“Feraset”
Konulu Derleme
Bülent
Ağaoğlu
İstanbul,
8 Kasım 2015
İçindekiler
SÖZLÜKLERDE
(ﻓﺮﺍﺳﺖ) i. (Ar. firāset)
1. Hemen anlama, çabuk kavrama, zihin uyanıklığı, anlayış, sezgi, iz‘an: Müminin ferâsetinden sakınınız, çünkü o aziz ve celil olan Allah’ın nûru ile bakar (Hadis Terc.). Zelîha, bahsin ağırlığını tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu (Refik H. Karay). Kurban olayım ferâsetine şâir (Târık Buğra).
2. Bir insanın ahlâkını, yeteneğini yüzünden anlama melekesi.
1. Hemen anlama, çabuk kavrama, zihin uyanıklığı, anlayış, sezgi, iz‘an: Müminin ferâsetinden sakınınız, çünkü o aziz ve celil olan Allah’ın nûru ile bakar (Hadis Terc.). Zelîha, bahsin ağırlığını tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu (Refik H. Karay). Kurban olayım ferâsetine şâir (Târık Buğra).
2. Bir insanın ahlâkını, yeteneğini yüzünden anlama melekesi.
sıf. Anlayışlı, çok çabuk kavrayan, sezişi kuvvetli, sezgili, iz‘anlı: Bu kurnaz ve umur görmüş devlet adamı genç ve ferâsetli komşusunun tavsiye,
teklif, hatta tehditlerine muhâtap olmaya can atardı (Sâmiha Ayverdi). Aşk nâmesi ha? –Abla be, çok
ferâsetlisin sen, tam öyle! (Târık Buğra).
sıf. Anlayışsız, anlayış ve seziş yeteneği olmayan, iz‘ansız.
i. Anlayışsızlık, iz‘ansızlık.
-------------,
“Zelîha, bahsin ağırlığını
tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu (Refik H. Karay). “
“ Ferâseti olan kız, öyle adamlarla ne tarik bulup âmîziş etsin (Ahmed Vefik Paşa).”
Anlayış:
Anlama yeteneği, zekâ, ferâset: “Anlayışının bu kadar keskin
olduğunu bilmezdim.”
sıf.
1. Anlama yeteneği kuvvetli olan, zekî, ferâsetli: Bizim evde en anlayışlı halam çıktı idi (Ahmet Râsim).
1. Anlama yeteneği kuvvetli olan, zekî, ferâsetli: Bizim evde en anlayışlı halam çıktı idi (Ahmet Râsim).
Ferâsetinize diyecek yok(Refik H. Karay).
---------,
[ Ahmed b. Kadı-i Manyas, Gülistan tercümesi, 1429]
mecnūn firāset-ile bildi, eytti
mecnūn firāset-ile bildi, eytti
~ Ar firāsa(t) فِراسة [#frs fiˁāla(t) msd.] (göz
veya kavrayışta) uyanık olma= Aram pəraş פְּרַשׁ ayırt
etmek, aymak, kavramak
--------------,
YAYINLAR
Baldık, Ömer: Allah’ın nuruyla bakmak:
Feraset. http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
Danacıoğlu, Esra: Ferasetli Alim, Büyü Ustası, Öncü Kuvvet: Anadolu’da
Birkaç Amerikalı Misyoner (1820-1850). Toplumsal Tarih 120, 76 – 79ss.
İslamoğlu, Mustafa: At gözlüğüyle
değil, at gözüyle bakmak. 21.10.2005. http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_908_36_at-gozluguyle-degil-at-gozuyle-bakmak-.html
Kelime Analizi 95: Ferâset.
Kepekçi, Uğur: Feraset, Allah’ın nuru ile bakmaktır. 29.9.2011.
Kıvanç,
Ümit: Feraset. Birikim (24) 1991, 49 - ss.
Necip, M. İzzet: Sözsüz iletişim (feraset)/ M. İzzet,Necip. 1. bsk.
İstanbul : Bilge Yayıncılık, $c 2003. 146 s. ;
24 cm. Üstün Yetenek Dizisi : 4
Sami,
Kamuran: “Zoraki/Zorunlu Göçün Yarattığı Kentsel, Kültürel ve Mekânsal Bellek
Yıkımı: Van Kenti Toplumsal Ferasetin Neresinde”, Van Kent Sempozyumu
Bildiriler Kitabı (1-3 Ekim 2009),. TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu, Van,
21-34
Sami,
Kamuran: Midyat Yezidi Köylerinde Kırsal Mimarlık: Renkleri Solan Bir Halkın
Kültürel Mirası ve Değişen Toplumsal Feraset. http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=363&RecID=2186
Sami,
Kamuran: Midyat Yezidi köylerinde kırsal mimarlık: Renkleri solan bir halkın
kültürel mirası ve değişen toplumsal feraset. folklor/edebiyat 15 (59) 2009, 211-244
- ss. Notlar: Türkçe ve İng. özet. Bibliyografya MK Yer No: 2000 SA 12 Konu:
Mimarlık - Toplum Bilimleri
Yakup Alarçin : Sahabi Hanımların Feraseti. Semerkand
Yayınları . 116 s.
Kabaklı,
Ahmet: Adalet ve feraset. Türkiye Günlük Siyasi Gazete, 22 (7676), 24 Şubat
1992, 2.13.s. 1. TERÖR, TÜRKİYE. - 2. TERÖR, GÜNEYDOĞU. - 3. TERÖR, PKK.
Müderrisoğlu,
Okan: Anayasa, siyasi mühendislik ve milletin feraseti. Sabah, 27 (9701), 09
Mayıs 2013, 17.s. 1. ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ. - 2. BAŞKANLIK SİSTEMİ.
Özberk,
M. Eyüp: Ashâb-ı Kiramın feraseti. Özlenen Rehber, (128), Kasım 2013, 32-35.ss.
1. SAHABELER.
Bulaç,
Ali: Basiret ve feraset. Zaman, (17513), 02 Eylül 2013, 17.s. 1. SİYASİ
GELİŞMELER, MISIR CUMHURİYETİ. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER, TÜRKİYE-MISIR
CUMHURİYETİ.
Çelik,
Behiç: Bir liderin feraseti ve basireti. Ortadoğu, (14937), 22 Ağustos 2012,
2.s. 1. AK PARTİ. - 2. TERÖR.
Öztürk,
Hasan: Bir yanda kirli konsorsiyum diğer yanda milletin feraseti. Star, 16
(5917), 04 Haziran 2015, 20.s. 1. HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ. - 2. SİYASİ
GELİŞMELER, TÜRKİYE 2010-. - 3. MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ, TÜRKİYE. - 4.
CEMAATLER, TÜRKİYE.
Balcı,
Mesut Emre: Biraz feraset, biraz cesaret. Haber Ajanda / Aylık Siyaset,
Strateji ve Toplum Dergisi, 8 (96), Kasım 2014, 52-53.ss. 1. ORTA DOĞU SORUNU.
Bulut,
Arslan: Feraset ve riyaset. Ortadoğu, 29 (8876), 19 Ocak 1994, 11.s. 1.
TÜRKLER, AZERBAYCAN.
Odabaş,
Nedim: Feraset, basiret. Milli Gazete, 40 (14199), 10 Nisan 2012, 13.s. 1. DIŞ
POLİTİKA, TÜRKİYE. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER, TÜRKİYE.
Danacıoğlu,
Esra: Ferasetli alim, büyü ustası, öncü kuvvet : Anadolu'da birkaç Amerikalı
misyoner (1820-1850). Toplumsal Tarih, 19 (120), Aralık 2003, 76-79.ss.
Kaynakçası vardır. 1. MİSYONERLİK FAALİYETLERİ. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER,
TÜRKİYE-ABD.
Süngü, Yaşar:
Halktaki feraset,muhalefette neden yok. Yeni Şafak, 19 (6635), 08 Mayıs 2013,
7.s. 1. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE.
Hıyanet
ve feraset. Yeni Asya, 23 (8159), 31 Ocak 1993, 1.s. 1. TERÖR, TÜRKİYE.
Özdemir,
Cengiz: İtidal, feraset ama ille de dirayet. Akşam, 18 (6567), 13 Ekim 2014,
1.13.ss. 1. IŞİD. - 2. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE. - 3. PKK TERÖR ÖRGÜTÜ.
Müderrisoğlu,
Okan: Kayıt dışı siyaset milletteki feraset!. Sabah, 27 (9913), 07 Aralık 2013,
23.s. 1. HALKLA İLİŞKİLER, SİYASET. - 2. BASIN ve SİYASET.
Sami,
Kamuran: Midyat Yezidi köylerinde kırsal mimarlık : Renkleri solan bir halkın
kütürel mirası ve değişen toplumsal feraset = Rural architecture in Midyat
Yezidi village(s) : Cultural heritage of a community the color of which tends
to fade away and changing societal perception. Folklor / Edebiyat Üç Aylık
Kültür Dergisi, 15 (59), 2009, 211-224.ss. Kaynakçası vardır. 1. SOSYO KÜLTÜREL
YAPI, MARDİN. - 2. YEZİDİLER.
Taşgetiren,
Ahmet: Mü'min feraseti. Altınoluk Aylık Mecmua, 28 (334), Aralık 2013, 3-5.ss. 1.
İSLAMİYET. - 2. DİNİ HAYAT.
Yaşar,
Ahmet Nafiz: Müminin feraseti. Semerkand, 13 (147), Mart 2011, 11-13.ss. 1.
İSLAM AHLAKI.
Mü'minin
feraseti. Genç Yorum Aylık Aktüel Gençlik Dergisi, 10 (117), Mayıs 2014,
42-45.ss. 1. DİNİ HAYAT.
Güner,
M. Hamdi: Müminin ferasetinden korkulmaz beyler!. Milli Gazete, 42 (15075), 16
Eylül 2014, 14.s. 1. İSLAMİYET.
Dönmez,
Yener: Müslüman feraseti. Yeni Akit, 11 (3770), 14 Kasım 2013, 4.s. 1. AK
PARTİ.
Nar,
Cemal: Nereye gitti ferasetimiz?. Altınoluk Aylık Mecmua, 28 (328), Haziran
2013, 26-27.ss. 1. İSLAMİYET. - 2. İSLAM AHLAKI.
Bal,
İhsan: Terörle randevuda cesaret ve feraset. Habertürk, 4 (1332), 22 Ekim 2012,
18.s. 1. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE. - 2. PKK TERÖR ÖRGÜTÜ.
Çakan,
İsmail L.: Vahiy öncelikli düşünmek, ya da Mü'min feraseti. Altınoluk Aylık
Mecmua, 17 (202), Aralık 2002, 26-27.ss. 1. İSLAM DÜŞÜNCESİ.
Muradoğlu,
Abdullah: Suriye 95 yıl önce ferasetsizliğin kurbanı olmuştu. Yeni Şafak, 17
(5873), 03 Nisan 2011, 8.s. 1. SİYASİ GELİŞMELER, SURİYE.
Tarandı:
FERASET
site:dergipark.ulakbim.gov.tr
ALINTILAR
“İşte; sosyolojinin, siyaset biliminin, istatistiki
araştırmaların, psikolojik tahlillerin, ideolojik ön kabullerin iflas ettiği
noktada burasıdır.
Onların bilimlerinin ve bilgilerinin ölçümleme yapamadığı alanlardır
burası.
Burası ‘derin feraset’ yurdudur.
Yukarıda
sözünü ettiğimiz kavramların kılavuzluk ettiği; dünya, din, millet, devlet,
insan ve çevre tasavvurları uzun bir gelenekte,
nesilden nesle, tevarüs ede ede artık bilinçli bir bilgiden öte, genlere
işlemiş, kodlanmış, ‘damgalanmış bir bilgi’ olarak devrede devrede, her türlü
kesinti çabalarına, yok etme uğraşılarına rağmen bugüne kadar gelmesini
başarabilmiştir.
1
Kasım’da neticeyi tayin eden şuur, öğrenilmiş bir bilginin tezahürü değildir.
Bir
medeniyet akışının tarihe müdahale ettiği andır 1 Kasım.” http://www.aksam.com.tr/yazarlar/huseyin-besli/1-kasima-kimin-eli-dokundu-2/haber-459296
“Bu konu
tamamen olaylara bakış gözü ile alakalıdır. Hadiselerin perde arkasını yani
hikmet cephesini gören bir göze sahip olunmadığı takdirde aldanış ve aldatma
devam edecektir.
Hikmet
gözü dediğimiz hadiselerin aslına ve gerçek yüzüne vakıf olabilme özelliğine
sahip gözler olmadan toplumun huzur ortamına kavuşmasını beklemek beyhude bir
bekleyiştir?
Bu göz
sahibine feraset ehli denir İslam edebiyatında?
Feraset
sahibi insanlar, hadiselere vakıf olur, gerçekleri görür, aldanış ve aldanma
sona erer. Netice olarak da fertten topluma sağlıklı davranışlar yansımaya
başlar.
Bir
hadis?i şeriflerinde Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimiz,
feraset (öngörü, sezgi) hakkında şöyle buyurur; "Müminin ferasetinden
sakınınız; zira o Allah Teâlâ’nın nuru ile bakar. (Suyûtî, el?Câmiu?s?Sağır, 1,
24).
Feraset
konusunda Ayeti kerimede de şöyle buyurulur; "Ey iman edenler! Şayet
Allah’dan ittika ederseniz, o size furkân (hem zahir, hem batında hak olanı
olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur)
verir" (el?Enfâl, 8/29)”. http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,11004890/
“Olayları
dar açıdan değerlendirenlere “At gözlüğüyle bakma!” deriz. Bu deyim o kadar sık
kullanılıyor ki, atların mükemmel bir görüş yeteneği olduğunu bize unutturuyor.
Halbuki atlara takılan “at gözlüğü”, onların bu üstün yeteneğine set çekmek
içindir.
Gerçekten
de, ata gözlerini birbirinden bağımsız kullanabilme kabiliyeti bahşedilmiştir.
Yani atlarda her göz, bağımsız olarak ayrı cisimleri görebilir. Bu durum
atlara, yanlardan, önden ve arkadan görüntü sağlar. Göz merceği kafa yapısının
dışına yerleştirilmiş atın gözlerinin her biri, etrafı 160-170 derecelik açıyla
görür. Dolayısıyla toplam 320-340 dereceyi bulan görüş açısıyla at, insanlara
kıyasla çok daha geniş bir sahayı aynı anda görme imkânına sahip olur.
İşte
atların bu özelliği, Kur’an coğrafyasının önemli bir kavramı olan “feraset”i
izah etmektedir. Normalde derin bakış sahibi olmaya basiret dendiği halde,
Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) hadis-i şeriflerinde “Müminin ferasetinden
sakınınız” diye buyurması elbette boşuna değildir. Feraset kelimesinin kökü
olan feras, at demektir; dolayısıyla feraset, atın üstün görüş gücü anlamını
içinde barındırır.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Olay ve
kişiye yönelik feraset:
Feraset
kavramının atın görüş gücüyle ilişkisini mü’mine uyguladığımızda, bakılmakta
olan şey bir olaysa bu olayın önünü, arkasını (zahirini ve perde arkasındaki
sebeplerini) görebilme anlamı kadar; geçmiş, şimdi ve geleceği aynı anda görüp
değerlendirebilme anlamı da çıkar. Dolayısıyla feraset dendiği zaman, hem
“derinlikli” hem de “kuşatıcı” bir bakışla bakabilme kastedilmiş olur.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Mesela, feraset sahibi biri, herhangi bir
olaya baktığında daha sürecin başlangıcında olayın nasıl bir sonla
neticeleneceğini görüp sezebilir.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Bu
derece feraset sahibi olabilmek için mazi, şimdi ve istikbalin çok derin bir
kavrayışla aynı anda kuşatılabilmesi şarttır. Ayrıca, fıtrat ve tekamül
kanunlarına da çok derin bir şekilde vakıf olmak gerekir.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Feraset
ehli, olaylar kadar kişileri de keskin bir nazarla etüt edebilirler. Kişilere
yönelik feraset, onların yüzlerine, konuşma üsluplarına ve hallerine bakarak
kalpleri hakkında güçlü sezgilere ulaşabilme yeteneğidir. Bu durum ferasetin
aynı maksada hizmet eden üç vasıtasının da (göz, kulak ve kalp) en üst düzeyde
kullanıldığını ifade eder. Eğer bunlardan biri ya da ikisi eksik olsa, mesela
sadece kafa gözüyle bakılsa, bundan feraset çıkmaz; bakılan kişiye yönelik
değerlendirme, sadece onun cismi ve zahirî görünümüyle sınırlı kalır. Bu da
gösterir ki, ferasetin asıl mahalli kalptir. Mü’min ancak “kalp gözü”yle
bakarak, karşısındaki insanın içindeki (kalbindeki) asıl manayı görebilir.
Dolayısıyla, feraset dediğimiz şey, özü itibariyle “kalpten kalbe” gerçekleşen
bir olgudur. Olayların da bir nevi kalbi (ruhu) olduğunu düşünürsek, burada da
yine bir çeşit kalpten kalbe bir kavrayışın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Ne de olsa kâinat(ın olayları) ile insan(ın hareketleri) arasında bir benzerlik
bulunmaktadır.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Modern
anlamda, insanın dış görünüşünden ve bazı kalıp davranışlarından hareketle,
karakter ve ahlak tespitleri yapmayı ilgi alanı haline getirmiş olmakla, batı
literatüründe fizyonomi ilmi olarak adlandırılan yaklaşımın, doğu, bilhassa
İslâm kültüründe feraset - Bir adamın çehresinden ve azasının şekil ve
süretinden tabiat ve ahlak ve istidadını istihraç etmek, keyfiyet ve mahiyeti,2
terimi ile karşılandığı bilinmektedir.” http://www.turkiyatjournal.com/DergiPdfDetay.aspx?ID=815
ferâset
> parasaat “anlayış, düşünce, fehim, ferâset”, gayret. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tdded/article/viewFile/5000132270/5000121120
“Sufilere
göre zahirî ilim, dile ve akla dayalı, tedrisatla ve çalıŞarak öğrenilen
ilimdir. Batınî ilim, kalple öğrenilen, ferasete dayalı, Allah tarafından kulun
kalbine ilham edilen ilimdir.14”.
“Râzî,
Bakara suresinin girişinde bazı surelerin baŞlarında zikredilen harfler gibi
manası kapalı müteşabih ayetlerin bilinip bilinmeyeceğini incelemiş, bu konuda
iki farklı görüşün olduğunu tespitetmiş, onların nakli ve akli delillerini
zikretmiştir. Razi, bu açıklamaları sırasında, ilimleri bir denize benzetip
herkesin ondan akıl, feraset ve kalbî vüsatine göre pay alacağını, bu iŞte en
büyük payın peygamberlere ait olduğunu, sonra derecesine göre alimlerin ve
diğer halkın geldiğini belirtmiŞtir.54 Yarasaların gözlerinin güneŞ ıŞınlarına
bakmaya dayanamayacakları gibi, zayıf akılların da kuvvetli sırları taŞıyamayacağını
belirten Razî, alimlerin akıllarının taŞıyacağı sırları avam halkın taŞıyamayacağını,
aynı Şekilde batın ilmine sahip hikmet elinin anladığı sırları da zahir
alimlerinin anlamaktan aciz kalacaklarını kaydetmiŞtir.55”
“Hikmetin
başı Allah korkusudur"121 buyrulan hadiste, hikmete ulaŞmak, yakini iman
ve takvaya bağlanmıŞtır. Kur’an-ı Hakim’de, takva sahiplerine, özel bir nur
(Hadid 57/28)ve Furkan (Enfal 8/29) yani hakkı batıldan, iyiyi kötüden ayırt
edecek bir nur ve feraset, ilahî yardım, Şüphelerden çıkıŞ ve her türlü
sıkıntılardan kurtuluŞ122 müjdelenmiŞtir. Bu nurla ulaŞılan ilme “Ġlm-i ledün”
denir. Ġlm-i ledün, Allah tarafından kula ilham ve ihsan edilen manevî
ilimdir.” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/daad/article/viewFile/5000077033/5000071071
“Oğuz/tamefnin
girişinde, vak”an1n başladığı sırada Oğuz Han, ferasetli kethüda, büyük devlet
adamı olarak görülür. Gerçekten devletin başında bulunan Oğuz Han, silâh
gücüyle devlet idare etmenin tamamen karşısında olan, her tür- lü maksada
adaletle ulaşmayı devlet yönetiminin temel kanunu sayan bir kişidir. Oğuz Han
Andeliplin (Jğüznamesiînde de adil bir padişah olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eserde Oğuz Hanän nasihatleri, devlet idaresi konusunda verdiği öğütler ve
başka tavsiyeleri adil ve ferasetli olduğunun göstergesidir. Oğuz Han, işin
hakikatiııe kötülük ve kavgayla değil de feraset ve aklıselim ile ulaşmayı
tavsiye eder.
“Kısaca
almayım kılıcı ele
Tatlı
dil ile saldım halkı yola
Bil ki
adalettir onun tek yolu,
Bezeyip
beslemek büyütür ili.
Kimseye
etmedim kast ile cebir,
Cebir
görsem de belki eyledim sabır...
Adilden
başka maksat hakana layık,
Değildir,
siz daha bilin halayık.
Adil bir
sevgili maşük Cihanda,
Ona yok
düşman aşikar nihanda
Ona
sever cihan bütün canı ile,
Zülüme
hiç katılmaz kanı ile.
Kim adil
çalışır yarın ve geç,
Hevestedir
ki gafil olmayacak hiç." (Geldiev, 1995)
Oğuz
Destanı”nda da Oğuz Han”m kişiliğini belirten konulardan bahsedilmiştir. Onun
göstermiş olduğu kahramanlıkların yanında ferasetli ve adaletli uygulamaları
görülmektedir, Oğuz Han”ın yüzü güzel, ahlâkı temiz, gönlü vefalı,sözü cana
yakin, kendisi atıcı, bahaciir, yürekli, ıerbiyeli, Müslüman ve gerçek sözlü
bir alperendir (Eraslan, l995)n Ancak bn özellikler tüm meınin içinde dağınık
olarak. görülür.“ http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tdded/article/viewFile/5000132411/5000121261
“12.
Hadis: ( ) Türkçesi: ‚Allah’ın, insanların değerini ferasetleriyle bilen
kulları vardır.‛58 Heysemî ‚Bezzâr ve Evsat’ta Taberânî rivayet eder; isnâdı
hasendir.‛ demektedir.59 Suyûtî ve Aclûnî’nin senedle ilgili hükümleri de aynı
istikamettedir.60 Zehebî’nin bu haberi niçin münker diye tanımladığını
bilmiyoruz.61 Fakat, İbn Tûlûn’un feraset konulu hadislere dair yaptığı şu
değerlendirme, daha makul görünmektedir: ‚...Hepsi zayıftır. Yine de, uydurma
olduğuna hükmedilemeyecek kadar tutarlı (mütemâsik) olanları da vardır.
Bilhassa Bezzâr, Taberânî ve Tıp’ta Ebû Nuaym’ın Enes’ten merfû olarak rivayet
ettikleri ‘Allah’ın, insanların değerini ferasetleriyle bilen kulları vardır’
hadisi bu niteliktedir.‛62”
“26.
Hadis: Türkçesi: ‚Müminin ferasetinden kendinizi koruyunuz. Çünkü o, Allah’ın
nuruyla bakar. Onlar kalp casusu gibidirler. İnsanların kalbine yavaşça girer,
içerideki gereksiz düşünce ve vesveseleri dışarıya çıkarırlar. Onlarla oturup
kalkarken doğru düşünceli ve ihlâslı olun.‛88” http://www.dergipark.ulakbim.gov.tr/ifd/article/download/5000142800/5000130451
“Akli
Düşüncenin Yapısı Marifet, dirayet, fetanet, fehim, hatır, vehim, hayal, keys,
feraset ve kehanet gibi anlamlara gelen akıl kelimesi5 farklı türev ve
müradifleriyle beraber Kur’ân’da beş yüz civarında ayete konu edilmiştir.6” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kader/article/download/1076000275/1076000284
“İmâm
Zeyd’in, ilim konusuna bakışı da erken dönem olmasına rağmen son derece
orijinaldir ve kendinden önce oluşturulmuş olan ilim ve bilim anlayışından
tamamen farklıdır. İlmin, sırf Allah rızası için yapıldığında insanları makam
olarak çok yüksek ahlâkî ve derûnî mertebelere ulaştıracağını temel düstur
edinen Zeyd b. Ali, ilmi ve ibadeti hayatın esası ve temel gayesi olarak kabul
etmiştir. Nitekim İmâm Zeyd: “On üç sene kendimi Kur’ân’a vakfettim, onu
okudum, inceledim. Allah’tan rızık ve nimet istemenin yolunu ise, ilim ve
ibadet olarak gördüm” demiştir (ss. 21). Zira o, sadece bilim adamlarının sahip
olduğu büyük bir ferasete sahiptir. Çünkü feraset, akıl gücü, deneyimlerin
çokluğu ve duyarlı davranışların kuvvetinden oluşmaktadır (ss. 88).” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kader/article/viewFile/1076000288/1076000297
“Hz.
Peygamber’in eğitimi ve terbiyesi altında yetişip ilk iman eden mükemmel bir şahsiyet
olan Hz. Ali, hem beden ve hem ruhen kamil bir insandır. Hatta dinin kemali
dahi onunladır. O, hem bilge, hem arif, hem sosyal lider, hem zahit, hem asker,
hem hakim, hem hatiptir. Zira o, Kur'an’ı en iyi bilen, en âlim, en zahid, en
abid, vera sahibi, en cesur, en cömert, en fakih, Allah'a en yakın ve mükâfata
en fazla hak kazanan, Allah'ın emir ve nehiylerine en fazla dikkat eden, en
mütevazı, duaları kabul olan, hilm sahibi, olgun, affedici, en akıllı, en
anlayışlı, en yetenekli, feraset sahibi bir insandır.4”. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/sarkiat/article/viewFile/5000109898/5000102223
“
Feraset Bilimi; Bu bilgi dalının amacı, görünüşten (Halk) hareketle huylara
dair çıkarımda bulunmaktır.” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/eruifd/article/download/5000067359/5000062574
“sahih
keşif ya da feraset” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/neuifd/article/viewFile/5000125309/5000115140
“ilmin
verdiği ferasetin,” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/neuifd/article/viewFile/5000125309/5000115140
“Sözlükte
sağ görüşlülük, ariflik, bilgelik, felsefe, feraset sahibi olma gibi anlamlara
gelen hikmet kelimesi ise Kur’an’da farklı bağlamlarda yaklaşık yirmi yerde
geçmektedir.37” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/turkisl/article/download/5000130077/5000119128
Basiret
İrfan
Hikmet
İhlas
“Türk
Dil Kurumu, zekâyı, "İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri
algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet,
zeyreklik, feraset" olarak tanımlamaktadır (TDK, 2010)” http://efdergi.inonu.edu.tr/article/viewFile/5000004115/5000007783
“ferâset
(ileri görüŞlülük)”
“(Sezgilerinin
yardımıyla -ferâset ve basîretle- cevap verme)”
“feraset”ten
yoksun olmaları”
“Keşkül
Dergisi, 34. sayısıyla içtimai hayattan uzak olmadığını bir kez daha gösterdi.
Ve gündemdeki konuları ‘Kendi gök kubbemiz’ ekseninde işlediği yeni sayısında,
ferdin cemiyete hizmet için yaşadığı o gök kubbeden nasıl uzaklaştığımızı
gözler önüne seriyor. İrfandan, ferasetten yoksun
oluşumuzun ve nefsi hastalıklarımızın içtimai bünyelere nasıl tesir
ettiğine vurgu yapan dergi, ecdadımızın cemiyet telakkisi ve millet şuuruna
yeniden erişebilmemiz için kaybettiğimiz o ruhu arıyor.” http://simurg.com.tr/tr-tr/urun/dergi-sureli-yayin/178057/keskul-dergisi-dosya-cemaat-cemiyet-millet-sayi-34.aspx
http://www.islamansiklopedisi.info/
“ansiklopedi içeriğinde” feraset aramasından seçilenler
“çok
ihtiyatlı davranan ferâset sahibi bir kişi,”
“Feraset
İlmi”
“İbn
Kayyim, Hz. Peygamber döneminden itibaren yargılamada ferâsetle hüküm vermenin,
yardımcı ve takdirî delillere itibar etmenin değişik örneklerini vererek
beyyine kavramına getirdiği geniş yorumu temellendirmeye çalışır.”
“kadıların
dirayet ve ferâset sahibi olması”
“bilgi,
kuvvet, ferâset sahibi hâkimin objektif delillere bağlı kalarak yargı faaliyetinde
bulunması gerektiğine,”
“...
hayâ, tevazu, ihlâs, feraset ve üstün zekâ sahibi olarak ...”
“İlk
dönemlerden itibaren müslüman müellifler Resûlullah’ın başarısını onun
peygamberlik misyonuyla, Allah’ın yardımına mazhar olmasıyla izaha çalışırken
Batılı araştırmacılar genellikle şahsî kabiliyet ve becerilerini öne
çıkarmışlardır. Meselâ W. Montgomery Watt’a göre onun yaşadığı bölgedeki
siyasal, sosyal, ekonomik ve dinî şartlar başarısını kolaylaştırmada etkili
olsa da sahip bulunduğu üstün vasıflar olmasaydı bu sonucu elde edemezdi. Bu
vasıfların başında mânevî keşif istidadı -müslümanlara göre vahiy-, devrin
sosyal rahatsızlığının asıl sebeplerini keşfe imkân veren sezgi gücü (ferâset)
gelir.”
“...
doğru sözlü, âdil, ferâset sahibi bir halife olarak ...”
“..
ancak istiğna, ferâset ve tevazu sahibi olanlara ...”
“Sâlikin
hedefleri arasında yer alan mârifet konusunu döneminin yaygın izah
vasıtalarından biri sayılan nur kavramıyla açıklamaya çalışan Vâsıtî’ye göre
ferâset kalpte parıldayan nurun ışığıdır, kalbe yerleşmiş bir mârifettir. Bu
ışık ve mârifet vasıtasıyla gaybın sırları bir gaybdan diğerine nakledilir;
yani insanların içinde bulunan sırlar onların kalplerinden ferâsetsahibinin
kalbine taşınır. Böylece ferâset sahibi kimse eşyayı Allah’ın kendisine
gösterdiği şekilde görür, bu sayede insanların zâhirinde ve kalplerindeki
şeyleri haber verir.”
“Müridin
ferâseti zan olabilir ama âriflerin ferâseti hakikattir (Kuşeyrî, s. 484). Bazı
sûfîlerin tam isabet kaydeden ve hiç şaşmayan bir ferâsete sahip olduğuna
inanılır. Şah b. Şücâ-ı Kirmânî bunlardan biridir (a.g.e., s. 483).”
“Sülemî,
Ebû Osman’ı zühd ve tasavvufun önderi, hali yüce ve ferâseti isabetli bir sûfî
olarak tanıtır ve, “Onun gibisi görülmemiştir” der”
“Bu zeki,
müttaki, kinsiz ve garezsiz, meseleleri ferâsetle değerlendiren,…”
--------------.
Yap:
Google’da
ara:
Feraset
Feraset
ehli
Feraset
sahibi
İslam
ansiklopedisinde madde bulamadım.
Ama
çeşitli maddeler içinde feraset kelimesi geçen satırlardan derleme yaptım. 28
maddede geçiyor.
-----------,
Feraset'in
tam karşılığı "duygusal zeka" olmayabilir. Ama bir yakınlığı
olabilir. Notlarıma ekleyeceğim.
İslam
ansiklopedisi?
Feraset:
eq. Duygusal zeka
Basiret:
vision. Vizyon. Basar: gormek (arapca)
Dirayet:
Fazilet:
feraset derlemesi yaptım. Seni detaya boğmamak için yollamadım.
feraset derlemesi yaptım. Seni detaya boğmamak için yollamadım.
9 sayfa tuttu.
Bölümleri:
Sözlüklerde feraset
Yayınlar
Alıntılar
----------
Feraset kitabı yayınlamanın tam zamanıdır. Keşke birileri
hazırlasa.
Bu kavrama ilişkin bir kitap tespit edemedim.
Kapsamlı makale de bulamadım.
Bilgi sahibi olmak açısından bakabilirsin:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder