EYÜP’ÜN ÖNEMİ
Bülent
Ağaoğlu
İstanbul,
12.08.2017
"Eyüp
Neden Önemli"
"Eyüp
Sultan Neden Önemli"
"Eyüp
Sultan Neden Önemlidir"
“Eyüp
Sultan'a Verdikleri Önemi ..”
"Eyüp
Semtinin Önemi"
"Eyüp
İlçesinin Önemi"
"Eyüp
Sultan'ın Önemi"
"Eyüp
Sultan Semtinin Önemi"
"Eyüp
Sultan İlçesinin Önemi"
Eyüp Sultan
Önemi
"Eyüp'ü
Önemli Kılan"
Eyüp’ün Neyi
"Eyüp’ü
Mühim"
----------------------------------.
1
İnalcık, Halil: “Eyüp Sultan Neden
Önemlidir?”. İçinde: 2-4ss.
“Eyüp Sultan Neden Önemlidir?
Eyüp
Sultan, yoktan var edilen bir Osmanlı Türk kasabası olan Bursa gibi, Anadolu'da
Türk şehirciliğinin orijinal ve tipik bir örneğidir. Ve büyük İstanbul şehrinin
birtakım fonksiyonlarını üzerine almış ve tamamlamış olmak itibariyle İstanbul
şehri tarihinin çok önemli bir parçasıdır. Bu fonksiyonlar şunlardır:
1-Baş Ziyaretgah
Binlerce
"hacet" sahibinin iman ve umutla yaklaştığı ziyaret ve niyaz yeri.
Bazıları Eyüp'ün Mekke, Medine, Kudüs'ten sonra üçüncü kutsal İslam ziyaretgâhı
olduğu düşüncesindedir.
2-Toplantı Yeri
Avrupa'da
azizlerin kasabaları, binlerce hacı ziyaretçinin uzak yerler den kafileler
halinde geldiği toplantı yerleri olduğu gibi, Eyüp Sultan da Osmanlı toplumunda
bu fonksiyonu üstlenmiştir. Eyüp Sultan, tarikatların kurduğu tekkeleriyle de
şöhret kazanmıştır.
3-Mesire ve Eğlence Yeri
Binlerce
ziyaretçinin konaklaması, yiyip içmesi ve eğlenmesi gereği, Eyüp Sultan 'da
geniş çarşıların, köşk ve kahvehanelerin bulunduğu mesireler ve aşhanelere
vücut vermiştir. Kasaba, dini eşya satıcılarının yanında yoğurtçuları,
kaymakçıları, kebapçıları, oyuncakçıları ile meşhurdu. Gençler, Haliç'te ve
mesirelerde yapılmış havuzlarda yüzerler,
gece işret âlemleri yaparlardı. Kaymakçı dükkânları buluşma yeri haline geldiğinden,
ulemanın şikâyetleri üzerine zaman zaman sultanlar yasak fermanları çıkarmak
zorunda kalırdı. Özetle, her şeyiyle Eyüp, İstanbul hayatının ruhani olduğu
kadar, renkli, hayat dolu bir makamı olmuştur.
4-
Siyasi Fonksiyonu
Yeni
tahta çıkan her Osmanlı sultanına Eyüp Türbesi'nde Halife Osman'a ait kılıç
devrin en büyük tarikat şeyhi tararından kuşatılırdı. Taklid-i Seyf denilen bu
merasim, tahta oturmak için biat merasimi kadar önemliydi. Yeni Sultan
denizyoluyla Eyüp'e gelir, merasimle kılıç kuşandıktan sonra Edirne Kapı 'dan
Divanyolu ile halkın alkışlan arasında saraya dönerdi. Saltanatın en mukaddes
eşyasından sayılan Peygamber'in Sancağı da 1703 Tarihi Patrona Halil İsyanı'na
kadar Eyüp Sultan Türbesi'nde saklanmış, sonra Topkapı Sarayında Harem
Dairesi'ne alınmıştır. Osmanlı sultanları Eyüp Sultan'da "Taklid-i
Seyf" ve "Sancak-ı Şerif" yoluyla kendilerini Peygamber'in gaza
geleneğine bağlıyor, saltanat ve hilafete hak kazandıklarını (legitimation)
vurguluyorlardı. Özetle, Eyüp Sultan, Osmanlı siyasi düzeninde, son derece
önemli bir makam oluşturmaktaydı.
5- Bir Sanat Müzesi
Eyüp,
Osmanlı Türk mimarisi, çinicilik ve yazı sanatları bakımından eşsiz bir müze
durumundadır. Sultanlar ve büyükler, en değerli eserleri Türbe'ye armağan
ederlerdi. Kutsal niteliği dolayısıyla hu eserler bugüne kadar oldukça iyi bir
şekilde korunmuş olmakla beraber, bir müze için gerekli özel bakım ve korunmaya
muhtaçtır. Özellikle Eyüp sırtında bayırdaki tarihi mezarlık, bugün yürekler
acısı bir tahrip ve yağmanın pençesine düşmüş bulunmakta, kimse buna sahip
çıkmamaktadır. Tarihi mezarlar üzerinde beton duvarlarla "aile"
mezarlıkları çevrilmekte, içindeki tarihi mezar taşları kırılıp bir köşeye
atılmaktadır. En barbarcası, eşsiz hüsnühatlarla bezenmiş asırlık mezar taşlan
çalınıp taşçılara satılmakta ve köşk bahçelerinde yol döşeme taşı haline
getirilip kullanılmaktadır. Hiçbir millet, tarihine ve tarihi eserlerine karşı
bu kadar kayıtsız olamaz. Eyüp Sultan, aynı zamanda en önemli tekkelerin
toplandığı bir merkezdir. Tekkelerin, Türk tasavvuf, edebiyat ve sanat
tarihindeki seçkin yeri tartışma kabul etmez; bu bakımdan Eyüp Sultan, Kırşehir
Hacı Bektaş manzumesi gibi ihyası gerekli tarihi bir fikir ve sanat
merkezimizdir. Vaktiyle bir sanat ve fikir akademisi fonksiyonu gören meşhur
tekkeler restore edilmeyi beklemektedir.
6- Türbeler Şehri
Eyüp
Türbesinin kendisi, 16 yüzyıla çıkan eşsiz çinileri, kitabeleri, munakkaş
örtüsü ile dikkatle ele alınması gereken belli başlı bir abidedir. Osmanlı
büyüklerine ait bir dizi türbe, Eyüp türbesi edatında yer almıştır. Buradaki
her biri muhteşem bir abide olan türbelerin ve mezarların en ünlüleri, Sultan
Reşad, Sokollu Mehmed Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Kıbrıs fatihi Lala
Mustafa Paşa, Vezir Pertev Paşa, Hoca Sa'ded-din, Kasım Paşa, Cafer Paşa,
Siyavuş Paşa, Tabanıyassı Mehmed Paşa, Şeyhülislam Kara Çelebizade, Kapudan
Mustafa Paşa ve Timur'un torunlarından Bediüzzaman'a aittir. Mimarisi,
dekorasyon ve hüsnühat kitabeleriyle bu türbeler eşsiz sanat eserleri olup
bakım ve restorasyon ister.” (İnalcık, Halil: “Eyüp Sultan Neden Önemlidir?”.
İçinde: Eyüp'te Sosyal Yaşam -18. Yüzyıl
Kadı Sicilleri Işığında. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt yayınları, 1998.
2-4ss.)
2
“Eyüp'ün
önemi şurada:
Osmanlı, harap olan Konstantinopolis'i yeniden bir Türk-İslam şehri olarak inşa
etti ama Eyüp, Osmanlılar tarafından bölgede tamamıyla yeni baştan kurulan bir
Müslüman şehridir. Bütün İslam dünyasınca da kutsal bir şehir olarak tanınır..
Böylece Eyüp; kutsal bir mahalle olarak kabul edilmiştir... Padişahlar tahta
çıktıkları zaman Eyüp'e gelir ve türbede dönemin en tanınmış şeyhinin elinden,
beline kılıç kuşanır. Buna Taklid-İ Seyf (kılıç kuşanma) merasimi denir. Ve
böylece Sultan, Tanrı'dan bir nevi destek alır. Bu adet, ilk Osmanlı
padişahlarının ahiliği ile ilişkilidir. Eyüp'ün türbesinde kılıcın kuşanması,
sultanın gazilik sıfatını doğrulayan bir törendir…” http://baytekinbalkan.com/index.php/ct-menu-item-5/409-eyup-un-ilk-sakinleri-bursalidir
3
“2.Osmanlı
Döneminde Eyüp
15. ve
16. Yüzyıllar: Eyüp’ün önemi, fetih sırasında Hz. Muhammed’in sahabelerinden
Ebu Eyyub’a (Eyüp Sultan) ait olduğuna inanılan mezarın bulunmasıyla başlar. Bu
mezar üzerine Fatih tarafından yaptırılan türbenin, yanında İstanbul’un ilk
sultan camii ve külliyesi (medrese, kütüphane, imaret, çifte hamam) inşa
edilmiştir. Bu külliye bugünkü Eyüp yerleşmesinin çekirdeğini oluşturmuş,
çevresinde Bursa’dan gelen göçmenlerin ve Yörüklerin iskanı ile yerleşme
gelişmiş ve İstanbul’un kalabalık nüfusunun besin ihtiyacının karşılanmasında
burada yer alan tarım alanları ve meralardan yararlanılmıştır” https://www.akyatirim.com.tr/pdf/via/ihracci_ek2.PDF
4
“EYÜBÜM
/ ARALIK 2014
Güngedül
PARLAR
Roma ve Bizans tarihlerinde Eyüp’ün yeri
nedir? Osmanlı’da ve Cumhuriyette ilçenin önemini anlatır mısınız?
Ayvansaray’dır
diyor. Ad da oradan geliyor diyor. Ve Eyyüp el Ensari ismi halk dilinde
Ayvansaray’a dönüşmüş.
Eyüp dediğimiz
yer, Haliç’in en uç kısmından başlayan sonra iki tatlı suyun Haliç’e akan iki
derenin (biri Alibeyköy deresi biri Kağıthane deresi) tam karşısına kurulmuş
olan bir belde.
Osmanlı
devrinde buranın kutsallığı devam ediyor. İstanbul’un her yerinde öbek öbek
Hristiyan mezarı varken Eyüp’te yok . İşte bir tek şey kilisesinden bahsedilir
Ermeni kilisesi ama ben görmedim hangi tarihte ne münasebet oraya yapıldı onu
bilmiyorum. Ondan sonra Türk dinindeki bütün gelişme bu. Sonra türbeler var
birçok kimse kabrinin Eyüp’te olmasını istemiş hatta bir kısmı da Kâbe yolunun
başlangıcı diye Kara Camii’yi tercih etmiştir. Kâbe’ye kadar giden yolun
biliyorsunuz hareket noktası Kara Camii’nin önüdür. Bir nevi Kâbe yolunda
gömülü olacağız diye Kara Camii’den o kadar geniş bir sahaya yayılması
kızıltoprağa doğru mezarlığın yürümesi maalesef o son ucu erittiler yok
ettiler. Fakat oraya kadar geliyordu yakın zaman kadar.
Bu
beldenin tarihçesi hakkında bildiğimiz Bizans devrinde buraya Kozmidyon
denildiği. Aziz Kozpas adı ile teşekkül etmiş bir yer. Bu Kozpaslar iki
azizdir. Asker azizler ve sivil bazlı işlerde çalışmış azizler. Bunlar
hekimdir. Eyüp’ün Kozmidyon olması burasının bir manastır olduğunu gösteriyor.
Ortada belli bir kalıntı yok. Sadece türbenin Eyüp Sultan türbesinin olduğu
yerde böyle bir kalıntı var. Ama bunlarla ilgili mi değil mi tam olarak
incelenmiş değil. Bizans devrinde buranın varlığı hakkında pek de bir bilgimiz
yok. Yalnız Bizans’tan önceki eski tarihte ki tahmine dayalı İstanbul’un ilk
halkının iki tatlı suyun arasında ve daha sonra Silahtar Ağa Elektrik
Fabrikası’nın olduğu yerde bir sivri yarımada var. Orada ilk insanların
yaşadığını tahmin ediyoruz. Fetihte biliyorsunuz bir hadise var. Akşemseddin,
Eyüp’ün burada gömülü olduğunu söylüyor. Fakat buna dair de Alman
Türkologlardan Paul Wittek’in 1930 larda basılmış bir makalesi var. Bu makalede
adamın iddiası şu: Ayvansaray adının nereden geldiği anlaşılmıyor. Bazıları
‘hayvan sarayı’ diyorlar. Bazıları ‘eyvan şeklinde bir yapı kalıntısına
rastlandığından geldiğini söylüyorlar’ diyor. Fakat bunların hiçbirinin sağlam
esası yok. Benim kanaatim ‘Ayvansaray adı Ebu Eyyub-el Ensari’den geliyor’
diyor. Gerekçe olarak da şunu gösteriyor: Müslümanlar, Araplar zaman zaman
İstanbul’u kuşatmak üzere seferler yapıyorlar, gemilerle donanmalarla
geliyorlar. Marmara’da surların karşısına geldiklerinde demirleseler lodos
çıktığında perişan olurlar. Mecbur kalıyorlar Roma devrinden kalma küçük mancıklara
sığınmalara başlıyorlar. Düşünün bir de bunlar Araplar. Sıcak iklime alışmış
insanlar. Geliyorlar İstanbul’un dondurucu soğuğunda nasıl barınacaklar. Onun
üzerine büyük sıkıntı çekiyorlar işte bu ilk gidişlerinde şey iddia ediyor Paul
Wittek; Bizans kaynaklarından bazı bilgilere de dayanmak suretiyle sonunda bir
teklif götürüyorlar Bizans İmparatoru’na biz mühasaradan vazgeçtik vazgeçeceğiz
ancak bize bir şeyler yapsa biz çok merak ediyorduk bu şehri hiç olmazsa bir
heyetin bu şehre girmesine izin verin. Onun üzerine imparatorun izniyle bu
heyet ki içinde Hz.Peygamber’in yakınlarından olan Ebu Eyyub-el Ensari de var.
Ondan sonra şehre giriyorlar. 10-15 kişi bunlar. Bizanslılar, Hipodroma
Ayasofya’ya götürüyorlar. Bunlar tabii hayranlıkla buralara bakıyorlar filan
ondan sonra hadi artık dönelim dediklerinde surlara yaklaştıklarında
Bizanslılar ihanet yapıyorlar kapıları kapatıyorlar. Müslümanlar surların
dibinde şehit ediliyorlar. İşte diyor Eyyub el Ensari’nin şehit edildiği yer
Cumhuriyet Tarihinde Eyüp’ün önemi nedir? Osmanlı
Devrinde son derece bir ruhaniyeti olan bir şehir bölgesi olarak gelişmiş.
Kıyıda sahil saraylar var. Mesela Eyüp tarafında bugün tam köprünün ayaklarının
bulunduğu yerde Hatice Sultan’ın 18. yüz yılın sonlarında yapılan sarayı var.
Hatta onun altında, önünde Yâ Vedûd camii var. Tabii oralarda başka yalılar da
varmış. İstanbul’da biliyorsunuz 4-5 tane Mevlevi Tekkesi var. Bir tane
Yenikapı Mevlevi Hanesi. Bir tane Galata Mevlevi Hanesi. Bir tane Kasımpaşa’da
Sururi Tekkesi denilen Mevlevihane var. Bir tane de Çarşamba’da mesnevihane
denilen Mevlevilerle gene ilgili bir ufak tekke daha var. Eyüp tarihi için
önemli olan bir de tekke var. Karyağdı Tekkesi. Fakat tabii tekkeler
kapatılınca canını okumuşlar. Hatta onun çok enteresan bir havuzu varmış
mermerden onu da sökmüşler getirmişler Beyoğlu’ndaki Ağa Camii’nin avlusuna
monte etmişler. Daha başka parçalar filan vardı hatta talebelerde fotoğraflar
getirdiler bana öyle tepelerden çekilmiş kalıntılar filan varmış ama tam olarak
ben de bilmiyorum. Eyüp’te Karaim mezarlıkları ve iki tane ermeni kilisesi
mevcut. Bunların İslamca önemi nedir? Birinde Yahudi Türkler diğerinde
Ermeniler var. Müslümanlar beldesinde bunu nasıl yorumlarsınız? Bilemiyorum.
Mesela Türk oldukları halde Ortodoks olan bir zümre de Samatya’ya
yerleştirilmiş ve mezarları hepsinin Balıklı Rum Kilisesi’nde. Uzun da uzun
kitabeleri var ve tamamen Türkçe ağıt halinde yazılmış. Rum harfleriyle, bizim
Türkoloji bölümünde öğrenci olan bir genç bunu hocaları lisans tezi olarak
verdiler. O kitabelerin hepsinin kopyalarını aldı ve bir tane tez yaptı.
Herhalde tezin orijinali Türkoloji bölümünün kütüphanesinde vardır. Türk
oldukları halde bizim Hristiyan diye kapı dışarı ettiğimiz insanlar bir cemiyet
kurmuşlar Anadolu’dan gitme Ortodoks Hristiyanlar cemiyeti. Selanik’teymiş
merkezi dergileri varmış bir tane. Dergide o çocuğun tezi makale halinde
çıkmıştır. Ben hatta onu elde etmek”. https://issuu.com/eyupbelediyesi/docs/eyubum_dergi_web/33
5
“Eyüp’ün önemi Eyüp
Sultan Cami’inden kaynaklanmaktadır. Kara surları ile Haliç surlarının
birleştiği yerin dışında yer alan Eyüp Camii ve Türbesi İslam dünyasının kutsal
yerlerinden kabul edilir. Eyüp-el Ensari Hz. Muhammed'in bayraktarlığını yapmış
bir şahıstı, 7 yy. Arap kuşatması esnasında burada ölmüş, İstanbul'un Türk
kuşatması sırasında mezarı keşfedilmiş, sonradan türbe ve şehrin ilk camii
buraya yapılmıştı. İlk camii zelzeleden ötürü yıkılınca 1800 de bu günkü inşa
edilmişti.” http://www.denizgazete.com/yazarlar/ali-bozoglu/halic-vapurlari/100630/
6
7
“Mekke Medine ve Kudüs'ten sonra islam ülkeleri için önemli bir yer kaplayan Eyüp ilçesinin önemi hiç şüphesiz ki peygamber efendimizi Hicret
sonrası 7 ay evinde misafir eden Ebu Eyyup El Ensari'den geliyor.” http://www.istanbultimes.com.tr/haber/amp/4833
8
9
“Eyüp
Sultan Türbesi’nin Eyüp’ün yerleşim dokusuna kazandırdığı bir başka özellik, bu
türbede yatan kişiyi Evliyaullah (Allah Dostu) ve Sahabe bilen Osmanlı’nın ona
yakın olmak için Eyüp’te defnedilmek istemesidir. Gerek Osmanlı döneminde,
gerekse de Cumhuriyet yıllarında halktan kişilerin yanı sıra, birçok şöhretli
isim de son istirahatgah olarak Eyüp’ü seçmişlerdir. Bunun sonucunda semte
mistik havasını veren büyük mezarlıklar kurulmuştur. Hem bu mezarlara ait mezar
taşlarının sanatsal değerleri, hem de çağlara tanıklık eden üzerlerindeki
kitabeleri nedeniyle, Eyüp’teki mezarlıklar bir açık hava müzesi gibidir ve
yüzlerce yıllık bir tarih kesitini hüznün diliyle anlatır bizlere. Bu
mezarlıklardaki servi ağaçları ise adeta ölümle yaşamın içiçeliğini vurgular.” http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/Tarihi/Pages/Dersaadet-Uc-ISTANBUL.aspx
“Eski
Eyüp bunların yanı sıra bayramlar ve kandillerde dolup taşan Eyüp Sultan
Türbesi, yeni evlenenlerin ve sünnetlik çocukların buraya ziyarete getirilmesi,
Haliç’in bol çeşitli ve lezzetli balıklarını satan balıkçıları, serin ve tatlı
suları, Haliç’e bakan tepeler üzerindeki güzel manzaralı mesire yerleri,
çiçekçiliği, İstanbul’un süt ve kaymak ihtiyacını karşılayan mandıraları, kıyı
kahvehaneleri ve oyuncakçı dükkanları ile de ünlüydü. Düdüklü testiler,
fırıldaklar, tahtadan arabalar ve eşyalar, oyuncak tef, davul, düdük ve
özellikle “kaynana zırıltısı” ile Eyüp oyuncakçıları, çocukları çok sevdiğine
inanılan Eyüp Sultan Hazretleri’nin manevi rehberliğinde faaliyet
gösterirlerdi. 19.yy. sonunda bu bölgenin sanayileşmeye açılması ve 1960’lardan
sonraki hızlı gecekondulaşma ile bu geleneksel dokunun tamamına yakını ortadan
kalkmıştır.” http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/Tarihi/Pages/Dersaadet-Uc-ISTANBUL.aspx
10
11
12
Gecede,
‘Tarih Aynasında Eyüp’ başlığında bir konuşma yapan Profesör İlber Ortaylı da,
Eyüp’ün tarihi dokusuna değindi.
Ortaylı,
Türk mezar sanatının en büyük eserlerini barındıran Eyüp İlçesinin, İstanbul
Kuşatması’nda şehitlikle mükâfatlandırılan sahabeler yurdu olduğunu söyledi.
Prof. İlber Ortaylı “Eyüp Mezarlığı bize kasvet değil huzur veriyor. Eyüp,
İstanbul’un bahçesi, dinlenme yeridir. Bizans zamanında piknik yeriydi. Eyüp’e
canlılık katan Osmanlı’dır. İnanıyorum ki Remzi Başkanımız bu önemli beldemizi
çok daha da iyi hale getirecektir. Tarihi dokuyu koruyarak, bu manevi havayı
soluyup, kültür ve sanatı burada yaşatmak, sempozyumlar, etkinliklerle Eyüp’ü
bir tarihi ve kültürel anlamda da cazibe merkezi getirecek projeleri nedeniyle Belediye
Başkanımızı takdir ediyorum” dedi.
Ortaylı gözünden Eyüp'ün önemi;
"Türk mezar sanatının en büyük eserlerini barındıran Eyüp İlçesi"
"İstanbul Kuşatması’nda şehitlikle
mükâfatlandırılan sahabeler yurdu"
-----.
"Peygamber sevgisi ve Eyüp"
-----------.
Uğurluel, Talha: Eyüp’ten Medine’ye
Peygamber Sevgisi. İçinde: Mekanlar ve Olaylarıyla Hz.
Muhammed'in Hayatı : Mekke – Medine. İstanbul : Timaş Yayınları,
2015 : 7.bsm. 199.s. [ytk]
Uğurluel, Talha: Osmanlı'nın kalbini bekleyenler. İstanbul: Timaş
Yayınları, 2015 223 sayfa : resim Timaş Yayınları ; 3918. Osmanlı tarihi ; 103.
Dış kapakta yapıt adı : Eyüp Sultan’ın manevi ikliminde Osmanlı'nın kalbini
bekleyenler. [TK]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder