26 Mayıs 2024 Pazar

‘İnsan zihnini özgürleştiren çalışmak değil merak’

 ‘İnsan zihnini özgürleştiren çalışmak değil merak’

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/insan-zihnini-ozgurlestiren-calismak-degil-merak-42463737

Güncelleme Tarihi: Mayıs 19, 2024 07:00

#Beyin#Gelişim#Oyun

‘İnsan zihnini özgürleştiren çalışmak değil merak’

Necla Bayraktar/necla.bayraktar@hurriyet.com.tr

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2024 07:006dk okuma

O henüz küçük bir çocukken beynin büyüsüne kapılmış, ömrünü bilime adamış biri. Hem şifa dağıtıyor hem kendisi gibi hekimler yetiştiriyor. Prof. Dr. Türker Kılıç beynimizi geliştirmenin en önemli yolunun yaşamla etkileşim kurmak olduğunu söylüyor. Mesela piyano çalmayı veya son araştırmaların gösterdiği gibi video oyunu oynamayı öğrenmeye çalışmak yeni bağlantısallıklar kurmanın en iyi yolu. Prof. Dr. Türker Kılıç beynin nasıl geliştirilebileceğini anlattı.

Beyinle ilk karşılaşması henüz ilkokul 4’üncü sınıftayken bir piyes vesilesiyle oluyor. Beyin rolünü oynayacağı için Bursa Tahtakale’de sakatatçıdan elinde bir kuzu beyniyle çıkarken kafasında sorular uçuşmaya başlıyor: “Elimde tuttuğum bu beynin sahibi kuzu dün otlaktaydı, eve döndüğünde gidip annesini bulabiliyordu. Acaba annesini nasıl tanıyordu?” Beyin cerrahı Prof. Dr. Türker Kılıç Hacettepe, Marmara ve Harvard üniversitelerinde eğitim aldı. 2015’te Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne, 2021’de ise Dünya Sanat ve Bilim Akademisi’ne seçildi. Ülkemizde bu iki akademiye seçilen tek biliminsanı. 2012’den beri Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı ve Beyin Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışan Kılıç, Türkiye Beyin Vakfı’nın ve İstanbul Nörolojik Bilimler Enstitüsü’nün de kurucu başkanı... Video oyunu oynamanın beyinde bağlantısallık gelişimini arttırdığına dair bir araştırmayı sosyal medyada paylaşınca bu konuda merak ettiklerimizi kendisine sorduk.

‘İnsan zihnini özgürleştiren çalışmak değil merak’

Prof. Dr. Türker Kılıç

◊ Beynimizin küçük bir kısmını kullandığımız söylenir, geliştirme şansımız var mı?

Beynimizin yüzde 10’unu falan kullanıyor değiliz. Ama beynimizin potansiyelinin azını kullanıyoruz. Beyin özellikle çocuklukta geliştirilebilecek bir bağlantısallık ağına sahip. Hani gece uzaydan çekilen Dünya’yı gösteren fotoğraflar vardır; Dünya’nın bazı yerleri, mesela İstanbul ışıltılı ama Sahra Çölü karanlık görünür. Bir beynin MR’ını çekersek o ışıltılı yerler bağlantısallığın göstergesidir. Konservatuvar öğrencileri okula ilk başladıkları zaman beyindeki işittiğini anlama bölümü herkesinki gibiyken okulu bitirirken çekilen MR’larında o bölümün çok geliştiğini, bağlantısallığın arttığını görürüz.

◊ Bağlantısallıkla neyi kastediyorsunuz?

Kabaca beynimizde 86 milyar nöron var. Ve bu nöronların her biri 10-15 bin başka nöronlarla bağlantısallık kurabilecek potansiyele sahip. İlk bisiklet kullanmaya başladığım zaman beyinciğimin yani denge merkezimin kol ve bacaklarımın koordinasyonuyla olan ilişkisi henüz gelişmemiş olduğu için kullanmakta zorlanırım. Ama öğrendikçe benim beynimde beyinciğimin kol ve bacaklarla bağlantısını sağlayan ağlar oluşuyor.

“Antrenman yaptıkça yüzmeyle ilgili ağlar yavaş yavaş kurulmaya başlıyor.”

  Yani yeni ağlar oluşuyor...

Tabii. Bunlar çocuklukta daha kolay oluşuyor. Başlangıçta nöronlar var ama aralarında bağlantısallık yok ya da o işe özgü bir bağlantısallık yok. Yüzme bilmiyorsanız, antrenman yapmaya başladığınızda yavaş yavaş nöronlar arasında bu ağlar kurulmaya başlıyor. Ne kadar ağ kurulursa kişi o alanda daha geniş bir zihin alanı oluşturabiliyor. Beynin bu bağlantısallık süreci neticesinde zihin dediğimiz yapı oluşuyor. Öğrenmek demek, merak demek, bir bağlantısallık ağının beyinde oluşması demek. Merak olamazsa o ağ oluşmaz.

◊ Beyin, zihin, düşünce arasında nasıl bir ilişki var?

İnsan bir eğitim görmediği takdirde piyano görse tanıyamaz. Ama hayatında bir kere piyano gören birinde artık karşılığı vardır. Ve beyindeki bu isimlendirme bir desen olarak kendisini gösteriyor. Ve ne zaman piyanoyu görsek beyinde aynı desen oluşuyor. Artık piyano demek istersem bunu dilimle sözcük olarak artiküle edebiliyorum. Ama piyano çalmayı öğrenmek istersem o zaman yeni bağlar gelişmeye başlıyor. Çocuğun dil öğrenmesi gibi...  Diyelim ki çocuğa önce muzu öğrettiniz. Sarı renkli, eğri bir meyve. Onu gördüğünde muz demeyi yavaş yavaş anlıyor. Ve çocuğu evinden alan sarı, büyük bir okul otobüsü var. Çocuk muzdaki sarıyla okul otobüsündeki o sarıyı eşleştiriyor ve bir bağ kuruyor. Yine diyelim ki çocuk çizgi filmlerde bir kutup ayısı görüyor. Ve o kutup ayısı devasa bir hayvan olarak ona tanıtılıyor. Bu hayvan okul otobüsü kadar büyük ve kutup ayısı. Yumurta görünce “Kutup ayısının kafası gibi yuvarlak ve beyaz” diyor. Böylelikle bu ağ anlamlanıyor. Çocuk bunları görmemişse ona sarı renkli bir hilali anlatmakta zorluk çekebilirsiniz. Eğitim dediğimiz şey beyinde yeni bağlantısallıkların kurulması sürecidir.

‘ZOR OLAN İLK AĞI KURMAK’

◊ Aileler çocuklarının beyni gelişsin diye ne yapmalı?

İki şey önemli: Erken yaşta ikinci, üçüncü diller öğretilecek. Dil beyin gelişimini çok zenginleştirir. İkinci olarak da mümkün olduğu kadar çok müzik enstrümanını en erken dönemde öğrenmelerini sağlamak. İlkokulda basit bir blok flüt bile çalsa ileride bir başka müzik aletine geçmek çok daha kolay oluyor. Zor olan beyindeki ilk ağı kurmak. Enstrümanlar arasında en geniş beyin alanını etkileyen de piyanodur. Neredeyse tüm beynin aktivasyonunu gerektiren bağlantısallık ağına ihtiyaç var.

◊ Ne kadar etkiler çocuğun hayatını?

Piyano çalan bir çocuğun gelecekte iyi bir cerrah olma ihtimali daha fazladır. Kendi asistanlarımda gördüğüm bir şey var: Endoskopi dediğimiz, ekrandan ameliyat yapma yöntemleri hızla gelişiyor. Bizim neslimiz joystick’i çok sonradan öğrendi. Halbuki asistanlarım joystick gerektiren video oyunları oynayarak büyüdükleri için kendilerinden daha kıdemli hocalarından daha kısa sürede öğreniyorlar bu tür ekran üzerinden yapılan ameliyatları.

◊ Geçen günlerde yeni yayımlanan bir makaleyle ilgili X’te (eski Twitter) bir paylaşım yaptınız. Gerçekten video oyunları beyinde yeni bağlantısallıklar yaratıyor mu?

Tabii ki, belirli bir oranda video oyunu oynamayı öğrenmek de aynen piyano çalmayı öğrenmek gibi. Ama siz 5 yaşındaki bir çocuğu odaya kapatıp sadece piyano çaldırırsanız bu çocuktan iyi bir piyanist olmaz. Esas problem video oyunlarının, dijital sistemlerin bağımlılık yaratması. Maalesef bağımlılık yaratma potansiyeline sahipler. 

◊ Bir bilgisayar oyununu bağımlık yapacak şekilde tasarlamak mümkün mü?

Yapılabilen bir şey bu. League of Legends (LOL) e-spor diye geçiyor, ligleri var. Belirli bir dereceye kadar makuldür ve bir spor sayılabilir ama uyanık olduğunuz bütün zamanı oynayarak geçirirseniz büyük bir sorun var. Oyun oynamayı seçmek başka, bağımlı olarak oynamak başka.

 

◊ Bu tür bağımlılıklar giderilebilir mi?

Psikiyatrist arkadaşlarımdan biliyorum, şu an en çok uğraştıkları psikiyatri hastalıklarından biri dijital bağımlılık. Ama her video oyunu oynayan dijital bağımlı olacak demek değil. Tanıdığım, LOL oynayan, sosyal yaşantılarında çok başarılı olan çocuklar var.

◊ İnsan zihninin daha çok bilgiyle etkileşmesi ne getiriyor?

Bağlantısallık ağının başlangıcı ne? Bu konuşmanın en önemli yeri burası: Merak. Yaşamın enformasyon ağı içerisindeki zihnin yapıtaşı meraktır. Merak insanı özgürleştirir. Son birkaç senede anladım. Yaşamın içerisinde zenginleştirilmiş bir ağ yaratabilmek için esas gerekli olan şey çalışkan ya da zeki olmak değil, meraklı olmak. Merakı tetikleyen ya da meraka pozitif bakan kültürlerle merakı öldüren kültürler arasında bu nedenle bilimsel üretimde bir farklılık var. Çünkü birinde hata yapmak cezalandırılır. Diğerindeyse öğrenmenin doğal bir süreci olarak görülür. İnsan zihnini özgürleştiren şey adanmışlık ya da çalışkanlık değildir, meraktır.

‘EKONOMİK ORTAMLA DA İLİŞKİLİ...’

◊ İnsan dünyaya geldiğinde beyni sizin tabirinizle ‘et’ halinde. Çocuğun içinde bulunduğu aile, çevre ne kadar önemli?

Esas o... Çocuklar arasındaki farkı belirleyen nöronlar arasındaki bağlantısallığın zenginliği. Eskiden hayvan deneyleriyle gösterildi bu. Aynı anneden doğan iki fareden birini sadece yiyeceğin ve ışığın olduğu bir odaya, diğerini de başka farelerle sosyalleşebildiği, aynaların, kaldıraçların, oyuncakların olduğu bir kafese koyuyorlar. MR’ları çekiliyor ve ikisinin arasındaki fark ortaya çıkıyor. Zenginleştirilmiş ortamda büyüyen farenin beyni çok daha geniş bir bağlantısallık içeriyor. Bağlantısallık ağı biçiminde bunun matematik karşılığını ortaya koyduğunuz zaman aradaki fark bazen ölçülemeyecek boyutlara ulaşabilir. Çünkü esas olan enformasyonun işlenebilmesidir.  Ve enformasyon kütlesiz, beyin ağırlığından bağımsız. Ölçemiyoruz. En önemli mesele bağlantısallığın miktarı.

“Video oyunu oynamayı öğrenmek de piyano çalmayı öğrenmek gibi yeni bağlantısallıklar yaratıyor. Ancak video oyunları maalesef bağımlılık yaratma potansiyeline sahipler.”

◊ İnsan söz konusu olduğunda nasıl oluyor?

Bu, bir ölçüde onların içinde bulundukları ekonomik ortamla da ilişkili. Ekonomik koşullar ne kadar iyi olursa çocukların karşılaştığı yaşam çeşitliliği de o ölçüde fazla olur. Mesela gezilen yabancı ülke sayısı... Farklı kültürlerle karşılaşma da insana çok şey öğretiyor. Ya da okunan kitap, roman sayısı… Ailenin evinde bulunan kitap sayısıyla çocukların zihinsel becerileri arasında bir ilişki var. Anne- babanın eğitim düzeyiyle çocuğun zihin bağlantısallık zenginliği arasında da doğru orantı var. Kalabalık ailelerde yetişen çocukların MR’ları sadece anne-babasıyla yetişen çocuklardan daha zengin. Çünkü daha fazla yaşam modeli görüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder