın hemen arkasından da “zencefil” geliyor. Zencefil de son derece güçlü bir bağışıklık destekleyicisi. Bu ikileye “çörekotu”nu da ilave etmemiz şart. Maksimum fayda için zerdeçal ve zencefilin kurutulmuş toz formlarını tercih edelim. Birer çay kaşığı yeterli olacaktır. Zerdeçalın etkinliğini arttırmak için de 1/4 çağ kaşığı toz karabiberi eklemeyi unutmayalım. Zerdeçalın ısıtılınca ve yağ ile birleşince (zeytinyağı) etkinliği daha da artacaktır. Çörekotunun yağ formunu değil de evde taze öğütülmüş halini tüketmenizi tavsiye ederim. Öğütülmüş çörekotu tohumu için günlük ölçü yetişkinler için sabah aç karnına 1 tatlı kaşığıdır.”.  10.9.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/agir-vaka-artisi-cok-urkutucu-41607443

 

Zeytinyağı

“* Sonra sağlam bir kahvaltı. Kahvaltıda limonla coşturulmuş bol maydanoz, zeytinyağı ile başgöz edilmiş bol domates, yeşil biber, zeytin, peynir veya badem sütü eklenmiş yulaf ezmesi.”. 19.4.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/bu-hastalik-bir-daha-tekrarlar-mi-41497989


11 Eylül 2020 Cuma

İSTANBUL'UN SON 2020 YILDA 16 BÜYÜK DEPREM YAŞADIĞINI SADECE PROF. DR. AHMET ERCAN MI TESPİT ETTİ...

İSTANBUL'UN  SON 2020 YILDA 16 BÜYÜK DEPREM YAŞADIĞINI SADECE 

PROF. DR. AHMET ERCAN MI TESPİT ETTİ...


Bülent Ağaoğlu

11.9.2020


1/

2010

―”Prof. Ercan depremin tarihini belirlemek için son 2 bin yılda bölgede meydana gelen, büyüklüğü 6.6 ve üzeri olan, yıkım gücü 9 şiddetindeki depremler tek tek belirledi. Ve bugüne kadar 16 büyük deprem meydana geldiğini tespit etti.” 2.6.2010. https://www.haberturk.com/yasam/haber/519816-deprem-ne-zaman-olacak

 

 ―Türkiye'deki depremlerin periyodik bir sistemi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, beklenen İstanbul depremi için tarih verdi: "Son 2 bin 200 yıl içinde İstanbul 16 tane yıkıcı deprem yaşadı. Şimdi ise 17. depremini beklemektedir.” 10.5.2017. http://www.eflatunhaber.com/amp/gundem/ahmet-ercan-beklenen-istanbul-depremi-icin-tarih-verdi-h28216.html   

 

"Kuzey Marmara bugüne kadar 16 tane büyük deprem görmüş. 2.12.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1705747/prof.-dr.-ercan-buyuk-istanbul-depremi-icin-tarih-verdi.html

2/

16 Büyük Deprem

―'DEPREMLER BEKLENEN TARİHLERDEN ÖNCE HİÇ OLMADI'

Türkiye'deki depremlerin periyodik bir sistemi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, beklenen İstanbul depremi için tarih verdi:

"Son 2 bin 200 yıl içinde İstanbul 16 tane yıkıcı deprem yaşadı. Şimdi ise 17. depremini beklemektedir.

Deprem oluşumlarıyla şiddetlerine bakınca aralarında doğrusal ilişkiler olduğunu görürüz. Depremler beklenen tarihlerden önce hiç olmamıştır. 2 bin 200 yılda sadece iki kez gecikmiş İstanbul depremi.

Şimdiki beklenen İstanbul depreminin olacağı tarihe gelince. Bana göre İstanbul depreminin tarihi 2045'tir. Eğer Şanslıysak ve tarihteki üçüncü gecikme olayı yaşanırsa, İstanbul depremi 2225'te olur."

 

DEPREMİN ŞİDDETİNİ SÖYLEDİ

Depremin sarsıntı, sıcaklık ve ışık gibi temel üç bileşeni olmasına rağmen Türkiye'nin sadece sarsıntı bileşeni ile uğraştığını söyleyen Prof. Dr. Ercan, olası İstanbul depreminin Şiddetini de söyledi:

"İstanbul'da 7.5 Şiddetinde bir depremin olma ihtimali binde birdir. İstanbul depremi Kuzey Marmara'da Adalar'la Büyükçekmece arasında meydana gelecektir. Şiddeti ise yüzde 73 ihtimalle 6.4'le 6.7 arasında olacaktır. İkinci deprem Mürefte'ye uzanan fayın Marmara Ereğlisi açıklarında 7 ile 7.2 arasında meydana gelecektir." 10.5.2017. http://www.eflatunhaber.com/amp/gundem/ahmet-ercan-beklenen-istanbul-depremi-icin-tarih-verdi-h28216.html

 

"Kuzey Marmara bugüne kadar 16 tane büyük deprem görmüş. Biz 17'ncisini bekliyoruz. İstanbul'da en riskli alan Haliç hattının altında kalan Asya ve Avrupa yakasındaki tüm bölgeler deprem açısından risk taşımaktadır. Benim deprem beklediğim yıl 2045'tir.". 2.12.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1705747/prof.-dr.-ercan-buyuk-istanbul-depremi- icin-tarih-verdi.html

 

―Prof. Dr. Ahmet Ercan beklenen Marmara Depremi‘nin 2040 yılında gerçekleşeceğini öne sürdü. Prof. Ercan depremin tarihini belirlemek için son 2 bin yılda bölgede meydana gelen, büyüklüğü 6.6 ve üzeri olan, yıkım gücü 9 şiddetindeki depremleri tek tek belirledi. Ve bugüne kadar 16 büyük deprem meydana geldiğini tespit etti.

Matematikte de kullanılan “en küçük kareler doğrusal kestirimi” yöntemiyle bütün depremlerin aynı çizgi üzerinde gerçekleştiğine dikkat çeken Ercan ―Marmara Deprem 17‘nc deprem ve 2040‘ta olabilir” dedi.” 2.6.2010. https://www.haberturk.com/yasam/haber/519816-deprem-ne-zaman-olacak

 

“Uzmanlar, depremin tarihî kent için kaçınılmaz bir gerçek olduğunu vurgularken tarih de İstanbul'un MÖ 2. yüzyıldan MS 19. yüzyıl sonuna kadar 16 büyük sarsıntı yaşadığını gösteriyor.”. 6.10.2010. http://www.mimdap.org/?p=42209

3/

‘EKREM İMAMOĞLU İLE PAYLAŞMAYA HAZIRIM' DEDİ

Ercan, “Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ne zaman isterse 2300 yıllık İstanbul depremleriyle ilgili bilgileri ve haritayı kendisiyle paylaşmaya hazırım” dedi.

“– Üç üniversite 1.500 yıldır yaşanan İstanbul depremlerini incelemişler…

Benzer açıklamayı 18 yıl önce, yani 2001'de yaptım ve İstanbul depremlerinin 2.300 yıllık geçmişini inceledim. “Marmara'da Deprem” adlı kitabımda bütün ayrıntılara yer verdim. Bu arkadaşlar benim bu araştırmalarımı kaynak olarak göz önüne almamışlar.”. 23.7.2019. https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/7-5lik-bir-deprem-icin-bin-yil-gecmesi-gerek-5243860/

 ------------------.

Yukarıda söz edilen inceleme ( “– Üç üniversite 1.500 yıldır yaşanan İstanbul depremlerini incelemişler…”);

Bulut, F., Aktug, B., Yaltirak, C., Dogru, A.,  Ozener, H., "Magnitudes of future large earthquakes near Istanbul quantified from 1500 years of historical earthquakes, present-day microseismicity and GPS slip rates" Tectonophysics, Volume: 764  Pages: 77-87, DOI: 10.1016/j.tecto.2019.05.005, Published: AUG 5 2019. https://www.researchgate.net/publication/333104369_Magnitudes_of_future_large_earthquakes_near_Istanbul_quantified_from_1500_years_of_historical_earthquakes_present-day_microseismicity_and_GPS_slip_rates/link/5cec1f81a6fdcc18c8e72a50/download