15 Ekim 2024 Salı

1930-2003 arasında yaşayan çelik gülersoy bu kadar eseri neden hazırlamış olabilir. motivasyonu ve vizyonu neydi

1930-2003 arasında yaşayan çelik gülersoy bu kadar eseri neden hazırlamış olabilir. motivasyonu ve vizyonu neydi

30.9.2024

ChatGPT

Çelik Gülersoy'un motivasyonu ve vizyonu, özellikle Türkiye'nin tarihi mirasını koruma ve tanıtma arzusundan kaynaklanıyor. 1930-2003 yılları arasında yaşayan Gülersoy, İstanbul’un tarihi ve doğal güzelliklerini koruma, turizm alanında bilimsel etütler yapma ve kültürel mirası gelecek nesillere aktarma hedefiyle çok sayıda eser ve proje ortaya koymuştur.

Motivasyonunun temelinde, özellikle İstanbul’un tarihi mekanlarını koruma, restore etme ve bu yerleri yeniden topluma kazandırma gibi büyük bir sorumluluk hissi yatıyor. Örneğin, Yıldız ve Emirgan parklarında yaptığı restorasyonlar, Soğukçeşme Sokağı’nda gerçekleştirdiği dönüşüm projeleri ve müze çalışmaları, Gülersoy’un bu vizyonunu somutlaştıran projelerden bazılarıdır(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

Ayrıca, Türkiye'de turizmin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla yayımladığı bilimsel eserlerle de hem yerli hem de yabancı turistlere Türkiye'nin kültürel zenginliklerini tanıtmaya çalışmıştır. Bu eserlerin çoğunda turizmin önemi, tarihi mekanların korunması ve tanıtılması üzerine vurgu yapılmıştır(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

Çelik Gülersoy’un motivasyonunu ve vizyonunu daha geniş bir perspektiften ele alırsak, onun çalışmalarının temelinde iki önemli amaç yatar:

  1. Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Tutkusu: Gülersoy, özellikle İstanbul'un kültürel ve tarihi mirasını koruma konusunda bir öncüydü. Bu mirasın yok olmaması için büyük projeler başlattı ve restore ettiği yapılarla hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekti. Örneğin, Yıldız Parkı, Soğukçeşme Sokağı ve Emirgan’daki köşkler gibi tarihi mekanların restorasyonu, onun kültürel zenginlikleri koruma ve yaşatma vizyonunun bir parçasıydı(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL). Gülersoy, bu restorasyonlarla tarihi yapıları orijinal görünümlerine sadık kalarak yeniledi, bu sayede kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını sağladı.
  2. Turizmde Bilinçli Gelişim ve Tanıtım: Gülersoy, Türkiye’de özellikle İstanbul’da turizmi modern bir şekilde geliştirme ve bilinçli turizm anlayışını yayma konusunda önemli çalışmalar yaptı. 1960'larda yazdığı "Sosyal Turizm" ve "Türkiye’nin Turizm Propagandası" gibi bilimsel eserler, Türkiye'nin uluslararası turizm sahnesinde kendine yer bulması için önemli adımlar oldu(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL). Turizm etütleri, rehber kitaplar ve yabancı dillerde yayımladığı çalışmalar, Türkiye’nin turizm potansiyelini bilimsel ve sistematik bir şekilde dünyaya tanıttı.
  3. Sosyal ve Kültürel Sorumluluk Bilinci: Gülersoy, bir yandan turizmi geliştirirken, diğer yandan bu gelişmenin kültürel ve çevresel dokuya zarar vermemesi gerektiğini savundu. Bu yüzden, sadece turistik mekanların restorasyonu ile ilgilenmedi; aynı zamanda çevre düzenlemeleri, yeşil alanların korunması ve halkın bu alanlara erişiminin sağlanmasına yönelik projelere imza attı. Örneğin, Fenerbahçe Parkı’nın imar edilmesi ve halka açılması, çevre düzenlemesine verdiği önemin bir göstergesidir(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

Çelik Gülersoy'un vizyonu, tarihi eserleri sadece korumakla kalmayıp, bu yapıları fonksiyonel hale getirerek insanların günlük yaşamlarına entegre etmekti. Bu, hem geçmişle bağ kurmanın hem de turizmi canlandırmanın bir yoluydu.

daha üst bir vizyon olabilir mi... esasen ne yapmak istiyordu...

Çelik Gülersoy’un esasen ne yapmak istediği, daha derin bir kültürel dönüşüm ve toplumsal bilinç oluşturma vizyonuyla ilişkilidir. Gülersoy, sadece tarihi eserleri koruma veya turizmi geliştirme projeleriyle sınırlı bir hedefe sahip değildi; onun asıl amacı, Türkiye’nin kültürel mirasını ulusal kimliğin ve dünya medeniyetinin önemli bir parçası haline getirmekti. Bu çerçevede daha üst bir vizyonu şu şekilde ifade edebiliriz:

1. Tarihsel Bilinci Güçlendirme ve Ulusal Kimliği Canlandırma

Gülersoy’un en temel motivasyonlarından biri, Türkiye'nin geçmişten gelen kültürel ve tarihsel mirasını toplumsal bellekte yeniden canlandırmak, bu bilinci nesilden nesile aktarmaktı. İstanbul gibi şehirlerin tarihi zenginliklerini ortaya çıkararak, ulusal kimliği güçlendirmeyi ve bu kültürel değerlerin sadece turistik bir öğe olarak değil, toplumsal aidiyetin önemli bir parçası olarak benimsenmesini sağlamak istiyordu. Bu şekilde, bireylerin tarihleriyle bağ kurarak, modernleşme sürecinde köklerini unutmamalarını sağlamaya çalıştı. Gülersoy, restorasyon projeleri ve kitaplarıyla tarihle yaşayan bir bağ kurmanın ulusal bir görev olduğunu savunuyordu.

2. Modern Medeniyet ile Tarihi Dengenin Kurulması

Gülersoy, modernleşme sürecinde tarihi eserlerin yok olmaması için bir köprü inşa etmeyi amaçlıyordu. Onun vizyonunda, İstanbul ve Türkiye'nin genelinde modernleşme ile tarihsel mirasın bir arada yaşayabileceği bir model vardı. Özellikle şehir planlaması, restorasyon projeleri ve kültürel etkinliklerle, tarihi mekanların çağdaş yaşamın bir parçası haline getirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu bağlamda, onun projeleri yalnızca fiziksel mekanları onarmak değil, aynı zamanda bu mekanların sosyal, kültürel ve ekonomik hayatın bir parçası olmasını sağlamaktı(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

3. Küresel Kültürel Mirasın Bir Parçası Olma

Gülersoy’un vizyonunun en üst seviyesinde, Türkiye’nin kültürel mirasını dünya sahnesine çıkarma ve bu mirası evrensel bir değer haline getirme hedefi bulunuyordu. İstanbul gibi dünya çapında önemli şehirlerin ve Türkiye’nin tarihsel zenginliklerinin yalnızca ulusal bir değer olarak kalmaması gerektiğine inanıyordu. Çeşitli dillerde yayımladığı kitaplar ve projelerle, Türkiye’nin dünya kültür mirası içindeki yerini sağlamlaştırmayı hedefledi. Örneğin, 1970'lerde başlattığı "İstanbul’u konu alan ünlü yabancı eserler" dizisi, Lamartine, Gautier ve Nerval gibi Batılı yazarların İstanbul’a olan hayranlıklarını dünya kamuoyuna sunarak, Türkiye’nin bu alandaki kültürel itibarını artırmayı amaçladı(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

4. Bir Yaşayan Müze Şehri Yaratma

Gülersoy’un uzun vadeli vizyonu, İstanbul’u ve Türkiye'nin diğer şehirlerini adeta birer "yaşayan müze" haline getirmekti. Bu, sadece tarihi mekanların restore edilmesi anlamına gelmiyordu; aynı zamanda bu mekanların modern yaşamla entegre bir şekilde kullanılması, insanların günlük hayatlarında bu mekanlarda kültürel ve sosyal faaliyetler yapabilmeleri anlamına geliyordu. Böylelikle, şehirde yaşayan insanların ve turistlerin, tarihsel mekanlarla iç içe bir yaşam sürmesi hedefleniyordu. Bu bağlamda, onun projeleri, tarihi yapıları statik birer müze objesi olarak görmekten ziyade, aktif olarak kullanılan mekanlar haline dönüştürmeye yönelikti(ÇELİK GÜLERSOYUN ESERL).

5. Toplumsal ve Kültürel Yeniden İnşa

Gülersoy’un motivasyonu, bireylerin ve toplumun geçmişle olan bağlarını güçlendirerek, toplumsal hafızanın yeniden inşa edilmesini sağlamaktı. Onun restorasyon projeleri, yalnızca fiziksel birer iyileştirme çabası değil, aynı zamanda bir kültürel diriliş projesiydi. Bu sayede insanlar, kendi tarihleri ve kökleriyle daha derin bir bağ kurabilecek, kültürel mirasa sahip çıkabileceklerdi. Bu vizyon, bir tür toplumsal uyanış ve bilinç yaratmayı hedefliyordu.

Sonuç olarak

Gülersoy’un projeleri, ulusal ve küresel ölçekte kültürel mirası koruma ve onu çağdaş hayatla bütünleştirme amacı güden bir misyon taşıyordu. Asıl yapmak istediği, Türkiye’nin tarihsel zenginliklerini geleceğe taşırken, modernleşme sürecinde bu mirası koruyarak, uluslararası toplumda Türkiye’nin kültürel kimliğini güçlendirmekti.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder