Bizim müzenin müdürü
İlber Ortaylı
Milliyet Pazar,
12.2.2006
https://www.milliyet.com.tr/pazar/bizim-muzenin-muduru-146172
O tarihte doktora yapan kimse çok azdı. Hele üniversite öğretim üyeliğini
hedeflemeyen bir müze küratörünün doktora ile uğraşması alışılmış bir manzara
sayılmazdı. Sanat tarihi talebesi ve asistanından tutun da üniversitenin
kıdemli tarih profesörüne kadar Topkapı Sarayı'na devam eden araştırmacıların hepsi Filiz Çağman'ın,
bu genç ve zarif bilginin önerileriyle ufuklarının genişlediğini itiraf
ederler. Doğrusu yaşından
beklenmeyecek bir bilgi birikimine sahipti. Uzman bizim memleketimizde az
rastlanan bir fanidir. Daha çok ezbere konuşmaya ve üfürmeye meraklıyızdır.
Çağman eski yazmaları tanıyor, kendisine müracaat edenleri yönlendiriyor ve
sorunlarını çözüyordu. Bilim yeni sorunların ortaya konması demektir. Bir
noktada tıkanıp kalan verimli olamaz. Filiz Çağman, Osmanlı-İran edebi
metinleri ve minyatürlerini birlikte değerlendirmekte hakikaten az rastlanan uzmanlardandır. Ama o
kadarla sınırlı değil; önüne ister Venedik kumaşı koyun, ister Leipzig dokuması
ya da porselen; hem künyesini tespit eder hem de kumaşı akrabasıymış gibi size
tarif eder. Zengin yapılı ve çeşitli ünlü müzesini cam ve madeni eşyası, ahşabı
ve kağıdıyla bu kadar iyi değerlendiren ve tanıyan bir başka büyük müze müdürü
sadece Leningrad Hermitaj Müzesi'nin genel müdürü Bilimler Akademisi üyesi
Profesör Piyotrovski'dir. Üniversite yıllarımda Topkapı Sarayı ile ciddi olarak ilgilenmeye
başladığımda, Filiz Çağman Yazma Eserler Bölümü'nün sorumlusuydu. Filiz Çağman'ın malzemeye hakimiyetinin sonsuzluğunu
Londra'yı sarsan ama gerçekten sarsan ünlü "Türkler" sergisinin
hazırlanışında gördük. İlk defadır ki, Türk küratörlerin hazırladığı katalog
beynelmilel alanda tüm müzecilerin başvurduğu, örnek olarak seçtiği ve içindeki
malzemeye göre sergi tasarladıkları bir kaynak oldu. Şahsen birtakım yabancı
sergi başvurularına; "Türkler sergisinin kataloğunu kopya etmekten
vazgeçin" diyoruz.Filiz Çağman doktorasını şair Nizami'nin
resimlendirilmiş ve Karakoyunlular dönemine ait önemli bir eser olan
"Hamse-i Nizami"si üzerine yaptı. Bu eseri hazırlamak bizde
alışıldığı üzere, sadece minyatürlere bakıp tarif edip değerlendirmekle olacak
gibi değildir. Resmin yanındaki metni de okuyup anlayabilmek lazımdır.
Resimlerine baktığın dönemin insanlarının yazdığını anlayarak sanat tarihi
yapmak henüz az sayıdaki Allah'ın kulu tarafından yerine getirilen bir
vecibedir. Doktor Çağman'ın Nurhan Atasoy ve yakın arkadaşı Dr. Zeren Tanındı
ile hazırladığı minyatür ve resim üzerine eserleri halen değerini korumaktadır.
Şu anda gene Zeren Tanındı ile Topkapı Sarayı'ndaki Firdevsi, Nizami gibi büyük
şairlerin eserlerini süsleyen minyatürler üzerine zengin bir kataloğu
tamamlamıştır. İnşallah birileri himmet eder de basılır. Malzemesine hakim
Filiz Çağman Edirnelidir. Rumeli'nin Osmanlı kültürünü her haliyle etiketi,
hicvi, ciddiyeti ile temsil eder. Edebiyat Fakültesi'ndeki öğrenim
yıllarını boşuna geçirmeyen nadir öğrencilerden olduğu açıktır. Roman okur gibi
birtakım el yazmalarını okumak için demek ki, ille de Osmanlı toplumunda
doğmuş, yaşamış ve okula gitmiş olmak gerekmiyor. Cumhuriyet nesilleri içinde eski
metinlere hakim Mehmet İpşirli, Mehmet Genç, Günay Kut, merhum Ali Alpaslan,
Uğur Derman, Özer Genç, Feridun Emecen, Murat Bardakçı, Mübahat Kütükoğlu ve
daha genç kuşaktan Ali Akyıldız gibi bir alay kadar kalabalık değilse de, bir
bölük oluşturabilecek insanlarımızın arasında kuşkusuz Filiz Çağman vardır.
Biraz merak ve disiplin dedelerin mirasını hakkıyla değerlendirmemizi
sağlar.Sekiz yıl boyu bürokrasiyle, imkansızlıklarla, parasızlıkla boğuşarak
koca müzeyi yönetti. Perşembe günü emeklilik yılından sonraki ilk doğum gününü
kutladık. Belli ki, her şeye rağmen bir Topkapı Sarayı Müzesi ve benim Enderun
halkı dediğim işine gönül vermiş saray uzmanları vardır. Filiz Çağman o camiayı
hakkıyla temsil etmiştir. Topkapı Sarayı'nın hiçbir şeyi olmasa ismi vardır.
Dünyanın büyük müzelerinden olduğunu dışarıdaki büyük müzelerle temaslarımda
daha iyi görüyorum. Bunun bilincinde olan müzeciler ve müzeseverleri her şeyden
çok takdir etmeliyiz. Takdir etmeliyiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder