Dr. Ayşegül ÇORUHLU’nun “Beyin bakımınızı yaptınız mı?” başlıklı yazısından alıntılarım;
Bizden
en temel talebi oksijen, bunu sağlamazsanız bedeli ağır olur
Ancak
hiç beyin bakımınızı doğru yapıp yapmadığınızı sorguladınız mı?
Öncelikle beynin çok yoğun çalışan bir metabolizması
olduğunu hatırlayalım. Vücudunuzda dolaşan kanın büyük bir kısmını kendine
kullanır. Kanda taşınan enerjinin yüzde 20’sini kendine harcar. Aldığınız oksijenin büyük
bölümünü ister.
Beynin
ilk temel talebi, oksijen. Beyin mikro düzeydeki oksijensizliğe en hassas
organdır.
Beynin
diğer talebi enerjisini sağlamak için besindir. Ancak kan şekeri
normalden yüksek olduğunda bu beyne zarar verir. Alzheimer için tip 3 diyabet
denmesi bu yüzdendir. Beynin
beslenmesi için hazır şekerli, unlu gıdalar uygun değil.
İnsülin
rezistansınız varsa bu sadece kolay kilo almanıza sebep olmakla kalmaz, aynı
zamanda beyninizin kolay bunayacağının da işaretidir.
Erkenden
önlem almak için basit karbonhidratlı gıdaları azaltmak gerekir. Beyin bitkisel
besinleri, yağları sever. Güzel bir balık salata beynin çalışmasını bir tabak
risottodan çok daha iyi sağlar.
Tüm
sebze ve meyveler, kuru yemişler, balık, iyi yağlar beynin dostudur.
Beynin
diğer bir talebi uykudur.
Uykunun
temel hormonu melatonin, beyin de dahil tüm vücut için antioksidandır.
Melatonin üretiminiz gece 11 civarı olur. O saati kaçırırsak yeterli melatonin
üretemeyiz
Şu anki
modern yaşam şeklimizde bu ihtiyaçları yeterince karşılayamıyoruz. Beslenme,
oksijen ve uyku sorunlarımız var. Bunlar her gece üst üste binen bir şekilde
beyinimizi yıpratıyor. Günlük olarak beyin bakımı yapmak ihtiyacını fark
etmiyoruz. Ancak zihinsel kapasitemizden de memnun olmayabiliriz.
……………………………
Dr. Ayşegül ÇORUHLU
Beyin bakımınızı
yaptınız mı?
Beynin kan şekeri dalgalanmalarına tahammülü az yani doğru
beslenme önemli. Bizden en
temel talebi oksijen, bunu sağlamazsanız bedeli ağır olur. Uyku, olmazsa
olmaz. İyi çalışan bir beyin için yapabileceğiniz çok şey var
Her gün kişisel bakımlarımızı yapıyoruz; dişlerimizi
fırçalıyor, cildimizi temizliyoruz. Arabamızın dahi bakımı gelir, yaptırırız. Ancak hiç beyin bakımınızı doğru
yapıp yapmadığınızı sorguladınız mı? “Mind maintenance” yani beyin
bakımı ifadesi, dünyada yükselen ihtiyaçlara göre oluşan yeni trendler
listesine hem de üst sıralardan eklendi. Bu yazıda beyin bakımımız ne demektir,
günlük bakımını nasıl yapabiliriz, onu ele alacağız.
Öncelikle beynin çok yoğun çalışan bir metabolizması olduğunu hatırlayalım.
Vücudunuzda dolaşan kanın büyük bir kısmını kendine kullanır. Kanda taşınan
enerjinin yüzde 20’sini kendine harcar. Aldığınız oksijenin büyük
bölümünü ister. Beyin vücudunuzdaki diğer tüm hücrelerden daha açgözlü
hücrelerle doludur. Çünkü tüm kumanda ondadır. Onu memnun etmezsek bunu bize geri
ödetir. Hafıza zorluklarıyla, depresyonla, dikkat eksikliğiyle, ileride
Alzheimer’la ona olan borcumuzu intikamla geri alır. Ancak çürük dişinizin ağrıması gibi keskin
belirtiler vermez. Bizim küçük ipuçlarını yakalamamız lazım.
Diyabet ve oksijen
ilişkisi
Beynin
ilk temel talebi, oksijen. Beyin mikro düzeydeki oksijensizliğe en hassas
organdır. Biz bu mikro oksijen azlığına kronik düşük düzey hipoksi
(cronic low grade hypoxia) diyoruz. Beyne az oksijen ulaşıyorsa, bu bütün
kronik beyin hastalıklarının başıdır. Mesela konu diyabetin beyne zarar vermesi
bile olsa, aslında onun da altında diyabetin oksijensizliğe sebep olması yatar.
Neden kronik düşük düzey hipoksi olur, sıralayalım.
Nefes sorunları makro sebeplerdir. En kötüsü uyku apnesidir.
Uyku apnesi olan bir kişide gece oksijen saturasyonu yüzde 80’lere düşer.
Normal oksijen saturasyon değerimiz yüzde 96-99 arasıdır. Yüzde 80 demek,
boğuluyorsunuz demektir. Bunun bedeli çok ağırdır. Uyku apnesinin tedavisini
bir gün bile ertelememek gerekir. Basitçe her apneli gecede beyniniz jet
hızıyla yaşlanır. Apne tedavisi için hem cihazlar var hem de çoğu zaman kilo
vermek apneyi düzeltir. Nefes sorunlarına, astım, KOAH, burunda deviasyon ve
alerjik tıkanıklıklar, panik atak nefesi gibi yüzeysel nefes almayı, diş
sıkmayı ekleyebiliriz.
Beynin
diğer talebi enerjisini sağlamak için besindir. Ancak kan şekeri
normalden yüksek olduğunda bu beyne zarar verir. Alzheimer için tip 3 diyabet
denmesi bu yüzdendir. Beynin
beslenmesi için hazır şekerli, unlu gıdalar uygun değil. Bu gıdalar kan
şekerini normalden hızlı yükseltir. Üç aylık şeker ortalamamızı gösteren HBA1c,
genel durumumuzu anlatır. HBA1c 5,5 ve üstü değerler son üç ayda kan şekerimiz
yüksek seviyede demektir. Elbette beyinde de bu durumun iz düşümü olacaktır. Beynin
kan şekeri dalgalanmalarına tahammülü azdır. İnsülin rezistansınız varsa bu sadece kolay kilo almanıza
sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda beyninizin kolay bunayacağının da
işaretidir.
Beynin sevdiği
gıdalar neler?
Erkenden
önlem almak için basit karbonhidratlı gıdaları azaltmak gerekir. Beyin bitkisel
besinleri, yağları sever. Güzel bir balık salata beynin çalışmasını bir tabak
risottodan çok daha iyi sağlar. Özellikle yemekten sonra uyku hissi
geliyorsa veya yemek sonrası canınız çok tatlı çekiyorsa durum ilerlemiştir.
Yemek sonrası görmede bulanıklık olması veya zihninizde sis bulutu dolaşması
işlerin iyice ilerlediğini gösterir. Beyniniz artık daha sağlıklı
beslenmenizi talep ediyor demektir.
Beslenmede yağlı besinleri unlu besinlere tercih etmek çok yol aldırır. Tüm sebze ve meyveler, kuru
yemişler, balık, iyi yağlar beynin dostudur.
Uykuda dosyalama
Beynin
diğer bir talebi uykudur. Uyku beyin için olmazsa olmaz şarttır. Uyku
zamanı beyninizin kendi kendinin bakımını yaptığı zamandır. Uykuda kendini
temizler. Beynin içindeki glinfatik sistem isimli beyne ait lenfatik sistem,
beynin tüm metabolik artıklarını temizleyen lenf sistemidir. Bu sistemin aktif
olması için yatay pozisyonda ve uykuda olmanız lazımdır. Gece beynin içindeki
bazı hücreler, temizlikte yardımcı olanlar kendi boyutlarını küçültürler. Bunu
yapmalarındaki amaç, lenf dolaşımına alan açmaktır. Böylece lenf daha iyi
dışarı akar.
Uykunun
temel hormonu melatonin, beyin de dahil tüm vücut için antioksidandır.
Melatonin üretiminiz gece 11 civarı olur. O saati kaçırırsak yeterli melatonin
üretemeyiz. Melatonin gece boyu salınır ve gereken beyin
iyileştirmelerini yapar. Melatonin varken kanser hücreleri daha az agresiftir.
Beyin daha az şeker kullanarak çalışır. Melatoninin devamında gece yarısı
büyüme hormonu salınır ki bu hormon yenilenme için gereklidir.
Uykunun REM ve non-REM dönemlerindeki geçişlerimizin
sağlıklı olması beyin sağlığı için önemlidir. Beynimiz uyku sırasında bu iki
evre arasında gider gelir. Bunu yapmaktaki amacı bir tür dosya düzenlemedir.
Önce gün boyu yaşadıklarımız içerisinden önemsiz olanları siler, yani dosya
boşaltır. Sonra önemli bulduğu bilgileri de uzun hafıza dosyasına koyar.
Uykunun dönemleri beynin sekreterinin dosyaları düzenleme zamanıdır diye
düşünebiliriz.
Bu düzenleme olmazsa hafıza sorunları yaşarız. Kısa dönem
bile uykusuzluğun hafızamızı etkilemesi bundandır. Uyku evreleri düzgün değilse
dosyalama hataları başlar. Beynin ihtiyaçlarından kısaca bahsettik. Şu anki modern yaşam şeklimizde
bu ihtiyaçları yeterince karşılayamıyoruz. Beslenme, oksijen ve uyku
sorunlarımız var. Bunlar her gece üst üste binen bir şekilde beyinimizi
yıpratıyor. Günlük olarak beyin bakımı yapmak ihtiyacını fark etmiyoruz. Ancak
zihinsel kapasitemizden de memnun olmayabiliriz.
Zaten ileri yaşlarda istense de uyku zorlaşıyor. Gençlerde
gönüllü olarak uykusuzluk görülüyor. Çok geç yatıyorlar. Her iki grup da
beynini ideal besinlerle beslemiyor. Elektroniklere olan düşkünlük ise başka
bir problem. Oysa beyin için gündüz gün ışığı, gece karanlık şart. Beyin ışık
ile sinyal alan bir organ. Gözünüz hangi ışığı görüyorsa o ışığın benzeri olan
güneş ışığı dalga boyuna göre günün saatini hesaplıyor.
Elektroniklerden salınan ışık gündüze ait dalga boyudur. O
halde gece elektroniklere bakınca uykunuzun gelmemesi normal çünkü beyninize
henüz gündüzdeyiz sinyali yolluyorsunuz. O da size melatonin üretmiyor.
Elektroniklere ait elektromanyetik sinyaller de beyin için sorun. Bilirsiniz,
uzun süre kulağınızda telefonla konuşunca başınız ağrır.
Ne yapmalı?
Şimdi basitçe günlük beyin bakımımız için neler yapabiliriz
diye sıralayalım.
● Güneş doğarken kalk. Gün ışığını gör. Gün boyu ofisten ara
ara çıkıp beyin bakımın adına gün ışığında ol.
● Beslenmende iyi yağlara yer ver. Unlu, şekerli gıdalardan
uzak dur. Cevizin beyin şeklinde olması onun içindeki iyi yağın beyne
yaradığını hatırlatabilir. Balık, zeytinyağı, avokado, tüm sebzeler, tüm
baharatlar, tüm yağlı kuru yemişler beynin gıdalarıdır.
● Beynin ara ara da tamamen gıdasız kalması lazım. Yani gece
erken saatte yemeği kesip beynin o gece eski hücrelerini yakıt olarak
kullanmasına izin vermek lazım. Yani gece açlığı için saat 17 sonrası
atıştırmayı bıraktığımız geceler beyin bakımı yapmış oluyoruz.
● Omega 3 almak veya Omega 3 içeren besinler yemek, yağlı
hücreler dolu beyin için önemlidir.
● Egzersizle beyne giden kanı artırabiliriz. Özellikle
kadınlardaki düşük tansiyon hali, beyinde sisli bir his yaratabilir. Hafif bir
egzersizle kanın pompalama gücünü artırarak beyne daha çok kan gönderebiliriz.
● Anemi varsa düzeltmek gerekir. Demir eksikliği veya B12
eksikliği anemisi varsa beyne giden kandaki oksijen az olacaktır.
● Boyun kaslarınızı kasıyorsanız beynin kanlanması
azalabilir.
Ya da ailede damar hastalığı olan bir bireyseniz şah
damarlarınıza ultrasonla baktırabilirsiniz. Karotis dopler denen bu yöntem
beyne giden ana kan damarında darlık veya plak olup olmadığını kontrol eder.
● Baş ağrılarını ciddiye almak gerekir.
● Nefesle ilgili sorunlar çözülmelidir. Burna yapışan burun
bantları bile pek çok kişi için çözüm olabilir. Horlama, apne gibi daha majör
konular ertelenmeden çözülmelidir.
● Beynin en sevdiği şey oksijen ve uyku olduğu için nefesle
ilgili sorunlar uyku kalitesini bozar.
● Stres konusu beyin sağlığını olumsuz etkileyen başlı
başına bir konudur.
Özeti şu ki stresliyseniz iki adet sistemden birine takılı
kaldınız, diğerine geçemiyorsunuz demektir. Stres hali sempatik sistemin,
gevşeme hali parasempatik sistemin devrede olduğu zamanlardır. Sempatik sistem
etkisindeyken uykuya geçişimiz imkansızdır. Gece boyu fazla düşüncelere dalmak,
zihni uyarılmış tutmak sağlıksızdır. Çoğu uykusuzluğun da sebebidir.
En zoru fişi çekmek
Aslında beyin bakımının çok önemli ayağı olarak bunu
eklemeliyim. En zor olan da budur: Düşünmenin fişini çekebilmek. Bunu her gece
yapabilmek gerçek bir beyin bakımıdır. Bunun için gevşeme teknikleri,
meditasyon, duş almak, nefes çalışmaları gibi yöntemler uygulanabilir. Herkes
kendinde çalışan fiş çekme yöntemini bulmalıdır.
Evet bu yazımı, en can alıcı beyin bakımı olarak, uykudan
önce düşünmenin fişini çekebilmeyi vurgulayarak bitiriyorum. Çok düşünüyoruz,
gereksiz düşünüyoruz. Bu kadar düşünmek bir işe yaramıyor. Hele yatağa uyumaya
yattığınız saatte...
https://gazeteoksijen.com/yazarlar/aysegul-coruhlu/beyin-bakiminizi-yaptiniz-mi-156553
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder