ŞANLIURFA’NIN TARİHSEL İLKLERİ
(Taslak 1)
04.01.2017
-----------------------------------------------.
KAYNAK 1:
“Öyle
bir kente geldiniz ki, uygarlığın beşiği olan Mezopotamya’da tüm kentler yerle
bir olmuşken yalnız arkeolojik kalıntılarıyla ve tarihi yapılarıyla değil, o
günden bugüne kesintisiz süren kültürel altyapısı ve insan dokusuyla da hala
var olan bir kenttesiniz. Bunun başka bir örneği yok, sizi temin ederim.
Urfa
bununla da kalmaz, Urfa size ilkleri sunar;
1-
Göbeklitepe’de yapılan kazılar Erken Neolitik Çağ’a dair bilimsel literatürü
değiştirmiştir ve 11.500 yıllık tarihiyle bilinen en
eski anıtsal yapı olarak kayda geçmiştir.
2-
Milattan önce ikinci binde Hz. İbrahim Peygamber
burada doğmuş, dünyaya Harran’dan ışık yaymaya başlamıştır. Hz.
İsmail’in soyuyla yalnız Müslümanların değil, Hazreti İshak’ın soyuyla
Yahudilerin ve Hıristiyanların da atasıdır. Bu nur dünyaya Urfa’dan
yayılmıştır.
3- Urfa dünyada Hıristiyanlığı kabul eden ilk kentlerden
biridir. Osrhoene krallarından Abgar Ukomo’nun, Hıristiyanlığı resmi din
olarak kabul eden ilk kral olduğu bilinmektedir. Bu hükümdarın, İsa
Peygamber’in dinini yaymak üzere Urfa’ya davet etmesi, İsa Peygamber’in de
yüzünü sildiği ve resminin çıktığı mendil ile birlikte Urfa’yı kutsadığına dair
mektubu göndermesi, kentin bugün bile “kutsanmış şehir” olarak anılmasına neden
olmaktadır.
4-
Dünyanın bilinen en eski eğitim kurumu Harran
Üniversitesi’dir.
5-
Balıklı Göl civarında bulunan insan figüründeki heykel, “Urfa Heykeli” olarak
adlandırılmış ve dünyanın ilk heykeli olarak
kayda geçmiştir.
6- Medeniyetin
doğuşu, buğdayın ehlileştirilmesine bağlanır. Karacadağ’ın
yükseltilerinde kendi kendine yetişen yabani buğday tarlasına rastlanmış
ve türünün devamı için koruma altına alınmıştır. Yani medeniyet tam burada,
üstüne bastığımız topraklarda yeşermiştir.
7-
Halepli Bahçe’de ortaya çıkan M.Ö. 3. yüzyıldan mozaikler, Amazon
Kraliçeleri’nin av sahnelerini betimler ve daha
önce bilinen dört Amazon Kraliçesi’nin avlanırken adlarıyla birlikte
gösterildiği tek örnektir.”
---------------------------------------.
KAYNAK 2:
Tarihçe[değiştir
| kaynağı değiştir]
1/ Urfa
ve civarında Cilalı Taş Devri'nden beri yerleşilmektedir. Göbeklitepe Höyüğü,
MÖ 11000 yıllarında kullanılan Dünya'nın bilinen en
eski mabetinin bulunduğu yerdir.
2/ Urfa
Kur'an, İncil ve Tonah (Eski ahit/Tevrat)'ta geçen İbrahim
peygamberin, doğum yeri olarak kabul edilir ve anısına Camii de
bulunmaktadır. Ayrıca Peygamber Eyüp'ün de (İncil ve Eski ahitte Job) doğum
yeri olarak kabul edilir.[4]
3/ Urfa
kent merkezinin altında bugünkü Balıklıgöl'ün kuzeyinde yapılan bir keşif
sonucu, Urfa kent merkezi tarihinin MÖ. 9500'e
Çanak-Çömleksiz Neolitik Döneme kadar uzandığı görülmüştür.
4/
11.500 yıllık tarihi süreç içerisinde Ebla, Akkad, Sümer, Babil, Hitit,
Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedon (Hellenistik Dönem), Roma, Bizans
gibi uygarlıkların egemenlikleri altında yaşamıştır.
-------------------------------.
KAYNAK 3:
“Şanlıurfa,
Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Suriye’ye komşu olan, İpekyolu
güzergâhında ve yukarı Mezopotamya’da yer almaktadır. Ünlü tarihçi Ebul Farac'a
göre Urfa, Nûh tufanından sonra kurulan ilk
şehirlerden biridir. Doğu’yu Batı’ya bağlayan ticarî yolların kesiştiği
kavşak noktasında bulunması, stratejik öneme sahip bir kent olmasını
beraberinde getirmiştir. Bu özelliğinden dolayı, tarihî gelişim sürecinde,
üzerinde birçok bağımsız devlet ve beylik kurulmuş, birçok uygarlığa ev
sahipliği yapmıştır. Birçok tarihi eser, sayı bakımından Türkiye’nin 5. büyük
müzesi olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Yüzyılımızın en önemli arkeolojik keşfi olarak kabul
edilen 12 000 yıllık Dünyanın En Eski Tapınağı olan Göbeklitepe ve aynı döneme ait
olduğu tespit edilen birçok sit alanı ile Şanlıurfa, “Dünyada en çok arkeolojik
kazı yapılması gereken yer” niteliğindedir. Şanlıurfa; sahip olduğu
özgün kültür varlıkları bakımından, tarımın ilk
olarak yapıldığı, Göbeklitepe ve ilk üniversitenin kurulduğu Harran, ay, güneş,
yıldız ve gezegenlere tapınmanın yaşandığı Sabiiliğin merkezi olmasının yanı
sıra, İslami dönemde ise müspet ilimlerin okutulduğu Dünyanın ilk İslam
üniversitesine başkentlik etmiş bir şehirdir. Dünya kültür mirası aday
listesine alınmıştır (Yıldız ve Rızvanoğlu, 2008).
Balıklıgöl çevresinde yapılan kazı çalışmalarında günümüzden
12.000 yıl öncesine ait, insan boyutunda olan dünyanın en eski heykeli
bulunmuştur. Ayrıca Hilvan İlçe sınırlarında yer alan Nevali Çori’de, 1983-1991
yılları arasında yapılan kazılarda 11.500 yıl öncesine ait insanların ilk
evleri yaptığı, ilk defa tarım yaparak buğday ve mercimeği ürettiği ve bu
ürünlerin buradan dünyaya yayıldığı anlaşılmıştır.
Burada bulunan T şeklindeki üzeri hayvan kabartmalı taş steller
dünyadaki ilk tapınak kalıntılarıdır (Anonim, 2014c).
Üç
semavî dinin yeşermesine ev sahipliği yapan, ateşin Hz. İbrahim’i yakmadığı,
farklı kültür unsurlarının bir arada yaşadığı ve misafirperver insanların
harmanlandığı kadim bir şehirdir. Şanlıurfa, tarihî süreç içerinde birçok
peygambere ev sahipliği yapmış bir şehir olması nedeniyle “Peygamberler Şehri”
olarak da anılmaktadır. Yakub
Peygamber’in Harran’daki “Yakub Kuyusu” olarak bilinen kuyunun başında dayısı kızı
Rahel ile tanışıp evlendiğine, Eyyub Peygamber’in Şanlıurfa’daki bir mağarada
hastalık çektiğine, bu mağaranın yakınındaki kuyunun suyu ile yıkanarak
sağlığına kavuştuğuna, Eyyub Peygamber ile hanımı Rahime Hatun’un ve Elyesa
Peygamber’in mezarlarının Viranşehir ilçesine bağlı Eyyubnebi Köyü’nde
bulunduğuna, Şuayb Peygamber’in Harran’a 37 km. mesafedeki Şuayb Şehri’nde
yaşadığına, Musa Peygamber’in, Şuayb Şehri yakınındaki Soğmatar’da Şuayb
Peygamber’le buluştuğuna ve sihirli asasını Şuayb Peygamber’den burada almış
olduğuna inanılmaktadır. MÖ.132 ve MS. 244 tarihleri arasında Şanlıurfa’da
hüküm süren Osrhoene krallarından 5. Abgar (M.S. 13-50 yılları arasındaki 37
yıllık ikinci saltanat devresinde) hastalandığında Hz. İsa’ya mektup yazarak
ona inandığını, onun dinini halkıyla birlikte kabul ettiğini belirtmiş ve
hastalığını tedavi etmesi için Hz. İsa’yı Şanlıurfa’ya davet etmiştir. Bu davet
üzerine Hz. İsa Urfa’yı kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiği
mendile çıkan mucizevî portresini havarilerinden
Aday’la
birlikte Abgar Ukkama’ya göndermiştir. Abgar Ukkama bu kutsal mendile yüzünü
silerek sağlığına kavuşmuştur. Şanlıurfa’nın İsa peygamber tarafından kutsanmış
olması Hıristiyanlığı dünyada ilk kabul eden kralın Urfa kralı olması bu ilin
Hıristiyanlar tarafından “Kutsanan Şehir (The Blessed City)” adıyla tanınmasına
da neden olmuştur" (Kürkçüoğlu, 2002).” http://www.jasstudies.com/Makaleler/523040720_7-%20Yrd.%20Do%C3%A7.%20Dr.%20Ali%20R%C4%B1za%20MANCI.pdf
----------------------------------------.
KAYNAK 4:
‘ilk’
Değerler:
Coğrafi
ve kültürel olarak, doğu, batı, kuzey ve güneyin buluşma noktası, bereketli
topraklar ve akarsulara sahip olan coğrafyası, ticaret merkezi niteliğindeki
konumu, gelişmiş sanat ve kültürel derinliği ile kent, ‘ilk’lerin şansına
sahiptir.
İnsanlık tarihinin yabani buğdayı ilk kez kullanarak tarihin
bilinen ilk ekimi ve ilk çiftçiliğin başladığı, aynı zamanda ilk inanç yapısı
olan Göbeklitepe, Harran’da gökbilimin temeli ve ilk üniversite (10.yy), 13.500
yaşındaki ilk heykel (Balıklıgöl Heykeli), ilk inanç merkezi, dünyanın en eski
kent merkezi, Hasek Höyük’te ilk mozaikler gibi değerlerle Dünya Arkeoloji
Mirasını etkileyen kültür ve medeniyet merkezidir.” (29.s.).
http://www.kentselstrateji.com/wp-content/uploads/63_Sanliurfa_vizyonplani_small.pdf
“İnanç:
Göbeklitepe
Tapınağı, Harran’da Ay tanrısı Sin’e ait mabet Şanlıurfa’nın inanç derinliğini
gösterir. Harran’da ortaya çıkan ve temelinde yıldızlar ve gezegenlere tapınmak
olan, dinler tarihinin başlangıcı sayılan Sabiilik inancına göre Harran, Ay
Tanrısı Sin’e adanmıştır.
Soğmatar
Antik Kenti, Roma dönemine (M.S. 2.yüzyıl) tarihlenen ve Abgar Krallığı
döneminde Harranlıların ay ve gezegen Tanrıları için tapındıkları bir kültür
merkezidir.
Üç
semavi din tarafından dünyada kutsal olarak tanınan 12 merkezden biri, İbrahim
Peygamberin doğduğu, Eyüp Peygamberin yaşadığı, İsa Peygamber tarafından kutsal
kent ilan edilen Şanlıurfa, Peygamberler Şehri ve İnançlar Diyarıdır.” http://www.kentselstrateji.com/wp-content/uploads/63_Sanliurfa_vizyonplani_small.pdf
------------------------------------.
KAYNAK 5:
“Birçok
ilkin Urfa'da başladığı bilimsel olarak kanıtlamıştır.
·
Balıklıgöl'ün
yanı başındaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan ve Şanlıurfa Arkeoloji
Müzesi'nde sergilenen "11.500 yıllık Dünyanın
En Eski Heykeli";
·
şehir
merkezine 17 km mesafedeki, yüzyılımızın en önemli arkeolojik keşfi olarak
tanımlanan "11 500 yıllık Dünyanın En Eski
Tapınağı";
·
ilk buğday ve mercimeğin vatanı,
·
figürlerin
taşa kazınıp daha sonra tuvale aktarılması ile bir sanat dalı haline gelen resim ve mimarlık tarihinin başlangıcı,
·
dünyada ilk defa hayvanların evcilleştirildiği yer olarak kabul
edilen Göbeklitepe
ve Göbeklitepe ile aynı döneme ait keşfedilmeyi bekleyen birçok sit alanı,
başka örneği olmayan, sadece Urfa'ya ait özgün arkeolojik varlıklardır.” http://www.sanliurfa.bel.tr/tr/icerikdetay/27/102/kentin-tarihi.aspx [Daha var. alıntı yap]
--------------------------------------------------------------------.
KAYNAK 6:
“Şanlıurfa
mimarlık tarihinin de başladığı, taşın toprağın ilk kez meskene ve tapınağa
dönüştüğü şehirlerden biridir. Aynı zamanda bir müzik şehridir de; Hristiyanlık
tarihinde kilise müziği ilk kez burada icra edilmiştir. Şehir, mozaik sanatı bakımından
da eşsiz bir yere sahiptir. Dünyaya ilk buğday tohumu Şanlıurfa’dan yayılmış,
ilk astronomi gözlemi burada yapılmıştır.
Şanlıurfa
hem eşsiz bir tarih laboratuvarı ve açık hava müzesi, hem üç semavi dinin
mensupları için ruhani ve manevi bir merkez, hem GAP ile birlikte daha da
yükselen önemli bir tarım üretim havzası vasıflarına; madde ile manayı en iyi
şekilde mezcetme kapasitesine sahip önemli bir merkez konumundadır.
Bu
noktada Şanlıurfa’nın mevcut potansiyelini ortaya çıkarmanın yolu; öncelikle
şehrin ülke içerisinde, ama daha da önemlisi bulunduğu coğrafya ve küresel
düzeyde yeniden konumlandırılarak, buna uygun yeni stratejik hedefler
belirlenmesinden geçmektedir..
Şanlıurfa’nın
ayırıcı özelliği kültürel yapılarıdır. Neolitik Döneme ait Göbekli Tepe
buluntuları dünya tarihini değiştirmiştir. Ama sadece bu son buluntuyu ön plana
çıkarmak Şanlıurfa tarihini ve şehrin kimliğini örselemek anlamına gelecektir.
Örneğin Halilürrahman Gölü, Tel Fıtır Tapınağı, Karavan Tepe, Çöplük Tepe ve
Neval Çori de birer Neolitik Dönem kalıntısıdır.
Şanlıurfa
tek yönüyle marka olacak bir şehir değildir; kültür, sabır, hoşgörü, sevgi,
tarih ve medeniyet gibi başlıklar ile tam olarak değerlendirilebilecek bir
şehirdir. Bu bağlamda Şanlıurfa’nın Kudüs ile kıyaslanması gerekir.
Göbekli
Tepe kalıntılarının Şanlıurfa gibi teoloji merkezi adayı bir bölgede bulunmuş
olması ayrıca önemlidir. Bu konudaki gelişmeler, Şanlıurfa’nın geleceğine de
katkı sağlama potansiyeline sahiptir.
Harran’daki
kalıntıların da ayağa kaldırılması gerekmektedir.
Tarihî
eserler bağlamında Şanlıurfa’da sadece şehir merkezi değil tüm ilçeler
önemlidir. Arkeolojik değerler yok sayılarak şehir markası oluşturulamayacağına
göre, bu değerleri hızlı şehirleşme ortamının rant baskısından kurtarmak
gerekmektedir.” (13.S.)
“İlk
buğday tohumunun Şanlıurfa’dan dünya yayılmış olduğu gerçeği,” (16.S.)
----------------------------------------.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder