(Bir bibliyografın gözünden)
KATİP ÇELEBİ’NİN
ÖNEMİ, KATKISI, ÇALIŞMA METODU
katkısı
katkıları
açtığı
çığır
çığır
açmış
aydınlığı
alnında
“Katip
Çelebi'nin katkısı"
Katip
çelebi eleştiri
"araştırmacı
katip çelebi"
ilk
araştırmacı
"katip
çelebi'nin önemi"
"katip
çelebi'nin büyük"
"katip
çelebi'nin en büyük"
"katip
çelebi'nin en önemli"
“Katip
Çelebi'nin Türk bilim tarihindeki yeri” *
"katip
çelebi neden önemli"
"katip
çelebi'nin hususiyetleri"
"katip çelebi'nin özellikleri"
Biyografileri:
biyografya.com vs.
Ansiklopedilerde
hakkındaki maddeler
"katip
çelebi'nin kişisel özellikleri"
"katip
çelebi'nin kişiliği"
"katip
çelebi'nin kişilik özellikleri"
Katip
Çelebi'nin katkıları
Katip
Çelebi'nin katkıları
katip
Çelebi bilginin önemi
Çalışma
tarzı
Çalışma yöntemi
Çalışma metodu
Metodu
Yöntemi
Metodolojisi
Usul
Teknik
Pozitif
Müsbet ilimler
Ara: "katip çelebi'nin
usulü"
İncelemeciliği
Araştırmacılığı
katip Çelebi "bilgiye
verdiği önem"
Farklı kaynakları incelemesi
Kaynak ufkunun çok geniş
olması. Çok Kitap inceliyor, elinden geçiyor, onları değerlendiriyor.
Kâtip Çelebi’nin kültür ve
bilim tarihimizdeki yerini
Bilginin peşinde
Bilgi aşığı
------------------------.
1/
“Konulara
eleştirel yaklaştı, metodolojik yöntemler kullandı
Kâtip Çelebi’nin
fikirleri-görüşleri bize göre sosyolojinin kurucusu sayılan İbni Haldun ile pek
çok konuda benzerlik gösterir. Örneğin İbni Haldun devleti-yaşam süresini insan
vücuduna benzetir, gençlik, olgunluk ve yaşlılık evreleri diye de sınıflandırır.
Kâtip Çelebi de aynı görüşü savunur. Fakat bir farkla ki ona göre bazı müdahale
ve iyileştirmelerle bu yaşlılık evresi uzatılabilir. Nitekim Osmanlı bu
tedbirlerle Çelebi’den sonra yaklaşık üç asır daha ayakta kalmayı başarmıştır. Eserlerinde gerçekçi bir anlatım ve disipliner üslup
hemen sezilir. Çağdaşı olan, kendisiyle benzer konularda çalışmaları
bulunan Evliya Çelebi ile arasındaki en belirgin fark da sanırım budur. Osmanlı Devleti’nde Batı bilimleriyle yakından ilgilenen
ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim adamlarından
biri olarak gösterilir.”. http://www.dunyabizim.com/portre/22843/caglarini-asan-celebilerimizi-ne-kadar-taniyoruz
2/
Abdülhak Adnan-Adıvar, “Garbe
açılan ilk pencere: Kâtib Çelebi” (Sonbahar 1948), Dur, Düşün, s.220- 222.
Adıvar, Adnan: ”Garba açılan
ilk pencere, Katip Çelebi". Cumhuriyet,
08.10.1948, n8678. 2. Sayfa.
3/
4/
“Son 4 bölümde ise Kâtip Çelebi'nin düşünce dünyasının ana
unsurları irdelenmiştir: Müellifin çalışma ilkeleri ve usulü, dil becerisi,
kaynakların tedvinindeki titizliği, bilim algısı, kullandığı kaynakları tenkit
ederken başvurduğu yöntemler anlatılmaktadır.” https://www.yenisafak.com/hayat/ktip-celebinin-calisma-tarzi-2625051
“Dördüncü
bölüm Cihannümâ'nın yazılışına ve ilk telif olan Viyana
müsveddesine ayrılmıştır. Kâtib
Çelebi'nin ilmi çalışmalarında kaynak toplama,
kaynakları sıraya koyma ve
değerlendirme, metne veya derkenarlara aktarmada takip ettiği usul
belirlenmiştir.”. http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuavid/article/view/5000186147/5000163872
“Avrupa
kaynaklarıyla temasının, Kâtib Çelebi'nin düşüncesi, dünya tasavvuru ve metodu
üzerinde nasıl bir etkiye yol açtığına özel bir önem atfetmek gerekir; bilhassa
bir bilimdalı olarak coğrafyanın gelişimi ve metottaki muhtemel değişiklikler
dikkate alındığında. Gottfried Hagen, Cihannümâ üzerinden bir 16. yüzyıl
Osmanlı âliminin dönemini, çalışma tarzını ve bir eseri ortaya koyuş şeklini
titizlikle incelediği bu çalışmasıyla, Kâtip Çelebi'nin Osmanlı düşünce
dünyasındaki yerine ışık tutuyor. Elinizdeki eser, ülkemizdeki Osmanlı-Türk
düşüncesi araştırmalarına eklenecek kıymetli bir halka.”. http://www.dr.com.tr/Kitap/Bir-Osmanli-Cografyacisi-Isbasinda/Gottfried-Hagen/Arastirma-Tarih/Tarih/Osmanli-Tarihi/urunno=0000000681494
5/
Karlığa,
Bekir: "Türkçenin batıya açılan penceresi: Katip Çelebi". Dil ve
Edebiyat, sayı: 3, 2009, 14- 23ss. [my/. http://www.tded.org.tr/images/logo/x/katip_celebi.pdf
6/
İpşirli,
Mehmet: “XVII. Yüzyılda Batı’ya açılan geniş bir pencere: Katip Çelebi. İçinde:
Doğumunun 400. yıl dönümünde Kâtip Çelebi. Editörler: Bekir Karlığa, Mustafa
Kaçar. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2009. 323-330ss.
7/
“1952 yılında Kâtib Çelebi’ye
yeni bir mezar yaptırılmış ve Adnan Adıvar tarafından bir de kitabe
yazılmıştır.111 Mezarın arkasındaki duvar üzerinde
-----------.
111 Orhan Şaik Gökyay, “Kâtib
Çelebi,” İslâm Ansiklopedisi, c.VI, İstanbul, M.E.B., 1967, s.433. O.Ş.Gökyay,
mezarın 1953 yılında yaptırıldığını kaydetmiş ise de mezar üzerindeki tarih
1952’dir.
---------------------.
bulunan ve aşağıya aktardığımız
kitabe metni 112 Adıvar’ın Kâtib Çelebi’ye olan hayranlığı yanında onun
yazılarında sık rastladığımız ifadeleri de içermektedir:
Kâtip
Çelebi – Hacı Halife
Ortaçağlardaki
ilim inkilâbını müsbet ilimler ve
hür fikirler yoluiyle
Türkiyeye
ilk tanıtan cihanşûmul bir şöhrete sâhib
Kâtib
Çelebi Mustafa bin Abdullahın ruhu için fatiha
Doğumu
1017 Hicri – Vefatı 1067
Kabrin
yeniden tanzim ve ihya tarihi 1952 efrenci
112 Mezar ve kitabe bugün
Atatürk Bulvarı üzerinde, Saraçhane ile Unkapanı arasında bulunan İstanbul
Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ) 3.Blok’unun girişindedir. O.Bayrak’ın
İstanbul’da Gömülü Meşhur Adamlar (1453-1978), Türkiye Anıtlar Derneği İstanbul
Şubesi Yayını No.5, [İstanbul] 1979, s.152.
8/
Sezgin, Fuat: "Katip
Çelebi ve bilimsel metodu". İçinde: Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin.
Röportaj: Sefer Turan. İstanbul: Timaş, 2010. 46.s. [my/
9/
Muallim M. Cevdet: “Katip
Çelebi asrında tedrisat ve metod. Muallimler Mecmuası, sene: 4, sayı: 38,
İstanbul, 1926, 1624-1631ss. [kçb-my/. http://sureli.mkutup.gov.tr/detail_sub.php?mid=34323&harf=
10/
Şeşen, Ramazan: “Katip
Çelebi’nin Keşf el-Zunun adlı eserinde takibettiği metod. İçinde: Vefatının 3
0. Yılında Uluslararası Katip Çelebi Sempozyumu, 19-20 Ekim 2007. İstanbul :
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür
Müdürlüğü, 2007. 165-167ss. [kçb/
11/
“Katip Çelebi’nin büyük bir bilgin, düşünür
ve aydınlanma emekçisi olduğunu ifade eden Karlığa, “Katip Çelebi, Osmanlı modernleşmesinin
fikir babası ve itici gücüdür.
Ondan sonra gelen bilim adamları az ya da çok Katip Çelebi’den etkilenmiştir. Katip
Çelebi, ele aldığı tüm
konuları her boyutuyla incelemiş, üzerinde çalışmış ve sonuçlarını da en
mükemmel şekilde ortaya koymuştur. Bu azmin neticesinde de 48 yıllık ömrüne
binlerce sayfalık yirmi bir adet abidevi eseri sığdırmayı başarmıştır. İslam ilimlerinin canlanması için de
büyük çaba sarf eden Katip Çelebi bununla sınırlı kalmamış, 13. yüzyıldan
sonra, İslam dünyasının dışında ve özellikle Rönesans dönemi boyunca Avrupa’da
ortaya çıkan ilmî ve fikrî gelişmeler hakkında genişçe bilgi veren ilk ve tek
Müslüman bilgin olmuştur. Katip Çelebi ve yetiştirdiği talebeler sayesinde 18.
yüzyıl açılımı gerçekleşmiş ve bu da 19. Yüzyılda Osmanlı modernleşmesi olan
Islahat ve Tanzimat hareketlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur”
diyor. “. http://ismek.ist/blog/icerik.aspx?p=639
12/
“O yaşadığı dönemde Osmanlı bilim ve düşünce
hayatında yeni bir atılım başlatan kişi, âdeta
bir aydınlanma önderidir.
Ömrünü bilime adayan Kâtip Çelebi, özellikle toplumun bilgilenmesinin önemine
inanmış, siyasi ve iktisadi buhranların yaşandığı dönemde
topluma ve yöneticilere tavsiye niteliğinde eserler kaleme almıştır.”. http://www.kygm.gov.tr/TR,322/katip-celebi.html
13/
“"KATİP ÇELEBİ,
SADECE BİR AYDINLANMA ÖNDERİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA YENİLİK HAREKETİ
TEMSİLCİSİ"
Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa da, Katip Çelebi'nin sadece bir aydınlanma önderi değil, aynı zamanda yenilik hareketi temsilcisi olduğunu ifade etti. Karlığa, "Katip Çelebi, İslam dünyasının son 3 yüz yılda yetiştirdiği en ünlü düşünür ve bilim adamı olduğu gibi, 13. yüzyıldan itibaren de duraklamaya başlamış olan İslam coğrafya biliminin yeniden gelişmesini ve canlanmasını sağlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü kitaplara adayan bu bilim insanı, sonunda Cihannüma'yı yazar, bütün dünyayı bize yeniden anlatmak ister. Cihannüma, dünyayı ve kainatı gösteren, cihana ayna tutan bir eserdir" dedi. “. http://arsiv.dha.com.tr/katip-celebinin-cihannuma-adli-eseri-tanitildi-_146747.html
Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa da, Katip Çelebi'nin sadece bir aydınlanma önderi değil, aynı zamanda yenilik hareketi temsilcisi olduğunu ifade etti. Karlığa, "Katip Çelebi, İslam dünyasının son 3 yüz yılda yetiştirdiği en ünlü düşünür ve bilim adamı olduğu gibi, 13. yüzyıldan itibaren de duraklamaya başlamış olan İslam coğrafya biliminin yeniden gelişmesini ve canlanmasını sağlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü kitaplara adayan bu bilim insanı, sonunda Cihannüma'yı yazar, bütün dünyayı bize yeniden anlatmak ister. Cihannüma, dünyayı ve kainatı gösteren, cihana ayna tutan bir eserdir" dedi. “. http://arsiv.dha.com.tr/katip-celebinin-cihannuma-adli-eseri-tanitildi-_146747.html
14/
Prof. Dr. Kemal SÖZEN / Kâtip
Çelebi’de Bilgi ve Yöntem . http://sbbf.ikc.edu.tr/files/164/Katipelebi%20sempozyum%20program.pdf
15/
(Keşfü’z- Zünûn ve Yöntem: Bibliyografik Telifin Özellikleri | Kashf
al- Zunūn and Method: The Characteristics of Bibliographical Composition)
أسامة غريب عبد العطي | مصر | مكتبة الزاوية الحمراء
العلاقات النصية عبر المكان والزمان في “الكشف”
16/
“Mamafih Kâtip Çelebi,
Mizanü’l-hakk’ta bunların ötesinde bir şey yapmayı dener. Düşünürümüz,
ihtilafların halli için bir fetvaya karşı bir başka fetva vermenin tek başına
sorunu çözmeyeceğinin farkındadır. Meseleyi dar bir fıkıh cedelleşmesine
indirgememek için, daha geniş bir bakış açısına, bir üst-tahlil çatısına
ihtiyaç vardır. Kâtip Çelebi bunun için ‘medenîleşme hikmeti’ dediği bir bakış
açısı önerir. Bu ‘medenîleşme bilgisi’ne göre insanların toplu halde yaşaması
bir zorunluluktur. Fakat asıl önemlisi, bu durum “bir arada yaşama” formülleri
üzerinde düşünmemizi zorunlu kılar. Dinî bilginin bekçiliğini yapan 24 ulema,
bu formüller üzerinde kafa yormak, bir arada yaşamanın anlamını kavramak ve
gerekli ‘ayarları’ yapmak zorundadır. Aksi halde aynı anda hem dini, hem de
toplumu kaybetmek işten bile değildir. Kâtip Çelebi bunu şöyle ifade ediyor:
“İmdi gerektir ki, basiret sahipleri, insanlığın ondan ayrılmaz yönleri olan
temeddünün ve toplu halde yaşamanın gerektirdiklerini bilerek halkın bölük
bölük bölündüğünü ve her birinin özelliklerinin ne olduğunu bilmeli,
öğrenmelidirler. Bir şehir halkının sınıflarını ve her sınıfın törelerini ve
göreneklerini bilip anladıktan sonra bütün yeryüzünde yaşayanların da sınıfları
ve halleri üzerinde toplu bir bilgi edinmeye çalışmalıdırlar. Bunu bilip
öğrendikten sonra hikmet-i temeddünün sırrı gittikçe açılır, ortaya çıkar.”
Buradaki basiret ve hikmetin derinliğine hayranlık duymamak ne mümkün! Kâtip
Çelebi, medenîleşmenin ön şartının farklılaşma olduğunu, bunun ise ancak
çoğulcu bir bakış açı sıyla doğru anlaşılabileceğini söylüyor. Kâtip Çelebi’nin
orta yol bulma sanatı, bu “hikmet-i temeddün”den neşet eden doğal bir sonuçtur.
Bugün Türkiye, Kâtip Çelebi’nin döneminden daha derin bölünmeler yaşıyor.
Hikmet-i temeddünden yoksun olduğumuz için her farklılaşma yeni “öteki”ler
üretiyor, bizi yeni bölünmelere sürüklüyor. Mizanü’l-hakk’ı bu gözle (yeniden)
okumanın zamanı geldi de geçiyor bile.”. http://acikerisim.ikc.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11469/712/ibrahim%20kal%C4%B1n.pdf?sequence=1&isAllowed=y
17/
“Kâtip Çelebi’nin Cihannüma ve
Düstur’ul Amel isimli iki muhteşem eserine geçmeden önce bilim tarihinde
oldukça önemli olan Keşfü’z Zünun adlı esrinden Çelebi’nin bilim anlayışına
dikkat çekmek amacı ile bahsetmek yerinde ola caktır. Kâtip Çelebi, Keşfü’z
Zünun adlı muhteşem ansiklopedisinde şu hadise atıfta bulunur:
“Bilgi avdır, yazı ise kayıt.
Bilgilerinizi yazıyla kayda geçirin” Çelebi bu hadisi İslam uygarlığının ilk aşamalarında
bilgilerin bilimlere dönüştürülmesi süreciyle ilgili olarak zikretmiştir. Fakat
aynı değini sözlü kültürden yazılı kültüre kısa sürede geçmeyi başarmış büyük
bir uygarlığa mensup olma bilinci taşımanın ifadesi olarak da yorumlanabilir
(Kutluer, 2009: 190). Bunun yanında Keşfü’z Zünun adlı eserinde bu şekildeki
bir hadisi ön plana çıkarmasının belki de en önemli unsurlarından birisinin 14 yaşında
girmiş olduğu muhasebecilik mesleğinin esas unsurlarından olan, bilginin
sürekli olarak kayıt altına alınma zorunluluğunun sonucunda ortaya çıkmış
olmasıdır. Çelebi’nin kazanmış olduğu yazma alışkanlığı beraberinde onu bu tür
anlayışların ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir.
Bilimsel metodoloji bakımından
oldukça önemli adımlar atan Katip Çelebi, bu yönünü de sistematik muhasebe
sürecinin uygulandığı mesleğine borçludur. Kâtip Çelebi eserinin başına yazdığı
mukaddimede kitabı yazarken takip ettiği metodu şöyle anlatır: “Geçmiş
âlimlerden kimi topladığı bilgiyi kitaplarda güzelce tasnif etmiş, kimisi ise
yazılan kitapları tehzib ve tahrir etmiştir. Yalnız, onların yazdıkları
kitaplara ait bilgiler bablar üzere tertib edilerek bir kitapta yazılmamıştır.
Kitaplarının muhteviyatı (içeriği) hakkında bilgi verilmemiştir. Şüphesiz
kitaplar hakkında ayrıntılı bilgi vermek önemlidir. Zira ilimler, kitaplar çok,
ömürler kısadır. Yazılan kitapların hepsini okumak mümkün değildir. Benim arzum
bu kitapta şimdiye kadar yazılan kitaplar hakkında kısa bilgiler vermektir.
Allah bu konuyu toplamak bu konuda icmalen (kısa) bilgiler vermek hususunda
bana ilham verdi. İmkân kapılarını açtı. Kitapları mütalaam, tarih-tabakat
kitaplarını okumam sırasında rastladığım kitaplar hakkındaki bilgileri topladım.
Gençliğimde kitabın müsveddesini tamamladım. Sonra, bu konuda rastladığım
bilgileri devamlı ilave ettim. Nihayet, eser temize çekilecek hale geldi.
Tekrarlar, karışıklıklar olmasın diye malzemeyi alfabetik tertib ettim. Adı
belli olan kitaplar, müellifleri, müelliflerin ölüm tarihleri, kitapların
yazılış tarihleri ve muhteviyatları hakkındaki bilgileri maddelerdeki yerlerine
yerleştirdim. Kitapların yazılış tarihleri ve muhteviyatları hakkındaki
bilgileri maddelerdeki yerlerine yerleştirdim. Kitaplar hakkında büyük
âlimlerden rivayet edilen bilgileri, lehte ve aleyhte olan görüşleri zikrettim.
Şerhlerden ve haşiyelerden metne dair maddenin devamında bahsettim. Zira metin
esas, ona biat şerh, haşiye, muhtasar vs. ona tabidir. Ondan hemen sonra zikredilmelidir”
(Şeşen, 2007: 166).
Sadece bu şekildeki bir yöntem
bile Kâtip Çelebi’nin muhasebeciliğinin Küşfu’l Zünun’un oluşmasındaki etkisini
ortaya koymuştur. Muhasebe sisteminde elde edilen sonuçlar, bilişsel olarak
farkındalık sahibi olunması ile başlamaktadır. Farkındalığın başlamasını
Çelebi, geçmiş âlimlerin topladığı bilgilerin tasnifinin sağlandığından ancak bilgilerin
bablar üzerine yazılarak tasnif edilmediğinden bahsetmektedir.
Bu farkındalık onu bu şekilde
bir çalışmayı yapmaya itmiştir. Bu durum uzun bir süre müsvedde şeklinde hazırlandıktan
sonra yine bir muhasebeci mesleğinden kazanmış olduğu sistemli bir şekilde
tekrarlardan kaçınmak, kitaplar ile ilgili elde edilebilecek azami bilgileri
eserde yerine yerleştirmiştir. Keşfü-z Zunun 20 yıl kadar süren bir hazırlık ve
titiz bir çaba gerektirmiş, 15.000’den fazla kitap, 10.000 kadar yazar ve 300’den
fazla ilim dalı hakkında bilgi veren anıtsal bir ansiklopedidir. Matbaanın ve
matbu eserlerin henüz söz konusu olmadığı şartlarda tek kişinin elinden çıkmış
böyle bir ansiklopedinin ciddi bir organizasyonu gerektirdiği ortadadır
(Kutluer, 2009: 195).”. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/makusobed/article/viewFile/1098001097/5000162012
18/
19/
“Yazarin yararlandigi kaynaklarin isimlerini
açikça bildirmesi, kaynaklari arasinda mukayeseye giriserek hangi rivayetin
daha muteber tutulmasi gerektigi konusunda okuyucusunu bilgilendirmesi, bazi
kritik mevzularda ise tenkitte bulunmasi Fezleke'yi ayricalikli kilan
özellikler arasinda zikredilmelidir. Bir tarihçi olarak Kâtib Çelebi'nin metodunun
üstünlügü, eserde yer alan, tipki modern bir çalismadaki
dipnotlara benzetebilecegimiz kenar notlarinda açikça görülmektedir.”. https://www.odakitap.com/fezleke-1-katip-celebi/9786059375023
20/
“Osmanlı İmparatorluğu'nda Batı ilmine ilk pencereyi açan, çağından çok
ileride bir ilim adamı olan Kâtip Çelebi, Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilirdi.
Şeyh Muhammed İhlasi'nin de yardımıyla Lâtince ve Fransızca kaynaklardan
faydalanabilmişti.
Eserlerini yazarken kaynaklardan aldıklarını olduğu gibi almamış, gücü ve
imkânı nisbetinde tenkit ve tashih (düzelterek) ederek almıştır. Yanlış ve
hatalı düşüncelere nerede rastlamışsa onu orada belirtmiş ve düzeltmiştir.
Eserlerini -özellikle bibliyografya ve bibliyografyayla ilgili
eserlerini-kaleme alırken notlarını fişlere alma gibi bir ilmi metod takip
etmekteydi. Süllemü'l Vusul adlı eserini bu metodla kaleme almıştı.
Kaynaklan kullanırken, bir metinden iktibaslarda bulunurken, hikâyeleri ve
şahsi düşünceleri bir tarafa bırakarak asıl olaylara dikkat ederdi. Kendinden
öncekilerin edebiyat ve üslûbu ön plana alan tarih anlayışından ayrılmıştır.
Bundan dolayı üslûbu oldukça kuru ve hatta bazen sıkıcı olabilmektedir.
Kâtip Çelebi'nin eserlerinin çoğu toplama olmakla birlikte, onda önemli ve
değerli olan gerçeği arayıp bulma konusunda titizlik göstermesi,
fikirlerini cesaretle müdafaa etmesi, ihtilaflı meseleleri tarafsız bir hâkim
edasıyla çözümlemeye çalışmasıdır.
Bu özelliklerinden dolayıdır ki, Kâtip Çelebi, Osmanlılar'da olduğu kadar
Avrupa'da da takdirle karşılanmış, eserlerinden hayranlıkla bahsedilmiş,
Avrupalı ilim adamı Babinger ona, "Osmanlıların Suyuti"si unvanını
vermiştir.”. http://www.bilgievi.org.tr/Dunyamizi-Aydilatanlar/27/K%C2TIP-CELEBI.aspx
21/
Kâtip Çelebi Bir Rönesans Efendisi miydi? , Murat Çelik
Murat Çelik |
Türkiye | Uludağ Üniversitesi Kâtip Çelebi Bir Rönesans Efendisi miydi? Edward Bernard ile Bir Mukayese
Kâtip Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde çalışanlar
için fazlasıyla bilindik bir figürdür. Özellikle gerileme edebiyatı söz konusu
olduğunda görüşlerine sıklıkla başvurulup, tespitlerine çok defa atıf
yapılmaktadır.
Bunlara karşın uzun süreden beri hakkında tartışmaların
yapıldığı Kâtip Çelebi iki alanda üzerinde yeterince durulmadığı
anlaşılmaktadır. Bunların ilki metodolojinin ve kaynakları, diğeri ise Avrupalı
bir çağdaşı ile mukayesesidir.
Kâtip Çelebi’nin döneminde ve sonrasında skolastisizmin
kullanımı devam ederken Avrupa’daki metodolojik devrim belki de Kâtip Çelebi ile sınırlı kalmış
olmalıdır. Zaten, Kâtip Çelebi’yi de pek çok kişi için özgün kılan durum, onun
bu metodolojik farklılığıdır.
Avrupa’daki kutsal metinlere sıradan kimselerin doğrudan teması
meselesiyle başlayan Rönesansın aslında
bir metod değişikliği olduğunu anlamak gerekir.
Avrupa’daki skolastik metodun Reform ile değişime tabi tutulması genel
kabullerin değil ama gözlem sonucunda elde
edilen bilginin önünü açmıştır.
Bu husus, Kâtip Çelebi üzerinden siyasi olmaksızın
tartışılmamıştır. Kâtip Çelebi’nin mukayese edilmesi gereken diğer alan ise
ilgili dönemde gelişen bibliyografist akımdır. Seferler esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle
neredeyse doğunun tüm yazmalarını listelemiştir.
Enteresan bir biçimde aynı zaman diliminde benzer bir
bibliyografyayı Edward Bernard adında bir astronomi profesörü hazırlamıştır.
Her ikisinin de bu türlü çalışmaları hem ilgi çekici hem de eş zamanlılığı
bakımlarından önemlidir.
Avrupa’daki merak zamanla gelişerek ilk ansiklopedi ve
ansiklopedistlerin ortaya çıkmasına yol açmış olmalıdır. Osmanlı
İmparatorluğu’nda ise benzerleri bir dönem sonrasında ortaya çıkmıştır. “ http://katipcelebi.info/wp-content/uploads/2015/02/kitap.pdf ** http://doczz.biz.tr/doc/200224/%D8%A7%EF%BB%9F%EF%BB%9C%EF%BA%B8%EF%BB%92---uluslararas%C4%B1-sempozyum
22/
“Kâtip Çelebi nin çalışma yöntemi için bakınız
ne yazmışlardır: "Döneminin medreselerinin dinbilimleri ve pozitif
bilimler alanındaki durumunu sergilediği ve eleştirdiği yapıtlarıyla ününü
artırdı. Türkçe ve Arapça eserlerdeki eksikleri tamamlamak amacıyla Batı
kaynaklarından yararlanmayı düşünen ilk Türk bilim adamlarından biridir.
Özellikle kaynakça ve özyaşamöyküsü (biyografi)yle ilgili kitaplarını
hazırlarken bilgileri fişlerde toplayarak bilimsel bir yöntem kullandı.
Çalışmalarının genişliği ve zenginliğiyle döneminin en önemli bilgini sayıldı.
Batıda da beğeni ve ün kazandı.Burada duralım. Sözü günümüze getirmemiz
gerekiyor çünkü.Diyeceksiniz ki, hep günümüzden konuşmuyor muyuz ki!Belki de
sadece günümüzden konuşuyoruz.Acaba Kâtip Çelebi, Avrupa üniversitelerinin
dikkatini çekmek için çırpınan biri miydi, diye bir soru sorulsa, kimsenin
Kâtip Çelebi ye böyle bir bühtanda bulunmaya gönlü razı olmazdı.Kimleredir bu
dediğimiz. Elbette birilerinedir: Eslâfın (Selefler) varlığından hiç mi hiç
memnun olmayanlaradır. Avrupa üniversitelerinin dikkatini çekmek için yanıp
tutuşan, Batı tarafından seçilmeyi Felix culpa bilenleredir. Batı daki asıl
bilim dünyasına da bir türlü giremezler.Avrupalılar Kâtip Çelebi yi Hacı Kalfa
diye anarlar. Çelebi nin Divân-ı Hümayûn mensupları arasında tanınan
şöhretinden geliyor: Hacı Halife diye anılırdı.Max-Planck Tarih Enstitüsü nde
doktora öğrencisi olan Haşim Koç un Çelebi üzerine bu alanda yeni bir adım atma
özelliği taşıyan bir incelemesi yayınlandı. {Doğu Batı. Düşünce Dergisi. Yıl:
10, Sayı: 40. Şubat, Mart,Nisan 2007-Antik Dünya Bilgeliği üzerine, aynı
zamanda derginin 10. yılı.}Haşim Koç un makalesinin özelliği Kâtip Çelebi nin
dünyasında, Antik Yunan düşüncesinin kaynaklarını irdeleyen yaklaşımların bize
haberini vermekte oluşudur.Osmanlı İmparatorluğu kültür ve bilim hayatındaki
birikimi değerlendirme psikolojisine sahip olduğunu eserlerinin farkından
anlıyoruz. Binlerce kitap ve yazarlarının biyografilerini sabırla tesbit
etmiştir. Süllemü l-vusûl adlı eserindeki ayrıntıların tadıyla Aristo yu ondan
okumak başka. Demek ki günümüz Türkiyesi, kendi klasik çağını -harflerin
değişmesi ve Arapça ile Farsça nın da bırakılması yüzünden- tanımamakla,
Osmanlı aydınlarının derin engin kaynaklarını da varsayamıyor.K.Çelebi nin
Tarih-i Frengi (Batı Tarihi) tercümesinde Homeros, Herküles, Hesiodos a dair
malumat bulunmaktadır.Nuh evlâdı vefatından sonra Tanrı kelâmı Yunan da ortadan
kalktı. Gerçi Yunanlılar babalarından kalan ibadet ayinlerini nice zaman
sakladılar. Nihâyet küfre düşüp puta tapar oldular. Lâkîn burada sanılmaya ki
bu kavim cehalet ve hamakatlerinden putları Tanrı sanmak mertebesine varalar.
Ancak Allah a ibadet sadedine bunları vesile kılmayı hoş buldular. Ve bu
vaziyet Allah yanında makbuldür sanırlardı...İmdi Yunanlılar gerçi akıl ve
irade ile meşhur oldular. İbadetin dışında bir alay muhtelif ibadetler peyda
edüp anınla savaş ve tehlikelerini ve fırtınaları ve evlilikte vaki olan
şiddetleri ve hastalıkları defetmek için onlardan yardım dilerlerdi. (Yarın,
devam...)”. http://www.milligazete.com.tr/haber/1009930/katip-celebi-kulliyati-okumasi-gecikiyor
23/
“Eseri hazırlarken fişlerden yararlandığı
anlaşılmaktadır. Birnbaum, Kâtip Çelebi’nin İslâm dünyasında fiş yöntemiyle
çalışan ilk bilgin ola- bileceğini öne sürmüştür.11”. http://www.academia.edu/5862479/XVII._Y%C3%BCzy%C4%B1l%C4%B1n_Ortas%C4%B1nda_Osmanl%C4%B1_Co%C4%9Frafyas%C4%B1ndan_Antik_D%C3%B6nemlere_Bir_Bak%C4%B1%C5%9F_K%C3%A2tip_%C3%87elebinin_Eserlerinden_Se%C3%A7meler
“11 Gökyay, Kâtip Çelebi’den Seçmeler, s. 17.
Kâtip Çelebi’nin Keşfu’z-Zünûn ve Süllemü’l-
Vüsûl kitaplarını yazarken izlediği usul ile ilgili Eleazar Birnbaum’un şu
çalışmalarına bakınız: Eleazar Birnbaum, “Katib Chelebi (1609-1657) and
Alphabetization: a Methodological Inves- tigation of the Autographs of his
Kashf al-Zunun and Sullam al-Wusul”, Scribes et manuscrits du Moyen-Orient.
[colloque international tenu à Paris en juin 1994], édites par Francois Deroche
et Francis Richard. Paris: Bibliothèque Nationale de France, 1997, ss. 235-263.
Ayrıca yine aynı yazarın, “The Questing Mind: Katib Chelebi, 1609-1657: A
Chapter in Ottoman Intellectual History”, Corolla Torontonensis. Studies in
honour of Ronald Morton Smith, E. Robbins & R. Morton Smith (eds.),
Toronto: TSAR, 1994, ss. 133–158. 12 Birnbaum, “Katip Chelebi and Alphabetization”,
ss. 262-263. 13 Alfabetik sıraya çok sıkı bir şekilde riayet eden yazar, her
bir eserin yazarının ölüm tarihle- rini ve malum olduğu takdirde eserin kaleme
alındığı tarihi de kayda geçmiştir. Kitabın başlığı- nın içeriğini temsil etme
gücünün düşük olduğu durumlarda ise, içeriğe dair bilgi verilmektedir. Ayrıca
her bir kitabın içeriğine dair (kaç bölüm, nesir mi nazım mı vs.) bilgi de
mevcuttur. Arapça olmayan eserler için eserin dilinin de yazıldığı bu
bibliyografyada, her bir eserin giriş cümlesi de alıntılanmıştır.
Bibliyografyada mevcut eserlerin şerhi ya da haşiyesinin olması halinde bu
haşiye ve şerhler sadece ana eserin altında verilmekle kalmayıp, farklı bir
başlığa”. http://www.academia.edu/5862479/XVII._Y%C3%BCzy%C4%B1l%C4%B1n_Ortas%C4%B1nda_Osmanl%C4%B1_Co%C4%9Frafyas%C4%B1ndan_Antik_D%C3%B6nemlere_Bir_Bak%C4%B1%C5%9F_K%C3%A2tip_%C3%87elebinin_Eserlerinden_Se%C3%A7meler
24/
25/
“1.2.3.2. Süllemü’l Vusul İla
Tabakati’l Fühul
Arapça
kaleme alınan bu biyografik çalışma iki bölümden
oluşmaktadır.
İlk bölüm isim sırasına göre, ikinci bölüm ise künye, lakap ve
-------------.
9
Bekir Karlığa-
Mustafa Kaçar a.g.e. s. 60,64
10Orhan Şaik Gökyay a.g.e. c. II
s. 53
11
Bekir Karlığa-
Mustafa Kaçar a.g.e. s.25
12
Orhan Şaik a.g.e. c. I,
s.50-51 , Eleazar Birnbaum, “Kâtib Chelebi
(1609-1657)
and
Alphabetization:
A Methodological Investigation of the Autographs of His Kashf al-zunûn and
Sullam
al-Wusûl”, Scribes
et Manuscrits du Moyen-Orient, Paris 1997, s. 242
--------------------.
12
nesep
sırasına göre şöhretli kimselerin diziliminden oluşur. Kâtip Çelebi
1652-1653
yıllarında eserin birinci cildini T harfine kadar temize çektiğini ve
evveli-ahiri
ekâbirin tarihlerini yazdığını belirtmektedir. Bu eserin bir diğer
önemli
tarafı, müsvedde halinde bulunan nüshasının Kâtip Çelebi’nin çalışma
usulüne
delalet etmesidir. Eserin bazı sayfalarına madde madde fişlerin
yapıştırılması
yazarın bunları daha önceden hazırladığını gösterirken;
kısaltmalar
kullanması da dikkat çekici bir husustur. Kâtip Çelebi’nin eseri
tamamlaya
ömrü vefa etmemiş fakat kendisinin usulünü Müstakimzade
Sadüddin
Efendi takip ederek 1762 senesine kadar eseri genişletmiştir.13”. http://www.acikarsiv.gazi.edu.tr/File.php?Doc_ID=9933
26/
“b)Süllemü’l-Vusûl
İla Tabakati’l Fuhûl
(
Büyük Adamların Hal Tercümelerine Ulaşmak İçin Merdiven )
Harf
sırasına göre düzenlenmiş, Arapça bir bibliyografya eserdir.İki ana bölüme
ayrılmıştır.
Birinci
bölümde;kendi isimleriyle tanınmış ünlü kişiler,ikinci bölümde ise;künye ve
lakaplarıyla tanınmış kişiler sıralanmıştır.Her harf bir bölüme ayrılmıştır.
Kâtip
Çelebi bu eserinin bir bölümü Keşfü’z-Zunûn‘da geçen kitapların yazarlarına ait
bir indeks gibi meydana getirmiştir.Kâtip Çelebi Suyûti’nin Tahrîrü’l-Lübâb
adlı eserini esas almış 7 Aralık 1645’de eserini tamamlamıştır. Fakat Kâtip
Çelebi bu eserini hazırlamak için yararlandığı ve yeri geldikçe isimlerini
söylediği kaynakların sayısı bu yüzden fazladır87.Kâtip Çelebi âlimlere hizmet
olarak hazırladığı bu eserin eksik ve yanlışların olduğunu
söylemiş,okuyucuların bundan dolayı yazarını küçük görmemesini,onu umursamazlık
etmemesini,kusurların giderilmesinin sevap olduğunu söylemiştir88.
1649
yılı ortalarında İstanbul’da tamamlanmış olan eserin tek yazması, müsvedde
halindedir. Kimi sayfalarda isimler yazılmış öylece boş bırakılmıştır. Kimi
sayfalar,türlü maddelere ait fişlerin yapıştırılmasından oluşmuştur.Bu bize
Kâtip Çelebi’nin bu fişleri daha önce hazırladığını göstermektedir.Bunun önemi
de Kâtip Çelebi’nin çalışma tarzını öğrenmemiz olmasıdır.Eserde kısaltmalarda
kullanılmıştır.Eserin sonuna Fevâid-i Müteferrika yani Dağınık İfadeler adı son
bölüme konulmuştur.Burada ok eser yazmış olanlar,kimi garip ve nadir şeyler ve
yaşlılardan zekalarıyla ün yapanlar gibi notlar toplanmıştır. Eser içinde Kâtip
Çelebi’nin otobiyografisini barındırmasından dolayı da önemlidir.
Kâtip
Çelebi kimi lakapları ekleyerek zamanına kadar getirmiş fakat
tamamlayamamıştır. Daha sonra Müstekim-zâde Sadeddin Efendi,Kâtip Çelebi’nin
bıraktığı yerden başlayarak 1732 yılına kadar eserini sürdürmüştür.Müsvedde
halinde kalan ve tamamlanmamış olan eser Süleymaniye Kütüphanesin’de
kayıtlıdır89.”. http://www.anasahife.org/giris-i-bolum-hayati-ve-kisiligi.html?part=3
27/
“Kâtip Çelebi’nin üslubu; ilim ciddiliği
taşır, onun her türlü süsten arınmış bir yazı üslubu vardır. O kadar ki,
eserlerinde bazı sayfalarında üslupsuz denilecek kadar kuru olmayı bile göze
almıştır. Anlatımındaki bu nitelik onu başka tarih yazarlarından ayırır. Çünkü
Kâtip Çelebi için olaylardan çok onlardan çıkan sonuç ve “ahkâm” önemlidir.
Sözü uzatmaktansa kısa yoldan söylemeyi tercih etmiştir. Orta dönem nesrinin
vazgeçilmez sanatı olan secilere pek az yer vermiştir. Eserlerinde hemen hemen
her şeyden söz açmış ansiklopedik bir âlim olan Kâtip Çelebi, eserleriyle bedii
zevk uyandırma hevesinden uzak, eski Türk edebiyatı sahası içerisinde ilmi ve
hoşgörülü düşünceye öncülük eden nadir yazarlardan biri olmuştur.
Kâtip Çelebi, XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden en önemli simalarındandır. Eserlerinin değeri ve önemi dolayısıyla gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batı’da büyük ilgi uyandırmıştır.”. http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/TR,68172/katip-celebinin-hayati-ve-eserleri.html
Kâtip Çelebi, XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden en önemli simalarındandır. Eserlerinin değeri ve önemi dolayısıyla gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batı’da büyük ilgi uyandırmıştır.”. http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/TR,68172/katip-celebinin-hayati-ve-eserleri.html
28/
“Katip
Çelebi döneminin durgunlaşmış havası içinde Osmanlı toplumuna büyük atılımlar
yaptırmayı düşünmüş bir aydın, pozitif bilimin değerini ortaya koymuş, dönemin
anlayışının dar sınırları içinde kalmayarak dünyanın yuvarlak olduğuna dair
ispatlar arayan ve Batı'daki astronomi araştırmaları üzerine yazılan eserleri
çevirmek isteyen bir kişidir. Dolayısıyla Katip Çelebi döneminin şartlarını
aşan bir bilim dünyasının ilk oluşturucularından biri olarak kabul edilir.”. http://www.os-ar.com/modules.php?name=Encyclopedia&op=content&tid=501262
29/
“Bizi burada ilgilendiren Katip Çelebi’nin
XVI-XVII. Yüzyıldan itibaren temelleri atılan “Modern Avrupa”nı gelişimini fark
eden ilk Doğulu bilgin olmasıdır. Hacı Halife ismiyle de bilinen Katip
Çelebi’nin bu konuda kaleme aldığı meşhur risalesi “İrşadü’l-Hıyafâ ila
Tarihi’l-Yunun ve’r-Rum ve’n-Nasarâ” adıyla malumumuz olup, henüz baskısı
yapılmamıştır (2). Kısa ismiyle İrşat olarak anılan bu eserin dilimize
tercümesi de bir hayli ilginçtir: “Şaşkınlar İçin Yunanlıların, Romalıların ve
Hıristiyanların Tarihine Dair”. Müellifin “şaşkınlar” sözcüğünü işletmesinin
nedeni, Osmanlı’nın hemen yanı başında gelişen Avrupa gibi bir tehlikeni ilk
farkedenin kendisi olmasıdır. Nitekim, buna şaşırarak, Avrupa hakkında
Osmanlı’nın kayda değer malumatının olmamasını “şaşkınlık” olarak
tanımlamıştır.
Risale iki kısımdan oluşmaktadır. Müellif,
risalesinin girişine bir de mukaddime yazmıştır. Eser, 1655 yılında kaleme
alınmıştır. Ancak, Katip Çelebi’nin eseri, konusu bakımından İslam dünyasında
bir ilk olmasına rağmen, o dönemde Avrupalılar’ın Osmanlılar hakkında yazdığı
eserler yanında oldukça sönük ve eksik kalmaktadır. Zira, Katip Çelebi’nin
yaşadığı dönemde Batı üniversitelerinin bir çoğunda Arapça kürsüler mevcut
olup, Doğu ülkeleri hakkında hatırat, gezi, yazma olarak Avrupalı
bilimadamlarının elinde ciddi malzeme bulunuyordu. Bu dönemde artık Avrupa’da
oryantalizmin temelleri de atılmağa başlanmıştır. Bu anlayışın Katip Çelebi ile
aynı dönemde yaşayan iki devi Hollandalı Jacob Golius ve İngiliz Edwart Pococke
idi.
İrşat kısımlar dışında konuların göre kendi
içinde bölümlere (bablara) ayrılmaktadır. Birinci bab, özet niteliğinde bir
Hıristiyan Tarihi’dir. Oldukça dikkat çekici olan bu bölümde, Katip Çelebi,
kendi döneminin “Çağdaş Avrupası” hakkında zengin bilgilerin yanı sıra
Avrupa’daki siyasal, dini, kültürel ve sosyal yapıyı da açıklamaya
çalışmaktadır. Örneğin, Avrupa’daki “laik” sistem hakkında Doğu kaynaklarında
ilk bilgiler burada geçmektedir. Kilise ve devlet’in birbirinden ayrıldığına
dikkat çeken Çelebi, Avrupa’daki tüm siyasi-idari kavramları (imparator, kral,
kont ved.) da teker teker açıklar. Yine bunun gibi dini-idari kavramlar
arasında papa, kardinal, patrik ved. unvanları da tanımlamaya çalışan müellif,
adeta bir giriş bölümü olan bu babın sonunda “şu melun taife” diye nitelediği
Avrupalılar’ın birbirinden farklı, anlaşılması güç dilleri hakkında da bilgiler
sunmaktadır. Hatta, Çelebi, Avrupa’daki dillerin çoğluğu ve anlaşılmazlığı
üzerinde de durmaktadır.
Devamında gelen dokuz bölüm sırasıyla papalık,
imparatorluk, Fransa, İspanya, Danimarka, Transilvanya, Macaristan, Venedik ve
Moldovya hakkındadır. Katip Çelebî, bu ülkelerden söz ederken yetersiz de olsa
yer yer onların coğrafi konumuna da değinmiş ve eski tarihleriyle ilgili
bilgiler sunmuştur.
Katip Çelebi’nin İrşat’ının birden fazla özelliği
vardır:
Her şeyden önce, bu eserin yazılma nedeni,
imparatorluk (Osmanlı) kölelerinin ve cariyelerinin mensup olduğu milletler
hakkında bilgi edinmektri. Nitekim, müellif, işe önce bu milletlerin
sıralamasıyla başlar. Yani, kitabının ismi gibi kendisi de pek şaşılacak bir
nedenle kalame alınmıştır.
İkincisi, eserde Avrupalılar’ın bir tek “millet”
olarak tanımlanamsıdır. Bunun birinci nedeni, millet kavramının Müslüman
literatüründe dinsel bir anlam içermesinden kaynaklanıyor olması ve tüm
Hıristiyanların tek “millet” olarak gösterilmesi ise; ikinci nedeni Katip
Çelebi’nin gayet zekice gözleminden ireli gelmektedir. Zira, o dönemden
itibaren “Hıristiyan kimlik ölçüleri üzerinden bir Avrupa birliği” anlayışı Batı’da
sık tartışılmakta ve bu birliğin Türkler karşısında konumlandırılması üzerinde
durulmaktaydı. Denilebilir ki, Katip Çelebi, “Avrupa Birliği” söylemini ilk
farkeden Türk’tür (hatta dünyada da ilk bilgindir).
İrşat’ın üçüncü özelliği, Avrupa üzerine ilk bağımsız
Doğulu kaynak olmasıdır. Katip Çelebi’ye kadar Batı, İslami eserlere özet
halinde, kısa paragraflar ve en fazla bir bölüm genişliğinde konu edilmiş ve
genelde de yetersiz bilgilerle anlatılmıştır.
Dördüncü özellik, eserde Avrupa anlayışının dini,
siyasal, coğrafi, etnik ve sosyolojik yönlerinin tespit edilmesi gibi oldukça
güç ve önemli bir girişimde bulunulmasıdır.
Ve beşincisi ve bizim açımızdan da en önemlisi
Katip Çelebi’nin gelişmekte olan Avrupa’nın özel anlamda Osmanlı ve İslam,
genel anlamda Doğu ve dünya için bir tehdit olarak algılamasıdır. Burada,
Çelebi’nin ölçü olarak edindiği ilk şıklardan biri ancak çağdaş dönem
araştırmacılarının gündeminde yer edinen bir kavram olan “nüfus”
oluşturmaktadır. Zira, Çelebi, Hıristiyan nüfusunun hızla arttığına dikkat
çekerek dünya çapında yayılmacı bir politika izlediğini, deniz yoluyla çevre
ülkelere açılarak istilalar gerçekleştirdiğini, “Osmanlı devletine tecavüz”
etmenin yanı sıra, “Yeni Dünya”yı keşfedip zenginleştiğini ve Hindistan’ı ele
geçirmek mücadelesi verdiğini dile getirmektedir. Bu hususlar, ne Katip
Çelebi’den önce, ne de ondan 200 yıl sonra Doğulu bilginlerin ve yöneticilerin
dikkatini çekmiştir. Çelebi, kendisi de bu bilgisizliği eleştirmiş “İslam
ümmetinin bu cehennemlik halkın yaptıkları hakkında tümden cahil kalmasına”
hayıflanmıştır. Çelebi, Avrupa yayılmacılığı hakkında yer yer ilginç kavramlar
da kullanmıştır. Örneğin, müellif, Hıristiyan Avrupa’nın sömürge politikasını
ve dünyayı denetimi altına almasını “dünyanın Küfür Evi’ne dönüşmesi” olarak
tanımlar. Nitekim, Çelebi’den sonra hızlanan Avrupa sömürgeciliği, peşinden
Osmanlı ve Doğu dünyasının çözülmesi, emperyalizm siyaseti, kapitalist sömürü
ve sonunda da beyinlerimize kazılan küreselleşme süreçlerinden geçen dünyanı
bir “Küfür Evi”ne benzetmemek elde değil. Daha da ilginci ise, bu “Küfür
Evi”nin 2009 yılını ona bu ismi takan Katip Çelebi’nin yılı olarak
kutlamasıdır. Nadir Marmara”. http://www.dusunuyoruz.com/%E2%80%9Cavrupa-kasifi%E2%80%9D-ilk-dogulu-bilgin-katip-celebi/
30/
“Emperyalizmi ilk Katip Çelebi fark etmişti
Türk Edebiyatı dergisi Ağustos sayısında,
kamuoyanda yeterince yer bulmayan bir konuya, Kâtip Çelebi’nin tarihimizdeki
yerine, dikkat çeken bir dosya ile okurlarının karşısına çıktı.
Emperyalizmi ilk Katip Çelebi fark etmişti
GİRİŞ 06.08.2009 15:47 GÜNCELLEME 06.08.2009
15:47 Metin Boyutu
Ünlü Türk bilgininin doğumunun 400. yılı
dolayısıyla UNESCO tarafından “2009 Kâtip Çelebi Yılı” ilan edilmesi
dolayısıyla hazırlanan dosyada Prof. Dr. Bekir Karlığa, “Kâtip Çelebi’nin, Batı
emperyalizminin hedeflerini ilk fark eden Müslüman düşünür” olduğunu söylüyor.
Katip Çelebi’nin ünlü eseri Cihannüma’yı yazarken
Latince öğrenmeye çalıştığını ifade eden Karlığa, “Osmanlı’nın kuruluşundan
onsekizinci yüzyılın başlarına kadar batı ile bu kadar yakından ilgilenen başka
bir Türk ve Müslüman bilgin yok. Batı’yı çok yakından da tanımıyor ama bilimsel
keşiflerin Batı’ya sağladığı imkanları ve bunun Osmanlı için doğuracağı
tehlikeleri görüp değerlendirmiş ve çalışmalar yapmıştır” diyor.”. http://www.haber7.com/kultur/haber/426015-emperyalizmi-ilk-katip-celebi-fark-etmisti
31/
“Osmanlı'nın ilk bilimsel Coğrafya Kitabı
Cihannuma ve Katip Çelebi
"Ortaya koyduğu bütün eserler¸ Kâtip
Çelebi'yi evrenselleştirmiştir. Eserleri günümüzde¸ birçok ülkedeki bilim
adamları¸ araştırmacılar¸ tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından kaynak eser
olarak kullanılmaya hâlâ devam etmektedir."
17. yüzyıl Osmanlı'sına ve IV. Murad dönemine¸
yazdığı eserlerle damgasını vuran meşhur ilim adamlarının başında Kâtip Çelebi
(1609-1657) gelir. Prof. Adnan Adıvar'a göre Kâtip Çelebi¸ “Osmanlı'da ilmî rönesansın müjdecisi”dir.
Prof. Said Öztürk'e göre de; “Batı'nın bilimsel
ürünlerini Osmanlı'da ilk kullanan âlimdir. Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı
oksidantalisti” (Batı'yı bir Doğulu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren)
dense yeridir. Hilmi Ziya Ülken ise onun için “17. asır fikir tarihimizde
Batı'ya çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir
adamımızdır.” tahlilini yapmıştır.
Coğrafya¸ geometri¸ astronomi gibi müspet
ilimlerle alakadar olmuş¸ 20 kadar telif ve tercüme eser vücuda getirmiştir.
Kâtip Çelebi yalnız coğrafya alanında değil birçok sahada değerli eserler
vererek¸ yaşadığı yüzyılın önemli bir bilim insanı olarak adını tarihe
yazdırmıştır. Ortaya koyduğu bütün eserler¸ Kâtip Çelebi'yi
evrenselleştirmiştir. Eserleri günümüzde¸ birçok ülkedeki bilim adamları¸
araştırmacılar¸ tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından kaynak eser olarak
kullanılmaya hâlâ devam etmektedir.
Bilimsel Coğrafyanın Gelişimine Büyük Katkısı
Kâtip Çelebi'nin yazdığı onca eser arasında
evrensel nitelik kazanmış başyapıtı¸ hiç şüphesiz “Cihannümâ” (Dünyayı
Gösteren)'dır. İlk baskısı 1648¸ ikinci baskısı 1654'de gerçekleşen ve dönemin
padişahına sunulan bu eser1¸ Osmanlı'daki “ilk bilimsel coğrafya kitabı”
özelliğine sahiptir.
Eser¸ dönemin en önemli coğrafya kitabıdır ve
Osmanlı'da modern/bilimsel coğrafyanın gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur.
“Tarihî Coğrafya” bakımından da önemli bir kaynaktır. Konuyla ilgili Prof.
Hamid Sadi Selen'in; “Cihânnüm⸠Şark'ta coğrafya sahasında bir müracaat kitabı
sayıldığı gibi dünya ilim âleminde de birçok memleketlerin hususiyle Osmanlı
İmparatorluğu'nun bazı kısımlarının tarihî coğrafyası için değerli bir kaynak
olmuştur.” tespiti bilimsel anlamda kayda değerdir.
Eser¸ kıtalar ve birçok ülke hakkında malumat
vermektedir. Ülkelerle ilgili konuların son kısmına o sahanın genel tarihi
hakkında bilgiler yazılmıştır. Denizlerden¸ karalardan¸ adalardan¸
akarsulardan¸ yerleşmelerden¸ yollardan ve ekonomik faaliyetlerden söz
etmektedir. Bölgesel coğrafya niteliğinde olup dünyanın birçok ülkesi ve
Osmanlı Devleti'ndeki eyaletlerin fizikî coğrafyasının yanında beşerî¸
ekonomik¸ tarihî ve kültür coğrafyasını da içermektedir.
Bilimsel Niteliği ve Getirdiği Yenilikler
Esere 38 şekil konulmuş olup¸ bunların 25 tanesi
haritadır. Kâtip Çelebi bütün bunları daha önce kullanılmayan coğrafya
yöntemleriyle okuyucuya sunmuştur. Coğrafyada¸ kartografya2 konusunun ve harita
yapmanın önemi üzerinde durmuştur. Zaten¸ Kâtip Çelebi de eserin ilk
sayfalarında¸ kitabın bir benzerinin bundan önce yazılmadığını belirtmiş ve
yaptığı çalışmanın farklı ve orijinal bir mahiyete sahip olduğunu savunmuştur.
Kâtip Çelebi¸ eserin hazırlık ve yazım aşamasında
Doğu ve Batı'da coğrafyayla ilgili yazılmış eserleri ve atlasları takip
etmiştir. Eseri¸ Batı'daki ilmî gelişmelerden etkilenerek¸ özellikle de
coğrafya ile ilgili çalışmaları yakından takip edip bunlara başvurarak kaleme
almıştır. Batı'da coğrafya ile ilgili yazılmış kitapları okudukça Osmanlı/İslâm
âlimlerinin bu sahada gerilediklerini görmesi ve bunu telafi etme isteği de
eseri yazmaya karar vermesinde tesirli olmuştur. Abraham Ortelius'un
(1527-1598) 1570'de yazdığı “Theatrum Orbis Terrarum” (Dünya Sahnesi Görünümü)
isimli eseri ile Gerard Mercator'un (1512-1594) 1607'de kaleme aldığı “Atlas
Minor” (Küçük Atlas) başlıklı eserini örnek almıştır. Bunların yanında Batılı
coğrafyacılardan Ph. Cluverius ve G. Lorenz'in eserlerinden de faydalanmıştır.
Kâtip Çelebi eserinde¸ yaşadığı dönemde Doğu ve
Batı'da coğrafya alanında var olan yaklaşımları birbiriyle bağdaştırarak yeni
görüşlere ulaşmıştır. Özellikle Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan ve kullanılan
yeni görüş ve gelişmeleri esas almıştır. Bu yönüyle eser¸ Osmanlı coğrafya
anlayışına yeni ve bilimsel bir yaklaşım ve açılım getirmiştir.
Kâtip Çelebi böylece¸ günümüzde hâlâ varlığını
koruyan ve sıkça tekrar edilen “Osmanlı Devleti¸ Batı'daki bilimsel
ilerlemeleri takip etmeyip gerisinde kaldığı için Duraklama Devri'ne
girmiştir.” tezini kesin olarak geçersiz ve temelsiz kıldığı gibi o zamana
kadar yazılan coğrafya kitaplarında bulunmayan ve ilk defa bu eserde kullanılan
bazı yeniliklerle Osmanlı'nın Duraklama Devri'nde bilimsel alanda¸ en azından
coğrafya ilminde büyük çığır açan¸ önemli bir bilimsel gelişme gösterdiğini de
ispat etmiştir.
Sadece basıldığı dönem ve ülkede değil¸ öncelikle
Avrupa'da olmak üzere birçok ülkede¸ günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde
büyük ilgi görmüştür. Türkiye'deki kütüphanelerde olduğu gibi Avrupa'nın birçok
büyük kütüphanesinde el yazma nüshalarının var olması ve birçok dile çevrilerek
basılması¸ eserin o dönemden günümüze kadar önemini¸ bilimsel niteliğini ve
kaynak özelliğini koruduğunun bir delilidir. Bu noktada Abbe G. Toderini'nin
1789'da Paris'te neşrettiği “De la litterature des turcs” isimli eserin 1.
cildinde geçen şu tespiti önemlidir: “Çeşitli ilimlerden payı olan ve bütün
tarihte tetebbuunun (araştırmanın) zenginliğiyle meşhur bir bilgindir.”
Kâtip Çelebi ve Cihannümâ'nın modern zamanlarda
bile önemsendiğinin ve bilimsel referans kabul edildiğinin mühim bir delili de¸
UNESCO'nun¸ 2007 yılında gerçekleştirdiği 34. Genel Konferansı'nda Kâtip
Çelebi'nin doğumunun 400. yıldönümü münasebetiyle 2009 yılını¸ “Uluslararası
Kâtip Çelebi Yılı” olarak ilan etmesidir.
Kâtip Çelebi'nin¸ Cihannümâ ile coğrafya alanında
meydana getirdiği yenilikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Daha önce yazılmış olan diğer eserlerden
yararlanma.
2.
Matematik¸ Coğrafya ve kartografya konularına yer verme.
3. Esere¸ konularla ilgili şekiller ve haritalar
koyma.
4. Dünyayı kıtalara ayırarak¸ buna göre ülkeleri
anlatma.
5. Ülkeleri anlatırken konulara¸ uygun belli bir
sıra izleme.
6. Anlatılacak sahaları coğrafyacının gezip
görmesi.
Kâtip Çelebi'nin¸ özellikle ikinci defa yazdığı
eserde kullandığı bu yenilikler¸ döneminde coğrafya alanında çığır açmıştır.
Günümüzde de coğrafya alanında yapılan araştırmalar genel hatlarıyla bu
nitelikleri taşımaktadır.
Cihannümâ'daki Konular¸ Çizim ve Haritalar
Cihannümâ'da yer verilen konu başlıklarını şu
şekilde toparlamak mümkündür: Arzın Küre Oluşu¸ Felekler ve Unsurlar¸ Kutuplar
ve Daireler¸ Medarlar ve Mıntıkalar¸ Hakikî İklimler¸ Tul ve Arz Daireleri¸
Mevki Tayini¸ Mesafe Ölçüleri ve Mikyaslar¸ Cihetler ve Rüzgârlar¸ Kara ve
Deniz Haritaları¸ Kara Haritalarının Yapılmasındaki Güçlükler.
Güneş ve ay tutulmasını anlatan çizimler
yapılmıştır. Burçlar ve gezegenlerle ilgili bir şekil konulmuştur. Burada
gezegenler; Ay¸ Güneş ve Dünya'ya uzaklıklarına göre sıralanmışlardır. Bu
şeklin üzerinde 12 burç bulunmaktadır ve isimleri şöyle belirtilmiştir: Cedi¸
Delu¸ Hut¸ Haml¸ Nur¸ Coza¸ Seretan¸ Ised¸ Semboli¸ Mizan¸ Akreb¸ Kos.
Gezegenlerin isimleri ise şöyle kaydedilmiştir: Utarit (Merkür)¸ Zöhre (Venüs)¸
Merih (Mars)¸ Müşteri (Jüpiter)¸ Zühal (Satürn).Ek olarak 10 derecelik
parçalara ayrılmış¸ kutup daireleri¸ dönenceler ve başlangıç meridyeni temsilen
konulmuştur.
Kuzey ve güney yarımküreler ve buralarda yaşayan
canlılar resimlerle gösterilmiş ve yanlarına kısa açıklamalar yapılmıştır.
Dünya ve gök cisimlerinin hareketleri¸ enlem ve boylam daireleri ve mevsimlerle
ilgili şekil; iklimleri saat-dakika¸ derece-dakika olarak gösteren çizelge;
rüzgârgülleri ve yönlerle ilgili şekiller konulmuştur. Dünya¸ Doğu Yarımküre ve
Batı Yarımküre olarak verilmiştir.
Kâtip Çelebi¸ küre şeklinde olan dünya yüzeyini
ve üzerindeki bilgileri¸ bir düzlem üzerine aktarmayı başarmıştır. Yeryüzündeki
bir noktanın tarifi için gerekli olan enlem¸ boylam¸ paralel ve meridyen
terimleri üzerinde durmuştur.
Eserde¸ yeryüzü¸ denizler¸ karalar ve yer küresi
ile ilgili genel bilgiler vermekte¸ bunlar; Denizlerin Oluşu ve Derinlik¸
Denizlerin Taksimi¸ Deniz Hareketleri¸ Akıntılar¸ Med ve Cezir¸ Med ve Cezirin
Faydası¸ Kıyılar ve Denizler¸ Fırtınalar¸ Tayfunlar¸ Denizlerde Tuzluluk¸ Deniz
Seferleri¸ Mevsimler başlıkları altında açıklanmaktadır.
Karaların taksimi; Avrupa¸ Afrika¸ Asya¸ Amerika¸
Şimal (Kuzey) Kutbu¸ Cenup (Güney) Kutbu olarak sıralanmakta ve bunlar hakkında
toplu olarak bilgiler verilmektedir. Kâtip Çelebi¸ daha önce sözü edilmeyen
“kıta” kavramına burada değinmekte ve ilk olarak kıtalardan söz ederek
Eskidünya (Asya¸ Avrupa¸ Afrika)¸ Yenidünya (Amerika) kıtalarını anlatmaktadır.
Bu durum¸ dönemin önemli coğrafî yeniliklerinden biridir.
Kitapta¸ Akdeniz¸ Ege Denizi ve Adalar; Venedik
Körfezi¸ kıtaları gösteren Avrupa¸ Afrika¸ Asya¸ Kuzey ve Güney Amerika;
Kutuplar; Japonya¸ Hind ve Çin Adaları; Çin¸ Hindistan¸ İran¸ Afganistan¸
Pakistan¸ Maveraünnehr¸ Tebriz (Urmiye) Gölü¸ Kafkasya¸ Arabistan Yarımadası
haritalarına da yer verilmiştir.
Dört tür çizgi ölçeği3 ile yönleri gösteren
rüzgârgülü konulmuştur. Önemli akarsular çizilmiş ve yer adları yazılmıştır.
Buna göre her ülkenin bilgisi belli bir plana bağlı kalınarak tarif ve tasvir
edilmiş olup konular; yönetim merkezi¸ yeri¸ coğrafi durumu¸ yönetim¸ din¸
ahlak¸ adetler¸ yerleşmeler¸ sanat¸ ticaret¸ bitkiler¸ hayvanlar¸ tarım
ürünleri¸ madenler şeklinde sıralanmıştır. Bunların her birinin son kısmında¸ o
sahaya ulaşım yolları ve menzilleri anlatılmıştır.44
Dipnot
1. Kâtip Çelebi'yi¸ bir tür coğrafya
ansiklopedisi sayılabilecek olan Cihannümâ'yı yazmaya sevk eden düşünce;
“Göklerin ve yerin yüceliğini düşünüp araştırmazlar mı?” Araf Suresi 185. ayet
olmuştur. Daha sonraki yüzyılda İbrahim Müteferrika¸ kurduğu matbaada 1732
yılında kitabın ilaveli baskısını gerçekleştirmiştir. Müteferrika¸
Cihannümâ'nın yeni baskısına “Tezyil el-Tâbi'” başlıklı bir ilave koymuştur.
Yaptığı ilavede¸ Batılı felsefe ve astronomi âlimlerinin (Aristo¸ Batlamyus¸
Pisagor¸ Platon¸ Kopernik ve Tycho Brahe) kâinatın yapısı hakkındaki
görüşlerini etraflıca açıklamıştır. Bu ek¸ neşrini takip eden yüzyıl boyunca
modern astronomiyi ele alan en geniş metin olma özelliğini korumuştur. Bkz.
Hamit Sadi Selen¸ “Cihannüm┸ Kâtip Çelebi¸ Hayatı ve Eserleri Hakkında
İncelemeler¸ Ankara¸ 1991¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ s.121; Ekmeleddin
İhsanoğlu¸ Osmanlılar ve Bilim¸ İstanbul¸ 2003¸ Nesil Yayınları¸ s.161¸ 181¸
186-187.
2. Harita ve harita benzeri gösterimleri üretmek
amacıyla uygulanan¸ gerekli tüm çalışmaları kapsayan bilim¸ teknik ve sanattır.
Harita benzeri gösterimler¸ küreler¸ üç boyutlu kabartma harita vb. türde
ürünlerdir.
3. Her biri ayrı ayrı fersah¸ mil¸ merhale ve
saat değerleri esas alınarak dört adet çizgi ölçek düzenlenmiştir. Bu ölçeklerden
22 fersah = 66 mil = 3 merhale = 20 saat olduğu anlaşılmaktadır.
4. Kâtip Çelebi¸ Cihannüma (2 Cilt)¸ Yayıma
Hazırlayanlar: Prof. Dr. Bekir Karlığa¸ Prof. Dr. Said Öztürk¸ İstanbul¸ 2010¸
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları; Kitâb-ı Cihânnümâ¸
Ankara¸ 2009¸ 1. Baskı¸ Türk Tarih Kurumu Yayınları¸ 674 s.; Orhan Şaik Gökyay¸
Kâtip Çelebi¸ Ankara¸ 1991¸ Türk Tarih Kurumu¸ s.3-92; “Kâtip Çelebi”¸ İslam
Ansiklopedisi¸ İstanbul¸ 1977¸ c.6¸ s.432-438; Hilmi Ziya Ülken¸ “Kâtip Çelebi
ve Fikir Hayatımız”¸ Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler¸
Ankara¸ 1957/1991¸ s.33¸ 177¸ 182; Abbe G. Toderini¸ “De la litterature des
turcs”¸ Paris¸ 1789¸ c.1¸ s.142; Adnan Adıvar¸ Osmanlı Türklerinde İlim¸
İstanbul¸ 1970¸ s.120-135¸ 150¸ 154-155; Said Öztürk¸ “Kâtip Çelebi Hayatı ve
Eserleri”¸ http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=216&cid=4211¸ Erişim:
18.05.2014; Selen¸ “Cihannüm┸ Kâtip Çelebi¸ Hayatı ve Eserleri Hakkında
İncelemeler¸ s.125; Cevdet Türkay¸ Osmanlı Türklerinde Coğrafya¸ İstanbul¸ 1999¸
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları¸ s.9; Mesut Elibüyük¸ “Tarihi Coğrafya
Bakımından Önemli Bir Kaynak: Cihannüma”¸ Coğrafi Bilimler Dergisi¸ Yıl: 2009¸
Cilt: 7¸ Sayı: 2¸ s.94-109; Cemal Kafadar¸ Türk Eğitim Düşüncesinde
Batılılaşma¸ s.68-69; İlhan Tekeli¸ Selim İlkin¸ Osmanlı İmparatorluğunda
Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü¸ Ankara¸ 1993¸ Türk Tarih
Kurumu Yayınları¸ s.42-43.”. https://cografyatr.com/haber/33/osmanli-nin-ilk-bilimsel-cografya-kitabi-cihannuma-ve-katip-celebi.html
32/
“Katip
Çelebi'nin Bilim Hayatına Yaptığı En Büyük Hizmet Ne Olmuştur , Katip Çelebinin
Bilim Hayatına Yaptığı En Büyük Hizmet , Sizce Kâtip Çelebi’nin Bilim Hayatına
Yaptığı En Büyük Hizmet Ne Olmuştur? Neden
Cevap ( 1 )
Abdullah
1
Ocak 2018 at 17:45Soruya Cevap vermek için giriş yapın veya üye olun
Katip
Çelebi batı ve doğu bilimlerini karşılaştırıp aralarında sentez yapan yani bu
iki farklı düşünce ve ideolojiyi mantıksal bir tarzda biraraya getirmiş ve bir sonuca varmış ilk Türk bilim adamıdır.
Bibliyografya,
tarih, coğrafya ve kamu yönetimi alanlarında 30 kadar eser yazmıştır.
İslam
medeniyetlerine ait 15 bine yakın kitap ve yazar hakkında Keşfü’z-Zünun adlı
eserinde tanıtıcı bilgi vermiştir.
Cihannüma
adlı coğrafya ansiklopedisinde dünya coğrafyasını anlatmıştır.
Eserleri
Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Batı’da
büyük ilgi uyandırmıştır.”. https://sorularlatarih.com/soru/katip-celebinin-bilim-hayatina-yaptigi-en-buyuk-hizmet-ne-olmustur-neden/
33/
“Kâtip Çelebi’nin çal›flma metodu hakk›nda da
epey zengin
bilgilerimiz var. Kâtip Çelebi modern, bugün için
karfl›laflt›rd›¤›m›zKurtuluflun
‹ki Yüzü: Hakikat ve Siyaset 21
da fiflleme diyebilece¤imiz bir sistem takip
ediyor. Önce fas›llar, bâblar
aç›yor. Bunlar üzerinde pek durmayaca¤›m.”. https://www.bisav.org.tr/userfiles/yayinlar/NOTLAR_12.pdf
34/
“Kâtip Çelebi’nin zaten en temel özelli¤i
eserlerini alfabetizasyon
dedi¤imiz alfabetik anlay›flla ele almas›.
Keflfü’z-zünûn da böyle,
Süllem de böyle. Mesela ilkler anlam›ndaki
“evâ’il” bafll›¤›n› at›yor.
Sonra ilk fliirler, ilk flairler, ilk müslüman
olan kad›nlar vs. bunlar› s›-
35/
UÇAR,
Şahin (2002),“Kâtip Çelebi Eserlerinin Önemi”. İslam Ansiklopedisi, XXXIV,
An-kara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,35–40.
36/
HALAÇOĞLU,
Yusuf (2002),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Türkler, XI, Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları,568
37/
ÖZÜKAN,
Bülent (2001),“Kâtip Çelebi’nin Önemi”, Adım Adım Osmanlı Tarihi (164
–1789),III, İstanbul: Dosya yayınları,298–299.
38/
Afyoncu,
Erhan : Demokrasi mimarı Kâtip Çelebi’yi unuttuk. Üsküdar Bülteni, 2007, YAZ,
62-64ss..
http://www.uskudar.bel.tr/tr-tr/hizmet/sayfalar/yayindetay.aspx?serviceid=5&yayinid=3&sayiid=14
http://www.uskudar.bel.tr/tr-TR/hizmet/Documents/Yayinlar/bulten4.pdf
39/
«
Osmanlı Bilimsel Düşüncesi Gelişiminde Kâtip Çelebi’nin Önemi » [L’importance
de Kâtip Çelebi dans l’évolution de la pensée ottomane]. Communication
présentée au symposium international sur « Science and Thought in the Ottoman
State », Istanbul, Faculté de Médecine Cerrah Paşa de l’Université d’Istanbul,
Faculté de Théologie de l’Université de la Marmara et Goethe Institut, 5-6
février 1999 (infra, IX-71). http://www.digitorient.com/wp/wp-content/uploads/2012/06/Bacque%CC%81-TT.pdf
40/
“Kâtip Çelebi
Cihannüma
“Japonya’da Ahlak ve Âdet” adlı yazısını
okuduğunuz Kâtip Çelebi XVII.yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun çok yönlü
yazarlarından vedüşünürlerinden biridir. Özel öğrenim gören, çeşitli seferlere
katılanve İstanbul’a yerleşerek kendisini eserni yazmaya veren KâtipÇelebi’nin
kitapları konuları yönünden olduğu kadar, düşünceleri,çağının kişilerini
değerlendirmesi ve olaylara bakışıyla da ön sıradayer alır.
Kâtip Çelebi’nin büyük bir araştırmacı olduğunu
nereden anlıyoruz"/
Kâtip Çelebi tarih, coğrafya, biyografi, tıp,
sosyoloji, etnoloji vb.sahalarda kaleme aldığı eserinin bir kısmı Arapça bir
kısmı Türkçedir.Fransızca, Lâtince ve İtalyanca bilen Kâtip Çelebi, bilim
dünyasınaışık tutan çok önemli eserler bırakmıştır. Bunlar arasında
öncelikleCihannüma, Fezleke, Keşfu’z- zunün, Tuhfetü’l- kibar fi
esfari’lbahar’ı sayabiliriz. XVII. yüzyılda Kâtip Çelebi, çok uzak
coğrafyadakiJapon halkının ahlak, âdet ve göreneklerini günlük
hayatlarınıanlattığı bir yazısını okuduğunuz. Yazısında Kâtip
Çelebiayrıntılarıyla Japonların giyinişlerini, geçim yollarını,yiyeceklerini,
içeceklerini, ziyafetlerini ve konuk ağırlamalarıhakkında ayrıntılı bilgi
vermektedir. Bu yönüyle öğretici (didaktik)Osmanlı metinleri içinde önemli bir
yere sahiptir.”. http://akokmen.blogcu.com/xv-yuzyildan-xix-yuzyil-ortalarina-kadar-osmanli-edebiyati/6504618
41/
1.2.2.1. Cihannüma
Kâtip Çelebi’nin şöhretine şöhret katan, İslam
âleminin ilim dünyasında
coğrafya adına yazılmış en önemli eserdir. Zira
bu eser, doğu zihniyetini batı
metoduna tebdil ederek ilim ve fende dönüm
noktası oluşturmuştur.7 Bunun
farkında olan Kâtip Çelebi “ Bu kitap gibisi
İslam âleminde henüz ortaya
konulmadı. Gelmiş geçmiş devletli hükümdarlardan
hiçbirinin hazinesine
girmemiş ve bunun eşi benzerini kimse
görmemiştir.” sözleriyle eserinin
kıymetini dile getirmektedir.8 Eseri kaleme alma sebebini Kâtip Çelebi
şöyle
anlatıyor: “ …Cismani âleme hayvan gibi bakan
kişiler için söylenen “Göklerin
ve yerin yüceliğini düşünüp araştırmazlar mı?”
ayet-i kerimesi astronomi;
“Yeryüzünü dolaşın ve Allah’ın kudretinin
eserlerini görün” ayet-i kerimesi de
coğrafya ile alakalı kitapları araştırmama vesile
oldu. Hristiyanların
Yunanlılardan arakladığı coğrafyaya dair ustaca
araştırmaları varken;
müslümanların coğrafya bilgisinden yoksun,
inkârcı ve üşengeç tutumları
beni üzüyordu. Arapça, Farsça ve Türkçe yazılan
memleketlerin coğrafi
5 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s. 35-37
6 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s. 37-38
7 Orhan Şaik Gökyay a.g.e. s.44
8 Bekir Karlığa- Mustafa Kaçar, Doğumunun 400.
Yıl Dönümünde Kâtip Çelebi, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara 2009 s. 28
konumunu, güzergâhlarını gösteren kitapların
düzensiz ve hatalı olduklarını
gördüğüm için Cihannüma isimli bir kitap yazmaya
karar verdim…”9”.
42/
“Kâtip Çelebi'nin en önemli yanlarından biri de
döneminde ortaya çıkan yeni gelişmelere bakarak coğrafyanın ve coğrafi
eserlerin haritasız olamayacağını kavramış olmasıdır.”. https://issuu.com/ankaraantikacilik/docs/15_kas__m_2015/124
43/
“Kâtip Çelebi, eserlerini bilimsel bir yöntemle
hazırlamış ve bu alanda bir örnek tutum sergilemiştir. Örneğin “Keşfü’z –
Zünûn” adlı eserinde 15 bine yakın kitap ve yazarı hakkında bilgi vermektedir.
Bu eser batılıların da ilgisini çekmiş, batı dillerine çevrilmiştir. Yine
“Cihannümâ” adlı eserinde çeşitli ülkelerin tarih ve coğrafyası hakkında
ayrıntılı bilgiler bulabiliyoruz.
Döneminin sanatlı üslûbundan ayrı olarak
eserlerini yalın bir dille yazan Kâtip Çelebi, dönemindeki pek çok toplumsal
konu hakkında da önemli saptamalarda bulunmuştur.
Cihannümâ, Fezleke, Keşfü’z – Zünûn gibi eserleri
dünyaca tanınmaktadır. Kâtip Çelebi’nin, tarih, coğrafya, din ve bilimle ilgili
pek çok eseri bulunmaktadır.”. https://eodev.com/gorev/12687430
44/
İlk bibliyografımız
Bilgiye önem vermesi
İnceleme yöntemi uygulaması
45/
“Kâtip Çelebi’de bilim ve öğrenme sevgisi
sonsuzdu. O bu sevgi ve inanışla Batı’ya yönelme yolunda Türk Tarihi’nde bir
dönüm noktası teşkil etmiş, Batı’ya bir pencere açmıştır. Ancak çok kısa süren
ömrü Katip Çelebi’nin bu bilim ve öğrenme sevgisini yaymasına yetmemiştir.
17’nci yüzyılda yetişen Türk bilginleri içinde
olumlu düşünen, bilimsel araştırma ve çalışmalar yapan, ömrünü kitaplar
arasında geçirerek yaşadığı çağın çarpık inançları, bilgisizlikleri ve
ihtiraslarıyla savaşan tek bilgin düşünür Katip Çelebi’dir.”. http://www.bilgiustaniz.com/katip-celebi-kimdir/
46/
47/
XVII. Yüzyılda Batı'ya Açılan Geniş Bir Pencere:
Kâtip Çelebi / Prof. Dr. Mehmet İpşirli
48/
“Kişiliği ve ilmi hüviyeti”. İçinde: Bir bibliyografik biyografi denemesi Katip Çelebi hayatı, kişiliği, eserleri ve Keşfü’z-Zünun’u. / İsmail Güleç. -- İstanbul : Pati Yayınları,
1998. 15-21ss.
49/
“KATİP ÇELEBİ
Seferler
esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle neredeyse doğunun tüm
yazmalarını listelemiştir.
Bulunduğu
Şehirler;
·
Diyarbakır
·
Erzurum
·
Hamedan
·
Bağdat
·
Halep
Murat
Çelik | Türkiye | Uludağ Üniversitesi Kâtip Çelebi
Bir Rönesans Efendisi miydi? Edward Bernard ile Bir Mukayese
Kâtip
Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde
çalışanlar için fazlasıyla bilindik bir figürdür. Özellikle gerileme edebiyatı
söz konusu olduğunda görüşlerine sıklıkla başvurulup, tespitlerine çok defa
atıf yapılmaktadır.
Bunlara
karşın uzun süreden beri hakkında tartışmaların yapıldığı Kâtip Çelebi'nin iki alanda üzerinde yeterince durulmadığı
anlaşılmaktadır. Bunların ilki metodolojinin
ve kaynakları, diğeri ise Avrupalı bir çağdaşı ile mukayesesidir.
Kâtip Çelebi’nin
döneminde ve sonrasında skolastisizmin kullanımı devam ederken Avrupa’daki
metodolojik devrim belki de Kâtip Çelebi ile
sınırlı kalmış olmalıdır. Zaten, Kâtip Çelebi’yi
de pek çok kişi için özgün kılan durum, onun bu metodolojik farklılığıdır.
|
Avrupa’daki
kutsal metinlere sıradan kimselerin doğrudan teması meselesiyle başlayan
Rönesansın aslında bir metod değişikliği olduğunu anlamak gerekir. Avrupa’daki
skolastik metodun Reform ile değişime tabi tutulması genel kabullerin değil ama
gözlem sonucunda elde edilen bilginin önünü açmıştır.
Bu
husus, Kâtip Çelebi üzerinden siyasi
olmaksızın tartışılmamıştır. Kâtip Çelebi’nin
mukayese edilmesi gereken diğer alan ise ilgili dönemde gelişen bibliyografist
akımdır. Seferler esnasında gördüğü ve künyelerini kaydettiği eserlerle
neredeyse doğunun tüm yazmalarını listelemiştir.
Enteresan
bir biçimde aynı zaman diliminde benzer bir bibliyografyayı Edward Bernard
adında bir astronomi profesörü hazırlamıştır. Her ikisinin de bu türlü
çalışmaları hem ilgi çekici hem de eş zamanlılığı bakımlarından önemlidir.
Avrupa’daki
merak zamanla gelişerek ilk ansiklopedi ve ansiklopedistlerin ortaya çıkmasına
yol açmış olmalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise benzerleri bir dönem
sonrasında ortaya çıkmıştır.
Keşf-El Zünun’da yer alan 15 bin
esere tek tek bakılarak hangi künye (kitap) için hangi kütüphaneye gittiğini
belirttiği kütüphaneler bir Excel dosyasına kaydedilmeli buradan hareketle
hangi kütüphanede hangi eseri ve kaç eser incelediğinin tablosu
hazırlanmalıdır. ("Katib Çelebi Halep sahaflarında başladığı
araştırmalarını çeşitli şehirlerde sahaf ve kütüphaneleri gezerek 20 yılda
tamamlamıştır. Vikipedi)".
Kendisi hakkındaki nitelemeler
tespit edilip listelenmelidir.
"Katip
Çelebi, XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan
sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır" Hilmi Ziya Ülken
|
Katip Çelebi, sözlü kültür
ortamında hayat bulan bir sosyolojik yapıya, yazının ve yazılı kaynakların
önemini, 50 yılı bulmayan kısa ömründe,
tarihte ilk kez 15.000'i aşan kaynakları biraraya getirerek, 800 lü ve
900 lü yıllardaki bilim hareketini yüzyıllar sonra gündeme taşır,
Osmanlı'da eğitim sisteminin gericileşmesine ve ilim hayatının
muhafazakarlaşmasına yol açan Kadızadeliler Hareketi'nin koyulaştırdığı taassup
ortamının hafifletilmesini de sağlamıştır.
Katip Çelebi'nin Osmanlı döneminde
ilk kez ortaya koyduğu metodolojik yenilik ne idi ve ne gibi etkileri olmuş
veya olmamıştır sorularının ayrıca cevaplandırılması gerekmektedir.”. (Levent
Ağaoğlu: Türk Mütefekkirler SON. (Masaüstümde)
50/
“Kâtip Çelebi'nin eserlerinin çoğu toplama
olmakla birlikte, onda
önemli ve değerli olan gerçeği arayıp bulma konusunda titizlik göstermesi,
fikirlerini cesaretle müdafaa etmesi, ihtilaflı meseleleri tarafsız bir hâkim
edasıyla çözümlemeye çalışmasıdır.”
http://www.bilgievi.org.tr/Dunyamizi-Aydilatanlar/27/K%C2TIP-CELEBI.aspx
51/
“Kâtip Çelebi; İslam
Medeniyetinin, Osmanlı bilim ve kültür dünyasının önemli bir siması, büyük
bibliyograf yazarı ve coğrafyacısıdır. O; Doğu ilim ve kültür eserlerleri ile sınırlı kalmayan,
Batılı bilim adamlarının eserlerini okuyan ve Batı’nın bilimsel ürünlerini
kullanan Osmanlı aydındır. Kâtip Çelebi; iyi gözlemci, çağını anlamaya
çalışan realist görüşe sahip bir aydın ve fikir adamıdır. Bu özellikleriyle
Çelebi, 17. yüzyıl Osmanlı ilim, fikir ve kültür dünyasının önemli ve
diğerlerine kıyasen farklı bir simadır. Bu özellikler, eserlerine de
yansımıştır. O; gezerek incelediği coğrafyaları ve bölgeleri, o dönemde
Doğu’dan ve Batı’dan 1 * Doç. Dr. “Gotse Delçev” Üniversitesi Filoloji
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi, marija.leontik@ugd.edu.mk
2 edindiği bilgilere göre değerlendirmiştir. Bu sebeple 400 yıl sonra bile onun
eserleri büyük ilgiyle okunmaktadır.” http://eprints.ugd.edu.mk/8456/1/KATIP-CELEBI-BAL-TAM-18-2013.pdf
52/
“ilmi kişiliği ve bilime
katkıları”. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/caginiasanlar/S-288-44.pdf
53/
“Çelebi Batı Bilimleriyle ilgilenmiş ve
bunları doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapmış ilk Türk bilim
adamlarından biridir.” http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html
54/
“Çelebi, kendi kültür ve ilim
dünyası ile sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine de müracaat
eden, çağını anlamaya çalışan bir aydın.” http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=17279&start=30
55/
"KATİP ÇELEBİ, SADECE BİR
AYDINLANMA ÖNDERİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA YENİLİK HAREKETİ TEMSİLCİSİ"
Medeniyetler İttifakı Türkiye
Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları
Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa da, Katip Çelebi'nin sadece bir
aydınlanma önderi değil, aynı zamanda yenilik hareketi temsilcisi olduğunu
ifade etti. Karlığa, "Katip Çelebi, İslam dünyasının son 3 yüz yılda
yetiştirdiği en ünlü düşünür ve bilim adamı olduğu gibi, 13. yüzyıldan itibaren
de duraklamaya başlamış olan İslam coğrafya biliminin yeniden gelişmesini ve
canlanmasını sağlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü kitaplara adayan bu bilim
insanı, sonunda Cihannüma'yı yazar, bütün dünyayı bize yeniden anlatmak ister.
Cihannüma, dünyayı ve kainatı gösteren, cihana ayna tutan bir eserdir"
dedi.” http://www.dha.com.tr/katip-celebinin-cihannuma-adli-eseri-tanitildi-_146747.html
56/
“O yaşadığı dönemde Osmanlı
bilim ve düşünce hayatında yeni bir atılım başlatan kişi, âdeta bir aydınlanma
önderidir.
Ömrünü bilime adayan Kâtip
Çelebi, özellikle toplumun bilgilenmesinin önemine inanmış, siyasi ve iktisadi
buhranların yaşandığı dönemde topluma ve yöneticilere tavsiye niteliğinde
eserler kaleme almıştır.” http://www.kygm.gov.tr/TR,322/katip-celebi.html
57/
“600 yıldan fazla süren bu
uygarlık, XVII yüzyıl başına kadar nihayet ünlü bir coğrafyacı Piri Reis ile, skolastik bilgileri ve
verileri bize çok dikkatli bir yolla aktaran Kâtip Çelebi’den başka
adların varlığını gösterememektedir. Piri Reislin ünlü haritası, bir büyük
başarıdır. Ama Türk coğrafyası ondan sonra, akılcı yola giremediği için
gerilemiştir. Piri Reis’in torunları o’nu unutmuşlardır. 1513 yılında çizdiği
ünlü haritadan 250 yıl sonra, 1770’de geçen hazin bir olayı belirtmek isteriz:
O yıl bir Rus donanmasının Baltık Denizinden Akdeniz’e açıldığı öğrenildi. Bu
haber üzerine Osmanlı devlet adamları, padişah, kaptan paşa, herkes, Rus
filosunun ancak Venedik’teki kanallar yoluyla Adriatik Denizi’ne gelebileceği
kanısına kapılarak, Venedik Elçisi’ne çatmışlardır18. Daha sonra, Tanzimat
ötesinde, okullarda harita göstermek ve çizmenin yasak edildiğini
hatırlatırsak, durumun dehşetini daha iyi kavramış oluruz19. Ünlü Kâtip Çelebi, yaşadığı
XVII. yüzyılda, gerçi pozitif bilimlerin önemini, gözlem ve deney yollarının
yararını göstermeye çalışmışsa da, bir buluş sahibi değildir. Aristoteles
mantığından dışarı çıkamamıştır. Ama o yüzyılda, aklın övgüsünü yaptığı için
adı saygıyla anılmalıdır. Zira, o dönemde Kâtip Çelebi’yi, medreseli olmadığı
için küçümsemişlerdir. Bir de XVII. yüzyıl Batı bilimini düşününüz.” http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-06/turkiyenin-akil-cagina-gecisi
58/
Karlığa, Bekir: “Kâtip
Çelebî’nin Düşünce Ufku”. http://libris.bahcesehir.edu.tr/dosyalar/busam/BSM016.pdf
59/
Karlığa, Bekir : “Katip
Çelebi’nin düşünce ufku. İçinde: Vefatının 3 0. Yılında Uluslararası Katip
Çelebi Sempozyumu, 19-20 Ekim 2007. İstanbul : İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, 2007 . 43-60ss.
[kçb/
60/
“Hilmi
Ziya Ülken, Katip Çelebi için "XVII. asır fikir tarihimizde Garba
çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir
adamımızdır" der.”
61/
“Eserleri ve önemi”. İçinde:
22-44ss. http://www.akademiktarih.com/pdfler/store/katipcelebininhayativeeserleri.doc
62/
“Değişik işlerde uğraştıktan
sonra hayatını okumaya adayan Katip Çelebi’nin önemi şuydu: Pek çoklarından
farklı olarak Katip Çelebi “dini olmayan alanlarda yani bugünkü ifade ile
sosyal bilimler alanında” düşünüp yazmıştır.” http://www.bugun.com.tr/359-sene-sonra-neden-ayni-sorunlarimiz-var-yazisi-1468054
63/
ÖZÜKAN, Bülent (2001),“Kâtip
Çelebi’nin Önemi”, Adım Adım Osmanlı Tarihi (164 –1789),III, İstanbul: Dosya
yayınları,298–299.
64/
Jean-Louis Bacque-Grammont
: 'Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin
Gelişmesinde Katip Çelebi'nin Önemi'.
(Uluslararası Sempozyum: Kuruluşunun 700. Yılı Münasebetiyle Osmanlı
Devletinde Bilim ve Düşünce, 5-6 Şubat 1999 Goethe Enstitüsü, İstanbul.)
(Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yılı münasebetiyle İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Alman
Kültür Merkezi (Goethe Institut)'nin iş birliği ile düzenlenen bu yılın ilk
uluslar arası sempozyumu, Osmanlı Devleti'nde Bilim ve Düşünce adını taşıyor.
5-6 Şubat 1999) (Şu linkteki listelerde bildirisinin künyesini bulamadım)
65/
“11:30-11:45 Prof. Dr. Kemal SÖZEN / Kâtip Çelebi’de Bilgi ve Yöntem”. http://sbbf.ikc.edu.tr/files/164/Katipelebi%20sempozyum%20program.pdf
---------------------,
Aşağıdakileri künye olarak
tespit etmiştim. Fakat künyede ifade edilen kaynaklara baktım bulamadım.
UÇAR, Şahin (2002),“Kâtip
Çelebi Eserlerinin Önemi”. İslam Ansiklopedisi, XXXIV, An-kara: Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları,35–40.
HALAÇOĞLU, Yusuf (2002),“Kâtip
Çelebi’nin Önemi”, Türkler, XI, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları,568.
----------,
66/
“Kâtip Çelebi Uygulama ve
Araştırma Merkezi Yönetmeliği”, 05.05.2014, 28991. http://ikc.edu.tr/assets/js/ckeditor/kcfinder/upload/files/dosyalar/UygulamaveAra%C5%9Ft%C4%B1rmaMerkeziY%C3%B6netmeli%C4%9Fi.docx
67/
“Kâtip Çelebi, Batı'nın
bilimsel ürünlerini kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.” http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=219&cid=4211
68/
“Kâtip Çelebi, İslam medeniyetinin yetiştirdiği büyük
mütefekkirlerinin eserlerinin yanı sıra, kendi kültür ve ilim dünyası ile
sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden, çağını
anlamaya çalışan mütecessis bir aydındır. Üzerinde inceleme yapan bilim
adamlarının ortak kanaati şudur ki, Kâtip Çelebi, Batı'nın bilimsel ürünlerini
kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.
Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı oksidantalisti” (Batı'yı bir
Doğu'lu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren) dense yeridir. Ancak kesin
olan Batı biliminden bigâne kalmak istemediğidir.
Hilmi Ziya Ülken,
Kâtip Çelebi için "XVII. asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi
hazırlayan sağlam realist görüşe sahip bir fikir adamımızdır” der. Kâtip
Çelebi'yi, yaşadığı asrın özellikleri dikkate alındığında farklı kılan da
budur.” http://www.tded.org.tr/bpi.asp?caid=219&cid=4211
69/
“Kâtip Çelebi, XVII. yüzyıl
Türk ilim dünyasında pozitif ve hür düşünceyi temsil eden en önemli
simalarındandır.” http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/TR,68172/katip-celebinin-hayati-ve-eserleri.html
70/
71/
“Bugün Osmanlı dönemi ilim
anlayışı nın dile getirildiği sistematik yazılar söz konusu olduğunda, MiftôJ:ıu's-sa'ade'
nin yanında Keşfü 'z;-z;unun'un mukaddirnesi orada özellikle isimleri
zikredilen diğer eserlerle birlikte vazgeçilemez kaynaklar olduğu gibi
kendileri de bir ilim anlayışının veciz ifadeleri olarak önemlerini muhafaza
etmektedir. Katib Çelebi'nin eserleri ve düşüncesinin kıymeti genel olarak
takdir edildiği için çeşitli dönemlerde onun kitapları ve risaleleri
neşredilmiştir.”. (sf.38). http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c25/c250026.pdf
72/
73/
“Ancak çoğu, medrese dışında
yetişen Kâtip Çelebi (1608-56), brahim Müteferrika (1674-174), Gelenbevî smail
(1730-91) Efendiler gibi az sayıda bilim ve fikir adamı Batı dünyasının müsbet
bilimler sahasında ortaya koyduğu buluşlardan kısmen haberdar olmuşlardır.”(22)”.
https://documents.tips/documents/akkirmaninin-felsefi-gorusleri.html
74/
“Şehr-enğizleri bir tür olarak görüp kayıt.
altına alan ilk araştırmacı. Kâtip Çelebi'dir. Keşfi'i'z-Zı'iıııin başlığını
taşıyan bibliyeğrafîk çalışıııasıııda türü şıı biçimde kaydeder”. https://kebikecdergi.files.wordpress.com/2012/07/22_karacasu.pdf
75/
“Çelebi Batı Bilimleriyle ilgilenmiş ve bunları
doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapmış ilk Türk bilim adamlarından
biridir.”. http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html
76/
“Çelebi Osmanlı tarihinde tarihçilik anlayışı ve
üslübünda çığır açmış ve Osmanlı tarihinde saray merkezli ve saray güdümlü
tarih anlayışını yıkmış onun yerine eleştirel ve bilimsel tarih perspektifinin
gelişiminde büyük katkılarda bulunmuştur. Bu çalışmalarıyla o Osmanlı aydının
doğuşunun önünü açmıştır da denebilir.”. http://www.kackar53.com/tefekkur/bilim-adami-bir-bilgin-katip-celebi-h1660.html
77/
“Eserleri incelendiğinde ileri görüşlülüğü ve
bilimsel çalışkanlığı ile
Osmanlı bilim dünyasının sayılı birkaç isminden
biri olmuştur. “Zamanındaki tutuculuğa
cesaretle karşı çıkan ve yeri geldikçe bilimin
toplumsal hayattaki önemine işaret eden” (Tekeli
vd. 2001:364) Katip Çelebi’nin bilimin önemi ve
faydası ile ilgili görüşleri, Avrupa’da modern
bilimlerin öncüsü sayılan Francis Bacon
(1561-1626)’un görüşlerine benzerliği ile dikkat
çeker.8 Bilimin pratik faydalarına dikkat
çekmekle Katip Çelebi döneminin Avrupa’sını
yakından takip ettiğini göstermiştir.”. http://www.journals.istanbul.edu.tr/iucografya/article/viewFile/5000115819/5000107787
78/
“Daha fazla : Kâtip Çelebi - BilimAdamları Arşivi
Elektromania.net http://www.elektromania.net/default.asp?tid=1371#ixzz5Axp7Izz0
İLMÎ KİŞİLİĞİ VE BİLİME KATKILARI
Çok çalışkan ve bilimsel bir araştırma yeteneğine
sahip olan Kâtip Çelebi, düzenli bir öğrenim görmediği halde kişisel gayreti
sonucunda özellikle geometri ve coğrafyada çağının önemli bilginleri arasına
girdi. Öyle ki, müspet bilimlerin bir yerde devrini tamamladığı XVII. yüzyılda
yazmış olduğu coğrafya ve kozmoğrafyaya ait "Cihannüma" adlı eseri,
ihtasaslaşmanın her dalda görüldüğü ve bilimin zirvesine tırmandığı günümüzde
bile değerinden bir şey kaybetmemiştir "Keşfü´z-zünûn" adlı dünyaca
ünlü bibliyografya kitabında kendisinin de belirtmiş olduğu gibi Cihannüma iki
bölümden oluşur.
Birinci bölümde denizlerden, nehirlerden ve
adalardan bahseder, ikinci bölümde ise karalardan, alfabetik sırasıyla
şehirlerden ve 14. yüzyıldan sonra keşfolunan ülkelerden söz eder. Yerküre´yi
Avrupa, Asya. Afrika, Amerika, Macellanika (Avustralya) ve kutup bölgeleri
olmak üzere altı kıtaya ayırarak, bunlar hakkında genel bilgi verir ki, XIX.
yüzyılın ilk yarısında coğrafî bölgelerin belirlenmesinde kaynak olarak
kullanılmıştır.
Kâtip Çelebi´nin Doğu ve Batı kaynaklarından
yararlanarak yazdığı ve gerçek anlamda bir genel coğrafya kitabı olarak
tasarladığı bu eserle bilime yaptığı bir başka katkı ise, XVII. yüzyıl Osmanlı
aydınının görüş ufkunun önemli ölçüde genişlemesine ve bu yüzyılda coğrafya
sahasında birçok eserin yazılmasına sebep olmasıdır.
Bilindiği üzere Batlamyus ve ona tâbi olanların
savunduğu "Dünya´nın bir tepsi gibi düz olduğu" görüşü, Ortaçağ
Avrupasında olduğu gibi Katip Çelebi´nin yaşadığı XVII. yüzyıl Osmanlı
coğrafyasında da birtakım yarı aydınlar tarafından kabul görüyordu. Kâtip
Çelebi, Batı´da Eflatun´un, Ooğu´da ise ilk defa Ebu Hanife´nın (Öl.768) ileri sürdüğü,
daha sonra Beyruni, İbn-i Hazm, Gazali, ibn-i Rüşd ve Ebu-IFida gibi
düşünürlerin savunduğu "yerin yuvarlık olduğu" görüşünü bilimsel
kanıtlarla açıklayarak, yukarıda sözü edilen düzenli öğrenim görmemiş,
gelişmelere kapalı birtakım yarı aydınların takılıp kaldığı, bazen de hararetli
savunucuları oldukları bu problemi de özgür bir düşünceyle, rasyonel bir
surette çözüme kavuşturdu. (Bkz. Kâtip Çelebi, Cihannüma, s.21-22; Adnan
Adıvar, Osmanlı Türklerinde ilim. s. 128; Doç Dr. Mehmet Bayraktar, islâm´da
Bilim ve Teknoloji Tarihi, s.83).
Batı da daha çok "Keşfü´z-zünün" adlı
eseriyle tanınan ve yüksek bir bibliyografya uzmanı olarak kabul gören Kâtip
Çelebi´nin, bilim tarihimize yaptığı bir başka önemli katkı ise, Osmanlılarda
ilk olarak bilim tarihine ait özet yapma girişimidir. Bu konu ile ilgili olarak
yapmış olduğu en önemli çalışma, 20 yılda tamamladığı ve 14500 kadar yazar ve
yorumcuyu kapsayan yukarıda sözünü ettiğimiz "Keşfü´z-zünûn" adlı
bibliyografya lügatidir. Yine alfabetik sıraya göre hazırladığı Arap ve Yunun
bilginlerinin yaşamlarını, yaşamlarına ait fıkraları ve bilinen birtakım
bilimsel tartışmalarını anlattığı "Süllemü´lVüsül" adlı biyografik
ansiklopedisini de bu konuda yapmış olduğu önemli bir çalışma olarak
belirtmemiz gerekir. Kâtip Çelebi diğer eserlerinde olduğu gibi özellikle bu
eserini yazarken notlarını fişlere alma gibi bilimsel bir metot takip etmiştir
ki, yaşadığımız çağa adını veren bilgisayar ile henüz tanışıklık kuramamış
birçok bilim adamımız tarafından aynı metot halen takip edilmektedir. “. http://www.elektromania.net/default.asp?tid=1371
79/
“Kâtip Çelebi, Türk dü şüncesinin Batıya
yönelmesi ortamım hazırhyan düşünce adamlarındandır.”.
“Kâtip
Çelebi'nin Türk düşün hayatı açısından önemli iki
yapıtı vardır. Bunlardan
birisi Düsturu'l-Amel, öteki Mizanul-Hak'nr.
Düsturdl-Amel
siyaset ve toplum kuramlarım içerir. Devlet çark
ında dilzeltmeler yapılmasını
ve tedbirler alınmasını sağlamak amacıyla yazılmıştır.
Kâtip
Çelebi, İbn Haldun'un toplum kuramın. benimser.
Ona göre, toplumlarda
devlet yönetimi do ğar, gelişir, duraklar,
geriler ve sonunda devlet
yıkılır. Devletin ömrünü uzatmak, al ınacak
önlemlere bağlıdır.
Kâtip Çelebi, Mizanü'l-Hak'ta Osmanl ıların içine
düştüğü tutuculuğa
karşı çıkar. Bununla birlikte ilimlerin bölümlere
ayrılmasında Aristo
ve tim Sina'yı aşmış değildir.”.
“Onun önemi, skolastik zihniyete kar şı
çıkması, müspet bilimleri te şvik etmesi ve bilim
tarihi bakımından
önemli yapıtlar vermesidir.”.
“Ayrıca
15
büyük mutasavvıf ıbnu'l-Arabryi kâfir saymanın
doğru olmadığına dik
kati çeker. Kâtip Çelebi, laik devlet anlay ışına
yakın görüşleri sayımmuştur.
Herkesin vicdan ında hür olmasını ima eder.
Mezhep ve töre ayrımlarma
göre insanlara i şlem yapılmasını hoş
karşılamaz6”
6. Hüseyin Gazi Yurdaydm; İslam
Tarihi Dersleri, s. 130-134, Ankara 1971.
türk düşünce tarininbe felsefe hareketlerı -
Ankara Üniversitesi Kitaplar ...
80/
“Orhan Şaik Gökyay, Kâtip Çelebi'ye çok önem
vermişti. Onu, düşünce sistemi açısından çağının çok ilerisinde, İslamî
bilgilerle müspet bilimlerin sentezini sağlayan bir bilgin olarak görmüştü.”.
HECE TAŞLARI ONDÖRDÜNCÜ SAYI 15 Nisan 2016. https://media.turuz.com/beyhadi/2016-8/0690-14-hece_taslari_14_sayi_on5_nisan_2016.pdf
81/
“Kâtip Çelebi, İslam medeniyetinin yetiştirdiği
büyük mütefekkirlerinin eserlerinin yanı sıra, kendi kültür ve ilim dünyası ile
sınırlı kalmayarak Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden, çağını
anlamaya çalışan mütecessis bir aydındır. Üzerinde inceleme yapan bilim
adamlarının ortak kanaati şudur ki, Kâtip Çelebi, Batı'nın bilimsel ürünlerini
kullanan ilk Osmanlı aydınıdır.
Belki bu yönüyle ona “ilk Osmanlı oksidantalisti”
(Batı'yı bir Doğu'lu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren) dense yeridir.
Ancak kesin olan Batı biliminden bigâne kalmak istemediğidir.
Hilmi Ziya Ülken, Kâtip Çelebi için "XVII.
asır fikir tarihimizde Garba çevrilmiş düşünceyi hazırlayan sağlam realist
görüşe sahip bir fikir adamımızdır” der. Kâtip Çelebi'yi, yaşadığı asrın
özellikleri dikkate alındığında farklı kılan da budur.”.
“ Farklı
fikirlere müsamahayla yaklaşan, çalışmalarında tarafsız olmaya özen gösteren
biriydi. Kendisinin Hanefi mezhebinde ve işraki meşrebinde olduğunu söylerdi.
Batıl itikatlara ve taassuba karşıydı. Hakperest bir tarafı vardı; Kadızade
hocası olduğu halde onun birçok derslerinin "kışrice" basit olduğunu
ve daha birçok konuda menfi kanaatlerini sayardı saymaktadır.
Kitap
merakı yüksekti. Kâtip Çelebi asrının bir Ali Emiri'siydi. Seferlerde bulunduğu
sıralarda sahafları ziyaret ederek birçok kitap toplamıştı. Akrabasından
kendisine intikal eden paranın büyük bir kısmını kitaba vermişti. Elinden 1300
tarih kitabı geçtiği söylenir.
Tarihin gayesi ona göre maziyi anlamak; faydasının da bu ahvalden ibret
almaktır. Tarihin vazifesi "vekayii vukuu üzere beyan"dır. M. Tayip
Gökbilgin, onun tarih anlayışının öz ve mümkün olduğu kadar sıhhatli malumat
vermek üzerine isnat edildiğini söyler.
Kâtip
Çelebi'nin merak saldığı konulardan biri de coğrafyadır. Coğrafya kitaplarını
okudukça Batılıların bu ilim dalında ileri olduklarını, İslam müelliflerinin
ise geri kaldığını görür. Bu eksikliği telafi için “Cihannümâ” adlı eseri
kaleme almıştır. Onun ifadesiyle "Arabî ve Farisî ve Türkî tedvin olunan
ekâlim ve büldaniyat ve mesâliküimemâlik kitapları cümle muhtel ve müşevveş
görülüp zaruri mecmuundan Cihannümâ ismiyle bir kitap intizâma azimet olunmuş
idi..." (cihannümâ, s. Ib).
Cihannümâ'nın 66. sayfasında İslam müelliflerinin düştükleri bu tür
hatalardan birkaçını sayar. Yeri geldiğinde müracaat ettiği “Atlas” müellifinin
düştüğü hataları da tashih ederek eserine almıştır. Aynı şekilde müellifin
Hıristiyanlık gayretiyle kaleme aldığı ifadelerine de sert şekilde cevap verir.
Dolayısıyla ne Batılı ne de İslam müelliflerinin bilgilerine ön kabulle
yaklaşmaz, eleştirel bakar.”.
“Kâtip Çelebi, içerde ve dışarıda büyük bir alaka
uyandırmıştır. Şehrizade Mehmed Said, “Neypeyda” adlı eserinde tamamen onu
takip ettiğini söyler. Naima, tarihinin birçok yerinde ondan iktibaslarda
bulunmuştur. Alman tarihçi Franz Babinger, kendisini “Osmanlı Suyuti”si olarak
vasıflandırır. Eserlerinden birçoğu erken sayılacak tarihlerde Batı dillerine tercüme
edilmiştir. Abbe G. Toderini onu "çeşitli ilimlerden payı olan ve bütün
tarihte tetebbuunun zenginliğiyle meşhur bir bilgin" olarak vasıflar
(Littérature turque, Paris 1798,1, 142; Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim,
s. 150)
Orhan
Şaik Gökyay onun hakkında şu değerlendirmede bulunur: "Kâtip Çelebi'nin
eserlerinin çoğu birer toplama mahiyetinde olmakla beraber, onda asıl kıymetli
ve mühim olan, hakikati arayıp bulma endişesi, fikirlerini müdafaadaki
cesareti, (...) ihtilaf ve münakaşa mevzularını tarafsız bir hâkim gibi ele
alışı, (...) çok sonraları bile tehlikeli sayılan bahislere ilim, cevab, sual
ve kanun üzere her babdan kıyl ü kaldır diyerek cüretle temas etmesi, garb
kaynaklarından faydalanması, kendisine verilen yüksek mevkiyi hak etmeye
yeter".. https://www.tded.org.tr/katip-celebi-hayati-ve-eserleri-prof-dr-said-ozturk
82/
“-- spoiler ---
düşünürlerden biri, 17. yüzyılda osmanlı
imparatorluğu'nun avrupa hakkındaki bilgi eksikliğini gidermeye çalıştı. bu
şahıs "mustafa katip çelebi" ismiyle tanınan hacı halife (1609-1657)
idi. o, batı ilerlemesi ve tarihini anlama üzerinde önemle durdu.
katip çelebi, osmanlı imparatorluğunun dışındaki
dünyayı osmanlılar'a tanıttı. yardımcısı yeni müslüman olmuş şeyh muhammed
ahlas adında bir fransız'dı. onunla birlikte, latince yazılmış coğrafya, avrupa
ve asya dinleri konusundaki kitapları türkçe'ye tercüme etti. oluşturduğu bu
kitaba cihannuma adını verdi. kitapta, çoğunlukla islami ve islami olmayan,
örneğin japonya gibi, ülkelerden bahsediyordu. taeschner'a göre cihannuma
osmanlı imparatorluğu devrinde coğrafya alanında önemli bir kitap sayılırdı.
bu, doğu orta çağ düşüncelerinin, yeni avrupa düşünceleri ile arasındaki
ilişkiyi gösteriyordu.
katip çelebi, 1654 senesinde bir dizi latince
kitabı daha türkçe'ye tercüme etti ve ona frenk tarihi adını verdi. bu kitapta,
frenkler, yani "avrupalılar" hakkında bilgiler veriliyordu. katip
çelebi, aynı yıl irşadu'l-hıyar ile tarihi'l-yunan ve rum ve nasara adında bir
kitap daha yayımladı. bu kitapta fransa, ispanya, danimarka, macaristan gibi
ülkeler ve venedik hükümet yönetimi hakkında yazılar yazmıştı. bu kitapla özellikle
avrupa'dan habersiz olan osmanlılar'a, hıristiyan dünyası hakkında bilgiler
sunuyordu.
menage bu konuda şunları söylüyor:
"katip çelebi, bu kitabı yazmadaki amacını
önsözde anlatıyor. hıristiyan avrupa çok güçlü durumdadır. müslümanların tarihi
yalnızca onların hakkında bir dizi yolculuk anılarını ve efsaneyi yeterli
görüyor. bu yüzden katip çelebi dindaşları olan müslümanları gaflet uykusundan
uyandırıyor. kendi kitabını, atlas minör adındaki kitap ve diğer kitaplarda
topluyor."
menage, katip çelebi'nin bu kitap ile diğer
kitaplarını düsturu amel adı ile ondan iki yıl önce yazmış olabileceğini
söylüyor. düsturu kamil de onun tarafından yazılmıştı. tekrar osmanlı
imparatorluğu'nun zayıflama sebeplerine dönüyor ve osmanlı'nın dış
düşmanlarının yani avrupalılar'ın güçlenmesinin sebepleri hakkında uyarılarda
bulunuyordu. bunlar osmanlı düşünürlerinin 17. yüzyıl avrupası hakkında derin
habersizliklerinin işaretidir.
--- spoiler ---
*not: yukardaki metnin tamamı ünlü iranlı tarihçi
abdulkerim hadi hairi'nin "osmanlı'nın batılılaşma çabaları ve batı'nın
iki yüzü" adlı kitabından alıntıdır. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588
83/
“evliya çelebi gibi sancakları ve asker
sayılarını bile birbirine karıştıran birisi değil, on tane yirmi sekiz çelebi
mehmet efendi gücünde bir yazardır. eserinde* sadece avrupa'yı osmanlı'ya
tanıtmakla kalmaz, japonya hakkında bile yazar çizer. japonların ahlak ve
adetleriyle ilgili yazdığı kısımdan alıntılayalım:
"bu cezire halkının büyükleri ve ekabirleri
enselerinde biraz perçem kor. orta tabaka halkı başının yarısını yolar;
oğlancıklar başının önünü yolar ve cümlesi yanında birbirinin perçemine el ile
dokunmak büyük ayıp ve ardır. cümlesi kıllarını cımbız ile yolarlar. ve bunlar
ak ve kerliferli ve güzel olur. döşek gibi kaba ve pak hasırlar ile evlerini
döşeyüp onun üzerinde otururlar. başları altını taş veya odun ile kabardırlar
ve bunlar açlığa ve susuzluğa ve sıcağa ve uykusuzluğa çok sabır ve tahammül
ederler. doğan oğlancıkları, sert soğuklarda bile, ırmaklara sokup yıkarlar.
memeden kestikten sonra, analarından ayırup güç yerlerde meşakketle büyütürler
ve ava alıştırırlar. lakin fakirlikten daha çok nefret edilecek ve iğrenç nesne
görmezler. o sebepten çoğu karılar, oğulları fakir olup ekabir hizmetine
varmasın deyü, katlederler. avretler ipekten kumaşlar giyer ve baştan ayağa dek
örtünür. pabuçları buğday sapından işlenüp örülmüştür. erleri büyük tafra ile
giyinmiş ve silahlanmış gezerler. ve bunlar çin halkı gibi nezafet ve taharet
ile azim mukayyettirler. kaz, tavuk ve sair ehli hayvanları bile evlerinde,
kirletirler deyü, komazlar. hep kırda gezdirirler. ve yemeklerinde diz üzerine
oturup iki çatal çubuk ile alıp yerler, ellerini bulaştırmazlar. ve yaygıları
kirlenmemek içün pabuçlarını taşrada çıkarup ziyade ihtimam ederler... bunlar
üzüm yetiştirmesini ve şarap yapmasını bilmeyüp pirinçten boza gibi bir nevi
rakı ve şarap yapup biribiri aşkına içüp garip haller gösterirler. ve misafire
riayet ederler. ve bunlar bir cins sıcak şerbete gayet düşkündürler. ol şerbet
anların vücutlarının sıhhatini uzun zaman korur. bundan gayri şarap
bilmezler.". https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588
84/
“ibn'i haldun un mukaddimesinden sonra islam
dünyasinda en çok alinti yapilmiş kaynağin sahibidir diyorlar. zihni zamanin
sert eğitimi ile zarar görmemiştir diye ekliyorlar. garpçiliğin başlangicidir
diye de.”. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=2
85/
“katip çelebi, ilk bilgi derlemecilerimizden
biridir
86/
“okuma sevdasını "mumlar tükenir, güneş
doğar. ben hala okurum" diyerek özetlemiştir.”.
87/
“Tarihte “bilgi hâzinesi” büyük insanlar vardır;
eskiler, bunlara “ hezarfen” veya “ayaklı kütüphane” derler. Bunlardan bazıları
bilgilerini ölümleriyle birlikte götürür, kısa sürede unutulurlar. Bazıları da
düşünce ve bilgilerini ölümsüzler defterine yazdırırlar. İşte, onyedinci
yüzyılın yetiştirdiği, tarih, coğrafya, idare, hukuk, maliye ve denizcilik
konularında ünlü eserler yazan, büyük Türk bilgini Kâtip Çelebi de bu ölümsüz
kişiler arasında seçkin bir yer alır. [7]”. http://mehmetkececi.com/tag/katip
88/
“katip çelebi'nin davası, 'batılılar aldı başını
gitti, siz daha tımar sistemiyle falan uğraşın' şeklinde özetlenebilir.
hayatını ilme ve kitaba vakfettiği için, birçok memleketten kaynakları toplayıp
inceleme imkânı bulmuş ve osmanlıların bileğinin yavaş yavaş bükülmeye
başladığının farkına varmış.”. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=4
89/
“çelebi çölde açmış bir çiçek değil, verimli bir
ağaçtır, çünkü meyve vermiştir. verdiği meyveler uygar dünyada kullanıcı
bulmuş, gelişmeye katkı yapmıştır. avrupalı rakiplerinin fiziksel ve manevi
imkanlarının ufacık bir kısmına bile sahip olamayan bu akıl pehlivanı,
ülkesinin ve kültür çevresinin bilgi fakirliğini görerek, eldekileri
eleştirerek, bunu yırtmak için umutsuz bir güreşe giriyor. bu dengesiz
mücadeleye sonunda kalbi bile isyan edip çelebi'yi fani dünyada alıyor, ulaşmak
istediği dünya bilginlerinin gönüllerine, uluslararası ansiklopedilerin
sayfalarına gömüyor. rahat uyu çelebi! ülkende bilgi ve akla susamış olanlar
senin yolundalar, seni unutmadılar. 1953'te mezarın tamir edilmiş, dostun adnan
adıvar kitabeni yenilemişti. bizler de insan bilgisine katkı yapabildikçe sen
dostumuzu şükranla anmaya devam edeceğiz, yapabildikçe gelip seni ziyaret
edeceğiz, yerin hem mezarında, ama daha çok gönüllerimizde olacak." celal
şengör – zümrütname. https://eksisozluk.com/katip-celebi--127588?p=4
90/
“Kâtip Çelebi'nin önemi, elde ettiği bütün
bilgileri halkıyla paylaşmak için durmadan kitap yazmış olması. Fakat bu
kitaplardan en önemlisi, Batı'yı da etkilemiş olan "Keşfü'z Zünun"
(Kitapların ve Fenlerin İsimlerinden Şüpheli Şeylerin Keşfi) adlı bir
bibliyografyadır. Bütün Doğu âleminde ne kadar kitap varsa bunların hepsinin
künyesini burada toplamış bir araya. Seferlere gittiğinde, herhangi bir şehre
gittiğinde, camiye gidiyor, kütüphanelere gidiyor, oradaki tanınmış kişilerden
rica ediyor, bakıyor, elinde ne varsa kaydediyor. Ve Osmanlı İmparatorluğu'nda
ulaşabildiği ne kitap varsa listesini çıkartıyor. Ve bundan koskoca bir kitap
oluşuyor. Bu bir referans kitabı, bir bibliyografya… Ve "Bibliothéque
Oriantale" ismiyle Batı'da yayımlanıyor…
Peki, bu önemli esere rağmen neden Kâtip
Çelebi'nin "Cihannüma" kitabı öne çıktı? Çünkü bu kitap bir coğrafya
kitabı ve milletin rahatça okuyabileceği bir metin. İçinde haritalar var, gök
resimleri var, milletin açık bakacağı bir şey. "Keşfü'z Zünun" bir
liste, âlimsen kullanırsın. Ama değilsen ne yapacaksın onu? O yüzden Kâtip
Çelebi "Cihannüma" ile biliniyor. "Cihannüma"nın önemi,
Osmanlıların çağı yakalama teşebbüsünü yansıtmasıdır.
Kaynak: Celal Şengör
Alıntı: Vedii Yukaruç, Not Defterimden”. http://baytekinbalkan.com/index.php/ct-menu-item-9/3214-kesfu-z-zunun
91/
“Değişik işlerde uğraştıktan sonra hayatını
okumaya adayan Katip Çelebi’nin önemi şuydu: Pek çoklarından farklı olarak
Katip Çelebi “dini olmayan alanlarda yani bugünkü ifade ile sosyal bilimler
alanında” düşünüp yazmıştır.
Döneminin önemli sosyal ve siyasi sorunlarını ele
alan başlıca kitabı Mizan’ül Hakk adlı kitabıyla Katip Çelebi bugün bize
geçmişimiz hakkında çok önemli bakış açıları sunmaktadır.”. http://www.duzceyerelhaber.com/her-taraf-haberleri/35356-gokhan-bacik-359-sene-sonra-neden-ayni-sorunlarimiz-var#.WrqzvNRubIU
92/
Dünyada örneği olmayan bir insan: keşf el zünun
özet
93/
-------------.
BAZI NOTLAR
Yap:
google: "katip çelebi'nin çalışma"
katip
çelebi site:https://turuz.com
hakkında
#tarih dergisi şubat 2017 sayısında 5 adet güzel makale bulunuyor. yazarlardan
ikisi celal şengör ve necdet sakaoğlu.
books.google:
https://www.google.com.tr/search?tbm=bks&q=katip+%C3%A7elebi+%C3%B6nemi&gws_rd=cr&dcr=0&ei=umO6WsvoAoeyswHB77P4Ag
Kaynaklar/References:
Google:
Katip Çelebi'nin İlkleri
------------------.
Hiperkitap
F. SARICAOĞLU, “Bir Ömür Böyle Geçti
Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri,” 350. Yıldonümünde Katip Çelebi,
vol. 1, no. 1, pp. 13–33, Feb. 2008.
Bilinç Zihniyet İlişkisi Duvarları Yıkılmış Bir Bilinç Olarak
Son İnsan Postmodern Özne ve Bir Sorgu Bilinci Örneği Kâtip Çelebi 1. İMRAN GÜR (2013). , Yayın Yeri:Yeni Fikir Dergisi
Otobiyografi Geleneğinde Veciz Bir Örnek Kâtip Çelebi
Biyografisi PERVİN ÇAPAN (2016). , Yayın Yeri:Hikmet
Ara:
yök akademik
Katip Çelebi ye Göre Batı Dünyası
YURTOĞLU
BİLAL (19.11.2009 -20.11.2009 ) , Yayın Yeri:400. Doğum Yıldönümünde
Uluslararası Katip Çelebi Sempozyumu
Uluslararası Tam metin bildiri * *
--------------.
Katip Çelebi nin Avrupası
İBRAHİM
ŞİRİN (26.03.2015 -28.03.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Katip Çelebi
Araştırmaları Sempozyumu * *
---------------.
Katip
Çelebi nin Türk Coğrafya Tarihindeki Yeri Üzerine
OSMAN
GÜMÜŞÇÜ (26.03.2015 -28.03.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Katip Çelebi
Araştırmaları Sempozyumu
----------------.
Katip
Çelebi Nin Eseri Keşfüzzünün Ün İlmi Ve Pedagojik Değeri
İsmail
Özçelik (03.05.2017 -07.05.2017 ) , Yayın Yeri:2. Uluslarası Felsefe Eğitim
Sanat Ve Bilim Tarisempozyumu Ve Sergisi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
----------------.
Kâtip
Çelebi’nin Medeniyet Anlayışı
MUSTAFA
ALKAN,FERDİ GÖKBUĞA (26.05.2015 -28.05.2015 ) , Yayın Yeri:Uluslararası Kâtip
Çelebi Araştırmaları Sempozyumu
----------------.
Katip
Çelebi and his world an intellectual between reason and sacred law Katip Çelebi
ve dünyası akıl ve kutsal hukuk arasında bir entellektüel
Barış
Abdullah Baştürk (2012). , Yapıldığı Yer: Sabancı Üniversitesi
Danışman(Lar):
Yrd. Doç. Hakan Erdem
İnan
Kalaycıoğulları * 2003 * Katip Çelebi'nin Cihancuma Adlı Eserine İbrahim Müteferrika'nın
Yaptığı Ekler Doğrultusunda Çağdaş Bilimlerin Türkiye'ye Girişi
Katip
Çelebi's Cihancuma with the addition of İbrahim Muteferrika by means of that
contemporary sciences have been introduced to Turkey * Yüksek Lisans
-------------------------------.
–
« Doğu ve Batı Arasındaki İki Türk Bilgini:
Piri
Reis ve Kâtip Celebi » [Deux savants
turcs
entre Orient et Occident : Piri Reis et
Kâtip
Celebi]. Communication présentée au
symposium
international Türklerin ve
Anadolu’nun
Dünya Uygarlık Tarihindeki
Yeri
[La place des Turcs et de l’Anatolie dans
l’histoire
de la civilisation mondiale]. Voir
infra,
IX-132. Sous presse dans les Actes.
–
« Fransız Seyyahı Julien Bordier’ye Göre
–
≪ Katip Celebi, Evliya Celebi : Ortak bir
Kaygının
Kavramlaşması ≫ [Katib Celebi,
Evliya
Celebi et la conceptualisation d’une
commune
inquietude]. Communication presentee
au
Uluslararası Katip Celebi Sempozyumu
ve
Piri Reis’ten Katip Celebi’ye Osmanlının Dünya’ya Bakışı [Symposium
international
sur Kâtip Çelebî. Le regard
ottoman
sur le monde de Pîrî Re’îs à Kâtib
Çelebî].
Voir infra, IX-139. Sous presse dans
les
Actes.
«
Osmanlı Bilimsel Düşüncesi Gelişiminde
Kâtip
Çelebi’nin Önemi » [L’importance de
Kâtip
Çelebi dans l’évolution de la pensée
ottomane].
Communication présentée au
symposium
international sur « Science and
Thought
in the Ottoman State », Istanbul,
Faculté
de Médecine Cerrah Paşa de l’Université
d’Istanbul,
Faculté de Théologie de
l’Université
de la Marmara et Goethe Institut,
5-6 février 1999 (infra,
IX-71).
alıntı eklenecek klasöründeki malzemeler üzerinde çalışıp eklemeleri yaparsın
Bilgi ve yöntem makalesi. https://www.academia.edu/34673395/Uluslararas%C4%B1_Katip_%C3%87elebi_Ara%C5%9Ft%C4%B1rmalar%C4%B1_Sempozyumu_Bildirileri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder