İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIK İÇİN RİSKLİ BİNALARI GÜÇLENDİRME
ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BİR ODAKLANMA GEREKLİDİR
Bülent Ağaoğlu,
Antalya, 15.10.2019
GİRİŞ
Depremle
ilgim;
Geçimimi
sağladığım mesleğim dışında “bibliyografya aşığı” olarak 675 bin civarında
yayın künyesi derleyip tasnif ettim neticede 1981’den günümüze 38 yılda 1030
kaynakça hazırladım.
Hep
bilgi kaynaklarının önemine inandım. Bilgi kaynaklarına başvurmayı davranış
biçim haline getirdim.
1894
depreminden 100 yıl sonra deprem olacağı tahmini 1990’ların başlarından
itibaren basın yayın organlarında haber olarak çıkıyordu. Bende de deprem
fobisi oluştu.
Bu
sebeple sağlam bir eve ve semte taşınmak için para biriktirmeye başladım.
Ağustos 1999 depreminden kısa bir süre sonra 3 Eylül'de, elimde biriken para
ile Başakşehir'de 4. etapta 1/4 peşinle daire satın aldım. Hani derler ya bilgi
güçtür diye ben bu imkana kavuşmuş oldum böylece. Ailemi ikna etmek kolay
olmadıysa da 1999 sonunda radikal bir karar alarak Fatih’ten taşındık. Diğer insanlar
niye radikal karar almıyorlar diye çok şaşırıyordum.
2012
yılında güçlendirme kaynakçısı hazırladım ve o zamanki İBB'nin depremle ilgili
bölümüne de gönderdim. Bu çalışmam 2013 yılından beri internette bedelsiz
olarak yayındadır. Tabiatıyla bu çalışmayı yaparken daha o zamandan güçlendirme
konusu zihnimde yer etmişti. Topluma faydalı olmak için bunu yaptım fakat
beklediğim etkiyi maalesef yaratmadı. Bu çalışmayla ilgilenen bir kuruluş veya
kişi olmadı.
26
Eylül İstanbul Silivri depreminden sonra da bloğumda da üç kısa yazı
yayınladım. Bunlardan birisi 26 İnşaat Mühendisleri Odası şubesine gönderdiğim
mektuptur. Onlara, ülkemizde insanlarımızın güçlendirme maliyetleri konusunda
kafalarında önyargılar olduğunu bunun ortadan kaldırılması için yapılacak
bilgilendirme çalışmalarının topluma yaygınlaştırılmasının son derece faydalı
olacağı mektubunda belirttim. Sadece İMO’nun iki şubesinden geri dönüş oldu.
Cumhuriyet
gazetesinden röportaj talebi geldikten sonra önce hazırlıklarımı yapmaya
başladım. Şahsi bloğunda şu anda 41 yazı bulunmaktadır.
KONUNUN EN ÖNEMLİ YÖNÜ NEDİR?
1509
depremi sırasındaki şehir nüfusu ve can kaybı sayılarından hareket edersek İstanbul’da
yaşanacak deprem belki de dünyada en çok can kaybı yaşanan 2. Deprem olabilir. “Çin'in
kuzeybatısındaki Şensi'de 23 Ocak 1556'da meydana gelen deprem, "en fazla
can kaybının yaşandığı deprem" olarak tarihe geçti. Yoğun nüfusa sahip bir
bölgede meydana gelen depremde yaklaşık 830 bin kişinin yaşamını yitirdiği
sanılıyor.” 2.3.2018. https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyada-en-fazla-can-kaybina-yol-acan-10-deprem-353389.html
İNSANLARA BÜYÜK İSTANBUL’U DEPREMİ YAKINDA GERÇEKLEŞECEĞİNİ SÖYLEMEK
DIŞINDA NELER SÖYLENEBİLİR? İNSANLAR KENDİLERİNİ DEPREM KORUMAK İÇİN NELER
YAPMALI ? DEPREM ÇANTASI DIŞINDA NELER YAPABİLİR?
Deprem
çantası uygulamasının vakit kaybıyla ölümlere yol açabileceği konusunda uzman
uyarıları bulunmaktadır.
Deprem
çantası konusu 1999 depreminden beri maalesef magazinleştirilmiştir.
1999
depreminden sonra deprem kafesi (deprem kabini)
mevzusu da vardı.. (26 Eylül depreminden sonra hiç gündeme gelmedi.).
Ben de o dönemde bu konuyla “deprem fobim” sebebiyle çok ilgilenmiştim.
Deprem
kafesi evin ancak birkaç metrekarelik yerine yapılabilir. Diğer deprem kafessiz
yerler yine bir risktir. Kuvvetli depremde zaten insanlar savrulabilir, ayakta
duramazlar.
Ülkemizde
depremin yıkıcı etkisine karşı yapılması gerekenler konusunda konunun odak
noktasını dillendirmek yerine; konsantrasyonu dağıtan, çözüme hizmet etmeyen,
bilimsel temeli olmayan birçok gereksiz
açıklamalar yapılmaktadır, görüşler öne sürülmektedir.
Bu
durum hakkında bir doktora tezi hazırlanıp konu derinlemesine analiz edilse ve
kitap yazılsa yeridir.
Mesela
“deprem sırasında masa altına saklanın” gibi tavsiyeler yıllardır vardır.
Halbuki “Şiddetli deprem anında ayakta kalmak mümkün değil” şeklinde uzman
görüşleri bulunmaktadır. Deprem yaşayan insanların anlatılarında da bu gözlem
mevcuttur.
“Panik
yapmayın” deniliyor. Bunu ileri sürenler herhalde hayatlarında hiç panik
yaşamamışlar olsa gerek…
Cenin
pozisyonunun yanlış olduğuna ilişkin uzman görüşleri var. Mesela bilim adamı
Mikdat Kadıoğlu’nun bu konudaki görüşü; “1999 Marmara depremlerinde “Deprem
anında yatıp cenin pozisyonu almak” gibi yanlış bir şeyi halkımıza aşıladılar”
şeklindedir.
Bütün
bunlar sorgulanmamış ezberlerdir. (Keşke birisi depreme ilişkin sorgulanmamış
ezberler konusunda detaylı çalışsa da bu alanda insanımızın zihninde bir netlik
oluşsa. Şu anda deprem konusunda toplumsal olarak kafa karışıklığı mevcut.)
Sarsıntı Başladığında Kitlesel
Afet kelimeleri Google’da aratıldığında ekrana
gelecek olan Çağlar Akgüngör’ün makalesinin okunmasını bu vesileyle tavsiye
ederim. ( https://dergipark.org.tr/iusiyasal/issue/631/6427
)
Güçlendirme konusunun işlenmesi gerekirken önceliği olmayan bu
konular ile uğraşıldı neticede 20 yılı kaybettik.
RİSK RAPORU ALMAK İÇİN NELER YAPILMALI
Bina
risk raporunun depremden önce veya depremden sonra alınmak istenmesinin anlamı
var mı ki… Risk raporu alınması için binada anlaşmak neredeyse imkansiz.
Diyelim ki; risk raporu alındı. Sonrasında binada güçlendirme kararı alınması
da istisnai bir durum.
Ben
bu konuya detaylı girmek hiç istemiyorum Çünkü yaşadığım tecrübeler dolayısıyla
biliyorum ki insanımızda, binalarda depremin yapacakları konusunda, depremin
sonunda yaşayacakları konusunda maalesef büyük bir bilinçsizlik var. Güçlendirme
için apartman sakinlerinin ortak karar alması istisnai bir durum, burada başka bir kelime kullanmak akla geliyor
ama onu da kullanmak istemiyorum. İnsanları da suçlamak istemiyorum.
Önemli
olan, insanların niçin bu şekilde bilinçsiz davrandıklarının çeşitli anket
araştırmaları çeşitli sözlü tarih çalışmaları yapılarak, tezler hazırlanarak
analiz edilmesidir. Buralardan çıkan sonuçlar son derece önemli olacaktır.
Yoksa
bina risk analizi raporu alınması konusunda rehber yazılar yazılsın videolar
çekilsin vs. sonuç olarak hani derler ya attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya
değmeyecektir. Apartmanlarda bina risk analiz raporu alınması konusunda yaşanan
olumsuzluklardan kitap da yazılabilir, tiyatrolarda oyunlar da sahnelenebilir,
hem de dram tiyatrosu…
VATANDAŞ NE YAPMALI
Oturduğu
semt zemin özellikleri açısından riskli bölgedeyse radikal bir karar almalı ve
zemini sağlam bir semte taşınmalıdır. Taşınırken de yerleşeceği evi seçmek için
yapı denetim firmalarına danışmalıdır. Çünkü zemin sağlam olsa da yapı depreme
dayanıklı değilse yine riskle karşılaşma ihtimali bulunmaktadır.
Fakat
bu son derece az kişi için söz konusu olacaktır Bu bakımdan, radikal karar alma
mevzusundan da umutlu olmamak gerekir olsaydı zaten 20 yıl içinde olurdu.
Önemli
olan, hiç kolay olmasa da, güçlendirme
için apartmanlarda mücadele etmektir.
YENİ EV ALACAKLAR NELERE DİKKAT ETMELİ?
Eski
yapı ise risk analiz raporları var mı öğrenilmelidir.
Yeni
ev satın alacaksa da yapı denetim firmalarına danışmalıdır.
Danışırken
de üzerinde dikkatle durması gereken etkenlerin bilincinde olmalıdır; Bunlar; Binanın
Yaşı; Projeye Uygun mu Yapılmış; Taşıyıcı Sistem Projesi Olup Olmadığı; Deprem Yönetmeliğine Uygun Mu…; Binanın
nerelerinde gözlem, inceleme yapmalı; Binanın Temeli, Radye Temel mi?; Toprak
Altına ne kadar inilmiş, Temel Su Yalıtımı yapılmış mı; Bodrum Katının durumu,
su içinde mi, rutubetli mi; Tünel Kalıp Perde Beton Ve Kolon Sistemi ile mi
inşa edilmiş (İnşaat Tekniği, Kolonlar, Perde Duvarlar); Projedeki Kat Planına
Uyumlu mu yapılmış; Malzemenin durumu nedir; Hazır Beton ile mi inşaat
yapılmış; Duvarların Kalitesi nedir; Boyutlar depreme uygun mu; Kısa Kolon kullanılmış
mı; Binanın Dış Cephesinde Su Yalıtımı Var mı?; Yan yana Binalar mı; Yapım
firmasının referansları nelerdir
YURTTAŞ EVİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN NELER YAPABİLİR ? YA DA DİKKAT
ETMELİ ?
Güçlendirme
yaptırabilir. Fakat apartmanlarda güçlendirme kararı alınması neredeyse
imkansızdır. Maalesef burada bir çaresizlik söz konusudur.
Ayrıca
mevcut mevzuat işi yokuşa sürmektedir.
Prof.
Dr. Seyit Ali Kaplan’ın görüşü;
“Depreme
karşı hep beraber el ele verip geleceğimizi kurtarmamız gerekirken, güçlendirme
ruhsata bağlı, ruhsat iskâna bağlı gibi yasal mevzuat engelleri ile halkımızın
eline kelepçe vurulmuş, hiçbir önlem alamaz duruma getirilmiş, depremin
felakete dönüşeceği bilinmesine rağmen, halkımızı mahvedecek çürük binalar
içinde insanlarımız bekletilmektedir.” Binaların Depreme Karşı Güçlendirilmesinde
Yasal Engeller ve Öneriler. TMH - 458 - 2009/6 http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/77fb31acbd47f2a_ek.pdf?dergi=140
GÜÇLENDİRME
26
Eylül’de İstanbul’da yaşanan depremden sonra güçlendirme ülkemizin gündeminin devamlı
başlarında yer almalıdır, güçlendirme çok önemsenmelidir.
Güçlendirme
seferberliği ilan edilmelidir.
Sosyal
özelliklerimiz dolayısıyla ne yapılırsa yapılsın gereken düzeyde, beklenen
düzeyde insanlarımızın güçlendirme için harekete geçmesi ihtimali son derece az
olsa gerektir.
Güçlendirme
konusunda insanlarımızın zihinlerinde, belki de yaşanmış olayların etkisiyle
önyargılar var. “Bazı mühendisler tavsiye etmiyor”; “güçlendirilmiş bir bina
gördüm hiç beğenmedim”; “güçlendirme maliyeti dairenin tekrar yapım fiyatıdır;
“2 sene evimizden taşınmak zorundayız, dışarıda kirada olmamız gerekir” vesaire
gibi bir süre engeller mevcut zihinlerde. Vatandaşların davranışları tutumları çok
önemlidir.
Devlet
vatandaşları güçlendirme işinde maddi olarak desteklemelidir. İnsanımızın
zihninde güçlendirme bedelleri konusunda önyargılar bulunmaktadır. Maliyet
konusu açıklığa kavuşturulmalıdır.
En
riskli bölgelerden başlamak üzere deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmış
binalar dışındaki yapıların devlet tarafından güçlendirilmesinin bütçesi ortaya
konulmalı, bunların güçlendirilmesini devletin yapması alternatifi üzerinde
ciddiyetle durularak konu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Dünyada
teknoloji ileri düzeye varmış durumda. Güçlendirme konusunda da mühendislik çalışmalarının
yeni mevcut durumu hemen tespit edilmelidir. Belki bu işlerin maliyeti
aşağılara düşmüş olabilir. Şu anda bunu bilmiyoruz. İnternette arama yaptığınızda
güçlendirme maliyetinin ne olduğu ne olması gerektiği konusunda çok az sayıda
haber bulunduğunu görüyorsunuz. Bunlar da yönlendirici olmuyor.
Güçlendirme
sektörü şu anda cılız durumda. Ağırlık kentsel dönüşüme verilmiş. Güçlendirmek
sektörünün çeşitli teşviklerle büyümesinin sağlanması önemli olsa gerek.
Riskli
yapıların tümünün güçlendirilmesinin maliyetini devlet tarafından karşılanması
ile nasıl bir maliyet tablosu ortaya çıkacaktır. Bu hesap acaba günümüze kadar
yapılmış mıdır…
ÖNERİLER
Olası
İstanbul depremi için yapılması gereken en fizibıl, makul proje kısa sürede
çeşitli etkinliklerle; sempozyumlar, çalıştaylar, beyin Fırtınası toplantıları
vs. ile tespit edilmelidir. Bu süreçte binlerce öneri derlenmelidir. Daha sonra
çeşitli değerlendirme toplantıları ile kısa, az ve öz bir metinle eylem
planı'nın ortaya konması gerekir.
İBB'nin
yapabilecekleri önem kazanıyor. Hükümet İstanbul deprem riskine karşı
seferberlik ilan etmedi. Bakın 20 gün oldu halen bu konuda iktidar tarafından seferberlik
ilan edilmemiş durumda, ciddi bir proje ortaya konulmadı.
Bu
durumda muhalefete büyük görev düşüyor. Muhalefetin yeri göğü inletmesi, büyük
bir mücadele vermesi gerekir. Zaten bilindiği üzere yıkıcı olmayan ama paniğe
yol açan depremlerden bir süre geçtikten sonra konu unutuluyor ve kapatılıyor.
Konunun
çözümüne odaklanmak yerine, çözüme faydalı olmayacak detay konular ile zaman
kaybediliyor. Bizler çok detaya boğulduk; tek parçalı, 2 parçalı, 7.5, 7.2 vs… Zaman kaybedilmeden güçlendirmeye
odaklanılmalıdır.
20
yıldır İnsanların kafası karışmış vaziyette Sorunun odak noktasını yakalayıp düşünce
üreten fikir beyan eden insanların çok fazla olmadığı bir ortamda büyük sorunun
çözümüne katkıda bulunması mümkün olmayan görüşler yoğun topluma yayılmış ve
zihinlerde yer etmiştir. Bu da, odak noktasına konsantre olunmasına
engellemiştir.
Mesela
2010 yılında dönemin İBB başkanı tarafından güçlendirme yerine; yık, parsel
genişlet şeklinde hayalci projeler ciddi ciddi konuşulmuş sonunda da kentsel
dönüşümde karar kılınmış, güçlendirme önemsenmemiş, yıllar heba olmuştur. 2010
yılında Kadir Topbaş’ın hayalci görüşü; “Daha büyük adalar, parseller, daha
doğru binalar, bahçeli, belki ayrı nizamlı yapılar haline getirecek bir sistemi
oluşturmak istiyoruz.”
İktidar
ve geçmişte İBB güçlendirme seçeneğini
verdiği kararlarda öne almadı. Özellikle kentsel dönüşüme ağırlık verdi. Daha
sonra bir kaosa neden oldu, hepimizin bildiği gelişmeler yaşandı. Neticede bilinen
müteahhit sorunları ile karşılaştık. Ve vatandaşlarımız yaklaşımlarında da; “yok
şu kadar daire yok bu kadar daire isterim” diye bir sorun ortaya çıktı. Sistem
yavaşladı.
Fakat
bir yandan da, şimdi geçmişe yönelik hesaplaşma ve sorgulama yerine bir an
evvel güçlendirme konusuna nasıl odaklanılabilir, hükümete güçlendirme seferberliği
nasıl ilan ettirilebilir bunun üzerine kafa yormakta büyük fayda var
İnternette
halka yönelik olarak animasyonlarla kolay anlatımlarla görsel malzemelerle
halkı özellikle ilgilendiren risk analiz raporu, hasar tespit, güçlendirme vs. konularda web
sitelerinin bulunması son derece önemlidir.
Yanlış
yönlendirmeler bu web sitesi aydınlatılabilir. Mesela deprem sırasında masanın
altına girin deniliyor. Fakat bu depremin kuvvetinin yaptıkları sebebiyle
mümkün değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder