Hasan
Beyle Bazı Hatıralarım
(Nisan 2014, Kuşadası)
Bülent Ağaoğlu
İstanbul, 24.10.2022
Gazetelerden birisinde 1981 yazında Hacettepe Üniversitesi
Mezuniyet Sonrası Eğitim Fakültesi bünyesinde turizm masterı programı
düzenlendiğine ilişkin ilanı görmüştüm. Trenle bir Ankara yolculuğundan sonra
hiç bilmediğim Ankara‘da Beytepe Kampusuna varmıştım. O yıllarda Ankara‘ya
trenin gidişi en az 11 saat sürüyordu. Ülkemizin tren sorunu gerçeği ile
karşılaşmıştım. “Biz hangi yüzyılda yaşıyoruz” diye kendi kendime bu
yolculuklar sırasında çok sorduğumu iyi hatırlıyorum. O yıllarda Beytepe florası
çoraktı. İstanbul‘dan sonra benim için kasvetli bir atmosferdi. Böyle bir ruh
hali içinde Turizm master programına başvuru için Beytepe’ye gelmiştim. İlk
tanışmamızı Hasan Bey ile yapmış olmalıyım ki, hafızamda şu anda hocam var.
Heyecanlı ve hızlı konuşan bir insanımdır. Master yapmak istememin altında yatan
etkenlerden en önde geleni farklı bir iş yapma düşüncemdi. Klasik, bilinen
kanallardan ilerlemek istemiyordum. Yaratıcı bir yön geliştirmek istiyordum. Hasan
Beyle bu çerçevede tutkulu bir tanışma konuşması yaptığımı hatırlıyorum. Bu
görüşme sırasında kendisinden sıcak bir yaklaşım görmüştüm, heyecanını belli
etmişti, güleryüz göstermişti.
***
İlk tanıştığımızda 1981 yılında 38 yaşındaydı. İri cüssesi
hemen dikkat çekiyordu.
Görüntüsü çok farklıydı. Kalın gözlük camları, beyaz saçlar,
hızlı bir kavrayış, dinamizm… Tam bir bilim adamı profili çiziyordu. Böylesini
hiç görmemiştim.
***
1981 yılından vefatına kadar olan beraberliğimizde
yaşadıklarım, gördüklerim sebebiyle Hasan Bey hakkında en önemli
değerlendirmelerimden birisi ruhunun çok özel olduğuydu. Ruhu ona hayat
veriyordu, canlılık veriyordu, ruhu onun motoruydu, enerji kaynağıydı. Ağustos
1981’de kendisiyle tanıştığımda bu özelliğini hemen fark etmiştim. Araya mesafe
koyan, kendisini erişilmez, ulaşılmaz şekilde konumlandıranlara hiç
benzemiyordu.
Temmuz 1981’de tanıştığım Çelik Gülersoy’da da “çok özel
ruh” özelliği fazlasıyla vardı… Hem de nasıl…))
Bir ay arayla 23 yaşımdayken ruhları çok özel olan 2 çok
değerli insanla tanışma, sonrasında da onlarla birlikteliğimi ilerletme benim
büyük şansımdı…
***
Hasan Bey master derslerimizden birisinde, potansiyeli olan
birçok insanın, bilim disiplinini öğrenmedikleri için ortaya koydukları
kitapların içerik olarak yetersiz kaldığını, karışık kağıt yığınları ortaya
çıktığını söylemişti. Yazı çalışmalarımı yaparken bu sözü özellikle aklımdaydı.
***
Yüksek lisansımın ilk senesinde Turizm Bakanlığı‘nda
yöneticilik yapmakta olan (rahmetli) Cahit Benövenli‘ye beni ‘Transandantal
Meditasyon’ uygulamasına dahil olmam için göndermiştir. Sisteme üye olmuştum.
***
Bir keresinde 1981-1985 arasında Ankara’dan İstanbul‘a
trenle dönerken beraber seyahat etmiştik. Bol bol konuşma imkanı bulmuştuk. O
dönemde master tezimi hazırlıyordum. Kendisi de yazdığım taslak metni okumuş, benden
bir kağıt istemişti. Yanımda teksir kağıdı vardı. Bu kağıda detaylı bir teşekkür
yazdı. Bu teşekkür benim için önemli bir motivasyon unsuruydu.
***
Master öğrenimi sırasında, bizlere daktilo ettiği ders
notlarını teksir olarak verirdi. Beytepe Kampüsündeki odasında da yığınla
teksirler bulunurdu.
***
Hasan Bey öğrencisiyle birlikteyken onun bir arkadaşı gibiydi.
Hatıralarımda bu özelliğine ilişkin çok enstantane var. Öğrenciler onun için çok
önemliydi. Siz de kendinizi rahat hissederdiniz. Rahatlıkla öğreniminize
ilişkin dertlerinizi, sıkıntılarınızı kendisine anlatabilirdiniz.
***
Ocak 1985 tarihli master tezimi hemen sonrasında birkaç ay
içinde geliştirmiştim. Çelik Bey’in “Getir evladım bunu basalım” demesi üzerine
TTOK (Turing) tarafından Kasım 1985’de kitap olarak yayınlanmıştı. Önsöz’ü de
Hasan Bey yazmıştı. Kitabı Ankara’da Hasan Bey’e imzalı olarak sunmuştum. Eşi
ve kızları da oradaydılar. Kızları küçüktü. “Aaa babamızın kitabı yok,
öğrencisinin kitabı var” demişler ve hep birlikte gülüşmüştük…))
***
Kesikli olarak dört sene süren yoğun beraberliğimizde
kendisinden yaşam dersleri alıyordum. Bir keresinde insanın çelişkili
davranışları gösterebileceğini kendisinden öğrenmiştim. İnsan zaman içinde
değişebilirdi, statik değildi. Bunu doğal karşılamalıydı. Bir insandan hep
aynı, sabit davranışları beklememeliydi.
***
Bazı insanların da tuluatının kuvvetli, fakat içinin boş
olabileceğini söylemişti. Görüntüye aldanmamalıydı. Bu tecrübe aktarımları bir
genç için çok önemli olmalıydı. Hasan Bey bildiklerini komplekssiz bir şekilde
paylaşan bir insandı.
***
Birkaç kez beraber yemek yedik: Galata Köprüsü‘nde bir balık
lokantasında, Harbiye‘de bir muhallebicide vs.
***
Master tezimi kitap olarak yayınlamayı yanında çalıştığım
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu‘nun Genel Müdürü Çelik Gülersoy teklif
etmişti. Ben de hemen kabul etmiştim. Hatta kendisinden tezi geliştirmem
gerektiği sebebiyle Edirnekapı‘da kendisine ait boş duran Pembe Ev‘de çalışma
talebinde bulunmuştum. Çelik Bey bunu kabul etmişti. Turing‘deki görevimi
bizzat bu yapıda kendi kitabımın geliştirmek için sürdürüyordum. O zamanlar
Müze olarak hizmet veren Kariye Camii’nin hemen yanında eski Türk evi tarzında
döşenmiş, küçük ama çok güzel bir evde ‘Turizm İşletmeciliği’ konulu kaynakça
için ilave künyeler buluyor ve bunları düzenliyordum.
Bu kitap bitme sürecindeyken Hasan Bey‘den önsöz rica ettim.
“Bu benim için şereftir” diyerek kabul ettiğini hatırlıyorum. Sonra bu süreçte
bir tarihte 1985 yılında İstanbul‘da Sirkeci‘de kaldığı otelde buluştuk. Bana
yazdığı önsözü göstermişti. Belki de, bu önsözü yazmak için bu otele gelmişti
sevgili Hocamız. “Ankara‘da normal iş ortamında aynı anda birçok konuya
dağılabildiği için konsantre olamayabileceği düşüncesiyle bu otelde önsözü
yazmak istemiştir” şeklinde düşünmüştüm. 3 sayfalık önsöz benim için teşvik
edici ifadelerle doluydu. Önsözde, hazırladığım tezden yola çıkılarak yapılması
gereken değerlendirme çalışmalarına işaret ediyordu. Tezin getirdiği veritabanı
imkanlarından söz ediyordu. Bu değerlendirme çalışmalarını bizzat yapmayı çok
düşünmüşümdür. Fakat aradan bunca yıl geçmesine rağmen halen mümkün olmadı.
Daha sonra Gülhane Parkı civarlarında yürüyüş yapmıştık.
Hocamla beraber olma sürecinde kendimi hep usta-çırak
ilişkisi içinde hissettim.
***
Haziran 1983 tarihinde kısa dönemli askerlik görevimi
tamamlamıştım. Daha sonra master tezi hazırlıklarına başlamıştım. Seyahat
acenteleri üzerine bir tez yazmak için çalışıyordum. Aklıma gelen notları tez
konum için dağınık bir şekilde daktilo ile tape etmiştim. Fakat bir türlü tezin
olması gereken ana konusunu saptayamıyordum. Küçük kağıtlara birçok notlar
alıyordum. Daha sonra bunları daktilo etmiştim. Ucu bucağı belli olmayan bir
şekilde dağınık notlardı bunlar. Başlangıçta resmi tez hocam Hasan Bey değildi.
Bir türlü işin içinden çıkamıyordum. Bu süreçte Hasan Bey’in destek
göstermesini hiç unutmadım. Birkaç kez Hacettepe Üniversitesi Beytepe
Kampüsü‘ne gitmiştim. 25 yaşındaydım (1983). Henüz iş hayatına atılmamıştım.
Sıkıntılı bir dönemdi. İstanbul‘dan gelip gidiyordum. Daha sonra resmi tez
hocamla Hasan Bey önceden görüşmüş olabilir diye düşünüyorum, Hasan Bey benim
gayriresmi tez danışmanım oldu. Bunu kendisi teklif etti. Karşılıklı
görüşmelerle tezin konusunu daralttık. Burada bir tekniği öğrenmiştim: Tez
çalışması muhakkak dar bir alanda yapılmalıydı. Çünkü resmi tez dönemi kısıtlı
bir süreydi. Önümüzde sınırsız bir zaman süresi yoktu.
***
Hasan Beyin sahip çıkmasıyla danışmanlığında kritik bir
süreç yola girmişti. “Sıfırı bir yapmak zordur‘ derler. Tez çalışmam da kendi
çapımda benim için bir ilkti. O günleri çok iyi hatırlıyorum. İstanbul
Fatih‘teki çalışma odamda nasıl sıkıntı çektiğim bugün gibi hafızamdadır.
***
Tez hazırlama sürecinde hazırladığım metinler için bir
cumartesi günü 1984 yılında Hasan Bey‘in Beşevler‘deki evinde buluştuk. Öğleden
sonra çok sıkı bir şekilde çalışma odasında büyük bir masada çalıştık. Yazdığım
metin üzerinde süratli bir şekilde düzeltmeler ve yönlendirmeler yaptı. Tezimin
taslağı üzerinde çok dikkatle, titizlikle, pratik bir şekilde çalışarak metni
netleştirdi. Uzun anlatımlarımı metinlerin üzerini çizerek kısaltmalar yaptı.
Rahatlamıştım. Bu 3-4 saatlik çalışma biçimi benim için hayatımın unutulmazları
arasına girmişti. Bir bilim adamının tecrübesini öğrencisiyle paylaşması, ona
yol göstermesi, önünü açması benim için büyük bir kazanımdı. Kendisinin
desteğiyle bilimsel araştırma disiplinini öğrenmiş oldum.
Gerçek tez danışmanlığının ne olduğunu uygulamada görmüştüm.
Bizzat taşın altına elini sokmuştu.
Evinde geçirdiğimiz birkaç saat benim için bir dönüm
noktasıydı.
***
Bir keresinde akşamın geç vakti evinin balkonunda oturmuş
sohbet ediyorduk. Trenler için optimizasyon teorisine ilişkin kendi buluşlarını
kıvrak zekasıyla ve heyecanla anlatmıştı. İşte o sohbet sırasında bir bilim
adamının nasıl olması gerektiğini, bilimin nasıl bir ince detaylarda yöntem
gelişmeye bağlı olduğunu birebir anlamıştım. Benim için çok önemli bir anıdır.
2020 senesinde vefatına yakın yıllardan birisinde de
Almanya’da trenlere ilişkin buluşundan dolayı ilgili Batı Almanya idaresinin
kendisine ödül verdiğini bana söylemişti.
***
1981 -1987 arasında zaman zaman İstanbul‘da buluşmamız, 1
kez de rastlantı sonucu karşılaşmamız oldu.
Galata Köprüsü‘nün altında balık lokantası, oradan
Sarayburnu gezisi, Sirkeci‘de kaldığı otel çevresinde tur, Suadiye üzerinden
bir terzi dükkanına minibüs ile gidişimiz, daha sonra evleneceğim Asuman Ateş
ile beraber yürürken Hasan Bey bir taksinin içinde seyahat ederken Saraçhane‘de
İstanbul Belediyesi binası yakınında karşılaşmamız, sonra kendisinin taksiden
inişi oradan bir pastaneye gidişimiz, sonrasında da Beyazıt Meydanı‘nda
Çınaraltı çay bahçesi…
***
Esas alanı olan ekonominin sayısal tekniklerinde üstün
performanslıdır. Bana da yüksek lisans ödevi olarak Cobb-Douglas Üretim
fonksiyonu üzerine teknik bir çalışma vermişti. Kendi kişisel özeliklerimde,
ayrıca o zamana kadar aldığım öğrenimde sayısal yöntemler kuvvetli olduğum bir
alan değildi. Kaldığım Hacettepe Tıp Yurdu‘nda geceler boyu elimde hesap
makinesi hesap işlerine boğulmuştum. O kadar bir yoğunlukta çalışmış olmalıyım
ki, bir gün Hacettepe Hastanesi‘nin acil servisine gittim. Tansiyonum yüksek
olduğunu söylemişlerdi. Ödev vererek öğrencinin kendisini zorlamasını sağlamak
hocamızın bir yöntemiydi. Sonrasında kendisi bana “Benden kimseye zarar gelmez”
demiş, bu ödevi bir şekilde düzene sokmuştuk. Bu süreçte alana ilişkin
yetersizliğimi kendisine ifade ettiğimde “Kendini aşağılıyorsun, kendine küfür
ediyorsun” şeklinde güven telkin etmişti.
***
1990 yılında bir gün o tarihe kadar tanışmadığım Nazmi Kozak,
proje yapmakta olduğum PİAR Araştırma Şirketi‘nde çalışırken telefonla beni aramıştı.
Daha sonra PİAR‘da görüşmüştük. Hasan Bey’in öğrencisiymiş. Benimle tanışmasını
tavsiye etmiş. Daha sonra geçen yıllar boyunca Nazmi Bey ile arkadaş olduk.
Birbirimizi destekledik. Bu olumlu gelişmeye Hasan Bey vesile olmuştur.
***
Master öğrenimim sırasında birkaç kez Beşevler‘deki evine
gitmiştim. Evinin kapılarını öğrencilerine açardı hocamız. O zaman iki kızı da
küçüktü, eşi Filiz Hanım da onlara eşlik ederdi.
***
Yapmak istediklerime değer verdi. Bu da bana cesaret
aşıladı.
***
Hasan Bey, hoca-öğrenci ilişkisinde ideali uyguluyordu. Klasik
hoca profili çizmiyordu. Sıcaklığıyla, samimiyetiyle sizin yanınızda olduğunu
hissediyordunuz. Sosyal yaşamda da sizinle beraber olmak istiyordu. Bunu bir
şekilde reddetmiyordu. Bu kendisinin bir yaşam biçimiydi.
***
Teatral bir etkinliğe dönüştürüyordu verdiği dersleri.
Kendisinin bir gün sonra vereceği ders için akşamları özel olarak
hazırlandığını kendisinden duymuştuk. Öğrencileri ile ilişkileri zamanının
önemli bir kısmını alıyordu.
Verdiği derslerin sayısı çok ve aldığı zaman süresi de
uzundu.
***
Geçmişimizde birçok bilim kültür insanı bulunduğundan söz
edip, sanki böyle insanlar yokmuş gibi davranıldığını görüş olarak
belirtmiştim. Hasan Bey de “evet var ama sayıları Batı’ya göre az” demişti.
Hasan Bey haklıydı, hem de çok…
***
“Büyük Bilge“ Ve "Bilim Adamı" Prof. Dr. Hasan
Işın Dener” başlıklı kitap hazırlığımı 3.12.2016 tarihinde tamamlayıp Hasan
Beyle maille paylaşmıştım. Akabinde kitap olarak yayınlamak istediğimi Hocama
söylemiştim. “Benden sonra” dediydi.
***
Maalesef ancak Hocamız vefat ettikten sonra, Mayıs 2021’de 47
yıllık çabamın toplamı olan 1700 kaynakçamı webde yayınlamaya başladım ( http://turkbibliography.com/ kamu yararına
yönelik ticari amacı olmayan bir sitedir.). Tabiatıyla Hocama bu sistemi
tamamlandığında haber veremedim bu benim için büyük bir hüzündür. Ondan aldığım
manevi güçle eser vermeye devam etmeye çalışıyorum.
47 yıllık çaba sonunda, toplamda tek bibliyograf tarafından
1700 kaynakça üretimi (ve 700 bin künye derlenip tasnif edilmiş olması) sanırım
dünyada ilk kez olmaktadır. Bu gerçeğin bilinmesinde adımın öne çıkmasından
ziyade bunu ‘Hasan Bey’in gönülden desteğiyle bir Türk’ün yaptığının
bilinmesini’ isterim.
Bu web sitesi ve diğer inceleme çalışmalarım, Hasan Bey’in ilk
tanıştığım Temmuz 1981'den itibaren çalışmalarıma gösterdiği samimi, teşvik
edici, yol gösterici, vizyoner desteğiyle hayat bulmuştur bunu özellikle
belirtmek isterim.
Önemi ülkemizde gereken düzeyde maalesef kavranamayan
kaynakça alanındaki çalışmalarıma devam etmem konusunda teşvik edici oldu,
motive etti. İnternet döneminde de bu yaklaşımını değiştirmedi.
Bu noktaya kadar gelmemin çok önemli bir sebebi de sevgili
Hasan Bey’le yaşadıklarımdır. Bunlar benim hiç unutamayacağım büyük
hatıralardır. Hasan Beyle aynı şehirde beraberliğimizin süresi azdı, toplasak
3.5 sene… Ama bu kadarı bile ondan büyük etkilenmem için yetti. Sevgili Hocamın
ruhu şad olsun, ismi ve yaptıkları unutulmasın. Yaşadıkça Hasan Bey'in
hatıralarımdaki yere bana güç vermeye devam edecektir…
Daha sonra İstanbul'a döndüm ve kendi mücadelemle baş başa
kaldım ara sıra telefonla görüşmelerimiz ve çeşitli yerlerde buluşmalarımız
oldu, son 2-3 sene telefonlaşmalarımız çoğaldı kendi kozamı örmeye çalışırken
Hasan Bey'in ruhunu hep gönlümde hissettim. Samimiyetle söylemeliyim ki Hasan
Bey'in büyük ruhu olmasaydı kaynakça ve inceleme alanlarında bu kadar eser
veremezdim.
***
Hasan Bey
Amerika'ya giderken yaptığımız bir telefon görüşmesinde çalışmalarım için bana
“Sen çığır açtın” demişti. Ben de kendisine bunun kapsamını sormamıştım. Akla
gelen en yakın ihtimal kaynakça çalışmalarımla yapmaya çalıştıklarımla
etkilediklerim olabilir… Bunun senesi 2016 olabilir. Ayrıca bibliyografya
çalışmalarımdan ve BİBTA adını verdiğim “Türkiye'nin Kaynakçaları” adlı Excel
dosyasında mevcut 25 bin künye içeren eserimden söz ederken “Hazine” dediğini
çok iyi hatırlıyorum. Hasan Bey bu yaklaşımları gösterirken, ülkemizde birçok
insanın ki; bunlar eli kalem tutan, eser vermiş insanlar, kaynakça
çalışmalarına “Bunun çağı geçti artık Google var, Google algoritmaları var,
yapay zeka var, basıyorsun tuşlara geliyor” şeklinde (bu iddiaların daha da
detayı var) birçok görüş beyan ettiklerinin şahidiyim. Aslında bu Armağan Kitap
çalışmasına keşke “Google'a rağmen bibliyografya neden önemli” başlıklı bir
makaleyi yetiştirebilseydim. Bunun için notlar da aldım ve almaya devam
ediyorum. İleriki bir tarihte bu görüşlerimi bir kitapçıkta açıklayacağım. Bu
dokümana çok önem veriyorum. Neticede bu 47 yıllık ve 700.000 künye derlemeye
ve sınıflandırmaya dayanan bir tecrübedir. Buradan gelen gözlemlerim var, “Know
How” var… Bu
paragraftaki anıları tabii ki Hasan Bey odaklı olarak, onun mentorlüğünün
getirdiği bir sonuç olarak yazdım.
***
Sitenin https://turkbibliography.com/ithaf/
sayfasında siteyi Hasan Bey’e ithaf ettim.
Sitenin https://turkbibliography.com/tesekkur/
sayfasında da Hocamıza Teşekkürüm yer almaktadır:
“Prof. Dr. Hasan Işın Dener (1943-2020)
1981 senesinde, 23 yaşındayken “bibliyografya aşığı” olarak, Ağustos
ayında master öğrenimi görmek için “Hocaların Hocası” bilim adamı Prof. Dr.
Hasan Işın Dener ile tanışmıştım. Hocam Hasan Işın Bey’e kaynakça tutkumdan söz
etmiş, kendisi de “gayretli olmamı” önemsemişti. Master öğrenimine kabul
edilişimde “gayret” etkeni sebebiyle, geniş ufku-bakış açısı zenginliği olan
Hasan Işın Bey’in önemli etkisinin olduğunu tahmin ediyorum. Eğer 1981
senesinde master öğrenimine kabul edilmeseydim belki de kaynakça yolum
tıkanacaktı. Kendisinin bilim adamı vasfı, sevgi insanı olması, hoşgörüsü ve
güleryüzü geçen 36 yıl boyunca beni hep çok etkilemiştir. Kaynakça
çalışmalarının önemi konusundaki değerbilirliğinden, çıkarsız desteği ve
ilgisinden hep güç aldım. “Bu gücü kendimde hissetmeseydim kaynakça işlerinde
bu kadar ileri gidebilir miydim?” benim için önemli bir sorudur. Samimiyetle
elimden tutan gerçek bilim adamına, sevgili hocama minnet ve şükranlarımı
sunarım.”
Bazı notlarım;
·
Hasan Beyle birlikte sadece 2 fotoğrafımız var.
·
Babası Prof. Dr. Hayri Dener’in Fatih’in Zeyrek
semtinde bir dönem ikamet ettiğini Hasan Bey’den duymuştum.
·
Telefonda uzun konuşmayı severdi.
·
Hatıralarımda hep pozitif, güleryüzlü bir insan
olması öne çıkıyor. Karamsarlık aşılamazdı.
·
1981-1984 dönemindeki gençliğimde bir keresinde
beni “Mütevazı olmalı” şeklinde uyarmıştı.
·
Hasan Bey, kendisinden beklemediğim olumsuz bir
davranışta hiçbir zaman bulunmadı. Böyle bir hatıram olmadı.
·
Metodoloji, bilim konusundaki bilgi birikimi de çok
zengindi.
·
Nevi şahsına münhasırdı.
·
Suadiye’deki evinde buluşmamız.
·
Müzik notaları eserleri olduğunu söylerdi
·
Elinde kağıtlara not alırken çok görmüşlüğüm
vardır. Bilim adamı olarak zihninin ne kadar işlek olduğuna kanıttır.
·
Kendisine 1993 yılında hazırladığım “Enfo Proje
Seçenekleri” adlı dokümanı yollamıştım bana sıklıkla bundan söz ederdi. Projeci
yönümden hoşlanırdı
·
Ortak yönlerimiz olduğunu birkaç kez
belirtmiştir.
·
Sözlüklere özel ilgi duyardı. Kütüphanesindeki
sözlüklerden söz ederdi.
·
Derslerini heyecanla anlatırdı. Çarpıcı bir
sunumu vardı.
·
Kalın çantasının ağırlığından olsa gerek, sol
omuzu biraz aşağı eğimliydi.
·
Hasan Bey evinde piyano çalarken dinlemiştim.
·
‘Kaynakçanın faydaları’ adlı bir doküman
hazırlamıştım (ki bu eseri kitap olarak yayınlatacağım) Kaynakçanın öneminin
devam ettiğini ama az sayıda profesyonel tarafından kullanıldığını söylerdi.
·
39 yıllık beraberlikte toplam 3.5 sene Ankara’da
bulundum. Bunun dışında Hasan Beyle son yıllarda daha fazla olmak üzere dönem
dönem telefonda görüştüm. İstanbul’da birkaç kere buluştum, Ankara’da 1-2 kere
evinde ziyaret ettim. “Gözden uzak olan gönülden de uzak olur” bir
atasözümüzdür. Ama Hasan Bey hep gönlümdeydi…
·
Hasan Bey kendisini öğrenci yetiştirmeye
adamıştı. Mükemmeliyetçiliği sebebiyle de yazsa da yayınlamıyordu. Bana “Sen
yazıyorsun” derdi. Yazıyorsam Hasan Bey sayesinde…
·
Yürüyen merdivende düşme tehlikesi atlattığını
kendisinden Temmuz 2018’de duymuştum.
·
“Çok sevgili Hocam merhaba, Eyüpsultan
Bibliyografyası kitabını ve Kaynakçanın Faydaları çoğaltma dokümanını biraz
önce PTT Kargo ile adresinize gönderdim.”. 31.10.2018. (Hasan Bey’e bir
mailim).
·
Amcası Halit Dener’in Süleymaniye
Kütüphanesi’nde müdürlük yaptığını Hasan Bey’den duymuştum. Sonra Halit Bey
hakkında bilgi sahibi olmak istedim. İstanbul Fatih Millet Kütüphanesi’nde de
müdürlük yaptığını öğrendim. Şahsen bu Kütüphane’ye çok yakın bir sokakta
dünyaya gelmişim. Tabiatıyla amcası ilgimi çekti. Amcası hakkında yaptığım
kaynakça: Halit Dener Derlemesi. 29.11.2016. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/05/halit-dener-derlemesi.html
·
“Bakış açısı” adıyla bir kitap ve “Yazdıklarından
seçilen alıntılar” konulu bir derleme dokümanı düşündüğümü Hasan Beyle mail
yoluyla paylaşmıştım; “Yazdıklarından seçilen alıntılar. Bu seçmeler tespit ve
öneri olarak sınıflandırılabilir. "Bakış Açısı" konulu hikayeler
derleyebilirsin.” "Bakış Açısı" konulu bir makale yazabilirsin.
"Bakış Açısı" konulu bir kaynakça hazırlayabilirim.”. (Hocamızın mail
adresine, 31.3.2016 tarihinde gönderdiğim metnin ekindeki Excel tablosundan
alıntıdır”
·
Trakya Üniversitesi Kütüphanesi Daire Başkanı
Recep Zogo’nun yayın yönetmenliğinde “Filibe:
Osmanlı mirası” adıyla kitap yayınlanmıştı. [1]
Kitabı edinip Hasan Bey’e kargo ile göndermiştim (Nisan 2016). Çünkü babası
Filibe doğumluydu.
·
2016 senesinde “Kitap Ansiklopedileri Kaynakçası
(Dünyada)” https://turkbibliography.com/id451 hazırlamıştım.
Telefonda da hocama bahsetmiştim. Kendisi bana Almanca bazı kaynaklardan ve
“Bibliographisches Institut“ adlı kuruluştan söz etmişti. 1 Haziran 2016
tarihinde de Hocamıza kaynakçayı maille göndermiştim.
“Bibliographisches Institut” hakkında
bilgilenmek için 3 ansiklopedi maddesini [2]
okumuştum. Bu Enstitünün özellikle sözlükler yayınladığını gözlemlemiştim.
“Hocamızın sözlük merakı için başvurduğu yayınlardan bir kısmı bu yayınevinkiler
olabilir” şeklinde düşünmüştüm.
·
Hocamızın kaynakçasını hazırlamıştım. [3] Bana
“eksik” dediydi. “160 civarında çalışmam
olması gerek” açıklamasını okumuştum. (İçinde: Dener, Hasan Işın: Kuru
Özgeçmişe Niyet, “Dere-Tepe Düz Gittim”e Kısmet. Anatolia: Turizm Araştırmaları
Dergisi, Cilt 21, Sayı 1, Bahar: 7-16, 2010.Prof. Dr. Hasan Işın Dener Özel
Sayısı, sayfa: 7.
Yukarıdaki kaynakta şahsi bibliyografyası hakkında
yazdıklarını bloğumda ayrıca yayınlamıştım [4]
Hocamızın kaynakçasını hazırlarken çeşitli yayınlarda
yer alan eserlerine ilişkin künyeleri derlemiştim.
Hocamızın kendi kaleminden; “Bütün bunları yazdıktan sonra,
“İyi de, tüm yapıtlarımın listesini ben nereden bileyim?” dersem, şaşıran olur
mu? Evet, 160 civarında çalışmam olması gerek. İlki 1965’te desek, 45 yıllık
dönemde gerçekleşmiş bir performans... Ama “say” deseniz hepsini sayamam, “bul”
deseniz hepsini bulamam.” (2010)”
Hasan Bey 1996 yılında Profesör olmuş. Eserlerinin
fotokopi olarak kopyalarını çektirip Profesör olma sürecinde YÖK’e ve Hacettepe
Üniversitesi’ne verdiğini duydum. Bunlara ulaşılabilirse mevcut kaynakçasına
ilave ederim.
·
Hasan
Bey’in sözlüklere çok önem verdiğini kendisinden duymuştum. Şahsi kütüphanesini
görme imkanım maalesef olmadı.
·
Hasan Bey’e 2018 yılında yayınlanan eserim “Eyüpsultan
Bibliyografyası”nı kargoyla göndermiştim. Kendisi Eyüp’te bir zamanlar
akrabalarının yaşadığından söz etmişti.
·
Ülkemiz şartlarında ‘Çılgınca’ sayılabilecek çalışmalar
yaparken beni anladı ve cesaretlendirdi. “Geniş görüşlü olduğu için anladı”
diye düşünmüşümdür. Hatıralarım bu yönde.
·
Son yıllarda kedilerden konuşurduk. İki kediyi
aynı anda evde barındırmamamı önermişti.
·
“Seninle projeler yaparız” demişti son yıllarda.
Maalesef mümkün olmadı. Uzak şehirlerde yaşıyor olmak buna ana etkendi.
·
Bir dönem 15 günde bir, çalışmalarıma ilişkin
vaziyet raporu paylaştırdım Hasan Beyle.
·
Hasan
Bey hatıraların yazımının öneminden bir makalesinde söz etmişti;
“Dolayısıyla, özellikle mesleki anılarınızı kaydedin. Kütüphaneciliğin
“ne kadar özel bilgi isteyen, ne kadar ihtisas birikimi içeren” bir bilim kolu olduğunu
ve sizin meslekî uğraşlarınızda ne kadar önemli olduğunuzu ‘damarlarınızdaki kanda’
bir hissedin! Hatta belki yazdıklarınızı kitaplaştırırsınız birgün... Başkaları
da yararlanır, paylaşmış olur. Nasıl mı yazacaksınız? Diyorum ya; işte iyi bir örnek
ortaya çıktı, Hilmi Çelik’in kitabıyla... İzin verin; o kitap, size bir başlangıç itilimi sağlayabiliyorsa
sağlasın!” [5].
Ben de Hocamızın tavsiyesini bir şekilde yerine getirmiş
oldum.
Buna vesile olan da ayrıca Onur Beydir (Koyuncu). Bu
sebeple kendisine teşekkür ederim. Aşağıdaki mesajı olmasaydı bu metni yazma
ihtimalim ufukta gözükmüyordu…
Onur Bey’in 17.3.2022 tarihli mailindeki notu bu
bakımdan paylaşmak isterim; “…hatta araya bir iki ufak hatıra sıkıştırırsanız,
editör olarak değil de kitabı ileride okuyacak bir okur olarak ben çok daha
fazla keyif alırdım şahsen.”
[1] (hazırlayan Mümin İsov.
Edirne : Trakya Üniversitesi, 2014. 142 s. Trakya Üniversitesi ; 158).
[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Bibliographisches_Institut ; https://de.wikipedia.org/wiki/Bibliographisches_Institut ; https://de.wikipedia.org/wiki/Bibliographisches_Institut_%26_F._A._Brockhaus ; https://catalog.loc.gov/vwebv/search?searchType=7&searchId=8604&maxResultsPerPage=100&recCount=100&recPointer=0&resultPointer=0&
linkinde Enstitü'nün 56 yayını listelenmiş.”. 1.6.2016
[3] Evvelce Hocam için kaynakçaları hazırlamıştım;
Prof. Dr. Hasan Işın Dener Kaynakçası (1)
Prof. Dr. Hasan Işın Dener Bibliography (1). 25.6.2010. https://turkbibliography.com/wp-content/uploads/2021/08/id646.pdf ; Prof. Dr. Hasan Işın Dener Hakkındaki
Yayınlar. 2016. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/04/prof-dr-hasan-isin-dener-hakkindaki.html ; Prof.
Dr. Hasan Işın Dener Kaynakçası. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/04/prof-dr-hasan-isin-dener-kaynakcasi.html
[4] (Prof.
Dr. Hasan Işın Dener'in bibliyografyası için kendi kaleminden bazı notlar.
2010. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2021/12/prof-dr-hasan-isn-denerin.html )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder