4 Mayıs 2020 Pazartesi

MERAL ALAKUŞ’UN “Kültürel Kimlikten Toplumsal Belleğe” ADLI BİLDİRİSİNDEN SEÇTİĞİM CÜMLELER




MERAL ALAKUŞ’UN   Kültürel Kimlikten Toplumsal Belleğe”
ADLI BİLDİRİSİNDEN SEÇTİĞİM CÜMLELER

 (Bildiri Adı: Kültürel Kimlikten Toplumsal Belleğe: Kültürel Mirasin Denetimi Ve Yönetimi (19.4.2014)

 “Bu arada şunu belirtmek isterim ki meslekte kırk yıla yakın bir zamandır kültür mirasımızın denetim altına alınması daima ilgimi çekmiştir ve konu üzerinde zaman zaman eksiklerimizi ve yapılması gerekenleri değişik yerlerde yazmaya çalıştım.Bunun en önemli nedeni ise uzunyıllar yurt dışında kütüphaneci olarak çalışırken (1967-1975, 1995-2010) değişik ülkeleri kapsayan binlerce başvuru ve kaynak kitaplar arasında hep Türkiye ile ilgili birşeyler arayıp bulamamış olmanın verdiği eziklik olmuştur. Kütüphane rafları arasında dolaşıp bir Türkiye bibliyografyası, bir Türkiye kronolojisi, değişik alanlarda derlenmiş kaynakçalar ya da bir edebiyat antolojisi, müzik ya da folklore araştırmaları üzerine kaynak kitapları arayıp durdum ve daima hiç birşey bulamamanın verdiği hayal kırıklığına uğradım. İşte bu eksiklikler beni bu Alana ilgi duymaya yönlendirdi ve şuna kuvvetle inanıyorumki, bundan sonar Türkiye artık sahip olduğu bilgi birikimi ve eğitilmiş insane gücüyle hızla dünyaya açılmak, dünya ölçeğinde yarışmak, kendi bilgi kaynaklarını da dünyaya tanıtmak zorundadır.“

“Bilginin denetim altına alınmamış olduğu toplumlar henüz BilgiToplumu aşamasında değildirler, ancak bu toplumlar Bilgi Teknolojisine daha once girdikleri halde sahip oldukları bütün bilgilere erişim sağlayamamışlardır ve bütün bilgilerini denetim altına alıncaya kadar sağlayamayacaklardır. “

“Gelişmiş ülkelerde Bilgi Toplumu 17.yüzyılda başlamıştır ve şimdi son hızla devam
etmektedir.”

“Yine de Bilgi Toplumu alanında her ne kadar bir kavram kargaşası yaşansa da çağımızda bilginin değerikesinolarakdiğerolgularınönünegeçmişdurumdadır. Bilgi toplumunda yaşayan insanların daha çok bilgi duyarlı olduğu, bilginin denetimi için gerekli teknolojik ortamın yaratıldığı, bilgi ekonomisinin bir sector olarak ortaya çıktığı, insanların amaçları ve Değer yargılarının bilgiye yönelik geliştiği görülmektedir.”

“Bilgi toplumlara daima artı değer getirmiştir. Bilgi kaynaklarını derleyen, düzenleyen ve bunlardan yararlanan ülkeler daima en çok gelişen toplumlar  olmuşlardır.”

“Devlet daireleri ve kurumları kadar, özel kuruluşlar da bilgi kaynaklarını denetim altına alarak daima kendilerine artı değer kazandırırlar. Yapılan çalışmalarda devlet ya da özel kurum olsun, sahip olduklari bilgi birikimlerini ve bilgi akışlarını düzenlemeleri ve denetim altına almaları sonucunda, bunların milyonlarca dolar  tasarruf ettikleri Batı ülkelerinde yapılan araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır.”

“Bu nedenle kütüphaneciler kendi mesleklerinin dışında ilgi ve ilişki alanlarını genişletmeli ve geliştirmelidir.”

“Bu bilgiler doğrultusunda bir çözüm yolu, toplam altı kütüphanede bütün bu yayınların tamamının duplike edilerek derlenmesi yerine, bu kütüphaneler bölge kütüphaneleri olarak
Işlev kazanmalı, o bölge ile ilgili yayınları kendi bünyelerinde toplamalıdırlar.”

“Oysa bölgesel kütüphane olarak yerel konulara, yerel yayınlara ve yerel gazetelere yer vererek, Milli Kütüphane’ye destek bir hizmet merkezi olabilir.”

“Bunlar da bölge Merkez kütüphanesinin veritabanında kayıt altına alınmalı ve özel izinle belirli koşullar altında kullanılabilmelidir. Bu materyaller özel fotoğraflar, ender kitaplar, makaleler, müzik notaları, anılar, filimler, vb. Türünde önemli birincil kaynaklar olabilir ve kullanımı kamuya açık olmalıdır.”
”...gerçek şu ki  bu alanda çok geri kalmışızdır ve üzerine önemle gidilmesi gerekir. Bu alanda da standartların belirlenmesi ve belirli kurallar dahilinde yapılması önemlidir.”

”İkinci olumsuz engel  ise, Bilgi Yönetimi uzmanları olarak bizlerin, günlük faaliyetler dışında, bir araya gelip, örgütlenerek atılımlar yapamamış olmamızdır. Evet, kütüphanelerde günlük işler hiçbir zaman bitmez, çalışmalar ertesi güne sarkar gider, hep devam eder, birbirini izler.  Bu nedenle bu tür projelerin ayrı ek projeler olarak organize biçimde yapılmasının sağlanması ve destek görmesi gereklidir, diye düşünüyorum. ”

”Son olarak da burada belirtmek isterim ki şaşırtıcı olan, Türk  araştırıcı ve akademisyenlerin, gerçekten hayret veren bir şekilde, bu konulara duyarsız kalmaları, istek ve taleplerde bulunmamaları, Türk bibliyografyaları ve veri tabanları hazırlanması için hiçbir istekte bulunmamaları ve baskı yapmamalarıdır.

”Burada açıkça görülebileceği gibi, Türkiye’de yapılan araştırmalara erişim çok zor olmaktadır, çünkü henüz tam olarak süreli yayın bilgileri derlenmiş değildir. Ayni makalede yine belirtildiği üzere, örneğin, yabancı dilde bir yayından, Türkçe bir yayından olduğundan daha üst düzeyde yararlanılıyor. Ülkemizde bilginin denetlenmemesi nedeniyle Türkçe yayınlara erişim zor, araştırmacılarımız kolaylıkla bunlara erişim sağlayamıyor. Sonuç olarak bu durum ülkenin kendi kültüründen kopmasına  neden oluyor ve sorunlara ancak başka ülkelerin görüş ve  bulgularına göre çözüm getirilmek durumunda kalınıyor.  Bu da  indekslerimizin ve veri tabanlarımızın eksikliğinin ülkemiz araştırmacılarını nasıl olumsuz etkilediğini göstermektedir.  Kendi kültürümüze sahip çıkabilmek için, kendi bilim adamlarımız ve araştırıcılarımızın görüşlerinden daha çok ve kolayca yararlanılabilecek ortamı sağlamalıyız.

 ”ileri ülkelerde indeksi olmayan hiçbir bilimsel (scholarly) kitap yayınlanamaz
 Çin temsilcisi, ülkelerinde yeni çıkarılan bir yasaya gore indeksi olmayan kitapların yayınlanmadığını duyurmuştu.”
  
“Bu gerçekleştiği zaman ülkemizdeki devlet kurumları veya özel kesimde bilgi düzenlemeleri daha standart biçimde yapılacak, araştırma yapmak daha kolaylaşacaktır. Bu bağlamda Türkiye’deki değişik veritabanları da birbirleriyle uyum sağlayacak, daha da önemlisi bundan böyle Türkiye ile ilgili ve Türkiye’de üretilen bilgiler dünya bilgi dağarcığı içinde daha kolay yerini alacaktır.”

“Bölge merkez kütüphaneleri olarak işlev görecek kütüphanelerin…”

“Ancak bu koşullar doğrultusunda, ülkemiz bilginin yönetimi alanında layık olduğu yere gelecektir”

“Kavram dizinleri ve dizinleme kuralları konmadan, bilgi ve belgelerimizin gereği gibi düzenlenmesi, bilgiye en kolay biçimde erişilmesi, okur ve araştırıcılara sunulması hiçbir zaman tam olarak gerçekleşemez. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, eğer teknolojiyi insan bilgisi ve usu ile besleyemezsek, şöyle ki,  teknolojinin içini dolduramazsak, bilgi toplumu olabilmemiz mümkün olamaz.”
  
“Batı ülkelerinde her ülke kendi konu kapsamı ve dil kurallarına göre standartlarını saptamıştır.”

“ne yazık ki hala herhangi bir konuda özgün olarak hazırlanmış tek bir kavram dizinimiz yoktur”

“Artık kendilerine Bilgi Yöneticisi denen Kütüphaneciler, kitap rafları arasına sıkışmaktan kurtulmalı, dünyaya açılmalı, en az bir yabancı dili çok iyi öğrenmeli, yurt içi ve yurt dışı yeni yayınları izlemeli, bilgisayara hakim olmalı, teknolojiyi yakından izlemeli ve bu alanda ülkemizin genel eksikliklerine duyarlı olmalı, sesini duyurmalıdır.”

Bildiri Adı: Kültürel Kimlikten Toplumsal Belleğe: Kültürel Mirasin Denetimi Ve Yönetimi (19.4.2014).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder