18 Aralık 2013 Çarşamba

PİŞMANLIKLARIM

Aşağıdaki alıntıda 2 numarada yer alan benim pişmanlığımdır. (Kızımla daha çok ilgilenebilmeliydim...) Fakat çaresini bulmak da çok zor. İş hayatında ayakta kalabilmek için erdem ilkesinden taviz vermeden, çok çalışmak dışında nasıl bir çözüm bulunabilir?... Çalışmayı da çok seviyorum...

İdealim uğruna kurduğum bilgi bankası dönemi Şubat 1989-Nisan 1994 arasında 5 sene sürdü. Evet, bana çok tecrübe kazandırdı, fakat 2. sene sonunda bu dönemi kapatmalıydım, devam ettirmemeliydim.

1981'den günümüze 300'ü geçkin kaynakça hazırladım. Bunları Eylül 2013'te internette yayınladım. 2008-Haziran 2009 arasında 16 ayda bunları dijitalize etmiştim. Mesela 1997 gibi yani 17 sene önce bunları internette yayınlayabilmeliydim.

Nisan 2012'de evime çekilip kendimi tam zamanlı olarak eserlerime verince anladım ki, insanın geçimi için çalışmak zorunda kalması, kendisinden çok şey alıp götürüyormuş. 

Ekim 2009'da emekli olmuştum. Hesap yapıp mesela 2005 başında yılında iş hayatından ayrılmalıydım. SSK primimi dışarıdan öderdim. Ayda 2000 ihtiyaç x 51 ay: 102.000 TL yapıyor. (Buna 51 ayın SSK prim giderini de eklemek gerekir). Özgürlüğün bedeli...

Demek ki hesap çok önemli bir konu. 

Niçin iş hayatından ayrılmalıydım? Dolu dizgin eser vermek için...

Kitap yazmak zor ve zaman alan bir uğraş. Kenarda yarım kalmış kitap hazırlıklarım var (Tasarruf rehberi; Hayatımızın en önemli ipuçları; Bilginin anahtarı; Beslenme kılavuzu; Kök nedenler; Öneri Sistemleri; Bilgi Yönetimi; Balkanlarda iskanımız; Çelik Gülersoy anılarım; Türkiye'de 1000 yılın 100 olayı; Okuyan Atatürk;İdealistlerimiz; Tuz kitabı; Disleksi kitabı; ÖSS şampiyonları ile röportajlar; Yeni bir hayat; Uluslar liginde Türkiye.vs...). Neticede hiç birisini henüz tamamlayamadım.

Keşke blogların ilk yayına girdiği tarihte (2008 mi bu tarih?) küçük küçük makaleler yazma girişimini başlatsaydım... Ahh... Ah ki ne ahh...



----------------------------------------------------------------------------------------------------

Ölüm Döşeğinde Son Pişmanlıklar

http://dunyalilar.org/son-pismanligin-kitabini-yazdi.html

"Avusturyalı Bronnie Ware, ölmek üzere olan hastaların son haftalarına refakat eden bir hemşire. Ware, ölmek üzere olanların en çok pişman olduğu 5 konuyu ve tecrübelerini bir kitapta derlemiş.

Avusturyalı Bronnie Ware 8 yıl boyunca İngiltere’nin güneydoğusundaki bir kentte, palyatif bakım hemşiresi olarak çalışmış. Yani ölmek üzere olan hastaların son birkaç haftasına refakat etmiş. Ware bir anlamda, birçok insanın hayatının son faslına hangi duygu ve düşüncelerin damgasını vurduğuna uzun yıllar tanık olmuş. Bronnie Ware edindiği bu tecrübeleri, hastaları ile dertleşmelerinden çıkardığı sonuçları, bir kitapta derlemiş.

Hemşire Ware “Inspiration and Chai” adlı blokunda amacının ömrü önünde uzanan diğer insanlara ilham vermek olduğunu paylaşıyor. Şimdilik sadece İngilizce baskısı bulunan kitabın adı “The Top Five Regrets of Dying”.

Ölmek üzere olanların en büyük beş pişmanlığı, sırasıyla şöyle:

1. “Keşke kendi hayatımı yaşama cesaretini gösterebilseydim”
“Hayatının noktalanmak üzere olduğunu anlayan insanın, birçok hayalinin gerçekleşmediğini görmesi kolaylaşıyor. Benim refakat ettiğim, ölmek üzere olan hastaların çoğu, hayallerinin yarısını bile gerçekleştirememişti ve hepsi bunun en büyük sorumlusunun kendisi olduğunun farkında olarak hayata veda etti. Çünkü her biri çeşitli nedenlerden ötürü, kendi istedikleri hayatı yaşayacakları yerde başkalarının onlardan beklediği hayatı yaşamıştı.”

2. “Keşke o kadar çok çalışmasaydım”
“Ölümüne refakat ettiğim bütün erkek hastalarımın pişmanolduğu ortak şey vardı. Hepsi evlatlarının çocukluk dönemini kaçırdıkları ve karısına daha fazla zaman ayıramadığı içinpişmanlık duyuyordu. Gerçi kadınlar da aynı pişmanlığı dile getiriyordu ama çoğu ileri yaşlarda olduğu için, bu kadınların çok azı hayatı boyunca tam mesaili bir işte çalışmıştı. Ama erkekler istisnasız, iş dünyasının tekdüzeliği içinde o kadar çok zaman geçirdiği için pişmandı.”

3. “Keşke duygularımı açıklama cesareti gösterebilseydim”
“İlgilendiğim birçok kişi, hayatı boyunca durup dururken ‘ortamın ahenkini bozmamak’ adına duygularını bastırmış. O nedenle de ortalama bir mutluluk yakalayabilmişler ama hiçbir zaman olmak istedikleri kişi olamamışlardı. Ve bence yakalandıkları birçok hastalığa da işte bu hayata küskünlük ve memnuniyetsizlik sebebiyet vermişti.”

4. ”Keşke arkadaşlarımla daha fazla görüşseydim”
“Hastalarımın büyük bir kısmı, hayatlarının son haftasında sahip oldukları arkadaşlıkların ne kadar değerli olduğunu anladılar. Ama hemen hepsinin hayatı o kadar yoğun bir tempo ile geçmişti ki arkadaşlarını yıllar boyunca ihmal etmiş ve çoğu ile iletişimi kaybetmişlerdi. Ve maalesef birçoğuna, hayatına nokta koymadan önce eski arkadaşlarına ulaşmak ve onları bir kez daha görmek kısmet olmadı. Tecrübelerime dayanarak şunu kesinlikle söyleyebilirim: Ölmek üzere olan her insan, eski arkadaşlarını özlüyor.”

5. “Keşke daha mutlu olmama izin verseydim”
“Birçok insan hayatının son evresinde aslında ‘mutluluk’un kişisel bir tercih olduğunun farkına varıyor. Oysa insanlar hayatları boyunca mutluluğu keşfetmek yerine, eski alışkanlık ve kalıpları devam ettirerek yaşıyor. Değişim korkusu insanları kendi kendilerini aldatmaya kadar götürüyor ve birçok kişi, sürdürdüğü hayattan mutlu olduğuna hem çevresini hem de kendini inandırıyor. Hem de içlerinde bir yerlerde, bütün kalbiyle gülmek ve yeniden hayattan tat almak için büyük bir özlem duymalarına rağmen.”

Derleyen: Başak Demir (Kaynak: Bronnie Ware’ in ‘Inspiration
and Chai’ adlı blogu)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder