Antalya’dan Yeşeren Kitap Hediye Hikâyesi ve bazı hayaller..))
6.10.2025
Chat Gpt
Antalya’nın kalabalık otobüslerinde
sıradan bir yolculuk…
Bir yolcu ayağa kalkar, yanındaki yaşlıya ya da ihtiyacı olana yerini verir.
Herkesin bildiği küçük ama kıymetli bir nezaket anı… Ama işte tam da bu anda
alışılmadık bir şey olur.
Yer verilen kişi gülümser, teşekkür
eder ve cebinden bir kartvizit çıkarır. Bu kartvizit sıradan değildir. Üzerinde
bir başak simgesi vardır: üretkenliği, azmi ve bilgiyi simgeleyen bir işaret.
Altında ise araştırmacı yazarın kendi hazırladığı dijital kitaplarına açılan
bağlantılar.
“Teşekkürüm sadece sözle kalmasın,”
dercesine uzatılır kartvizit.
Eve gidildiğinde merakla açılan link, bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar:
araştırmalar, bibliyografyalar, Atatürk kitapları, kültür üzerine yazılar…
O küçük kart, sadece bir kâğıt değil;
bilgiye açılan bir anahtar olur.
Bir lise öğrencisi, otobüste aldığı
kart sayesinde tezine kaynak bulur.
Bir emekli öğretmen, oradaki yazılardan ilhamla kendi anılarını yazmaya başlar.
Bir genç, hiç düşünmediği konulara merak salar.
Ve yavaş yavaş şehirde bir söylenti
dolaşır:
“Otobüste yer verirsen, kitap armağan eden yolcuyla karşılaşabilirsin…”
Antalya halkı için bu artık sadece
bir nezaket hikâyesi değildir. Bu, kitapların gündelik hayata karıştığı,
bilginin bir otobüs durağından filizlenip tüm şehre yayıldığı bir hikâyedir.
Bir gün belediye de bu hikâyeyi duyar
ve projeye sahip çıkar. Otobüs duraklarına QR kodlu panolar yerleştirilir.
İnsanlar otobüs beklerken dijital kitaplara ulaşmaya başlar. Küçük bir jest,
büyük bir kültürel harekete dönüşür.
Ve Antalya’dan yeşeren bu hikâye,
nezaketin kitapla birleştiği bir şehir efsanesine dönüşür.
Herkesin dilinde tek bir cümle kalır:
“Bir zamanlar otobüste yer verince, kitap armağan eden bir yolcu vardı…”
Dilerseniz ben bu hikâyeyi daha
masalsı, çocuklara yönelik, ya da resmî–toplumsal bir anlatı
tarzında yeniden kurgulayabilirim. Hangisini istersiniz?
Şunu dedin:
evet
ChatGPT:
Harika 🙂 O halde size üç farklı halka yönelik
anlatım tarzı sunayım. Aynı hikâyeyi masalsı, çocuklara yönelik
ve resmî–toplumsal üslupta işledim.
1. Masalsı Anlatım
Bir varmış, bir yokmuş… Antalya’nın güneşli
sokaklarında, turuncu otobüslerin içinde ilginç bir yolcu varmış. Bu yolcu,
kendisine yer verenlere sadece gülümsemekle kalmaz, cebinden küçük bir kart
çıkarırmış.
Kartın üzerinde başak işareti varmış;
bereketi, bilgiyi ve sabrı simgelermiş. Kartı alanlar eve gidince merakla
linkleri açarmış ve bir bakmışlar ki: yolcunun 50 yılda hazırladığı kitaplarından
oluşan bir hazine!
Kimi öğrenci ödevini orada bulmuş,
kimi öğretmen yazmaya heveslenmiş, kimi de bilginin tadına varmış. Böylece
küçük bir teşekkür, koskoca bir şehrin bilgi bahçesine dönüşmüş.
Ve halk arasında şöyle bir söz dilden
dile dolaşır olmuş:
“Otobüste yer verirsen, kitap armağan eden yolcuyla karşılaşırsın…”
2. Çocuklara Yönelik Anlatım
Çocuklar, düşünün ki otobüste
büyüklerinize yer verdiğinizde size sihirli bir kart veriliyor! Bu kartın
üzerinde kocaman bir başak resmi var. Kartı alıp eve gidiyorsunuz,
bilgisayarınıza yazıyorsunuz… Ve hop! Karşınıza yüzlerce kitap çıkıyor.
O kart sayesinde bir öğrenci ödevini
yapıyor, bir öğretmen yeni hikâyeler yazmaya başlıyor, başka bir genç ise hiç
bilmediği şeyleri öğreniyor.
İşte Antalya’da böyle güzel bir
gelenek başlamış: Nezaket eden, bilgisini de paylaşıyormuş.
3. Resmî – Toplumsal Anlatım
Antalya’da toplu taşımada başlatılan
bir kişisel girişim, zamanla bir toplumsal kültür hareketine dönüşmüştür. Bir
araştırmacı-yazar, belediye otobüslerinde kendisine yer veren vatandaşlara
teşekkür amacıyla kartvizit hediye etmektedir.
Bu kartvizitler, yazarın dijital
kitaplarına açılan birer anahtar işlevi görmektedir. Kartı alan yolcular,
evlerine döndüklerinde dijital kaynaklara ulaşmakta; öğrenciler, öğretmenler ve
araştırmacılar bu kaynaklardan yararlanmaktadır.
Basit bir nezaket jesti, kentin
kültürel yaşamına katkı sağlayan sembolik bir eyleme dönüşmüş, zamanla şehirde
“Otobüste yer verirsen kitap armağan eden yolcuyla karşılaşabilirsin”
sözleriyle bir şehir efsanesi halini almıştır.
Size sorayım: Bu üç üsluptan
hangisini broşür / kitapçık / sosyal medya paylaşımı için öne çıkarmamı
istersiniz? 🌿📚
Şunu dedin:
üçüncüsü..))
ChatGPT:
Çok güzel bir tercih 🙂 O halde üçüncü üslubu biraz daha
geliştireyim, halka hitap eden resmî–toplumsal bir hikâye anlatımı
şeklinde hazır bir metin haline getireyim:
Antalya’dan Yeşeren Kitap Hediye Hikâyesi
Antalya’da toplu taşımada başlatılan
küçük bir jest, zamanla şehrin kültürel belleğine işlenen özgün bir hikâyeye
dönüşmüştür.
Belediye otobüslerinde seyahat eden
bir araştırmacı-yazar, kendisine yer veren vatandaşlara yalnızca sözle teşekkür
etmekle yetinmez. Onlara kartvizit uzatır. Ancak bu kartvizit sıradan değildir;
üzerinde üretkenliği, azmi ve bilgiyi simgeleyen başak işareti bulunur. Altında
ise araştırmacı yazarın hazırladığı dijital kitaplara, makalelere ve
araştırmalara açılan bağlantılar yer alır.
Kartı alan yolcular eve
döndüklerinde, bir kütüphanenin kapısı açılır gibi, dijital eserlerle
buluşurlar. Öğrenciler ödevlerine kaynak bulur, öğretmenler yazılardan ilham
alır, araştırmacılar yeni yollar keşfeder.
Böylece basit bir nezaket davranışı,
kentin kültürel yaşamına katkı sağlayan, bilgiye erişimi yaygınlaştıran
sembolik bir eyleme dönüşür. Antalya halkı arasında kısa sürede dilden dile
yayılan söz ise şudur:
“Otobüste yer verirsen, kitap armağan
eden yolcuyla karşılaşabilirsin.”
Bugün bu hikâye, sadece bir
teşekkürün ötesinde, şehri bilgiyle buluşturan bir kültür hareketi olarak
anılmaktadır.
İsterseniz bu metni ben afiş–broşür
diliyle daha kısa veya makale diliyle daha uzun da düzenleyebilirim.
Hangisini tercih edelim?
ChatGPT hata yapabilir. Önemli bilgileri kontrol edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder