29 Temmuz 2020 Çarşamba

KİTAPLARLA, ARŞİVLERLE EN ÇOK ÇALIŞAN ÜÇ BÜYÜK BİLGEMİZ VE BİR HAYALİM



KİTAPLARLA, ARŞİVLERLE EN ÇOK ÇALIŞAN 

ÜÇ BÜYÜK BİLGEMİZ VE BİR HAYALİM
Bülent Ağaoğlu
29.7.2020

Tarihimizde kitaplarla ilgilenerek zihinlerinde biriken bilgiler ile büyük bir sentez ve değerlendirme tabanı oluşturan ”en önde” 3 büyük isim akla geliyor.
Aşağıda yer alan 3 idealist kişi kitap okuyarak büyük bir odaklanma içinde incelemeler hazırlamayı yaşam biçimi haline getirmişlerdir.
1
Katip Çelebi (1609-1657)
Fatihli Katip Çelebi bilgi kuvveti ile yöntem geliştirmiş ve itidalli değerlendirmeler yapmış Kadızadeliler hareketi ile cesaretle mücadele etmiş ve uçlara savrulmamıştır. Ne yazık ki 48 yaşında vefat etmiştir.
“KÂTİP Çelebi (1609-1659), Osmanlı düşünce tarihinin önde gelen simalarından biri. Asıl adı Abdullah oğlu Mustafa olan ve Hacı Kalfa yahut Hacı Halife olarak da ün salan Kâtip Çelebi, elli yıllık kısa ömründe klasik İslam medeniyetinin ve Osmanlı kültürünün bir hülasasını yapabilmiş, engin görüşlü bir düşünür. Kaleme aldığı eserlerinde döneminin önemli tartışmalarına değinmiş ve kayda değer tahliller sunmuş bir aydın. ‘Toplumsal hikmet’ diyebileceğimiz bir sezgiyle hareket eden düşünürümüz, ihtilaflı konularda toplumu kendi dar görüşlerine göre yeniden kurmaya çalışan ulemaya şiddetle karşı çıkar. Tütünden kahveye, Firavun’un imanından müzik dinlemeye kadar, Osmanlı ve İslam toplumlarının tartışageldiği konuların kibir ve inat ile çözülemeyeceğini söyler. Ona göre, bu konularda bir orta yol bulmak, ne bilgi sahibi olmak anlamında ulemanın, ne de siyasî güç kullanmak anlamında siyasetçilerin işidir. Orta yol bulmak, bir sanat işidir.
Kâtip Çelebi’nin bu kaygısı ve çağrısı, aslında klasik dönem Osmanlı toplum ve kültürünün ayırt edici özelliklerinden biridir.”. İbrahim Kalın: 2015. http://acikerisim.ikc.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11469/712/ibrahim%20kal%c4%b1n.pdf?sequence=1&isAllowed=y
Katip Çelebi’nin yukarıdaki anlatımdan “bilge kişi” olduğu anlaşılıyor.
Katip Çelebi’nin itidalli değerlendirmelerinin kaynağında bir “bileşim” olsa gerek. Bu bileşimin en önemli unsurlarından birisi de zannımca çok kitap okuması, incelemeler hazırlamasıdır.
“Keşf el Zünun” adlı bibliyografyasında büyük bir kısmı İslami İlimler hakkında olan 15 bin yazma eserin künyeleri yanında birçoğu hakkında özet, açıklamalar ve değerlendirmeler yapmıştır. Bunlar onun engin kültürünü, bilgi birikimini yansıtmaktadır.
2
Mehmet Genç
Mehmet Genç Osmanlı arşivlerinde yıllarca binlerce belge üzerinde büyük bir azimle çalışmış ve Osmanlı ekonomisinin işleyişi hakkında büyük keşiflerde bulunmuş, bu keşifleri o zamana kadar başka hiç kimse yapamamıştır.
3
Çelik Gülersoy
Sülale kökeni İstanbul’a dayanan babası Ordu Ünye, annesi Erzurum doğumlu Çelik Gülersoy 1930 doğumludur.
Özellikle İstanbul konulu kitaplara odaklanmış, bunlardan oluşan kitaplık kurmak fikri doğrultusunda  17 yaşında kitap biriktirmeye başlamıştır. Bu idealini de 1986 yılında gerçekleştirmiştir. Fakat kurduğu Vakıf 2 koldan engellenmek istenmektedir.
a) Vakfın 2 yöneticisi Nisan 2015 tarihinde Çelik beyin vasiyetine rağmen İstanbul Kitaplığı’nı kiraya vermeye kalkışmışlar, 3. Vakıf YK üyesi Deniz Yalav’ın kendi sağlığını riske atan mücadelesiyle Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğüne başvurmasıyla bu engellenmiştir. Bu sefer de Vakfın nadir eserlerini bir Vakıf yöneticisi satmaya çalışmaktadır.
b)Turing’i 1977 yılından itibaren gönendiren başarıdan başarıya koşturan Çelik Gülersoy’un Vakfı Haziran 2016 tarihinde Dr. Bülent Katkak’ın YK Başkanı olduğu Turing tarafından İstanbul Kitaplığı arsasını geri almak için dava edilmiştir.
İstanbul ile ilgili çok okuyan, İstanbul hakkında 106 kitap yazan  ( https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/07/celik-gulersoyun-istanbulla-ilgili-106.html ) Çelik Gülersoy’un zihni okuduğu ve yazdığı İstanbul kitapları sebebiyle zaman içinde İstanbul hakkında büyük değerlendirmeler yapar duruma gelmişti.
1975 yılında Çelik bey 45 yaşındayken, yanında çalışmakta olan Mine Kırıkkanat’a; "Bu İstanbul'u, Türklere bırakmayacaklar Mine hanım. Gelecekler ve geri alacaklar” görüşünü açıklamış ve bu açıklamayı Mine Kırıkkanat 2003 yılında Radikal’deki köşesinde yayınlamıştır:
ÇELİK GÜLERSOY’UN İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜNE BÜYÜK BİR ÖRNEK: 
15 Temmuz 2016 İşgal  Girişimi
Kitaplarla çok ilgilenmenin, bir konuya odaklanmanın getirdiği ileri görüşlülüğün büyük örneklerinden birisi;
“Çelik Gülersoy, kimseyle laubali olmazdı. Kendisini zorlamadan otoriter, saygı uyandıran bir insandı, konuşmadan konuşulmazdı. Ama o gece, dayanamayıp, bunca bürokratik engele ve rakiplerinin, hasımlarının (Eczacıbaşı) saldırılarına göğüs germek, attığı her adımda hesap vermek pahasına niçin tarihi diriltmeye çalıştığını sordum. Yanıtı ilginçti:
"Bu İstanbul'u, Türklere bırakmayacaklar Mine hanım. Gelecekler ve geri alacaklar. İşte o zaman, geldiklerinde ve gördüklerinde, bu Türkler de hepten barbar değilmiş, onlar da bir uygarlık yaratmış, olanı korudukları da olmuş ve güzel şeyler de yapmışlar, desinler istiyorum!". 7.7.2003.  http://www.radikal.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/bu-kent-turklere-kalmaz-675280/
Bu konuşma 1975 yılında yapılmış olabilir. Çünkü Karacaahmet Mezarlığının restorasyon çalışmaları 1975 yılında yapılmış. (Kaynak:Google:  Karacaahmet Turing 1975).
Çelik bey ile Temmuz 1981 senesinde 23 yaşındayken tanıştım, 3.5 sene yanında çalıştım. Bu açıklamalarını bana da söylemişti.
Çelik beyin çok geniş ve derin bir kültürü vardı. Milli ve vatanperver bir insandı. Tarihe geniş bir çerçeveden ve kuşbakışı bakabiliyordu.
"Bu İstanbul'u, Türklere bırakmayacaklar” tahmini söylendikten 41 sene sonra 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşmek üzereydi… 
"Vahşi Batı" odaklı bu işgal hareketinin hedeflerinden birisi de İstanbul’u Türkiye’den ayırmaktı. O zaman adı “Boğaz Köprüsü” olan yerde Avrupa yakasına gidişlerin asker üniformalı işbirlikçi teröristler tarafından kesilmesinin bir amacı da buydu.
Ne yazık ki, bu kadar derin siyasi tarih kültürü de olan bu büyük insanımız, kültür değerimiz birçok siyasi tarafından engellenmiştir…
Muhafazakar kesimde hakkını teslim eden bazı yazarlar da bulunmaktadır. Bu yazarların Çelik Gülersoy hakkındaki görüşleri için bkz.:  https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/07/muhafazakar-kalemlerin-gozunden-celik.html
Gülersoy’un; "Bu İstanbul'u, Türklere bırakmayacaklar” açıklaması Mehmet Şevki Eygi tarafından 19  yazısında anılmıştır. Yukarıdaki linkte bu atıflar derlenmiştir.
Bir Hayalim / Önerim
·         Katip Çelebi gibi itidalli,
·         Mehmet Genç gibi azimli ve keşifçi,
·         Çelik Gülersoy gibi geleceği gören
·         Üçü de tutkulu büyük idealist
incelemeci kişilerin devamlarının gelmesi son derece önemli olsa gerek. Üçü de masabaşında çalışmaya yıllarını verip bilgi kaynaklarını bizzat didik etmişlerdir.
44 yılda 1000 i geçen kaynakça hazırladım 700 bin yayın ismi derleyip tasnif ettim 3 bine yakın doküman hazırladım. (Fatihli Katip Çelebi’yi kendime örnek aldım. Çelik Gülersoy’un yanında 3.5 sene çalıştım, feyz aldım.)
Buradan çıkan tecrübem odur ki;
1/
Günümüzde kitap, makale, tez, kitap benzeri yayınlar çoğaldı. Zahmet edilip webde sabırla uzmanların yazdığı çok sayıda kaynaklar taramalarla bulunmaya çalışılırsa farklı bir zengin doküman birikimi ile karşılaşma ihtimali yüksektir.
2/
Bir konu üzerinde karar verilmek istenildiğinde;
·         Öncelikle kaynak taramasına odaklanmak, bunun için çok zaman ayırmak, çok kaynak taraması yapmak,
·         böylelikle nicelik olarak daha fazla sayıda kaynak tespit etme ihtimalini çoğaltmak,
·         konunun kaynaklarını çok iyi tespit etmek, bunları dikkatle incelemek,
·         bu inceleme sonucunda gözlemler üretilmesi, keşiflerde bulunulması neticede bulgular ile birlikte inceleme sonunda yorum yapılması çok çok önemli olsa gerek
·         benim 44 yıllık mesleki tecrübemin en önemli çıktılarından birisi de bu gözlemimdir.
Hele günümüzün yayın patlaması ortamında tespiti ve incelenmesi gereken kaynaklar aşırı çoğalmış ve bir kaynak zenginliği oluşmuştur. işte bu kaynakların tespiti ve incelenmesi çok önemli ihtiyaçlardan birisidir.
3/
Kendi çalışmalarımdan bazı örnekler;
Bu yöntemi Eylül 2019 tarihinde "Kaynakça Kongreleri" için başlatmıştım. 26 Eylül 2019 Silivri Depremi sebebiyle "İstanbul Büyük Depremi" ve "Bina Güçlendirme" konularına yöneldim.
Yöntemin özü; 44 yılda 1000'i geçkin kaynakça hazırlama, 700 bin künye derleyip bunları sınıflandırmanın getirdiği tecrübeyle bir konunun kaynaklarını tespit etmekle başlayıp sonrasında konunun alt konularında hızla yapılan alt konu derlemelerine ve buralardan çıkarılan bazı bulgulara, sonuçlara ve yorumlara dayanıyor. 
Örneğin "İstanbul'un büyük depremleri hakkında" tek bir kapsamlı kitap mevcut değilken, bu depremlerin sayısı konusunda konsensüs sağlanamamışken yaptığımız detaylı inceleme sonucu büyük depremlerin sayısı 16 olarak bulunmuş ve bunun dokümanları derlenip toparlanmış bir şekilde ilk kez ortaya konulmuştur. 
4/

İstanbul Son 2000 Yıl Boyunca 16 Büyük Deprem Yaşadı!!!…



Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin büyük depremleri hakkında tek yayında birleştirilmiş bir kaynak ilk kez hazırlandı. Bunun bütünsel bakışa yardımcı olabileceği düşünüldü.
Bu depremler hakkında derlenen açıklamalar alıntılar şeklinde verildi.

300 sayfalık detaylı bir ana doküman hazırlandı:

İstanbul Son 2000 Yıl Boyunca 16 Büyük Deprem Yaşadı!!!… (Magnitütü 7 Ve Yukarı, Şiddeti 9 Ve Yukarı Büyük İstanbul Depremleri). (Antalya, Ekim-Kasım 2019, İstanbul, Şubat 2020, Ağustos 2020). 301 sayfa.  https://bulentagaoglu.blogspot.com/2020/08/istanbul-son-2000-yil-boyunca-17-buyuk.html

Bununla “Büyük İstanbul depremleri” konulu ilk doküman ortaya konulmuş oldu.

Ayrıca, çok önemli 3 doküman hazırlandı. Bunlar kendi alanlarında ilk;


Büyüklüğünü” Tarif  Eden En Önemli Alıntılar


İstanbul’u Etkileyen 16 Büyük Deprem Sırasındaki “Can Kayıpları” Hakkında En Önemli Alıntılar

5/
İki Soru;
Ülkemizdeki kuruluşlar; Önlerinde karar vermek için duran bir konuda; kaynak tespiti için derin sondajlar, taramalar yapıyorlar mı…
Tespit edilen kaynaklar (kitaplar, makaleler vs. yayınlar) didik didik edilip inceleniyor mu...
Bir konu hakkında; Başkalarının düşüncelerini, görüşlerini içeren kaynakları tespit edip bunlar üzerinden incelemeler yapıp keşiflerde bulunmak, tespitlerde bulunmak, bulguları ve yorumları yazmak esasen bir “Birleşik Akıl” çalışmasıdır.
Eksik yönümüz araştırmacılıkta yüzeysel kalmamız olsa gerek.
Sonuç
İtidal, Keşif, Geleceği işaret etme
Çok kitap okuyan, inceleyen, 22 kitap yazan, 2 kaynakça hazırlayan bu sebeple binlerce kaynağı okuyan, inceleyen Katip Çelebi itidalin tarihimizin önde gelen simge isimlerindendir.
Mehmet Genç belki de örneği bulunmayan bir azimle arşiv belgelerini inceleyerek Osmanlı ekonomisi için keşiflerde bulunmuştur.
Çelik Gülersoy aşkla, tutkuyla İstanbul’a odaklanarak, ilgili kitapları okuyarak, incelemeler yaparak geleceği daha 1975 yılında görmüş ve 15 Temmuz 2016’da FETÖ kisvesi altında Batı’nın işgal girişimiyle karşı karşıya kalmıştır…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder