18 Şubat 2025 Salı

Hasan Beyle Bazı Hatıralarım

 

Hasan Beyle Bazı Hatıralarım





(Nisan 2014, Kuşadası)

Bülent Ağaoğlu

İstanbul, 24.10.2022

 

Gazetelerden birisinde 1981 yazında Hacettepe Üniversitesi Mezuniyet Sonrası Eğitim Fakültesi bünyesinde turizm masterı programı düzenlendiğine ilişkin ilanı görmüştüm. Trenle bir Ankara yolculuğundan sonra hiç bilmediğim Ankara‘da Beytepe Kampusuna varmıştım. O yıllarda Ankara‘ya trenin gidişi en az 11 saat sürüyordu. Ülkemizin tren sorunu gerçeği ile karşılaşmıştım. “Biz hangi yüzyılda yaşıyoruz” diye kendi kendime bu yolculuklar sırasında çok sorduğumu iyi hatırlıyorum. O yıllarda Beytepe florası çoraktı. İstanbul‘dan sonra benim için kasvetli bir atmosferdi. Böyle bir ruh hali içinde Turizm master programına başvuru için Beytepe’ye gelmiştim. İlk tanışmamızı Hasan Bey ile yapmış olmalıyım ki, hafızamda şu anda hocam var. Heyecanlı ve hızlı konuşan bir insanımdır. Master yapmak istememin altında yatan etkenlerden en önde geleni farklı bir iş yapma düşüncemdi. Klasik, bilinen kanallardan ilerlemek istemiyordum. Yaratıcı bir yön geliştirmek istiyordum. Hasan Beyle bu çerçevede tutkulu bir tanışma konuşması yaptığımı hatırlıyorum. Bu görüşme sırasında kendisinden sıcak bir yaklaşım görmüştüm, heyecanını belli etmişti, güleryüz göstermişti.

***

İlk tanıştığımızda 1981 yılında 38 yaşındaydı. İri cüssesi hemen dikkat çekiyordu.

Görüntüsü çok farklıydı. Kalın gözlük camları, beyaz saçlar, hızlı bir kavrayış, dinamizm… Tam bir bilim adamı profili çiziyordu. Böylesini hiç görmemiştim.

***

1981 yılından vefatına kadar olan beraberliğimizde yaşadıklarım, gördüklerim sebebiyle Hasan Bey hakkında en önemli değerlendirmelerimden birisi ruhunun çok özel olduğuydu. Ruhu ona hayat veriyordu, canlılık veriyordu, ruhu onun motoruydu, enerji kaynağıydı. Ağustos 1981’de kendisiyle tanıştığımda bu özelliğini hemen fark etmiştim. Araya mesafe koyan, kendisini erişilmez, ulaşılmaz şekilde konumlandıranlara hiç benzemiyordu.

Temmuz 1981’de tanıştığım Çelik Gülersoy’da da “çok özel ruh” özelliği fazlasıyla vardı… Hem de nasıl…))

Bir ay arayla 23 yaşımdayken ruhları çok özel olan 2 çok değerli insanla tanışma, sonrasında da onlarla birlikteliğimi ilerletme benim büyük şansımdı…

***

Hasan Bey master derslerimizden birisinde, potansiyeli olan birçok insanın, bilim disiplinini öğrenmedikleri için ortaya koydukları kitapların içerik olarak yetersiz kaldığını, karışık kağıt yığınları ortaya çıktığını söylemişti. Yazı çalışmalarımı yaparken bu sözü özellikle aklımdaydı.

***

Yüksek lisansımın ilk senesinde Turizm Bakanlığı‘nda yöneticilik yapmakta olan (rahmetli) Cahit Benövenli‘ye beni ‘Transandantal Meditasyon’ uygulamasına dahil olmam için göndermiştir. Sisteme üye olmuştum.

***

Bir keresinde 1981-1985 arasında Ankara’dan İstanbul‘a trenle dönerken beraber seyahat etmiştik. Bol bol konuşma imkanı bulmuştuk. O dönemde master tezimi hazırlıyordum. Kendisi de yazdığım taslak metni okumuş, benden bir kağıt istemişti. Yanımda teksir kağıdı vardı. Bu kağıda detaylı bir teşekkür yazdı. Bu teşekkür benim için önemli bir motivasyon unsuruydu.

***

Master öğrenimi sırasında, bizlere daktilo ettiği ders notlarını teksir olarak verirdi. Beytepe Kampüsündeki odasında da yığınla teksirler bulunurdu.

***

Hasan Bey öğrencisiyle birlikteyken onun bir arkadaşı gibiydi. Hatıralarımda bu özelliğine ilişkin çok enstantane var. Öğrenciler onun için çok önemliydi. Siz de kendinizi rahat hissederdiniz. Rahatlıkla öğreniminize ilişkin dertlerinizi, sıkıntılarınızı kendisine anlatabilirdiniz.

***

Ocak 1985 tarihli master tezimi hemen sonrasında birkaç ay içinde geliştirmiştim. Çelik Bey’in “Getir evladım bunu basalım” demesi üzerine TTOK (Turing) tarafından Kasım 1985’de kitap olarak yayınlanmıştı. Önsöz’ü de Hasan Bey yazmıştı. Kitabı Ankara’da Hasan Bey’e imzalı olarak sunmuştum. Eşi ve kızları da oradaydılar. Kızları küçüktü. “Aaa babamızın kitabı yok, öğrencisinin kitabı var” demişler ve hep birlikte gülüşmüştük…))

***

Kesikli olarak dört sene süren yoğun beraberliğimizde kendisinden yaşam dersleri alıyordum. Bir keresinde insanın çelişkili davranışları gösterebileceğini kendisinden öğrenmiştim. İnsan zaman içinde değişebilirdi, statik değildi. Bunu doğal karşılamalıydı. Bir insandan hep aynı, sabit davranışları beklememeliydi.

***

Bazı insanların da tuluatının kuvvetli, fakat içinin boş olabileceğini söylemişti. Görüntüye aldanmamalıydı. Bu tecrübe aktarımları bir genç için çok önemli olmalıydı. Hasan Bey bildiklerini komplekssiz bir şekilde paylaşan bir insandı.

***

Birkaç kez beraber yemek yedik: Galata Köprüsü‘nde bir balık lokantasında, Harbiye‘de bir muhallebicide vs.

***

Master tezimi kitap olarak yayınlamayı yanında çalıştığım Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu‘nun Genel Müdürü Çelik Gülersoy teklif etmişti. Ben de hemen kabul etmiştim. Hatta kendisinden tezi geliştirmem gerektiği sebebiyle Edirnekapı‘da kendisine ait boş duran Pembe Ev‘de çalışma talebinde bulunmuştum. Çelik Bey bunu kabul etmişti. Turing‘deki görevimi bizzat bu yapıda kendi kitabımın geliştirmek için sürdürüyordum. O zamanlar Müze olarak hizmet veren Kariye Camii’nin hemen yanında eski Türk evi tarzında döşenmiş, küçük ama çok güzel bir evde ‘Turizm İşletmeciliği’ konulu kaynakça için ilave künyeler buluyor ve bunları düzenliyordum.

Bu kitap bitme sürecindeyken Hasan Bey‘den önsöz rica ettim. “Bu benim için şereftir” diyerek kabul ettiğini hatırlıyorum. Sonra bu süreçte bir tarihte 1985 yılında İstanbul‘da Sirkeci‘de kaldığı otelde buluştuk. Bana yazdığı önsözü göstermişti. Belki de, bu önsözü yazmak için bu otele gelmişti sevgili Hocamız. “Ankara‘da normal iş ortamında aynı anda birçok konuya dağılabildiği için konsantre olamayabileceği düşüncesiyle bu otelde önsözü yazmak istemiştir” şeklinde düşünmüştüm. 3 sayfalık önsöz benim için teşvik edici ifadelerle doluydu. Önsözde, hazırladığım tezden yola çıkılarak yapılması gereken değerlendirme çalışmalarına işaret ediyordu. Tezin getirdiği veritabanı imkanlarından söz ediyordu. Bu değerlendirme çalışmalarını bizzat yapmayı çok düşünmüşümdür. Fakat aradan bunca yıl geçmesine rağmen halen mümkün olmadı.

Daha sonra Gülhane Parkı civarlarında yürüyüş yapmıştık.

Hocamla beraber olma sürecinde kendimi hep usta-çırak ilişkisi içinde hissettim.

***

Haziran 1983 tarihinde kısa dönemli askerlik görevimi tamamlamıştım. Daha sonra master tezi hazırlıklarına başlamıştım. Seyahat acenteleri üzerine bir tez yazmak için çalışıyordum. Aklıma gelen notları tez konum için dağınık bir şekilde daktilo ile tape etmiştim. Fakat bir türlü tezin olması gereken ana konusunu saptayamıyordum. Küçük kağıtlara birçok notlar alıyordum. Daha sonra bunları daktilo etmiştim. Ucu bucağı belli olmayan bir şekilde dağınık notlardı bunlar. Başlangıçta resmi tez hocam Hasan Bey değildi. Bir türlü işin içinden çıkamıyordum. Bu süreçte Hasan Bey’in destek göstermesini hiç unutmadım. Birkaç kez Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü‘ne gitmiştim. 25 yaşındaydım (1983). Henüz iş hayatına atılmamıştım. Sıkıntılı bir dönemdi. İstanbul‘dan gelip gidiyordum. Daha sonra resmi tez hocamla Hasan Bey önceden görüşmüş olabilir diye düşünüyorum, Hasan Bey benim gayriresmi tez danışmanım oldu. Bunu kendisi teklif etti. Karşılıklı görüşmelerle tezin konusunu daralttık. Burada bir tekniği öğrenmiştim: Tez çalışması muhakkak dar bir alanda yapılmalıydı. Çünkü resmi tez dönemi kısıtlı bir süreydi. Önümüzde sınırsız bir zaman süresi yoktu.

***

Hasan Beyin sahip çıkmasıyla danışmanlığında kritik bir süreç yola girmişti. “Sıfırı bir yapmak zordur‘ derler. Tez çalışmam da kendi çapımda benim için bir ilkti. O günleri çok iyi hatırlıyorum. İstanbul Fatih‘teki çalışma odamda nasıl sıkıntı çektiğim bugün gibi hafızamdadır.

***

Tez hazırlama sürecinde hazırladığım metinler için bir cumartesi günü 1984 yılında Hasan Bey‘in Beşevler‘deki evinde buluştuk. Öğleden sonra çok sıkı bir şekilde çalışma odasında büyük bir masada çalıştık. Yazdığım metin üzerinde süratli bir şekilde düzeltmeler ve yönlendirmeler yaptı. Tezimin taslağı üzerinde çok dikkatle, titizlikle, pratik bir şekilde çalışarak metni netleştirdi. Uzun anlatımlarımı metinlerin üzerini çizerek kısaltmalar yaptı. Rahatlamıştım. Bu 3-4 saatlik çalışma biçimi benim için hayatımın unutulmazları arasına girmişti. Bir bilim adamının tecrübesini öğrencisiyle paylaşması, ona yol göstermesi, önünü açması benim için büyük bir kazanımdı. Kendisinin desteğiyle bilimsel araştırma disiplinini öğrenmiş oldum.

Gerçek tez danışmanlığının ne olduğunu uygulamada görmüştüm. Bizzat taşın altına elini sokmuştu.

Evinde geçirdiğimiz birkaç saat benim için bir dönüm noktasıydı.

***

Bir keresinde akşamın geç vakti evinin balkonunda oturmuş sohbet ediyorduk. Trenler için optimizasyon teorisine ilişkin kendi buluşlarını kıvrak zekasıyla ve heyecanla anlatmıştı. İşte o sohbet sırasında bir bilim adamının nasıl olması gerektiğini, bilimin nasıl bir ince detaylarda yöntem gelişmeye bağlı olduğunu birebir anlamıştım. Benim için çok önemli bir anıdır.

2020 senesinde vefatına yakın yıllardan birisinde de Almanya’da trenlere ilişkin buluşundan dolayı ilgili Batı Almanya idaresinin kendisine ödül verdiğini bana söylemişti.

***

1981 -1987 arasında zaman zaman İstanbul‘da buluşmamız, 1 kez de rastlantı sonucu karşılaşmamız oldu.

Galata Köprüsü‘nün altında balık lokantası, oradan Sarayburnu gezisi, Sirkeci‘de kaldığı otel çevresinde tur, Suadiye üzerinden bir terzi dükkanına minibüs ile gidişimiz, daha sonra evleneceğim Asuman Ateş ile beraber yürürken Hasan Bey bir taksinin içinde seyahat ederken Saraçhane‘de İstanbul Belediyesi binası yakınında karşılaşmamız, sonra kendisinin taksiden inişi oradan bir pastaneye gidişimiz, sonrasında da Beyazıt Meydanı‘nda Çınaraltı çay bahçesi…

***

Esas alanı olan ekonominin sayısal tekniklerinde üstün performanslıdır. Bana da yüksek lisans ödevi olarak Cobb-Douglas Üretim fonksiyonu üzerine teknik bir çalışma vermişti. Kendi kişisel özeliklerimde, ayrıca o zamana kadar aldığım öğrenimde sayısal yöntemler kuvvetli olduğum bir alan değildi. Kaldığım Hacettepe Tıp Yurdu‘nda geceler boyu elimde hesap makinesi hesap işlerine boğulmuştum. O kadar bir yoğunlukta çalışmış olmalıyım ki, bir gün Hacettepe Hastanesi‘nin acil servisine gittim. Tansiyonum yüksek olduğunu söylemişlerdi. Ödev vererek öğrencinin kendisini zorlamasını sağlamak hocamızın bir yöntemiydi. Sonrasında kendisi bana “Benden kimseye zarar gelmez” demiş, bu ödevi bir şekilde düzene sokmuştuk. Bu süreçte alana ilişkin yetersizliğimi kendisine ifade ettiğimde “Kendini aşağılıyorsun, kendine küfür ediyorsun” şeklinde güven telkin etmişti.

***

1990 yılında bir gün o tarihe kadar tanışmadığım Nazmi Kozak, proje yapmakta olduğum PİAR Araştırma Şirketi‘nde çalışırken telefonla beni aramıştı. Daha sonra PİAR‘da görüşmüştük. Hasan Bey’in öğrencisiymiş. Benimle tanışmasını tavsiye etmiş. Daha sonra geçen yıllar boyunca Nazmi Bey ile arkadaş olduk. Birbirimizi destekledik. Bu olumlu gelişmeye Hasan Bey vesile olmuştur.

***

Master öğrenimim sırasında birkaç kez Beşevler‘deki evine gitmiştim. Evinin kapılarını öğrencilerine açardı hocamız. O zaman iki kızı da küçüktü, eşi Filiz Hanım da onlara eşlik ederdi.

***

Yapmak istediklerime değer verdi. Bu da bana cesaret aşıladı.

***

Hasan Bey, hoca-öğrenci ilişkisinde ideali uyguluyordu. Klasik hoca profili çizmiyordu. Sıcaklığıyla, samimiyetiyle sizin yanınızda olduğunu hissediyordunuz. Sosyal yaşamda da sizinle beraber olmak istiyordu. Bunu bir şekilde reddetmiyordu. Bu kendisinin bir yaşam biçimiydi.

***

Teatral bir etkinliğe dönüştürüyordu verdiği dersleri. Kendisinin bir gün sonra vereceği ders için akşamları özel olarak hazırlandığını kendisinden duymuştuk. Öğrencileri ile ilişkileri zamanının önemli bir kısmını alıyordu.

Verdiği derslerin sayısı çok ve aldığı zaman süresi de uzundu.

***

Geçmişimizde birçok bilim kültür insanı bulunduğundan söz edip, sanki böyle insanlar yokmuş gibi davranıldığını görüş olarak belirtmiştim. Hasan Bey de “evet var ama sayıları Batı’ya göre az” demişti. Hasan Bey haklıydı, hem de çok…

***

“Büyük Bilge“ Ve "Bilim Adamı" Prof. Dr. Hasan Işın Dener” başlıklı kitap hazırlığımı 3.12.2016 tarihinde tamamlayıp Hasan Beyle maille paylaşmıştım. Akabinde kitap olarak yayınlamak istediğimi Hocama söylemiştim. “Benden sonra” dediydi.

***

Maalesef ancak Hocamız vefat ettikten sonra, Mayıs 2021’de 47 yıllık çabamın toplamı olan 1700 kaynakçamı webde yayınlamaya başladım ( http://turkbibliography.com/ kamu yararına yönelik ticari amacı olmayan bir sitedir.). Tabiatıyla Hocama bu sistemi tamamlandığında haber veremedim bu benim için büyük bir hüzündür. Ondan aldığım manevi güçle eser vermeye devam etmeye çalışıyorum.

47 yıllık çaba sonunda, toplamda tek bibliyograf tarafından 1700 kaynakça üretimi (ve 700 bin künye derlenip tasnif edilmiş olması) sanırım dünyada ilk kez olmaktadır. Bu gerçeğin bilinmesinde adımın öne çıkmasından ziyade bunu ‘Hasan Bey’in gönülden desteğiyle bir Türk’ün yaptığının bilinmesini’ isterim.

Bu web sitesi ve diğer inceleme çalışmalarım, Hasan Bey’in ilk tanıştığım Temmuz 1981'den itibaren çalışmalarıma gösterdiği samimi, teşvik edici, yol gösterici, vizyoner desteğiyle hayat bulmuştur bunu özellikle belirtmek isterim.

Önemi ülkemizde gereken düzeyde maalesef kavranamayan kaynakça alanındaki çalışmalarıma devam etmem konusunda teşvik edici oldu, motive etti. İnternet döneminde de bu yaklaşımını değiştirmedi.

Bu noktaya kadar gelmemin çok önemli bir sebebi de sevgili Hasan Bey’le yaşadıklarımdır. Bunlar benim hiç unutamayacağım büyük hatıralardır. Hasan Beyle aynı şehirde beraberliğimizin süresi azdı, toplasak 3.5 sene… Ama bu kadarı bile ondan büyük etkilenmem için yetti. Sevgili Hocamın ruhu şad olsun, ismi ve yaptıkları unutulmasın. Yaşadıkça Hasan Bey'in hatıralarımdaki yere bana güç vermeye devam edecektir…

Daha sonra İstanbul'a döndüm ve kendi mücadelemle baş başa kaldım ara sıra telefonla görüşmelerimiz ve çeşitli yerlerde buluşmalarımız oldu, son 2-3 sene telefonlaşmalarımız çoğaldı kendi kozamı örmeye çalışırken Hasan Bey'in ruhunu hep gönlümde hissettim. Samimiyetle söylemeliyim ki Hasan Bey'in büyük ruhu olmasaydı kaynakça ve inceleme alanlarında bu kadar eser veremezdim.

***

Hasan Bey Amerika'ya giderken yaptığımız bir telefon görüşmesinde çalışmalarım için bana “Sen çığır açtın” demişti. Ben de kendisine bunun kapsamını sormamıştım. Akla gelen en yakın ihtimal kaynakça çalışmalarımla yapmaya çalıştıklarımla etkilediklerim olabilir…  Bunun senesi 2016 olabilir. Ayrıca bibliyografya çalışmalarımdan ve BİBTA adını verdiğim “Türkiye'nin Kaynakçaları” adlı Excel dosyasında mevcut 25 bin künye içeren eserimden söz ederken “Hazine” dediğini çok iyi hatırlıyorum. Hasan Bey bu yaklaşımları gösterirken, ülkemizde birçok insanın ki; bunlar eli kalem tutan, eser vermiş insanlar, kaynakça çalışmalarına “Bunun çağı geçti artık Google var, Google algoritmaları var, yapay zeka var, basıyorsun tuşlara geliyor” şeklinde (bu iddiaların daha da detayı var) birçok görüş beyan ettiklerinin şahidiyim. Aslında bu Armağan Kitap çalışmasına keşke “Google'a rağmen bibliyografya neden önemli” başlıklı bir makaleyi yetiştirebilseydim. Bunun için notlar da aldım ve almaya devam ediyorum. İleriki bir tarihte bu görüşlerimi bir kitapçıkta açıklayacağım. Bu dokümana çok önem veriyorum. Neticede bu 47 yıllık ve 700.000 künye derlemeye ve sınıflandırmaya dayanan bir tecrübedir. Buradan gelen gözlemlerim var, “Know How” var… Bu paragraftaki anıları tabii ki Hasan Bey odaklı olarak, onun mentorlüğünün getirdiği bir sonuç olarak yazdım.  

 

***

Sitenin https://turkbibliography.com/ithaf/ sayfasında siteyi Hasan Bey’e ithaf ettim.

Sitenin https://turkbibliography.com/tesekkur/ sayfasında da Hocamıza Teşekkürüm yer almaktadır:

“Prof. Dr. Hasan Işın Dener (1943-2020)

1981 senesinde, 23 yaşındayken “bibliyografya aşığı” olarak, Ağustos ayında master öğrenimi görmek için “Hocaların Hocası” bilim adamı Prof. Dr. Hasan Işın Dener ile tanışmıştım. Hocam Hasan Işın Bey’e kaynakça tutkumdan söz etmiş, kendisi de “gayretli olmamı” önemsemişti. Master öğrenimine kabul edilişimde “gayret” etkeni sebebiyle, geniş ufku-bakış açısı zenginliği olan Hasan Işın Bey’in önemli etkisinin olduğunu tahmin ediyorum. Eğer 1981 senesinde master öğrenimine kabul edilmeseydim belki de kaynakça yolum tıkanacaktı. Kendisinin bilim adamı vasfı, sevgi insanı olması, hoşgörüsü ve güleryüzü geçen 36 yıl boyunca beni hep çok etkilemiştir. Kaynakça çalışmalarının önemi konusundaki değerbilirliğinden, çıkarsız desteği ve ilgisinden hep güç aldım. “Bu gücü kendimde hissetmeseydim kaynakça işlerinde bu kadar ileri gidebilir miydim?” benim için önemli bir sorudur. Samimiyetle elimden tutan gerçek bilim adamına, sevgili hocama minnet ve şükranlarımı sunarım.”

Bazı notlarım;

·         Hasan Beyle birlikte sadece 2 fotoğrafımız var.

·         Babası Prof. Dr. Hayri Dener’in Fatih’in Zeyrek semtinde bir dönem ikamet ettiğini Hasan Bey’den duymuştum.

·         Telefonda uzun konuşmayı severdi.

·         Hatıralarımda hep pozitif, güleryüzlü bir insan olması öne çıkıyor. Karamsarlık aşılamazdı.

·         1981-1984 dönemindeki gençliğimde bir keresinde beni “Mütevazı olmalı” şeklinde uyarmıştı.

·         Hasan Bey, kendisinden beklemediğim olumsuz bir davranışta hiçbir zaman bulunmadı. Böyle bir hatıram olmadı.

·         Metodoloji, bilim konusundaki bilgi birikimi de çok zengindi.

·         Nevi şahsına münhasırdı.

·         Suadiye’deki evinde buluşmamız.

·         Müzik notaları eserleri olduğunu söylerdi

·         Elinde kağıtlara not alırken çok görmüşlüğüm vardır. Bilim adamı olarak zihninin ne kadar işlek olduğuna kanıttır.

·         Kendisine 1993 yılında hazırladığım “Enfo Proje Seçenekleri” adlı dokümanı yollamıştım bana sıklıkla bundan söz ederdi. Projeci yönümden hoşlanırdı

·         Ortak yönlerimiz olduğunu birkaç kez belirtmiştir.

·         Sözlüklere özel ilgi duyardı. Kütüphanesindeki sözlüklerden söz ederdi.

·         Derslerini heyecanla anlatırdı. Çarpıcı bir sunumu vardı.

·         Kalın çantasının ağırlığından olsa gerek, sol omuzu biraz aşağı eğimliydi.

 

·         Hasan Bey evinde piyano çalarken dinlemiştim.

 

·         ‘Kaynakçanın faydaları’ adlı bir doküman hazırlamıştım (ki bu eseri kitap olarak yayınlatacağım) Kaynakçanın öneminin devam ettiğini ama az sayıda profesyonel tarafından kullanıldığını söylerdi.

 

·         39 yıllık beraberlikte toplam 3.5 sene Ankara’da bulundum. Bunun dışında Hasan Beyle son yıllarda daha fazla olmak üzere dönem dönem telefonda görüştüm. İstanbul’da birkaç kere buluştum, Ankara’da 1-2 kere evinde ziyaret ettim. “Gözden uzak olan gönülden de uzak olur” bir atasözümüzdür. Ama Hasan Bey hep gönlümdeydi…

 

·         Hasan Bey kendisini öğrenci yetiştirmeye adamıştı. Mükemmeliyetçiliği sebebiyle de yazsa da yayınlamıyordu. Bana “Sen yazıyorsun” derdi. Yazıyorsam Hasan Bey sayesinde…

 

·         Yürüyen merdivende düşme tehlikesi atlattığını kendisinden Temmuz 2018’de duymuştum.

 

·         “Çok sevgili Hocam merhaba, Eyüpsultan Bibliyografyası kitabını ve Kaynakçanın Faydaları çoğaltma dokümanını biraz önce PTT Kargo ile adresinize gönderdim.”. 31.10.2018. (Hasan Bey’e bir mailim).

 

·         Amcası Halit Dener’in Süleymaniye Kütüphanesi’nde müdürlük yaptığını Hasan Bey’den duymuştum. Sonra Halit Bey hakkında bilgi sahibi olmak istedim. İstanbul Fatih Millet Kütüphanesi’nde de müdürlük yaptığını öğrendim. Şahsen bu Kütüphane’ye çok yakın bir sokakta dünyaya gelmişim. Tabiatıyla amcası ilgimi çekti. Amcası hakkında yaptığım kaynakça: Halit Dener Derlemesi. 29.11.2016. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/05/halit-dener-derlemesi.html

 

·         “Bakış açısı” adıyla bir kitap ve “Yazdıklarından seçilen alıntılar” konulu bir derleme dokümanı düşündüğümü Hasan Beyle mail yoluyla paylaşmıştım; “Yazdıklarından seçilen alıntılar. Bu seçmeler tespit ve öneri olarak sınıflandırılabilir. "Bakış Açısı" konulu hikayeler derleyebilirsin.” "Bakış Açısı" konulu bir makale yazabilirsin. "Bakış Açısı" konulu bir kaynakça hazırlayabilirim.”. (Hocamızın mail adresine, 31.3.2016 tarihinde gönderdiğim metnin ekindeki Excel tablosundan alıntıdır”

 

·         Trakya Üniversitesi Kütüphanesi Daire Başkanı Recep Zogo’nun yayın yönetmenliğinde “Filibe: Osmanlı mirası” adıyla kitap yayınlanmıştı. [1] Kitabı edinip Hasan Bey’e kargo ile göndermiştim (Nisan 2016). Çünkü babası Filibe doğumluydu.

 

·         2016 senesinde “Kitap Ansiklopedileri Kaynakçası (Dünyada)” https://turkbibliography.com/id451 hazırlamıştım. Telefonda da hocama bahsetmiştim. Kendisi bana Almanca bazı kaynaklardan ve “Bibliographisches Institut“ adlı kuruluştan söz etmişti. 1 Haziran 2016 tarihinde de Hocamıza kaynakçayı maille göndermiştim.

 

“Bibliographisches Institut” hakkında bilgilenmek için 3 ansiklopedi maddesini [2] okumuştum. Bu Enstitünün özellikle sözlükler yayınladığını gözlemlemiştim. “Hocamızın sözlük merakı için başvurduğu yayınlardan bir kısmı bu yayınevinkiler olabilir” şeklinde düşünmüştüm.

 

·         Hocamızın kaynakçasını hazırlamıştım. [3] Bana “eksik” dediydi. “160 civarında çalışmam olması gerek” açıklamasını okumuştum. (İçinde: Dener, Hasan Işın: Kuru Özgeçmişe Niyet, “Dere-Tepe Düz Gittim”e Kısmet. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt 21, Sayı 1, Bahar: 7-16, 2010.Prof. Dr. Hasan Işın Dener Özel Sayısı, sayfa: 7.

 

Yukarıdaki kaynakta şahsi bibliyografyası hakkında yazdıklarını bloğumda ayrıca yayınlamıştım [4]

Hocamızın kaynakçasını hazırlarken çeşitli yayınlarda yer alan eserlerine ilişkin künyeleri derlemiştim.

 

Hocamızın kendi kaleminden; “Bütün bunları yazdıktan sonra, “İyi de, tüm yapıtlarımın listesini ben nereden bileyim?” dersem, şaşıran olur mu? Evet, 160 civarında çalışmam olması gerek. İlki 1965’te desek, 45 yıllık dönemde gerçekleşmiş bir performans... Ama “say” deseniz hepsini sayamam, “bul” deseniz hepsini bulamam.” (2010)”

 

Hasan Bey 1996 yılında Profesör olmuş. Eserlerinin fotokopi olarak kopyalarını çektirip Profesör olma sürecinde YÖK’e ve Hacettepe Üniversitesi’ne verdiğini duydum. Bunlara ulaşılabilirse mevcut kaynakçasına ilave ederim.

 

·         Hasan Bey’in sözlüklere çok önem verdiğini kendisinden duymuştum. Şahsi kütüphanesini görme imkanım maalesef olmadı.

 

·         Hasan Bey’e 2018 yılında yayınlanan eserim “Eyüpsultan Bibliyografyası”nı kargoyla göndermiştim. Kendisi Eyüp’te bir zamanlar akrabalarının yaşadığından söz etmişti.

 

·         Ülkemiz şartlarında ‘Çılgınca’ sayılabilecek çalışmalar yaparken beni anladı ve cesaretlendirdi. “Geniş görüşlü olduğu için anladı” diye düşünmüşümdür. Hatıralarım bu yönde.

 

·         Son yıllarda kedilerden konuşurduk. İki kediyi aynı anda evde barındırmamamı önermişti.

 

·         “Seninle projeler yaparız” demişti son yıllarda. Maalesef mümkün olmadı. Uzak şehirlerde yaşıyor olmak buna ana etkendi.

 

·         Bir dönem 15 günde bir, çalışmalarıma ilişkin vaziyet raporu paylaştırdım Hasan Beyle.

 

·         Hasan Bey hatıraların yazımının öneminden bir makalesinde söz etmişti;

“Dolayısıyla, özellikle mesleki anılarınızı kaydedin. Kütüphaneciliğin “ne kadar özel bilgi isteyen, ne kadar ihtisas birikimi içeren” bir bilim kolu olduğunu ve sizin meslekî uğraşlarınızda ne kadar önemli olduğunuzu ‘damarlarınızdaki kanda’ bir hissedin! Hatta belki yazdıklarınızı kitaplaştırırsınız birgün... Başkaları da yararlanır, paylaşmış olur. Nasıl mı yazacaksınız? Diyorum ya; işte iyi bir örnek ortaya çıktı, Hilmi Çelik’in kitabıyla... İzin verin;  o kitap, size bir başlangıç itilimi sağlayabiliyorsa sağlasın!” [5].

 

Ben de Hocamızın tavsiyesini bir şekilde yerine getirmiş oldum.

 

Buna vesile olan da ayrıca Onur Beydir (Koyuncu). Bu sebeple kendisine teşekkür ederim. Aşağıdaki mesajı olmasaydı bu metni yazma ihtimalim ufukta gözükmüyordu…

 

Onur Bey’in 17.3.2022 tarihli mailindeki notu bu bakımdan paylaşmak isterim; “…hatta araya bir iki ufak hatıra sıkıştırırsanız, editör olarak değil de kitabı ileride okuyacak bir okur olarak ben çok daha fazla keyif alırdım şahsen.”

 

 



[1] (hazırlayan Mümin İsov.  Edirne : Trakya Üniversitesi, 2014. 142 s. Trakya Üniversitesi ; 158).

 

[3] Evvelce Hocam için kaynakçaları hazırlamıştım;

Prof. Dr. Hasan Işın Dener Kaynakçası (1) Prof. Dr. Hasan Işın Dener Bibliography (1). 25.6.2010. https://turkbibliography.com/wp-content/uploads/2021/08/id646.pdf ;  Prof. Dr. Hasan Işın Dener Hakkındaki Yayınlar. 2016. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/04/prof-dr-hasan-isin-dener-hakkindaki.html ; Prof. Dr. Hasan Işın Dener Kaynakçası. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/04/prof-dr-hasan-isin-dener-kaynakcasi.html

[4] (Prof. Dr. Hasan Işın Dener'in bibliyografyası için kendi kaleminden bazı notlar. 2010.  https://bulentagaoglu.blogspot.com/2021/12/prof-dr-hasan-isn-denerin.html )


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder