GÜÇLENDİRME
İÇİN BASİT VE EKONOMİK ÇÖZÜMLER KONULU YAYINLAR
Bülent Ağaoğlu
Antalya, 16.10.2019
1
İnş. Müh. Ali Güngör: Güçlendirme
Projelerinde maliyet Ve Kazanç İlkeleri. http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/18036_13_38.pdf
2
Gündüz, Murat: “Deprem Sonrası Zarar
Görmüş Binaların Güçlendirme Tekniklerinin Ekonomik Açıdan Karşılaştırılması”. Conference:
Yapı ve Kentte Bilişim IV. Kongresi. 2006. http://www.insaatim.com/index.php?pid=yazidetay&yazi=261
3
“Tehlikeli olduğu belirlenen binalar incelenen
ilçelerin her tarafına saçılmış durumda. Bu durum, sadece belirli bölgelerde yapılacak
kentsel dönüşüm çalışmalarıyla İstanbul genelinde deprem riskini azaltma
hedeflerini neredeyse imkansız kılıyor. Tehlikeli binaların yıkılması veya güçlendirilmesi gerekiyor. Güçlendirme için binanın sadece
yıkılmamasını hedefleyen basit ve ekonomik yöntemlere ihtiyaç var.”. 17.3.2010. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/127808/Depremde_yikilacak_binalar_belirlendi.html
4
TÜRER, Ahmet; KORKMAZ, Hasan; ÖZDEN,
Bayezid; GÖLALMIŞ, Mustafa; ŞİMŞEK, Çağdaş; KAYA, Hüseyin; ÖZEN, Önder;
KORKMAZ, Serra Zerrin; DİLSİZ, Abdullah : Yığma yapıların depreme karşı
ekonomik yöntemlerle sismik yalıtım ve güçlendirme metotlarının araştırılması
ve geliştirilmesi. TÜBİTAK MAG Proje 104I011 (İÇTAG 1599/01), 2007: 1-182. Veri
Tabanı Adı: TÜBİTAK Destekli Projeler Veri Tabanı. Proje Yer Numarası:
2007-380. [ulakbimvt - [Tam Metin (PDF)]
5
Yığma binalara ekonomik deprem
güçlendirmesi. http://www.gimsahaber.com.tr/genel/yigma-binalara-ekonomik-deprem-guclendirmesi.html
6
Zeynel Alaca :Korozyona uğrayan
yapılarda hasar tespiti ve ekonomik onarım güçlendirme yöntemlerinin
belirlenmesi . Danışman: Prof.Dr. Zarife Hanmehmetova . Yer Bilgisi: Niğde
Üniversitesi • Fen Bilimleri Enstitüsü • • •
Konu Başlıkları: İnşaat Mühendisliği. Dizin Terimleri: Beton
kolonlar=Concrete columns • Deniz Kuvvetleri Komutanlığı=Turkish Naval Forces •
Hasar tespiti=Damage detection •Korozyon=Corrosion • Onarım=Repair. Onaylandı
Yüksek Lisans Türkçe 1998 80 s.
7
Okan ÖZCAN* Barış BİNİCİ** Güney ÖZCEBE:
“LP sargılama metodu ile sargı
yetersizliği bulunan kolonların deformasyon kapasitelerinin artırılması bir o kadar
ekonomik ve kolay uygulanabilen alternatif bir güçlendirme yöntemidir.”.
Yetersiz Betonarme Kolonlar için Lifli Polimer Güçlendirme Tasarım Kurallarının
İrdelenmesi* İMO Teknik Dergi, 2010 5219-5239, Yazı 339. http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d47d0d586408192_ek.pdf?dergi=38
8
Depreme karşı yeni yöntem. 7.5.2010. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/depreme-karsi-yeni-yontem-14608351
9
“Orta Doğu Teknik Ünversitesi
Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Güney Özcebe'nin
başında olduğu akademisyenler depreme karşı yeni
bir güçlendirme yöntemi buldu. Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik
Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi'nin de iş birliği yaptığı çalışma ile insanları evlerinden çıkarmadan
evleri güçlendirmek artık mümkün.
NATO'dan da destek bulan çalışmada çeliğe göre çok daha güçlü 0.1 milimlik karbon
lifli polimerler kullanılıyor. Aslında bu malzeme daha önce de güçlendirme
çalışmalarında kullanılıyordu ancak burada yöntem tamamen değişti. Karbon lifli
polimerler evlerin iç duvarlarına çaprazlama monte ediliyor ve binaların
çökmesi engelleniyor.
ODTÜ İnşaat Bölümü üyeleri Prof. Güney
Özcebe ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Binici
ile yaptığımız röportajın ayrıntılarını aşağıda okuyabilirsiniz...
- Normalde güçlendirme nasıl yapılır?
Binanın belli duvarlarını kaldırıp
oraya yeni betonarme duvarlar oturtup bir temele bağlarsınız. Yani sistemi dört
ayaklı bir masa halinden çıkarıp kenarları doldurulmuş ve kutu şekline
çevrilmiş bir masa haline getirirsiniz. Sistemi daha sağlam ve daha katı hale getiren ve yıkılmaktan
kurtaran bir uygulama. Biz buna betonarme dolgu duvar uygulaması diyoruz.
- Dezavantajı nedir?
Bu uygulama
kesinlikle binanın boş olmasını gerektirir. Yani bina güçlendirilirken
içeridekiler gidecek başka bir yerde oturacak. Kullanımda olan bir binanın bu yöntemle güçlendirilmesi
çok zor, hatta imkansız...
- Peki siz ne yaptınız?
Bizim araştırmalarımız Türkiye'ye özgü
bir yöntem belirlemekle başladı. 1999 depremine
kadar elimizde böyle bir yöntem yoktu ve dünyadaki yöntemler de bize çok uygun
değil. Çünkü bizde denetim sıkıntısı var. İnşa edilen bina yapıldığı dönemki
yönetmelik hükümlerini bile sağlamıyor çoğu zaman. ABD'de adam binanın hangi
yönetmeliğe göre yapıldığına bakıyor ve bina hakkında karar veriyor. Bizde ise
hangi yönetmeliğe göre yapılırsa yapılsın ne kadar denetlendiğini
bilmiyorsunuz. Sizin kendinize göre bir tedavi şekli belirlemeniz lazım.
Biz de tüm
ilgi odağımızı Türkiye'deki zayıflıkları çerçeveleyerek belirledik.
- Projenin tam adı nedir?
Eren GÜLER yazıyorhurriyet.com.tr
Mevcut yapıların depremden zarar
görürlüklerinin belirlenmesi ve şüpheli yapıların güçlendirilmesi.
HEDEFİMİZ, YAPILAR ADAM ÖLDÜRMESİN
- Tam olarak neyi hedefliyorsunuz?
Binayı kale gibi yapamazsınız, hedef o
değil. Zaten bütün bu yapıları depremde hiç hasar görmeyecek şekilde onarmak
hem ekonomik değil hem de gerek yok. Çünkü bu yapıların bir kısmı zaten 20-30
senede ömrünü tamamlayacak.
Hedef şuydu: Adam öldürecek yapıların göçmesini
önlemek. Öyle bir güvenlik seviyesi ki
gerekirse depremden sonra icabında o yapıdan vazgeçebilelim ama yapı depremde
göçerek topluma bir acı yaratmasın. Biz buna yönelik önlemler araştırmaya
başladık. Ama evlerde hayat devam ederken bir şey yapmak lazım. Bu nedenle
insanlara en az rahatsızlığı vererek binanın göçmesinin engellenmesine yönelik
metotlar araştırdık.
1 MİLİMLİK
BİR MALZEME
-Bulduğunuz metot nedir?
Karbon
lifli polimer uygulaması. 1 milimlik bir malzeme ama çelikten 4-5 kat
hafif, üstelik 7-8 kat daha sağlam. Özellikle havacılık ve savunma sanayinde
çok sık kullanılıyor. Mesela kalkan olarak uçak kanatlarında kullanılıyor ve
vurma dayanımı çok yüksek. Biz de bunların çekme mukavemeti ve inceliğinden
faydalanıyoruz.
Bu aslında dünyada uygulanıyor ama biz
uygulama yöntemini değiştirdik.
- Ne yaptınız?
Normalde Türkiye'de tuğlaları dizerek
harçla birleştirip dolgu duvar yapıyoruz ve bunu odaları birbirinden ayıran iç
duvarlar olarak kullanıyoruz. İşte bu dolgu duvarlar tehlike arz ediyor. Deprem
sırasında ezilince patlayıp gidiyor ve insanların üzerine devrilip
öldürüyor. Bu olay ayrıca binanın toptan
göçmesini tetikleyen bir olay. Bina çökmese bile duvarın düzlem dışı
devrilmesiyle bile depremde çok can kaybı oluyor.
Biz bu lifli
polimeri kullanarak dolgu duvarları nasıl bir arada tutarızın cevabını
araştırdık. Ve mümkünse nasıl bunları güçlendirip tüm binayı ayakta
tutabiliriz? Benim iç duvarları depremde kaybetmemem lazım. İşte burada
çaprazlama yöntemini bulduk.
İÇ DUVARLARIN ÇÖKMESİNİ ENGELLİYORUZ
- İşlemi nasıl yapıyorsunuz?
Bütün işlem
dolgu duvarlar üzerinde yapılıyor. Amaç, tuğla duvarı sanki bir beton duvara
çevirmek. Karbon lifli polimer çok ince bir malzeme. Kumaş şeklinde ve
makas ile bile kesilebilir bir malzeme. Uygulama sonrasında da levha gibi
katılaşıyor.
Toros köylüleri 'arap bacağı' derler,
bir çit çatarsınız, aralara da çapraz atarsanız o çiti ittirdiğinizde fazla
gitmez, sadece biraz kaykılır. İşte biz tuğla duvar üzerine karbon fiber
elemanlarını çapraz olarak yerleştiriyoruz. Çekmede çok güçlü olduğu için
depremde ileri geri hareket etmesini engelliyor. Karbon fiberi yapıştırdığınız
duvarlar aynı bir gergi gibi deprem sırasında binayı çekerek yerinde tutuyor.
İç duvarlar mimari bir elemandır ama
biz biliriz ki bu duvar sisteme deprem sırasında başlangıçta yardım eder.
Ancak sistemin ileri geri sarsılması
ile koz helva gibi eziliyor ve patlayarak çöküyor, insanları öldürebiliyor.
Burada sistemin ileri geri oynamasını azaltmak, yani katılığını artırmak lazım.
İşte karbon lifli polimerlerle güçlendirilen iç
duvarlar bunu sağlıyor. İç duvarların çökmesini engelliyoruz ve sistem bir kutu
gibi davranıyor deprem anında, lambur lumbur hareketi engelliyor.
Sonuçta binanız hasar görebiliyor ama katların
göçmesi kesinlikle engellenebiliyor. Her ne kadar mal canın yongasıysa da temel
felsefe hayatta kalmak... Göçerek ölüme neden olabilecek yüzbinlerce
yapının depremde hasar görmesini kabul
etmek durumundayız, ama yeter ki bu binalarda oturan insanlar malıyla mülküyle
hiç bir şey yapılmazsa göçecek olan bu binalardan sapasağlam çıkabilsin.
- Nasıl monte ediliyor?
Dübellerle betonarme elemanlara
bağlıyorsunuz. Bütün işlem sırasında bir boya-badana işindeki rahatsızlık kadar
bir rahatsızlık veriliyor kullanıcıya.
Tüm ihtiyacınız bir top kumaş karbon fiber, bir
makas, bir fırça, bir epoksi (kuvvetli yapıştırıcı) ve bir el matkabı. Bu kadar
basit... Elbette bütün bu işler işinin ehli teknik elemanlarca yapılmalı.
- Dışarıdan belli oluyor mu?
Dışarıdan sıva ile kapatılabiliyor.
Çünkü bu sadece 1 milim kalınlığında bir malzeme. Gömlek kumaşı gibi.
TÜRKİYE İFLAS BAYRAĞINI ÇEKER
- Peki, depremde binalar çökmedi ama
hasar gördü. Ben bir daha bu binada oturamayacak mıyım?
Bu bir tercih meselesi. Sadece
İstanbul'da bir depremde yıkılacak 100 binden fazla bina var. Siz bu kadar
yapıya elinizdeki imkanlarla belirli derecede müdahale edebilirsiniz. Ben size
en düşük eşik olan göçmenin engellenmesini garanti edebilirim ama sizin paranız
vardır, 'ben sıfır hasar istiyorum' derseniz bu hizmeti de alırsınız. Burada bizim
yaklaşımımız toplumsal bir güvenliğin sağlanması. Elinizdeki kısıtlı kaynakları
en rasyonel şekilde kullanıp toplumun en az zarar görmesini sağlamak.
- Anladım. Özetle siz bu yapılardaki insanların
hayatta kalmasını sağlıyorsunuz...
Aynen öyle işte. Korkulan İstanbul
depremine hazırlıksız yakalanacak olursak iflas bayrağını çekeriz, ekonomik
olarak hayatta kalmamız mümkün değil, bunu kaldıracak gücümüz yok.
NEDİR BU LİFLİ POLİMER?
Engin Seyhan - BASF Yapı Kimyasalları
Ürün Müdürü
Lifli Polimerler (FRP) geçtiğimiz
yüzyılın ortalarında özellikle uzay ve havacılık endüstrisindeki atılıma
paralel olarak metal alaşımlarına alternatif olarak sınırlı bir şekilde
kullanılmaya başlandı. Kompozit malzeme teknolojilerinde son yıllarda yaşanan
gelişmeler bu malzemelerin yapı sektöründe de kullanımına olanak verdi. Lifli
Polimerler bugün boru endüstrisinde ve yapı güçlendirme işlerinde ağırlıklı
olarak kullanılıyor. Özellikle yığma ve betonarme yapılarda gerek deprem
etkilerine karşı gerekse düşey yüklere karşı yapı elemanlarının yük taşıma kapasiteleri
Lifli Polimerler kullanılarak arttırılabiliyor. Böylece binaların güvenlik
düzeyleri yükseltilerek depreme karşı taşıdıkları risk düşürülebiliyor.
Bu teknolojinin en önemli özelliği insanların
evlerini boşaltmalarına gerek kalmadan güvenli, kolay ve hızlı olarak
güçlendirme uygulamalarının gerçekleştirilmesi. Aynı zamanda sistemin çok hafif
olması binaya uygulama sonrasında ilave bir yük getirmiyor ve deprem yüklerinin
artışına neden olmuyor.
Ortada toplumsal bir problem var ve siz buna
global bir çözüm üretmek zorundasınız, bireysel çabalarla olmaz. Bizim
ürettiğimiz yöntem toplumsal müdahale yöntemi. Asgari güvenliği sağlayacak,
evinizin göçmesini önleyecek, ekonomik olacak, uygulanabilir olacak.
Şimdi bakın, şu yöntemle göçmeyi engellerim ama
yakın bir fiyata hiç hasar görmeyecek bina da yapabilirim. Fakat ikincisinde 6
ay binanı boşaltmam lazım. Hangi yöntemi seçersiniz? İnsanlar ilkini seçecektir
çünkü 6 ay gidecek yeri yok. Yüzbinlerce insanı evlerinden çıkartıp binaları
güçledirirseniz yüzbinlerce yeni binaya ihtiyacınız var demektir. Bu da pratik
olarak imkansız. Dolayısıyla yapılacak şey insanlar evinde otururken binayı
güçlendirmek.
DIŞARIDAN TAKVİYE DE GEREKEBİLİR
- Bütün duvarlara uygulanabiliyor mu?
Bütün duvarlara uygulanabiliyor. Ama
bütün duvarları bu şekilde güçlendirseniz bile hedeflenen yapısal güvenliği
sağlamaya yeterli olmayabilir. Bu binanın büyüklüğü, mimari yapısı vs gibi bir
çok etkene bağlı. Çok katlı binalarda binanın dışarıdan payandalaması yani
betonarme duvar kullanmak da gerekiyor. O zaman sadece dış yüzeyde bazı
alanlara betonarme yapıyoruz ve hibrid bir sisteme dönüşüyor.
- O zaman evlerin boşaltılması
gerekiyor mu?
Yok hayır, onda da gerekmiyor. İnsanlar
yine evin içinde oturabiliyor.
- Hangi binalara dışarıdan betonarme
takviye de gerekiyor?
Bu bir mühendislik problemi. Yapı
üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadan bu soruyu cevaplayabilmek mümkün
değil. Ama genel olarak 4 katlı binalara sadece içeriden yapılan uygulama
yeterli gelebilir.
Bir de burada mal sahibinin önüne
seçenekleri koyarsınız. Kullanıcı binası ile ilgili olarak 'depremden hasarsız çıksın' kararı da
verebilir ya da 'benim evim yıkılmasın ama hasar görebilir' de diyebilir. Her
iki şekilde de gidilecek yollar belli. Bu
kararı yönetmeliklere dayandırılan mühendislik yaklaşımları ile
verebilir ve uygulamaya geçebilirsiniz.
SAĞLAM ZEMİNDE BİLE GÖÇECEK BİNLERCE
YAPI VAR
- Zeminin hiç önemi yok mu?
Bizde zeminden bağımsız olarak yapıdan
kaynaklanan büyük bir tehdit var. Zayıf zemin bile olsa bunun üzerindeki hasar
beklentisi yapıdan kaynaklanır. Çünkü zayıf zemine uygun teknikleri kullanarak
bina yapabilirsiniz. Ama zeminin iyi olması yapıyı ayakta tutmaz. İstanbul'daki
sıkıntı da bu.
Sağlam
zemin üzerinde bile göçecek binlerce yapı var.
- Peki insanlar ne yapsınlar?
Biz toplumsal bir çözüm öneriyoruz. Bu olay
kişisel iradeye bırakılamaz. Bugün sadece Zeytinburnu'nda çökecek bina sayısı
binlerle ifade ediliyor. Bina sahibine 'binanızı güçlendirin' deyip topu atmak
çözüm değildir. Sizin mal sahibine 'bak şu yöntem var' demeniz lazım. Ayrıca
şunlar da ekonomik imkanlar, şu şekilde kredi, şu şekilde düşük faiz sağlıyorum
demeniz gerekir. Ondan sonra da zaman vereceksin, 'git ilgili yerlere
güçlendirme projeni ve uygulamasını yaptır; yalnız ben bu işleri yakından
denetleyeceğim' demeniz lazım. Bir siyasi iradenin yapması gereken budur.
SİYASİ İRADEYE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM
- Siz o zaman
siyasi iradeye çağrıda bulunuyorsunuz...
Elbette.
Yüzbinlerce bina ve yüzbinlerce candan söz ediyoruz. Çürük binada oturmak
zorunda olan insanlar bilmiyor mu binalarının tepelerine çökeceğini? Bu
insanlarımız için çözüm üretmezseniz onlar ne yapsın? Hem problemin çözümü
bilinmiyor, hem ekonomik imkanlar kısıtlı... Kısır bir döngü yani, evlerine ancak ekmek parası götürebilen
insanlarımızın gerçekten yardıma ihtiyacı var.
Burada mali protokollerin ve teknik
protokollerin belirlenip uygulanması lazım. Ayrıca bir o kadar önemli olan
diğer bir husus ise, bugünden tezi yok yeni yapılacak binanın önümüzdeki depremde
yıkılmayacak şekilde yapılmalarını sağlamak lazım. Ama maalesef bugün dahi
yeterli denetleme yok.
- Bireysel olarak yapılabilecek birşey
yok mu?
Elbette yapılır ama asıl olan burada
kişisel çözümler değil, toplumsal çözümler üretilmesi. Bu
anlamda toplumsal bir seferberliğe, toplumsal bir projeye ihtiyacımız var.
Biz bu uygulamayı Antakya'da Belediye
Konutları'nda 8 katlı bir blokta yaptık mesela. Tüm kat sakinleri anlaşıp
aralarında para topladı ve binalarını hem içeriden hem de dışarıdan güçlendirdi.
Başka yerlerden isteyenler de
mühendislik hizmeti alıp yaptıracaklar. Bunu yapan şirketler var, çünkü bu
uygulamanın yönetmeliklerimizde artık yeri var. Biz bilgiyi saklıyoruz gibi bir
durum yok, uygulayıcılar bunu biliyor.
- Antakya'daki uygulama ne kadar
sürdü?
Antakya'daki yerel müteahhit,
herşeyiyle 4 ayda bitirip çıktı. Bina içi ve dışı ikişer ayda bitti.
Binalarda beton dökme işlemi varsa 1-4 ay arası
sürüyor. Ama beton uygulaması yoksa ve sadece içeriye lifli polimer yapılacaksa
hafta mertebesinde bitiyor. Bir daireden 1 günde çıkılır.
TEK YOL GÜÇLENDİRME DEĞİL
Ama iş çok daha büyük bir iş. Bugün 100
bin adet binayı, sadece yıkılmasın, insanlar ölmesin derecesinde en alt
güvenlik seviyesinde ve en pratik şekilde güçlendirsen bile toplam maliyet 20
milyar euroyu bulur. Diyelim bu parayı da bulduk, binaları güçlendirmeye
başlayın, geleneksel yöntemlerle mümkün değil. Çünkü sizin 100 bin bina daha
yapıp insanları geçici bir süre ile oraya transfer etmeniz lazım. Ayrıca
binlerce yetişmiş eleman gerekiyor bu iş için. Bu da çok ciddi bir plan
istiyor.
Bir de 100 bin yapının hepsinin
güçlendirilmesi de gerekmez aslında. Güçlendirilecek yapı var,
güçlendirilmeyecek yapı var. Güçlendirilecek olan yapının ekonomik bir değeri
olmalı. Örneğin faydalı ömrünü tamamlamak üzere olan bir yapı için güçlendirme
masrafına girmektense o yapının yıkılıp yerine yeni bi yapının yapılması daha
ekonomik, dolayısıyla mantıklı bir çözüm olabilir. Bugün İstanbul'da öyle
bölgeler var ki, o bölgelerde kentsel dönüşüm projelerinin uygulamaya konulması
en mantıklı çözüm olacak. Bu bölgelerde İstanbul'un toprağı üst yapısını 10
kere satın alabilecek güçte. Dolayısıyla yalnız güçlendirme değil, olası bütün
yöntemleri devreye sokmak lazım ve depreme tüm silahlarımızla topyekün
hazırlanmak durumundayız. Güçlendirme, bu yöntemlerden yalnızca bir tanesi. 100
bin yapı müdahale istiyor ama belki bunun 50 binini yıkıp yerine uydu kentler
kurmak daha anlamlı, daha ekonomik ve daha mantıklı bir yaklaşım olur.
- Bu işin maliyeti nedir?
Normalde güçlendirme bina maliyetinin yüzde 40'ını
geçtiğinde o bina hakkında yıkım kararı alınır. Bir binayı lifli polimerlerle
güçlendirmek ile betonarme duvarlarla güçlendirmek arasında pek büyük biir fark
yok. Belki biri diğerinden %5-%10 oranında daha fazla maliyet gerektirebilir.
Ancak burada vurgulanması gereken nokta şu; bu uygulamayı binayı boşaltmadan
yapabiliyorsunuz. Dolayısı ile işin sosyal yönü ön plana çıkıyor ki bunu para
ile ifade edebilmek pek mümkün değil.
Antakya'daki uygulamanın kat
maliklerine maliyeti 5-6 bin lira civarındaydı. Yalnız bu nun bir pilot uygulama
olduğunu unutmamak gerekir.
- Siyaset cephesinden ilgi var mı?
Siz belediye başkanı olsanız, kısa
vadeli yatırımlarla başarılı görünmek istemez misiniz? Bu aynı zamanda bir
sonraki dönem seçilme şansınızı da artıracak bir yaklaşımdır. Depremin 30 sene içinde olma ihtimali var ama
30 sene sonrası için siyasi yatırım yapmak pek olası değil. Dolayısıyla deprem
riskinin azaltılması çalışmaları ister istemez ikici planda kalıyor. Bu
çalışmaların yukarıda ifade edilen türde kısa vadede sonuç verecek çalışmalar
olmadığı ortada. Ama ne kadar geç önlem alırsanız problem o kadar büyüyor.
Biz Türkiye için bu projeyi sunuma
hazır şekle getirdik, uyguladık, tüm platformlarda yayınladık ve hatta
Euronews'in ilgisini bile çektik. Bizim yaptığımız
iş artık uygulama aşamasına gelmiştir. Yetkililerin bu projenin farkında
olmasını istiyoruz.
eguler@hurriyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder