Safsata
Kaynakçası (1)
Bülent Ağaoğlu
İstanbul, 19.12.2022
Kitaplar
Adsoy, Şerefettin: Aldatanların
Söylem Dili Safsata. Elis Yayınları. 2022. 256s.
Alatlı, Alev: Safsata
Kılavuzu & Laf Ola Beri Gele: Boyut Yayınevi. 2001. 152s.
https://safsatakilavuzu.com/
Bastiat, Frédéric, 1801-1850: Ekonomik
safsatalar / Frédéric Bastiat ; İngilizceden çeviren: Ahmet Altundal,
Berkay Tartıcı -- İstanbul : Liber Plus Yayınları, 2016. 320 s. ; 20 cm. -- (
Liber Plus Yayınları ; 15. Temel kitaplar ; 8)
Güneş, Durdu: Safsata
& Gerçekler. Gülnar Yayınları. 176s. 2022.
Immanuel Tolstoyevski: Safsatalar
Ansiklopedisi (Kısaltılmış Edisyon). EPSİLON YAYINEVİ. 2022. 196s.
Immanuel Tolstoyevski: Safsatalar
Ansiklopedisi. EPSİLON YAYINEVİ. 2020. 512s.
İbn-i Sina : Sofistik
deliller : safsata / proje editörü: Muhittin Macit ; çeviri: Ömer Türker.
-- İstanbul : Litera Yayıncılık, 2006.
188 s. ; 24 cm.
İbn-i Sina : Sofistik
deliller. çeviri : Ömer Türker ; proje editörü: Muhittin Macit. -- İstanbul
: Litera Yayıncılık, 2014. 118 s. ; 20
cm. -- ( İbn-i Sina felsefe serisi ; 07. Litera ; 93)
Kaya, Önder: Tarihin
gör dediği/ Önder Kaya. 1. bsk. İstanbul : Yeditepe Yayınevi, 2006. 256 s. : res. ;
21 cm. Yeditepe yayınları ; 41.
İnceleme - araştırma ; 29
Tarih--Yanılgılar--Safsatalar, vs.
Lloyd, John: Cahillikler kitabı : bilmediklerimiz ve
yanlış bildiklerimiz / John Llody, John Mitchinson, çeviri: Cihan Aslı
Filiz, Emre Ergüven. -- 16. bsk. -- İstanbul : NTV Yayınları, 2009. xvi,278 s. ; 20 cm.
Stossel, John: Hurafeler,
yalanlar ve akıl almaz aptallıklar :
Küreği kapın, aklınıza sokulanları kaldırıp atın! Doğru sandıklarınız
neden yanlış? / John Stossel ; Çeviri Güzen Beril Devlet. İstanbul : Dharma, 2007. 387 s. ; 23 cm.
Uyar, Tevfik, 1985- : Safsatalar
: gündelik hayatta yapılan yanlış akıl yürütmeleri / Tevfik Uyar --
İstanbul : Destek Yayınları, 2019 (Deniz Ofset) 256 s. : tbl. ; 19 cm. -- ( Destek Yayınları ; 1072. Araştırma ;
254)
Tezler
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
sayfasında yapılan taramalar;
·
Tez adında safsata, safsatalar aramasından sonuç
gelmedi.
·
Dizin unsurunda safsata, safsatalar aramasından
da sonuç gelmedi.
Aşağıdaki sonuçlar;
·
Tümü unsurunsa safsata aramasından ve
·
Özet unsurunda safsata, safsatalar aramasından
elde edilen listedir.
Aristoteles'te
eristik akıl yürütme / Eristic reasoning on Aristotle
Yazar:AYKUT OMUR
Danışman: PROF. DR. REŞAT LEVENT AYSEVER
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Felsefe Ana Bilim Dalı / Felsefe Bilim Dalı
Konu:Felsefe = Philosophy
Dizin:Akıl yürütme = Reasoning ; Aristoteles = Aristotle ;
Diyalektik = Dialectic ; Eristik akıl yürütme = Eristic reasoning ; Mantık =
Logic ; Çürütme = Refutation ; Çıkarım = Inference Onaylandı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 129 s.
Eristik akıl yürütme tarzları veya genel olarak safsatalar,
Antik Yunan dünyasının büyük filozofu Aristoteles'ten bu yana filozofların
üzerine eğildiği bir konu olmuştur. Ancak mantık ve akıl yürütme hataları
olarak kavramsallaştırılan safsatalara dair günümüzdeki modern akademik
çevrelerin çözümlemeleri ile Aristoteles'in Sofistçe Çürütmeler yapıtında
eristik akıl yürütme türü ve sofistlerin görünüşte çürütme yöntemleri olarak
anladığı bu safsataları
çözümleme biçimi farklılık göstermektedir. İlkesel olarak eristik ile
diyalektik arasındaki ilişkiyi ortaya koyan Aristoteles'e göre safsataların
ortaya çıkmasında ve doğru görünüşünün temelinde dil, dünya ve bu ikisi
arasındaki ilişkinin doğru olarak anlaşılamaması, bir takım hatalı inanç ve
varsayımlar ile birlikte çıkarım ile çürütmeye dair bilgisizlik yatmaktadır.
Böylece Aristoteles eristik akıl yürütme ve safsataları mantık -özelde tasım
mantığı- zemininde çözümlemekten çok ontolojik ve epistemolojik bir zemin
üzerinde çözümlemiş ve sınıflandırmasını dili merkeze alarak yapmıştır. Buna
göre o, hatalı bir akıl yürütme türü olarak sınıflandırdığı eristik akıl
yürütme ile doğru akıl yürütme türleri arasındaki çizgiyi de belirlemiş
olmaktadır. Sonuç olarak bu tezde Schreiber'in yorumları ve referansları ile
birlikte Aristoteles'in tasım mantığında eristik akıl yürütmeyi nasıl
konumlandırdığı, eristik akıl yürütme tarzları olarak belirlediği safsataları
nasıl çözümlediği ve hangi çözümleri sunduğu gibi meseleler aydınlatılmaya
çalışılmıştır.
Erictic reasoning ways and fallacies in general have been
the interest of philosophers since Aristotle, the great philosopher of the
Ancient Greek. However, it is different from analysis of the modern Academy
regarding the fallacies that described as logic and reasoning errors to the
type of eristic reasoning in which Aristotle described it as apparent
refutation method of sophists in Sophictical Refutations. According to
Aristotle who predicated relation between eristic and dialectic in pinciple,
the appereance of fallacies and the seeming truth of it is caused by the
misunderstanding between the language, the world and relation between them
built by some false beliefs and assumptions and the ignorance about syllogism
and refutation, Thus, Aristotle analyzed eristic reasoning and fallacies on
ontological and epistemological ground rather than logical ground and made its
classification based by the language. Accordinly, he also identified the line
between true reasoning types and eristic reasoning type which he classified as
a false reasoning. Consequently in this thesis, with the comments and
references of Schreiber, has been tried to envision and clarify the issues such
as how Aristote positioned eristic reasoning in syllogism and how he resolved
the fallacies and what solutions he offered.
………………………….
İçerik bakımından
kıyas / The matter of syllogism
Yazar:NECMETTİN PEHLİVAN
Danışman: PROF. DR. İSMAİL KÖZ
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı
Konu:Felsefe = Philosophy
Dizin:Klasik mantık = Classical logic Onaylandı
Yüksek Lisans Türkçe 2005 147 s.
Pehlivan, Necmettin, İçerik Bakımından Kıyas, Master Tezi,
Danışman: Doç. Dr. İsmail Köz, s. 133. Tez; giriş, iki bölüm ve sonuçtan
oluşmaktadır. Giriş'te mantık'ın tanımını yaptık; tasdik türlerini açıkladık;
içerik bakımından kıyas nedir sorusunu cevapladık. Birinci bölümü, iki ana
bölüme ayırdık. Birinci bölüm kesin olan evveliyât, fıtriyât, müşahedât,
hadsiyât, mücerrebât ve mütevatirât önermelerden oluşmaktadır. İkinci bölüm de
kesin olmayan meşhurât, müsellemât, makbulât, maznunât, muhayyelât ve vehmiyyât
önemelerden oluşmaktadır. Bu iki ana bölümde bu önemelerin niçin kesin veya
niçin kesin olmadıklarını açıkladık. İkinci bölümde beş ana konuya ayrıldı.
Birincisi burhan olup, burada burhan'ın tanımı, temel yapısını, orta terimi
belirlemenin yollarını, öncüllerini, türlerini ve değerini şilendi. İkincisi
cedel olup, burada da cedelin tanımı, öncülleri, amacı, kullanımı, işleyişi ve
değeri işlendi. Üçüncüsü hitabet olup, burada hitabetin tanımı, amacı, öncülleri,
işleyişi ve değeri açıklandı. Dördüncüsü ise şiir olup, burada şiirin şiirin
tanımı, amacı, öncülleri, işleyişi ve türleri işlendi; şairlerin sınıfı şiirin
diğer sanatlarla ilişkisi, şiirde yanlış ve değeri açıklandı. Beşincisi safsata
olup, burada da safsatanın
tanımı, amacı, öncülleri, işleyişi, türü ve değeri işlendi. Sonuçta ise tezin
genel bir özetini yaptık.
ABSTRACTION Pehlivan, Necmettin, The Matter of Syllogism,
Master Thesis, Advisor: Doç. Dr. İsmail Köz, p. 133. The Thesis consist of an Introduction,
two chapter and a conclusion. In the Introduction, I defined the word of logic,
explaining the kinds of assertion (tasdîk) and answered the question what is
the matter of syllogism. The first chapter was divided into two main topics.
The first topic is certain (yakîn ) premisses which are awwaliyât, fıtriyât,
musahâdât, hadsiyât, mucarrabât and mutawatirât. The second topic is
non-certain (gayru yakîn ) premisses which are mashurât, musallamât, makbulât,
maznunât, muhayyalât, and wahmiyyât. In these two topics, I explained why is
certain or non-certain premises. The second chapter was seperated five topics.
The first topic is burhân (demonstration), which was investigated the
defination and essential chracter of, the determination of middle term of, the
premisses of, the kinds of, the worth of burhân. The second topic is jadal (
dialectic), which was examined the defination of, the premisses of, the aim and
the use of, the process of, the worth of cedel. The third topic is hitabat (
rethoric), wich was investigated the defination and the aim of, the premises
of, the process of, the worth of hitabat. The fourth topic is shi'r ( poetica),
wich was investigated the defination and the aim of, the premisses of, the
process of, the class of poets in, the kinds of poetry, and was explained the
poetry and other arts, the error in the poetry, the worth of poetry. The fifth
topic is safsatah
( sophistici elenchi ), which was investigated the defination and the aim of,
the premisses of, the process of, the kinds of errors of, the worth of safsata.
In the conclusion, I summarized all of the thesis.
……………………..
Analyzing the
discourse of political criticism in the Turkish parliament: Linguistic
reflections of prejudice and derogation / Türk parlamentosunda siyasi eleştiri
söyleminin analizi: Ön yargı ve değer indirgemenin dilbilimsel yansımaları
Yazar:NİHAL YETKİN
Danışman: DOÇ. DR. NALAN BÜYÜKKANTARCIOĞLU
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İngiliz Dilbilimi Ana Bilim Dalı
Konu:Dilbilim = Linguistics
Dizin: Onaylandı
Yüksek Lisans İngilizce 2005 430 s.
Çok disiplinli bir yaklaşımla hazırlanan bu çalışmada
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan görüşmelerin tutanakları, "diğer
gurubu olumsuz kılma" (negative other presentation) stratejisinin
yansımaları olan önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanım özellikleri
bağlamında incelenmektedir. Çalışmanın genel amaçları, meclisimizdeki siyasi
eleştiri söyleminin niteliğine ışık tutmak; Türkçede eleştirel düşüncenin ve
dil kullanımında incelik stratejilerinin niteliği üzerine yürütülmüş diğer
çalışmalara farklı boyutta bir konuyla katkıda bulunmak; elde edilen
dilbilimsel bulguları sosyal-psikolojik bağlamda incelemektir. Bu amaca yönelik
olarak, Amaç-Hedefli Örnekleme yönteminin (Purposive Sampling) alt kategorisi
olan Ölçüt-Temelli Örnekleme (Criterion Sampling) yöntemi kullanılarak Nisan ve
Aralık 2004 tarihleri arasında yapılan çeşitli toplantılara ait 12 farklı
görüşme tutanağı Internet aracılığıyla sağlanmış (bkz.
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.) ve yapılan dilbilimsel
incelemede önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanımının sosyolojik ve
psikolojik yansımaları da dikkate alınmıştır. Çalışmanın başlıca adımları
olarak, "Mantıksal Perspektif (Logical Perspective) başlığı altında İkna
Edici Önermeler ve Safsatalar, "Edimbilimsel Perspektif'(Pragmatic
Perspective) başlığı altında İncelik-karşıtı Stratejiler ve Önyargı/Değer
İndirgeme Odağı; "Sözbilimsel Perspektif (Rhetorical Perspective) başlığı
altında Sözbilimsel Eylemler, Sözbilimsel Yumuşatma Stratejileri ve Sözbilimsel
Yönelim çözümlenmiştir. Meclisimizdeki siyasi eleştiri söylemi bağlamında elde
edilen sonuçlara göre, önyargı sal/değer indirgeyici ifadelerin ilk izlenimde
akılcı argümanlar gibi gözükseler de-aslında bilimsel olarak kategorize
edilmiş, bilinçli/bilinçsiz kullanılan mantıksal safsatalar olduğu saptanmıştır.
Bulgular (a) farklı siyasi kanatlara (sol-sağ), (b) iktidar partisine ve ana
muhalefet partisine mensup olmanın, (c) ilgili siyasi partiler arasında şu anda
mevcut olan dengesiz dağılımın çok yoğun ve çeşitli şekillerde önyargısal ve
değer indirgeyici söylemlerin ortaya çıkmasında önemli etkenler olduğunu
göstermektedir. Diğer yandan sözlü davranışa yönelik -birkaç kısa açıklamadan
oluşsa bile, meclis içtüzüğünde yer alan ilgili maddenin parlamento adabına
yakışmayacak dilsel kullanımları kontrol eden önemli bir işleve sahip olduğu da
izlenmiştir. Çalışmada ayrıntıları izlenecek olan dilbilimsel bulgular, şu
andaki Türk parlamentosunun önyargı ve değer indirgeme yönünden sosyokültürel
tablosunun çizilmesine de katkıda bulunmaktadır.Anahtar Sözcükler "diğer
gurubu olumsuz kılma", parlamentoda önyargı/değer indirgeme, ikna edici
önermeler, mantıksal safsatalar, incelik-karşıtı stratejiler,
önyargı/değer indirgeme odağı, sözbilimsel eylemler, sözbilimsel yumuşatma
stratejileri, sözbilimsel yönelim.
Having a multidisciplinary approach, this study examined the
Minutes of the Meetings held in the Turkish Grand National Assembly within the
context of features of prejudiced and derogatory language uses as reflections
of the strategy of negative other-presentation. The general aims of the study
were to throw light on the discourse of political criticism in our assembly; to
contribute to other studies on the nature of critical thinking and linguistic
politeness strategies with an issue of different dimension; and to scrutinize
the linguistic findings under social-psychological context. In this respect, a
total of 12 Minutes of varying parliamentary meetings held between April and
December 2004, was accessed via internet (see http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.')
through Criterion Sampling as a subcategory of Purposive Sampling, and the
analysis was made in the light of sociological and psychological reflections of
prejudice and derogation. As major steps of the study, Persuasive Propositions
and Fallacies were examined under the Logical Perspective, Impoliteness
Strategies and Focus of Prejudice/Derogation were examined under the Pragmatic
Perspective and Rhetorical Operations, Rhetorical Mitigation Strategies and
Rhetorical Orientation were examined under the Rhetorical Perspective.
According to the results obtained under the discourse of political criticism in
our Assembly, the prejudiced and derogatory expressions were identified to be
consciously/unconsciously used fallacies which seemed to be rational arguments
at first impression. The findings indicated that (a) being from different
political wings (left-right), (b) being from ruling and main opposition party,
and (c) the imbalanced distribution of the related political parties were
important factors in the emergence of highly intensive and varied prejudiced
and derogatory remarks. Moreover, it was observed that though it covered only a
few brief explanations on verbal conduct, the related Article of the TBMM
internal regulations was seen to have a considerable function to supervise the
unparliamentary language uses. These linguistic findings also contributed to
draw a sociocultural picture of the current Turkish parliamentary in terms of
prejudice and derogation.Key Words negative other-presentation, parliamentary
prejudice/derogation, fallacies, persuasive propositions, impoliteness
strategies, rhetorical operations, rhetorical mitigation strategies, rhetorical
orientation.
………………………
مدخلية العقل في بحث التَّعارض
بين المعطيات الدينيَّة والمعطيات العلميَّة الطَّبيعيَّة، دراسة تحليليَّة في مناهج
إثبات القضايا الدِّينيَّة والطَّبيعيَّة / Medhaliyyetü'l-akl fi bahsi't-teâruz
beyne'l mu'tayâti'd-diniyye ve beyne'l-mu'tayâti'l-ilmiyyeti'-tabiiyye
(Dirâsetün tahlîliyye fî menâhici isbâti'l-kazâyâ ed-dîniyye ve't-tabiiyye) /
Aklın bilimsel ve dini bilgiler arasındaki çelişkilere dair araştırmalardaki
rolü (Dini ve bilimsel verilerin ispatında kullanılan yöntemlere dair analitik
bir inceleme) / The approach of the mind in examining the conflict between
religious data and natural scientific data, an analytical study in the methods
of proving religious and natural issues
Yazar:MOHAMMAD AKRAM ABUGHOUSH
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ M. A. AL OMARÎ
Yer Bilgisi: Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi /
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı / Temel
İslam Bilimleri Bilim Dalı
Konu:Din = Religion
Dizin: Onaylandı
Yüksek Lisans
Arapça 2021 255 s.
Bu çalışmada dini veriler ile bilimsel veriler arasındaki
çatışmaya dair sorgulamalarda aklın rolünü temellendirilinilmesi ve bu
sorgulamaların ne derece güvenilir olduğunun anlaşılmasını sağlayacak, çelişki
iddiasının bulunduğu noktalarda tercihte bulunabilmeye imkan verecek bir ölçüt
ortaya konması hedeflenmektedir. Bunun yanında dini naslar ile bilimsel veriler
çatıştığında bu çatışmanın doğru tahlil edilmesini sağlayan ilkelerin tatbikine
de yer verilecektir. Ayrıca çatışma içerisinde olan verilerin kendisi de ele
alınarak bir delil olarak güç veya zaafiyet açısından ne ifade ettikleri de
incelemeye konu olacaktır. Çatışma esnasında takip edilecek ilkelerin kaynağı
konumunda olan akıl birinci bölümde incelenecektir. Aklın bu kaynaklığı;
zorunlu bilgilerin mercii olması, nazari bilgilerin kesin bilgi ifade etmesi,
bilgi çeşitlerine dair hükümler, kesin bilgi ifade edenlerin yanında safsata
gibi kesin bilgi vermeyen türleriyle birlikte düşünce yöntemleri başlıkları
çerçevesinde işlenecektir. Ardından nakle dair ana başlıkta; naklin haddi
zatında sübutu, muhatap kitle açısından sübutu ve delaletinin lafzi-vaz'î oluşu
gibi hususlara değinilecektir. Devamında bilimsel verilerin kaynakları ile
kesin bilgi veya zandan hangisini sağladıkları işlenecektir. Çalışmanın ikinci
kısmında ise çatışma esnasında başvurulacak akli ilkelerin ortaya konması ve
betimlenmesine yer verilecektir. Birbirinden farklı bir çok veri açısından
çatışma ihtimalleri göz önünde bulundurularak özelde dini naslar ile bilimsel
veriler arasındaki muhtemel çatışmalar değerlendirilecektir. Anahtar Kelimler:
Kelam, Epistemoloji, Kati delil, Zanni delil, Din-Bilim Çatışması.
This research aims to study the basis of the approach of the
mind in examining the conflict between religious data and data from the natural
sciences and its reliability to be a criterion for weighting between the
different data, and the basis for applying the "law of conflict" in
the event of a conflict between religious data and data from the natural
sciences, with a study of the same types of data in terms of their ranks in
power. Semantic. The first chapter of it includes the study of the rational
origin from which the "law of conflict" is taken from, and the
methods of reasoning, and what entails certainty and what is not. Then the
study of the religious transmission origin in terms of its affirmation in
itself and its confirmation to us and its significance in terms of its verbal
and man-made significance. Then the study of the data from the natural sciences
in terms of their sources and in terms of their being useful to gain
certainity. The second chapter includes research on the law of contradiction in
terms of its description and its source, then the possibilities of conflict
between different data, then discussing the divisions of contradictions between
religious transmission data and data from the natural sciences in particular.
Keywords: Kalam, Epistemology, Definitive proves, suspicious evidences,
Conflict between religion and science.
………………………..
Modern Japon dedektif
yazarı Edogawa Ranpo / Modern Japanese detective author Edogawa Ranpo
Yazar:BERK ÖZTEMİZ
Danışman: PROF. DR. ALİ VOLKAN ERDEMİR
Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı / Japon Dili ve
Edebiyatı Bilim Dalı
Konu:Doğu Dilleri ve Edebiyatı = Eastern Linguistics and
Literature
Dizin:19. yüzyıl = 19. century ; Edebiyat = Literature ;
Japon edebiyatı = Japanese literature ; Polisiye romanlar = Detective novels ;
Ranpo, Edogawa = Ranpo, Edogawa ; Yazarlar = Authors Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe 2019 110 s.
Bu tezin amacı, 19. yüzyılda ortaya çıkarak kısa sürede
popülerleşen dedektif türünün dünya edebiyatındaki tarihi ve Japonya'daki
gelişimini, Edgar Allan Poe'nun Dupin hikâyeleriyle, Edogawa Ranpo'nun Akechi
hikâyeleri üzerinden karşılaştırmalı edebiyat ve metin odaklı inceleme
yöntemleriyle inceleyerek, biçem ve tematik açıdan farklar ile benzerlikleri
saptamaktır. 19. yüzyılın başlarında şehir nüfusunun artması ve sosyo-kültürel
yapının bozulması nedeniyle, şehirlerde suç oranı hızlı bir şekilde artar. Gün
geçtikçe artan cinayet ve hırsızlık olayları gazetelere yansımaya başlar. Suç
olaylarını azaltmak ve suçluları yakalamak için Avrupa'nın çoğu kentinde polis
departmanları kurularak yasal düzenlemeler yapılır. Ancak modern şehirlerde
kendilerini güvende hissetmeyen insanlar içerisinde güvensizlik duygusu oluşur.
Bu değişen süreci iyi bir şekilde analiz eden Edgar Allan Poe, 1841 yılında ilk
dedektif hikâyesi olma özelliğini taşıyan "The Murder in the Rue
Morgue" hikâyesini yazar. Japonya'da ise Meiji Dönemi'yle (1868-1912)
birlikte Meiji Restorasyonu adı verilen hareketle edebiyat, sanat, müzik gibi
alanlarda modernleşme hareketi başlar. Edebiyat alanında yapılan yenilikler
ışığında, Batı edebiyatının anlaşılabilmesi için önemli Batı edebiyatı
kitapları Japoncaya çevrilir. Bu yazarlar arasında Japonya'da en ilgi çekeni
Edgar Allan Poe olur. Poe'nun dedektif hikâyeleri pek çok Japon okur tarafından
okunur. Bu okurlardan biri olan Hirai Tarō (1894-1965) lise ve üniversite
yıllarında okuduğu bu yazardan etkilenir ve üniversiteden mezun olduktan sonra
Edgar Allan Poe'nun okunuşu olan Edogawa Ranpo mahlasıyla dedektif hikâyeleri
yazmaya başlar. Edogawa'nın yazdığı "Nisen Dōka" adlı hikâyesi 1925
yılında Shinseinen dergisinde "ilk Japon dedektif hikâyesi" başlığı
ile yayımlanır. Ancak Edogawa'nın dedektif hikâyeleri Poe'nun hikâyelerine
aşırı benzemekle eleştirilir. Poe'nun da Edogawa'nın da Japon dedektif türüne
olan katkıları inkâr edilemez. Dolayısıyla bu araştırmada, Poe ve Edogawa'nın
dedektif hikâyelerinde, romantik, grotesk, erotik ve safsata ögelerini nasıl
yansıttıklarını analiz edilmiştir. Bu analizler sonucunda Japon dedektif
türünün ortaya çıkışına etki eden sosyo-kültürel ögelere ve Poe'nun Japon
dedektif türünün ortaya çıkışına olan etkilerine ulaşılmıştır. Anahtar
Kelimeler: Edgar Allan Poe, Edogawa Ranpo, Dedektif Türü
The aim of this thesis is to determine the similarities and
differences in style and thematic aspects by examining the history and
development of detective fictionin Japan which emerged in the 19th century and
popularized in a short time with Edgar Allan Poe's Dupin stories and Edogawa
Ranpo's Akechi stories. In the early 19th century, due to the increase in the
population of the city and the deterioration of the socio-cultural structure,
the rate of crime in the city increases rapidly. Increasing murders and theft
are reflected in the newspapers. In most European cities, police departments
are set up to reduce crime incidents and arrest criminals. However, in modern
cities there is a sense of insecurity among people who do not feel safe. Edgar
Allan Poe, who thoroughly analyzed this changing process, wrote the first
detective story of "The Murder in the Rue Morgue " in 1841. In Japan,
along with the Meiji Period (1868-1912), the modernization movement started in
the fields of literature, art and music called Meiji Restoration. In the light
of innovations in literature, important Western literature books are translated
into Japanese in order to understand the literature of the West. Among these
writers, Edgar Allan Poe was the most popular in Japan. Poe's detective stories
are read by many Japanese readers. One of these readers, Hirai Tarō
(1894-1965), was influenced by this author from high school and university
years, and upon graduation he began writing detective stories under the
pseudonym Edogawa Ranpo, which Edgar Allan Poe read. Edogawa's "Nisen
Dōka" was published in Shinseinen magazine in 1925 under the title
"The first Japanese detective story". But Edogawa's detective stories
are criticized for being too similar to Poe's stories. Both Poe's and Edogawa's
contributions to Japanese detective fiction are undeniable. Therefore, the aim
of this research is to analyze how Poe and Edogawa's detective stories reflect
romantic, grotesque, erotic and nonsense elements. Key Words: Edgar Allan Poe,
Edogawa Ranpo, Dedective Fiction
………………………..
Türkiye'de sözdebilim
uygulamaları üzerine bir çalışma (Türler ve teknikler) / A research on
pseudoscience applications in Turkey (Cases and techniques)
Yazar:ANOOSHİRVAN MİANDJİ
Danışman: PROF. DR. REMZİ DEMİR
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Felsefe Ana Bilim Dalı / Bilim Tarihi Bilim Dalı
Konu:Bilim ve Teknoloji = Science and Technology ; Felsefe =
Philosophy ; Sosyoloji = Sociology
Dizin: Onaylandı
Doktora
Türkçe 2019 166 s.
Bu çalışma, literatüre dayalı bilimsel bir çalışmadır. Gerek
akademik ortamda gerek akademi dışında tespit edilmiş örnekler, hiçbir yorumda
bulunmaksızın önce sınıflandırılmış ve daha sonra ana hatları ile
betimlenmiştir. Tezin kapsamında yer alan vakalar Birinci Bölümde
TIP-FİZYOLOJİK, TIP-PSİKOLOJİK, FALCILIK, İNANÇ ve PARANORMAL olarak beş grup
halinde sınıflandırılmıştır. TIP-FİZYOLOJİK bölümünde, sırasıyla Akupunktur,
Aromaterapi, Fitoterapi, Hacamat, Homeopati, Larva Tedavisi, Refleksoloji ve
Sülük Tedavisi yer almaktadır. TIP-PSİKOLOJİK'te sırasıyla Yeniçağ, NLP, Reiki,
Tıbb-ı Nebevi ve Cincilik incelenmiştir. FALCILIK'ta sırasıyla Astroloji, Feng
Shui ve Medyumluk örneklendirilmiştir. İNANÇ bölümünde, sırasıyla 19 Mucizesi
ve Yaratılış bilimi incelenmiştir. PARANORMAL bölümünde ise Ufoloji ele
alınmıştır. Söz konusu 5 başlık ve 19 alt başlıkta toplam 57 vaka incelenmeye
alınmıştır. İkinci Bölümde, tezin kapsamında incelenmiş olan sözdebilim vakalarında
görülen en yaygın mantıksal safsatalarla, bilişsel önyargılar tanımlanmış
ve kullanım biçimleri açıklanmıştır. Değerlendirme ve sonuç kısmında elde
edilen bulgular bilim felsefesi, bilim sosyolojisi, bilim tarihi, bilim
politikası ve bilim etiği başlıkları altında irdelenmiş ve çözüm önerilerine
yer verilmiştir. Bu çalışmanın amacı sözdebilimin yaygınlığı ve gerçek bilim
algısında yarattığı zafiyeti açıklamaktır. Bu bağlamda,
"gerçek-bilim"le "sözde-bilim"in birbirine karıştırılması
iki sakınca oluşturmaktadır: a) Doğru bir bilim anlayışının yerleşmemesi
nedeniyle toplumun her türlü suistimale açık hale gelmesi, b) Uluslararası
yarışta geri kalmak ve sömürgeleşmek. Bu tehlikeleri bertaraf edebilmek için
"sözde-bilim"ler ve "sözde-bilimciler'in teknikleri"
konusunda sağlam bir bilinç geliştirmek ve karşı önlemler almak zorunluluk
haline gelmiştir.
This study is scientific research, based on literature. The
cases, which were determined both in the academic environment and outside the
academy, were classified in advance without any comment and were later
outlined. The cases in the scope of the dissertation are classified in First
Section into five categories as MEDICINE-PHYSIOLOGICAL, MEDICINE-PSYCHOLOGICAL,
FORTUNE TELLING, FAITH and PARANORMAL. MEDICINE – PHYSIOLOGY part classified
respectively as Acupuncture, Aromatherapy, Phytotherapy, Hijama, Homeopathy,
Maggot Therapy, Reflexology and Hirudotherapy. MEDICINE-PSYCHOLOGY part
classified respectively as the New Age, NLP, Reiki, Tıbb-ı Nebevi (Prophetic Medicine)
and Jinn-catching. FORTUNE TELLING part classified respectively as Astrology,
Feng Shui and Psychic Advising. FAITH part classified respectively as 19
Miracles and the Creationism. PARANORMAL section classified as Ufology. A total
of 57 cases under 5 sections and 19 subtitles were included in the chapter. In
the Secound Section, the most common logical fallacies, cognitive biases and
cognitive distortions in the pseudoscience cases examined within the scope of
the thesis are defined and their patterns of application are explained. In
conclusion and results, the findings obtained from this empirical study are
examined under the titles of Philosophy of Science, Sociology of Science,
History of Science, Science Policy, Ethics of Science and suggested solutions
are discussed. The aim of this study is to explain and warn the wideness of the
pseudoscience and weakness of real science perception. In this context,
demarcation problem between "real-science" and
"pseudoscience" creates two drawbacks: (a) To become vulnerable to
any misconduct due to the lack of a correct understanding of science in
society; (b) Remaining back in the international race and being open to be
colonized. In order to overcome these risks, we have to develop a solid
consciousness about "pseudosciences" and "techniques of
pseudoscientists" and take counter-measures.
………………………….
Tehcir sırasında ve
sonrasında Elazığ ve çevresinde Müslüman-Ermeni ilişkileri / Muslim-Armenian
relations during and after deportation in and around Elazig
Yazar:ELA DEMİREL
Danışman: PROF. DR. RAHMİ DOĞANAY
Yer Bilgisi: Fırat Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Cumhuriyet tarihi = Republic history ; Elazığ = Elazığ
; Ermeni sorunu = Armenian question ; Ermeni tehciri = Armenian deportation ;
Ermeniler = Armenians ; Müslümanlar = Muslims ; Siyasi ilişkiler = Political
relations ; Sosyal ilişkiler = Social relations ; Tehcir = Deportation ; İnsan
ilişkileri = Human relations Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe 2019 108 s.
Ermeni Sorununun en önemli nirengi noktası hiç şüphe yok ki
Tehcir Kanunu ve sonrasında ortaya çıkan tartışmalardır. Tehcir ve sonrasında
yaşanan olaylar Ermeni Diasporası eliyle manipüle edilerek, basit bir iskân
faaliyeti abartılı rakamlarla şekillenen bir soykırım safsatasına dönüşmüştür.
Tehcir'in genel intibaları üzerinde kapsamlı birçok yayın yapılmasına karşın
özele indirgenmiş çalışmaların yetersizliği aşikardır. Günümüze kadar Ermeni
Sorunu hakkında ele alınan çalışmalarda geniş coğrafi alanlara yönelen bir
bakış açısına karşın, dar çaplı bölge, şehir, köy gibi alanlara dair çalışmalar
daha azdır. Yine Ermeni nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bölgeler Tehcir'in üst
düzey planlamayla yapıldığı yerlerdir. Bu yerler üzerinde yapılacak detaylı
alan çalışmaları yaşanan olayları şüphesiz daha iyi netleştirecek, Ermenilerin
haksız tezlerinin çürütülmesinde önemli köşe taşları olacaktır. Tehcir öncesi
Ermeni nüfusunun yoğun olduğu Elâzığ Bölgesi bu nedenle konu için önemli bir
merkezdir. Elâzığ Bölgesi Tehcir öncesi ve sonrası için Müslüman-Ermeni
ilişkileri kapsamında iyi bir şekilde mercek altına alınacak olursa, Ermeni
Sorununun bölgedeki yansımalarından yola çıkarak sorunun temeline siyasi,
sosyal, ekonomik, sahaya dair yetkin çıkarımlar yapılabilir. Sonuç olarak bu
tezde Elâzığ Bölgesinde Tehcir öncesi-sonrası durum verilirken, Tehcir'in
yansımalarıyla Ermeni Sorununun şehir bazında önemli bir ayağı netleştirilir.
The most important landmark of the Armenian Issue is
undoubtedly the discussions emerged during and after deportation. The
deportation and subsequent events were manipulated by the Armenian Diaspora and
a simple settlement activity turned into a nonsense genocide shaped by with
exaggerated figures. Although many comprehensive publications have been
published on the general impressions of the deportation, the inadequacy of the
curtailed works is evident. To date, much as the studies on the Armenian Issue
have focused on large geographical areas, there are fewer studies on areas such
as narrow regions, cities and villages. Again, the regions where the Armenian
population density is high are the places where the deportations are made with
high level planning. The detailed field studies which will be carried out on
these places will certainly clarify the events and will be the important
milestones of the refutation of the unjust thesis of the Armenians. Therefore,
Elazig region which has crowded Armenian population before the deportation is
an important center for the issue. If Elazig Region is analyzed under the scope
of the Muslim-Armenian relations before and after the relocation, it can be got
to the root of the problem by depending on political, social, economic starting
from the reflections of the Armenian Issue in the region. As a result, in this
thesis, while the situation before and after the relocation is given in Elazig
Region, and an important aspect of the Armenian Issue is clarified on the basis
of the city with the reflections of the deportation.
……………………………
Çeteci (Armen garo)-
mebus-diplomat bir Osmanlı Ermenisi: Karakin Pastırmacıyan (1872-1923) /
Gangster (Armen garo)-deputy –diplomat an Ottoman Armenian: Karakin
Pastirmaciyan (1872-1923)
Yazar:ÇİĞDEM TÜRKMEN
Danışman: PROF. DR. ENİS ŞAHİN
Yer Bilgisi: Sakarya Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Ermeniler = Armenians ; Meclis-i Mebusan = Ottoman
Parliament ; Milletvekili = Deputy ; Osmanlı Bankası = Ottoman Bank ; Osmanlı
Devleti = Ottoman State ; Çeteler = Gangs Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe 2018 167 s.
1908 yılında Meşrutiyetin ilan edilmesi ile yapılan Meclis-i
Mebusan seçimleri, çoğunluğu sosyalist olan 12 Ermeni'nin parlamentoya
katılmasını sağlamıştır. Seçilen bu milletvekilleri arasında çalışmanın
konusunu da teşkil eden Karakin Pastırmacıyan (Armen Garo), Taşnak Partisi,
Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı, Ermeni Gönüllü Tugayı ve Ermenistan Cumhuriyeti ABD
Büyükelçiliği konumlarındaki rol ve faaliyetleri açısından dikkati çekmektedir.
Eğitim hayatına bir Ermeni okulu olan Sanasaryan Varjaran'da başlayan Pastırmacıyan,
okulunun ilkeleri doğrultusunda bir yaşam çizgisi takip ederek başta en bilinen
terör faaliyeti olan Osmanlı Bankası baskını olmak üzere birçok ırkçı
saldırının mimarı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Ancak bütün bu
olanlara rağmen soykırım yaftasını Türk hükümetine karşı kullanmaktan hiçbir
zaman çekinmemiş, hatta bu safsata kendisinin bilhassa Amerika'daki
hayatı boyunca kullandığı yegane argümanı olmuştur. Çalışma öncelikle Karakin
Pastırmacıyan'ın hatıraları, yazdığı kitaplar, Osmanlı arşiv vesikaları ve
Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri kaynak alınarak oluşturulmuştur. Hatıraları
özellikle çocukluk ve Osmanlı Bankası baskını hadisesinin ayrıntılarına
ulaşılmasında fayda göstermiştir. Kitaplarına bakıldığında ise Pastırmacıyan ve
kendisi gibi ayrılıkçı düşüncelere mensup Ermeni güruhun Cihan Harbi'ne
yaklaşım ve çalışmalarını açıklayıcı nitelik sergilemiştir. Yerli ve yabancı
literatür göz önüne alındığında The Armenian Review, The New Armenia dergileri
dikkate değerdir. Ek olarak Simon Vratzian'ın kişisel düşünceleri, Gustave
Wülfing'in banka baskını raporu, Mavroyani Bey'in Hariciye Nezareti yazışmaları
ve Fikrettin Yavuz'un, "Osmanlı Devleti'nde Ermeni Terörü 1896 Osmanlı
Bankası Baskını" isimli eseri isimleri zikredilmesi gereken kaynaklardan
olmuştur. Ayrıca "Papers Relating to the Foreing Relations of the United
States" serisinin 1918, 1919 ve 1920 tarihlerine ait bazı nüshaları
belirtilen yıllardaki faaliyetlerini açıklayıcı özelliktedir. Pastırmacıyan'ın
şahsına dair yapılmış bir başka çalışmaya da rastlanmaması çalışmaya değer
katan en büyük unsuru teşkil etmektedir.
In 1908, Parliamentary elections, which were held with the
declaration of the Constutional Monarchy, allowed the participation of 12
Armenians, most of whom were socialist, in the parliament. Karakin
Pastırmacıyan (Armen Garo), Dashnak Party, Ottoman Meclis-i Mebusan, Armenian
Volunteer Brigade and the Embassy of the Republic of Armenia in the US embrance
the role of these elected representatives. Beginning in Sanasaryan Varjaran,
which is an Armenian school for education, Pastırmacıyan followed a line of
life in line with the principles of the school and took its place on the
history scene as the arctitect of many attaks, especially the most popular
terrorist activity, the Ottoman Bank raid. Nevertheless, despite all this, the
genocide has never hesitated to use his kinship against the Turkish Government,
and even this fallacy has been the only argument he has used particularly
throughout his life in America. The work was primarily based on Karakin
Pastırmacıyan's memorabilia, books he wrote, Ottoman Archives and Meclis-i
Mebusan Zabıt Cerideleri. The Memories have benefited especially in reaching
the details of the childhood and the Cihan Harbi, who are like separatist
thinkers, exhibited their explanations about their approach and works.
Considering the local and foreign literature, The Armenian Review, The New
Armenia is worthy of the magazines. In addition, Simon Vratzian's personal
thoughts, Gustave Wülfing's bank-raid report, Mavroyani Bey's Ministry of
Foreign Affairs and Fikrettin Yavuz's references to the work titles
"Armenian Terrorism in the Ottoman Empire 1896 Ottoman Bank Raid".
Some of the 1918, 1919 and 1920 versions of the series "Papers Relating to
the Foreign Relations of the United States" are also illustrative of their
activities in the years indicated. The fact that there is no other study on the
personalty of Pastırmacıyan is the biggest factor that adds value to the study.
………………………..
Philosophy as anti-sophistic
/ Anti-sofistik olarak felsefe
Yazar:REZZAN İLKE YİĞİT
Danışman: PROF. DR. STEPHEN VOSS
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Felsefe Ana Bilim Dalı
Konu:Felsefe = Philosophy
Dizin:Antik Çağ = Ancient Ages ; Felsefe = Philosophy ;
Gorgias = Gorgias ; Platon = Platon ; Sofist felsefe = Sophist philosophy Onaylandı
Yüksek Lisans
İngilizce 2004 104 s.
Bu tez çalışması, sofistin tanımından yola çıkarak
felsefeciyi tanımlamaya yönelik bir girişimin ürünüdür. Çalışma boyunca başlıca
amacım safsatanın
ve felsefenin birbiriyle karşıt olarak konumlandırıldığı kavramsal çerçevenin
mahiyetini anlamak ve bu yolla felsefeyi sahte felsefeden ayırdetmek için
kuramsal zemin hazırlamaktı. Sorunun cevabı Antik Yunan' da iki kişi üzerinde
odaklandı. Biri felsefenin kurucusu Platon, diğeri de sofıstiğin kurucusu
Gorgias. Plato ve Gorgias'm fikirleri felsefecinin sofisti neden felsefi alanın
dışına attığına dair düşünsel bir zemin oluşturmak üzere karşılaştırmalı olarak
tartışıldı.
The present thesis is an attempt to give a definition of the
philosophy by looking at the philosopher's definition of sophistry. My main
goal has been to understand the conceptual framework in which sophistry and
philosophy are positioned as polar concepts in order to question if there can
be a theoretical basis for demarcating philosophy from false philosophy. I
tried to focus on two important characters in Ancient Greece. The first one is
Plato, the first philosopher, and the other is Gorgias, the father of sophistry.
The comparison between their thoughts is intended to see how the philosopher
has constructed himself as the opposite of the sophist. IV
…………………………….
Ebu Hamid
el-Gazali'nin mantık anlayışı / Ebu Hamid al-Gazali's wievs on logic
Yazar:İBRAHİM ÇAPAK
Danışman: DOÇ. DR. TAHİR YAREN
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı
Konu:Felsefe = Philosophy
Dizin:Gazzali = Gazali ; Mantık = Logic Onaylandı
Doktora
Türkçe 2003 299 s.
ÖZET Çapak, İbrahim, Ebu Hamid el-Gazali'nin Mantık
Anlayışı, Doktora Tezi, Danışman: Doç.Dr. M. Tahir Yaren, 294s. Bu tezde
Gazali'nin mantık anlayışını inceledim. Tez giriş, üç bölüm ve sonuçtan
oluşmaktadır. Girişte, genel olarak mantıksal kavramları, mantığın önemi, amacı
ve faydaları gibi belli başlıkları ele aldım. Gazali'ye mantık, olumlu veya
olumsuz bakımdan dini prensiplerle ilgili bir şey içermez. Ona göre mantığın
amacı, delillerin ve kıyasların çeşitlerini, önermelerin şartlarını, onların oluşumunu,
tanımın kurallarını incelemektir. Gazali'ye göre mantık bütün bilimlerin
ölçüsüdür. Birinci bölümde, tanım ve kavram teorilerilerini inceledim. Kavram
çeşitleri, onların hayal ve önermelerle olan ilişkilerinin önemini vurgulayan
Gazali, kavramları kıyaslardan meydana gelen bir yapının parçaları olarak
düşünür. O, beş tümel ve kategorileri kavram başlığı altında ele alır. Ayrıca
Gazali, tanım konusu ve onun çeşitlerinin önemini zikreder ve tanımda
yapılabilecek yanlışlıkların yerleri üzerinde durur. İkinci bölümde önermeler,
onların çeşitleri ve şartlarını inceledim. Üçüncü bölümde ise kıyas ve beş
sanat konularını ele aldım. Ayrıca bu bölümde tümevarım ve analoji konularına
değindim. Gazali'ye göre beş sanat burhan, cedel, hitabet, mugalata (safsata)
ve şiirden oluşur. Sonuçta, tez bölümlerindeki ana fikirleri özetledim ve
Gazali'nin mantık tarihindeki yerine dikkat çektim.
ABSTRACT Çapak, Ibrahim, Ebu Hamid al-Ghazali's views on
logic, Ph. D. Thesis, Advisor: Doç.Dr. M. Tahir Yaren, 294p. In this dissertation,
I investigate Ghazali's views on logic The dissertation consists of an
introduction, three chapters and a conclusion. In the Introduction, I make a
general survey of logical concepts and study certain topics such as the
importance of logic, its aims and uses etc. According to Ghazali, logic
contains nothing which indicates for or against the principles of religion. The
aim of logic, for him, is the study of different kinds of proofs and syllogism,
the conditions of propositions and their combination, and the rules for
definition. Logic, in Ghazali's view, is the measure of all sciences. In the
First Chapter, I examine the theories of concept and definition. Ghazali
emphasizes the importance of the kinds of different concepts and their relation
to image, and propositions. He considers concepts as the building blocks of
propositions from which the syllogisms are made. Ghazali includes the study of
five universals and categories under thetopic of concepts. In addition, Ghazali
mentions the importance of definition and its various kinds and also points to
the common mistakes made concerning definitions. In the Second Chapter, I
investigate the subject of propositions, their kinds and conditions. In the
Third Chapter, I study the subject of syllogism and the five arts. I also
examine nondemonstrative proofs such as induction and analogy. The five arts,
according to Ghazali, consists of demonstration, dialectic, rhetoric, poetics
and sophistic elenchi. In the Conclusion, I summarize the main findings of the
chapters and point to the place of Ghazali in the history of logic in Islamic
tradition.
……………………
Burhaneddin
Kemaleddin bin Hamid`in mantıkta izlediği yöntem / The Method Burhaneddin
Kemaleddin bin Hamid follows in logic
Yazar:ŞENOL ARIDURU
Danışman: DOÇ. DR. M. TAHİR YAREN
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Mantık Bilim Dalı
Konu:Din = Religion ; Felsefe = Philosophy
Dizin:Burhaneddin Kemaleddin bin Hamid = Burhaneddin
Kemaleddin bin Hamid ; Mantık = Logic ; İslam kültürü = Islamic culture Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe 2000 62 s.
60 ABSTARCT Before The reorganization in turkey logic books
which have been written according to the previous view, the logic contents is
tried to be explained as in the same style and order as indicated above. Small
differences (for example mûşagabe and safsata) do not make great differences.
Comparison the central topic of the logic contents. Descriptions about
explanations and proposals are the preparation part of the comparison. Proving
styles can be considered as the application of comparison. In all logic books
The Five Arts which is situated in the conclusion is the least section. The
mentioned books (Ebheri's) when checked it can be seen that it has been written
in a widened style and sometimes in a narrowed style. Ebheri's book is the
summary of İbn-I Sina logic books. İbn-I Sina alos separates comparison into
three sections. In this thesis we can say that there are four types in the
comparison. The reason of this is that all the Islamic logicers have accepted
the forth type after the XHL Century As a result, according to our research we
can indicate that logic books which have been written by Burhaneddin Kemaleddin
b. Hamid, have not brought any difference same as other logic books written in
a traditional style and Aristo' s Greek compilers and the technical sections of
Aristo' s logic written by Îbn-I Sina has been written like Islamic logicers
and it is also seen that he has mastly summarized them.
……………………………
Makyavelizm ve
Christopher Marlowe'dan makyavelist bir oyun: The Jew of Malta /
Yazar:İBRAHİM YEREBAKAN
Danışman: DOÇ.DR. YILDIZ AKSOY
Yer Bilgisi: Atatürk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
Konu:Sahne ve Görüntü Sanatları = Performing and Visual Arts
Dizin:Makyavelizm = Machiavellianism ; Marlowe, Christopher
= Marlowe, Christopher ; The Jew of Malta = The Jew of Malta Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe 1988 102 s.
SONUÇ Siyaset felsefesi tarihinin büyük düşünürlerinden biri
olan Niocolo Machiavelli daha çok Hükümdar adlı eseriyle büyük tepki ler
uyandırmıştır. Parçalanmış durumda bulunan İtalya'yı ulusal birlik ve bütünlüğe
kavuşturacak lidere devlet siyasetinde başa rılı olmanın yollarını göstermek
amacıyla yazılan bu kitap siya si düşünce tarihine yepyeni bir görüş
getiriyordu: "Amaç aracı ge çerli kılar." Amaç ulusal birliğini
sağlamış, güçlü bir devletin kurulması ve yaşatılmasıydı. Ulusal toplumun
yararına yönelik bu amacın gerçekleştirilebilmesi için hükümdarın çok güçlü,
çok akıl lı, çok yetenekli ve becerikli olması gerekiyordu; çok faziletli
olması değil L Hükümdar gerektiği zaman adam öldürmekten veya öl dürtmekten
çekinmemeliydi. Ayrıca, yalan söylemesini, yalan ye minler etmesini, yalan
vaadlerle insanları kandırmasını, vs. bil meliydi. Fakat suç yahut günah olarak
nitelendirilebilecek bütün bu davranışlardan sonra bir melek kadar suçsuz ve
faziletli oldu ğuna herkesi inandırabilmeliydi; yani ikiyüzlü olmayı becerebil-
meliydi. Siyasetin yasaları din ve ahlâktan soyutlanarak ele a- lındığı için
Hükümdar büyük bir şok yarattı ve bu şok bir ta kım yanlış yorumlara ve
tepkilere yol açtı. En başta, Machiavelli'-93 nin yaptxgi bu öğütlerin sadece
hükümdar için değil, diğer bütün in sanlar için de geçerli olduğuna inanıldı.
Hükümdar 'da ileri sürülen görüşe göre, mademki insanlar genellikle
yaratılıştan bencil, aç gözlü, yırtıcı ve nankördü, o halde böyle insanlarla
dolu bir top lumda aslan kadar güçlü ve tilki kadar kurnaz olmak gerekiyordu;
bunu başaramayanlar yıkılmayı, ezilmeyi göze almak zorundaydı» Ya pılan
yorumlara göre Maohiavelli insandaki yükselme tutkusunu kam- Çilayor ve insana
bu tutkusunu gerçekleştirebilmesi için her yola başvurmasını, bu aradaphlâk ve
din yasalarını engel olarak tanıma masını öğütlüyordu. Kilisenin gözünde ise
büyük tutkular peşinde koşmak, bu tutkular uğruna Hristiyanlığın öğretilerini
ve Tanrı 'nm yarattığı evrensel düzeni hiçe saymak en büyük günah işlemek anla mına
geliyordu. Bu yüzden Maohiavelli kilise tarafından dinsiz ilan edildi, şeytanla
bir tutuldu, eserleri bir süre yasak kitaplar lis tesinde yer aldı. Protestan
bir ülke olan İngiltere'de ise Roma Katolik Kilisesi 'ne duyulan düşmanlık,
Frotestan-Katolik çekişme- lerij Makyavelizmin ve hem Katolik hem İtalyan olan
Machiavelli'nin orada daha da kötü tanınmasına yol açtı. Zaten Avrupa'da, başta
Gentillet olmak üzere, Maohiavelli 'ye saldıran yazarlar gerçekler den uzak bir
'Maohiavelli efsanesi' yaratmış bulunuyorlardı " Maohiavelli ve öğretisine
yakıştırılan olumsuz niteliklerin tümü Elizabeth tiyatrosunun oyun yazarları
için, karakter yaratma konusunda, 'taze kan' yerine geçti. Tiyatroda kötülük ve
öç teması, kötü adam tipi ve kötülüğü simgeleyen her bir karakter (Ortaçağ
ahlâk oyunlarındaki 'Vice', Şeytan, Zenginlik, Şehvet, vs. ve Seneca94 4 >
trajedilerinin zorba hükümdar tipi) ingiliz seyircisinin öteden bi ri ilgisini
çekmekteydi» Maehiavelli efsanesinin getirdiği nitelik ler tiyatrodaki kötü
adam tipini daha da ilginç duruma getirebilir di. Christopher Marlowe bunu
oyunlarında deneyen ilk İngiliz oyun yazarlarından biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Marlowe' yu,Makyavelizme çeken şey, en başta, Rönesans'ın bi
reyciliği oldu. Machiavelli bir Rönesans düşünürü olarak insanı, Ortaçağ'da
olduğu gibi, kişiliği söz konusu olmayan, toplumun ufa cık bir parçası olarak
görmüyor, onun büyük işler başarabilecek po tansiyeli üzerinde duruyordu.
Christopher Marlowe da bir Elizabeth çağı aydını olarak bireye önem veriyor,
insanın, dinin baskılarından kurtulduğu ölçüde aklı, iradesi ve yetenekleri
sayesinde yüce amaç larına erişebileceğine inanıyordu «Marlowe'nun, düşünce ve
davranış ları kısıtlayıcı hiç bir kuralı sevmeyen ruhu yeni düşüncelerin öz
gürce tartışıldığı Cambridge Üniversitesi ve daha sonra girdiği en- tellektüel
çevrenin de etkisiyle ateizme yöneldi. Marlowe 'nun ger çekten Tanrı'yı
yadsıyıp yadsımadığı bilinmiyor; zira yazmış oldu ğu ileri sürülen din
aleyhindeki yazılarının hiç biri bulunama mıştır. Ama hakkındaki suçlamalara
bakılırsa dini bir safsata o- larak görmüş, kutsal kitaplara dil
uzatmış, peygamberlerin kutsal lığını alaya almış, gerek konuşmalarıyla,
gereksfe yazılarıyla ate izmin propogandasını yapmıştır» B« durumda, Marlowe
'nun. Kilise '- nin öğretilerini hiçe sayan Makyavelizme ilgi duymasını ve bu
il ginin ürünü olarak oyunlarında etkileyici birtakım makyavelist95 karakterler
yaratmasını, hatta sadece yaratmakla kalmayıp çoğu kez onları oyunlarının
başkişisi durumuna getirmesini, doğal karşılamak gerekir. 'Makyavelist 'tip'in
özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz: Bencil bir tutkunun peşinde hiç
yılmadan, yorulmadan koşmak, bu tutkuyu gerçekleştirmek için hiç bir engel
tanımamak, en dehşet verici yollara başvurmaktan çekinmemek, ikiyüzlü davranmak,
soğuk kanlılığı asla elden bırakmamak, yeni koşullara hemen ayak uydura bilmek,
hızlı düşünmek ve yerinde kararlar alıp hemen eyleme geç mek. Marlowe, The Jew
of Malta 'da 'makyavelist tip'in en güzel ör neklerini sunmaktadır bize.
'Örneklerini1 diyoruz, zira burada sadece oyunun başkişisi Barabas değil, hemen
hemen bütün karak terler makyavelist birer tip olarak çıkıyor karşımıza.
Bunlardan Barabas 'in tutkusu paradır, mutluluğun tek kaynağıdır para. Amacı
servetine servet katmak, torbalar dolusu altınlarına yenilerini eklemektir. îlk
servetini alnının teriyle değil, korkunç bir komisyonculuk ve tefecilikle, yani
'makyavelist' yollarla kazan- mıştır. Bütün dünya yok olsun, yeter ki ben
yaşayayım, diyecek kadar bencilliğin doruğuna ulaşan Barabas 'in yüreğinde,
başlan gıçta kızı Abigail 'e karşı beslediği sıcak duygular dışında, hiç bir
insan sevgisinin izine rastlanmaz. Oyunun ilk iki perdesin den sonra, servetini
elinden alan Malta valisinden öç almak ama cıyla valinin oğlu Lodowick'in, bir
entrika çevirerek arkadaşıy la birlikte öldürülmesini sağlaması onun gittikçe
insanlıktan96 uzaklaşmasına yol açacaktır. Çünkü iş bu cinayetle bitmeyecektir*
Öcünü almıştır, fakat artık önemli olan bu cinayetlerin gizli kal
masıdır..Bunun için Machiavelli'nin öğütlerine uyarak her yola baş vurur, çeşit
çeşit ikiyüzlülüklerden tüyler ürpertici cinayetlere kadar. Gerçekten öyle akıl
almaz yollara başvurur ve herşey bir biri ardına öylesine bir hızla gelişir ki
oyun melodram olmaktan çıkarak fara a dönüşür. Bu arada Bar ab as da şeytanca
plân ve ey lemleriyle seyircide hem dehşet uyandıran., hem de onu güldüren
'grotesk' bir karakter niteliği kazanır» Oyunun ikinci önemli karakteri
Ferneze'nin tutkusu ise Mal- ta'nın yönetimini elinde tutmaktır. Barabas'ın
ifadesine bakılır sa hükmetmek sadece Ferneze'nin değil, Hristiyanların ortak
tut kusudur. Ferneze'nin diğer önemli tutkusu paradır. Sürekli belli etmemeğe
çalıştığı bu iki büyük tutku oyun boyunca onun tüm dav ranışlarına egemen olur.
Ferneze, Machiavelli'nin ideal hükümda rı gibi, girdiği her rolü başarıyla
oynar. Her zaman çıkarını düşündüğü için Türklerle yaptığı anlaşmayı bozmaktan,
eski düş manı Barabas ile işbirliği yapmaktan ve sonunda onu işkenceli bir
ölüme göndermekten asla çekinmez. Kısacası önüne çıkan her fır satı, dine ve
ahlâka aykırı olup olmadığına aldırmaksızın, değer lendirmeye çalışır. İyi bir
Hristiyan gibi davranmadığı halde konuşmalarında dindar ve faziletli bir
kişiymiş gibi görünme ye çalışır. Böylece Fernaze gerek çıkarcılığıyla, gerekse
ikiyüzlülüğü ve kurnazlığıyla 'makyavelist tip 'in en güzel bir97 örneğini
sunar bize. Öte yandan Türkleri de Akdeniz'de önemli ticaret yollarının
kesiştiği ve stratejik bakımdan önemli bir üs olan Malta'ya geti ren para
tutkusudur. Papaz Barnardine ve Papaz Jacomo'ya din ada mı olduklarını
unutturan yine bu para tutkusudur. Barabas'ın iş lediği ilk iki cinayeti
bildikleri halde onu adalete teslim etme leri gerekirken, yahu di yi
hristiyanlaştırmak ve servetine konmak için birbiriyle, seyirciyi kahkahalarla
güldüren bir yarışın içi ne giren açgözlü bu iki papazın karakterinde Marlowe
aslında tüm katolik hristiyan din adamlarının çıkarcılığını ve ikiyüzlülüğünü
ortaya koymaktadır. Para tutkusu toplumun üst kesimlerini -yöneticiler, din
adamları, tüccarlar- olduğu kadar alt kesimlerini de sarmış bu lunmaktadır.
Türklerin Malta'ya gelmesinden sonra işlerinin azal dığından yakınan Bellamira
fahişelik, dostu Pilia-Borza de yanke sicilik yaparak geçimlerini sağlarlar.
Para kokusunu alınca Itha- more gibi dilenci kılıklı bir köleye tatlı diller
döküp, cilveler yaparak onu kendine bağlayan ve sonra da şantaj yoluyla
Barabas'aafl para çekmeğe teşvik eden Bellamira 'nın çıkarcılık ve ikiyüzlülük
te diğer karakterlerden geri kalmadığı görülmektedir. Böylece iki yüzlülük oyundaki
karakterlerin ortak özelliği olarak çıkı yor karşımıza. Başka bir deyişle,
insanların sözleriyle davra nışları arasındaki tutarsızlık Marlowe'nun The Jew
of Malta 'da vurgulamak istediği bir temadır, diyebiliriz. Her karakterde98
ayrı bir biçimde kendini gösteren ikiyüzlülük, unutmayalım ki, Makyavelizmin en
önemli niteliğidir. Görüldüğü üzere, Marlowe The Jew of Malta 'da materyalist
bir dünyayı gerçekçi bir yaklaşımla gözler önüne sermektedir* Türkle ri Malta
adasına getiren 'altın sevgisi', Hristiyan olsun ^ahudi olsun, tüm ada halkının
yüreğindedir. Böyle bir toplumda kişisel çıkarlar herşeyin üstündedir ve amaç,
bu çıkarların her ne paha sına olursa olsun, korunmasıdır* Tabii ki böyle bir
toplumda sev gi, acıma duygusu gibi insancıl duygulara yer yoktur. Abigail ben
cil, ikiyüzlü, açgözlü, acımasız insanların oluşturduğu topluma yabancı olan
tek karakterdir* Çok geçmeden kurtların arasında kalmış bir kuzu gibi yem olur
anlara. The Jew of Malta'nın Elizabeth tiyatrosunda coşturu yarata cak bir oyun
olarak kaleme alındığı anlaşılıyor* Bunun için Mar lowe oyununu Machiavelli'nin
bir konuşmasıyla açmak ve karakter lerini yaratırken Makyavelizmin efsaneleşen
özelliklerinden ya rarlanmakla kalmamış, başkişisini. bir Yahudi yaparak ona
Yahu dilerin İngiliz halkı arasında efsaneleşen korkunç nitelikleri ni de
eklemiştir* Bu arada Barabas 'in karakterine, Ortaçağdan beri İngiliz
tiyatrosunda seyircinin pek çok ilgisini çeken 'Vice'dan da birşeyler katmayı
unutmamıştır. seyircinin ilgisi ni çekecek daha başka unsurlara da yer
vermiştir. Örneğin, olay örgüsü çok çarpıtılmış da olsa, The Jew of Malta
Türklerin Malta kuşatması üzerine kurulmuştur. Çünkü Marlowe Ortadoğu'da
gittikçe99 büyüyen Osmanlı Imp ara torluğunun, Doğu Akdeniz'deki zafer ve yenil
gilerini Amerika ve Asya ile denizaşırı tioarete başlayan İngiliz lerin büyük
bir ilgiyle izlediklerini biliyordu. Ayrıca Doğu ülke lerinin zenginliğini
yansıtan canlı tasvirler seyirciyi etkileme nin bir başka yolu olabilirdi.
Marlowe'nun The »few of Malta 'yi ya zarken bazı öykülere, oyunlara ve tarih
kitaplarındaki ilginç o- laylara da başvurmuş olması onun Machiavelli
efsanesinden hareket ettiğini, fakat bununla yetinmeyip yukarıda belirtilen
diğer kay naklara da uzandığını, böylece Elizabeth seyircisinin son derece
beğenisini kazanacak, ilgisini çekecek bir oyun yazmayı amaçla dığını
göstermektedir.
…………………………
Analyzing the
discourse of political criticism in the Turkish parliament: Linguistic
reflections of prejudice and derogation / Türk parlamentosunda siyasi eleştiri
söyleminin analizi: Ön yargı ve değer indirgemenin dilbilimsel yansımaları
Yazar:NİHAL YETKİN
Danışman: DOÇ. DR. NALAN BÜYÜKKANTARCIOĞLU
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İngiliz Dilbilimi Ana Bilim Dalı
Konu:Dilbilim = Linguistics
Dizin: Onaylandı
Yüksek Lisans
İngilizce 2005 430 s.
Çok disiplinli bir yaklaşımla hazırlanan bu çalışmada
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan görüşmelerin tutanakları, "diğer
gurubu olumsuz kılma" (negative other presentation) stratejisinin
yansımaları olan önyargısal ve değer indirgeyici dil kullanım özellikleri
bağlamında incelenmektedir. Çalışmanın genel amaçları, meclisimizdeki siyasi
eleştiri söyleminin niteliğine ışık tutmak; Türkçede eleştirel düşüncenin ve
dil kullanımında incelik stratejilerinin niteliği üzerine yürütülmüş diğer
çalışmalara farklı boyutta bir konuyla katkıda bulunmak; elde edilen
dilbilimsel bulguları sosyal-psikolojik bağlamda incelemektir. Bu amaca yönelik
olarak, Amaç-Hedefli Örnekleme yönteminin (Purposive Sampling) alt kategorisi
olan Ölçüt-Temelli Örnekleme (Criterion Sampling) yöntemi kullanılarak Nisan ve
Aralık 2004 tarihleri arasında yapılan çeşitli toplantılara ait 12 farklı
görüşme tutanağı Internet aracılığıyla sağlanmış (bkz. http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.)
ve yapılan dilbilimsel incelemede önyargısal ve değer indirgeyici dil
kullanımının sosyolojik ve psikolojik yansımaları da dikkate alınmıştır.
Çalışmanın başlıca adımları olarak, "Mantıksal Perspektif (Logical
Perspective) başlığı altında İkna Edici Önermeler ve Safsatalar,
"Edimbilimsel Perspektif'(Pragmatic Perspective) başlığı altında
İncelik-karşıtı Stratejiler ve Önyargı/Değer İndirgeme Odağı; "Sözbilimsel
Perspektif (Rhetorical Perspective) başlığı altında Sözbilimsel Eylemler,
Sözbilimsel Yumuşatma Stratejileri ve Sözbilimsel Yönelim çözümlenmiştir.
Meclisimizdeki siyasi eleştiri söylemi bağlamında elde edilen sonuçlara göre,
önyargı sal/değer indirgeyici ifadelerin ilk izlenimde akılcı argümanlar gibi
gözükseler de-aslında bilimsel olarak kategorize edilmiş, bilinçli/bilinçsiz
kullanılan mantıksal safsatalar olduğu saptanmıştır. Bulgular (a) farklı siyasi
kanatlara (sol-sağ), (b) iktidar partisine ve ana muhalefet partisine mensup
olmanın, (c) ilgili siyasi partiler arasında şu anda mevcut olan dengesiz
dağılımın çok yoğun ve çeşitli şekillerde önyargısal ve değer indirgeyici
söylemlerin ortaya çıkmasında önemli etkenler olduğunu göstermektedir. Diğer
yandan sözlü davranışa yönelik -birkaç kısa açıklamadan oluşsa bile, meclis içtüzüğünde
yer alan ilgili maddenin parlamento adabına yakışmayacak dilsel kullanımları
kontrol eden önemli bir işleve sahip olduğu da izlenmiştir. Çalışmada
ayrıntıları izlenecek olan dilbilimsel bulgular, şu andaki Türk parlamentosunun
önyargı ve değer indirgeme yönünden sosyokültürel tablosunun çizilmesine de
katkıda bulunmaktadır.Anahtar Sözcükler "diğer gurubu olumsuz kılma",
parlamentoda önyargı/değer indirgeme, ikna edici önermeler, mantıksal
safsatalar, incelik-karşıtı stratejiler, önyargı/değer indirgeme odağı,
sözbilimsel eylemler, sözbilimsel yumuşatma stratejileri, sözbilimsel yönelim.
Having a multidisciplinary approach, this study examined the
Minutes of the Meetings held in the Turkish Grand National Assembly within the
context of features of prejudiced and derogatory language uses as reflections
of the strategy of negative other-presentation. The general aims of the study
were to throw light on the discourse of political criticism in our assembly; to
contribute to other studies on the nature of critical thinking and linguistic
politeness strategies with an issue of different dimension; and to scrutinize
the linguistic findings under social-psychological context. In this respect, a
total of 12 Minutes of varying parliamentary meetings held between April and
December 2004, was accessed via internet (see
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/tutanaklar.htm.') through Criterion Sampling as
a subcategory of Purposive Sampling, and the analysis was made in the light of
sociological and psychological reflections of prejudice and derogation. As
major steps of the study, Persuasive Propositions and Fallacies were examined
under the Logical Perspective, Impoliteness Strategies and Focus of
Prejudice/Derogation were examined under the Pragmatic Perspective and Rhetorical
Operations, Rhetorical Mitigation Strategies and Rhetorical Orientation were
examined under the Rhetorical Perspective. According to the results obtained
under the discourse of political criticism in our Assembly, the prejudiced and
derogatory expressions were identified to be consciously/unconsciously used
fallacies which seemed to be rational arguments at first impression. The
findings indicated that (a) being from different political wings (left-right),
(b) being from ruling and main opposition party, and (c) the imbalanced
distribution of the related political parties were important factors in the
emergence of highly intensive and varied prejudiced and derogatory remarks.
Moreover, it was observed that though it covered only a few brief explanations
on verbal conduct, the related Article of the TBMM internal regulations was
seen to have a considerable function to supervise the unparliamentary language
uses. These linguistic findings also contributed to draw a sociocultural
picture of the current Turkish parliamentary in terms of prejudice and
derogation.Key Words negative other-presentation, parliamentary
prejudice/derogation, fallacies, persuasive propositions, impoliteness
strategies, rhetorical operations, rhetorical mitigation strategies, rhetorical
orientation.
…………………………
Bazı Notlar;
Ezberler ve Safsatalar
18.12.2022
"ezberler ve safsatalar". Google arama: sonuç yok.
"safsatalar ve ezberler". Google arama: sonuç yok.
"ezberler safsatalar". Google arama: sadece 2
sonuç.
https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/05/ezberler-safsatalar-konusunda-ornekler.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder