TUZ EKSİKLİĞİ
29.12.2015
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ
Kandaki sodyum düşüklüğünün
birçok nedeni vardır. Kanda sodyumun 135 mEq/L den az olmasına sodyum düşüklüğü
denir. Sodyum düşüklüğünün
nedenleri şunlardır:
A. Böbrek Dışından sodyum kaybı
olması nedeniyle
1. Kusma ve ishal
2. Peritonit, pankreatit,
yanıklar, kas erimesi
3. Yanıklar, aşırı terleme,
kistik fibrozis
B. İdrarla Sodyum Kaybı
1. Tuz kaybettiren nefrit
2. Adrenal yetmezlik
3. İdrar söktürücü ilaçlar
(tansiyon ilaçları)
C. Vücut Sıvı kaybı olmadan
oluşan sodyum düşüklüğü
1. Tiroid Yetmezliği
2. Hipofiz yetmezliği, adrenal
yetmezliği
3. İlaçlar ( epilepsi ilaçları,
karbamazepin, klofibrate, siklosporin, fenotiazin, antidepressanlar,
vinkristin)
4. Çok su içmek
5. uygunsuz ADH sendromu
D. VÜCUT VOLUM ARTMASINA BAĞLI
Sodyum Değişikliği
1. Nefrotik sendrom denilen
böbrek hastalığı
2. Siroz
3. Konjestif kalp yetmezliği
4. Kronik böbrek yetmezliği
E. Bazı Hastalıklara bağlı
Sodyum Düşüklüğü
1. Şeker yüksekliği
(hiperglisemi)
2. Mannitol adlı serum
verilmesi
3. Kanda trigliserid isimli yağ
yüksekliği
4. Multipli myeloma hastalığı
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜYLE BİRLİKTE OLAN HASTALIKLAR
1. Tiroid yetmezliği
(Hipotiroidi)
2. Hipofiz yetmezli
3. Adrenal Yetmezliği
4. Uygunsuz ADH sendromu
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜNDE BELİRTİLER
sodyum 130-135 arasında hafif
yetmezlik vardır. Bu durumda pek bir belirti, şikayert olmaz.
120-130 arasında sodyum varsa
bulantı, kusma, halsizlik olur
115-120 mEq/l arasında ise baş ağrısı, halsizlik, oryantasyon bozukluğu olur.
Bazı kişilerde tansiyon düşmesi, halsizlik, iştahsızlık,
kas krampları, vucut ısında düşme olabilir.
HANGİ TETKİKLER YAPMALI?
Önce bu düşükllğün bir
laboratuvar hatası olup olmadığını anlamak için tekrar sodyum ölçümü yapılmalı
veya başka bir laboratuvarda tekrar
ölçüm yapılmalı
Üre, kreatinin, idrar dansitesi, böbrek testleri, karaciğer testleri,
kanda şeker, kanda trigliserid ölçümleri yapılmalı.
Ayrıca mutlaka Tiroid hormonları (TSH, T3 ,T4) ölçülmeli
KAN SODYUMU 125 MEq/L ve ALTINDAYSA MUTLAKA BİR HASTANEYE -ACİL SERVİSE
BAŞVURUNUZ
SODYUM VE TUZ
Sodyum vücudumuzda en çok
bulunan minerallerden birisidir. Sodyum genellikle sofra tuzu veya tuzlu
gıdalarla alınır. Sodyum,
damarlar içindeki kanın miktarı ve tansiyonumuzun kontrolünde önemli rol oynar.
Kandaki sodyumun normal
sınırlarda olmasını bazı hormonlar ayarlamaktadır. Bu hormonlardan birisi
böbreküstü bezinden salgılanan
aldosteron hormonu ile kortizol
hormonudur. Beynimizde bulunan hipofiz isimli bezden salgılanan antidiüretik
hormon (ADH) isimli hormon da
kan sodyum düzeyinin az veya
çok olmasında etkili olmaktadır.
Kandaki sodyum azlığı genellikle az tuz yenmesinden kaynaklanmaz.
Eğer kandaki sodyumun miktarı
135 mEq/L’nin altına inerse sodyum düşüklüğü var denir. Kanda sodyum düşüklüğü ya vücutta aşırı su
birikmesi
nedeniyle ya da aşırı sodyum kaybı nedeniyle oluşur.
Kortizol hormonunun az olması, tiroit hormonlarının az olması kanımızda sodyum
miktarını
azaltabilir. ADH hormonunun
aşırı salgılanması ise vücutta su miktarını artırarak kan sodyumunu
azaltabilir. Kandaki
sodyum düştüğünde baş ağrısı, bulantı, kusma, kas krampları, yorgunluk ve
baygınlık meydana gelir.
Aşırı egzersiz yapanlarda ve özellikle maraton koşucularında kan
sodyumunda düşme sık görülür. Bunun nedeni vücutta sıvı birikimi olmasından ve
sıvı atılımı azalmasından ileri gelir.
Bazı ilaçların kullanımı da kan
sodyum düşüklüğü yapar. Bu ilaçlar şunlardır: Morfin, idrar söktürücü ilaçlar
(Lasix), romatizma ilaçları
(ibubrofen, naproksen), Prozac,
ve Tofranil gibi psikiyatri ilaçları.
Erişkin bir kişi için günlük
1.5 gram sodyum alımı (Tuz olarak en fazla 5.8 gram) yeterlidir. Bir besindeki
sodyum miktarı 2.5 ile çarpınca
tuz miktarı ortaya çıkar.
Örneğin bir besinde 1.0 gram sodyum var demek, 1x2.5= 2.5 gram tuz var
demektir.
Tuz alınması ile bazı
hastalıkların gelişmesi arasında ilişki vardır.
Diyetteki tuz azaltılınca
aşağıdaki hastalıkların görülme sıklığında azalma saptanmıştır:
•Mide kanseri
•Kemik erimesi
•Böbrek taşı
•Tansiyon
Tuzun fazla alınması bulantı,
kusma, ishal ve karında kramp yapar.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ YAPAN TİROİD
YETMEZLİĞİ(HİPOTİROİDİ) NEDİR?
Tiroid bezinin az çalışmasına
ve bu nedenle tiroid hormonlarını az üretmesine ve sonuçta kanımızda tiroid
hormonlarının (T3 ve T4) düşük olması durumuna tiroid yetmezliği veya tıp
dilinde hipotiroidi denir. Tiroid hormon yetersizliği sonucu vücudumuzun tüm
metabolik olaylarında yaygın yavaşlama vardır ve bu nedenle vücudun dengesi alt
üst olur. Vücuttaki bu bozuklukların yanı sıra ruhsal çöküntü, unutkanlık,
hareketlerde yavaşlama ve uykusuzluk görülür. Hamilelik döneminde tedavi
edilmeyen tiroid yetmezliği bebeklerde zeka geriliğine neden olabilmektedir.
Hipotiroidizm, toplumda % 4.6
oranında bulunur. Bunun çoğunluğunu başlangıç halindeki veya hafif derecedeki
tiroid bezi yetmezliği (sadece TSH yüksek fakat T3 ve T4 normal olması)
oluşturur. Tiroid yetmezliği tiroid fazla çalışmasından daha çok görülür ve
nodüllerden sonra en sık görülen tiroid hastalığıdır.
Tiroid yetmezliği kadınlarda
daha sık görülür ve yaşın artmasıyla sıklığı çok artar.
Bebek ve çocuklarda büyüme ve
gelişmede belirgin gecikmeye, erişkinlerde ise vücut metabolizmasında
yavaşlamaya neden olan tiroid yetmezliği tedavi edilmediği durumda kalp ve
damar hastalıklarına neden olabilmektedir.
Tiroid yetmezliği olan kişilerde tedavi olmazsa kanda sodyum düşeyi
düşük olablir.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ VE BÖBREK ÜSTÜ
BEZİ YETMEZLİĞİ
Adrenal bezin yetmezliği
adrenal bezin kendi hastalığı nedeniyle olabildiği gibi hipofizden ACTH
hormonunun az salgılanması nedeniyle de gelişebilir.
Adrenal bezin harabiyetinde
kanda kortizol düşerken ACTH hormonu yükselir. Adrenal bezin % 90’nı harap
olunca yertmezlik gelişmektedir.
Adrenal bezin yetmezliği
adrenal bezdeki hasardan dolayı oluşmuşsa buna ‘’Addison hastalığı’’ da denir.
1855 yılında Thomas Addison isimli bilim adamı tarafından keşfedildiği için
onun adına hürmeten Addison hastalığı denmiştir. Görülme sıklığı 40’lı yaşlarda
artar ve kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür.
Adrenal yetmezliğin en sık
nedeni otoimmün denilen bağışıklık sistemi bozukluğu sonucu adrenal bezlerin
harap olmasıdır. Bu durum hastaların % 80-90’nını oluşturur.
Bunun dışında tüberküloz
(verem), mantar ve başka enfeksiyonlar nedeniyle de adrenal bez hasarı ve
yetmezliği gelişir.
Adrenal bezler az kortizol
salgılıyorsa adrenal yetmezlik oluşur ve bu kişilerde halsizlik, yorgunluk,
kilo kaybı, aralıklı kusma, karın ağrısı, ishal veya kabızlık, genel halsizlik,
kas krampları, eklem ağrıları, oturup-kalkmakla tansiyon düşmesi (postural
hipotansiyon) olabilir.
Genel halsizlik, yorgunluk ve
bitkinlik, iştahsızlık ve kilo kaybı (15 kg’a kadar) genellikle ilk
bulgulardandır. Bulantı ve kusma sık değilse bile kriz öncesinde mutlaka
gözlenir.
Hipotansiyon yani tansiyon
düşüklüğü hastaların %90’ında vardır ve genellikle oturup-kalkma ile oluşan
şekildedir ve baş dönmesi oluşur.
Kan şekerinde düşme
görülebilir.
Tuz yeme isteği ve hafif ateş
olabilir.
Hafıza zayıflaması, depresyon,
psikoz görülebilir.
Adrenal androjenlerin eksikliği
ile kadınlarda pubik ve aksiler (koltuk altı) kıl kaybı, adet kesilmesi
görülebilir. Hipofize bağlı adrenal yetmezlikte LH, FSH, TSH hormonları
eksikliğine bağlı belirtiler de bulunabilir.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ VE HİPOFİZ
YETMEZLİĞİ
Hipofiz bezinin hasar görmesi
sonucu hormonlarını salgılayamamasına hipofiz yetmezliği veya tıp dilindeki
adıyla ‘’hipopituitarizm’’ denir. Hipofiz yetmezliği hipofiz bezinin hasar
görmesi nedeniyle olabildiği gibi hipotalamustan salgılanan hormonların azlığı
veya yokluğu sonucu da olabilir.
Hipofiz yetmezliği olunca
hipofizden salgılanan hormonlar az salgılanacağı için diğer salgı bezlerinde de
yetmezlik gelişir. Örneğin TSH az salgılandığı için tiroid bezi iyi çalışamaz
ve tiroid hormon azlığı (hipotiroidi) oluşur. ACTH az salgılandığı için adrenal
bez yetmezliği yani kortizol hormon yetmezliği oluşur. FSH ve LH az
salgılanırsa yumurtalık veya testis iyi çalışamaz.
Kansızlık (anemi), kan şekeri düşüklüğü, kanda sodyum düşüklüğü vardır.
Kan yağları yükselir. Kemik erimesi sıktır.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ HORMON HASTALIKLARI,
GUATR-TİROİD HİPOFİZ NEDENİYLE veya trigliserid yüksekliği veya Şeker hastalığı
nedeniyle olmuşsa bir ENDOKRİN UZMANINA başvurunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder