15 Ekim 2019 Salı

DEPREM TECRÜBEM (17 AĞUSTOS 1999, İSTANBUL)


DEPREM TECRÜBEM (17 AĞUSTOS 1999, İSTANBUL)

Bülent Ağaoğlu
Antalya, 13.10.2019

Bilgi sevmenin, bilgiyle ilgilenmenin faydasının görülebileceği alanlardan birisi de  depremlerdir.
İstanbul’da 1894 depreminden 100 yıl sonra deprem olacağı tahminleri 100. Yıl civarında yoğunlaşmıştı. İstanbul Fatih’te 41 sene yaşadım. Fatih’in zemini sorunludur, “altında şehir vardır”, “tarihsel dolgudur” denir. Mesela 8500 yıl önceye ilişkin Yenikapı buluntuları günümüzde mevcut yüzeyin metrelerce altındaydı. (“Yüzeyden 16 metre ve deniz seviyesinden 9 metre derinlikte insanlık tarihinin kökleri araştırılıyor.”. http://www.haber7.com/arkeoloji/haber/727058-8-bin-500-yillik-iki-mezar-bulundu )
1976’da Romanya’da meydana gelen deprem İstanbul’da etkileyici bir şekilde hissedilmiş ve zihnimde yer etmişti.
Fatih’te 41 yıl oturduğum bina depremlerde çok sallanıyordu. Zemin sağlam değildi. Yakınında bostanlar vardı.
90’larda deprem fobim gelişmişti.
Deprem güvenli bir yere taşınmak istiyordum. Bunun için de maaşımdan para biriktiriyordum. 2 kere taşınma teşebbüsünde bulunmak istemiştim (Sarıyer ve Başakşehir) fakat eşim kabul etmemişti.
Depremden sonra kulaklarım geceleri kıpkırmızı oluyordu. Aileme bir şey olursa diye mesuliyet hissediyordum.
Ancak deprem olunca eşimi ikna edebildim. Radikal bir karar aldık. Fatih, Akdeniz Caddesi yakınındaki Mutemet Sokaktan Başakşehir’e taşındık. Deprem fobisi bakımından huzura kavuşmuştuk.
Eğer depreme ilişkin bilgileri takip edip para biriktirmeseydim Fatih’ten taşınamazdık.
Fatih’te binalar hep bitişik nizamdır. Bu da deprem sırasında salınım etkisi yapar.
Fatih’te bodrumu rutubetli ve su içinde çok bina vardır.
Bir tanıdığımın oturduğu bir binada kolon patlağı vardı, konuyu paylaştığım makine mühendisi bile önemsememişti. Sonradan öğrendim ki o kolon üstüne sıva yapmışlar…
Tünel kalıp inşaatların önemini öğrenmiştim
Binanın altında daha doğrusu temel'de su yalıtımı yapılmış olmasının önemini öğrenmiştim
Binanın etrafında drenaj yapılmasının önemini öğrenmiştim, bunun için tünel kalıp sistemi ile yapılmış binada (2001'de taşındığım Başakşehir'deki binada belli bir dönem temsilcilik yaptım) bu su yalıtımı konusunda toplantı yaptık katılanlar “bizim bu kadar sorununuz mu var” diye karşı çıktılar, sorunu önemsemediler. Apartmanlarda daire sakinlerinin görüşleri genelde bu şekilde maalesef.
Binaların oturduğu zeminin özelliklerinin büyük önem taşıdığını öğrendim mesela Fatih bu bakımdan çok tehlikeli bir yer. Yenikapı'da sahile yakın bulunan arkeolojik eserler yerin 16 metre altındaymış,  düşünün üstüne o 8500 yıl boyunca katmanlar gelmiş alüvyonlar vesaire vesaire.  Demek ki İstanbul Aksaray'daki binaların zemini çürük.
İnsanların kaderci bir anlayışa sahip olduklarını öğrendim.
Deprem olduktan kısa süre sonra durumu unuttuklarını, önemsemediklerini, radikal kararlar almadıklarını öğrendim
Başakşehir'de 4 etapta otururken hemen 2001'de binaya taşınır taşınmaz orada deprem takıntım sebebiyle uzmanlara yazılar yazmaya başladım. İstanbul Üniversitesi Jeoloji bölümünden bir doçentten, eksik olmasın cevap geldi. Doçentin görüşü şu şekildeydi; “Bu binaların etrafında sulama yapılmamalı, sulama yapılırsa bu sular temel'e gider.”
Depremde İnsan ister istemez paniğe kapılıyor mesela 1999 depreminde Fatih'te binada ciddi şekilde sallandık. Tabii ki uykumdan uyandım hemen eşime “Hadi koşalım, kaçalım” diye seslendim,  kısa sürede 1. kattan merdivenlerden aşağı indim, aslında hiç yapmamam gereken bir davranış biçimi idi ama panik insanlara bunu yaptırıyor demek.
Binalarda güçlendirme yaptırmanın deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu öğrendim. Bu konuda 2 tecrübem var. Sonuncusunda binada yalıtım kararı alınmış ne yaptıysam ne ettiysem önce güçlendirmenin yapılması gerektiğini kabul ettiremedim
İstanbul'un büyük bir deprem riski bulunmasına rağmen siyasal iktidarların, deprem riskine karşı en üst düzeydeki tedbirleri alıp uygulama yoluna gitmemelerini halen anlayabilmiş değilim. Demek ki doğu kültürünün ve oy siyasetinin bir sonucu olsa gerek bu.
Babaların, ailesinin can güvenliği için radikal kararlar almasının bir sürü eleştiriyi göğüslemekle yalnız kalması sonucunu getirdiğini öğrendim
1999 depreminden sonra insanımızın az bir kısmının radikal karar aldığını öğrendim. İnsanlar önyargılarının esiri oluyorlardı insanların sağlam yerlerde ev satın almak yerine, bir kısmının sağlam yerlerde ev kiralama yoluna gittiklerini öğrendim
Trakya formasyonunun ne demek olduğunu ve önemini öğrendim.
Halen ülkemizde kapsamlı bir veritabanı olarak devamlı güncelleştirilen bir deprem kaynakçası bulunmamaktadır.
Deprem Kütüphanesi bulunmamaktadır Bu da bizlerin bilgiye önem vermeme konusundaki klasik davranış biçiminin sonucudur.
Zemini sağlam yerlerden tünel kalıp sistemine göre yapılmış evlerin zaman içindeki değerlerinin kötü zemindeki eski sisteme yapılmış binalara göre mesela en az iki kat değerlendiğini öğrenmiş oldum.
2012 yılında güçlendirme kaynakçası yapmıştım. Bunu 2013 yılında internete koydum. Burada ülkemizin ilk yazılım firmalarından Mikrobeta şirketinin kurucusu Köksal Akın’dan destek görmüştüm. İlgili yerlere bu çalışmamı mail ile gönderdim maalesef beklenen etkiyi yaratamadım. 
Güçlendirme için hizmet alınacak müteahhitlerin kurumsal olması önemlidir. 2011 senesinde Ben bu konuda bir müteahhit tarafından zarara uğratırdım.
Devamlı kendi görüşlerini eksen alan birçok uzman var. Mesela “büyük deprem olmayacak” diyenler var, 30 yıl 50 yıl sonra olacak diyenler var. Fakat İstanbul'un binlerce yıllık tarihinde büyük depremler her zaman var. Şimdi biz sadece bugünkü kuşakları mı düşünerek hareket edeceğiz…  Belki büyük deprem 100 sene sonra olacak belki 200 sene sonra olacak. Bizim onları da düşünmemiz gerekir…
Sabit fikirleri olan insanların kafalarında sorgulanmamış ezberler var bu ezberler ise çeşitli insanlara sirayet ediyor. Sonra ortalıkta bir karmaşa yaşanıyor.
Bu bakımdan farklı görüşleri aynı doküman içinde vermeye çalıştık.
İstanbul büyük depremi hazırlıkları için en öncelikli konulara önem vermek, odaklanmak yerine, deprem kafesi, deprem barınağı, depremde panik yapmayın vs. deprem anındaki ve sonrasındaki  konuların sıklıkla gündeme getirildiğini öğrendim.
Kaliteli, doğru Drenajın Önemi
29.9.2018 tarihinde, 11 katlı oturduğum binanın yan duvarlarına dışarıdan drenaj sistemi yapılıp yapılmadığını mektupla sordum.
“İnsanlık namına; Bina sağlığı, güvenliği ve deprem konularında hassasiyetim var.
Bloğumuzda sığınaklarda rutubetlenme oluşumları var. Ekte fotolarını paylaşırım.
… blokta bina çevresinde usulüne uygun olarak, toplanan suların bir kanal vasıtasıyla kanalizasyon rögarına akıtıldığı bir sistem bulunmakta mıdır… Burada toprak seviyesi altı cephe duvarına strafor ile yalıtım yapılıp yapılmadığını kastetmiyorum” şeklinde yazmama rağmen;
“Konut Projesinde yer alan tüm konutlarda onaylı projesine uygun olarak, yüzeyden ve zemin altından gelebilecek suların site içerisindeki yağmursuyu menhollerine tahliye işlemi için bina etraflarında içlerinde drenflex boruların yer aldığı drenaj kanalları oluşturulmuştur. Bununla birlikte tüm binalarda temel altı ve bodrum perde su yalıtımları yapılmıştır.
Onaylı projelerine uygun olarak tamamlanan tüm imalatların kontrolleri yapılarak, İlgili Belediyeden alınan Yapı Kullanım İzin Belgesi sonrası konutlar hak sahiplerine teslim edilmiştir.”. 22.10.2018.
Gelen cevapta, drenaj sisteminin yapıldığı belirtiliyor fakat bodrum duvarlarında neden rutubetlenme olduğu konusunda bir açıklama yer almıyordu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder