Çare
Kediler
27
Mart 2015
Köpeğinize
terliğinizi kapıp getirmesini, yolda sizinle birlikte yürümesini, “Hayır”
dendiğinde karşınızda mum kesilmesini öğretebilirsiniz. Söz konusu bir kedi
olduğunda ise bunları aklınızdan geçirmemeniz gerektiğini bilirsiniz. Bir kedi
onu sevginizle beslemeniz karşılığında asla size bu denli teslim olmaz.
Bildiğini yapar, canı istediğinde gelir. Sevgiliniz böyle olsa ilişkinin iki
günlük canı olur. Peki nasıl oluyor da sahipleriyle kedileri arasında yine de
mır mır grr grr bir aşk yaşanıyor? Bu dokuz canlı, dili zımparalı, binbir huylu
snob’lar yüzyıllardır insanoğlu ile nasıl yan yana kalabildi?
Fotoğraf:
Everett Collection
Adları
çıkmış bakmayın, en birinci rakipleri köpekler gibi hayatta gazete/terlik
getirmek gibi faydaları olmadığı doğru, çünkü sizden bir aferin kapmak onları
hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Beklentileri daha fazlası, içten bir sarılma, çene
altı kaşıması ve teşekkür.
Evcil
terapistlerin şifalı mırıltısı
Aslına
bakarsanız her şey 60’lı yıllarda hayvanlar ile terapi olabileceğine inanan
psikiyatrist Boris Levinson’un hayvanlarla terapinin, tedaviyi destekleyici bir
terapi yöntemi ve stres, anksiyete ve depresyonla başa çıkmaya yardımcı
olduğunu ortaya çıkarmasıyla başladı. Elbette Levinson’un ilk tercihi
köpeklerdi, bir yıldızlı pekiyiyi de bu işten kopardılar. Devam eden
araştırmalar ise kedilerin farklı bir özelliğini ortaya çıkardı. Kimi zaman bir
horlama gibi insanı gece uyutmayan yüksekliğe ve derinliğe ulaşan mırıltıları,
kan basıncınızı düşürerek insanı sakinleştirme ve fünyesi çekilmeyi bekleyen el
bombası kıvamına gelen stres yükünüzü hafifletme gücüne sahip. Hatta yaraları,
kırıkları bile iyileştiriyor. Eski bir veteriner deyişinde bile hakları teslim
edilmiş: “Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra
kemikler iyileşecektir.”
Onları
sıra dışı kılan ve kedilere “evcil terapist” namı kazandıran 20-140 Hz
aralığında seyreden, efsunlu mırıltıları ve onlarla oynadıkça, uyudukça, kucak
kucağa oldukça bulaşan sükûnetleri olsa da kendilerine has karakterlerini de
unutmamalı. Aranızda hiçbir şey yaşanmamışçasına bir anda ortadan kaybolmaktan
hiç çekinmezler, tıpkı seans dışında herhangi bir ilişki kuramadığınız
terapistiniz gibi. Onların belirlediği süre dolduğunda seans bitmiştir. Bir
bakarsınız o huzur dolu anlar ansızın bitmiş, mamaya, başka bir yerde uyumaya
gitmiş ya da camdaki kuşlara fısıldıyorlar. Ajandalarında size yer açsalar da
hiçbir zaman “varlığım varlığına armağan olsun” kıvamına getiremezsiniz. Ama
onlar yine de fenomen olmayı bilirler.
Geçtiğimiz
aylarda bir kedi kumu markasının hazırladığı video milyonlarca kez izlendi.
Kedi sahiplerinin haklı gururu olan video, California’da türlü günlük
uğraşlarından kısa bir süreliğine rehabilitasyon için alıkonulan insanların
terapi anını kayda alıyor. Söz konusu video, stresten aşırı yüklenmiş farklı
yaş ve hayatlara sahip kişilerin rehabilitasyon için parkta bir cam odaya adım
atmasıyla başlıyor. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alıyorlar ve
kulaklıklarına mırıltı sesi veriliyor -yüzlerindeki rahatlamayı görmeniz lazım-
sonra davetsiz misafirler yani terapistleri yavru kediler pıtır pıtır odanın içine
dalıyor.
Yeni
trend: Kedi kafe
Özellikle
de son iki yılda hızla dünyanın dört bir yanında açılan kedi kafelerin (cat
café) arkasındaki motivasyon tam da bu. Kedi konseptli mekanlar değil bunlar,
maksat kedilerle yakınlaşmak. İlki 1998 yılında Tayvan’da Taipei’de açılan ve
bir sebepten evinde kedi besleyemeyen, evdekilerle yetinemeyenlerin buluşma
noktası olan bu kafelerde çayınızı, kahvenizi kedileri severek, onlarla
oynayarak içebiliyorsunuz. Kuralları da var. Kedileri rahatsız etmek, sevmek
uğruna uyandırmak, flaşlı fotoğraf çekmek yasak örneğin.
Türkiye’de
henüz bir örneği olmasa da bu konseptin Cihangir’deki Kaktüs, Beyoğlu’ndaki
Molly’s Coffee gibi kedi dostu pek çok mekan var. Gerçek bir kedi kafe
tecrübesi yaşamak istiyorsanız rekorun hâlâ Japonya’da olduğunu bilmenizde
fayda var. İlki Osaka’da 2004’te açılan Neko No Jikan’ın ardından ülke
genelindeki kedi kafesi sayısı son on yılda 150’nin üzerine çıktı. New York’un
kedi kalesi ise Meow Parlour, biraz önce bahsettiğimiz video işinin arkasındaki
kedi kumu markasının (kedi lobisi midir nedir) açtığı pop-up kedi kafeden sonra
açıldı.
Son iki yıldır Avrupa’da da giderek yaygınlaşıyor kedi kafeler. Viyana’ya yolunuz düşerse Café Neko’yu ziyaret edebilirsiniz örneğin, burası aynı zamanda Avrupa’nın ilk kedi kafesi. Budapeşte’de Cat Cafe Macskakavezo, Paris’teki Les Cafe des Chats, Berlin’deki Pee Pees Katzencafe, İspanya’daki La Gatoteca ve Almanya’daki Cafe Katzentempel, İngiltere’de Totnes’in küçük bir kasabası olan Devon’da da açıldı. Londra’da bu yıl açılan Lady Dinah’s Cat Emporium. Ve daha şimdiden 2015’te sayılarının daha da artacağı konuşuluyor.
Bukowski’den
herkese bin kedi
Trendlerinden
biri kedi kafe olacak yeni yıldan, 2015’ten beklentilerinizden aşk ve parayı
bir kenara ayırıyoruz. Huzur ve ruh sağlığınız için bir kedi sahiplenin, evde
sizi bekleyen kedinize sımsıkı sarılın. Rotanıza bir kedi kafe düşerse mutlaka
deneyimleyin. Günden güne istemsizce artan stresinizi mırıltılarıyla
savuşturacak dostlar onlar. Sizi dinleyecek ve mırıltısıyla huzur bulacaksınız.
Yeri gelmişken, bagajında kedi maması taşıyan, sokak sokak dolaşıp kedi
besleyen, evinde onlarca, yüzlerce kediyle yaşayan teyzeleri sakın hafife
almayın. Onlar Bukowski’yi sizden başka bir sebepten, kedileri neden vazgeçilmez
bulduğunu anlattığı My Cats şiiri ve şu sözleriyle sevdi: “Kedilerin arasında
olmak iyidir. Kendini kötü hissettiğinde onlarla vakit geçirmek sana iyi gelir.
Çünkü onlar her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu bilir, üzülmekmiş,
heyecanlanmakmış öyle fazlasının peşine düşmezler. Kurtarıcıdır kediler. Ne
kadar çok kedin varsa o kadar uzun yaşarsın. Yüz kediniz varsa on kedin
olduğundan on kat daha uzun yaşarsın. Günün birinde bu gerçek keşfedilecek,
herkesin binlerce kedisi olacak ve kimse ölmeyecek…” Keep calm and hug a cat.
Kedi
kütüphanesi
*
Kedi terapisine dair daha çok şey bilmek istiyorsanız, iki kedi Timmy ve
Marina’nın başkahramanı olduğu, psikoterapist ve kedisever Dr. Kathleen McCoy
imzalı Purr Therapy başucu kitabınız olsun.
*
Kedi dünyasının Cesar Millan’ı, Animal Planet’taki Benim Belalı Kedim
programının, kedi davranış bilimcisi starı Jackson Galaxy’nin yeni çıkan kitabı
Kedi Babası’nda kedilerle daha mutlu bir hayat için tüyolar var.
*
İçerdeki Kedi, son yıllarını kedileriyle baş başa geçiren William S.
Burroughs’tan bir kedi güzellemesi. Burroughs için kediler insanı cehaletten
kurtaran gerçek ve samimi dostlar.
*
İngiliz şair T.S. Eliot’un kült Old Possum's Book of Practical Cats adlı David
Gorey’in resimlendirdiği 1939 tarihli şiir kitabı. Modası hiç geçmedi.
*
Oya Baydar imzalı Kedi Mektupları hayatından bir kedi geçmiş herkesi
büyüleyecek bir anlatıma sahip bir kitap, kedi gözünden insanı, insan gözünden
kediyi anlatıyor.
* İstanbul’da Kedi Gündüz Vassaf’ın üç yılını adadığı bir araştırmanın sonucunda çıkmış bir kitap. Kediler tarihini, insan değeri ve dönüşümü üzerinden ele alıyor.
“Kedileri
ya çok seversiniz ya da hiç sevmezsiniz. Bu sizin sorununuzdur, kedinin değil.”
Bu satırların sahibi ressam Feridun Oral’ın Galeri Selvin’de 10 Ocak’a kadar
devam eden Catrospektif adlı sergisi, kedilerin merakları, hınzırlıkları ve
daha nice adetleriyle sızdığı hayatlardan bir günlük gibi.
Merve
Arkunlar
https://vogue.com.tr/metropol/care-kediler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder