26 Ekim 2019 Cumartesi

İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIK İÇİN RİSKLİ BİNALARI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BİR ODAKLANMA GEREKLİDİR



İSTANBUL DEPREMİNE HAZIRLIK İÇİN RİSKLİ BİNALARI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BİR ODAKLANMA GEREKLİDİR

Bülent Ağaoğlu, 
Antalya, 15.10.2019

GİRİŞ 
Depremle ilgim;
Geçimimi sağladığım mesleğim dışında “bibliyografya aşığı” olarak 675 bin civarında yayın künyesi derleyip tasnif ettim neticede 1981’den günümüze 38 yılda 1030 kaynakça hazırladım.
Hep bilgi kaynaklarının önemine inandım. Bilgi kaynaklarına başvurmayı davranış biçim haline getirdim.
1894 depreminden 100 yıl sonra deprem olacağı tahmini 1990’ların başlarından itibaren basın yayın organlarında haber olarak çıkıyordu. Bende de deprem fobisi oluştu.
Bu sebeple sağlam bir eve ve semte taşınmak için para biriktirmeye başladım. Ağustos 1999 depreminden kısa bir süre sonra 3 Eylül'de, elimde biriken para ile Başakşehir'de 4. etapta 1/4 peşinle daire satın aldım. Hani derler ya bilgi güçtür diye ben bu imkana kavuşmuş oldum böylece. Ailemi ikna etmek kolay olmadıysa da 1999 sonunda radikal bir karar alarak Fatih’ten taşındık. Diğer insanlar niye radikal karar almıyorlar diye çok şaşırıyordum.
2012 yılında güçlendirme kaynakçısı hazırladım ve o zamanki İBB'nin depremle ilgili bölümüne de gönderdim. Bu çalışmam 2013 yılından beri internette bedelsiz olarak yayındadır. Tabiatıyla bu çalışmayı yaparken daha o zamandan güçlendirme konusu zihnimde yer etmişti. Topluma faydalı olmak için bunu yaptım fakat beklediğim etkiyi maalesef yaratmadı. Bu çalışmayla ilgilenen bir kuruluş veya kişi olmadı.               
26 Eylül İstanbul Silivri depreminden sonra da bloğumda da üç kısa yazı yayınladım. Bunlardan birisi 26 İnşaat Mühendisleri Odası şubesine gönderdiğim mektuptur. Onlara, ülkemizde insanlarımızın güçlendirme maliyetleri konusunda kafalarında önyargılar olduğunu bunun ortadan kaldırılması için yapılacak bilgilendirme çalışmalarının topluma yaygınlaştırılmasının son derece faydalı olacağı mektubunda belirttim. Sadece İMO’nun iki şubesinden geri dönüş oldu.
Cumhuriyet gazetesinden röportaj talebi geldikten sonra önce hazırlıklarımı yapmaya başladım. Şahsi bloğunda şu anda 41 yazı bulunmaktadır.
KONUNUN EN ÖNEMLİ YÖNÜ NEDİR?
1509 depremi sırasındaki şehir nüfusu ve can kaybı sayılarından hareket edersek İstanbul’da yaşanacak deprem belki de dünyada en çok can kaybı yaşanan 2. Deprem olabilir. “Çin'in kuzeybatısındaki Şensi'de 23 Ocak 1556'da meydana gelen deprem, "en fazla can kaybının yaşandığı deprem" olarak tarihe geçti. Yoğun nüfusa sahip bir bölgede meydana gelen depremde yaklaşık 830 bin kişinin yaşamını yitirdiği sanılıyor.” 2.3.2018. https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyada-en-fazla-can-kaybina-yol-acan-10-deprem-353389.html
İNSANLARA BÜYÜK İSTANBUL’U DEPREMİ YAKINDA GERÇEKLEŞECEĞİNİ SÖYLEMEK DIŞINDA NELER SÖYLENEBİLİR? İNSANLAR KENDİLERİNİ DEPREM KORUMAK İÇİN NELER YAPMALI ? DEPREM ÇANTASI DIŞINDA NELER YAPABİLİR?
Deprem çantası uygulamasının vakit kaybıyla ölümlere yol açabileceği konusunda uzman uyarıları bulunmaktadır.
Deprem çantası konusu 1999 depreminden beri maalesef magazinleştirilmiştir.
1999 depreminden sonra deprem kafesi (deprem kabini)  mevzusu da vardı.. (26 Eylül depreminden sonra hiç gündeme gelmedi.). Ben de o dönemde bu konuyla “deprem fobim” sebebiyle çok ilgilenmiştim.    
Deprem kafesi evin ancak birkaç metrekarelik yerine yapılabilir. Diğer deprem kafessiz yerler yine bir risktir. Kuvvetli depremde zaten insanlar savrulabilir, ayakta duramazlar.
Ülkemizde depremin yıkıcı etkisine karşı yapılması gerekenler konusunda konunun odak noktasını dillendirmek yerine; konsantrasyonu dağıtan, çözüme hizmet etmeyen, bilimsel temeli olmayan birçok  gereksiz açıklamalar yapılmaktadır, görüşler öne sürülmektedir.
Bu durum hakkında bir doktora tezi hazırlanıp konu derinlemesine analiz edilse ve kitap yazılsa yeridir.
Mesela “deprem sırasında masa altına saklanın” gibi tavsiyeler yıllardır vardır. Halbuki “Şiddetli deprem anında ayakta kalmak mümkün değil” şeklinde uzman görüşleri bulunmaktadır. Deprem yaşayan insanların anlatılarında da bu gözlem mevcuttur.
“Panik yapmayın” deniliyor. Bunu ileri sürenler herhalde hayatlarında hiç panik yaşamamışlar olsa gerek…
Cenin pozisyonunun yanlış olduğuna ilişkin uzman görüşleri var. Mesela bilim adamı Mikdat Kadıoğlu’nun bu konudaki görüşü; “1999 Marmara depremlerinde “Deprem anında yatıp cenin pozisyonu almak” gibi yanlış bir şeyi halkımıza aşıladılar” şeklindedir.
Bütün bunlar sorgulanmamış ezberlerdir. (Keşke birisi depreme ilişkin sorgulanmamış ezberler konusunda detaylı çalışsa da bu alanda insanımızın zihninde bir netlik oluşsa. Şu anda deprem konusunda toplumsal olarak kafa karışıklığı mevcut.)
Sarsıntı Başladığında Kitlesel Afet kelimeleri Google’da aratıldığında ekrana gelecek olan Çağlar Akgüngör’ün makalesinin okunmasını bu vesileyle tavsiye ederim. ( https://dergipark.org.tr/iusiyasal/issue/631/6427 )
Güçlendirme konusunun işlenmesi gerekirken önceliği olmayan bu konular ile uğraşıldı neticede 20 yılı kaybettik.
RİSK RAPORU ALMAK İÇİN NELER YAPILMALI
Bina risk raporunun depremden önce veya depremden sonra alınmak istenmesinin anlamı var mı ki… Risk raporu alınması için binada anlaşmak neredeyse imkansiz. Diyelim ki; risk raporu alındı. Sonrasında binada güçlendirme kararı alınması da istisnai bir durum.
Ben bu konuya detaylı girmek hiç istemiyorum Çünkü yaşadığım tecrübeler dolayısıyla biliyorum ki insanımızda, binalarda depremin yapacakları konusunda, depremin sonunda yaşayacakları konusunda maalesef büyük bir bilinçsizlik var. Güçlendirme için apartman sakinlerinin ortak karar alması istisnai bir durum,  burada başka bir kelime kullanmak akla geliyor ama onu da kullanmak istemiyorum. İnsanları da suçlamak istemiyorum.
Önemli olan, insanların niçin bu şekilde bilinçsiz davrandıklarının çeşitli anket araştırmaları çeşitli sözlü tarih çalışmaları yapılarak, tezler hazırlanarak analiz edilmesidir. Buralardan çıkan sonuçlar son derece önemli olacaktır.
Yoksa bina risk analizi raporu alınması konusunda rehber yazılar yazılsın videolar çekilsin vs. sonuç olarak hani derler ya attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeyecektir. Apartmanlarda bina risk analiz raporu alınması konusunda yaşanan olumsuzluklardan kitap da yazılabilir, tiyatrolarda oyunlar da sahnelenebilir, hem de dram tiyatrosu…
VATANDAŞ NE YAPMALI
Oturduğu semt zemin özellikleri açısından riskli bölgedeyse radikal bir karar almalı ve zemini sağlam bir semte taşınmalıdır. Taşınırken de yerleşeceği evi seçmek için yapı denetim firmalarına danışmalıdır. Çünkü zemin sağlam olsa da yapı depreme dayanıklı değilse yine riskle karşılaşma ihtimali bulunmaktadır.
Fakat bu son derece az kişi için söz konusu olacaktır Bu bakımdan, radikal karar alma mevzusundan da umutlu olmamak gerekir olsaydı zaten 20 yıl içinde olurdu.
Önemli olan, hiç kolay olmasa da,  güçlendirme için apartmanlarda mücadele etmektir.  
YENİ EV ALACAKLAR NELERE DİKKAT ETMELİ?   
Eski yapı ise risk analiz raporları var mı öğrenilmelidir.
Yeni ev satın alacaksa da yapı denetim firmalarına danışmalıdır.
Danışırken de üzerinde dikkatle durması gereken etkenlerin bilincinde olmalıdır; Bunlar; Binanın Yaşı; Projeye Uygun mu Yapılmış; Taşıyıcı Sistem Projesi Olup Olmadığı;  Deprem Yönetmeliğine Uygun Mu…; Binanın nerelerinde gözlem, inceleme yapmalı; Binanın Temeli, Radye Temel mi?; Toprak Altına ne kadar inilmiş, Temel Su Yalıtımı yapılmış mı; Bodrum Katının durumu, su içinde mi, rutubetli mi; Tünel Kalıp Perde Beton Ve Kolon Sistemi ile mi inşa edilmiş (İnşaat Tekniği, Kolonlar, Perde Duvarlar); Projedeki Kat Planına Uyumlu mu yapılmış; Malzemenin durumu nedir; Hazır Beton ile mi inşaat yapılmış; Duvarların Kalitesi nedir; Boyutlar depreme uygun mu; Kısa Kolon kullanılmış mı; Binanın Dış Cephesinde Su Yalıtımı Var mı?; Yan yana Binalar mı; Yapım firmasının referansları nelerdir
YURTTAŞ EVİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN NELER YAPABİLİR ? YA DA DİKKAT ETMELİ ?     
Güçlendirme yaptırabilir. Fakat apartmanlarda güçlendirme kararı alınması neredeyse imkansızdır. Maalesef burada bir çaresizlik söz konusudur.
Ayrıca mevcut mevzuat işi yokuşa sürmektedir.
Prof. Dr. Seyit Ali Kaplan’ın görüşü;
“Depreme karşı hep beraber el ele verip geleceğimizi kurtarmamız gerekirken, güçlendirme ruhsata bağlı, ruhsat iskâna bağlı gibi yasal mevzuat engelleri ile halkımızın eline kelepçe vurulmuş, hiçbir önlem alamaz duruma getirilmiş, depremin felakete dönüşeceği bilinmesine rağmen, halkımızı mahvedecek çürük binalar içinde insanlarımız bekletilmektedir.” Binaların Depreme Karşı Güçlendirilmesinde Yasal Engeller ve Öneriler. TMH - 458 - 2009/6 http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/77fb31acbd47f2a_ek.pdf?dergi=140
GÜÇLENDİRME
26 Eylül’de İstanbul’da yaşanan depremden sonra güçlendirme ülkemizin gündeminin devamlı başlarında yer almalıdır, güçlendirme çok önemsenmelidir.
Güçlendirme seferberliği ilan edilmelidir.
Sosyal özelliklerimiz dolayısıyla ne yapılırsa yapılsın gereken düzeyde, beklenen düzeyde insanlarımızın güçlendirme için harekete geçmesi ihtimali son derece az olsa gerektir.
Güçlendirme konusunda insanlarımızın zihinlerinde, belki de yaşanmış olayların etkisiyle önyargılar var. “Bazı mühendisler tavsiye etmiyor”; “güçlendirilmiş bir bina gördüm hiç beğenmedim”; “güçlendirme maliyeti dairenin tekrar yapım fiyatıdır; “2 sene evimizden taşınmak zorundayız, dışarıda kirada olmamız gerekir” vesaire gibi bir süre engeller mevcut zihinlerde. Vatandaşların davranışları tutumları çok önemlidir.
Devlet vatandaşları güçlendirme işinde maddi olarak desteklemelidir. İnsanımızın zihninde güçlendirme bedelleri konusunda önyargılar bulunmaktadır. Maliyet konusu açıklığa kavuşturulmalıdır.
En riskli bölgelerden başlamak üzere deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmış binalar dışındaki yapıların devlet tarafından güçlendirilmesinin bütçesi ortaya konulmalı, bunların güçlendirilmesini devletin yapması alternatifi üzerinde ciddiyetle durularak konu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Dünyada teknoloji ileri düzeye varmış durumda. Güçlendirme konusunda da mühendislik çalışmalarının yeni mevcut durumu hemen tespit edilmelidir. Belki bu işlerin maliyeti aşağılara düşmüş olabilir. Şu anda bunu bilmiyoruz. İnternette arama yaptığınızda güçlendirme maliyetinin ne olduğu ne olması gerektiği konusunda çok az sayıda haber bulunduğunu görüyorsunuz. Bunlar da yönlendirici olmuyor.
Güçlendirme sektörü şu anda cılız durumda. Ağırlık kentsel dönüşüme verilmiş. Güçlendirmek sektörünün çeşitli teşviklerle büyümesinin sağlanması önemli olsa gerek.
Riskli yapıların tümünün güçlendirilmesinin maliyetini devlet tarafından karşılanması ile nasıl bir maliyet tablosu ortaya çıkacaktır. Bu hesap acaba günümüze kadar yapılmış mıdır…
ÖNERİLER       
Olası İstanbul depremi için yapılması gereken en fizibıl, makul proje kısa sürede çeşitli etkinliklerle; sempozyumlar, çalıştaylar, beyin Fırtınası toplantıları vs. ile tespit edilmelidir. Bu süreçte binlerce öneri derlenmelidir. Daha sonra çeşitli değerlendirme toplantıları ile kısa, az ve öz bir metinle eylem planı'nın ortaya konması gerekir.
İBB'nin yapabilecekleri önem kazanıyor. Hükümet İstanbul deprem riskine karşı seferberlik ilan etmedi. Bakın 20 gün oldu halen bu konuda iktidar tarafından seferberlik ilan edilmemiş durumda, ciddi bir proje ortaya konulmadı.
Bu durumda muhalefete büyük görev düşüyor. Muhalefetin yeri göğü inletmesi, büyük bir mücadele vermesi gerekir. Zaten bilindiği üzere yıkıcı olmayan ama paniğe yol açan depremlerden bir süre geçtikten sonra konu unutuluyor ve kapatılıyor.
Konunun çözümüne odaklanmak yerine, çözüme faydalı olmayacak detay konular ile zaman kaybediliyor. Bizler çok detaya boğulduk; tek parçalı, 2 parçalı, 7.5,  7.2 vs… Zaman kaybedilmeden güçlendirmeye odaklanılmalıdır.
20 yıldır İnsanların kafası karışmış vaziyette Sorunun odak noktasını yakalayıp düşünce üreten fikir beyan eden insanların çok fazla olmadığı bir ortamda büyük sorunun çözümüne katkıda bulunması mümkün olmayan görüşler yoğun topluma yayılmış ve zihinlerde yer etmiştir. Bu da, odak noktasına konsantre olunmasına engellemiştir.
Mesela 2010 yılında dönemin İBB başkanı tarafından güçlendirme yerine; yık, parsel genişlet şeklinde hayalci projeler ciddi ciddi konuşulmuş sonunda da kentsel dönüşümde karar kılınmış, güçlendirme önemsenmemiş, yıllar heba olmuştur. 2010 yılında Kadir Topbaş’ın hayalci görüşü; “Daha büyük adalar, parseller, daha doğru binalar, bahçeli, belki ayrı nizamlı yapılar haline getirecek bir sistemi oluşturmak istiyoruz.”
İktidar ve geçmişte İBB  güçlendirme seçeneğini verdiği kararlarda öne almadı. Özellikle kentsel dönüşüme ağırlık verdi. Daha sonra bir kaosa neden oldu, hepimizin bildiği gelişmeler yaşandı. Neticede bilinen müteahhit sorunları ile karşılaştık. Ve vatandaşlarımız yaklaşımlarında da; “yok şu kadar daire yok bu kadar daire isterim” diye bir sorun ortaya çıktı. Sistem yavaşladı.
Fakat bir yandan da, şimdi geçmişe yönelik hesaplaşma ve sorgulama yerine bir an evvel güçlendirme konusuna nasıl odaklanılabilir, hükümete güçlendirme seferberliği nasıl ilan ettirilebilir bunun üzerine kafa yormakta büyük fayda var
İnternette halka yönelik olarak animasyonlarla kolay anlatımlarla görsel malzemelerle halkı özellikle ilgilendiren risk analiz raporu,  hasar tespit, güçlendirme vs. konularda web sitelerinin bulunması son derece önemlidir.
Yanlış yönlendirmeler bu web sitesi aydınlatılabilir. Mesela deprem sırasında masanın altına girin deniliyor. Fakat bu depremin kuvvetinin yaptıkları sebebiyle mümkün değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder