[NEDEN KAVGA EDİYORUZ, DİDİŞİYORUZ]
30.6.2017
“Her neyse, o yüzden diyorum,
tarih sahnesinin geç kalmış oyuncusu demek nedenim o. Şöyle düşünürsek bütün bu
anlattıklarımı: Hani dilin öneminden bahsettim, Asya’nın bozkırlarında yaşamak
çok zordur, hele hele göçebeyseniz ve sizin altınızda Çin gibi, Hint gibi büyük
uygarlıklar varsa, işiniz çok zordur. Çünkü onlar örgütlüler ve hem tabiata
karşı, hem Çinlilere karşı mutlaka daha hareketli ve savaşçı olmak
zorundasınız. Tonyukuk vezirlerimizden biridir, eğitimini Çin’de almıştır;
acıklı olan da bu. Yani şimdi Amerika’ya falan gönderiyoruz ya çocuklarımızı, O
büyük Göktürk Devletinde Çin’e gönderiyorlardı, vezirler Çin’de yetişip
geliyorlar falan. Tonyukuk’la Bilge Kağan “insanları yerleştirelim mi ve Budist
olalım mı?” diye tartışıyorlar. Tonyukuk diyor ki “delirdin mi? Eğer biz
yerleşirsek ve Budist olursak, Çinlilere yol göstermiş oluyoruz bizi
tepelemeleri için. Yerimiz belli, yurdumuz belli, bir de savaşçı, Budist olduk,
uyuştuk, savaşçı özelliklerimiz de gitti. Türk kalmaz. Çok haklı tabii ki. Yani
bu anlattığım özelliklerin tabii ki tarihsel koşulları var, nedenleri var.
Biraz akılda kalsın diye esprili biçimde söylemeye çalışıyorum ben, ama tarihin
aynı zamanda birçok erdemini taşıyan bir topluluktur Türkler. Ama şimdi modern
topluma nasıl uyacağız, nasıl var kalışımızı sürdürebileceğiz; onlar aydınların
işi. Bunları konuşa konuşa halledeceğiz aramızda. Bu özellikler aynı zamanda
savaşçı bir yapı geliştirmiştir. Savaşçılık iyi, tamam, çıkarız savaşırız, vatanımızı koruruz da,
savaşçılık aynı zamanda bir zihin yapısıdır. Yani sen savaşçı bir topluluksan,
evde karınla da savaşırsın, çocuğunla da 22 İTÜ EVİ CUMARTESİ SÖYLEŞİLERİ -
03/01/2009 - DOÇ.DR. EROL GÖKA - TÜRKLERİN PSİKOLOJİSİ savaşırsın, komşunla da
sorunları savaşarak çözersin; o yüzden bizim sokaklarda bu kadar kavga oluyor,
anlatabildim mi? Yani Atatürk’ün büyüklüğünü ben orada bir kere daha
anladım, bunları ben kendim buldum, ama sonra tarihçiler yazmışlar. “Yurtta
sulh, cihanda sulh” bu demektir. Ey Türk dur artık, otur kıçının üstüne, biraz
kitapla uğraş, biraz yaz, çiz, kavga etme artık yani. Kavga etme ki senden yeni
bir uygarlık çıksın. Çok düşünülmüş laflardır bunlar. Bu savaşçı özellik, bazen
bizim inanılmaz fırsatlarla karşılaşmamıza neden olmuştur. Hani Çin’i, Hint’i
dedik, altımızda büyük kalabalık düşmanlar var falan diye, ama biz yönettik
oraları. Yani Tabgaç Hanlığı mesela, Milattan sonra 300’de Çin’i Türkler
yönetti. Gene Moğol Yönetimi diye söz ettiğimiz dönem Türklerindir. Hindistan’ı
hep biz yönettik zaten İngilizlere kadar. İran’ı da son döneme kadar biz
yönettik. Hani onlar uygarlıktı? Bakın şimdi göçebe olmak ve savaşçı olmanın
bazı avantajları da vardır. Biz biliyoruz uygarlık orada, hayatın tadını onlar
biliyor, sanat orada, düşünürler orada, fakat bizim de gücümüz var, orayı ele
geçirebiliriz ve zaten yok olmamak için gidip orayı ele geçirmeliyiz. Yani o
fetihçi, fütuhatçı geleneğin nedeni budur ve geçirmişler de, ele geçirmişler
de. Ele geçirdik, fakat nasıl yöneteceğiz, yönetme tekniklerimiz var mı, hangi
kültürle yöneteceğiz? O zaman şimdi Türklerin özelliklerini söyleyelim efendim,
sonra da bununla bitireyim. Daha çok var da sizi de yormuş olmayayım.” http://itubirlik.org.tr/wp-content/uploads/cumartesi_konferanslari_03-01-2009.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder