Bülent Ağaoğlu
Şubat 1989-Nisan 1984 arasında girişimcilik
yaptım. Oradan gelen deneyimlerim;
Küçük girişimlerde dikkat edilmesi
gerekenler;
Masrafınız çok olacaktır. Girişime başlamadan
önce gerçekçi bir masraf listesi çıkartın.
Maliyetleri devamlı düşürmeye çalışmak. Eli
sıkı olmak. Har vurup harman savurmamak.
Hesap durumunu sıklıkla takip etmek.
İyi hesap yapmak. Hesap adamı olmak. Basit
hesap yapıldığında, başkasının yanında çalışarak elde edeceğiniz gelir çok
fazla olmayabilir ama nettir. “Girişimcilik yaptığınızda sonuç olarak elinize
net olarak daha az bir rakam kalabilir. “Değer mi” diye kendinize sorun.
Sigorta priminiz ve verginiz tarafınızdan
ödenecektir.
Gerçekçi olmak. Girişim için hayale kapılmak
yerine, kötümser olmak. Hep kötüsünü düşünmek.
Tükenmişlik sendromuna girme ihtimali
yüksektir. Dayanabilecek misiniz, iyi düşünün.
Uzun vadede zarar ihtimali az değil… İyi
düşünün.
Girişim hayaline bir kapılırsanız kolay kolay
kurtulamazsınız.
Büyük tecrübe kazanılır bu olumlu yönü. İş
beklenen performansı vermiyorsa inat etmemek gerekir. Ben 5 sene yerine 2. Sene
sonu girişimime son vermeliydim…
Devamlı nakit akışı önemli. Girişiminiz bunu
sağlayabilecek mi?
Günümüzde değişim çok hızlı. Meslekler ve
sektörler kadük olabiliyor. Bu gerçeğin farkında mısınız?
En küçük girişimlerin net kazancını iyi
bilin: Bir ekmek büfesi ayda ancak 750-800 TL kazanabiliyor. Simitçi 1000 TL.
Uzun vadeyi düşünmek gerekir: Bağkur'dan
alacağınız emekli maaşı düşük olur.
Rekabet çok fazla.
Maliyetleri iyi hesap etmek gerekir.
Kuruluş yeri en önemli etkenlerdendir.
Sermaye yetersizliği varsa hiç girişimde bulunmayın. Bu
sarmaldan kurtulmak istisnadır.
Şans önemli bir faktördür.
YORUMUM:
NELER YAPILMALI?
Girişimcilik hataları üzerine yerli kitap, kitapçık aradım
maalesef bulamadım.
2-3 senede bir girişimcilik hataları üzerine manzarayı
ortaya koyan araştırmalar, anketler yapılmalıdır.
Girişimcilik hataları üzerine hikayeler kitabı
hazırlanmalıdır.
Girişimcilik hataları üzerine uyarıları içeren kitapçık
yayınlanmalıdır.
En sık hangi hatalar yapılıyor? Bu konuda 2-3 yılda bir
raporlama yapılmalıdır.
27.12.2013
Aşağıdaki 23 yazıda
yer alan 118 faktörün listesi:
“Bu iş takım işi değildir, ben her şeyi tek başıma
yapabilirim
“İş fikri her şeydir!”
“İş fikrim var, hemen şirket kurayım!”
“Ne yatırımcılara ne de mentorlara güven olmaz, arkanı
döndüğün an iş fikrini çalarlar, altını oyarlar!”
“Önemli olan üründür, teknolojidir; iyi ürün/hizmet
pazarlama gerektirmeden kendi kendine satar!”
1983’teki Gibi İş Yapmamak
Açgözlü, fazla hırslı olmak ve beyaz yalanlar söylemek
Açık Olmamak:
Akıllı çalışanları elde tutmada başarısızlık
Basının karşısına çok erken çıkmak
Bilgi ve Teknoloji Yetersizliği:
Bilgi ve Teknolojiden Uzak Durmak:
Bir işe, sadece heyecan verici olduğu için başlamak
Birden çok ortakla beraber şirket kurmak
Bitiş çizgisini hep daha ileriye taşıyın.
Büyük Resmi Görememek
Büyüme Yönetimini Yapamamak:
Çabucak Vazgeçmek.
Çıkış Stratejisi Yapmamak
Çok erken yatırım almak
Çok fazla etkinliğe katılıp, network için uğraşırken,
işleri aksatmak
Çok Fazla Kişiden Tavsiye Almak
Çok Fazla Rekabet.
Çok Fazla Sermayeyle Başlamak
Çok Küçük Bir Piyasayı Hedef Almak
Dayanıklılık süresi
Değişimin Gerisinde Kalmak:
Devlet destekleri hakkında yeterli bilgi birikimi
olmaması
Doğru tavsiyeler alamamak
Ekip kurmak
Fikire körü körüne aşık olmak
Fikri mülkiyetin olmayışı
Fikrim Çalınır endişesi
Finansal Kaynak Bulunmaması
Finansman Yönetiminde Beceriksizlik:
Gerçek Dışı Beklentiler
Gerçekçi Bir İş Planına Sahip Olmamak
Gereksiz Cesaret:
Gereksiz Korkaklık veya Cesaret
Google ve Facebook’a Ücretli Reklam Vermekten Kaçınmak
Hatalı İstihdam:
Hedefsizlik:
Her İşi Yaparım Yaklaşımı (Multitasking)
Hukuki ve Mali Konulara Gerekli Önemi Vermemek
İş fikrini fazla önemsemek.
İş Fikrinin Uygulanabilir Olup Olmadığına Dikkat Etmemek
İş Fikrinizin Harika Olduğuna Fazlasıyla İnanmak
İş Kurmak ile İşletmeciliği Birbirine Karıştırmak
İş Planı Olmadan İşe Başlamak
İş Planı Üzerine Çok Fazla Düşünmek
İşe yaramayan bir fikrin, gereğinden fazla üstüne düşmek
İşi Ciddiye Almamak
Karanlıkta iz sürmeyin
Kararlılık seviyesi
Katılacağınız aktiviteleri belli bir sınırda tutun ve
gerektiğinde hayır demesini bilin
Kaynak ihtiyaçlarını küçümsemek
Kendi PR hikayeniz içinde kaybolmayın
Kendinizi Fazlasıyla İyi Bulmak
Kendinizi işe adamaktan vazgeçmeyin
Kısıtlı iş imkanları.
Kötü yönetim
Kuruluş sürecindeki karmaşıklık
Kurumsal formalitelere dikkat etmemek
Küçük Bir Sermayeyle İşe Başlamak
Memur zihniyeti
Modaya Kapılmak:
Müşteri Sayısını Artıramamak:
Müşterilere Çok Para Ödemek
Müşteriyi Yeteri Kadar Tanımamak:
Nakit sorunları
Odaklanın.
Ölçüsüz Büyümek:
Özgüven miktarı
Para tahsilatında başarısızlık
Patron değil arkadaş olmak
Pazar araştırması yapmamak
Pazara Doğru İş Ortakları Olmadan Girmek
Pazarı Yeterince Tanımamak
Pazarlamadan anlamamak.
Personele Karşı Açık Olmamak:
Profesyonellerden Yardım Almamak
Proje dosyası oluşturmayı bilmemek
Projenize erken yatırım almayın;
Sabırsız olmak
Sabretmeyi bilmeliyiz;
Satmanın yolu ucuzlatmak değildir.
Sermaye bulamamak:
Sermayenizi boşa harcamayın
Sermayeyi Çok Erken ve Yanlış Kullanmak
Sermayeyi çok hızlı harcamak
Sizi sevenleri unutmayın
Sonuç Getirmeyecek Ürünlere Çok Para Harcamak
Sosyal Medyaya Gereğinden Fazla Önem Vermek
Stres düzeyi
Sürekli Bahaneler Üretmek: Vergi Sistemine,
Politikaya…vb.
Taklit:
Tanıtımın önemi
Tecrübesiz Bir Takım.
Tecrübesiz Olduğu Alana Girmek
Tek Başına Olmak
Teknik tarafa aşırı odaklanmak
Teknolojiye Gömülüp Kalmak
Uygulayamamak.
Ürün, Pazar ve Rakip Analizi Yapmamak
Üstünkörü Hazırlanmış ya da Hiç Hazırlanmamış Gelir
Modeli.
Üstünkörü veya hiç hazırlanmamış gelir modeli.
Vizyon Eksikliği
Yanlış işe Yatırım:
Yanlış Ortaklıklar Yapmak
Yanlış Yönetim:
Yatırımcıyı hayır kurumu zannetmek
Yazılı plan yok.
Yazılı Planlarının Olmaması.
Yazılımı en önemli konu sanmak
Yeterli pazar olmayışı
Yetersiz Sermaye:
Yüksek Maliyet:
Yüksek Maliyetler:
1- İş Fikrinin Uygulanabilir Olup Olmadığına Dikkat
Etmemek
Şimdiye kadar tanıştığım girişimcilerden hemen hepsi iş
fikirlerinin mükemmel olduğuna yürekten inanıyorlardı. Ama sıra bu fikirleri
hayata geçirmeye geldiğinde içlerinden önemli bir kısmı daha önceden akıllarına
bile gelmeyen aksaklıklarla karşılaştılar. Bazen kağıt üzerinde mükemmel gibi
görünen fikirlerin aslında hayata geçmesinin mümkün olmadığı iş uygulamaya
gelince fark edilebiliyor.
2- Ürün, Pazar ve Rakip Analizi Yapmamak
Ürün veya hizmetini gerçekten bir sorunu çözüyor, bir
ihtiyacı karşılıyor mu? Evetse, bu ürün veya hizmet için hali hazırda bir pazar
var mı, yoksa bu pazarı siz mi oluşturacaksınız? Eğer pazar varsa önümüzdeki 5
yıl içerisindeki farklı aşamalarda rakipleriniz kimler olacak ya da kimler
olabilir? Eğer bu sorulardan herhangi birinin yanıtını veremiyorsanız, yeni
aldığınız para sayma makinesini bir kenara bırakıp önce ev ödevinizi yapmanızda
fayda var…
3- Gerçekçi Bir İş Planına Sahip Olmamak
İşte bununla ilgili en sık duyduğum sözler ve sonuçları:
1- “Bir iş planına ihtiyacımız yok, biz ne yapacağımızı
biliyoruz”,
Sonuç: %99 ihtimalle hesaba katmadığınız bir nedenle yolda
tökezleyeceksiniz.
2- “Yazılı bir şey yok da ben kısaca anlatayım…”
Sonuç: İkimizin de hayatından bir daha asla geri gelmeyecek
bir 1,5 saat boşa gidecek.
3- “Bunlar teknik konular, ben bunlarla oyalanarak vakit
kaybetmek istemiyorum”.
Sonuç: Bunlara şimdi vakit ayırmazsan ilerde gözden
kaçırdığın nedenlerden dolayı daha çok vakit kaybedeceksin.
İş planı hazırlamak okuldayken son gecede sabahlanarak
tamamlanan ödevler gibi, yatırımcı görüşmesi öncesinde yapılması gereken bir iş
değildir. İş planı; fikrinizin uygulanabilir ve sürdürülebilir olup olmadığını
gözden kaçırabileceğiniz durumların da farkına vararak değerlendirmenizi
sağlar. İş planı yapmadan bir işe girişmek, planını çizmeden bir ev inşa etmeye
benzer.
Derme çatma kulübeler belki biraz daha uzun süre ayakta kalabilir ama
yıllarca ayakta kalmasını istediğiniz bir bina yapıyorsanız o plana ihtiyacınız
var…
Diğer yandan iş planı kutsal kitap da değildir. İlk iş
planınızı muhtemelen en geç 3 ay içerisinde yeni gelişmeler çerçevesinde revize
etmeniz gerekecek ve aralığı değişse de revizyonlar hiç bitmeyecek…
4- Hukuki ve Mali Konulara Gerekli Önemi Vermemek
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bir iş yapacaksanız sizi
ilgilendiren tüm hukuki ve mali konulara aşina olmalısınız. Bir hukukçu veya
finans uzmanı olmak zorunda değilsiniz ama en azından en temel konuları
bilmeniz, bu konuda bir bilgiye ihtiyacınız olursa nereden öğrenebileceğinizi
araştırmış olmanız şart.
İstemeden bile olsa atacağınız ufak yanlış bir adım
altından kalkamayacağınız cezalarla karşılaşmanız anlamına gelebilir.
5- Profesyonellerden Yardım Almamak
Hukuki ve mali konularda sizin alanınıza aşina insanlarla
çalışmanızın bir zorunluluk olduğu konusunda herkesin hem fikir olacağını
sanıyorum. Ama bir girişim sahibi olmak bundan daha fazlasını hesabını katmak
anlamına geliyor. Ekibinizin sahip olduğu bilgi birikimini mümkün olan en
yüksek oranda kullanın ama örneğin işletme bilginiz yoksa, maddi imkanların el
verdiği ölçüde uzman bir işletmeciden, internet piyasasına hakim değilseniz bu
alandaki bir uzmandan, müşteri ilişkileri en güçlü yanınız değilse (ama işiniz
için hayati önem taşıyorsa) bu alandaki bir profesyonelden yardım, destek,
danışmanlık almaktan çekinmeyin. Bu profesyonellerden destek almak size ucuza
mal olmayacak ama bu kişilere yüksek ücretler ödenmesinin de bir sebebi
olduğunu unutmayın. (İpucu: Onlara harcadığınızdan fazlasını kazandırıyorlar).
6- Yanlış Ortaklıklar Yapmak
Ortalık yapmak kimya laboratuarında deney yapmaya benzer.
Birbirine karıştırdığınız iki maddenin özelliklerini çok iyi bilmiyorsanız ortaya
her türlü sonuç çıkabilir. Dolayısıyla eğer ortaklık yapacaksanız karşınızdaki
insanın iş konusundaki artı ve eksilerinin neler olduğundan emin olun.
Diğer yandan ortaklıklar çoğu zaman evliliğe benzetilir.
Doğru kişi ile evlenip evlenmediğinizi ancak “cicim ayları” geçtikten sonra
anlayabilirsiniz. Ve aynı evlilikte olduğu gibi eğer uyum sorunları ortaya
çıkıyorsa, kimsenin vaktini (ve bizim durumumuzda parasını) daha fazla
harcamadan ayrılmak en iyi çözüm olabilir. Eğer ayrılmak kaçınılmaz görünüyorsa
geciktiğiniz her gün, şirketteki herkes için maddi ve manevi çok daha sıkıntılı
bir ayrılığa neden olur.
7- Tecrübesiz Olduğu Alana Girmek
Ana işiniz (core business) ne ise kurucular arasında en az
bir kişinin o alana hakim olmasında büyük fayda var. Eğer herhangi bir üretim
yapıyorsanız belki bu işi yapması için işe birini alabilirsiniz ama yine de
sürecin doğru yönetilmesi için kuruculardan birinin üretimi biliyor olması
şart. Bunun yanı sıra satış ve pazarlama konusunda tecrübeli bir ortak da
(sektörünüzü tanımıyor olsa bile) çok faydalı olacaktır.
Sadece çok karlı olduğu duyduğunuz için hakkında hiçbir
bilginiz olmayan bir işe girmek yapılabilecek en büyük hatalardan biri.
Öncelikle büyük ihtimalle bilmediğiniz bu sektörü yanlış
değerlendiriyorsunuzdur ve sandığınız kadar karlı değildir. Eğer gerçekten o
karlıysa bu sefer de o alana hakim rakiplerle, sizin tanımadığınız bir pazarda
rekabet etmek zorunda kalırsınız ki, bu ilkinden de daha kötü bir hamle
olabilir.
8- Sermayeyi Çok Erken ve Yanlış Kullanmak
Genç girişimciler genellikle sınırlı bir sermaye ile işe
başlarlar. Böylesine kısıtlı kaynaklarla yola devam edebilmek için sermayeyi
maksimum etkili bir şekilde kullanmak gerekli. Özellikle başlangıçta
ihtiyacınız olmayan hiçbir şey almayın, buna personel de dahil. İşinizi
yapabilmek için önceliklerinizi çok net bir biçimde belirleyin ve ayağınızı bu
belirlediğiniz önceliklere göre uzatın.
Cebinizdeki parayı önce kağıt üzerinde
harcar ve bu sırada en azından 12 aylık bir süreyi hesaba katarsanız az olduğunu
düşündüğünüz sermayenizin gereksiz ve plansız harcanmadığı taktirde aslında ne
kadar yeterli olduğunu görebilirsiniz.
Ayrıca bu konuda sık yapılan bir hatada girişimcinin işine
ait hesap ile kendi kişisel hesaplarını birbirine karıştırmasıdır.
9- İş Kurmak ile İşletmeciliği Birbirine Karıştırmak
İşletmecilik önemli ve iyi bir işletmeci çalıştığı kuruma
çok fayda sağlayabilir. Ama o işletmecinin asla kafa yormak zorunda olmadığı
sorunları işletmenin sahibi muhtemelen her gün düşünüyor. Bir girişimci işletmeciliğini
de yaptığı kendi işinin aynı zamanda kurucusu olduğu için her iki tarafı
ilgilendiren konularla da ilgilenmek zorunda. İşletmecilik dışarıdan kolay gibi
görünebilir (“şuraya bir garson daha alsalar bu kadar beklemek zorunda
kalmazdık“), ama işin içine girene kadar fark edemeyeceğiniz pek çok değişken
bulunuyor.
İşletmecilik bu kadar zorken, iş kurmanın bundan daha fazlası
olduğunu unutmamak gerekli.
10- Çıkış Stratejisi Yapmamak
Benim tanıma şansı bulduğum girişimcilerin büyük bir kısmı
girişimleri ile çok sıkı duygusal bağlar kuruyorlar. Bazıları için çıkış
stratejisinden bahsetmek bile hakaret (veya ihanet) anlamına geliyor. Ama ne
yazık ki tüm ciddi girişimcilerin bir çıkış stratejisine ihtiyaçları var. Çıkış
strateji deyince ilk akla gelen mutlu (ve zengin) bir erken emeklilik olabilir.
Ama daha en baştan çıkış stratejisini düşünmeye başlamanın bundan daha fazla
nedeni var. Her şeyden önce bir yatırımcı ile görüşecek olursanız bu konudaki
sorulara hazırlıklı olmalısınız. Yatırımcıların büyük bölümü zaten sadece çıkış
gördükleri işlere yatırım yaparlar ve çıkış stratejisi olmayan bir girişimci
her zaman onların gözünde olumlu bir izlenim bırakmayabilir.
Eğer gerçek bir girişimciyseniz çıkış yapmak sizi bir
sonraki heyecan verici girişimize çok daha ciddi bir sermaye ile başlamanıza
katkıda bulunabilir.
Ayrıca eğer uzun vadeli düşünüyorsanız çıkışı sadece
kendiniz için değil, hissedarlarınız için de hesaba katmalısınız. İşin kurucusu
olarak hissedarlarınızın bu işten maksimum kar elde etmelerine katkıda bulunmak
sizin işinizin bir parçası.
Bonus- Büyük Resmi Görememek
Girişimcilerin en sık yaptıkları en basit hatayı sona
sakladım: Büyük resmi görememek. Pek çok girişimci gündelik işlere veya üretim
sürecine o kadar kendini kaptırırken çevrelerinde neler olup bittiğini gözden
kaçıyorlar. Siz çok zaman alan ama aslında çok önemli olmayan bir konuya
fazlasıyla odaklanmışken diğer konularda geri kalabilir, büyük fırsatları
gözden kaçırabilir, rakipleriniz yeniliklerle pazarı değiştirebilir ve hatta
değişen ekonomik koşullar artık söz konusu işi yapmak için uygun olmayacak hale
gelebilir.
Girişiminizdeki öncelikli göreviniz ne olursa olsun
kendinize nefes alacak, her şeye dışarıdan bakarak durumları değerlendirecek
zaman ve imkan yaratın…
Girişimcilerin
Başarısız olmalarına Neden Olan En Temel 10 Hata
1. Yazılı Planlarının Olmaması.
İş planı yaparken harcanan çabanın değersiz nitelikte olduğu
yönündeki efsanelere inanmayın. Yaptığınız “İş Planını” kâğıda dökme disiplini,
fikirlerinizi işlere nasıl dönüştürebileceğinizi gösteren en iyi yoldur.
2. Üstünkörü Hazırlanmış ya da Hiç Hazırlanmamış Gelir Modeli.
Kar amacı gütmeyen bir işletme bile, operasyon masraflarını
düzenleyebilmek için bir gelir modeli (veya bağış) oluşturmak zorundadır.
Ürününüz bedava ise veya her satışta zarar ediyorsanız, bu durumu o birim
içinde dengelemek oldukça zordur.
Dünyadaki açlığa bile çare bulmuş olabilirsiniz, ancak
müşterilerinizin parası yoksa işletmeniz uzun ömürlü olmayacaktır.
3. Kısıtlı İş İmkânları.
Bütün güzel fikirler bile etkili işlere dönüşemeyebilir.
Ürününüzün veya hizmetinizin mükemmel olduğunu ve herkesin buna ihtiyacı
duyduğunu düşünmeniz, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına
gelmiyor.
Pazar araştırması konusunda, aile ve arkadaş çevresinde
yaptığınız resmi olmayan araştırmayı destekleyebilecek, alan uzmanları
tarafından yazılmış bir kaynak bulunmamaktadır.
4. Uygulayamamak.
Fikirlerin tek başlarına hiçbir değeri yok olay tamamen
uygulama ile ilgili. Zor kararlar vermek ve riske girmek konusunda iyi
değilseniz, bu role uygun değilsinizdir.
5. Çok Fazla Rekabet.
Hiçbir rekabetçinin olmaması dur işareti niteliğindedir. Bu
pazar olmadığı anlamına gelebilir ancak basit bir Google aramasında bile
yaklaşık 10 adet rekabetçi buluyorsanız bu sektörün oldukça kalabalık olduğu
anlamına gelir.
Unutmayın, uyuyan devler geri uyanabilir. Yani, Microsoft
veya Procter & Gamble firmalarının size göre çok büyük ve çok yavaş
olduğunu sanmayın.
6. Fikri Mülkiyetin Olmayışı.
Eğer yatırımcılar bulmak veya sektördeki devler karşısında
sürdürebileceğiniz bir rekabet avantajı elde etmeyi umuyorsanız, patentler, markalar
ve telif hakları için kayıt yaptırmanız, ayrıca, ticari sırları korumak adına,
rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapmanız
gerekmektedir.
Fikri mülkiyet, erken evredeki işletmelere, profesyonel
yatırımcılar tarafından biçilen değerleri belirleyen en önemli unsurlardan
biridir.
7. Tecrübesiz Bir Takım.
Gerçekte, yatırımcılar fikirlere değil, kişilere ödenek
sağlar. Yatırımcılar, iş sektöründe en azından başlangıç seviyesine uygun
miktarda tecrübe sahibi kişileri, başka bir deyişle, yeni başlanılan bir işi
yürütebilecek tecrübedeki kişileri ararlar.
Eğer bu sizin ilk seferinizse, yanınızda “daha önce orada
olan ve o işi yapmış” bir takım arkadaşı bulundurun, böylece sizin tutkunuz ve
onun tecrübesi ideal bir takım oluşturmuş olsun.
8. Kaynak İhtiyaçlarını Küçümsemek.
Önemli kaynakların başında elbette ki para akışı geliyor,
ancak diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki tanıdıklar ve pazarlama
kanallarına erişebilme imkânı bazı ürünler için daha önemli olabilir.
Çok fazla paranızın olması, akıllıca yönetilmediği takdirde,
çok az paranızın olması kadar yıkıcı olabilir. Yeni gelir düzeniniz para
döngüsünü sağladığını gösterene kadar günlük işlerinizden ayrılmayın.
9. Yeterli Pazar Olmayışı.
Kulaktan kulağa pazarlama stratejisi, ürününüzün ve
markanızın – bugünlerdeki yeni medya anlayışının amansız saldırıları varken –
duyulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamaya yetmez.
Viral pazarlama bile zaman ve para isteyen bir hale geldi.
Yeterli bir medya aralığında etkili ve yenilikçi bir pazarlama sisteminiz
olmadan müşterileriniz veya bir işiniz olamaz.
10. Çabucak Vazgeçmek.
Birçok yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak
yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır.
Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler,
vizyonları doğrultusunda, zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya
devam ettiler.
Kaynak: Cetvel.co
Bu yazı
daha çok internet girişimcilerini düşünerek yazılmıştır.
Amerika’da girişimciler farklı organizmalar olarak
tanımlanıyor. Bir insanın bir şirkette çalışmak yerine eksiğini gördüğü veya
uzman olduğunu düşündüğü konularda kendi işini yapması gerçekten büyük cesaret
gerektiriyor. Bindiğiniz taksinin taksicisinden köşedeki esnafa kadar herkesin
kendine özgü fikirleri var. ”Bunu yapsak zengin oluruz”, ”Şunu yapan adam ne
para kırdı”, ”Benim şöyle bir projem var” tarzı konuşmalara hepimiz
raslamışızdır. Bu insanlara fikirlerini neden hayata geçiremediklerini
sorduğunuzda ise aslında girişimciliğin o kadar da basit olmadığını anlarsınız.
Girişimcilerin öncelikle kendi içlerinde yüzleşmeleri gereken konu herangi bir
bahanenin girişimcilik için geçerli olmadığı gerçeği. Şimdi sizlere
girişimcilik yapmak isteyen insanların yaptıkları başlıca hatalardan
bahsedeceğim.
Girişimcilerin
En Çok Yaptıkları Hatalar
1-) Fikire körü körüne aşık olmak
Bir çok insan fikrin bir projede en önemli olan etken
olduğunu düşünüyor. Bana göre bu tamamen yanlış. Fikir bir yere kadar sizi bir
yerlere taşıyabilir fakat esas önemli olan konu fikrin uygulamadan daha önemli
olmadığını bilmekte.
Örneğin 1 milyar abonesi olan facebook parlak bir fikir
değil. Facebok’dan önce bir çok sosyal ağ hayatımınız bir parçasıydı.
Facebook’u diğerlerinden ayıran ve bir dünya devi yapan ise facebook’un
stratejisi ve uygulanması oldu. Bir sosyal ağ yaratma fikri gerçekten parlak
bir fikir değil. İnternet üzerinden giysi satmak da parlak bir fikir değil ama
şu an Markafoni gibi 300 milyon dolar değerlemeli bir türk şirketi bulunuyor.
Girişimciler ise fikirlerine körü körüne aşık oluyor ve uygulama, strateji,
pazarlama veya gerçekten böyle bir şeye ihtiyaç olup olmadığı konusunu
yeterince araştırmadan uygulamaya koyuluyorlar.
2-) Yazılımı en önemli konu sanmak
Bir internet girişiminde en önemli konu yazılım sanılıyor.
Fakat bu doğru değil. En basitinden herangi bir websitesi yazılımı ne kadar iyi
olusa olsun bir tanıtıma ihtiyaç duyuyor veya 2.000 TL’ye yaptırabileceğiniz
bir eticaret sitesinin arkasında çok ciddi bir operasyon ekibi gerekiyor.
Tedarik, deoplama, kargolama, reklam gerçekten bir eticaret sitesinin
yazılımından kat ve kat daha önemli.
3-) Pazar araştırması yapmamak
Girişimciler ihtiyaç veya eksik olduğunu düşündükleri
fikirleri için çoğu zaman yeterli pazar araştırması yapmıyor. Potansiyel veya
gerçekten aynı konu ile uğraşan girişimlerin analizlerini detaylı bir biçimde
yapmıyorlar. Çoğu girişimci yapmak istediklerinin daha önceden yapılıp
yapılmadığını veya pazarın gerçekten böyle bir ihtiyacı olup olmadığını yeteri
kadar araştırmıyor.
4-) Ekip kurmak
Çoğu girişimci bir projenin neden bir ekibe ihtiyaç
duyduğunun farkında bile değil. Durum böyle olunca ihtiyaç analizi yapmayan
girişimciler bir çok konuyu tek başlarına halletmeye çalışıyor. Ekip konusu hem
proje sırasında yaşanabilecek moral bozuklukları giderme hem de bazı işleri
uzman kişilerin daha doğru yapması açısından önemli
5-) Tanıtımın önemi
Bir çok girişimcinin hayali viral ve ”word of mouth” efekti
ile yayılan bir proje yapmak. Daha önceden bu konuda araştırma yapmayan
girişimciler projelerinde tanıtımın önemli olmadığını, projelerinin zaten viral
olarak yayılacağını düşünüyor. Örneğin bir çok girişimci ”twitter”ın viral
olarak yayıldığını veya ”apple”ın ciddi pazarlama harcamaları yapmadan bu
noktalara geldiğini düşünebilir. Twitter ilk çıktığı zamanlarda yazılımı ”eh
işte” diye tabir edilebilecek bir internet girişimiydi. Yine bu idare eder
yazılım ile yazılımı geliştirmek yerine pazarlama faaliyetlerine harcama
yaptılar. Bir çok ünlü ile gizli anlaşmalar yaparak onlara hesap açtıran
twitter bu günlere o gizli anlaşmalar sayesinde geldi. Apple’da ise durum bambaşka
bu günlere ”word of mouth” pazarlama ile geldiği düşünülen ”Apple”da ise esas
konu pazarlama. Steve Jobs’un biografisini okursanız neden ”Steve Jobs”un bir
yazılım dehası olan ”Steve Wozniak”ın önünde olduğunu anlayabilirsiniz.
6-) Fikrim Çalınır endişesi
Bir çok girişimci fikirleri çalınır endişesi ile fikirlerini
diğer insanlar ile paylaşmıyor. Bu da aslında birinci maddede de bahsettiğim
fikire aşık olma kısmından kaynaklanıyor. Hiç bir fikir düşünülmez değil. Bir
sosyal ağ yapmak, internet üzerinden giysi satmak, yeni bir işletim sistemi
yazmak gerçekten daha önce düşünülmemiş fikirler değil. Daha az popüler olan,
bir çoğumuzun haberdar olmadığı konulardaki fikirleri bile bir yerlerde düşünen
hatta bunlar üzerine çalışmalar yapmış, ürün çıkarmış insanlar kesinlikle var.
Fikrinizi paylaşmadan projelendirmek farklı alanlarda ne gibi konuları
atladığınızı veya öyle bir ihtiyacın gerçekten olup olmadığını doğru bir
biçimde algılamanızı engelliyor.
7-) Proje dosyası oluşturmayı bilmemek
Girişimciler bir proje dosyası nasıl oluşturulur bilmiyor.
Çoğu girişimci bir internet sitesinin neden bir proje dosyasına ihtiyacı
olduğunu bile bilmiyor. Doğru projelendirilmeyen fikirler ise başarısız oluyor.
Proje dosyanız olmadan veya proje dosyanız yetersiz olarak bir yatrımcı
görüşmesi yapmanız ise mümkün değil. Bir yatırımcı için ekipten sonraki en
önemli konu ise bir proje dosyası.
8-) Devlet
destekleri hakkında yeterli bilgi birikimi olmaması
Her ne kadar yetersiz olduğunu düşünsemde devlet
girişimciliği destekliyor. Çok saçma olduğunu düşündüğüm projeler bile nasıl
devlet desteği alınacağını bildikleri için bir şekilde devlet desteği
alabiliyorlar. Buna rağmen bir çok girişimci bu destekleri nasıl
alabileceklerinden bihaberler. Bu konuda yetersiz araştırma yapan girişimciler
ise her şeyi kendi imkanları ile halltemeye çalışıyor ve bir çok konuda harcama
yapmaktan kaçınıyor.
9-) Memur zihniyeti
Bir çok firmada çalışma saatleri diye bir kavram var.
Girişimcilikte ise böyle bir şey söz konusun değil. Memur zihniyeti ile girişim
yürütmeye çalışan insanlar çoğu zaman başarısız oluyor. Ben ”abi sen kendi
işini yapıyorsun istediğin zaman istediğin yere gidebilirsin” zihniyetinde çok
insan duydum. Bu tarz bir zihniyete sahipseniz kendi işinizi yapmaya hiç
bulaşmayın derim.
Girişimcilik ciddi cesaret gerektiren bir konu. Gerçekten
girişimci olmak isteyen bir birey bir çok fedakarlık yapmalı. Kurumsal veya
kurumsal olmayan firmalarda çalışan insanlar sürekli maaşlarından yakınıp
dururlar. Fakat en basitinden bilmedikleri konu ise kendi şirketlerinde o
maaşları verirken %40′lık ekstra bir ücreti devlete verdikleri gerçeği. Bunun
dışında bir şirkette çalışırken sabah 8:00 akşam 18:30 çalışma saatleri dışında
kralı gelse çalışmadığınız bir düzen var. Kendi girişiminizi de bu zihniyetle
yürütürseniz başarısız olursunuz. Bu yüzden girişimci olmadan önce kendinizden
bir çok fedakarlık yapacağınız bilmeli ve yukarıda bahsettiğim hataları
yapmamalısınız. Girişimciliğe yeni başıyorsanız şu kaynakları takip etmenizi
öneririm.
GİRİŞİMCİLERİN
VE KOBI’LERİN GENEL HATALARI
Genel istatistikler, açılan şirketlerin büyük bir kısmının
açıldıktan iki yıl sonra kapandığını gösteriyor.
Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin %24’ünün iki yıl
içerisinde, %51’inin dört yıl içerisinde ve %63’ünün altı yıl içerisinde yok
oluyor.
Bu konudaki güncel istatistikler TOBB tarafından sürekli
yayınlanıyor.
Açılan şirketlerin en sancılı yılları ilk iki yıl, bu süreyi
başarılı atlatan şirketlerin büyük bir kısmının ömürleri uzun oluyor ancak yine
TOBB verilerine göre Türkiyedeki şirketlerin ortalama ömrü sadece 12 yıl.
Aslında gelişen teknolojinin getirdiği logaritmik değişim süreci belki bunu
daha da kısaltacak.
Peki neden böyle oluyor, nerelerde hatalar yapılıyor ?
Girişimcilerin ve KOBİ’lerin yaptığı hataları çok kısa bir
şekilde aşağıda özetleyebiliriz.
NAKİT SORUNLARI
Bir çok girişimci, hızla ,işe başlamayı amaçladığından
yatırım dönemi giderleri, işletme maliyetleri gibi hayati konularda yeterince
araştırma yapmadan işe girişmektedir. İşe başladıktan kısa bir süre sonra
finansal kaynaklarının yetersizliğini anlayan girişimci için artık vakit çok
geçtir. Nakit yetersizliğinin yarattığı telaş ve panik, bir çok işin gerektiği
şekilde yapılmasını engellemekte, bu da nakit sıkıntısını artıran kısır bir döngüye
yol açmaktadır.
Yatırım ve işletme döneminin planlaması kulaktan dolma
bilgilerle değil, derinlemesine araştırmalarla yapılmalıdır, aksi halde nakit
sıkıntısı kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkacaktır.
Aynı şekilde sağlıklı planlanmayan büyüme dönemleri de nakit
sorunlarını büyüyebilmekte ve işin durmasına kadar varan sonuçlar
doğurabilmektedir.
PAZARI YETERİNCE TANIMAMAK
Girişimcilerin ürün veya hizmetlerine olan aşırı güvenleri
zaman zaman gerektiği gibi pazar araştırması yapmamalarına yol açmakta ve bu da
hızla rekabet duvarına çarpmalarına veya mallar veya ürünlerine alıcı
bulamamalarına yol açmaktadır.
Genelde bu durumla karşılaşan işletme sahibi panikleyerek
fiyat rekabetine girer ve başarı şansını hızla yitirmeye başlar.
Sadece günü geçiştirmeye yönelik stratejiler başarısızlıkla
sonuçlanmaya mahkumdur, ucuzun her zaman daha ucuzu vardır.
Başarılı bir pazarlama ve satış faaliyeti, sağlıklı bir
pazar araştırmasına bağlıdır.
VİZYON EKSİKLİĞİ
İçerisinde bulunduğu pazarın, ekonominin, toplumun ve
teknolojinin gittiği yeri göremeyen işletme sahiplerinin varacağı noktalar
karanlık olmaya mahkumdur. Bunlar çok yakından takip edilmeli ve bunlara hızla
uyum sağlanabilmelidir.
Günümüzde, hızla gelişen teknolojinin sonucu olarak değişim
logaritmik bir hızda olmaktadır, ve bunları yakından takip edemeyen hızla oyun
dışında kalmaya mahkumdur.
KÖTÜ YÖNETİM
Girişimciler ve işletme sahipleri, kendi bebekleri olan iş
için harcadıkları zaman ve düşünce nedeniyle, onunla ilgili herşeyi bildikleri
ve bunları yapabilecekleri kanısına kapılırlar. Ancak her insanda bazı
yetenekler fazla gelişmiştir, bazı yetenekler ise daha az gelişmiştir, bu
nedenle herşeyi yapabilmek mümkün olmayacaktır. Bunu farkına varıldığında ve
bazı işlerin sağlıklı yapılabilmesi için bu yeteneklere sahip kişilerin işe
alınmasında veya onlara danışılmasında geç kalınır ve içinden çıkılması çok güç
dar boğazlara girilmiş olur.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz hataları yapmamanın veya
bunlardan kurtulmanın yolu varmıdır ?
Tabi ki vardır ve bu da sağlıklı bir İŞ PLANI yapmaktan
geçer.
İş Planı, firmanızın başarılı olabilmesi için veya ekonomik
bakımdan varlığını koruyabilmesi için neler yapılması gerektiğine karar verme
sürecinin, en önemli başlangıçtır. Bu da demek oluyor ki; şu an yapmakta
olduğunuz veya yapmayı planladığınız bir işin, geleceğini çizen ve size
rehberlik eden bir yol haritasıdır. Firmanızın gelecekteki dar boğazları ve
bunları aşma yollarını “önceden” analiz edilmesine yardımcı olmakla birlikte,
aynı zamanda da firmanız için en temel kontrol aracıdır. Size önceden planlanan
ve daha sonra gerçekleşen bir programın; var ise farklarını ortaya koyarak,
nedenini gösterir ve gerekli düzeltmeleri yapmanızı sağlar. Bu da firmanın
karar alma mekanizmasını ve geleceğini en önemli şekilde etkileyen faktörlerden
biridir.
İş Planı, şirketinizin geçmişini, gelecek için vizyonunuzu
ve bu vizyondaki hedeflerinize varmak için uygulayacağınız planları anlatan çok
önemli bir stratejik planlama dokümanı (aracı) ve şirketinizin yol haritasıdır.
Tufan Karaca
www.blog.tkaraca.com
Girişimcinin
yapmaması gereken hatalar
Sertaç AYDIN | 15 Temmuz 2013 | İnternet, Manşet
Girişimcinin yapmaması gereken hatalar üzerine..
Herkes mutlaka kendi işini bir dönemde kurmak ister, bu
bazen bir berber dükkanı olur, bazen de bir eticaret sitesi olur. Her türlü
yeni bir iş kurmak girişimcilik olarak adlandırılır. Bir araştırmaya göre bu
oran şuanda %85-%90′larde gezse de bunu herkesin istediği bir hayal olduğu
gözle görülür bir şeydir. Bu sebepten dolayı herkesin hayatının belirli bir
döneminde mutlaka kendi işinin patronu olmak gibi bir hayali vardır. Hem kim
istemez ki kendi işinin patronu olmayı, istediği zaman işe gelmemeyi ya da
istediği zaman işten çıkıp evinde uyumayı? Fakat size acı bir gerçeği söylemek
zorundayım; “girişimcilikte buna yer yoktur :)” bazen başkasının yanında
çalışmak bile daha rahat olabiliyor bundan dolayı girişime yeltenirken mutlaka
herkesin gözden kaçırdığı bazı şeyler vardır. Bunlar ufak gibi görülen ama
detayında büyük olduğu fark edilen hatalardır.
eticaret girişimleri
Girişim ve Ortaklık durumu;
Yeni bir girişimde bulunurken her zaman yanımızda güvenilir
birisi ya da birileri olsun isteriz. Çünkü bu işin altından tek başınıza
kalkabileceğinizden şüpheniz vardır ya da en azından destek olabilecek
birilerine ihtiyaç duyarsınız. Aslında doğru ve yerinde bir düşünce bence de.
Ama tutupta 5 kişi ile şirket kurarsanız orada tekrar düşünün derim nedeni ise
kişi başı hisse değeriniz %2 civarında olacaktır dolayısı ile ilerideki büyüme
olasılığından dolayı bu miktarlar sizi memnun etmeyebilir bu da gayet
normaldir. Bunun için ideal olan sayı tek kişide değildir çünkü her zaman bütün
işlere siz yetmeyeceksiniz. Bütün işlere sizin koştuğunuzu varsayarsak
bedeniniz bir gün bu iş yoğunluğu kaldırmayabilir ve devamında sizde bu işten
sıkılabilirsiniz. Girişim yaparken ortaklı sayınız en fazla 3 olmalıdır ama 2
olanı her zaman idealdir. Biriniz alt yapı ile ilgilenirken diğeriniz
pazarlama/reklam işleri ile uğraşıp aranızda iş dağılımı yapabilirsiniz bu da
sizin üzerinizdeki yükü inanılmaz bir şekilde hafifletecektir.
girişimcilik hataları
Projeniz ve Basın;
Herhalde herkes ister şirketini ve projesini basın ile
tanıştırmak ve basın üzerinden binlerce yüzbinlerce hatta milyonlarca kişiye
ulaşma imakanını sağlamak. Ama bu bazen korkunç sonuçlar elde etmemize neden
olabilir. Neden korkunç olsun diye sorabilirsiniz bu da gayet normal bir soru…
Şöyle ki; Alt yapısı hazır olmayan şirketlerin Basın ile erken tanışması hazır
olmayan sistemlerine daha fazla müşteri çekmesine sebep olur ama bugün 10 gelen
müşteri yarın 100 geldiğinde bakalım hazır olmayan alt yapın ve personel sayın
bu müşterilerin isteklerine karşılık verebilecek mi? Diyelim ki bir eticaret
sisteminiz var ve günde 10 kargo çıkartıyorsunuz ve o arada basına tanıtım
yazısı yolladınız ve basın bunu gazetesine taşıdı. Ve bundan sonra günde 150
kargo çıkartmaya başladınız. 10 kargo çıkartmak ile 150 kargo çıkartmak
arasındaki efor inanılmaz farklıdır ve sisteminizin buna hazır olup olmadığını
iyi ölçmeniz ve değerlendirmeniz gerekmektedir. Basının karşısına çıkmadan iş
modelinizin, alt yapınızın ve personel sayınızın buna hazır olması gerekir.
Aksi takdirde müşterilerinize gerekli hizmeti sunamaz ve girişiminiz sizin için
hüsran olabilir.
Girişim modelleri
Projeniz bazen tutmayabilir, buna açık olun;
Girişim projeniz sizin gözünüzde çok değerli ve eşsiz
olabilir ama birilerine anlattığınızda bu onlara çok cazip gelmeyebilir sebebi
birden çok olabilir. Projenizi anlattığınız 10 kişiden 7′si projeye sıcak
bakmıyorsa neden sıcak bakmadıklarını öğrenmeniz ona göre iş modelinizi
düzenlemeniz lazım en azından ben öyle yapardım. Eğer projeniz gerçekten çok
fazla kişi tarafından sıcak bakılmıyorsa mağlup olduğunuzu yani projenizin
insanlar üzerindeki etkisinin az olduğunu kendinize anlatmanız ve gerekirse de
o projeden vazgeçmelisiniz çünkü olmamışsa olmamıştır. Ama bu girişiminizden
tamamen vazgeçin anlamına gelmez. Bir test sitesi kurup sitenizi ya da
girişiminiz neyse en azından belirli bir süre onu gerçek ortamda test etmeniz
en mantıklısı. Denemekten inanın ki hiç birşey kaybetmezsiniz ve bu işin oluru
olup olmadığını kendi gözlerinizle görme imkanınız olur ve ona göre
yapılanmanızı sürdürürsünüz. Hee bu arada projeniz istediğiniz hedefe ulaşmadan
yani başarılı olmadan elinizdeki işinizi sakın ama sakın bırakmayın sonradan
işsiz kalmanız muhtemeldir.
Girişimcilik
Projeniz ve Siz;
Daha önce girişimde bulunanlar ya da bu konuyu çok
araştıranlar mutlaka duymuşlardır Networking olayını. Bu Networking bizim
bildiğimiz bilgisayar sistemlerindeki network konusu değil bunu
karıştırmayalım:) Bu Social Networking‘dir yani insanlar arasındaki ağdır.
Girişimleriniz için yatırım almak, iş modelinizi geliştirmek adına ya da işiniz
hakkında fikir almak için insanlar seminerlerde, toplantılarda kendi aralarında
bir network oluşturur yani herkes bir biri ile tanışır, kartvizitlerini verir
ve bir türlü herkes bir biriniz ne iş yaptığını, hangi projeleri ürettiğini
bilir. Dolayısı ile bu tür toplantılar ve seminerler oldukça önemlidir. Bunun
en büyük örneklerinden birisi “Webrazzi” gerçekleştiriyor. Ama dikkat edin bir
tarafı yapayım derken diğer tarafı bozmayın. Elbette önemli bu aktiviteler ama
işinizi aksatırsanız bu aktivitelerin hiç bir anlamı, manası kalmaz. Çünkü bir
girişimi ayakta tutmak oldukça yorucu ve meşakatli bir iştir. Dolayısı ile bir
tarafa ağırlık verecekseniz o mutlaka sizin elinizdeki girişiminiz olacaktır.
Bu hiç birisine gitmeyin anlamı kesinlikle taşımıyor sadece önemli ve gerekli
olanlara gitmeniz size yeterli olacaktır.
girişimci nedir
Sabretmeyi bilmeliyiz;
İşinizi kurduktan sonra tabikide hemen para kazanmak isteyeceksiniz
bu oldukça normal. Ama yoook öyle bir dünya diyorum ve ekliyorum; işiniz için
önce sabretmesini öğreneceksiniz. Nasıl ki bir çocuk doğar doğmaz yürümesini,
konuşmasını bilmiyorsa ve bunu zamanla emekledikten sonra yürüyorsa işinizide
bu şekilde görmek zorundasınız. Hiç bir proje, girişim, yatırım pat diye çiçek
açmaz önce filizlenir sonra çiçek açar. Ama herhalde Türk girişimciler bu
konuda en sabırsız ülke konumundadır diye tahmin ediyorum. Projeniz önce alt
yapı ve iş modeli olarak yerine oturmalı, sonra pazara açılmalı. Bundan sonra
para kazanma istekleriniz artabilir ama bunlar olmadan maalesef para kazanma
istekleri sizi yanlış bir sürece sokabilir. Bundan dolayı girişimlerinize ilk
önce sabredin ve işin rayına oturmasını ve hedeflediğini aşamalardan geçmiş
olmasını bekleyin. Ve en önemlisi işinizin sürekliliğini oturtmanız gerekir.
Yani X bir kişi hastalanıp işe gelmediğinde iş aksıyor ise bu projede bir
sıkıntı var demektir bunu asla aklınızdan çıkartmayın.
Projenize erken yatırım almayın;
Kurduğunuz proje, herkes tarafından beğenilebilir bu iyi
projelerde gayet normaldir ve bu projeye çok erkenden yatırım yaparak
girişiminize ortak olmak isteyenlerde bu süreç ile beraber olacaktır ama erken
yatırım her zaman sizin ve yeni kurulmuş şirketinizin dengesini bozmakla
beraber sizin üzerinize daha çok sorumluluk ekleyecektir. Çünkü yatırım yapan
kişi sizden işin sürekliliğini ve sürekli büyüme hedefleri ister bu da onun
gayet tabii hakkıdır. Dolayısı ile girişimlerinize erken yatırım yapmak isteyenlerden
biraz daha zaman isterseniz her zaman sizin çıkarınıza olacaktır.
Saygılarımla
Sertaç AYDIN
1 OCTOBER 2013 |
2 YORUM
Yeni
Girişimcilerin Hataları
İşe yeni atılmış bir girişimciyseniz uzun bir öğrenme
sürecine girdiniz demektir. Uzun derken, her zaman üzerine yeni şeyler katmanız
gerekeceği ve sürekli şaşıracağınız detaylarla karşı karşıya kalacağıız için
ömür boyu sürecek bir süreçten bahsediyorum.
Bu süreçte elbette bir çok hata yapacak; bunu nasıl
düşünemedim, ben bunu nasıl yaptım vs diyeceğiniz şeyler yaşayacaksınız. Ancak
en azından önceden yapılmış hatalardan birkaçını görerek ön hazırlık yapmış
olabilirsiniz.
Gerçek Dışı Beklentiler
Yeni iş kurarken pek çok kişi nasıl para kazanacağını, ne
kadar kazanabileceğini ve ortalama beklediği geliri hesaplar.
Kolay olan (örnek): “Günde 2 x 500 USD satış yaparsam, %40
kar marjı ile 200 USD alırsam günde 400 USD, ayda 30 x 400 USD’dan 12000 USD
parayı cebe indiririm” demek.
Gönül ister ki yapılan bu basit hesap gerçek olsun ve
ağrısız tasasız gerçeğe dönüşsün.
Ancak gerçek hayatta çoğunlukla bu planlar tutmayacaktır. Bu
sebeple asıl olan, yapılan bu projeksiyonun ne kadar gerçekçi olduğunu, bu
ortalamaya ulaşabilmek için ne kadar bir yatırım ve emek sarfedilmesi
gerektiğini, sabit masrafların neler olacağını (vergi, kira, çalışan ücretleri,
elektrik su ve onlarca kalem) ölçebilmek.
Girişimcilerin Yaptığı Hatalar
Her İşi Yaparım Yaklaşımı (Multitasking)
Yeni başladınız ve masraf kısmak için her işi kendiniz
yapmaya çalışıyorsunuz. Böyle düşünmekte tabii ki haklısınız. İlk başta aynı
yolu bende denedim ancak insan bir süre sonra görüyor ki her konuda iyi olmak
imkansız.
Bir firmanın günlük işleyişinde pazarlama, satış, lojistik,
muhasebe gibi konulara bağlı olarak yapılması gereken onlarca iş var.
Herşeyi tek başına yapmaya çalışmak hiçbir işi tam yapamamak
anlamına geldiği anda büyük hatalar, kaçan müşteriler ve/veya maddi manevi
zararlarla karşılaşabilirsiniz.
Tabii hemen büyük bir ekip kurup işe girişmeyin ancak belli
bir sistem oturtuncaya kadar (bu sistem genelde siz 3 ay işe gitmeseniz bile
işin yürüyebilmesi anlamına geliyor) kazandığınız parayı ilk önce doğru ekibi
kurmaya harcayın.
Unutmayın ki doğru bir ekibe harcayacağınız parayı kat kat
fazlasıyla geri almanız kuvvetle muhtemel.
İşi Ciddiye Almamak
Çalışanı olmayan, yeni kurulmuş bir firma sahibi düşük
sorumluluk, müşteri / operasyon yokluğu sebebiyle büyük işlerin hayalini
kurarken bir yandan da işini ciddiye almayıp gereken önemi vermeyebilir.
Kısa sürede para kazanmak ve bunu devam ettirebilmek oldukça
zor. İlk bi hevesle başladığınız müşteri arayışlarınızın karşılığını alamadığınızda
hemen pes etmeyin. Ümitsizliğe kapılmanız aynı zamanda uzun süre daha
aradığınız o müşterilere ulaşamayacağınız anlamına gelecektir.
İşinizin her aşamasını (satıştan muhasebeye, ürün
geliştirmeye kadar) ciddiye alın ve tüm görüşmelerinizi, pazarlıklarınızı
profesyonel şekilde yürütün.
Girişimcilerin
Kaçınması Gereken 8 Hata
Girişimcilerin Kaçınması Gereken Hatalar
Girişimcilerin 2013’te uzak durması gereken 8 hata
Docstoc’un CEO’su Jason Nazar tarafından aşağıdaki gibi özetlenmiş.
1- Finansal Kaynak Bulunmaması
Nazar, 2013 yılının finansal kaynaklar bulunması açısından
sert geçen bir yıl olacağını söylüyor. Bu yüzden 2013’te kaynak bulmayı
düşünüyorsanız, buna hemen şimdi başlamanızı öneriyor.
2- Sosyal Medyaya Gereğinden Fazla Önem Vermek
Tam anlamıyla bir “sosyal medya çılgınlığı” dönemindeyiz
diyebiliriz sanırım. Sosyal medyayı her şeyin üstünde tutup, gününüzün önemli
bir bölümünü burada geçirmeniz; bir girişimci olarak yapacağınız potansiyel
hatalardan biri. Hepimiz biliyoruz ki çok fazla vakit alıyor ve geri dönüşü de
harcanan vakitle değerlendirildiğinde aynı oranda yüksek değil. Bunun yerine
getirisinin yüksek olduğunu düşündüğünüz sosyal medya kanallarında günde 1’er
adet paylaşım yapmanız yeterli. Sosyal medya dışında işinizi tanıtabileceğiniz
kanallara yönelmeniz de öneriliyor (bunlar offline kanallar da olabilir).
Sosyal medyada bir şeyler kaçırıyorum diye endişelenmenize
de gerek yok, önce işlerinizi tam olarak işler hale getirmeniz çok daha önemli…
3- Kendinizi Fazlasıyla İyi Bulmak
Gelişimin önündeki en büyük engellerden biri de kendini
mükemmel bulmak. Eğer girişimcilik becerilerinizi/kendinizi geliştirmiyorsanız
herkesin ilerlediği bir dünyada siz geri gidiyorsunuz demektir. Başarılı
girişimciler kendileri ile ilgili alt pazarlarda bir kaç yıl tecrübe edinmiş,
bu pazarların güçlü ve zayıf yanlarını tanımış ve kendilerini bu doğrultuda
geliştirmiş kişiler olarak tanımlanıyor. Pazar koşulları stabil kalmadığına
göre, girişimcinin de sürekli kendini geliştirmesi/yenilemesi gerekiyor.
4- Teknolojiye Gömülüp Kalmak
Girişimciler için o kadar çok online araç var ki, adeta sizi
teknolojiden kafanızı kaldıramayacağınız hale getiriyor; yazılımlar, CRM, web
geliştirme araçları, proje yönetim araçları, ödeme sistemleri vesaire vesaire…
Öncelikle ihtiyacanız olanları belirleyin ve teknoloji içine gömülü kalmaktan
sakının!
5- 1983’teki Gibi İş Yapmamak
Bilgisayarın başında oturarak iş yapılamıyor! Yüz yüze
konuşmadan, telefon görüşmeleri yapmadan işleri halletmenin henüz bir formülü
bulunmadı. Bilgisayarınızın başındaki o “rahat” çalışma alanınızdan kalkıp
dışarı çıkmanız, yüz yüze görüşmeler yapmanız gerekiyor. Ebeveynlerimizin
teknoloji karşısındaki beceriksizlikleri ile dalga geçiyoruz belki ama gerçek
“iş” onların devrindeki gibi yapılıyor. Telefonla görüşmeden, dışarı çıkmadan,
yüz yüze görüşmeler yapmadan satış yapmak mümkün değil… Aynı şey sadece siz girişimciler
için değil, tüm çalışanlar için geçerli!
6- Google ve Facebook’a Ücretli Reklam Vermekten Kaçınmak
İşte yeni dönem girişimcilerinin yaptığı önemli hatalardan
biri daha; Google ve Facebook’a ücretli reklam vermemek. Bu kanallar geri
dönüşü en yüksek kanallar ve bu alanlarda reklamla da yer almanız gerekiyor.
Online kanallar içinde en güvenilir ve izlenebilir bu iki mecrada küçük
bütçelerle (mesela günde 10-15tl) ile işe başlayıp, ölçümlere göre arttırıp
azaltabilirsiniz. Mutlaka deneyimleyip görmeniz öneriliyor.
7- Sürekli Bahaneler Üretmek: Vergi Sistemine,
Politikaya…vb.
Eğer girişimci iseniz, yaptığınız işin mutlaka ki mali/idari
boyutları, yasal düzenlemeleri var… Kuralları/kanunları çok sevimli
bulmayabilirsiniz belki ama onlar olmadan ilerlemeniz maalesef ki mümkün değil.
Kuralları, yaptırımları bir engel gibi görmek, sürekli onlardan şikayet etmek
girişimcileri gerileten bir diğer etmen… İşlerinizi/bütçenizi iyi
planlayabilmek için iyi bir finans uzmanından yasal mevzuatlar vb. düzenlemeler
hakkında düzenli bilgi almanız gerekiyor!
8- İş Fikrinizin Harika Olduğuna Fazlasıyla İnanmak
Bu tür girişimcilere “İyi iş fikri yoktur, iyi yönetim
vardır” mottosu ile karşılık veriliyor. Aman dikkat: iş fikrinizin
harika/olağanüstü olduğuna inanmak ve işe öyle başlamak hatalı bir başlangıç
olabilir… Emek vermeden, çabalamadan, denemeden/yanılmadan, terlemeden,
sıkıntıya girmeden, kısaca yanmadan pişmek girişimcilik kitabında yok. Tüm
bunlara zeka, sağlıklı bir entegrasyon ve şansı da ilave etmek gerekiyor. Unutmayın
fikir sadece bir başlangıç!
Girişimcilerin
Önemli Hataları
17 Şubat 2013 | Hilmi Öğütcü
Ülkemizde girişimcilik kavramı İnternet’in yaygınlaşmasıyla
daha da popüler hale gelmiştir. Popülerliğin artması ile de bu alana yapılan
yatırımlar değer kazanmıştır. Sosyal medya, blog, televizyon kanallarında da
başarılı olan insanların hikayelerini anlatmaları ile de Girişimcilik denilen
ve son versiyonuyla beraber hızlı güncellenen e Girişimcilik kavramı çıkmıştır.
Bunlara bağlı olarak ülkemizde Girişimcilik, popülaritesini inanılmaz
artırmıştır. Şimdi gelelim Girişimcilik ile kısa yoldan zengin olma hayalini
kuran Girişimcilerin yaptığı hataları başlıklar halinde inceleyim ve biraz da
yorumlayalım.
- Girişimciler ürettikleri projelerine aşık oluyor: durumun
bu hali alması dışarıdan gelecek eleştirilere bir engel niteliği
oluşturmaktadır. Projenize aşık olmamalısınız. Sadece kendi düşündüklerinizin
diğer herkesten değerli olduğunu düşünürsünüz ve projenizin gelişimini
engellersiniz. Ancak biri size yapamazsınız dediğinde bu kişiyi de
umursamamalısınız.
- Girişimciler geri beslemeleri dinlemiyor ve fazla defans
yapıyor: Projeniz dışarıdan gelecek yorumlara açık olmalı. Sadece kendi
bildiğiniz yoldan gitmemelisiniz. Evet kendi bildiğiniz yoldan gideceksiniz
ancak bu başarı yolunun alternatiflerini olduğunu unutmamalısınız. Ve size yol
çizgisi gösterecek dönüşlerin değerini bilmelisiniz. Başarılı olmuş insanları
dinlemelisiniz. Fazla defans yapmamalısınız, eksik yönlerini gören insanların
dediklerini değerlendirmelisiniz.
- Fikirlerinin veya projelerinin hızlı test etme sürecini
atlayarak çok fazla üzerinde çalışıyorlar: Bu hata çok fazla yapılanlar
listesinde yerini aldı. Bazı insanlar projelerini hayata geçirmek için sanırım
güneşin batıdan doğmasını bekliyorlar. Arkadaşlar internet o kadar gelişti ki
artık sizin düşündüğünüz bir fikir dünyanın diğer noktasında fikir eşiniz
tarafından da düşünülüyor. Projenizin üzerinde çok fazla çalışmayın. Bu demek
değil ki projeyi yarım bir şekilde hayata geçirin. Hızlı test etme süreçleri
var ve bunları uygulayın, bunun sonucunda da girişmeye başlayın. Eğer fikri
veya projeyi hayata geçirmek için herşeyin tamamlanmasını bekliyorsanız emin
olun ki o proje hayata hiçbir zaman geçmeyecek. Belki ben böyle yaptım
diyebilirsiniz ama gelişen teknoloji sizin de onu her zaman geliştirmeniz
gerektiğini söylüyor. Kullanıcı davranışları, istekleri ve istemedikleri her
zaman değişiyor. Projenizi belirli bir aşamaya getirin ve start verin.
- Girişimciler Yatırım’ın amaç olduğunu düşünüyor: Yatırım
yapılan projelerin bir çoğunun başarısız olmasının en büyük sebebi budur.
Yemeksepeti.com CEO’su Nevzat Aydın “Fikir değil, onu hayata geçirip
yaşatabilmek önemli” demiştir. Bu da Girişimcinin kişisel ve bilgisel
özellikleriyle direkt olarak alâkalıdır. Girişimciler yatırım aldıktan sonra
bir rahatlama sürecine giriyor ve projeye olan hevesleri paraya doğru kaymaya
başlıyor. Gereksiz yatırımlar, har vurup harman savurmalar, projede
geçirdikleri zamanı azaltmalar falan derken bir bakmışsınız para kalmamış veya
istek kalmamış ama ortada o kadar zamana rağmen değer oluşturacak bir proje de
kalmamış. Yatırım amaç değildir, araçtır. Asıl hareket yatırım aldıktan sonra
başlıyor. Para gözünüzü boyamamalı. Yatırım aldıysanız emin olun üst zümre
denilen sınıf içine girmiş bulunuyorsunuz. Fikriniz için daha fazla çalışmaları
mesai saati denilen kavramı hayatınızdan çıkarmalısınız. Gerekirse günleriniz
zaman zaman 24 saati aşmalı. Yemeksepeti.com bugün adından ve başarısından söz
ettiriyorsa bu projeden para kazanmadan 6 yılın eseri olduğundandır.
Yeni
girişimciler bu 10 hatayı yapmamalı
Bu İçeriği Paylaş!
Girişimciler için – özellikle de yeni başlayanlar
için – işler başarılı oldukları kadar başarısız da
olabilir. Bunun tekrar tekrar gerçekleştiğini hem
bir girişimci hem de bir akıl hocası olarak
gördüm. Ayrıca istatistikler gösteriyor ki, yeni
başlayanlar için ilk 5 yıldaki başarısız olma oranı
%50′lere kadar yükseliyor.
Elbette ki gerçek girişimciler bu başarısızlıklara,
başarıya giden yoldaki kilometre taşları olarak
bakıyorlar. Onlar hatalarından öğrenme
becerilerine güveniyor ve bu tecrübeleri bir
sonraki fikirlerini üretmek için kullanıyor. Ancak, neden
başkalarının yaptığı hatalardan da öğrenmeyelim ki? Böylece onca acı ve çileye katlanmak
zorunda kalmayız.
İşte burada yeni başlayanlar arasından seçtiğim en tepedeki
10 başarısızlık öyküsü ve bu durumlardan kaçınma yöntemleri:
1. Yazılı plan yok. İş planının harcanın çabaya değer
nitelikte olmadığı yönündeki efsanelere inanmayın. İş planını kağıda dökme disiplini, fikirlerinizi
işlere nasıl dönüştürebileceğinizi gerçekten anlayıp anlamadığınız görmenin en iyi yoludur.
2. Üstünkörü veya hiç hazırlanmamış gelir modeli. Kar
amacı gütmeyen bir işletme bile, operasyon masraflarını düzenleyebilmek için bir gelir modeli
(veya bağış) oluşturmak zorundadır. Ürününüz bedavaysa veya her satışta zarar
ediyorsanız, bu durumu o birim içinde dengelemek oldukça zordur. Dünyadaki açlığa bile çare bulmuş
olabilirsiniz, ancak müşterilerinizin parası yoksa, işletmeniz uzun ömürlü
olmayacaktır.
3. Kısıtlı iş imkanları. Bütün güzel fikirler bile
etkili işlere dönüşemeyebilir. Ürününüzün veya hizmetinizin mükemmel olduğunu ve herkesin buna
ihtiyacı duyduğunu düşünmeniz, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına
gelmiyor. Pazar araştırması konusunda, aile ve arkadaş çevresinde yaptığınız resmi olmayan araştırmayı
destekleyebilecek, alan uzmanları
tarafından yazılmış bir kaynak bulunmamaktadır.
4. Uygulayamamak. Genç girişimciler “milyon dolarlık
fikirlerle” kapıma geldiğinde, onlara, fikirlerin tek başlarına hiçbir değeri olmadığını söylemek
zorundayım. Olay tamamen uygulama ile ilgili. Zor kararlar vermek ve riske girmek konusunda
iyi değilseniz, bu role uygun değilsinizdir.
5. Çok fazla rekabet. Hiçbir rekabetçinin olmaması
dur işareti niteliğindedir – pazar olmadığı anlamına gelebilir – ancak öte yandan, basit bir Google
aramasında bile yaklaşık 10 adet rekabetçi buluyorsanız, bu, sektörün oldukça kalabalık olduğu
anlamına gelir. Unutmayın, uyuyan devler geri uyanabilir. Yani, Microsoft veya Procter
& Gamble firmalarının size göre çok
büyük ve çok yavaş olduğunu sanmayın.
6. Fikri mülkiyetin olmayışı. Eğer yatırımcılar
bulmak veya sektördeki devler karşısında sürdürebileceğiniz bir rekabet avantajı elde etmeyi
umuyorsanız, patentler, markalar ve telif hakları için kayıt yaptırmanız, ayrıca, ticari sırları
korumak adına, rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapmanız
gerekmektedir. Fikri mülkiyet, erken evredeki işletmelere, profesyonel yatırımcılar tarafından
biçilen değerleri belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
7. Tecrübesiz bir takım. Gerçekte, yatırımcılar
fikirlere değil, kişilere ödenek sağlar.
Yatırımcılar, iş sektöründe en azından başlangıç seviyesine
uygun miktarda tecrübe sahibi kişileri, başka bir deyişle, yeni başlanılan bir işi
yürütebilecek tecrübedeki kişileri ararlar. Eğer bu sizin ilk seferinizse, yanınızda “daha önce orada olan ve o
işi yapmış” bir takım arkadaşı bulundurun, böylece sizin tutkunuz ve onun tecrübesi ideal
bir takım oluşturmuş olsun.
8. Kaynak ihtiyaçlarını küçümsemek. Önemli
kaynakların başında elbette ki para akışı geliyor, ancak diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki
tanıdıklar ve pazarlama kanallarına erişebilme imkanı bazı ürünler için daha önemli olabilir.
Çok fazla paranızın olması, akıllıca yönetilmediği taktirde, çok az paranızın olması kadar yıkıcı
olabilir. Yeni gelir düzeniniz para döngüsünü sağladığını gösterene kadar günlük işlerinizden
ayrılmayın.
9. Yeterli pazar olmayışı. Kaygan bir kulaktan kulağa
pazarlama stratejisi, ürününüzün ve markanızın -bugünlerdeki yeni medya anlayışının amansız
saldırıları varken- duyulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamaya yetmez. Viral pazarlama bile zaman
ve para isteyen bir hale geldi.
Yeterli bir medya aralığında etkili ve yenilikçi bir
pazarlama sisteminiz olmadan müşterileriniz olamaz – veya bir işiniz.
10. Çabucak vazgeçmek. Tecrübelerime göre, birçok
yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır.
Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler, vizyonları doğrultusunda,
zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya devam ettiler.
* Bu yazı, Hüseyin Erkmen tarafından yazılmıştır
Girişimcilerin
Ortak Hataları
Tarih : 06.06.2013 - 20:52:20
Gelişmiş batı ülkelerinde uzunca bir süredir mevzu bahis
olan, derinleşerek kurumsallaşan girişimcilik ve yenilikçilik alanları son
zamanlarda dünyanın farklı bölgelerini de etkilemekte. Söz sahibi bir güç olmak
isteyen Türkiye’de de girişimcilik ekosistemi hızla gelişiyor. Hem kamunun hem
de özel sektörün önemli katkıları ve çabaları söz konusu.
Özendirici ve yönlendirici politikalar olduğunu biliyoruz,
tecrübe ediyoruz. İş planı yarışmaları, ön kuluçka programları, kuluçkalar,
teknoparklar, eğitimler, seminerler, iş hızlandırıcıları ve benzeri birçok kavram
ve uygulama artık yaşamımızda. Üniversiteler girişimcilik ve
yenilikçilikleriyle değerlendiriliyorlar. Endeksler açıklanıyor, kurumlar
arasında hoş bir rekabet söz konusu. Herkes daha iyisini yapma peşinde.
Girişimcilik ekosistemi genişledikçe, bu alanda faaliyet
gösteren kurum ve bireylerin sayısı arttıkça, Türkiye öğreniyor, gelişiyor,
çeşitleniyor. Ben de bu ekosistemin içinde uzunca bir süredir faaliyet gösteren
bir üniversite hocasıyım. Yeni kurulan şirketlere (start-up) ve akademisyen
şirketlerine (spin-off) mentorluk yapıyorum. Bu alanda çeşitli eğitimler ve
seminerler veriyorum. Yüzlerce şirketle etkileşim halindeyim. Durum böyle
olunca bu yeni alanın fotoğrafını çekmek, durum analizi yapmak mümkün hale
geliyor. Tabii bir köşe yazısında bütün detayları aktarabilmek pek olanaklı
değil. Ancak yine de özellikle genç girişimcilerde temelde gördüğüm ortak
(sıklıkla yapılan) hataları sıralamam sanırım yerinde olacaktır.
1) “İş fikri
her şeydir!” Temel yanlışların başında bu yargı geliyor. Genç girişimciler
iş fikirlerini fazlaca kutsuyor, adeta onun esiri oluyor. Durum böyle olunca
“pivot”lama yapamıyorlar. Dış dünya ve daha da önemlisi piyasalar (müşteriler,
kullanıcılar, vb.) o iş fikrini kabul etmeyebiliyor; girişimcinin bu iş fikrini
belli doğrultuda değiştirmesini, yenilemesini bekliyor. Ama yok, bizim
girişimciler bu konuda Ortodoks! İlla yola ilk çıktığı iş fikrini dayatacak!
Tabii bir de iş fikrini kimseyle paylaşamama psikolojisi var. Fikri gereksiz
yere koruma, gizleme hissiyatı var. Sanki birileri alıp kaçacak! Durum böyle
olunca da doğal olarak fikir beslenemiyor, gelişemiyor, başarılı olamıyor!
2) “İş fikrim
var, hemen şirket kurayım!” Girişimcilerimiz planlama ve araştırma yapmayı
pek sevmiyorlar. İş fikrini sahada, piyasada küçük çaplı denemeden, test
etmeden, pazar araştırması yapmadan, en basit bir anketle müşterilere soru
sormadan hemen şirketleşmek ve zenginleşmek istiyorlar. Kim istemez ki? Ama
zenginleşmek öyle kolay olsaydı, hepimiz girişimci olur, 3’er 5’er şirket kurar
ve bir anda zenginleşiverirdik. Biraz emek verip iş modeli geliştirmeleri, iş
planı yazmaları gerekiyor, müşteri beklentilerini çok iyi anlamaları ve bir
ihtiyacı karşılıyor olmaları gerekiyor. Piyasayı test ettikten, prototipleri
piyasanın kabul edeceği son ürün haline dönüştürebildikten sonra şirket kurmak
çoğu zaman daha akıllıca duruyor. Çünkü şirket kurulduğu andan itibaren masraf
etmeye, taksimetre çalıştırmaya, vergi ödemeye başlıyor.
3) “Önemli
olan üründür, teknolojidir; iyi ürün/hizmet pazarlama gerektirmeden kendi
kendine satar!” Mazide kalan söylemlerden, yanlış kanaatlerden biri de ne
yazık ki bu. Özellikle mühendislik kökenli girişimcilerde işin AR-GE sürecine
dalıp çıkamama, laboratuvarlarda 3-5 yıl debelenme, kamu destekleriyle ayakta
durma ve sonuçta yeni bir ürün çıkartamama gibi durumlar zaman zaman
karşılaştığım bir durum. Hiçbir kamusal destek olmaması ne kadar yanlışsa olan
desteklerin yanlış kullanılması, genç girişimcileri afyonlaması, uyuşturması da
bir o kadar yanlış olabiliyor. Bu durum ekonomiye verimsizlik olarak da geri
dönebiliyor. Teknik kökenli girişimciler çoğu zaman “mükemmel ürünü” arıyor. Bu
da tahmin edeceğiniz gibi gereğinden uzun bir süre alıyor. Kaldı ki müşteri
belki de o mükemmel ürünün peşinde değil; daha sade ve kolay, ücreti de daha
mütevazı bir ürün arıyor. Bir de unutmayalım ki “az üreticili çok müşterili”
çağ çoktandır kapandı; artık üretim kolaylaştı ve en önemlisi “müşteri
sadakati” yaratmak. O açıdan müşteri girişimciyi değil, girişimci müşteriyi
bulmalı ve onun ihtiyaçlarını anlamalı, karşılamalı.
4) “Bu iş
takım işi değildir, ben her şeyi tek başıma yapabilirim!” Yapamazsın
arkadaş; gücün yetmez, paran yetmez, bilgin yetmez, tecrüben yetmez.
Girişimcilik gerçekten de çok disiplinli, farklı dinamiklerin yer aldığı zor
ama zevkli bir iştir. İyi kurulmuş ve etkin çalışan bir takımın başarılı olma
şansı çok daha yüksektir. İşte burada karşımıza Türkiye’de hakim iş kültürü ve
iş modeli çıkmakta. Ülkemizde kardeşler bile ortaklıklarını kolay kolay yürütemezler.
Kurulan takımlar pek etkin işlemez, hemen her şey Fenerbahçe’nin oynadığı
sükseli ve münferit yeteneklere dayalı futbol misali büyük başarılarla
sonuçlanmaz.
5) “Ne
yatırımcılara ne de mentorlara güven olmaz, arkanı döndüğün an iş fikrini
çalarlar, altını oyarlar!” Genç girişimlerin ve teknoloji tabanlı
start-up’ların büyüme safhalarında pazarlama bütçesi (sadece pazarlama değil,
diğer alanlarda da olabilir) önemli bir ihtiyaçtır. Bazen bunun için melek
yatırımcı, risk sermayesi gibi mekanizmalara ihtiyaç olabilir. Şüphesiz ki
işimizin belli alanlarında koruma ihtiyacı varsa tescillerle, patentlerle,
faydalı modellerle korumalıyız, yatırımcılarla gizlilik anlaşmaları
imzalamalıyız. Ondan sonra da artık güven duymaktan başka yapacak bir şey
kalmıyor. Unutmayalım ki yatırımcılar her gün onlarca yeni fikirle karşılaşıyor
ve bu fikirleri çalma gibi bir eğilimleri bugüne kadar pek de duyulmuş bir
tecrübe değil. Kaldı ki onlar için en önemlisi iş fikrinden ziyade
girişimcilerin heyecanı, isteği, yetenekleri ve takımdaki uyumdur. Yatırımcılar
iş fikirlerini hayata geçirmek ve var olan işleri geliştirmek, büyütmek için
genç beyinlere, yenilikçi girişimcilere ihtiyaç duyar. Aksi durumda yüzlerce
işle kendilerinin ilgilenmesi gerekirdi. Bu da tahmin edeceğiniz gibi olanaksız
bir durum.
Ülkemizde nitelikli girişimcilik için büyük bir potansiyel
var; yeter ki tecrübeden ve bilgiden yararlanalım, sıklıkla yapılan hataları
tekrarlamayalım.
Size başvuran
girişimcilerin yaptığı en büyük hata nedir?
Fikir aşamasında bize gelenlerin en büyük hatası,
bence fikre aşık olmaları. Oysa önemli olan fikir değildir,
uygulamadır. Biz yatırımı fikre değil girişimciye yapıyoruz. Buna rağmen
herkes ilk anda fikre odaklanarak geliyor.
Tamam, fikir elbette ki önemli. Ancak bir fikrin
başarı içindeki payı yüzde 30 civarındadır. Başarının geri kalanını ekip, para,
zaman, doğru yer ve zaman, rekabet gibi konular belirler.
Her yıl yüzlerce iş yeri, çeşitli nedenlerden ötürü
faaliyetlerine son vermek zorunda kalıyor. Üstelik bunların önemli bir kısmı da
girişimcinin basit hatalarından kaynaklanıyor. Peki, en sık yapılan 10 girişim
hatası hangileri? Girişimcilerin yaptığı 10 temel hatayı uzmanlarına sorduk
işte yanıtları.
Yanlış işe Yatırım:
Başarısız girişimcilerin ilk büyük hatası, iş seçimiyle
başlıyor. Bir çok girişimci kendisini, yeteneklerini ve yapabileceklerini
tartmadan, sadece ‘Bu işte para var’ düşüncesiyle yeteneklerine ters işlere
yöneliyor. Bir süre sonra hatasını anlıyor ama iş işten geçmiş oluyor.
Yetersiz Sermaye:
En sık karşılaşılan hatalardan biri yetersiz sermaye ile
yola çıkmak. Bir çok girişimci sermayenin ne derece önemli olduğunu göz ardı
edip, varını yoğunu harcayıp heyecanla yeni bir işe yatırıyor. Uzmanlara göre
kısa sürede batan bir çok girişimcinin ortak hatası, yetersiz sermaye ile yola
çıkmak. Yeni kurulan bir işin hemen para kazandıracakmış gibi algılanması temel
bir hata. Elinde yeterli sermayesi olmayan ve varını yoğunu iş kurmaya harcayan
girişimciler, piyasalardaki en ufak bir dalgalanmada zor durumda kalıyor.
Yüksek Maliyetler:
En sık yapılan hatalardan biri. Yapılacak işin sağlayacağı
kârlılığa asla uygun olmayacak denli yüksek meblağlarda kira bedellerinin göze
alınarak, işe başlanması bu tip hatalara iyi bir örnek. Uzmanlara göre
girişimcilerin en çok dikkat etmeleri gereken nokta, tüm maliyetleri kontrol
altına almak ve asla gereksiz maliyetlerin altına girmemek. Personel, kira,
dekorasyon, araç ve ekipman maliyetleri asla belli bir sınırın üstüne
çıkmamalı.
Yanlış Yönetim:
Malum, Türkiye’deki şirketlerin neredeyse tamamı aile
şirketlerinden oluşuyor. Yöneticiler, aile üyeleri arasından seçiliyor.
Profesyonellere fazla güvenilmiyor. Uzmanlara göre, yönetim anlamında yapılan
en ciddi hatalardan biri de bu. Ve bu hata KOBİ’lerde de sıkça görülüyor. Özel
yaşantıdaki sorunların şirkete taşınması, şirket içindeki hiyerarşik yapı
nedeniyle aile bireylerinin birbirine düşmesi ve aile dışındaki çalışanlara
güvensizlik, en sık karşılaşılan sorunlar.
Hatalı İstihdam:
Yanlış yönetimden fazla kopuk olmayan bir madde de hatalı
istihdam. Bir çok girişimci doğru istihdam yerine, eşe ve dosta istihdam
yaratmak gibi önemli bir hataya düşüyor. Uzmanlara göre bu maddeye iş sahibinin
yeterli verim alınamayan çalışanlarını duygusal nedenlerle çıkaramamasını da
ekleyebiliriz. Bugüne kadar yaşanılan örnekler, yanında çalıştıracağı kişileri
doğru seçemeyen ve doğru konumlandıramayan girişimcilerin başarılı olma
şansının düşük olduğunu gösteriyor.
Hedefsizlik:
Şirketin ölçeği ne olursa olsun, öncelikle hedefler
belirlenmeli ve bunlara ulaşmak için çalışılmalı. Gerek yönetim, gerek iş kolu,
gerekse insan kaynağında yapılan sürekli değişiklikler istikrarsızlığa neden
olur. Girişimci bu hataya düşmemeli ve hedefi doğrultusunda yürümeli.
Modaya Kapılmak:
Bazı işleri modaya benzetebiliriz. Ömürleri kısadır. Bu tip
işlerde sadece ilk giren ve erken çıkanlar kazanır. Arkasından bunu kopyalamaya
çalışan yatırımcılar ise arz talep dengesini dikkate almadığı için büyük
zararlarla karşı karşıya kalırlar. Türkiye’de girişimcilerin sık yaptığı
hatalardan biri de budur. Araştırmadan sadece iyi örneklere bakarak, girilen
işler büyük oranda başarısızlıkla sonuçlanır. Uzmanlara göre, örneğin cep
telefonu satış mağazaları veya internet cafeler birkaç yıl öncesinin en önemli
moda yatırımlardandı. İyi örneklerden
esinlenen binlerce girişimci, bu alanlarda başarısız oldu.
Gereksiz Cesaret:
Faaliyet gösterilen iş kolunun uzmanlarına danışılmadan
sadece hisler dikkate alınarak alınan kararlar, çoğu zaman o işe zarar verir.
Kendine aşırı güvenmek, aşırı risk aldırır. Bu durumda da eninde sonunda
girişimci zarar görür. Uzmanlar, aşırı güven ve gereksiz cesaretin
girişimcilere zarar verdiğini, bu yüzden de girişimcinin mümkün olduğunca
uzmanlara danışmasını öneriyor. Hissi davranarak, karar almak yerine konuyu
enine boyuna araştırıp, karar almanın daha yararlı olacağı vurgulanıyor.
Bilgi ve Teknoloji Yetersizliği:
Girişim uzmanlarına göre günümüzde hala girişimcilerin
önemli bir kısmı bilgi ve teknolojinin önemini kavrayabilmiş değil. Halbuki
farklı olmak ve başarıyı yakalamak için bu nokta anahtar rolünde. Türkiye’de
genele bakıldığında işletmenin kurulduğu günde teknik donanımın üzerine pek bir
artı değer katılmadığı dikkat çekiyor. Girişimci, teknolojiyi ve sektöründeki
yenilikleri takip etmiyor ve şirketini yenileyemiyor. B u durumda da yoğun
rekabet ortamında kendi elleriyle müşterilerini rakiplere kaptırıyor.
Açık Olmamak:
Girişimci tek adamlığa soyunmamalı, belli aralıklarla
çalışanlarıyla sorunları tartışmalı, ve çalışanlarına kendilerini bir bütünün
parçası olarak görmelerini sağlamalı. Uzmanlara göre, bilgiyi çalışanlardan
saklamak, yani kapalılık, iş yeri motivasyonunun düşmesinin önemli
unsurlarından biri.
Kaynak:Fikir avcısı
Girişimcilerin
İş Planı Konusunda Yaptıkları En Büyük Hata
22.10.2013
Girişimcilerin İş Planı Konusunda Yaptıkları En Büyük
HataYıllar önce, bir grup girişimci tarafından hiç unutamadığım bir iş planını
hazırlamak üzere görevlendirilmiştim. Hiç unutamadığım diyorum, zira yaptığımız
çok büyük bir iş planı hatası yüzünden, söz konusu şirket VC (venture capital -
risk sermayesi) yatırım desteğini alma şansını kaybetmişti.
Şirket kurucularının VC ortaklarından biriyle kişisel
dostluğu vardı ve düşündükleri iş fikri olumlu karşılanmış gibi görünüyordu.
Ben de başarı için her şeyin hazır olduğunu düşünüyordum – ta ki karşı tarafla
şahsen tanışana kadar.
Toplantı ilerledikçe, ortada bir sorun olduğunu acı acı fark
ettim. Müşterilerimin de bu sorunu görüp görmediklerini merak ediyordum, ama
anlayamadım. Hiçbir belirti vermiyorlardı.
Sorun, planın kendisi değildi. Planın içeriği, orta düzey
yöneticiler ile küçük işletme sahiplerinin gerçek ihtiyaçlarına çözüm
getirebilecek ve geniş bir pazara hitap edecek özel bir bilgisayar ürünü ile
ilgiliydi. Şirketin kadrosu, gerekli deneyim ve alt yapıya sahipti. Gayet
düzgün ve iyi hazırlanmış bir iş planımız, ayrıntılı bir finansal modelimiz ve
ikna edici piyasa istatistiklerimiz vardı. Sunduğumuz özet bilgiler de tatmin
ediciydi.
Oysa asıl sorun şuydu: Planın hazırlanmasını, finansal
modelin oluşturulmasını, metinlerin yazımını ve sunum sürecinin yönetilmesini
ben yapmıştım, ama ben ekibin bir parçası değildim. Bunu kendim istememiştim. O
sıralar 30’lu yaşlarımdaydım, MBA eğitimimi sürdürüyordum, evli ve üç çocuk
babasıydım ve bu girişimde üstlendiğim görev sadece iş planının
hazırlanmasıydı, o kadar. Okul ücretimi ödeyebilmek için paraya ihtiyacım
varken, yeni kurulacak bir şirkete para
yatıracak durumda değildim.
Aslında benim rolümün sınırlı olması da belki kabul
edilebilirdi, ama şirket kurucularının plana hiçbir katkısı olmamıştı. Onlar
için bu, para ödeyerek bana çözdürebilecekleri bir sıkıntı idi. Kendi aramızda
yaptığımız her toplantıda, yapılması gereken yeni değişiklikler ortaya çıkıyor,
ben de işletme fakültesinin bodrumundaki bilgisayara dönüp finansal modeli
yeniden çalıştırıyordum. Üç kişilik girişimci ekibinde finansal konulardan
anlayan biri olmadığından, bütün ince ayarları bana bırakmışlardı. Bu nedenle
planı bilen tek kişi bendim. Kurduğum finansal modeli yeniden çalıştırıyor,
metinleri düzeltiyor ve planın yeni şeklini önlerine koyuyordum. Onlar da
birkaç paragrafı okuyup bazı rakamlara bakıyordu ama daha çok strateji üzerine
odaklanıyor ve ayrıntıları bana bırakıyorlardı.
VC yetkililerinin kritik sorular sorduğu önemli anlarda,
bütün başlar bana doğru dönüyor ve cevabı ben veriyordum. Zira planın her
noktasını ezbere biliyordum. Ama bilen tek kişi de bendim. O plan benimdi.
Yaptığımız her toplantının senaryosu aynıydı. Üç girişimci,
kendileri üst düzey stratejiler oluşturmak için çalışırken, iş planını özel
becerileri olan birine havale edebilecekleri bir fonksiyon olarak görüyorlardı.
Ne var ki, kendi planlarını bilmeyen girişimciler pek de ikna edici
olamıyorlar. Bu yüzden sonuçta finansman desteği alamadılar ve planlama da bir
işe yaramadı.
Bir iş planının başarısı, sağladığı sonuca göre ölçülür. Bu
olayda da, iş planı iyi hazırlanmış bile olsa, yine de başarısızlığın bir
parçası olmuştu.
Buradan alınacak ders gün gibi açık ve o gün yaşanan sorun
bugün için de geçerlidir. Genelde, iş planı hazırlamak şirket sahipleri ve
yöneticilerin işidir, dışarıdan gelen kişilerin değil. Bir iş planı değişikliğe uğramadan sadece
birkaç hafta için geçerli olabilir. Yani bir planın tamamlanmış olduğu
düşüncesi yanlıştır. Ayrıca, iş planları işin uygulanması ve yönetilmesi ile
ilgilidir, bu da yönetimdeki yetkili kişilerin düşünsel açıdan plana sahip olmaları
gerektiği anlamına gelir.
Bazı ender durumlarda, iş planının hazırlanması danışmanlık
görevini üstlenmiş bir uzmana bırakılabilse bile, iş sahiplerinin mutlaka o
planın da sahibi olmaları, içeriğini iyi bilmeleri ve benimsemeleri gerekir.
Sonuçta iş onların işidir.
Girişimcilerin
En Çok Yaptıkları Hatalar Nelerdir?
Yeni bir iş fikrini hayata geçirirken veya mevcut isletmeyi
büyütme aşamasında girişimcilerimizin gözardı ettiği bazı konular var ki,
işletmelerin daha ilk evresinde kapanmasına, harcanan emeklerin boşa gitmesine
neden oluyor. Girişimcilerimizin iş kurarken veya işlerini büyütürken dikkat
etmeleri gereken noktaları şöyle sıralamak mümkün;
Taklit: Bu, Türkiye’de çok karşılaşılan bir sorun.
Yapılan bir girişimin başarılı olduğunu görerek, aynı yerde, aynı tipte, benzer
hizmetler veren bir şirket kurmak, Türkiye’de eskiden beri gelen çok yaygın bir
anlayış. Oysa her işletmenin kendi içinde bir dinamiğe sahip olduğunu, bir
başkasının yaptığının aynısını yaparak bir adım öne geçmenin mümkün
olmayacağını şirketlerin anlaması gerekiyor. Bunun için işinize hizmetinize yenilik
getirmeli, bir iş fikrini hayata geçirirken yenilikçi tarafını mutlaka ön plana
çıkarmalısınız.
Sermaye bulamamak: Yapacağınız işin planını önceden
çıkarın. Mutlaka bir iş planınız olsun ve o planda hangi aşamada ne kadarlık
kaynağa ihtiyaç duyacağınızı net olarak belirtin. Sözkonusu kaynağa ulaşmak
için kullanacağınız yöntemler de iş planında yer almalı. Birçok girişimcinin
düştüğü hatalardan bir tanesi, kuracağı işin ne kadar maliyet gerektireceğini
önceden hesaplayamadan veya varını yoğunu tek bir işe kanalize ederek işletme
kurması. Çünkü yeni bir işin girişimci için karlı bir yapıya dönüşmesi, gelir
getirmesi mutlaka belli bir süre gerektirir ki bu süre de yapılacak işin
niteliğine göre değişir. Girişimcinin bu süreyi geçirecek ve gerektiğinde ek
kaynak yaratacak imkanları önceden sağlaması gerekiyor.
Yüksek Maliyet: Her yeni iş fikri büyük gelir
getirecek diye bir gerçeklik yok, ne yazık ki... İş fikriniz size göre çok
rantabl olabilir; ancak eğer yeterli pazar araştırması yapmadıysanız hayal kırıklığına
uğrayabilirsiniz. Eğer sermayeniz kısıtlıysa, yolun başında gereksiz
masraflardan mutlaka kaçınmanız, maliyetleri kontrol altına almanız gerekiyor.
Yanlış Yönetim: Genellikle aile işletmesi olan
KOBİ’Ler kurumsallaşmakta, işi profesyonel yöneticilere devretmekte zor.
Şirketin potansiyeli gelişirken yönetimin hala aile içinde kalması işletme
içinde çatışmalar olabiliyor. Şirket aile şirketi olduğundan doğal olarak
gelişen oluşan sorunların giderilmesinde pek yardımcı olduğu söylenemez. Bu
nedenle belli büyüklükteki şirketlerin aile işletmesi yapısından kurtulması,
hatta işin başındayken profesyonel bir ekiple çalışmayı tercih etmesi doğru bir
yol olarak görülüyor. Ayrıca “küçük olsun benim olsun” anlayışı da şirketlerin
büyüme yolunda adım atmasını engelleyebiliyor.
Hedefsizlik: Ölçeği her ne olursa olsun her işletmenin belli
planlar dahilinde hayata geçirilecek hedeflere ihtiyacı var. Gelişmek ve
ilerlemek için bu hedeflere doğru atılan adımlar, aynı zamanda işletmenin total
motivasyonuna da yansıyacak. Girişimcilerin en büyük hatalarından bir tanesi,
değişen koşullara "bağlı olarak hedeflerinde köklü değişiklikler yapması.
Bu doğrultuda gerek şirket yapışı gerekse insan kaynağı gibi alanlarda sürekli
değişiklik yaşayan işletmelerde bu durum istikrarsızlığa neden olabiliyor.
Hatalı İstihdam:
Küçük işletmelerin ve işe yeni başlayan yatırımcıların düştüğü
hatalardan bir diğeri, profesyoneller yerine yakın çevresine iş imkanı
sağlaması. Doğru istihdam yerine, yeterince yetkin olamayan yakınlarına iş
verilmesi, işletmenin orta ve uzun vadede verimsiz çalışmasına neden oluyor.
Gereksiz Korkaklık veya Cesaret: Girişimcilerin
faaliyet gösterdiği iş kolunda uzmanlara danışmadan sadece hislerine dayanarak
cesur kararlar alması işlerine zarar verebiliyor. Ya da atmaları gereken riskli
bir adımda fazlasıyla çekingen davranabiliyorlar., Türkiye’deki küçük ve orta
ölçekli işletmeler, girişimciler ,danışmanlardan destek almak yerine, kendi
birikimleri doğrultusunda hareket etmeyi tercih ediyor. İşletmeyi derinden
etkileyecek konularda bir uzmandan destek alınması tavsiye ediliyor.
Bilgi ve Teknolojiden Uzak Durmak: Girişimcinin
sektöründeki teknolojik yenilikleri mutlaka takip etmesi gerekiyor. Oysa
baktığımızda birçok işletmenin teknik açıdan kurulduğu dönemde edinilenden çok
farklı bir donanıma erişemediği görülüyor. Bu durum özellikle küçük
işletmelerde yaygın. Yoğun rekabet ortamında teknoloji, şirketleri bir adım öne
çıkarmak için bir araç.
Personele Karşı Açık Olmamak: Küçük işletme
sahiplerinin, kendi şirketleri için aldığı kararları genellikle çalışanlarıyla
paylaşmak veya tartışmaya açmak gibi bir alışkanlıkları yok. Bu durum, yeni
fikirlerin gelişmesini engellediği gibi işyerinde motivasyon eksikliğine de yol
açabiliyor.
Müşteriyi Yeteri Kadar Tanımamak: Yeni kurulan
işletmelerin hatalarından bir tanesi de ürün veya hizmetleriyle ulaşmak
istedikleri müşteri kitlesini yeteri kadar tanıyamaması. Bunun için müşteri
ihtiyaçlarını dönemsel dolarak takip ederek, ihtiyaca uygun çözümler
geliştirilmesi gerekiyor.
Finansman Yönetiminde Beceriksizlik: Tahsilatlarla
ödeme planlarının nakit krizine yol açmayacak nitelikte olması gerekiyor. Bu
konudaki hatalı davranışların birçok karlı işletmeyi, sadece nakit sıkışıklığı
nedeniyle zor durumda bıraktığı biliniyor. İşletmenizin karlı olması yetmez,
aynı zamanda nakit akışınızın genel ödeme planınıza uygun olmasına da dikkat
etmelisiniz.
Müşteri Sayısını Artıramamak: Müşteri sayısını
artırmaya yönelik programlar geliştirememek yeni işletmelerin sıkıntılarından
bir diğeri. Bunun için, farklı tekniklerle farklı müşteri gruplarına hitap
edebilecek çözümler geliştirmeniz gerekiyor. Çok büyük de olsa tek bir bağlı
kalmak risk teşkil ettiğinden müşteri tabanınızı mümkün olduğunca geniş bir
alana yaymanız işletmenizin faydasına bir uygulama.
Değişimin Gerisinde Kalmak: Yönetim ve işletme
dinamikleri sürekli olarak değişiyor. Geçmişte sizi başarıya götüren yollar
bugün geçerli olmayabilir. Bu nedenle, gerektiğinde hem yönetim arayışınızı hem
de ürettiğiniz ürün ve hizmetleri değişen şartlara adapte etmeniz gerekiyor.
Büyüme Yönetimini Yapamamak: Büyüme, şirketlerde yeni
yönetim anlayışını da beraberinde getiriyor. Ancak, birçok işletmenin bu
adaptaşyon sürecini yönetmekte başarısız olduğu bir gerçek. Bu nedenle,
kontrollü büyürken, işletmenizin yönetim becerisini de geliştirmeniz gerekiyor.
Ölçüsüz Büyümek: Büyürken kontrolü kaybetmek
işletmeler için bir diğer riskli durum. Bir anda çok hızlı ve kontrolsüz
büyümek, kısa vadede iyi gibi görünse de orta ve uzun vadede şirketler için
risklidir. Türkiye’deki girişimcilerin çoğunda varolan bir gerçeklik sürekli
büyüme isteği. Ancak bu isteği kontrol altında tutmayı öğrenmek gerekiyor.
Kaynak: Ekonomist Dergisi
GİRİŞİMCİLER
NASIL BAŞARISIZ OLUYOR ?
11 Ağustos 2013 - 4:14 / 980 Görüntülenme Yazıyı
PaylaşPermalink
Her girişim büyük bir hayal ile yola çıkar ama çok azı bu
hayallerin gerçekleştiğini görebilecek kadar uzun süre yaşantısını
sürdürebilir. Yapılan araştırmalara göre her 12 girişimden sadece 1 tanesi
başarılı kabul edilebilecek olgunluğa erişebiliyor. Peki geri kalan 11’i bu işi
neden başaramıyor? Bu sorunun pek çok farklı yanıtı olabilir ama Startup
Genome’un ABD’de mercek altına aldığı 3.200 girişime dair veriler girişimlerin
özellikle ölçeklendirme, yani büyüme aşamasında sorun yaşadıklarını ortaya
koyuyor.
Bunun nedeni ise girişimin ilk dört aşamasının son sırasında
yer alan ölçeklendirme noktasına gelene kadar yapılan hatalar…
İnfografikte bu ilk dört aşama şu şekilde sıralanıyor
Keşif, değerleme, etkiyi artırma ve ölçeklendirme. Ortalama
verilere göre ABD’deki başarılı bir girişimin ilk aşamada 200 bin dolar
civarında yatırım almış oluyor. Yatırım miktarı ikinci aşamada 800 bin, üçüncü
aşamada 900 bin ve dördüncü aşamada 3 milyon dolara çıkıyor. Birinci aşamada 1
olan çalışan sayısı ikinci ve üçüncü aşamalarda 4 olarak devam ediyor ve büyüme
aşamasında bir anda 17’ye çıkıyor.
Süreçlere baktığımızda ilk aşama için ideal süre 7 ay,
ikinci aşama için 11, üçüncü aşama için 17 ve büyüme noktası için 25 ay gibi
görünüyor.
Büyüme noktasına zamanından önce ulaşan girişimlere
“tutarsız girişimler” adı veriliyor ve genellikle olması gerektiğinden yüzde 50
fazla personel istihdam ettiği görülüyor. Ayrıca kendi yorumlarına göre
tutarsız girişimlerin çoğunun büyüme safhası öncesi şirket değerini 12 milyon
dolar civarında gördükleri ortaya çıkmış. Tutarlı girişimler ise şirket
değerinin 800 bin dolar civarında olduğunu söylüyorlar.
Bu alınan yatırımları da doğrudan etkiliyor. Tutarsız
girişimlerin üçüncü aşamada aldıkları yatırım miktarı ortalama olarak tutarlı
girişimlere göre üç kat daha yüksek. Ama yatırıma asıl ihtiyaç duyulan dördüncü
evrede tutarlı girişimlerin aldıkları yatırım miktarı, tutarsız girişimlere
göre 18 kat daha yüksek.
Erken elde edilen bu yatırım girişim henüz hazır olmadan
büyümeye çalışmasına neden oluyor ve tutarsız girişimler büyüme öncesinde
kullanıcı elde etmek için, tutarlı girişimlere göre daha fazla para
harcıyorlar. Ama girişim henüz hazır olmadığı için bu paranın önemli bir kısmı
boşa gidiyor.
Kullanıcı elde etme noktasında tutarsız girişimlerin çok
aceleci davrandıkları görünüyor. Henüz ilk aşamada tutarsız girişimlerin elde
ettikleri kullanıcı oranı, tutarlı girişimlere göre 10 ila 12 kat daha fazla.
Ama bu kullanıcıları elde tutmak çok daha zor. Bu nedenle tutarlı girişimler
dördüncü aşamada kullanıcı elde etmeye ağırlık veriyor ve tutarsız girişimlere
oranla 16 ila 26 kat daha fazla kullanıcıya ulaşıyorlar.
Bu kullanıcılardan para alma konusunda da tutarsız
girişimler daha aceleci. Henüz birinci ve ikinci aşamlarda tutarsız
girişimlerin para kazandıkları müşterilerinin sayısı, tutarlı girişimlere göre
yüzde 75 daha fazla. Fakat dördüncü aşamada tutarlı girişimler yüzde 50 daha
fazla para ödeyen müşteriye sahip oluyorlar.
Zamanından önce büyüme gösteren ve bu yüzden tutarsız olarak
nitelendirilen girişimlerin yaklaşımlarındaki en büyük hata ise
mükemmeliyetçilik gibi görünüyor. Büyümeye haddiden fazla odaklanmak, olsa
güzel olur denilen ek özelliklerle çok fazla uğraşmak ve kullanıcı ile çok az
ölçümleme yapmak ise bu yaklaşımın neden olduğu önemli problemler olarak göze
çarpıyor…
Kaynak: Webrazzi
Neden
Her İsteyen Girişimci Olamıyor?
İŞ HAYATI31/07/2013
girişimci770
Girişimcilik her geçen gün önemi artan bir konu.
Çalışanların neredeyse %90 ının hayali kendi işini kurmak, girişimci olmak.
Şirketlerde profesyonel anlamda yöneticilik yapanların çoğu, en kısa sürede
kendi işini kurmayı hayal ediyor.
Girişimcilik devlet tarafından da
destekleniyor. Ama olmuyor. Her isteyen girişimci olamıyor.
Girişimci olma hayali başka bahara kalıyor. Girişimci sayısı
yeterli oranda artmıyor. Sizce neden?
Girişimci olmanın kendine has bir yapısı var. Girişimcilik
aslında bir yaşam tarzı. Özellikle iş hayatına profesyonel yönetici olarak
başlayıp, daha sonra girişimciliğe başlayanlar, bu durumu sık yaşıyorlar.
Girişimcilik bir sınav gibi. Sizi belirli testlerden geçiriyor. Bu testlerde
başarılı olabilirseniz girişimci olarak hayatınıza devam edebiliyorsunuz. Bu
yüzden zor olan girişimci olmak değil, girişimci olarak kalmak.
Girişimcilik insanları belirli unsurlarda test ediyor.
İsterseniz bunları inceleyelim.
1)Stres düzeyi
Girişimciliğin belki de en zor kısmı, belirsizlikle baş
edebilmek. Girişimci için birçok şey belirsizdir. Aynı zamanda bu belirsizlik
fırsatları da barındırır. Girişimci bu belirsizliğin üzerine gidebildiği, çözüm
bulduğu için kazanır. Başkası belirsizlik konusunda cesaretli davranamadığı
için kaybeder.
Girişimci belirsizlik dışında da bir sürü konuda stres
yaşar. Müşteri bulmak, nakit akışını yönetmek, sabit giderleri ödemek stres
düzeyini arttırır. Özellikle çalışan maaşını ödeme kısmı stresin tavan yaptığı
kısımdır. Her ay sonu ödemeniz gereken maaşlar vardır. Ve o ay sonları çok
hızlı gelir.
2)Özgüven miktarı
Girişimcilik, çoğu zaman özgüveninizi test eder. Zorluklara,
sıkıntılara karşı ayakta kalmanız gerekir. Sorun da yaşasanız, başınızın
yukarıda olması gerekir. Çünkü girişimcinin özgüveni şirketinin özgüvenine
eşittir.
Çalışanları girişimciyi her zaman güçlü görmek isterler. Bu
yüzden girişimci, her zaman kendi olamaz. Bazen içi kan ağlasa da dışarıya
olumlu bir hava yansıtmak zorundadır. Aksi takdirde olumsuz hava diğer
insanları da etkileyecektir. O yüzden özgüven miktarı her gün ölçülen bir unsurdur.
Özgüveni yerinde olan girişimciler bu sınavın belirli bir aşamasını tamamlamış
olurlar
3)Kararlılık seviyesi
Karar vermek ve kararlı olmak iş hayatı için önemli
kavramlar. Karar vermek zor bir iştir. Çünkü sorumluluk gerektirir. Bu
sorumluluğu az insan alabiliyor.
Bu sorumluluğu alabilen insanlar daha öne
çıkmış oluyorlar. Girişimcilerin başarılı olmaları için kararlı olmaları,
verdikleri sözleri tutmaları şart.
Bir girişimci kararlı değilse, ona inanan insan sayısı
azalır. İnsanlar onu takip etmekten vazgeçerler. Bu yüzden girişimciler doğru
bildiği yolda hastalıkta, sağlıkta, iyi günde kötü günde yürüyebilen
insanlardır. Kararlılık seviyeleri, başarıları için önemli bir kriterdir.
4) Dayanıklılık süresi
Girişimciliğin en zor kısımları, genelde başlangıçta olur.
Belirli bir sermayeniz ve kaynağınız olur. Bu kaynakları etkin kullanarak
işletmenizin çarkını çevirmeniz gerekir. İşte burada dayanıklılığınız test
edilir. Bu yüzden girişimci olmak, iş kurmak zor değildir. Zor olan ayakta
kalabilmektir. Araştırmalara göre yeni açılan işletmelerin %80 i 5 yıl içinde
kapanıyor. Bazı girişimciler yeterli dayanıklılığa sahip olamayıp ayakta
kalamıyorlar.
Dayanıklılık girişimcinin zor günlerdeki nefes alabilme
sayısıdır. Özellikle krizlerde bu durum kendini belli eder. Herkes bir şekilde
zor günlerin geride kalıp, güzel günlerin geleceğinin farkındadır. Fakat bu
güzel günleri az kişi görebilir. Çünkü kaynakları yeterli olmaz. Nakit
akışlarını yönetemezler. Zor günleri atlatamazlar. O yüzden dayanıklılık
girişimcinin en önemli sınav kriteridir. Belirli bir süre başarılı olan değil,
istikrarlı ve dayanıklı olan hayatta kalabilir.
Girişimcilik önemli ve değerli bir konu. Girişimciler
istihdama katkıları, verdikleri vergiler, ülke ekonomisine katkıları nedeniyle
ülkemiz için önemli insanlar. Fakat maalesef her isteyen girişimci olamıyor.
Girişimci sayımız yeterli oranda değil. Çünkü girişimci olmanın gerektirdiği
bazı kriterler var. Bunları sağlayamayınca, girişimci olamıyorsunuz.
Girişimcilerin
Dikkat Etmesi Gereken 10 Nokta
Başarılı bir girişim kurmak için yalnızca parlak bir fikre
ve finansmana sahip olmak çoğu zaman yeterli değildir. Başarı için sihirli bir
reçeteden bahsetmek mümkün olmasa da yeni kurulan şirketlerin hangi adımlarda
hata yaptığına dikkat etmek bir yol haritası çıkarmakta faydalı olabilir.
Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan bir analize göre,
yeni girişimcilerin şirketlerinin kuruluş aşamasında en çok yaptıkları hatalar
şöyle sıralanıyor:
İşte yeni girişimcileri başarısızlığa götüren 10 kusurlu
hareket:
Tek Başına Olmak
İş geliştirme sürecine dahil olan tek kişi sizseniz, o
projenin şekillendirilebilir olmasını beklemek biraz umutsuzca olabilir.
Fikriniz ne kadar iyi olursa olsun pazarlama, halkla ilişkiler, web tasarım,
satış gibi konularda uzmanlardan destek almalısınız. Yönetici asistanı, satış
temsilcisi ve hatta deneyimsiz çalışanları işe almak bile ilk aşama büyük bir
maliyet yükü getirecektir. Ancak yine de, diğer insanları işin içine dahil
etmenin işi daha karlı hale getirebileceği fikrini değerlendirmeye almanız da
fayda var.
Çok Fazla Kişiden Tavsiye Almak
İşinde uzman kişilerden tavsiye almak her zaman için
faydalıdır ve özellikle başarılı adımlarla şirketlerini zirveye taşımış
insanlar, bu sayede henüz kuruluş aşamasında şirketlerinin önünü açabilir.
Ancak aynı konuda çok fazla insanın fikrine danışmak, kendi kararınızı
ertelemenize ve şirketinizi kuruluş aşamasından bir adım ileriye götürememenize
neden olabilir.
Sonuç Getirmeyecek Ürünlere Çok Para Harcamak
Başarılı bir şirketin temeli genelde başarılı ürünlerle
atılır. Ancak bir ürün üzerine çok fazla zaman harcayan girişimciler, ürün yerine
satış organizasyonuna odaklanan rakiplerinin karşısında geride kalabilir. Ürüne
harcadığınız kadar bu ürünün pazarının dinamiklerine, pazarlama stratejisine ve
satış ağına da mesai ve sermaye harcamalısınız.
Çok Küçük Bir Piyasayı Hedef Almak
Girişimcilerin ilk işlerinde riski de azaltmak amacıyla daha
küçük kitleleri hedef alarak adım attıkları görülür. Ancak yapılan işin
başarılı olup, hedeflediği piyasaya sığmamaya başlaması durumunda bazı
sıkıntılar baş gösterebilir. Bu yüzden en iyisi, şirketinizin payı küçük kalsa
bile daha büyük piyasalar hedeflemek ve ona göre temkinli adımlar atmak
olacaktır.
Pazara Doğru İş Ortakları Olmadan Girmek
Halihazırda sizin adınızı duyuracak, aracı kurumlar, üretim
temsilcileri ya da halkla ilişkiler şirketlerinin bulunduğu bir piyasada
yükselmek, yeni girişimciler için oldukça kolaydır. Tekstil, gıda, medya ve
diğer büyük sektörlerde işler genelde bu şekilde yürür. Ancak küçük
girişimlerde kadar şanslı olamayabilir. Bu yüzden bir işe başlamadan önce,
işinizin önünü açacak ve sizi yönlendirecek kurumların bir listesini yaparak
işe başlamak çok daha avantajlı olabilir.
Müşterilere Çok Para Ödemek
Reklam için çok para harcamak, potansiyel müşteri sayısını
artırabilir ancak şirketinizin reklamlara harcadığı paranın geri dönüşünün kar
olarak yansıması gerekir. Bu nedenle, reklam harcamaları konusunun ince elenip
sık dokunulması ve her türlü alternatifin değerlendirilerek en çok fayda
sağlayacak reklam araçlarının kullanılması gerekir.
Küçük Bir Sermayeyle İşe Başlamak
Yeni kurulan birçok şirket sadece ofis kiralamak, gerekli
ekipmanları satın almak ve müşterileri kapılarına getirecek reklamlar
hazırlamak için finansmana ihtiyaç duyacaklarına inanır. Ancak, çalışanlarına
ödeyecekleri maaşları, vergileri ve sigorta bedellerini hiç hesaba katmazlar.
Bu yüzden, şirketin kuruluş aşamasında her türlü hesaplamanın yapılması
gerekir.
Çok Fazla Sermayeyle Başlamak
Kulağa çok doğru gibi gelmese de, bir işe çok fazla
sermayeyle başlamak da zaman zaman sorun yaratabilir. Ellerinde çok fazla nakit
kaynak olan şirketler, çok gereksiz harcamalar yapıp, ellerindeki kaynakları
tüketme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
İş Planı Olmadan İşe Başlamak
Bütün şirketlerin resmi bir iş planı yapması gerekir. Yeni
şirketler ise büyümek için önemli oranda sermayeye ve ne zaman kar etmeye
başlayacaklarını ve hedefledikleri noktaya nasıl varacaklarını gösterecek ciddi
iş planlarına ihtiyaç duyar.
İş Planı Üzerine Çok Fazla Düşünmek
Bazı girişimciler, gözü kara bir şekilde temelsiz planlarla
işe başlasalar da bazıları atacakları adımlardan yüzde 100 emin olmadan
harekete geçmemeyi tercih eder. Bu şekilde önlerine çıkan fırsatları kaçırıp,
ince eleyip sık dokumanın bedelini oldukça ağır bir şekilde ödeyebilirler. İş planında her detayı çok fazla irdelemek,
şirketi hareketsiz bırakarak rakiplerinin gerisinde kalmasına neden olabilir.
yeni
bir işe başlarken yapılan en büyük 7 hata
İşinizin ilk yıllarında gittikçe yükselen bir grafikle
bilgileriniz artacaktır. İstediğiniz kadar dikkatli davranın, veya bilimsel yöntemlere başvurun, hatalar
mutlaka olacaktır. Bu fikre kendinizi alıştırın.
Eğer açık fikirli olup tecrübenin sesine kulak verirseniz,
çok sık rastlanan hatalardan kendinizi sakınabilirsiniz.
İşte size yeni işletmelerde en sık yapılan yedi hata ve bu
hatalara düşmemenin yolları.
Hata 1 : Karanlıkta iz sürmeyin. Girişimcilerin
başarılı olmak için tutkulu olmaları gerektiğini duymuşsunuzdur. Tamam, coşkulu olmak iyidir. Ama bayrağı en
yükseğe taşıyabilmek için, yüksek enerjiden daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Yani bir plana. Sağlam bir iş modelinde olduğu gibi, pazarınızı, hedef
kitlenizi, rakiplerinizi ve benzeri temel konuları
araştırmak için geniş bir zaman ayırmalısınız. Şu çok basit
ama aldatıcı soruya cevap vermeye odaklanın: Nasıl para kazanacaksınız?
Ders: Plansız, güne başlamayın.
Hata 2: Satmanın yolu ucuzlatmak değildir. Bir
çocuktan gerçek bir elmas ve 12 taklit arasından birisini seçmesini isteyin.
Her defasında taklitlere yönelecektir. Yeni iş kuranlar da aynen böyledir.
Kalitedense sürüme önem vererek, bir hataya düşerler.
Zannederler ki ucuz fiyat, satışları patlatacak ve dolar milyoneri olacaklar. Ama bu işler öyle yürümüyor.
Daha çok bayanlara yönelik bir kılavuz kitap olan “Bags to
riches (beş parasızlıktan zenginliğe)” kitabının yazarı Linda Hollander
"Yeni girişimciler, pazara girerken fiyatları çok
düşürmeleriyle bilinirler. Bu durum, onları sürekli para sıkıntısı çeker bir duruma düşürür. Talep çok fazla dahi
olsa, hep sıkıntılıdırlar. Mutlu değildirler, çünkü satışlardan yeterince kar
elde edemezler."
Ürünlerin fiyatını belirlerken, biraz matematik yapın. Sabit
ve değişken maliyetleri hesaplayın. Piyasayı araştırın. Rekabetçi fiyat
noktalarını belirleyin. Sizi rakiplerinizden farklı kılacak, kendinize özgü bir
fiyat politikası geliştirin. Kar marjınızı cebinizi dolduracak ve işinizi
durdurmayacak şekilde belirleyin.
Ders: Sahtesinin fiyatına, gerçek elmas satmayın.
Hata 3: Bir işe, sadece heyecan verici olduğu için
başlamak. Girişimciler çok değişik şekillerde karşımıza çıkarlar;
hayalperestler, risk sevenler, heyecan arayanlar gibi. Bu tipler detaylara
boğuldukça heyecanlarını kaybederler.
Oyuna geri dönmek ve heyecana tekrar
ortak olmak için sık sık krize girerler.
"Drive a Modest Car & 16 Other Keys to Small
Business Success.(Gösterişsiz bir araba kullanın!
Küçük ölçekli işletmelerin başarıya ulaşma yolunda
kullanacakları 16 altın anahtar)" kitabının yazarı Ralp Warner, "Girişimcinin heyecanını kaybetmesi,
sağlıklı gibi görünen pek çok küçük ölçekli işletmenin gizli katili olmakta." dedi. İş kurmanın
amacı para kazanmaktır. Eğer hayattan sadece
yüksek yerlerden atlayarak keyif alıyorsanız, gidin bungee
jumping yapın.
Ders: Heyecan aramak için bir işe başlamayın.
Hata 4: Pazarlamadan anlamamak. Yeni işletmeler nadiren
pazarlama faaliyetlerine bütçe ayırırlar.
Çünkü patronlar pazarlama faaliyetlerinin gereksiz bir
harcama olduğuna inanırlar. Daha da kötüsü pazarlama ile satışı aynı kefeye koyarlar.
Ünlü bir reklam ajansı sahibi, "Pazarlama bugünün değil
yarının satışlarını arttırmaktır. Bugünün satışları satıcıların işidir. Pazarlama olmaksızın üretimden
doğruca satışa geçemezsiniz." diyor.
Bu hataya düşmenin başlıca sebebi satış döngüsü konusunda
tecrübe eksikliğidir. Girişimcilerin ilk işe aldıkları kişiler satıcılardır. Aslında yapılması
gereken ilk iş bordrolu veya kontratlı bir pazarlama uzmanından yardım almak olmalıdır. Ancak bu aşamadan sonra
satış gücüne ihtiyaç olacaktır.
Ders: Mesajınızı vermeden satış kapatmaya uğraşmayın.
Hata 5: Patron değil arkadaş olmak. İş hayata
geçince, herkes haftanın yedi günü en az üç dört çeşit işle uğraşmaya başlar. Böyle bir ortamda, insanları
rütbelendirmek veya yönetim prosedürlerini düşünmek için çok az sebep vardır.
"Six Sigma Simplified Training." Kitabının yazarı
Jay Arthur " İnsanlar yeni bir işe başladığında, süreçler ihtiyaç oldukça veya tesadüfi sebeplerle oluşturulur. Büyüme
esnasında ortaya çıkan problemler ya deneme yanılma yöntemiyle ya da birilerinin insiyatifi ile
çözülür. Ama öyle bir an gelirki bu iki
metodunda işe yaramadığı karışıklıkta problemlerle
karşılaşılır." dedi.
İş sizin. Beklentileri belirlemek, prosedürleri geliştirmek
veya bunları yapması için birilerini görevlendirmek sizin sorumluluğunuz.
Performans ölçümü, işe alım ve işten çıkarma, mazeret ve
yıllık izinler, maaş ve primler ve benzeri politikaları tanımlamaksızın, daha tüyü bitmemiş şirketiniz
her an yasal problemlerle ve motivasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir. Nihayetinde işiniz
zorlaşacaktır. Bir şirket içi kurallar kitapçığı tek
sayfalık bir not kadar basit olabilir.
Ders: Otoriteden ödün vermeyin.
Hata 6: Sermayenizi boşa harcamayın. Başlangıçta,
deneyimsiz patronlar tipik olarak çok gereksiz harcamalar yapar. Gereğinden fazla lüks mobilya ve teknoloji
satın alırlar. İhtiyaç olduğundan daha fazla uzmanı işe alırlar. Ayrıca, işe yeni başlayanların
sadece birkaç müşterinin ödemelerini zamanında yapacağından haberi yoktur. Acil satışlarda bile
tahsilatlar gecikir.
Ders: Naktinizi akıllıca yönetin.
Hata 7: Sizi sevenleri unutmayın. Yeni işletmeler
başlangıçta haftada 80-100 saat çalışmayı gerektirir ve çok ciddi desteğe ihtiyaç duyarlar.
Bu yük sadece sizin sırtınızda olmamalı. Aileniz ve yakın
çevrenizden de sürekli destek görmelisiniz.
Ayırdığınız zaman ve harcadığınız paranın aynı zamanda
aileniz ve yakın çevrenizin de faydasına olduğundan emin olun.
Ders: Yeni bir işe atılmanın hayat boyu sürecek
pişmanlıklara neden olmasına izin vermeyin.
Sonuçta bunun gibi daha birçok hata yapılabilir, çünkü yeni
iş sahipleri inatla her şeyi kendileri
yapmaya çalışırlar. Bunun yerine, en iyi yapabildiğiniz
işleri yapın, yapamadıklarınızı işin uzmanlarını
havale edin. Her şeye rağmen hata yapmaktan kaçamıyorsanız
da, çok eski bir sözü aklınızdan
çıkarmayın: “Hatalarınızdan ders çıkarmayı bilin”
Başarının
Karanlık Yüzü Burak Bardakçı
Başarıya ulaşmak ve kutlamak iş hayatının önemli ve aslında
en eğlenceli kısmı. Kutlamaya değer bir başarıya sebep olduğunuzu bilmek kadar
güzel bir his yok sanırım.
Ancak inanın veya inanmayın, başarının bir de karanlık yüzü
var.
Geçmişte başarılı olan hatta büyük başarılara imza atmış bir
çok şirketi şu an dipte görebiliyoruz veya sektörden silindikleri için
kendilerini hiç göremeyebiliyoruz. Buna örnek olarak benim aklıma ilk gelenler
RIM (Blackberry) ve Nokia. Bildiğiniz gibi, zamanın efsane şirketleri (ki çok
da eski bir zamandan bahsetmiyoruz) RIM kendisini satışa çıkarmaktan son anda
vazgeçmiş ve ölüm kalım savaşı verirken Nokia ise ölmesine ramak kala Microsoft
tarafından satın alındı.
Bu şirketlerin bu kadar büyük başarılara imza atmışken
tepetaklak olmalarının tabii ki bir çok farklı sebebi var. Ama benim bu konuda
dikkatimi çeken en önemli noktalardan biri bu şirketlerin başarının lanetine
uğramış olmaları.
Başarının karanlık tarafı dış etkenlerden ziyade iç
sebeplerden dolayı ortaya çıkıyor.
Muhtemel sebepleri ve korunmak için benim tavsiyelerim
şöyle:
Kendi PR hikayeniz içinde kaybolmayın. Başarılı
şirketler medyanın bir kere dikkatini çektikten sonra önce yerel sonra
bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası düzeyde haber olmaya başlarlar.
Hikayeler yazılır, röportajlar yapılır hatta şirket başarısı üzerine efsaneler
üretilir.
İlk bir kaç haberden sonra şirket kendisi hakkında
yazılanlara ve bir kısım abartılara kendisini o kadar kaptırır ki kendisini
aslında olmadığı yerlerde görmeye başlar. Başka kimse tarafından bilinmeyen
gizli bir formüle sahip olduğunu ve bu gizli formül ile aklına ne gelirse
gelsin ne iş yaparsa yapsın başarılı olacağına inanır.
Unutmayın, gerçekten Coca Cola gibi gizli bir formüle sahip
değilseniz sizi koruyacak ve her zaman kazanmanızı garanti edecek gizli bir
formülünüz yok demektir. Hakkınızda yazılıp çizilenlere kendinizi kaptırıp
bunun aksini düşünmeyin.
Bitiş çizgisini hep daha ileriye taşıyın. Spor
müsabakalarının aksine, tek bir maçı veya turnuvayı kazanmanız başarılı olmak
için yeterli değildir. İş dünyasında her başarının ardından başka bir meydan
okumayla karşı karşıya kalırsınız. Bu uzun ve bitmeyen bir maraton.
Büyük bir müşteri ile bol sıfırlı bir kontrat imzalamış
olabilir, dışarıdan yatırım almış olabilir veya yüksek satış adetlerine ulaşmış
olabilirsiniz. Yapacağınız kutlama ile başarıya ulaştığınızı ve bitiş çizgisini
önde bitirdiğinizi düşünmek cezbedici olabilir, ancak bitiş çizgisi hiç bir
zaman sabit durmamalı.
Bu konuda benim tavsiyem; Başarıyı her zaman kutlayın ve
başarıya ulaşanları her zaman ödüllendirin. Ancak ertesi günü kalktığınızda
bitiş çizgisini daha ileriye taşımanız gerektiğini unutmayın ve yeni
hedeflerinizi belirleyin.
Odaklanın. Tanınmış bir şirkete sahip olduğunuzda ve
başarılı olduğunuzda konuşma yapmanız için gelen davetler, röportaj teklifleri,
mentorluk talepleri gelmesi kaçınılmaz. Sonuçta herkes sizin başarınızdan
faydalanmak isteyecektir.
Bu gibi durumlar tabii ki insanın gururunu okşar ve
kendisini iyi hissettirir. Ancak unutmayın ki siz bir pop star veya film
oyuncusu değilsiniz ve başında olmanız gereken bir işiniz var.
Katılacağınız aktiviteleri belli bir sınırda tutun ve
gerektiğinde hayır demesini bilin. Etkinliklerde aktif olacağım diye
siz başarı hikayeleri anlatırken diğer
tarafta şirketinizin başarısızlığa sürüklenmesine izin vermeyin.
Kendinizi işe adamaktan vazgeçmeyin. Ne yazık ki
sıklıkla görülebilen bir durum da şirket sahibinin belli bir başarıya
ulaştıktan sonra kendisini eskisi gibi işine vermemesi. Daha önce başarısızlık
korkusu ile deli gibi çalışıp çırpınan kişi, belli bir başarıya ulaştıktan
sonra üzerinden baskının kalkması rehavete kapılır ve eskisi gibi çalışmayı,
şirketine katkıda bulunmayı bırakır. İş dünyasında rehavete maalesef yer yok. İş
hayatında durduğunuz anda geride kalacağınızı aklınızdan sakın çıkarmayın ve
koyduğunuz yeni hedefler doğrultusunda en iyisi için çalışmaya devam edin.
Yeni İş
Kuran Girişimcilerin Yaptıkları Hatalar Nedir?
Başarılı bir işe nasıl başlanır sorusuna net cevaplar
verebilecek bir rehber henüz oluşturulmamış olsa da yeni kurulan şirketlerin
sıkça yaptığı hatalar dikkate alınması lazım. Başarılı bir işe nasıl başlanır
sorusuna net cevaplar verebilecek bir rehber henüz oluşturulmamış olsa da yeni
kurulan şirketlerin sıkça yaptığı hatalar dikkate alınması başarıya yardımcı
olabilir.
Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan bir analizde,
acemi girişimcilerin şirketlerinin kuruluş aşamasında ne tür hatalar yaptıklarına
dikkat çekildi. İşte yeni girişimcileri başarısızlığa götüren 10 kusurlu
hareket: Cevaplar sizden....
1 yıl önce İşletme Genel kategorisinde soruldu | Soruyu
işaretle...
Cevapla
Özel Olarak Cevapla||Soruyu Baglantılarımla Paylas
CEVAPLAR (4)
TARTIŞMALAR (0)
Feyza Yıldız ile bağlantınız yok.
Feyza Yıldız Yurtal
Yönetim Bilişim sistemleri Yüksek Lisans
tüm sorularımı listele
İşletmeler kar amacı güden yapılardır, evet. Ama tanımsal
olarak sadece bu değildir. Bir işletme hayatta kalabilmek için hızlı ve doğru
kararlar verebilmeli, verimli olabilmeli, çevreden ve rakiplerinden haberdar
olmalı, rekabet avantajı sağlayabilmelidir. Bunların yanında maddi değerleri
kadar manevi değerleri, örgüt kültürü ve yapısı da önemlidir. Bana göre yeni
kurulan işletmeler ya da girişimcilik hareketleri sadece kar amacı gütmekle işe
başlıyor. Oysa global dünyaya bu kadar açık ve bilginin bu kadar hızlı
yayıldığı bir piyasada havuzun dibini görmeden atlamak, bu tarz yapıları
hesapları dışına çıkarabiliyor. Tüketicinin ihtiyaçları sürekli değişiyor ve bu
da ister istemez sağlıklı bir AR-Ge desteği istiyor. Ayrıca yatırım yaparken en
çok karı getiren yatırımların getireceği riskler gözardı ediliyor. Dünya
ekonomisi, her daim bir değişim hatta iniş çıkış içerisinde. Bir kelebek bir
yerlerde kanata çırpıyor ve etkisi dünyanın diğer ucunda hissediliyor...(benim
şahsi düşüncelerimdir.)
1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kadir ile bağlantınız yok.
Kadir Decdeli
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Üyesi - Emekborsasi.com Genel
Koordinatör
tüm sorularımı listele
. . .
Kadir Decdeli bu soru için aşağıdaki uzmanları tavsiye etti:
Sungur Ilgaz
1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kadir ile bağlantınız yok.
Kadir Decdeli
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Üyesi - Emekborsasi.com Genel
Koordinatör
tüm sorularımı listele
Yeni iş kuranlar genellikle pazarı tanımadan ve bütçe
yapmadan hareket ederler. Genellikle iş planı yapılmaz, hedefler konulmaz.
Eğitim eksikliği yaşanılan süreçte edinilen deneyimlerle tamamlanmaya çalışılır.
Banka kredilerinden medet umulur... ele geçen ilk para çoğunlukla özel
harcamalara yönlendirilerek firmanın geleceği karartılır. "patron"
olmadan da iş yapmayı öğrendiğimizde girişimlerimizin başarıya ulaşma şansı
artar...
1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kerim Hilmi ile bağlantınız yok.
Kerim Hilmi Şahin
Öğrenci
tüm sorularımı listele
Bulunduğu pazar hakkında bilgi sahibi olmak, yapılan iş
hakkında tecrübe sahibi olmak, tüketici gözlemlemek, rakip firmaları analiz
etmek, elde edilen gelirler ile geleceğe yatırımlar sağlamak, plan ve
projelerin hazırlanması, çalışanlar arasında iletişimi sağlamak bizi başarıya
götürürken bunların tam tersi ise başarısızlığa götüren adımlardan sayabiliriz.
İlk
Yıllarında Girişimcilerin Sıkça Yaptığı 8 Hata
10 Temmuz 2013 - Sinan Oypan 4 Yorum
Girişimcilerin yaptıkları hatalar
Kendi işini kurmak birçok çalışanın hayali. SecretCV’nin geçtiğimiz yıl yaptığı bir
araştırmaya göre şu an başka bir firmada çalışanların %85’i kendi işini kurmak
istediğini belirtiyor. Bu nedenle birçok kişi iş hayatında belli bir noktaya
geldikten sonra ya da iş hayatına atılmadan önce kendi girişimini kurmak için
kolları sıvıyorlar.
Girişimciler, kendi işlerini
yapmanın verdiği heyecanla bazen küçük detayları atlayabiliyorlar ve tabii ki
bu küçük detaylar girişimlerine zarar verebiliyor. Birçok girişimci, ilk bir
yıl içinde benzer hataları yapıyor ve bu hatalar işlerin büyümesini
zorlaştırırken, kimi zaman ise girişimin sonlanmasıyla sonuçlanabiliyor. Bu
nedenle girişimcilerin dikkat etmesi gereken bazı konular söz konusu.
Girişimcilerin ilk yıllarda sıkça yaptığı hatalar
Birden çok ortakla beraber şirket kurmak
Yakın arkadaşlarla şirket kurma fikri her zaman konuşulur ve
hayali sürekli kafalarda dolaşır; ancak iş hayatı devreye girdiği zaman
arkadaşlık konusu geri planda kalabiliyor. Bunun yanı sıra 4-5 kişilik bir
şirket kurulduğu zaman kişi başına düşen hisse miktarı %20-25 civarında
değişecek ve bu da kazancın bölünmesine sebep olacak.
Ayrıca birden çok kişinin ortak olması işleri yavaşlatacak
ölçüde, yani yarardan çok zarar getirecek farklı fikirlerin ortaya çıkmasına
neden olabilir. Bir taraf büyüme planının farklı olmasını düşünebilir, başka
bir taraf büyümeye odaklanmadan ilk önce işleri tam anlamıyla yoluna
oturtmaktan ve sistemi kurmaktan bahsedebilir. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Burada önemli olan nokta çok fazla ortak olmasının farklı kafalardan farklı
fikirlerin çıkmasına neden olacağıdır ve tabii ki bu kadar çok farklı fikir
varken ortada, işleri ilerletmek de oldukça zor olabilir.
Çok fazla ortak iyi değil; ancak tek başına girişim kurmak
da iyi değil
Evet, birden çok ortağın olması iyi bir fikir değil
başlangıç için; ancak tek başına bu yükün altından kalkmak da çok kolay
olmayacak. Bu nedenle iki ortak olarak yola çıkmak oldukça makul; çünkü bir
kişi tüm işlerin altından kalkamadığında diğer kurucu ortak işlerin
sorumluluğunu alabilir.
Bunun yanı sıra iki ortak, iyi oldukları işlerin
sorumluluğunu alarak iş paylaşımında bulunabilirler. Bu durumun oluşması için
ortakların yetenek ve bilgi alanlarının da birbirinden farklı olması gerekiyor;
çünkü aynı konuda iyi olan iki kişinin izlemek isteyecekleri yol farklı olacağı
için, bu durum girişimin zararına olabilir. Girişimi kurarken, yanınıza
alacağınız kurucu ortağın yeteneklerini ve bilgi alanlarını bilmenizde yarar
var.
İlgili yazı: Başarılı Girişimcilerden Esin Kaynağı Olacak 13
Öğüt
İşe yaramayan bir fikrin, gereğinden fazla üstüne düşmek
Çok iddialı bir fikriniz var, bunu hayata geçirmek için
işinizden ayrıldınız ve kendi girişiminizi kurdunuz; ancak işler istediğiniz
gibi gitmemeye başladı. Başarının anahtarı pes etmeyip, işin sonuna kadar
peşinden gitmek olsa da bazen durmak ve bu yola farklı bir şekilde çıkmayı
gerektirebilir. Bu nedenle girişimciler bazen inadı bırakıp fikirlerinin işe
yaramadığını kabul etmek durumunda kalabilirler.
Tabii ki girişimcilerin burada dikkat etmesi gereken konu,
fikirlerini test etmeden önce ellerindeki işi bırakmamaları. Çünkü işler
beklendiği gibi gitmediği takdirde maddi sorunlarla karşılaşmamak için
ellerinde başka bir alternatif bulunması kimi zaman hayat kurtarıcı olabilir.
Eğer bir fikir işe yaramıyorsa, beklenen pazar yoksa ve kar
getirmeyecekse, farklı bir proje üstüne gidilip, onun için çalışılabilir. İş
modeli değiştirerek pivot yapılabilir.
Tek bir fikre bağlı kalmamak bir girişimcinin ufkunu
genişletebilir.
Basının karşısına çok erken çıkmak
Girişimin reklamını yapıp, basında duyurmak şirketin daha
büyük kitlelere hitap etmesi için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Ancak
girişiminiz buna hazır değilse, basının karşısına çok erken çıkmak sizi zor
durumda bırakabilir.
Basının karşısına çıkmadan önce iş modelinizin oturmuş
olması, gerekli altyapı sistemleri sağlam bir şekilde kurulmalı ve sattığınız
ya da sağladığınız hizmetlerin tedariğinin elinizde olması gerekiyor. Aksi
takdirde basın aracılığıyla ulaşacağınız kitleye yeterli hizmeti hizmeti
sunamayabilirsiniz.
Ayrıca basın aracılığıyla yatırımcıların da dikkatini
çekeceğiniz için eksik ve düzgün çalışmayan bir iş modeli, yatırım kapılarının
da yüzünüze kapanmasına neden olabilir. Reklam ve pazarlama için aceleci
davranmadan ilk olarak önceliklerinizi belirleyerek, iş modelinizi geliştirmeye
odaklanmalısınız.
Açgözlü, fazla hırslı olmak ve beyaz yalanlar söylemek
girişimcilerin yaptıkları hatalar
İşinize oldukça güveniyor olabilirsiniz ve bu takdir edilesi
bir durum olabilir; fakat fazla hırslı ya da açgözlü olmak şirketinizin
geleceği için pek iyi olmayabilir. Girişiminiz yatırım aşamasındayken
yatırımcıların önerdikleri teklifleri ardı ardına geri çevirip, daha fazla para
gelmesini beklemek ve hırs yapmak istenmedik sonuçlar doğurabilir.
Foursquare’in Facebook’tan 2010 yılında 150 milyon dolar
yatırım alabilecekken, sonrasında ikinci turda 20 milyon dolar yatırım alması
veya video girişimi Qwiki’nin 100 milyon dolarlık teklifi geri çevirmesinin
ardından Yahoo tarafından 50 milyon dolara satılabilecek olması bu durumun en
güzel örnekleri arasında yer alıyor.
Eğer satın alma konusunda gerçek bir fırsat varsa ortada ve
iş modeli olarak devrim yaratacak yeni geliştirmeler yapmayı planlamıyorsanız
fazla hırslı veya açgözlü olmamakta yarar var.
Hırsın yanı sıra beyaz yalanlar da şirkete zarar verir.
Basına veya yatırımcılara şirket hakkında yanlış bilgiler verilmesi ileride
olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Belli bir yatırım peşinden koşuyor; ancak
doğruyu söylemiyorsanız, yatırımcıların yapacakları araştırmalar sonucunda
verdiğiniz yanlış veriler ortaya çıkabilir ve bu da şirketinizin itibarını
zedeler. Bu tip beyaz yalanlar çoğunlukla günü kurtarır; ama sadece şirketin
dibe vurmasını geciktirir.
Çok fazla etkinliğe katılıp, network için uğraşırken, işleri
aksatmak
Networking özellikle yeni girişimciler için oldukça önemli.
Bu sebeple birçok kişi sektördeki önemli etkinlikleri sürekli kovalar ve burada
yeni insanlarla tanışıp kendi networklerini oluşturmaya çalışırlar. Evet, bu
önemlidir; ancak bir girişim kurmak ve onu ayakta tutmak oldukça meşakkatli bir
iştir ve beraberinde getirdiği belli bir iş yükü bulunur. Sürekli networking
için vakit harcamak işlerin aksamasına neden olabilir.
Eğer böyle bir çevreye ihtiyacınız varsa, ya işlerinizin bir
kısmını yapacak birini işe almalı ya da sadece belli organizasyonlarda yer
almalısınız. Sonuçta elinizde başkalarına sunacağınız bir iş olmadan, sahip
olduğunuz network’un çok da bir manası kalmaz.
Çok erken yatırım almak
Şirketin kurulma aşamasında, iş modeli henüz daha tam
oturmadan yatırım almak beraberinde birçok sorumluluğu beraberinde getirebilir;
çünkü bir yatırımcının olması şirkete bir ortak daha gelmesi anlamına geliyor.
Böyle olduğunda aldığınız yatırımla beraber sorumluluğunuz artarken, yaptığınız
her iş için rapor hazırlamanız gerekecek ve yatırımcılarla sürekli olarak
toplantılar düzenlemeniz gerekecek. Bu da üstünüzde olan baskıyı artıracağı
gibi kendi kararlarınızı uygulama konusunda sizi sıkıntıya düşürebilecek bir
durum.
Sabırsız olmak
Kendi işini kurup para kazanmanın hayalini kurmak oldukça
güzel; ancak bu konuda sabırsız olmamak gerekiyor. Her işin kendine ait bir
büyüme ve olgunlaşıp pazara açılma süresi vardır ve bir an önce para kazanmaya
başlayıp, yatırım almayı hedefleyerek sabırsız davranmak şirketiniz için
olumsuz olabilir.
İlk önce şirketi açarken yaptığınız harcamaları ve borçları
temizleyip, işinizin sürekliliğini sağlamalısınız. Sürekliliğin ardından,
benzer girişimlerin izledikleri stratejilerden yola çıkarak yeni hedefler
koyulmalı. Tabii ki farklı sektörlerle kıyaslama yapılmaması gerekiyor; çünkü
her işin ve sektörün dinamiğinin farklı olması şirketlerin büyüme ve gelişme
hızını etkileyecek.
Sinan Oypan
Doğu Akdeniz Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık
mezunu. EticaretMag’de Türkiye ve dünyadaki e-ticaret girişimlerini,
haberlerini ve başarı hikayelerini yazıyor. Aynı zamanda sitedeki birçok görsel
çalışmasında parmağı var.
24 Eylül 2012 Pazartesi
Girişimcilerin
sık yaptığı hatalar
1. İş fikrini fazla önemsemek.
Dostlarım, bilin ki
iş fikri o kadar da önemli bir şey değil. Aklınızdan şöyle şeyler geçiyorsa bu
hatayı yapıyorsunuz demektir.
"Eşsiz bir
fikir buldum".
"Bu fikri
açıkladığımda yatırımcıların dibi düşecek, düşmezse anlamadıklarındandır"
"Bu daha önce
denenmedi. İlk benim aklıma geldi"
Emin olun ki bu
eko sistemin içinde olan insanlar o iş fikrinizi % 80 ihtimal daha önce bir çok
kere dinlediler veya kendi akıllarına geldi. % 19 ihtimal
türevleri ile
karşılaştılar.
Tavsiyelerim şunlar
;
Bu işi Türkiye'de ve dünyada yapıyorlar mı bir zahmet google
dan arayın. Bir kaç haftanızı buna ayırırsanız çok şey öğrenirsiniz. İlla ki
projenizden vazgeçmek zorunda değilsiniz. Bilakis şekillenir. Ayrıca bilgili
birisine denkgelirseniz rezil olmaktan kurtulursunuz.
Başarılı girişimcilik iş fikrinden daha önce incelikli bir
planlama,uygulama süreci ile ilgilidir. Facebook alanında ilk değildir. Netlog
vardı, Msn live vardı. Sosyal çöpçatan siteleri vardı. Sosyomat ve ortakantin
gibi bazı türk siteleri de facebook dan daha önce bu alandaydılar. Fakat
facebook bu işi daha iyi yaptı.
İş fikrinizi sizden önce başkaları keşfedip yapacak diye
telaşlanmayın. Hızlı olmayın demiyorum. Çok hızlı olmalısınız. Ama sizden önce
başkası yapacak diye telaş yapmayın. Kendinize güveniyorsanız modern hayat size
bu imkanı sunuyor. Gerekli unsurları birleştirin, çok çalışın.
2. Teknik tarafa aşırı odaklanmak
Bu madde mühendis
girişimciler için. Özellikle de yazılımcılar için. -Ben de bir yazılımcıyım ve
mesleğime aşığım- Maalesef hepimiz teknik dünyamıza kapanıp yaşıyoruz ve
başarılı projeleri kıyaslarken de bunu kıstas alıyoruz. Maalesef hayat öyle değil.
Girişimcinin teknik adam olması büyük avantaj. Başarılı girişimcilerin çoğu da
mühendis. Fakat hayatı da kavrayan mühendisler.
Kendimize şu soruları soralım ;
Google dünyanın en
iyi arama motoru mudur? İlk yükseldiği zamanlar en iyi arama motoru muydu ?
SAP en iyi iş çözümü
müdür
Windows en iyi
işletim sistemi midir? Kaynakları verimli kullanır mı? Dosya sistemi güvenilir
midir?
Oracle fayda maliyet
oranında kaçıncı sıradadır?
Twitter'ı
geliştirmek kaç ay sürer?
Kesinlikle
geliştirmeniz gereken taraflarınız şunlardır.
Pazar büyüklüğü,
kar-zarar nedir araştırın
Rakipleri araştırın
İnsanların hangi
derdini çözmeye talipsiniz bunu bulun.
Kosgeb vb.
firmaların formlarını indirip doldurun. Hesaba katmadığınız bir çok şey
olduğunu göreceksiniz. Bürokratik belge deyip geçmeyin. Mantıklı sorular onlar.
Kimse size hangi programlama dillerini bildiğinizi sormayacak. Siz artık
öncelikle girişimcisiniz. Coder olmanız, mucit olmanız daha sonra gelir.
Biliyorum çoğunuz
için şu mesleklerin hepsi aynı: Satış, pazarlama, halkla ilişkiler, iletişim,
reklam vb. Ukala olmayın dostlarım . Bunlar aynı değil. Öğrenin.
Özellikle Türkiye'de
girişimcilik yapacaksanız teknik yetenekleriniz yeterli olmayacak. Silikon
vadisinde salt mühendis olarak bir şeyler başarma ihtimaliniz var. Birisi sizi
keşfedip makul bir hisse ile size ortak olabilir. Ama Türkiye'de sadece teknik
yeterliliğinizle kimseyi etkilemeyemezsiniz. Teknik yetenek avcısı değillerdir.
Çoğu işletme,finans kökenlidir. Onlara kendinizi iyi pazarlamalısınız.
İspatlanmış bir iş modelini desteklemek isterler. Bu tarz bir işe girişmek için
ise mühendislik becerileri değil, pazar büyüklüğü hesaplarını iyi yapabilmek,
presentable olmak, kurnazlık gibi özellikleriniz olmalıdır.
3. Yatırımcıyı hayır kurumu zannetmek
Yatırımcı bu işi
para kazanmak için yapıyor. Bunu asla unutmayın. (Sonuç olarak hayır
kurumlarından çok daha hayırlı insanlar oldukları tartışılmaz) Karşınızda
sizden sorumlu olan bir kamu kuruluşu yok, size ileri taşımaya çalışan bir
dostunuz yok. Belki ortak olduktan sonra dost da olursunuz o ayrı bir konu. Ama
şimdilik siz bir vakasınız. Yatırımcı genelde tecrübe olarak girişimciden
öndedir. Hele melek yatırımcı ise zaten muhtemelen eski bir girişimcidir. Eski
kulağı kesiklerden denilen cinslerdendir. Sizin gibi çıtırları istediği zaman
motive eder istediği zaman demoralize eder. Görüşmelere bunu bilerek girin.
Kendinizi duygusallığa koyvermeyin. Gücüne ve konulara hakimiyetine hayran
kalmayın. Evet zor edinilen tecrübelere sahip. Zeki ve bilgili. Fakat sizin
için çok şey çözmeyecek. Genelde siz onun için bir şeyleri çözeceksiniz. Ortak
olursa bu yüzden olacak. Ben zeki çocuğum kullan beni havalarında takılmayın.
Eleman değilsiniz. Dik durun. Siz de onun öğrendiklerini öğrenmeye bakın.
Yatırım aldığınızda dahi temel olarak hemen her şeyi yine
siz çözeceksiniz. Üstüne bir de hesap vermeniz gereken bir merci daha çıkacak.
Size yatırım yapmadan öncede sonrada çok zorlayacak. Neyi neden yaptığınızı
devamlı sorgulayacak. Tatmin olmadan sorularının sonu gelmeyecek. Sabırlı olun
ve hak verin. Sermaye değerlidir. Ve size bir sermaye emanet edildi. Tabii ki
sizi takip edecek.
Küçük
girişimcinin büyük hataları. Ekonomist,
15 (14), 3-9 Nisan 2005 Makale; derginin eki KOBİ Girişim'de, 30-33.ss.'dadır.
TARANANLAR
GİRİŞİM HATA
site:www.ekonomist.com.tr
GİRİŞİM HATA
site:www.capital.com.tr
girişim hata
site:www.tobb.org.tr/