12 Mayıs 2020 Salı

(Bir bibliyografın gözünden) KATİP ÇELEBİ’NİN ÖNEMİ, KATKISI, ÇALIŞMA METODU




 (Bir bibliyografın gözünden)
KATİP ÇELEBİ’NİN ÖNEMİ, KATKISI, ÇALIŞMA METODU

katkısı katkıları
açtığı çığır
çığır açmış
aydınlığı alnında
“Katip Çelebi'nin katkısı"
Katip çelebi eleştiri
"araştırmacı katip çelebi"
ilk araştırmacı
"katip çelebi'nin önemi"
"katip çelebi'nin büyük"
"katip çelebi'nin en büyük"
"katip çelebi'nin en önemli"
“Katip Çelebi'nin Türk bilim tarihindeki yeri” *
"katip çelebi neden önemli"
"katip çelebi'nin hususiyetleri"
"katip çelebi'nin özellikleri"
Biyografileri: biyografya.com vs.
Ansiklopedilerde hakkındaki maddeler
"katip çelebi'nin kişisel özellikleri"
"katip çelebi'nin kişiliği"
"katip çelebi'nin kişilik özellikleri"
Katip Çelebi'nin katkıları
Katip Çelebi'nin katkıları
katip Çelebi bilginin önemi
Çalışma tarzı
Çalışma yöntemi
Çalışma metodu
Metodu
Yöntemi
Metodolojisi
Usul
Teknik
Pozitif
Müsbet ilimler
Ara: "katip çelebi'nin usulü"
İncelemeciliği
Araştırmacılığı
katip Çelebi "bilgiye verdiği önem"
Farklı kaynakları incelemesi
Kaynak ufkunun çok geniş olması. Çok Kitap inceliyor, elinden geçiyor, onları değerlendiriyor.
Kâtip Çelebi’nin kültür ve bilim tarihimizdeki yerini
Bilginin peşinde
Bilgi aşığı

------------------------.
1/
“Konulara eleştirel yaklaştı, metodolojik yöntemler kullandı
Kâtip Çelebi’nin fikirleri-görüşleri bize göre sosyolojinin kurucusu sayılan İbni Haldun ile pek çok konuda benzerlik gösterir. Örneğin İbni Haldun devleti-yaşam süresini insan vücuduna benzetir, gençlik, olgunluk ve yaşlılık evreleri diye de sınıflandırır. Kâtip Çelebi de aynı görüşü savunur. Fakat bir farkla ki ona göre bazı müdahale ve iyileştirmelerle bu yaşlılık evresi uzatılabilir. Nitekim Osmanlı bu tedbirlerle Çelebi’den sonra yaklaşık üç asır daha ayakta kalmayı başarmıştır. Eserlerinde gerçekçi bir anlatım ve disipliner üslup hemen sezilir. Çağdaşı olan, kendisiyle benzer konularda çalışmaları bulunan Evliya Çelebi ile arasındaki en belirgin fark da sanırım budur. Osmanlı Devleti’nde Batı bilimleriyle yakından ilgilenen ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim adamlarından biri olarak gösterilir.”. http://www.dunyabizim.com/portre/22843/caglarini-asan-celebilerimizi-ne-kadar-taniyoruz
2/
Abdülhak Adnan-Adıvar, “Garbe açılan ilk pencere: Kâtib Çelebi” (Sonbahar 1948), Dur, Düşün, s.220- 222.
Adıvar, Adnan: ”Garba açılan ilk pencere, Katip Çelebi". Cumhuriyet, 08.10.1948, n8678.  2. Sayfa.
3/
4/
Son 4 bölümde ise Kâtip Çelebi'nin düşünce dünyasının ana unsurları irdelenmiştir: Müellifin çalışma ilkeleri ve usulü, dil becerisi, kaynakların tedvinindeki titizliği, bilim algısı, kullandığı kaynakları tenkit ederken başvurduğu yöntemler anlatılmaktadır.” https://www.yenisafak.com/hayat/ktip-celebinin-calisma-tarzi-2625051
Dördüncü bölüm Cihannümâ'nın yazılışına ve ilk telif olan Viyana
müsveddesine ayrılmıştır. Kâtib Çelebi'nin ilmi çalışmalarında kaynak toplama,
kaynakları sıraya koyma ve değerlendirme, metne veya derkenarlara aktarmada takip ettiği usul belirlenmiştir.”. http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuavid/article/view/5000186147/5000163872

Avrupa kaynaklarıyla temasının, Kâtib Çelebi'nin düşüncesi, dünya tasavvuru ve metodu üzerinde nasıl bir etkiye yol açtığına özel bir önem atfetmek gerekir; bilhassa bir bilimdalı olarak coğrafyanın gelişimi ve metottaki muhtemel değişiklikler dikkate alındığında. Gottfried Hagen, Cihannümâ üzerinden bir 16. yüzyıl Osmanlı âliminin dönemini, çalışma tarzını ve bir eseri ortaya koyuş şeklini titizlikle incelediği bu çalışmasıyla, Kâtip Çelebi'nin Osmanlı düşünce dünyasındaki yerine ışık tutuyor. Elinizdeki eser, ülkemizdeki Osmanlı-Türk düşüncesi araştırmalarına eklenecek kıymetli bir halka.”. http://www.dr.com.tr/Kitap/Bir-Osmanli-Cografyacisi-Isbasinda/Gottfried-Hagen/Arastirma-Tarih/Tarih/Osmanli-Tarihi/urunno=0000000681494


5/
Karlığa, Bekir: "Türkçenin batıya açılan penceresi: Katip Çelebi". Dil ve Edebiyat, sayı: 3, 2009, 14- 23ss. [my/. http://www.tded.org.tr/images/logo/x/katip_celebi.pdf


6/

İpşirli, Mehmet: “XVII. Yüzyılda Batı’ya açılan geniş bir pencere: Katip Çelebi. İçinde: Doğumunun 400. yıl dönümünde Kâtip Çelebi. Editörler: Bekir Karlığa, Mustafa Kaçar. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2009. 323-330ss.

7/
“1952 yılında Kâtib Çelebi’ye yeni bir mezar yaptırılmış ve Adnan Adıvar tarafından bir de kitabe yazılmıştır.111 Mezarın arkasındaki duvar üzerinde
-----------.
111 Orhan Şaik Gökyay, “Kâtib Çelebi,” İslâm Ansiklopedisi, c.VI, İstanbul, M.E.B., 1967, s.433. O.Ş.Gökyay, mezarın 1953 yılında yaptırıldığını kaydetmiş ise de mezar üzerindeki tarih 1952’dir.
---------------------.
bulunan ve aşağıya aktardığımız kitabe metni 112 Adıvar’ın Kâtib Çelebi’ye olan hayranlığı yanında onun yazılarında sık rastladığımız ifadeleri de içermektedir:
Kâtip Çelebi – Hacı Halife
Ortaçağlardaki ilim inkilâbını müsbet ilimler ve hür fikirler yoluiyle
Türkiyeye ilk tanıtan cihanşûmul bir şöhrete sâhib
Kâtib Çelebi Mustafa bin Abdullahın ruhu için fatiha
Doğumu 1017 Hicri – Vefatı 1067
Kabrin yeniden tanzim ve ihya tarihi 1952 efrenci
112 Mezar ve kitabe bugün Atatürk Bulvarı üzerinde, Saraçhane ile Unkapanı arasında bulunan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ) 3.Blok’unun girişindedir. O.Bayrak’ın İstanbul’da Gömülü Meşhur Adamlar (1453-1978), Türkiye Anıtlar Derneği İstanbul Şubesi Yayını No.5, [İstanbul] 1979, s.152.
8/
Sezgin, Fuat: "Katip Çelebi ve bilimsel metodu". İçinde: Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin. Röportaj: Sefer Turan. İstanbul: Timaş, 2010. 46.s. [my/
9/
Muallim M. Cevdet: “Katip Çelebi asrında tedrisat ve metod. Muallimler Mecmuası, sene: 4, sayı: 38, İstanbul, 1926, 1624-1631ss. [kçb-my/. http://sureli.mkutup.gov.tr/detail_sub.php?mid=34323&harf=
10/
Şeşen, Ramazan: “Katip Çelebi’nin Keşf el-Zunun adlı eserinde takibettiği metod. İçinde: Vefatının 3 0. Yılında Uluslararası Katip Çelebi Sempozyumu, 19-20 Ekim 2007. İstanbul : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, 2007. 165-167ss. [kçb/
11/
Katip Çelebi’nin büyük bir bilgin, düşünür ve aydınlanma emekçisi olduğunu ifade eden Karlığa, “Katip Çelebi, Osmanlı modernleşmesinin fikir babası ve itici gücüdür. Ondan sonra gelen bilim adamları az ya da çok Katip Çelebi’den etkilenmiştir. Katip Çelebi, ele aldığı tüm konuları her boyutuyla incelemiş, üzerinde çalışmış ve sonuçlarını da en mükemmel şekilde ortaya koymuştur. Bu azmin neticesinde de 48 yıllık ömrüne binlerce sayfalık yirmi bir adet abidevi eseri sığdırmayı başarmıştır. İslam ilimlerinin canlanması için de büyük çaba sarf eden Katip Çelebi bununla sınırlı kalmamış, 13. yüzyıldan sonra, İslam dünyasının dışında ve özellikle Rönesans dönemi boyunca Avrupa’da ortaya çıkan ilmî ve fikrî gelişmeler hakkında genişçe bilgi veren ilk ve tek Müslüman bilgin olmuştur. Katip Çelebi ve yetiştirdiği talebeler sayesinde 18. yüzyıl açılımı gerçekleşmiş ve bu da 19. Yüzyılda Osmanlı modernleşmesi olan Islahat ve Tanzimat hareketlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur” diyor. “. http://ismek.ist/blog/icerik.aspx?p=639


12/

“O yaşadığı dönemde Osmanlı bilim ve düşünce hayatında yeni bir atılım başlatan kişi, âdeta bir aydınlanma önderidir.

Ömrünü bilime adayan Kâtip Çelebi, özellikle toplumun bilgilenmesinin önemine inanmış, siyasi ve iktisadi buhranların yaşandığı dönemde topluma ve yöneticilere tavsiye niteliğinde eserler kaleme almıştır.”. http://www.kygm.gov.tr/TR,322/katip-celebi.html

13/
"KATİP ÇELEBİ, SADECE BİR AYDINLANMA ÖNDERİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA YENİLİK HAREKETİ TEMSİLCİSİ"

Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa da, Katip Çelebi'nin sadece bir aydınlanma önderi değil, aynı zamanda yenilik hareketi temsilcisi olduğunu ifade etti. Karlığa, "Katip Çelebi, İslam dünyasının son 3 yüz yılda yetiştirdiği en ünlü düşünür ve bilim adamı olduğu gibi, 13. yüzyıldan itibaren de duraklamaya başlamış olan İslam coğrafya biliminin yeniden gelişmesini ve canlanmasını sağlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü kitaplara adayan bu bilim insanı, sonunda Cihannüma'yı yazar, bütün dünyayı bize yeniden anlatmak ister. Cihannüma, dünyayı ve kainatı gösteren, cihana ayna tutan bir eserdir" dedi. “.
http://arsiv.dha.com.tr/katip-celebinin-cihannuma-adli-eseri-tanitildi-_146747.html
14/
Prof. Dr. Kemal SÖZEN / Kâtip Çelebi’de Bilgi ve Yöntem . http://sbbf.ikc.edu.tr/files/164/Katipelebi%20sempozyum%20program.pdf
15/
(Keşfü’z- Zünûn ve Yöntem: Bibliyografik Telifin Özellikleri | Kashf al- Zunūn and Method: The Characteristics of Bibliographical Composition)
أسامة غريب عبد العطي | مصر | مكتبة الزاوية الحمراء
العلاقات النصية عبر المكان والزمان في الكشف
16/
“Mamafih Kâtip Çelebi, Mizanü’l-hakk’ta bunların ötesinde bir şey yapmayı dener. Düşünürümüz, ihtilafların halli için bir fetvaya karşı bir başka fetva vermenin tek başına sorunu çözmeyeceğinin farkındadır. Meseleyi dar bir fıkıh cedelleşmesine indirgememek için, daha geniş bir bakış açısına, bir üst-tahlil çatısına ihtiyaç vardır. Kâtip Çelebi bunun için ‘medenîleşme hikmeti’ dediği bir bakış açısı önerir. Bu ‘medenîleşme bilgisi’ne göre insanların toplu halde yaşaması bir zorunluluktur. Fakat asıl önemlisi, bu durum “bir arada yaşama” formülleri üzerinde düşünmemizi zorunlu kılar. Dinî bilginin bekçiliğini yapan 24 ulema, bu formüller üzerinde kafa yormak, bir arada yaşamanın anlamını kavramak ve gerekli ‘ayarları’ yapmak zorundadır. Aksi halde aynı anda hem dini, hem de toplumu kaybetmek işten bile değildir. Kâtip Çelebi bunu şöyle ifade ediyor: “İmdi gerektir ki, basiret sahipleri, insanlığın ondan ayrılmaz yönleri olan temeddünün ve toplu halde yaşamanın gerektirdiklerini bilerek halkın bölük bölük bölündüğünü ve her birinin özelliklerinin ne olduğunu bilmeli, öğrenmelidirler. Bir şehir halkının sınıflarını ve her sınıfın törelerini ve göreneklerini bilip anladıktan sonra bütün yeryüzünde yaşayanların da sınıfları ve halleri üzerinde toplu bir bilgi edinmeye çalışmalıdırlar. Bunu bilip öğrendikten sonra hikmet-i temeddünün sırrı gittikçe açılır, ortaya çıkar.” Buradaki basiret ve hikmetin derinliğine hayranlık duymamak ne mümkün! Kâtip Çelebi, medenîleşmenin ön şartının farklılaşma olduğunu, bunun ise ancak çoğulcu bir bakış açı sıyla doğru anlaşılabileceğini söylüyor. Kâtip Çelebi’nin orta yol bulma sanatı, bu “hikmet-i temeddün”den neşet eden doğal bir sonuçtur. Bugün Türkiye, Kâtip Çelebi’nin döneminden daha derin bölünmeler yaşıyor. Hikmet-i temeddünden yoksun olduğumuz için her farklılaşma yeni “öteki”ler üretiyor, bizi yeni bölünmelere sürüklüyor. Mizanü’l-hakk’ı bu gözle (yeniden) okumanın zamanı geldi de geçiyor bile.”. http://acikerisim.ikc.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11469/712/ibrahim%20kal%C4%B1n.pdf?sequence=1&isAllowed=y
17/
“Kâtip Çelebi’nin Cihannüma ve Düstur’ul Amel isimli iki muhteşem eserine geçmeden önce bilim tarihinde oldukça önemli olan Keşfü’z Zünun adlı esrinden Çelebi’nin bilim anlayışına dikkat çekmek amacı ile bahsetmek yerinde ola caktır. Kâtip Çelebi, Keşfü’z Zünun adlı muhteşem ansiklopedisinde şu hadise atıfta bulunur:
“Bilgi avdır, yazı ise kayıt. Bilgilerinizi yazıyla kayda geçirin” Çelebi bu hadisi İslam uygarlığının ilk aşamalarında bilgilerin bilimlere dönüştürülmesi süreciyle ilgili olarak zikretmiştir. Fakat aynı değini sözlü kültürden yazılı kültüre kısa sürede geçmeyi başarmış büyük bir uygarlığa mensup olma bilinci taşımanın ifadesi olarak da yorumlanabilir (Kutluer, 2009: 190). Bunun yanında Keşfü’z Zünun adlı eserinde bu şekildeki bir hadisi ön plana çıkarmasının belki de en önemli unsurlarından birisinin 14 yaşında girmiş olduğu muhasebecilik mesleğinin esas unsurlarından olan, bilginin sürekli olarak kayıt altına alınma zorunluluğunun sonucunda ortaya çıkmış olmasıdır. Çelebi’nin kazanmış olduğu yazma alışkanlığı beraberinde onu bu tür anlayışların ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir.
Bilimsel metodoloji bakımından oldukça önemli adımlar atan Katip Çelebi, bu yönünü de sistematik muhasebe sürecinin uygulandığı mesleğine borçludur. Kâtip Çelebi eserinin başına yazdığı mukaddimede kitabı yazarken takip ettiği metodu şöyle anlatır: “Geçmiş âlimlerden kimi topladığı bilgiyi kitaplarda güzelce tasnif etmiş, kimisi ise yazılan kitapları tehzib ve tahrir etmiştir. Yalnız, onların yazdıkları kitaplara ait bilgiler bablar üzere tertib edilerek bir kitapta yazılmamıştır. Kitaplarının muhteviyatı (içeriği) hakkında bilgi verilmemiştir. Şüphesiz kitaplar hakkında ayrıntılı bilgi vermek önemlidir. Zira ilimler, kitaplar çok, ömürler kısadır. Yazılan kitapların hepsini okumak mümkün değildir. Benim arzum bu kitapta şimdiye kadar yazılan kitaplar hakkında kısa bilgiler vermektir. Allah bu konuyu toplamak bu konuda icmalen (kısa) bilgiler vermek hususunda bana ilham verdi. İmkân kapılarını açtı. Kitapları mütalaam, tarih-tabakat kitaplarını okumam sırasında rastladığım kitaplar hakkındaki bilgileri topladım. Gençliğimde kitabın müsveddesini tamamladım. Sonra, bu konuda rastladığım bilgileri devamlı ilave ettim. Nihayet, eser temize çekilecek hale geldi. Tekrarlar, karışıklıklar olmasın diye malzemeyi alfabetik tertib ettim. Adı belli olan kitaplar, müellifleri, müelliflerin ölüm tarihleri, kitapların yazılış tarihleri ve muhteviyatları hakkındaki bilgileri maddelerdeki yerlerine yerleştirdim. Kitapların yazılış tarihleri ve muhteviyatları hakkındaki bilgileri maddelerdeki yerlerine yerleştirdim. Kitaplar hakkında büyük âlimlerden rivayet edilen bilgileri, lehte ve aleyhte olan görüşleri zikrettim. Şerhlerden ve haşiyelerden metne dair maddenin devamında bahsettim. Zira metin esas, ona biat şerh, haşiye, muhtasar vs. ona tabidir. Ondan hemen sonra zikredilmelidir” (Şeşen, 2007: 166).
Sadece bu şekildeki bir yöntem bile Kâtip Çelebi’nin muhasebeciliğinin Küşfu’l Zünun’un oluşmasındaki etkisini ortaya koymuştur. Muhasebe sisteminde elde edilen sonuçlar, bilişsel olarak farkındalık sahibi olunması ile başlamaktadır. Farkındalığın başlamasını Çelebi, geçmiş âlimlerin topladığı bilgilerin  tasnifinin sağlandığından ancak bilgilerin bablar üzerine yazılarak tasnif edilmediğinden bahsetmektedir.
Bu farkındalık onu bu şekilde bir çalışmayı yapmaya itmiştir. Bu durum uzun bir süre müsvedde şeklinde hazırlandıktan sonra yine bir muhasebeci mesleğinden kazanmış olduğu sistemli bir şekilde tekrarlardan kaçınmak, kitaplar ile ilgili elde edilebilecek azami bilgileri eserde yerine yerleştirmiştir. Keşfü-z Zunun 20 yıl kadar süren bir hazırlık ve titiz bir çaba gerektirmiş, 15.000’den fazla kitap, 10.000 kadar yazar ve 300’den fazla ilim dalı hakkında bilgi veren anıtsal bir ansiklopedidir. Matbaanın ve matbu eserlerin henüz söz konusu olmadığı şartlarda tek kişinin elinden çıkmış böyle bir ansiklopedinin ciddi bir organizasyonu gerektirdiği ortadadır (Kutluer, 2009: 195).”. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/makusobed/article/viewFile/1098001097/5000162012

18/

19/
“Yazarin yararlandigi kaynaklarin isimlerini açikça bildirmesi, kaynaklari arasinda mukayeseye giriserek hangi rivayetin daha muteber tutulmasi gerektigi konusunda okuyucusunu bilgilendirmesi, bazi kritik mevzularda ise tenkitte bulunmasi Fezleke'yi ayricalikli kilan özellikler arasinda zikredilmelidir. Bir tarihçi olarak Kâtib Çelebi'nin metodunun üstünlügü, eserde yer alan, tipki modern bir çalismadaki dipnotlara benzetebilecegimiz kenar notlarinda açikça görülmektedir.”. https://www.odakitap.com/fezleke-1-katip-celebi/9786059375023
20/
“Osmanlı İmparatorluğu'nda Batı ilmine ilk pencereyi açan, çağından çok ileride bir ilim adamı olan Kâtip Çelebi, Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilirdi. Şeyh Muhammed İhlasi'nin de yardımıyla Lâtince ve Fransızca kaynaklardan faydalanabilmişti.
Eserlerini yazarken kaynaklardan aldıklarını olduğu gibi almamış, gücü ve imkânı nisbetinde tenkit ve tashih (düzelterek) ederek almıştır. Yanlış ve hatalı düşüncelere nerede rastlamışsa onu orada belirtmiş ve düzeltmiştir.
Eserlerini -özellikle bibliyografya ve bibliyografyayla ilgili eserlerini-kaleme alırken notlarını fişlere alma gibi bir ilmi metod takip etmekteydi. Süllemü'l Vusul adlı eserini bu metodla kaleme almıştı.
Kaynaklan kullanırken, bir metinden iktibaslarda bulunurken, hikâyeleri ve şahsi düşünceleri bir tarafa bırakarak asıl olaylara dikkat ederdi. Kendinden öncekilerin edebiyat ve üslûbu ön plana alan tarih anlayışından ayrılmıştır. Bundan dolayı üslûbu oldukça kuru ve hatta bazen sıkıcı olabilmektedir.
Kâtip Çelebi'nin eserlerinin çoğu toplama olmakla birlikte, onda önemli ve değerli olan gerçeği arayıp bulma konusunda titizlik göstermesi, fikirlerini cesaretle müdafaa etmesi, ihtilaflı meseleleri tarafsız bir hâkim edasıyla çözümlemeye çalışmasıdır.
Bu özelliklerinden dolayıdır ki, Kâtip Çelebi, Osmanlılar'da olduğu kadar Avrupa'da da takdirle karşılanmış, eserlerinden hayranlıkla bahsedilmiş, Avrupalı ilim adamı Babinger ona, "Osmanlıların Suyuti"si unvanını vermiştir.”. http://www.bilgievi.org.tr/Dunyamizi-Aydilatanlar/27/K%C2TIP-CELEBI.aspx
21/

Kâtip Çelebi Bir Rönesans Efendisi miydi? , Murat Çelik

Murat Çelik | Türkiye | Uludağ Üniversitesi Kâtip Çelebi Bir Rönesans Efendisi miydi? Edward Bernard ile Bir Mukayese 
Kâtip Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde çalışanlar için fazlasıyla bilindik bir figürdür. Özellikle gerileme edebiyatı söz konusu olduğunda görüşlerine sıklıkla başvurulup, tespitlerine çok defa atıf yapılmaktadır. 
Bunlara karşın uzun süreden beri hakkında tartışmaların yapıldığı Kâtip Çelebi iki alanda üzerinde yeterince durulmadığı anlaşılmaktadır. Bunların ilki metodolojinin ve kaynakları, diğeri ise Avrupalı bir çağdaşı ile mukayesesidir. 
Kâtip Çelebi’nin döneminde ve sonrasında skolastisizmin kullanımı devam ederken Avrupa’daki metodolojik devrim belki de Kâtip Çelebi ile sınırlı kalmış olmalıdır. Zaten, Kâtip Çelebi’yi de pek çok kişi için özgün kılan durum, onun bu metodolojik farklılığıdır. 
Avrupa’daki kutsal metinlere sıradan kimselerin doğrudan teması meselesiyle başlayan Rönesansın aslında bir metod değişikliği olduğunu anlamak gerekir. Avrupa’daki skolastik metodun Reform ile değişime tabi tutulması genel kabullerin değil ama gözlem sonucunda elde edilen bilginin önünü açmıştır. 
Bu husus, Kâtip Çelebi üzerinden siyasi olmaksızın tartışılmamıştır. Kâtip Çelebi’nin mukayese edilmesi gereken diğer alan ise ilgili dönemde gelişen bibliyografist akımdır. Seferler esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle neredeyse doğunun tüm yazmalarını listelemiştir. 
Enteresan bir biçimde aynı zaman diliminde benzer bir bibliyografyayı Edward Bernard adında bir astronomi profesörü hazırlamıştır. Her ikisinin de bu türlü çalışmaları hem ilgi çekici hem de eş zamanlılığı bakımlarından önemlidir. 
Avrupa’daki merak zamanla gelişerek ilk ansiklopedi ve ansiklopedistlerin ortaya çıkmasına yol açmış olmalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise benzerleri bir dönem sonrasında ortaya çıkmıştır. “ http://katipcelebi.info/wp-content/uploads/2015/02/kitap.pdf ** http://doczz.biz.tr/doc/200224/%D8%A7%EF%BB%9F%EF%BB%9C%EF%BA%B8%EF%BB%92---uluslararas%C4%B1-sempozyum
22/
Kâtip Çelebi nin çalışma yöntemi için bakınız ne yazmışlardır: "Döneminin medreselerinin dinbilimleri ve pozitif bilimler alanındaki durumunu sergilediği ve eleştirdiği yapıtlarıyla ününü artırdı. Türkçe ve Arapça eserlerdeki eksikleri tamamlamak amacıyla Batı kaynaklarından yararlanmayı düşünen ilk Türk bilim adamlarından biridir. Özellikle kaynakça ve özyaşamöyküsü (biyografi)yle ilgili kitaplarını hazırlarken bilgileri fişlerde toplayarak bilimsel bir yöntem kullandı. Çalışmalarının genişliği ve zenginliğiyle döneminin en önemli bilgini sayıldı. Batıda da beğeni ve ün kazandı.Burada duralım. Sözü günümüze getirmemiz gerekiyor çünkü.Diyeceksiniz ki, hep günümüzden konuşmuyor muyuz ki!Belki de sadece günümüzden konuşuyoruz.Acaba Kâtip Çelebi, Avrupa üniversitelerinin dikkatini çekmek için çırpınan biri miydi, diye bir soru sorulsa, kimsenin Kâtip Çelebi ye böyle bir bühtanda bulunmaya gönlü razı olmazdı.Kimleredir bu dediğimiz. Elbette birilerinedir: Eslâfın (Selefler) varlığından hiç mi hiç memnun olmayanlaradır. Avrupa üniversitelerinin dikkatini çekmek için yanıp tutuşan, Batı tarafından seçilmeyi Felix culpa bilenleredir. Batı daki asıl bilim dünyasına da bir türlü giremezler.Avrupalılar Kâtip Çelebi yi Hacı Kalfa diye anarlar. Çelebi nin Divân-ı Hümayûn mensupları arasında tanınan şöhretinden geliyor: Hacı Halife diye anılırdı.Max-Planck Tarih Enstitüsü nde doktora öğrencisi olan Haşim Koç un Çelebi üzerine bu alanda yeni bir adım atma özelliği taşıyan bir incelemesi yayınlandı. {Doğu Batı. Düşünce Dergisi. Yıl: 10, Sayı: 40. Şubat, Mart,Nisan 2007-Antik Dünya Bilgeliği üzerine, aynı zamanda derginin 10. yılı.}Haşim Koç un makalesinin özelliği Kâtip Çelebi nin dünyasında, Antik Yunan düşüncesinin kaynaklarını irdeleyen yaklaşımların bize haberini vermekte oluşudur.Osmanlı İmparatorluğu kültür ve bilim hayatındaki birikimi değerlendirme psikolojisine sahip olduğunu eserlerinin farkından anlıyoruz. Binlerce kitap ve yazarlarının biyografilerini sabırla tesbit etmiştir. Süllemü l-vusûl adlı eserindeki ayrıntıların tadıyla Aristo yu ondan okumak başka. Demek ki günümüz Türkiyesi, kendi klasik çağını -harflerin değişmesi ve Arapça ile Farsça nın da bırakılması yüzünden-  tanımamakla, Osmanlı aydınlarının derin engin kaynaklarını da varsayamıyor.K.Çelebi nin Tarih-i Frengi (Batı Tarihi) tercümesinde Homeros, Herküles, Hesiodos a dair malumat bulunmaktadır.Nuh evlâdı vefatından sonra Tanrı kelâmı Yunan da ortadan kalktı. Gerçi Yunanlılar babalarından kalan ibadet ayinlerini nice zaman sakladılar. Nihâyet küfre düşüp puta tapar oldular. Lâkîn burada sanılmaya ki bu kavim cehalet ve hamakatlerinden putları Tanrı sanmak mertebesine varalar. Ancak Allah a ibadet sadedine bunları vesile kılmayı hoş buldular. Ve bu vaziyet Allah yanında makbuldür sanırlardı...İmdi Yunanlılar gerçi akıl ve irade ile meşhur oldular. İbadetin dışında bir alay muhtelif ibadetler peyda edüp anınla savaş ve tehlikelerini ve fırtınaları ve evlilikte vaki olan şiddetleri ve hastalıkları defetmek için onlardan yardım dilerlerdi. (Yarın, devam...)”. http://www.milligazete.com.tr/haber/1009930/katip-celebi-kulliyati-okumasi-gecikiyor
23/
“Eseri hazırlarken fişlerden yararlandığı anlaşılmaktadır. Birnbaum, Kâtip Çelebi’nin İslâm dünyasında fiş yöntemiyle çalışan ilk bilgin ola- bileceğini öne sürmüştür.11”. http://www.academia.edu/5862479/XVII._Y%C3%BCzy%C4%B1l%C4%B1n_Ortas%C4%B1nda_Osmanl%C4%B1_Co%C4%9Frafyas%C4%B1ndan_Antik_D%C3%B6nemlere_Bir_Bak%C4%B1%C5%9F_K%C3%A2tip_%C3%87elebinin_Eserlerinden_Se%C3%A7meler

“11 Gökyay, Kâtip Çelebi’den Seçmeler, s. 17.
Kâtip Çelebi’nin Keşfu’z-Zünûn ve Süllemü’l- Vüsûl kitaplarını yazarken izlediği usul ile ilgili Eleazar Birnbaum’un şu çalışmalarına bakınız: Eleazar Birnbaum, “Katib Chelebi (1609-1657) and Alphabetization: a Methodological Inves- tigation of the Autographs of his Kashf al-Zunun and Sullam al-Wusul”, Scribes et manuscrits du Moyen-Orient. [colloque international tenu à Paris en juin 1994], édites par Francois Deroche et Francis Richard. Paris: Bibliothèque Nationale de France, 1997, ss. 235-263. Ayrıca yine aynı yazarın, “The Questing Mind: Katib Chelebi, 1609-1657: A Chapter in Ottoman Intellectual History”, Corolla Torontonensis. Studies in honour of Ronald Morton Smith, E. Robbins & R. Morton Smith (eds.), Toronto: TSAR, 1994, ss. 133–158. 12 Birnbaum, “Katip Chelebi and Alphabetization”, ss. 262-263. 13 Alfabetik sıraya çok sıkı bir şekilde riayet eden yazar, her bir eserin yazarının ölüm tarihle- rini ve malum olduğu takdirde eserin kaleme alındığı tarihi de kayda geçmiştir. Kitabın başlığı- nın içeriğini temsil etme gücünün düşük olduğu durumlarda ise, içeriğe dair bilgi verilmektedir. Ayrıca her bir kitabın içeriğine dair (kaç bölüm, nesir mi nazım mı vs.) bilgi de mevcuttur. Arapça olmayan eserler için eserin dilinin de yazıldığı bu bibliyografyada, her bir eserin giriş cümlesi de alıntılanmıştır. Bibliyografyada mevcut eserlerin şerhi ya da haşiyesinin olması halinde bu haşiye ve şerhler sadece ana eserin altında verilmekle kalmayıp, farklı bir başlığa”. http://www.academia.edu/5862479/XVII._Y%C3%BCzy%C4%B1l%C4%B1n_Ortas%C4%B1nda_Osmanl%C4%B1_Co%C4%9Frafyas%C4%B1ndan_Antik_D%C3%B6nemlere_Bir_Bak%C4%B1%C5%9F_K%C3%A2tip_%C3%87elebinin_Eserlerinden_Se%C3%A7meler


24/



25/

1.2.3.2. Süllemü’l Vusul İla Tabakati’l Fühul
Arapça kaleme alınan bu biyografik çalışma iki bölümden
oluşmaktadır. İlk bölüm isim sırasına göre, ikinci bölüm ise künye, lakap ve
-------------.

9 Bekir Karlığa- Mustafa Kaçar a.g.e. s. 60,64
10Orhan Şaik Gökyay a.g.e. c. II s. 53
11 Bekir Karlığa- Mustafa Kaçar a.g.e. s.25
12 Orhan Şaik a.g.e. c. I, s.50-51 , Eleazar Birnbaum, “Kâtib Chelebi (1609-1657) and
Alphabetization: A Methodological Investigation of the Autographs of His Kashf al-zunûn and Sullam
al-Wusûl”, Scribes et Manuscrits du Moyen-Orient, Paris 1997, s. 242
--------------------.
12
nesep sırasına göre şöhretli kimselerin diziliminden oluşur. Kâtip Çelebi
1652-1653 yıllarında eserin birinci cildini T harfine kadar temize çektiğini ve
evveli-ahiri ekâbirin tarihlerini yazdığını belirtmektedir. Bu eserin bir diğer
önemli tarafı, müsvedde halinde bulunan nüshasının Kâtip Çelebi’nin çalışma
usulüne delalet etmesidir. Eserin bazı sayfalarına madde madde fişlerin
yapıştırılması yazarın bunları daha önceden hazırladığını gösterirken;
kısaltmalar kullanması da dikkat çekici bir husustur. Kâtip Çelebi’nin eseri
tamamlaya ömrü vefa etmemiş fakat kendisinin usulünü Müstakimzade
Sadüddin Efendi takip ederek 1762 senesine kadar eseri genişletmiştir.13”. http://www.acikarsiv.gazi.edu.tr/File.php?Doc_ID=9933


26/
“b)Süllemü’l-Vusûl İla Tabakati’l Fuhûl

( Büyük Adamların Hal Tercümelerine Ulaşmak İçin Merdiven )

Harf sırasına göre düzenlenmiş, Arapça bir bibliyografya eserdir.İki ana bölüme ayrılmıştır.

Birinci bölümde;kendi isimleriyle tanınmış ünlü kişiler,ikinci bölümde ise;künye ve lakaplarıyla tanınmış kişiler sıralanmıştır.Her harf bir bölüme ayrılmıştır.

Kâtip Çelebi bu eserinin bir bölümü Keşfü’z-Zunûn‘da geçen kitapların yazarlarına ait bir indeks gibi meydana getirmiştir.Kâtip Çelebi Suyûti’nin Tahrîrü’l-Lübâb adlı eserini esas almış 7 Aralık 1645’de eserini tamamlamıştır. Fakat Kâtip Çelebi bu eserini hazırlamak için yararlandığı ve yeri geldikçe isimlerini söylediği kaynakların sayısı bu yüzden fazladır87.Kâtip Çelebi âlimlere hizmet olarak hazırladığı bu eserin eksik ve yanlışların olduğunu söylemiş,okuyucuların bundan dolayı yazarını küçük görmemesini,onu umursamazlık etmemesini,kusurların giderilmesinin sevap olduğunu söylemiştir88.

1649 yılı ortalarında İstanbul’da tamamlanmış olan eserin tek yazması, müsvedde halindedir. Kimi sayfalarda isimler yazılmış öylece boş bırakılmıştır. Kimi sayfalar,türlü maddelere ait fişlerin yapıştırılmasından oluşmuştur.Bu bize Kâtip Çelebi’nin bu fişleri daha önce hazırladığını göstermektedir.Bunun önemi de Kâtip Çelebi’nin çalışma tarzını öğrenmemiz olmasıdır.Eserde kısaltmalarda kullanılmıştır.Eserin sonuna Fevâid-i Müteferrika yani Dağınık İfadeler adı son bölüme konulmuştur.Burada ok eser yazmış olanlar,kimi garip ve nadir şeyler ve yaşlılardan zekalarıyla ün yapanlar gibi notlar toplanmıştır. Eser içinde Kâtip Çelebi’nin otobiyografisini barındırmasından dolayı da önemlidir.

Kâtip Çelebi kimi lakapları ekleyerek zamanına kadar getirmiş fakat tamamlayamamıştır. Daha sonra Müstekim-zâde Sadeddin Efendi,Kâtip Çelebi’nin bıraktığı yerden başlayarak 1732 yılına kadar eserini sürdürmüştür.Müsvedde halinde kalan ve tamamlanmamış olan eser Süleymaniye Kütüphanesin’de kayıtlıdır89.”. http://www.anasahife.org/giris-i-bolum-hayati-ve-kisiligi.html?part=3


27/
Kâtip Çelebi’nin üslubu; ilim ciddiliği taşır, onun her türlü süsten arınmış bir yazı üslubu vardır. O kadar ki, eserlerinde bazı sayfalarında üslupsuz denilecek kadar kuru olmayı bile göze almıştır. Anlatımındaki bu nitelik onu başka tarih yazarlarından ayırır. Çünkü Kâtip Çelebi için olaylardan çok onlardan çıkan sonuç ve “ahkâm” önemlidir. Sözü uzatmaktansa kısa yoldan söylemeyi tercih etmiştir. Orta dönem nesrinin vazgeçilmez sanatı olan secilere pek az yer vermiştir. Eserlerinde hemen hemen her şeyden söz açmış ansiklopedik bir âlim olan Kâtip Çelebi, eserleriyle bedii zevk uyandırma hevesinden uzak, eski Türk edebiyatı sahası içerisinde ilmi ve hoşgörülü düşünceye öncülük eden nadir yazarlardan biri olmuştur. 
Kâtip Çelebi, XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden en önemli simalarındandır. Eserlerinin değeri ve önemi dolayısıyla gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batı’da büyük ilgi uyandırmıştır.”.
http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/TR,68172/katip-celebinin-hayati-ve-eserleri.html


28/
“Katip Çelebi döneminin durgunlaşmış havası içinde Osmanlı toplumuna büyük atılımlar yaptırmayı düşünmüş bir aydın, pozitif bilimin değerini ortaya koymuş, dönemin anlayışının dar sınırları içinde kalmayarak dünyanın yuvarlak olduğuna dair ispatlar arayan ve Batı'daki astronomi araştırmaları üzerine yazılan eserleri çevirmek isteyen bir kişidir. Dolayısıyla Katip Çelebi döneminin şartlarını aşan bir bilim dünyasının ilk oluşturucularından biri olarak kabul edilir.”. http://www.os-ar.com/modules.php?name=Encyclopedia&op=content&tid=501262


29/
“Bizi burada ilgilendiren Katip Çelebi’nin XVI-XVII. Yüzyıldan itibaren temelleri atılan “Modern Avrupa”nı gelişimini fark eden ilk Doğulu bilgin olmasıdır. Hacı Halife ismiyle de bilinen Katip Çelebi’nin bu konuda kaleme aldığı meşhur risalesi “İrşadü’l-Hıyafâ ila Tarihi’l-Yunun ve’r-Rum ve’n-Nasarâ” adıyla malumumuz olup, henüz baskısı yapılmamıştır (2). Kısa ismiyle İrşat olarak anılan bu eserin dilimize tercümesi de bir hayli ilginçtir: “Şaşkınlar İçin Yunanlıların, Romalıların ve Hıristiyanların Tarihine Dair”. Müellifin “şaşkınlar” sözcüğünü işletmesinin nedeni, Osmanlı’nın hemen yanı başında gelişen Avrupa gibi bir tehlikeni ilk farkedenin kendisi olmasıdır. Nitekim, buna şaşırarak, Avrupa hakkında Osmanlı’nın kayda değer malumatının olmamasını “şaşkınlık” olarak tanımlamıştır.

Risale iki kısımdan oluşmaktadır. Müellif, risalesinin girişine bir de mukaddime yazmıştır. Eser, 1655 yılında kaleme alınmıştır. Ancak, Katip Çelebi’nin eseri, konusu bakımından İslam dünyasında bir ilk olmasına rağmen, o dönemde Avrupalılar’ın Osmanlılar hakkında yazdığı eserler yanında oldukça sönük ve eksik kalmaktadır. Zira, Katip Çelebi’nin yaşadığı dönemde Batı üniversitelerinin bir çoğunda Arapça kürsüler mevcut olup, Doğu ülkeleri hakkında hatırat, gezi, yazma olarak Avrupalı bilimadamlarının elinde ciddi malzeme bulunuyordu. Bu dönemde artık Avrupa’da oryantalizmin temelleri de atılmağa başlanmıştır. Bu anlayışın Katip Çelebi ile aynı dönemde yaşayan iki devi Hollandalı Jacob Golius ve İngiliz Edwart Pococke idi.

İrşat kısımlar dışında konuların göre kendi içinde bölümlere (bablara) ayrılmaktadır. Birinci bab, özet niteliğinde bir Hıristiyan Tarihi’dir. Oldukça dikkat çekici olan bu bölümde, Katip Çelebi, kendi döneminin “Çağdaş Avrupası” hakkında zengin bilgilerin yanı sıra Avrupa’daki siyasal, dini, kültürel ve sosyal yapıyı da açıklamaya çalışmaktadır. Örneğin, Avrupa’daki “laik” sistem hakkında Doğu kaynaklarında ilk bilgiler burada geçmektedir. Kilise ve devlet’in birbirinden ayrıldığına dikkat çeken Çelebi, Avrupa’daki tüm siyasi-idari kavramları (imparator, kral, kont ved.) da teker teker açıklar. Yine bunun gibi dini-idari kavramlar arasında papa, kardinal, patrik ved. unvanları da tanımlamaya çalışan müellif, adeta bir giriş bölümü olan bu babın sonunda “şu melun taife” diye nitelediği Avrupalılar’ın birbirinden farklı, anlaşılması güç dilleri hakkında da bilgiler sunmaktadır. Hatta, Çelebi, Avrupa’daki dillerin çoğluğu ve anlaşılmazlığı üzerinde de durmaktadır.

Devamında gelen dokuz bölüm sırasıyla papalık, imparatorluk, Fransa, İspanya, Danimarka, Transilvanya, Macaristan, Venedik ve Moldovya hakkındadır. Katip Çelebî, bu ülkelerden söz ederken yetersiz de olsa yer yer onların coğrafi konumuna da değinmiş ve eski tarihleriyle ilgili bilgiler sunmuştur.

Katip Çelebi’nin İrşat’ının birden fazla özelliği vardır:
Her şeyden önce, bu eserin yazılma nedeni, imparatorluk (Osmanlı) kölelerinin ve cariyelerinin mensup olduğu milletler hakkında bilgi edinmektri. Nitekim, müellif, işe önce bu milletlerin sıralamasıyla başlar. Yani, kitabının ismi gibi kendisi de pek şaşılacak bir nedenle kalame alınmıştır.

İkincisi, eserde Avrupalılar’ın bir tek “millet” olarak tanımlanamsıdır. Bunun birinci nedeni, millet kavramının Müslüman literatüründe dinsel bir anlam içermesinden kaynaklanıyor olması ve tüm Hıristiyanların tek “millet” olarak gösterilmesi ise; ikinci nedeni Katip Çelebi’nin gayet zekice gözleminden ireli gelmektedir. Zira, o dönemden itibaren “Hıristiyan kimlik ölçüleri üzerinden bir Avrupa birliği” anlayışı Batı’da sık tartışılmakta ve bu birliğin Türkler karşısında konumlandırılması üzerinde durulmaktaydı. Denilebilir ki, Katip Çelebi, “Avrupa Birliği” söylemini ilk farkeden Türk’tür (hatta dünyada da ilk bilgindir).

İrşat’ın üçüncü özelliği, Avrupa üzerine ilk bağımsız Doğulu kaynak olmasıdır. Katip Çelebi’ye kadar Batı, İslami eserlere özet halinde, kısa paragraflar ve en fazla bir bölüm genişliğinde konu edilmiş ve genelde de yetersiz bilgilerle anlatılmıştır.

Dördüncü özellik, eserde Avrupa anlayışının dini, siyasal, coğrafi, etnik ve sosyolojik yönlerinin tespit edilmesi gibi oldukça güç ve önemli bir girişimde bulunulmasıdır.

Ve beşincisi ve bizim açımızdan da en önemlisi Katip Çelebi’nin gelişmekte olan Avrupa’nın özel anlamda Osmanlı ve İslam, genel anlamda Doğu ve dünya için bir tehdit olarak algılamasıdır. Burada, Çelebi’nin ölçü olarak edindiği ilk şıklardan biri ancak çağdaş dönem araştırmacılarının gündeminde yer edinen bir kavram olan “nüfus” oluşturmaktadır. Zira, Çelebi, Hıristiyan nüfusunun hızla arttığına dikkat çekerek dünya çapında yayılmacı bir politika izlediğini, deniz yoluyla çevre ülkelere açılarak istilalar gerçekleştirdiğini, “Osmanlı devletine tecavüz” etmenin yanı sıra, “Yeni Dünya”yı keşfedip zenginleştiğini ve Hindistan’ı ele geçirmek mücadelesi verdiğini dile getirmektedir. Bu hususlar, ne Katip Çelebi’den önce, ne de ondan 200 yıl sonra Doğulu bilginlerin ve yöneticilerin dikkatini çekmiştir. Çelebi, kendisi de bu bilgisizliği eleştirmiş “İslam ümmetinin bu cehennemlik halkın yaptıkları hakkında tümden cahil kalmasına” hayıflanmıştır. Çelebi, Avrupa yayılmacılığı hakkında yer yer ilginç kavramlar da kullanmıştır. Örneğin, müellif, Hıristiyan Avrupa’nın sömürge politikasını ve dünyayı denetimi altına almasını “dünyanın Küfür Evi’ne dönüşmesi” olarak tanımlar. Nitekim, Çelebi’den sonra hızlanan Avrupa sömürgeciliği, peşinden Osmanlı ve Doğu dünyasının çözülmesi, emperyalizm siyaseti, kapitalist sömürü ve sonunda da beyinlerimize kazılan küreselleşme süreçlerinden geçen dünyanı bir “Küfür Evi”ne benzetmemek elde değil. Daha da ilginci ise, bu “Küfür Evi”nin 2009 yılını ona bu ismi takan Katip Çelebi’nin yılı olarak kutlamasıdır.  Nadir Marmara”. http://www.dusunuyoruz.com/%E2%80%9Cavrupa-kasifi%E2%80%9D-ilk-dogulu-bilgin-katip-celebi/


30/
“Emperyalizmi ilk Katip Çelebi fark etmişti
Türk Edebiyatı dergisi Ağustos sayısında, kamuoyanda yeterince yer bulmayan bir konuya, Kâtip Çelebi’nin tarihimizdeki yerine, dikkat çeken bir dosya ile okurlarının karşısına çıktı.
Emperyalizmi ilk Katip Çelebi fark etmişti
GİRİŞ 06.08.2009 15:47 GÜNCELLEME 06.08.2009 15:47 Metin Boyutu
Ünlü Türk bilgininin doğumunun 400. yılı dolayısıyla UNESCO tarafından “2009 Kâtip Çelebi Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla hazırlanan dosyada Prof. Dr. Bekir Karlığa, “Kâtip Çelebi’nin, Batı emperyalizminin hedeflerini ilk fark eden Müslüman düşünür” olduğunu söylüyor.

Katip Çelebi’nin ünlü eseri Cihannüma’yı yazarken Latince öğrenmeye çalıştığını ifade eden Karlığa, “Osmanlı’nın kuruluşundan onsekizinci yüzyılın başlarına kadar batı ile bu kadar yakından ilgilenen başka bir Türk ve Müslüman bilgin yok. Batı’yı çok yakından da tanımıyor ama bilimsel keşiflerin Batı’ya sağladığı imkanları ve bunun Osmanlı için doğuracağı tehlikeleri görüp değerlendirmiş ve çalışmalar yapmıştır” diyor.”. http://www.haber7.com/kultur/haber/426015-emperyalizmi-ilk-katip-celebi-fark-etmisti


31/

“Osmanlı'nın ilk bilimsel Coğrafya Kitabı Cihannuma ve Katip Çelebi
"Ortaya koyduğu bütün eserler¸ Kâtip Çelebi'yi evrenselleştirmiştir. Eserleri günümüzde¸ birçok ülkedeki bilim adamları¸ araştırmacılar¸ tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından kaynak eser olarak kullanılmaya hâlâ devam etmektedir."

17. yüzyıl Osmanlı'sına ve IV. Murad dönemine¸ yazdığı eserlerle damgasını vuran meşhur ilim adamlarının başında Kâtip Çelebi (1609-1657) gelir. Prof. Adnan Adıvar'a göre Kâtip Çelebi¸ “Osmanlı'da ilmî rönesansın müjdecisi”dir.

Prof. Said Öztürk'e göre de; “Batı'nın bilimsel ürünlerini Osmanlı'da ilk kullanan âlimdir. Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı oksidantalisti” (Batı'yı bir Doğulu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren) dense yeridir. Hilmi Ziya Ülken ise onun için “17. asır fikir tarihimizde Batı'ya çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır.” tahlilini yapmıştır.

Coğrafya¸ geometri¸ astronomi gibi müspet ilimlerle alakadar olmuş¸ 20 kadar telif ve tercüme eser vücuda getirmiştir. Kâtip Çelebi yalnız coğrafya alanında değil birçok sahada değerli eserler vererek¸ yaşadığı yüzyılın önemli bir bilim insanı olarak adını tarihe yazdırmıştır. Ortaya koyduğu bütün eserler¸ Kâtip Çelebi'yi evrenselleştirmiştir. Eserleri günümüzde¸ birçok ülkedeki bilim adamları¸ araştırmacılar¸ tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından kaynak eser olarak kullanılmaya hâlâ devam etmektedir.

Bilimsel Coğrafyanın Gelişimine Büyük Katkısı

Kâtip Çelebi'nin yazdığı onca eser arasında evrensel nitelik kazanmış başyapıtı¸ hiç şüphesiz “Cihannümâ” (Dünyayı Gösteren)'dır. İlk baskısı 1648¸ ikinci baskısı 1654'de gerçekleşen ve dönemin padişahına sunulan bu eser1¸ Osmanlı'daki “ilk bilimsel coğrafya kitabı” özelliğine sahiptir.

Eser¸ dönemin en önemli coğrafya kitabıdır ve Osmanlı'da modern/bilimsel coğrafyanın gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. “Tarihî Coğrafya” bakımından da önemli bir kaynaktır. Konuyla ilgili Prof. Hamid Sadi Selen'in; “Cihânnüm⸠Şark'ta coğrafya sahasında bir müracaat kitabı sayıldığı gibi dünya ilim âleminde de birçok memleketlerin hususiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun bazı kısımlarının tarihî coğrafyası için değerli bir kaynak olmuştur.” tespiti bilimsel anlamda kayda değerdir.

Eser¸ kıtalar ve birçok ülke hakkında malumat vermektedir. Ülkelerle ilgili konuların son kısmına o sahanın genel tarihi hakkında bilgiler yazılmıştır. Denizlerden¸ karalardan¸ adalardan¸ akarsulardan¸ yerleşmelerden¸ yollardan ve ekonomik faaliyetlerden söz etmektedir. Bölgesel coğrafya niteliğinde olup dünyanın birçok ülkesi ve Osmanlı Devleti'ndeki eyaletlerin fizikî coğrafyasının yanında beşerî¸ ekonomik¸ tarihî ve kültür coğrafyasını da içermektedir.

Bilimsel Niteliği ve Getirdiği Yenilikler

Esere 38 şekil konulmuş olup¸ bunların 25 tanesi haritadır. Kâtip Çelebi bütün bunları daha önce kullanılmayan coğrafya yöntemleriyle okuyucuya sunmuştur. Coğrafyada¸ kartografya2 konusunun ve harita yapmanın önemi üzerinde durmuştur. Zaten¸ Kâtip Çelebi de eserin ilk sayfalarında¸ kitabın bir benzerinin bundan önce yazılmadığını belirtmiş ve yaptığı çalışmanın farklı ve orijinal bir mahiyete sahip olduğunu savunmuştur.

Kâtip Çelebi¸ eserin hazırlık ve yazım aşamasında Doğu ve Batı'da coğrafyayla ilgili yazılmış eserleri ve atlasları takip etmiştir. Eseri¸ Batı'daki ilmî gelişmelerden etkilenerek¸ özellikle de coğrafya ile ilgili çalışmaları yakından takip edip bunlara başvurarak kaleme almıştır. Batı'da coğrafya ile ilgili yazılmış kitapları okudukça Osmanlı/İslâm âlimlerinin bu sahada gerilediklerini görmesi ve bunu telafi etme isteği de eseri yazmaya karar vermesinde tesirli olmuştur. Abraham Ortelius'un (1527-1598) 1570'de yazdığı “Theatrum Orbis Terrarum” (Dünya Sahnesi Görünümü) isimli eseri ile Gerard Mercator'un (1512-1594) 1607'de kaleme aldığı “Atlas Minor” (Küçük Atlas) başlıklı eserini örnek almıştır. Bunların yanında Batılı coğrafyacılardan Ph. Cluverius ve G. Lorenz'in eserlerinden de faydalanmıştır.

Kâtip Çelebi eserinde¸ yaşadığı dönemde Doğu ve Batı'da coğrafya alanında var olan yaklaşımları birbiriyle bağdaştırarak yeni görüşlere ulaşmıştır. Özellikle Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan ve kullanılan yeni görüş ve gelişmeleri esas almıştır. Bu yönüyle eser¸ Osmanlı coğrafya anlayışına yeni ve bilimsel bir yaklaşım ve açılım getirmiştir.

Kâtip Çelebi böylece¸ günümüzde hâlâ varlığını koruyan ve sıkça tekrar edilen “Osmanlı Devleti¸ Batı'daki bilimsel ilerlemeleri takip etmeyip gerisinde kaldığı için Duraklama Devri'ne girmiştir.” tezini kesin olarak geçersiz ve temelsiz kıldığı gibi o zamana kadar yazılan coğrafya kitaplarında bulunmayan ve ilk defa bu eserde kullanılan bazı yeniliklerle Osmanlı'nın Duraklama Devri'nde bilimsel alanda¸ en azından coğrafya ilminde büyük çığır açan¸ önemli bir bilimsel gelişme gösterdiğini de ispat etmiştir.

Sadece basıldığı dönem ve ülkede değil¸ öncelikle Avrupa'da olmak üzere birçok ülkede¸ günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde büyük ilgi görmüştür. Türkiye'deki kütüphanelerde olduğu gibi Avrupa'nın birçok büyük kütüphanesinde el yazma nüshalarının var olması ve birçok dile çevrilerek basılması¸ eserin o dönemden günümüze kadar önemini¸ bilimsel niteliğini ve kaynak özelliğini koruduğunun bir delilidir. Bu noktada Abbe G. Toderini'nin 1789'da Paris'te neşrettiği “De la litterature des turcs” isimli eserin 1. cildinde geçen şu tespiti önemlidir: “Çeşitli ilimlerden payı olan ve bütün tarihte tetebbuunun (araştırmanın) zenginliğiyle meşhur bir bilgindir.”

Kâtip Çelebi ve Cihannümâ'nın modern zamanlarda bile önemsendiğinin ve bilimsel referans kabul edildiğinin mühim bir delili de¸ UNESCO'nun¸ 2007 yılında gerçekleştirdiği 34. Genel Konferansı'nda Kâtip Çelebi'nin doğumunun 400. yıldönümü münasebetiyle 2009 yılını¸ “Uluslararası Kâtip Çelebi Yılı” olarak ilan etmesidir.

Kâtip Çelebi'nin¸ Cihannümâ ile coğrafya alanında meydana getirdiği yenilikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Daha önce yazılmış olan diğer eserlerden yararlanma.

 2. Matematik¸ Coğrafya ve kartografya konularına yer verme.

3. Esere¸ konularla ilgili şekiller ve haritalar koyma.

4. Dünyayı kıtalara ayırarak¸ buna göre ülkeleri anlatma.

5. Ülkeleri anlatırken konulara¸ uygun belli bir sıra izleme.

6. Anlatılacak sahaları coğrafyacının gezip görmesi.

Kâtip Çelebi'nin¸ özellikle ikinci defa yazdığı eserde kullandığı bu yenilikler¸ döneminde coğrafya alanında çığır açmıştır. Günümüzde de coğrafya alanında yapılan araştırmalar genel hatlarıyla bu nitelikleri taşımaktadır.

Cihannümâ'daki Konular¸ Çizim ve Haritalar

 Cihannümâ'da yer verilen konu başlıklarını şu şekilde toparlamak mümkündür: Arzın Küre Oluşu¸ Felekler ve Unsurlar¸ Kutuplar ve Daireler¸ Medarlar ve Mıntıkalar¸ Hakikî İklimler¸ Tul ve Arz Daireleri¸ Mevki Tayini¸ Mesafe Ölçüleri ve Mikyaslar¸ Cihetler ve Rüzgârlar¸ Kara ve Deniz Haritaları¸ Kara Haritalarının Yapılmasındaki Güçlükler.

Güneş ve ay tutulmasını anlatan çizimler yapılmıştır. Burçlar ve gezegenlerle ilgili bir şekil konulmuştur. Burada gezegenler; Ay¸ Güneş ve Dünya'ya uzaklıklarına göre sıralanmışlardır. Bu şeklin üzerinde 12 burç bulunmaktadır ve isimleri şöyle belirtilmiştir: Cedi¸ Delu¸ Hut¸ Haml¸ Nur¸ Coza¸ Seretan¸ Ised¸ Semboli¸ Mizan¸ Akreb¸ Kos. Gezegenlerin isimleri ise şöyle kaydedilmiştir: Utarit (Merkür)¸ Zöhre (Venüs)¸ Merih (Mars)¸ Müşteri (Jüpiter)¸ Zühal (Satürn).Ek olarak 10 derecelik parçalara ayrılmış¸ kutup daireleri¸ dönenceler ve başlangıç meridyeni temsilen konulmuştur.

Kuzey ve güney yarımküreler ve buralarda yaşayan canlılar resimlerle gösterilmiş ve yanlarına kısa açıklamalar yapılmıştır. Dünya ve gök cisimlerinin hareketleri¸ enlem ve boylam daireleri ve mevsimlerle ilgili şekil; iklimleri saat-dakika¸ derece-dakika olarak gösteren çizelge; rüzgârgülleri ve yönlerle ilgili şekiller konulmuştur. Dünya¸ Doğu Yarımküre ve Batı Yarımküre olarak verilmiştir.

Kâtip Çelebi¸ küre şeklinde olan dünya yüzeyini ve üzerindeki bilgileri¸ bir düzlem üzerine aktarmayı başarmıştır. Yeryüzündeki bir noktanın tarifi için gerekli olan enlem¸ boylam¸ paralel ve meridyen terimleri üzerinde durmuştur.

Eserde¸ yeryüzü¸ denizler¸ karalar ve yer küresi ile ilgili genel bilgiler vermekte¸ bunlar; Denizlerin Oluşu ve Derinlik¸ Denizlerin Taksimi¸ Deniz Hareketleri¸ Akıntılar¸ Med ve Cezir¸ Med ve Cezirin Faydası¸ Kıyılar ve Denizler¸ Fırtınalar¸ Tayfunlar¸ Denizlerde Tuzluluk¸ Deniz Seferleri¸ Mevsimler başlıkları altında açıklanmaktadır.

Karaların taksimi; Avrupa¸ Afrika¸ Asya¸ Amerika¸ Şimal (Kuzey) Kutbu¸ Cenup (Güney) Kutbu olarak sıralanmakta ve bunlar hakkında toplu olarak bilgiler verilmektedir. Kâtip Çelebi¸ daha önce sözü edilmeyen “kıta” kavramına burada değinmekte ve ilk olarak kıtalardan söz ederek Eskidünya (Asya¸ Avrupa¸ Afrika)¸ Yenidünya (Amerika) kıtalarını anlatmaktadır. Bu durum¸ dönemin önemli coğrafî yeniliklerinden biridir.

Kitapta¸ Akdeniz¸ Ege Denizi ve Adalar; Venedik Körfezi¸ kıtaları gösteren Avrupa¸ Afrika¸ Asya¸ Kuzey ve Güney Amerika; Kutuplar; Japonya¸ Hind ve Çin Adaları; Çin¸ Hindistan¸ İran¸ Afganistan¸ Pakistan¸ Maveraünnehr¸ Tebriz (Urmiye) Gölü¸ Kafkasya¸ Arabistan Yarımadası haritalarına da yer verilmiştir.

Dört tür çizgi ölçeği3 ile yönleri gösteren rüzgârgülü konulmuştur. Önemli akarsular çizilmiş ve yer adları yazılmıştır. Buna göre her ülkenin bilgisi belli bir plana bağlı kalınarak tarif ve tasvir edilmiş olup konular; yönetim merkezi¸ yeri¸ coğrafi durumu¸ yönetim¸ din¸ ahlak¸ adetler¸ yerleşmeler¸ sanat¸ ticaret¸ bitkiler¸ hayvanlar¸ tarım ürünleri¸ madenler şeklinde sıralanmıştır. Bunların her birinin son kısmında¸ o sahaya ulaşım yolları ve menzilleri anlatılmıştır.44

Dipnot
1. Kâtip Çelebi'yi¸ bir tür coğrafya ansiklopedisi sayılabilecek olan Cihannümâ'yı yazmaya sevk eden düşünce; “Göklerin ve yerin yüceliğini düşünüp araştırmazlar mı?” Araf Suresi 185. ayet olmuştur. Daha sonraki yüzyılda İbrahim Müteferrika¸ kurduğu matbaada 1732 yılında kitabın ilaveli baskısını gerçekleştirmiştir. Müteferrika¸ Cihannümâ'nın yeni baskısına “Tezyil el-Tâbi'” başlıklı bir ilave koymuştur. Yaptığı ilavede¸ Batılı felsefe ve astronomi âlimlerinin (Aristo¸ Batlamyus¸ Pisagor¸ Platon¸ Kopernik ve Tycho Brahe) kâinatın yapısı hakkındaki görüşlerini etraflıca açıklamıştır. Bu ek¸ neşrini takip eden yüzyıl boyunca modern astronomiyi ele alan en geniş metin olma özelliğini korumuştur. Bkz. Hamit Sadi Selen¸ “Cihannüm┸ Kâtip Çelebi¸ Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler¸ Ankara¸ 1991¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ s.121; Ekmeleddin İhsanoğlu¸ Osmanlılar ve Bilim¸ İstanbul¸ 2003¸ Nesil Yayınları¸ s.161¸ 181¸ 186-187.

2. Harita ve harita benzeri gösterimleri üretmek amacıyla uygulanan¸ gerekli tüm çalışmaları kapsayan bilim¸ teknik ve sanattır. Harita benzeri gösterimler¸ küreler¸ üç boyutlu kabartma harita vb. türde ürünlerdir.

3. Her biri ayrı ayrı fersah¸ mil¸ merhale ve saat değerleri esas alınarak dört adet çizgi ölçek düzenlenmiştir. Bu ölçeklerden 22 fersah = 66 mil = 3 merhale = 20 saat olduğu anlaşılmaktadır.

4. Kâtip Çelebi¸ Cihannüma (2 Cilt)¸ Yayıma Hazırlayanlar: Prof. Dr. Bekir Karlığa¸ Prof. Dr. Said Öztürk¸ İstanbul¸ 2010¸ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları; Kitâb-ı Cihânnüm⸠Ankara¸ 2009¸ 1. Baskı¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ 674 s.; Orhan Şaik Gökyay¸ Kâtip Çelebi¸ Ankara¸ 1991¸ Türk Tarih Kurumu¸ s.3-92; “Kâtip Çelebi”¸ İslam Ansiklopedisi¸ İstanbul¸ 1977¸ c.6¸ s.432-438; Hilmi Ziya Ülken¸ “Kâtip Çelebi ve Fikir Hayatımız”¸ Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler¸ Ankara¸ 1957/1991¸ s.33¸ 177¸ 182; Abbe G. Toderini¸ “De la litterature des turcs”¸ Paris¸ 1789¸ c.1¸ s.142; Adnan Adıvar¸ Osmanlı Türklerinde İlim¸ İstanbul¸ 1970¸ s.120-135¸ 150¸ 154-155; Said Öztürk¸ “Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri”¸ http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=216&cid=4211¸ Erişim: 18.05.2014; Selen¸ “Cihannüm┸ Kâtip Çelebi¸ Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler¸ s.125; Cevdet Türkay¸ Osmanlı Türklerinde Coğrafya¸ İstanbul¸ 1999¸ Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları¸ s.9; Mesut Elibüyük¸ “Tarihi Coğrafya Bakımından Önemli Bir Kaynak: Cihannüma”¸ Coğrafi Bilimler Dergisi¸ Yıl: 2009¸ Cilt: 7¸ Sayı: 2¸ s.94-109; Cemal Kafadar¸ Türk Eğitim Düşüncesinde Batılılaşma¸ s.68-69; İlhan Tekeli¸ Selim İlkin¸ Osmanlı İmparatorluğunda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü¸ Ankara¸ 1993¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ s.42-43.”. https://cografyatr.com/haber/33/osmanli-nin-ilk-bilimsel-cografya-kitabi-cihannuma-ve-katip-celebi.html

32/
“Katip Çelebi'nin Bilim Hayatına Yaptığı En Büyük Hizmet Ne Olmuştur , Katip Çelebinin Bilim Hayatına Yaptığı En Büyük Hizmet , Sizce Kâtip Çelebi’nin Bilim Hayatına Yaptığı En Büyük Hizmet Ne Olmuştur? Neden

 Cevap ( 1 )
Abdullah
1 Ocak 2018 at 17:45Soruya Cevap vermek için giriş yapın veya üye olun

Katip Çelebi batı ve doğu bilimlerini karşılaştırıp aralarında sentez yapan yani bu iki farklı düşünce ve ideolojiyi mantıksal bir tarzda biraraya getirmiş  ve bir sonuca varmış ilk Türk bilim adamıdır.

Bibliyografya, tarih, coğrafya ve kamu yönetimi alanlarında 30 kadar eser yazmıştır.

İslam medeniyetlerine ait 15 bine yakın kitap ve yazar hakkında Keşfü’z-Zünun adlı eserinde tanıtıcı bilgi vermiştir.

Cihannüma adlı coğrafya ansiklopedisinde dünya coğrafyasını anlatmıştır.

Eserleri Osmanlı İmparatorluğu’nda  ve Batı’da büyük ilgi uyandırmıştır.”. https://sorularlatarih.com/soru/katip-celebinin-bilim-hayatina-yaptigi-en-buyuk-hizmet-ne-olmustur-neden/


33/
“Kâtip Çelebi’nin çal›flma metodu hakk›nda da epey zengin
bilgilerimiz var. Kâtip Çelebi modern, bugün için karfl›laflt›rd›¤›m›zKurtuluflun
‹ki Yüzü: Hakikat ve Siyaset 21
da fiflleme diyebilece¤imiz bir sistem takip ediyor. Önce fas›llar, bâblar
aç›yor. Bunlar üzerinde pek durmayaca¤›m.”. https://www.bisav.org.tr/userfiles/yayinlar/NOTLAR_12.pdf

34/
“Kâtip Çelebi’nin zaten en temel özelli¤i eserlerini alfabetizasyon
dedi¤imiz alfabetik anlay›flla ele almas›. Keflfü’z-zünûn da böyle,
Süllem de böyle. Mesela ilkler anlam›ndaki “evâ’il” bafll›¤›n› at›yor.
Sonra ilk fliirler, ilk flairler, ilk müslüman olan kad›nlar vs. bunlar› s›-
ral›yor. Alfabetik olmas› böyledir.”. https://www.bisav.org.tr/userfiles/yayinlar/NOTLAR_12.pdf

35/
UÇAR, Şahin (2002),“Kâtip Çelebi Eserlerinin Önemi”. İslam Ansiklopedisi, XXXIV, An-kara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,35–40.

36/
HALAÇOĞLU, Yusuf (2002),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Türkler, XI, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları,568

37/
ÖZÜKAN, Bülent (2001),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Adım Adım Osmanlı Tarihi (164 –1789),III, İstanbul: Dosya yayınları,298–299.

38/
Afyoncu, Erhan : Demokrasi mimarı Kâtip Çelebi’yi unuttuk. Üsküdar Bülteni, 2007, YAZ, 62-64ss.. http://www.uskudar.bel.tr/tr-tr/hizmet/sayfalar/yayindetay.aspx?serviceid=5&yayinid=3&sayiid=14 http://www.uskudar.bel.tr/tr-TR/hizmet/Documents/Yayinlar/bulten4.pdf

39/
« Osmanlı Bilimsel Düşüncesi Gelişiminde Kâtip Çelebi’nin Önemi » [L’importance de Kâtip Çelebi dans l’évolution de la pensée ottomane]. Communication présentée au symposium international sur « Science and Thought in the Ottoman State », Istanbul, Faculté de Médecine Cerrah Paşa de l’Université d’Istanbul, Faculté de Théologie de l’Université de la Marmara et Goethe Institut, 5-6 février 1999 (infra, IX-71). http://www.digitorient.com/wp/wp-content/uploads/2012/06/Bacque%CC%81-TT.pdf

40/
“Kâtip Çelebi

Cihannüma
“Japonya’da Ahlak ve Âdet” adlı yazısını okuduğunuz Kâtip Çelebi XVII.yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun çok yönlü yazarlarından vedüşünürlerinden biridir. Özel öğrenim gören, çeşitli seferlere katılanve İstanbul’a yerleşerek kendisini eserni yazmaya veren KâtipÇelebi’nin kitapları konuları yönünden olduğu kadar, düşünceleri,çağının kişilerini değerlendirmesi ve olaylara bakışıyla da ön sıradayer alır.

Kâtip Çelebi’nin büyük bir araştırmacı olduğunu nereden anlıyoruz"/

Kâtip Çelebi tarih, coğrafya, biyografi, tıp, sosyoloji, etnoloji vb.sahalarda kaleme aldığı eserinin bir kısmı Arapça bir kısmı Türkçedir.Fransızca, Lâtince ve İtalyanca bilen Kâtip Çelebi, bilim dünyasınaışık tutan çok önemli eserler bırakmıştır. Bunlar arasında öncelikleCihannüma, Fezleke, Keşfu’z- zunün, Tuhfetü’l- kibar fi esfari’lbahar’ı sayabiliriz. XVII. yüzyılda Kâtip Çelebi, çok uzak coğrafyadakiJapon halkının ahlak, âdet ve göreneklerini günlük hayatlarınıanlattığı bir yazısını okuduğunuz. Yazısında Kâtip Çelebiayrıntılarıyla Japonların giyinişlerini, geçim yollarını,yiyeceklerini, içeceklerini, ziyafetlerini ve konuk ağırlamalarıhakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Bu yönüyle öğretici (didaktik)Osmanlı metinleri içinde önemli bir yere sahiptir.”. http://akokmen.blogcu.com/xv-yuzyildan-xix-yuzyil-ortalarina-kadar-osmanli-edebiyati/6504618


41/
1.2.2.1. Cihannüma
Kâtip Çelebi’nin şöhretine şöhret katan, İslam âleminin ilim dünyasında
coğrafya adına yazılmış en önemli eserdir. Zira bu eser, doğu zihniyetini batı
metoduna tebdil ederek ilim ve fende dönüm noktası oluşturmuştur.7 Bunun
farkında olan Kâtip Çelebi “ Bu kitap gibisi İslam âleminde henüz ortaya
konulmadı. Gelmiş geçmiş devletli hükümdarlardan hiçbirinin hazinesine
girmemiş ve bunun eşi benzerini kimse görmemiştir.” sözleriyle eserinin
kıymetini dile getirmektedir.8 Eseri kaleme alma sebebini Kâtip Çelebi şöyle
anlatıyor: “ …Cismani âleme hayvan gibi bakan kişiler için söylenen “Göklerin
ve yerin yüceliğini düşünüp araştırmazlar mı?” ayet-i kerimesi astronomi;
“Yeryüzünü dolaşın ve Allah’ın kudretinin eserlerini görün” ayet-i kerimesi de
coğrafya ile alakalı kitapları araştırmama vesile oldu. Hristiyanların
Yunanlılardan arakladığı coğrafyaya dair ustaca araştırmaları varken;
müslümanların coğrafya bilgisinden yoksun, inkârcı ve üşengeç tutumları
beni üzüyordu. Arapça, Farsça ve Türkçe yazılan memleketlerin coğrafi
5 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s. 35-37
6 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s. 37-38
7 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s.44
8 Bekir Karlığa- Mustafa Kaçar, Doğumunun 400. Yıl Dönümünde Kâtip Çelebi, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara 2009 s. 28
konumunu, güzergâhlarını gösteren kitapların düzensiz ve hatalı olduklarını
gördüğüm için Cihannüma isimli bir kitap yazmaya karar verdim…”9”.

42/
“Kâtip Çelebi'nin en önemli yanlarından biri de döneminde ortaya çıkan yeni gelişmelere bakarak coğrafyanın ve coğrafi eserlerin haritasız olamayacağını kavramış olmasıdır.”. https://issuu.com/ankaraantikacilik/docs/15_kas__m_2015/124

43/
“Kâtip Çelebi, eserlerini bilimsel bir yöntemle hazırlamış ve bu alanda bir örnek tutum sergilemiştir. Örneğin “Keşfü’z – Zünûn” adlı eserinde 15 bine yakın kitap ve yazarı hakkında bilgi vermektedir. Bu eser batılıların da ilgisini çekmiş, batı dillerine çevrilmiştir. Yine “Cihannümâ” adlı eserinde çeşitli ülkelerin tarih ve coğrafyası hakkında ayrıntılı bilgiler bulabiliyoruz.

Döneminin sanatlı üslûbundan ayrı olarak eserlerini yalın bir dille yazan Kâtip Çelebi, dönemindeki pek çok toplumsal konu hakkında da önemli saptamalarda bulunmuştur.

Cihannümâ, Fezleke, Keşfü’z – Zünûn gibi eserleri dünyaca tanınmaktadır. Kâtip Çelebi’nin, tarih, coğrafya, din ve bilimle ilgili pek çok eseri bulunmaktadır.”. https://eodev.com/gorev/12687430

44/
İlk bibliyografımız
Bilgiye önem vermesi
İnceleme yöntemi uygulaması

45/
“Kâtip Çelebi’de bilim ve öğrenme sevgisi sonsuzdu. O bu sevgi ve inanışla Batı’ya yönelme yolunda Türk Tarihi’nde bir dönüm noktası teşkil etmiş, Batı’ya bir pencere açmıştır. Ancak çok kısa süren ömrü Katip Çelebi’nin bu bilim ve öğrenme sevgisini yaymasına yetmemiştir.

17’nci yüzyılda yetişen Türk bilginleri içinde olumlu düşünen, bilimsel araştırma ve çalışmalar yapan, ömrünü kitaplar arasında geçirerek yaşadığı çağın çarpık inançları, bilgisizlikleri ve ihtiraslarıyla savaşan tek bilgin düşünür Katip Çelebi’dir.”. http://www.bilgiustaniz.com/katip-celebi-kimdir/

46/


47/
XVII. Yüzyılda Batı'ya Açılan Geniş Bir Pencere: Kâtip Çelebi / Prof. Dr. Mehmet İpşirli

48/
“Kişiliği ve ilmi hüviyeti”. İçinde: Bir bibliyografik biyografi denemesi Katip Çelebi hayatı, kişiliği, eserleri ve Keşfü’z-Zünun’u. / İsmail Güleç. -- İstanbul : Pati Yayınları, 1998. 15-21ss.

49/
KATİP ÇELEBİ

Seferler esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle neredeyse doğunun tüm yazmalarını listelemiştir.
Bulunduğu Şehirler;
·         Diyarbakır
·         Erzurum
·         Hamedan
·         Bağdat
·         Halep
Murat Çelik | Türkiye | Uludağ Üniversitesi Kâtip Çelebi Bir Rönesans Efendisi miydi? Edward Bernard ile Bir Mukayese
Kâtip Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde çalışanlar için fazlasıyla bilindik bir figürdür. Özellikle gerileme edebiyatı söz konusu olduğunda görüşlerine sıklıkla başvurulup, tespitlerine çok defa atıf yapılmaktadır.
Bunlara karşın uzun süreden beri hakkında tartışmaların yapıldığı Kâtip Çelebi'nin iki alanda üzerinde yeterince durulmadığı anlaşılmaktadır. Bunların ilki metodolojinin ve kaynakları, diğeri ise Avrupalı bir çağdaşı ile mukayesesidir.
Kâtip Çelebi’nin döneminde ve sonrasında skolastisizmin kullanımı devam ederken Avrupa’daki metodolojik devrim belki de Kâtip Çelebi ile sınırlı kalmış olmalıdır. Zaten, Kâtip Çelebi’yi de pek çok kişi için özgün kılan durum, onun bu metodolojik farklılığıdır.
Avrupa’daki kutsal metinlere sıradan kimselerin doğrudan teması meselesiyle başlayan Rönesansın aslında bir metod değişikliği olduğunu anlamak gerekir. Avrupa’daki skolastik metodun Reform ile değişime tabi tutulması genel kabullerin değil ama gözlem sonucunda elde edilen bilginin önünü açmıştır.
Bu husus, Kâtip Çelebi üzerinden siyasi olmaksızın tartışılmamıştır. Kâtip Çelebi’nin mukayese edilmesi gereken diğer alan ise ilgili dönemde gelişen bibliyografist akımdır. Seferler esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle neredeyse doğunun tüm yazmalarını listelemiştir.
Enteresan bir biçimde aynı zaman diliminde benzer bir bibliyografyayı Edward Bernard adında bir astronomi profesörü hazırlamıştır. Her ikisinin de bu türlü çalışmaları hem ilgi çekici hem de eş zamanlılığı bakımlarından önemlidir.
Avrupa’daki merak zamanla gelişerek ilk ansiklopedi ve ansiklopedistlerin ortaya çıkmasına yol açmış olmalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise benzerleri bir dönem sonrasında ortaya çıkmıştır.
Keşf-El Zünun’da yer alan 15 bin esere tek tek bakılarak hangi künye (kitap) için hangi kütüphaneye gittiğini belirttiği kütüphaneler bir Excel dosyasına kaydedilmeli buradan hareketle hangi kütüphanede hangi eseri ve kaç eser incelediğinin tablosu hazırlanmalıdır. ("Katib Çelebi Halep sahaflarında başladığı araştırmalarını çeşitli şehirlerde sahaf ve kütüphaneleri gezerek 20 yılda tamamlamıştır. Vikipedi)".

Kendisi hakkındaki nitelemeler tespit edilip listelenmelidir.

"Katip Çelebi, XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır" Hilmi Ziya Ülken

Katip Çelebi, sözlü kültür ortamında hayat bulan bir sosyolojik yapıya, yazının ve yazılı kaynakların önemini, 50 yılı bulmayan kısa ömründe,  tarihte ilk kez 15.000'i aşan kaynakları biraraya getirerek, 800 lü ve 900 lü yıllardaki bilim hareketini yüzyıllar sonra gündeme taşır,  Osmanlı'da eğitim sisteminin gericileşmesine ve ilim hayatının muhafazakarlaşmasına yol açan Kadızadeliler Hareketi'nin koyulaştırdığı taassup ortamının hafifletilmesini de sağlamıştır.

Katip Çelebi'nin Osmanlı döneminde ilk kez ortaya koyduğu metodolojik yenilik ne idi ve ne gibi etkileri olmuş veya olmamıştır sorularının ayrıca cevaplandırılması gerekmektedir.”. (Levent Ağaoğlu: Türk Mütefekkirler SON. (Masaüstümde)

50/
 “Kâtip Çelebi'nin eserlerinin çoğu toplama olmakla birlikte, onda önemli ve değerli olan gerçeği arayıp bulma konusunda titizlik göstermesi, fikirlerini cesaretle müdafaa etmesi, ihtilaflı meseleleri tarafsız bir hâkim edasıyla çözümlemeye çalışmasıdır.”  http://www.bilgievi.org.tr/Dunyamizi-Aydilatanlar/27/K%C2TIP-CELEBI.aspx
51/
“Kâtip Çelebi; İslam Medeniyetinin, Osmanlı bilim ve kültür dünyasının önemli bir siması, büyük bibliyograf yazarı ve coğrafyacısıdır. O; Doğu ilim ve kültür eserlerleri ile sınırlı kalmayan, Batılı bilim adamlarının eserlerini okuyan ve Batı’nın bilimsel ürünlerini kullanan Osmanlı aydındır. Kâtip Çelebi; iyi gözlemci, çağını anlamaya çalışan realist görüşe sahip bir aydın ve fikir adamıdır. Bu özellikleriyle Çelebi, 17. yüzyıl Osmanlı ilim, fikir ve kültür dünyasının önemli ve diğerlerine kıyasen farklı bir simadır. Bu özellikler, eserlerine de yansımıştır. O; gezerek incelediği coğrafyaları ve bölgeleri, o dönemde Doğu’dan ve Batı’dan 1 * Doç. Dr. “Gotse Delçev” Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi, marija.leontik@ugd.edu.mk 2 edindiği bilgilere göre değerlendirmiştir. Bu sebeple 400 yıl sonra bile onun eserleri büyük ilgiyle okunmaktadır.”  http://eprints.ugd.edu.mk/8456/1/KATIP-CELEBI-BAL-TAM-18-2013.pdf
52/
53/
 “Çelebi Batı Bilimleriyle ilgilenmiş ve bunları doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapmış ilk Türk bilim adamlarından biridir.” http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html
54/
“Çelebi, kendi kültür ve ilim dünyası ile sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine de müracaat eden, çağını anlamaya çalışan bir aydın.” http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=17279&start=30
55/
"KATİP ÇELEBİ, SADECE BİR AYDINLANMA ÖNDERİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA YENİLİK HAREKETİ TEMSİLCİSİ"
Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa da, Katip Çelebi'nin sadece bir aydınlanma önderi değil, aynı zamanda yenilik hareketi temsilcisi olduğunu ifade etti. Karlığa, "Katip Çelebi, İslam dünyasının son 3 yüz yılda yetiştirdiği en ünlü düşünür ve bilim adamı olduğu gibi, 13. yüzyıldan itibaren de duraklamaya başlamış olan İslam coğrafya biliminin yeniden gelişmesini ve canlanmasını sağlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü kitaplara adayan bu bilim insanı, sonunda Cihannüma'yı yazar, bütün dünyayı bize yeniden anlatmak ister. Cihannüma, dünyayı ve kainatı gösteren, cihana ayna tutan bir eserdir" dedi.” http://www.dha.com.tr/katip-celebinin-cihannuma-adli-eseri-tanitildi-_146747.html
56/
“O yaşadığı dönemde Osmanlı bilim ve düşünce hayatında yeni bir atılım başlatan kişi, âdeta bir aydınlanma önderidir.
Ömrünü bilime adayan Kâtip Çelebi, özellikle toplumun bilgilenmesinin önemine inanmış, siyasi ve iktisadi buhranların yaşandığı dönemde topluma ve yöneticilere tavsiye niteliğinde eserler kaleme almıştır.” http://www.kygm.gov.tr/TR,322/katip-celebi.html
57/
“600 yıldan fazla süren bu uygarlık, XVII yüzyıl başına kadar nihayet ünlü bir coğrafyacı Piri Reis ile, skolastik bilgileri ve verileri bize çok dikkatli bir yolla aktaran Kâtip Çelebi’den başka adların varlığını gösterememektedir. Piri Reislin ünlü haritası, bir büyük başarıdır. Ama Türk coğrafyası ondan sonra, akılcı yola giremediği için gerilemiştir. Piri Reis’in torunları o’nu unutmuşlardır. 1513 yılında çizdiği ünlü haritadan 250 yıl sonra, 1770’de geçen hazin bir olayı belirtmek isteriz: O yıl bir Rus donanmasının Baltık Denizinden Akdeniz’e açıldığı öğrenildi. Bu haber üzerine Osmanlı devlet adamları, padişah, kaptan paşa, herkes, Rus filosunun ancak Venedik’teki kanallar yoluyla Adriatik Denizi’ne gelebileceği kanısına kapılarak, Venedik Elçisi’ne çatmışlardır18. Daha sonra, Tanzimat ötesinde, okullarda harita göstermek ve çizmenin yasak edildiğini hatırlatırsak, durumun dehşetini daha iyi kavramış oluruz19. Ünlü Kâtip Çelebi, yaşadığı XVII. yüzyılda, gerçi pozitif bilimlerin önemini, gözlem ve deney yollarının yararını göstermeye çalışmışsa da, bir buluş sahibi değildir. Aristoteles mantığından dışarı çıkamamıştır. Ama o yüzyılda, aklın övgüsünü yaptığı için adı saygıyla anılmalıdır. Zira, o dönemde Kâtip Çelebi’yi, medreseli olmadığı için küçümsemişlerdir. Bir de XVII. yüzyıl Batı bilimini düşününüz.” http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-06/turkiyenin-akil-cagina-gecisi
58/
Karlığa, Bekir: “Kâtip Çelebî’nin Düşünce Ufku”. http://libris.bahcesehir.edu.tr/dosyalar/busam/BSM016.pdf
59/
Karlığa, Bekir : “Katip Çelebi’nin düşünce ufku. İçinde: Vefatının 3 0. Yılında Uluslararası Katip Çelebi Sempozyumu, 19-20 Ekim 2007. İstanbul : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, 2007 . 43-60ss. [kçb/
60/
“Hilmi Ziya Ülken, Katip Çelebi için "XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır" der.”
61/
62/
“Değişik işlerde uğraştıktan sonra hayatını okumaya adayan Katip Çelebi’nin önemi şuydu: Pek çoklarından farklı olarak Katip Çelebi “dini olmayan alanlarda yani bugünkü ifade ile sosyal bilimler alanında” düşünüp yazmıştır.” http://www.bugun.com.tr/359-sene-sonra-neden-ayni-sorunlarimiz-var-yazisi-1468054
63/
ÖZÜKAN, Bülent (2001),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Adım Adım Osmanlı Tarihi (164 –1789),III, İstanbul: Dosya yayınları,298–299.
64/
Jean-Louis Bacque-Grammont :  'Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin Gelişmesinde Katip Çelebi'nin Önemi'.  (Uluslararası Sempozyum: Kuruluşunun 700. Yılı Münasebetiyle Osmanlı Devletinde Bilim ve Düşünce, 5-6 Şubat 1999 Goethe Enstitüsü, İstanbul.) (Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yılı münasebetiyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Alman Kültür Merkezi (Goethe Institut)'nin iş birliği ile düzenlenen bu yılın ilk uluslar arası sempozyumu, Osmanlı Devleti'nde Bilim ve Düşünce adını taşıyor. 5-6 Şubat 1999) (Şu linkteki listelerde bildirisinin künyesini bulamadım)
65/
“11:30-11:45 Prof. Dr. Kemal SÖZEN / Kâtip Çelebi’de Bilgi ve Yöntem”. http://sbbf.ikc.edu.tr/files/164/Katipelebi%20sempozyum%20program.pdf
---------------------,
Aşağıdakileri künye olarak tespit etmiştim. Fakat künyede ifade edilen kaynaklara baktım bulamadım.
UÇAR, Şahin (2002),“Kâtip Çelebi Eserlerinin Önemi”. İslam Ansiklopedisi, XXXIV, An-kara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,35–40.
HALAÇOĞLU, Yusuf (2002),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Türkler, XI, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları,568.
----------,
66/
“Kâtip Çelebi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği”, 05.05.2014, 28991. http://ikc.edu.tr/assets/js/ckeditor/kcfinder/upload/files/dosyalar/UygulamaveAra%C5%9Ft%C4%B1rmaMerkeziY%C3%B6netmeli%C4%9Fi.docx
67/
“Kâtip Çelebi, Batı'nın bilimsel ürünlerini kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.” http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=219&cid=4211
68/
Kâtip Çelebi, İslam medeniyetinin yetiştirdiği büyük mütefekkirlerinin eserlerinin yanı sıra, kendi kültür ve ilim dünyası ile sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden, çağını anlamaya çalışan mütecessis bir aydındır. Üzerinde inceleme yapan bilim adamlarının ortak kanaati şudur ki, Kâtip Çelebi, Batı'nın bilimsel ürünlerini kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.
Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı oksidantalisti” (Batı'yı bir Doğu'lu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren) dense yeridir. Ancak kesin olan Batı biliminden bigâne kalmak istemediğidir.
Hilmi Ziya Ülken, Kâtip Çelebi için "XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır” der. Kâtip Çelebi'yi, yaşadığı asrın özellikleri dikkate alındığında farklı kılan da budur.” http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=219&cid=4211
69/
“Kâtip Çelebi, XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden en önemli simalarındandır.” http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/TR,68172/katip-celebinin-hayati-ve-eserleri.html
70/
71/
“Bugün Osmanlı dönemi ilim anlayışı­ nın dile getirildiği sistematik yazılar söz konusu olduğunda, MiftôJ:ıu's-sa'ade'­ nin yanında Keşfü 'z;-z;unun'un mukaddirnesi orada özellikle isimleri zikredilen diğer eserlerle birlikte vazgeçilemez kaynaklar olduğu gibi kendileri de bir ilim anlayışının veciz ifadeleri olarak önemlerini muhafaza etmektedir. Katib Çelebi'nin eserleri ve düşüncesinin kıymeti genel olarak takdir edildiği için çeşitli dönemlerde onun kitapları ve risaleleri neşredilmiştir.”. (sf.38). http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c25/c250026.pdf
72/
73/
“Ancak çoğu, medrese dışında yetişen Kâtip Çelebi (1608-56), brahim Müteferrika (1674-174), Gelenbevî smail (1730-91) Efendiler gibi az sayıda bilim ve fikir adamı Batı dünyasının müsbet bilimler sahasında ortaya koyduğu buluşlardan kısmen haberdar olmuşlardır.”(22)”. https://documents.tips/documents/akkirmaninin-felsefi-gorusleri.html

74/
“Şehr-enğizleri bir tür olarak görüp kayıt. altına alan ilk araştırmacı. Kâtip Çelebi'dir. Keşfi'i'z-Zı'iıııin başlığını taşıyan bibliyeğrafîk çalışıııasıııda türü şıı biçimde kaydeder”. https://kebikecdergi.files.wordpress.com/2012/07/22_karacasu.pdf

75/

“Çelebi Batı Bilimleriyle ilgilenmiş ve bunları doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapmış ilk Türk bilim adamlarından biridir.”. http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html

76/
“Çelebi Osmanlı tarihinde tarihçilik anlayışı ve üslübünda çığır açmış ve Osmanlı tarihinde saray merkezli ve saray güdümlü tarih anlayışını yıkmış onun yerine eleştirel ve bilimsel tarih perspektifinin gelişiminde büyük katkılarda bulunmuştur. Bu çalışmalarıyla o Osmanlı aydının doğuşunun önünü açmıştır da denebilir.”. http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html


77/
“Eserleri incelendiğinde ileri görüşlülüğü ve bilimsel çalışkanlığı ile
Osmanlı bilim dünyasının sayılı birkaç isminden biri olmuştur. “Zamanındaki tutuculuğa
cesaretle karşı çıkan ve yeri geldikçe bilimin toplumsal hayattaki önemine işaret eden” (Tekeli
vd. 2001:364) Katip Çelebi’nin bilimin önemi ve faydası ile ilgili görüşleri, Avrupa’da modern
bilimlerin öncüsü sayılan Francis Bacon (1561-1626)’un görüşlerine benzerliği ile dikkat
çeker.8 Bilimin pratik faydalarına dikkat çekmekle Katip Çelebi döneminin Avrupa’sını


78/
“Daha fazla : Kâtip Çelebi - BilimAdamları Arşivi Elektromania.net http://www.elektromania.net/default.asp?tid=1371#ixzz5Axp7Izz0

İLMÎ KİŞİLİĞİ VE BİLİME KATKILARI

Çok çalışkan ve bilimsel bir araştırma yeteneğine sahip olan Kâtip Çelebi, düzenli bir öğrenim görmediği halde kişisel gayreti sonucunda özellikle geometri ve coğrafyada çağının önemli bilginleri arasına girdi. Öyle ki, müspet bilimlerin bir yerde devrini tamamladığı XVII. yüzyılda yazmış olduğu coğrafya ve kozmoğrafyaya ait "Cihannüma" adlı eseri, ihtasaslaşmanın her dalda görüldüğü ve bilimin zirvesine tırmandığı günümüzde bile değerinden bir şey kaybetmemiştir "Keşfü´z-zünûn" adlı dünyaca ünlü bibliyografya kitabında kendisinin de belirtmiş olduğu gibi Cihannüma iki bölümden oluşur.

Birinci bölümde denizlerden, nehirlerden ve adalardan bahseder, ikinci bölümde ise karalardan, alfabetik sırasıyla şehirlerden ve 14. yüzyıldan sonra keşfolunan ülkelerden söz eder. Yerküre´yi Avrupa, Asya. Afrika, Amerika, Macellanika (Avustralya) ve kutup bölgeleri olmak üzere altı kıtaya ayırarak, bunlar hakkında genel bilgi verir ki, XIX. yüzyılın ilk yarısında coğrafî bölgelerin belirlenmesinde kaynak olarak kullanılmıştır.

Kâtip Çelebi´nin Doğu ve Batı kaynaklarından yararlanarak yazdığı ve gerçek anlamda bir genel coğrafya kitabı olarak tasarladığı bu eserle bilime yaptığı bir başka katkı ise, XVII. yüzyıl Osmanlı aydınının görüş ufkunun önemli ölçüde genişlemesine ve bu yüzyılda coğrafya sahasında birçok eserin yazılmasına sebep olmasıdır.

Bilindiği üzere Batlamyus ve ona tâbi olanların savunduğu "Dünya´nın bir tepsi gibi düz olduğu" görüşü, Ortaçağ Avrupasında olduğu gibi Katip Çelebi´nin yaşadığı XVII. yüzyıl Osmanlı coğrafyasında da birtakım yarı aydınlar tarafından kabul görüyordu. Kâtip Çelebi, Batı´da Eflatun´un, Ooğu´da ise ilk defa Ebu Hanife´nın (Öl.768) ileri sürdüğü, daha sonra Beyruni, İbn-i Hazm, Gazali, ibn-i Rüşd ve Ebu-IFida gibi düşünürlerin savunduğu "yerin yuvarlık olduğu" görüşünü bilimsel kanıtlarla açıklayarak, yukarıda sözü edilen düzenli öğrenim görmemiş, gelişmelere kapalı birtakım yarı aydınların takılıp kaldığı, bazen de hararetli savunucuları oldukları bu problemi de özgür bir düşünceyle, rasyonel bir surette çözüme kavuşturdu. (Bkz. Kâtip Çelebi, Cihannüma, s.21-22; Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde ilim. s. 128; Doç Dr. Mehmet Bayraktar, islâm´da Bilim ve Teknoloji Tarihi, s.83).

Batı da daha çok "Keşfü´z-zünün" adlı eseriyle tanınan ve yüksek bir bibliyografya uzmanı olarak kabul gören Kâtip Çelebi´nin, bilim tarihimize yaptığı bir başka önemli katkı ise, Osmanlılarda ilk olarak bilim tarihine ait özet yapma girişimidir. Bu konu ile ilgili olarak yapmış olduğu en önemli çalışma, 20 yılda tamamladığı ve 14500 kadar yazar ve yorumcuyu kapsayan yukarıda sözünü ettiğimiz "Keşfü´z-zünûn" adlı bibliyografya lügatidir. Yine alfabetik sıraya göre hazırladığı Arap ve Yunun bilginlerinin yaşamlarını, yaşamlarına ait fıkraları ve bilinen birtakım bilimsel tartışmalarını anlattığı "Süllemü´lVüsül" adlı biyografik ansiklopedisini de bu konuda yapmış olduğu önemli bir çalışma olarak belirtmemiz gerekir. Kâtip Çelebi diğer eserlerinde olduğu gibi özellikle bu eserini yazarken notlarını fişlere alma gibi bilimsel bir metot takip etmiştir ki, yaşadığımız çağa adını veren bilgisayar ile henüz tanışıklık kuramamış birçok bilim adamımız tarafından aynı metot halen takip edilmektedir. “. http://www.elektromania.net/default.asp?tid=1371

79/

“Kâtip Çelebi, Türk dü şüncesinin Batıya yönelmesi ortamım hazırhyan düşünce adamlarındandır.”.

“Kâtip
Çelebi'nin Türk düşün hayatı açısından önemli iki yapıtı vardır. Bunlardan
birisi Düsturu'l-Amel, öteki Mizanul-Hak'nr. Düsturdl-Amel
siyaset ve toplum kuramlarım içerir. Devlet çark ında dilzeltmeler yapılmasını
ve tedbirler alınmasını sağlamak amacıyla yazılmıştır. Kâtip
Çelebi, İbn Haldun'un toplum kuramın. benimser. Ona göre, toplumlarda
devlet yönetimi do ğar, gelişir, duraklar, geriler ve sonunda devlet
yıkılır. Devletin ömrünü uzatmak, al ınacak önlemlere bağlıdır.
Kâtip Çelebi, Mizanü'l-Hak'ta Osmanl ıların içine düştüğü tutuculuğa
karşı çıkar. Bununla birlikte ilimlerin bölümlere ayrılmasında Aristo
ve tim Sina'yı aşmış değildir.”.

“Onun önemi, skolastik zihniyete kar şı
çıkması, müspet bilimleri te şvik etmesi ve bilim tarihi bakımından
önemli yapıtlar vermesidir.”.

“Ayrıca
15
büyük mutasavvıf ıbnu'l-Arabryi kâfir saymanın doğru olmadığına dik
kati çeker. Kâtip Çelebi, laik devlet anlay ışına yakın görüşleri sayımmuştur.
Herkesin vicdan ında hür olmasını ima eder. Mezhep ve töre ayrımlarma
göre insanlara i şlem yapılmasını hoş karşılamaz6”

6. Hüseyin Gazi Yurdaydm; İslam Tarihi Dersleri, s. 130-134, Ankara 1971.

türk düşünce tarininbe felsefe hareketlerı - Ankara Üniversitesi Kitaplar ...

80/
Orhan Şaik Gökyay, Kâtip Çelebi'ye çok önem vermişti. Onu, düşünce sistemi açısından çağının çok ilerisinde, İslamî bilgilerle müspet bilimlerin sentezini sağlayan bir bilgin olarak görmüştü.”. HECE TAŞLARI ONDÖRDÜNCÜ SAYI 15 Nisan 2016. https://media.turuz.com/beyhadi/2016-8/0690-14-hece_taslari_14_sayi_on5_nisan_2016.pdf
81/
“Kâtip Çelebi, İslam medeniyetinin yetiştirdiği büyük mütefekkirlerinin eserlerinin yanı sıra, kendi kültür ve ilim dünyası ile sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden, çağını anlamaya çalışan mütecessis bir aydındır. Üzerinde inceleme yapan bilim adamlarının ortak kanaati şudur ki, Kâtip Çelebi, Batı'nın bilimsel ürünlerini kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.
Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı oksidantalisti” (Batı'yı bir Doğu'lu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren) dense yeridir. Ancak kesin olan Batı biliminden bigâne kalmak istemediğidir.
Hilmi Ziya Ülken, Kâtip Çelebi için "XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır” der. Kâtip Çelebi'yi, yaşadığı asrın özellikleri dikkate alındığında farklı kılan da budur.”.
   Farklı fikirlere müsamahayla yaklaşan, çalışmalarında tarafsız olmaya özen gösteren biriydi. Kendisinin Hanefi mezhebinde ve işraki meşrebinde olduğunu söylerdi. Batıl itikatlara ve taassuba karşıydı. Hakperest bir tarafı vardı; Kadızade hocası olduğu halde onun birçok derslerinin "kışrice" basit olduğunu ve daha birçok konuda menfi kanaatlerini sayardı saymaktadır.

     Kitap merakı yüksekti. Kâtip Çelebi asrının bir Ali Emiri'siydi. Seferlerde bulunduğu sıralarda sahafları ziyaret ederek birçok kitap toplamıştı. Akrabasından kendisine intikal eden paranın büyük bir kısmını kitaba vermişti. Elinden 1300 tarih kitabı geçtiği söylenir.
     Tarihin gayesi ona göre maziyi anlamak; faydasının da bu ahvalden ibret almaktır. Tarihin vazifesi "vekayii vukuu üzere beyan"dır. M. Tayip Gökbilgin, onun tarih anlayışının öz ve mümkün olduğu kadar sıhhatli malumat vermek üzerine isnat edildiğini söyler.
      Kâtip Çelebi'nin merak saldığı konulardan biri de coğrafyadır. Coğrafya kitaplarını okudukça Batılıların bu ilim dalında ileri olduklarını, İslam müelliflerinin ise geri kaldığını görür. Bu eksikliği telafi için “Cihannümâ” adlı eseri kaleme almıştır. Onun ifadesiyle "Arabî ve Farisî ve Türkî tedvin olunan ekâlim ve büldaniyat ve mesâliküimemâlik kitapları cümle muhtel ve müşevveş görülüp zaruri mecmuundan Cihannümâ ismiyle bir kitap intizâma azimet olunmuş idi..." (cihannümâ, s. Ib).
      Cihannümâ'nın 66. sayfasında İslam müelliflerinin düştükleri bu tür hatalardan birkaçını sayar. Yeri geldiğinde müracaat ettiği “Atlas” müellifinin düştüğü hataları da tashih ederek eserine almıştır. Aynı şekilde müellifin Hıristiyanlık gayretiyle kaleme aldığı ifadelerine de sert şekilde cevap verir. Dolayısıyla ne Batılı ne de İslam müelliflerinin bilgilerine ön kabulle yaklaşmaz, eleştirel bakar.”.
“Kâtip Çelebi, içerde ve dışarıda büyük bir alaka uyandırmıştır. Şehrizade Mehmed Said, “Neypeyda” adlı eserinde tamamen onu takip ettiğini söyler. Naima, tarihinin birçok yerinde ondan iktibaslarda bulunmuştur. Alman tarihçi Franz Babinger, kendisini “Osmanlı Suyuti”si olarak vasıflandırır. Eserlerinden birçoğu erken sayılacak tarihlerde Batı dillerine tercüme edilmiştir. Abbe G. Toderini onu "çeşitli ilimlerden payı olan ve bütün tarihte tetebbuunun zenginliğiyle meşhur bir bilgin" olarak vasıflar (Littérature turque, Paris 1798,1, 142; Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, s. 150)
      Orhan Şaik Gökyay onun hakkında şu değerlendirmede bulunur: "Kâtip Çelebi'nin eserlerinin çoğu birer toplama mahiyetinde olmakla beraber, onda asıl kıymetli ve mühim olan, hakikati arayıp bulma endişesi, fikirlerini müdafaadaki cesareti, (...) ihtilaf ve münakaşa mevzularını tarafsız bir hâkim gibi ele alışı, (...) çok sonraları bile tehlikeli sayılan bahislere ilim, cevab, sual ve kanun üzere her babdan kıyl ü kaldır diyerek cüretle temas etmesi, garb kaynaklarından faydalanması, kendisine verilen yüksek mevkiyi hak etmeye yeter".. https://www.tded.org.tr/katip-celebi-hayati-ve-eserleri-prof-dr-said-ozturk
82/
“-- spoiler ---
düşünürlerden biri, 17. yüzyılda osmanlı imparatorluğu'nun avrupa hakkındaki bilgi eksikliğini gidermeye çalıştı. bu şahıs "mustafa katip çelebi" ismiyle tanınan hacı halife (1609-1657) idi. o, batı ilerlemesi ve tarihini anlama üzerinde önemle durdu.
katip çelebi, osmanlı imparatorluğunun dışındaki dünyayı osmanlılar'a tanıttı. yardımcısı yeni müslüman olmuş şeyh muhammed ahlas adında bir fransız'dı. onunla birlikte, latince yazılmış coğrafya, avrupa ve asya dinleri konusundaki kitapları türkçe'ye tercüme etti. oluşturduğu bu kitaba cihannuma adını verdi. kitapta, çoğunlukla islami ve islami olmayan, örneğin japonya gibi, ülkelerden bahsediyordu. taeschner'a göre cihannuma osmanlı imparatorluğu devrinde coğrafya alanında önemli bir kitap sayılırdı. bu, doğu orta çağ düşüncelerinin, yeni avrupa düşünceleri ile arasındaki ilişkiyi gösteriyordu.

katip çelebi, 1654 senesinde bir dizi latince kitabı daha türkçe'ye tercüme etti ve ona frenk tarihi adını verdi. bu kitapta, frenkler, yani "avrupalılar" hakkında bilgiler veriliyordu. katip çelebi, aynı yıl irşadu'l-hıyar ile tarihi'l-yunan ve rum ve nasara adında bir kitap daha yayımladı. bu kitapta fransa, ispanya, danimarka, macaristan gibi ülkeler ve venedik hükümet yönetimi hakkında yazılar yazmıştı. bu kitapla özellikle avrupa'dan habersiz olan osmanlılar'a, hıristiyan dünyası hakkında bilgiler sunuyordu.
menage bu konuda şunları söylüyor:
"katip çelebi, bu kitabı yazmadaki amacını önsözde anlatıyor. hıristiyan avrupa çok güçlü durumdadır. müslümanların tarihi yalnızca onların hakkında bir dizi yolculuk anılarını ve efsaneyi yeterli görüyor. bu yüzden katip çelebi dindaşları olan müslümanları gaflet uykusundan uyandırıyor. kendi kitabını, atlas minör adındaki kitap ve diğer kitaplarda topluyor."
menage, katip çelebi'nin bu kitap ile diğer kitaplarını düsturu amel adı ile ondan iki yıl önce yazmış olabileceğini söylüyor. düsturu kamil de onun tarafından yazılmıştı. tekrar osmanlı imparatorluğu'nun zayıflama sebeplerine dönüyor ve osmanlı'nın dış düşmanlarının yani avrupalılar'ın güçlenmesinin sebepleri hakkında uyarılarda bulunuyordu. bunlar osmanlı düşünürlerinin 17. yüzyıl avrupası hakkında derin habersizliklerinin işaretidir.
--- spoiler ---
*not: yukardaki metnin tamamı ünlü iranlı tarihçi abdulkerim hadi hairi'nin "osmanlı'nın batılılaşma çabaları ve batı'nın iki yüzü" adlı kitabından alıntıdır. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588
83/
“evliya çelebi gibi sancakları ve asker sayılarını bile birbirine karıştıran birisi değil, on tane yirmi sekiz çelebi mehmet efendi gücünde bir yazardır. eserinde* sadece avrupa'yı osmanlı'ya tanıtmakla kalmaz, japonya hakkında bile yazar çizer. japonların ahlak ve adetleriyle ilgili yazdığı kısımdan alıntılayalım:
"bu cezire halkının büyükleri ve ekabirleri enselerinde biraz perçem kor. orta tabaka halkı başının yarısını yolar; oğlancıklar başının önünü yolar ve cümlesi yanında birbirinin perçemine el ile dokunmak büyük ayıp ve ardır. cümlesi kıllarını cımbız ile yolarlar. ve bunlar ak ve kerliferli ve güzel olur. döşek gibi kaba ve pak hasırlar ile evlerini döşeyüp onun üzerinde otururlar. başları altını taş veya odun ile kabardırlar ve bunlar açlığa ve susuzluğa ve sıcağa ve uykusuzluğa çok sabır ve tahammül ederler. doğan oğlancıkları, sert soğuklarda bile, ırmaklara sokup yıkarlar. memeden kestikten sonra, analarından ayırup güç yerlerde meşakketle büyütürler ve ava alıştırırlar. lakin fakirlikten daha çok nefret edilecek ve iğrenç nesne görmezler. o sebepten çoğu karılar, oğulları fakir olup ekabir hizmetine varmasın deyü, katlederler. avretler ipekten kumaşlar giyer ve baştan ayağa dek örtünür. pabuçları buğday sapından işlenüp örülmüştür. erleri büyük tafra ile giyinmiş ve silahlanmış gezerler. ve bunlar çin halkı gibi nezafet ve taharet ile azim mukayyettirler. kaz, tavuk ve sair ehli hayvanları bile evlerinde, kirletirler deyü, komazlar. hep kırda gezdirirler. ve yemeklerinde diz üzerine oturup iki çatal çubuk ile alıp yerler, ellerini bulaştırmazlar. ve yaygıları kirlenmemek içün pabuçlarını taşrada çıkarup ziyade ihtimam ederler... bunlar üzüm yetiştirmesini ve şarap yapmasını bilmeyüp pirinçten boza gibi bir nevi rakı ve şarap yapup biribiri aşkına içüp garip haller gösterirler. ve misafire riayet ederler. ve bunlar bir cins sıcak şerbete gayet düşkündürler. ol şerbet anların vücutlarının sıhhatini uzun zaman korur. bundan gayri şarap bilmezler.". https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588
84/
“ibn'i haldun un mukaddimesinden sonra islam dünyasinda en çok alinti yapilmiş kaynağin sahibidir diyorlar. zihni zamanin sert eğitimi ile zarar görmemiştir diye ekliyorlar. garpçiliğin başlangicidir diye de.”. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=2
85/
“katip çelebi, ilk bilgi derlemecilerimizden biridir
klasik tabirle kendisi pir'dir.”. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=2
86/
“okuma sevdasını "mumlar tükenir, güneş doğar. ben hala okurum" diyerek özetlemiştir.”.
87/
“Tarihte “bilgi hâzinesi” büyük insanlar vardır; eskiler, bunlara “ hezarfen” veya “ayaklı kütüphane” derler. Bunlardan bazıları bilgilerini ölümleriyle birlikte götürür, kısa sürede unutulurlar. Bazıları da düşünce ve bilgilerini ölümsüzler defterine yazdırırlar. İşte, onyedinci yüzyılın yetiştirdiği, tarih, coğrafya, idare, hukuk, maliye ve denizcilik konularında ünlü eserler yazan, büyük Türk bilgini Kâtip Çelebi de bu ölümsüz kişiler arasında seçkin bir yer alır. [7]”. http://mehmetkececi.com/tag/katip
88/
“katip çelebi'nin davası, 'batılılar aldı başını gitti, siz daha tımar sistemiyle falan uğraşın' şeklinde özetlenebilir. hayatını ilme ve kitaba vakfettiği için, birçok memleketten kaynakları toplayıp inceleme imkânı bulmuş ve osmanlıların bileğinin yavaş yavaş bükülmeye başladığının farkına varmış.”. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=4
89/
“çelebi çölde açmış bir çiçek değil, verimli bir ağaçtır, çünkü meyve vermiştir. verdiği meyveler uygar dünyada kullanıcı bulmuş, gelişmeye katkı yapmıştır. avrupalı rakiplerinin fiziksel ve manevi imkanlarının ufacık bir kısmına bile sahip olamayan bu akıl pehlivanı, ülkesinin ve kültür çevresinin bilgi fakirliğini görerek, eldekileri eleştirerek, bunu yırtmak için umutsuz bir güreşe giriyor. bu dengesiz mücadeleye sonunda kalbi bile isyan edip çelebi'yi fani dünyada alıyor, ulaşmak istediği dünya bilginlerinin gönüllerine, uluslararası ansiklopedilerin sayfalarına gömüyor. rahat uyu çelebi! ülkende bilgi ve akla susamış olanlar senin yolundalar, seni unutmadılar. 1953'te mezarın tamir edilmiş, dostun adnan adıvar kitabeni yenilemişti. bizler de insan bilgisine katkı yapabildikçe sen dostumuzu şükranla anmaya devam edeceğiz, yapabildikçe gelip seni ziyaret edeceğiz, yerin hem mezarında, ama daha çok gönüllerimizde olacak." celal şengör – zümrütname. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=4
90/
“Kâtip Çelebi'nin önemi, elde ettiği bütün bilgileri halkıyla paylaşmak için durmadan kitap yazmış olması. Fakat bu kitaplardan en önemlisi, Batı'yı da etkilemiş olan "Keşfü'z Zünun" (Kitapların ve Fenlerin İsimlerinden Şüpheli Şeylerin Keşfi) adlı bir bibliyografyadır. Bütün Doğu âleminde ne kadar kitap varsa bunların hepsinin künyesini burada toplamış bir araya. Seferlere gittiğinde, herhangi bir şehre gittiğinde, camiye gidiyor, kütüphanelere gidiyor, oradaki tanınmış kişilerden rica ediyor, bakıyor, elinde ne varsa kaydediyor. Ve Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşabildiği ne kitap varsa listesini çıkartıyor. Ve bundan koskoca bir kitap oluşuyor. Bu bir referans kitabı, bir bibliyografya… Ve "Bibliothéque Oriantale" ismiyle Batı'da yayımlanıyor…
Peki, bu önemli esere rağmen neden Kâtip Çelebi'nin "Cihannüma" kitabı öne çıktı? Çünkü bu kitap bir coğrafya kitabı ve milletin rahatça okuyabileceği bir metin. İçinde haritalar var, gök resimleri var, milletin açık bakacağı bir şey. "Keşfü'z Zünun" bir liste, âlimsen kullanırsın. Ama değilsen ne yapacaksın onu? O yüzden Kâtip Çelebi "Cihannüma" ile biliniyor. "Cihannüma"nın önemi, Osmanlıların çağı yakalama teşebbüsünü yansıtmasıdır.
Kaynak: Celal Şengör
Alıntı: Vedii Yukaruç, Not Defterimden”. http://baytekinbalkan.com/index.php/ct-menu-item-9/3214-kesfu-z-zunun
91/
“Değişik işlerde uğraştıktan sonra hayatını okumaya adayan Katip Çelebi’nin önemi şuydu: Pek çoklarından farklı olarak Katip Çelebi “dini olmayan alanlarda yani bugünkü ifade ile sosyal bilimler alanında” düşünüp yazmıştır.
Döneminin önemli sosyal ve siyasi sorunlarını ele alan başlıca kitabı Mizan’ül Hakk adlı kitabıyla Katip Çelebi bugün bize geçmişimiz hakkında çok önemli bakış açıları sunmaktadır.”. http://www.duzceyerelhaber.com/her-taraf-haberleri/35356-gokhan-bacik-359-sene-sonra-neden-ayni-sorunlarimiz-var#.WrqzvNRubIU
92/
Dünyada örneği olmayan bir insan: keşf el zünun özet
93/
-------------.
BAZI NOTLAR
Yap: google: "katip çelebi'nin çalışma"

katip çelebi site:https://turuz.com

hakkında #tarih dergisi şubat 2017 sayısında 5 adet güzel makale bulunuyor. yazarlardan ikisi celal şengör ve necdet sakaoğlu.







Kaynaklar/References:


Google: Katip Çelebi'nin İlkleri

------------------.
Hiperkitap






F. SARICAOĞLU, “Bir Ömür Böyle Geçti  Kâtip Çelebi  Hayatı ve Eserleri,” 350. Yıldonümünde Katip Çelebi, vol. 1, no. 1, pp. 13–33, Feb. 2008.


Ara: yök akademik
 Katip Çelebi ye Göre Batı Dünyası
YURTOĞLU BİLAL (19.11.2009 -20.11.2009 ) , Yayın Yeri:400. Doğum Yıldönümünde Uluslararası Katip Çelebi Sempozyumu
Uluslararası   Tam metin bildiri *  *
--------------.
 Katip Çelebi nin Avrupası
İBRAHİM ŞİRİN (26.03.2015 -28.03.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Katip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu *  *
---------------.
Katip Çelebi nin Türk Coğrafya Tarihindeki Yeri Üzerine
OSMAN GÜMÜŞÇÜ (26.03.2015 -28.03.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Katip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu
----------------.
Katip Çelebi Nin Eseri Keşfüzzünün Ün İlmi Ve Pedagojik Değeri
İsmail Özçelik (03.05.2017 -07.05.2017 ) , Yayın Yeri:2. Uluslarası Felsefe Eğitim Sanat Ve Bilim Tarisempozyumu Ve Sergisi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
----------------.
Kâtip Çelebi’nin Medeniyet Anlayışı
MUSTAFA ALKAN,FERDİ GÖKBUĞA (26.05.2015 -28.05.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Kâtip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu
----------------.
Katip Çelebi and his world an intellectual between reason and sacred law Katip Çelebi ve dünyası akıl ve kutsal hukuk arasında bir entellektüel
Barış Abdullah Baştürk (2012). , Yapıldığı Yer: Sabancı Üniversitesi
Danışman(Lar): Yrd. Doç. Hakan Erdem
İnan Kalaycıoğulları * 2003 * Katip Çelebi'nin Cihancuma Adlı Eserine İbrahim Müteferrika'nın Yaptığı Ekler Doğrultusunda Çağdaş Bilimlerin Türkiye'ye Girişi
Katip Çelebi's Cihancuma with the addition of İbrahim Muteferrika by means of that contemporary sciences have been introduced to Turkey * Yüksek Lisans
-------------------------------.
– « Doğu ve Batı Arasındaki İki Türk Bilgini:
Piri Reis ve Kâtip Celebi » [Deux savants
turcs entre Orient et Occident : Piri Reis et
Kâtip Celebi]. Communication présentée au
symposium international Türklerin ve
Anadolu’nun Dünya Uygarlık Tarihindeki
Yeri [La place des Turcs et de l’Anatolie dans
l’histoire de la civilisation mondiale]. Voir
infra, IX-132. Sous presse dans les Actes.
– « Fransız Seyyahı Julien Bordier’ye Göre

– ≪ Katip Celebi, Evliya Celebi : Ortak bir
Kaygının Kavramlaşması ≫ [Katib Celebi,
Evliya Celebi et la conceptualisation d’une
commune inquietude]. Communication presentee
au Uluslararası Katip Celebi Sempozyumu
ve Piri Reis’ten Katip Celebi’ye Osmanlının Dünya’ya Bakışı [Symposium
international sur Kâtip Çelebî. Le regard
ottoman sur le monde de Pîrî Re’îs à Kâtib
Çelebî]. Voir infra, IX-139. Sous presse dans
les Actes.


« Osmanlı Bilimsel Düşüncesi Gelişiminde
Kâtip Çelebi’nin Önemi » [L’importance de
Kâtip Çelebi dans l’évolution de la pensée
ottomane]. Communication présentée au
symposium international sur « Science and
Thought in the Ottoman State », Istanbul,
Faculté de Médecine Cerrah Paşa de l’Université
d’Istanbul, Faculté de Théologie de
l’Université de la Marmara et Goethe Institut,
5-6 février 1999 (infra, IX-71). alıntı eklenecek klasöründeki malzemeler üzerinde çalışıp eklemeleri yaparsın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder