İNSANLIĞIN, ÜLKEMİZİN 1 NUMARALI BEKA SORUNU ARTIK BU
Bülent Ağaoğlu
2.5.2020
Son 4 aydır yaşadıklarımızdan, okuduklarımızdan,
dinlediklerimizden çıkardığım en önemli sonuç;
·
Çevreye, doğaya verdiğimiz tahribat sebebiyle;
·
Önümüzdeki yıllarda,
·
daha sık aralıklarla,
·
daha tehlikeli,
·
çok daha fazla sayıda insanı öldürecek
·
yeni salgınlara hazırlıklı olalım,
·
bu riske karşı tedbirleri alalım.
·
İnsanlığın, ülkemizin 1 numaralı beka sorunu
artık bu.
Aşağıdaki alıntılarda detay bilgiler var.
DOĞAL YAŞAM KORONAVİRÜS
1
“Bilim adamları uyardı: Yeni
salgınlara hazır olun!
25.03.2020 09:34
Dünyada artan nüfusla beraber vahşi yaşam alanları da
insanlar tarafından işgal edilmeye başlandı. Uzmanların uyarısına göre bu durum
yeni virüsler için risk taşıyor. Bilim insanları, bir sonraki
pandemi için insanların kendilerini hazırlaması gerektiğini düşünüyor. National
Geographic'in doğa için hazırladığı kampanyaya göre dünyanın
ormansızlaştırılması, vahşi hayvanların evcilleştirilmesi, yiyecek ve ilaç
olarak kullanılması Covid-19 gibi daha fazla hastalığın oluşmasına neden
olacak.Kampanyadan bir deniz ekoloğu Enric Sala, bulaşıcı hastalıklar ve doğa
arasındaki bağlantıyı görmezden gelmememiz gerektiğini söylüyor. Daily Mail'de
yer alan habere göre 2050 yılına gelindiğinde küresel nüfusun 2 milyar artarak
9,7 milyara çıkması bekleniyor ki bu da gıda kaynakları üzerinde baskı yaratacak ve insanları vahşi yaşam
alanlarına daha da yakınlaştıracak.''DÜNYAYI YOK ETMEYE DEVAM EDERSEK
HASTALIKLAR ARTACAK''. Bulaşıcı hastalıklarda uzman olan David Queammen,
ekosistemimizin birçok farklı vahşi hayvan, bitki, mantar ve bakteri türü içerdiğini
söylüyor. Queammen, her birinin içinde de Covid-19'un yaptığı gibi insanlara
geçebilecek çok sayıda benzersiz virüs olabileceğini ifade etti.Queammen, "corona virüsü kontrol
altına alabilirsek, bir sonraki salgını şimdiden düşünmeye başlamamız gerek"
diyor.Deniz ekoloğu Sala ise "Dünyayı yok etme uygulamalarımıza devam edersek,
gelecekte böyle daha fazla hastalık olacağından kesinlikle eminim" dedi. Araştırmacılar,
gezegeni korumak için çevreye zarar vermek ve bulaşıcı hastalıkların artması
arasındaki bağlantı üzerine eğitim verilmesinin yanı sıra dünya çapında yeni
düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söylüyorlar.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLİYOR
İnsanlardan hayvanlara geçen ve tekrar geri dönebilen
hastalıklar, bulaşıcı hastalıkların yüzde on yedisinden fazlasını oluşturuyor
ve yılda yedi yüz binden fazla ölüme neden oluyor. Gezegen Sağlığı Birliğinden
(Planetary Health Alliance) doktor Dr. Samuel Myers "Örneğin, Wuhan'daki
canlı pazarlarda birbirine ve insanlara yakın olan kafeslerde yaşayan
olağanüstü sayıda egzotik hayvan türü vardı. Bir patojen hayvanlardan insanlara
geçtikten sonra hava yolculuğu ile dünyaya çok hızlı yayılma kapasitesine
sahip" dedi.Aynı zamanda Myers iklim değişikliğinin ve sıcaklıkların
yükselmesinin de hastalıkların kolay yayılmasına olanak sağladığını söyledi.Sala, çözümün vahşi yerleri
sağlam tutmak, vahşi hayvanların avlanmasını yasaklamak ve doğal dünyanın
korunmasına yatırım yapmak olduğunu söylüyor. Hükümetler, doğayı koruyan
ve vahşi hayvan ticaretini düzenleyen veya yasaklayan politikalar belirlemede
kilit role sahip.
Kaynak Yeniçağ: Bilim adamları uyardı: Yeni salgınlara hazır
olun!”. 25.3.2020. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bilim-adamlari-uyardi-yeni-salginlara-hazir-olun-272823h.htm
2
“Çevreciler uyarıyor: Koronavirüs bizi bekleyen birçok salgından sadece biri
Deniz ekolojisi uzmanı Dr. Enric
Sala, "Doğal yaşamı tahrip eden uygulamalarımıza devam edersek, gelecekte
buna benzer birçok hastalığın yaşanacağından kesinlikle eminim" diyor
Louise Boyle
Salı 24 Mart 2020 23:54
Brezilya'nın İtaituba şehrinde çiftçilerin Amazon
ormanlarında açtığı alanın havadan görünümü. Son 50 yılda Amazon'un yüzde 17'si
yok edildi (Reuters)
Çevre
uzmanları yeni koronavirüsün, bulaşıcı hastalıklarla doğal yaşamdaki tahribat arasındaki
bağlantıları görmezden gelmeye devam edersek insanlığı mahvedecek son salgın
olmayacağı konusunda uyarıyor.
Deniz ekolojisi uzmanı ve National Geographic'in Campaign
For Nature kampanyasının katılımcısı Dr. Enric Sala, The Independent'a şunları
söyledi:
Doğal
yaşamı tahrip etme, ormanları yok etme ve vahşi hayvanları evcil hayvan ya da
yiyecek ve ilaç olarak yakalama uygulamalarımıza devam edersek, gelecekte buna
benzer birçok hastalığın yaşanacağından kesinlikle eminim.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 8 bin 778 ölüm ve 209 bin 839
onaylanmış Kovid-19 vakası bildirdi. (Son rakamlara göre dünya genelinde vaka
sayısı 397 bin 807'ye ulaşırken, ölü sayısı 17 bin 235'e çıktı -ed.n.)
Virüsün başta aralık ayında Çin'in Vuhan kentinde ürünler,
deniz mahsulleri ve canlı hayvanların satıldığı "pazarda"
hayvanlardan insanlara geçtiği düşünülüyor ama bu henüz doğrulanmadı.
Nature adlı bilimsel yayına göre Çin'deki araştırmacılar,
"pullu karıncayiyenler" diye bilinen memeli pangolinlerin, Kovid-19'un
olası hayvan kaynağı olduğunu ileri sürdü.
Çin o günden sonra vahşi hayvanların tüketimini,
yetiştirilmesini ve vahşi yaşam pazarlarını yasakladı.
Ancak
çevreciler, daha kapsamlı bir konu hakkında uyarıyor: İnsanoğlunun, bizi vahşi
yaşamla her zamankinden daha yakın temasa sokacak şekilde çeşitli ekosistemleri
doymak bilmez biçimde yok etmesi.
2012'nin en çok satan kitaplarından Spillover: Animal
Infections and the Next Human Pandemic'in (Yayılma: Hayvan Enfeksiyonları ve
İnsanlığın Sıradaki Salgını) yazarı David Quammen, Ebola hakkında araştırma
yaparken bulaşıcı hastalıklarla ilgilenmeye başladı ve o zamandan beri salgın
riski konusunda uyarılarda bulunuyor.
Quammen, The Independent'a şunları ifade etti:
Fazlasıyla
çeşidi olan ekosistemlerimiz birçok vahşi hayvan, bitki, mantar ve bakteri
türüyle dolu. Bu biyolojik çeşitliliğin her yanı benzersiz virüsler içeriyor.
Tropikal
ormanları, köyler, kereste ve madencilik kampları inşa etmek; vahşi hayvanları
yemek adına öldürmek ya da yakalamak için yerle bir ettiğimizde kendimizi bu
virüslere karşı karşıya bırakıyoruz.
Bu, eski
bir ahırı yıkınca kalkan toza benziyor. Tropikal bir ormanı yok ederseniz,
virüsler havaya savrulur. Bu yıkım anları, bilinmedik virüslerin insanlara
bulaşması ve yerleşmesi için fırsat doğuruyor.
Harvard Çevre Sağlığı Bölümü'nde araştırmacı bilim insanı ve
Planetary Health Alliance Direktörü Dr. Samuel Myers, The Independent'a şunları
söyledi:
İnsanların yabani yaşam alanlarına yönelik istilaları,
onları vahşi hayvan popülasyonlarıyla daha da yakınlaştırıyor.
Şunu
biliyoruz ki diğer hayvanlar, birçoğuna henüz maruz kalmadığımız muazzam bir
patojen rezervine sahip.
WHO'ya göre vektörle bulaşan (canlı organizmalardan
kaynaklanan, bulaşıcı patojenleri insandan insana veya hayvandan insana
geçebilen) hastalıklar, tüm bulaşıcı hastalıkların yüzde 17'sinden fazlasını
oluşturuyor ve her yıl 700 binden fazla ölüme neden oluyor.
Sayıları zamanla arttı. Nature dergisindeki çalışmaya göre,
1950'lerde yaklaşık 30 yeni bulaşıcı hastalık ortaya çıktı. 1980'ler itibarıyla
bu sayı, üç kattan fazla arttı.
HIV, Ebola, SARS, MERS ve Zika gibi hayvanlardan bulaşan
diğer hastalıkların yayıldığını daha önce gördük.
Myers şöyle konuştu:
HIV salgınının ve Ebola'nın vahşi hayvan eti için avlanmadan
kaynaklandığı düşünülüyordu. MERS ve SARS canlı hayvan 'pazarlarından' başladı.
Örneğin
Vuhan'daki canlı hayvan pazarlarında, kafeslerde canlı duran, hepsi
birbirlerine ve insanlara doğal hayatta asla karşılaşmayacağınız kadar yakın,
olağanüstü sayıda egzotik tür bulunuyordu.
Myers sözlerine şöyle devam etti:
Bu, insanın
ekolojik ayak izinin büyüklüğü ve küreselleşmenin bir birleşimi. Bir patojen hayvanlardan
insanlara geçince hava yolculuğuyla hızla dünyaya yayılma kapasitesine sahip.”.
3
Koronavirüs - Bilim insanlarından uyarı: 'Yeni salgınlar bir çevre sorunu, salgınlara doğanın istismarı yol açıyor' * Helen Briggs * BBC Bilim ve Çevre Muhabiri * 8 Nisan 2020. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52221197
4
Bu koronavirüs bizim eserimiz! Doğal hayat talan edilince bu oldu. https://www.internethaber.com/bu-koronavirus-bizim-eserimiz-dogal-hayat-talan-edilince-bu-oldu-foto-galerisi-2094741.htm
5
6
Koronavirüs
doğanın çevreye zarar veren insanoğluna çıkardığı birikmiş faturaların
başlangıcı mı?
Sertaç
AktanSon
güncelleme: 20/03/2020
Covid-19
salgını derin bir iklim ve çevre krizi yaşayan Dünya'da son yıllarda meydana
gelen doğal afetler serisinin bir parçası mı? Koronavirüs yakın gelecekte meydana gelebilecek daha
kötü salgınların bir başlangıcı mı?
Tarihte yaşanmış en büyük
ve ölümcül salgınların çoğu Asya ve Afrika çıkışlı ancak bundan daha önemli
olan ortak özellikleri arasında; günlük hayatta bilimsel bilgi eksikliğinden
kaynaklı hijyenik olmayan bazı etkinlikler veya beşeri faaliyetlerin çevrede
oluşturduğu zararlar var.
Kirlenen su kaynakları, kültürel diyet alışkanlıkları, aşırı avlanma nedeniyle
doğada oluşabilen dengesizlikler bunlardan bazıları.
Örneğin bir bölgede
insanların tüketimi nedeniyle kurbağa nüfusu azalıyorsa kurbağaların tükettiği
uçan böcekler ve sinekler artış gösterebiliyor ve insanlar bu sineklerin
taşıdığı hastalıklara daha yüksek seviyede maruz kalabiliyor. Dengenin
kaybolduğu benzeri senaryolar sonucu sıtma, sarıhumma ve uyku hastalığı gibi
salgınlar ortaya çıkabiliyor.
- BM'den uyarı: 'Koronavirüs salgını orman yangını
gibi yayılırsa milyonlarca kişi ölecek'
- Koronavirüsten korunacak en güvenli yer Uluslararası
Uzay İstasyonu (UUİ) | Araştırma
Günümüz medeniyetlerini,
şehirlerini ve imkanlarını bir kenara bırakacak olursak, doğadaki büyük resme
bakıldığında insanoğlu da diğer türler gibi sınırları doğa tarafından
belirlenmiş hayat döngüsü ve dengesindeki yeri milyonlarca yıl boyunca pek
değişmemiş olan bir tür.
Ne var ki, son 10 bin yıl
içerisinde insan kendine doğanın biçtiği bu sınırları tanımamayı ve bu
çerçevede hareket etmemeyi seçti.
Bu durum son yıllarda en
çok sorulan sorulardan birini ortaya çıkardı: Doğa önümüze bu seçimin birikmiş
faturasını mı koyuyor?
Gabon ormanlarında küçük
bir köy
Çevre ve iklim konuları
üzerine araştırmalar yapan ve kar amacı gütmeyen medya kuruluşu ENSIA için
konuyu araştıran John Vidal'in kaleme aldığı araştırma yazısı bu ilişkiye ışık
tutuyor:
"Kuzey Gabon'un
Minkebe Ormanı derinliklerinde ve Ivindo nehri kıyısında bulunan Mayibout
sağlıklı bir yer değil. Köyde 150 civarı kişi yaşıyor. Sıtma, Saruhumma ve
Denghumması gibi hastalıklara alışkınlar. Çoğu bu hastalıkları atlatıyor.
Ne var ki, Ocak 1996'da
insanlığın bildiği en ölümcül virüslerden biri olan Ebola beklenmedik şekilde
Minkebe Ormanı'nda dolaşmaya başladı ve bu köyde de 37'ye yakın kişiyi öldürdü.
Hayatını kaybedenler arasında ormanda şempanze avlayıp, taşıyan, kesen ve yiyen
önemli sayıda kişi olduğu rapor edildi.
Yağmur ormanları,
tropikal iklimler ve vahşi hayvan pazarlarının kurulduğu, biyolojik
çeşitliliğin son derece yüksek olduğu yerlerde görülen bu ölümcül hastalığı
incelemek için 2004 yılında Gabon'a gittim.
Burada, Mayibout'ta,
bulaştığı zaman yüzde 90 oranla öldüren bir virüs nedeniyle travmatize olmuş
insanları gördüm. Virüsün geri dönmesinden sürekli endişe ediyorlardı.
Köylüler bana
şempanzelere temas eden onları yiyen herkesin birkaç saat içerisinde yüksek
ateş geçirdiğini anlattı. Bazıları hemen ölmüş, bazıları hastaneye
yetiştirilebilmiş. Az sayıda kişi iyileşmiş. Bunlardan birinin adı Nesto
Bematsick ve bana "Eskiden ormanı çok severdik, şimdi ondan
korkuyoruz" diyor. Bemastick virüs nedeniyle tüm ailesini kaybetmiş."
- Dünya Sağlık Örgütü: Koronavirüs Afrika'da 34 ülkeye
sıçradı
- ABD'de yapılan araştırmaya göre Covid-19 havada 3
saate kadar yaşayabiliyor
Tüm gelişmelerin kaynağı
beşeri faaliyetler mi?
Bundan sadece 15-20 yıl
öncesine kadar vahşi ormanların ve bu bölgelerdeki biyolojik çeşitliliğin
insanlığın bilmediği patojenler ve virüslerle dolu olduğu için tehlikeli olduğu
düşünülürdü. Ne var ki, günümüzde araştırmacılar durumun tersinin söz konusu
olduğunu düşünüyor. Yani insanların biyoçeşitliliği yok eden etkinlikleri
nedeniyle Covid-19 benzeri hastalıklar ve yeni virüsler meydana çıkıyor.
Bu konuda 'Gezegen Sağlığı' adı altında yeni bir disiplin
bile oluşmaya başladı. Bu disiplin insan sağlığı ile gezegendeki çevre, iklim
ve biyoçeşitlilikte oluşan değişimler arasında artık gözle görülür hale gelen
ilişkiyi inceliyor.
O halde 90'lı yıllarda
Ebola gibi epidemilere yol yapımı, madencilik, avcılık, ağaç kesimi gibi beşeri
faaliyetlerin sebebiyet vermiş olması ve bugün yaşanan salgınların da
köklerinin beşeri faaliyetlerde olması mümkün mü?
"Virüslerin yeni ev
sahibi biziz"
'Taşma: Hayvan
Enfeksiyonları ve Yeni Pandemiler' kitabının yazarı David Quammen New York
Times'a yazdığı yazsıında şunları söylüyor:
"Tropik ormanları
istila ettik. Vahşi yaşam alanlarını istila ettik. Buralarda bulunan ve insan
türünden uzak şekilde evrimleşen çok sayıda bitki ve hayvanda bilinmeyen
virüsler var. Yaşadıkları ağaçları kesiyoruz, onları kafeslere koyuyoruz,
öldürüyoruz. Vahşi hayvan pazarlarında etlerini satıyoruz. Ekosistemleri bozuyoruz ve
virüslerin doğal ev sahiplerini öldürünce onlar da yeni ev sahipleri aramaya
başlıyor. Biz bu bilinmeyen virüslerin yeni yaşam alanları haline geliyoruz.
Giderek artan tehdit
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin (CDC) yaptığı
öngörülere göre yeni çıkacak olan hastalıkların dörtte üçü hayvansal kaynaklı
olacak. Hayvanlardan insanlara geçecek olan patojenler aynı zamanda dünyanın
küreselleşmiş olması nedeniyle eski
çağlara oranla çok daha hızlı yayılacak ve kontrol altına alınması çok daha zor
olacak.
Hayvanlardan bulaşan
hastalıklar
Kuş gribi, Domuz gribi,
MERS ve son olarak Covid-19 bu trendin sadece bir başlangıcı olabilir.
Yakın ve uzak tarihte de
durum farklı değil. AIDS'in ilk olarak Afrika'da önce maymunlarda sonra da
maymunları yiyen kişilerde görülmüş olması, Avrupa'da orta çağlarda yaşanan
vebaların fare ve sıçan benzeri hayvanlardan geçmiş olması bilinen örneklerden.
1969'da ilk kez
Nijerya'da tespit edilen Lassa Humması, Malezya'da ortaya çıkan Nipah
hastalığı, yine ilk Çin'de görülmüş olan SARS virüsü ve Afrika-Asya güzergahı
üzerinde çıkmış olan Zika virüsü yine hayvanlardan insanlara bulaşan
hastalıklar arasında.
Küresel sağlık, güvenlik ve
ekonomi savunmasız durumda
Londra Üniversitesi
Ekoloji ve Biyoçeşitlilik Kürsüsü Başkanı Kate Jones hayvansal
kaynaklı enfeksiyon hastalıklarının artmaya devam edeceğini ve bunun en büyük
küresel tehditlerden biri olduğunu ileri sürerek küresel sağlık, güvenlik ve ekonominin bu
tehdide karşı savunmasız durumda olduğunu dile getiriyor.
Son 50 yıldaki
hastalıkların yüzde 60'ı hayvanlardan
Jones ve ekibi 2008
yılında yaptıkları çalışmada toplam 335 hastalığın 1960 ila 2004 yılları
arasında ortaya çıktığını ve bunların yüzde 60'ının insanların hayvanlarla olan
etkileşiminden kaynaklandığını tespit etti.
Bunun da ötesinde Jones
bu 'zoonetic' tabir edilen hastalıkların çevresel değişimlerle ve insanların
davranış değişiklikleri ile ilgili olduğuna dikkat çekiyor ve bir örnek
veriyor:
"Ormanlarda yapılan ağaç kesimi, madencilik ve yol
faaliyetleri hızlı bir şehirleşmeye ve nüfus artışına neden oluyor. Bu, bu
bölgelerde çağlar boyu birbirinden uzakta kalmayı başarmış kabileleri, insan
gruplarını ve yine aynı bölgede yaşayan hayvanları daha önce hiç olmadığı kadar
bir araya getiriyor. Bu noktalar potansiyel bir virüs salgınının başlangıç
kıvılcımı için en ideal yerler haline geliyor. Bu da insan medeniyeti ve
ekonomik kalkınmanın gizli bir bedeli olarak sonradan karşımıza geliyor".
- Koronavirüs balık pazarından çıkmadı mı? Çin bu
bilgiyi sakladı mı? Son araştırmanın tezi farklı
- Bilim insanlarından 'vahşi hayvanlar virüs deposu'
uyarısı
Yaşam alanlarından olan
hayvanlar
Jones'un bir başka
çalışması da toprak ve arazi kullanımının yeni risklere nasıl katkı yaptığı ile
ilgili. Buna göre bir bölgede hayvanların yaşadığı araziler insan eliyle
bozulduğu veya topraklar, sular zehirlendiği zaman geriye kalan hayvanlar
genellikle bünyeleri en dirençli olanlar oluyor. O dirençli hayvanlar da
insanlar için en ölümcül virüsleri bünyelerinde barındırabiliyor.
Evrim geçirmeye devam
eden patojenler
Liverpool Üniversitesi
Enfeksiyon ve Küresel Sağlık Enstitüsü'nde Hayvansal Enfeksiyonlar Bölümü
Başkanı Eric Fevre de hayvanlardaki patojenlerin doğada hiçbir tedavi ile karşılaşmadan
evrildiğini ve hayvanlardan insanlara atlayan hastalık örneklerinin daima
olmaya devam edeceğini belirtiyor.
Fevre'e göre konu açısından geçtğimiz yüzyıl ile bugün
arasındaki en önemli fark tüketmek ve beslemek için doğal ortamdaki sayılarını dengesiz
hale getirdiğimiz hayvanlar ile çok daha iç içe ve yoğun nüfuslu şekilde
yaşıyor olmamız. Aynı şekilde hayvanları da kendi aralarında doğal
ortamlarındaki hallerine kıyasla çok yakın olmaya zorluyoruz.
"Korona bir buz
dağının sadece görünen ucu"
Daralmakta olan yaşam
alanları üzerine çalışan Emory Üniversitesi Çevre Bilimleri Profesörü Thomas
Gillespie "Patojenler türlerin arasındaki sınırlara riayet etmezler"
diyerek şunları söylüyor:
"Koronavirüs salgını beni pek de şaşırtmadı.
Gezegenimizdeki patojenlerin çoğu hala keşfedilmedi bile. Şu anda bir buzdağının ucunu görüyoruz sadece."
New York'taki Cary
Enstitüsün'de ekositemler üzerine çalışma yapan Richard Ostfeld de 'Gezegen
Sağlığı 'disiplini altında insan sağlığı ile ekosistem sağlığı arasındaki
ilişkiyi inceleyen bilim insanlarından biri. Ostfeld'e göre kamuoyunda doğanın
bize karşı tehdit oluşturduğuna yönelik bir algı var ancak bu, günümüzde artık
eski zamanlardaki gibi geçerli bir durum değil. Ostfeld "Esas tehdit insan
faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Ekosistemleri ne kadar rahatsız edersek biz de
o kadar rahatsız olacağız" diyor.
- Sokaklardaki havayı kirleten araçlar Covid-19'un
ölüm oranını artırıyor
- Netflix ve Bill Gates de öngörmüştü: Covid-19
salgını kimi şaşırttı?
İnsanoğlunun hayvanlarla
olan ilişkisini gözden geçirmesi gerekiyor olabilir
Coivd-19'un salgının da
ilk olarak Çin'in Vuhan şehrindeki hayvan pazarında tespit edilmesi insan
faaliyetlerinin bu pandeminin başlangıcında oynadığı rollerden biri nedeniyle
olabilir.
İnsanların iç içe
yaşadığı kalabalık şehirlerde taze olması adına küçük bir pazarda egzotik ve
vahşi hayvanların canlı şekilde birbirine yakın olarak kafeslerde veya sığ suda
tutulması, farklı tür hayvanlar ile bir arada tutulmamaları, pazar yerinde
müşteri önünde kesilip öldürülmeleri, kanlarının ve iç organ parçalarının
kanalizasyonlara akması ve farklı şebekelere karışabilecek olması, satın
alanların yeteri kadar pişirmemiş olma ihtimalleri ve daha pek çok durum
insanoğlunun doğal hayat ile olan etkileşimini yeniden gözden geçirmesi
gerektiğini gösteriyor olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder