(Daha önemli cümleler tarafımızdan kırmızıya boyanmıştır. B.A.)
Kaynak:
Sıradan bir insan ile bir mücahid kahraman arasında önemli
farklar vardır. Mücahid, olumsuz her şeye meydan okurken, sıradan insan, her
şeyi edilgen ve pısırık bir şekilde algılar. İnsan, Allahın lutfettiği güçlerle
donatılmış olarak kahraman bir mücahidin ruh haliyle hareket etmelidir. Bu
seminerler çerçevesinde pek çok şehirde çok sayıda küçük işyeri sahibiyle
konuştuk, görüştük ve dertleştik. Küçük işyerleri ve onların sahibi olan
insanlarla ilgili bazı düşüncelere ve bilgilere sahip oldum. Yaygın kanaatin
aksine, şu görüşe ulaştım ki, işlerini olağanüstü derecede iyi yürüten
iş sahiplerinin başarıları, çok şey bildiklerinden değil, bilmediklerini fark
ederek öğrenmeye açık, her zaman yeni bilgiler öğrenmeye yatkın olmaları
sayesindedir. Öyleyse güzel atasözümüzde ifade edildiği gibi 'Bilmemek
Ayıp Değil, Öğrenmemek Ayıptır.' ilkesine göre öğrenmeye ve bilmediklerimizi
öğrenmeye çalışmalıyız. Öğrenme sürecini kesintisiz ve duraksız bir şekilde
çalıştırmalıyız. Öğrenme, sadece okullarda yapılan bir iş değildir. Öğrenme,
sadece çocukluk ve gençlik çağında yapılan bir iş değildir. Öğrenme, sadece ilkokul birinci sınıfta
başlayan, en son tamamladığınız okulun son sınıfına kadar devam eden ve orada
biten bir iş de değildir.
Öğrenme ve bilgi edinme, insanın bütün hayatı boyunca
kullanacağı ve besleneceği bir gıdadır. Hayatının başlangıcından sonuna kadar
ihmal etmeden bilgi öğrenmelidir. Allah'ın güzel elçisi ne güzel söylemiş:
'Beşikten Mezara Kadar İlim Öğreniniz.'
Karşılaştığım başarısız işyerlerinin
birçoğundaki problem, sahiplerinin finans, pazarlama gibi yönetim konularında
yeterince bilgili olmamaları değil, bildiklerini sandıkları şeyleri savunmaya
büyük bir enerji ve zaman harcamalarıdır. Karşılaştığım başarılı işadamları ise,
maliyeti ne olursa olsun, doğruyu yapma kararlılığı içinde olanlardır.
"Doğruyu yapmak"la kastettiğim, bunun sağlayacağı daha yüksek bir
amaca ulaşmak ufku genişletmektedir. Her iş adamı, etkin bir tutarlılık içinde
olmalı; ahlaki ilkelere bağlı kalmalı ve
evrensel hakikatler peşinde
koşmalıdır. İyi
ve başarılı insanlar, herşeyin daha
iyisini, daha yükseğini ve daha güzelini ve doğrusunu arayan kişiler olmakla
birlikte, olağanüstü tedbirli insanlardır; ayrıntılara ilgi duyar, sabırlı
davranır, yere sağlam basar, sıradan hayatın tatsız gerçeklerinden kopmazlar. Bir
işyerinin isabetli, ilkeli bir şekilde çalıştırılamamasının fazla önemli
olmadığını, sorunların işin her çatlağına sızan hatalardan, telefonla, müşteri
ile satış elemanı arasında, malların yüklendiği limanda ve kasada karşılaşılan
aksamalardan kaynaklandığını bilirler.
Bunun için tanıdığım büyük adamlar, daha yükseklere
tırmanmanın tek yolunun, dikkatlerini her işi meydana getiren, görünüşte
önemsiz, anlamsız ve sıkıcı şeylerde yoğunlaştırmaktan geçtiğini kavrayan bir
sezgiye sahiptir.
"İmkansız bir durumda hayatta kalabilmek için bir hızır
beklemenize gerek yok. Ne yapacağınızı bilin, yeter. Ne yapacağınızı
bilmiyorsanız önce bunu öğrenmeye açık olun.
ABD'de çılgınca bir oranla işyeri açılıp kapanmaktadır. Bu
ülkede her yıl bir milyonun üzerinde insan şu veya bu nedenle iş kuruyor.
İstatistikler, bu insanların en azından yüzde 40'ının ilk yılın sonunda
işlerini bıraktıklarını ortaya koymaktadır. Beş yıl
içinde bunların yüzde 80'inden fazlası kapanmaktadır.
İlk beş yılda ayakta kalmayı başaran
küçük işyerlerinin yüzde 80'inden fazlası da ikinci beş yılda tasfiye
edilmektedir. Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde de durum bundan farklı
değildir.
Niçin bu kadar insan sırf başarısız
olmak için iş hayatına atılıyor?
Ne gibi dersler alıyorlar?
Günümüzde küçük işlerde nasıl başarı
kazanılacağı konusunda bu kadar çok bilgi varken, niçin bu kadar az insan
başarılı oluyor?
Burada söylenecek olanlar, küçük bir iş kurma gücü verecek
olan dört ana fikir etrafında toplanmaktadır :
A) İnsanların küçük işlere atılmalarının, girişimcilikle çok
az ilgisi bulunmaktadır. Aslında, Girişimcilik Miti'ne duyulan bu inanç, bugün küçük işlerdeki başarısızlığın muazzam oranlara varmasının
en önemli faktörüdür.
Eğer düşünceleriniz tutarsızsa
işiniz de düzgün yürümeyecektir.
Eğer siz plansız ve dağınık iseniz işiniz de plansız ve
dağınık olacaktır.
Eğer siz hırslıysanız, çalışanlarınız da her zaman
kendilerinden daha az verip daha çok şey isteyerek açgözlülük yapacaklardır.
Eğer bilgileriniz kısıtlıysa, bu sınırlılık, işinize
yansıyacaktır.
Bunun için işinizi değiştirecekseniz önce kendiniz
değişmelisiniz. Eğer siz değişmeye isteksiz iseniz, işinizden istediğinizi
almanız asla mümkün olmayacaktır.
Yapılması gereken ilk değişiklik,
bir işyerinin gerçekten ne olduğu ve o işyerini çalıştırmanız için nelerin
gerektiği konusundaki fikrinizde odaklanmaktadır.
Çok insanın neden kendi işyerlerinden istediklerini
almadıklarını öğreneceksiniz.
Düzgün biçimde, doğru bir anlayışla ve gerekli araçlarla
küçük iş kuran herkesin önüne sihirli fırsatlar çıkacağını göreceksiniz.
Ben bu durumun akla gelebilecek her türlü işte,
başladıklarında iş hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlar da gerçekleştiğini
binlerce defa gördüm.
GİRİŞİMCİLİK MİTİ
Girişimcinin
Herkül
Binlerce işadamından ilk başta ancak birkaçı gerçek
girişimciydi.
Tükenme noktasındaydı.
Yukarılara tırmanma heyecanı, yükseklik korkusu halini
almıştı.
Kayaların yüzleri, tırmanmaya yardım edeceği yerde yapışıp
kalınacak yerlere dönüşmüştü.
Tükeniş yaygın, yükseliş enderdi.
Yalnızca bir anlık girişimciydiler.
Girişimci bunlara rağmen hayatta kalmayı başarmışsa, söz
konusu olan, artık kimlerin ve niçin iş kurduğu konusunda bir yanlış anlamadan
kaynaklanan bir mitten başka birşey değildir.
Bu ülkede bize tahayyül
edebileceğimizden pahalıya patlayan, kaynakların israf edilmesine, fırsatların
kaçırılmasına ve boşa harcanan hayatlara mal olan bir yanlış anlama
sözkonusudur.
GİRİŞİMCİLİK HEVESİ
Tanıdığım çoğu insan gibiyseniz, başka biri için
çalışıyordunuz.
Teknik işlerle uğraşıyordunuz herhalde.
Bir marangoz, teknisyen veya bir makinisttiniz.
Kitapçı, manikürcü, tasarımcı, kuaför, berber, bilgisayar
programcısı, doktor, tekniker, grafiker, muhasebeci, iç mimar, keresteci veya
satış elemanıydınız.
Herhalde çok iyi bir şekilde çalışıyordunuz.
Ancak bir başkası adına çalışıyordunuz.
Ancak bir gün, nedensiz yere, aniden bir Girişimcilik
hevesine kapıldınız. O günden beri de yaşamınız bir daha eski haline gelmedi.
"Bunu ne adına yapıyorum? Niçin bu herif için
çalışıyorum? Lanet olsun, bu işi en az ben de onun kadar iyi biliyorum. Ben
olmasaydım bu işi kesinlikle yürütemezdi. En aptallar bile iş kurabilir. Bense,
burada doğmuş başkası için çalışıyorum. "
Bu sözleri dinlemeye başladığınız ve onları kalbinize
işlediğiniz an kaderiniz değişmiştir.
Bağımsız olma düşüncesi nereye gitseniz peşinizi
bırakmamaktadır.
Kendi patronunuz olma, kendi işinizi yapma, kendi şarkınızı
söyleme fikri karşı konulmaz bir saplantıya dönüşmüştür.
İçinizde bir kere Girişimcilik
Hevesi doğunca bundan kurtuluş yoktur.
Kurtulamazsınız.
Kendi işinizi kurmak zorundasınızdır.
TEHLİKELİ VARSAYIM
Bu tehlikeli varsayım şudur: Bir işin teknik yanlarından
anlıyorsanız, bu teknik yanların organize edilme işinden de anlarsınız.
Bunun tehlikeli olmasının nedeni doğru bir varsayım
olmamasıdır.
Nitekim, pek çok küçük işyerinin
başarılı olamamasının altında yatan temel neden budur.
Bir işin teknik yanları ile o teknik yanları yürüten iş,
birbirinden tamamen farklı iki şeydir!
Oysa iş kuran teknisyenler bunu görememektedir.
Girişimcilik Hevesine kapılan teknisyenin gözünde, işyeri
bir işletme değil, sadece çalışılmaya gidilen bir yerdir.
Bunun için bir marangoz, elektrikçi veya keresteci
taşeronluk yapabilir.
Berber bir berber dükkanı açar.
Teknik ressam bir teknik çizim atölyesi kurar.
Kuaför güzellik salonu açar.
Mühendis yarı-iletken işine girer.
Müzisyen bir müzik aletleri mağazası açar.
Bunların hepsi, işin teknik yanlarını bildikleri inancından
hareketle, o işi yapan bir işyerini hemen ve başarılı bir biçimde
çalıştırabilecek nitelikte olduklarına da inanırlar.
Oysa bu doğru değildir.
Gerçekte, işlerinin teknik yanlarını bilmeleri, en büyük
aktif değerleri olmak yerine, en zayıf özellikleri haline gelecektir.
Şöyle ki, eğer bir teknisyen işin teknik yanlarının nasıl
yapılacağını bilmiyor olsaydı, bunun nasıl yapılacağını öğrenmek zorunda
kalırdı.
Oysa şimdi, işin yapılmasını öğrenmek yerine, işyerinin
nasıl yürütüleceğini öğrenmeye zorlanacaktır.
Esas trajedi, teknisyen bu Tehlikeli
Varsayım'ın tuzağına düştüğünde, kendisini başka biri adına çalışmanın
kısıtlamalarından kurtaracağını sandığı bu işin, artık onu köleleştirecek olmasında
yatmaktadır.
Çok iyi bildiği bu iş, bir anda, nasıl yapılacağını bildiği,
artı, nasıl yapılacağını hiç bilmediği bir sürü işin toplandığı bir yüke
dönüşecektir.
Böylece girişimcilik hayali
birdenbire o teknisyenin kabusu haline döner.
GİRİŞİMCİ, YÖNETİCİ VE TEKNİSYEN
Problem, iş kuran herkesin, içinde fiilen üç insanı
taşımasıdır: Girişimci, Yönetici ve Teknisyen.
GİRİŞİMCİ
Girişimci kişiliğe sahip bir kişi, çok önemsiz durumları
bile çok önemli fırsatlara çevirir. Girişimciler, içimizdeki vizyon sahibi
kişilerdir. Hayalci. İnsanın bütün faaliyetlerinin arkasındaki enerji.
Geleceğin ateşinin kıvılcımını yakan hayal kurma gücü. Değişimin katalizörü.
Girişimci, asla geçmişte değil, gelecekte yaşar, ender
olarak da günümüze gelir. En mutlu olduğu zamanı, rahat rahat "ya
olursa" ve "olduğu zaman" hayallerini kurabildiği anlardır.
Bilim alanında, girişimci kişilik, parçacık fiziği, saf
matematik ve teorik astronominin en soyut ve en az pragmatik sahalarında
çalışır. İş dünyasında ise Girişimci kişi, yenilikçi, büyük stratejist, yeni
pazarlara nüfuz edip bulmada yeni yöntemlerini yaratıcısı, dünyayı kucaklayan
devdir. Başarılı sanayicileri ve iş adamlarının ve müteşebbislerin hemen hepsi,
bu yapıda insanlardır.
Girişimci bizim yaratıcı kişiliğimizdir. Her zaman
bilinmeyenle ilgilenen, geleceği kurcalayan, ihtimallerden imkan ve fırsatlar
yaratan, ekmeğini taştan çıkaran ve kaosları uyuma çeviren kişidir.
Her güçlü girişimci kişilik, olağanüstü bir denetim ihtiyacı
duyar. Geleceğin hayali dünyasındaymış gibi yaşarken, hayallerinde
yoğunlaşabilmek için günümüzdeki insanlarla olayları kontrol etmeye ihtiyaç
duyar.
Girişimci, değişime ihtiyaç duyduğu göz önüne alındığında,
projelerine katıldığı insanların gözünde büyük bir yıkım yaratır.
Sonuç olarak, kendisiyle başkaları arasındaki mesafenin
hızla büyüdüğünü görür.
Kendisi ne kadar önde olursa, yandaşlarını yanına çekmek
için harcaması gereken çaba o kadar fazlalaşır.
Sonunda girişimci bir dünya görüşü ortaya çıkar. Hem
fırsatların aşırı derecede bol olduğu, hem de ayak sürümekte olan bir dünya
meydana gelir.
Problem, bu engellere takılmadan fırsatların peşinde nasıl
koşulabileceğidir?
Girişimcinin genellikle seçtiği yol, zulme başvurmak, taciz
etmek, suçlamak, pohpohlamak, yağcılık yapmak, feryat koparmak ve sonunda,
hiçbiri işe yaramazsa, projenin yürümesi için gereken her şeyi yapmaya hazır
olmaktır.
Girişimcinin gözünde, çoğu insanın değeri, hayallerinin
önünde duran problemler kadardır.
Devamı
Geri
"Bay Lee Ben (Kredi Görevlisi) ile tanıştırıldığımda, pazara ilk kez ev alıcısı olarak giriyordum. İhtiyaçlarım biraz farklıydı ve bana ön onay mektubumu göndermeden önce birçok sorum vardı , bunun ne anlama geldiği ve nelerin değişebileceği hakkında benimle konuşmak için aradı. Kendisini hemen hemen her saatte e-posta ve kısa mesaj yoluyla bana sundu, çok duyarlı ve bilgiliydi. O da çok açık sözlü, kapanış zamanı ve diğer ayrıntılar açısından beklentilerimin ne olduğunu ona açıkladım. Bu beklentileri karşılayacağını söyledi ama onları aştı. O kadar çabuk kapattım ki emlakçım ve satıcı elbette bu konuda heyecanlandı. Ancak bir alıcı olarak, süreçte kısa ve öz bir şekilde yürümekten memnun oldum. Ön onaydan kapanışa kadar yolculuk o kadar kusursuzdu ve kendimi şanslı sayıyorum çünkü internet hakkında korku hikayeleri duydum. Herhangi bir pazarda kredi arayan herkese bir kredi memuru Ben Lee iletişim e-postası: 247officedept@gmail.com & Whatsapp Numarası: + 1-989-394-3740 öneririm. Her şey elektronik olarak amaca uygun ve güvenli bir şekilde ele alındı :) ”
YanıtlaSil