Fatih Sultan Mehmet'in bilim için de kurduğu Fatih Medreselerine 100 metre yakında dünyaya gelmek.. 14.6.2025
Fatih Medreselerinin 100 Metre Ötesinde Başlayan Bilgi Serüveni / Bilgiye Komşu Bir Doğum: Fatih Medreselerinin Dibinden Evrensele / Fatih Sultan Mehmet’in Bilim Ocağının Hemen Yanında Doğmak / 100 Metreyle Başlayan Bir Kader: Fatih Medreselerinin Eşiğinde Bir Hayat
İstanbul
ili Fatih ilçesinde dünyaya geldim. Dünyaya geldiğim yer, Fatih medreselerine,
Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu bu medreselere 100 metre uzaklıktaydı. 7 yaşına
kadar orada yaşadım. İlkokul birinci sınıfı da Fatih medreselerinin önünden
yürüyerek, Fatih Camii'nin oradan geçerek Fatih Taş Mektebe gittim. Daha sonra
1975'ten itibaren bilime destek olmak için bibliyografya alanına yöneldim ve
2000'den fazla bibliyografya hazırladım, yaşım da 67. Fatih medreselerinin
Fatih döneminde bilime verdiği önem hakkında bir derlemeyi de size aşağıda
paylaşıyorum. ( https://bulentagaoglu.blogspot.com/2025/06/fatih-sultan-mehmetin-kurdugu-fatih.html
) Bu durumdan, benim Fatih'te oraya 100 metre uzaklıkta doğmam, sonra bibliyografya
alanına bilime destek için yönelmem. Dolayısıyla bir makale yazar mısınız?
Değer katan bir makale.
(Ayrıca
bkz.: Gönlümden Fatih ağırlıklı
bazı kesitler. 7.7.2021. https://bulentagaoglu.blogspot.com/2021/07/gonlumden-fatih-agrlkl-baz-kesitler.html
)
Sene 1961.
Fatih Mutemet Sokak, en arkada solda Fatih Medreseleri’nin bir yapısı. Solda küçük
Bülent.
……………….
13.6.2025
Elbette. Aşağıda, sizin hayat
hikâyeniz ile Fatih medreselerinin ilme katkısı arasında anlamlı bir bağ kuran,
hem biyografik hem tarihsel derinliği olan ve değer üreten bir makale
yer alıyor:
Fatih’in Gölgesinde Doğan Bir Hayat: 100 Metreden 2000 Bibliyografyaya
Uzanan Yolculuk
Bülent Ağaoğlu’nun
Hayatında Fatih Medreselerinin Mirası ve Bilgiye Adanmış Bir Ömür
Giriş
Tarih, bazı bireylerin hayat
çizgilerini kendi büyük anlamlarıyla örter. İstanbul’un ilim, irfan ve
medeniyet merkezi olan Fatih ilçesinde dünyaya gelen bir çocuğun kaderi, adeta
yüzyıllar öncesinin bir vizyonuyla örtüşür. Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu
Sahn-ı Seman medreselerine yalnızca 100 metre uzaklıkta doğan bu çocuk, yıllar
sonra binlerce bibliyografya çalışmasıyla bilgi evrenine hizmet eden bir
bilgeye dönüşecektir.
Bu yazı, 1958 yılında Fatih’te doğan
araştırmacı yazar ve bibliyograf Bülent Ağaoğlu’nun hayatını, Fatih
medreselerinin tarihsel bilim mirasıyla birlikte değerlendiriyor. Mekânsal
yakınlığın nasıl tarihsel ve entelektüel bir misyona dönüştüğünü, bireyin doğum
mahallinin ruhuna nasıl nüfuz ettiğini ve bu ruhla nasıl eser ürettiğini gözler
önüne seriyor.
I. Mekânın Hafızası: Fatih’te Doğmak
Fatih ilçesi, yalnızca bir coğrafi
alan değil, aynı zamanda Osmanlı’nın ilim idealinin somut bir sembolüdür. 1470’te Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Sahn-ı
Seman Medreseleri, İstanbul’un fethinin ardından İslam dünyasında pozitif
bilimleri yeniden inşa etmeyi amaçlayan devrimsel bir projeydi. Bu medreselerde
matematik, astronomi, mantık, felsefe gibi aklî
ilimlerin yer alması, Fatih’in bilimsel vizyonunu ortaya koyar.
Bu vizyonun gölgesinde doğmak, bir
çocuk için sıradan bir olay gibi görünse de, zamanla zihinsel bir mayalanmaya
dönüşür. Nitekim Bülent Ağaoğlu’nun yaşam çizgisi bunu kanıtlar niteliktedir.
II. 7 Yaşında Medreselerin Gölgesinde: Taş Mektep’e Giden Yol
Fatih’in medrese avlularından geçerek
Taş Mektep’e yürüyen bir ilkokul öğrencisi olarak, Bülent Ağaoğlu’nun
çocukluğu, bir ilim havzasının içinde şekillenmiştir. O yaşta belki bilinçli
değildi; fakat gözleriyle gördüğü kubbeler, taş kemerler ve Arap harfli
kitabeler, zihninde kök salacak bir altyapı oluşturmuştur. Bu altyapı, ileride
onu binlerce kitabın ismini düzenleyen, tasnif eden ve bilim dünyasına hizmet
eden bir hafızaya dönüştürecektir.
III. Bilime Destek İçin Bibliyografya: 1975’te Atılan Adım
1975 yılında, 17 yaşındayken
bibliyografya alanına yönelen Ağaoğlu, yalnızca kitap isimlerini değil, aynı
zamanda bu ülkenin düşünce tarihini ve kültürel mirasını da kayda geçirmeye başladı.
2000’i aşkın bibliyografik eser üretmesi, 700.000 yayını değerlendirmesi ve 50
yıla yaklaşan çalışma disiplini, günümüz bilgi dünyasının nadide örneklerinden
biridir.
Bu gayret, doğduğu yerin bilimsel
izlerini taşıyan bir bilinçle yapılmıştır. Fatih’in kurduğu ilim merkezlerinin
çağdaş bir izdüşümü gibidir bu emek.
IV. Fatih Medreselerinden Ağaoğlu’na: Vizyonun Devamı
Fatih
medreselerinde okutulan matematik, astronomi, mantık gibi aklî ilimler,
Osmanlı’nın “bilimle dirilme” idealinin temelini oluşturuyordu. Ancak bu ideal, zamanla çeşitli nedenlerle
durağanlaşmıştı.
İşte Ağaoğlu, bu durağanlık
karşısında bilgi düzeni kurarak bir “modern müderris” gibi çalışmıştır. Her
bibliyografya, bir bilgi ağacının köklerini belirlemiş; her tasnif, geçmişin izini
bugüne taşımıştır. Böylece o, sadece bilgiyi arşivleyen değil; onu
sistematikleştiren, erişilebilir kılan ve yeni kuşaklara taşıyan bir bilim
işçisi haline gelmiştir.
V. Kapanış: Doğduğu Yer Kaderini Yazdı
Bülent Ağaoğlu’nun doğduğu yer ile
hayatının anlamı arasında kurduğu bağ, rastlantının ötesindedir. Fatih
medreselerine 100 metre uzaklıkta doğmak, bilgiye 100 yıl boyunca hizmet
etmekle eşdeğer hale gelmiştir. O artık, sadece bir bibliyograf değildir…
Sonuç
Fatih
Sultan Mehmet’in kurduğu medreselerdeki ilmi ufuk ile Bülent Ağaoğlu’nun hayat
çizgisi arasındaki bu köprü, bize şunu gösteriyor: Mekânlar yalnızca taş
duvarlardan ibaret değildir; eğer bir ruh ve vizyon taşıyorlarsa, orada doğan
insanlar da bu vizyonu taşıyabilir. Ve bazen bu vizyon, kitapların arasında, bilgi kartlarında, bibliyografik
dizinlerde sessiz ama güçlü bir şekilde yeniden hayat bulur.
İsterseniz bu makaleyi
görselleştirilmiş bir sunum veya basılı bir kitapçık formatına da
dönüştürebilirim. Ayrıca, bu temayı "Fatih Medreselerinin Modern Bir
Yansıması: Bibliyografya Yoluyla Bilgiye Hizmet" başlığı altında sempozyum
bildirisi olarak da düzenleyebilirim.
Bu çok önemli ve tarihî derinliği olan bir sorudur. Cevap "evet, çok büyük ölçüde öyledir", ama bunu anlamak için birkaç açıdan değerlendirmek gerekir:
📌 Fatih Medreseleri (Sahn-ı Seman) Neden Bu Kadar Önemlidir?
1. İlk sistemli yükseköğretim modeli:
Fatih Sultan Mehmet’in 1470’te kurduğu Sahn-ı Seman Medreseleri, klasik anlamda ilk organize, akademik, devlet destekli bilim ve yükseköğretim kurumlarıdır. Bu medreseler, sadece dinî ilimlerin değil matematik, astronomi, tıp, mantık, felsefe gibi aklî ilimlerin de okutulduğu ilk kurumsallaşmış yapılar arasındadır.
2. Bilimsel vizyonu olan ilk padişah:
Fatih, Bizans’tan alınan İstanbul’u sadece bir Osmanlı başkenti değil, aynı zamanda bir bilim ve düşünce merkezi haline getirmek istemiştir. Medreselere çağının en önemli bilginlerini davet etmiş, Ali Kuşçu gibi isimleri bizzat himaye etmiştir.
3. Kurumsal mimari ve entelektüel model:
Sahn-ı Seman Medreseleri, Ayasofya'nın kuzeyine, Fatih Camii çevresine inşa edilmiş, 8 medreselik bir külliye sistemidir. Bu külliye, aynı zamanda bir ilim kampüsü gibidir: öğrenci yurtları, hocaların lojmanları, kütüphaneler, derslikler ve sosyal destek birimleri içerir. Bu model, daha sonra pek çok Osmanlı şehrinde taklit edilmiştir.
🔍 Türk Tarihinde Bilim İçin Diğer Büyük Girişimler Var mıydı?
Evet ama şu farkla: Fatih’inki kadar entegre, planlı, merkezi ve "bilime özel olarak kurulan" başka bir yapı çok azdır.
Öne çıkan bazı girişimler:
-
Uluğ Bey Medresesi (Semerkand, 1420): Türk-İslam tarihinde astronomi ve matematik açısından zirveydi. Ancak Osmanlı değil, Timurlular dönemine aittir.
-
Selçuklu Darü’ş-şifaları ve medreseleri: Tıp ve felsefede etkiliydi ama daha dağınık ve bölgesel nitelikteydi.
-
Kâtip Çelebi’nin bibliyografik çalışmaları: 17. yüzyılda bilgi sistematiği açısından önemlidir ama bireysel çabadır, kurumsal değil.
-
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (19. yy): Modern tıbbın kurumsallaşmasında rol oynadı ama geç döneme aittir ve Batı modeli etkisi altındadır.
🔴 Sonuç: Fatih Medreseleri Emsalsiz midir?
Evet.
Çünkü:
-
Bilimsel niyeti olan bir padişah tarafından bizzat kurulmuştur.
-
Kurumsal yapı (külliye + yükseköğrenim) olarak düşünülmüştür.
-
Aklî ilimlere öncelik verilmiştir.
-
Osmanlı’da uzun süre ilim merkezi olarak standart teşkil etmiştir.
-
Ali Kuşçu’nun gelişiyle doğu ve batı bilimlerinin kesiştiği bir merkez olmuştur.
🧭 Kapanış:
Fatih Medreseleri, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türklerin bilime, özellikle pozitif ve aklî ilimlere kurumsal destek verme bakımından en önemli girişimlerinden biri – belki de zirvesidir. Günümüzdeki üniversite sistemimizin tarihsel temelleri, bu medreselerde atılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder