28 Ağustos 2024 Çarşamba

Safsata Kaynakçası (1)

  

Safsata Kaynakçası (1)

 

Bülent Ağaoğlu

İstanbul, 19.12.2022

 

Kitaplar

Adsoy, Şerefettin: Aldatanların Söylem Dili Safsata. Elis Yayınları. 2022. 256s.

Alatlı, Alev: Safsata Kılavuzu & Laf Ola Beri Gele: Boyut Yayınevi.  2001. 152s.  https://safsatakilavuzu.com/

Bastiat, Frédéric, 1801-1850:  Ekonomik safsatalar / Frédéric Bastiat ; İngilizceden çeviren: Ahmet Altundal, Berkay Tartıcı -- İstanbul : Liber Plus Yayınları, 2016. 320 s. ; 20 cm. -- ( Liber Plus Yayınları ; 15. Temel kitaplar ; 8)

Güneş, Durdu: Safsata & Gerçekler. Gülnar Yayınları. 176s. 2022.

Immanuel Tolstoyevski: Safsatalar Ansiklopedisi (Kısaltılmış Edisyon). EPSİLON YAYINEVİ. 2022. 196s.

Immanuel Tolstoyevski: Safsatalar Ansiklopedisi. EPSİLON YAYINEVİ. 2020. 512s.

İbn-i Sina : Sofistik deliller : safsata / proje editörü: Muhittin Macit ; çeviri: Ömer Türker. -- İstanbul : Litera Yayıncılık, 2006.  188 s. ; 24 cm.

İbn-i Sina : Sofistik deliller. çeviri : Ömer Türker ; proje editörü: Muhittin Macit. -- İstanbul : Litera Yayıncılık, 2014.  118 s. ; 20 cm. -- ( İbn-i Sina felsefe serisi ; 07. Litera ; 93)

Kaya, Önder: Tarihin gör dediği/  Önder  Kaya. 1. bsk. İstanbul :  Yeditepe Yayınevi,  2006. 256 s. :  res. ;  21 cm. Yeditepe yayınları  ; 41. İnceleme - araştırma  ; 29 Tarih--Yanılgılar--Safsatalar, vs.

Lloyd, John:  Cahillikler kitabı : bilmediklerimiz ve yanlış bildiklerimiz / John Llody, John Mitchinson, çeviri: Cihan Aslı Filiz, Emre Ergüven. -- 16. bsk. -- İstanbul : NTV Yayınları, 2009.  xvi,278 s. ; 20 cm.

Stossel, John: Hurafeler, yalanlar ve akıl almaz aptallıklar :  Küreği kapın, aklınıza sokulanları kaldırıp atın! Doğru sandıklarınız neden yanlış? / John Stossel ; Çeviri Güzen Beril Devlet. İstanbul :  Dharma, 2007. 387 s. ;   23 cm.

Uyar, Tevfik, 1985- : Safsatalar : gündelik hayatta yapılan yanlış akıl yürütmeleri / Tevfik Uyar -- İstanbul : Destek Yayınları, 2019 (Deniz Ofset)      256 s. : tbl. ; 19 cm. -- ( Destek Yayınları ; 1072. Araştırma ; 254)

Tezler

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ sayfasında yapılan taramalar;

·         Tez adında safsata, safsatalar aramasından sonuç gelmedi.

·         Dizin unsurunda safsata, safsatalar aramasından da sonuç gelmedi.

Aşağıdaki sonuçlar;

·         Tümü unsurunsa safsata aramasından ve

·         Özet unsurunda safsata, safsatalar aramasından elde edilen listedir.

 

Aristoteles'te eristik akıl yürütme / Eristic reasoning on Aristotle

Yazar:AYKUT OMUR

Danışman: PROF. DR. REŞAT LEVENT AYSEVER

Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe Ana Bilim Dalı / Felsefe Bilim Dalı

Konu:Felsefe = Philosophy

Dizin:Akıl yürütme = Reasoning ; Aristoteles = Aristotle ; Diyalektik = Dialectic ; Eristik akıl yürütme = Eristic reasoning ; Mantık = Logic ; Çürütme = Refutation ; Çıkarım = Inference       Onaylandı

Yüksek Lisans Türkçe 2020 129 s.

Eristik akıl yürütme tarzları veya genel olarak safsatalar, Antik Yunan dünyasının büyük filozofu Aristoteles'ten bu yana filozofların üzerine eğildiği bir konu olmuştur. Ancak mantık ve akıl yürütme hataları olarak kavramsallaştırılan safsatalara dair günümüzdeki modern akademik çevrelerin çözümlemeleri ile Aristoteles'in Sofistçe Çürütmeler yapıtında eristik akıl yürütme türü ve sofistlerin görünüşte çürütme yöntemleri olarak anladığı bu safsataları çözümleme biçimi farklılık göstermektedir. İlkesel olarak eristik ile diyalektik arasındaki ilişkiyi ortaya koyan Aristoteles'e göre safsataların ortaya çıkmasında ve doğru görünüşünün temelinde dil, dünya ve bu ikisi arasındaki ilişkinin doğru olarak anlaşılamaması, bir takım hatalı inanç ve varsayımlar ile birlikte çıkarım ile çürütmeye dair bilgisizlik yatmaktadır. Böylece Aristoteles eristik akıl yürütme ve safsataları mantık -özelde tasım mantığı- zemininde çözümlemekten çok ontolojik ve epistemolojik bir zemin üzerinde çözümlemiş ve sınıflandırmasını dili merkeze alarak yapmıştır. Buna göre o, hatalı bir akıl yürütme türü olarak sınıflandırdığı eristik akıl yürütme ile doğru akıl yürütme türleri arasındaki çizgiyi de belirlemiş olmaktadır. Sonuç olarak bu tezde Schreiber'in yorumları ve referansları ile birlikte Aristoteles'in tasım mantığında eristik akıl yürütmeyi nasıl konumlandırdığı, eristik akıl yürütme tarzları olarak belirlediği safsataları nasıl çözümlediği ve hangi çözümleri sunduğu gibi meseleler aydınlatılmaya çalışılmıştır.

Erictic reasoning ways and fallacies in general have been the interest of philosophers since Aristotle, the great philosopher of the Ancient Greek. However, it is different from analysis of the modern Academy regarding the fallacies that described as logic and reasoning errors to the type of eristic reasoning in which Aristotle described it as apparent refutation method of sophists in Sophictical Refutations. According to Aristotle who predicated relation between eristic and dialectic in pinciple, the appereance of fallacies and the seeming truth of it is caused by the misunderstanding between the language, the world and relation between them built by some false beliefs and assumptions and the ignorance about syllogism and refutation, Thus, Aristotle analyzed eristic reasoning and fallacies on ontological and epistemological ground rather than logical ground and made its classification based by the language. Accordinly, he also identified the line between true reasoning types and eristic reasoning type which he classified as a false reasoning. Consequently in this thesis, with the comments and references of Schreiber, has been tried to envision and clarify the issues such as how Aristote positioned eristic reasoning in syllogism and how he resolved the fallacies and what solutions he offered.

………………………….

İçerik bakımından kıyas / The matter of syllogism

Yazar:NECMETTİN PEHLİVAN

Danışman: PROF. DR. İSMAİL KÖZ

Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı

Konu:Felsefe = Philosophy

Dizin:Klasik mantık = Classical logic          Onaylandı

Yüksek Lisans Türkçe 2005 147 s.

Pehlivan, Necmettin, İçerik Bakımından Kıyas, Master Tezi, Danışman: Doç. Dr. İsmail Köz, s. 133. Tez; giriş, iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş'te mantık'ın tanımını yaptık; tasdik türlerini açıkladık; içerik bakımından kıyas nedir sorusunu cevapladık. Birinci bölümü, iki ana bölüme ayırdık. Birinci bölüm kesin olan evveliyât, fıtriyât, müşahedât, hadsiyât, mücerrebât ve mütevatirât önermelerden oluşmaktadır. İkinci bölüm de kesin olmayan meşhurât, müsellemât, makbulât, maznunât, muhayyelât ve vehmiyyât önemelerden oluşmaktadır. Bu iki ana bölümde bu önemelerin niçin kesin veya niçin kesin olmadıklarını açıkladık. İkinci bölümde beş ana konuya ayrıldı. Birincisi burhan olup, burada burhan'ın tanımı, temel yapısını, orta terimi belirlemenin yollarını, öncüllerini, türlerini ve değerini şilendi. İkincisi cedel olup, burada da cedelin tanımı, öncülleri, amacı, kullanımı, işleyişi ve değeri işlendi. Üçüncüsü hitabet olup, burada hitabetin tanımı, amacı, öncülleri, işleyişi ve değeri açıklandı. Dördüncüsü ise şiir olup, burada şiirin şiirin tanımı, amacı, öncülleri, işleyişi ve türleri işlendi; şairlerin sınıfı şiirin diğer sanatlarla ilişkisi, şiirde yanlış ve değeri açıklandı. Beşincisi safsata olup, burada da safsatanın tanımı, amacı, öncülleri, işleyişi, türü ve değeri işlendi. Sonuçta ise tezin genel bir özetini yaptık.

ABSTRACTION Pehlivan, Necmettin, The Matter of Syllogism, Master Thesis, Advisor: Doç. Dr. İsmail Köz, p. 133. The Thesis consist of an Introduction, two chapter and a conclusion. In the Introduction, I defined the word of logic, explaining the kinds of assertion (tasdîk) and answered the question what is the matter of syllogism. The first chapter was divided into two main topics. The first topic is certain (yakîn ) premisses which are awwaliyât, fıtriyât, musahâdât, hadsiyât, mucarrabât and mutawatirât. The second topic is non-certain (gayru yakîn ) premisses which are mashurât, musallamât, makbulât, maznunât, muhayyalât, and wahmiyyât. In these two topics, I explained why is certain or non-certain premises. The second chapter was seperated five topics. The first topic is burhân (demonstration), which was investigated the defination and essential chracter of, the determination of middle term of, the premisses of, the kinds of, the worth of burhân. The second topic is jadal ( dialectic), which was examined the defination of, the premisses of, the aim and the use of, the process of, the worth of cedel. The third topic is hitabat ( rethoric), wich was investigated the defination and the aim of, the premises of, the process of, the worth of hitabat. The fourth topic is shi'r ( poetica), wich was investigated the defination and the aim of, the premisses of, the process of, the class of poets in, the kinds of poetry, and was explained the poetry and other arts, the error in the poetry, the worth of poetry. The fifth topic is safsatah ( sophistici elenchi ), which was investigated the defination and the aim of, the premisses of, the process of, the kinds of errors of, the worth of safsata. In the conclusion, I summarized all of the thesis.

……………………..

Analyzing the discourse of political criticism in the Turkish parliament: Linguistic reflections of prejudice and derogation / Türk parlamentosunda siyasi eleştiri söyleminin analizi: Ön yargı ve değer indirgemenin dilbilimsel yansımaları

Yazar:NİHAL YETKİN

Danışman: DOÇ. DR. NALAN BÜYÜKKANTARCIOĞLU

Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İngiliz Dilbilimi Ana Bilim Dalı

Konu:Dilbilim = Linguistics

Dizin:     Onaylandı

Yüksek Lisans İngilizce 2005 430 s.

Çok disiplinli bir yaklaşımla hazırlanan bu çalışmada Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan görüşmelerin tutanakları, "diğer gurubu olumsuz kılma" (negative other presentation) stratejisinin yansımaları olan önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanım özellikleri bağlamında incelenmektedir. Çalışmanın genel amaçları, meclisimizdeki siyasi eleştiri söyleminin niteliğine ışık tutmak; Türkçede eleştirel düşüncenin ve dil kullanımında incelik stratejilerinin niteliği üzerine yürütülmüş diğer çalışmalara farklı boyutta bir konuyla katkıda bulunmak; elde edilen dilbilimsel bulguları sosyal-psikolojik bağlamda incelemektir. Bu amaca yönelik olarak, Amaç-Hedefli Örnekleme yönteminin (Purposive Sampling) alt kategorisi olan Ölçüt-Temelli Örnekleme (Criterion Sampling) yöntemi kullanılarak Nisan ve Aralık 2004 tarihleri arasında yapılan çeşitli toplantılara ait 12 farklı görüşme tutanağı Internet aracılığıyla sağlanmış (bkz. http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.) ve yapılan dilbilimsel incelemede önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanımının sosyolojik ve psikolojik yansımaları da dikkate alınmıştır. Çalışmanın başlıca adımları olarak, "Mantıksal Perspektif (Logical Perspective) başlığı altında İkna Edici Önermeler ve Safsatalar, "Edimbilimsel Perspektif'(Pragmatic Perspective) başlığı altında İncelik-karşıtı Stratejiler ve Önyargı/Değer İndirgeme Odağı; "Sözbilimsel Perspektif (Rhetorical Perspective) başlığı altında Sözbilimsel Eylemler, Sözbilimsel Yumuşatma Stratejileri ve Sözbilimsel Yönelim çözümlenmiştir. Meclisimizdeki siyasi eleştiri söylemi bağlamında elde edilen sonuçlara göre, önyargı sal/değer indirgeyici ifadelerin ilk izlenimde akılcı argümanlar gibi gözükseler de-aslında bilimsel olarak kategorize edilmiş, bilinçli/bilinçsiz kullanılan mantıksal safsatalar olduğu saptanmıştır. Bulgular (a) farklı siyasi kanatlara (sol-sağ), (b) iktidar partisine ve ana muhalefet partisine mensup olmanın, (c) ilgili siyasi partiler arasında şu anda mevcut olan dengesiz dağılımın çok yoğun ve çeşitli şekillerde önyargısal ve değer indirgeyici söylemlerin ortaya çıkmasında önemli etkenler olduğunu göstermektedir. Diğer yandan sözlü davranışa yönelik -birkaç kısa açıklamadan oluşsa bile, meclis içtüzüğünde yer alan ilgili maddenin parlamento adabına yakışmayacak dilsel kullanımları kontrol eden önemli bir işleve sahip olduğu da izlenmiştir. Çalışmada ayrıntıları izlenecek olan dilbilimsel bulgular, şu andaki Türk parlamentosunun önyargı ve değer indirgeme yönünden sosyokültürel tablosunun çizilmesine de katkıda bulunmaktadır.Anahtar Sözcükler "diğer gurubu olumsuz kılma", parlamentoda önyargı/değer indirgeme, ikna edici önermeler, mantıksal safsatalar, incelik-karşıtı stratejiler, önyargı/değer indirgeme odağı, sözbilimsel eylemler, sözbilimsel yumuşatma stratejileri, sözbilimsel yönelim.

Having a multidisciplinary approach, this study examined the Minutes of the Meetings held in the Turkish Grand National Assembly within the context of features of prejudiced and derogatory language uses as reflections of the strategy of negative other-presentation. The general aims of the study were to throw light on the discourse of political criticism in our assembly; to contribute to other studies on the nature of critical thinking and linguistic politeness strategies with an issue of different dimension; and to scrutinize the linguistic findings under social-psychological context. In this respect, a total of 12 Minutes of varying parliamentary meetings held between April and December 2004, was accessed via internet (see http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.') through Criterion Sampling as a subcategory of Purposive Sampling, and the analysis was made in the light of sociological and psychological reflections of prejudice and derogation. As major steps of the study, Persuasive Propositions and Fallacies were examined under the Logical Perspective, Impoliteness Strategies and Focus of Prejudice/Derogation were examined under the Pragmatic Perspective and Rhetorical Operations, Rhetorical Mitigation Strategies and Rhetorical Orientation were examined under the Rhetorical Perspective. According to the results obtained under the discourse of political criticism in our Assembly, the prejudiced and derogatory expressions were identified to be consciously/unconsciously used fallacies which seemed to be rational arguments at first impression. The findings indicated that (a) being from different political wings (left-right), (b) being from ruling and main opposition party, and (c) the imbalanced distribution of the related political parties were important factors in the emergence of highly intensive and varied prejudiced and derogatory remarks. Moreover, it was observed that though it covered only a few brief explanations on verbal conduct, the related Article of the TBMM internal regulations was seen to have a considerable function to supervise the unparliamentary language uses. These linguistic findings also contributed to draw a sociocultural picture of the current Turkish parliamentary in terms of prejudice and derogation.Key Words negative other-presentation, parliamentary prejudice/derogation, fallacies, persuasive propositions, impoliteness strategies, rhetorical operations, rhetorical mitigation strategies, rhetorical orientation.

………………………

 

مدخلية العقل في بحث التَّعارض بين المعطيات الدينيَّة والمعطيات العلميَّة الطَّبيعيَّة، دراسة تحليليَّة في مناهج إثبات القضايا الدِّينيَّة والطَّبيعيَّة / Medhaliyyetü'l-akl fi bahsi't-teâruz beyne'l mu'tayâti'd-diniyye ve beyne'l-mu'tayâti'l-ilmiyyeti'-tabiiyye (Dirâsetün tahlîliyye fî menâhici isbâti'l-kazâyâ ed-dîniyye ve't-tabiiyye) / Aklın bilimsel ve dini bilgiler arasındaki çelişkilere dair araştırmalardaki rolü (Dini ve bilimsel verilerin ispatında kullanılan yöntemlere dair analitik bir inceleme) / The approach of the mind in examining the conflict between religious data and natural scientific data, an analytical study in the methods of proving religious and natural issues

Yazar:MOHAMMAD AKRAM ABUGHOUSH

Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ M. A. AL OMARÎ

Yer Bilgisi: Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı / Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı

Konu:Din = Religion

Dizin:     Onaylandı

Yüksek Lisans

Arapça 2021 255 s.

Bu çalışmada dini veriler ile bilimsel veriler arasındaki çatışmaya dair sorgulamalarda aklın rolünü temellendirilinilmesi ve bu sorgulamaların ne derece güvenilir olduğunun anlaşılmasını sağlayacak, çelişki iddiasının bulunduğu noktalarda tercihte bulunabilmeye imkan verecek bir ölçüt ortaya konması hedeflenmektedir. Bunun yanında dini naslar ile bilimsel veriler çatıştığında bu çatışmanın doğru tahlil edilmesini sağlayan ilkelerin tatbikine de yer verilecektir. Ayrıca çatışma içerisinde olan verilerin kendisi de ele alınarak bir delil olarak güç veya zaafiyet açısından ne ifade ettikleri de incelemeye konu olacaktır. Çatışma esnasında takip edilecek ilkelerin kaynağı konumunda olan akıl birinci bölümde incelenecektir. Aklın bu kaynaklığı; zorunlu bilgilerin mercii olması, nazari bilgilerin kesin bilgi ifade etmesi, bilgi çeşitlerine dair hükümler, kesin bilgi ifade edenlerin yanında safsata gibi kesin bilgi vermeyen türleriyle birlikte düşünce yöntemleri başlıkları çerçevesinde işlenecektir. Ardından nakle dair ana başlıkta; naklin haddi zatında sübutu, muhatap kitle açısından sübutu ve delaletinin lafzi-vaz'î oluşu gibi hususlara değinilecektir. Devamında bilimsel verilerin kaynakları ile kesin bilgi veya zandan hangisini sağladıkları işlenecektir. Çalışmanın ikinci kısmında ise çatışma esnasında başvurulacak akli ilkelerin ortaya konması ve betimlenmesine yer verilecektir. Birbirinden farklı bir çok veri açısından çatışma ihtimalleri göz önünde bulundurularak özelde dini naslar ile bilimsel veriler arasındaki muhtemel çatışmalar değerlendirilecektir. Anahtar Kelimler: Kelam, Epistemoloji, Kati delil, Zanni delil, Din-Bilim Çatışması.

This research aims to study the basis of the approach of the mind in examining the conflict between religious data and data from the natural sciences and its reliability to be a criterion for weighting between the different data, and the basis for applying the "law of conflict" in the event of a conflict between religious data and data from the natural sciences, with a study of the same types of data in terms of their ranks in power. Semantic. The first chapter of it includes the study of the rational origin from which the "law of conflict" is taken from, and the methods of reasoning, and what entails certainty and what is not. Then the study of the religious transmission origin in terms of its affirmation in itself and its confirmation to us and its significance in terms of its verbal and man-made significance. Then the study of the data from the natural sciences in terms of their sources and in terms of their being useful to gain certainity. The second chapter includes research on the law of contradiction in terms of its description and its source, then the possibilities of conflict between different data, then discussing the divisions of contradictions between religious transmission data and data from the natural sciences in particular. Keywords: Kalam, Epistemology, Definitive proves, suspicious evidences, Conflict between religion and science.

………………………..

 

Modern Japon dedektif yazarı Edogawa Ranpo / Modern Japanese detective author Edogawa Ranpo

Yazar:BERK ÖZTEMİZ

Danışman: PROF. DR. ALİ VOLKAN ERDEMİR

Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı / Japon Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı

Konu:Doğu Dilleri ve Edebiyatı = Eastern Linguistics and Literature

Dizin:19. yüzyıl = 19. century ; Edebiyat = Literature ; Japon edebiyatı = Japanese literature ; Polisiye romanlar = Detective novels ; Ranpo, Edogawa = Ranpo, Edogawa ; Yazarlar = Authors          Onaylandı

Yüksek Lisans

Türkçe 2019 110 s.

Bu tezin amacı, 19. yüzyılda ortaya çıkarak kısa sürede popülerleşen dedektif türünün dünya edebiyatındaki tarihi ve Japonya'daki gelişimini, Edgar Allan Poe'nun Dupin hikâyeleriyle, Edogawa Ranpo'nun Akechi hikâyeleri üzerinden karşılaştırmalı edebiyat ve metin odaklı inceleme yöntemleriyle inceleyerek, biçem ve tematik açıdan farklar ile benzerlikleri saptamaktır. 19. yüzyılın başlarında şehir nüfusunun artması ve sosyo-kültürel yapının bozulması nedeniyle, şehirlerde suç oranı hızlı bir şekilde artar. Gün geçtikçe artan cinayet ve hırsızlık olayları gazetelere yansımaya başlar. Suç olaylarını azaltmak ve suçluları yakalamak için Avrupa'nın çoğu kentinde polis departmanları kurularak yasal düzenlemeler yapılır. Ancak modern şehirlerde kendilerini güvende hissetmeyen insanlar içerisinde güvensizlik duygusu oluşur. Bu değişen süreci iyi bir şekilde analiz eden Edgar Allan Poe, 1841 yılında ilk dedektif hikâyesi olma özelliğini taşıyan "The Murder in the Rue Morgue" hikâyesini yazar. Japonya'da ise Meiji Dönemi'yle (1868-1912) birlikte Meiji Restorasyonu adı verilen hareketle edebiyat, sanat, müzik gibi alanlarda modernleşme hareketi başlar. Edebiyat alanında yapılan yenilikler ışığında, Batı edebiyatının anlaşılabilmesi için önemli Batı edebiyatı kitapları Japoncaya çevrilir. Bu yazarlar arasında Japonya'da en ilgi çekeni Edgar Allan Poe olur. Poe'nun dedektif hikâyeleri pek çok Japon okur tarafından okunur. Bu okurlardan biri olan Hirai Tarō (1894-1965) lise ve üniversite yıllarında okuduğu bu yazardan etkilenir ve üniversiteden mezun olduktan sonra Edgar Allan Poe'nun okunuşu olan Edogawa Ranpo mahlasıyla dedektif hikâyeleri yazmaya başlar. Edogawa'nın yazdığı "Nisen Dōka" adlı hikâyesi 1925 yılında Shinseinen dergisinde "ilk Japon dedektif hikâyesi" başlığı ile yayımlanır. Ancak Edogawa'nın dedektif hikâyeleri Poe'nun hikâyelerine aşırı benzemekle eleştirilir. Poe'nun da Edogawa'nın da Japon dedektif türüne olan katkıları inkâr edilemez. Dolayısıyla bu araştırmada, Poe ve Edogawa'nın dedektif hikâyelerinde, romantik, grotesk, erotik ve safsata ögelerini nasıl yansıttıklarını analiz edilmiştir. Bu analizler sonucunda Japon dedektif türünün ortaya çıkışına etki eden sosyo-kültürel ögelere ve Poe'nun Japon dedektif türünün ortaya çıkışına olan etkilerine ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Edgar Allan Poe, Edogawa Ranpo, Dedektif Türü

The aim of this thesis is to determine the similarities and differences in style and thematic aspects by examining the history and development of detective fictionin Japan which emerged in the 19th century and popularized in a short time with Edgar Allan Poe's Dupin stories and Edogawa Ranpo's Akechi stories. In the early 19th century, due to the increase in the population of the city and the deterioration of the socio-cultural structure, the rate of crime in the city increases rapidly. Increasing murders and theft are reflected in the newspapers. In most European cities, police departments are set up to reduce crime incidents and arrest criminals. However, in modern cities there is a sense of insecurity among people who do not feel safe. Edgar Allan Poe, who thoroughly analyzed this changing process, wrote the first detective story of "The Murder in the Rue Morgue " in 1841. In Japan, along with the Meiji Period (1868-1912), the modernization movement started in the fields of literature, art and music called Meiji Restoration. In the light of innovations in literature, important Western literature books are translated into Japanese in order to understand the literature of the West. Among these writers, Edgar Allan Poe was the most popular in Japan. Poe's detective stories are read by many Japanese readers. One of these readers, Hirai Tarō (1894-1965), was influenced by this author from high school and university years, and upon graduation he began writing detective stories under the pseudonym Edogawa Ranpo, which Edgar Allan Poe read. Edogawa's "Nisen Dōka" was published in Shinseinen magazine in 1925 under the title "The first Japanese detective story". But Edogawa's detective stories are criticized for being too similar to Poe's stories. Both Poe's and Edogawa's contributions to Japanese detective fiction are undeniable. Therefore, the aim of this research is to analyze how Poe and Edogawa's detective stories reflect romantic, grotesque, erotic and nonsense elements. Key Words: Edgar Allan Poe, Edogawa Ranpo, Dedective Fiction

………………………..

Türkiye'de sözdebilim uygulamaları üzerine bir çalışma (Türler ve teknikler) / A research on pseudoscience applications in Turkey (Cases and techniques)

Yazar:ANOOSHİRVAN MİANDJİ

Danışman: PROF. DR. REMZİ DEMİR

Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe Ana Bilim Dalı / Bilim Tarihi Bilim Dalı

Konu:Bilim ve Teknoloji = Science and Technology ; Felsefe = Philosophy ; Sosyoloji = Sociology

Dizin:     Onaylandı

Doktora

Türkçe 2019 166 s.

Bu çalışma, literatüre dayalı bilimsel bir çalışmadır. Gerek akademik ortamda gerek akademi dışında tespit edilmiş örnekler, hiçbir yorumda bulunmaksızın önce sınıflandırılmış ve daha sonra ana hatları ile betimlenmiştir. Tezin kapsamında yer alan vakalar Birinci Bölümde TIP-FİZYOLOJİK, TIP-PSİKOLOJİK, FALCILIK, İNANÇ ve PARANORMAL olarak beş grup halinde sınıflandırılmıştır. TIP-FİZYOLOJİK bölümünde, sırasıyla Akupunktur, Aromaterapi, Fitoterapi, Hacamat, Homeopati, Larva Tedavisi, Refleksoloji ve Sülük Tedavisi yer almaktadır. TIP-PSİKOLOJİK'te sırasıyla Yeniçağ, NLP, Reiki, Tıbb-ı Nebevi ve Cincilik incelenmiştir. FALCILIK'ta sırasıyla Astroloji, Feng Shui ve Medyumluk örneklendirilmiştir. İNANÇ bölümünde, sırasıyla 19 Mucizesi ve Yaratılış bilimi incelenmiştir. PARANORMAL bölümünde ise Ufoloji ele alınmıştır. Söz konusu 5 başlık ve 19 alt başlıkta toplam 57 vaka incelenmeye alınmıştır. İkinci Bölümde, tezin kapsamında incelenmiş olan sözdebilim vakalarında görülen en yaygın mantıksal safsatalarla, bilişsel önyargılar tanımlanmış ve kullanım biçimleri açıklanmıştır. Değerlendirme ve sonuç kısmında elde edilen bulgular bilim felsefesi, bilim sosyolojisi, bilim tarihi, bilim politikası ve bilim etiği başlıkları altında irdelenmiş ve çözüm önerilerine yer verilmiştir. Bu çalışmanın amacı sözdebilimin yaygınlığı ve gerçek bilim algısında yarattığı zafiyeti açıklamaktır. Bu bağlamda, "gerçek-bilim"le "sözde-bilim"in birbirine karıştırılması iki sakınca oluşturmaktadır: a) Doğru bir bilim anlayışının yerleşmemesi nedeniyle toplumun her türlü suistimale açık hale gelmesi, b) Uluslararası yarışta geri kalmak ve sömürgeleşmek. Bu tehlikeleri bertaraf edebilmek için "sözde-bilim"ler ve "sözde-bilimciler'in teknikleri" konusunda sağlam bir bilinç geliştirmek ve karşı önlemler almak zorunluluk haline gelmiştir.

This study is scientific research, based on literature. The cases, which were determined both in the academic environment and outside the academy, were classified in advance without any comment and were later outlined. The cases in the scope of the dissertation are classified in First Section into five categories as MEDICINE-PHYSIOLOGICAL, MEDICINE-PSYCHOLOGICAL, FORTUNE TELLING, FAITH and PARANORMAL. MEDICINE – PHYSIOLOGY part classified respectively as Acupuncture, Aromatherapy, Phytotherapy, Hijama, Homeopathy, Maggot Therapy, Reflexology and Hirudotherapy. MEDICINE-PSYCHOLOGY part classified respectively as the New Age, NLP, Reiki, Tıbb-ı Nebevi (Prophetic Medicine) and Jinn-catching. FORTUNE TELLING part classified respectively as Astrology, Feng Shui and Psychic Advising. FAITH part classified respectively as 19 Miracles and the Creationism. PARANORMAL section classified as Ufology. A total of 57 cases under 5 sections and 19 subtitles were included in the chapter. In the Secound Section, the most common logical fallacies, cognitive biases and cognitive distortions in the pseudoscience cases examined within the scope of the thesis are defined and their patterns of application are explained. In conclusion and results, the findings obtained from this empirical study are examined under the titles of Philosophy of Science, Sociology of Science, History of Science, Science Policy, Ethics of Science and suggested solutions are discussed. The aim of this study is to explain and warn the wideness of the pseudoscience and weakness of real science perception. In this context, demarcation problem between "real-science" and "pseudoscience" creates two drawbacks: (a) To become vulnerable to any misconduct due to the lack of a correct understanding of science in society; (b) Remaining back in the international race and being open to be colonized. In order to overcome these risks, we have to develop a solid consciousness about "pseudosciences" and "techniques of pseudoscientists" and take counter-measures.

………………………….

Tehcir sırasında ve sonrasında Elazığ ve çevresinde Müslüman-Ermeni ilişkileri / Muslim-Armenian relations during and after deportation in and around Elazig

Yazar:ELA DEMİREL

Danışman: PROF. DR. RAHMİ DOĞANAY

Yer Bilgisi: Fırat Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı

Konu:Tarih = History

Dizin:Cumhuriyet tarihi = Republic history ; Elazığ = Elazığ ; Ermeni sorunu = Armenian question ; Ermeni tehciri = Armenian deportation ; Ermeniler = Armenians ; Müslümanlar = Muslims ; Siyasi ilişkiler = Political relations ; Sosyal ilişkiler = Social relations ; Tehcir = Deportation ; İnsan ilişkileri = Human relations           Onaylandı

Yüksek Lisans

Türkçe 2019 108 s.

Ermeni Sorununun en önemli nirengi noktası hiç şüphe yok ki Tehcir Kanunu ve sonrasında ortaya çıkan tartışmalardır. Tehcir ve sonrasında yaşanan olaylar Ermeni Diasporası eliyle manipüle edilerek, basit bir iskân faaliyeti abartılı rakamlarla şekillenen bir soykırım safsatasına dönüşmüştür. Tehcir'in genel intibaları üzerinde kapsamlı birçok yayın yapılmasına karşın özele indirgenmiş çalışmaların yetersizliği aşikardır. Günümüze kadar Ermeni Sorunu hakkında ele alınan çalışmalarda geniş coğrafi alanlara yönelen bir bakış açısına karşın, dar çaplı bölge, şehir, köy gibi alanlara dair çalışmalar daha azdır. Yine Ermeni nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bölgeler Tehcir'in üst düzey planlamayla yapıldığı yerlerdir. Bu yerler üzerinde yapılacak detaylı alan çalışmaları yaşanan olayları şüphesiz daha iyi netleştirecek, Ermenilerin haksız tezlerinin çürütülmesinde önemli köşe taşları olacaktır. Tehcir öncesi Ermeni nüfusunun yoğun olduğu Elâzığ Bölgesi bu nedenle konu için önemli bir merkezdir. Elâzığ Bölgesi Tehcir öncesi ve sonrası için Müslüman-Ermeni ilişkileri kapsamında iyi bir şekilde mercek altına alınacak olursa, Ermeni Sorununun bölgedeki yansımalarından yola çıkarak sorunun temeline siyasi, sosyal, ekonomik, sahaya dair yetkin çıkarımlar yapılabilir. Sonuç olarak bu tezde Elâzığ Bölgesinde Tehcir öncesi-sonrası durum verilirken, Tehcir'in yansımalarıyla Ermeni Sorununun şehir bazında önemli bir ayağı netleştirilir.

The most important landmark of the Armenian Issue is undoubtedly the discussions emerged during and after deportation. The deportation and subsequent events were manipulated by the Armenian Diaspora and a simple settlement activity turned into a nonsense genocide shaped by with exaggerated figures. Although many comprehensive publications have been published on the general impressions of the deportation, the inadequacy of the curtailed works is evident. To date, much as the studies on the Armenian Issue have focused on large geographical areas, there are fewer studies on areas such as narrow regions, cities and villages. Again, the regions where the Armenian population density is high are the places where the deportations are made with high level planning. The detailed field studies which will be carried out on these places will certainly clarify the events and will be the important milestones of the refutation of the unjust thesis of the Armenians. Therefore, Elazig region which has crowded Armenian population before the deportation is an important center for the issue. If Elazig Region is analyzed under the scope of the Muslim-Armenian relations before and after the relocation, it can be got to the root of the problem by depending on political, social, economic starting from the reflections of the Armenian Issue in the region. As a result, in this thesis, while the situation before and after the relocation is given in Elazig Region, and an important aspect of the Armenian Issue is clarified on the basis of the city with the reflections of the deportation.

……………………………

Çeteci (Armen garo)- mebus-diplomat bir Osmanlı Ermenisi: Karakin Pastırmacıyan (1872-1923) / Gangster (Armen garo)-deputy –diplomat an Ottoman Armenian: Karakin Pastirmaciyan (1872-1923)

Yazar:ÇİĞDEM TÜRKMEN

Danışman: PROF. DR. ENİS ŞAHİN

Yer Bilgisi: Sakarya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı

Konu:Tarih = History

Dizin:Ermeniler = Armenians ; Meclis-i Mebusan = Ottoman Parliament ; Milletvekili = Deputy ; Osmanlı Bankası = Ottoman Bank ; Osmanlı Devleti = Ottoman State ; Çeteler = Gangs         Onaylandı

Yüksek Lisans

Türkçe 2018 167 s.

1908 yılında Meşrutiyetin ilan edilmesi ile yapılan Meclis-i Mebusan seçimleri, çoğunluğu sosyalist olan 12 Ermeni'nin parlamentoya katılmasını sağlamıştır. Seçilen bu milletvekilleri arasında çalışmanın konusunu da teşkil eden Karakin Pastırmacıyan (Armen Garo), Taşnak Partisi, Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı, Ermeni Gönüllü Tugayı ve Ermenistan Cumhuriyeti ABD Büyükelçiliği konumlarındaki rol ve faaliyetleri açısından dikkati çekmektedir. Eğitim hayatına bir Ermeni okulu olan Sanasaryan Varjaran'da başlayan Pastırmacıyan, okulunun ilkeleri doğrultusunda bir yaşam çizgisi takip ederek başta en bilinen terör faaliyeti olan Osmanlı Bankası baskını olmak üzere birçok ırkçı saldırının mimarı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Ancak bütün bu olanlara rağmen soykırım yaftasını Türk hükümetine karşı kullanmaktan hiçbir zaman çekinmemiş, hatta bu safsata kendisinin bilhassa Amerika'daki hayatı boyunca kullandığı yegane argümanı olmuştur. Çalışma öncelikle Karakin Pastırmacıyan'ın hatıraları, yazdığı kitaplar, Osmanlı arşiv vesikaları ve Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri kaynak alınarak oluşturulmuştur. Hatıraları özellikle çocukluk ve Osmanlı Bankası baskını hadisesinin ayrıntılarına ulaşılmasında fayda göstermiştir. Kitaplarına bakıldığında ise Pastırmacıyan ve kendisi gibi ayrılıkçı düşüncelere mensup Ermeni güruhun Cihan Harbi'ne yaklaşım ve çalışmalarını açıklayıcı nitelik sergilemiştir. Yerli ve yabancı literatür göz önüne alındığında The Armenian Review, The New Armenia dergileri dikkate değerdir. Ek olarak Simon Vratzian'ın kişisel düşünceleri, Gustave Wülfing'in banka baskını raporu, Mavroyani Bey'in Hariciye Nezareti yazışmaları ve Fikrettin Yavuz'un, "Osmanlı Devleti'nde Ermeni Terörü 1896 Osmanlı Bankası Baskını" isimli eseri isimleri zikredilmesi gereken kaynaklardan olmuştur. Ayrıca "Papers Relating to the Foreing Relations of the United States" serisinin 1918, 1919 ve 1920 tarihlerine ait bazı nüshaları belirtilen yıllardaki faaliyetlerini açıklayıcı özelliktedir. Pastırmacıyan'ın şahsına dair yapılmış bir başka çalışmaya da rastlanmaması çalışmaya değer katan en büyük unsuru teşkil etmektedir.

In 1908, Parliamentary elections, which were held with the declaration of the Constutional Monarchy, allowed the participation of 12 Armenians, most of whom were socialist, in the parliament. Karakin Pastırmacıyan (Armen Garo), Dashnak Party, Ottoman Meclis-i Mebusan, Armenian Volunteer Brigade and the Embassy of the Republic of Armenia in the US embrance the role of these elected representatives. Beginning in Sanasaryan Varjaran, which is an Armenian school for education, Pastırmacıyan followed a line of life in line with the principles of the school and took its place on the history scene as the arctitect of many attaks, especially the most popular terrorist activity, the Ottoman Bank raid. Nevertheless, despite all this, the genocide has never hesitated to use his kinship against the Turkish Government, and even this fallacy has been the only argument he has used particularly throughout his life in America. The work was primarily based on Karakin Pastırmacıyan's memorabilia, books he wrote, Ottoman Archives and Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri. The Memories have benefited especially in reaching the details of the childhood and the Cihan Harbi, who are like separatist thinkers, exhibited their explanations about their approach and works. Considering the local and foreign literature, The Armenian Review, The New Armenia is worthy of the magazines. In addition, Simon Vratzian's personal thoughts, Gustave Wülfing's bank-raid report, Mavroyani Bey's Ministry of Foreign Affairs and Fikrettin Yavuz's references to the work titles "Armenian Terrorism in the Ottoman Empire 1896 Ottoman Bank Raid". Some of the 1918, 1919 and 1920 versions of the series "Papers Relating to the Foreign Relations of the United States" are also illustrative of their activities in the years indicated. The fact that there is no other study on the personalty of Pastırmacıyan is the biggest factor that adds value to the study.

………………………..

Philosophy as anti-sophistic / Anti-sofistik olarak felsefe

Yazar:REZZAN İLKE YİĞİT

Danışman: PROF. DR. STEPHEN VOSS

Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe Ana Bilim Dalı

Konu:Felsefe = Philosophy

Dizin:Antik Çağ = Ancient Ages ; Felsefe = Philosophy ; Gorgias = Gorgias ; Platon = Platon ; Sofist felsefe = Sophist philosophy         Onaylandı

Yüksek Lisans

İngilizce 2004 104 s.

Bu tez çalışması, sofistin tanımından yola çıkarak felsefeciyi tanımlamaya yönelik bir girişimin ürünüdür. Çalışma boyunca başlıca amacım safsatanın ve felsefenin birbiriyle karşıt olarak konumlandırıldığı kavramsal çerçevenin mahiyetini anlamak ve bu yolla felsefeyi sahte felsefeden ayırdetmek için kuramsal zemin hazırlamaktı. Sorunun cevabı Antik Yunan' da iki kişi üzerinde odaklandı. Biri felsefenin kurucusu Platon, diğeri de sofıstiğin kurucusu Gorgias. Plato ve Gorgias'm fikirleri felsefecinin sofisti neden felsefi alanın dışına attığına dair düşünsel bir zemin oluşturmak üzere karşılaştırmalı olarak tartışıldı.

The present thesis is an attempt to give a definition of the philosophy by looking at the philosopher's definition of sophistry. My main goal has been to understand the conceptual framework in which sophistry and philosophy are positioned as polar concepts in order to question if there can be a theoretical basis for demarcating philosophy from false philosophy. I tried to focus on two important characters in Ancient Greece. The first one is Plato, the first philosopher, and the other is Gorgias, the father of sophistry. The comparison between their thoughts is intended to see how the philosopher has constructed himself as the opposite of the sophist. IV

…………………………….

Ebu Hamid el-Gazali'nin mantık anlayışı / Ebu Hamid al-Gazali's wievs on logic

Yazar:İBRAHİM ÇAPAK

Danışman: DOÇ. DR. TAHİR YAREN

Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı

Konu:Felsefe = Philosophy

Dizin:Gazzali = Gazali ; Mantık = Logic     Onaylandı

Doktora

Türkçe 2003 299 s.

ÖZET Çapak, İbrahim, Ebu Hamid el-Gazali'nin Mantık Anlayışı, Doktora Tezi, Danışman: Doç.Dr. M. Tahir Yaren, 294s. Bu tezde Gazali'nin mantık anlayışını inceledim. Tez giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Girişte, genel olarak mantıksal kavramları, mantığın önemi, amacı ve faydaları gibi belli başlıkları ele aldım. Gazali'ye mantık, olumlu veya olumsuz bakımdan dini prensiplerle ilgili bir şey içermez. Ona göre mantığın amacı, delillerin ve kıyasların çeşitlerini, önermelerin şartlarını, onların oluşumunu, tanımın kurallarını incelemektir. Gazali'ye göre mantık bütün bilimlerin ölçüsüdür. Birinci bölümde, tanım ve kavram teorilerilerini inceledim. Kavram çeşitleri, onların hayal ve önermelerle olan ilişkilerinin önemini vurgulayan Gazali, kavramları kıyaslardan meydana gelen bir yapının parçaları olarak düşünür. O, beş tümel ve kategorileri kavram başlığı altında ele alır. Ayrıca Gazali, tanım konusu ve onun çeşitlerinin önemini zikreder ve tanımda yapılabilecek yanlışlıkların yerleri üzerinde durur. İkinci bölümde önermeler, onların çeşitleri ve şartlarını inceledim. Üçüncü bölümde ise kıyas ve beş sanat konularını ele aldım. Ayrıca bu bölümde tümevarım ve analoji konularına değindim. Gazali'ye göre beş sanat burhan, cedel, hitabet, mugalata (safsata) ve şiirden oluşur. Sonuçta, tez bölümlerindeki ana fikirleri özetledim ve Gazali'nin mantık tarihindeki yerine dikkat çektim.

ABSTRACT Çapak, Ibrahim, Ebu Hamid al-Ghazali's views on logic, Ph. D. Thesis, Advisor: Doç.Dr. M. Tahir Yaren, 294p. In this dissertation, I investigate Ghazali's views on logic The dissertation consists of an introduction, three chapters and a conclusion. In the Introduction, I make a general survey of logical concepts and study certain topics such as the importance of logic, its aims and uses etc. According to Ghazali, logic contains nothing which indicates for or against the principles of religion. The aim of logic, for him, is the study of different kinds of proofs and syllogism, the conditions of propositions and their combination, and the rules for definition. Logic, in Ghazali's view, is the measure of all sciences. In the First Chapter, I examine the theories of concept and definition. Ghazali emphasizes the importance of the kinds of different concepts and their relation to image, and propositions. He considers concepts as the building blocks of propositions from which the syllogisms are made. Ghazali includes the study of five universals and categories under thetopic of concepts. In addition, Ghazali mentions the importance of definition and its various kinds and also points to the common mistakes made concerning definitions. In the Second Chapter, I investigate the subject of propositions, their kinds and conditions. In the Third Chapter, I study the subject of syllogism and the five arts. I also examine nondemonstrative proofs such as induction and analogy. The five arts, according to Ghazali, consists of demonstration, dialectic, rhetoric, poetics and sophistic elenchi. In the Conclusion, I summarize the main findings of the chapters and point to the place of Ghazali in the history of logic in Islamic tradition.

……………………

Burhaneddin Kemaleddin bin Hamid`in mantıkta izlediği yöntem / The Method Burhaneddin Kemaleddin bin Hamid follows in logic

Yazar:ŞENOL ARIDURU

Danışman: DOÇ. DR. M. TAHİR YAREN

Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı

Konu:Din = Religion ; Felsefe = Philosophy

Dizin:Burhaneddin Kemaleddin bin Hamid = Burhaneddin Kemaleddin bin Hamid ; Mantık = Logic ; İslam kültürü = Islamic culture  Onaylandı

Yüksek Lisans

Türkçe 2000 62 s.

60 ABSTARCT Before The reorganization in turkey logic books which have been written according to the previous view, the logic contents is tried to be explained as in the same style and order as indicated above. Small differences (for example mûşagabe and safsata) do not make great differences. Comparison the central topic of the logic contents. Descriptions about explanations and proposals are the preparation part of the comparison. Proving styles can be considered as the application of comparison. In all logic books The Five Arts which is situated in the conclusion is the least section. The mentioned books (Ebheri's) when checked it can be seen that it has been written in a widened style and sometimes in a narrowed style. Ebheri's book is the summary of İbn-I Sina logic books. İbn-I Sina alos separates comparison into three sections. In this thesis we can say that there are four types in the comparison. The reason of this is that all the Islamic logicers have accepted the forth type after the XHL Century As a result, according to our research we can indicate that logic books which have been written by Burhaneddin Kemaleddin b. Hamid, have not brought any difference same as other logic books written in a traditional style and Aristo' s Greek compilers and the technical sections of Aristo' s logic written by Îbn-I Sina has been written like Islamic logicers and it is also seen that he has mastly summarized them.

……………………………

Makyavelizm ve Christopher Marlowe'dan makyavelist bir oyun: The Jew of Malta /

Yazar:İBRAHİM YEREBAKAN

Danışman: DOÇ.DR. YILDIZ AKSOY

Yer Bilgisi: Atatürk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı

Konu:Sahne ve Görüntü Sanatları = Performing and Visual Arts

Dizin:Makyavelizm = Machiavellianism ; Marlowe, Christopher = Marlowe, Christopher ; The Jew of Malta = The Jew of Malta    Onaylandı

Yüksek Lisans

Türkçe 1988 102 s.

SONUÇ Siyaset felsefesi tarihinin büyük düşünürlerinden biri olan Niocolo Machiavelli daha çok Hükümdar adlı eseriyle büyük tepki ler uyandırmıştır. Parçalanmış durumda bulunan İtalya'yı ulusal birlik ve bütünlüğe kavuşturacak lidere devlet siyasetinde başa rılı olmanın yollarını göstermek amacıyla yazılan bu kitap siya si düşünce tarihine yepyeni bir görüş getiriyordu: "Amaç aracı ge çerli kılar." Amaç ulusal birliğini sağlamış, güçlü bir devletin kurulması ve yaşatılmasıydı. Ulusal toplumun yararına yönelik bu amacın gerçekleştirilebilmesi için hükümdarın çok güçlü, çok akıl lı, çok yetenekli ve becerikli olması gerekiyordu; çok faziletli olması değil L Hükümdar gerektiği zaman adam öldürmekten veya öl dürtmekten çekinmemeliydi. Ayrıca, yalan söylemesini, yalan ye minler etmesini, yalan vaadlerle insanları kandırmasını, vs. bil meliydi. Fakat suç yahut günah olarak nitelendirilebilecek bütün bu davranışlardan sonra bir melek kadar suçsuz ve faziletli oldu ğuna herkesi inandırabilmeliydi; yani ikiyüzlü olmayı becerebil- meliydi. Siyasetin yasaları din ve ahlâktan soyutlanarak ele a- lındığı için Hükümdar büyük bir şok yarattı ve bu şok bir ta kım yanlış yorumlara ve tepkilere yol açtı. En başta, Machiavelli'-93 nin yaptxgi bu öğütlerin sadece hükümdar için değil, diğer bütün in sanlar için de geçerli olduğuna inanıldı. Hükümdar 'da ileri sürülen görüşe göre, mademki insanlar genellikle yaratılıştan bencil, aç gözlü, yırtıcı ve nankördü, o halde böyle insanlarla dolu bir top lumda aslan kadar güçlü ve tilki kadar kurnaz olmak gerekiyordu; bunu başaramayanlar yıkılmayı, ezilmeyi göze almak zorundaydı» Ya pılan yorumlara göre Maohiavelli insandaki yükselme tutkusunu kam- Çilayor ve insana bu tutkusunu gerçekleştirebilmesi için her yola başvurmasını, bu aradaphlâk ve din yasalarını engel olarak tanıma masını öğütlüyordu. Kilisenin gözünde ise büyük tutkular peşinde koşmak, bu tutkular uğruna Hristiyanlığın öğretilerini ve Tanrı 'nm yarattığı evrensel düzeni hiçe saymak en büyük günah işlemek anla mına geliyordu. Bu yüzden Maohiavelli kilise tarafından dinsiz ilan edildi, şeytanla bir tutuldu, eserleri bir süre yasak kitaplar lis tesinde yer aldı. Protestan bir ülke olan İngiltere'de ise Roma Katolik Kilisesi 'ne duyulan düşmanlık, Frotestan-Katolik çekişme- lerij Makyavelizmin ve hem Katolik hem İtalyan olan Machiavelli'nin orada daha da kötü tanınmasına yol açtı. Zaten Avrupa'da, başta Gentillet olmak üzere, Maohiavelli 'ye saldıran yazarlar gerçekler den uzak bir 'Maohiavelli efsanesi' yaratmış bulunuyorlardı " Maohiavelli ve öğretisine yakıştırılan olumsuz niteliklerin tümü Elizabeth tiyatrosunun oyun yazarları için, karakter yaratma konusunda, 'taze kan' yerine geçti. Tiyatroda kötülük ve öç teması, kötü adam tipi ve kötülüğü simgeleyen her bir karakter (Ortaçağ ahlâk oyunlarındaki 'Vice', Şeytan, Zenginlik, Şehvet, vs. ve Seneca94 4 > trajedilerinin zorba hükümdar tipi) ingiliz seyircisinin öteden bi ri ilgisini çekmekteydi» Maehiavelli efsanesinin getirdiği nitelik ler tiyatrodaki kötü adam tipini daha da ilginç duruma getirebilir di. Christopher Marlowe bunu oyunlarında deneyen ilk İngiliz oyun yazarlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Marlowe' yu,Makyavelizme çeken şey, en başta, Rönesans'ın bi reyciliği oldu. Machiavelli bir Rönesans düşünürü olarak insanı, Ortaçağ'da olduğu gibi, kişiliği söz konusu olmayan, toplumun ufa cık bir parçası olarak görmüyor, onun büyük işler başarabilecek po tansiyeli üzerinde duruyordu. Christopher Marlowe da bir Elizabeth çağı aydını olarak bireye önem veriyor, insanın, dinin baskılarından kurtulduğu ölçüde aklı, iradesi ve yetenekleri sayesinde yüce amaç larına erişebileceğine inanıyordu «Marlowe'nun, düşünce ve davranış ları kısıtlayıcı hiç bir kuralı sevmeyen ruhu yeni düşüncelerin öz gürce tartışıldığı Cambridge Üniversitesi ve daha sonra girdiği en- tellektüel çevrenin de etkisiyle ateizme yöneldi. Marlowe 'nun ger çekten Tanrı'yı yadsıyıp yadsımadığı bilinmiyor; zira yazmış oldu ğu ileri sürülen din aleyhindeki yazılarının hiç biri bulunama mıştır. Ama hakkındaki suçlamalara bakılırsa dini bir safsata o- larak görmüş, kutsal kitaplara dil uzatmış, peygamberlerin kutsal lığını alaya almış, gerek konuşmalarıyla, gereksfe yazılarıyla ate izmin propogandasını yapmıştır» B« durumda, Marlowe 'nun. Kilise '- nin öğretilerini hiçe sayan Makyavelizme ilgi duymasını ve bu il ginin ürünü olarak oyunlarında etkileyici birtakım makyavelist95 karakterler yaratmasını, hatta sadece yaratmakla kalmayıp çoğu kez onları oyunlarının başkişisi durumuna getirmesini, doğal karşılamak gerekir. 'Makyavelist 'tip'in özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz: Bencil bir tutkunun peşinde hiç yılmadan, yorulmadan koşmak, bu tutkuyu gerçekleştirmek için hiç bir engel tanımamak, en dehşet verici yollara başvurmaktan çekinmemek, ikiyüzlü davranmak, soğuk kanlılığı asla elden bırakmamak, yeni koşullara hemen ayak uydura bilmek, hızlı düşünmek ve yerinde kararlar alıp hemen eyleme geç mek. Marlowe, The Jew of Malta 'da 'makyavelist tip'in en güzel ör neklerini sunmaktadır bize. 'Örneklerini1 diyoruz, zira burada sadece oyunun başkişisi Barabas değil, hemen hemen bütün karak terler makyavelist birer tip olarak çıkıyor karşımıza. Bunlardan Barabas 'in tutkusu paradır, mutluluğun tek kaynağıdır para. Amacı servetine servet katmak, torbalar dolusu altınlarına yenilerini eklemektir. îlk servetini alnının teriyle değil, korkunç bir komisyonculuk ve tefecilikle, yani 'makyavelist' yollarla kazan- mıştır. Bütün dünya yok olsun, yeter ki ben yaşayayım, diyecek kadar bencilliğin doruğuna ulaşan Barabas 'in yüreğinde, başlan gıçta kızı Abigail 'e karşı beslediği sıcak duygular dışında, hiç bir insan sevgisinin izine rastlanmaz. Oyunun ilk iki perdesin den sonra, servetini elinden alan Malta valisinden öç almak ama cıyla valinin oğlu Lodowick'in, bir entrika çevirerek arkadaşıy la birlikte öldürülmesini sağlaması onun gittikçe insanlıktan96 uzaklaşmasına yol açacaktır. Çünkü iş bu cinayetle bitmeyecektir* Öcünü almıştır, fakat artık önemli olan bu cinayetlerin gizli kal masıdır..Bunun için Machiavelli'nin öğütlerine uyarak her yola baş vurur, çeşit çeşit ikiyüzlülüklerden tüyler ürpertici cinayetlere kadar. Gerçekten öyle akıl almaz yollara başvurur ve herşey bir biri ardına öylesine bir hızla gelişir ki oyun melodram olmaktan çıkarak fara a dönüşür. Bu arada Bar ab as da şeytanca plân ve ey lemleriyle seyircide hem dehşet uyandıran., hem de onu güldüren 'grotesk' bir karakter niteliği kazanır» Oyunun ikinci önemli karakteri Ferneze'nin tutkusu ise Mal- ta'nın yönetimini elinde tutmaktır. Barabas'ın ifadesine bakılır sa hükmetmek sadece Ferneze'nin değil, Hristiyanların ortak tut kusudur. Ferneze'nin diğer önemli tutkusu paradır. Sürekli belli etmemeğe çalıştığı bu iki büyük tutku oyun boyunca onun tüm dav ranışlarına egemen olur. Ferneze, Machiavelli'nin ideal hükümda rı gibi, girdiği her rolü başarıyla oynar. Her zaman çıkarını düşündüğü için Türklerle yaptığı anlaşmayı bozmaktan, eski düş manı Barabas ile işbirliği yapmaktan ve sonunda onu işkenceli bir ölüme göndermekten asla çekinmez. Kısacası önüne çıkan her fır satı, dine ve ahlâka aykırı olup olmadığına aldırmaksızın, değer lendirmeye çalışır. İyi bir Hristiyan gibi davranmadığı halde konuşmalarında dindar ve faziletli bir kişiymiş gibi görünme ye çalışır. Böylece Fernaze gerek çıkarcılığıyla, gerekse ikiyüzlülüğü ve kurnazlığıyla 'makyavelist tip 'in en güzel bir97 örneğini sunar bize. Öte yandan Türkleri de Akdeniz'de önemli ticaret yollarının kesiştiği ve stratejik bakımdan önemli bir üs olan Malta'ya geti ren para tutkusudur. Papaz Barnardine ve Papaz Jacomo'ya din ada mı olduklarını unutturan yine bu para tutkusudur. Barabas'ın iş lediği ilk iki cinayeti bildikleri halde onu adalete teslim etme leri gerekirken, yahu di yi hristiyanlaştırmak ve servetine konmak için birbiriyle, seyirciyi kahkahalarla güldüren bir yarışın içi ne giren açgözlü bu iki papazın karakterinde Marlowe aslında tüm katolik hristiyan din adamlarının çıkarcılığını ve ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Para tutkusu toplumun üst kesimlerini -yöneticiler, din adamları, tüccarlar- olduğu kadar alt kesimlerini de sarmış bu lunmaktadır. Türklerin Malta'ya gelmesinden sonra işlerinin azal dığından yakınan Bellamira fahişelik, dostu Pilia-Borza de yanke sicilik yaparak geçimlerini sağlarlar. Para kokusunu alınca Itha- more gibi dilenci kılıklı bir köleye tatlı diller döküp, cilveler yaparak onu kendine bağlayan ve sonra da şantaj yoluyla Barabas'aafl para çekmeğe teşvik eden Bellamira 'nın çıkarcılık ve ikiyüzlülük te diğer karakterlerden geri kalmadığı görülmektedir. Böylece iki yüzlülük oyundaki karakterlerin ortak özelliği olarak çıkı yor karşımıza. Başka bir deyişle, insanların sözleriyle davra nışları arasındaki tutarsızlık Marlowe'nun The Jew of Malta 'da vurgulamak istediği bir temadır, diyebiliriz. Her karakterde98 ayrı bir biçimde kendini gösteren ikiyüzlülük, unutmayalım ki, Makyavelizmin en önemli niteliğidir. Görüldüğü üzere, Marlowe The Jew of Malta 'da materyalist bir dünyayı gerçekçi bir yaklaşımla gözler önüne sermektedir* Türkle ri Malta adasına getiren 'altın sevgisi', Hristiyan olsun ^ahudi olsun, tüm ada halkının yüreğindedir. Böyle bir toplumda kişisel çıkarlar herşeyin üstündedir ve amaç, bu çıkarların her ne paha sına olursa olsun, korunmasıdır* Tabii ki böyle bir toplumda sev gi, acıma duygusu gibi insancıl duygulara yer yoktur. Abigail ben cil, ikiyüzlü, açgözlü, acımasız insanların oluşturduğu topluma yabancı olan tek karakterdir* Çok geçmeden kurtların arasında kalmış bir kuzu gibi yem olur anlara. The Jew of Malta'nın Elizabeth tiyatrosunda coşturu yarata cak bir oyun olarak kaleme alındığı anlaşılıyor* Bunun için Mar lowe oyununu Machiavelli'nin bir konuşmasıyla açmak ve karakter lerini yaratırken Makyavelizmin efsaneleşen özelliklerinden ya rarlanmakla kalmamış, başkişisini. bir Yahudi yaparak ona Yahu dilerin İngiliz halkı arasında efsaneleşen korkunç nitelikleri ni de eklemiştir* Bu arada Barabas 'in karakterine, Ortaçağdan beri İngiliz tiyatrosunda seyircinin pek çok ilgisini çeken 'Vice'dan da birşeyler katmayı unutmamıştır. seyircinin ilgisi ni çekecek daha başka unsurlara da yer vermiştir. Örneğin, olay örgüsü çok çarpıtılmış da olsa, The Jew of Malta Türklerin Malta kuşatması üzerine kurulmuştur. Çünkü Marlowe Ortadoğu'da gittikçe99 büyüyen Osmanlı Imp ara torluğunun, Doğu Akdeniz'deki zafer ve yenil gilerini Amerika ve Asya ile denizaşırı tioarete başlayan İngiliz lerin büyük bir ilgiyle izlediklerini biliyordu. Ayrıca Doğu ülke lerinin zenginliğini yansıtan canlı tasvirler seyirciyi etkileme nin bir başka yolu olabilirdi. Marlowe'nun The »few of Malta 'yi ya zarken bazı öykülere, oyunlara ve tarih kitaplarındaki ilginç o- laylara da başvurmuş olması onun Machiavelli efsanesinden hareket ettiğini, fakat bununla yetinmeyip yukarıda belirtilen diğer kay naklara da uzandığını, böylece Elizabeth seyircisinin son derece beğenisini kazanacak, ilgisini çekecek bir oyun yazmayı amaçla dığını göstermektedir.

…………………………

Analyzing the discourse of political criticism in the Turkish parliament: Linguistic reflections of prejudice and derogation / Türk parlamentosunda siyasi eleştiri söyleminin analizi: Ön yargı ve değer indirgemenin dilbilimsel yansımaları

Yazar:NİHAL YETKİN

Danışman: DOÇ. DR. NALAN BÜYÜKKANTARCIOĞLU

Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İngiliz Dilbilimi Ana Bilim Dalı

Konu:Dilbilim = Linguistics

Dizin:     Onaylandı

Yüksek Lisans

İngilizce 2005 430 s.

Çok disiplinli bir yaklaşımla hazırlanan bu çalışmada Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan görüşmelerin tutanakları, "diğer gurubu olumsuz kılma" (negative other presentation) stratejisinin yansımaları olan önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanım özellikleri bağlamında incelenmektedir. Çalışmanın genel amaçları, meclisimizdeki siyasi eleştiri söyleminin niteliğine ışık tutmak; Türkçede eleştirel düşüncenin ve dil kullanımında incelik stratejilerinin niteliği üzerine yürütülmüş diğer çalışmalara farklı boyutta bir konuyla katkıda bulunmak; elde edilen dilbilimsel bulguları sosyal-psikolojik bağlamda incelemektir. Bu amaca yönelik olarak, Amaç-Hedefli Örnekleme yönteminin (Purposive Sampling) alt kategorisi olan Ölçüt-Temelli Örnekleme (Criterion Sampling) yöntemi kullanılarak Nisan ve Aralık 2004 tarihleri arasında yapılan çeşitli toplantılara ait 12 farklı görüşme tutanağı Internet aracılığıyla sağlanmış (bkz. http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.) ve yapılan dilbilimsel incelemede önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanımının sosyolojik ve psikolojik yansımaları da dikkate alınmıştır. Çalışmanın başlıca adımları olarak, "Mantıksal Perspektif (Logical Perspective) başlığı altında İkna Edici Önermeler ve Safsatalar, "Edimbilimsel Perspektif'(Pragmatic Perspective) başlığı altında İncelik-karşıtı Stratejiler ve Önyargı/Değer İndirgeme Odağı; "Sözbilimsel Perspektif (Rhetorical Perspective) başlığı altında Sözbilimsel Eylemler, Sözbilimsel Yumuşatma Stratejileri ve Sözbilimsel Yönelim çözümlenmiştir. Meclisimizdeki siyasi eleştiri söylemi bağlamında elde edilen sonuçlara göre, önyargı sal/değer indirgeyici ifadelerin ilk izlenimde akılcı argümanlar gibi gözükseler de-aslında bilimsel olarak kategorize edilmiş, bilinçli/bilinçsiz kullanılan mantıksal safsatalar olduğu saptanmıştır. Bulgular (a) farklı siyasi kanatlara (sol-sağ), (b) iktidar partisine ve ana muhalefet partisine mensup olmanın, (c) ilgili siyasi partiler arasında şu anda mevcut olan dengesiz dağılımın çok yoğun ve çeşitli şekillerde önyargısal ve değer indirgeyici söylemlerin ortaya çıkmasında önemli etkenler olduğunu göstermektedir. Diğer yandan sözlü davranışa yönelik -birkaç kısa açıklamadan oluşsa bile, meclis içtüzüğünde yer alan ilgili maddenin parlamento adabına yakışmayacak dilsel kullanımları kontrol eden önemli bir işleve sahip olduğu da izlenmiştir. Çalışmada ayrıntıları izlenecek olan dilbilimsel bulgular, şu andaki Türk parlamentosunun önyargı ve değer indirgeme yönünden sosyokültürel tablosunun çizilmesine de katkıda bulunmaktadır.Anahtar Sözcükler "diğer gurubu olumsuz kılma", parlamentoda önyargı/değer indirgeme, ikna edici önermeler, mantıksal safsatalar, incelik-karşıtı stratejiler, önyargı/değer indirgeme odağı, sözbilimsel eylemler, sözbilimsel yumuşatma stratejileri, sözbilimsel yönelim.

Having a multidisciplinary approach, this study examined the Minutes of the Meetings held in the Turkish Grand National Assembly within the context of features of prejudiced and derogatory language uses as reflections of the strategy of negative other-presentation. The general aims of the study were to throw light on the discourse of political criticism in our assembly; to contribute to other studies on the nature of critical thinking and linguistic politeness strategies with an issue of different dimension; and to scrutinize the linguistic findings under social-psychological context. In this respect, a total of 12 Minutes of varying parliamentary meetings held between April and December 2004, was accessed via internet (see http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.') through Criterion Sampling as a subcategory of Purposive Sampling, and the analysis was made in the light of sociological and psychological reflections of prejudice and derogation. As major steps of the study, Persuasive Propositions and Fallacies were examined under the Logical Perspective, Impoliteness Strategies and Focus of Prejudice/Derogation were examined under the Pragmatic Perspective and Rhetorical Operations, Rhetorical Mitigation Strategies and Rhetorical Orientation were examined under the Rhetorical Perspective. According to the results obtained under the discourse of political criticism in our Assembly, the prejudiced and derogatory expressions were identified to be consciously/unconsciously used fallacies which seemed to be rational arguments at first impression. The findings indicated that (a) being from different political wings (left-right), (b) being from ruling and main opposition party, and (c) the imbalanced distribution of the related political parties were important factors in the emergence of highly intensive and varied prejudiced and derogatory remarks. Moreover, it was observed that though it covered only a few brief explanations on verbal conduct, the related Article of the TBMM internal regulations was seen to have a considerable function to supervise the unparliamentary language uses. These linguistic findings also contributed to draw a sociocultural picture of the current Turkish parliamentary in terms of prejudice and derogation.Key Words negative other-presentation, parliamentary prejudice/derogation, fallacies, persuasive propositions, impoliteness strategies, rhetorical operations, rhetorical mitigation strategies, rhetorical orientation.

…………………………

 

Bazı Notlar;

Ezberler ve Safsatalar

18.12.2022

 

"ezberler ve safsatalar". Google arama: sonuç yok.

"safsatalar ve ezberler". Google arama: sonuç yok.

"ezberler safsatalar". Google arama: sadece 2 sonuç.

https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/05/ezberler-safsatalar-konusunda-ornekler.html

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder