“EYÜPSULTAN KAYNAKÇASI” ÖNSÖZ’Ü
Bülent Ağaoğlu
(1) MANA (ANLAM VE ÖNEM)
Genel
Ziyaret
Yeri
Mimari -
Tarihi Eserler
Mezarlıklar
Şehitler
/ Şehitlikler
Mehmet
Akif ve Mezarı
(2) UFUK
(3) TEMENNİLER
(4) EMEK
(5) TEŞEKKÜR
Eyüp ve
Şehitler Konulu Yayınlar
(1) MANA (ANLAM VE ÖNEM)
Genel
Eyüp,
Mekke'den Medine'ye hicret ettikleri 662 yılında Hz. Peygamber'i Medine'de
evine misafir eden ve “Emevîler’in 669
yılındaki Konstantinopolis kuşatmasına katılan ve bu sırada hastalanarak vefat
eden sahabi Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin istirahatgahıdır. (Ebü Eyyüb El-Ensari. Ebu
Eyyo.B Halid B. Zeyd B. Küleyb Ei-Ensari (Ö. 49 /669). [1] (Doğum tarihi: MS 576, Medine, Suudi
Arabistan - Ölüm tarihi ve yeri: MS 669, Konstantinopolis)
Eyüp
şehitler diyarıdır.
“Şehirin
kuşatılmaları esnasında, vuruşmaların sur etrafında olması nedeni ile, şehit
düşen sahabelere ait mezarların çoğu şehrin sur duvarlarının dibinde yer
almıştır. Dolayısiyle İstanbul içinde ve sur civarında birçok sahabe mezarı ve
türbesi yer almaktadır. Bu türbelerden altı tanesi sur dibine bitişik olarak
inşa edilmiştir. Bu altı türbenin bir duvarı, sur beden duvarıdır (7,S.16).” [2]
Şehitlerimizin
mezarlarının yer aldığı Edirnekapı,
Sakızağacı ve 15 Temmuz Şehitlikleri Eyüp’tedir.
İstiklal
Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
Eyüp
Belediye Başkanı Remzi Aydın’ın Değerlendirmesi;
“Bazı
beldeler, huzur ile birlikle anılır. Tarihi, kültürü, yaşanmışlıklarıyla
mekanın insana işleyen ruhu hakimdir bu beldelerde. Her bir köşesi
medeniyetimizin izlerini taşıyan Eyüp de adeta değerlerimizin vücut bulduğu
kadim bir beldedir.
İstanbul
dünya coğrafyasında nasıl bir değer ve öneme sahipse, Eyüp’ün İstanbul içindeki
konumu da böyledir. Tarih öncesi çağlarda Golden Horn diye adlandırılan
Haliç’iyle şehrin kalbi; Hz. Halid el-Ensari’nin istirahatgahı olması
sebebiyle, fetihten sonra şehrin ruhu olmuştur Eyüp… Türbe ve hemen yanıbaşında
inşa edilen caminin merkezini oluşturduğu belde, tarihi süreç içerisinde anıt
eserleri, yerleşimleri, tekke, dergah ve medreseleriyle sadece kendi kimliğini
oluşturmakla kalmayıp medeniyetimizin de taşıyıcı merkezlerinden biri haline
gelmiştir.” [3]
“Mekke,
Medine ve Kudüs’ten sonra en önemli manevi merkezidir Eyüp. Fatih Sultan
Mehmed’den Sultan Vahdettin’e kadar padişahlar burada kılıç kuşanırken, aslında
“Fetih Ruhu”nu kuşanırlar. Büyük tarihçimiz Halil İnalcık’ın, “Osmanlı tarihi
bilinmeden dünya tarihi yazılamaz,” dediği gibi biz de, “Eyüp yeterince bilinip
anlaşılmadan medeniyetimizin kodlarına vakıf olunamaz, dolayısıyla bir
medeniyet inşasına ve ihyasına girişilemez,“ diyebiliriz.” [4]
“Ayrıca
yeryüzünün başka bir köşesinde, bu kadar çok ve bu kadar nadide örneğine
rastlayamayacağımız taş sanatımıza ait eserlerle doludur Eyüp.” [5]
Büyük
Tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Değerlendirmesi: “Eyüp Sultan Neden Önemlidir?
Eyüp
Sultan, yoktan var edilen bir Osmanlı Türk kasabası olan Bursa gibi, Anadolu'da
Türk şehirciliğinin orijinal ve tipik bir örneğidir. Ve büyük İstanbul şehrinin
birtakım fonksiyonlarını üzerine almış ve tamamlamış olmak itibariyle İstanbul
şehri tarihinin çok önemli bir parçasıdır. Bu fonksiyonlar şunlardır:
1-Baş Ziyaretgah
Binlerce
"hacet" sahibinin iman ve umutla yaklaştığı ziyaret ve niyaz yeri. Bazıları
Eyüp'ün Mekke, Medine, Kudüs'ten sonra üçüncü kutsal İslam ziyaretgâhı olduğu
düşüncesindedir.
2-Toplantı Yeri
Avrupa'da
azizlerin kasabaları, binlerce hacı ziyaretçinin uzak yerlerden kafileler
halinde geldiği toplantı yerleri olduğu gibi, Eyüp Sultan da Osmanlı toplumunda
bu fonksiyonu üstlenmiştir. Eyüp Sultan, tarikatların kurduğu tekkeleriyle de
şöhret kazanmıştır.
3-Mesire ve Eğlence Yeri
Binlerce
ziyaretçinin konaklaması, yiyip içmesi ve eğlenmesi gereği, Eyüp Sultan 'da
geniş çarşıların, köşk ve kahvehanelerin bulunduğu mesireler ve aşhanelere
vücut vermiştir. Kasaba, dini eşya satıcılarının yanında yoğurtçuları,
kaymakçıları, kebapçıları, oyuncakçıları ile meşhurdu. Gençler, Haliç'te ve
mesirelerde yapılmış havuzlarda yüzerler,
gece işret âlemleri yaparlardı. Kaymakçı dükkânları buluşma yeri haline
geldiğinden, ulemanın şikâyetleri üzerine zaman zaman sultanlar yasak
fermanları çıkarmak zorunda kalırdı. Özetle, her şeyiyle Eyüp, İstanbul
hayatının ruhani olduğu kadar, renkli, hayat dolu bir makamı olmuştur.
4- Siyasi Fonksiyonu
Yeni
tahta çıkan her Osmanlı sultanına Eyüp Türbesi'nde Halife Osman'a ait kılıç
devrin en büyük tarikat şeyhi tarafından kuşatılırdı. Taklid-i Seyf denilen bu
merasim, tahta oturmak için biat merasimi kadar önemliydi. Yeni Sultan
denizyoluyla Eyüp'e gelir, merasimle kılıç kuşandıktan sonra Edirne Kapı 'dan
Divanyolu ile halkın alkışları arasında saraya dönerdi. Saltanatın en mukaddes
eşyasından sayılan Peygamber'in Sancağı da 1703 Tarihi Patrona Halil İsyanı'na kadar
Eyüp Sultan Türbesi'nde saklanmış, sonra Topkapı Sarayında Harem Dairesi'ne
alınmıştır. Osmanlı sultanları Eyüp Sultan'da "Taklid-i Seyf" ve
"Sancak-ı Şerif" yoluyla kendilerini Peygamber'in gaza geleneğine
bağlıyor, saltanat ve hilafete hak kazandıklarını (legitimation)
vurguluyorlardı. Özetle, Eyüp Sultan, Osmanlı siyasi düzeninde, son derece
önemli bir makam oluşturmaktaydı.
5- Bir Sanat Müzesi
Eyüp,
Osmanlı Türk mimarisi, çinicilik ve yazı sanatları bakımından eşsiz bir müze
durumundadır. Sultanlar ve büyükler, en değerli eserleri Türbe'ye armağan
ederlerdi. Kutsal niteliği dolayısıyla bu eserler bugüne kadar oldukça iyi bir
şekilde korunmuş olmakla beraber, bir müze için gerekli özel bakım ve korunmaya
muhtaçtır. (…) Eyüp Sultan, aynı zamanda en önemli tekkelerin toplandığı bir
merkezdir. Tekkelerin, Türk tasavvuf, edebiyat ve sanat tarihindeki seçkin yeri
tartışma kabul etmez; bu bakımdan Eyüp Sultan, Kırşehir Hacı Bektaş manzumesi
gibi ihyası gerekli tarihi bir fikir ve sanat merkezimizdir. Vaktiyle bir sanat
ve fikir akademisi fonksiyonu gören meşhur tekkeler restore edilmeyi
beklemektedir.
6- Türbeler Şehri
Eyüp
Türbesinin kendisi, 16 yüzyıla çıkan eşsiz çinileri, kitabeleri, munakkaş
örtüsü ile dikkatle ele alınması gereken belli başlı bir abidedir. Osmanlı
büyüklerine ait bir dizi türbe, Eyüp türbesi edatında yer almıştır. Buradaki
her biri muhteşem bir abide olan türbelerin ve mezarların en ünlüleri, Sultan
Reşad, Sokollu Mehmed Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Kıbrıs fatihi Lala
Mustafa Paşa, Vezir Pertev Paşa, Hoca Sa'ded-din, Kasım Paşa, Cafer Paşa,
Siyavuş Paşa, Tabanıyassı Mehmed Paşa, Şeyhülislam Kara Çelebizade, Kapudan
Mustafa Paşa ve Timur'un torunlarından Bediüzzaman'a aittir. Mimarisi,
dekorasyon ve hüsnühat kitabeleriyle bu türbeler eşsiz sanat eserleri olup
bakım ve restorasyon ister.” [6]
“Eyyûb
Sultan Camii ve türbesini, adını altın harflerle tarihe yazdıran
sadrazamlarımızın, paşalarımızın, nice âlim ve seçkin devlet büyüklerimizin
sanat şaheseri türbeleri ve huzur dolu kabirleri kuşatmıştır. Bu haliyle Eyüp
semti, asırlardan süzülen medeniyetin bir özeti, yaşayan dipdiri bir tarih,
huzur ve feyz membağıdır.” [7]
“Tarihçi
Prof. Dr. İlber Ortaylı; İstanbul’da kent müzesi kurulması gereken ve
kurulabilecek üç tarihi ilçeyi adres gösterirken Eyüp’ü bu tarihi misyonun en
başına koymuştur.
Bu
tespit, Osmanlı’nın ilk Türk yerleşkesi özeliği ile köklü ve derin bir tarihe
sahip olan Eyüp’ümüz için kurulacak bir müzenin ne kadar gerekli ve önemli
olduğu konusunda bizlere adeta ışık tutmuştur.” [8]
“Osmanlı
İmparatorluğu'nun yükselme döneminde Eyüp, şehir duvarları dışında kalan
tanınmış üç yerleşim yerinden biri idi. Diğer ikisinden biri Üsküdar ve
sonuncusu Galata idi.” [9]
Ziyaret Yeri
“Eyüp İstanbul’un her dönemde en önemli
ziyaret yeri olmuştur. Burada medfun bulunanların aileleri, etleri fakirlere
dağıtılmak üzere her gün özellikle ramazanda Eyüp Sultan Türbesi’ne kurbanlık
koyun gönderir, hatta bundan dolayı Eyüp halkına kurbancı denirdi. Eyüp Sultan
Camii ve Türbesi, eskiden olduğu gibi şimdi de her gün ziyaret edilmekte ve bu
ziyaretler ramazanlarda, bayramlarda ve diğer kutsal günlerde fevkalâde
yoğunlaşmaktadır.“ [10]
“Eyüb, büyük şehrin gürültü ve telaşından
bunalanların sığındığı, mütavazı, hamuş (susan] İstanbul’dur. Bu bölgeyi
gezmeyi alışkanlık haline getiren İstanbul’lular vardır. Adeta Bursa’daki Emir
Sultan burada da yeni ortaya çıkmış, büyümüş ve yayılmıştır.” [11]
Mimari - Tarihi Eserler
“Mimari
Eserler. Osmanlılar’ın İstanbul’da yaptırdığı ilk mimari kompleks olan Eyüp
Sultan Külliyesi’nin çevresi, devlet ricâliyle halk kitlelerinin Ebû Eyyûb’un
şefaatini kazanmak için burayı son istirahatgâh olarak seçmeye başlamaları
üzerine kısa sürede gelişmiş ve semtteki kutsî ve manevî havayı daha da
yoğunlaştıran kendine has bir mimari karaktere bürünmüştür. Fetihten sonra,
bugün birer tarihî belge ve sanat eseri niteliği taşıyan devlet erkânı
türbelerinden başka tepenin yamacında da yavaş yavaş halka ait mezarlıklar
oluşmaya başladı. Bugün Eyüp İstanbul’un ve Mekke, Medine, Kudüs’ten sonra
İslâm âleminin en büyük nekropolüdür; âbidevî türbe, küçük hazîre, açık türbe
gibi çeşitli mezar yapılarıyla ve cami, mescid, tekke, medrese, mektep,
namazgâh, kütüphane, imaret, hamam, çeşme, sebil gibi her biri ayrı bir çalışma
konusu olacak dinî ve sosyal tesisleriyle aynı zamanda bir mimarlık müzesine
dönüşmüş durumdadır. Ebû Eyyüb el-Ensârî’nin türbesiyle birlikte, İstanbul
kuşatmalarında şehid düşen başka sahâbîlerin mezarları da büyük önem
taşımaktadır. Hz. Peygamber’in Kostantiniye’yi fethedecek kumandanı ve orduyu
öven hadisinin yönlendirmesiyle buraya gelen İslâm ordularına katılmış
sahâbîlerin şehir önlerinde şehid düşmeleri, Osmanlılar döneminde bunlara ait
kabirlerin tesbit edilip yapılması geleneğini ortaya çıkarmıştır. Özellikle II.
Mahmud devrinde bütün sahâbî mezarları bulunarak yapılmış, eskiden beri
bilinenler de onarılmıştır.”[12]
“Eyüp’teki
en önemli mimari âbideler Eyüp Sultan Camii ve Türbesi İle (İlk yapı 1458, son
yapı 1798-1800) her ikisi de XVIII. yüzyıl sonuna ait olan Mihrişah Vâlide
Sultan ve Şah Sultan külliyeleridir.”[13]
“Mimar
Sinan’ın bütün eserleri içinde en yoğun biçimde bir araya toplanmış olan
mescid, türbe ve tekke gibi yapıları ise Eyüp’ün çok özel bir kimlik
kazanmasını sağlamıştır.” [14]
“Sinan’ın İstanbul’daki yapılardan en büyük
payı da, Eyüpsultan semti almıştır. Yaptığımız tesbitlere göre Sinan’ın Eyüp’e
kazandırdığı yapıların sayısı 28’i bulmuştur. İnşa edilen bu yapılar, türlerine
göre şöyle dağılmaktadır: 10 türbe, 8 cami ve mescit, 4 eğitim yapısı, 3 hamam,
2 saray ve 1 tekke. Bu dağılımdan da anlaşılacağı gibi Eyüp, İstanbul kentinin
en önemli nekropolü kabul edilmiştir.” (Saatçi, Suphi: “Sinan’ın
Eyüp’teki Cami ve Mescitleri Üzerine Gözlemler”. [15]
“Mimar
Sinan’ın Eyüp’teki eserleri”. [16]
“1580
yılında vefat eden II. Selim’in kız kardeşi Şah Sultan ve kocası Zal Mahmud
Paşa, 1551’de ünlü Mimar Sinan’a Eyüb’deki camiini yaptırmıştır. Adeta bir
sandık şeklinde kubbesiyle, örtülmüş gibi duran bu cami etraftaki tepelerden
bakıldığında mimarının dahi bir şehirci olduğunu ve çevreyle eseri ne kadar
maharetle bütünleştirebildiğini gösterir.”[17]
“Eyüp’ün
en karakteristik yapıları arasında tekkeler de bulunmaktadır. Ancak daha çok
geç dönem mimari özelliklerini yansıtan bu yapılardan pek azı günümüze
gelebilmiştir.”
[18]
Mezarlıklar
“Surların en önemli özelliği Emeviyye
devrindeki kuşatmadan kalan sahabe (peygamberin çevresi, yakınları]
mezarlarıdır. İstanbul’un Emevi kuşatmaları devrinden kalan en önemli sahabe
mezarı Hz. Muhammed’in sancaktarı Eba Eyyub’ul Ensari’nin kabridir. İstanbul’un
fethinden sonra Akşemseddin Molla’nın bulup tesbit ettiği mezar halk arasında
Eyyüb Sultan olarak bilinir ve semt de bu adla yaşar.” [19]
“Eyüp
Sultan Türbesi’nin Eyüp’ün yerleşim dokusuna kazandırdığı bir başka özellik, bu
türbede yatan kişiyi Evliyaullah (Allah Dostu) ve Sahabe bilen Osmanlı’nın ona
yakın olmak için Eyüp’te defnedilmek istemesidir. Gerek Osmanlı döneminde,
gerekse de Cumhuriyet yıllarında halktan kişilerin yanı sıra, birçok şöhretli
isim de son istirahatgah olarak Eyüp’ü seçmişlerdir. Bunun sonucunda semte
mistik havasını veren büyük mezarlıklar kurulmuştur. Hem bu mezarlara ait mezar
taşlarının sanatsal değerleri, hem de çağlara tanıklık eden üzerlerindeki
kitabeleri nedeniyle, Eyüp’teki mezarlıklar bir açık hava müzesi gibidir ve
yüzlerce yıllık bir tarih kesitini hüznün diliyle anlatır bizlere. Bu
mezarlıklardaki servi ağaçları ise adeta ölümle yaşamın içiçeliğini vurgular.” [20]
“Bu
büyük sahabenin yanına gömülmek İstanbul’un mü’min insanı için hep önemli
olmuştur. Bu nedenle Eyüp denince akla mezarlıklar da gelir. Eyüp’ün tüm düzlük
ve yamaçları mezarlıklarla kaplandı. Amaç hep o büyük insana komşu olma çabası.
Boy boy serviler ve yeşillikler arasında yer alan beyaz mezar taşlarının
görüntüsü Müslüman ve mütevekkil Eyüp’ün en aşina görüntüsünü verir bizlere.
Mezar taşlarının çeşitliliği, türbe tasarımları süregelen mimari değişimi
anlattığı gibi şanslı olup da eski(mez) yazıyı okuyabilenler nasıl bir tarihin
devamı olduklarını ürpererek göreceklerdir.” [21]
“Eyüb’deki
tek padişah türbesi, Sultan V. Mehmed Reşad Han’ınkidir.” [22]
“Osmanlı ve Türk tarihinin doruk noktasını
teşkil eden İstanbul; büyük padişahların, onların kızları olan sultanların,
valide sultanların, şehzadelerin türbeleriyle doludur.
Koca İstanbul’un mezarlıklarında bir tek
Sultan Mehmed Reşad’ın türbesi vardır, Eyüp’tedir. Herkes selâtin camilerinin
avlularındaki türbelerde ebedi uykusunu uyumaktadır. Bu türbeler ülkeler
fetheden Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman veya Fatih Sultan Mehmed
gibi mareşallere de ait olsa; tevazuları, iddiasız hacimleri ve güzellikleriyle
nesillere tarihi hatırlatırlar.” [23]
“Eyüp türbelerinin hepsi görülecek
eserlerdir; içlerinde en ilginç olanı ise Sokullu Mehmet Paşa türbesidir.”
[24]
Şehitler / Şehitlikler
·
Sahabeler
“Şehirin
kuşatılmaları esnasında, vuruşmaların sur etrafında olması nedeni ile, şehit
düşen sahabelere ait mezarların çoğu şehrin sur duvarlarının dibinde yer
almıştır. Dolayısiyle İstanbu içinde ve sur civarında birçok sahabe mezarı ve
türbesi yer almaktadır. Bu türbelerden altı tanesi sur dibine bitişik olarak
inşa edilmiştir. Bu altı türbenin bir duvarı, sur beden duvarıdır (7,S.16).” (Ensari
Kara, Fahrunnisa: “Sahabe, Ensar ve Eyüp'te Yatan Sahabeler”. [25]
·
Sokullu
Mehmet Paşa
Tarihimizde
Han’dan (Sultan, Hakan, Padişah) sonra gelen 3 tarihi şahsiyetin önemi ilgili
literatürde belirtile gelmiştir: Göktürklerde Bilge Tonyukuk (646 -726), Büyük
Selçuklularda Nizamülmülk (1018-1092) ve Osmanlılarda Sokullu Mehmet Paşa (
1506-1579). Öldürülmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama aşamasına
geçtiği Sokullu Mehmet Paşa’nın kabri Eyüp’tedir.
·
Edirnekapı
Şehitliği
Eyüp
ilçe sınırı Surlardan sonra başlarken biraz ileride Edirnekapı Şehitliği
karşımıza çıkmaktadır.
“İstanbul'da,
Eyüp ilçe sınırları içerisindeki Edirnekapı Şehitliği, Balkan Savaşı ile I.
Dünya Savaşı ve özellikle Çanakkale Savaşlarında yaralanarak tedavi olmak için
İstanbul hastahanelerine getirilen ve burada şehitlik mertebesine erişen
müslüman askerlerin çoğunlukta bulunduğu bir mezarlıktır. Edirnekapı ve
Sakızağacı adıyla iki bölümden oluşan şehitlikte; Osmanlı-Rus Harbi, Balkan
Harbi şehitleri, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri şehitleri, Polis Teşkilatı'nın
şehitleri, T.H.Y. sivil şehitleri, İtfaiye Teşkilatı'nın şehitleri, Eski
Tulumbacılar ve Harp Malul ve Gazileri'ne ait ayrı parseller halinde
şehitlikler oluşturulmuştur.” [26]
“Harita
Genel Müdürlüğü'nün, Ankara' da 1971 yılında bastırdığı Şehitliklerimiz adlı
kitapta İstanbul'a getirilen Balkan Harbi ve Çanakkale Savaşı gazilerimizden
hastahanelerde vefat edip Edirnekapı Şehitliğine defnedilenlerin sayısının 13
bin civarında olduğunu bildirmektedir. Ayrıca İstanbul'un İngilizler tarafından
işgali sırasındaki olaylarda şehid olan üç askerin de kabirleri burada idi.”
[27]
(Önsöz’ümüz
bittikten sonra “Eyüp ve Şehitler Konulu Yayınlar” listesi yer almaktadır.)
·
15
Temmuz Şehitliği
“İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden
vatandaşlar için Edirnekapı Şehitliği’nde bir şehitlik yapımına başladı. Tarihi
Edirnekapı Şehitliği’ne komşu olacak alanda 16 darbe şehidinin mezarı
bulunuyor. İstanbul’da ve Türkiye’nin dört bir yanında hayatını kaybeden fakat
farklı mezarlıklara defnedilen vatandaşlar için şehitlik içinde sembolik
kabirler yapılması bekleniyor.” [28]
(21.04.2017).
Mehmet Akif ve Mezarı
İstiklal
Marşı şairimizin mezarı Edirnekapı Şehitliğindedir.
İstiklal
Marşı’ndan, 15 Temmuz işgal girişimine karşı çıkan milletimizi adeta anlatan bazı mısralar;
Ben
ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi
çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş
sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım
dağları, enginlere sığmam taşarım.
Garb'ın
afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim
iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun,
korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
''Medeniyet!''
dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş!
Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper
et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır
sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim
bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın
yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!
Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen
şehid oğlusun, incitme, yazıktır,
atanı:
Verme,
dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim
bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı,
cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin
tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun
senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin
ma'bedimin göğsüne na-mahrem eli;
Bu
ezanlar -- ki şehadetleri dinin temeli --
Ebedi,
yurdumun üstünde benim inlemeli.
(2) UFUK
Fatih
Sultan Mehmet İstanbul’da ilk kütüphane’yi Eyüp Camiinde kurmuştur:
“Fatih
Sultan Mehmed İstanbul’un fethinden sonra Eyüb’de cami, medrese, imaret, hamam
ve türbeden meydana gelen bir külliye yaptırmıştır. Padişah, cami içinde iki
dolaba Hz. Halid Ebu Eyüp el-Ensari namına vakfettiği kitaplarla şehrin ilk
kütüphanelerinden birini kurmuştur. Devrin veziri âzâmı Karamani Mehmed Paşa da
1480 yılında buraya bir miktar kitap vakfetmiştir.” [29]
Ülkemizde
ilçe kaynakçaları çok azdır. Bizim tespitlerimize göre kitap olarak günümüze
kadar yayınlanmış sadece 5 ilçe kaynakçası mevcuttur.
Katip
Çelebi
Tarih
boyunca 1 numaralı bibliyograf bizim medeniyetimizin evladı Katip Çelebi’dir.
15 bin yazma kitabın kaynakçasını hazırlamak yanında bunların önemli bir
kısmının özetini yapan, bu eserler hakkında değerlendirmelerde bulunan bir
insandır Katip Çelebi. Katip Çelebi’nin bu eseri Keşf el Zünun adıyla
bilinmektedir.
Bu eser
dünyada tek örnektir ve medeniyetimizin bir üst ürünüdür.
Eyüp’e 4
km mesafede olan Haliç kıyısındaki Unkapanı’nda 1609’da dünyaya gelmiş, 3 km
uzaklıkta olan Fatih’in Yavuzselim semtinde 1657’de vefat etmiştir.
Ülkemizin
en büyük kütüphanesinin Eyüp sınırları içerisindeki Rami Kışlası’nda kurulması için çalışmalar devam etmektedir.
(3) TEMENNİLER
1:
Bibliyograf
Bundan
sonra, bu çalışmanın geliştirilmesi için Eyüp yayınları (bilgileri) konusunda
uzmanlaşacak ve bunları bibliyograf davranışı içinde takip edip düzenleyecek
(mümkünse) bütün mesaisini bu işe ayıracak sosyal bilimler kökenli yüksek lisans mezunu kitapsever / bilgi aşığı
gençlerimizin istihdam edilip uygulamada ülkemizin ilk örneğinin ortaya
konulmasını dilerim.
2:
Mehmet Genç: Bilginin önemi
Büyük
tarihçimiz, uzun yıllarını Osmanlı ekonomisinin işleyişini çözmeye adar, ayrıca
doktora tezi hazırlığı sürecinde ülkemizde bir başka örneği görülmeyen bir sabırla mücadele eder ve azim gösterir. Mehmet Genç 1962-1973 arasında doktora tezi süreci yaşar, 1973’de hocası
Ömer Lütfi Barkan’ın emekli olması üzerine “Onun
ayrılmasından sonra doktora tezini yazıp vereceği bir merci kalmadığı gibi
iklimi de artık geçmiş bulunuyordu” değerlemesinde bulunur. Doktora tezi
sürecinin birikimleri 2000 yılında kitap olarak yayınlanır. Bu kitap yaklaşık
olarak 40 yıla yayılmış olur. Mehmet Genç bu 40 yılın hikayesini kitabının
22.5.2000 tarihli Önsöz’ünde 16-36. Sayfalar arasında anlatmaktadır.
“Gençliğinizden beri, bilgi sosyolojisi
özellikle ilginizi çekiyor. Toplumsal yapı ile ortaya konan
düşüncenin/felsefenin bir bağlantısı olması gerektiğini söylüyorsunuz. Bugünkü
toplumsal yapımızın ortaya orjinal bir düşünce koyma şansı var mı?
[M.G.]: Bu çok zor. Bunun için toplumda bilgi ile uğraşan bir grubun oluşması
lazım, biz toplumumuzda henüz bilgiyi bir değer olarak benimsemedik. Baykan’ı
bir bilim adamı olarak tek gördüm dedim, ondan sonra da görmedim. İşi bilgi olan bir grubun oluşması lazım, bu
hâlâ yok. Tek tek var, tek tek çok değerli Türkler var. Ama kolektif olarak bilgi motivasyonuyla
hareket eden bir sosyal grup henüz oluşmuş değil bence, ama oluşacak, yoksa bu
dünyada yaşayamayız.” [30]
İşi
bilgi olan grupların oluşturulmasının kapsamının ve ne anlama geldiğinin hayattayken Mehmet Genç’e sorulmasını ve bir
çalıştay düzenlenmesini dilerim. (Mehmet Genç arşiv belgeleri
incelemesi yapmaya yıllarını adamış bilim insanıdır. Mehmet Genç’in söylemek
istediği, belki de büyük bilgi yığınlarını inceleyip sonuçlar çıkarmaktır.)
Ülkemizde
örneği bulunmayan, Eyüp için 13 sempozyum düzenleyen ve büyük bir başarıya imza
atan Eyüp Belediyesi bir anlamda aslında bu bilgi grubunun ön hazırlıklarını
yapmıştır. Sempozyumlar
ile sistematik bilgi altyapısı oluşmuş durumdadır.
3:
Yukarıdaki değerlendirme kapsamında “Neden
Bilgiye Gereken Önemi Vermiyoruz Sempozyumu” düzenlenmesini dilerim.
Google
1998 yılında kuruldu, 20 sene sonra bilgi erişim imkanları bakımından 1998
öncesi ile karşılaştırılması mümkün olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Bir 20 sene
sonrası ise günümüzün bilgi erişim imkanlarından çok farklı olacaktır.
Ayrıca
günümüzde bilgi kaynakları çeşitlenmiş ve nicelik olarak da eskisine oranla
çoğalmıştır. 70’li yıllarda ülkemizde yılda ortalama 5.000 kitap yayınlanıyordu
günümüzde ise bu sayı 50 bine yükselmiştir.
Bilgi
tarihte her zaman önemliydi fakat günümüzde daha da önem kazanmıştır.
Tarihimizin
en büyük ismi Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’da ilk kütüphane Eyüp
Camiinde kurulmuştur. İlaveten Eyüp’te Rami Kışlası’nda ülkemizin en büyük
kütüphanesi kurulmaktadır. Bu iki büyük örneğin kutsal mekan ve şehitler diyarı
Eyüp’te bulunmasının yapılacak bilgi kökenli çalışmalarda bizlere büyük bir
güç, azim ve ufuk vermesini özellikle temenni ederim.
4:Ülkemizde
bibliyografya çalışmalarını güncel tutmak maalesef başarılı olduğumuz bir
uygulama değildir.
Bu
bibliyografya çalışmasının web üzerinde her gün yeni ilavelerle geliştirilmesi
dileğimdir.
Bir veritabanı
programı hazırlanıp ilavelerin bu yazılıma kaydedilmesini ve kamuya açık olarak
webde yayınlanmasını, böylelikle Eyüp Belediyesi’nin ülkemizde bütün belediyelere örnek olmasını
dilerim.
Bibliyografya
hazırlarken zihnimdeki kalıp kavramlardan birisi de “Kaza kaza ilerlemek”tir.
Ne kadar kazılar benzeri sondaj yapılırsa daha fazla ve cazip kaynaklara
ulaşmak mümkün olabilir.
5: Bundan
sonra kaynakça temelinde yapılabilecek çok çalışma bulunmaktadır. Bunların
uygulanmasını dilerim. Böylelikle
kaynakçalardan beklenen klasik faydanın ötesine geçilebilecektir.
Mevcut
kaynakçanın ötesine geçmek çok önemli olsa gerek.
Kaynakça
bilgi işinin bir kısmı / etabı. Yani alınacak daha çok mesafe olsa gerek.
Ülkemizde
kaynakça çalışmalarında tarama kuvveti bakımından boyut atlama ihtiyacına
işaret etmek için de yukarıdaki ifadeyi yazmaya çalıştık. Bizde ve sanırım
dünyada da kaynakçalar genellikle kitap, makale, bildiri (tebliğ) ve tezler ile
sınırlıdır. Ayrıca direkt kaynakça
konusu ile ilgili olmayan kitaplarda da çok malzeme vardır. Bunların da
saptanması kolay olmasa da, oldukça zaman istese de elzemdir.
Çalışmamızda
esasen kitap, makale, tez gibi klasik kaynakları tespite çalıştık. İlaveten,
konusu doğrudan Eyüp olmayan kitap, tez, makale vs. yayınlar taranarak içinde
Eyüp ile ilgili bölümler ve cümleler tespit edilerek künye kaydı çıkarılmasını
dilerim. Bu çalışmayı kolaylaştıracak imkanlar da ortaya çıkmaktadır. Günümüzde
e-kitap veri tabanları ve e-kitaplar çoğalmaktadır.
Dünyada
bilgi üretiminin ve bilgi hizmetlerinin geldiği aşamada, esasen Eyüp konulu
bilgi yığını ile neler yapılabileceğini hayal edilmesini, düşünce
geliştirmesini dilerim.
Ortaya
konulabilecek hayaller ülkemizde denenmemiş olabilir fakat dünyada bilgi
üretimiyle ilgili çok sayıda uygulama bulunmaktadır. “Neler yapılabilir”
sorusunun cevabı olacak şekilde bu uygulamaların örneklerini geniş kapsamlı
olarak derlenmesini dilerim.
Mevcut
kaynakçanın ötesine geçmek sadece “dijital arşiv kurulmalı” demek değildir.
Dijital arşiv tabii ki önemli bir kolaylıktır.
Eyüp
üzerine (toplam sayfa sayısı 1754 olan) 4 kapsamlı kitabı bulunan rahmetli
Mehmet Nermi Haskan gibi gönlünü ve yıllarını Eyüp’e vererek, azimle ve sabırla
çalışarak araştırma yapacakların çoğalmasını dilerim.
Yeni
bilgiler, yeni düşünceler üreteceklere, sentezler yapacaklara ihtiyacımız çok
olsa gerek.
İşte
esasen hedeflenenin bu olmasını dilerim. Eski bilgileri ve düşünceleri tekrar
etmenini yanında, tarihten kopmadan, tarih bilinci içinde, geçmişin de
bilgileriyle, geçmişe ilişkin sorumlulukları
unutmadan yeni düşünceler, projeler, hayaller, öneriler, tavsiyeler
üretilmesini dilerim.
Bilgi
yığını ile neler yapılabileceğinin bilincinde olan genç akademisyenler
yetiştirmesini dilerim.
6: Başta
Eyüp Belediyesi olmak üzere tüm ilgili kesimlere faydalı olmasını, Eyüp ile
ilgili her türlü bilgi temelli çalışmada kullanılmasını dilerim.
7:Eyüp
konulu yayınların ve ayrıca ülkemizde ilçe kaynakçalarının çoğalmasına katkıda
bulunmasını dilerim.
Eyüp
Bibliyografyası için en az 200 temenni (öneri ve hayal) yazabilirdik. Fakat
bunu yeri bu kaynakça olmamalıydı. Bu öneriler bile başlıbaşına bir makale
konusu olabilir diye düşündük.
8:
Çalışmamızda geniş bir Mukaddime yer almaktadır. Önsöz taslağı üzerinde
çalışırken hatırladık ki, kaynakça pirimiz Katip Çelebi (1609-1657) Keşf El
Zünun adlı bibliyografyasının girişinde “Başlangıç, İlimlerin Durumları
Hakkındadır” adıyla geniş bir önsöz yazmıştır (Türkçe baskıda, sayfa:15-53,
Tarih Vakfı, 2007). Katip Çelebi bu bakımdan da öncülük yapmıştır, dünyaya örnek
olmuştur.
Bundan
sonra hazırlanacak kaynakçalar için Katip Çelebi’nin bu davranışının örnek
olmasını dilerim.
Katip
Çelebi’nin Keşfü'z- zünun adlı kaynakçasının amacını açıklayan aşağıdaki
paragrafın bundan sonra ülkemizde kitap olarak yer alacak kaynakçalarda yer
almasını dilerim.
Katip
Çelebi geniş önsözünü aşağıdaki paragrafla bitiriyor;
“Bitiş:
Bil ki bu kitabın ortaya konmasındaki amaç şudur; İnsan beşeri varlığını olgunlaştırmaya muhtaç olduğu için ve olgunlaştırma da ancak eşyanın
gerçeklerini bilmekle, Allah’ın kitabını ve Peygamber’in sünnetini bilmekle
tamamlandığı için bu ilimleri ve onların aracı durumunda olan şeyleri öğrenmek
gerekli oldu. Ona önce amaçlarının belli olması için ilimlerin çeşitlerini
bilmesi, sonra da durumunu idrak edip ilimler ve kitaplar arasında
karşılaştırma yapabilmesi için kitapların kendilerinin ve derecelerinin
çeşitlerini bilmesi gerekli oldu. Böylece onların daha üstün ve daha güvenilir
olanını bilir, bu ilmi bilenin durumunu ve ilimler hakkında bilgisi olduğunu iddia
eden kişinin durumunu bilir, bu ilmin
konusu, amacı ve derecesi ile ilgili ayrıntılı haber verdiğine dair iddiasını
anlayıp iddia ettiği konuda ona karşı zan sahibi olur, aynı şekilde, yazılan
kitapların durumunu, derecelerini, değerlerinin büyüklüğünü, aralarındaki
farklılığı ve bu farklılıkların çokluğunu bilir. Bunları bilmesinde, bu
ilimleri elde etmesi için bir yol gösterme, güveneceği ilimleri ona tanıtma ve
aldanmaktan korktuğu şeylerden bir sakındırma vardır. Yine insan böylece
yazarların durumunu, vefatlarını ve asırlarını kısaca olsa da bilir, yüksek
olanın şanının derecesini düşürmez, diğerlerini de derecelerinden
uzaklaştırmaz. Bundan, temiz kişileri insani olgunluklara özendirme,
öncekilerin ve sonrakilerin eserlerine göz gezdirerek güzelce uyup takip etmek
için onları harekete geçirme ve onların haberleri hakkında düşünme yararı elde
edilir. Mizaçların, eserleri duyularla anlamak ve haberleri ve bilhassa yeni
haberleri yeni haberleri almak üzere yaratılmış olduğu gizli bir şey değildir,
o zaman göz bakmaktan, kulak da haberden yorulmaz. Allah’tan İslam nimetine
uyarak bağışlanma ve sağlık dileriz, o bana yeter, ne güzel vekildir, ne güzel
doğru yol göstericidir, kabul edendir, yakındır, ona tevekkül ettim ve ona
dönüyorum”. [31] (Kâtip Çelebi,
1609-1657.
9:
Kaynakçamızda yer alan yayınlar, mesela özellikle makaleler bir araya getirerek
yeni kitaplar yayınlanmasını, Eyüp konulu literatürün çoğalmasını dilerim. Konu
başlıklarımız da bu bakımdan yönlendirici olacaklar arasında sayılabilir.
Bazı
örnekler;
·
Eyüp
ve Fatih Sultan Mehmet
·
Eyüp
ve Mimar Sinan
·
Eyüp
ve İnanç Turizmi
·
Ziyaret
yerleri ansiklopedisi
·
H.
Örcün Barışta’nın Eyüp makaleleri
·
Mistik
şehirler
·
Eyüp
Camileri
·
Eyüp
Türbeleri
·
Edirnekapı
Şehitliği
·
Eyüp
Mezarlığı
·
Eyüp
Kütüphaneleri
·
Eyüp
ve Tasavvuf Kültürü
·
Eyüp
Ansiklopedisi
·
Mehmet
Mermi Haskan Armağan Kitabı
·
Eyüp
Oyuncakları
11: “Çalışmalarımı tek başıma yürüttüğüm için
hazırlanması on seneden fazla süren eserde görülen cami, türbe, çeşme, imaret,
sebil ve şahide kitabelerinin hemen hemen hepsi evvelce yayınlanmadığı için
orijinaldir.” [32]
Yukarıdaki
satırların yazarı rahmetli Mehmet Mermi Haskan gibi Eyüp için yıllarını verecek
araştırmacıların çoğalmasını dilerim.
(4) EMEK
600
tarama yaptık. Bir o kadar ve daha da fazla tarama yapılabilir. Fakat kaynakça
çalışmaları belli bir olgunluğa geldiğinde sona erdirilmesi gerekir aksi
taktirde taramaları bitmeyecek bir süreç, veya uzun zamana yayılacak bir süreç
ile karşılaşılabilir.
Yaptığımız
600 tarama bilgisayarda bir tablo yazılımına kaydedilmiştir.
Örnek
bir çalışma ortaya konulma gayretinde olunmuştur.
40
yıllık bir tecrübeye dayanarak yapılan çalışma benim için bir dereceye kadar
kolay olsa da, tasnif tablosunun ortaya konulmasında ve kapsamın
belirlenmesinde zorlu virajlardan geçtim, yokuşlardan çıktım. Yazar adına veya
yayın türüne göre tespit ettiğim künyeleri sıralayıp, kolayına kaçıp kaynakçayı
çabukça bitirebilirdim. Konuya göre kullanımı kolaylıkla sağlayabilecek yol bulmaya
çalıştım. Konu başlıklarına göre alfabetik olarak dizebilirdim ama kategori
düzeni olmaz, konu bütünlüğü yapısı ortaya çıkmazdı. Neticede 3 ana bölümde
konu tasnifi için 216 unsur kullanılmıştır. Ayrıca bütün bu unsurlar kitabın
sonunda alfabetik olarak sıralanmıştır.
Çalışmayı
hazırlarken, ayrıca kitap olarak basılacağı için de daha da titiz davranmaya
çalıştık. Yine de kaynakça çalışmaların doğasından gelen bir hata potansiyeli
vardır. Bunu azamiye indirmeye özellikle gayret ettim. Dilerim böyledir. Yine
de hatalarım için özür dilerim.
40 yılın
bibliyograflık naçizane tecrübesini bibliyografyaya yansıtmaya özellikle
çalıştık.
(5) TEŞEKKÜR
1981
senesinin 23 yaşındayken “bibliyografya aşığı” olarak, Ağustos ayında master
öğrenimi görmek için “Hocaların Hocası” bilim adamı Prof. Dr. Hasan Işın Dener
ile tanışmıştım. Hocam Hasan Işın Bey’e kaynakça tutkumdan söz etmiş, kendisi de “gayretli olmamı”
önemsemişti. Master öğrenimine kabul
edilişimde “gayret” etkeni sebebiyle,
geniş ufku-bakış açısı zenginliği olan Hasan Işın Bey’in önemli
etkisinin olduğunu tahmin ediyorum. Eğer 1981 senesinde master öğrenimine kabul
edilmeseydim belki de kaynakça yolum tıkanacaktı. Kendisinin bilim adamı vasfı,
sevgi insanı olması, hoşgörüsü ve güleryüzü geçen 36 yıl boyunca beni hep çok
etkilemiştir. Kaynakça çalışmalarının önemi konusundaki değerbilirliğinden,
çıkarsız desteği ve ilgisinden hep güç aldım. “Bu gücü kendimde hissetmeseydim
kaynakça işlerinde bu kadar ileri gidebilir miydim” benim için önemli bir
sorudur. Samimiyetle elimden tutan gerçek bilim adamına, Sevgili hocama minnet
ve şükranlarımı sunarım.
Hayatımda
ve çalışmalarında etkisinde kaldığım, bana çok şeyler katan “dev insan”larla
karşılaştım, kendilerinden özellikle etkilendim. (Tanışma tarihi sırasıyla)
rahmetli Çelik Gülersoy, rahmetli Türker Acaroğlu, Prof. Dr. Hasan Işın Dener,
Doç. Dr. Mehmet Özdemir, Tınaz Titiz, Yılmaz Karakoyunlu, rahmetli Adnan
Kahveci, Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Dinç Üner, Dr. Şeref Oğuz, Prof. Dr. Bingür
Sönmez ve Ahmet Kot beyleri özellikle hatırlamayı bir vefa borcu addederim,
minnet ve şükranlarımı belirtirim, ebediyete göç edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık
dilerim.
13. Eyüp
Sempozyumu kapanış konuşmasında Eyüp Bibliyografyası taslak çalışmamdan
sitayişle söz edip çalışmaya manevi destek veren, konuyla ilgili görüş ve
düşüncelerini paylaşmak lütfunda bulunan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Mimarlık Bölümü'nde öğretim üyesi, değerli bilim adamı Yrd. Doç. Dr. Halil
İbrahim Düzenli’ye desteği ve samimiyeti için teşekkür ederim.
Eyüp
Belediyesi Kültür Müdürü Davut Akgül Bey’e “Eyüp Bibliyografyası”na sahip çıkıp
ilgi gösterdikleri için özellikle teşekkür ederim. Süreç içindeki güleryüzlü,
samimi yaklaşımlarından ve sabrından hep güç aldım. Bunun için kendilerine ayrıca
teşekkür ederim.
Değerli
dostum Prof. Dr. Hikmet Özdemir ile yakın zamanda telefonda görüşürken
kendilerinin “tashih bilgisayar
ekranından değil, en iyi çıktı alınarak yapılır” mealindeki uyarısı
çalışmamın son virajında çok yararlı oldu. Tashihi ekrandan 3 kez yapmıştım.
Çıktı alarak, ayrıca geceleri masa lambasını A4 kağıtlara odaklayarak tashih
yapınca farklı bir verimlilik elde ettim. Her zaman minnet ve şükran duyduğum
değerli dostuma tekrar çok teşekkür ederim.
Çok değerli
Ahmet Kot Bey ile 4 Mart 2016’da Yenibosna’da bir kitap fuarında tesadüfen
tanıştık. Büyük bir kitapsever ve ufku geniş bir kültür insanı olarak kaynakça
çalışmalarıma, eksik olmasınlar memleketimiz yararına çok ilgi duyup, önem
verdiler ve samimi destek gösterdiler. “Eyüp Bibliyografyası” da bu süreçte
filizlendi. 13. Eyüpsultan Sempozyumu başlamadan (sanırım) 3 gün önceki
görüşmemizde kendileri Eyüp konulu bir bibliyografya hazırlamanın öneminden söz
ettiler. Ben de “gece-gündüz çalışarak kalan sürede bir derleme hazırlama”
vaadinde bulundum. Aşırı çalıştım sonunda da 1000 kadar künyeyi derleyip
Sempozyumun açılış günü olan 25 Kasım 2016 tarihinde saat 14.00’te Ahmet Bey’e
sundum. Değerli büyüğüme ilgi ve desteği için, bibliyografya çalışmalarının önemine
özel bir hassasiyet gösterdiği için minnet ve şükranlarımı sunarım. Ülkemizde
Ahmet Kot Bey gibi hasbi ve değerbilir
kültür insanlarının çoğalmasını dilerim.
Bülent
Ağaoğlu
Başakşehir, 21.08.2017
Kaynakça
[2] Ensari Kara, Fahrunnisa: “Sahabe, Ensar ve
Eyüp'te Yatan Sahabeler”. İçinde:Tarihi,
Kültürü ve Sanatıyla VI. Eyüpsultan Sempozyumu: Tebliğler (10-12 Mayıs 2002).
İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2003. s. 35. http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/eyup06.htm
[3]
Aydın, Remzi: “Eyüp’e Hoşgeldiniz”. İçinde: Eyüp Gezi Rehberi. İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2016. 1.s.
[4]
Aydın, Remzi: “Eyüp’te Fetih Ruhunu Kuşanmak…”. İçinde: 12. Uluslar arası Eyüp Sultan Sempozyumu Tebliğler. İstanbul: Eyüp
Belediyesi, 2016. 7.s.
[5]
Aydın, Remzi: “Eyüp’e Hoşgeldiniz”. İçinde: Eyüp Gezi Rehberi. İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2016. 1.s.
[6]
İnalcık, Halil: “Eyüp Sultan Neden Önemlidir?”. İçinde: Eyüp'te Sosyal Yaşam -18. Yüzyıl Kadı Sicilleri Işığında. İstanbul:
Tarih Vakfı Yurt yayınları, 1998. 2-4ss.
[10] Artan, Tülay: Eyüp. TDV İslam
Ansiklopedisi, cilt: 12; sayfa: 6
[12] Artan, Tülay: Eyüp. TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 12; sayfa: 4
[13] Artan, Tülay: Eyüp. TDV İslam
Ansiklopedisi, cilt: 12; sayfa: 4
[14] Artan, Tülay: Eyüp. TDV İslam
Ansiklopedisi, cilt: 12; sayfa: 4
[15]
İçinde: Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla IV.
Eyüpsultan Sempozyumu: Tebliğler (5-7 Mayıs 2000), 2000. 179.s http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/eyup04.htm )
[18] Artan, Tülay: Eyüp. TDV İslam
Ansiklopedisi, cilt: 12; sayfa: 5.
[20] http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/Tarihi/Pages/Dersaadet-Uc-ISTANBUL.aspx
[25] İçinde:Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla VI. Eyüpsultan
Sempozyumu: Tebliğler (10-12 Mayıs 2002). İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2003.
s.35. http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/eyup06.htm
[29]
Bayraktar, Nail: “Eyüp Vakıf Kütüphaneleri”. İçinde: II. Eyüpsultan Sempozyumu
Tebliğleri. İstanbul: Eyüpsultan Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Yayınları 1998. 67-68ss. http://ekitap.eyup.bel.tr:9600/sempozyum/eyup02/06_Nail_Bayraktar.pdf
[30]
“Mehmet Genç ile söyleşi”. Sabah Ülkesi, sayı 44, Temmuz 2015. http://www.sabahulkesi.com/2015/08/06/mehmet-gen%C3%A7-ile-s%C3%B6yle%C5%9Fi/
[31]
Katib Çelebi: Keşfü'z- zünun : an esami'l-kütübi
ve'l-fünun (Kitapların ve ilimlerin isimlerinden şüphelerin giderilmesi)
/ arapçadan tercüme eden Rüştü Balcı. İstanbul : Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
2007. (1.c.: 53.s.)
[32] Haskan, Mehmet Nermi:”Önsöz”. İçinde:
Eyüpsultan Tarihi. İstanbul: Eyüp belediyesi.
http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/tarih/Onsoz.pdf
Eyüp
ve Şehitler Konulu Yayınlar
(27
yayının 19’u “Edirnekapı Şehitliği” hakkındadır)
·
Aslan,
Ferhat - Zeynep Türksever: İstanbul Folklorunda Şehitlik Etrafında Oluşan Halk
İnançları, Uygulamalar ve Memoratlar: Edirnekapı Şehitliği Örneği. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Cilt 51, Sayı 51, 2015. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/158405
·
Atabay,
Mithat ; Muhammet Erat, Haluk Çobanoğlu: Çanakkale Şehitlerinin Yattığı Diğer
Şehitlikler: İstanbul'daki Edirnekapı Şehitliği. İçinde: Çanakkale şehitlikleri . İstanbul : Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, 2009. 130- ss.
·
Atabay,
Mithat: İstanbul Edirnekapı Şehitliği’nin imarı. İstanbul Araştırmaları Yıllığı, sayı ; 4, 2015’de, : res. ; 27 sm.
·
Bingöl,
Halil : “16 Mart 1920 İstanbul'un İkinci İşgali ve Eyüp Bahariye’ye Gömülen
Şehitlerin Sayıları ve Künyeleri”. İçinde: Tarihi,
kültürü sanatıyla IX. Eyüpsultan Sempozyumu : tebliğler, 13-15 Mayıs 2005
İstanbul. İstanbul: Eyüp Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2005. http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/eyup09.htm
·
Çam,
Nusret: İstanbul Edirnekapı Şehitliği'ndeki Güneş Saati. İçinde: Osmanlı güneş saatleri. Ankara : Kültür
Bakanlığı, 1990. 103- ss.
·
Dinçer,
M. Yücel: Edirnekapı eski şehitliği.
[y.y.] : 1966. 1 c. ; 30 cm. Tez (Bitirme). İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi.
·
Edirnekapı
Şehitliği. Dünden bugüne İstanbul
ansiklopedisi. [Ankara] : Kültür Bakanlığı; İstanbul : Tarih Vakfı,
1993-1995. 3.c.
·
Edirnekapı
Şehitliği. İçinde: Yurtiçi şehitlikler
/ haz. Cengiz Eroğlu, Hülya Yarar, Musa Türker. Ankara : Milli Savunma
Bakanlığı, 1999. 236-237
·
Edirnekapusu Şehidliği Abidesi. İstanbul ansiklopedisi. / Reşat Ekrem Koçu. İstanbul : İstanbul Ansiklopedisi
ve Neşriyat, 1958-1971. 9.c. 4935.s.
·
Edirnekapı şehitlikleri. İçinde: Eyüp Şehir Rehberi City Guide.
İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2011. 127.s. https://issuu.com/eyupbelediyesi/docs/111/64
·
Edirnekapusu Şehidliği Çeşmesi. İstanbul ansiklopedisi. / Reşat Ekrem Koçu. İstanbul : İstanbul Ansiklopedisi
ve Neşriyat, 1958-1971. 9.c. 4935.s.
·
Edirnekapusu Şehidliği Mescidi. İstanbul ansiklopedisi. / Reşat Ekrem Koçu. İstanbul : İstanbul Ansiklopedisi
ve Neşriyat, 1958-1971. 9.c. 4936.s.
·
Edirnekapusu Şehidliği Selsebili. İstanbul ansiklopedisi. / Reşat Ekrem Koçu. İstanbul : İstanbul Ansiklopedisi
ve Neşriyat, 1958-1971. 9.c. 4936.s.
·
Edirnekapusu Şehidliği. İstanbul ansiklopedisi. / Reşat Ekrem Koçu. İstanbul : İstanbul Ansiklopedisi
ve Neşriyat, 1958-1971. 9.c. 4933-4935ss.
·
Erdemir,
Lokman: Çanakkale Muharebeleri, Edirnekapı Şehitliği ve Şehitlerin Defni.
İçinde: Havadis 1914- 1915 Yüz Yıl Önce
3 [I. Dünya Savaşının 100. Yılı] / Proje Sorumlusu: Abdurrahman Şen . Proje Koordinatörü: Ramazan Minder. İstanbul
: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2014. 49-58ss.
·
Erdemir,
Lokman: Çanakkale Savaşı Sırasında İstanbul Hastanelerinde İlk Sağlık
Hizmetleri Ve Şehitlerin Defni. Fırat
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17:1 (2012). http://docplayer.biz.tr/5372558-Canakkale-savasi-sirasinda-istanbul-hastanelerinde-ilk-saglik-hizmetleri-ve-sehitlerin-defni.html
·
Güven,
Erman: Edirnekapı Şehitliği. http://www.tsiv.org.tr/Home/Detail/5324/edirnekapi-sehitligi#.WQI3EFHyjIU
·
Hızlan,
Doğan: Edirnekapı’nın dünü bugünü. 14.12.2013. http://www.hurriyet.com.tr/edirnekapi-nin-dunu-bugunu-25354612
·
Koçak,
Talat : “Ebu Eyüb-El Ensari Hazretleri’nin Şehit Olduğu İstanbul Kuşatması’nın
Nedeni: Bizans İmparatorluğunda Bir Generalin İsyanı”. İçinde: Tarihi, kültürü sanatıyla X. Eyüpsultan
Sempozyumu : tebliğler, 12-14 Mayıs 2006. İstanbul: Eyüp Belediyesi, 2006. http://ekitap.eyup.bel.tr/sempozyum/eyup10.htm
·
Muslu,
İhsan: Edirnekapı Şehitliği... 2014-08-13 http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=17071
·
Pilavoğlu,
M. Kemal: Resullullah'ın sevgilisi : Eba
Eyyubi Ensari Hazretlerinin genel kurmaylığı ve İstanbul'da şehit oluşu.
Ankara : Nüve Matbaası, 1972. 16 s. : resl. ; 16 cm. [İÜK]. [nadirkitap]
·
Pilavoğlu,
Mehmet Kemal: Eyüp Sultanın Genel Kurmaylığı ve İstanbulda Şehit Oluşu. İlahi Işık, Cilt 1 Sayı 16, 1967, Sf.
4. http://idp.org.tr/yazilar/eyup-sultanin-genel-kurmayligi-ve-istanbulda-sehit-olusu
·
Sakızağacı
Hava Şehitliği. http://www.sehitliklerimiz.com/istanbul-sehitlikleri/sakizagaci-hava-sehitligi/
·
Türksever,
Zeynep: Türk Halk İnançlarında Şehitlik
Üzerine Halk Bilimsel Bir İnceleme: Edirnekapı Örneği, İstanbul
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı Türk
Halk Edebiyatı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Doç. Dr. Ferhat
Aslan, İstanbul 2014
·
Tüylü,
Tuğba Elif : Hz. Eyüp El Ensârî. İçinde: 40 şehid 40 şahid. İstanbul : Atlantis Kitap, 2014 :
Birinci basım. 55- ss. [ytk]
·
Ünver,
A.Süheyl: İstanbul'un mutlu askerleri ve şehit olanlar. Ankara 1976. [SE-EB]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder