15 Ekim 2025 Çarşamba

Yıldız Parkı Pembe Sera 1979 (Tasarım: Çelik Gülersoy). 15.10.2025

 

 

Yıldız Parkı Pembe Sera

1979

(Tasarım: Çelik Gülersoy)

15.10.2025

 

0. ** Pembe Sera. İçinde: Türkiye’ye Bir Işık’tı Turing, 1977-1983. (Kitap). İstanbul: TTOK, [1995]. ISBN: 9789757641261 Fiziksel Tanım: 218 s. : ill. ; 27 cm. sayfa: 48-53. https://drive.google.com/file/d/1SckMMOpAOmYQDGCy9WDqO6rg1mYd2seJ/view?usp=sharing


1. ** Yıldız Parkı Pembe Sera - Yıldız Park Pink Greenhouse. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/209968

 

2.** Yıldız Parkı Pembe Sera. https://www.canercangul.com/20053/yildiz-parki-pembe-sera/

 3. ** Çelik Gülersoy: Pembe Sera'nın Hikayesi. Kitapçık. İstanbul: 1980. 15 sayfa. 

Tam metin: https://drive.google.com/file/d/10KvLjZtgK8ELT-1U9H8EG-40i9yIQ_vt/view?usp=sharing



Yazar :        Çelik Gülersoy

Yayın Tarihi  :        1980

Dil      :        Türkçe

Sayfa Sayısı  :        16

Ölçü   :        19 x 27 cm

Güzellik dostlarının uğrağı olan Malta Köşkünün yanındaki ağaçlığın içinde, pembe ve saydam bir mantar gibi, yeni bir varlık bitiverdi, çimenlerin içinden, bu yaz: Zemini mermer, üstü camdan, bir limonluk bu. Ama içi stil masalar ve koltukları ile bir çay salonu aynı zamanda. Burada her şey pembe ve kırmızı tonlarında. Demir koltukların tozpembe minderleri, yerin ayna gibi ve pespembe mermeri, cam vitrine dizili, gül rengi, eski lokum ve şeker tabakları ve tavandan inen tarihi cam fanuslar, fenerler. Hepsi-hepsi erguvan ve gurup renklerinde. Karlar küçümencik kuşlar gibi, tüyler gibi durmaksızın inerken, pırlanta damlalar cam kubbeyi döverken, bir çay ve halis mi halis bir salep içmeye değer, bu kış bahçesinde. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu, yaşamın ne tadına doyum olmaz bir nimet olabileceğini anlamak için, beyaz karlar sadece nefti ağaçlara yağmakla kalsa idi, insanların kalpleri buz tutmasa, ya da taş kesmese idi, Tanrı'nın dünyasının nasıl bir mucize olduğunu, cam bir kürenin içinden, yeşil ve gümrah dış dünyaya bakarak, yudum-yudum yaşamak ve anlamak için. Kış geçip te bahar gelince, çevredeki erguvanlar bu pavyonun üstüne (renk uyumu sağlansın diye), pembe taneciklerini serpip duruyorlar. Pavyonu sarıp sarmalayan kayısı, pembe ve kırmızı güllerin, mücevher gibi çiçekleri, camlardan içeri bakıp, sizlere gülümseyecek, sevgi ve barış mesajları halinde. Her şey bir masal gibi, bu cam salonda. Yeşil ağaçlar altına düşmüş, pembe bir yüzük taşı, bu seramız. Tüm çizgileri ve bütün seçimleri ile bu da, benim, gündüz ve gece çalışmalarımın bir ürünüdür. Ve günden güne bozulan İstanbul Güzeli'ne, gelinlik çağlarının çeyiz sandığından çıkarılarak sunulan, ona belki eski zamanlarını hatırlatabilecek, bir küçük armağandır.

https://www.oktayaras.com/pembe-seranin-hikayesi/tr/32616

 4.** ÇELİK GÜLERSOY / YILDIZ PARKI PEMBE SERA KARTPOSTAL ALBÜMÜ




İçinde 15 x 9.5 cm.ebadında ve çil durumda,akordiyon şeklinde 10 adet kartpostal bulunan, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu eski yayını kartpostal albümü...

Fotoğraflar Çelik Gülersoy...

Ali Rıza Baskan,Güzel Sanatlar Matbaası baskısı...

https://www.kitantik.com/product/CELIK-GULERSOY-YILDIZ-PARKI-PEMBE-SERA-KARTPOSTAL-ALBUMU_1br9qfwm2t63bre1hzk?srsltid=AfmBOorXBY0VSwpz6N9yD1gy9bPWhsFy09nDCa3aGkrlvbNpL1hgshYW

 5. ** 

“Yıldız Sarayı  Dış  Bahçesine  —Yıldız Korusu—  1979  da  «Pembe  Sera»,1983  yılında  «Yeşil  Sera»  yapılmıştır. Bunlar da yine Çelik GÜLERSOY’un çizgileri  ve  seçimleriyle  Türkiye  Turing ve  Otomobil  Kurumu  tarafından yaptırılmıştır.  Oval  plandaki  Pembe Sera’ya  hemen  yanıbaşındaki  Erguvan ağacı;  ve  bunun  pembe  çiçek  dalları, esin  kaynağı  olmuştur.  Sera’da  bütün objeler,  mobilyalar  ve  içerisine  dikilen çiçekler;  «pembe»nin  tonlarından seçilmiştir. Yüksek  ağaçların  altındaki  Yeşil Sera’da  ise,  ağaçların  dört  mevsimde değişen  ışıkları,  yine  hakim  renk  olarak düşünülmüştür. Bu  iki  kış bahçesi,  aradan geçen  bunca zamandan  sonra,  çiçek  sergileme ve  çay-pasta  salonu olarak fonksiyon- landırılan;  Cumhuriyet  Türkiyesindeki ilk ve özgün örnekleri oluşturmaktadır.” https://core.ac.uk/reader/38305990

6. ** Yıldız Parkı Malta Köşkü Kış Bahçesi (Pembe Sera). 1980. Katlanır Broşür



..................................................

Yıldız Parkı Pembe Sera (1979) – Çelik Gülersoy’un Estetik Mirası

15.10.2025

Chat Gpt

Tasarım: Çelik Gülersoy
Yer: Yıldız Parkı, Malta Köşkü çevresi
Yapım yılı: 1979
Yayın: Pembe Sera’nın Hikâyesi, TTOK Yayınları, 1980, 16 s.

1. İstanbul’a Sunulan Küçük Bir Mucize

1979 yılında Yıldız Parkı’nın kalbinde, Malta Köşkü’nün yanı başında, çimenlerin arasından yükselen “Pembe Sera”, yalnızca bir kış bahçesi değil, bir duyarlılık manifestosudur.
Çelik Gülersoy’un ellerinde şekillenen bu zarif yapı, İstanbul’un hızla yitirilen zarafet duygusuna, “gelinlik çağlarının bir çeyiz sandığı armağanı” olarak tasarlanmıştır.

Gülersoy’un kendi sözleriyle:

“Bu da, gündüz ve gece çalışmalarımın bir ürünüdür. Ve günden güne bozulan İstanbul Güzeli’ne, ona eski zamanlarını hatırlatabilecek küçük bir armağandır.”

2. Renklerin, Işığın ve Sessiz Zarafetin Mekânı

Pembe Sera, pembe ve kırmızının tonlarıyla bezenmiş bir kış bahçesidir:

  • Zemini mermer, kubbesi cam,
  • Tozpembe minderli demir koltuklar,
  • Gül renkli tabaklar, tarihi cam fenerler,
  • Erguvan ve kayısı ağaçlarının çevrelediği bir şeffaf “pavyon”...

Tüm ayrıntılar, pembe rengin simgesel anlamına — sevgi, barış, zarafet, incelik — gönderme yapar.
Sera, karlar yağarken bir sıcaklık ve huzur alanı, bahar geldiğinde ise erguvanların kucakladığı bir mutluluk sahnesine dönüşür.

Bu estetik bütünlük, Gülersoy’un renklerle ve doğayla kurduğu duygusal bağın bir yansımasıdır.

3. Cumhuriyet Türkiye’sinde İlk Özgün Kış Bahçesi Örneği

Belgelerde açıkça belirtildiği üzere:

“1979’da Pembe Sera, 1983’te Yeşil Sera yapılmıştır... Bu iki kış bahçesi, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilk ve özgün örnekleri oluşturmaktadır.”
(core.ac.uk, 1983 raporu)

Pembe Sera, işlevsel olarak da bir yeniliktir:

  • Çay ve salep salonu olarak düzenlenmiş,
  • Halkın parklarda estetik ve huzur içinde zaman geçirebilmesine örnek bir model oluşturmuştur.

Yani bu yapı, yalnızca bir “mimari obje” değil, kamusal estetik eğitimin bir aracıdır.
Gülersoy, kentliyi güzellikle buluşturmak için sanatla gündelik yaşam arasına ince bir köprü kurmuştur.

4. Sembolik Anlamı: İstanbul’a Yeniden Aşık Olmak

“Pembe Sera”, Gülersoy’un İstanbul’a duyduğu aşkın kristalleşmiş halidir.
Yapının kendisi bir duygu objesidir:

  • Camdan, narin ama dayanıklı,
  • Renkli ama ölçülü,
  • Şeffaf ama derin...

Bu yapı, Gülersoy’un koruma anlayışının özünü taşır:

“Korumak, geçmişi dondurmak değil; güzelliği geleceğe taşımaktır.”

Dolayısıyla Pembe Sera, 20. yüzyıl sonlarında kent estetiği, mimari duyarlılık ve nostaljik modernizm arasında kurulmuş nadir bir sentezdir.

5. Kültürel ve Tarihsel Değer

Bugün SALT Araştırma arşivlerinde, Caner Cangül’ün fotoğraflarında ve TTOK’un eski kartpostal albümlerinde yaşatılan Pembe Sera:

  • İstanbul’un peyzaj tarihinde bir dönüm noktasıdır,
  • Modern tasarımla Osmanlı bahçe estetiğini buluşturan ilk örneklerdendir,
  • Aynı zamanda Çelik Gülersoy’un “güzelliğe hizmet” felsefesinin mimari tezahürüdür.

6. Anlamı Bugün İçin

15 Ekim 2025’te, bu eserin 46. yılında, Pembe Sera hâlâ bize şu çağrıyı fısıldar:

“Kenti yaşatmak, güzelliği yeniden üretmektir.”

Yıldız Parkı Pembe Sera, İstanbul’un kaybolan inceliğini hatırlatan bir şeffaf hatıra,
Çelik Gülersoy’un ruhundan süzülmüş bir cam duadır.

.......................

Çelik Gülersoy tarafından 1979 senesinde dönemin anarşi ortamında pempe sera'nın yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi nedir

Gemini

Pembe Sera'nın Hikayesi metnindeki ifadelere göre, Pembe Sera'nın 1979 senesinde, döneminin anarşi ortamında yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi şunlardır:

·         Eğitici, Sevdirici ve Yükseltici Rolü: Eser, herkesin ayrı telden çaldığı, bir düşünce ve teşhis kargaşasının hüküm sürdüğü bir ortamda, eğitici, sevdirici, öğretici ve özellikle "yükseltici" bir rol oynamaktadır.

·         Genel Alanın Ortasında Olması: Eser, lüks bir otel ya da özel bir malikanede değil; 5 lira vererek her çeşit insanın girebildiği, hafta sonları akın akın dolan bir genel yeşil alan olan Yıldız Parkı'nın ortasındadır. Bu durum, güzelliğin ve estetiğin geniş halk kitlelerine ulaşabilmesi açısından önemlidir.

·         Halkın Beğenisi: Günümüz Türkiyesi'ndeki düşünce kargaşası ortamında dahi, sağcısı, solcusu, eski İstanbul'u bileni ve bilmeyeni, Avrupayı tanıyanı ve tanımayanı ile, dost ve düşman her cins insanın bu cam salon karşısında tek bir duyguya kapılarak "Aşkolsun, cuk oturmuş, herşey tatlı, hayranlık uyandıracak nitelikte, bir rüya gibi" gibi övücü sözler sarf ettiği belirtilmiştir. Herkesin beğenmesi, eserin birleştirici bir yönü olduğunu göstermektedir.

·         Halka Ulaşılabilirlik: Sera'nın içindeki servisin fiyatları abartılmamalıdır; bahşişiyle birlikte bir fincan çayın fiyatı, bir futbol maçı biletinden fazla değildir. Bu durum, eserin halktan çok uzak düşmediğini, on binlerce insanın doldurduğu stadyumlar düşünüldüğünde, toplumun geneline hitap ettiğini gösterir.

·         İnsanları Olumluya Yönlendirme Çabası: Mesele, insanları kısır uğraşlar yerine, yeşile, sağlığa, barışa ve güzele çekebilmektir. Sera, bu amaçla, insanlara 19. yüzyıl Avrupası'nın yaşam tarzı, lüks demir koltukları, hafif klasik müzik gibi konularda bilgi verip öğretmektedir.

·         İstanbul'a Armağan: Eser, günden güne bozulan İstanbul güzeline, eski zamanlarını hatırlatabilecek bir küçük armağan olarak sunulmuştur.

Özetle, Pembe Sera'nın anarşi ortamında yapılması, birliğin zor olduğu bir dönemde genel beğeni ve takdir toplayan, halka açık ve "yükseltici" bir estetik ve kültürel değer yaratma çabası olarak önemli görülmektedir. Yazarın ifadesine göre, bu hayırlı işlerin gereğince duyulması ve yayılması, iyi etkilerini uzun zaman gösterebilmesi için önemlidir.

Notebook LM

Çelik Gülersoy tarafından Yıldız Parkı'nda yapılan Pembe Sera'nın (Pink Greenhouse) 1979 civarındaki dönemde, kaynaklarda "kargaşa" olarak nitelendirilen ortamda yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi, eserin toplumsal ve manevi etkilerinde yatmaktadır.

Dönemin kargaşa ortamında Pembe Sera'nın yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi şunlardır:

Toplumsal Konsensüs ve Huzur Alanı Yaratması

Sera, İstanbul'a güzel bir köşe kazandırmanın ötesinde, "Günümüz Türkiyesi gibi, herkesin ayrı telden çaldığı, bir düşünce ve teşhis kargaşasının hüküm sürdüğü bir ortamda" başarılı bir işlevi yerine getirmiştir.

  • Birlik Duygusu: O dönemde sağcısı ile, solcusu ile, eski İstanbullu bileni veya hiçbir fikri olmayanı ile, Avrupa'yı tanıyanı ve tanıyamayanı ile, dost ve düşman her cins insanın, bu cam salonun ve içerisindeki eşyaların ("ciciler") karşısında tek bir duyguya kapılması dikkat çekicidir.
  • Hayranlık Uyandırması: Herkesin Sera için "Aşkol sun, cuk oturmuş, herşey tatlı, hayranlık uyandıracak nitelikte, bir rüya gibi" ifadelerini kullandığı belirtilmiştir. Bu, ayrışmanın yoğun olduğu bir zamanda ortak bir beğeni ve takdir zemini oluşturduğu anlamına gelir.

Kaostan Uzaklaşma ve Güzelliğe Yönelme

Gülersoy'a göre Sera, insanların "kısır uğraşlar" yerine daha önemli şeylere odaklanması gerekliliğini vurgulayan bir manifesto niteliğindedir.

  • Manevi Kaçış: Sera, insanların ölümü (hayatlarının baharını öldürmek isteyenler) veya baskıları ve zulmü (vurup kırarak kısa yoldan zengin olmak isteyenler) düşündüğü bir çağda, yaşama sevinci ve hazı sunmak isteyenlere "taze yüzler" verebilmiştir.
  • Değerleri Hatırlatmak: Sera'nın temel hedefi, halkın kuru uğraşlardan uzaklaşarak "yeşile, sağlığa, barışa ve güzele çekilebilmek" konusudur.
  • Tarihsel Bağ: Yapılan bu cam salonun, günden güne bozulan İstanbul güzelliğini, "gelinlik çağlarının çeyiz sandığından çıkarılarak sunulan" ve eski zamanları hatırlatabilecek bir ürün olduğu ifade edilmiştir. Sera'nın, adeta "bir peri sarayı gibi gülümsediği" ve izleyenlere 19. yüzyıl Avrupası'nın soylu ve zengin burjuvalarının nasıl yaşadığını anlatan bir tarih kitabının özeti gibi olduğu belirtilmiştir.

Pembe Sera, var olduğu dönemdeki siyasi ve sosyal karmaşanın aksine, insanlar için estetik, barış ve ortak bir medeniyet algısı sunan, geçici bir sığınak ve güzellik rüyası niteliğinde olmuştur.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder