"Türkçe kaç bin yıllıktır" konusunda bazı kaynaklar;
1
Türkçe'nin de dahil olduğu Trans-Avrasya dillerinin kökeni
bulundu
11/11/2021 10:11
Aralarında Türkçe, Japonca, Korece, Moğolca gibi dillerin de
bulunduğu “Trans-Avrasya” dil ailesinin kökeni hakkında bugüne kadar yapılmış
en büyük araştırma tamamlandı. Buna göre bu diller, bundan 9 bin yıl önce
bugünkü Çin’in kuzey doğu bölgesinden yayılmaya başladı.
Buz çağının sona ermesi ve bu bölgedeki buzulların daha
kuzeye çekilmesiyle birlikte, bugünkü kuzeydoğu Çin’de ve Moğolistan’ın iç
kesimlerinde insanlar tarım yapmaya başladı, bu arada bugün 98 farklı dile
dönüşen ve çok geniş bir coğrafyada konuşulan “Trans-Avrasya” dil ailesi de
gelişti.
The Guardian'daki habere göre, araştırmalar, modern Japonca,
Korece ve Türkçe'yi içeren dil ailesini büyük ölçüde tarım nedeniyle
yayıldığını ortaya koyuyor.
Dilbilimsel, genetik ve arkeolojik kanıtları birleştiren bir
araştırma, modern Japonca, Korece, Türkçe ve Moğolca dahil olmak üzere bu dil
ailesinin kökenlerini ve bu dilleri konuşan insanları, yaklaşık 9 bin yıl önce
kuzeydoğu Çin'de bir bölgede yaşayan darı çiftçilerine kadar takip etti.
YÜZ MİLYONLARCA İNSANIN ORTAK BİR GENETİK ATASI VAR
Dün açıklanan bulgular, araştırmacıların 8 bin kilometreden
fazlasına uzanan bir alanda Trans -Avrasya dillerini konuşan yüz milyonlarca
insanın ortak bir genetik atasını belgeledi.
Bulgular, insanlığın buzul çağından sonra tarımı
benimsemesinin dünyanın belli başlı bazı dil ailelerinin yayılmasını nasıl
sağladığı gösteriyor. Darı, avcı-toplayıcılar tarımsal bir yaşam tarzına
geçerken önemli bir erken üründü.
Korece, Japonca, Avrupa, Anadolu, Orta Asya ve Sibirya'nın
bazı bölgelerinde çeşitli Türk dilleri, Mançurya ve Sibirya'da çeşitli Moğol
dilleri ve çeşitli Tunguz dilleri dahil olmak üzere 98 Trans-Avrasya dili
bulunuyor.
Bu dil ailesinin başlangıcı, Çin'in Liaoning ve Jilin
eyaletlerini ve İç Moğolistan bölgesini kapsayan bir alan olan Liao Nehri
vadisindeki Neolitik darı çiftçilerine kadar uzanıyor. Bu çiftçiler binlerce
yıl boyunca kuzeydoğu Asya'da ilerlerken, mirasçılarının dilleri kuzeye ve
batıya, Sibirya'ya ve bozkırlara, doğuya, Kore yarımadasına ve deniz üzerinden
Japon takımadalarına yayıldı.
Araştırma, modern halklar ve kültürler için karmaşık
başlangıçların altını çizdi.
Arkeolinguistik araştırma grubunun lideri karşılaştırmalı
dilbilimci Martine Robbeets, “Birinin dilinin, kültürünün veya halkının
köklerinin mevcut ulusal sınırların ötesinde olduğunu kabul etmek, bazı
insanların henüz yapmaya hazır olmadığı bir tür kimlik teslimidir” dedi. Max
Planck İnsanlık Tarihi Bilimi Enstitüsü'nden ve Nature dergisinde yayınlanan
çalışmanın baş yazarlığını yapıyor.
"Japonya, Kore ve Çin gibi güçlü uluslar genellikle tek
bir dili, tek bir kültürü ve tek bir genetik profili temsil ediyor olarak
resmedilir. Ancak milliyetçi gündemleri olan insanları rahatsız eden bir
gerçek, Asya'dakiler de dahil olmak üzere tüm dillerin, kültürlerin ve
insanların birbirine karışmış olması” dedi.
Araştırmacılar, 98 dil için bir kelime bilgisi kavramları
veri seti tasarladılar, tarımla ilgili kalıtsal kelimeler için bir öz belirledi
ve bir dil aile ağacı oluşturdu.
Arkeolog ve çalışmanın ortak yazarı Mark Hudson,
araştırmacıların Çin, Japonya, Kore yarımadası ve Rusya'nın uzak doğusundaki
255 arkeolojik alandan gelen verileri incelediklerini ve çanak çömlek, taş
aletler ve bitki ve hayvan kalıntıları gibi eserlerdeki benzerlikleri değerlendirdiklerini
söyledi. Ayrıca, çeşitli yerlerden 269 antik mahsul kalıntısının tarihlerini de
hesaba kattı.
ÖNCE KORE YARIMADASINA, ORADAN JAPONYA'YA
Araştırmacılar kuzeydoğu Çin'deki bu çiftçilerin pirinç,
buğday ve darı üretimini milattan önce 1300'lerde Kore yarımadasına, milattan
sonra 1000'lerde de Japonya'ya geçirdiğini tespit etti.
Araştırmacılar, 23 kişinin antik kalıntıları üzerinde
genomik analizler yaptı ve 9 bin 500 yıl kadar önce Kuzey ve Doğu Asya'da
yaşayan diğer insanlara ait mevcut verileri inceledi.
Modern Çin dillerinin kökenleri, benzer bir şekilde olsa da,
darı üretiminin de dahil olduğu bir şekilde birbirinden bağımsız olarak ortaya
çıktı. Robbeets, Trans-Avrasya dillerinin atalarının Liao vadisinde süpürge
darısı yetiştirirken, Çin-Tibet dil ailesinin oluşturanların Çin'in Sarı Nehir
bölgesinde kabaca aynı zamanda cin darısı yetiştirdiğini ve ayrı bir dil
dağılımının yolunu açtığını söyledi.
Güncelleme:
11/11/2021 13:37
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder