Aşağıdaki metni yazan Esmer Erdem'in biyografisi, onun yaratıcılık konusundaki görüşlerinin nasıl süzüle süzüle billurlaştığını da gösteriyor olsa gerek...))
.................................
"Esmer Erdem, sanat tarihçi bir anne ile ressam bir babanın kızı olarak Ankara'da doğdu.
Sanatsal projeler ve sanatsal üretim alanında yoğunlaştı.
Hayatında iz bırakan en önemli dönemi, “Urart Okulu” denilebilecek sistem ve Mehmet Kabaş'a borçlu olduğunu vurgular.
Müze replikaları ve özel tasarım ürünlerle markaların üretiminde çalıştı, uzun süre DÖSİMM (Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) için heykel, takı ve sanatsal obje üretti; dünya turizm fuarlarında 300 parçalık Eski Hitit'den günümüze kadar gelen Anadolu Uygarlıkları Replika Koleksiyonu'nu sergiledi.
Armaggan mağazalarının kuruluş, markalaşma ve konsept sürecinin belirlenmesinde yer aldı, "luxury handcraft" akımının Türkiye'de başlatılmasının öncülerinden oldu. Tüm atölye ve tasarım-üretim ekibinin oluşumu, Hereke tezgâhlarında Osmanlı kumaşları dokumasına kadar giden kültürel süreci kurdu. Gaziantep Tasarım Mağazası ile ‘kutnu kumaş'ın kullanım alanlarını genişleterek dünyaya tanıtılmasında rol üstlendi.
Edirne Tasarım, Zeugma Müzesi koleksiyonu, Cumhurbaşkanlığı özel hediyeleri, Ankara CSO tasarım mağazası, Atatürk Kültür Merkezi tasarım mağazası ile birçok kurum ve kuruluşta statü hediyeleri üretimi gibi iş ve sanat projelerinde yer aldı.
Esmer Erdem Sanat Tasarım Üretim Şirketini kurdu, çalışmalarına İstanbul ve Bodrum'da sürdürüyor."
https://t24.com.tr/yazarlar/esmer-erdem/kultur-ve-yaraticilik-felsefesi-neden-bu-derece-onemli,36678
Kültür ve yaratıcılık felsefesi neden bu derece önemli?
11.9.2022
https://t24.com.tr/yazarlar/esmer-erdem/kultur-ve-yaraticilik-felsefesi-neden-bu-derece-onemli,36678
Hayat
içinde bir felsefe oluşturarak yaratıcılığı beslediğimizde sanırım mutluluk
süreleri uzuyor veya hayata huzur yayılıyor diyebiliriz
Genellikle herkesin bildiği felsefe sözü, Yunanca
''philosophia'' sözcüğünden gelir ve Arapça'dan dilimize geçer. Philosophia ise
iki sözcükten kurulmuştur. İlki sevgi ikincisi ise bilgelik veya bilgi
demektir.
Bilgiyi, bilgeliği sevmek demektir.
Bu da her alana yayılabilecek ve sosyal değerler, etik,
estetik, karar alabilme yetisi, yaşam biçimlerine orantılı olarak pratik
hayatın tüm alanlarına dokunabilme gibi planlı ve bilinçli düşünebilme kapasitesi
oluşturur.
Görme ve algılama yetileri, kültürel birikimler, ilgi
alanları ve bunların üzerine kurulan sistemler kişilerin özgür irade ile sosyal
ve duygusal alanda öğrendiklerinin toplamı ile oluşarak, sanata, estetiğe,
yaratma özgürlüklerine zemin oluşturur.
Eğer istediğiniz felsefi ve deneysel alanı çevrenizde
bulamamış iseniz, bütün bu temeli oluşturan bilgelik ve sevgi ile o alanı
kendiniz yaratırsınız. Yaratıcılık
dediğimiz algı içinde, eğitim, görsel hafıza, doğayı ve bilimi okuma, öğrendiklerini
akılda tutma ve bir felsefe ile birleştirerek aktarma süreçlerinin toplamı var.
Buna ''kendine alan açmak'' da denilebilir.
Zenginleştirilmiş ve yaratıcılıkla beslenmiş ve hatta
yaratıcı sanatı (estetik) ortak payda olarak kullanıp araç gereçten teknolojiye
uzanan serüvende yeniden tanımlayıp, çoğaltıp derinleştiren bir üretim biçimi
olabilir. Bu alan, yazmaktan el ile yapılan üretimlerin ritmik müziklerine,
resimden çamura giden tüm sanatsal disiplinlere, bestelere, desenlere yansır.
Bazen bulunamayan bir el aletini de üretmek girer bunun içine, malzeme
bulamadığı için ağaç dalını sanata dönüştürmek de girer. Yokluklardan çıkan
birçok üretim vardır.
Anadolu topraklarında bunları çokça görürüz. Server Tanilli,
Uygarlık Tarihi ders notları 1980'de toplumların ekonomik ve sosyal yapılarına
ışık tutan değerler sisteminin içinde araştırma, geliştirme, kültür ve yaratıcı
sanat, üretim yöntemleri ile zenginleştirilmiş yaratıcılık değerlerinin,
uygarlık tarihini oluşturduğunu anlatır. Uygarlığı bir halktan diğerine farklı
kılan, onu özgün yanını oluşturan, yaşam biçimlerinin, kullandıkları aletlerin,
yarattıkları kültürün, entelektüel ve sanatsal faaliyetlerinin, örgütlenme
modellerinin ve felsefelerinin bir bütünü olduğunu anlatır.
Neden dönüp hep aynı konulara farklı yerlerden ulaştığımıza
gelince, estetik ve kültürel taşıyıcılığın nerelerde kopup kırıldığına, hangi
alanlarda yok olduğuna, nasıl ve neden yozlaştığına bakmak istemekten
kaynaklıdır.
Estetik algı dediğimiz yetiyi kaybetmemek adına estetik
hazzı da içine alan bir konuda düşünsel bir alan açmaya çalışmaktan
kaynaklıdır.
"Estetik değer ve estetik haz bir korelasyon içinde
bulunur!" der İsmail Tunalı.
Yaratıcılık
ile, düşünmeyi soru sormayı kıyaslama yapmayı, algıyı güçlendirerek görmeyi,
sentez yapabilmeyi ve kişilerin evrensel boyutta özgür düşünebilme yetisinin
desteklenmesinin değerliliğini açığa çıkartırız. Bu da felsefe ile oluşur.
Hayat
içinde bir felsefe oluşturarak yaratıcılığı beslediğimizde sanırım mutluluk
süreleri uzuyor veya hayata huzur yayılıyor diyebiliriz. Yaşamın her katmanında
yaşlı veya genç insanın, üretim içindeki bir köyün, bir ev kadınının, mesleğini
yapan her bireyin de yaratıcı olma hâli vardır. Hayatı sevebilmek de iş
geliştirme, bir hobinin peşinden gitme, bir buluş yaratma, en iyi bitkiyi
yetiştirme gibi yetilerinin ve arzularının olması hayata değer katar.
Yaratıcılık, hayatın her alanına özel hayata, iş hayatına
yansımaları müthiş gelişmelere ve yeni açılımlara beyaz sayfalar açar.
Kurtarıcıdır. Bilgi birikimi ve kültür gerektirir, varolmayan gerçeküstü bir
felsefe ile ve hayal gücü ile edinilen bir yenilik, insanın hayatına dokunur.
Yaratıcılığın sanatsal üretim ile bilimsel üretim alanındaki
kesişme noktaları aynıdır. Her ikisi de özgün düşünce ile başlar ve içsel
kaynak yine yaratıcılıktır. Bilim, bilmediklerimizi bilgiye dönüştürürken,
sanat bilinmeyeni görünür kılar. Kavranır, algılanır, elle tutulur gözle
görülür hale getirir. Duygu dünyamız böyle gelişir. Bir müzik sizi alıp başka
dünyalara taşır. Kalbinize değer. Bir resim görsel dünyanızdan başlayarak sizi
sarsarak, zenginleştirir.
Bilim farklı kılar, ama sanat felsefe ile başlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder