21 Temmuz 2024 Pazar

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız: Atatürk ve Türk medeniyetiyle ilgili bilgi bankası oluşturuyoruz

 

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız: Atatürk ve Türk medeniyetiyle ilgili bilgi bankası oluşturuyoruz

Arzu Kılıç - Koray Özer

Bilişim (Aylık Bilişim Kültürü Dergisi),Türkiye Bilişim Derneği Yıl 40 • Sayı 141, 2012

https://www.bilisimdergisi.org.tr/bilisim-dergisi-sayilari/s141.pdf

…………………….

Türkiye de mutlaka üniversite reformunun yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yediyıldız, 30 yıllık hayali olan Atatürk ve Türk medeniyetiyle ilgili bir bilgi bankası oluşturmaya başladıklarını açıkladı.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız ile, kurumun vizyonu ve çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 134. maddesine dayalı, 2876 sayılı kanunla kurulan ve Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi ile Atatürk Kültür Merkezi nden oluşan tüzel kişiliğe sahip. Kurum, bilimsel hizmet ve faaliyetlerde bulunmak üzere 1983 yılında kurulmuş. Kurumun kuruluş amacı, Atatürk ve eserini ve bütün boyutlarıyla Türk medeniyetini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak ve bu konuda yayımlar yapmak. Yayın Yönetmenimiz Koray Özer le ziyaret ettiğimiz Prof. Dr. Yediyıldız, kendisine yöneltmeyi düşündüğümüz soruları sormadan kültüre, tarihe, bilişime ve kurumsal ideallere değindi. Bir araştırma kurumu oldukları için özellikle bilişim sistemleri çerçevesinde bilgi üretimine yönelip ona göre yapılanmaları gerektiğini vurgulayan Yediyıldız, 30 yıllık hayalini gerçekleştirmeye çalıştıklarını, kurumda bilgi santralleri kuracaklarını, 2011 bütçesine bütünleşik bilgi sistemi projesini koyduklarını ve sistemin donanım kısmını tamamladıklarını bildirdi. Tarihte Yöntembilim, Yerel Tarih, Toplum, Kültür ve Ekonomi Tarihi, Prosopografi (Grup biyografisi) konularında araştırma ve incelemeleri bulunan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Yediyıldız ın söyleşimizde aktardığı bilgilerle aşağıda okuyacağınız metin çıktı Kültür, medeniyet veya tarih, insanın tabiata eklediği her şeydir Atatürk Yüksek Kurumu nun temeli Atatürk ün kurduğu iki kuruma dayalıdır. Birisi Türk Tarihi Kurumu diğeri de Türk Dil Kurumu dur. Bu iki kurum, Atatürk ün özenle kurduğu kurumlardır. Atatürk bu iki kurumu Türk kültürünü ve medeniyetini bilimsel olarak incelemek amacıyla kuruyor. Devletin temellerini atarken mutlaka kendi medeniyetimizi, medeniyetimizin köklerini ve dinamiklerini çok iyi bilmemiz gerektiğine inanıyor Atatürk. -Dil, kültürün taşıyıcısı ve muhafazasıdır. Hatta yaratıcısıdır diyebiliriz. Tarih ise bir bakıma kültürün, medeniyetin kendisidir. Sosyal bilimciler tarafından birçok kültür ve medeniyet tanımlamaları yapılmıştır. Ancak işin özü şudur; iki varlık dünyası vardır. Bunlardan birisi tabii varlıklar dünyasıdır. O, insanın dışında var olan varlık dünyasıdır.

36 2012 OCAK SÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 37

 

Dünya, ay, güneştir ve insanın kendisidir. İkinci varlık dünyası ise, kültür ya da medeniyetler dünyasıdır. Bunları, biz insanlar yaratıyoruz.

Bizim var ettiğimiz her şey, dil dahil düşünce ve eylemler, daha doğrusu insanın hayatını idame ettirmek için icat ettiği her şey tarihtir, kültürdür ya da medeniyettir. Tarihi biz yaratıyoruz, insansız tarih olmaz. Her millet kendi tarihini yaratır. Kültür, medeniyet veya tarih, insanın tabiata eklediği her şeydir.

Dolayısıyla bizim de millet olarak, insanlığın bir parçası olarak tarihe, daha doğrusu tabiata eklediğimiz şeyler var. İşte Atatürk, bu medeniyetin bütün ayrıntılarına girilmesini istiyordu. Onun için Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarını kurdu.

O günün mevcut insan gücüyle, bilim adamlarıyla çalışmalara başladı.

Atatürk’ün niyeti bu kurumları akademi haline getirmekti. Bir gün Afet İnan hanımla konuşurken Atatürk, “Kurumlara akademisyen yetiştirmek için Türkiye’de bir fakülte mi kuralım yoksa yurtdışına öğrenci mi gönderelim?” diye soruyor. Afet hanım da yurtdışına öğrenci göndermeye de devam edelim, ama aynı zamanda Edebiyat Fakültesi de kuralım diyor. Atatürk ise Tarih Fakültesi kurulması görüşünü savunuyor. Çeşitli görüşme ve tartışmaların ardından “tarih, coğrafyasız olmaz” deniliyor. Yarattığınız kültürü, medeniyeti ne ile ifade edeceksiniz?

Dil ile ifade edeceksiniz. Tüm bu çalışmaların ardından Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi kurulmasına karar veriliyor. Bu fakülte dünyada mevcut olan ölü ya da yaşayan dillerin ve o dillerin taşıdığı kültürlerin veya tarihlerin incelenmesi açısından çok önemli bir misyon ile kuruluyor.

O dönemde yürütülen Türk dili, kültürü ve tarihinin araştırılması ve yapılan bilimsel çalışmalar konusunda kurumlarımız çok büyük bir çaba içinde bulunuyor. 1983’e kadar dernek statüsünde çalışan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na 1983’te Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi eklenerek Atatürk Kültür, Dil Tarih Yüksek Kurumu adı ile yeniden teşkilatlandırıldı.

Kurumumuzun görevi ise kısaca Türk Kültürü’nü ve medeniyetini incelemek, araştırmak ve sonuçlarını yayınlamaktır.

-Kurumlarımızın hepsinin web sitesi bulunuyor ve bu yolla kurumlarımızın faaliyetlerini kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Anayasa’nın 134. Maddesi’ne dayalı olarak kurulan kurumlarımızın hepsinin ayrı bir tüzel kişiliği var. Kurumumuz, Anayasa’da Başbakanlığa bağlı “Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu” olarak tanımlanıyor.

Bilgi üretimine yönelip ona göre yapılanmalıyız -Bu kuruma geldiğimde ilk sorduğum soru “Bütünleşik bilgi sistemi var mı?” sorusu oldu.

Maalesef yoktu. Her bir kurumun ayrı bir web sitesi var ama bünyesinde dört kurum bulunan Yüksek Kurum, bunların tüm faaliyetlerini bir bütün olarak kamuoyuna yansıtmalı.

Bütün kurumların günümüzde mutlaka çağdaş eğitim teknolojileriyle donatılmış olması gerekiyor. Özellikle biz, bir araştırma kurumu olduğumuz için bilişim sistemleri çerçevesinde bilgi üretimine yönelmeli ve ona göre yapılanmalıyız. Geldiğimde bunu bulamadım. Bunun üzerine ilk işim, on beş yıldır kanunda yaşanan boşluğu düzeltmek amacı ile bir kanun taslağı hazırlamak oldu.

İkincisi ise burayı yeni bilgi teknolojileri ile buluşturmaktı. İkisini de yaptık sayılır.

Kanun çıktı. Kanunda, özellikle bütünleşik bilgi sistemi çerçevesinde bilgi üretimini öngörüyoruz. Yani burada bilgi santralleri kuracağız. 2011 bütçesine bütünleşik bilgi sistemini projemizi koymuştuk, sistemin donanım kısmını tamamlamış bulunuyoruz. Bütün maddi-manevi kültür varlıklarımızı kapsayan bilimsel bilgiler üretilip paylaşılacak

Öyle bir bilgi bankası oluşturacağız ki o bilgi bankasında Türk medeniyetiyle ilgili tüm bilgiler olacak. Dünyanın herhangi bir yerinde, birisinin Türk medeniyetiyle ilgili aklına bir soru geldiğinde, bilgisayarını açıp arama motorlarına girdiğinde ve anahtar kelimeyi yazdığında karşısına bu konuda bilimsel, doğru bilgileri sunacak olan bizim WEB sayfamız çıkacak. Bu medeniyetle ilgili toplum, zihniyet yapısı, düşünce, inanç, bilim, teknoloji, yönetim, sanat yani bütün maddi-manevi kültür varlıklarımız hakkında sayfamızda bilimsel bilgi bulunacak. İlgili kurumlarımız, Atatürk’le ilgili bilimsel bilgiyi üretecek ve oraya koyacak. Bu, 25-30 yıllık hayalim. Bu amaçla dört kurumumuzun bütün bilgi işlem sistemini işletmek, yazılımlarını yapmak üzere 12 kişilik bilişim uzmanları kadrosu aldık.

İlana çıktık, bir kişi sistem mühendisi diğerleri yazılımcı olmak üzere 3 kişiyi kadromuza kazandırdık. Şimdi yeniden ilana çıkacağız ve bu sayıyı 12’ye tamamlayarak sistemimizin sorunsuz bir şekilde dışarıya muhtaç olmadan sürmesini sağlayacağız.

-Kurumumuzun personel kadrosunda, yeni çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile son derece önemli iyileştirmeler yapıldı. Şimdi 115 uzman kadromuz var. Bunların 25’i Yüksek Kurum’a gerisi diğer kurumlara alınacak.

Onlara iyi ücret ödenecek ve bilgi üretimine önemli katkılar sağlayacaklar. Uzman yardımcısı olarak alınıp yetiştirilecekler.

Kurum, bilgi üreten insan gücüne sahip olacak. Bunun yanı sıra proje işi de çok önemli. Projelerde çalıştırılmak üzere sözleşmeli personel alacağız. Proje süresince çalışacaklar. Proje bitince işleri de bitecek ancak bizim gibi kurumların projeleri bitmez.

Dolayısıyla bu kişiler sürekli burada bilgi üreten uzmanlar olarak kalacaklar. Proje sayısı arttıkça projelerde çalıştırılacak eleman sayısı da artacak.

Üniversitede Tarih, Dil, Kültür üzerine doktora yapanlara burs En önemli işlerimizden birisi de yüksek lisans ve doktora öğrencilerine burs vermek. Bu sayede kurumlarımızın alanlarına ilişkin bilgi üretimi sağlıyor ve kuracağımız bilgi bankasına da kaynak oluşturuyoruz. Burs konusuna ilişkin 2010 yılında bir sistem daha geliştirdik. Kurumlar, hangi alanda burs vermek istiyorlarsa o alanlarla ilgili tez konularını belirliyorlar. Hangi nitelikte kişi ve konularda burs verileceği ilan edilip yapılan ciddi elemelerden sonra genç bilim adamlarına burs veriliyor. Bu sistem, iki yıldır işliyor. Maddi durumu ne olursa olsun, bilimsel araştırma yapacak kişilere burs imkânı sağlıyoruz. Bursiyer adayının, üniversitede Tarih, Dil, Kültür üzerine doktora yapması gerekiyor. Burs ilanını gazetelerde duyuruyor ve üniversitelere yazılar yazıyoruz.

Burs alan başarılı öğrencileri yurtdışına da gönderiyoruz. Standartlarımız yüksek tabii. Kriterlere uygun olan kişileri bir de mülakata alıyoruz. Bilişim sistemi burada da işliyor. Jüri üyeleri, değerlendirmelerini genel ağ üzerinden yapıyor, sınav sonuçları otomatik olarak ortaya çıkıyor. Başvurular da İnternet’ten yapılıyor. Bu sistemden herkes memnun.

-Burs sisteminde Balkan, Kafkas, Orta Asya araştırmaları gibi alanlar belirleniyor. Balkan alanında geçen yıl 8-10 kişiye burs verdik, bu yıl da vereceğiz. Değişik üniversitelerde görev yapan genç bilim adamları, araştırmalarını veri tabanlarımızda genel-ağ üzerinden yürütecekler. Ortak alan ve özel alanları olacak sistem içinde. Biten tezleri alıp basacağız. Bu arada burada sürekli gelişen, yeniden sorgulanabilen, dinamik veri tabanları oluşacak. Doktora sonrasında da bu ortak araştırmalar sürdürülecek. Bu çalışmalarda mekân ve zaman sınırı ortadan kalkıyor. Hem yurtdışı hem yurtiçinden beslenen bilgi santralleri, hem mevcut bilgiyi toplayacak hem de yeni bilgi üretecek.

Türkiye’de mutlaka üniversite reformu yapılmalıdır

-Üniversitenin ilk işlevi, özgün bilgi üretmektir.

Eğitim, öğretim ikinci sırada gelir… Bizde ise buna ters bir durum hâkim.. Bunu düzeltmemiz gerekiyor.

-Atatürk hakkında, yurtiçinde ve yurtdışında yüzlerce araştırma yapıldı ve kitap yazıldı. Farklı kişi ve gruplara göre farklı Atatürk yorumları ortaya çıkmıştır. Bunu doğal karşılamak gerekir. Ama birbiriyle çelişen bu durumun ötesinde, Atatürk’ün tarihî gerçekliğini bilimsel yöntemlerle tahlil ederek doğru bilgiyi ortaya koymak ve açık seçik anlatmak da, millet olarak bizim aslî görevlerimizden biri olmalıdır.

-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu olarak, akıl ile bilim yapma yolunda, Atatürk’ün manevî mirasçıları arasında yer alma gayreti içindeyiz. İki yıldır sürdürdüğümüz yoğun çalışmayla, kurumumuzun bilimsel araştırmalarla ilgili yeni bilgi teknolojilerine dayalı altyapısının temelleri atıldı. Kurumumuz, 3 Kasım 2011’de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile bilimsel araştırmalar açısından daha işlevsel bir yapıya kavuşturuldu ve uzman kadrolarla donatıldı. Bu çalışmalardan dolayı Atatürk’ün ruhunun şad olacağından eminim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder