11 Mayıs 2020 Pazartesi

“GLOKOM (GÖZ TANSİYONU)”, ”GÖZ SİNİRLERİNDE İNCELME” VE ALZHEİMER İLİŞKİSİ KONULU ALINTILAR








“GLOKOM (GÖZ TANSİYONU)”, ”GÖZ SİNİRLERİNDE İNCELME” VE ALZHEİMER İLİŞKİSİ KONULU ALINTILAR








Derleyen: Bülent Ağaoğlu





19.07.2019






Glokom var mı, yok mu?
Sinirler neden azalmış?
1
“GÖZ TANSİYONUNU TETİKLEYEN SEBEPLER
Hastalığın ortaya çıkış sebebi genellikle yapısaldır. Az sayıda vakada kortizon kullanımı, diyabet, travma vb. sebeplerle de glokom ortaya çıkabilir. Genelde 60 yaş üzeri hastalığıdır ama her yaşta ortaya çıkabilir. Yeni doğan bebekte ortaya çıktığında göz basıncı artmaz çünkü gözün elastikiyeti yüksektir bu yüzden göz genişler ve büyüyüp incelir. 40 yaş üzerinde görülme sıklığı ortalama yüzde 2, 60 yaş üzeri yüzde 10'dur. Ailede glokom olması hastalığın ortaya çıkma riskini 8 kat artırır.
GLOKOM NASIL ORTAYA ÇIKAR?
Glokom hastalığı yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Göze az kan gelmesine bağlı olarak beslenme bozukluğu başlar ve sinir lifleri dış kısımdan merkeze doğru yavaş yavaş zayıflayarak ölürler. Her bir göz sinirinde yaklaşık 1.000.000 (bir milyon) sinir lifi olduğundan ve merkezdeki lifler en son etkilendiğinden görme keskinliği en son asamaya kadar korunur. Ancak görme alanı yavaş yavaş daralır. Hastanın gözünde ağrı olmadığından ve her 2 göz görme alanı açısından birbirini desteklediğinden, hastanın kendi kendine bu rahatsızlığı anlaması en son döneme kadar pek mümkün olmamaktadır. Bu yüzden 30 yaş sonrası; en geç 2 yılda 1 kez, 50 yaş sonrası her yıl, rutin göz muayenesi çok önemlidir.
TEDAVİSİ VAR MI?
Hastalığın tanısı konduktan sonra tedavisi çok basittir. Ama tedavi ancak var olan durumu korur, o güne kadar oluşmuş hasar kalıcıdır ve hiçbir tedavi ile düzeltilemez. Çünkü göz sinirlerinin rejenerasyon (kendini yenileme) özelliği yoktur. Çoğunlukla basit bir damla ile hastalık tedavi edilir. Komplike ve ağır tablolarda lazer tedavisi ve cerrahi yöntemlerde kullanılır.
Tedavi mevcut hasarları düzeltemeyip ancak var olan durumu koruduğundan hastaların rutin göz kontrollerini yaptırmaları, özellikle risk grubundaki hastaların (ailevi yatkınlık, ateroskleroz, kortizon kullanımı yüksek, hipermetropi vb.) bu konuda hassas olmaları çok önemlidir.”. https://www.sozcu.com.tr/2016/saglik/iki-yilda-bir-kontrol-ettirin-1112878/
1.1.
Göz tansiyonunda, hastanın görme sinirlerinin öldüğünü anlatan Temel, şunları kaydetti:
"Göz tansiyonunu düşürdüğümüz zaman her şeyin dört dörtlük olacağını sanıyorduk fakat son zamanlarda yapılan çalışmalar gösterdi ki göz tansiyonu düşmesine rağmen birçok hastada görme kaybı devam ediyor. Glokom, aslında görme sinirinin bir hastalığıdır. Bu nedenle büyük klinik çalışmaların sonucunda göz tansiyonunu kontrol altında tutmanın tek başına yeterli olmadığı, aynı zamanda göz sinir hücrelerinin de korunması gerektiği tespit edildi.". https://www.haberturk.com/saglik/haber/1241830-goz-tansiyonunun-tedavisinde-sinir-koruyucu-ilac-basarisi
1.2.
Alzheimer ve glokom etkileşiyor!
29.08.Ağustos 2012.
Nörooftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı, “Göz tansiyonunun iyi kontrol edilemediği hastalarda Alzheimer gelişimi görülüyor” dedi. Https://www.medikalakademi.com.tr/glokom-alzheimer-tansiyon/
1.3.
“ALZHEIMER’LILARDA KAFA İÇİ SIVI BASINCI
Nörooftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı, bu etkileşimi açıklarken, “Alzheimer’lı kişilerde kafa içi sıvı basıncının düşük olması önemli bir veri olarak kabul ediliyor” diyor ve glokomlu hastalarda kafa içi sıvı basıncının, glokomu olmayanlara göre yüzde 33 oranında daha düşük olduğuna dikkat çekiyor. Bunun sonucunda artmış göz içi basıncının (glokom) göz sinirinin beyin tarafındaki sıvı basıncını düşürebildiği ve göz sinirinde hasar oluşturduğu belirtiliyor.” Https://www.medikalakademi.com.tr/glokom-alzheimer-tansiyon/
1.4.
“Tıp dünyasında yapılan son araştırmalar, daha önce ilişkisi ortaya konmamış yeni veriler içeriyor. Bunlardan bir tanesi de Alzheimer Hastalığı (AH) ve glokom (göz tansiyonu) arasında çok yakın bir bağlantı olabileceği yönünde. Amerika ve Avrupa’da son yapılan çalışmalar ışığında ortaya çıkan bu sonuçlara göre; Alzheimer’lı olgularda, görme sinirinde hasarlanma ve göz içi retina hücrelerinde kayıplar saptandığı bildiriliyor. Yakın zamanlı çalışmalar ise Alzheimer ve glokomun birbirini etkileyebildiğini ortaya koyuyor.”. Https://www.medikalakademi.com.tr/glokom-alzheimer-tansiyon/
2
3
“Dünyada 40 milyon, ülkemizde ise 400 bin civarında kişide görüldüğü tahmin edilen Alzheimer hastalığı, çağımızın en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucu meydana gelen Alzheimer hastalığında erken teşhis, hastalığın kontrol altına alınmasını sağlıyor ve hızlı ilerleme sürecini yavaşlatıyor.
Her 6 ayda bir yaptırılacak göz muayenesinin Alzheimer hastalığının erken tanısında çok önemli rol oynadığını belirten Op. Dr. İsmail Hakkı Özeren, “Gözdeki sinir liflerinde incelme, harabiyet ve koku duyusunda azalma gibi belirtiler Alzheimer hastalığında kendini gösterir. Ancak çabuk fark edilmeyen bu etkenler, hastalığın teşhisini de geciktirir. Beyin, göz siniri ve koku siniri aynı karakterde olduğundan sinir sistemi hastalıkları ile göz retinasının incelenmesi arasında çok yakın bir ilişki vardır. Alzheimer, Parkinson ve MS gibi hastalıkların beyinde yarattığı hasarlar, ilk önce göz içindeki belirli katmalarda ortaya çıkmaktadır.Özellikle genetik geçmişinde bu hastalıklardan olan kişilerin düzenli olarak göz kontrolleri yaptırmaları gerekmektedir.” açıklamalarında bulunuyor.”. https://www.haberturk.com/saglik/haber/995988-goz-muayenenizi-aksatmayin
4
Uzmanlar, Alzheimer hastalarında sinir hücrelerini öldürerek bunamaya neden olan "beta amiloit"lerin, göz tansiyonu hastalarında da optik sinir hücrelerini tahrip ettiğini kaydettiler.
Alzheimer'lı hastaların yüzde 25'inden fazlasında göz tansiyonu görüldüğüne dikkat çekildi. http://www.milliyet.com.tr/pembenar/goz-tansiyonu-alzheimer-habercisi-538603
5
“ALZHEİMER VE PARKİNSON
Günümüzde, beyin hastalıkları olan Alzheimer ve Parkinson ile göz hastalıkları olan glokom ve makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı), sinir dokularının ilerleyici bozuklukları (nöro-dejeneratif) olarak değerlendirilmektedir. Aralarındaki ortak noktalar üzerinde çalışmalar başlatılmış ve önemli bilgilere ulaşılmıştır. Glokom ve sarı nokta hastalığı tanı ve tedavisinde kullanılan OCT tetkiki artık Alzheimer ve Parkinson’da da uygulanmaktadır. Kapsamlı göz muayenelerinde (glokom, sarı nokta vb. için) tanı koydurucu sonuçlar gösteren OCT, Alzheimer- Parkinson ve hafif bilinç bozukluğu gibi durumlarda çok spesifik bulgular ortaya çıkarmaktadır. Bu spesifik bulgular ya retina ya da optik sinir liflerinin belirli bölümlerinde hasarlanma ve incelme ile karakterizedir. Sinir liflerindeki kayıplar Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının erken tanısında önemlidir. Beyindeki hafıza, hareket vb. bölgelerindeki bozulmalardan daha önce OCT tetkikiyle sinir lifi incelmeleri saptanabilmekte, erken tanı ve tedavi olanağı doğmaktadır. Belirli yakınmaları olan veya ailesinde Alzheimer ve Parkinson hastalığı olan kişilerde, OCT görüntüleme yöntemi ile retina ve optik sinir liflerinin taranmasını hastalığın erken teşhisinde önemli rol oynamaktadır.
Retina muayenesiyle (FAF ve OCT) tanı ve tedavinin düzenli takip edilmesi başarı için önemlidir. Retina incelemesiyle erken tanı konulabilmektedir. Erken yakalanan hastalarda, hastalığın ilerlemesini önleyici tedaviler başlamıştır. Genetik olgular nedeniyle ailesinde Alzheimer ve Parkinson rahatsızlığı olanlar 50 yaşından sonra düzenli göz muayenesi yaptırmalıdır. Son Güncellenme Tarihi: 07.11.2017”. https://www.dunyagoz.com/tr/tibbi-birimlerimiz/noro-oftalmoloji/alzheimer-ve-parkinson
6
“ERKEN TEŞHİS İLE İLERLEMESİ ENGELLENEBİLİYOR
Alzheimer hastalığı tamamen tedavi edilemese dahi, erken teşhis sayesinde belirtilerin kontrol altına alınabildiğini belirten Op. Dr. Uzunoğlu, retinadaki değişimlerin gözlemlenmesi sayesinde teşhis konulabildiğini söylüyor. Op. Dr. Uzunoğlu, "Gözün arkasında yer alan retina, 10 katmandan oluşuyor. Yapılan çalışmalar, bu katmanlarda gözlemlenen incelmelerin ve beta amiloid plak oluşumlarının Alzheimer hastalığının, beynin sinir hücrelerine verdiği hasarla paralellik gösterdiğini ortaya koyuyor. OCT adı verilen cihazla yapılan retina tomografileri ve sinir lifi ölçümleri sayesinde Alzheimer teşhisi, beyindeki sinirsel belirtiler ortaya çıkmadan yakalanabiliyor. Alzheimer hastalarında diğer demanslardan farklı olarak retina sinir liflerinde ilerleyici kayıplar daha belirgin oluyor. Alzheimer'a yol açan beta amiloid plaklarının retina tomografisiyle saptanması sayesinde hem belirtilerin kontrol altına alınması hem de yaşam kalitesinin korunması sağlanabiliyor. Çünkü Alzheimer hastalığında en önemli nokta hastalığın hafızayı etkilemeden önce teşhis konulmasıdır. Ailesinde Alzheimer geçmişi olan herkesin OCT tetkiklerini gerçekleştirmesini tavsiye ediyoruz" diyerek sözlerini tamamlıyor.
7
GÖZ MUAYENESİ İLE ALZHEİMER’I 15 YIL ÖNCESİNDEN KEŞFEDİN!
11.10.2018
Ruhun penceresi olduğu söylenen gözlerimiz, aynı zamanda beynimiz ile ilgili de önemli bilgileri içinde barındırıyor.
Yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen Alzheimer hastalığının erken teşhisinin, yapılacak bir göz muayenesi ile hastalık başlamadan konulabileceğini belirten Dünyagöz Altunizade’den Op. Dr. Füsun Uzunoğlu, “Retina, beyin ile benzer dokulara sahip bir bölge ve bu dokular göz muayenesinde fark edilebiliyor. Alzheimer hastalığının oluşma riski olan hastalarda, ışığın retinadan yansıtılma şekli değişiyor. Bu değişiklikler, hastalık davranışsal veya zihni değişikliklere yol açmadan çok daha önce tespit edilebiliyor. Detaylı bir göz muayenesi ile bu değişikliklerin tespitini yapmak mümkün” diyor.
Alzheimer hastalığı hafızada, hareket etme ve davranışlarda ciddi problemler oluşmasına sebep olabiliyor. Tüm bu olumsuz etkilere ek olarak, Alzheimer hastalığının görmede de ciddi sorunlar oluşturabildiğini belirten Dünyagöz Altunizade’den Op. Dr. Füsun Uzunoğlu, “Alzheimer, beyinde oluşan, son yıllara kadar teşhisi oldukça zor olan ve yaşlılık döneminde ciddi problemler yaşanmasına sebep olan ciddi bir rahatsızlık. İlerleyen yaşlarda oluşan ve teşhis konulmamış katarakt ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi hastalıklar, beyinde değişen algıyla birleşince görmede yaşam kalitesini etkileyecek boyutta sonuçlar doğuruyor. Hastalığın belirtileri, yıllar boyunca gelişerek ilerliyor ve normal şartlarda teşhis için tek yöntem bu belirtilerin yorumlanması. Son yıllarda oftalmoloji dalında yaşanan gelişmeler sayesinde, artık Alzheimer hastalığının teşhisini göz muayenesi sayesinde, bahsettiğimiz büyük belirtiler henüz ortaya çıkmadan koymak mümkün” diyor.
8
Medipol. Göz muayenesi. 160. Doç. 180. Prof. 200
9
“Uzmanlar, Alzheimer hastalarında sinir hücrelerini öldürerek bunamaya neden olan "beta amiloit"lerin, göz tansiyonu hastalarında da optik sinir hücrelerini tahrip ettiğini kaydettiler.
Alzheimer'lı hastaların yüzde 25'inden fazlasında göz tansiyonu görüldüğüne dikkat çekildi.”.  http://www.milliyet.com.tr/pembenar/goz-tansiyonu-alzheimer-habercisi-538603
10
“Görme siniri ve retina, beyin dokusunun devamı olduğu için, artık birçok beyin hastalığının tanı ve tedavisinde gözün model alındığını belirten Dünyagöz Hastaneler Grubu’ndan Op. Dr. Umur Kayabaşı. Bu tip hastalıkların beyinde yarattığı hasarın, göz içindeki bazı katmanlarda kendini belli ettiğini belirtti.”
“Sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucu meydana gelen ve kesin bir tedavisi şu anda olmayan Parkinson ve Alzheimer hastalıklarının erken teşhisinin önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Kayabaşı, göz muayenesinin erken teşhiste önemli rol oynadığını söyledi. Op. Dr. Kayabaşı, sinir sistemi hastalıkları ile göz muayenesi arasındaki ilişki hakkına şu bilgileri verdi: “Gözün arkasında yer alan retina kısmında 10 katman bulunuyor. Yapılan çalışmalar, bu katmanların belli bölümlerinde oluşan incelmelerin (zayıflamaların) Parkinson ve Alzheimer hastalıklarının beyindeki sinir hücrelerinde yol açtığı hasarlara paralellik gösterdiğini ortaya koyuyor. OCT adı verilen bir cihazla yapılan retina taraması ve FAF adı verilen retina tetkikleriyle bu hastalıklar, henüz nörolojik bulgular vermeden yakalanabiliyor.”
“Op. Dr. Kayabaşı, sağlıklı kişilerde göz retinasının kalın tabakalar halinde bulunduğunu, oysa Parkinson gibi sinir sistemi hastalıklarının ilk evresinde bulunanların retina katmanlarının hücre ölümü sebebiyle ince bir tabaka halini aldığını belirtti. Op. Dr. Kayabaşı, bu bulguların göz muayenesinde yapılan OCT testi ile yakalanıp tedaviye başlandığı takdirde hastalıkların başlamasının geciktirilebileceğini; hastalığın başladığı durumlarda ise daha hafif geçmesinin sağlanabileceğini söyledi.”
Ayrıca glokom ve sarı nokta hastalığı gibi gözde kronik sinir hasarına yol açan hastalıklarla, beyinde kronik hasar yapan Parkinson ve Alzheimer hastalıkları arasında benzerlikler saptanmaya başladı; örneğin sarı noktalığı hastalığında retinadaki lekeler ( düzen ) içinde , Alzheimer hastalığına yol açan Beta Amiloid adlı protein bulundu. Op. Dr. Kayabaşı, ailesinde kronik beyin ve göz hastalığı olanların mutlaka yılda bir kez detaylı muayene ve tetkikleri yaptırmalarını öneriyor.”. http://www.milliyet.com.tr/pembenar/goz-muayenesiyle-alzheimer-ve-parkinson-teshisi-1602122
11
12
“Erken Teşhis ile Bir Çok Önlem Alınabilir
Erken teşhis için yapılması gereken işlemler oldukça kolaydır. Öncelikle OCT adındaki özel bir cihaz sayesinde göz retinasında tarama işlemi yapılır. Daha sonra FAF adı verilen birtakım yöntemlerle, pek çok hastalığın teşhisi yapılabilir. Bu işlemlerin önemli olmasının bir nedeni daha vardır. Alzheimer gibi hastalıklar, ne yazık ki hastalığın başında teşhis edilmediğinden zaman içerisinde ilerler. Hasta artan belirtilerin ışığında, belki de hastalığın en ileri safhasında kendisini görmektedir. Halbuki OCT cihazı ve FAF tetkikleri sayesinde, hastalık belirtileri ortaya çıkmamışken teşhis konulabilir. Bu yüzden göz testi önemlidir.
Bu Göz Testine Özgün Olan Şey Nedir?
Söz konusu testte, ışığa duyarlı olan gözün arka kısmındaki retinada yer alan kan damarlarının genişliğini ölçmek için özel bir yazılım ve dijital fotoğraf özelliğine sahip bir kamera kullanılmaktadır. Alzheimer hastalığı bu özel yazılım ve kamera kullanılarak ortaya çıkarılabilmektedir.
Bu yöntem Alzheimer hastalığını erken tespit etmek için kullanılan ilk tarama aracı değildir. Bir görüntüleme çalışması olan B pozitron emisyon tomografisi veya PIB-PET, beyinde Alzheimer hastalığında karakteristik olan beta-amiloid plakları aramak için kullanılabilir. Ne yazık ki, bu görüntüleme çalışması bir tarama aracı olarak kullanmak için oldukça pahalıdır ve pratik değildir. Araştırmacılar göz muayenesi ile bulunan retinal değişikliklerin PIB-PET bulguları ile uyumlu olduğunu işaret etmektedir.
Böyle tarama araçları faydalı olsa da, Alzheimer hastalığının kesin tanısını yapmak için uygulanabilecek tek yöntem, ancak hastanın ölümünden sonra yapılabilecek olan beyin otopsisidir. Özellikle diğer belirtilerle birleştirildiğinde ve PIB-PET görüntüleme ile desteklendiğinde olası Alzheimer için bir göz muayenesi şeklinde bir retina tarama çalışması yapmak erken tanı için yararlı olabilmektedir.
Ne yazık ki, Alzheimer teşhisinin erken konulması ve tedaviye zamanında başlanması hastalığın seyrini değiştirmeyebilmektedir. Erken tanı hasta ve ailesi için çok önemlidir, böylece hasta için uygun bir plan yapılabilir. İhtiyaç halinde hasta bakıcı ayarlanabilir. Araştırmacılar bir kişinin tedavisine ne kadar iyi cevap verebileceğini tahmin edebilmek için biyo belirteçleri bulmaya çalışmaktadır. Alzheimer hastalığı için en etkili tedavi semptom yönetimi olmakla birlikte, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilen ilaçlar da mevcuttur.”. https://www.evdekibakicim.com/blog/makale/goz-testleri-alzheimer-hastaligini-dogru-tahmin-edebilir-mi/
13
ALZHEİMER’A GÖZ MUAYENESİYLE 15 YIL ÖNCESİNDEN ERKEN TEŞHİS!
18.9.2015
Yapılan son bilimsel araştırmalar Alzheimer hastalığının kan nakli, beyin ameliyatı ve kanal tedavisi gibi invaziv diş operasyonlarıyla insandan insana geçme olasılığını ortaya koyuyor.
Hastalığın Alzheimer tohumları olarak bilinen prionlar vasıtasıyla insandan insana geçebildiğini belirten uzmanlar, insanların 40 yıla varan kuluçka süresi nedeniyle hastalığa yakalandığını anlayamayabileceğini ifade ediyor. Alzheimer hastalığında erken teşhisin önemine dikkat çeken Dünyagöz Altunizade’den Prof. Dr. Hamdi Er “İki ayrı tomografi cihazıyla gerçekleştirdiğimiz ve takriben 5 dakika süren bir göz muayenesiyle Alzheimer hastalığı 10-15 yıl kadar öncesinden teşhis etmek mümkün” diyor.
Son olarak İngiltere’deki Nature dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarıyla ortaya çıkan “Alzheimer bulaşıcı olabilir” hipotezi, gözleri tekrardan erken teşhise ve erken teşhisin önemine çeviriyor. Alzheimer’ın belli bir evreye gelmeden beyinden teşhis edilmesinin zor olduğunu belirten uzmanlar,  hastalığın kuluçka süresininse 40 yıl gibi uzun bir süre olduğunu vurguluyor. Göz alanında gerçekleştirdiği başarılı vaka ameliyatları ve araştırmalarıyla tanınan Dünyagöz Altunizade’den Prof. Dr. Hamdi Er, özellikle hastalığın bulaşıcı olabilir hipoteziyle birlikte zaten önemli olan erken teşhisin çok daha büyük önem taşır hale geldiğini belirtiyor.
“Beyinden erken teşhis zor, ama gözde mümkün”
Alzheimer’ın belli bir seviyeye gelmeden beyinden teşhis edilmesinin zor olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamdi Er, yaklaşık olarak 5 dakika süren bir retina taramasıyla Alzheimer’ın 10-15 yıl gibi uzun süre öncesinden teşhis edilebileceğini belirtiyor. Her hastalıkta olduğu gibi Alzheimer’da da erken teşhisin hasta ve hasta yakınları için büyük önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Hamdi Er “ İleri evrede etkisiz kalan ilaç tedavisi, erken teşhisle mümkün hale gelebiliyor” diyor.
Alzheimer plakları erken tanıda görünür hale geliyor!
Dr. Hamdi Er, gözde, beta amiloid plaklarını, tau iplikçikleri" (Merkezi sinir sistemi hücrelerinde bulunuyor) ve "alpha-synuclein" proteinlerini taradıklarını söylüyor. Bu üçlünün görüntülemesinin Alzheimer hastalığının varlığını kesin olarak gösterdiğini belirten Prof. Dr. Hamdi Er, "Uyguladığımız bu yöntemle hem erken tanıda, hem de hastalığı izlemede tau iplikçiklerini görüntüleyebiliyoruz. Hastalığa beyinden erken tanı koymak zor. Bu anlamda en erken tanı yöntemi bizim kullandığımız" diyor.”. https://www.dunyagoz.com/tr/kurumsal/haberler/alzheimera-goz-muayenesiyle-15-yil-oncesinden-erken-teshis
14
ABD’nin Northwestern Üniversitesi araştırması, göz ardı damarlarındaki azalmanın Alzheimer hastalığının habercisi olabileceğini ortaya çıkardı.
Bilim insanlarına göre, göz arkası damarlarda oluşan hasar ve görme yetisindeki azalma, Alzheimer ve beyinde oluşan inflamasyonun bir işareti olabilir. Gözlerin beynin aynası olduğunu belirten bilim insanları, araştırma sonuçlarının teyit edilmesi halinde ileride göz muayenesinin Alzheimer’ın erken teşhisi için bir yöntem olabileceğini ifade ettiler. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/alzheimerin-aynasi-gozleriniz-olabilir-41272522
15
Aramaya devam: google: alzheimer göz
16
“Glokomun altında yatan kesin patofizyoloji şu anda bilinmemektedir. Bununla birlikte, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanan çalışmalar, hastalığın gözün ötesine uzandığını, tüm görsel yolu etkilediğini, böylece diğer nörodejeneratif hastalıklar ile olası bir bağlantı olduğunu ortaya koydu (Nucci ve ark., 2013).
İlginç bir şekilde, klinisyenler ve araştırmacılar, populasyonların yaşam beklentisi arttıkça önemi arttıkça, glokom ile Alzheimer Hastalığı (AD) (Wostyn ve ark., 2009) arasında yakın ilişkiler olduğunu gözlemledi.”.
“Her ne kadar birkaç çalışma glokom ile AD gelişme riskinde artış arasında bir ilişki olmadığını öne sürmüş olsa da (Kessing ve diğerleri, 2007; Bach-Holm ve diğerleri, 2012; Ou ve diğerleri, 2012; Keenan ve diğerleri, 2014) diğer populasyon temelli araştırmalar, hastalıktan etkilenen hastalarda glokom prevalansının daha yüksek olduğunu bildirmiştir (Chandra ve ark. 1986; Bayer ve Ferrari, 2002; Bayer ve ark. 2002a, b; Tamura ve ark., 2006; Lin ve ark. ve diğerleri, 2014; Pelletier ve diğerleri, 2014). Bu bulgular, AD ile ilişkili all 4 alelinin kalıtımının, oküler hipertansiyon varlığından bağımsız olarak, glokom hastaları arasında iki kat daha yüksek olduğunu gösteren verilerle desteklenmiştir (Wostyn ve ark., 2009).”.  https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4683203/
17
Association Between Alzheimer's Disease and Glaucoma: A Study Based on Heidelberg Retinal Tomography and Frequency Doubling Technology Perimetry
Massimo Cesareo,1,*† Alessio Martucci,1,† Elena Ciuffoletti,1 Raffaele Mancino,1 Angelica Cerulli,1 Roberto P. Sorge,2 Alessandro Martorana,3 Giuseppe Sancesario,3 and Carlo Nucci1. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4683203/
glokom erken teşhis edilirse alzheimer önlenir mi
glokom erken teşhis edilirse alzheimer önlenebilir mi
Can alzheimer be prevented if glaucoma is diagnosed early
Can alzheimer be prevented if  eye pressure is diagnosed early
If glaucoma is confirmed as a major risk factor for Alzheimer's then the early warning signs it gives could help ensure that patients have more opportunities to delay the onset of dementia using drugs.7 Ağu 2007
Glaucoma could be early warning for Alzheimer's – Telegraph
---------------------.
Yukarıdaki metnin çevirisi:
“Eğer glokom, Alzheimer için büyük bir risk faktörü olarak onaylanırsa, verdiği erken uyarı işaretleri, hastaların ilaç kullanarak demansın başlamasını geciktirmek için daha fazla fırsatlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olabilir.7 Ağu 2007
Glokom Alzheimer için erken uyarı olabilir - Telegraph
18
“Putting the findings into action
While the findings show a link between these eye diseases and brain risks, the question remains: what does this information mean for you? Can an eye exam tell you if you are destined to develop dementia in the future? More importantly, can it help you prevent it?
Someday the answer to those questions may be yes. For now, however, eye exams are valuable in detecting eye disease early so it can be treated — but they can't yet yield much predictive information about your brain's future health, says Dr. Hofman.
But that's not to say there aren't any lessons to take from the study when it comes to avoiding Alzheimer's disease. The only known way today to prevent Alzheimer's and other forms of dementia is to prevent cardiovascular disease. "Doing all the things that you would do to prevent heart attack and stroke are likely beneficial to prevent Alzheimer's disease," says Dr. Hofman. This means treating high blood pressure and cholesterol, eating a healthy diet, getting enough sleep, and maintaining a regular exercise program.
If you have a family history of cardiovascular disease or a history of cardiovascular-related eye diseases, you may want to be even more aggressive in controlling your personal risk factors, says Dr. Hofman.”. https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/can-your-eyes-see-alzheimers-disease-in-your-future
Yukarıdaki metnin çevirisi:
“Bulguları eyleme geçirmek
Bulgular, bu göz hastalıkları ile beyin riskleri arasında bir bağlantı olduğunu gösterse de, soru şu: bu bilgi sizin için ne anlama geliyor? Bir göz muayenesi, gelecekte demans geliştirmeye yönelik olup olmadığınızı söyleyebilir mi? Daha da önemlisi, önlemenize yardımcı olabilir mi?
Bir gün bu soruların cevabı evet olabilir. Ancak, şimdilik, göz muayeneleri, göz hastalığını erken teşhis etmekte değerlidir, bu yüzden tedavi edilebilir - ancak beyninizin gelecekteki sağlığı hakkında henüz fazla öngörücü bilgi sağlayamazlar, diyor Dr.
Ancak bu, Alzheimer hastalığından kaçınmak için çalışmadan alınacak dersin olmadığı anlamına gelmez. Bugün Alzheimer ve diğer demans formlarını önlemenin bilinen tek yolu kardiyovasküler hastalıkları önlemektir. Hofman, “Kalp krizini ve inmeyi önlemek için yapabileceğiniz her şeyi yapmak Alzheimer hastalığını önlemede büyük olasılıkla faydalı olacaktır” diyor. Bu, yüksek tansiyon ve kolesterol tedavisi, sağlıklı bir diyet yemek, yeterince uyumak ve düzenli bir egzersiz programını sürdürmek anlamına gelir.
Hofman, ailenizde kardiyovasküler hastalık veya kardiyovaskülerle ilişkili göz hastalıkları geçmişiniz varsa, kişisel risk faktörlerinizi kontrol etmekte daha agresif olmak isteyebilirsiniz, diyor Dr.”. https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/can-your-eyes-see-alzheimers-disease-in-your-future
19
“Study authors found that people with age-related macular degeneration were 20% more likely to develop dementia compared with people who did not have the eye disease. Individuals with diabetic retinopathy were 44% more likely to develop dementia than those without. People in the study with a recent glaucoma diagnosis — but not participants with established disease — had a 44% higher rate of dementia. It's not clear why there was a difference between people with new or existing disease.”.  https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/can-your-eyes-see-alzheimers-disease-in-your-future
Yukarıdaki metnin çevirisi:
Çalışma yazarları, yaşa bağlı makula dejenerasyonu yaşayan kişilerin, göz hastalığı olmayan insanlara kıyasla demans gelişimi olasılığının% 20 daha fazla olduğunu bulmuşlardır. Diyabetik retinopatili bireylerin demans gelişimi olasılığı% 44 daha fazla değildi. Çalışmada yeni glokom tanısı konan kişilerde - ancak hastalığı saptanan katılımcılarda değil -% 44 daha fazla bunama oranı vardı. Neden yeni veya mevcut hastalığı olan insanlar arasında bir fark olduğu açık değildir.”. https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/can-your-eyes-see-alzheimers-disease-in-your-future
----------------------------.
erken teşhis neden önemli alzheimer glokom
Early diagnosis caused by important Alzheimer's glaucoma
20
Most people with Alzheimer's are over 65. Because glaucoma tends to develop years earlier than Alzheimer's, it may provide a useful warning signal. ... Glaucoma has a number of risk factors." Glaucoma is traditionally attributed to increased pressure in the eye, known as intraocular pressure.7 Ağu 2007
Glaucoma could be early warning for Alzheimer's - Telegraph
Yukarıdaki metnin çevirisi:
Glokom Alzheimer için erken uyarı olabilir - Telegraph
Alzheimer'lı kişilerin çoğu 65 yaşın üzerindedir. Glokom, Alzheimer'den yıllardan daha erken gelişme eğiliminde olduğundan, yararlı bir uyarı sinyali verebilir. ... Glokomun bazı risk faktörleri vardır. "Glokom geleneksel olarak göz içi basıncı olarak bilinen gözdeki artan basınca bağlanır.7 Ağustos 2007. https://www.telegraph.co.uk/.../Glaucoma-could-be-early-warning-for-Alzheimers.html
21
“Alzheimer hastalığına gözden erken teşhis umudu
14 Kasım 2013
Bilim insanları, göz retinasındaki bazı özel hücrelerde gözlenen değişikliklerin Alzheimer hastalığının teşhis ve gözetimine yardımcı olabileceğini belirtiyor.
Bir araştırma ekibi, genetik mühendislik yoluyla Alzheimer hastası yapılan farelerin retinasını oluşturan hücre tabakasında incelme olduğunu farketti.
Ekip, beynin uzantısı olan retinada gözlenen sinir hücresi kaybının Alzheimer hastalarında görülen beyin hücresi kaybından kaynaklı olduğuna inanıyor.
Bulgular ABD Nörobilim Derneği konferansında açıklandı.
Araştırmacılar, bu çalışma sayesinde gelecekte, rutin göz kontrolü sırasında optisyenlerin Alzheimer teşhisinde bulunmasının mümkün olabileceğini belirtiyor.
Aynı retina hücrelerinde gözlenen değişiklikler ayrıca körlüğe neden olan glukomun da teşhisine yardımcı olabileceği ifade ediliyor.
Ucuz ve erken teşhis
ABD'deki Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Dr Scott Turner ve ekibi, retinanın daha önce incelenmemiş bir bölümünü araştırdı.
Alzheimer hastalığı
Semptomları: Hafıza kaybı, değişken ruh hali, iletişimde ve mantığı kullanmada sorunlar
Nedeni konusunda hiçbir faktör belirlenemedi; ancak yaş, gen, çevre, yaşam tarzı ve genel sağlık gibi faktörlerin etkisi olduğu düşünülüyor.
Bu konudaki ana teoriye göre, beta-amiloid adı verilen protein kümeleri beyin hücrelerine zarar vererek ölümüne neden oluyor.
Sadece Alzheimer hastalığı olan farelerde bu bölgenin kalınlığında azalma tespit edildi. Bu farelerin retinal ganglion hücre tabakasının yarı yarıya, iç çekirdek tabakasının ise üçte bir oranında inceldiği görüldü.
Dr Turner, "Bu bulgu, insanlarda bu hastalığın gelişimini anlama konusunda yeni bir yol açıldığına ve insanların gözlerine bakma gibi basit bir yöntemle Alzheimer teşhisi veya tahmininde bulunulabileceğine işaret ediyor." dedi.
Ancak bu teorinin henüz sekülasyon aşamasında olduğunu ve kesinleştirmek için daha fazla araştırma gerektiğini belirten Scott şöyle devam etti:
"Bu yöntemle Alzheimer teşhisinin mümkün olup olmadığını görmek için insanlar üzerinde denemek gerekir. Alzheimer için bugün kullanılan biyoişaretler ya çok pahalı ya da invazif. Tomografi yoluyla retinada yapılacak bir kalınlık ölçümü ise bunların tam tersi olacaktır."
İngiltere Alzheimer Araştırma Derneği'nden Laura Phipps, retinal hücre kaybı ile Alzheimer hastalığı arasındaki bağlantıya dair verilerin giderek arttığını ve araştırmaların bu alanda yoğunlaşmasının olumlu bir adım olduğunu ifade etti.
Sinirlerde dejenerasyona yol açan Alzheimer'ın en yaygın biçimi tıbbi adıyla demans, halk arasında ise bunama olarak bilinen hastalık. Tedavisi olmayan bu hastalığa neyin sebep olduğu da bilinmiyor. Genelde uzun yıllar öncesinde başlamış olan hastalık semptomların belirgin hale geldiği aşamaya kadar teşhis edilemiyor.
Hafıza kaybını engellemek için hastalığı erken teşhis büyük önem taşıyor.”. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/11/131114_alzheimer_retina
22
“Doç. Dr. Nagaendran çalışmaları hakkında: “NNI demans araştırması programının odaklandığı nokta Alzheimer hastalığının patofizyolojisini ve diğer nörodejeneratif hastalıkları araştırmak. Yaşlanan nüfusumuz sebebiyle Singapur’da giderek daha fazla insanın demanstan etkileneceğini ön görüyoruz. Bu sebeple erken teşhis de dâhil olmak üzere, demans başlangıcını geciktirebilecek daha fazla tedavi seçeneği sunmak çok önemli.” diyor.”. https://geturkiyeblog.com/alzheimerda-erken-teshis-bir-son-degil-baslangictir/
23
Bazı yayınlar:
Başlıkta: Alzheimer glaucoma

Search results

Items: 11

Select item 294565851.
Trovato Salinaro A, Pennisi M, Di Paola R, Scuto M, Crupi R, Cambria MT, Ontario ML, Tomasello M, Uva M, Maiolino L, Calabrese EJ, Cuzzocrea S, Calabrese V.
Immun Ageing. 2018 Feb 14;15:8. doi: 10.1186/s12979-017-0108-1. eCollection 2018. Review.
PMID: 29456585 /  Free PMC Article / Similar articles
Select item 292106542.
Mancino R, Martucci A, Cesareo M, Giannini C, Corasaniti MT, Bagetta G, Nucci C.
Curr Neuropharmacol. 2018;16(7):971-977. doi: 10.2174/1570159X16666171206144045. Review.
Select item 283794163.
Williams EA, McGuone D, Frosch MP, Hyman BT, Laver N, Stemmer-Rachamimov A.
J Neuropathol Exp Neurol. 2017 May 1;76(5):376-383. doi: 10.1093/jnen/nlx020.
PMID: 28379416  Similar articles
Select item 268990104.
Irwin MH, Moos WH, Faller DV, Steliou K, Pinkert CA.
Drug Dev Res. 2016 May;77(3):109-23. doi: 10.1002/ddr.21294. Epub 2016 Feb 21. Review.
PMID: 26899010 Similar articles Select item 267383555.
Eraslan M, Çerman E, Çekiç O, Balci S, Dericioğlu V, Sahin Ö, Süer D, Chabou B, Tuncer Elmaci EN.
Turk J Med Sci. 2015;45(5):1106-14.
PMID: 26738355 Similar articles
Select item 281679936.
Aykan U, Akdemir MO, Yildirim O, Varlibas F.
Neuroophthalmology. 2013 Nov 19;37(6):239-246. doi: 10.3109/01658107.2013.830627. eCollection 2013.
Select item 229785297.
Ou Y, Grossman DS, Lee PP, Sloan FA.
Ophthalmic Epidemiol. 2012 Oct;19(5):285-92. doi: 10.3109/09286586.2011.649228.
Select item 213326788.
Bach-Holm D, Kessing SV, Mogensen U, Forman JL, Andersen PK, Kessing LV.
Acta Ophthalmol. 2012 Nov;90(7):683-5. doi: 10.1111/j.1755-3768.2011.02125.x. Epub 2011 Feb 18.
PMID: 21332678  Free Article Similar articles
Select item 206023269.
Janciauskiene S, Westin K, Grip O, Krakau T.
Eur J Ophthalmol. 2011 Jan-Feb;21(1):104-11.
PMID:20602326 Similar articles
Select item 1722474910.
Kessing LV, Lopez AG, Andersen PK, Kessing SV.
Glaucoma. 2007 Jan;16(1):47-51.
PMID: 17224749 Similar articles
Select item 1650377711.
Estermann S, Daepp GC, Cattapan-Ludewig K, Berkhoff M, Frueh BE, Goldblum D.
J Ocul Pharmacol Ther. 2006 Feb;22(1):62-7.
----.



70 makale.

24
Zabel P, Kałużny JJ, Wiłkość-Dębczyńska M, Gębska-Tołoczko M, Suwała K, Kucharski R, Araszkiewicz A.
Med Sci Monit. 2019 Feb 5;25:1001-1008. doi: 10.12659/MSM.914889.
PMID:30720005 /  Free PMC Article / Similar articles
[Alzheimer Hastalığı Olan Hastalarda Peripapiller Retina Sinir Lif Katmanı Kalınlığı: Alzheimer Hastalığı Olan Hastaların Gözleri, Primer Açık Açılı Glokom ve Preperimetrik Glokom ve Sağlıklı Kontrollerin Karşılaştırılması.]
“BACKGROUND The aim of this study was to assess and compare peripapillary retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness in patients with Alzheimer's disease (AD), primary open-angle glaucoma (POAG), preperimetric glaucoma (PPG), and healthy controls with the use of Spectral Domain Optical Coherence Tomography (SD-OCT). MATERIAL AND METHODS Thirty patients with AD, 30 patients with POAG, 30 patients with PPG, and 30 healthy controls were enrolled in this cross-sectional study. Only 1 randomly selected eye of each patient was analyzed. Every subject underwent a thorough ophthalmological examination and OCT of the optic disc. The peripapillary RNFL thickness in each of the 6 sectors and globally was analyzed. RESULTS The RNFL was thinnest in patients with POAG. The mean RNFL thickness value was 60.97±12.97 µm and it was significantly lower than in healthy controls (106.30±8.95 µm), patients with PPG (93.20±12.04 µm), and AD patients (95.73±13.52 µm). Mean RNFL thickness in patients with AD was significantly lower when compared to healthy controls, and was higher compared to eyes with POAG, while there were no significant differences compared to patients with PPG. CONCLUSIONS Neuronal damage in the central nervous system (CNS) also affects to retinal axons. A major problem is to distinguish the cause for a moderate decrease in the RNFL thickness. This is particularly true for patients with glaucoma who have not been diagnosed with changes in the visual field. It is not possible to distinguish the cause of a mild decrease in the RNFL thickness based on the SD-OCT. This may result in misdiagnosis of glaucoma, unnecessary use of anti-glaucoma eye drops, and a delayed diagnosis of AD.”.
Yukarıdaki metnin çevirisi:
AMAÇ Bu çalışmanın amacı Alzheimer hastalığı (AD), primer açık açılı glokom (POAG), preperimetrik glokom (PPG) ve sağlıklı kontrollerle yapılan hastalarda peripapiller retina sinir lifi tabakası (RNFL) kalınlığını değerlendirmek ve karşılaştırmaktı. Spektral Etki Alanı Optik Koherens Tomografi (SD-OCT). GEREÇ VE YÖNTEM Bu kesitsel çalışmaya, AD'li otuz hasta, 30 POAG'li hasta, 30 PPG'li hasta ve 30 sağlıklı kontrol dahil edildi. Her hastanın sadece rastgele seçilen 1 gözü analiz edildi. Her hastaya kapsamlı bir oftalmolojik inceleme ve optik diskin OKT yapıldı. Peripapiller RNFL kalınlığı 6 sektörün her birinde ve global olarak analiz edildi. BULGULAR POAG'lı hastalarda RNFL en ince idi. Ortalama RNFL kalınlığı değeri 60.97 ± 12.97 µm idi ve sağlıklı kontrollerden (106.30 ± 8.95 µm), PPG'li hastalardan (93.20 ± 12.04 µm) ve AD hastalarından (95.73 ± 13.52 µm) anlamlı derecede düşüktü. AD'li hastalarda ortalama RNFL kalınlığı sağlıklı kontrollere göre anlamlı derecede düşüktü ve POAG'lı gözlere göre daha yüksekti, PPG'li hastalara göre anlamlı bir fark yoktu.
SONUÇLAR Merkezi sinir sistemindeki (CNS) nöronal hasar da retina aksonlarına etki eder. Ana problem, RNFL kalınlığında orta dereceli bir düşüş sebebini ayırt etmektir. Bu, özellikle görsel alandaki değişikliklerle teşhis konmamış glokomlu hastalar için geçerlidir. SD-OCT'ye bağlı olarak RNFL kalınlığında hafif bir düşüşün nedenini ayırt etmek mümkün değildir. Bu, glokomun yanlış teşhisine, gereksiz yere anti-glokom göz damlası kullanımına ve gecikmiş bir AD tanısına neden olabilir.”.
25
“Conclusions
RNFL thickness measured with OCT can be an additional diagnostic tool for AD. Analyses of RNFL thickness prove that neural damage to the CNS also involve axonal damage of the cells in the retina. A major difficulty is to distinguish the cause of mild reduction in RNFL thickness. This is particularly true for glaucoma patients with no changes in the visual field. This may result in misdiagnosis of glaucoma, unnecessary use of anti-glaucoma eye drops, and a delayed diagnosis of AD. In cases of decreased RNFL thickness, it seems particularly important to pay attention to symptom suggesting dementia.”
Yukarıdaki metnin çevirisi:
“Sonuçlar
OCT ile ölçülen RNFL kalınlığı AD için ek bir tanı aracı olabilir. RNFL kalınlığının [retina sinir lifi kalınlığı (rnfl )] analizleri, CNS'ye nöral hasarın, retinadaki hücrelerin aksonal hasarını içerdiğini kanıtlamaktadır. En büyük zorluk, RNFL [retina sinir lifi kalınlığı ] [Retina sinir tabakası analizi ] kalınlığında hafif azalmanın nedenini ayırt etmektir. Bu, özellikle görsel alanda değişiklik olmayan glokom hastaları için geçerlidir. Bu, glokomun yanlış teşhisine, gereksiz yere anti-glokom göz damlası kullanımına ve gecikmiş bir AD tanısına neden olabilir. RNFL [retina sinir lifi kalınlığı ] [Retina sinir tabakası analizi ] kalınlığının azaldığı durumlarda, bunama gösteren semptomlara özellikle dikkat etmek önemlidir.”.
26
“In AD and POAG, we deal with axonal damage in the retina. A review of publications available in PubMed showed that only Eraslan et al. compared peripapillary RNFL thickness in normal tension glaucoma (NTG) patients with AD patients and the control group [51]. Contrary to our analysis, the result of that study did not show statistically significant differences in RNFL thickness of patients diagnosed with glaucoma and those with AD (p>0.05). Research to date has not assessed the correlation of changes in RNFL thickness in patients with AD and individuals diagnosed with glaucoma despite the absence of losses in the visual field. Our data indicate that there are no significant differences in BCVA, IOP, and peripapillary RNFL thickness among the groups of AD patients and patients with PPG. We believe that this may lead to the misdiagnosis of PPG in patients who in fact suffer from dementia.
Thinning of RNFL is also observed in other neurological diseases, such as Parkinson’s disease [52–54], multiple sclerosis, dementia with Lewy bodies [55], inflammation of the optic nerve [56], and migraines [57]. Further research is necessary to find a biomarker specific for Alzheimer’s disease. In vivo imaging of extracellular amyloid deposits in retina layers is emerging as the most appropriate way to achieve this. Maya Koronyo-Hamaoui et al. identified post mortem Aβ deposits in the retina of patients with suspected or diagnosed AD, and the image corresponded with the histological brain examination [58].”
Yukarıdaki metnin çevirisi:
“AD ve POAG'da retinanın aksonal hasarını ele alıyoruz. PubMed'de bulunan yayınlara genel bakış, sadece Eraslan ve ark. AD'li ve kontrol grubundaki normal gerilim glokomlu (NTG) hastalarda peripapiller RNFL kalınlığını karşılaştırdı [51]. Analizimizin aksine, bu çalışmanın sonucu, glokom tanısı alan ve AD'li hastalarda RNFL kalınlığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermedi (p> 0.05). Bugüne kadar yapılan araştırmalar, AD'li hastalarda ve görme alanındaki kayıpların olmamasına rağmen, glokom tanısı alan bireylerde, RNFL kalınlığındaki değişikliklerin korelasyonunu değerlendirmemiştir. Bizim verilerimiz, AD hasta grupları ve PPG hastaları arasında BCVA, GİB ve peripapiller RNFL kalınlığında anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir. Bunun, aslında demans muzdarip hastalarda PPG'nin yanlış teşhisine neden olabileceğine inanıyoruz.
RNFL'nin incelmesi, Parkinson hastalığı [52-54], multipl skleroz, Lewy gövdeli demans [55], optik sinirin inflamasyonu [56] ve migren [57] gibi diğer nörolojik hastalıklarda da görülür. Alzheimer hastalığına özgü bir biyobelirteç bulmak için daha fazla araştırma gereklidir. Hücre dışı amiloid tortularının retina katmanlarında in vivo görüntülenmesi, bunu başarmanın en uygun yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Maya Koronyo-Hamaoui ve diğ. mortem Aβ sonrası şüpheli veya AD tanısı alan hastaların retinasında birikmiş olan tanımlanmış ve görüntü histolojik beyin muayenesi ile eşleşmiştir [58].”.
27
“Araştırmacılar, bazı göz hastalıkları ile Alzheimer hastalığı riski arasında  bir bağlantı buldular.  Alzheimer hastalığının tedavi edilmesinin yanı sıra teşhis edilmesi de zordur, ancak araştırmacılar artık  umut verici yeni bir tarama aracına sahipler: gözlerimiz. Randomize seçilmiş 3.877 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, üç dejeneratif göz hastalığı ; yaşa bağlı maküler dejenerasyon, diyabetik retinopati ve glokom ile Alzheimer hastalığı arasında anlamlı bir ilişki bulundu. Sonuçlar, hekimlere, hafıza kaybına ve diğer bilişsel gerileme belirtilerine neden olan bu bozuklukta daha yüksek risk altındakileri tespit etmek için yeni bir yol sunmakta.. Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kaiser Permanente Washington Sağlık Enstitüsü ve UW Hemşirelik Yüksek Okulu'ndan araştırmacılar, Alzheimer Derneğinin Dergisi Alzheimer & Demans'ın 8 Ağustos'taki sayısında bulgularını yayınladılar. UW Tıp Fakültesi'nde oftalmoloji doçenti olan Dr. Cecilia Lee, “Bu göz rahatsızlığı olan insanların Alzheimer hastalığı olacağı anlamına gelmiyor” dedi. “Bu çalışmanın ana mesajı, göz hastalıkları uzmanlarının bu göz rahatsızlıkları olan kişilerde demans gelişme riskinin artmış olduğundan haberdar olmaları ve bu göz hastalıkları olan hastaları gören birinci basamak doktorların, olası demans veya hafıza kaybını kontrol etmede daha dikkatli olmalarıdır. ” diye ekledi. http://www.tiprehberi.com/gundem/alzheimer-tanisinda-yeni-bir-yontem-goz-hastaliklari-h181.html
28
“Beş yıllık çalışma boyunca, 797 Alzheimer hastası bir demans uzmanları komitesi tarafından teşhis edildi. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu, diyabetik retinopati veya glokomu olan hastaların, bu göz rahatsızlıkları olmayan benzer kişilere kıyasla Alzheimer hastalığı açısından % 40 ila % 50 daha fazla risk altında olduğu görüldü. http://www.tiprehberi.com/gundem/alzheimer-tanisinda-yeni-bir-yontem-goz-hastaliklari-h181.html
“Lee, gözlerde oluşan her şeyin, merkezi sinir sisteminin bir uzantısı olan beyinde neler olduğuyla ilgili olabileceğini söyledi. Olası bağlantıları anlayabilmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Araştırmacılar, ortaya çıkardıkları etkilerin yalnızca yaşla ilgili fenomen değil, oftalmik koşullara özgü olduğunu gösteren birkaç faktörün olduğunu söylediler. Larson, yıllardır Alzheimer araştırmacılarının beyin dokusundaki amiloid birikimine odaklandığını, ancak bu durumun hastalara çok faydası olmadığını söyledi. “Bu makale yeni bir fırsat alanına işaret ediyor” dedi. Bu araştırmanın finansmanı Ulusal Sağlık Enstitüsu, Ulusal Yaşlanma Enstitüsü, Ulusal Göz Enstitüsü, Körlüğü Önlemeden Sınırsız bir hibe ve UpToDate'in telif haklarından geldi. KAYNAK: University of Washington, haber bülteni,8 Ağustos 2018 Erişim: 12 Ağustos 2018.
29
“Önemli
• Glokom, AMD ve DR AD riskinde artış ile ilişkilidir.
• Katarakt AD riskinde artış ile ilişkili değildir.
• Oftalmik tanıların başlaması, AD'nin farklı risklerine neden olabilir.
• Oftalmik hastalıklar, farklı oftalmik durumlar arasında aynı veya farklı olabilen AD ile patolojik yolları paylaşabilir.
• Bazı oftalmik hastalıkların taranması AD riskini anlamak için önemli olabilir.
Giriş
Alzheimer hastalığı (AD) riskinin artmasıyla ilişkili oftalmik hastalıkların belirlenmesi, AD riski taşıyanların daha iyi taranmasını ve anlaşılmasını sağlayabilir.”. https://www.alzheimersanddementia.com/article/S1552-5260(18)33034-6/fulltext
“Tartışma
Son glokom tanıları, AMD tanıları ve hem yeni, hem de son dönem DR'lerde artmış AD riski tespit edildi. Bazı oftalmik rahatsızlıkları olan kişiler AD riskini arttırmış olabilir.”. https://www.alzheimersanddementia.com/article/S1552-5260(18)33034-6/fulltext
30
“1. Introduction
Over 46 million older adults are affected by dementia worldwide; 131.5 million cases are expected by 2050 [1]. Alzheimer's disease (AD) is the most common dementia [2]. Research regarding AD risk factors may lead to early detection and preventive measures based on better understanding neurodegenerative processes [3].
Referred to as “the window to the brain,” the eye provides substantial information on brain health [4]. Previous studies suggest that glaucoma, age-related macular degeneration (AMD), and diabetic retinopathy (DR) may be associated with dementia due to shared characteristics such as progressive neurodegeneration, characteristic amyloid β deposits, and chronic microvascular insults [4]. Cataract is similar in being heavily age-related. However, cataract is a disease of the lens, so it does not share pathophysiological mechanisms with AD. We hypothesized that the three aforementioned conditions would be associated with AD. Most earlier studies lacked large, prospective cohorts with precise dementia definitions [5, 6, 7, 8, 9]. No study has investigated associations of all four sight-threatening conditions with AD risk using research AD diagnostic criteria.
Adult Changes in Thought (ACT) is an ongoing prospective cohort study begun in 1994 of now >5400 adults aged ≥65 who were dementia-free at enrollment and followed until development of dementia, dropout, or death [10]. Using this large, prospective cohort's data, we sought to determine associations with AD risk of glaucoma, AMD, DR, and cataract.”. https://www.alzheimersanddementia.com/article/S1552-5260(18)33034-6/fulltext
“Dr. Nucci, Glokom ve Alzheimer hastalıklarının benzer biçimde çoğu hastada, retinal ganglion hücrelerinin göz içi basıncı (GİB) ile ilişkili ölümünün, glokomatöz nörodejenerasyonun daha yaygın özellikleri için en olası başlatıcı patojenik mekanizmaya sahip olduklarını söyledi. Bununla birlikte, önceden var olan nörodejeneratif bir sürecin varlığı, bu hücreleri yerel stres faktörlerine daha duyarlı hale getirebilir. Glokom ve Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere diğer nörodejeneratif hastalıklar arasında çeşitli bağlantılar vardır. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, Alzheimer hastalığı olan hastaların, Heidelberg retina tomografisi ve görme alanı gibi yöntemlerle, retinal sinir lifi tabakasında glokom benzeri değişikliklerin kontrollerden beş kat daha yüksek bir frekansa sahip olduğunu bulmuşlardır. Bu frekans katlama teknolojisi ile ölçülür. Ayrıca, sinir liflerinde hasar ve GİB seviyeleri arasında bir bağlantı yoktu.”. http://www.eurotimesturkey.org/glokom-ve-beyin/
31
“OCT (Optik Koherens Tomografi)
Güncelleme Tarihi: 28/03/2019
OCT, düşük enerjili lazer ışınları kullanılarak gözün retina tabakasının ve görme sinirinin kesit kesit yüksek çözünürlükte taranmasıdır.
Retina, Maküla (Sarı nokta) ve glokom hastalıklarının tanı ve tedavi değerlendirilmesi yüksek teknoloji gerektirmektedir.
OCT'nin Avantajları Nedir ?
       • OCT tamamen zararsız bir tanı yöntemidir. Radyasyon yaymaz.
       • Hastanın gözüne dokunulmadan 2-3 dakika içerisinde kolayca uygulanabilmektedir.
       • Göz Anjiosundaki gibi damardan  herhangi bir ilaç uygulamasına gerek yoktur.
       • OCT ile retina kalınlık ölçümleri yapılabilmekte, özellikle diyabette ve ameliyat sonrası oluşabilecek maküla  ödemi değerlendirilmektedir.
       • Retina hastalıkları dışında görme siniri liflerinin kalınlık ölçümleri yapılarak glokom tanı ve izleminde göz hekimine yardımcı olur.
 Glokomda (Göz Tansiyonu) OCT'nin Yeri Nedir ?
Oct de görme sinir liflerinde incelemenin görülmesi glokomun ilerlediğini bize düşündürmektedir.
Glokom takibinde standart olarak kullanılan görme alanı testlerinde sinir liflerinin %50 si hasar gördükten sonra tanı konabilir. OCT ile çok erken dönemde glokom tanısı konup tedavi planlanarak görme siniri hasarı önlenebilir.
Diyabet ve Sarı Nokta Hastalığında OCT'nin Faydaları Nedir? 
OCT ile retina ve sarı nokta hastalığının tanı ve izleminde tedavi protokollerinin düzenlenmesine olanak tanır. Diyabet ve retina damar tıkanıklıklarındaki maküla ödemi, kalınlık haritaları çıkartılarak mikron düzeyinde OCT ile ölçüle-bilmektedir.
OCT retinanın kanamaları yeni damar oluşumlarında, retina içi sıvı birikimlerinde kistoid maküler ödemde, maküla deliklerinde , epiretinal membranlarda ve retina katmanlarında incelmeye yol açan retinitis pigmentosa (tavuk karası) hastalığında önemi büyüktür. Ayrıca oct nin özel bilgisayar programı sayesinde MS (Multıple Skleroz) ve Alzheimer hastalığının tedavisinin düzenlenmesinde önemli bilgiler vermektedir.
Kliniğimizde kendi sınıfında en yüksek teknolojiyi kullanan HEIDELBERG SPECTRALIS OCT’nin birçok üstün özellikleri vardır.
Çift ışınlı konfokal lazer kullanılarak tam aynı noktadan otomatik tekrar tarama yapılabilmesiyle, hasta kontrolleri daha sağlıklı yapılabilmektedir.
Aktif göz takip sistemi teknolojisi ile hasta gözünü oynatsa bile ayrıntılı ve doğru görüntüler alınabilmektedir.
Glokom ve retina hastalıklarının tanı ve izleminde 1 mikron hata payıyla ölçüm yapabilmektedir.
Arka kutup analiz programıyla maküla gangliyon hücre kalınlığını ölçerek erken dönemde glokom tanısı konulabilmektedir.
Günümüz göz kliniklerinde retina ve glokom hastalıklarının erken tanısında OCT artık vazgeçilmez bir teknoloji olmuştur.
Kliniğimiz Retina Glokom Biriminde kendi sınıfında en yüksek teknolojiyi kullanan HEIDELBERG SPECTRALIS OCT kullanılmaktadır.”. https://balikesirdh.saglik.gov.tr/TR,46760/oct-optik-koherens-tomografi.html
32
 “Muayene esnasında:
» Göz içi basıncı ölçülür
» Gonyoskopi ile çıkış açıları kontrol edilir
» Göz dibi muayenesi ile görme siniri hasarı kontrol edilir
» Pakimetri ölçümü ile kornea kalınlığı ölçülür.
» Görme alanı testi ile herhangi bir görme alanı kaybı olup olmadığı tespit edilir
» Renkli göz dibi fotoğrafları ile görme siniri değişiklikleri takip edilir.
Glokom nasıl tedavi edilir?
Genel kural olarak glokomun görme sinirinde bıraktığı hasar geri alınamaz. Tüm tedavilerden amaç göz içi basıncını düşürerek hasarın ilerlemesini engellemek içindir.
Glokom hastaları için düzenli kontrol ve takip çok önemlidir. Hastalık sinsice verilen tedaviye direnç gösterip ilerleme riskini her zaman taşımaktadır. O yüzden tedaviye zaman zaman değişiklikler eklemek gerekli olabilir.
1. Tıbbi Tedavi
Glokom genellikle günlük alınan göz damlaları ile kontrol altına alınabilir. Kesinlikle hekime danışılmadan alınan ilaçları kesmek veya değiştirmek doğru değildir.
Glokom ilaçları göz tansiyonunuzu düşürürken bazı yan etkileri de yanında getirebilir.
Bunların bazılarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
» Batma ve kaşıntı hissi
» Göz kızarıklığı veya gözün çevresindeki deride kızarma
» Nabız ve kalp atımında değişiklikler
» Özellikle astım olan hastalarda solunum değişiklikleri
» Ağız kuruluğu
» Kirpiklerin uzaması
» Bulanık görme
» Göz ve göz çevresinde renk değişikliği
2. Lazer Tedavisi
Lazer tedavisinin en güncel yöntemi SLT (Selektif Lazer Trabeküloplasti) dir.
Diğer tedavi yöntemlerine iyi bir alternatif olan lazer tedavisinin aşağıdaki nedenlerden dolayı tercih edilmesi gerekir.
» Güvenilir ve emniyetli bir işlemdir.
» Herhangi bir yan etkisi yoktur.
» İlaçlarla birlikte de kullanılabilir veya ilacı bırakmanıza olanak sağlayabilir.
» Basit ve hızlı bir işlemdir. Tekrarlanabilir özelliktedir.
» Hayat kalitenizi arttırır.
3. Cerrahi tedavi
Yukarıda yazılan tedavi yöntemleri yetersiz olduğu taktirde cerrahi tedavi başvurulması gereken son yöntemdir.
4. XEN Stent uygulaması
Açık kesili cerrahi tedavileri gibi komplikasyon (yan etki) riski yüksek değil, ama bir de çok etkili bir düzeyde hastanın konforunu ve hayat kalitesini bozmadan göz tansiyonunu kontrol altına alabilir.
Kimler glokom açısından daha fazla risk taşırlar?
» Glokom belirtileri ve risk faktörlerini taşıyan tüm yaş gurubundaki insanlar, Örneğin Şeker hastalığı olanlar, glokom için ailevi öyküsü olanlar ve zenci ırk
» 20 ile 64 yaşındaki erişkinlerde glokom için herhangi bir risk faktörü yok ise ilk göz muayenelerini 40 yaşına geldiklerinde mutlaka yaptırmaları gerekmektedir. 40 yaşından sonrada sene de bir periyodik olarak glokom açısından takip edilmeleri gerekmektedir.
» 65 yaşın üzerindeki erişkinler, Altı ay ile senede bir glokom gelişme riski açısından değerlendirilmeleri gerekir.”. https://www.anatoliahospital.com/makale-detay.asp?awid=22
“Göz içi basıncı yüksekliği ile beraber görme alanı muayenesi sonucunda görme siniri hasarı da tespit edilirse bu durum glokom olarak ele alınır.”. http://www.orbitgozmerkezi.com/orbit-tip-merkezi-antalya-goz-hastaliklari-glokom.html
33
GLOKOM SİNSİ BİR GÖZ HASTALIĞIDIR. GLOKOMU CİDDİYE ALIN, GÖRME KAYBI RİSKİNİ AZALTIN!
3.11.2016
Halk arasında göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom dünya çapında sinsi hastalıklar listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Glokomun her yaşta görülebilmesinin yanı sıra özellikle 35 yaşından sonra sinsi bir şekilde kendini ancak ilerlemiş aşamalarda fark ettirerek körlüğe yol açabildiğini söyleyen Dünyagöz Etiler’den Prof. Dr. Ümit Aykan “Göz içi basıncının yüksek seyretmesi ve göz sinirlerinin zayıflaması sonucu oluşan glokom (göz tansiyonu) hastaları, ülkemizde ciddi anlamda artış göstermiş durumda. Ancak ne yazık ki birçok hasta bu hastalığa sahip olduğunun farkında bile değil. Erken teşhis için herhangi bir şikayet olmasa bile yılda 1 kez göz muayenesi önemlidir” diyor.
Dünyadaki önlenebilir körlük nedenlerinin başında yer alan glokom, sadece Türkiye’de yaklaşık 2 milyon insanın göz sağlığını yakından tehdit ediyor. Glokomun belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerleyerek gözde geri dönüşü olmayan hasarlar yarattığını ifade eden Dünyagöz Etiler’den Prof. Dr. Ümit Aykan “Özellikle 35 yaşından sonra herkeste glokom olabilir ve tedavi edilmezse körlüğe (görme kaybına) kadar gidebilir.  Halk arasında göz tansiyonu adıyla da bilinen glokomda erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Bunun ana sebebi giden görmenin hiçbir şekilde geri dönmemesidir. Hastalığı hangi düzeyde saptarsak, ancak o seviyede tutabiliyoruz. Bu da ancak çok ciddi bir izleme ve dikkatli tedavi ile mümkün olmaktadır” diyor.
Erken teşhis için yılda en az 1 kez göz muayenesi şart
Glokomun belirtilerinin kolay fark edilmediğini, fark edildiğinde ise tedavi için geç kalınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Aykan “ Glokomun açık ya da dar açılı olmasına göre belirtiler değişir. Açık açılı glokom sinsi bir hastalıktır. Hastalarda göz içi basıncı yavaş yükseldiği için görme siniri hasarı da yavaş ilerler. Bu nedenle hastalar ağrı sızı hissetmezler. Dar açılı tip ise daha ani gelişir. Görme kaybı, şiddetli ağrı, kanlanma vardır. Bu nedenle 40’lı yaşlara gelene kadar yılda en az 1 kez göz tansiyonu muayenesinin asla ihmal edilmemesi gerekiyor” diyerek uyarılarda bulundu.
Sinsi bir hastalık olan glokomda genetik faktör öne çıkıyor
Belirli bir yaştan sonra herkesin ciddi bir risk taşıdığını belirten Prof. Dr. Aykan “Göz basıncının artışı göz sinirinde hasara neden olabiliyor. Bu nedenle belli aralıklarla göz sinirlerinin ve görme lifleri kalınlığının modern cihazlar ile değerlendirilmesi büyük önem taşıyor. Glokom hastalığında en önemli risk grubu; anne, baba, kardeş gibi birinci dereceden akrabasında glokom olanlardır. Normal şartlarda 40 yaş ve üstünün yaklaşık yüzde 2'si glokoma yakalanma riski taşır. Birinci dereceden akrabası glokom ise bu risk yaklaşık 6 misli artar. Miyop ya da şeker hastasıysa risk 2 kat daha artar” dedi.
Düşük tansiyonu olanlar ve uyku sorunu yaşayanlar dikkat!
Diyabetlilerin ve miyop rahatsızlığı olanların glokoma yakalanma riskinin 2 kat daha fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Aykan tansiyonu düşük seyredenlerin ve gece uyku sorunu yaşayanların da risk bakımından dikkatli izlenmeleri gerektiğine dikkat çekiyor.  Glokomun takibinin çok iyi yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aykan “Glokom hiç ağrı ve sızı yaşatmadan aniden geri dönüşsüz görme kaybına neden olabilen riskli bir hastalıktır.” dedi.
İlaçlarla da tedavi edilebiliyor
Glokomun göz damlası gibi ilaçlarla da tedavi edilebildiğini söyleyen Prof. Dr. Aykan gerektiği takdirde cerrahi ve lazer girişimlerinin de tedavide uygulanabileceğini belirtiyor. Prof. Dr. Aykan “Hastalığın ilk devrelerinde, ilaç hastalığı tedavi için yeterli olacaktır. Ancak burada erken teşhisin önemi çok büyük. Çünkü giden görme asla geri döndürülemez. Bu nedenle kişilerin belirli yaşlardan sonra mutlaka belli aralıklarla göz muayenesi yaptırması gerekiyor. Gerekli vakalarda tedavide cerrahi ve lazer müdahalelere de başvurabiliriz” diyor.“. https://www.dunyagoz.com/tr/kurumsal/haberler/glokom-sinsi-bir-goz-hastaligidir-glokomu-ciddiye-alin-gorme-kaybi-riskini-azaltin
34
“Türk doktordan Alzheimer teşhisinde yeni yöntem
Oftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı, retina incelemesiyle Alzheimer hastalığının erken tanısında yeni bulgular elde etti
Giriş: 16.04.2015 - 09:55 | Güncelleme: 16.04.2015 - 16:49
Ceyda ERENOĞLU / HT GAZETE
ABD Başkanı Barack Obama’nın önderliğinde yaşama geçirilen ‘Beyin İnisiyatifi Projesi’ne bağlı Beyin Haritalaması Derneği’nin 6-8 Mart’ta Los Angeles’ta gerçekleştirilen “Beyin Hastalıklarındaki Son Gelişmeler” kongresinde, Oftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı’nın sunumu ses getirdi. Kayabaşı sunumunda, Alzheimer tanısında iki ayrı cihaz ile yaptığı retina taramasında elde ettiği yeni bulguları anlattı.
ALZHEİMER’DA YENİ İPUCU
Kayabaşı, retina incelemesiyle Alzheimer hastalığının erken tanısında, “zerdeçal” kullanarak “beta amiloid plaklarını”, OCT tomografi cihazını kullanarak ise “tau iplikçikleri” (Merkezi sinir sistemi hücrelerinde bulunuyor) ve “alpha-synuclein” proteinlerini bulduğunu gösterdi.
 1 GRAM ZERDEÇAL, HAFIZAYI GÜÇLENDİRİYOR
Bu üçlüyü görüntülemesinin Alzheimer hastalığının varlığını kesin olarak gösterdiğini belirten Op. Dr. Umur Kayabaşı, “Uyguladığım yöntemle hem erken tanıda hem de hastalığı izlemede tau iplikçiklerini görüntüleyebiliyorum. Hastalığa beyinden erken tanı koymak zor. Bu anlamda en erken tanı yöntemi bizim kullandığımız” diyor.
BEYNİ ÖLDÜRÜYOR!
Öte yandan geçtiğimiz hafta Mayo Klinik tarafından yayınlanan makalede, beyne asıl hasarı “beta-amyloid”in değil “tau iplikçiklerinin” verdiği ortaya konuldu. Bu, yakın gelecekte tau iplikçiklerine yönelik tedavilerin ön plana çıkacağı anlamına geliyo”. https://www.haberturk.com/saglik/haber/1066480-turk-doktordan-alzheimer-teshisinde-yeni-yontem
35
“Alzheimer’a 15 yıl önceden teşhis 20.09.2013 - 12:08 Sağlık
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Umur Kayabaşı, ABD’de yapılan çalışmalara göre Alzheimer'a yol açan plakların artık 10-15 yıl önceden retina ve göz merceğinde tespit edilebildiğini söyledi.
Diyabet, hipertansiyon, multipl skleroz ( MS) ve Parkinson gibi hastalıklara erken tanı koyulmasında önemli bir faktör olan göz muayenesi Alzheimer hastalığına da umut olacak. Yaklaşık 10 yıldır ABD’de çalışmalarını sürdüren bilim insanları, göz muayenesiyle Alzheimer’a erken tanı açısından önemli mesafe kaydetti.
CİHAZLAR ONAY BEKLİYOR
Dünyagöz Altunizade’den Op. Dr. Umur Kayabaşı, Alzheimer hastalığına yol açan plakların (Beta amiloid) beyinden önce göz merceği ve retinada biriktiğini söyledi. Biriken plakların saptanmasıyla hastalığın beyni etkilemeden tespit edilebileceğini vurgulayan Op. Dr. Kayabaşı, Boston’da Dr. Lee Golstein önderliğinde geliştirilen bir cihazla göz merceğinde Alzheimer plaklarının saptanmasının mümkün hale geldiğini ifade etti. Los Angeles’ta ise Dr. Keith Black’ın retinada plakların görünmesini sağlayan başka bir cihaz geliştirdiğini anlatan Op. Dr. Kayabaşı, her iki cihazın da FDA onayı için başvurduğunu söyledi.
“TÜRKİYE’DE DE TESPİT EDİLEBİLİYOR”
Op. Dr. Umur Kayabaşı, Dr. Keith Black’in çalışmalarına göre ileride Alzheimer hastalığına yakalanabilecek hastaların erken aşamada yapılan retina ve lens muayeneleriyle saptanabildiği düşüncesinin ağırlık kazandığını belirtti. Kayabaşı, “Biz de yaptığımız Fundus Otofloresans ve OCT tetkikleriyle hastalığa yol açan plakları saptayabilecek duruma gelmiş bulunmaktayız” dedi.
ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ
Op. Dr. Kayabaşı, Alzheimer ilaçlarının hastalığın erken evresinde etkili olduğunu kaydederek, “Önemli olan nokta hastalığın geç döneminde bu ilaçların işe yaramamasıdır. Dolayısıyla hastalık erken tespit edilmek zorundadır” diye konuştu. Kayabaşı, ailesinde Alzheimer hastalığı olanların orta yaşlarda daha yakınmalar başlamadan önce, retina ve göz taraması yaptırmaları uyarısında bulunarak, “Bu tip hastalara D vitamini takviyesi ve Omega 3 balık yağı takviyeleri önererek, hastalığın uzmanı nörologlara yönlendiriyoruz” dedi.”.  https://www.ntv.com.tr/saglik/alzheimera-15-yil-onceden-teshis,HYLdEs_o4EeQwOVO-zC-og
36
37
ALZHEIMER’ LI BİR HASTADA OCT VE FAF Dr. Umur Kayabaşı. http://todnet.org/TODdata/File/1-retina-gunleri-sunumlar/Umur-Kayabasi.pdf
38
39
40
İki hastalık birbirini etkiliyor mu? Nörooftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı, "Göz tansiyonunun iyi kontrol edilemediği hastalarda Alzheimer gelişimi görülüyor" dedi
2.8.2012
Tıp dünyasında yapılan son araştırmalar, daha önce ilişkisi ortaya konmamış yeni veriler içeriyor. Bunlardan bir tanesi de Alzheimer Hastalığı (AH) ve glokom (göz tansiyonu) arasında çok yakın bir bağlantı olabileceği yönünde. Amerika ve Avrupa’da son yapılan çalışmalar ışığında ortaya çıkan bu sonuçlara göre; Alzheimer’lı olgularda, görme sinirinde hasarlanma ve göz içi retina hücrelerinde kayıplar saptandığı bildiriliyor. Yakın zamanlı çalışmalar ise Alzheimer ve glokomun birbirini etkileyebildiğini ortaya koyuyor.
ALZHEIMER’LILARDA KAFA İÇİ SIVI BASINCI
Nörooftalmolog Op. Dr. Umur Kayabaşı, bu etkileşimi açıklarken, “Alzheimer’lı kişilerde kafa içi sıvı basıncının düşük olması önemli bir veri olarak kabul ediliyor” diyor ve glokomlu hastalarda kafa içi sıvı basıncının, glokomu olmayanlara göre yüzde 33 oranında daha düşük olduğuna dikkat çekiyor. Bunun sonucunda artmış göz içi basıncının (glokom) göz sinirinin beyin tarafındaki sıvı basıncını düşürebildiği ve göz sinirinde hasar oluşturduğu belirtiliyor.
YENİ TEDAVİ BEKLENTİSİ
Kayabaşı’na göre Alzheimer’lı olguların önemli kısmında, kafa içi sıvı basıncı düşük oluyor. Özellikle, kronik glokomu olanlar ve göz tansiyonunun iyi kontrol edilemediği hastalarda beyinde yansımalar ve en çok da Alzheimer gelişimi görülüyor. Alzheimer ve glokom ilişkisinde göz içi ve beyin içi sıvı basınç farklılıkları; glokomda göz içi basıncının yüksek, Alzheimer’da ise beyin sıvısı basıncının düşük olarak öne çıktığını gösteriyor. Özellikle kötü ve hızlı gidişli kronik Alzheimer’lılarda, kafa içi sıvı basıncı daha düşük olabiliyor. Op. Dr. Umur Kayabaşı, “Kafa içi sıvı basıncının dengelenmesiyle, Alzheimer’da yeni tedavi olanaklarının doğmasını umut ediyoruz” diyor. https://www.medimagazin.com.tr/ilac-sanayi//tr-iki-hastalik-birbirini-etkiliyor-mu-8-681-45871.html
41
Umur Kayabasi's research while affiliated with Istinye Universitesi and other places. https://www.researchgate.net/scientific-contributions/2127292844_Umur_Kayabasi
42


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder