DEPREM TECRÜBEM
(17 AĞUSTOS 1999, İSTANBUL)
Bülent Ağaoğlu
Antalya, 13.10.2019
Bilgi sevmenin, bilgiyle
ilgilenmenin faydasının görülebileceği alanlardan birisi de depremlerdir.
İstanbul’da 1894 depreminden 100
yıl sonra deprem olacağı tahminleri 100. Yıl civarında yoğunlaşmıştı. İstanbul
Fatih’te 41 sene yaşadım. Fatih’in zemini sorunludur, “altında şehir vardır”, “tarihsel
dolgudur” denir. Mesela 8500 yıl önceye ilişkin Yenikapı buluntuları günümüzde
mevcut yüzeyin metrelerce altındaydı. (“Yüzeyden 16 metre ve deniz seviyesinden
9 metre derinlikte insanlık tarihinin kökleri araştırılıyor.”. http://www.haber7.com/arkeoloji/haber/727058-8-bin-500-yillik-iki-mezar-bulundu
)
1976’da Romanya’da meydana gelen
deprem İstanbul’da etkileyici bir şekilde hissedilmiş ve zihnimde yer etmişti.
Fatih’te 41 yıl oturduğum bina
depremlerde çok sallanıyordu. Zemin sağlam değildi. Yakınında bostanlar vardı.
90’larda deprem fobim gelişmişti.
Deprem güvenli bir yere taşınmak
istiyordum. Bunun için de maaşımdan para biriktiriyordum. 2 kere taşınma
teşebbüsünde bulunmak istemiştim (Sarıyer ve Başakşehir) fakat eşim kabul
etmemişti.
Depremden sonra kulaklarım geceleri
kıpkırmızı oluyordu. Aileme bir şey olursa diye mesuliyet hissediyordum.
Ancak deprem olunca eşimi ikna
edebildim. Radikal bir karar aldık. Fatih, Akdeniz Caddesi yakınındaki Mutemet
Sokaktan Başakşehir’e taşındık. Deprem fobisi bakımından huzura kavuşmuştuk.
Eğer depreme ilişkin bilgileri takip
edip para biriktirmeseydim Fatih’ten taşınamazdık.
Fatih’te binalar hep bitişik nizamdır.
Bu da deprem sırasında salınım etkisi yapar.
Fatih’te bodrumu rutubetli ve su
içinde çok bina vardır.
Bir tanıdığımın oturduğu bir binada
kolon patlağı vardı, konuyu paylaştığım makine mühendisi bile önemsememişti. Sonradan
öğrendim ki o kolon üstüne sıva yapmışlar…
Tünel kalıp inşaatların önemini öğrenmiştim
Binanın altında daha doğrusu temel'de
su yalıtımı yapılmış olmasının önemini öğrenmiştim
Binanın etrafında drenaj yapılmasının
önemini öğrenmiştim, bunun için tünel kalıp sistemi ile yapılmış binada (2001'de
taşındığım Başakşehir'deki binada belli bir dönem temsilcilik yaptım) bu su
yalıtımı konusunda toplantı yaptık katılanlar “bizim bu kadar sorununuz mu var”
diye karşı çıktılar, sorunu önemsemediler. Apartmanlarda daire sakinlerinin
görüşleri genelde bu şekilde maalesef.
Binaların oturduğu zeminin
özelliklerinin büyük önem taşıdığını öğrendim mesela Fatih bu bakımdan çok
tehlikeli bir yer. Yenikapı'da sahile yakın bulunan arkeolojik eserler yerin 16
metre altındaymış, düşünün üstüne o 8500
yıl boyunca katmanlar gelmiş alüvyonlar vesaire vesaire. Demek ki İstanbul Aksaray'daki binaların
zemini çürük.
İnsanların kaderci bir anlayışa sahip
olduklarını öğrendim.
Deprem olduktan kısa süre sonra durumu
unuttuklarını, önemsemediklerini, radikal kararlar almadıklarını öğrendim
Başakşehir'de 4 etapta otururken
hemen 2001'de binaya taşınır taşınmaz orada deprem takıntım sebebiyle uzmanlara
yazılar yazmaya başladım. İstanbul Üniversitesi Jeoloji bölümünden bir
doçentten, eksik olmasın cevap geldi. Doçentin görüşü şu şekildeydi; “Bu
binaların etrafında sulama yapılmamalı, sulama yapılırsa bu sular temel'e gider.”
Depremde İnsan ister istemez paniğe
kapılıyor mesela 1999 depreminde Fatih'te binada ciddi şekilde sallandık. Tabii
ki uykumdan uyandım hemen eşime “Hadi koşalım, kaçalım” diye seslendim, kısa sürede 1. kattan merdivenlerden aşağı
indim, aslında hiç yapmamam gereken bir davranış biçimi idi ama panik insanlara
bunu yaptırıyor demek.
Binalarda güçlendirme yaptırmanın
deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu öğrendim. Bu konuda 2 tecrübem var. Sonuncusunda
binada yalıtım kararı alınmış ne yaptıysam ne ettiysem önce güçlendirmenin
yapılması gerektiğini kabul ettiremedim
İstanbul'un büyük bir deprem riski
bulunmasına rağmen siyasal iktidarların, deprem riskine karşı en üst düzeydeki
tedbirleri alıp uygulama yoluna gitmemelerini halen anlayabilmiş değilim. Demek
ki doğu kültürünün ve oy siyasetinin bir sonucu olsa gerek bu.
Babaların, ailesinin can güvenliği
için radikal kararlar almasının bir sürü eleştiriyi göğüslemekle yalnız kalması
sonucunu getirdiğini öğrendim
1999 depreminden sonra insanımızın az
bir kısmının radikal karar aldığını öğrendim. İnsanlar önyargılarının esiri
oluyorlardı insanların sağlam yerlerde ev satın almak yerine, bir kısmının
sağlam yerlerde ev kiralama yoluna gittiklerini öğrendim
Trakya formasyonunun ne demek
olduğunu ve önemini öğrendim.
Halen ülkemizde kapsamlı bir
veritabanı olarak devamlı güncelleştirilen bir deprem kaynakçası
bulunmamaktadır.
Deprem Kütüphanesi bulunmamaktadır Bu
da bizlerin bilgiye önem vermeme konusundaki klasik davranış biçiminin
sonucudur.
Zemini sağlam yerlerden tünel kalıp
sistemine göre yapılmış evlerin zaman içindeki değerlerinin kötü zemindeki eski
sisteme yapılmış binalara göre mesela en az iki kat değerlendiğini öğrenmiş
oldum.
2012 yılında güçlendirme kaynakçası
yapmıştım. Bunu 2013 yılında internete koydum. Burada ülkemizin ilk yazılım
firmalarından Mikrobeta şirketinin kurucusu Köksal Akın’dan destek görmüştüm. İlgili
yerlere bu çalışmamı mail ile gönderdim maalesef beklenen etkiyi yaratamadım.
Güçlendirme için hizmet alınacak
müteahhitlerin kurumsal olması önemlidir. 2011 senesinde Ben bu konuda bir
müteahhit tarafından zarara uğratırdım.
Devamlı kendi görüşlerini eksen alan birçok
uzman var. Mesela “büyük deprem olmayacak” diyenler var, 30 yıl 50 yıl sonra
olacak diyenler var. Fakat İstanbul'un binlerce yıllık tarihinde büyük
depremler her zaman var. Şimdi biz sadece bugünkü kuşakları mı düşünerek hareket
edeceğiz… Belki büyük deprem 100 sene
sonra olacak belki 200 sene sonra olacak. Bizim onları da düşünmemiz gerekir…
Sabit fikirleri olan insanların
kafalarında sorgulanmamış ezberler var bu ezberler ise çeşitli insanlara
sirayet ediyor. Sonra ortalıkta bir karmaşa yaşanıyor.
Bu bakımdan farklı görüşleri aynı doküman
içinde vermeye çalıştık.
İstanbul büyük depremi hazırlıkları
için en öncelikli konulara önem vermek, odaklanmak yerine, deprem kafesi,
deprem barınağı, depremde panik yapmayın vs. deprem anındaki ve sonrasındaki konuların sıklıkla gündeme getirildiğini
öğrendim.
Kaliteli,
doğru Drenajın Önemi
29.9.2018 tarihinde, 11 katlı
oturduğum binanın yan duvarlarına dışarıdan drenaj sistemi yapılıp
yapılmadığını mektupla sordum.
“İnsanlık namına; Bina sağlığı,
güvenliği ve deprem konularında hassasiyetim var.
Bloğumuzda sığınaklarda rutubetlenme
oluşumları var. Ekte fotolarını paylaşırım.
… blokta bina çevresinde usulüne
uygun olarak, toplanan suların bir kanal vasıtasıyla kanalizasyon rögarına
akıtıldığı bir sistem bulunmakta mıdır… Burada toprak seviyesi altı cephe
duvarına strafor ile yalıtım yapılıp yapılmadığını kastetmiyorum” şeklinde
yazmama rağmen;
“Konut Projesinde yer alan tüm
konutlarda onaylı projesine uygun olarak, yüzeyden ve zemin altından
gelebilecek suların site içerisindeki yağmursuyu menhollerine tahliye işlemi
için bina etraflarında içlerinde drenflex boruların yer aldığı drenaj kanalları
oluşturulmuştur. Bununla birlikte tüm binalarda temel altı ve bodrum perde su
yalıtımları yapılmıştır.
Onaylı projelerine uygun olarak
tamamlanan tüm imalatların kontrolleri yapılarak, İlgili Belediyeden alınan
Yapı Kullanım İzin Belgesi sonrası konutlar hak sahiplerine teslim edilmiştir.”.
22.10.2018.
Gelen cevapta, drenaj sisteminin
yapıldığı belirtiliyor fakat bodrum duvarlarında neden rutubetlenme olduğu
konusunda bir açıklama yer almıyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder