Tonyukuk, Türk mü Türk Değil mi
(Çinli mi?)
1
Bilge Tonyukuk ben özüm Tabgac iling e kilindim.
Türk
budun Tabgacka körür erti.
-------------------------------------------------------------------------------------------
[1]
Bilge Tonyukuk ben kendim Cin ilinde kilindim.
Türk
milleti Cine tabi idi.
26.06.2017
İçindekiler
Giriş
Bu
doküman oluşan bilgi kirliliği sebebiyle “doğru bilgi”ye ulaşmaya yardımcı
olunması düşüncesiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanı hazırlamaya bizi yönelten ana
etken “etnik köken tespiti” değildir.
Sayısal
Dağılım
toplam 18 kişi
Tonyukuk Türktür Diyenler
Yerli:6
Yabancı: 7 (%’i Çinlidir)
Tonyukuk Çinlidir
Diyenler: 6
Yerli (Türk): 6
Yabancı: 0
5 tanesi çinlidir diyor; hepsi de türk.
çinlidir diyen türklerin 3ü de profesör..
Yapılan aramalar;
Tonyukuk
Çinli
Tonyukuk
Çinli midir
Çinli
Tonyukuk
Tonyukuk
Türk değildir
Tonyukuk
Türk mü
"Tonyukuk'un
etnik kökeni"
Türk
Tonyukuk
Çin
asıllı olduğu iddia edilen vezir
Tonyukuk
Esir Çin
Tonyukuk
Esaret Çin
Tonyukuk
Esaret Çin
Tonyukuk
Hapis Çin
Tonyukuk
Hapiste Çin
Tonyukuk Türktür diyenler:
•
Ahmet Taşağıl
•
Fahrettin Olguner
•
İsenbike Togan
•
Merve Rabia Meral
•
Osman Turan
•
Sadri Maksudi Arsal
Ahmet
Taşağıl:
“Bilge Tonyukuk
Türk Müdür?” - Prof. Dr. Ahmet Taşağıl (Türk
Tarihi). https://www.youtube.com/watch?v=30L8Ij2etHU
“Ben biraz daha Çin kaynaklarındaki
belgelerin, bilgilerin etkisiyle, daha önce Çinlerin de gözüyle diyelim artık,
Tonyukuk hakkında yazılar yazmıştım. Bir kere şunu baştan söyleyeyim
arkadaşlar, AshideYuan-zhen ile (yani orda dilciler hata yapıyorlar) Tonyukuk
aynı kişidir. Farklı kişi olduğunu söyleyen dil âlimleri var, ama bu doğru
değil. Tonyukuk’un mensup olduğu aile Ashide ailesi, yani Türk, öz be öz Türk
bir aile. I. Göktürk devletinde de devlete en çok yardımcı olan kabile diyelim
yada aile buradan çıkan devlet adamlarının. II. Göktürk devleti döneminde ise
daha bariz şekilde görülüyor. Ama ben maalesef internette bu dijital bilginin
kirliliğinden dolayı diyorum, bir lise öğretmeni ders veriyor üniversite öğrencilerine,
Tonyukuk Çinlidir diyor. Yuh diyorsunuz yani, yuh diyorsunuz. Bu kadar mı olur
diyorsunuz, esasında baktığımızda bu kadar mı olur, yani Tonyukuk Çinlidir diye
açıkça bunu yazan, söyleyen öğretmenler var. Tabii öğretmen bunları nereden
alıyor, üniversite hocalarının yazdığı kitaplardan, makalelerden alıyor ve bu
ne kadar büyük bir bilgi kirliliği içinde olduğumuzu bize göstermektedir.
İnşallah genç araştırıcılar, çok çok iyi araştırıcılar gelecek Türkiye’ye ve
bunların doğruların daha iyisini inşallah yazacaklar.” Ahmet Taşağıl: Orta
Asya Medeniyeti ve Tonyukuk’un 10 Temel Stratejisi, 10 Eylül 2016, An ve Zaman.
https://m.youtube.com/watch?v=1a6go01DB38 (WORD DOSYASI)
"Merhaba hocam ben
Göktuğ Erol. Mimar Sinan güzel sanatlar üniversitesi tarih bölümü 2. Sınıf
öğrencisiyim. Benim sorum şu yönde. Tonyukuk’un öz be öz Türk ailesine mensup olduğundan ve Türk
olduğundan bahsettik peki ortaokullarda ve liselerde neden yani Tonyukuk’un
bize Çinli olarak anlatılmasının kaynağı nedir yani bunu ilk olarak kim
başlattı?
Ya o kitapları yazana
söylemek lazım az önce facebooktabi arkadaşımla birlikte arkadaşım demiş sen
neden Türk tarihini nasıl kirlettiğini yazdım. …..bu açık belli bi kısım
demiyorum genel konuşuyorum herkes üstüne alsın bunun suçlusu tarihçilerdir.
Yani çıldırmamak mümkün değil. Yani lise kitaplarında da öyle yazıyorsa yapacak
hiçbişeyim yok artık.
Bilmiyorum ben son şeyi
okumadım ama şeyde bu üniversite sınavına hazırlanan videolarda gördüm ben. O
itibaren biraz çıldırdım diyelim." Ahmet Taşağıl: Orta Asya Medeniyeti
ve Tonyukuk’un 10 Temel Stratejisi, 10 Eylül 2016, An ve Zaman. https://m.youtube.com/watch?v=1a6go01DB38 (WORD DOSYASI)
“Daha
önceki ilk iki bağımsızlık teşebbüsünün yanında da A-shih-te ailesinden
liderler vardı. Bu liderler genellikle bilgilerinin derinliğinden dolayı bir
danışman gibi çalışmışlardı. İşte, bu sebepten ötürü daha önceki hadiseleri
yakından takip eden Kutlug, aynı aileden gelen Tonyukuk'u kendine yardımcı
seçmişti. Tonyukuk'un yeni kurulan devlete katılmasındaki büyük tesir daha
sonra gelişecek olaylarda görülecektir.”
Göktürkler I.II.III
(Gokturkler.Blogspot)
“Türklerin Uzakdoğu Siyasi ve
Kültür Tarihine Etkileri Yuan Hanedanlığı döneminde, dikut Uygur devletine
mensup pek çok siyasetçi, ekonomist, diplomat, tercüman ve teknisyenin
Hanbalık’ta (Bugünkü Pekin) görevlendirildiğini yukarıda dile getirmiştik. Tonyukuk’un
torunları da Hanbalık’ta görev alanlar arasında bulunmaktadır. Ancak
Tonyukuk’un torunları, Hanbalık’ta; Çin kültürünün etkisiyle Çince soyad
kullanmaya baslamışlar. Bunlar kendilerine “Xie” (Sie) kelimesini soyad olarak
seçmislerdir. “Xie” (Sie) ise “Selenga nehri”nin Çince transkripsiyonu olan
“Xie-lien-jie-he” isminin ilk hecesidir. Tonyukuk’un torunları Çince “Xie”
(Sie) soyadını aldıktan sonra, onlara “Xie soylular” ya da “Selengalılar”
denmiştir. Daha önce bahsettiğimiz Samga/ Senge adının da “Selenge” den gelmiş
olması mümkündür. Tonyukuk’un torunlarının 13. yüzyılda bile Türklüğün kutsal
mekânlarından biri olan Selenga’yı soyad olarak kullanmaları, onların vatan
sevgisini, vatana bağlılığını ve Türklük şuurunun ne denli yüksek olduğunu
göstermektedir.” (engelliler.gen.tr/f103/turklerin-uzakdogu-siyasi-ve-kultur-tarihine-etkileri-28388)
Fahrettin Olguner
“Özellikle vezir Tonyukuk’ un
yazara göre Çinli oluşu (109), Göktürklerin Türklüğü ve Devleti hakkında
kendisinin şüphelerini artırır.” 16.s.
“Şimdi,
yazarın Hunları Türk sayması, ya da saymaması kendisinin İlmî hakkıdır. Ancak
lehinde -aleyhinde bir takım yargılar bulunan bir konuda bunlardan birini
seçmek, şayet ilme bağlı kalınacaksa, mutlaka kesin sebebe bağlı olmalıdır.
Değilse ihtimaller söylenir ve şüphe ortaya konur. Aksi takdirde ilmîlik
ortadan kalkar. Aynı durumda muhterem Güvenç’in Tonyukuk hakkındaki kanâatinde
de görünmektedir. Bilindiği üzere Göktürk Veziri Tonyukuk Çin'de doğmuştur.
Abide üzerindeki kendi ifadesi şöyledir; “Bilge Tongukuk; ben özüm Tabgaç
ili.-,ye kılındım”. Bu il o günkü Çin sınırları içindedir. Fakat, buradan onun
Çinli olduğu nasıl çıkarılır? Tonyukuk’un ifadesi devam eder; ‘Türk Milleti
Çin'e tâbî idi... Çin’den ayrıldı...” Ayrıca bu vezirin Türk kağanına hizmet
ettiği ve Çin’e karşı onu uyardığı da ortadadır. Bu haliyle Tonyukuk, sanki
Osmanlı veziri Sokullu'yu andırır. Bunlara rağmen ‘Tonyukuk Çinli’dir” önermesini
kabul etmenin “Çelişki taşımadığını söylemek kolay değildir.” 18.s. Fahrettin
Olguner: Prof. Dr. Bozkurt Güvenç’in Türk Kimliği. Bilge, Yaz/5, 1995. http://www.akmb.gov.tr/userfiles/files/Bilge%20Dergisi/Bilge-pdf.5.pdf
İsenbike Togan
İsenbike Togan, Prof
Dr; “Çin'de Yetişmiş bir Kadim Türk Devlet Adamı”. İçinde: Yalım Kaya Bitiği. Osman Fikri Sertkaya Armağanı, Türk Kültürünü
Araştırma Enst. içinde, ss. 563-577, Ankara, 2013.
“Çin’de yetişmiş bir
Kadim Türk Devlet Adamı
19. yüzyılda Rus
çarlığı hizmetinde bulunmuş olan Çokan Velihanov gibi, Tunyukuk içinde
büyüdüğü ve etkisi altında kaldığı bu kültürde (Çin Kültürü) görev alarak
yaşadıkça öğrendikçe kendi kültürü üzerine odaklanmış olmalı ki, yazıtların
şekli, üzerilerindeki yazının dolanarak okunması ve okunuş sırası tamamen İç
Asya gelenekleri çerçevesindedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Kadim Türk tarihini
incelerken diğer bir yol ise tarihi yalnız kağanlık soyu Ashina’lar üzerinden
değil de, kendilerini kağanlığa şerik, ortak durumuna getiren Ashide
boyunun bir soyu ve bu soyun en büyük temsilcisi durumuna getiren
Tunyukuk üzerinden okumaktır. Bir ihtimalle tunyukuk unvanın gizemi de
burada gizlidir.
Tunyukuk’un yazıtlarda
ifade ettiği şekliyle kendine biçtiği rol de İç Asya Türk tarihinde sıklıkla
karşılaştığımız hâkimiyete, kağanlığa ortak olma durumudur. Öte yandan
Çin idaresinde görev aldığı bu dönemde Tunyukuk Çin yazılı kültürü ile aşina
olmuş olmalıdır ki, Çin etkisini onun tarih yazıcılığı üslubunda görürüz.
Bu satırların yazarı
bu dönem için birinci kaynak olan Eski Tang Tarihi’nde (Jiu Tangshu, kısaltma
ile JTS) 683 öncesi ile ilgili olarak sözü edilen Ashide Yuanzhen isminin onun
Çince adı olduğu, tunyukuk᾿un ise genellikle
tanındığı unvanı görüşündedir. JTS kayıtlarına göre 716 yılından sonra
karşımıza çıkan Tunyukuk ise usta bir devlet adamıdır. Bu özellik onun kendi
ifadesi ile de örtüşmektedir. Öte yandan Çince ismin başındaki Ashide imleri
ise onun mensup olduğu boya ve bu boyun bir soyuna işaret etmektedir. Aynı
dönemde kaynaklarımızda görülen ve Ashide soyadını taşıyan birçok kişi gibi
Tunyukuk da kağanlık soyu Ashina’larla dünürlük ilişkisi içerisinde idi. Bu
döneme Ashide’ler penceresinden bakan bu çalışmada ister Ashide Yuanzhen ve
Tunyukuk aynı kişi olsun, ister ayrı kişiler olsun, onlar bu konumlarıyla
Türklerin tarihi açısından önemli bir sürece tanıklık etmektedirler. Onlar
sayesinde biz hâkimiyete ortaklığın Ashina soyu mensubu olmak gibi geleneksel
bir konum olmadığını, bu durumun soy/boyların kendilerini bu konuma getirme
başarılarına bağlı olduğunu görüyoruz. Kısacası kağanlık soyu meselesinde
gelenekçi ve idealist olduğunu gördüğümüz toplumun, hâkimiyetin paylaşılması
meselesinde ise pragmatik bir tavır alması düşündürücüdür.
Kadim Türkler üzerine
zaferi kazanan başkomutan (Li Jing) 630 yılında Kadim Türklerden 300 çadırlık
bir ahaliyi Sarı Irmağın büklümünün kuzeydoğusunda bulunan Yunzhong şehrine
yerleştirmiş ve başlarına da Ashide soyunu atamıştı. Ayrıca daha
önce kendiliğinden gelip Çin’e tabi olmuş olan Elig Kağan’ın yeğeni Tuli
Kağan’ın emrindeki askerler de burada konuşlandırılmıştı. Bütün bu
gelişmeler çerçevesinde kaynaklarımızın (Tang ve Kadim Türk) verdiği bilgiler
sanki bütün Kadim Türk ileri gelenleri Çin hizmetine girmişler gibi bir izlenim
bırakıyorsa da, Çin hâkimiyetini kabul edenlerin daha çok Çin’e yakın Kadim
Türk devletinin güney taraşarından geldiğini görüyoruz.
Tunyukuk’un doğduğu
yer ve yetiştiği çevre
Tunyukuk’un doğmuş
olacağı mekân muhtemelen o dönemdeki birçok Kadim Türk büyüğünün doğduğu Çoğay
Kuzı, yani Yinshan dağlarının kuzey yamaçları bölgesi civarında
olmalıdır. Belgeler 630 yılında Çin idaresini tanımış birçok şahıstan
Yinshan’lı (Çokay Kuzılı) olarak söz etmektedir.
Kaynağımız JTS, 583
yılında II. Kadim Türk devletini kuran Eltäriş Kağan’ın dedesinin Yunzhong
tutuğunun maiyetindeki beylerden olduğunu söyler. Elig Kağan’ın ölümünden
sonra bir kısım Türklerin yerleştirildiği Yunzhong bölgesinin Tunyukuk’un da
doğup büyüdüğü bölge olması ihtimali vardır. Bildiğimiz kadarı ile Yunzhong
bölgesine daha çok Ashide’ler yerleştirilmiştir. Kaynağımız Tunyukuk’un görevli
olduğu bu bölgenin adının eskiden Yunzhong olduğundan, sonra ise Chanyu (şanyü)
tutukluğu diye adlandırıldığından bahseder. Ancak Tunyukuk’un doğup
büyüdüğü yerde mi görev aldığı yoksa dışarı bölgelerden mi geldiği konusunda
bilgimiz yoktur. Bu konuda Tang sülalesi siyasetinin ne olduğunu belirlemek gerekir.
Tang Huiyao adlı Tang devri tüzükatında bulunan at damgaları listeleri
incelenince, Eltäriş Kağan’ın dedesinin, maiyetinde bulunduğu tutuğun mensup
olduğu boyun yerleştiği bölgede görev yaptığını görüyoruz. Bu açıdan
Tunyukuk’un da görev yaptığı bölgede doğmuş olduğunu varsayabiliriz. Öte yandan
Ashide boyu Dingxiang ile de ilişkilendirilmektedir. Genelde Tunyukuk’un 646
yılı civarında doğduğu görüşü hâkimdir ki bu takdirde Tunyukuk’un İmparator
Tang Taizong hayatta iken doğmuş olduğunu söylemek mümkündür. Tunyukuk
Ashide boyunun bir soyundan geliyordu; Kağan soyu ise Ashina idi.
Diğer taraftan kendisi
Çin idaresi altında bulunan Chanyu idaresinde (eski Yunzhong) görev alır ve
gelişmeleri yakından izler. Dikkat edilirse, ayaklanmaları yürütenler Ashide
boyundan gelir ama kağan olmak için Ashina olmak gereklidir. Onun için de
Ashide’ler Ashina’lardan birini kağan yapmaya çalışırlar.
Birinci Kadim Türk
devleti zamanında ve hatta 679 olaylarına kadar kaynaklarımızda adı geçmeyen
Ashide boyu mensupları ise II. devletin kurulmasında etkili bir rol almış
görünüyorlar. Sonunda Ashide Yuanzhen’in katılımıyla Eltäriş Kutluk Kağan’ın
hareketi ivme kazanmıştır. Onun için de Tunyukuk kendi yazıtında kağanın kurban
sunucusu, danışmanı, kumandanı olduğunu söyler. Aslında II. devlet
süresince Ashide’ler etkili olmuşlardı, birçok damadın veya eniştenin Ashide
boyundan geldiğini görüyoruz. Ashide’lerin yurt edindikleri yerleri
gözden geçirirken, bugünkü Nalaykh bölgesi de söz konusu olmaktadır.
Tunyukuk’un Kapğan Kağan ile arası bozulduktan sonra, kendi bölüklerinin olduğu
yere gönderildiğini söyler JTS.
Bu ifadeden de
“kendi bölük halkının bulunduğu yer”in kitabelerin bulunduğu Nalykh bölgesi
olduğu varsayılabilir. Söz konusu bölgeye bugün bile giden birisi yazıtların
bulunduğu külliyenin tefekkür için uygun bir yer olduğunu düşünebilir. Ancak
menfa bölgesi Tunyukuk’un doğduğu yer değildir; o Sarı Irmağın büklümünün
dışında Dingxiang’da doğmuş olmalıdır. M. Dobrovits tarafından incelenen
bilgilerden anlaşıldığı kadarı ile o zamanlar üç grup Ashide biliniyordu
Bunlardan iki Ashide grubu, ki adları Da Ashide ve Bayan Ashide idi,
Dingxiang vilayetinde yerleştirilmişlerdi. Bu bilgilerin kaynağı olan
Tanghuiyao’da (Bl. 72) tek başına ve adları sadece Ashide olarak ele alınan bir
topluluğun bulunduğu yer çok daha ileride Yinshan’ın kuzeyinde olarak
gösterilmektedir. Bu grup herhalde en büyük Ashide grubu idi. Bunların atları
üzerinde kullandıkları soy damgaları Tang Huiyao’da gösterilmiştir.
Tanghuiyao Gobi’nin
kuzeyinde Ashide’lerden üç ayrı gruptan söz ederken, Ashina’lardan ancak bir
grubun varlık gösterdiğini görmekteyiz. Kısacası kuzey bölgeleri ile organik
bağı olan gurubun Ashide’ler olduğu anlaşılıyor. O açıdan Tunyukuk’un Kutluk
Eltäriş Kağan’a katılması kuzeydeki soy ve boy gurupları ile de organik
ilişkiler içine girildiğine işaret etmesi bakımından da önemlidir. Bugün Orhun
vadisi olarak bilinen alanın kuzeydoğusunda, Ulaan Baator’un
batı/kuzeybatısında bulunan Bulgan Aimak da içinden Orhun nehri geçtiği için
Orhun bölgesi olarak algılanır. Burada, Bulgan Aimak’ta genellikle bütün
kitaplarda resmi bulunan bir anıt için Radloff Atlasında Höl Asgat anıtı
(Ashide Vadisi) bilgisi verilmektedir (bkz. Resim). Orhun bölgesinin
Ashide’lerle ilişkilendirilmesi yukarıda ileri sürülen savı
kuvvetlendirmektedir. Bilindiği gibi Orhun vadisi ve Ötüken’in II. Dönem
devletle ilgili olarak kayda girmesi Kutluk Eltäriş Kağan ve Tunyukuk’un Dokuz
Oğuzlar üzerine hâkimiyet kurmasını izleyen zamanda söz konusu olur. Kısacası
Kadim Türklerin Ötüken’e yürüyüşlerinde yolları üstündeki Dokuzoğuzlar üzerinde
hâkimiyet kurduklarını biliyoruz. Ancak bu yeni yerleşim yerlerinde aynı
zamanda Ashideler de bulunuyordu.
Kuzeydeki bağlarını
koparmamış ve ayrıca evvelce güçlü olarak bilinmedikleri için Tang sarayının
kendi üzerlerinde görünür bir baskı ve kontrolü bulunmayan Ashide’lerden olan
ve Çin idaresinde görevli bulunan Tunyukuk bu tür mücadelelerle geçen bir
sürecin sonunda zamanın uygun olduğuna karar verip Kutluk Eltäriş Kağan’a
katılmış oldu. Ve ancak ondan sonra biz onu tarih sahnesinde görürüz.”
Merve Rabia Meral
“Tonyukuk Çin’de doğup büyümüş olsa da,
Gök-Türk Devleti’nin en ileri gelen Türk Devlet adamlarından biri olmuştur.” http://ife.org.tr/wp-content/uploads/2013/06/Bilge-Ka%C4%9Fan.pdf
Osman Turan
Sadri Maksudi Arsal
“Kutluğ, sırrını itimat ettiği dostu
Tonyukuk’a da açtı. Tonyukuk da kendisi gibi bir Çin memuru idi. Tonyukuk büyük
tasavvurlar besleyen, büyük planlar kuran, gerçekleşmesi zor ve şüpheli
teşebbüslere atılan adamlardan değilse de, çok akıllı, tedbirli ve malumatlı
bir adam ve cesur bir kumandandı. Dostu Kutlug’a itimadı büyüktü. Kutlug’un
zeka ve dehasına hayrandı. Onun için Kutlug’un tasavvur ve teşebbüsüne
tereddütsüz iltihak etti. MS 680 senelerinde Çin Seddi civarında
yerleşmiş Çin’e tabi Türkleri idare eden birer Çin memuru olan iki Türk,
Çin’den uzak sahalarda yaşayan, Moğolistan’ın kuzeyindeki Türk oymakları
arasına gidip istiklal için, Türk milletini tekrar hür ve müstakil kılmak için
teşebbüse girişmeye karar verdiler. Hiç kimseyi haberdar etmeksizin evvela
Kutlug, sonra Tonyukuk büyük bir idealin insan ruhunda yarattığı, sırrı
bilinmeyen dinamik kuvvetin tesir ve teşviki altında kuzeye kaçtılar.
MS 682’de Çinlileri kati surette
mağlup ve bütün kuzey Moğolistan’dan Çin memurlarını tardettikten sonra
Türkler, Moğolistan’da yeni bir Türk devleti kurdular.” Sadri
Maksudi Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk,
ss.259-260, Ankara Türk Tarih Kurumu, 2014. ss.243-247.
Web Sayfalarından Bazıları;
“çinlilerin türkleri tutsak ettiği zaman
dolayısıyla çinlilerin istila ettiği türk topraklarında doğduğu için çinli
zannedilen ancak orhun yazıtlarından da anlaşılacağı üzere türk kökenli olan
bir yabgu.” https://tr.instela.com/tonyukuk--260952
“çinli midir değil midir? kendisine soralım,
şöyle demiş tonyukuk bilge: "... ben özüm tabgaç iliñe kılıntım türk budun
tabgaçka köörür erti." (... kendim tabgaç ilinde doğdum. türk budunu
tabgaç'a bağlı idi.) tabgaç dediği yer çin'dir yani çin'de doğmuş.
"türkler, çin'e tabiydi ben de çin'de doğdum" diyor. o sırada doğan
bütün türklerin yaptığı gibi...”. https://tr.instela.com/tonyukuk--260952
“Bilge Tonyukuk, “Aşina” ailesinin
akrabalarından Göktürk “Aşide” ailesindendir. Asena, Türk mitolojisinde dişi
bir kurt adıdır. O, “tamamen şaman simgesi” olup, bir Göktürk milli
söylencesiyle birleştirilir.[5][1]. Göktürkler ve diğer Türk göçebe
imparatorluklarını kurucusu ve yönetenleri, Aşina sülalesindendir.[6]”. http://www.dunyabilgisi.com/dunyada_turkler/bilge_tonyukuk.html
“Bu
arada Tonyukuk Çin'de esarette idi.”
“Bu arada devlet adamı Tonyukuk’un Çin’de
bulunduğu hapisten kaçıp gelmesi ve askerî işleri muvaffakiyetle idare etmesi
devlete büyük güç kazandırmıştır.”
“Tonyukuk
Türktür” Diyen Yabancılar
·
L. Bazin
·
Grouset
·
Giraud
·
Hirt
·
Ligeti
·
He Xingliang , Guo
Hongzhen
Ana Britannica
Ansiklopedisi
“Doğu
Göktürkleri egemenliğine almış olan Çinlilerin hizmetindeki soylu bir aileden
geliyordu.”. Ana
Britannica cilt 21 İst., Ana Yayıncılık, 2005
L. Bazin
İçinde: İbrahim Kafesoğlu: Türk
Milli Kültürü. İstanbul: Ötüken,
Grouset
“Kutluğ Kağan bu eseri
yaratırken yanında kendisine büyük yardımları dokunan ve ailesi bir zamanlar
Çin'de, Şan-si'nin kuzeyinde Yung-çong vilâyetinde idarî görevler yapmış mahir
bir siyasetçi olan Tonyukuk bulunuyordu. 1897 yılında yukarı Tula Vadisinde,
Bayın Sokta'da Naleşa ile ırmağın sağ kıyısı arasında bulunan Tonyukuk'un mezar
taşı yazıtı sayesinde, 'T'ang şu'nun sağladığı ilâve bilgilerle bu merak
uyandıran şahsiyetin ana hatlarını anlamak mümkün olmaktadır. Tai-tsong'un
döneminde pek çok soylu Türk gibi Tonyukuk da Çin eğitiminden geçmişti, fakat
Kutluk Kağan Türk bağımsızlığını yeniden kurtarmaya başladığında onunla
birleşmiş, onun müşaviri ve en iyi komutanlarından biri olmuştu; pek tabii Çin
âdetleri, zihniyeti ve siyaseti ile saray entrikalarına kapılmış İmparator
Kao-tsong'un zayıf noktalarını yeni kağanın hizmetine sunmuştu.” (Grousset 1980: 115).
Giraud
“İnsanı şaşırtacak
kadar çok uzun ömürlü olması, Tonyukuk'a, üç hükümdarı tanıma fırsatı
vermiştir. Tonyukuk, onlara hizmet ederken, çoğu zaman kendi şahsî görünüşünü
onlara empoze edecek güçlü bir kişilik sahibidir. Yaklaşık 705'ten 716'ya kadar
uzanan zorunlu işsiz kaldığı dönemin dışında, o hep iş başındadır, meclistedir,
devletin en önemli şahsiyetidir; sırasınca olmasa bile, gerçekten de böyledir.
Hatta, o ilk Türk edebiyatçısıdır; bu ise, onun diğerlerinden daha az değerli
meziyeti değildir. Zamanının sorunlarını kafasında geliştirip
olgunlaştırmıştır; siyasî bir kafaya sahip olduğu söylenebilir. Kısacası, sertliği
ile, dik kafalılığı ile, şakaları ile; hatta örnek teşkil eden yiğitliği ile
ilginç bir kişidir o. Biraz çocuksu olan onuru, bu efsane adamını, bir dünya
insanına dönüştürür.” (Giraud 1999:
93-94).
Hirt
“Çin kaynaklarında
Çin’e tabi Türkleri idare eden Türk beylerinin oğullarının Çin payitahtında
tahsil gördüklerine ve bilhassa Kutlug’un arkadaşı, Kutlug gibi Çin
namına Çin’de Türklerin bir zümresini idare eden bir Türk beyinin oğlu olan
Tonyukuk’un Çinlilerin örfü, adet ve medeniyetlerine bihakkın vakıf olduğuna
dair sarih kayıtlar vardır.” (Hirt, Nachworte,
p.14-15)
Ligeti
"(Bilge Kağan'ın)
yanında gün görmüş, akıllı Türk devlet adamı, yetmişlik Tonyukuk vardı ki, onun
hayranı olan Alman ilim adamları takdirlerini anlatmak için kendisine Kök Türk
imparatorluğunun Bismarck'ı demişlerdir." (Ligeti 1986: 206).
He Xingliang , Guo
Hongzhen
“Tang Hanedanlığı,
Türk soylularının çocuklarına Çinli memurların çocuklarıyla aynı yüksek eğitim
hakkını tanıyarak onları da Çin Kültürü içine çekme politikası güdüyordu.
Eğitimleri sona erdiğinde bu Türk çocukları Çinli araştırmacılar gibi
imparatorluk araştırmalarına katılabiliyorlardı. Çok sayıda Türk, Çin
devletinde resmi görevli olması sebebiyle Çin kültürüne hızlı bir şekilde uyum
sağlamıştır.” He Xingliang, Guo Hongzhen: Çinlilerin
Gözünden Türklerin Tarihi, İstanbul, Ocak 2015, ss.167
“Türklerin dağılma ve
kağanlığın yeniden kurulması sürecinin önemli bir parçası olan Türk soylusu
Tonyukuk, eğitimini Merkez Havza’da tamamlamıştır. Merkez Havza’nın gelişmiş idari
sistemi ve kültürü Göktürk Kağanlığı’nın yeniden kurulmasında temel esas
olmuştur.” ss.201
Tonyukuk
Çinlidir diyenler:
·
Bahaeddin Ögel
·
Bozkurt Güvenç
·
Mehmet Niyazi Özdemir
·
Özkan İzgi
·
Sait Başer
Bahaeddin Ögel:
“Orta
Asya Türk devletlerinde her zaman için hükümdarların yanında Türk olmayan
vezirler de bulunmuştu. Özellikle Gök-Türk devletinde ticaret ve dış
ilişkileri iyi bilen Batı Türkistanlılar, kağan otağın önemli bir yer
tutmuşlardı. İstemi Kağan'ın elçisi Maniah’ı buna bir örnek olarak
gösterebiliriz. Savaş işlerine Türk olmayanların karışması da çoğu zaman hoş
karşılanmamıştı. M.S. 630'da, Çin imparatorunun İl Kağan'a yazdığı mektup bu
konuda en ibret verici bir belgedir. Çin
imparatoru, Kağanın yanında eski (Türk)
soyluların yerine yabancıların (Hu) görüldüğünü söylüyor ve bunun da Türk
devletinin yıkılacağına dair bir işaret olduğuna dikkatleri çekiyordu.
Gerçekten aynı yılda, Göktürk Devleti yıkılmıştı. Aslında Vezir Tonyukuk da
soy itibarı ile bir Çinli idi. Fakat çoktan beri Türkleşmişti. Büyük Hun
Devleti'nin büyük komutanlarından biri olan ve Yabgu ünvanını taşıyan ünlü bir
asker de, yine Soğdlu veya Türkistan şehirlerinden gelmiş bir yabanı idi.
Hunlara iltica eden Çinli general LiLing de, Hun İmparatorluğu için büyük
hizmetlerde bulunmuştu. Görülüyor ki, büyük imparatorlukla da aslen Türk
olmayan komutanlara da hizmet verilmiş ve onlardan faydalanılmıştı. Bununla beraber, devlet zayıfladıkça bunların
birçok zararları da görülmemiş değildi.”
Ögel, Prof. Dr. Bahaeddin, Türklerde Devlet Anlayışı, İstanbul,
Ocak 2016, Ötüken Neşriyat A.Ş., ss.327 (ilk baskısı Türklerde Devlet Anlayışı
(13.yy. Sonlarına Kadar), Başbakanlık Bas. Evi, Ankara 1971.)
Uygur
hükümdarlarından Temür-Buka adına dikilmiş olan mezar taşı yazıtı:
Uygurların türeyiş efsanesi ile ilgili başlıca
kaynaklar: Uygurların menşe efsanesi ile ilgili en önemli kaynaklardan birisi,
şüphesiz ki İran tarihçisi Cüveynî tarafından yazılmış olan eserdir1. İkinci
önemli kaynak da son Uygur hükümdarlarından Temür-Buka adına dikilmiş olan
mezar taşı yazıtıdır. Bu yazıtın metni sonradan özet olarak Çin tarihlerine
geçmiş ve bazı Avrupalı yazarlar da, ikinci elden kaynaklardan bu bilgileri
özet olarak aktarmışlardı. 2. Çince, orijinal mezar taşı yazıtının ilk
tercümesi ise tarafımızdan yapılmıştır. 3. Bu tercüme tamdır. Uygurların
türeyişleri ile ilgili kaynaklara, burada üçüncü bir Çince kaynakda yeniden
eklemiş bulunuyoruz, Batı ilim âleminin habersiz olduğu bu kaynak da bir mezar
yazıtıdır ve tam tercümesi tarafımızdan yapılmıştır 4.
“ Hsieh ailesi Uygurlardandır. Onların
ataları, (Göktürk Kağanlarının meşhur
veziri) Tonyukuk idi. (Tonyukuk) aslen bir Çinli idi. Çinlilerin
Sui Sülâlesinin (Çin’de egemen olduğu) bir çağda (M.S. 581 - 618), Çin
ülkelerinde büyük karışıklıklar olmuş ve Göktürkler de, Çin’in içlerine doğru
girmişlerdi. (O sırada, Çin’deki idareden memnun olmayan) bir çok Çinliler ,
(Çin’e gelip geri dönen Türklerle birlikte) Göktürk iline gitmişlerdi. (Tonyukuk’un)
P’o-p’o adlı bir kızı vardı. Bu kız (Göktürk Kağanı) Bilge Kağan ile evlendi ve
onun hatunu oldu. (İlteriş Kağan’ın ve sonra da Bilge Kağan’ın veziri olan) Tonyukuk, Göktürk ülkelerini idare
etmek için bir çok pilânlar yaptı. Çin’de kurulmuş olan T’ang Sülâlesinin resmi
tarihlerinin Göktürklerle ilgili bölümlerinde, bu olayların hepsi geniş olarak
anlatılmıştır. Bilge Kağan ölünce, memleketinde bir çok karışıklıklar meydana
geldi. Bilge Kağan’ın hatunu (Tonyukuk’un
kızı) P’o-p’o, bu karışıklık halini görünce, halkı ile birlikde Çin’e geldi ve
Çin İmparatoru’na tabi oldu.
Çin devleti ona, “Memleketini sulha kavuşturan
Hatun” şeklinde, bir şeref ünvanı vermek sureti ile saygısını gösterdi.
Göktürklerin bırakıp geldikleri topraklar da, bu yolla Uygurların eline geçti.
“ (Göktürk devletinin) ortadan kalkmış
olmasına rağmen, bu bölgelerde Tonyukuk’un ünü unutulmadı ve onun
soyundan gelenlere daimi olarak saygı gösterildi. Uygur (Kağanları) kendi
vezirlerini de, her zaman için Tonyukuk’un soyundan gelen kişilerden
seçtiler.
“
Çinliler eskiden Uygurlara Hui-ho derlerdi. Şimdi ise onlara Wei-wu, yani Uygur
diyoruz. Bunların her ikisi de aynı şeydir. Onların oturdukları esas yerin adı
KaraKorum’dur. Bu bölgeye Çinliler ise, şimdi Ho-ning-lu adını verirler. Orada
başlıca üç ırmak vardı. (Göktürklerin başkenti de burada idi). Bu şehrin
güneyine bitişik olan dağlardan çıkıp kuzey - doğuya akan ırmağa Orkun nehri
adı verilirdi. Şehrin batısından geçerek kuzeye doğru akan nehre ise, Tamır nehri
denirdi. (Bu şehrin) batısında bir nehir daha vardı. Bu da kuzey-doğuya akardı.
Bunun adı da Kurban-Tamır’dır. Bu ırmakların her üçü de, başkentin 30 mil kadar
kuzeyinde bulunan bir yerde birleşirlerdi. Bundan sonra meydana gelen bu büyük
nehre ise, Selenga adı verilmiştir.
“ Gerçek Uygur Kağanı Bögü - Kağan’dan
itibaren hep bu üç nehir etrafında otururlardı.Sonradan (M.S. 840), Beş-balıg
şehrine göçerek orada oturdular. (Daha önce Ortaasya’da bir Turfan devleti
vardı). Bu Turfan devleti zayıflayınca, Turfan ovasındaki diğer devletleri de
ellerine geçirerek kendi devletlerine kattılar. Şimdi Turfan’a Kara - Hoço adı
verilmektedir. Kara-Hoço sözü iki kelimeden meydana gelmiştir. “Kara” sözü,
onların dilince kara renk anlamına gelir. Çünkü bu şehrin yakınında Kara - Dağ
adlı bir dağ vardır. “ Hoço” sözü ise, Çinlilerin bu şehre ad olarak verdikleri
“ Kao-Ch’ang” deyiminden gelmiş olmalıdır. Şehrin adı, bunun için böyle
söylenmiş olmalıdır. Şimdiki Uygurlar, Turfan şehrinde otururlardı. Bunlar, “
Turfanlı Uygurlardır. Turfan’daki Uygur hükümdarının mühründe şöyle yazılmış
idi :
“ Bu mühür, bütün Tanrıların desteğine dayanan
ve memleketini korumakla görevli, dördüncü derecede bir hükümdarın mühründür.
Bu mühür, onlara Çin’de egemen olan T’ang Sülâlesi zamanında (M.S. 618 - 905),
Çin devleti tarafından verilmiştir.”
“ Bu mühür Uygurlara T’ang Sülâlesi tarafından
verilmişti. “ Bütün Tanrıların desteğine dayanan’” deyimi ise, Sanskrit
dilinden alınmış bir sözdür. Çünkü onların memleketlerinin adetlerinde Budizm,
çok önemli bir yer tutar ve bir nevi kutluluk anlamına gelirdi.
“ Göktürklerin (meşhur) veziri Tonyukuk’un
nesilleri onlara asil bir memur olarak hizmet ettiler. Bunun için de (onların
aslen Göktürk olmalarına rağmen) Tonyukuk’un nesillerine de Uygur dediler.
Onlar, kendi başkanlarının emrinde olarak Selenga nehrinin yukarı kısımlarında
otururlardı. Tonyukuk’un torunları da, kendi atalarının ilk oturdukları
yeri hatırlayarak, (Selenga nehrinin Çince yazılışının ilk işareti olan) Hsieh
işaretini aldılar ve bunu kendileri için bir soyadı yaptılar...”
Öyle
anlaşılıyor ki Temür - Buka’nın yazıtının Uygurların menşei ile ilgili girişi,
daha önceleri de başka münasebetlerle bazı yazıtlarda yazılmış bulunuyordu.
Çünkü Cüveynî de kitabına aldığı
efsaneyi yine Uygurların başkentindeki bir yazıttan okumuş veya okutmuştu.
Temür-Buka’nın yazıtı, Uygurların Orhun ırmağı
kenarlarından göçmelerinden hemen hemen 500 sene, yani M. S. 1314’den sonra,
Turfan’da yazılmıştı, Öyle anlaşılıyor ki Cüveynî zamanında, Orhun
kıyılarındaki eski Uygur başkentinde, yani Ordu-Balıg şehrinde, kaybolmamış bu
gibi yazıtlar mevcuttu. Temür-Buka’nın yazıtını yazanlar da elbette ki bu gibi
yazıtlardan istifade etmişlerdi. Cüveynî’nin anlattığı efsane daha geniştir. Bu
bakımdan tarihçi Cüveynî’nin, Orhun kıyılarındaki daha orijinal ve daha eski
yazıtı görmüş olması çok muhtemeldir.
·
1. Cüveynî, Tarih-i Cihan Gûşa, GibbMemorial
Series, Leiden, 1912, I, s. 39 v.d.
·
2. J. Marquart, Guvaini's BerichtüberdieBekehrung
der Uiguren, SBAW, 1912, s. 486-502.
·
3. B. Ögel, Sino-Turcica, Taipei, 1964, s. 9
-2 7 .
·
Aynı.,esr s. 29 - 33.
·
(Kaynak: Ögel, Prof. Dr. Türk Mitolojisi,
1.Cilt, Ankara, 1989, ss.78-80 .(academia.edu)
·
Kaynak:Uyg (turktoresi.com)
“Türk
milleti tarih boyunca Türküm demiş ve Türk'ün geleneğini sevmiş, herkesi
kendinden saymıştır. Unutmayalım ki, Bilge Kağan'ın başvezir ve büyük komutanı Tonyukuk
da nihayet bir Çinli idi. Fakat hıyanet karşısında en keskin bir ırkçı
kesildiği de görülmemiş değildi.” Selçuk Üniversitesi 1. Milli Gençlik Kongresi
6-8 Kasım 1985 Konya Tebliğler,
Selçuk Üniversitesi Yayınları, 1987, s.33-38.
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel / hazırlayanlar Doç. Dr Abdulkadir Yuvalı, Yrd.
Doç. Dr. Muhammet Beşir Aşan. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1995 -
169 sayfa; ss. 155.
Bozkurt
Güvenç:
"Yukarıda çevirisi sunulan mezartaşı
yazıtı, Uygur Devleti'nin Çin'den tam bağımsız olmadığını düşündürüyor. Çin
İmparatorluğu, kuzey komşusu Türk boylarına Çin soylu Vezirler ve Hatunlar
göndermeye devam ediyor. Devlet ve yönetim geleneğine sahip olan İranlıların
yeni kurulan Türk devletlerine vezir verme uygulaması ilerde Selçuklularda da
görülecektir. Göçebe devlet kuruyor ama yerleşik devlet geleneğinin deneyimi ,
birikimi, desteği ile. Kağan ölünce, Hatun'un halkı ile birlikte ülkesine dönüp
İmparatora bağlanması olayı da dikkati çekiyor. Bu tür sorular, resmi Çin
tarihlerindeki Türk belgelerinin ne derece güvenilir olduğu sorusunu gündemde
tutuyor." Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği (Kültür Bakanlığı, Ankara 1993) ss.110. (issuu.com)
"Bilge Hakan der ki: Karı aç, sırtı açık
halka hükümdar oldum. Halkı doyurmak için 12 kez sefer savaş) ettim. Çinli
OngTotok'un 50 bin kişilik, General ŞaÇa'nın 80 bin kişilik ordularıyla savaşıp
onları yendim. Türk halkı yoksul idi. Çıplakları giydirdim, açları doyurdum.
Birleşik halkları ateşle su gibi birbirine düşman etmedim. Dört bucak halkı
kendime bağlı kıldım. Az halkı çok kıldım.
Orhon Yazıtları'nın bildirisi kabaca böylece
özetlenebilir. Daha ayrıntılı ve açıklamalı yorumu için Bz Tekin 1988: 1-190.)
Yazıtların bildirisi, göçebe devleti olamayacağı yolundaki önkanıları ve
düşüncelerimizi belli ölçüde doğruluyor. Çinliler güçlü; Türkler ise aç, açık,
çıplak ve güçsüzdür. Yiğit Hakanlar savaşları kazanıyor, sözleri taşa
yazdırıyor ama Türk halkının yazgısını değiştiremiyor. Göçebe halk yok
olacağını bile bile Çinli'nin tatlı sözüne, yumuşak ipeğine doğru koşuyor.
Belki, pirinciyle karnını doyuruyor. Göçebe devleti, birlik ile düzeni sağlamak
için sürekli savaşmak zorundadır. Savaşları kazanıyor ama barışı sağlayamıyor.
Kağan nice çalışıp çabalasa boşuna. Çünkü talan ile yağma yetmiyor. Taşıma
suyla değirmen dönmüyor. Bilge Kağan öğünüyor ama onun ölümüyle birlikte çıkan
kargaşalıklar üzerine, Çin asıllı olan karısı, "halkıyla birlikte"
Çin'e dönüyor. Kurulmamış olan devleti yönetimi) Uygurlara bırakıyor. Bütün bu
gerçekler yukarda son Uygur kağanlarından
TemürBuka'nın mezar taşına aynen yazılıyordu. Türk Kağan'ı veya Hakanı,
Türk devletini kuramazdı çünkü veziri Tonyukuk Çinli idi. Uygurlar
Tonyukuk soyundan vezir atama geleneğini sürdürdüler. Buna belki mecburdular.
Çünkü Devlet yönetimi geleneği)ni bilenler onlardı. Çin töresiyle yazıt
yazılıyor ama Türk devleti yönetilemiyordu." Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, ss. 115 . (issuu.com)
Özkan İzgi
Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği (Kültür Bakanlığı, Ankara 1993) kitabının 109 ve 110.
sayfalarında Özkan İzgi'nin “Kutluk Bilge Kül Kağan, Böğü Kağan ve Uygurlar” (Kültür
Bakanlığı Ankara 1986) kitabının 110-115 sayfalarında yayınlanan
"Uygurların Türeyiş Efsanesi ile ilgili son Uygur hükümdarlarından
TemürBuka adında dikilmiş olan Mezar Taşı Yazıtı'nı nakleder. ( https://turkalevi.files.wordpress.com/2017/02/c3b6zkan-izgi-uygurlar.pdf )
Özkan İzgi ise kitabının önsözünde (s.7)
sözkonusu efsaneyi Prof. Dr. Bahaeddin Ögel'in Türk Mitolojisi, Cilt 1, Ankara
1971 kaynağından kitabının ekler kısmına aldığını belirtir. (https://turkalevi.files.wordpress.com/2017/02/c3b6zkan-izgi-uygurlar.pdf )
Temür-Buka
adına dikilmiş olan mezar taşı yazıtının
metni ilk kez 1964 yılında Taipei Tayvan'da yayınlanan Bahaeddin Ögel'in
profesörlük tezi Sino-Turcica'da
(ss.29-33) zikredilmiş ve eser 2002 yılında ülkemizde Sino-Turcica (Cengiz Han ve Çin’deki Hanedanın Türk Müşavirleri)
adı ile yayınlanmıştır. Bahaeddin Ögel sözkonusu yazıtı 1989 yılında yayınlanan
Türk Mitolojisi 1.Cildi'nde de
yayınlamıştır.
Sait
Başer
“Soy gayreti Türk kültüründe yadırganan bir
durumdur. Bilge Kağan’ın veziri Tonyukuk’un Çin asıllı olduğunu biliyoruz.
Meşhur Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk ve oğullarının acem asıllı olduğunu
biliyoruz. Benzer örnekleri Osmanlı’da bulmak çok daha rahattır. Özellikle
Yeniçeri Ocağı dolayısıyla pekâlâ bir Tunuslu da, bir Sırp da, bir Hırvat da,
bir Rum da vezir-i azam olabilmiştir. Yani Tunuslu hayrettin paşa
diyorsunuz, saklamıyorlar. Bu gizli saklı bir durum değil. Sokullu Mehmet Paşa
Hırvat asıllı olduğunu biliyor. Kardeşi de piskopos; haberleşiyorlar bizde
vezir-i azamken. Ama burada bir ihanet aramak abes. Sokullu Mehmet Paşa Türk
kültürüne tamamen sadık, onu hazmetmiş, Türk olmuş bir adamdır. Aynı şeyi
Nizamü’l-Mülk için de, Tonyukuk için de söyleyebiliriz. Yani Türk kültüründe
ehliyet esastır ve sınıflı olmadığı için; at yetiştiren bir kavim olmaları
dolayısıyla, atlı göçebe toplumunun şartları sınıflaşmaya imkân vermediği için,
insanın değerini aklına ve ahlâkına bağlamışlardır. “Asil insan gönlü temiz ve
akıllı olandır” diyor. Kaşgarlı’da da bulabilirsiniz, Yusuf Has Hacib’de de bulabilirsiniz.
Çok nettir, yani insanın kıymeti geldiği soydan ileri gelmez, ahlâkından ve
aklından ileri gelir. Bu çok açıktır. Eskilerin tabiriyle “bedihi” bir
gerçektir. Dolayısıyla boy sistemine alınır Töreyi benimseyenler ve Töreyi
benimseyene Türk denir. Bugün yeryüzünde Türk sıfatıyla andığımız ne kadar
toplu luk varsa hepsinin aynı kandan, aynı soydan olduğunu ispatlamaya kalkmak
cinnet olur. Denediler bunu zaten, çıkmaz yol olduğu göründü. Adına Türk
denilen topluluklarda soy birliği söz konusu değil. Bu demek değildir ki,bugün
Türk dediğimiz toplumlar soyu belirsiz toplumlardır. Tabii ki değil, ben dedemi
de biliyorum, dedemin dedesini de. Kanunî zamanında bulunan bir belgede
dedelerimin isimlerini buldum. Yani bu hepimiz için geçerli, sadece benim için
değil. Bir soy problemimiz elbette yok. Ama Türklüğü soya indirgeyerek
anlamayı, başta Töre doğru bulmuyor.
(saitbaser.com/2013/12/18/sait-baser-ile-orhun-abideleri-ve-turk-toresi-uzerine-soylesi/)
“Osmanlı padişahlarından I. Kosova savaşında
şehit düşen Sultan Birinci Murad Hüdâvendigâr, zamanında onun kararıyla kurulan
Yeniçeri Ocağı, diğer adıyla Kapıkulu Ocakları, saraydaki uzantısı Enderun ile
beraber, Türk devlet geleneğinde yeni bir kurum olarak önümüze çıkar. Yeni
bir kurum deyişimiz, o kurumu doğuran anlayışın eskiliğindendir. Bilge
Tonyukuk’tan Nizâmü’l-Mülk’e kadar Türk devletlerinde hakandan hemen sonraki en
yüksek derecelere yükselmiş farklı kavimden insanlar hep buluna gelmiştir. Bu
hal toplumca da yadırganmamıştır. Çünkü Türk toplumunun devlet terbiyesinden
beslenen tarihî Türk devletlerinin hemen hepsi açık veya gizli olarak bir cihan
devleti olma rüyası görmüşlerdir. “Cihan Devleti” olmak, Batıdaki sömürgeci
anlayışa ters düşer. “ (saitbaser.com/tag/kurt/)
“İslam öncesi Töre devletlerinde de, İslam
sonrası Töre devletlerine de (devlete ana özelliklerini yine Töre verdiği ve
Töre’deki tevhidci nizam fikri İslâmiyetle tam bir uyum gösterdiği, İslâmi
dönemde de Türk Töre’si hayâtını sürdürdüğü için) bu gönüllü transfer sistemi
kullanılmıştır. Bilge Tonyukuk’tan Sogd kavmine, Nizâmülmülk âilesinden
Sokullu’ya kadar Töre’ye intisab edip Türk olan herkes en yüksek makamlara
kadar çıkabilmişler ve medeniyete unutulmaz katkılar da bulunmuşlardır. Aynı
durum Arnavut, Boşnak, Çerkes, Kürt… kavimleri için de söz konusudur. Bunlar
aynı zamanda Orta Asya’daki Yakut, Çuvaş, Kazak, Kırgız ve benzerleri gibi Türk
olmuş topluluklardır artık. “ (saitbaser.com/2014/02/24/muhabbetin-ictimailesmesi-veya-tore-ile-turk-olmak-2/)
Mehmet
Niyazi Özdemir
“Bizdeki millet tasavvuru nasıl?. Şimdi Türk
milleti, millet tasavvuru olan bir millet değil. Meselâ, Tonyukuk büyük bir
ihtimalle Çinli, Tonyukuk’u bile bizim milletimiz almıştır, kendine katmıştır.
Osmanlı’ya bakın Fatih’ten sonra 4 tane Türk sadrazam olması lâzım ötekileri
diğer milletlerden. Bizim milletimiz, bizim medeniyetimiz gönül vermişse, onu
benimsemişse, ne yapacak bir insanın millî kimliğini, neye yarayacak? Bu iman
meselesidir, ama o imanla beraber, bizim düşüncelerimizi savunduğunda
bizdendir.“Özdemir, Mehmed Niyazi; Mehmed Niyazi Özdemir
Yeni Asya’ya konuştu: 3 Mart 2014,
Roportaj (yeniasya.com)
"Bizim kültürümüzde
ırk değil, ehliyet hakimdir; Avrupa’da, Rusya’da, o milletten başkası başbakan
olamazdı. Türkiye’de ise Osmanlı’dan beri Arnavut’tan, Boşnak’tan, Hırvat’tan,
değişik milletlerden sadrazamlar gelip geçmiştir. İslamiyet’ten önce de bizim
kültürümüz farklı değildi. Bilge Tonyukuk büyük bir ihtimalle Çinlidir. Bir insan bizim
kültürümüzü, bizim kimliğimizi bilir, bizim duygularımıza hitap ederse o
Türk’tür. Bizim ananemiz bütün insanlıkça kabul gördü. Biz insanlığı milletimizin
üzerinde kabul ettik; bundan daha büyük bir şeref olabilir mi?"Mehmed Niyazi: Türk ırkı olmasa tarih
olmazdı, Zaman 16 Aralık 2013. (zaman.com.tr/mehmet-niyazi/tarihte-turk-irki_2183690.html)
ESİRDİ.
ARA
ara: esaret : tonyukuk. Buradan alıntılar yap.
Tonyukuk anıtı ise birinci taşı 35, ikincisi 27 ... nasıl zayıflayıpÇin'e
tutsak olduklarını, Çin esaretinden nasıl kurtulduklarını ve .
orhun
yazıtları
w3.gazi.edu.tr/~iarslan/orhunyazitlari.doc Çünkü veziri Tonyukuk Çin'li idi. .... Göktürkler Çin esaretinde iken Türk
beylerinin Türk unvanlarını bırakıp Çin unvanları alarak
kültür emperyalizmine maruz ...
PDF]Ergenekon'dan Kağanlığa Türk Model Devleti
Gök Türkler - DergiPark
dergipark.gov.tr/download/article-file/291869 / yazan: A Taşağıl / Çin esaretine düştüğü sırada
(630-680 yılları arasında) Çin'e gitmek zorunda ... kaçıp kurtulanTonyukuk'un
Kutlug'a katılma süreci ve daha sonra Kapgan ...
“Türktür”
diyenlerin …
tabii mayalanması iyi
olur.
Giriş yazmak: Kısa az öz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder