11 Mayıs 2020 Pazartesi

“Feraset” Konulu Derleme




“Feraset” Konulu Derleme







Bülent Ağaoğlu















İstanbul, 8 Kasım 2015
İçindekiler























SÖZLÜKLERDE


(ﻓﺮﺍﺳﺖi. (Ar. firāset)
1. Hemen anlama, çabuk kavrama, zihin uyanıklığı, anlayış, sezgi, iz‘an: Müminin ferâsetinden sakınınız, çünkü o aziz ve celil olan Allah’ın nûru ile bakar (Hadis Terc.). Zelîha, bahsin ağırlığını tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu (Refik H. Karay). Kurban olayım ferâsetine şâir (Târık Buğra).
2. Bir insanın ahlâkını, yeteneğini yüzünden anlama melekesi.

sıf. Anlayışlı, çok çabuk kavrayan, sezişi kuvvetli, sezgili, iz‘anlı: Bu kurnaz ve umur görmüş devlet adamı genç ve ferâsetli komşusunun tavsiye, teklif, hatta tehditlerine muhâtap olmaya can atardı (Sâmiha Ayverdi). Aşk nâmesi ha? –Abla be, çok ferâsetlisin sen, tam öyle! (Târık Buğra).

sıf. Anlayışsız, anlayış ve seziş yeteneği olmayan, iz‘ansız.

i. Anlayışsızlık, iz‘ansızlık.

-------------,

Zelîha, bahsin ağırlığını tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu (Refik H. Karay). “
“ Ferâseti olan kız, öyle adamlarla ne tarik bulup âmîziş etsin (Ahmed Vefik Paşa).”
Anlayış:  Anlama yeteneği, zekâ, ferâset: “Anlayışının bu kadar keskin olduğunu bilmezdim.” 
sıf. 
1. Anlama yeteneği kuvvetli olan, zekî, ferâsetli: Bizim evde en anlayışlı halam çıktı idi (Ahmet Râsim). 

Ferâsetinize diyecek yok(Refik H. Karay). 
---------,
[ Ahmed b. Kadı-i Manyas, Gülistan tercümesi, 1429]
mecnūn firāset-ile bildi, eytti
Ar firāsa(t) فِراسة  [#frs fiˁāla(t) msd.] (göz veya kavrayışta) uyanık olma= Aram pəraş פְּרַשׁ ayırt etmek, aymak, kavramak
--------------,

YAYINLAR

Baldık, Ömer: Allah’ın nuruyla bakmak: Feraset. http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
Danacıoğlu, Esra: Ferasetli Alim, Büyü Ustası, Öncü Kuvvet: Anadolu’da Birkaç Amerikalı Misyoner (1820-1850). Toplumsal Tarih 120, 76 – 79ss.

İslamoğlu, Mustafa:  At gözlüğüyle değil, at gözüyle bakmak. 21.10.2005. http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_908_36_at-gozluguyle-degil-at-gozuyle-bakmak-.html

Kelime Analizi 95: Ferâset.

Kepekçi, Uğur: Feraset, Allah’ın nuru ile bakmaktır. 29.9.2011.

Kıvanç, Ümit: Feraset. Birikim (24) 1991, 49 - ss.
Necip, M. İzzet: Sözsüz iletişim (feraset)/ M. İzzet,Necip. 1. bsk. İstanbul : Bilge Yayıncılık, $c 2003. 146 s. ;  24 cm. Üstün Yetenek Dizisi : 4

Sami, Kamuran: “Zoraki/Zorunlu Göçün Yarattığı Kentsel, Kültürel ve Mekânsal Bellek Yıkımı: Van Kenti Toplumsal Ferasetin Neresinde”, Van Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı (1-3 Ekim 2009),. TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu, Van, 21-34
Sami, Kamuran: Midyat Yezidi Köylerinde Kırsal Mimarlık: Renkleri Solan Bir Halkın Kültürel Mirası ve Değişen Toplumsal Feraset. http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=363&RecID=2186
Sami, Kamuran: Midyat Yezidi köylerinde kırsal mimarlık: Renkleri solan bir halkın kültürel mirası ve değişen toplumsal feraset. folklor/edebiyat 15 (59) 2009, 211-244 - ss. Notlar: Türkçe ve İng. özet. Bibliyografya MK Yer No: 2000 SA 12 Konu: Mimarlık - Toplum Bilimleri
Yakup Alarçin : Sahabi Hanımların Feraseti. Semerkand Yayınları  . 116 s.

Kabaklı, Ahmet: Adalet ve feraset. Türkiye Günlük Siyasi Gazete, 22 (7676), 24 Şubat 1992, 2.13.s. 1. TERÖR, TÜRKİYE. - 2. TERÖR, GÜNEYDOĞU. - 3. TERÖR, PKK.
Müderrisoğlu, Okan: Anayasa, siyasi mühendislik ve milletin feraseti. Sabah, 27 (9701), 09 Mayıs 2013, 17.s. 1. ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ. - 2. BAŞKANLIK SİSTEMİ.
Özberk, M. Eyüp: Ashâb-ı Kiramın feraseti. Özlenen Rehber, (128), Kasım 2013, 32-35.ss. 1. SAHABELER.
Bulaç, Ali: Basiret ve feraset. Zaman, (17513), 02 Eylül 2013, 17.s. 1. SİYASİ GELİŞMELER, MISIR CUMHURİYETİ. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER, TÜRKİYE-MISIR CUMHURİYETİ.
Çelik, Behiç: Bir liderin feraseti ve basireti. Ortadoğu, (14937), 22 Ağustos 2012, 2.s. 1. AK PARTİ. - 2. TERÖR.
Öztürk, Hasan: Bir yanda kirli konsorsiyum diğer yanda milletin feraseti. Star, 16 (5917), 04 Haziran 2015, 20.s. 1. HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ. - 2. SİYASİ GELİŞMELER, TÜRKİYE 2010-. - 3. MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ, TÜRKİYE. - 4. CEMAATLER, TÜRKİYE.
Balcı, Mesut Emre: Biraz feraset, biraz cesaret. Haber Ajanda / Aylık Siyaset, Strateji ve Toplum Dergisi, 8 (96), Kasım 2014, 52-53.ss. 1. ORTA DOĞU SORUNU.
Bulut, Arslan: Feraset ve riyaset. Ortadoğu, 29 (8876), 19 Ocak 1994, 11.s. 1. TÜRKLER, AZERBAYCAN.
Odabaş, Nedim: Feraset, basiret. Milli Gazete, 40 (14199), 10 Nisan 2012, 13.s. 1. DIŞ POLİTİKA, TÜRKİYE. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER, TÜRKİYE.
Danacıoğlu, Esra: Ferasetli alim, büyü ustası, öncü kuvvet : Anadolu'da birkaç Amerikalı misyoner (1820-1850). Toplumsal Tarih, 19 (120), Aralık 2003, 76-79.ss. Kaynakçası vardır. 1. MİSYONERLİK FAALİYETLERİ. - 2. ULUSLARARASI İLİŞKİLER, TÜRKİYE-ABD.
Süngü, Yaşar: Halktaki feraset,muhalefette neden yok. Yeni Şafak, 19 (6635), 08 Mayıs 2013, 7.s. 1. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE.
Hıyanet ve feraset. Yeni Asya, 23 (8159), 31 Ocak 1993, 1.s. 1. TERÖR, TÜRKİYE.
Özdemir, Cengiz: İtidal, feraset ama ille de dirayet. Akşam, 18 (6567), 13 Ekim 2014, 1.13.ss. 1. IŞİD. - 2. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE. - 3. PKK TERÖR ÖRGÜTÜ.
Müderrisoğlu, Okan: Kayıt dışı siyaset milletteki feraset!. Sabah, 27 (9913), 07 Aralık 2013, 23.s. 1. HALKLA İLİŞKİLER, SİYASET. - 2. BASIN ve SİYASET.
Sami, Kamuran: Midyat Yezidi köylerinde kırsal mimarlık : Renkleri solan bir halkın kütürel mirası ve değişen toplumsal feraset = Rural architecture in Midyat Yezidi village(s) : Cultural heritage of a community the color of which tends to fade away and changing societal perception. Folklor / Edebiyat Üç Aylık Kültür Dergisi, 15 (59), 2009, 211-224.ss. Kaynakçası vardır. 1. SOSYO KÜLTÜREL YAPI, MARDİN. - 2. YEZİDİLER.
Taşgetiren, Ahmet: Mü'min feraseti. Altınoluk Aylık Mecmua, 28 (334), Aralık 2013, 3-5.ss. 1. İSLAMİYET. - 2. DİNİ HAYAT.
Yaşar, Ahmet Nafiz: Müminin feraseti. Semerkand, 13 (147), Mart 2011, 11-13.ss. 1. İSLAM AHLAKI.
Mü'minin feraseti. Genç Yorum Aylık Aktüel Gençlik Dergisi, 10 (117), Mayıs 2014, 42-45.ss. 1. DİNİ HAYAT.
Güner, M. Hamdi: Müminin ferasetinden korkulmaz beyler!. Milli Gazete, 42 (15075), 16 Eylül 2014, 14.s. 1. İSLAMİYET.
Dönmez, Yener: Müslüman feraseti. Yeni Akit, 11 (3770), 14 Kasım 2013, 4.s. 1. AK PARTİ.
Nar, Cemal: Nereye gitti ferasetimiz?. Altınoluk Aylık Mecmua, 28 (328), Haziran 2013, 26-27.ss. 1. İSLAMİYET. - 2. İSLAM AHLAKI.
Bal, İhsan: Terörle randevuda cesaret ve feraset. Habertürk, 4 (1332), 22 Ekim 2012, 18.s. 1. TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE. - 2. PKK TERÖR ÖRGÜTÜ.
Çakan, İsmail L.: Vahiy öncelikli düşünmek, ya da Mü'min feraseti. Altınoluk Aylık Mecmua, 17 (202), Aralık 2002, 26-27.ss. 1. İSLAM DÜŞÜNCESİ.
Muradoğlu, Abdullah: Suriye 95 yıl önce ferasetsizliğin kurbanı olmuştu. Yeni Şafak, 17 (5873), 03 Nisan 2011, 8.s. 1. SİYASİ GELİŞMELER, SURİYE.
Tarandı:
FERASET site:dergipark.ulakbim.gov.tr

ALINTILAR

İşte; sosyolojinin, siyaset biliminin, istatistiki araştırmaların, psikolojik tahlillerin, ideolojik ön kabullerin iflas ettiği noktada burasıdır.
Onların bilimlerinin ve bilgilerinin ölçümleme yapamadığı alanlardır burası.
Burası ‘derin feraset’ yurdudur.
Yukarıda sözünü ettiğimiz kavramların kılavuzluk ettiği; dünya, din, millet, devlet, insan ve çevre tasavvurları uzun bir gelenekte, nesilden nesle, tevarüs ede ede artık bilinçli bir bilgiden öte, genlere işlemiş, kodlanmış, ‘damgalanmış bir bilgi’ olarak devrede devrede, her türlü kesinti çabalarına, yok etme uğraşılarına rağmen bugüne kadar gelmesini başarabilmiştir.
1 Kasım’da neticeyi tayin eden şuur, öğrenilmiş bir bilginin tezahürü değildir.
Bir medeniyet akışının tarihe müdahale ettiği andır 1 Kasım.”  http://www.aksam.com.tr/yazarlar/huseyin-besli/1-kasima-kimin-eli-dokundu-2/haber-459296

“Bu konu tamamen olaylara bakış gözü ile alakalıdır. Hadiselerin perde arkasını yani hikmet cephesini gören bir göze sahip olunmadığı takdirde aldanış ve aldatma devam edecektir.
Hikmet gözü dediğimiz hadiselerin aslına ve gerçek yüzüne vakıf olabilme özelliğine sahip gözler olmadan toplumun huzur ortamına kavuşmasını beklemek beyhude bir bekleyiştir?
Bu göz sahibine feraset ehli denir İslam edebiyatında?
Feraset sahibi insanlar, hadiselere vakıf olur, gerçekleri görür, aldanış ve aldanma sona erer. Netice olarak da fertten topluma sağlıklı davranışlar yansımaya başlar.
Bir hadis?i şeriflerinde Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimiz, feraset (öngörü, sezgi) hakkında şöyle buyurur; "Müminin ferasetinden sakınınız; zira o Allah Teâlâ’nın nuru ile bakar. (Suyûtî, el?Câmiu?s?Sağır, 1, 24).
Feraset konusunda Ayeti kerimede de şöyle buyurulur; "Ey iman edenler! Şayet Allah’dan ittika ederseniz, o size furkân (hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur) verir" (el?Enfâl, 8/29)”.  http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,11004890/

“Olayları dar açıdan değerlendirenlere “At gözlüğüyle bakma!” deriz. Bu deyim o kadar sık kullanılıyor ki, atların mükemmel bir görüş yeteneği olduğunu bize unutturuyor. Halbuki atlara takılan “at gözlüğü”, onların bu üstün yeteneğine set çekmek içindir.
Gerçekten de, ata gözlerini birbirinden bağımsız kullanabilme kabiliyeti bahşedilmiştir. Yani atlarda her göz, bağımsız olarak ayrı cisimleri görebilir. Bu durum atlara, yanlardan, önden ve arkadan görüntü sağlar. Göz merceği kafa yapısının dışına yerleştirilmiş atın gözlerinin her biri, etrafı 160-170 derecelik açıyla görür. Dolayısıyla toplam 320-340 dereceyi bulan görüş açısıyla at, insanlara kıyasla çok daha geniş bir sahayı aynı anda görme imkânına sahip olur.
İşte atların bu özelliği, Kur’an coğrafyasının önemli bir kavramı olan “feraset”i izah etmektedir. Normalde derin bakış sahibi olmaya basiret dendiği halde, Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) hadis-i şeriflerinde “Müminin ferasetinden sakınınız” diye buyurması elbette boşuna değildir. Feraset kelimesinin kökü olan feras, at demektir; dolayısıyla feraset, atın üstün görüş gücü anlamını içinde barındırır.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Olay ve kişiye yönelik feraset:
Feraset kavramının atın görüş gücüyle ilişkisini mü’mine uyguladığımızda, bakılmakta olan şey bir olaysa bu olayın önünü, arkasını (zahirini ve perde arkasındaki sebeplerini) görebilme anlamı kadar; geçmiş, şimdi ve geleceği aynı anda görüp değerlendirebilme anlamı da çıkar. Dolayısıyla feraset dendiği zaman, hem “derinlikli” hem de “kuşatıcı” bir bakışla bakabilme kastedilmiş olur.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
 “Mesela, feraset sahibi biri, herhangi bir olaya baktığında daha sürecin başlangıcında olayın nasıl bir sonla neticeleneceğini görüp sezebilir.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Bu derece feraset sahibi olabilmek için mazi, şimdi ve istikbalin çok derin bir kavrayışla aynı anda kuşatılabilmesi şarttır. Ayrıca, fıtrat ve tekamül kanunlarına da çok derin bir şekilde vakıf olmak gerekir.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html
“Feraset ehli, olaylar kadar kişileri de keskin bir nazarla etüt edebilirler. Kişilere yönelik feraset, onların yüzlerine, konuşma üsluplarına ve hallerine bakarak kalpleri hakkında güçlü sezgilere ulaşabilme yeteneğidir. Bu durum ferasetin aynı maksada hizmet eden üç vasıtasının da (göz, kulak ve kalp) en üst düzeyde kullanıldığını ifade eder. Eğer bunlardan biri ya da ikisi eksik olsa, mesela sadece kafa gözüyle bakılsa, bundan feraset çıkmaz; bakılan kişiye yönelik değerlendirme, sadece onun cismi ve zahirî görünümüyle sınırlı kalır. Bu da gösterir ki, ferasetin asıl mahalli kalptir. Mü’min ancak “kalp gözü”yle bakarak, karşısındaki insanın içindeki (kalbindeki) asıl manayı görebilir. Dolayısıyla, feraset dediğimiz şey, özü itibariyle “kalpten kalbe” gerçekleşen bir olgudur. Olayların da bir nevi kalbi (ruhu) olduğunu düşünürsek, burada da yine bir çeşit kalpten kalbe bir kavrayışın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Ne de olsa kâinat(ın olayları) ile insan(ın hareketleri) arasında bir benzerlik bulunmaktadır.” http://www.moraldunyasi.com/1469-14-28-allahin_nuruyla_bakmak_feraset.html

“Modern anlamda, insanın dış görünüşünden ve bazı kalıp davranışlarından hareketle, karakter ve ahlak tespitleri yapmayı ilgi alanı haline getirmiş olmakla, batı literatüründe fizyonomi ilmi olarak adlandırılan yaklaşımın, doğu, bilhassa İslâm kültüründe feraset - Bir adamın çehresinden ve azasının şekil ve süretinden tabiat ve ahlak ve istidadını istihraç etmek, keyfiyet ve mahiyeti,2 terimi ile karşılandığı bilinmektedir.”  http://www.turkiyatjournal.com/DergiPdfDetay.aspx?ID=815

ferâset > parasaat “anlayış, düşünce, fehim, ferâset”, gayret. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tdded/article/viewFile/5000132270/5000121120

“Sufilere göre zahirî ilim, dile ve akla dayalı, tedrisatla ve çalıŞarak öğrenilen ilimdir. Batınî ilim, kalple öğrenilen, ferasete dayalı, Allah tarafından kulun kalbine ilham edilen ilimdir.14”.
“Râzî, Bakara suresinin girişinde bazı surelerin baŞlarında zikredilen harfler gibi manası kapalı müteşabih ayetlerin bilinip bilinmeyeceğini incelemiş, bu konuda iki farklı görüşün olduğunu tespitetmiş, onların nakli ve akli delillerini zikretmiştir. Razi, bu açıklamaları sırasında, ilimleri bir denize benzetip herkesin ondan akıl, feraset ve kalbî vüsatine göre pay alacağını, bu iŞte en büyük payın peygamberlere ait olduğunu, sonra derecesine göre alimlerin ve diğer halkın geldiğini belirtmiŞtir.54 Yarasaların gözlerinin güneŞ ıŞınlarına bakmaya dayanamayacakları gibi, zayıf akılların da kuvvetli sırları taŞıyamayacağını belirten Razî, alimlerin akıllarının taŞıyacağı sırları avam halkın taŞıyamayacağını, aynı Şekilde batın ilmine sahip hikmet elinin anladığı sırları da zahir alimlerinin anlamaktan aciz kalacaklarını kaydetmiŞtir.55”
“Hikmetin başı Allah korkusudur"121 buyrulan hadiste, hikmete ulaŞmak, yakini iman ve takvaya bağlanmıŞtır. Kur’an-ı Hakim’de, takva sahiplerine, özel bir nur (Hadid 57/28)ve Furkan (Enfal 8/29) yani hakkı batıldan, iyiyi kötüden ayırt edecek bir nur ve feraset, ilahî yardım, Şüphelerden çıkıŞ ve her türlü sıkıntılardan kurtuluŞ122 müjdelenmiŞtir. Bu nurla ulaŞılan ilme “Ġlm-i ledün” denir. Ġlm-i ledün, Allah tarafından kula ilham ve ihsan edilen manevî ilimdir.” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/daad/article/viewFile/5000077033/5000071071
“Oğuz/tamefnin girişinde, vak”an1n başladığı sırada Oğuz Han, ferasetli kethüda, büyük devlet adamı olarak görülür. Gerçekten devletin başında bulunan Oğuz Han, silâh gücüyle devlet idare etmenin tamamen karşısında olan, her tür- lü maksada adaletle ulaşmayı devlet yönetiminin temel kanunu sayan bir kişidir. Oğuz Han Andeliplin (Jğüznamesiînde de adil bir padişah olarak karşımıza çıkmaktadır. Eserde Oğuz Hanän nasihatleri, devlet idaresi konusunda verdiği öğütler ve başka tavsiyeleri adil ve ferasetli olduğunun göstergesidir. Oğuz Han, işin hakikatiııe kötülük ve kavgayla değil de feraset ve aklıselim ile ulaşmayı tavsiye eder.
“Kısaca almayım kılıcı ele
Tatlı dil ile saldım halkı yola
Bil ki adalettir onun tek yolu,
Bezeyip beslemek büyütür ili.
Kimseye etmedim kast ile cebir,
Cebir görsem de belki eyledim sabır...
Adilden başka maksat hakana layık,
Değildir, siz daha bilin halayık.
Adil bir sevgili maşük Cihanda,
Ona yok düşman aşikar nihanda
Ona sever cihan bütün canı ile,
Zülüme hiç katılmaz kanı ile.
Kim adil çalışır yarın ve geç,
Hevestedir ki gafil olmayacak hiç." (Geldiev, 1995)
Oğuz Destanı”nda da Oğuz Han”m kişiliğini belirten konulardan bahsedilmiştir. Onun göstermiş olduğu kahramanlıkların yanında ferasetli ve adaletli uygulamaları görülmektedir, Oğuz Han”ın yüzü güzel, ahlâkı temiz, gönlü vefalı,sözü cana yakin, kendisi atıcı, bahaciir, yürekli, ıerbiyeli, Müslüman ve gerçek sözlü bir alperendir (Eraslan, l995)n Ancak bn özellikler tüm meınin içinde dağınık olarak. görülür.“ http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tdded/article/viewFile/5000132411/5000121261 

“12. Hadis: ( ) Türkçesi: ‚Allah’ın, insanların değerini ferasetleriyle bilen kulları vardır.‛58 Heysemî ‚Bezzâr ve Evsat’ta Taberânî rivayet eder; isnâdı hasendir.‛ demektedir.59 Suyûtî ve Aclûnî’nin senedle ilgili hükümleri de aynı istikamettedir.60 Zehebî’nin bu haberi niçin münker diye tanımladığını bilmiyoruz.61 Fakat, İbn Tûlûn’un feraset konulu hadislere dair yaptığı şu değerlendirme, daha makul görünmektedir: ‚...Hepsi zayıftır. Yine de, uydurma olduğuna hükmedilemeyecek kadar tutarlı (mütemâsik) olanları da vardır. Bilhassa Bezzâr, Taberânî ve Tıp’ta Ebû Nuaym’ın Enes’ten merfû olarak rivayet ettikleri ‘Allah’ın, insanların değerini ferasetleriyle bilen kulları vardır’ hadisi bu niteliktedir.‛62”
“26. Hadis: Türkçesi: ‚Müminin ferasetinden kendinizi koruyunuz. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar. Onlar kalp casusu gibidirler. İnsanların kalbine yavaşça girer, içerideki gereksiz düşünce ve vesveseleri dışarıya çıkarırlar. Onlarla oturup kalkarken doğru düşünceli ve ihlâslı olun.‛88” http://www.dergipark.ulakbim.gov.tr/ifd/article/download/5000142800/5000130451

“Akli Düşüncenin Yapısı Marifet, dirayet, fetanet, fehim, hatır, vehim, hayal, keys, feraset ve kehanet gibi anlamlara gelen akıl kelimesi5 farklı türev ve müradifleriyle beraber Kur’ân’da beş yüz civarında ayete konu edilmiştir.6” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kader/article/download/1076000275/1076000284

“İmâm Zeyd’in, ilim konusuna bakışı da erken dönem olmasına rağmen son derece orijinaldir ve kendinden önce oluşturulmuş olan ilim ve bilim anlayışından tamamen farklıdır. İlmin, sırf Allah rızası için yapıldığında insanları makam olarak çok yüksek ahlâkî ve derûnî mertebelere ulaştıracağını temel düstur edinen Zeyd b. Ali, ilmi ve ibadeti hayatın esası ve temel gayesi olarak kabul etmiştir. Nitekim İmâm Zeyd: “On üç sene kendimi Kur’ân’a vakfettim, onu okudum, inceledim. Allah’tan rızık ve nimet istemenin yolunu ise, ilim ve ibadet olarak gördüm” demiştir (ss. 21). Zira o, sadece bilim adamlarının sahip olduğu büyük bir ferasete sahiptir. Çünkü feraset, akıl gücü, deneyimlerin çokluğu ve duyarlı davranışların kuvvetinden oluşmaktadır (ss. 88).” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kader/article/viewFile/1076000288/1076000297

“Hz. Peygamber’in eğitimi ve terbiyesi altında yetişip ilk iman eden mükemmel bir şahsiyet olan Hz. Ali, hem beden ve hem ruhen kamil bir insandır. Hatta dinin kemali dahi onunladır. O, hem bilge, hem arif, hem sosyal lider, hem zahit, hem asker, hem hakim, hem hatiptir. Zira o, Kur'an’ı en iyi bilen, en âlim, en zahid, en abid, vera sahibi, en cesur, en cömert, en fakih, Allah'a en yakın ve mükâfata en fazla hak kazanan, Allah'ın emir ve nehiylerine en fazla dikkat eden, en mütevazı, duaları kabul olan, hilm sahibi, olgun, affedici, en akıllı, en anlayışlı, en yetenekli, feraset sahibi bir insandır.4”. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/sarkiat/article/viewFile/5000109898/5000102223

“ Feraset Bilimi; Bu bilgi dalının amacı, görünüşten (Halk) hareketle huylara dair çıkarımda bulunmaktır.” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/eruifd/article/download/5000067359/5000062574



“Sözlükte sağ görüşlülük, ariflik, bilgelik, felsefe, feraset sahibi olma gibi anlamlara gelen hikmet kelimesi ise Kur’an’da farklı bağlamlarda yaklaşık yirmi yerde geçmektedir.37” http://dergipark.ulakbim.gov.tr/turkisl/article/download/5000130077/5000119128
Basiret
İrfan
Hikmet
İhlas
“Türk Dil Kurumu, zekâyı, "İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset" olarak tanımlamaktadır (TDK, 2010)” http://efdergi.inonu.edu.tr/article/viewFile/5000004115/5000007783

“ferâset (ileri görüŞlülük)”
“(Sezgilerinin yardımıyla -ferâset ve basîretle- cevap verme)”
“feraset”ten yoksun olmaları”
“Keşkül Dergisi, 34. sayısıyla içtimai hayattan uzak olmadığını bir kez daha gösterdi. Ve gündemdeki konuları ‘Kendi gök kubbemiz’ ekseninde işlediği yeni sayısında, ferdin cemiyete hizmet için yaşadığı o gök kubbeden nasıl uzaklaştığımızı gözler önüne seriyor. İrfandan, ferasetten yoksun oluşumuzun ve nefsi hastalıklarımızın içtimai bünyelere nasıl tesir ettiğine vurgu yapan dergi, ecdadımızın cemiyet telakkisi ve millet şuuruna yeniden erişebilmemiz için kaybettiğimiz o ruhu arıyor.” http://simurg.com.tr/tr-tr/urun/dergi-sureli-yayin/178057/keskul-dergisi-dosya-cemaat-cemiyet-millet-sayi-34.aspx

http://www.islamansiklopedisi.info/ “ansiklopedi içeriğinde” feraset aramasından seçilenler
“çok ihtiyatlı davranan ferâset sahibi bir kişi,”
“Feraset İlmi”
“İbn Kayyim, Hz. Peygamber döneminden itibaren yargılamada ferâsetle hüküm vermenin, yardımcı ve takdirî delillere itibar etmenin değişik örneklerini vererek beyyine kavramına getirdiği geniş yorumu temellendirmeye çalışır.”
“kadıların dirayet ve ferâset sahibi olması”
“bilgi, kuvvet, ferâset sahibi hâkimin objektif delillere bağlı kalarak yargı faaliyetinde bulunması gerektiğine,”
“... hayâ, tevazu, ihlâs, feraset ve üstün zekâ sahibi olarak ...”
“İlk dönemlerden itibaren müslüman müellifler Resûlullah’ın başarısını onun peygamberlik misyonuyla, Allah’ın yardımına mazhar olmasıyla izaha çalışırken Batılı araştırmacılar genellikle şahsî kabiliyet ve becerilerini öne çıkarmışlardır. Meselâ W. Montgomery Watt’a göre onun yaşadığı bölgedeki siyasal, sosyal, ekonomik ve dinî şartlar başarısını kolaylaştırmada etkili olsa da sahip bulunduğu üstün vasıflar olmasaydı bu sonucu elde edemezdi. Bu vasıfların başında mânevî keşif istidadı -müslümanlara göre vahiy-, devrin sosyal rahatsızlığının asıl sebeplerini keşfe imkân veren sezgi gücü (ferâset) gelir.”
“... doğru sözlü, âdil, ferâset sahibi bir halife olarak ...”
“.. ancak istiğna, ferâset ve tevazu sahibi olanlara ...”
“Sâlikin hedefleri arasında yer alan mârifet konusunu döneminin yaygın izah vasıtalarından biri sayılan nur kavramıyla açıklamaya çalışan Vâsıtî’ye göre ferâset kalpte parıldayan nurun ışığıdır, kalbe yerleşmiş bir mârifettir. Bu ışık ve mârifet vasıtasıyla gaybın sırları bir gaybdan diğerine nakledilir; yani insanların içinde bulunan sırlar onların kalplerinden ferâsetsahibinin kalbine taşınır. Böylece ferâset sahibi kimse eşyayı Allah’ın kendisine gösterdiği şekilde görür, bu sayede insanların zâhirinde ve kalplerindeki şeyleri haber verir.”
“Müridin ferâseti zan olabilir ama âriflerin ferâseti hakikattir (Kuşeyrî, s. 484). Bazı sûfîlerin tam isabet kaydeden ve hiç şaşmayan bir ferâsete sahip olduğuna inanılır. Şah b. Şücâ-ı Kirmânî bunlardan biridir (a.g.e., s. 483).”
“Sülemî, Ebû Osman’ı zühd ve tasavvufun önderi, hali yüce ve ferâseti isabetli bir sûfî olarak tanıtır ve, “Onun gibisi görülmemiştir” der”
“Bu zeki, müttaki, kinsiz ve garezsiz, meseleleri ferâsetle değerlendiren,…”

--------------.
Yap:
Google’da ara:
Feraset
Feraset ehli
Feraset sahibi
İslam ansiklopedisinde madde bulamadım.
Ama çeşitli maddeler içinde feraset kelimesi geçen satırlardan derleme yaptım. 28 maddede geçiyor.
-----------,
Feraset'in tam karşılığı "duygusal zeka" olmayabilir. Ama bir yakınlığı olabilir. Notlarıma ekleyeceğim.
İslam ansiklopedisi?
Feraset: eq. Duygusal zeka
Basiret: vision. Vizyon. Basar: gormek (arapca)
Dirayet: 
Fazilet:
feraset derlemesi yaptım. Seni detaya boğmamak için yollamadım.
9 sayfa tuttu.
Bölümleri:
Sözlüklerde feraset
Yayınlar
Alıntılar
----------
Feraset kitabı yayınlamanın tam zamanıdır. Keşke birileri hazırlasa.
Bu kavrama ilişkin bir kitap tespit edemedim.
Kapsamlı makale de bulamadım.
Bilgi sahibi olmak açısından bakabilirsin:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder