Kavramlar üzerinde anlaşamama / Kavramlara ortak bir anlam yükleyememe konulu bazı alıntılar
7.5.2021
1
“Ülkemizde en çok sıkıntısını yaşadığımız konulardan biri
“kavram kargaşası” dır. Hepimiz bir şeyler
konuşuruz ama kavramlar üzerinde anlaşamadığımız için bir türlü sonuca
varamayız. Zira kavramlar bizim için ortak bir dildir. Aynı dili konuşup, aynı
kelimeleri ifade etseniz bile kavramlara ortak bir anlam yüklemediğiniz sürece
sadece konuşuruz. Hâlbuki insanların konuşarak anlaşabilmeleri ancak konuştukları
kavramlar üzerinde anlaşmaları ile mümkün. “Tarihçi” kavramı da ortak
bir tanıma ihtiyacı olan kelimelerden biri.”.
https://www.habertire.com/tarih-okumalari-1-tarihci-kimdir-makale,155.html
2
“KAVRAM KAOSU (KARGAŞASI)
Kavram, bir isim, bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki
soyut ve genel tasarımıdır, yani dilin kayangığıdır, devamıdır, nasıl dil
üzerinden ortak anlaşma yöntemi çıkarsa, kavramda toplumlarda aynı etkiyi
yapar. Ya kavramlar üzerinde anlaşamıyorsak… Sanki
hepimiz farklı bir topluluk mensubu iken aynı toplumda yaşayan yabancılar
oluruz. İşte kaos…. İsterseniz üzerinde
anlaşamadığımız bazı önemli kavramlara bakalım.
Örneğin, ben laikliği
dinsel özgürlük anlarım, sen inanç üzerinde baskı, demokrasi insan hakları
konusunda dünyada ciddi gelişmelere neden olmuş derim sen demokrasiyi zulüm
rejimi sayarsın, ben hukuk denildiğinde adalet anlarım sen devletin korkunç
yüzü anlarsın. Ben din deyince Allahın koyduğu, bize emrettiği, önerdiği
kurallar anlarım sen bunu insanları kontrol, itaat altına alma aracı anlarsan
anlaşmamız zor olur. Bunun nedeni nedir acaba, senle biz aynı dili konuşuyor,
aynı ülkenin vatandaşıyız, aynı kabeye yöneliyoruz, aşağı yukarı 10 göbektir
aynı çoğrafyada yan yana yaşıyoruz. Namaz kılana yobaz, içki içene sarhoş,
alkolik, farklı inanana kâfir, gâvur, farklı siyasi düşünce içinde olana hain
dersek… Bu kavramların karşı tarafta nasıl algılandığını bilmeden düşünmeden,
kavrama toplumsal anlamlar yüklemeden, kendi anlamlarımızla karşı tafa hitap
eder, hitap ettiğimiz şekilde kavramlarlar kendimizce yüklediğimiz anlamlar
üzerinden davranırsak, o toplumda toplumsal birliktelikler nasıl yaşanır…”. http://www.vatandasfikri.com/haberdetay.asp?ID=652
3
“Zeka herkesin ne olduğunu bildiğini sandığı fakat hiç kimsenin tek bir tanım üzerinde anlaşamadığı bir
kavramdır. Thorndike zekayı, kişinin ne kadar uyarıcı-tepki bağlantısını
kazandığının bir ölçüsü olarak değerlendiriyor. Binet, Thorndike’ın yaptığı
tanıma yakın bir tanım yaparak geliştirdiği testlerle zekanın ölçülebileceğini
savunmuştur. Piaget zekayı, her türlü karmaşık akıl yürütme sürecinin altında
yatan ve doğuştan gelen bilişsel yeti olarak tanımlıyor. Bergson zekayı, alet
yaratma gücü Claperde ise uyum yeteneği olarak tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere bir çok bilim adamı, zeka üzerine
kendilerine özgü farklı tanımlamalar yapmıştır.”. https://www.sosyalhizmetuzmani.org/zekatestleri_ne_olcuyor.htm
4
“2014 yılı insani gelişme raporu Tokyo da açıklandı.
Hayırlara vesile olsun diyelim ve hayırlara vesile mi değil mi birlikte
bakalım. Öncelikle kavramları tanımlayalım ki rapor sonuçlarını daha iyi
anlayabilelim. Tanımlar üzerinde anlaşamadığımız
sürece tartışmamız veya bir sonuca ulaşmamız ve rapor sonucunu da
epistemolojik olarak değerlendirmemiz biraz zor.
Kavramları tanımlamak çok önemli… Biliyorsunuz kavramlarla
düşünemeyen az gelişmiş bir toplum, sorunu yalnızca kişiler üzerinden
tartışır. Tartışma sonucunda, sizce
ortak bir karara ulaşmak mümkün olur mu?
(Bir parantez açayım, Ülkemizde etik veya ahlak kavramıyla
düşünüyor muyuz? -Bir de şöyle sorayım önce
kavramları tanımlayıp sonra tartışıyor musunuz?- Düşünmüyoruz, düşünemediğimiz için
siyasi arenada desteklediğimiz kişilerin yaptığı ahlak dışı davranışı
onaylıyoruz, görmezden geliyoruz. Karşı görüşü savunan bir kişi de benzer bir
durumda kendi siyasi görüşündeki kişilerin haklılığını savunuyor; oysa tartıştığımız kavramlarda mutabık kalsak sen
ben sığlığından çıkıp hangi değerlerimizin yok edildiğini görebilsek…
Birbirimize diyeceğiz ki “haklısın arkadaşım bu bir hırsızlık, bu bir
yolsuzluk, bu haksız bir eylem, bu yanlış”)”. https://kemalsagim.wordpress.com/2014/08/04/human-development-report-2014/
5
“Çıkarlarımızın çatıştığı, temel
kavramlar ve tanımlar üzerinde anlaşamadığımız, tehdit algılamamızın
örtüşmediği, bölgemize yönelik dizayn planlarında görüş birliğimizin olmadığı
ABD ile kapsamı hedefi sınırları konusunda anlaşmadığımız ABD ile güvenli bölge
kurmak üzere bir müşterek harekat merkezi kurmak konusunda mutabık kaldık!”.
2019. https://www.21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi?start=88
6
“Laiklik nedir ve kısa tarihi
Bilim ile halkın
arasının açılması neticesinde, kavramlar ve düşünceler konusunda uzun yıllardır
büyük bir karmaşa yaşanıyor. Birçok kavram eksik bilinmekle beraber, bazen
bunlar karıştırılabiliyor ve eksik bilgi ile değerlendirilebiliyor. Sonuç olarak, bırakın toplumun sıradan üyelerini, bilim
insanlarının ve entelektüellerin dahi üzerinde tam olarak anlaşamadığı
kavramlar ve fikirler bir kısır döngü içerisinde etkisini yitiriyor. Laiklik ve
sekülerizm kavramları da bunlardandır.”. http://www.sosyaldemokratdergi.org/alphan-telek-laiklik-ve-toplumsal-adaletin-kacinilmaz-birlikteligi-uzerine-yeni-bir-siyasal-programin-pesinde/
7
“Evet devletimizin ana özellikleri arasında yer alan ama
daha net olarak, millet, aydınlar ve seçkinler arasında, üzerinde ne olup ne olmadığı noktasında anlaşamadığımız
bu kavramları sık sık tartışıyoruz ve tartışmaya da devam edeceğiz.
Ülke olarak sahili selamet herhalde, ancak bu kavurucu
kavramlarımızın anlaşılmasında sağladığımız ortak zeminde olacak.”. https://www.internethaber.com/devlet-kavram-tekelciligi-ve-bozulan-ezberler-1218201y.htm
8
“Elbette bu kargaşaya kelime ve
kavramlara farklı anlamlar yüklemek sebep olabilir. Ancak temel kavramlara hiç
olmazsa herkesin aynı şekilde anlayacağı bir tarif ya da anlam yüklemek
gerekiyor. Aksi halde aynı dili kullanan insanların bir sağırlar diyaloğu
yaşamaları kaçınılmaz oluyor. Bu yol ise giderek toplumu tehlikeli bir noktaya doğru sürüklüyor.
Bu bakımdan vakit geçirilmeden demokrasi, laiklik, inanç ve düşünce
özgürlüğü gibi temel kavramlara ortak bir tarif getirmek mecburiyeti vardır. Çünkü, bu kavramlar evrenseldir ve dünyanın
neresinde olursa olsun ifade ettikleri mana değişmez. Eğer değişiyor ya da
değiştiriliyorsa bu evrensel değerlerin bir takım siyasi ve ideolojik
yaklaşımlara feda edildiği anlamı ortaya çıkar. Eğer bir demokrasi kavramı
ülkeden ülkeye, insandan insana değişen bir içeriğe sahipse ortak bir demokrasi
anlayışı ve kültüründen söz etmek mümkün olmaz. Aynı şekilde laiklik, inanç ve
düşünce özgürlüğü gibi kavramlar da kişiden kişiye değişik anlamlara
gelebilecek olurlarsa ve birileri rejimi korumak adına düşüncesini açıklayan
kişiyi, devlete karşı suç işledi diye nitelendirip, ipe kadar götürebilir.
Böyle olunca da bu kavramlar güç karşısında anlamını yitirir, evrensel değerler
olma özelliğini kaybeder. Sanıyorum üzerinde anlaşmamız, ortak bir anlamda buluşmamız gereken bir diğer kavram da
devlettir. Artık devletler insanların huzur ve mutluluğu için mi
oluşturulmuştur, yoksa insanlar devlet için vardır, gerektiğinde devlet için
kişinin tüm hakları elinden alınabilir mi tercihini belirlemek durumundayız.
Eğer devlet kutsal bir varlık ve bu kutsal varlık için insanlar feda
edilebilecekse o zaman devletin var oluş sebebi ortadan kalkmış, insanlar kendi
kendilerini yok ettirecek, hak ve özgürlüklerini iptal eden bir organizasyona
evet demiş olurlar. Bana göre bunun mantığı olamaz. Çünkü, insanın olmadığı
yerde devletten söz etmenin anlamı olmaz.”. 2008. https://www.milligazete.com.tr/makale/873258/abdulkadir-ozkan/ayni-dili-konusup-anlasamamak
9
“kavramsal sözcükler, anlam yükleyerek kullandığımız
sözcüklerdir. mesela özgürlük kavramı, herkes kendine göre bir anlam yükleyip
bu kavram üzerinden tartıştığında aynı sözcükleri kullanan ama farklı şeylerden
bahseden insanların bir türlü anlaşamadığını görürüz. oysa
sağlıklı bir iletişim için kavramların ortak bir yargı bildirmesi gerekir.
x kişisi özgürlük benim için hiç bir kural yada otorite tanımadan hareket
edebilme serbestliğidir diyor olsun, z kişisi de özgürlük benim için kimseyi
rahatsız etmeden kurallara uyarak yaşamaktır desin. x kişisinin özgürlük
kavramına yaptığı tanım aslında anarşizmin tanımıyken, z kişisinin yaptığı
tanım ise toplumsal yaşama uyumlu bir şekilde adapte olan ve sosyal haklarını
kullanan bireyin tanımıdır. özgürlüğün tanımı ise bunlardan hiç biri değildir
fakat yapılan tanımlar özgürlük kavramıyla uzaktan ilişkilidir. kavramları tanımlamamak ve kategorize etmemek
iletişimdeki sorunların en önemli kaynağıdır.”. https://kafasozluk.com/b/kavram-karmasasi--53292
10
"Peki, sıradan bir insanın duyu organlarıyla ne olup ne olmadığını anlayamayacağı, bu nedenle de “akıl” yoluyla anlaması gereken bir varlığı ve o varlığın sözel tanımlaması olan “soyut kavram” ı anlayamaması halinde ne olur? Anlamayan her insanın yaptığı gibi herkes o anlayamadığı “anlam”ı kendi kafasına göre, sübjektif bir şekilde “anlam” landırır, yani “uydurur!”. İşte biz insanların yaptığı da bundan başka bir şey değildir. Ben başta olmak üzere hepimiz anlayamadığımız şeyleri hemen uydurarak, onları kendi dünya anlayışımıza uyacak şekilde “anlam” landırırız. Yok, ben uydurmam, ben sadece objektif ve genel geçer tanımlamalara itibar ederim diyen parmak kaldırsın! Kimse kaldıramaz, çünkü sosyal kavramların objektif ve genel geçer bir tanımlamaları yoktur. Zaten hepimiz de ulemalarının, uzmanlarının, profesörlerinin bile anlayıp somut bir tanımlamasını yapamadığı bu “hak, hukuk, ahlak” gibi kavramları kendi dünya anlayışımıza göre “anlam” landırdığımız için birbirimizle anlaşamayız ve sokaklarda, meydanlarda, hak, hukuk tartışmalar, savaşları yaşar dururuz. Çünkü hepimiz kendimize göre “haklı” yızdır.
Hepimizin kendimize göre “haklı” olabildiği, dolayısıyla da kendimize göre düşünmeyen insanları “haksız” kabul ettiğimiz “öteki” leştirdiğimiz bir toplumsal yaşamda insanların birbirleriyle anlaşabilmeleri olanaksız bir durumdur. Hayvanlar dillerini geliştiremedikleri için sadece duyu organlarıyla dünyalarını duyumsarlar ve birbirleriyle iletişim kurarlar. Zaten bu nedenle de hayvanların “koklaşa, koklaşa” anlaştıklarını söyleriz. Ancak ne var hayvanların “koklaya koklaya” duyumsadıkları dünyanın bütün “doğal varlık” ları hep aynı şekilde kokar ve bu nedenle de bütün hayvanlar dünyalarını aynı şekilde algılar ve anlarlar.
İnsanlar ise dillerini geliştirmişler soyut kavramlar icat etmişler ve bu soyut kavramlarla “sosyal dünya” lar oluşturmuşlardır. Ancak ne var o sosyal dünyaların yapı taşları olan sosyal kavramlar “soyut” oldukları için birbirleriyle “koklaşa koklaşa” değil sözlü iletişim kurarak anlaşmaya çalışırlar. Ancak ne var o söz konusu kavramlarda “soyut” kaldıkları, genel geçer bir anlam ifade etmedikleri için herkes o soyut kavramları sübjektif bir şekilde kendine göre anlamlandırdığı için insanların “konuşa konuşa” anlaşmaları olanaksız bir hale gelmiştir. Çünkü milyonlarca insanın bir arada yaşamak ve mutlaka anlaşmak zorunda oldukları sosyal yaşamda ne kadar çok soyut kavram varsa o kadar çok da “anlaşmazlık” nedeni var demektir. Anlaşmazlıkların olduğu bir dünyada da çatışmaların olmamasının olanaksız bir durum olduğunu sanırım bilmeyenimiz yoktur.
Buradaki temel sorun toplumsal yaşamlarımızın yapı taşları olan “sosyal” kavramların tek kelimeden ibaret, genel geçer “anlam” ları olmayan “soyut” kavramlar olarak kalmış olmalarıdır. Bu sorunun çözülebilmesi de o “soyut” kavramların mutlak bir şekilde “somut” laştırılmasına ve sonuçta da herkes için aynı şeyi ifade eder bir hale getirilmesine bağlıdır. Çünkü soyut kavramlar soyut kaldığı, somutlaştırılamadığı müddetçe belli, sabit, genel geçer bir anlamları olmayacak ve bu durumda da onları herkes istediği gibi, işine geldiği gibi anlamlandırmaya mecbur kalacak, öyle de yapacaktır. “Sol” kavramı gibi yılların en popüler kavramlarından biri olan o “soyut” kavramın bugün bile bir tanımlaması yapılamamakta ve o nedenle de herkes nasıl kendine göre Müslüman olabiliyorsa aynı şekilde kendisine göre de “solcu” olabilmekte ama ne olduğu belli olmamaktadır.". https://www.canakkalematbuat.com/?Syf=18&Hbr=925079&/%E2%80%9CSosyal-kavram%E2%80%9D-lar%C4%B1n-ifade-ettikleri-kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1-olan-%E2%80%9Csosyal-varl%C4%B1k%E2%80%9D-lar-biz-insanlar%C4%B1n-yaratt%C4%B1%C4%9F%C4%B1m%C4%B1z,-kelimeler-ile-ifade-edilen-anlamsal-varl%C4%B1klar-olduklar%EF%BF%BD ** http://blog.milliyet.com.tr/soyut-kavramlarla-somut-sorunlar-cozulebilir-mi-/Blog/?BlogNo=416930
11
“Düşünce ve ifade özgürlükleri bizim Batı'dan edindiğimiz,
fakat bir türlü tanımında anlaşamadığımız iki kavram.”. http://aves.akdeniz.edu.tr/ImageOfByte.aspx?Resim=8&SSNO=60&USER=3642
12
““Din”, “iman”, “farz”, “helal”, “haram”, “ahiret”, “vatan”,
“millet”, “bayrak”, Türkiye’de bu kavramların
hakiki manada ve pratik açıdan herhangi bir karşılığı yok, içi boşaltılmak
suretiyle hepsi politik makyaj malzemesi yapıldı. “Ahlak” kavramı bu
ülkede uzun zamandır bir balon hükmünde, “fazilet” (abla) mahalleden taşınalı
çok oldu, “adalet” (abla) yurt dışına gitti, “irfan” (abi) öldü, “devlet”
(baba) işi psikopata bağladı.”. https://atillafikriergun.wordpress.com/2017/04/19/galiba-sadece-anlasamadigimiz-konusunda-anlasacagiz-galiba-degil-kesin/
13
Ege Cansen: “Tanımında anlaşılamayan kavram: Kıdem tazminatı”. https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/ege-cansen/taniminda-anlasilamayan-kavram-kidem-tazminati-747476/
14
“Mutabık kalamadığı ve anlamın hakim olamadığı
kavramlar denizinde birbirleriyle anlaşmaya çalışan varlıklara insan
denir. İnsanlar birbirleriyle tartışır, kavga eder, fikir alışverişinde
bulunurlar. Peki kendilerini ifade ettikleri dile ne kadar hakimler ?
Hiç veya hiçten biraz daha fazla. Toplum
her gün konuştuğu kavramların tanımları üzerinde ortak bir tanımlama yapabilmiş
değil. Bu bahsettiğim kavramlar; demokrasi, aşk , sevgi , mutluluk. Fikir
birliğine varmadığınız kavramlar üzerinden bir şeyler tartışmak veya bir görüşü
savunmak ne kadar tuhaf! Karşınızdaki insanın sizin söylediğiniz
sözcükleri sizin anlattığınız şekilde
anladığını varsayarak konuşmak. Bu kavramın karşımızdaki insanın zihnindeki
manasını sorgulamak aklımıza gelmiyor. Peki gerçek bir fikir alışverişi nasıl
olmalıdır?“. https://emir-ergun.blogspot.com/
15
İlgili alıntıları tespit için Google'da yapılabilecek bazı aramalar:
anlaşmazlık kelimeler
Fikir birliğine varmadığınız kavramlar
Kavram anarşisi
“kavram anlaşmazlıkları"
Kavram anlaşmazlıkları-mız
“kavram birliği"
Kavram kargaşası
Kavram karmaşası
Kavram kavgaları
Kavram kavgası
“kavram tanımlarında anlaşamama"
“kavramın tanımında"
“kavramların tanımında"
“kavramların tanımında tartışmalı"
“kavramların tanımlarında anlaşamama"
“kelimelerin tanımında"
“mutabık kalamadığımız kavramlar"
“mutabık olamadığımız kavramlar"
“ortak dil oluşturma"
“tanımında anlaşamadığımız"
“tanımında anlaşamadığımız" kavramlar
“Tanımında anlaşılamayan kavramlar"
“tanımında mutabık kalamadığımız" kavramlar”
“tanımlamada anlaşamadığımız"
“terim birliği"
Üzerinde anlaşamadığımız kavramlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder