11 Mayıs 2020 Pazartesi

EYÜP’ÜN ÖNEMİ



EYÜP’ÜN ÖNEMİ

Bülent Ağaoğlu
İstanbul, 12.08.2017

"Eyüp Neden Önemli"
"Eyüp Sultan Neden Önemli"
"Eyüp Sultan Neden Önemlidir"
“Eyüp Sultan'a Verdikleri Önemi ..”
"Eyüp Semtinin Önemi"
"Eyüp İlçesinin Önemi"
"Eyüp Sultan'ın Önemi"
"Eyüp Sultan Semtinin Önemi"
"Eyüp Sultan İlçesinin Önemi"
Eyüp Sultan Önemi
"Eyüp'ü Önemli Kılan"
Eyüp’ün Neyi
"Eyüp’ü Mühim"
----------------------------------.
1

İnalcık, Halil: “Eyüp Sultan Neden Önemlidir?”. İçinde: 2-4ss.
“Eyüp Sultan Neden Önemlidir?
Eyüp Sultan, yoktan var edilen bir Osmanlı Türk kasabası olan Bursa gibi, Anadolu'da Türk şehirciliğinin orijinal ve tipik bir örneğidir. Ve büyük İstanbul şehrinin birtakım fonksiyonlarını üzerine almış ve tamamlamış olmak itibariyle İstanbul şehri tarihinin çok önemli bir parçasıdır. Bu fonksiyonlar şunlardır:
1-Baş Ziyaretgah
Binlerce "hacet" sahibinin iman ve umutla yaklaştığı ziyaret ve niyaz yeri. Bazıları Eyüp'ün Mekke, Medine, Kudüs'ten sonra üçüncü kutsal İslam ziyaretgâhı olduğu düşüncesindedir.
2-Toplantı Yeri
Avrupa'da azizlerin kasabaları, binlerce hacı ziyaretçinin uzak yerler den kafileler halinde geldiği toplantı yerleri olduğu gibi, Eyüp Sultan da Osmanlı toplumunda bu fonksiyonu üstlenmiştir. Eyüp Sultan, tarikatların kurduğu tekkeleriyle de şöhret kazanmıştır.
3-Mesire ve Eğlence Yeri
Binlerce ziyaretçinin konaklaması, yiyip içmesi ve eğlenmesi gereği, Eyüp Sultan 'da geniş çarşıların, köşk ve kahvehanelerin bulunduğu mesireler ve aşhanelere vücut vermiştir. Kasaba, dini eşya satıcılarının yanında yoğurtçuları, kaymakçıları, kebapçıları, oyuncakçıları ile meşhurdu. Gençler, Haliç'te ve mesirelerde yapılmış havuzlarda yüzerler,  gece işret âlemleri yaparlardı. Kaymakçı dükkânları buluşma yeri haline geldiğinden, ulemanın şikâyetleri üzerine zaman zaman sultanlar yasak fermanları çıkarmak zorunda kalırdı. Özetle, her şeyiyle Eyüp, İstanbul hayatının ruhani olduğu kadar, renkli, hayat dolu bir makamı olmuştur.
 4- Siyasi Fonksiyonu
Yeni tahta çıkan her Osmanlı sultanına Eyüp Türbesi'nde Halife Osman'a ait kılıç devrin en büyük tarikat şeyhi tararından kuşatılırdı. Taklid-i Seyf denilen bu merasim, tahta oturmak için biat merasimi kadar önemliydi. Yeni Sultan denizyoluyla Eyüp'e gelir, merasimle kılıç kuşandıktan sonra Edirne Kapı 'dan Divanyolu ile halkın alkışlan arasında saraya dönerdi. Saltanatın en mukaddes eşyasından sayılan Peygamber'in Sancağı da 1703 Tarihi Patrona Halil İsyanı'na kadar Eyüp Sultan Türbesi'nde saklanmış, sonra Topkapı Sarayında Harem Dairesi'ne alınmıştır. Osmanlı sultanları Eyüp Sultan'da "Taklid-i Seyf" ve "Sancak-ı Şerif" yoluyla kendilerini Peygamber'in gaza geleneğine bağlıyor, saltanat ve hilafete hak kazandıklarını (legitimation) vurguluyorlardı. Özetle, Eyüp Sultan, Osmanlı siyasi düzeninde, son derece önemli bir makam oluşturmaktaydı.
5- Bir Sanat Müzesi
Eyüp, Osmanlı Türk mimarisi, çinicilik ve yazı sanatları bakımından eşsiz bir müze durumundadır. Sultanlar ve büyükler, en değerli eserleri Türbe'ye armağan ederlerdi. Kutsal niteliği dolayısıyla hu eserler bugüne kadar oldukça iyi bir şekilde korunmuş olmakla beraber, bir müze için gerekli özel bakım ve korunmaya muhtaçtır. Özellikle Eyüp sırtında bayırdaki tarihi mezarlık, bugün yürekler acısı bir tahrip ve yağmanın pençesine düşmüş bulunmakta, kimse buna sahip çıkmamaktadır. Tarihi mezarlar üzerinde beton duvarlarla "aile" mezarlıkları çevrilmekte, içindeki tarihi mezar taşları kırılıp bir köşeye atılmaktadır. En barbarcası, eşsiz hüsnühatlarla bezenmiş asırlık mezar taşlan çalınıp taşçılara satılmakta ve köşk bahçelerinde yol döşeme taşı haline getirilip kullanılmaktadır. Hiçbir millet, tarihine ve tarihi eserlerine karşı bu kadar kayıtsız olamaz. Eyüp Sultan, aynı zamanda en önemli tekkelerin toplandığı bir merkezdir. Tekkelerin, Türk tasavvuf, edebiyat ve sanat tarihindeki seçkin yeri tartışma kabul etmez; bu bakımdan Eyüp Sultan, Kırşehir Hacı Bektaş manzumesi gibi ihyası gerekli tarihi bir fikir ve sanat merkezimizdir. Vaktiyle bir sanat ve fikir akademisi fonksiyonu gören meşhur tekkeler restore edilmeyi beklemektedir.
6- Türbeler Şehri
Eyüp Türbesinin kendisi, 16 yüzyıla çıkan eşsiz çinileri, kitabeleri, munakkaş örtüsü ile dikkatle ele alınması gereken belli başlı bir abidedir. Osmanlı büyüklerine ait bir dizi türbe, Eyüp türbesi edatında yer almıştır. Buradaki her biri muhteşem bir abide olan türbelerin ve mezarların en ünlüleri, Sultan Reşad, Sokollu Mehmed Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa, Vezir Pertev Paşa, Hoca Sa'ded-din, Kasım Paşa, Cafer Paşa, Siyavuş Paşa, Tabanıyassı Mehmed Paşa, Şeyhülislam Kara Çelebizade, Kapudan Mustafa Paşa ve Timur'un torunlarından Bediüzzaman'a aittir. Mimarisi, dekorasyon ve hüsnühat kitabeleriyle bu türbeler eşsiz sanat eserleri olup bakım ve restorasyon ister.” (İnalcık, Halil: “Eyüp Sultan Neden Önemlidir?”. İçinde: Eyüp'te Sosyal Yaşam -18. Yüzyıl Kadı Sicilleri Işığında. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt yayınları, 1998. 2-4ss.)

2
“Eyüp'ün önemi şurada: Osmanlı, harap olan Konstantinopolis'i yeniden bir Türk-İslam şehri olarak inşa etti ama Eyüp, Osmanlılar tarafından bölgede tamamıyla yeni baştan kurulan bir Müslüman şehridir. Bütün İslam dünyasınca da kutsal bir şehir olarak tanınır.. Böylece Eyüp; kutsal bir mahalle olarak kabul edilmiştir... Padişahlar tahta çıktıkları zaman Eyüp'e gelir ve türbede dönemin en tanınmış şeyhinin elinden, beline kılıç kuşanır. Buna Taklid-İ Seyf (kılıç kuşanma) merasimi denir. Ve böylece Sultan, Tanrı'dan bir nevi destek alır. Bu adet, ilk Osmanlı padişahlarının ahiliği ile ilişkilidir. Eyüp'ün türbesinde kılıcın kuşanması, sultanın gazilik sıfatını doğrulayan bir törendir…”  http://baytekinbalkan.com/index.php/ct-menu-item-5/409-eyup-un-ilk-sakinleri-bursalidir

3
“2.Osmanlı Döneminde Eyüp
15. ve 16. Yüzyıllar: Eyüp’ün önemi, fetih sırasında Hz. Muhammed’in sahabelerinden Ebu Eyyub’a (Eyüp Sultan) ait olduğuna inanılan mezarın bulunmasıyla başlar. Bu mezar üzerine Fatih tarafından yaptırılan türbenin, yanında İstanbul’un ilk sultan camii ve külliyesi (medrese, kütüphane, imaret, çifte hamam) inşa edilmiştir. Bu külliye bugünkü Eyüp yerleşmesinin çekirdeğini oluşturmuş, çevresinde Bursa’dan gelen göçmenlerin ve Yörüklerin iskanı ile yerleşme gelişmiş ve İstanbul’un kalabalık nüfusunun besin ihtiyacının karşılanmasında burada yer alan tarım alanları ve meralardan yararlanılmıştır” https://www.akyatirim.com.tr/pdf/via/ihracci_ek2.PDF

4
“EYÜBÜM / ARALIK 2014
Güngedül PARLAR
Roma ve Bizans tarihlerinde Eyüp’ün yeri nedir? Osmanlı’da ve Cumhuriyette ilçenin önemini anlatır mısınız?
Ayvansaray’dır diyor. Ad da oradan geliyor diyor. Ve Eyyüp el Ensari ismi halk dilinde Ayvansaray’a dönüşmüş.
Eyüp dediğimiz yer, Haliç’in en uç kısmından başlayan sonra iki tatlı suyun Haliç’e akan iki derenin (biri Alibeyköy deresi biri Kağıthane deresi) tam karşısına kurulmuş olan bir belde.
Osmanlı devrinde buranın kutsallığı devam ediyor. İstanbul’un her yerinde öbek öbek Hristiyan mezarı varken Eyüp’te yok . İşte bir tek şey kilisesinden bahsedilir Ermeni kilisesi ama ben görmedim hangi tarihte ne münasebet oraya yapıldı onu bilmiyorum. Ondan sonra Türk dinindeki bütün gelişme bu. Sonra türbeler var birçok kimse kabrinin Eyüp’te olmasını istemiş hatta bir kısmı da Kâbe yolunun başlangıcı diye Kara Camii’yi tercih etmiştir. Kâbe’ye kadar giden yolun biliyorsunuz hareket noktası Kara Camii’nin önüdür. Bir nevi Kâbe yolunda gömülü olacağız diye Kara Camii’den o kadar geniş bir sahaya yayılması kızıltoprağa doğru mezarlığın yürümesi maalesef o son ucu erittiler yok ettiler. Fakat oraya kadar geliyordu yakın zaman kadar.
Bu beldenin tarihçesi hakkında bildiğimiz Bizans devrinde buraya Kozmidyon denildiği. Aziz Kozpas adı ile teşekkül etmiş bir yer. Bu Kozpaslar iki azizdir. Asker azizler ve sivil bazlı işlerde çalışmış azizler. Bunlar hekimdir. Eyüp’ün Kozmidyon olması burasının bir manastır olduğunu gösteriyor. Ortada belli bir kalıntı yok. Sadece türbenin Eyüp Sultan türbesinin olduğu yerde böyle bir kalıntı var. Ama bunlarla ilgili mi değil mi tam olarak incelenmiş değil. Bizans devrinde buranın varlığı hakkında pek de bir bilgimiz yok. Yalnız Bizans’tan önceki eski tarihte ki tahmine dayalı İstanbul’un ilk halkının iki tatlı suyun arasında ve daha sonra Silahtar Ağa Elektrik Fabrikası’nın olduğu yerde bir sivri yarımada var. Orada ilk insanların yaşadığını tahmin ediyoruz. Fetihte biliyorsunuz bir hadise var. Akşemseddin, Eyüp’ün burada gömülü olduğunu söylüyor. Fakat buna dair de Alman Türkologlardan Paul Wittek’in 1930 larda basılmış bir makalesi var. Bu makalede adamın iddiası şu: Ayvansaray adının nereden geldiği anlaşılmıyor. Bazıları ‘hayvan sarayı’ diyorlar. Bazıları ‘eyvan şeklinde bir yapı kalıntısına rastlandığından geldiğini söylüyorlar’ diyor. Fakat bunların hiçbirinin sağlam esası yok. Benim kanaatim ‘Ayvansaray adı Ebu Eyyub-el Ensari’den geliyor’ diyor. Gerekçe olarak da şunu gösteriyor: Müslümanlar, Araplar zaman zaman İstanbul’u kuşatmak üzere seferler yapıyorlar, gemilerle donanmalarla geliyorlar. Marmara’da surların karşısına geldiklerinde demirleseler lodos çıktığında perişan olurlar. Mecbur kalıyorlar Roma devrinden kalma küçük mancıklara sığınmalara başlıyorlar. Düşünün bir de bunlar Araplar. Sıcak iklime alışmış insanlar. Geliyorlar İstanbul’un dondurucu soğuğunda nasıl barınacaklar. Onun üzerine büyük sıkıntı çekiyorlar işte bu ilk gidişlerinde şey iddia ediyor Paul Wittek; Bizans kaynaklarından bazı bilgilere de dayanmak suretiyle sonunda bir teklif götürüyorlar Bizans İmparatoru’na biz mühasaradan vazgeçtik vazgeçeceğiz ancak bize bir şeyler yapsa biz çok merak ediyorduk bu şehri hiç olmazsa bir heyetin bu şehre girmesine izin verin. Onun üzerine imparatorun izniyle bu heyet ki içinde Hz.Peygamber’in yakınlarından olan Ebu Eyyub-el Ensari de var. Ondan sonra şehre giriyorlar. 10-15 kişi bunlar. Bizanslılar, Hipodroma Ayasofya’ya götürüyorlar. Bunlar tabii hayranlıkla buralara bakıyorlar filan ondan sonra hadi artık dönelim dediklerinde surlara yaklaştıklarında Bizanslılar ihanet yapıyorlar kapıları kapatıyorlar. Müslümanlar surların dibinde şehit ediliyorlar. İşte diyor Eyyub el Ensari’nin şehit edildiği yer
Cumhuriyet Tarihinde Eyüp’ün önemi nedir? Osmanlı Devrinde son derece bir ruhaniyeti olan bir şehir bölgesi olarak gelişmiş. Kıyıda sahil saraylar var. Mesela Eyüp tarafında bugün tam köprünün ayaklarının bulunduğu yerde Hatice Sultan’ın 18. yüz yılın sonlarında yapılan sarayı var. Hatta onun altında, önünde Yâ Vedûd camii var. Tabii oralarda başka yalılar da varmış. İstanbul’da biliyorsunuz 4-5 tane Mevlevi Tekkesi var. Bir tane Yenikapı Mevlevi Hanesi. Bir tane Galata Mevlevi Hanesi. Bir tane Kasımpaşa’da Sururi Tekkesi denilen Mevlevihane var. Bir tane de Çarşamba’da mesnevihane denilen Mevlevilerle gene ilgili bir ufak tekke daha var. Eyüp tarihi için önemli olan bir de tekke var. Karyağdı Tekkesi. Fakat tabii tekkeler kapatılınca canını okumuşlar. Hatta onun çok enteresan bir havuzu varmış mermerden onu da sökmüşler getirmişler Beyoğlu’ndaki Ağa Camii’nin avlusuna monte etmişler. Daha başka parçalar filan vardı hatta talebelerde fotoğraflar getirdiler bana öyle tepelerden çekilmiş kalıntılar filan varmış ama tam olarak ben de bilmiyorum. Eyüp’te Karaim mezarlıkları ve iki tane ermeni kilisesi mevcut. Bunların İslamca önemi nedir? Birinde Yahudi Türkler diğerinde Ermeniler var. Müslümanlar beldesinde bunu nasıl yorumlarsınız? Bilemiyorum. Mesela Türk oldukları halde Ortodoks olan bir zümre de Samatya’ya yerleştirilmiş ve mezarları hepsinin Balıklı Rum Kilisesi’nde. Uzun da uzun kitabeleri var ve tamamen Türkçe ağıt halinde yazılmış. Rum harfleriyle, bizim Türkoloji bölümünde öğrenci olan bir genç bunu hocaları lisans tezi olarak verdiler. O kitabelerin hepsinin kopyalarını aldı ve bir tane tez yaptı. Herhalde tezin orijinali Türkoloji bölümünün kütüphanesinde vardır. Türk oldukları halde bizim Hristiyan diye kapı dışarı ettiğimiz insanlar bir cemiyet kurmuşlar Anadolu’dan gitme Ortodoks Hristiyanlar cemiyeti. Selanik’teymiş merkezi dergileri varmış bir tane. Dergide o çocuğun tezi makale halinde çıkmıştır. Ben hatta onu elde etmek”. https://issuu.com/eyupbelediyesi/docs/eyubum_dergi_web/33

5
“Eyüp’ün önemi Eyüp Sultan Cami’inden kaynaklanmaktadır. Kara surları ile Haliç surlarının birleştiği yerin dışında yer alan Eyüp Camii ve Türbesi İslam dünyasının kutsal yerlerinden kabul edilir. Eyüp-el Ensari Hz. Muhammed'in bayraktarlığını yapmış bir şahıstı, 7 yy. Arap kuşatması esnasında burada ölmüş, İstanbul'un Türk kuşatması sırasında mezarı keşfedilmiş, sonradan türbe ve şehrin ilk camii buraya yapılmıştı. İlk camii zelzeleden ötürü yıkılınca 1800 de bu günkü inşa edilmişti.” http://www.denizgazete.com/yazarlar/ali-bozoglu/halic-vapurlari/100630/

6

7
 “Mekke Medine ve Kudüs'ten sonra  islam ülkeleri için önemli bir yer kaplayan Eyüp ilçesinin önemi  hiç şüphesiz ki peygamber efendimizi Hicret sonrası 7 ay evinde misafir eden Ebu Eyyup El Ensari'den geliyor.” http://www.istanbultimes.com.tr/haber/amp/4833

8

9
“Eyüp Sultan Türbesi’nin Eyüp’ün yerleşim dokusuna kazandırdığı bir başka özellik, bu türbede yatan kişiyi Evliyaullah (Allah Dostu) ve Sahabe bilen Osmanlı’nın ona yakın olmak için Eyüp’te defnedilmek istemesidir. Gerek Osmanlı döneminde, gerekse de Cumhuriyet yıllarında halktan kişilerin yanı sıra, birçok şöhretli isim de son istirahatgah olarak Eyüp’ü seçmişlerdir. Bunun sonucunda semte mistik havasını veren büyük mezarlıklar kurulmuştur. Hem bu mezarlara ait mezar taşlarının sanatsal değerleri, hem de çağlara tanıklık eden üzerlerindeki kitabeleri nedeniyle, Eyüp’teki mezarlıklar bir açık hava müzesi gibidir ve yüzlerce yıllık bir tarih kesitini hüznün diliyle anlatır bizlere. Bu mezarlıklardaki servi ağaçları ise adeta ölümle yaşamın içiçeliğini vurgular.” http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/Tarihi/Pages/Dersaadet-Uc-ISTANBUL.aspx

“Eski Eyüp bunların yanı sıra bayramlar ve kandillerde dolup taşan Eyüp Sultan Türbesi, yeni evlenenlerin ve sünnetlik çocukların buraya ziyarete getirilmesi, Haliç’in bol çeşitli ve lezzetli balıklarını satan balıkçıları, serin ve tatlı suları, Haliç’e bakan tepeler üzerindeki güzel manzaralı mesire yerleri, çiçekçiliği, İstanbul’un süt ve kaymak ihtiyacını karşılayan mandıraları, kıyı kahvehaneleri ve oyuncakçı dükkanları ile de ünlüydü. Düdüklü testiler, fırıldaklar, tahtadan arabalar ve eşyalar, oyuncak tef, davul, düdük ve özellikle “kaynana zırıltısı” ile Eyüp oyuncakçıları, çocukları çok sevdiğine inanılan Eyüp Sultan Hazretleri’nin manevi rehberliğinde faaliyet gösterirlerdi. 19.yy. sonunda bu bölgenin sanayileşmeye açılması ve 1960’lardan sonraki hızlı gecekondulaşma ile bu geleneksel dokunun tamamına yakını ortadan kalkmıştır.”  http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/0-Istanbul-Tanitim/Tarihi/Pages/Dersaadet-Uc-ISTANBUL.aspx

10

11

12
Gecede, ‘Tarih Aynasında Eyüp’ başlığında bir konuşma yapan Profesör İlber Ortaylı da, Eyüp’ün tarihi dokusuna değindi.
Ortaylı, Türk mezar sanatının en büyük eserlerini barındıran Eyüp İlçesinin, İstanbul Kuşatması’nda şehitlikle mükâfatlandırılan sahabeler yurdu olduğunu söyledi. Prof. İlber Ortaylı “Eyüp Mezarlığı bize kasvet değil huzur veriyor. Eyüp, İstanbul’un bahçesi, dinlenme yeridir. Bizans zamanında piknik yeriydi. Eyüp’e canlılık katan Osmanlı’dır. İnanıyorum ki Remzi Başkanımız bu önemli beldemizi çok daha da iyi hale getirecektir. Tarihi dokuyu koruyarak, bu manevi havayı soluyup, kültür ve sanatı burada yaşatmak, sempozyumlar, etkinliklerle Eyüp’ü bir tarihi ve kültürel anlamda da cazibe merkezi  getirecek projeleri nedeniyle Belediye Başkanımızı takdir ediyorum” dedi.

 Ortaylı gözünden Eyüp'ün önemi;
"Türk mezar sanatının en büyük eserlerini barındıran Eyüp İlçesi"
"İstanbul Kuşatması’nda şehitlikle mükâfatlandırılan sahabeler yurdu"
-----.
"Peygamber sevgisi ve Eyüp"
-----------.


Uğurluel, Talha: Eyüp’ten Medine’ye Peygamber Sevgisi. İçinde: Mekanlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı : Mekke – Medine. İstanbul : Timaş Yayınları, 2015 : 7.bsm. 199.s. [ytk]

Uğurluel, Talha: Osmanlı'nın kalbini bekleyenler. İstanbul: Timaş Yayınları, 2015 223 sayfa : resim Timaş Yayınları ; 3918. Osmanlı tarihi ; 103. Dış kapakta yapıt adı : Eyüp Sultan’ın manevi ikliminde Osmanlı'nın kalbini bekleyenler. [TK]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder