15 Aralık 2024 Pazar

Atatürk Öğrencilere Neden Sorular Soruyordu

 

 Atatürk Öğrencilere Neden Sorular Soruyordu

 

 

 



 

 

Haz.: Bülent Ağaoğlu

10.12.2024

 

 

Atatürk’ün Çocukla Sohbeti

Atatürk bir okula gitmişti. her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı. hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu. Yalnız küçük bir çocuk; bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu bu durum Atatürk’ün gözünden kaçmadı. Onu yanına çağırdı:
– ”Çocuğum, neden durgunsun? Bir derdin mi var? Hasta mısın?” dedi.
Çocuk:
– ”Bir şeyim yok efendim” dedi. Arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi.
Atatürk:
– ”Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum” dedi.
Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk’e çevirdi:
– ”Atam, seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük, sevindik. Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman göreceğiz? Ona ağlıyorum.”
Atatürk oradaki çocuklara baktı:
– ”Beni ne zaman görmek isterseniz, aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin” dedi.”.
https://eodev.com/gorev/8532144

 

 

 

 

 

İçindekiler

Alıntılar - Kaynaklar. 4

Yapay Zekaya Sorular;. 27

"Atatürk'ün sorduğu sorular" konulu bir makale yazar mısınız. Yaptığı bu faaliyetin anlam ve önemi nedir  27

"Atatürk'ün sorduğu sorular" başlıklı bir monografi hazırlanması için içindekiler sayfasının başlıklarını yazar mısınız. 34

"Atatürk'ün sorduğu sorular" konulu yayınlar nelerdir. 38

Atatürk gittiği okullarda neden öğrencilere sorular sorardı 41

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alıntılar - Kaynaklar

 

 

https://www.instagram.com/lordsinow/p/C_AUUlgOQA-/?img_index=1

0

Atatürk’le Bir Sınav Anısı. Aydın Sayılı* 12 sayfalık yazı. https://erdem.gov.tr/tam-metin-pdf/635/tur

1

Atatürk Gençlerle: Sınav Yapan Bir Cumhurbaşkanı

Dr. Ali GÜLER (*)

“Atatürk hangi nedenle geziye çıkarsa çıksın, uğramadan edemediği kurumların başında okullar gelirdi. Sık sık okullara uğramış, bu gezilerde zamanının önemli bir bölümünü öğrencilerle, gençlerle geçirmiştir. O, yurt gezilerinde okullara gitmeyi, sıralara oturup dersleri izlemeyi, öğrencilere sorular sormayı ve hatta onların sınavlarına girmeyi hayatının en güzel uğraşlarından saymıştır.

Türk Tarihi, İslam Tarihi, Türk Devrimi, Fransız Devrimi, ıslahat, ayaklanma gibi konularda sorduğu sorulardan çok hoşlanırdı. Bu tarihi olaylar arasındaki benzerlikleri, farklılıkları sorar, bu olayların karşılaştırılmasını isterdi. Zaman zaman dersin özelliğine göre Türkçe, matematik, fizik, felsefe soruları da sorardı. Kimi öğrencileri de daha derin bir sınavdan geçirirdi. Öğretmenlere çok itibar eder, derslerini ilgiyle dinler, eksik kalan bölümleri kendisi tamamlardı.

Atatürk öğrenmeye ve öğretmeye meraklıdır. Kafasında ve gönlünde her zaman öğretmenlik eğilimi taşımıştır. O’nun bu özelliği yazı, tarih ve dil inkılapları günlerinde iyice belli olur. Kendisi Çankaya’da, Dolmabahçe’dedir ama aklı okullardadır. Gidip öğrencilerle, gençlerle konuşmak, sınavlarda bulunmak ister. Sınavlara girer, not verdiği de olur.1

Aşağıda bazılarını anlatacağımız gibi Atatürk örneğin 1933 yılında Ankara ve İstanbul’da çeşitli okulların bitirme sınavlarına katılmış, saatler süren bu sınavlarda öğrencilerle bizzat ilgilenmiş, onlara sorular sormuş hatta sınavları yapan 1*

……

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi 1

C. Sönmez, Atatürk’te Çocuk Sevgisi, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2014, s. 112-113. A. Kaynardağ, “Atatürk’ün Sorduğu Sorular, Yaptığı Sınavlar”, Cumhuriyet Gazetesi, 30 Temmuz 2000. sorumlu öğretmenlerle birlikte sınav cetvellerini bile imzalamıştır.

………………………………

Atatürk’ün 1933 yılı Haziran ayının son haftası ile Temmuz ayının ilk haftası programı Ankara ve İstanbul’daki bazı okulları ziyaret ve sınavlarına katılma şeklinde gerçekleşmiştir. Ziyaretleri günü gününe şu şekildedir:”. sayfa 23.

Yazının devamı:  Sayfa 23-29.  https://www.anitkabir.com.tr/Files/Dergi/Anitkabir-Dergi-70.pdf

 

2

 

[aşağıdaki yazıyı https://egazete.cumhuriyet.com.tr/katalog/192/2000/7/30/2 ** Linkinden bozuk alabildim. BA]

Atatürk'ün Sorduğu Sorular - Yaptığı Sınavlar. Arslan KAYNARDAĞ. ”, Cumhuriyet Gazetesi, 30 Temmuz 2000, 2. sayfa.
Soru sorma önemli bir şeydir. Öyle ki felsefe dünyası, bilim dünyası, sorulan sorular üzerine kurulmuştur. Bu tür soruların çokça sorulması, tarihte ilk kez eski Yunanistan'da görülür. Ortaçağa gelinince soru sorma neredeyse yasaklanır. O dönemde dinsel inanışlara bağlı değişmez doğrular olduğu kabul edilmiştir.


Rönesans ve aydınlanma dönemlerinde soru sorma eylemi yeniden özgürleşir. Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkeler 17. ve 18. yüzyılda soru cenneti konumuna gelir. Dolayısıyla bilim ve felsefe büyük gelişmelerini bu yüzyıllarda yaşar.

Türkiye aydınlanma düşüncesine, yani akılcı felsefe ve bilimsel düşünceye 19. yüzyılın ortalarında yönelmeye başlamıştır. Yukarıda değindiğim anlamdaki sorular bu yönelme ile birlikte gündeme gelir. Bilim, felsefe, ahlak, özgürlük, eşitlik nedir gibi soruların kimi yazar ve düşünürler tarafından sorulduğu görülür.

İkinci Meşrutiyet döneminde, yani 1908'den
sonra sorular artar Atatürk bu dönem aydmlanrun npık orneğıdır Kafasın- da oluşan sorulan ılkın kıtaplara sorar, ya- nıtlan onlardan almak ıster Okuduğu lcıtap- larda altını çızdığı satırlann yanına konıil- muş soru ışaretlennın sayısı az değıldır Da- ha sonra çevresındekı aydınlara sormaya başlar Bunlann ıçuıde en zor sorular, "kav- ramlann tanımlanması"yla ılgılıdır Orneğın, bır gun ıktısatcı Ahmet Hamdi Başar'a "Uberalizm nedir" sorusunu, baş- kagün felsefecı HasanÂh Yücd'e "Stfirne- dir" sorusunu sorar Edebıyatçı tsmaS Ha- bip Sevük'u "Edebiyat nedir" dıye sıkıştı- nr(l) Atatûrk öğrenmeye ve öğretmeye merak- hdır Kafasında ve gönlunde her zaman öğ- rednenKk eğümıi taşımıştır 0nun bu özel- hğı, yazı, tanh ve dıl devrımı gûnlennde ıvıce bellı olur Kendısı Çankaya'da, Dolma- bahçe'dedır, ama aklı hep okullardadır, gı- dıp öğrencılerle konuşmak, sınavlarda bu- lunmak ıster Sınavlara gırer, not verdıgı de olur Burada Atatürk'ün yaptığı uçsınavıan- latacağım Once tanınmış bılım tanhçımız Prof Aydın Sayıh'nın bu konudakı anısını özetleyeceğım (2) 1933 yılında Ankara Erkek Lısesf nde ta- nh, coğrafya sınavlan vardır Atatûrk yanın- da Mılh Eğıtım Bakanı Reşk Galip, valı ve daha başkalanyla bırlıkte sınav odasına gı- rer Oğretmenler sırası gelınce Aydın Sayı- h'yı ıçen alırlar Sayılı, "Benimsuunnn^ta- rih öğretmemm değil tek başına Atatûrk yapö"dıyor "Ükin, Volga ve Don ırmakla- rmın birbirine bağiamnalan girişiminin ta- ritafaıi Mrdu,yaortfaMkm.lste§ üzerinebu gi- rişimin siyasai ve ekonomik öoenrini de ân- latbm. Başka sorusu şu idi: Rusya'da Sov- yef rejiminin kurulmasm4a Türkiye'nin et- tâa obnus mudur? E\et, dedını \e etkiyi an- btmaya çanşüm. Ders ldtapbuı çerçevesin- detniutçsorudaha sorduğumıanııııayoruın. Yanıtianmdan memnun kalmışd. Öğrendi- ğüne göre not da vernüş ve MiDi Eğjtim Ba- kanı Reşit Gaüp'ten benimle UgUenihnesini istemiştL O w»nana kadar su mühendısı oi- mak istryor ve keodinu ona gore hazırbyor- dum. Sutavdansonrabakanhğmw öğretmoı- lerimin benim için 'bılım tanhı'ni uygun görmeierj üzerine ABD'ye, Harvard Uni- versitesi'De gönderildim ve bu ûniversitede flk büün tarihi doktorasını ben yaptnn." Hemen söyleyeyım, Aydın Sayılı yurda döndukten sonra Dıl ve Tanh Coğrafya Fa- kûltesrnde Bıhm Tanhı Kürsûsu'nu kurmuş- tur Anlatacağım ıkıncı anı, tanınmış hukuk profesoru İlhan Postaaoğhı na aıt Postacı- Oğlu 1933'te Galatasaray Lısesı'nde yapı- lan smavuıı şöyle anlaöyor (3) "Atatûrk yanında tarihçi Âfet Inan, Ge- neral Şukru Nâılî (Gökberk) ve başka idm- sderle liseye geldL Doğru sınav odasına gir- dLSma>sırasıbendeidLİlksonıyutarihöğ- retmenimiz Cavıt Baysun'un sormasını is- tedi Sonra kendisi sormaya başladL Bir so- rusu Mondros Mütarekesi Oe UgüiydL tz- mir'de geçen çocukhığumda Vunan tşgahni yaşadığun için bu konudaverdiğim yanıdar ortaokuldûzeyini aşıyordu,bu da Atatürk'ün hoşunagidrvordu. Birara nasüotduysa'stra- tejı gereğı dedun. Atatûrk bu sözcuğûn Arapçasını sordu. 'Bılmıyorum' deyince güldü. Bümeyisimden memnun olmuş gi- biydL." Atatûrk, ıyı ızlennnler ednıdığı bu sma- vm ertesı günu Dârûlfûnûn'a (Istanbul Unı- versıtesı'ne) gıtmış, oradakı devletlerhuku- ku sınavında bır oğrencıden u manda reji- mi"nı anlatmasını ıstemiftı Doğru yamt alamayınca böyle bn" durumdan hoşlanma- dığını bellı ettı (4) Oysa Galatasaray Lı- ses'nden pek memnun aynlmıştı Sözunu edeceğım üçûncü suıav, yukan- da anlattıklanma benzemıyor Bu başka tûr- lü sınavı bana değerh dostum, emeklı yük- sek yargıç Cânan Ankan (5) aniattı Yıl 1934 Cânan Hanım, Ankara Kız Lı- sesı orta bınncı sınıfta oğrencıdır 5 Mayıs gelınce, müdür yardımcısı, Atatürk'ün da- vetlısı olarak Gazı Orman Çıftlığı'ne gıdı- leceğını söyler Oğretmenlerle bırlıkte çıft- lığe gıdılır Atatûrk oradakı Marmara Ha- vuzu'nun dört yanında toplanılacak bıçım- de hazn-hk yapürmıstır Sağda kendısı ve öğ- retmenler, solda öğrencıler oturur oğretmenlerle söyleşıde bulunur (sohbet eder) Atatûrk Bu^z sonra büyûk suuflann öğrencılen zeybek oynarlar Ağızlannda tuttuklan kaşıklarla yumurta taşıma yanşı yaparlar Bn- başka grup koşarak yanşu1 Sonrasmı Cânan Ankan 'dan dınleyelım "Koşu yanşuıda ben ikinci otmuştum. Atatûrk birinciyi ve ikmciyi yanına çağınh. Aiklerimjz hakİanda sorular sordu. Benim aifcmdeçokaskervann,onlanyakındanta- mdığıanbsıhyordu. Sooraayağakalkü ve öf- rencüere sestenerek - Çocuklar, hadı bakahm üaye aynlın, de- di Şımdı Timurleng'ın Ankara Savaşı'nı sahneye koyacaksınız Ddyeayrüdık, dağdaklere'Aranızdan Sul- tan Beyazıt'ı seçın' dedi. Soklakilerin deTS- murteng'i seçroeierinı istedi Eüni havaya kaknnncasavaşıbaşlaUcağuıısöytediveeii- ni kakhnh. Biz sanki önceden sözkşmiş gi- bî hep birden Tunurleng'in üzerine atddık. Kofianndanbacaklanndanyakaiayarakkı- mıklayamaz duruma getinükve Atatürk'ün önüne bırakarak 'Tunurleng'ı esıraldık' dedik. Atatûrk 'Yooo, olmaz' dryerek bu hare- ketimize karşı çıka. - Çocuklar tanhın gerçeklerinı değıştıre- mezsınız, dedL Ankara Savaşı'nda yenen Tımurleng, yenılen Beyazıt'ör Yapacağı- nız şey, gerçeğı kabul etmek ve bu gerçek- ten ders çıkarmaktır O gun, bütün öğrendfer ve oğretmenler tarihe naal bakılacağuu iyke öğrenmiştik. Yapdğumz şey gerçek sınavda obaydı, Ata- tûrk bize herhalde tam not vermezdl' 1 Cânan Ankan v e arkadaşlan, yalnız tan- he bakışta değıl, her zaman nesnel olmarun gereğuıı o gun çok ıyı oğrendıler Uerleyen yıllarda, anİamak ıçın sordular, öğrenmek ıçın sordular, sormaktan korkmadılar Kımı yargıç oldu onlann, kımı öğretmen, kunı yönencı Hangı mesleğı seçerlerse seçsın- le r, doğrudan yana olmaya çaba gösterdıler (1) Bahnız Nükte, Fıkra ve Çızgtlerle Atatûrk, 1955 tstanbul, Der Yavınlan Nıyazı Ahmet Ba- noğlu (2) A vdm Sayılı, Atatürk le Bır Sınav Anısı Er- dem Dergısı 1986, Kasım, Atatûrk özel sayısı (i) tlhan E Postaaoğlu, Atatûrk önünde Tanh Bakaloryası 1979, Istanbul (4) Agy, syf 32 vd (5) Cânan, Ataköy'de oturduğum apartmanda komsumdur, kendısıylesıkçagöriişupkonuşuyo- rum.

https://egazete.cumhuriyet.com.tr/katalog/192/2000/7/30/2

3

Atatürk, 1933 yılında Ankara Erkek Lisesi'nin tarih-coğrafya grubu bakalorya sınavına girmişti. Bir rastlantı eseri olarak (1913 doğumlu) Aydın Sayılı'nın sınavını bizzat Atatürk yaptı ve bir saat yirmi dakika süren bu sınav boyunca ona çeşitli sorular sordu. Atatürk'ün sorduğu sorular arasında, Osmanlılar döneminde Volga Nehri ile Don Nehri'ni birleştirme girişiminin siyasi ve ekonomik değeri, Sovyetler Birliği'nin kurulmasında Türkiye'nin yapmış olabileceği etki ve Timur ile Bayezid arasındaki savaşın nedeni gibi sorular da bulunuyordu..

Sınav bittikten sonra, Sayılı'nın verdiği yanıtları çok beğenen Atatürk ile Sayılı arasında şu konuşmalar geçti :

"Aferin Aydın. Sen ne olmak istiyorsun ?"

"-Su mühendisi, Paşam.."

"Herkes su mühendisi olabilir. Seni tarihçi yapalım, ne dersin ?"

"-Ailece böyle bir karar verdik. Bunu değiştirmek için anne ve babamın onayını almam gerekiyor Paşam".

Çocuğun bu yanıtı Atatürk'ün çok hoşuna gitmişti.

"Aferin, bravo Aydın ! Peki onlarla görüş, benim teklifimi de söyle, gel Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey'e kararını bildir."

Aydın salondan çıkınca Atatürk, Reşit Galip Bey'e dönerek ;

"Bravo bu çocuğa. Şimdiden hoca olmuştur. İnsan ona güvenerek bir ortaokula öğretmen gönderebilir. Bu çocuğu takip edelim.."

Aydın Sayılı'nın daha sonraki görüşmesinde Bakanlık, bilim ile tarihi bir araya getiren bir dal olarak henüz yeni kurulmuş bilim tarihinin Sayılı'ya daha iyi geleceğini düşündü ve ona bu öneriyi iletti. Sayılı'nın da bu öneriye sıcak bakmasıyla, onun yaşamını belirleyecek olan bilim tarihçiliği süreci başlamış oldu. Yurtdışı öğrenimi için açılan sınavı kazanan Sayılı, bilim tarihi öğrenimi görmek üzere ABD'ye gitti..

Sayılı, ABD'de 1934 yılı baharında Harvard Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Bu fakültede birinci yılda temel bilimler ve ikinci yılda da fizik ile ilgili dersleri izledi ve üçüncü yılın ilk sömestrisi sonunda da fizikten master derecesini aldı. Bundan sonra da bilim tarihi eğitimine başladı.

Harvard Üniversitesi'nde bilim tarihi bölümünün başında, bu disiplinin kurucusu olan George Sarton (üstte sağda) bulunuyordu. Sarton, ortaçağ İslam uygarlığındaki bilimsel çalışmalara ve bunların Batı bilimine olan etkisi konusuna büyük bir ilgi duyuyordu. Çok yetenekli bilim insanları tarafından yetiştirilen Sayılı, "İslam Dünyasında Bilim ve Eğitim Kurumları" başlığını taşıyan tezini tamamladı ve 2 Mart 1942'de bilim tarihinde doktora derecesini aldı..

Bu doktora, Harvard Üniversitesi'nde Sarton'un yönetimi altında ve çok büyük olasılıkla dünyada yapılmış ilk bilim tarihi doktorası idi..

Aydın Sayılı 1943'de Türkiye'ye döndü ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Enstitüsü'nde "ilim tarihi ilmi yardımcılığı"na atandı. Sayılı, 1946 yılında doçent ve 1952 yılında da bilim tarihi profesörü oldu. Türkiye'de ilk bilim tarihi kürsüsü, 25 Nisan 1955'de Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe bölümü içinde kuruldu ve

31 Mayıs 1955'de Aydın Sayılı buraya kürsü profesörü olarak atandı. Böylece "Bilim Tarihi", dört yıllık eğitim veren ve araştırmacı yetiştiren akademik bir dal haline geldi.

1982'de emekli olan Aydın Sayılı, 1983 yılında Atatürk Kültür Merkezi başkanlığına getirildi 1993'teki ölümünden bir ay öncesine kadar bu görevi yürüttü..

Aydın Sayılı yayımladığı çok sayıdaki kitap ve makalelerinde özellikle İslam ve Türk dünyasındaki bilimsel gelişmelerin tarihi üzerinde durdu. "Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir" adlı, 1948'de yazdığı kitabı onun temel eserlerinden biridir. Richard Nelson Frye, kitabı, özgün bir düşünce ürünü ve düşünceyi kamçılayıcı bir eser olarak nitelemiştir. H. Floris Kohen, Sayılı'nın kitaplarında ortaya koyduğu görüşlerini karşılaştırmalı olarak incelerken, onun sorunları ele alış biçimine hayran kaldığını söylüyordu..

KAYNAK :  REMZİ DEMİR-MELEK D.GÖKDOĞAN, "Aydın Sayılı" ;

OSMAN BAHADIR, "Aydın Sayılı" başlıklı yazısı, 26 Eylül 2014, CBT

https://tarihtenanekdotlar.blogspot.com/2015/03/593-ulkemizin-ve-dunyanin-ilk-bilim.html

4

“Aydın Sayılı öğrenciliğinde, Atatürk’ün (bilim kurulunda) sorduğu sorulara etkileyici cevaplar vererek dikkatini çekiyor. Su mühendisi olmak isterken Atatürk tarafından bilim tarihçisi olması için teşvik ediliyor. Atatürk’ün sorduğu sorular internette yer alıyor. Aydın Sayılı hakkında bu kısa bilgiden sonra bahsetmek istediğim asıl konuya geleyim. Aydın Sayılı’nın Bilim Tarihi (Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir) isimli bir kitabı var.”. https://sirazduvari.com/aydin-sayili-ve-bilim-tarihi/

5

Atatürk, Nutuk yayınlandıktan sonra bir gün yanındakilerle, "Gençliğe Hitabe" metnini tartışırken, onlara şu soruları yazdırmış ve yanıtlarını istemiştir. https://www.facebook.com/N.mesut.genc?_rdr

6

"Atatürk'Ün Sorduğu Sorular". https://www.google.com/search?udm=36&q=%22Atat%C3%BCrk%27%C3%9Cn+Sordu%C4%9Fu+Sorular%22

7

“Halil İnalcık'ın Atatürk ile olan anısından: Beni imtihan ediyordu, heyecandan ne söyleyeceğimi bilmiyordum

Ortaylı, hocası Halil İnalcık'ın Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili bir anısını kişisel Twitter hesabından paylaştı”. https://t24.com.tr/haber/halil-inalcikin-ataturk-ile-olan-anisindan-beni-imtihan-ediyordu-heyecandan-ne-soyleyecegimi-bilmiyordum,672109

8

“Atatürk’ün soruları. Kitapta: 116- ss. https://tudem.com/images/tadimlik/523e2ataturkle_bir_gunpdf.pdf

9

“Birgün milletvekili ve tarihçi sıfatıyla Atatürk'le tanıştırılır ve sofrasına oturtulur. Sofrada bulunanlar Atatürk'ün soruları karşısında önce kendi fikirlerini söyler, sonra Atatürk'ün aynı fikirde olmadığını görünce fikirlerini değiştirirlermiş. Ancak İsmail Hakkı "tarih insanların fikirlerine göre yorumlanamaz ve değiştirilemez" diyerek söylediklerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir.(Kendi dedelerini yazarken bile sevabı ve günahıyla yazmış objektiflikten ayrılmamıştır.) Atatürk'ün hoşuna giden bu duruşu Yusuf Akçura ile birlikte Türk Tarih Kurumu üyeliğine seçilmesine vesile olmuştur.”. https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/halit-kanak/olum-yildonumunde-tarihci-ord-prof-dr-ismail-hakki-uzuncarsili-10-ekim-1977-33783.html

10

“6- Bunun için ABD’ye bir heyet gönderilmesi

Konularını ortaya koyar.

Atatürk’ün bu telgrafa karşı davranışı bir liderlik ve diplomasi örneğidir.

İlk olarak tam bağımsızlık istendiğinde bölüneceğimiz düşüncesinin sebebi nedir, diye sorar.

Bekir Sami Bey Dörtler Meclisi’nde karara bağlandığı cevabını verir. Bu Dörtler Meclisi Türkiye için hazırladığı raporda biri Ermenistan, Biri İstanbul, biri Anadolu olmak üzere üç manda idaresi de öngörür .

Gazi Paşa’nın ikinci sorusu, tamamiyeti mülkiyeden kastın ülkenin bütünlüğü mü yoksa egemenlik mi olduğudur. Cevap, yalnız hukuk-ı hükümet, ülkenin bütünlüğü korunacaktır diye gelir. Anlaşılan başta Cemiyet-i Akvam sözleşmesinin 22. maddesinde belirtilen hususların devreye gireceğidir. Sizin yapamazsınız, beceremezsiniz ama biz sizi yöneterek yaptırırız demektedirler.

Atatürk’ün soruları içinde birisi bugünü de çok ilgilendiriyor. Dinlerin ve mezheplerin özgürlüğü talebidir ve önemlidir.

Soru, Patrikhanelerin imtiyazları varken bunun manası nedir?

Bekir Sami Bey, “bu özgürlükler İslam dininde zaten vardır ama bunu ABD bilmiyor. Onun için biz bu konuda güven vermek istiyoruz” diyecektir. Bu konu o günün gayri müslim nüfusunun varlığı içinde değerlendirilmelidir. Ancak masum bir konu değildir. Patrikhane konusu 21. Yüzyılda da karşımıza çıkmıştır. Bu konuya tekrar değineceğiz.

Bu gelen cevaplar üzerine Atatürk bir soru daha sorar. “Peki, Amerika’nın mandater olmayı kabul etme karşılığında ne gibi menfaati vardır ve amaçları nedir?”

Cevap, “bu konu henüz görüşülmemiştir”, olur.

Bu telgraf haberleşmesi 25 Temmuz 1919 ile 3 Ağustos 1919 arasında gerçekleşir.”. https://millidusunce.com/misak/21-yuzyildaki-modern-manda/#google_vignette

11

atatürk'ün soruları" site:https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/

 

12

“GAZİ VE İNALCIK

1933’te, Atatürk bu defa Ankara’daki Gazi Muallim Mektebi’ne ani bir ziyarette bulunur. O sırada öğretmenin olmadığı bir sınıfa girer ve önde oturan öğrenciye Arap Yarımadası ile ilgili sorular sorar. Heyecan içindeki öğrenci, bugün ‘tarihçilerin kutbu’ olarak andığımız Halil İnalcık’tır! Örneklerin gösterdiği üzere Atatürk 10 yıl önce söylediğini yapmış, ‘tarihçilerle çok konuşarak’ müthiş bir doktrinasyon projesini hayata geçirmiştir. Girdiği sınavlardaki amaç, dört cilt halinde hazırlattığı, basılmadan okuyup düzeltmeler yaptığı ortaöğrenim tarih kitaplarının ne denli hazmedildiğini ölçmektir. Atatürk’ün tarihe olan ilgisi hiç azalmadı. Hasta yatağında son okuduğu Türk Tarih Kurumu’nun dergisi Belleten idi. ‘İleri bir ulus’ inşası için tarihi bu denli önemsemesi, tarihin ‘ölmüş insanların hikâyesi’ olmadığının en güzel kanıtı. 75 yıl sonra hâlâ geçmişimizi göklere çıkarmakla yerin dibine batırmak ikileminden kurtulamamış olmamızsa daha gidecek uzun bir yolumuz olduğunu gösteriyor.” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/naci-cem-oncel/ataturk-un-tarih-sinavi-25083078

13

“ATATÜRK GALATASARAY’DA

Fahri profesörlük unvanı İzmir’in geri alınmasından 10 gün sonra verilmişti. Mustafa Kemal Paşa ve ordusunun şehre gelişini binlerce kişiyle birlikte 5 yaşındaki İlhan da izlemişti. İlhan, daha sonra Mekteb-i Sultani’nin yani Galatasaray Lisesi’nin yolunu tuttu. 1933’te ‘orta mektep’ yeterlilik sınavlarına (bakalorya) girmeye hazırlanıyordu. Ama bu sınav günü olağanüstü bir gündü: Reisicumhur Mustafa Kemal sınavları izlemek üzere okula gelecekti! Tüm öğrenciler çok heyecanlıydı. Acaba Gazi’nin karşısında sözlüye girenler kimler olacaktı? Gün boyu süren sınavlardan sonra saat gece dokuz civarında sıra İlhan’a geldi. Reisicumhur, İlhan’a ilk olarak ‘zat-ı âliniz’ diyerek adını sordu. ‘Siz’ diye hitap edilmek öğrenciyi hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. Atatürk’ün yönlendirmesiyle Galatasaray Lisesi’nin tarih hocası Cavit Baysun, İlhan’a Abbasiler’in devrilmesi ve İlhanlılar’la ilgili sorular sordu. Ardından Gazi, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasındaki yetki ve sorumluluk hakkında bir soru sordu. Bu mütarekeye Osmanlı Devleti adına imza koyan Rauf Orbay o sırada Türkiye dışında sürgün hayatı yaşıyordu. Yani verilecek yanıt hassas olmalıydı. İlhan, ustaca bir cevapla bu zor sorudan da sıyrılmasını bildi. Oradan Mudanya Mütarekesi’ne geçildi. Gazi “Bu antlaşmada kimlerin imzası vardı” diye sorunca İlhan, “Bizim, Yunanlıların, İngilizlerin, Fransızların ve İtalyanların” diye yanıtladı. “Yunanlılar imzalamışlar mıydı?” diye karşılık verdi Atatürk. Öğrenci hemen hatasını düzeltti: “Yunanlılar mütarekeyi imzalamamışlardır.” Atatürk aldığı yanıtlardan hoşnut kalmış, İlhan da sınavdan tam not almıştı. Bugün bu sınavı tüm ayrıntılarıyla bilmemizi sağlayan yıllar sonra Türkiye’nin en önemli hukuk akademisyenlerinden biri olan İlhan E. Postacıoğlu’nun ‘Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası’ adlı 1979 tarihli anı kitabı. Bu kitabın yanı sıra Atatürk’ün girdiği sınavları ve sorulardaki yüksek seviyeyi yansıtan başka örnekler de var.” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/naci-cem-oncel/ataturk-un-tarih-sinavi-25083078

14

“Bugün bu sınavı tüm ayrıntılarıyla bilmemizi sağlayan yıllar sonra Türkiye’nin en önemli hukuk akademisyenlerinden biri olan İlhan E. Postacıoğlu’nun ‘Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası’ adlı 1979 tarihli anı kitabı. Bu kitabın yanı sıra Atatürk’ün girdiği sınavları ve sorulardaki yüksek seviyeyi yansıtan başka örnekler de var.https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/naci-cem-oncel/ataturk-un-tarih-sinavi-25083078

15

“Mustafa Kemal’in sorduğu sorular ve verdiği yanıtlar onun hangi kişilik özelliklerine sahip olduğunu gösterir?

Mustafa Kemal'in sorduğu sorular ve verdiği yanıtlar, onun analitik düşünme, liderlik ve problem çözme yeteneklerine sahip olduğunu gösterir. Bu sorular, derinlemesine düşünme ve stratejik bakış açısını yansıtarak, olaylara ve durumlardaki en doğru çözüme ulaşma isteğini ortaya koyar. Aynı zamanda, yüksek düzeyde bir merak ve özgüven de sergileyerek, kendisinin sürekli olarak öğrenmeye ve gelişmeye açık bir lider olduğunu gösterir.”. https://forumcaddesi.com/konu/mustafa-kemalin-sordugu-sorular-ve-verdigi-yanitlar-onun-hangi-kisilik-ozelliklerine-sahip-oldugunu-gosterir.13349/#google_vignette

16

“5. Büyük Taarruz öncesinde saldırı kararını gözden geçirmek, gerekli düzenlemeleri ve hazırlıkları yapmak amacıyla bir dizi gizli toplantı yapıldı. Aşağıda bu toplantılardan birine ait konuşmalara yer verilmiştir:

“Çay’da toplanılmıştı. Fevzi Paşa saldırı planını açıklamıştır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe cinayet sayılacağını söyler. Mustafa Kemal:

— Milletin varı yoğu bundan mı ibarettir Paşam?

— Evet!

— O hâlde kesin sonucu bununla almak zorundayız.

Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Paşa bizim geri teşkilatının düşmanı yirmi kilometreden fazla kovalayamayacağını söyler. Mustafa Kemal:

— Bizim geri teşkilatımız düşmanı yirmi kilometreden fazla kovalayamaz mı?

—Hayır Paşam!

—Demek düşmanı yirmi kilometre içinde yok etmek zorundayız.”

Buna göre Mustafa Kemal’in sorduğu sorular ve verdiği yanıtlar onun;

I. çok yönlü,

II. umutsuzluğa yer vermeyen,

III. liderlik

kişilik özelliklerinden hangilerine sahip olduğunu göstermektedir?

A) I ve II. B) I ve III. C) II ve III. D) I, II ve III.”.

https://ia803405.us.archive.org/15/items/2020-2021-yili-8.-sinif-calisma-sorulari/08.%20S%C4%B1n%C4%B1f%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Fma%20Sorular%C4%B1%2003.%20Kitap%2017.%20Eski%C5%9Fehir%20%C3%96DM.pdf

17


“Vilayet konağında Mustafa Kemal ile Müftü Ali Efendi arasında ilginç bir sohbet yaşanmıştır. Uzunmusa köyünden olan Ali Efendi, Mustafa Kemal’e Ordu Müftüsü olarak takdim edildikten sonra Gazi, müftünün elini sıktı ve “Siz oturun Hoca efendi” diyerek onu yanına oturttu. Kendisini tanıdığını ifade etti.

Müftü Ali Efendi, Padişah Vahdettin’in çıkarttığı ferman ile Mustafa Kemal’in idamı istendiğinde buna ilk karşı çıkan müftülerden birisiydi. Ali Efendi Vona Müftüsü iken, Vahdettin’in bu fermanına karşılık bir fetva yayınlamış ve “Padişahımız esirdir. Onun çıkardığı irade-i seniye (padişah emri) dinen uygun değildir. Biz millet olarak Ankara’da teşekkül eden Milli mücadele kumandanı Mustafa Kemal Paşa’ya arz-ı ubudiyet ediyoruz(bağlılığımızı sunuyoruz)” demiştir.

Mustafa Kemal, Müftü Ali Efendiye nerede eğitim gördüklerini sorar ve İstanbul’da dini eğitim aldığını öğrenir. Hocasını sorar. Aldığı cevap karşısında; “O halde boş değilsiniz, O muhterem zat Selanik’te benim hocamdı” diyerek sohbete devam eder. Müftü, Mustafa Kemal’in soruları karşısında sıkılmaya, çekinmeye başlar. Gazi, sadece sohbet ettiklerini, sıkılmamaları gerektiğini söyleyerek Ali Efendi’yi rahatlatır.

Kevser suresini okur “İnnâ a’taynâkel-kevser”in manasını sorar. Müftü Ali Efendi, “Bu manayı dünyalık mı vereyim yoksa ahretlik mi vereyim?” diye sorunca Mustafa Kemal, “Dünyalık mana ver” der. Bunun üzerine Ali Efendi şu yanıtı vermiştir; “Dünyada ne kadar sanat varsa hepsi bu surenin içerisindedir. Elektrik bile bunun içinde vardır”

Bu yanıt üzerine Mustafa Kemal ayağa kalkarak müftünün elini sıkar ve “Hurafata, yobazlara, taassuba asla fırsat vermeyeceğim. Bu memleket ve bu millet senin gibi din adamlarına çok muhtaçtır” der.

Vilayetten sonra yürüyerek iskeleye doğru inen heyetin önünü Ordu İdman Yurdu Kulübü gençleri keser. Onu kulüp binasına davet ederler. Bu bina halen ayaktadır ve PTT’den sahile inen caddenin ikiye ayrıldığı yerdeki köşede bulunmaktadır. Altında eczane vardır. Mustafa Kemal gençlerin davetini geri çevirmez ve kulüp binasına çıkarlar.”. https://www.facebook.com/mesudiyesevdalilari/posts/19-eyl%C3%BCl-1924-mustafa-kemal-orduda-kaynak-hiket-palay%C4%B1l-1924-aylardan-eyl%C3%BCl-cumh/1740397349559394/?locale=tr_TR ** https://ordu.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2021_06/03135843_Yehrimiz_Ordu.pdf

 

 

18

9 Ocak 2021  · 

SINAV

Yıl 1933, günlerden 28 Haziran, yer ise "Ankara Atatürk Lisesi"... Tüm öğrenciler, okula gelecek heyet için hazırlanmış ve sabırsızlanmaktadır. Kapıya siyah bir Lincoln yanaşır. İçinden Salih Bozok, Reşit Galip ve Mustafa Kemal Atatürk iner. Öğrenciler coşkuyla alkışlamaya başlar, Atatürk ise gençleri selamlayarak okula girer.

O gün okulun bitirme sınavları yapılacaktır. Son sınıf öğrencileri tek tek sınıfa alınır ve heyet karşısında sınava tabi tutulur. Atatürk de sınav komisyonunda yer almak ister ve oturur. Sınava ilk giren öğrenci olan "Orhan" ve "Oktay" heyetin ve Atatürk'ün sorularını yanıtlayıp mezun olmaya hak kazanırlar. Hemen sonra "Aydın" isminde bir öğrenci gelir ve 1 saat kadar içeride kalır. Dışarıdaki öğrenciler Aydın'ın bu kadar uzun süre içeride kalmasına anlam veremezler.

Tarih, Coğrafya, Yurt Bilgisi, o kadar çok soru sorulur ki Aydın'a, onu bizzat Atatürk imtihan etmiştir. Sonunda yanındaki Reşit Galip'e dönerek "Bu genç fevkalade zeki! Bir an önce yurt dışına tahsile yollayalım!" der. Ertesi gün Aydın makama çağrılır ve eline bizzat Atatürk'ün yazdığı gurur mektubu bir zarf içinde verilir.

Ve Aydın, Atatürk'ün isteğiyle, devlet bursuyla yurt dışına gönderilir. Amerika'da Harvard'a girer ve bilim tarihi üzerine "dünyada ilk doktora yapan kişi" unvanını kazanır. Hemen sonra Türkiye'ye gelip bilim tarihi kürsüsünü kurar. Uluslararası Bilim Tarihi üyeliğine seçilir ve Unesco gibi birçok kurum ve dünyanın çeşitli ülkelerinden ödüller alır. Binlerce Türk gencini yetiştirir. İşte bahsettiğimiz bu "Aydın", şu an kullandığımız 5 liranın üzerinde de bulunan Ordinaryus Profesör Dr. Aydın Sayılı'nın ta kendisidir. Peki Atatürk'ün bizzat imtihan ettiği Orhan ve Oktay kim midir? Hepimizin severek kitaplarını okuduğu "Orhan Veli" ve "Oktay Rıfat"...

İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin parlak ve aydın zihinleri böyle zekice stratejiler ile ortaya çıkmış ve bin bir zorlukla gönderildikleri dış dünyadan öğrendiklerini, vatana dönüp binlerce gence aktarmışlardı.”
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=3761772407213796&id=128167440574329&set=a.139779012746505

19

“1933 yılının sıcak 28 haziran günü Ankara Atatürk lisesi öğretmen ve öğrencilerin müthiş bir heyecan vardır. Derken siyah bir lincoln kapıya yaklaşır. İçinden Salih Bozok, Reşit Galip ve Mustafa Kemal Atatürk iner. Gençler mutluluklarını alkışlarla ifade ederken Atatürk gençleri selamlayarak okula girer. Atatürk okulun bitirme sınavlarına katılmak ister. Öğrencilerin sınavında bizzat bulunmak ister.

Son sınıf öğrencileri tek tek sınıfa alınır ve heyet karşısında sınava tabi tutulur. Atatürk de sınav komisyonunda yer almaktadır. sınava ilk giren öğrenci olan Orhan ve Oktay heyetin ve Atatürk’ün sorularını yanıtlayıp mezun olmaya hak kazanırlar.Bu öğrencilerin de kim olduğunu yazının devamında sizlerle paylaşacağız. Hemen sonra “Aydın” isminde bir öğrenci gelir ve 1 saat kadar içeride kalır.

Ankara Erkek Lisesi’nden Amerika’ya Harvard Üniversitesi’ne uzanan dünyada Bilim Tarihi dalında doktora yaparak PhD unvanı kazanan ilk kişinin 1933’de lise bitirme sınavında Atatürk’le anısını ibrala.com olarak sizlere aktarmak istedik. Bu kişinin kim olduğunu yazının devamında paylaşacağız.

“1933 yılı Ankara Erkek Lisesi tarih-coğrafya ve yurt bilgisi grubu bitirme sınavımızın birinci gününe raslayan kısmının öğleden sonraki bölümü Atatürk’ün huzurunda yapıldı. Atatürk bu sınava Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan ve Garnizon Komutanı Fahreddin Altay’ı ve yine en yakın arkadaşlarından Nuri Conker ile Kılıç Ali gibi seçkin şahısları içine alan yirmiye yakın kişiden oluşan bir grupla katıldı. Sınav sonuçlarını tespit eden not cetvelleri, başta Atatürk olmak üzere, Milli Eğitim Bakanı ve Okul müdürünün de imzalarını taşıyacak şekilde tertiplendi. Sınav, sözlü bir sınavdı. Benim sınavımı tek başına Atatürk yaptı. Ben içeri girdiğimde Atatürk, Volga ile Don ırmaklarının birbirlerine bağlanmaları teşebbüsünün ne zaman yapılmış olduğunu hocalardan soruyordu. Buna bir süre kimse cevap vermedi. Atatürk’ün hemen sağında oturmakta olan Afet Hanım soruyu bana sormasını Atatürk’e teklif etti. Atatürk de bunu uygun bulduğunu hafif bir baş işaretiyle ifade ederek, soruyu bana sordu. Teşebbüs, Sokullu Mehmet Paşa zamanına aitti. Bir mevsim böyle bir kanalın açılma çalışmaları yapılmış fakat ertesi yıl çalışmalara devam edilmeyerek proje yarıda bırakılmıştı. Böyle bir kanalın açılması siyasi ve iktisadi bakımlardan ne gibi anlamlar taşıyabilir ve ne gibi sonuçlar doğurabilirdi? Ayrıca doğal şartlar ve teknik olanaklar açısından durum ne idi ve bunun gibi bazı diğer tecrübelerimiz ve geleceğe ilişkin tasavvurlarımız var mıydı? İşte bütün bunlar Atatürk’ün bana sorduğu sorular arasındaydı. Bir sorunun cevabı ve mahiyeti genellikle ikinci bir soruyu akla getirmişti. Bunlardan birincisi “Rusya’da Sovyet Sosyalist rejiminin kurulmasında bizim etkimiz olmuş mudur?” sorusuydu. Sınav sırasında üç defa harita başına ve yazı tahtasına kalkıldı.

Atatürk bütün sınav boyunca bana çok kibar davrandı. Sınav çerçevesinde yaptığı bütün konuşmalarında hep sanki kendisi ile eşit tuttuğu bir kimse ile konuşuyormuş gibi davranması özellikle dikkatimi çekti. Ben çıktıktan sonra sınav salonunda hazır bulunanlara cevaplarımdan çok memnun kaldığını açık bir şekilde ifade etmiş. Tam not verilen başka öğrencilerin de bulunduğunu söyleyerek, benim notumun hizasına bir de “çok iyi” yazayım demiş ve cetvele böyle bir kayıt düşmüş, ayrıca kendisi benim hakkımda hocalardan da biraz bilgi istemiş ve bütün bunlardan sonra Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’e dönerek kendisine ’bu öğrenciyle ilgilenin’ demiş. Reşit Galip beni makamında kabul ederek bana kendi imzasını taşıyan ve Atatürk sınavındaki başarımdan ve Atatürk’ün takdirini kazanmış olmamdan dolayı beni tebrik eden kısa bir mektup sundu ve “Tarihçi olmak istemez misin? Atatürk senin tarih sınavını çok beğendi” mealinde benimle bir konuşma yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı da konuya ciddiyetle eğilmiş ve tarih ile fen konularını bir araya getiren bir alan olarak benim için bilim tarihinin uygun bir meslek olabileceğini düşünmüş. Bu arada Sarton’un çıkarmaya başladığı Bilim Tarihine Giriş adlı kitabın yayımlanmış olan birinci cildini Türk Tarih Kurumu’nun kütüphanesinde gözden geçirme fırsatı buldum ve bilim tarihini kendime meslek seçtiğim ve yarışma sınavını kazandığım takdirde Sarton’un yanında öğrenimimi sürdürebileceğim de bana söylendi. Bütün bunların bir sonucu olarak, bilim tarihçisi de olabileceğime, bu mesleği seçmemin de uygun olabileceğine karar verdim.” der anılarında.

Amerika’da Harvard Üniversitesinde girer ve bilim tarihi üzerine “dünyada ilk doktora yapan kişi” unvanını kazanır. Sonrasında Türkiye’ye gelip bilim tarihi kürsüsünü kurar. Uluslararası bilim tarihi üyeliğine seçilir ve Unesco gibi birçok kurum ve dünyanın çeşitli ülkelerinden ödüller alır. Binlerce türk gencini yetiştirir. Kıymetli ibrala.com takipçileri işte bahsettiğimiz bu “Aydın” şu an kullandığımız 5 liranın üzerinde de bulunan Ordinaryus Profesör Dr. Aydın Sayılı’nın ta kendisidir. İlk paragrafta bahsettiğimiz Atatürk’ün bizzat imtihan ettiği Orhan ve Oktay kim midir? Ünlü şair yazar Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat Horozcu’dur.

Hepsinin mekanı cennet olsun. ibrala.com

Kaynakça : Aydın Sayılı, “Atatürk’le Bir Sınav Anısı”. https://ibrala.com/ataturkun-okuluna-gelip-bir-saat-sinav-yaptigi-genc-kimdi.html#google_vignette

20

https://www.ulusal.com.tr/tarih/ataturkun-imtihan-ettigi-genc-bakin-neler-yapti-15039536

21

Atatürk'ün Orhan Veli ve Arkadaşlarına yaptığı sınav. https://www.youtube.com/watch?v=_d7e6P2jKJw

22

https://eodev.com/gorev/4664434?source=archive

23

ATATÜRK VE BİR SINAV

Av. Erdem AKYÜZ

09.04.2022 - 05:11Yayınlanma

Yıl 1933, günlerden 28 Haziran, yer Ankara Atatürk Lisesi’nin önü. Tüm öğretmenler, öğrenciler ve çalışanlar heyecan  içinde beklemektedirler. Kapıya bir araba yanaşır. İçinden önce Maarif Vekili Reşit Galip, Başyaverler Salih Bozok, Celal Üner ve heyecanın doruk noktasına vardığı son anda Mustafa Kemal Atatürk iner. O gün okulun bitirme sınavları yapılacaktır. Atatürk’de sınav komisyonunda yer alacaktır. İçeri girilir. Gazi başkanlığında, Afet İnan’ın da katıldığı komisyon yerini alır ve son sınıf öğrencileri numara sırasına göre tek tek sınavın yapılacağı sınıfa davet edilirler. Bütün okul, öğretmenler, öğrenciler ve özellikle o gün sınava girecek olan öğrenciler büyük bir heyecan içindedirler.

Sınav salonuna ilk giren öğrencilerden biri olan Orhan, Atatürk’ün karşısında oturur, doğal olarak büyük bir heyecan içindedir, kendisine sorulan soruları doğru olarak cevaplandırır ve mezun olmaya hak kazanır.

Onu takiben Oktay isimli bir diğer öğrenci içeri davet edilir. O da aynı heyecanla ve aynı şekilde doğru cevapları verir, başarı gösterir ve mezun olur.

Bir süre sonra Aydın ismindeki bir diğer öğrenci sınav odasına çağrılır. Fakat bu sınav; olağan ve tahmin edilen sürenin çok üzerinde sürer.

Sınava ilk giren Orhan isimli öğrenci, hepimizin yakından tanıdığı büyük ve değerli şair Orhan Veli Kanık’tır.

Sınava ikinci sırada giren Oktay isimli öğrenci, gene hepimizin tanıdığı, Avukat ve Türk şiirinin büyük isimlerinden Oktay Rıfat’tır.

O gün sınava giren öğrencilerden biri olan ve sınav süresi çok uzun süren Aydın isimli öğrenci dışarı çıktıktan sonra Atatürk, Reşit Galip’e dönerek “Bu genç fevkalade zeki. Onu bir an önce yurt dışına tahsile yollayalım” der ve böylece yurt dışına yollanan Aydın,  Harvard’da  “Bilim Tarihi üzerine Dünyada ilk doktora yapan kişi” unvanını kazanır.

Atatürk’ün sınavını yaptığı, tebrik mektubu verdiği ve onun isteği ile yurt dışına gönderilip UNESCO’dan TÜBİTAK’a uzanan bir çok uluslararası ödül yanında “Ordinaryüs Profesör” ünvanını alan Aydın; ön yüzünde Atatürk’ün portresinin bulunduğu beş liraların arka yüzünde DNA ve atom sembolleri, güneş sistemi ve el figürlerinin yanında portresi olan Profesör Doktor Aydın Sayılı’dır.

İşte Cumhuriyet döneminin öğrencileri böyle öğrencilerdir. Cumhuriyet döneminin öğretmenleri bu öğrencileri yetiştirmişlerdir ve Atatürk’ün dokunuşları, onların başarısının anahtarı olmuştur.

Av.Ahmet Erdem AKYÜZ

https://www.hukukihaber.net/ataturk-ve-bir-sinav

24

Hasan Âli Yücel: “SIFIR” Bendenizim

Ahmet Hamdi Başar anlatıyor:

“1930, Serbest Fırka’nın feshinden sonraki seyahatlerinde:

– Hasan Âli Beyefendi, siz felsefe okumuşsunuz, okutmuşsunuz. Elbetteki “SIFIR”ın ne demek olduğunu bilirsiniz. Bize “SIFIR”ı tarif edebilir misiniz.

Hasan Âli Bey meşgul olduğu bir saha üzerinde soru sorulmasından memnun. Hele bu sorunun “SIFIR” meselesi gibi kendisince mükemmel bilinen bir konuyla ilgisi olmasından dolayı büsbütün memnun.

– Efendimiz “SIFIR” hayatla ademin, varlıkla yokluğun…

– Anladım, hayat ebedi ise, adem ebedi değil mi?

– Şüphesiz efendimiz, hayatın ebediyetinde….

– Hayır ben size “SIFIR”ı soruyorum. “SIFIR” adem demek midir? “SIFIR” ile yokluk arasında ne fark vardır?

– Efendimiz, birisi yani “SIFIR”, yaşanmış bir şeyin yokluğudur. Halbuki..

– Hayatı nasıl tasavvur ediyorsunuz?

– Efendim “SIFIR” yok demektir.

– Güzel!.. Bu yok denen “SIFIR” bir rakamın önüne, sağına gelince onu 10 misli yükseltiyor. Bu nasıl olur?

Hasan Âli Bey sorular karşısında mağlup olmak üzere…

Dinleyiciler bu karşılıklı sözleri zevkli ve eğlenceli buluyorlar. Anlaşılan Atatürk; Hasan Âli Bey’i fazla sıkıştırmak, mağlup etmek ve sonra da, haşlamak için bu soruları sormuyor. Maksat iki saatten beri ciddi meselelerle uğraşmaktan doğan, ağır ve yorucu havayı dağıtmak….

Hasan Âli Bey nereye gitse yakalanıyor, nihayet ilminden fazla zekasını kullanmak icap ettiğini anlıyor:

– Efendimiz, diyor, daima arkanızda ve solunuzdayım. “SIFIR” işte efendimizin solunda olan bendenizim.”

 

Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürk, Anekdotlar – Anılar, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1960, Sayfa: 39-40 (Ahmet Hamdi Başar, Atatürk’le 3 Ay, 1945, Sayfa: 34)

 

Fotoğraf: Soldan sağa; Doktor Vehbi Demir, Kılıç Ali, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ruşen Eşref Ünaydın, Hasan Âli Yücel. 1930’lu yıllar.

https://mustafakemalim.com/hasan-ali-yucel-sifir-bendenizim/

25

https://www.sesgazetesi.com.tr/makale/4842432/aydin-sayilinin-ataturk-ile-sinav-anisi

26

“2.3. Tarih Dersi ve Iraksak Sorular

Atatürk, yurt gezilerinde okullara uğramandan yapamazdı. Denetlemeyi en çok sevdiği derste Tarih dersi idi. Atatürk’ün öğrencilere sorduğu tarih soruları eğitimde değerlendirme açısından incelenmeye değerdir. Çünkü çocuklara sorulan bu soruların tümü analiz ve sentez düzeyindedir. Örneğin, 1930 yılında, Atatürk, Antalya lisesinde bir tarih dersini dinlemiş ve öğrencilere şöyle bir soru yöneltmiştir;

“1789 Fransız devrimi ile 1919 Türk devrimi arasında ruh ve düşünüş benzerliği nedir?”. Bu soru uzun boylu tartışılmıştı. Bir öğrenci, 1919 devrimini yapanların yaşadığını ve bu soruyu ancak onların yanıtlayabileceğini söyledi. Bunun üzerine Atatürk, “ Her iki devrimin ruh ve düşünüş benzerliği, açlık ve sefalet içinde yaşayan, bilinçli bir ulusun sefahat ve ihtişam içinde yaşayan şaşırmış bir idareye boyun eğmemesi ve onu boğmasıdır.” diyerek cevaplamıştı. Bir sohbetinde: - "Tarih, acaba benim mi yoksa II. Mehmed’in mi yaptığı işleri daha önemli bulacaktır?" türünden bir soru sormuştu. Atatürk’ün tarihte hipotetik düşünme egzersizleri de yaptığı bilinmektedir. Bir konuşmasında, Alemdar Mustafa Paşa’nın Mustafa Reşit Paşa’nın kültüre sahip olduğu takdirde kendisinden önce cumhuriyeti ilan edebileceğini vurgulamıştı. Günümüzde batılı tarih eğitimcileri, ıraksak tarih sorularıyla gençlerin yaratıcılığının geliştirilebileceğini ileri sürmektedir. Eğitimsel amaçlı olarak da tarihte hipotetik soru sorulabileceğini vurgulamışlardır. Yukarıda da görüldüğü gibi, Atatürk'ün aynı tutum içinde olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, soru sorma meselesine böyle yaklaşırken, Abbas Güçlü'nün (1996:33) de işaret ettiği gibi niçin okullarımızda "Atatürk'ün öğrenim gördüğü okullar hangileridir?" gibi sorularla öğrencileri bilgi hamallığına yöneltmekteyiz?”. https://isteataturk.com/g/icerik/Ataturk-Tarih-Ogretimi-ve-Muzeler/1509

“SONUÇ

Atatürk, tarih öğretiminde belgelerin, haritaların, ıraksak soruların, müzelerin ve alan gezilerinin kullanılmasının önemini bizzat görmüş ve uygulamış bir ülke ve devlet kurucusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Atatürk, yaptıkları ile çağdaş tarih pedagojisi ile çağdaş müzecilik anlayışını entegre etmeye çalıştı. Üstelik, halkın sanat ve tarih bilinci açısından eğitimi söz olunca, tarih öğretimini ve müzeciliği iki ayrı alan gibi düşünmemiş, disiplinler arası bir çerçeve içinde birlikte işe koşulması gerektiğini kendi hayatından örneklerle göstermiştir.

Atatürk'ün, o günlerde yaptığı işler, günümüz Tarih öğretmenlerine tarih dersinin sunumunu çeşitlendirme ve müzeleri işlevsel olarak kullanma konusunda ipuçları vermektedir.” Bahri ATA* * Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arş. Gör. https://isteataturk.com/g/icerik/Ataturk-Tarih-Ogretimi-ve-Muzeler/1509

27

“Atatürk'ün 1933 yılında lise bitirme sınavlarında öğrencilere sorduğu sorular:

- Türklerin bütün dünyaya medeniyet yaydıkları sahalar nerelerdir?

- Türkiye'nin kuruluşundaki esaslar nelerdir?

- Hilafet ve saltanatın kaldırılmasındaki sebepler nelerdir?

- İnkılaplar nelerdir?

- Türkiye'de şehirlerin trafiğe müsait bir hale getirilmesi için ne yapmak lazımdır?

- Tarım, memleketin nerelerinde yoğunlaştırılmalıdır?

- Orta Anadolu'ya neden önem verilmektedir?

- Devletçilik ve devlet sosyalizmi nedir?

- İspanya'ya geçen ilk Arap ordusu kaç kişiydi? Nerede karaya çıktılar? Hangi istikamete ilerlediler?

- Sevr Anlaşması ile Lozan Anlaşması arasında ne gibi farklar bulunmaktadır?

- Ege mıntıkası iklimiyle Akdeniz mıntıkası iklimi arasında ne gibi farklar vardır?

- Türkiye'de ve Almanya'da cumhurbaşkanı seçimi nasıl yapılır?

- Mısır, Eti ve Sümer medeniyetlerinden hangisi daha eskidir?

- Bakanların sorumlulukları nelerdir?

- Mondros Ateşkes Anlaşmasını kimler imzalamıştır?

- İstiklal Harbi'ne hangi ateşkes nihayet vermiştir, bizim orada temsilcimiz kimdi?

- Bizansla Türklerin ilk teması ne zaman olmuştur?

- Hindistan medeniyeti kimler tarafından kurulmuştur?”. https://www.facebook.com/groups/414427862754460/posts/1577893936407841/

 

27

“Yılmaz Özdil, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün Galatasaray Lisesi ziyaretinde gençlere sorduğu 16 soruyu kaleme aldı

24 Kasım 2020 / 06:50

Yılmaz Özdil, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün Galatasaray Lisesi ziyaretinde gençlere sorduğu 16 soruyu kaleme aldı

Öğretmenleri bir esin kaynağı olarak gören, çocukların; ana baba kucağından sonra dilinden, vicdanından, eğitiminden faydalandığı kişilerin öğretmenler olduğunu söyleyen Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk, 90 yıl önce girdiği bir derste gençlere sorduğu sorular ile, okuma yazma bilmeyen bir ulusun 7 yıl içinde çıtayı nasıl yükselttiğini ortaya koydu.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Öğretmenleri yenemezsiniz" başlıklı yazısında Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün sırasıyla gittiği okullarda öğretmenlerinin verdiği eğitime değindi.

Özdil ayrıca, 1930 yılında Galatasaray Lisesi'ne gittiği bir ziyaret sırasında Atatürk'ün, tarih-coğrafya sınavındaki gençlere sorduğu 16 soruyu yazdı.

İşte Başöğretmen Atatürk'ün gençlere sorduğu 16 soru:

Attila'nın Romalılarla harbi sırasında Afrika'dan İspanya'ya geçen ilk Arap rdusu kaç kişiydi? Bunların içinde kaç Türk bulunuyordu? Bu ordu ilk nereye yak bastı? Hangi istikamete doğru gitti? İlk olarak hangi şehri zaptetti?

·         Sevr ve Lozan antlaşmalarını mukayese ediniz?

·         Akdeniz'in iklimiyle Adalar Denizi'nin iklimi arasındaki farklar nelerdir?

·         Devletçilik ve fertçilik nedir?

·         Teşrii Kuvvetler ne demektir?

·         Kanunlar nasıl yapılır?

·         Şimendifer siyaseti nedir?

·         Türkiye'de 1914'ten sonra yapılan şimendifer hatları nerededir?

·         Batı Anadolu'nun ehemmiyeti nedir?

·         Eski medeniyet ne demektir?

·         Etilerle Mısırlılar arasındaki muharebeyi anlatınız?

·         İlk zamanlarda Asya'daki Türk kavimleri nelerdir? Bunların göç yollarını anlatınız? Asya'nın ortasındaki büyük denizin kurumasını anlatınız?

·         Asur ve Akat medeniyetlerini Mısır medeniyetiyle mukayese ediniz?

·         Anadolu'daki Türk medeniyetleri hangileridir?

·         Eti, Sümer ve Mısır medeniyetlerinden hangisi eskidir?

·         Bizdeki reisicumhur seçimiyle Almanya'daki reisicumhur seçimi arasındaki farklar nelerdir?

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından düzenlenen seminerde Atatürk'e yer verilmediğini hatırlatan Özdil, şunları söyledi:

Evet… 1930 yılı Türkiyesi'nde ortaokul son sınıf öğrencileri işte bu kadar ağır soruları bile cevaplayabilecek donanıma sahipti.

Okuma yazma bile bilmeyen ulus, Atatürk vizyonuyla, sadece yedi yıl içinde işte böylesine çıta yükseltmişti.

Ve, şimdi bakıyoruz…

Milli eğitim bakanlığı, tam da Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerimiz için

“medeniyet bilinci” başlığıyla seminer düzenlemiş.

Milli eğitimin “medeniyet bilinci”nde dini bilgiler anlatılıyor, Abdülhamid

övülüyor, padişahlar anlatılıyor, Tayyip Erdoğan'ın İspanya'yla yürüttüğü

medeniyetler ittifakı bile var.

Tek kelime Atatürk yok.

Kurtuluş Savaşı yok.

Cumhuriyet devrimleri yok.

Yüzyıl önceki geri kafa…

Yüzyıl sonra yine aynı yöntemi deniyor.

E yine, Atatürk'ün sözleriyle hatırlatmak gerekiyor…

“Yokedici zorbalığın pençesindeydik, ağızlar kilitlenmişti, korkunç bir hayale boyun eğmemiz, kul köle olmamız isteniyordu, öğretmenler bunu dimağlara yerleştirmek mecburiyetinde tutuluyordu, ama unutmamak gerekir ki, o baskı altında bile bizi bugünler için yetiştirmeye çalışan gerçek ve fedakar öğretmenler eksik değildi!”. https://www.gunboyugazetesi.com.tr/yilmaz-ozdil-basogretmen-mustafa-kemal-ataturkun-galatasaray-lisesi-ziyaretinde-69994h.htm

28

https://www.ajansbakircay.com/ataturk-un-ogrencisi-aydin-makale,431.html

29

“Ziraat Mektebinden sonra ziyaret ettiği Topçu Kışlasında askerî geçit töreninden sonra bir bataryanın mevzi almasını emretmiştir. Bu esnada askerlere sorular sormuş ve aldığı cevaplardan büyük memnuniyet duymuştur.[59]

Öğleden sonraki zamanını ise okul ziyaretlerine ayırmıştır. Bu bağlamda öncelikle liseye gitmiştir. Öğrencilerin coşkun tezahüratları ile karşılandıktan sonra okul müdürü Ragıp Nurettin’den öğrenci sayısı ve ders vaziyeti hakkında bilgi alıp, 10. sınıfın Edebiyat dersine girmiştir. Bu sırada öğrencilere sorular soran Atatürk, aldığı cevaplardan dolayı Edebiyat Öğretmeni Nurullah Ata’ya (Ataç) teşekkür etmiştir. Liseden ayrıldıktan sonra Kız Muallim ve Erkek Muallim mekteplerine, akşama doğru da CHF’na gitmiştir. Fırkada partililer ve gençlerle sohbet etmiştir. Bu esnada Adana’yı çok iyi bulduğunu ve burada irticanın, kara kuvvetin yer bulmasının mümkün olmadığını, Adana’nın iyi ve temiz halkının da iyi ve kötüyü seçmekten aciz olmadığını ifade ettikten sonra alkışlar arasında fırkadan ayrılmıştır.[60]

Atatürk, ziyareti esnasında bir akşam, eşi Latife Hanım ve Fahreddin Paşa ile birlikte Türk Ocağı sinemasında tertip edilen müsamereye teşrif etmiştir. Alkışlar arasında locasına geçtikten sonra Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş günü olan 5 Ocak törenlerini izlemiştir. Bu esnada ocak katib-i umumisi Ferit Celâl’a (Güven) sorular sorarak müsamereyi çok beğendiğini ancak bir daha sinemaya gelirse kendisine loca ayrılmamasını belirterek bir fert gibi istediği yere oturmak istediğini ifade etmiştir.[61]”. https://atamdergi.gov.tr/tam-metin/50/tur

30

“Parktan sonra İsmet İnönü Kız Enstitüsüne giden Atatürk, bir süre müdirenin odasında dinlenerek okulun kadrosu ve programı hakkında bilgi almıştır. Bu esnada kendisine enstitü öğrencileri tarafından yapılmış olan kahve likörü ile pasta ikram edilmiştir. Bir süre dinlendikten sonra enstitünün atölyelerini gezip tarih dersine girmiştir. Bu sırada Korbuklar'ın ve Terkeşler'in tarihini anlatan öğrenci Memduha'yı dinlemiştir. Müteakiben öğrencilere sorular sorarak Tarsus civarına asırlarca önce yerleşen Terkeş kavminden bahsederek Tarsus'un eski adının Terses olduğunu ve bu konularda araştırma yapılması gerektiğini söylemiştir.” https://atamdergi.gov.tr/tam-metin/50/tur

31

https://www.odatv.com/yazarlar/soner-yalcin/soner-yalcin-ataturkun-tarihci-ol-dedigi-o-ogrenci-yillar-sonra-ne-yapti-69381

32

“Samsun Lisesi'nde, tarih dersinde öğrencilerle ilgileniyor. (26.11.1930)

Fotoğrafdakiler: Atatürk 26 Kasım 1930'da geldiği  Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken.

Fotoğraf Kaynağı: Atatürk Gazi Mustafa Kemal, Foto Cemal Işıksel, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969. Sayfa: 70

Fotoğraf Sanatçısı: Cemal Işıksel

Karakter Boyutu   

Mustafa Kemal Atatürk Samsun Lisesi'nde, tarih dersinde öğrencilerle ilgileniyor. (26 Kasım 1930)

Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun Lisesi Ziyareti (26 Kasım 1930)

Atatürk Samsun Lisesi'ni ziyaret ettiğinde tarih, coğrafya ve Fransızca derslerine girerek öğrencilere sorular sormuştur.

O günü yaşayan İbrahim Güneren bu ziyareti şu şekilde anlatır:

"Müdürümüz Adil Beydi ve bizim tarih öğretmenimizdi. Gazi’nin Liseyi teftişe geleceğinden kimsenin haberi yoktu. Zannederim öğleden önce idi, tarih dersine girdik. Konumuz ise, ‘Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya Göçleri” idi. Müdürümüz tahtaya bir harita çizdi ve oklarla Türklerin göç sırasında takip ettikleri yolları ve yerleşim alanlarını göstererek kısaca anlattı. Fakat haritaya hiç yazı yazmadı. O arada yazılı imtihan yapacağını söyleyerek soruları yazdırdı. Cevapları yazmaya başladıktan bir süre sonra kapı vuruldu. Gazi, beraberindeki sekiz on kişilik maiyeti ile sınıfımıza girdi.

Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken. (26 Kasım 1930)

Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken. (26 Kasım 1930)

Müdürümüz Gazi’yi odasına götürmek istedi ise de Gazi, derse devam edilmesini söyledi. Müdürümüz, tahtadaki haritayı göstererek konuyu anlattı ve yazılı imtihan yaptığını söyledi. Gazi, haritayı inceledikten sonra, okla gösterilen yerlere gerekli yazıları yazdı ve Müdürümüze, ‘ben tarihten anlarım, fakat yazı olmayınca anlayamadım. ‘ dedi. Yazıların yazılması gereklidir uyarısında bulunduktan sonra Gazi, Müdürümüze bazı sorular sordu. Gazi, öğrencilerden birinin önünden tarih kitabını aldı. İnceledikten sonra, ‘Bu kitabın değişmesi gerekir.’ diyerek kitaptan memnun olmadığını belirtti. Bu konuşmalar, yanında bulunanlar tarafından not ediliyor, devamlı film çekiliyordu. Zaman hayli ilerlemişti ki; "Suallere cevap veren arkadaşınız var mı?" diye sordu. Bir arkadaşın parmak kaldırması üzerine soru ve cevapları okuttu. Memnun olduğunu söyledi. Dersten çıkma zilinin çalmasından sonra, yanındakiler ve müdürle birlikte sınıftan çıktılar." 

Samsun Lisesi’nde öğrencilerle ders dinlerken. (26 Kasım 1930)

Samsun Lisesi’nde öğrencilerle ders dinlerken. (26 Kasım 1930)

Mustafa Kemal Atatürk daha sonra Felsefe dersine de girmişti. Ziya Somar Felsefe dersinde bulunan bir arkadaşından dinlediği anıları şöyle anlatır:

Gazi büyük Anadolu gezisini yaparken Samsun’a da uğramış, liseye de giderek orada bir felsefe dersine girmişti. Felsefe öğretmeni, İlahiyat Fakültesinden Felsefe Şubesine geçmiş bir Türkistanlı arkadaştı.

O sırada ellerde dolaşan felsefe kitabı da kelime kelime ve bazı yerleri değiştirilip bozularak Türkçeye çevrilmiş bir Fransız okul kitabından alınma, kalın bir kitaptı. Burada metafizik meselelerine büyük önem veriliyor, meselâ Tanrı bahsi oldukça önemli bir yer kaplıyordu. Gazi sınıfa girdiği sırada öğretmen metafizik meselelerine dalmış, hararetli hararetli Tanrının varlığı üzerindeki doktrinleri münakaşa ediyor, bu konuyu eninden boyuna felsefeye uydurmaya çalışıyordu. Öğretmenin dersini büyük bir nezaket ve dikkatle dinleyen Gazi, dersin sonuna doğru öğretmenden izin alıp öğrencilere şu sözleri söylüyor:

"Talebe Efendiler; değerli hocanızı dikkatle ve zevkle dinledim. Gördüm k, siz de aynı dikkati gösteriyor ve zevkle dinliyorsunuz. İstifade ettim. Kendisine teşekkür ederim. Ancak deminden beri bu söylenenlerin neresinde felsefe olduğunu kavrayamadım.

Efendiler! Bence felsefe, ilim demektir; müspet ilime dayanmayan, sadece metafizik meseleler üzerinde duran bir düşünceye felsefe değil, İlm-i kelâm derler. Biliniz ki, Türk milletinin istediği ve özlediği felsefe, onu müspet ilme, müspet hakikatlere götürecek bir felsefedir. Bunun dışında kalacak bir felsefe ise, zamanlarımızı boşa harcamak, değersiz fikirler peşinde sonuçsuz çabalar sarf etmek olur."

 

Mustafa Kemal Atatürk   Samsun'da görev yapan öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Toplantı sırasında "Öğretmenler Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yüksek seciyeli nesiller ister. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözünü dile getirmiştir.”. https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/11/26/Samsun-Lisesinde-tarih-dersinde-ogrencilerle-ilgileniyor-26111930/1#google_vignette

33

https://www.egeligazete.com/yazar/ataturk-un-ogrencisi-aydin/21213

 

Yapay Zekaya Sorular;

"Atatürk'ün sorduğu sorular" konulu bir makale yazar mısınız. Yaptığı bu faaliyetin anlam ve önemi nedir

1

9.12.2024

Cevap: Chat Gpt

Atatürk'ün Sorduğu Sorular ve Anlamı Üzerine

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak, sadece bir asker ve devlet adamı değil, aynı zamanda derin bir entelektüel ve öğretmen ruhuna sahip bir liderdi. Onun eğitiminde takip yöntemlerinin önemli bir parçası ve aydınlarla yaptığı tartışmalar ve sorular soruldu. Atatürk'ün sorduğu sorular, sonuçlarının değeri ve gelecek nesillerin zihinsel gelişiminin ne kadar önemsediğini göstermektedir.

Atatürk'ün Sorusu Sorma Geleneği

Atatürk, sık sık okulları ziyaret eder ve kurallara göre bireysel temas kurarak onların bilgi sahibi olduğunu gösterirdi. Özellikle tarih, coğrafya, matematik, felsefe ve Türkçe gibi derslerde sorular sorulduktan hoşlanırdı. Bu soruların, konuların eleştirel düşünme özelliklerinin geliştirilmesine ve güncel olaylar arasındaki ilişkilerin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Örneğin Ankara Erkek Lisesi'nde yaptığı bir sınavda, Volga ve Don nehirlerinin parçalanma projesinin siyasi ve ekonomik gelişmeleri, Sovyetler Birliği'nin yapısında Türkiye'nin karmaşıklığını sorgulayan sorular soruldu. Bu tür sorular, olaylar çok yönlü değerlendirme ve dağılım analiz etme becerisini kazandırmayı hedeflemiştir​​.

Soruların Eğitime Katkısı

Atatürk'ün bu yaklaşımı, sadece bir sınav yöntemi değil, aynı zamanda bir eğitim stratejisiydi. O, gençlerin etkilenmelerini, birikimlerini geliştirmelerini ve yedeklemelerini artırmalarını hedefliyordu. Soru sorma eylemi, yayım ve değişim düşüncelerinin temel taşlarından biridir. Atatürk, bu anlayışı genç nesillere aşılamaya çalışmış ve onların geleceğin ürünleri olarak hazırlamıştır.

Özellikle Aydın Sayılı gibi isimlerle yaptığı bireysel sınavlar ve onların eğitime yönlendirmesi, bu yöntemin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Sayılı, Atatürk'ün yönlendirmesiyle bilim tarihçisi olmuş ve uluslararası alanda tanınan bir akademisyen haline gelmiştir.

Soru Sorma Geleneğinin Anlamı

Atatürk'ün sorularının amacı, ezberci eğitimi eleştirmek ve yerine analitik düşünebilen bireyleri çalıştırmaktır. Bu yaklaşımla, Atatürk'ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özelliklerinin bir olup olmadığıdır. Eğitimde sadece bilgi aktarımını değil, bilgilerini sorgulamayı ve geliştirmeyi teşvik eden bir sistem kurmaya çalışmıştır. Sorduğu sorularla meraklarını uyandırmış, cesaretlerini artırmış ve öğrenme süreçlerini derinleştirmiştir.

Sonuç

Atatürk'ün sorduğu sorular, onun entelektüellerinin bir simgesidir. Bu soruların anlamı, gençlerin sadece bilgiyle bağışlanmasından öte, onları düşünmeyi, sorgulamayı ve çözüm üretmeyi öğretmektir. Atatürk'ün eğitim anlayışı, bugünün eğitim sistemleri için önemli bir model teşkil etmektedir. Bu bilginin daha iyi anlaşılması ve yayılması, modern Türkiye'nin ilerlemesine katkı sağlayacaktır.

başka

ChatGPT

Atatürk'ün Sorduğu Sorular ve Bu Yaklaşımın Anlamı

Mustafa Kemal Atatürk'ün yönetim anlayışı, sadece siyasi ve askeri başarılarla sınırlı değil, aynı zamanda toplumun eğitimsel ve entelektüel politikalarına yönelik derin bir vizyona dayanıyordu. Soru sormayı bir öğrenme ve öğretme metodu olarak benimseyen Atatürk, bu yaklaşımla Türkiye'nin modernleşme sürecine önemli bir eğitim reformuna öncülük etti. Sorunun sorulmasının bir liderlik pratiği olarak Atatürk'ün görüşki yeri ve bu yaklaşımın ardındaki anlamı, onun eğitimdeki rolüne eleştirel bakış açısıyla sahiptir.

Atatürk'ün Soruları: Eğitimin Ötesinde Bir Yaklaşım

Atatürk'ün sorduğu sorular, genellikle tarih, edebiyat, felsefe, matematik, bilim ve toplumsal meseleler üzerine yoğunlaşıyordu. Örneğin, plandan Volga ve Don nehirlerini bozma girişiminin ekonomik ve parçalanma sorunlarını tartışmalarını istemesi ya da Osmanlı-Türk tarihi ile Fransız Devrimi'ni karşılaştırmalarını talep etmesi, sorunları analitik düşünme ve değiştirme sorgulama iyileştirme amacını taşıdığını gösterir.

Sadece kayıtlı değil, aynı zamanda aydınlar da Atatürk'ün siteleriyle sık sık karşılaşılmıştır. Mesela Hasan Ali Yücel'e “Stoacı felsefe nedir?” ya da Ahmet Hamdi Başar'a “Liberalizm nedir?” gibi soruları sorması, kavramların anlaşılması ve farklı bakış açılarını değerlendirmeye ne kadar önemsediğiniz ortaya çıkar.

Eğitimde Düşünsel Derinlik

Atatürk'ün ezbere dayalı eğitim sistemini reddetmesinin ve bunun yerine eleştirel düşünceleri ön plana koymasının bir devamıdır. Onun sınavlarda ya da sohbetlerde kullandığı bu yöntemle, gerçekleştirilecek eylemlerin bağlantılarını kurmasını ve bağımsız bir şekilde çözüm üretmesini hedefliyordu. Özellikle bilgilerle yaptığı bireysel sınavlar, öğrenmenin bir ezber süreci değil, bir anlama ve değerlendirme süreci olması ayrıntıları somutlaştırmıştır.

Bu yaklaşım, 1933 yılında Ankara Erkek Lisesi'nde Aydın Sayılı ile yaptığı sınavda açıkça görülmektedir. Bu sınav, Aydın Sayılı'nın bilim tarihçisi olarak yönlendirilmesine ve dünya çapında tanınmış bir akademisyen olmasına zemin hazırlamıştır. Atatürk'ün yaptığıyla Amerika'ya gönderilen Sayılı, bilim tarihi alanında dünyada ilk doktora unvanını alarak Türkiye'nin bilimsel alandaki yerini güçlendirdi​​.

Soru Sormanın Felsefi ve Toplumsal Önemi

Atatürk'ün soru yaklaşımı, Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinin bilim ve hizmetlerinin temellerine benzer bir anlayış yansıtıyor. Ona göre ilerlemenin anahtarı eleştirel düşüncesiydi ve ancak sorgulama ile mümkündü. Soruları, sadece bir öğrenme yöntemi değil, aynı zamanda harekete geçiren bir bilinci uyandırma aracıydı.

Onun şu cümlesi bu yaklaşımının özeti: “Gerçeği öğrenmekten korkmayın. Gerçek, ne kadar acı da olsa, yıkıcı değil yıkıcıdır.” Bu anlayışlarla, sadece geçmişi anlamayı değil, aynı zamanda geleceği inşa etmeyi öğütledi.

Atatürk'ün Sorduğu Soruların Bugüne Mesajı

Atatürk'ün sorduğu soruların anlamı, yalnızca bireysel öğrenmeyi değil, aynı zamanda toplumsal kalkınmayı almayı bir eğitim anlayışını temsil eder. Bugün, onun sorusunun yürütülebilmesi ve görüntülenmesi, genç nesillere yönelik eleştirel düşünceleri ve analitik zekayı elde etmek için hala devamını korumaktadır. Onun kaybı, eğitimin sadece bilgi değil, düşünme ve yaratma sürecinin devam ettiğini çizer.

Atatürk'ün bu benzersiz yöntemi, yalnızca Türkiye'nin değil, tüm dünyanın eğitim sistemleri için bir model teşkil edebilir. Sorduğu soruların ardındaki derin kesimler ve insani boyut, onun mirasının sadece kendi döneminde değil, bugün de etkili olmasını sağlıyor.

başka

ChatGPT

Atatürk'ün Sorduğu Sorular ve Bu Faaliyetin Derin Anlamı

Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin inşasında yalnızca liderlik yönetimi ve siyasi dehasıyla değil, eğitim reformları ve entelektüel katkılarıyla da önemli bir rol oynamıştır. Özellikle sorulan sorular, onun eğitimine, eleştirel düşüncelerine ve aydınlanmaya verdiği önemin bir göstergesidir. Bu sorular, hem zihinsel gelişim hem de toplumsal düşünme dönüşümünü teşvik eden bir yöntem olarak dikkat çeker.

Soru Sorma: Bir Eğitim Stratejisi

Atatürk'ün sorduğu sorular, öğretim ezbercilikten çıkararak analitik düşünmeyi teşvik eden bir yapıya sahiptir. Tarih, felsefe, edebiyat, bilim ve toplumsal konulara yön verdiği sorular, bireylerin mevcut bilgilerini sorgulamaya ve incelemelerine sevk edilmiştir. Örneğin tarih derslerinde Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e uzanan süreçteki işleyişin köklerini sorgulamış; fizik, matematik gibi derslerde soyut kavramlarla somut örneklerin yer almasının sürdürülmesi.

1933'te Ankara Erkek Lisesi'nde yaptığı sınav, bu yaklaşımın somut bir örneğidir. Atatürk, faiz oranlarının ekonomik yapısını ve bağlanmalarını analiz etmelerini istemiş, bu sayede gelişmelere dayalı düşünme yerine, eleştirel düşünce ve problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedeflemiştir. Aydın Sayılı gibi geleceğin büyük bilim insanlarının yönlendirilmesi, bu stratejinin bir ürünü.

Soruların Felsefi ve Tarihsel Bağlamı

Atatürk'ün soru sorma geleneği, Aydınlanma döneminin düşünsel mirasını içeren bir yaklaşımı ifade eder. Rönesans'tan itibaren düşünce politikasının yerleşen "sorgulama" eylemi, gerçekleştirilecek ve toplumun ilerlemesinde temel bir araç olmuştur. Atatürk, bu anlayışı Türkiye'nin eğitim sistemi ve toplumsal yapıya entegre etmeye çalışmıştır. Sorduğu sorular, yalnızca verilere dayalı değil, aynı zamanda yapısal ve parça boyutları da içeren bir süreç yaratmıştır.

Mesela Afet İnan'a “Kadın hakları nedir?” ya da Hasan Ali Yücel'e “Felsefenin insanınki ki yeri nedir?” gibi soruların yöneltilmesi, hem bireylerin hem de olayların derin düşüncelerine sevk etme çabasının bir devamıdır. Bu yaklaşımın, toplumsal özgür düşüncenin ve bireysel eleştirinin temellerini atmıştır.

Eğitim ve Liderlik Arasındaki Bağlantı

Atatürk'ün sorduğu sorular, onun liderlik anlayışını da şekillendiren önemli bir bilgi değildi. Ona göre bir lider, sadece emir veren değil, aynı zamanda düşündüren, sorgulatan ve yol gösteren kişiydi. Bu nedenle Atatürk, öğretmenlik vasfını sık sık ön plandan çıkarmış, gençlerle birebir ilgilenerek onları saklamayı görev edinmiştir. O, bu yaklaşımla bireylere ilham kaynağı olmuş, toplumsal kolektif zihinsel dönüşümünü sağlamıştır.

Soru Sormanın Anlamı ve Bugüne Etkisi

Atatürk'ün soru sorma pratiği, günümüzün eğitim sistemleri için önemli bir model sunmaktadır. Onun yöntemi, sadece bilginin sahibi olunması değil, bu bilgilerin anlamlandırılarak yaşam harcanmasını hedeflemiştir. Eleştirel düşünceyi merkeze alan bu anlayış, eğitimde ezberciliği reddeden bir paradigma sunar.

Bu yaklaşımın anlamı, sadece bir eğitim yönteminin ötesinde, toplumsal bir dönüşümün yaratılmasında sürdürülebilir. Atatürk'ün soruları yanıtladı, bağımsız düşünebilmelerini, kendi süreçlerini izlemelerini ve toplumsal konularda çözüm bulabilmelerini sağlamayı amaçladı. Günümüzde bu vizyonun sürdürülmesi ve gelecek nesillere aktarılması, Atatürk'ün mirasını yaşatmanın en etkili yollarından biridir.

Atatürk'ün sorularıyla şekillenen eğitim anlayışı, sadece bir neslin değil, bir milletin aydınlanma yolculuğunu başlatmıştır. Bu yöntem, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarından biri olarak, modern dünyanın dinamiklerine uyum sağlamanın en güçlü araçlarından biri olmaya devam etmektedir.

2

"Atatürk'ün sorduğu sorular" konulu bir makale yazar mısınız. Yaptığı bu faaliyetin anlam ve önemi nedir

Cevap: Gemini

Atatürk'ün Sorduğu Sorular: Bir Millet İçin Uyanış Çağrısı

Giriş

Mustafa Kemal Atatürk, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda bir düşünür ve eğitimciydi. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Atatürk, milletimizi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak için büyük çaba sarf etmiştir. Bu çabalarının bir parçası olarak sık sık sorular sormuş, toplumun düşünmesini ve kendi cevaplarını bulmasını teşvik etmiştir.

Atatürk'ün Sorularının Özellikleri

Atatürk'ün sorduğu sorular, genellikle derin anlamlar taşıyan ve düşünmeye sevk eden sorulardı. Bu soruların bazı ortak özellikleri şunlardır:

  • Geleceğe yöneliklik: Atatürk, Türkiye'nin geleceği hakkında derinlemesine düşündürmeyi amaçlayan sorular sorardı. Örneğin, "Türk milletinin geleceği nedir?", "Milli egemenlik nedir?" gibi sorular, milletin kendi kaderini tayin etme bilincini güçlendirmeyi hedefliyordu.
  • Eleştirel düşünceyi teşvik: Atatürk, toplumun mevcut durumunu sorgulayarak eleştirel düşünceyi teşvik ederdi. "Neden geri kalıyoruz?", "Nasıl daha iyiye gidebiliriz?" gibi sorular, toplumun sorunlarını fark etmesini ve çözüm arayışına girmesini sağlıyordu.
  • Bilimsel yaklaşım: Atatürk, bilimsel düşüncenin önemini vurgulayarak, sorularını bu çerçevede şekillendirirdi. "Bilim nedir?", "Teknolojinin önemi nedir?" gibi sorular, toplumda bilimsel bilinci geliştirmeyi amaçlıyordu.
  • Milli birlik ve beraberlik: Atatürk, milli birlik ve beraberliğin önemini vurgulayan sorular sorarak, toplumun bütünleşmesini sağlamaya çalışırdı. "Ne mutlu Türküm diyene" sözü gibi, milli birlik ve beraberlik duygusunu pekiştiren ifadeler kullanırdı.

Atatürk'ün Sorularının Anlamı ve Önemi

Atatürk'ün sorduğu soruların anlamı ve önemi, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın geleceği için büyük bir önem taşımaktadır. Bu soruların temel amacı, bireyleri ve toplumları düşünmeye, sorgulamaya ve kendi potansiyellerini keşfetmeye teşvik etmektir.

  • Düşünme ve sorgulama kültürünü oluşturma: Atatürk, sorularıyla toplumda düşünme ve sorgulama kültürünü oluşturmayı hedeflemiştir. Bu sayede, toplum eleştirel bir bakış açısı kazanmış ve gelişmeye açık hale gelmiştir.
  • Milli bilincin gelişmesi: Atatürk'ün sorduğu sorular, milli bilincin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Millet, kendi kimliğini, tarihini ve geleceğini daha iyi anlama fırsatı bulmuştur.
  • Çağdaşlaşma sürecinin hızlanması: Atatürk, sorularıyla toplumun çağdaşlaşma sürecinde daha aktif rol almasını sağlamıştır. Bilimsel düşünce, teknoloji ve demokratik değerlerin önemi vurgulanarak, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması hedeflenmiştir.
  • Gelecek nesillere örnek olma: Atatürk'ün sorduğu sorular, sadece o dönem için değil, gelecek nesiller için de birer ilham kaynağı olmuştur. Gençler, Atatürk'ün sorularını kendi hayatlarına uyarlayarak, kendi geleceklerini şekillendirme fırsatı bulmuşlardır.

Sonuç

Mustafa Kemal Atatürk'ün sorduğu sorular, sadece birer soru değil, aynı zamanda birer çağrıdır. Bu çağrı, bireylerin ve toplumların potansiyellerini keşfetmeleri, kendi geleceklerini inşa etmeleri ve daha iyi bir dünya için çalışmaları yönündedir. Atatürk'ün mirasını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için, onun sorduğu soruları kendimize sormaya ve cevap aramaya devam etmeliyiz.

Makalede yer alabilecek ek başlıklar:

  • Atatürk'ün en önemli sorularından bazı örnekler
  • Atatürk'ün sorularının eğitim sistemindeki yeri
  • Günümüzde Atatürk'ün sorularının önemi
  • Atatürk'ün sorularına verilebilecek güncel cevaplar

Not: Bu makale, Atatürk'ün sorduğu soruların genel bir değerlendirmesini sunmaktadır. Daha detaylı bir çalışma için, ilgili kaynaklar incelenebilir ve farklı perspektiflerden bakılabilir.

Bu makaleyi daha da geliştirmek için aşağıdaki soruları kendinize sorabilirsiniz:

  • Atatürk'ün hangi dönemde hangi soruları sormuştur?
  • Bu soruların siyasi, sosyal ve kültürel bağlamları nelerdir?
  • Atatürk'ün sorularının Türkiye'nin farklı bölgelerindeki etkileri nasıldır?
  • Günümüzde Atatürk'ün sorularına verilen cevaplar, o dönemdeki cevaplardan nasıl farklılık göstermektedir?

Anahtar Kelimeler: Atatürk, soru, düşünce, eğitim, çağdaşlaşma, milli bilinç, gelecek

Bu makaleyi kullanarak, Atatürk'ün düşünce dünyası ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecindeki önemli bir yönü hakkında daha derinlemesine bilgi edinebilirsiniz.

Ek Bilgi:

  • Atatürk'ün hayatı ve düşünceleri hakkında daha fazla bilgi almak için biyografik çalışmaları inceleyebilirsiniz.
  • Atatürk'ün Nutuk'u, onun düşüncelerini anlamak için önemli bir kaynaktır.
  • Atatürk'ün yaptığı konuşmalar ve yazıları, onun sorularının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Umarım bu makale size yardımcı olur. Başka sorularınız olursa çekinmeden sorabilirsiniz.

3

"Atatürk'ün sorduğu sorular" başlıklı bir monografi hazırlanması için içindekiler sayfasının başlıklarını yazar mısınız

ChatGPT

"Atatürk'ün Sorduğu Sorular" Monografisi İçindekiler Sayfası

1.     Giriş
1.1. Atatürk'ün Eğitime Bakışı
1.2. Soruların Eğitimindeki Yeri ve Önemi
1.3. Monografinin Amacı ve Kapsamı

2.     Atatürk'ün Sorusu Sorma Geleneği
2.1. Atatürk'ün Öğretmenlik Eğilimi
2.2. Soru Sormanın Felsefi ve Eğitimsel Temelleri
2.3. Türkiye'nin Modernleşmesinde Soru Sorma Yaklaşımı

3.     Atatürk'ün Sorularının Konu Başlıkları
3.1. Tarih ve Devrimler
3.2. Bilim ve Teknoloji
3.3. Felsefe ve Kavramsal Sorular
3.4. Dil, Edebiyat ve Sanat
3.5. Toplum ve Sosyal Sorunlar

4.     Soruların Tarihsel ve Bireysel Örnekleri
4.1. Aydın Sayılı Örneği: Bilim Tarihinin Doğuşu
4.2. Orhan Veli ve Oktay Rifat ile Yapılan Sınavlar
4.3. Halil İnalcık ve Tarih Soruları
4.4. Afet İnan ve Kadın Haklarına Yönelik Sorular
4.5. Hasan Ali Yücel ile Felsefi Sorular

5.     Atatürk'ün Sorduğu Soruların Analizi
5.1. Eleştirel Düşünce ve Analitik Yaklaşım
5.2. Eğitimde Soru Sormanın Rolü
5.3. Soruların Toplumsal ve Kültürel Etkileri

6.     Soru Sorma Yaklaşımının Eğitimdeki İzleri
6.1. Cumhuriyet Döneminde Eğitim Reformları
6.2. Günümüz Eğitim Sistemine Etkileri
6.3. Atatürk'ün Eğitimi V

4

"Atatürk'ün sorduğu sorular" başlıklı bir monografi hazırlanması için içindekiler sayfasının başlıklarını yazar mısınız

Cevap: Gemini

Atatürk'ün Sorduğu Sorular: Bir Monografi İçin İçindekiler Sayfası Önerileri

Giriş

  • Atatürk'ün Düşünce Dünyasında Soruların Yeri
  • Monografinin Amacı ve Kapsamı

Bölüm 1: Atatürk'ün Sorularının Tarihsel ve Sosyal Bağlamı

  • Cumhuriyet Dönemi Türkiye'sinin Karşılaştığı Sorunlar
  • Batılılaşma ve Modernleşme Sürecinde Soruların Önemi
  • Milli Eğitim Sistemi ve Soruların Rolü

Bölüm 2: Atatürk'ün Farklı Alanlardaki Soruları

  • Siyaset Alanındaki Sorular: Demokrasi, Milli Egemenlik, Parti Sistemi
  • Ekonomi Alanındaki Sorular: Kalkınma, Sanayileşme, Tarım
  • Kültür ve Toplum Alanındaki Sorular: Kimlik, Batılılaşma, Geleneksel Değerler
  • Eğitim Alanındaki Sorular: Okuryazarlık, Bilimsel Düşünce, Yüksek Öğrenim
  • Askeri Alanındaki Sorular: Milli Güç, Modern Ordu, Savaş ve Barış

Bölüm 3: Atatürk'ün Sorularının Analizi

  • Soruların Dil Analizi: Semboller, Metaforlar, İmgelem
  • Soruların Felsefi Temelleri: Pozitivizm, Milliyetçilik, Batılılaşma
  • Soruların Pedagojik Yöntemi: Soru-Cevap Diyaloğu, Öğrenci Merkezli Eğitim

Bölüm 4: Atatürk'ün Sorularının Etkileri

  • Toplumda Farkındalık Yaratma
  • Eleştirel Düşünceyi Teşvik Etme
  • Milli Birlik ve Beraberliği Güçlendirme
  • Türkiye'nin Gelişimine Katkıları

Bölüm 5: Atatürk'ün Sorularının Güncelliği

  • Günümüz Türkiye'sinde Atatürk'ün Sorularının Alaka Alanları
  • Yeni Nesillere Miras Bırakılan Sorular
  • Geleceğe Yönelik Sorular ve Cevaplar

Sonuç

  • Atatürk'ün Sorularının Önemi ve Geleceği
  • Monografinin Bulguları ve Önerileri

Kaynakça

Ekler

  • Atatürk'ün Konuşmalarından ve Yazılarından Örnek Sorular
  • Çizelgeler ve Grafikler
  • Röportajlar (varsa)

Bu içerik sayfası, Atatürk'ün sorularını kapsamlı bir şekilde ele alan bir monografi için temel bir yapı oluşturmaktadır. Bu yapı, araştırma sürecinde ve monografinin yazım aşamasında size yol gösterecektir.

Ek Öneriler:

  • Detaylı İçerik: Her bölümdeki başlıklar daha da detaylandırılabilir. Örneğin, "Siyaset Alanındaki Sorular" başlığı altında "Çok Partili Sistem", "Cumhuriyetçilik İlkesi", "Laiklik" gibi alt başlıklar yer alabilir.
  • Görsel Materyaller: Monografiye görsel materyaller ekleyerek daha zengin bir içerik oluşturabilirsiniz. Atatürk'ün fotoğrafları, dönemin gazetelerinden kesitler, ilgili belgeler gibi görseller, metni destekleyecektir.
  • Farklı Perspektifler: Farklı disiplinlerden (tarih, felsefe, eğitim bilimleri vb.) araştırmacıların görüşlerine yer vererek çalışmanıza derinlik katabilirsiniz.
  • Güncel Çalışmalar: Atatürk'ün soruları üzerine yapılmış güncel çalışmaları inceleyerek monografinizi güncel bilgilerle destekleyebilirsiniz.

Bu önerileri dikkate alarak, Atatürk'ün sorularını derinlemesine inceleyen ve özgün bir bakış açısı sunan bir monografi hazırlayabilirsiniz.

Başarılar dilerim!

5

"Atatürk'ün sorduğu sorular" konulu yayınlar nelerdir

Atatürk'ün Sorduğu Sorular Konulu Yayınlar

Atatürk, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda bir düşünür ve eğitimciydi. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin inşasında önemli bir rol oynayan Atatürk, sık sık sorular sorarak toplumun düşünmesini ve geleceği şekillendirmesini teşvik etmiştir. Bu sorular, bugün bile güncelliğini koruyan ve birçok araştırmacının ilgisini çeken konulardır.

Atatürk'ün sorularını konu alan yayınlar oldukça geniş bir yelpazede yer almaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Kitaplar

  • Biyografiler: Atatürk'ün hayatını ve düşüncelerini anlatan biyografilerde, onun sorduğu sorulara ve bu soruların ortaya çıktığı bağlamlara yer verilmektedir.
  • Konuşma Metinleri: Atatürk'ün yaptığı konuşmaların metinlerinde, doğrudan sorular sorduğu veya sorulara yer verdiği birçok bölüm bulunmaktadır. Nutuk, bu konuda en önemli kaynaklardan biridir.
  • Makale ve Denemeler: Çeşitli dergi ve gazetelerde Atatürk'ün sorularını analiz eden, bu soruların günümüzdeki anlamını tartışan makaleler ve denemeler yayımlanmıştır.
  • Tarih Çalışmaları: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci ve Atatürk dönemi üzerine yapılan tarih çalışmalarında, Atatürk'ün sorularının tarihsel bağlamı ve etkileri incelenmektedir.
  • Eğitim Bilimleri Çalışmaları: Atatürk'ün eğitim anlayışı ve sorularının eğitim sistemindeki yeri üzerine yapılan çalışmalar, özellikle öğretmen ve eğitimciler için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Akademik Çalışmalar

  • Tez ve Doktora Çalışmaları: Üniversitelerde, Atatürk'ün soruları üzerine birçok tez ve doktora çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalar, daha derinlemesine ve akademik bir bakış açısıyla soruların incelenmesini sağlar.
  • Sempozyum ve Konferans Bildirileri: Atatürk'ün düşünceleri üzerine düzenlenen sempozyum ve konferanslarda sunulan bildirilerde, sorulara dair farklı perspektifler sunulmaktadır.

Görsel ve İşitsel Materyaller

  • Belgeseller: Atatürk'ün hayatı ve eserleri üzerine hazırlanan belgesellerde, onun sorularına ve bu soruların cevaplarına dair görüntüler ve ses kayıtları yer almaktadır.
  • Videolar: YouTube gibi platformlarda, Atatürk'ün konuşmalarının kesitleri ve onun sorularını analiz eden videolar bulunmaktadır.

Diğer Yayınlar

  • Dergiler: Tarih, felsefe, eğitim gibi alanlarda yayınlanan dergilerde, Atatürk'ün sorularına dair özel sayılar veya makaleler yer alabilir.
  • Gazete Yazıları: Gazetelerde, özellikle önemli günlerde veya özel vesilelerle, Atatürk'ün soruları üzerine yorum yazıları ve analizler yayımlanmaktadır.

Atatürk'ün Sorduğu Sorulara Örnekler

  • "Türk milletinin geleceği nedir?"
  • "Ne mutlu Türküm diyene"
  • "Bilim nedir?"
  • "Teknolojinin önemi nedir?"
  • "Neden geri kalıyoruz?"
  • "Nasıl daha iyiye gidebiliriz?"

Atatürk'ün Nutuk kitabı resmiYeni pencerede açılırhttps://encrypted-tbn3.gstatic.com/favicon-tbn?q=tbn:ANd9GcSGHk_xhUUWs5dL1xKl5neo6CGWFouq-yRMkvF2LiPIjwbm5TVtn6C5Uea-tM9gNX3-e_CcN6ycFFHIxc-aQgLaDVzSr8PL2gwww.dr.com.tr

Atatürk'ün Nutuk kitabı

Atatürk'ün bir konuşmasından bir kare resmiYeni pencerede açılırhttps://encrypted-tbn3.gstatic.com/favicon-tbn?q=tbn:ANd9GcQBdZQ3_ihvZhd6ju8_HXPBFys9PmMRKUS1qOgI8AsU7J8V23W3KYxw61pD-nuzDJTrI8UOSC4gMt0Ejqkkd7rLa3wmBJOR3_KBRSso-zwwww.malumatfurus.org

Atatürk'ün bir konuşmasından bir kare

Atatürk'ün bir öğrenciyle sohbet ettiği bir fotoğraf resmiYeni pencerede açılırhttps://encrypted-tbn2.gstatic.com/favicon-tbn?q=tbn:ANd9GcRZiMiy0BXIjXme7hdFDddOlyLnRm_bEBuV1sed-GcAnzCFHOu29TCKw5aekXm79AQCcd6_evBc1XLW3jmueb7FcA214x1rkDz9zC7n9yhkwww.sindirgihaber.com

Atatürk'ün bir öğrenciyle sohbet ettiği bir fotoğraf

Atatürk'ün sorularının günümüzde de önemini korumasının nedenleri şunlardır:

  • Düşünmeyi Teşvik Etmesi: Atatürk, sorularıyla insanları düşünmeye, sorgulamaya ve kendi cevaplarını bulmaya teşvik etmiştir.
  • Geleceğe Yönelik Olması: Atatürk'ün soruları, sadece o dönemin değil, gelecek nesillerin de karşılaşacağı sorunlara işaret etmektedir.
  • Evrensel Niteliği: Atatürk'ün soruları, sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için geçerli olan temel sorulardır.

Sonuç olarak, Atatürk'ün sorduğu sorular, onun düşünce dünyasının bir yansıması olduğu gibi, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin de temelini oluşturmaktadır. Bu soruları anlamak ve güncel bağlamda değerlendirmek, Türkiye'nin geleceği için büyük önem taşımaktadır.

Not: Bu liste, Atatürk'ün sorduğu sorular konulu yayınların sadece bir kısmını içermektedir. Daha detaylı bir araştırma yapmak için kütüphaneleri, üniversitelerin veri tabanlarını ve internet kaynaklarını kullanabilirsiniz.

Anahtar Kelimeler: Atatürk, soru, düşünce, eğitim, çağdaşlaşma, milli bilinç, gelecek, kitap, makale, tez, belgesel, video

Eğer belirli bir konu veya dönem üzerine odaklanmak isterseniz, bunu belirtmeniz halinde daha spesifik bir kaynak listesi sunabilirim.

Örneğin:

  • Atatürk'ün eğitimle ilgili soruları üzerine yapılan çalışmalar
  • Atatürk'ün gençlere yönelik soruları
  • Atatürk'ün sorularının günümüz Türkiye'sindeki yankıları

gibi konularda daha detaylı bilgi almak isterseniz, bana bu konuları belirtebilirsiniz.

6

Atatürk gittiği okullarda neden öğrencilere sorular sorardı

1

10.12.2024

Atatürk'ün, gittiği okullardaki günlüklerle ilgili soru sorması, onun eğitim ve öğretiminin önemi, çocukların olan sevgisini ve onların düşünceleriyle ilgili gelişmelerin kararlılığını gösterir. Bu operasyonun arkasında şu nedenler yatmaktadır:

1. Kişisel Düşünce Yetilerini Geliştirmek

  • Atatürk, ezberci eğitim eleştirir ve insanları sorgulayan, düşünen bireylerin gelişimini isterdi. Sorduğu sorularla, onların analiziyle, büyümenin artmasıyla ve aktif olarak katılmalarını sağlamayı hedeflerdi.
  • Ona göre, eğitim yalnızca bilgi aktarımı değil, akılda kalıcı yetilerini yaygınlaştırıyor.

2. Eğitim Sisteminin Değerlendirilmesi

  • Atatürk, eğitim sisteminin ayrıntılı olarak anlaşılmasını ister. Öğrencilere sorulan sorularla, bunların öğrenilen bilgilerin ayrıntıları ve içeriğinin ayrıntıları incelenmeye çalışıldı.
  • Bu sayede eğitim politikalarını yapılandırmak için gözlemlerde bulunurdu.

3. öğrencilere Cesaret Vermek

  • Öğrencilerle bireysel iletişim kurarak, onların önemini hissettirmek isterdi. Soruların soruşturulması, günlük olarak elde etme cesareti elde etme ve arttırmalarını artırmak için bir yöntemdi.

4. Pratik ve Gerçekçi Bilgi Kontrolü

  • Atatürk, verilen eğitimin günlük hayatta kullanabilecekleri bilgi ve birikim kazandırıp kazandırmadığını görmek isterdi.
  • Sorduğu sorularla eğitimin, teoriden pratiğe geçişini ölçümlerini açıklamalarıydı.

5. Model Olma ve İlham Verme

  • Öğrencilerin sorularını sormasıyla, bir liderin eğitiminin ve gençliğin tarihinin önemi gösteriliyordu. Gelecekte, ülkenin geleceğinde önemli rol oynayacak bireyleri hatırlatırdı.

Türkçe: Bir Ziyareti

Atatürk'ün okullarında yaptığı konuşmalarda genellikle şu tür sorular düzenlenmiştir:

  • “Hangi konuları öğreniyorsunuz?”
  • “Cumhuriyet sizin için ne ifade ediyor?”
  • “Geleceğiniz ülkede ne yapmak istiyorsunuz?”

Bu tür sorular, onun ürünlere yönelik davranışlarını ve ileri görüşlü eğitim anlayışını yansıtan önemli davranışlarıdır.

Şunu dedin:

başka

 

ChatGPT

5. Gençleri Geleceğe Hazırlanmak

Atatürk, çocukların ve gençlerin Türkiye'nin yetişebilecek bireyler olacağı biliniyordu. Sorularıyla, gençlerin yalnızca bilgi değil, bilincini geliştirmesini de hedefliyordu. bunların hayal kırıklıkları, çözüm üretimi ve sorumluluk payının azaltılması amaçlanmaktadır.

6. İletişim ve Bağ Kurma

Atatürk, dağılım sorularını sorarak, sadece bir lider değil, aynı zamanda onların bir rehberi olduğunu hissettirmek istiyordu. Bu, onun halktan biri olarak algılanmasını ve gençlerle daha güçlü bir bağ kurmasını sağlıyordu.

  • Sorular ele alındığında, bir otoriteden ziyade bir akıl hocası gibi yaklaşarak onları rahatlatırdı.

7. Eğitimde Bilgi ve Pratiğin Uyumunu Sağlama

Atatürk, eğitimin yalnızca teorik bilgiyle sınırlı kalmaması halinde ortaya çıkar. Sorduğu sorularla, konulardaki bilgileri gerçek hayatta nasıl uygulayabileceklerini değerlendirmeye çalışırdı.

8. Gençlerin Düşüncelerini ve İhtiyaçlarını Anlamak

Atatürk, konuların perspektifini içerir ve onların eğitimle ilgili bilgilerin doğrudan eğitimlerini isterdi. Bu, eğitim reformları için öğrenci odaklı bir bakış açısı gelişimini sağlamıştır.

9. Öğrencilere Rol Modeli Olmak

Atatürk'ün bilgilerini, hayatlarında örnek alabilecekleri bir liderin düşünmesini ve yorulmadan yöntemleri gösterme amacını taşımayı başardı. Böylece, kanıtlanmak için daha iyi bir rehberlik sunmuş oluyor.

10. Eğitimin Temelini Sorgulama

Atatürk, eğitimin bir toplumun kalkınmasındaki en önemli bilindiğinden emin değildi. Sorduğu sorularla, yalnızca listeleri değil, eğitimcilere ve müfredata da dolaylı olarak meydan okuyarak daha yüksek standartlar talep edilmektedir.

Bu sayede Atatürk'ün eğitime yönelik vizyonunu ve liderlik stratejisini açıkça ortaya koyuyor. Bu sorular, aralıklar arasında bir değer katmayı olağanüstü bir liderin ileri görüşlülüğünü yansıtır.

2

Atatürk gittiği okullarda neden öğrencilere sorular sorardı

Gemini

Atatürk'ün okullarda öğrencilere soru sormasının birçok önemli nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler, onun eğitim anlayışı, öğrencilere verdiği değer ve ülkenin geleceği hakkındaki düşünceleriyle yakından ilişkilidir. İşte bu nedenlerden bazıları:

  • Öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek: Atatürk, öğrencilerin sadece ezberlemek yerine, konuları kendi düşünceleriyle ilişkilendirerek anlamalarını ve yorumlamalarını önemsiyordu. Sorular sorarak öğrencileri düşünmeye teşvik ediyor, eleştirel düşünme becerilerini geliştiriyordu.
  • Bilgiyi aktif olarak öğrenmelerini sağlamak: Atatürk'e göre bilgiyi sadece dinlemek veya okumak yeterli değildi. Öğrencilerin bilgiyi kendi çabalarıyla edinmeleri ve anlamak için çaba göstermeleri gerekiyordu. Sorular sorarak öğrencileri aktif bir öğrenme sürecine dahil ediyordu.
  • Öğretmenleri bilgilendirmek: Atatürk, öğretmenlerin öğrencilerin seviyelerini ve eksiklerini anlamaları için soruların önemini vurguluyordu. Öğrencilerden gelen cevaplar, öğretmenlere derslerini daha etkili bir şekilde planlama ve öğrencilere daha iyi yardımcı olma imkanı sunuyordu.
  • Öğrencilerin kendine güvenlerini artırmak: Atatürk, öğrencilerin kendilerine güven duymalarının önemini biliyordu. Sorular sorarak öğrencilere düşüncelerini özgürce ifade etme fırsatı tanıyor ve böylece kendilerine olan güvenlerini artırıyordu.
  • Öğrenci-öğretmen iletişimini güçlendirmek: Atatürk, öğrenci ve öğretmen arasındaki iletişimin önemine inanıyordu. Sorular sorarak öğrencilerle daha yakın bir ilişki kuruyor ve onların sorunlarını daha iyi anlıyordu.

Özetle, Atatürk'ün okullarda öğrencilere soru sormasının temel amacı, onların düşünen, sorgulayan, kendine güvenen ve bilgiye aktif olarak ulaşabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktı. Bu yaklaşım, bugün bile eğitim sistemimiz için önemli bir ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.

Atatürk'ün eğitimle ilgili diğer düşünceleri hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, aşağıdaki konuları araştırabilirsiniz:

  • Millet Mektepleri: Atatürk'ün okur yazarlığı yaygınlaştırmak için büyük önem verdiği bu okullar hakkında bilgi edinebilirsiniz.
  • 24 Kasım Öğretmenler Günü: Atatürk'e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu günün önemi ve Atatürk'ün öğretmenler hakkındaki düşünceleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.
  • Atatürk'ün eğitimle ilgili söylemleri: Atatürk'ün eğitimle ilgili yaptığı konuşmalar ve yazılar hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Umarım bu bilgiler sizin için faydalı olmuştur. Başka sorularınız olursa çekinmeden sorabilirsiniz.

bu dokümanın anlam ve önemi nedir, ne işe yarar

ChatGPT

Bu doküman, Atatürk'ün öğrencilere sorduğu soruların anlamı ve önemi üzerine odaklanıyor. Atatürk'ün okullara yaptığı ziyaretlerde öğrencilere sınavlar sırasında veya ders esnasında yönelttiği soruların tarih, bilim, felsefe ve toplum gibi alanlara dair derin ve analitik düşünmeyi teşvik ettiği vurgulanıyor.

Anlam ve Önem

1.     Eğitim ve Sorgulama Kültürü: Atatürk'ün soruları, öğrencilerin sadece bilgiyi ezberlemek yerine kavramları derinlemesine anlamalarını ve sorgulamalarını amaçlar. Bu yaklaşım, eleştirel düşünme yetisinin gelişmesine katkı sağlar.

2.     Eğitimde İlericilik: Atatürk’ün sınavlara katılması ve doğrudan öğrencilerle iletişim kurması, onun eğitime verdiği önemi ve öğrencilere yönelik rehberlik rolünü yansıtır.

3.     Devrimlerin Öğretimi: Sorduğu sorular, devrimlerin, toplumdaki değişimlerin ve çağdaşlaşma hareketlerinin anlaşılıp içselleştirilmesini hedefler.

4.     Liderlik ve Örnek Olma: Atatürk’ün aktif katılımı, liderin toplumu dönüştürme gücünü eğitim üzerinden göstermesinin bir örneğidir.

5.     Yeni Nesil Yetiştirme: Atatürk’ün öğrencilere yönelik ilgisi, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek nesillerin bilinçli ve sorgulayıcı bir yaklaşımla yetiştirilmesine odaklanır.

Bu doküman, Atatürk’ün eğitim ve toplum üzerindeki etkisini derinlemesine incelemek ve onun modern bir eğitim sistemine yönelik vizyonunu anlamak için önemli bir kaynaktır. Sunduğu örneklerle, eğitimcilere ve araştırmacılara ilham verecek şekilde yapılandırılmıştır.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder