Yıldız
Parkı Pembe Sera
1979
(Tasarım: Çelik
Gülersoy)
1. ** Yıldız Parkı Pembe Sera - Yıldız Park Pink Greenhouse. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/209968
2.** Yıldız Parkı Pembe Sera. https://www.canercangul.com/20053/yildiz-parki-pembe-sera/
Tam metin: https://drive.google.com/file/d/10KvLjZtgK8ELT-1U9H8EG-40i9yIQ_vt/view?usp=sharing
Yazar : Çelik Gülersoy
Yayın Tarihi : 1980
Dil : Türkçe
Sayfa Sayısı : 16
Ölçü : 19 x 27 cm
Güzellik dostlarının uğrağı olan Malta Köşkünün yanındaki ağaçlığın içinde, pembe ve saydam bir mantar gibi, yeni bir varlık bitiverdi, çimenlerin içinden, bu yaz: Zemini mermer, üstü camdan, bir limonluk bu. Ama içi stil masalar ve koltukları ile bir çay salonu aynı zamanda. Burada her şey pembe ve kırmızı tonlarında. Demir koltukların tozpembe minderleri, yerin ayna gibi ve pespembe mermeri, cam vitrine dizili, gül rengi, eski lokum ve şeker tabakları ve tavandan inen tarihi cam fanuslar, fenerler. Hepsi-hepsi erguvan ve gurup renklerinde. Karlar küçümencik kuşlar gibi, tüyler gibi durmaksızın inerken, pırlanta damlalar cam kubbeyi döverken, bir çay ve halis mi halis bir salep içmeye değer, bu kış bahçesinde. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu, yaşamın ne tadına doyum olmaz bir nimet olabileceğini anlamak için, beyaz karlar sadece nefti ağaçlara yağmakla kalsa idi, insanların kalpleri buz tutmasa, ya da taş kesmese idi, Tanrı'nın dünyasının nasıl bir mucize olduğunu, cam bir kürenin içinden, yeşil ve gümrah dış dünyaya bakarak, yudum-yudum yaşamak ve anlamak için. Kış geçip te bahar gelince, çevredeki erguvanlar bu pavyonun üstüne (renk uyumu sağlansın diye), pembe taneciklerini serpip duruyorlar. Pavyonu sarıp sarmalayan kayısı, pembe ve kırmızı güllerin, mücevher gibi çiçekleri, camlardan içeri bakıp, sizlere gülümseyecek, sevgi ve barış mesajları halinde. Her şey bir masal gibi, bu cam salonda. Yeşil ağaçlar altına düşmüş, pembe bir yüzük taşı, bu seramız. Tüm çizgileri ve bütün seçimleri ile bu da, benim, gündüz ve gece çalışmalarımın bir ürünüdür. Ve günden güne bozulan İstanbul Güzeli'ne, gelinlik çağlarının çeyiz sandığından çıkarılarak sunulan, ona belki eski zamanlarını hatırlatabilecek, bir küçük armağandır.
https://www.oktayaras.com/pembe-seranin-hikayesi/tr/32616
İçinde 15 x 9.5 cm.ebadında ve çil durumda,akordiyon
şeklinde 10 adet kartpostal bulunan, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu eski
yayını kartpostal albümü...
Fotoğraflar Çelik Gülersoy...
Ali Rıza Baskan,Güzel Sanatlar Matbaası baskısı...
“Yıldız Sarayı
Dış Bahçesine —Yıldız Korusu— 1979
da «Pembe Sera»,1983
yılında «Yeşil Sera»
yapılmıştır. Bunlar da yine Çelik GÜLERSOY’un çizgileri ve
seçimleriyle Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu tarafından yaptırılmıştır. Oval
plandaki Pembe Sera’ya hemen
yanıbaşındaki Erguvan ağacı; ve
bunun pembe çiçek
dalları, esin kaynağı olmuştur.
Sera’da bütün objeler, mobilyalar
ve içerisine dikilen çiçekler; «pembe»nin
tonlarından seçilmiştir. Yüksek
ağaçların altındaki Yeşil Sera’da
ise, ağaçların dört
mevsimde değişen ışıkları, yine
hakim renk olarak düşünülmüştür. Bu iki
kış bahçesi, aradan geçen bunca zamandan sonra,
çiçek sergileme ve çay-pasta
salonu olarak fonksiyon- landırılan;
Cumhuriyet Türkiyesindeki ilk ve
özgün örnekleri oluşturmaktadır.” https://core.ac.uk/reader/38305990
Yıldız Parkı Pembe Sera (1979) – Çelik
Gülersoy’un Estetik Mirası
15.10.2025
Chat Gpt
Tasarım: Çelik Gülersoy
Yer: Yıldız Parkı, Malta Köşkü çevresi
Yapım yılı: 1979
Yayın: Pembe Sera’nın Hikâyesi, TTOK Yayınları, 1980, 16 s.
1. İstanbul’a Sunulan Küçük Bir Mucize
1979 yılında Yıldız Parkı’nın
kalbinde, Malta Köşkü’nün yanı başında, çimenlerin arasından yükselen “Pembe
Sera”, yalnızca bir kış bahçesi değil, bir duyarlılık manifestosudur.
Çelik Gülersoy’un ellerinde şekillenen bu zarif yapı, İstanbul’un hızla
yitirilen zarafet duygusuna, “gelinlik çağlarının bir çeyiz sandığı armağanı”
olarak tasarlanmıştır.
Gülersoy’un kendi sözleriyle:
“Bu da, gündüz ve gece çalışmalarımın bir ürünüdür. Ve günden güne bozulan
İstanbul Güzeli’ne, ona eski zamanlarını hatırlatabilecek küçük bir
armağandır.”
2. Renklerin, Işığın ve Sessiz Zarafetin Mekânı
Pembe Sera, pembe ve kırmızının
tonlarıyla bezenmiş bir kış bahçesidir:
- Zemini mermer, kubbesi cam,
- Tozpembe minderli demir
koltuklar,
- Gül renkli tabaklar, tarihi cam
fenerler,
- Erguvan ve kayısı ağaçlarının
çevrelediği bir şeffaf “pavyon”...
Tüm ayrıntılar, pembe rengin
simgesel anlamına — sevgi, barış, zarafet, incelik — gönderme yapar.
Sera, karlar yağarken bir sıcaklık ve huzur alanı, bahar geldiğinde ise
erguvanların kucakladığı bir mutluluk sahnesine dönüşür.
Bu estetik bütünlük, Gülersoy’un
renklerle ve doğayla kurduğu duygusal bağın bir yansımasıdır.
3. Cumhuriyet Türkiye’sinde İlk Özgün Kış Bahçesi Örneği
Belgelerde açıkça belirtildiği üzere:
“1979’da Pembe Sera, 1983’te Yeşil
Sera yapılmıştır... Bu iki kış bahçesi, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilk ve özgün
örnekleri oluşturmaktadır.”
(core.ac.uk, 1983 raporu)
Pembe Sera, işlevsel olarak da bir
yeniliktir:
- Çay ve salep salonu olarak
düzenlenmiş,
- Halkın parklarda estetik ve
huzur içinde zaman geçirebilmesine örnek bir model oluşturmuştur.
Yani bu yapı, yalnızca bir “mimari
obje” değil, kamusal estetik eğitimin bir aracıdır.
Gülersoy, kentliyi güzellikle buluşturmak için sanatla gündelik yaşam arasına
ince bir köprü kurmuştur.
4. Sembolik Anlamı: İstanbul’a Yeniden Aşık Olmak
“Pembe Sera”, Gülersoy’un İstanbul’a
duyduğu aşkın kristalleşmiş halidir.
Yapının kendisi bir duygu objesidir:
- Camdan, narin ama dayanıklı,
- Renkli ama ölçülü,
- Şeffaf ama derin...
Bu yapı, Gülersoy’un koruma
anlayışının özünü taşır:
“Korumak, geçmişi dondurmak değil; güzelliği geleceğe taşımaktır.”
Dolayısıyla Pembe Sera, 20. yüzyıl
sonlarında kent estetiği, mimari duyarlılık ve nostaljik modernizm
arasında kurulmuş nadir bir sentezdir.
5. Kültürel ve Tarihsel Değer
Bugün SALT Araştırma arşivlerinde,
Caner Cangül’ün fotoğraflarında ve TTOK’un eski kartpostal albümlerinde
yaşatılan Pembe Sera:
- İstanbul’un peyzaj tarihinde
bir dönüm noktasıdır,
- Modern tasarımla Osmanlı bahçe
estetiğini buluşturan ilk örneklerdendir,
- Aynı zamanda Çelik
Gülersoy’un “güzelliğe hizmet” felsefesinin mimari tezahürüdür.
6. Anlamı Bugün İçin
15 Ekim 2025’te, bu eserin 46.
yılında, Pembe Sera hâlâ bize şu çağrıyı fısıldar:
“Kenti yaşatmak, güzelliği yeniden
üretmektir.”
Yıldız Parkı Pembe Sera, İstanbul’un
kaybolan inceliğini hatırlatan bir şeffaf hatıra,
Çelik Gülersoy’un ruhundan süzülmüş bir cam duadır.
.......................
Çelik Gülersoy
tarafından 1979 senesinde dönemin anarşi ortamında pempe sera'nın yapılabilmiş
olmasının anlamı ve önemi nedir
Gemini
Pembe Sera'nın Hikayesi metnindeki
ifadelere göre, Pembe Sera'nın 1979 senesinde, döneminin anarşi ortamında
yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi şunlardır:
·
Eğitici, Sevdirici ve Yükseltici Rolü: Eser, herkesin
ayrı telden çaldığı, bir düşünce ve teşhis kargaşasının hüküm sürdüğü bir
ortamda, eğitici, sevdirici, öğretici ve özellikle "yükseltici"
bir rol oynamaktadır.
·
Genel Alanın Ortasında Olması: Eser, lüks bir otel ya da özel bir
malikanede değil; 5 lira vererek her çeşit insanın girebildiği, hafta sonları
akın akın dolan bir genel yeşil alan olan Yıldız Parkı'nın ortasındadır. Bu
durum, güzelliğin ve estetiğin geniş halk kitlelerine ulaşabilmesi açısından
önemlidir.
·
Halkın Beğenisi: Günümüz Türkiyesi'ndeki düşünce kargaşası ortamında dahi,
sağcısı, solcusu, eski İstanbul'u bileni ve bilmeyeni, Avrupayı tanıyanı ve
tanımayanı ile, dost ve düşman her cins insanın bu cam salon karşısında tek bir
duyguya kapılarak "Aşkolsun, cuk oturmuş, herşey tatlı, hayranlık
uyandıracak nitelikte, bir rüya gibi" gibi övücü sözler sarf ettiği
belirtilmiştir. Herkesin beğenmesi, eserin birleştirici bir yönü olduğunu
göstermektedir.
·
Halka Ulaşılabilirlik: Sera'nın içindeki servisin fiyatları abartılmamalıdır;
bahşişiyle birlikte bir fincan çayın fiyatı, bir futbol maçı biletinden fazla
değildir. Bu durum, eserin halktan çok uzak düşmediğini, on binlerce insanın
doldurduğu stadyumlar düşünüldüğünde, toplumun geneline hitap ettiğini
gösterir.
·
İnsanları Olumluya Yönlendirme Çabası: Mesele, insanları
kısır uğraşlar yerine, yeşile, sağlığa, barışa ve güzele çekebilmektir. Sera,
bu amaçla, insanlara 19. yüzyıl Avrupası'nın yaşam tarzı, lüks demir koltukları,
hafif klasik müzik gibi konularda bilgi verip öğretmektedir.
·
İstanbul'a Armağan: Eser, günden güne bozulan İstanbul güzeline, eski zamanlarını
hatırlatabilecek bir küçük armağan olarak sunulmuştur.
Özetle, Pembe Sera'nın anarşi ortamında yapılması, birliğin zor
olduğu bir dönemde genel beğeni ve takdir toplayan, halka açık ve
"yükseltici" bir estetik ve kültürel değer yaratma çabası olarak
önemli görülmektedir. Yazarın ifadesine göre, bu hayırlı işlerin gereğince
duyulması ve yayılması, iyi etkilerini uzun zaman gösterebilmesi için
önemlidir.
Notebook
LM
Çelik Gülersoy tarafından Yıldız
Parkı'nda yapılan Pembe Sera'nın (Pink Greenhouse) 1979 civarındaki dönemde,
kaynaklarda "kargaşa" olarak nitelendirilen ortamda yapılabilmiş
olmasının anlamı ve önemi, eserin toplumsal ve manevi etkilerinde yatmaktadır.
Dönemin kargaşa ortamında
Pembe Sera'nın yapılabilmiş olmasının anlamı ve önemi şunlardır:
Toplumsal Konsensüs
ve Huzur Alanı Yaratması
Sera, İstanbul'a güzel bir köşe
kazandırmanın ötesinde, "Günümüz Türkiyesi gibi, herkesin ayrı telden
çaldığı, bir düşünce ve teşhis kargaşasının hüküm sürdüğü bir ortamda"
başarılı bir işlevi yerine getirmiştir.
- Birlik Duygusu: O dönemde sağcısı ile, solcusu
ile, eski İstanbullu bileni veya hiçbir fikri olmayanı ile, Avrupa'yı
tanıyanı ve tanıyamayanı ile, dost ve düşman her cins insanın, bu cam
salonun ve içerisindeki eşyaların ("ciciler") karşısında tek
bir duyguya kapılması dikkat çekicidir.
- Hayranlık Uyandırması: Herkesin Sera için "Aşkol sun, cuk oturmuş, herşey tatlı,
hayranlık uyandıracak nitelikte, bir rüya gibi" ifadelerini
kullandığı belirtilmiştir. Bu, ayrışmanın yoğun olduğu bir zamanda ortak
bir beğeni ve takdir zemini oluşturduğu anlamına gelir.
Kaostan Uzaklaşma
ve Güzelliğe Yönelme
Gülersoy'a göre Sera, insanların "kısır
uğraşlar" yerine daha önemli şeylere odaklanması gerekliliğini
vurgulayan bir manifesto niteliğindedir.
- Manevi Kaçış: Sera, insanların ölümü
(hayatlarının baharını öldürmek isteyenler) veya baskıları ve zulmü
(vurup kırarak kısa yoldan zengin olmak isteyenler) düşündüğü bir çağda,
yaşama sevinci ve hazı sunmak isteyenlere "taze yüzler"
verebilmiştir.
- Değerleri Hatırlatmak: Sera'nın temel hedefi, halkın kuru uğraşlardan uzaklaşarak "yeşile,
sağlığa, barışa ve güzele çekilebilmek" konusudur.
- Tarihsel Bağ: Yapılan bu cam salonun, günden
güne bozulan İstanbul güzelliğini, "gelinlik çağlarının çeyiz
sandığından çıkarılarak sunulan" ve eski zamanları
hatırlatabilecek bir ürün olduğu ifade edilmiştir. Sera'nın, adeta "bir
peri sarayı gibi gülümsediği" ve izleyenlere 19. yüzyıl
Avrupası'nın soylu ve zengin burjuvalarının nasıl yaşadığını anlatan bir
tarih kitabının özeti gibi olduğu belirtilmiştir.
Pembe Sera, var olduğu dönemdeki
siyasi ve sosyal karmaşanın aksine, insanlar için estetik, barış ve ortak
bir medeniyet algısı sunan, geçici bir sığınak ve güzellik rüyası
niteliğinde olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder