burada söz edilen bibliyografik birikim 9 yapay zekaya aynı soruyu sorma sürecinde neleri içermektedir. "Bu bildiri, elli yılı aşkın süregelen kapsamlı bibliyografik birikimi, dijital çağın yapay zekâ (YZ) olanaklarıyla sentezleyen özgün bir araştırma ve bilgi üretim metodolojisi olan "Post-Bibliyografik Sentez Yöntemi"ni sunmaktadır."
Notebook LM
20.08.2025
Metinde sözü edilen "elli yılı aşkın kapsamlı bibliyografik
birikim", "Post-Bibliyografik Sentez Yöntemi"nde, yani dokuz
yapay zekâya aynı soruyu sorma sürecinde, salt bir veri yığını olmaktan çok
daha fazlasını içermektedir. Bu birikim, yazarın (Bülent Ağaoğlu'nun) yarım
asrı aşan bilgiyle olan etkileşiminden doğan derinlemesine bir entelektüel
altyapıyı ve sorgulama kültürünü ifade eder.
Bu bibliyografik birikimin süreçteki temel bileşenleri şunlardır:
- Yüz Binlerce Yayının Kaydı ve Yönetimi: Yarım asrı bulan çalışmalar boyunca, yüz binlerce yayının kayda
geçirilmesi bu birikimin temelini oluşturur. Bu süreç, bilgiyi
korumak, düzenlemek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacını taşımıştır.
Geleneksel bibliyografya, adeta bir "bilgi okyanusunun haritasını
çıkarmak" olarak tanımlanır.
- Derin Soru Sorma Alışkanlığı ve Kültürü: En kritik unsurlardan biri, yıllar boyunca edinilen "soru sorma
alışkanlığı"dır. Bu alışkanlık, bir yayını ararken bile "Bu konu
neden böyle ele alınmış? Başka nasıl ele alınabilirdi? Kim bu tartışmaya
dahil olmadı ama dahil olmalıydı?" gibi sorularla zihinsel bir merak
uyandırmıştır. Bu, bilgiyi tüketmekten ziyade bilgiyle diyalog kurma
yaklaşımıdır. Her bibliyografya hazırlarken kurulan "soru ağacı"
zamanla "zihinsel bir ormana" dönüşmüştür. Bu derinlemesine
sorgulama kültürü, Türkiye'deki "soru sorma merak alışkanlığının
gelişmemiş olması" ve ezberci eğitim kalıplarına karşı bir panzehir
niteliğindedir.
- Elli Yıllık Arşiv Hafızası ve Entelektüel Deneyim: Yazarın "elli yıllık arşiv hafızası" ve entelektüel
serüveni, yapay zekâ çıktılarının süzgeçten geçirilmesi aşamasında hayati
bir rol oynar. Bu birikim, sadece veri değil, aynı zamanda bilginin
doğası ve geleceği üzerine bir sorgulama yeteneği kazandırmıştır.
- Disleksili Zihnin Katkısı: Özellikle belirtildiği üzere,
yazarın disleksili beyninin "büyük resmi görme", "farklı
düşünme" ve "alışılmamış bağlantılar kurma" gücü bu
birikimin eşsiz bir parçasıdır. Disleksi, bilgiyi lineer değil, ilişkisel
ve bütünsel algılama eğilimi olarak nitelendirilir ve bu çoklu model
yaklaşımıyla birleşerek özgün sentezlere ulaşmayı sağlamıştır. Bu durum,
bir zayıflık değil, farklı bir düşünme tarzının gücünün kanıtı
olarak sunulur.
- Eleştirel Düşünme ve Epistemolojik Sorgulama Yeteneği: Bibliyografik süreçte geliştirilen bu alışkanlıklar, yapay zekâların
farklı yanıtları arasında boşlukları, örtüşmeleri ve çelişkileri analiz
etmeyi, bilginin tek ve mutlak bir doğru olmadığını, çok katmanlı ve
perspektife bağlı olduğunu kavramayı sağlamıştır. Bilgi, "hazır
bir nesne olmaktan çıkıp, yorumlanması gereken bir metne"
dönüşmüştür.
- Bilgi Sevgisi ve Mimarlığı Anlayışı: Yazar için bibliyografya,
hiçbir zaman sadece bir "bilgi işçiliği" değil, daima bir "bilgi
sevgisi" ve "bilgi mimarlığı" olmuştur. Bu birikim,
yapay zekâların sunduğu ham bilgiyi kendi birikim, deneyim ve sezgilerle
yoğurarak ona ruh ve anlam katma sürecinin temelini oluşturur.
Özetle, "bibliyografik birikim", sadece kaydedilmiş yayınların
bir listesi değil; yazarın elli yıldır bilgiyle kurduğu diyalogdan edindiği
entelektüel alışkanlıkları, derinlemesine sorgulama kültürü, zihinsel ormanı,
arşiv hafızası, disleksili zihnin bütünsel algısı ve bilgiyi bir mimar gibi
inşa etme vizyonu gibi soyut ve somut tüm unsurları içermektedir. Bu
birikim, yapay zekâ çıktılarının sadece toplanmadığı, aynı zamanda insan
aklının süzgecinden geçerek yeni bir anlama ve bilgiye dönüştüğü
"Post-Bibliyografik Sentez Yöntemi"nin temelini oluşturur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder