Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof.
Dr. Bahaeddin Yediyıldız: Atatürk ve Türk medeniyetiyle ilgili bilgi bankası
oluşturuyoruz
Arzu Kılıç - Koray Özer
Bilişim (Aylık Bilişim Kültürü Dergisi),Türkiye Bilişim Derneği Yıl 40 • Sayı 141, 2012
https://www.bilisimdergisi.org.tr/bilisim-dergisi-sayilari/s141.pdf
…………………….
Türkiye de mutlaka üniversite reformunun yapılması
gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yediyıldız, 30 yıllık hayali olan Atatürk ve
Türk medeniyetiyle ilgili bir bilgi bankası oluşturmaya başladıklarını
açıkladı.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr.
Bahaeddin Yediyıldız ile, kurumun vizyonu ve çalışmaları hakkında bir söyleşi
gerçekleştirdik. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası nın 134. maddesine dayalı, 2876 sayılı kanunla kurulan ve
Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi ile Atatürk
Kültür Merkezi nden oluşan tüzel kişiliğe sahip. Kurum, bilimsel hizmet ve
faaliyetlerde bulunmak üzere 1983 yılında kurulmuş. Kurumun kuruluş amacı,
Atatürk ve eserini ve bütün boyutlarıyla Türk medeniyetini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak, yaymak ve bu konuda yayımlar yapmak. Yayın Yönetmenimiz
Koray Özer le ziyaret ettiğimiz Prof. Dr. Yediyıldız, kendisine yöneltmeyi
düşündüğümüz soruları sormadan kültüre, tarihe, bilişime ve kurumsal ideallere
değindi. Bir araştırma kurumu oldukları için özellikle bilişim sistemleri
çerçevesinde bilgi üretimine yönelip ona göre yapılanmaları gerektiğini
vurgulayan Yediyıldız, 30 yıllık hayalini gerçekleştirmeye çalıştıklarını,
kurumda bilgi santralleri kuracaklarını, 2011 bütçesine bütünleşik bilgi
sistemi projesini koyduklarını ve sistemin donanım kısmını tamamladıklarını
bildirdi. Tarihte Yöntembilim, Yerel Tarih, Toplum, Kültür ve Ekonomi Tarihi,
Prosopografi (Grup biyografisi) konularında araştırma ve incelemeleri bulunan
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Yediyıldız ın
söyleşimizde aktardığı bilgilerle aşağıda okuyacağınız metin çıktı Kültür,
medeniyet veya tarih, insanın tabiata eklediği her şeydir Atatürk Yüksek Kurumu
nun temeli Atatürk ün kurduğu iki kuruma dayalıdır. Birisi Türk Tarihi Kurumu
diğeri de Türk Dil Kurumu dur. Bu iki kurum, Atatürk ün özenle kurduğu
kurumlardır. Atatürk bu iki kurumu Türk kültürünü ve medeniyetini bilimsel
olarak incelemek amacıyla kuruyor. Devletin temellerini atarken mutlaka kendi
medeniyetimizi, medeniyetimizin köklerini ve dinamiklerini çok iyi bilmemiz
gerektiğine inanıyor Atatürk. -Dil, kültürün taşıyıcısı ve muhafazasıdır. Hatta
yaratıcısıdır diyebiliriz. Tarih ise bir bakıma kültürün, medeniyetin
kendisidir. Sosyal bilimciler tarafından birçok kültür ve medeniyet
tanımlamaları yapılmıştır. Ancak işin özü şudur; iki varlık dünyası vardır.
Bunlardan birisi tabii varlıklar dünyasıdır. O, insanın dışında var olan varlık
dünyasıdır.
36 2012 OCAK SÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 37
Dünya, ay, güneştir ve insanın kendisidir. İkinci varlık
dünyası ise, kültür ya da medeniyetler dünyasıdır. Bunları, biz insanlar
yaratıyoruz.
Bizim var ettiğimiz her şey, dil dahil düşünce ve eylemler,
daha doğrusu insanın hayatını idame ettirmek için icat ettiği her şey tarihtir,
kültürdür ya da medeniyettir. Tarihi biz yaratıyoruz, insansız tarih olmaz. Her
millet kendi tarihini yaratır. Kültür, medeniyet veya tarih, insanın tabiata
eklediği her şeydir.
Dolayısıyla bizim de millet olarak, insanlığın bir parçası
olarak tarihe, daha doğrusu tabiata eklediğimiz şeyler var. İşte Atatürk, bu
medeniyetin bütün ayrıntılarına girilmesini istiyordu. Onun için Türk Tarih ve
Türk Dil Kurumlarını kurdu.
O günün mevcut insan gücüyle, bilim adamlarıyla çalışmalara
başladı.
Atatürk’ün niyeti bu kurumları akademi haline getirmekti.
Bir gün Afet İnan hanımla konuşurken Atatürk, “Kurumlara akademisyen
yetiştirmek için Türkiye’de bir fakülte mi kuralım yoksa yurtdışına öğrenci mi
gönderelim?” diye soruyor. Afet hanım da yurtdışına öğrenci göndermeye de devam
edelim, ama aynı zamanda Edebiyat Fakültesi de kuralım diyor. Atatürk ise Tarih
Fakültesi kurulması görüşünü savunuyor. Çeşitli görüşme ve tartışmaların
ardından “tarih, coğrafyasız olmaz” deniliyor. Yarattığınız kültürü, medeniyeti
ne ile ifade edeceksiniz?
Dil ile ifade edeceksiniz. Tüm bu çalışmaların ardından Dil,
Tarih ve Coğrafya Fakültesi kurulmasına karar veriliyor. Bu fakülte dünyada
mevcut olan ölü ya da yaşayan dillerin ve o dillerin taşıdığı kültürlerin veya
tarihlerin incelenmesi açısından çok önemli bir misyon ile kuruluyor.
O dönemde yürütülen Türk dili, kültürü ve tarihinin araştırılması
ve yapılan bilimsel çalışmalar konusunda kurumlarımız çok büyük bir çaba içinde
bulunuyor. 1983’e kadar dernek statüsünde çalışan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil
Kurumu’na 1983’te Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi eklenerek
Atatürk Kültür, Dil Tarih Yüksek Kurumu adı ile yeniden teşkilatlandırıldı.
Kurumumuzun görevi ise kısaca Türk Kültürü’nü ve
medeniyetini incelemek, araştırmak ve sonuçlarını yayınlamaktır.
-Kurumlarımızın hepsinin web sitesi bulunuyor ve bu yolla
kurumlarımızın faaliyetlerini kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Anayasa’nın 134. Maddesi’ne dayalı olarak kurulan
kurumlarımızın hepsinin ayrı bir tüzel kişiliği var. Kurumumuz, Anayasa’da Başbakanlığa
bağlı “Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu” olarak tanımlanıyor.
Bilgi üretimine yönelip ona göre yapılanmalıyız -Bu kuruma
geldiğimde ilk sorduğum soru “Bütünleşik bilgi sistemi var mı?” sorusu oldu.
Maalesef yoktu. Her bir kurumun ayrı bir web sitesi var ama
bünyesinde dört kurum bulunan Yüksek Kurum, bunların tüm faaliyetlerini bir
bütün olarak kamuoyuna yansıtmalı.
Bütün kurumların günümüzde mutlaka çağdaş eğitim
teknolojileriyle donatılmış olması gerekiyor. Özellikle biz, bir araştırma kurumu
olduğumuz için bilişim sistemleri çerçevesinde bilgi üretimine yönelmeli ve ona
göre yapılanmalıyız. Geldiğimde bunu bulamadım. Bunun üzerine ilk işim, on beş yıldır
kanunda yaşanan boşluğu düzeltmek amacı ile bir kanun taslağı hazırlamak oldu.
İkincisi ise burayı yeni bilgi teknolojileri ile buluşturmaktı.
İkisini de yaptık sayılır.
Kanun çıktı. Kanunda, özellikle bütünleşik bilgi sistemi
çerçevesinde bilgi üretimini öngörüyoruz. Yani burada bilgi santralleri kuracağız.
2011 bütçesine bütünleşik bilgi sistemini projemizi koymuştuk, sistemin donanım
kısmını tamamlamış bulunuyoruz. Bütün maddi-manevi kültür varlıklarımızı
kapsayan bilimsel bilgiler üretilip paylaşılacak
Öyle bir bilgi bankası
oluşturacağız ki o bilgi bankasında Türk medeniyetiyle ilgili tüm bilgiler
olacak. Dünyanın herhangi bir yerinde, birisinin Türk medeniyetiyle ilgili
aklına bir soru geldiğinde, bilgisayarını açıp arama motorlarına girdiğinde ve
anahtar kelimeyi yazdığında karşısına bu konuda bilimsel, doğru bilgileri
sunacak olan bizim WEB sayfamız çıkacak. Bu medeniyetle ilgili toplum, zihniyet
yapısı, düşünce, inanç, bilim, teknoloji, yönetim, sanat yani bütün
maddi-manevi kültür varlıklarımız hakkında sayfamızda bilimsel bilgi bulunacak.
İlgili kurumlarımız, Atatürk’le ilgili bilimsel bilgiyi üretecek ve oraya
koyacak. Bu, 25-30 yıllık hayalim. Bu amaçla dört kurumumuzun bütün bilgi işlem
sistemini işletmek, yazılımlarını yapmak üzere 12 kişilik bilişim uzmanları
kadrosu aldık.
İlana çıktık, bir kişi sistem
mühendisi diğerleri yazılımcı olmak üzere 3 kişiyi kadromuza kazandırdık. Şimdi
yeniden ilana çıkacağız ve bu sayıyı 12’ye tamamlayarak sistemimizin sorunsuz
bir şekilde dışarıya muhtaç olmadan sürmesini sağlayacağız.
-Kurumumuzun personel kadrosunda, yeni çıkan Kanun Hükmünde
Kararname ile son derece önemli iyileştirmeler yapıldı. Şimdi 115 uzman
kadromuz var. Bunların 25’i Yüksek Kurum’a gerisi diğer kurumlara alınacak.
Onlara iyi ücret ödenecek ve bilgi üretimine önemli katkılar
sağlayacaklar. Uzman yardımcısı olarak alınıp yetiştirilecekler.
Kurum, bilgi üreten insan gücüne sahip olacak. Bunun yanı
sıra proje işi de çok önemli. Projelerde çalıştırılmak üzere sözleşmeli
personel alacağız. Proje süresince çalışacaklar. Proje bitince işleri de
bitecek ancak bizim gibi kurumların projeleri bitmez.
Dolayısıyla bu kişiler sürekli burada bilgi üreten uzmanlar
olarak kalacaklar. Proje sayısı arttıkça projelerde çalıştırılacak eleman sayısı
da artacak.
Üniversitede Tarih, Dil, Kültür üzerine doktora yapanlara
burs En önemli işlerimizden birisi de yüksek lisans ve doktora öğrencilerine
burs vermek. Bu sayede kurumlarımızın alanlarına
ilişkin bilgi üretimi sağlıyor ve kuracağımız bilgi bankasına da kaynak
oluşturuyoruz. Burs konusuna ilişkin 2010 yılında bir sistem daha
geliştirdik. Kurumlar, hangi alanda burs vermek istiyorlarsa o alanlarla ilgili
tez konularını belirliyorlar. Hangi nitelikte kişi ve konularda burs verileceği
ilan edilip yapılan ciddi elemelerden sonra genç bilim adamlarına burs
veriliyor. Bu sistem, iki yıldır işliyor. Maddi durumu ne olursa olsun,
bilimsel araştırma yapacak kişilere burs imkânı sağlıyoruz. Bursiyer adayının, üniversitede
Tarih, Dil, Kültür üzerine doktora yapması gerekiyor. Burs ilanını gazetelerde duyuruyor
ve üniversitelere yazılar yazıyoruz.
Burs alan başarılı öğrencileri yurtdışına da gönderiyoruz.
Standartlarımız yüksek tabii. Kriterlere uygun olan kişileri bir de mülakata
alıyoruz. Bilişim sistemi burada da işliyor. Jüri üyeleri, değerlendirmelerini genel
ağ üzerinden yapıyor, sınav sonuçları otomatik olarak ortaya çıkıyor.
Başvurular da İnternet’ten yapılıyor. Bu sistemden herkes memnun.
-Burs sisteminde Balkan, Kafkas, Orta Asya araştırmaları
gibi alanlar belirleniyor. Balkan alanında geçen yıl 8-10 kişiye burs verdik,
bu yıl da vereceğiz. Değişik üniversitelerde görev yapan genç bilim adamları,
araştırmalarını veri tabanlarımızda genel-ağ üzerinden yürütecekler. Ortak alan
ve özel alanları olacak sistem içinde. Biten tezleri alıp basacağız. Bu arada
burada sürekli gelişen, yeniden sorgulanabilen, dinamik veri tabanları oluşacak.
Doktora sonrasında da bu ortak araştırmalar sürdürülecek. Bu çalışmalarda mekân
ve zaman sınırı ortadan kalkıyor. Hem yurtdışı hem yurtiçinden beslenen bilgi santralleri,
hem mevcut bilgiyi toplayacak hem de yeni bilgi üretecek.
Türkiye’de mutlaka üniversite reformu yapılmalıdır
-Üniversitenin ilk işlevi, özgün bilgi üretmektir.
Eğitim, öğretim ikinci sırada gelir… Bizde ise buna ters bir
durum hâkim.. Bunu düzeltmemiz gerekiyor.
-Atatürk hakkında, yurtiçinde ve yurtdışında yüzlerce
araştırma yapıldı ve kitap yazıldı. Farklı kişi ve gruplara göre farklı Atatürk
yorumları ortaya çıkmıştır. Bunu doğal karşılamak gerekir. Ama birbiriyle
çelişen bu durumun ötesinde, Atatürk’ün tarihî gerçekliğini bilimsel
yöntemlerle tahlil ederek doğru bilgiyi ortaya koymak ve açık seçik anlatmak
da, millet olarak bizim aslî görevlerimizden biri olmalıdır.
-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu olarak, akıl ile
bilim yapma yolunda, Atatürk’ün manevî mirasçıları arasında yer alma gayreti
içindeyiz. İki yıldır sürdürdüğümüz yoğun çalışmayla, kurumumuzun bilimsel
araştırmalarla ilgili yeni bilgi teknolojilerine dayalı altyapısının temelleri
atıldı. Kurumumuz, 3 Kasım 2011’de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile bilimsel
araştırmalar açısından daha işlevsel bir yapıya kavuşturuldu ve uzman
kadrolarla donatıldı. Bu çalışmalardan dolayı Atatürk’ün ruhunun şad
olacağından eminim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder