cilt: 33; sayfa: 391
[ORHON YAZITLARI - Mustafa S. Kaçalin]
Bilge Kağan’ın 735, Tonyukuk’un (Tunyukuk) 716-734 yılları arasında dikilmiş olduğu tahmin
edilmektedir. Kül Tigin (Tégin) ve Bilge Kağan yazıtlarının arası yaklaşık 1
kilometredir. Tonyukuk yazıtı, Orhon ırmağının 360 km. doğusunda bulunmasına rağmen aynı
döneme ait olması ve aynı konuları ihtiva etmesi bakımından Orhon yazıtları
arasında anılmıştır. Bunların dışında üç önemli yazıttan Çoyren yazıtının
689-690, Küli Çor (İhe-Hüşötü) yazıtının 719-723, Ongi (Işbara Tarkan)
yazıtının da 723-735 yılları arasında dikildiği sanılmaktadır.
Yazıtları bilim dünyasına ilk defa Das Nord und östliche Theil von Europa und
Asia adlı eseriyle (Stockholm 1730) J. von Strahlenberg tanıtmıştır. Eski
İskandinav harflerine olan benzerliği sebebiyle dikkati çeken yazıtlardan
bazılarının yazı örneklerini, XVIII. yüzyılın sonlarında P. Simon Pallas
Reise durch verschiedene Provinzen des russischen Reichs adlı
seyahatnâmesinde (I-IV, Graz, ts.) vermiştir. Ardından Spassky yirmi iki
yazıtın yazısını yayımlamış (Inscriptiones Sibiriacae de antuquis quibusdam
sculpturis et inscriptionibus in Sibiria repertis, Petersburg 1822), 1825’te
Jean Pierre Abel Rémusat bütün yazıtların Türkler’in eski topraklarında
olduğunu ortaya koymuştur. Bu arada Messerschmidt iki yazıt keşfetmiştir. N.
N. Yadrintsev, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının çıkartmalarını bilim
âlemine sunmuş (Anciens caractères trouvés sur des pierres et des ornements
au bord de l’Orkhon, St. Petersburg 1890), Axel Olai Heikel başkanlığındaki
Fin heyeti yazıtların resimlerini ve çıkartmalarını getirterek yayımlamıştır
(“Kahdeksas arkeoloogineu kongressi Moskovassa 1890”, JSFOu., X [1892], s.
130-145). Tonyukuk yazıtı da 1897’de Klementz tarafından bulunmuştur. Yazıtların
taşının Bilge Kağan mezar külliyesinin 45-50 km. güneyindeki mermer ve granit
yataklarından çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
--------------------.
Bilge Tonyukuk Yazıtı. II. Doğu Türk Kağanlığı’nın büyük devlet adamı Vezir Tonyukuk tarafından diktirilen yazıtta bu döneme ait tarihî hadiseler,
bağımsızlık için çekilen sıkıntılar, verilen mücadeleler ve elde edilen
başarılarda Tonyukuk’un
etkisi anlatılır. Bilge Tonyukuk,
İlteriş (Él-tériş) ve Kapgan kağanları kendisinin tahta oturttuğunu, onlarla
birlikte devletin devlet, milletin de millet olduğunu belirtir. Tonyukuk’un duygu ve düşüncelerini ifade ederken
edebî dilin imkânlarından yararlandığı görülür. Birinci yazıtın batı yüzünde Tonyukuk’un mensup olduğu boyun damgası vardır.
Yazıtların Yazımı. Kül Tigin ve Bilge Kağan
yazıtlarını taş üzerine kazıyarak yazan kişi yeğenleri Yolluğ Tigin’dir. Kül
Tigin yazıtı için Çin’den ayrıca altı sanatkâr (bedizci) getirtilmiştir. Kül
Tigin yazıtı yirmi günde, Bilge Kağan yazıtı otuz dört günde kazınmıştır. Kül
Tigin yazıtının batı yüzünü ise Çang Sengüm yazmıştır. Kül Tigin ve Bilge
Kağan yazıtları Bilge Kağan’ın ağzından anlatıldığına göre metinleri yazan da
o olmalıdır. Önce metinleri yazıp sonra bunları taşlara kazıması için Yolluğ
Tigin’e verdiği düşünülmektedir. Olayların Bilge Tonyukuk’un
ağzından anlatıldığı Tonyukuk yazıtında ise metnin yazarı Tonyukuk olmalıdır.
Yazıtların Harfleri, Dili ve Üslûbu. Orhon
yazıtlarının harfleri Türk biliminde “esrarlı eski Türk yazısı” olarak
adlandırılır. Bunun sebebi, harflerin eski İskandinav yazıtlarında
kullanılmış ve “esrarlı harfler”
cilt: 33; sayfa: 392
[ORHON YAZITLARI - Mustafa S. Kaçalin]
diye adlandırılmış yazının harflerine
çok benzemesidir. İki büyük Orhon yazıtında otuz sekiz harf kullanılmıştır
(DİA, XI, 45). Yenisey’de bulunanlar dahil bütün yazıtlarda kullanılan
işaretlerle Göktürk harflerinin sayısı elliyi bulmaktadır. Bu harfleri çözen
Vilhelm Ludwig Peter Thomsen’e göre eski Türk yazısı esrarlı harflere benzese
de Ârâmî-İran kökenli bir yazıdır. Thomsen, harflerdeki çift ünsüz ve hece
işaretleriyle bazı tek ünsüz işaretlerinin hece yazısı kökenli olabileceğini
ileri sürmüştür. Orhon yazıtlarında uygulanan yazı hece ve harf yazılarının karışımı
gibidir. Ünlü harflerin kullanılışının sınırlı olduğuna bakılarak eski Türk
yazısının hece yazısından harf yazısına geçiş aşamasında olduğu ileri
sürülebilir. Sağdan sola doğru yazılan yazıların bazı Yenisey yazıtlarında
soldan sağa doğru yazıldığı görülür. Ancak bu durumda harfler ters yöne
çevrik olarak kazınmıştır. Taşa yazılı metinlerde genelde kelimelerle ekler
birlikte telakki edilmiştir. Kâğıda yazılı metinlerde ise her kelime hatta
her ek birbirinden üst üste iki nokta (:) işaretiyle ayrılmıştır.
Orhon yazıtları, Bilge Kağan ve Tonyukuk tarafından
yazılmış II. Doğu Türk Kağanlığı’nın tarihi gibidir. Kül Tigin ve Bilge Kağan
yazıtlarında dünyanın ve insanoğlunun yaratılışına bir cümleyle değinildikten
ve birinci kağanlığın tarihi ana çizgileriyle özetlendikten sonra ikinci
kağanlığın kuruluştan Kül Tigin’in 731’de ölümüne kadarki siyasî ve askerî
tarihi anlatılır. Özellikle Bilge Kağan’ın beylerine ve halkına seslendiği
bölümler son derece etkili bir anlatım gücüne sahiptir. Bu bakımdan Orhon yazıtlarının
Türkçe’nin en eski ve en güzel nesir ve hitabet örnekleri olduğu söylenebilir
(Tekin, Orhon Yazıtları, s. 14-22).
Yazıtların dili ve üslûbu üzerinde araştırma yapanlar metinleri tam bir görüş
birliği içinde değerlendirememiştir. Yazıtların ilkel ve somut bir konuşma
diline sahip olduğunu ileri sürenlere mukabil bunların eski bir geçmişe
dayanan gelişmiş bir dilin ürünleri olduğu kanaatinde bulunanlar da vardır.
Aynı şekilde yazıtların şiir ve nesir olabileceği konusundaki farklı
görüşlere göre de üslûp değerlendirmesi değişmektedir.
Orhon yazıtlarının söz varlığı üçte biri soyut kavramlar olmak üzere 900
kadar kelimedir. Konunun sınırlı olduğu dikkate alınınca bu sayının
küçümsenmemesi gerekir. Bu sınırlı konuda gerek somut gerekse soyut kavramların
zenginliğinden ve bazı morfolojik özelliklerden hareketle o dönemdeki
Türkçe’nin sadece konuşma değil aynı zamanda bir yazı dili ve çok daha eski
bir dilin devamı olduğu anlaşılmaktadır. Yazıtlardaki ikilemeler, yakın
anlamlı ve eş anlamlı kelimeler, benzetmeler, mecazlar, karşıt kavramlar,
deyimler ve tasvirler dağarcığı zengin bir edebî dilin varlığını düşündürür.
I. V. Stebleva, şiiri andıran paralelliklere dikkat ederek bunların nazım
olabileceği görüşünü ileri sürerken âhenk yapısına ve yüksek sesle okumaya
elverişli olduklarını da ekler. Bu görüşler, daha sonra P. Zieme ve G.
Doerfer gibi Türkologlar tarafından ayrıntılı biçimde değerlendirilmiştir. A.
von Gabain, bu metinlerde görülen baş kafiye izlerinin eski Türk şiirinde
bulunabileceğini belirtir (Aksan, En Eski Türkçenin İzlerinde, tür.yer.).
Yazıtlarda geçen ve o dönem Türkçe’sinin ifade zenginliğini gösteren bazı
örnekler şöylece sıralanabilir: a) Deyimler: Adak kamşatmak “ayağı burkulmak,
ayağı dolaşmak”, mecazen “mâneviyatı bozulmak, şaşırıp yanlış hareket etmek”
(Bilge Kağan, doğu yüzü, 30. satır; Kül Tigin, doğu yüzü, 7. satır); atı küsi
yok bolmak “adı sanı yok olmak” (Bilge Kağan, doğu yüzü, 21. satır; Kül
Tigin, doğu yüzü, 27. satır); körür közi körmez teg bilir biligi bilmez teg bolmak
“görür gözü görmez gibi, erer aklı ermez gibi olmak”, mecazen “iş göremez,
düşünemez hale gelmek” (Kül Tigin, kuzey yüzü, 101. satır); sabın sımak
“sözünü kırmak, hatırını kırmak” (Kül Tigin, güney yüzü, 11-12. satır; Bilge
Kağan, kuzey yüzü, 14. satır). b) Benzetmeler: Ügüzçe “ırmak gibi”, tagça
“dağ gibi” (Bilge Kağan, doğu yüzü, 20. satır); böri teg “kurt gibi”, kony
teg “koyun gibi” (Kül Tigin, doğu yüzü, 12. satır); otça “ateş gibi”, borça
“fırtına gibi” (Bilge Kağan, doğu yüzü, 27. satır); süçig sab “tatlı söz”
(Kül Tigin, güney yüzü, 5. satır); sab sı- “söz kırmak” (Kül Tigin, güney
yüzü, 11. satır). c) Karşıt anlamlı kullanışlar: Üze kök tengri asra yaġız
yér “üstte mavi gök altta kara toprak” (Kül Tigin, doğu yüzü, 1. satır). d)
İkilemeler: Arkış tirkiş “kervan, kafile” (Kül Tigin, güney yüzü, 8. satır);
at kü “ad san” (Kül Tigin, doğu yüzü, 25. satır); iç taş “iç dış” (Kül Tigin,
güney yüzü, 12. satır); il (él) törü “devlet” (Kül Tigin, doğu yüzü, 1, 8.
satır); yabız yablak “kötü” (Kül Tigin, doğu yüzü, 20. satır). Yazıtlarda
kişi ve yer adları dışında yabancı kelime yok gibidir.
Yazıtlar Üzerine Yapılan Çalışmalar. F. W. Radloff, 1894 yılının Mart ayında
Orhon yazıtları üzerine hazırlayacağı eserin birinci kısmı olan elli beş
esrarlı harfli metni yayımlamış, eserin ikinci kısmı aynı yılın mayıs ayında,
üçüncü kısmı da 1895’te neşredilmiştir (Die Alttürkischen Inschriften der
Mongolei, St. Petersburg 1894-1895, 3 fasikül, 460 sayfa). Bu çalışmalarda
birçok okuma ve açıklama yanlışı bulunmaktadır. Daha sonra Radloff metinlerin
dil yapısını tesbit etmeye başlayarak eserin ikinci baskısını
gerçekleştirmiştir (St. Petersburg 1897). Bu yayın Eski Türkçe’deki ilk dil
çalışmasıdır ve kendisinden sonra yapılan çalışmalara kaynak olmuştur.
Radloff 1894-1899 yılları arasında kırk Yenisey, on Hoyd Tamir ve altı
Moğolistan olmak üzere toplam elli altı yazıtı ilk okuyan, ilk çeviren,
sözlüklerini ve dil bilgisini yazan ve yazıtları çeşitli yönleriyle
değerlendiren ilim adamıdır. V. Thomsen büyük yazıt üzerine yaptığı çalışmayı
Inscriptions de l’Orkhon déchiffrées adıyla yayımlamıştır (Helsingfors 1896).
Çok başarılı bulunan bu yayın daha sonraki araştırmacılar tarafından örnek
alınmıştır. P. M. Melioranskiy, Kül Tigin yazıtını Rusça neşretmiştir
(Sanktpetersburg 1899). W. Radloff da yeni basımın II. cildini, 1897’de F.
Klementz tarafından Bayn-Tsokto mevkiinde bulunan Tonyukuk yazıtının Orhon harfli metninin ve yazı çevriminin Almanca
tercümesiyle birlikte yayımlamıştır (Die Alttürkischen Inschriften der
Mongolei, Petersburg 1899). Daha sonra Thomsen, Tonyukuk yazıtının mükemmel resimlerini elde ederek önemli düzeltmeler
yapmış (Turcica. Etudes concernant à l’interprétation des inscriptions
turques de la Mongolie et de la Sibérie, Helsingfors 1916, MSFOu., XXXVII.
sayısı olarak), ayrıca iki Orhon yazıtıyla Tonyukuk yazıtının Danca tam çevirisini neşretmiştir (Gammeltyrkiske
inskrifter fra Mongoliet, i oversoettelse og med indledning, Kobenhaven
1922). A. von Gabain, hazırladığı Eski Türkçe ilk dil bilgisi kitabının
antoloji kısmında Kül Tigin yazıtının çeviri yazılı metnini de vermiştir
(Alttürkische Grammatik, Leipzig 1941). S. Ye. Malov da Pamyatniki
drevnetyurkskoy pis’mennosti adıyla bir çalışma yapmıştır (Moskva
1951). Tonyukuk yazıtını Pentti Aalto, G. J. Ramstedt ve J. G. Granö müstakil
olarak yayımlamıştır (“Materialien zu den alttürkischen Inschriften der
Mongolei”, JSFOu., LX/7 [1958]). René Giraud, Tonyukuk yazıtının Fransızca tercümesini, harf ve çeviri yazılı metnini
çeşitli açıklamalar ve sözlük ilâvesiyle bir kitapta toplamıştır
(L’inscription de Baïn Tsokto, Paris 1961).
Göktürk harfli metinler üzerine Türkiye’de yapılan ilk çalışma Şemseddin
Sâmi’ye
cilt: 33; sayfa: 393
[ORHON YAZITLARI - Mustafa S. Kaçalin]
aittir, ancak yayımlanmamıştır. Daha sonra
Necip Âsım (Yazıksız) En Eski Türk Yazısı (İstanbul 1315, 2. baskısı Pek Eski
Türk Yazısı adıyla, İstanbul 1327) ve Thomsen yayımını esas alarak Orhun
Âbideleri (İstanbul 1925) adıyla iki eser neşretmiştir. İkinci yayın Hüseyin
Namık Orkun’a aittir (Eski Türk Yazıtları, İstanbul 1936-1941). Talat Tekin,
yazıtlardan beşi üzerinde (Kül Tigin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Ongin ve Küli Çor) A Grammar of Orkhon Turkic adlı bir gramer çalışması
dışında (Bloomington 1968) ayrıca birçok yayın yapmıştır (bk. bibl.).
Muharrem Ergin’in Orhun Âbideleri adıyla yayımladığı eser üç büyük yazıt
üzerinedir (neşirler için ayrıca bk. Erimer, s. 47-64; Tekin, Orhon Türkçesi
Grameri, s. 261-264). Bugüne kadar Göktürk harfli büyüklü küçüklü yaklaşık
250 metin neşredilmiştir. Bunları Göktürk, Uygur, Kırgız devrine ait olanlar,
tarihi tesbit edilemeyenler, yalnız adları bilinip henüz neşredilmeyenler ve
hangi yazıta ait olduğu belirlenemeyen metinler olmak üzere altı başlık
altında toplamak mümkündür. Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk’tan başka önemli yazıtlar arasında şunlar yer almaktadır: Karabalgasun,
Küli Çor, Moyun Çor, Ongi, Taryat (Terh, Terek, Terhin).
BİBLİYOGRAFYA:
Kayahan Erimer, Eski Türkçe Göktürk ve Uygur
Yazı Dili, Ankara 1969, s. 47-64; Melih Erçin, “Göktürk-Sekel-Fenike Yazıları
Üzerine Üç Saptama Bildirisi”, Harf Devrimi’nin 50. Yılı Sempozyumu, Ankara
1981, s. 207-234; V. Thomsen, Orhon ve Yenisey Yazıtlarının Çözümü: İlk
Bildiri Çözülmüş Orhon Yazıtları (çeviri Vedat Köken), Ankara 1993; a.mlf., Orhon
Yazıtları Araştırmaları (çeviri Vedat Köken), Ankara 2002; Talat Tekin, Orhon
Yazıtları: Kül Tigin, Bilge Kağan, Tunyukuk, İstanbul 1995; a.mlf., “Some
Remarks on the Tunyukuk Inscription”, Beläg Bitig. Sprachstudien für Gerhard
Doerfer zum 75. Geburtstag, Wiesbaden 1995, s. 159-168; a.mlf., Orhon
Türkçesi Grameri, Ankara 2000; a.mlf., Irk Bitig: Eski Uygurca Fal Kitabı,
Ankara 2004; a.mlf., “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine”, TDl., VI/67
(1957), s. 372-374; VI/ 68 (1957), s. 423-426; a.mlf., “Kuzey Moğolistan’da
Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi”, TTK Belleten, XLVI/184
(1983), s. 795-838; Bilge Ercilasun, “Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki
İlk Bilgiler”, 3. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara 1999, s.
409-422; Doğan Aksan, En Eski Türkçenin İzlerinde Orhun ve Yenisey Yazıtları
Üzerinde Sözcükbilim, Anlambilim ve Biçembilim İncelemelerinin Aydınlattığı
Gerçekler, İstanbul 2000; a.mlf., “Göktürk Yazıtlarında Söz Sanatları-Güçlü
Anlatım Yolları”, TDAY Belleten 1990 (1994), s. 1-12; Moğolistan’daki Türk
Anıtları Projesi Albümü-Album for the Project on Turkish Monuments in
Mongolia, Ankara 2001; J. Taube, “Eine runentürkische Inschrift (Tonyukuk,
01-16) im Lichte von Jean Gebsers Geschichte der Bewußtwerdung (Mit einem
Nachtrag zu Tonyukuk 17-32)”, Splitter aus der Gegend von Turfan: Festschrift für Peter
Zieme anläßlich seines 60. Geburtstags, İstanbul-Berlin 2002, s. 333-365;
Árpád Berta, Szavaimat jól halljátok ... A türk és ujgur rovásirásos emlékek
kritikai kiadása, Szeged 2004; a.mlf., “Runik Harfli Eski Türkçe Yazıtlar
(VIII. Yüzyıl)” (çeviri Nurettin Demir), Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul
2006, I, 113-121; a.mlf., “Neue Lesungs-und Deutungsvorschläge für die
Inschrift Tonuquq”, AOH, XLVIII/3 (1995), s. 313-320; Cengiz Alyılmaz, Orhun
Yazıtlarının Bugünkü Durumu, Ankara 2005; Semih Tezcan, “Tonyukuk Yazıtında Birkaç Düzeltme”, TDAY Belleten 1975-1976 (1976), s.
173-181; Osman F. Sertkaya, “Köl Tigin’in Ölümünün 1250. Yıldönümü Dolayısı
ile Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ndeki Köktürk Harfli Metinler Üzerinde
Yapılan Arkeolojik ve Filolojik Çalışmalara Toplu Bir Bakış”, TTK Belleten,
XLVII/185 (1984), s. 67-85; S. G. Klyaştorniy - V. A. Livşiç, “Bugut’taki
Sogtça Kitabeye Yeni Bir Bakış” (trc. Emine Gürsoy-Naskali), TDAY Belleten
1987 (1992), s. 201-241; Soslanbek Y. Bayçorov, “Avrupa’nın Göktürk Harfli
Eski Anıtları”, a.e. 1990 (1994), s. 13-16; István Vásáry, “Doğu Avrupa’nın
Runik Alfabe Sistemleri Üzerine”, a.e. 1993 (1995), s. 51-59; Halil Açıkgöz,
“Bilge Kağan Yazıtının Doğu Yüzünün İlk Satırında (İ)ki (E)d(i)z
K(e)r(e)kül(ü)g mü Yoksa Kid(i)z K(e)r(e)kül(ü)g ‘Keçe Çadırlı’ mı
Okunmalı?”, a.e. 1994 (1996), s. 1-10; a.e. 2000 (2001) (dergideki
makalelerin tamamı Orhon yazıtlarıyla ilgilidir); Mustafa S. Kaçalin, “Elif-bâ”,
DİA, XI, 45.
Mustafa S. Kaçalin
|
cilt: 41; sayfa: 85
[THOMSEN, Vilhelm - A. Azmi Bilgin]
THOMSEN, Vilhelm
(1842-1927)
Danimarkalı dil bilimci, Türkolog.
Vilhelm Ludvig Peter Thomsen 25 Ocak 1842’de
Kopenhag’da doğdu. 1859’da babasının isteğiyle Kopenhag İlâhiyat Fakültesi’ne
kaydolduysa da kısa süre içinde Filoloji Fakültesi’ne geçti. Johan Nicolai
Madvig, Westergaard, C. W. Smith ve Lyngby gibi döneminin önde gelen bilim
adamlarından dil, dil bilimi ve filoloji dersleri aldı. Küçük yaşta başladığı
dil öğreniminde özel ilgisi ve yeteneği sayesinde Sanskritçe, Grekçe,
Latince, Arapça, İspanyolca, Rusça, Fince ve Macarca dahil on altı dil
öğrendi. Hint-Avrupa dilleriyle uğraştı, Dan diyalektoloji sözlüğünün
yazımına katkıda
cilt: 41; sayfa: 85
[THOMSEN, Vilhelm - A. Azmi Bilgin]
bulundu. Araştırmalarını daha çok karşılaştırmalı dil bilimi alanında
yaptı. Macar dilleri konusunu işlediği ilk bilimsel çalışmasını yayımladıktan
sonra (“Det magyariske sprog og dets stammeslaegtskab”, Tidskrift for
philologi og paedagogik Aargang, VII [Kobenhavn 1867], s. 149-174)
Finlandiya’ya gitti. Burada Fin dili üzerine hazırladığı teziyle (Den gotiske
sprogklasses Indflydelse paa den finske. En Sproghistorisk undersogelse
[Kobenhavn 1869]) doktor unvanını aldı; eserin Almanca tercümesiyle de (Über
den einfluss der germanischen Sprachen auf die finnisch-lappischen [Halle
1870, 1967]) Berlin Bilimler Akademisi Sever Bopp ödülünü kazandı. 1869-1870
yıllarında Güneydoğu Avrupa’yı dolaşarak Slav ve Romen dilleri üzerinde
araştırmalar yapan Thomsen, İtalya ve Fransa’ya uğradı, ardından ülkesine
döndü. Bir süre lise öğretmenliği yaptı; 1871’de Kopenhag Üniversitesi’nde
karşılaştırmalı dil bilimi dersleri vermeye başladı; 1875’te doçent oldu.
1876’da daha sonra başkanlığını yürüteceği (1909) Danimarka Bilimler
Akademisi’ne üye seçildi. 1887’de profesörlüğe yükseldi. 1913’te emekliye
ayrıldı; 12 Mayıs 1927’de Kopenhag yakınlarındaki Valby’de öldü.
Türkoloji tarihine Orhon yazıtları üzerine yaptığı çalışmalarla geçen
Thomsen, Orhon ve Yenisey ırmaklarının kıyısındaki yazılı taşların dilini
çözerek bunların Türkler’den kaldığını ispatlamış ve 15 Aralık 1893’te bunu
bir bildiriyle açıklamıştır. Bildiriyi ertesi yıl yayımladıktan sonra
(“Déchiffrement des inscriptions de l’Orkhon et l’Ienissei: Notice
préliminaire”, Bulletin, Kopenhag 1894) Çin ve Bizans kaynaklarını
derinlemesine inceleyip 1896’da Orhon yazıtlarının tamamını kitap halinde bir
araya getirmiştir. Öğrencilerinden Kurt Wulf’la birlikte Yenisey yazıtlarıyla
ilgili araştırmalar da yapmış, fakat bunlar yayımlanamamıştır. Thomsen,
Vilhelm Grønbech ve oğlu Kaare Grønbech gibi önemli öğrenciler
yetiştirmiştir. Alman dilcilerinden Willy Bang Kaup’un Germanistik alanından
Türkoloji’ye geçmesinde de onun çalışmaları etkili olmuştur. Danimarka
kralının “elefan madalyası”, Osmanlı Padişahı V. Mehmed Reşad’ın birinci
rütbeden “Mecîdî nişanı” verdiği, adına biri doktorasının yirmi beşinci,
diğerleri doğumunun yetmişinci yıl dönümü münasebetiyle üç armağan kitabın
yayımlanıp (Festshrift til Vilhelm Thomsen fra disciple, Kopenhag 1894;
Festschrift Vilhelm Thomsen, Leipzig 1912; Studien ... Vilhelm Thomsen zum
70. Geburtstag gevidmet, Helsingfors 1912) sekseninci yıl dönümü için başlıca
yazıları tekrar basılan Thomsen’in hayatı ve çalışmaları üzerine çeşitli
yayımlar yapılmıştır. Thomsen’in çalışmaları toplu olarak Samlede
Afhandlinger adıyla neşredilmiştir (I-IV, Kobenhavn-Kristiania 1919-1931).
Külliyatın III. cildi hemen tamamen Türkoloji alanındaki eserlerinden
oluşmaktadır.
Türkoloji’yle İlgili Eserleri. 1. Inscriptions de l’Orkhon déchiffrées par
Vilhelm Thomsen (Helsingfors 1896). Macar-Fin Derneği’nin neşrettiği Orhon
yazıtlarının anlatıldığı eserde Göktürk alfabesi, I ve II. yazıtların
çeviriyazıları, Fransızcalar’ı, notlar, düzeltmeler ve dizin bulunmaktadır
(Türkçe çevirisi için bk. bibl. s. 19-302). 2. “Sur le système des consonnes
dans la langue ouïgoure” (KSz., II [1901], s. 241-259). Makalede W.
Radloff’un Kutadgu Bilig’deki (St. Petersburg 1890) yanlışları da
düzeltilmektedir. 3. “Ein Blatt in Turkischer Runen Schrift aus Turfan”
(Sitzungsberichte der Berliner Akademie der Wissenschaften, 1910, s.
296-306). 4. Turcica, Etudes concernant l’interprétation des inscriptions
turques de la Mongolie et de la Sibérie (Helsingfors 1916). Thomsen bu
çalışmasında Orhon ve Yenisey yazıtlarıyla ilgili son görüşlerine yer vermiş,
W. Radloff’un aynı konuda yaptığı yayının (Die Alttürkishen Inschriften der
Mongolei, 1895) okuma ve anlamlandırma yanlışlarına dikkat çekerek Tonyukuk I-II yazıtlarıyla ilgili yeni öneriler getirmiştir. Büyük ilgi
uyandıran eser Willy Bang Kaup, C. Brockelmann, Gyula Németh gibi Türkologlar
tarafından değerlendirme makalelerinde ele alınmıştır. 5. Une inscription de
la trouvaille d’or Nagy-Szent-Miklos (Hongrie) (Kobenhavn 1917).
Macaristan’da bulunan bir Peçenek kitâbesiyle ilgilidir. 6. “Grammeltyrkiske
indskrifter fra Mongoliet i oversatteelseog med indledning” (Samlade
Afhandlinger, III [Kobenhavn 1922], s. 465-516). Eski Türk yazıtları gözden
geçirilerek hazırlanan çalışmada Göktürk tarihine dair bilgilerle yazıtların
Danca çevirisi bulunmaktadır. Bu çeviri Ragıp Hulusi (Özden) tarafından
Almanca’sından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (“Moğolistan’daki Türkçe Kitabeler”,
TM, III [1935], s. 81-118). 7. “Aus Ostturkistans Vergangenheit” (UAJ, V
[1925], s. 1-24) (Türkçe’si: Köprülüzâde Ahmed Cemal, “Şarkî Türkistan’ın
Mâzisine Dâir”, TM, II [1928], s. 33-59).
BİBLİYOGRAFYA:
V. Thomsen, Orhon Yazıtları Araştırmaları (trc. Vedat Köken), Ankara 2002; A.
Dilaçar, Thomsen, Ankara 1963; a.mlf., “İskandinav Yurtlarında Türkoloji”,
TDl., XXVII/257 (1973), s. 377-381; Hasan Eren, Türklük Bilimi Sözlüğü I:
Yabancı Türkologlar, Ankara 1998, s. 315; a.mlf., “Thomsen, Vilhelm Ludvig Peter”,
TA, XXXI, 174-175; Sten Konow, “Obituary Notices Vilhelm Thomsen”, JRAS
(1927), tür.yer.; K. Wulf, “Vilhelm Thomsen 25. Jan. 1842-12. Mai 1927”,
Arkiv för nordisk filologi, XLVI, Lund 1930, s. 81-104; Abdülkadir İnan,
“Vilhelm Thomsen”, Türk Dili Belleten, sy. 18-20, Ankara 1943, s. 86-87;
Erhan Aydın, “Vilhelm Thomsen’in Sözlüğü”, İlmî Araştırmalar, sy. 17,
İstanbul 2004, s. 69-70; Zeynep Korkmaz, “Vilhelm Ludvig Peter Thomsen’in
Hayatı ve Türklük Bilimine Hizmeti”, TK, XXXII/369 (1994), s.1-12; a.mlf.,
“Vilhelm Ludvig Peter Thomsen (Hayatı ve Türklük Bilimine Hizmeti)”, TDAY
Belleten 1993, Ankara 1995, s. 1-11; Cemal Kurnaz, “Vilhelm Thomsen’e Mecîdî
Nişanı Verilmesi”, a.e., s. 13-20; Çetin Cumagulov, “Vilhelm Thomsen’in
Çalışmaları ve Kırgızistan’da Bulunan Göktürk Yazıtları”, a.e., s. 99-114.
A. Azmi Bilgin
|
|
cilt: 41; sayfa: 493
[TÜRK - Ramazan Şeşen]
2. Yazı. VIII. yüzyıldan günümüze kadar Türk dilinin yazılı metinlerinde şu
alfabeler kullanılmıştır: 1. Göktürk (Orhon) Alfabesi. Türkler’in bilinen ilk
alfabesidir. Bununla yazılmış kaynakların önemlileri Orhon yazıtları
(Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk),
Moğolistan’da Uygur dönemi yazıtları, Yenisey yazıtları, Moğolistan’da
Hoytu-Tamir yazıtları, Kırgızistan’da Talas yazıtları ve Doğu Türkistan
yazmalarıdır.
Göktürk yazısı sağdan sola doğru yazılır,
harfler bitiştirilmez, kelime sonunda üst üste iki nokta bulunur. Danimarkalı
Vilhelm Thomsen’in 1893’te okuduğu Kültigin ve Bilge Kağan kitâbelerinde otuz
sekiz harf bulunmaktadır. Bunların dördü ünlü, diğerleri ünsüz ve hece işaretleridir.
Ünlülerin her biri iki ayrı sesi karşılar; = a, e; = ı, i; = o, u; = ö, ü.
Ünsüzlerden b, d, g, k, l, n, r, s, t, y harflerinin bir kalın, bir ince türü
vardır; ç, m, ñ, ny, p, ş, z ünsüzlerinin birer harfi olup bunlarla hem kalın
hem ince sesler yazılır. Çift ünsüz işaretlerinden nç, nt hem kalın hem ince
ses için, lt sadece kalın lt ünsüzünü gösterir. Hece yerine kullanılan
“ok/uk, ök/ük, ık, iç” kelime başında bulunduğunda “ko-/ku-, kö-/kü-, kı-,
çi-” hecelerini yazmakta kullanılır. Tonyukuk kitâbesinde “aş” ve “baş” hecelerinin yazıldığı iki işaretle harf
sayısı kırk olur. Ayrıca Yenisey yazıtlarındaki açık e(ä), kapalı e(é), kalın
ñ, kalın s, kalın ş harfleri, “dem” ve “kış” hece işaretleri; Irk Bitig’de
“ot” ve “up” değerinde iki hece işareti, diğer yazıtlarda farklı bir ince “ş”
işaretiyle harf sayısı elli olur. Göktürk alfabesi Moğolistan’dan Avrupa’ya
kadar geniş bir coğrafyada yayılmıştır. Bu alfabenin kökeni hakkında çeşitli
görüşler ileri sürülmüştür. V. Thomsen, Ârâmî veya Pehlevî asıllı olabileceği,
fakat bazı işaretlerin ideografik göründüğü; Aristov, Mallitskiy ve Polivanov
eski Türk damgalarından üretildiği; Polivanov ayrıca Ârâmî, Soğd ve Pehlevî
alfabelerinden de yararlanıldığı fikrindedir. Ahmet Caferoğlu ve Ahmet Cevat
Emre bazı kanıtlara dayanarak Göktürk harflerinin eski Türk damgalarından
üretilmiş, Türk icadı, ideografik, millî bir alfabe olduğunu ileri sürmüştür.
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder