10 Ocak 2020 Cuma

MİLYARLARCA İNSANIN BEYİN GÜCÜNDEN; SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ, YENİ FİKİRLER ÜRETİMİ İÇİN FAYDALANILMASI: BİR AÇIK İNOVASYON ÖRNEĞİ: https://www.innocentive.com


MİLYARLARCA İNSANIN BEYİN GÜCÜNDEN;
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ, YENİ FİKİRLER ÜRETİMİ İÇİN FAYDALANILMASI:
BİR AÇIK İNOVASYON ÖRNEĞİ: https://www.innocentive.com
(Türkçe web sayfalarında hakkında bazı yayınlar)

GİRİŞ
Tınaz Titiz’in BAA (http://www.birlesikakilagi.com/ ) etkinlikleri kapsamındaki yazılarından öğrendiğim  https://www.innocentive.com web sitesi hakkında Türkçe bazı web sayfalarını derledim.
“Bu sayfalara mesela 10 sene sonra ulaşmak mümkün olmayabilir” düşüncesiyle bu derlemeyi hazırladım.
A
(“Öneri sistemleri” denildiğinde aklıma hep Toyota Öneri sistemi (toyota suggestion system) ve hakkında 1990 senesinde çıkan kitap gelir.



Kitap hakkında Bazı yayınlar;

B
GOOGLE’DA “AÇIK İNOVASYON”
“Açık İnovasyon”. https://tinyurl.com/ulfmj7s
------------------.
DERGİPARK’TA “AÇIK İNOVASYON”
"açık inovasyon site:https://dergipark.org.tr/tr/ . https://tinyurl.com/qtnrtjl
------------------.
YÖK TEZLERİNDE “AÇIK İNOVASYON”
SEZER AYAZ * 2019 * Açık inovasyonda güvenin inovasyon üretme kapasitesine etkisi: Türkiye'deki açık inovasyon takımları üzerine bir araştırma. The effect of trust on innovation capacity in open innovation: A study on open innovation teams in Turkey * Uşak Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business Administration
SEZER AYAZ * 2015 * Açık inovasyon partnerleri, süreci ve tamamlayıcı öğeleri: Açık inovasyon alanında bireysel tüketicinin yeri. Open innovation partners, process and complementary elements: Position of individual consumers in open innovation field * Karabük Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business Administration
GÜL ÖZKAN * 2017 * Internal and external facilitators of open innovation for companies in Turkey. Türkiye'deki firmalarda açık inovasyonu kolaylaştırıcı iç ve dış mekanizmalar * Dokuz Eylül Üniversitesi * Yüksek Lisans * Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering
KÜBRA ŞİMŞEK * 2015 * Open innovation practices in Science Park firms in Turkey. Türkiye'deki Teknokent firmalarında açık inovasyon uygulamaları * İstanbul Teknik Üniversitesi * Yüksek Lisans * Bilim ve Teknoloji = Science and Technology
AZAMAT KİBEKBAEV * 2013 * Design and analysis of a new open innovation system. Yeni açık inovasyon sisteminin dizayn ve analizi * Fatih Üniversitesi * Yüksek Lisans * Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering ; Endüstri Ürünleri Tasarımı = Industrial Design
HASAN PERÇİN * 2019 * Dünyada ve Türkiye'de açık inovasyon kavramının bibliyometrik, içerik ve doküman analiz yöntemleriyle incelenmesi. Examination of concept of open innovation in the World and Turkey with bibliometric, content and document analysis * İzmir Katip Çelebi Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business Administration
MURATCAN KARAGÖZ * 2019 * Teknoparklar odağında açık inovasyon etkisi: Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi incelemesi. The impact of open innovation in focus of technoparks: Case of Dokuz Eylül Technology Development Zone * Dokuz Eylül Üniversitesi * Yüksek Lisans * Bilgi ve Belge Yönetimi = Information and Records Management
AHMET ÇUBUKCU * 2018 * İnovasyon kararlarının açık inovasyon yaklaşımı ile verilmesinde çok kriterli karar verme yöntemleri. Multiple criteria decision making methods at innovation decision making with open innovation approach * Gazi Üniversitesi * Doktora * Bilim ve Teknoloji = Science and Technology ; Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering ; İşletme = Business Administration
FULYA KILIÇ * 2018 * Açık inovasyon kavramı ve etkileri üzerine bir uygulama. Open innovation concept and an implementation on effects * Pamukkale Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business Administration
BÜLENT GÜRLER * 2018 * 21.yy. Türkiye'sinde inovasyon sistemi, performans başarısı ve açık inovasyon kavramı. 21. century innovation system in Turkey,performance success and concept of open inovation * Maltepe Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business Administration
ZEHRA BİNNUR AVUNDUK * 2017 * Açık inovasyon stratejilerinin işletme performansına etkisi: Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu üzerine bir uygulama. The effects of open innovation strategies on business performance: The case of the largest 500 industrial enterprises in Turkey * İstanbul Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business Administration
CEYDA OVACI * 2015 * Açık inovasyon ve tüketicilerin birlikte yaratma davranışlarını etkileyen faktörler. Open innovation and factors that affect consumers' co-creation behaviours * Anadolu Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business Administration
ESRA ERZENGİN * 2015 * Stratejik oryantasyonlar ve açık inovasyon ilişkisi üzerine bir alan araştırması. A field research on relation between strategic orientations and open innovation * İstanbul Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business Administration
GÜVEN PADO * 2015 * Açık inovasyonun müşteri entegrasyonu ve yeni ürün tasarım sürecinde ürün farklılaşma stratejisine olan etkisi ile sürdürülebilir stratejik rekabet üstünlüğü üzerine bir araştırma. A research on open innovation's customer integration and new product design on product differantion strategies its effects sustainable strategic competition superiority * İstanbul Arel Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business Administration
AHMET ÇUBUKCU * 2011 * Bir açık inovasyon aracının sistematik tasarımı. Systematic design of an open innovation tool * TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi * Yüksek Lisans * Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering

C

INNOCENTİVE.COM HAKKINDA BAZI TÜRKÇE WEB SAYFALARI
1
InnoCentive: Problem çözümünde Crowdsourcing etkisi
InnoCentive main page
Date: 25 Temmuz 2011
Author: Ekrem Karaca
2 Comments
Biraz merak duygusu, biraz araştırma hevesi, yeterli boş zaman ve ayrıca bir Internet bağlantısı… Bu olanaklara sahip bireylerin oluşturduğu devasa online kalabalığın çeşitli projeler ve çalışmalara gönüllü katılımıyla, problemlere çözüm araması, yeni keşiflerde bulunması temeline dayanan modele Wired dergisi editörlerinden Jeff Howe; 2006’da yayınladığı bir makale ile “Crowdsourcing” adını vermiş ve o günden beridir de bu isimle anıla gelmiştir.
Bu modelin; ortaya çıkışından günümüze değin neler yapıtğı, neleri başardığını etrafımıza dikkatlice bakarak görmemiz mümkün: Wikipedia, iStockphoto, SETI@Home, GNU/Linux gibi projeler “Crowdsourcing” modeli ile hayat bulmuştur. Ayrıca sağlık, bilim, teknoloji gibi alanlarda bu model ile var olan problemlerin çözüm süreci hızlanmış ve çözülmesinin yüzyıllar alacağı tahmin edilen büyük ölçekli problemler, çok daha kısa sürede çözüme kavuşturulmuştur.
Bu ilk yazımda sizlere “Crowdsourcing” modeli ile hayat bulmuş ve başarılı bir projeye değinmek istiyorum: InnoCentive
InnoCentive main page
“Crowdsourcing”in gücüne inanan birkaç girişimci tarafından 2001’de ABD’nin Massachusetts eyaletine bağlı Waltham’da kurulan InnoCentive, o günden bu yana yenilikçi ve çözümcü yaklaşımıyla problemlerine çözüm arayan kuruluşlar ile kendine güvenen çözümcüleri bir araya getirerek günümüzün en büyük problem paylaşım ve çözüm üretim pazarı haline gelmiştir. InnoCentive’de çözüm arayan bu kuruluşlar arasında NASA, SAP, Procter&Gamble, Accenture, Rockefeller Foundation gibi devasa şirketler ve sivil toplum kuruluşları var.
InnoCentive’de problemler ve bunların çözüm süreci “challenge” adı altında ve ödüllü bir yarışma havasında geçiyor. Bu yarışmalarda doğrü çözüme ulaşan çözümcüler, milyonlarca dolara varan ödülleri kazanma şansına sahip. Tabii bu ödülün miktarı, çözülen problemin önemine, etki alanına, vb. bağlı olarak belirleniyor.
Kendi sitesinde paylaştığı verilere göre; InnoCentive’e kayıtlı 250 bin kullanıcı var ancak sitenin partnerleri aracılığı ile 12 milyon kişi çözüm sürecine dahil olabiliyor. Bugüne dek problemlere nihai çözüm bulan bireylere dağıtılan ödül 28 milyon $’ı aştı. Problemlerin  çözümü için belirlenen miktar 5 bin $ ile 1 milyon $ arasında değişiyor. Sitede paylaşılan problemlerin çözüme kavuşturulma oranı yaklaşık %50.
InnoCentive’de çözüm ve çözümcülerden örnek vermek gerekirse; Rus Uygulamalı Kimya Bilimler Merkezi’nde yıllarca çalışmış ve InnoCentive’de katıldığı birçok yarışmada umduğunu bulamayan kimyager Yuri Bodrov, 2007’de NASA’nın “Improved Barrier Layers… Keeping Food Fresh in Space. -İyileştirilmiş bariyer katmanları… Yiyeceklerin uzayda taze tutulması-” ile ilgili bir yarışmada getirdiği öneri ile şeytanın bacağını kırmakla kalmadı, çözüm önerdiği birkaç yarışmayı da kazandı. Şimdilerde ise bir yandan St. Petersburg teknoloji Enstitüsünde araştırmalarına devam ederken, öte yandan bir “tutku” gözüyle baktığı InnoCentive’de yeni problemlere çözüm geliştirmekle meşgul.
InnoCentive’de başarı elde etmiş başka bir çözümcü ise Chris Wilmer: “Synthetic DNA Management Software – Sentetik DNA yönetim yazılımı” ve “Water Problems Affecting People in Developing Countries – Gelişmekte olan ülkelerde insanları etkileyen su problemleri” üzerine ürettiği çözümler ile başarıya ulaşan Kanadalı çözümcü, Ağustos 2009’tan beri düzenli olarak InnoCentive’de insanlığı yakından ilgilendiren ve biyolojik problemlere çözümleriyle katkı yapıyor.
Yukarıda örneklerini verdiğim ve sayıları gün geçtikçe artan çözümcüler ile problemler çözüm buluyor, Dünyamız üzerindeki soru işaretleri azaldıkça azalıyor. “Bu süreçte ben de yer almak istiyorum!” diyorsanız; InnoCentive’e kayıt olarak ilginizi çeken problemler üzerine çözüm geliştirmeye başlayabilirsiniz. Binlerce, hatta milyonlarca kişinin arayıp da bulamadığı çözüm sizde olabilir; önerdiğiniz başarılı çözümlerin karşılığı binlerce, hatta milyonlarca dolar kazanabilirsiniz! Haydi iyi çözümler!
İlk yazım olması nedeniyle; burada yazar olmamda emeği geçen; başta comTalks yazarları olmak üzere bütün herkese teşekkürlerimi sunuyorum! Yeni ve nice yazılarda görüşmek üzere…
2
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Sosyal İnovasyon İçin Tasarım Odaklı Düşünme
Tim Brown & Jocelyn Wyatt | Kış, 2010
* Makalenin orijinaline erişmek için tıklayın.
05 / 06
Fikir Geliştirme
Tasarım odaklı düşünme sürecinin ikinci alanı fikir geliştirmedir. Bir tasarım ekibi, gözlem ve tasarım araştırması yapmak amacıyla sahada belirli bir süre geçirdikten sonra, gördükleri ve duydukları verileri süzgeçten geçirerek içgörülere dönüştürdükleri sentez sürecinden geçerler. Bu içgörüler ekibi değişim için gerekli çözüm ya da fırsatlara yönlendirecektir. Bu yaklaşım, insan davranışına dair içgörüleri çoğaltmaya yardımcı olur.
Bunlar, yeni ve alternatif ürün önerileri ile etkileşimli deneyimler yaratmada tercih edilen farklı yollar olabilir10. Rakip fikirlerin karşılıklı test edilmesi durumunda ortaya çıkacak sonucun daha cesur ve etkili olması ihtimali yüksektir.
İki Nobel ödüllü bilim insanı Linus Pauling’e göre, “İyi bir fikre sahip olmak için önce çok fazla fikir sahibi olmalısınız.” Gerçekten yenilikçi fikirler statükoya meydan okur ve öne çıkar; yaratıcı bir biçimde yıkıcılardır; probleme, çoğu insanın varlığından haberdar olmadığı tamamen yeni bir çözüm getirirler.
Elbette, daha fazla seçenek beraberinde daha fazla karmaşıklığı getirir ki bu da, özellikle işi bütçe ve zaman yönetimi olanların hayatını zorlaştırabilir. Çoğu organizasyonun doğal eğilimi, aşikâr ve düzenli çözümlere ulaşmak üzere seçenekleri kısıtlamak yönündedir. Bu eğilim kısa vadede daha verimli olsa da uzun vadede organizasyonun tutucu kalmasına ve hiç esnek davranmayan bir yapıya bürünmesine yol açabilir. Aykırı düşünme, yeniliğe ulaşmaya engel değil, yolun kendisidir.
Aykırı düşünmeyi oluşturabilmek için sürece birbirinden farklı bir grup insanın dahil olması önemlidir. Multidisipliner kişiler (psikoloji okumuş mimarlar, MBA sahibi sanatçılar ya da pazarlama deneyimine sahip mühendisler) genellikle bu özelliğe sahiptirler. Bu kişiler, disiplinler arası işbirliğine eğilimlidir.
Kişinin, disiplinlerarası bir ortamda çalışabilmesi için güçlü yanlarının iki boyutta olması gerekir (bunlara “T-şekilli kişiler” denir). Dikey eksende, grubun her bir bireyi, çıktıya somut fayda sağlayabileceği bir konuda derinlemesine beceri sahibi olmalıdır. Tasarım düşünürü T’nin en tepesinde yer alır. Bu, kişinin diğer insanlara ve disiplinlere karşı empati geliştirebilmesiyle ilgilidir ve açıklık, merak, iyimserlik, yaparak öğrenmeye meyil ve deneysellik olarak ifade edilebilir. (Bunlar, IDEO’ya işe alacağımız kişilerde de aradığımız özelliklerdir.)
Disiplinlerarası ekipler sıklıkla programlı beyin fırtınası süreçleri yürütürler. Ekip, her seferinde tek bir kışkırtıcı soru ele alarak, absürtten aşikara değin yüzlerce fikir üretebilir. Her türlü fikir not kağıdına yazılarak ekiple paylaşılabilir. Herkes tarafından anlaşılmasına yardımcı olduğundan, karmaşık fikirlerin görsel olarak ifade edilmesi teşvik edilir.
Beyin fırtınası sırasında geçerli olan tek kural yargılamamaktır. Tom Kelley’nin “İnovasyonun 10 Yüzü” adlı kitabında açıkladığı gibi, kişilerin fikir üretimini engelleyici şeytanın avukatı rolünü üstelenmelerine engel olmak önemlidir11. Bunun yerine, katılımcılar mümkün olduğunca çok fikir üretmeye teşvik edilirler. Bu, grubun fikirleri sınıflandırdığı ve sıraladığı sürece geçmesini sağlar. İyi fikirler doğal olarak öne çıkarken kötü fikirler en baştan elenirler. InnoCentive, tasarım odaklı düşünme yüzlerce fikirle sonuçlanmasına iyi bir örnektir. InnoCentive, kendi üyeleri, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve şirketlerden oluşan seçmece bir grup tarafından tanımlanan zorluklara çözümler önerilebilen bir web sitesi hazırladı. Dünyanın dört bir yanından bilim insanları, mühendisler ve tasarımcılar da dahil olmak üzere 175 binden fazla kişi çözüm üretti.
Rockefeller Vakfı InnoCentive üzerinden on sosyal inovasyon meselesini destekledi ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların belirttikleri meselelere verimli çözüm sunmada %80 başarı oranı elde ettiğini kaydetti12. Açık inovasyon yaklaşımı bir sürü yeni fikir üretmede oldukça verimlidir. Fikirlerin süzgeçten geçirilmesi, sahada test edilmesi, bunun yinelenmesi ve pazara sunulması en nihayetinde yürütücünün payına düşüyor.
InnoCentive ile Tüberküloz İlacı Geliştirme İçin Küresel İttifak mevcut tüberküloz tedavisi yönetimini basitleştirmek için teorik bir çözüm bulmak üzere işbirliği yaptılar. InnoCentive CEO’su Dwayne Spradlin, “bu süreç, tasarım odaklı düşünme yaklaşımının  sosyal inovasyona katkısına başlıca bir örnektir,” diye açıkladı. “Tüberküloz ilacı geliştirme fikriyle kazanan kişi bir bilim insanıydı, ancak önerisini sunma sebebi, kendisi henüz 14 yaşındayken annesinin (zamanında ailede para kazanan tek kişi) tüberküloza yakalanmasıydı. Annesi çalışmayı bırakmak zorunda kalmıştı ve kendisi okurken ailesini geçindirebilmek için bir yandan da çalışmak durumunda kalmıştı.” Spradlin, InnoCentive topluluğundaki projelerin bu tür derin ve motive edici bağlantılardan sıklıkla faydalandığını anlamıştı13.
3
Crowdsourcing: Kalabalığın Gücü
Ağu 18, 2011 | Kitaplığımdan
Okuma süresi 6 dk
Crowdsourcing son dönemlerin moda kavramlarından… İnternet dünyasını yeniden şekillendirmeye başlamış ve ileride de adını çok fazla duyacağımız bir kavram…  O yüzden  Jeff Howe’n Crowdsourcing adlı kitabını uzun süre önce alıp kütüphanemin okunacaklar rafına koymuştum; ama zamansızlıktan parça parça, biraz uzun bir sürede okuyarak anca bugünlerde bitirebildim.
Kitap oldukça  hoş bir üslup ile yazılmış. Bir kişinin hikayesi üzerinden başlayıp bahsedeceği crowdsourcing örneğinin nasıl doğduğuna ve geliştiğine kadar olan hikayeyi bir gazete haberi gibi anlatıyor. O yüzden kitap oldukça sürükleyici. Hikaye sonunda verdiği örnekler üzerinden tespitlerini sıralayıp bunları da verilerle desteklediği için oldukça ikna edici. Yani tamamen roman tadında bir kitap da değil. (Sanırım kitaptaki kurgu ve üslubun bu şekilde olmasının temel sebebi yazarın araştırmacı gazeteci olması..) O yüzden bu crowdsourcing kavramını detaylı incelemek ve anlamak isteyenlere kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap.
Bu yazıdaki niyetim bir kitap özeti paylaşmak değil. Birkaç temel tespite değinip daha çok  kitapta adı geçen çarpıcı örneklerin bazılarını paylaşmak istiyorum.
Crowdsourcing’in gücünü kullanarak devleşenler ve kısaca hikayeleri şu şekilde:
Threadless.com
Üniversiteden terk 2 genç, birbirleri ile internetteki bir tişört tasarım yarışmasında tanışıyorlar ve kazananı jürinin değil tasarımcıların belirleyeceği bir yarışma organize etme hayaliyle yola koyuluyorlar. Bu amaçla threadless.com’u kuruyorlar. Siteye isteyen herkes bir tişört tasarımı ekleyebiliyor. Sitedeki kullanıcılar beğendikleri tişörtleri puanlıyor ve threadless.com da her hafta en çok puan alan tişörtlerin bir kısmını üretip satışa çıkarıyor. Seçilen tişört tasarımının sahibi ise bedava bir tişört ve bir miktar para ödülü kazanıyor. 2000 yılında başlattıkları bu girişim her yıl cirosunu ikiye katlayarak büyümüş ve 2006 yılında 17 Milyon $ ciroya ulaşmışlar.
istockphoto.com
Web tasarımcısı bir genç 2000 yılında tanıdığı diğer tasarımcılarla fotoğraf paylaşmak için bir web sitesi kuruyor. Böylece adedi yüzlerce dolara satılan stok fotoğraflara para ödemeden kendi aralarında cüzi fiyatlarla resim paylaşıyorlar. Bu iş modeli o kadar büyüyor ve yayılıyor ki; stok foto endüstrisini temelden sarsıyor. O yüzden, sektörün büyük ve eski firmalarında Getty Images, istockphoto.com’u 2006 yılında 50 Milyon $ para ödeyerek satın almak zorunda kalıyor.
Cornell Ornitoloji Laboratuvarı
ABD’deki kuş sayımlarını organize etmekle sorumlu Cornel Ornitoloji Laboratuvarı da kalabalığın gücünü 1990’lı yıllarda keşfediyor. Gönüllü kuş gözlemcilerinin internette oluşturduğu gruplar üzerinden 1996’da 11 bin kişinin katılımı ile devasa bir kuş sayım organizasyonu gerçekleştiriyor. 2007’de yaptığı sayıma ise 80 bin kişi katılıyor.
InnoCentive.com
ABD merkezli bir şirket tarafından kurulmuş olan InnoCentive, Fortune 500 şirketlerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce şirkete çözemedikleri Arge problemleri için şirket dışındaki kalabalıklardan yardım alabilmelerini sağlayan bir alt yapı sunuyor. InnoCentive.com’a kayıtlı 170 ülkeden 150 binin üzerindeki amatör bilimci, sitede yayınlanan çözülememiş problemlerden istedikleri üzerinde çalışıyor ve eğer çözerlerse şirketlerin verdikleri para ödüllerini alıyorlar. Yayınlanan problemlerin ortalama %30’u çözülüyor ve genelde çözenler de konuyla çok da ilgili olmayan alanlarda uzmanlık sahibi olan kişiler oluyor.
TopCoder.com
Küçük bir yazılım firması sahibi, Amerikan Kolej Sporları Kurumu’ndan aldığı tunuva yapısını yazılım geliştirme sürecine de uygulamaya karar veriyor. Bu amaçla kurduğu TopCoder.com sitesinde basit problemler/görevler listelemeye başlıyor. Katılımcılar bu işleri en iyi şekilde işleyecek algoritmaları yazıp gönderiyor, daha sonra performans açısından en iyi algoritmalar listelenip katılımcılardan bunları kırmaları isteniyor. Böylece kalabalığın gücü kullanılarak normalden çok daha kısa sürede ve az maliyetle, çok daha güvenilir yazılım parçaları üretiliyor. Bu model başarılı olunca daha büyük yazılım projelerine aday olmaya başlıyorlar ve AOL’un mesajlaşma programı, email sistemi gibi kapsamlı yazılımları bu yöntem ile başarılı bir şekilde gerçekleştiriyorlar. (Kapsamlı yazılım projelerini küçük parçalara bölüp her bir parça için yarışma organize ediyorlar.) AOL, geliştirilen programların virüslere karşı dayanıklılığı ve performansında çok memnun kaldığı için başka siparişler de vermeye devam ediyor. Firma bugün pekçok büyük firmaya bu şekilde yazılım geliştirmeye devam ediyor.
Matlab Yarışması
Matlab adlı ünlü istatistik yazılımının sahibi olan Mathworks firması, 1999 yılında kullanıcıları için sitesinde farklı bir yarışma programı düzenlemeye karar veriyor. Kullanıcılarndan, matlab sitesinde duyurdukları bir problemi en iyi işleyebilecek algoritmayı bulmalarını istiyorlar. Fakat normal bir yarışmadan farklı olarak herkes birbirinin yazdığı algoritmayı görebiliyor ve isterse değiştirip / geliştirip tekrar gönderebiliyor. Gönderilen algoritma hemen çalıştırılıp puanlanıyor ve aynı gün içinde algoritmanın derecesi web sitesinde duyuruluyor. Yarışma bitiş tarihine kadar herkes istediği kadar algoritma gönderebiliyor. Mathworks bu yarışmaları yılda 2 defa düzenliyor ve her yarışma sonundaki kazanan algoritmanın yarışma başında sunulan ilk algoritmadan ortalama 1000 kat daha iyi olduğu iletiyor.
Iowa Elektronik Borsası
Iowa Üniversitesindeki birkaç siyaset bilimci, 1988’de bir insan hakları eylemcisi olan Jesse Jakson’un hiçbir anketin veya siyasetçinin öngöremediği şekilde ön seçimleri kazanması üzerine, bir deneysel çalışma başlatıyorlar. Seçim sonuçlarını tahmin etmek üzere kurdukları borsada, adaylar menkul kıymet gibi işlem görüyor, hisselerin fiyatı 0,01 $ ile 1 dolar arasında değişebiliyor ve her katılımcı en fazla 500 $’lık hisse alabiliyor. Seçim sonuçlanınca da kazanan adayların hisselerine sahip olanlara sahiplik yüzdeleri doğrultusunda tüm para dağıtılıyor. Bir sonraki seçimlerin sonucunu bütün büyük anketler en iyi %2,5 sapma ile tahmin ederken, kurulan bu borsa sonuçları binde birlik sapma ile doğru tahmin ediyor. Daha sonra bu deney, yabancı ülkelerdeki seçimlerden Google’ın piyasa değerine kadar bir çok konuyu kapsayacak şekilde genişletiliyor. Borsa sonuçları düzenli olarak en iyi anketleri geride bırakıyor. Daha sonra ABD Savunma Bakanlığı, bu modelin başarısını dünyadaki bazı politik gelişmeleri ve terörist olayları önceden tahmin etmek için kullanmak üzere PAM adında bir başka borsa oluşturuyor. (Kitap’ta bahsedilen bir başka benzer örnek de Marketocracy. Bir firmanın kalabalığın gücünü kullanarak borsada nasıl başarılı olduğu anlatılıyor.)
MyFootballClub
2007 yılında, 36 yaşındaki bir İngiliz reklam yazarı, halkın sahibi olacağı bir futbol takımı satın almak üzere bir kampanya başlatıyor. 35 Euro’dan bir hisse satıp, 8 ayda 700.000 Euro topluyor ve Ebbsfleet United Football Club’ı satın alıyor. Şu an hisse sahipleri, internet sitesi üzerinden oylama yaparak takımın formasından teknik direktör seçiminine kadar pek çok detaya karar veriyor.
Bir muhasebeci ile bir müzik yapımcısının arkadaşlığı sonucu doğan SellaBand sitesi amatör gruplara MySpace benzeri bir ortam sunuyor. Gruplar yapımlarını sitede yayınlıyor, yapımları beğenenler parça başına 10 dolar yatırarak grubun gelecekteki gelirlerinden hisse sahibi oluyor. Sellaband 50 bin $’lık fon biriktiren grubu deneyimli bir yapımcı ile bir araya getirip albüm yaptırıyor. Sellaband bu şekilde 20’nin üstünde grubu müzik dünyasına kazandırmış.
Kitap’ta medya sektörü ile ilgili de birkaç kapsamlı girişimden bahsediyor (Current TV, Assignment Zero); fakat pek başarılı olmamışlar. Olama sebepleri de güzel bir şekilde irdelenmiş.
Kitapta işlenen diğer örneklerden Youtube, Digg, Google gibi girişimleri zaten artık duymayan, bilmeyen kalmadı. O yüzden onlara burada yer vermiyorum.
Özellikle ilgimi çeken bir başka bölüm de; Counter Strike oyununun ortaya çıkışını anlatan ve daha sonra oyun endüstrisi ile müzik endüstrisinin son dönem kullanıcı trendlerine yaklaşımını kıyaslayan kısımdı. Tüm Dünya’yı kasıp kavuran Counter Strike oyunu aslında Half Life adlı oyun üzerinde tamamen kullanıcılar tarafından yapılan değişikliklerle yaratılmış bir oyun. Kitapta, oyun ortaya çıkıp popülerleştiğinde, Half Life’ın sahibi olan Valve firmasının tepki göstereceğine trendi kucakladığı ve lehine kullandığı anlatılıyor. Daha sonra Müzik endüstrisinin ise internet üzerinden paylaşım gruplarına karşı verdiği mücadeleye değinilip bu sektörün “kullanıcılarına savaş açan sektör” haline geldiği ve bu yüzden sektörün ciro ve kar erimesinin durdurulamadığı anlatılıyor.
Hoşuma giden bir başka bölüm de Digg kullanıcılarının site yönetimine karşı ayaklanmasının anlatıldığı bölümdü. Ama artık devamını kitaptan getirseniz daha iyi olur. 🙂
4
Güven Sak
28 Kasım 2013
Tecrübe paylaşımında neden böyle kötüyüz?
Bugünlerde en çok kullanılan kelimeler inovasyon ve girişimcilik. Memleketin sağında ve solunda ama en çok İstanbul’da aynı konu etrafında bir sürü toplantı düzenleniyor.Girişimcilik adı altında bir toplantı düzenleyin, salon anında ağzına kadar doluveriyor. Ama yenilikler konusunda tecrübe paylaşımına imkan veren, açık inovasyon web sitesi hiç de öyle yoğun bir biçimde kullanılmıyor. Merak edenler www.acikinovasyon.com.tr adresine bir tıklasın ve de baksın. Şirketler,  dertlerini bu internet sitesinde ilan edebiliyorlar. Sonra sorunlarını çözmeye talip olan var mı ona bakıyorlar. Şirketin, Ar-Ge merkezi filan kurmasına gerek kalmadan, yenilik yapması mümkün oluyor. Açık inovasyon platformları, şirketlerin, karşılaştıkları sorunlara yaratıcı çözümler geliştirebilecek, geniş bir yetenek havuzuna erişimlerini sağlıyor.  Platform kurulmuş ama siteye girerseniz en yeni ilanın 166 gün öncesine ait olduğunu görürsünüz. Yani sistem bizim burada işlemiyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi şirketlerden yeterince talep gelmiyor. İkincisi ise şirketlerden talep gelse de, şirketlerin sorunlarına kafa yoran yeterli sayıda problem çözücü bulmak mümkün olmuyor. Mesela hemen şöyle yüzlerce cevap ve başvuru olmuyor. Üniversitelerimiz konuyla ilgili olarak yoğun bir çalışma içine girmiyorlar. Kimse bu şirketin derdi neymiş diye merak bile etmiyor, benim izlenimim.
Açık inovasyon, Türkçe bir web sitesi. Bunun yurt dışı versiyonları da var. En önemli ikisi www. innoCentive.com ve www.ninesigma.com. Dünya devi şirketler, üretim hatları, ürün geliştirme ya da satışla ilgili meselelerini bu web sitesine yazıyorlar ve de başkalarından sorunlarını çözmelerini istiyorlar. InnoCentive’de mesela, çoğu temel ve mühendislik bilimlerinden doktora dereceli, yaklaşık 300 bin kayıtlı problem çözücü var. P&G’nin mesela yeni ürünlerinin yaklaşık üçte biri açık inovasyon platformları üzerinden geliştiriliyormuş. Gerçi bizim İngilizce seviyemiz InnoCentive ya da Ninesigma’dan yardım istememize manidir. Malum, Türkler English First İngilizce yetkinlik sıralamasına 64 ülke arasında 41inci sırada yer alıyorlar. Bu memlekette 1000 saat İngilizce ders alanların yüzde 90’ı şöyle ağız tadıyla İngilizce konuşamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayıbı. Kader utansın. Hiç öyle, “şimdi İngilizce eğitim dershanelerini kapasak, herkes bülbül gibi İngilizce konuşur mu?” filan demeyeceğim.
Peki, ama Türkçe (www.acikinovasyon.com) sitesindeki yardım talepleri neden öyle bir yıl filan bekliyorlar. İlgili siteye fazla başvuru herhalde olmuyor ki, talep listesi bir yıl boyunca değişmek bilmiyor. İnsan şaşırıyor. Şaşırıyor çünkü, birincisi, şirketlerin tecrübeleri esas olarak, şirketlere yol gösterebiliyor. İkincisi, kimse dert edinip, başka ülkelerdeki gibi birbirine yardım etmiyor. Üçüncüsü, üstelik katkıda bulunana bir para ödülü de bulunuyor. Buna rağmen, kimse dert edinip, diğerine yardım etmiyor.
Belki konunun internette Türklerin aktivitesi ile de alakası olabilir. Türkler internette malumat aktarımı ya da paylaşımı ile pek ilgilenmiyorlar. Herkesin rahatlıkla katkıda bulunduğu Wikipedia, internet ansiklopedisinde, en çok İngilizce makale var. İkinci sırada Hollanda var. Bence ulusların dışa açıklığı ve internet kullanımına yatkınlığı ile ilgili güzel bir gösterge.Wikipedia’da 287 adet dil var. Türkçe, Wikipedia’daki makale sayısı açısından bakıldığında 30’uncu sırada yer alıyor. Dünyanın 17inci büyük ekonomisi. Dünyanın yaklaşık 17inci en kalabalık dil ailesi. Ama Wikipedia’da Türkçe makale sayısı 30uncu sırada. Merak edenler için söyleyeyim: 29uncu sırada Minangkabau dili var. Pek çokları bunu Malay lisanının bir dialekti olarak kabul ediyor. 1500 Malezyalı yaklaşık 220 bin makale yazarken, 500 bin Türk’te ancak 220 bin makale yazabilmiş. Geçerken Kürtçenin ise sıralamada 98incilikte olduğunu bir vurgulayayım. Daha da kötü yani.
Ben arada bir boşuna Türkiye içine kapalı bir ülkedir demiyorum. İşte bundan öyle diyorum. Buyurun bir gösterge daha size: Wikipedia’da çok az türkce makale var. Şimdi bir ek daha yapayım, müsaadenizle. Bence Türkler internet kullanımında da son derece utangaçlar. Belki www.acikinovasyon.com.tr sitesinin az kullanımında bu utangaçlığın da bir payı vardır.   
Önceden birçok kere altını çizmiştim çok fazla içimize kapalıyız diye. Galiba bütün bunlar ondan oluyor.
5
Kalabalıkların Gücü Adına
İnternetin ve özellikle de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla tüketicilere/kullanıcılara ulaşmak daha kolay olmaya başladı. Şirketler/markalar son kullanıcı ile artık daha yakından iletişim kurabiliyorlar. Hatta bu iletişim kimi zaman karşılıklı fayda sağlama şekline de dönüşebiliyor. Bu noktada sizlere yaygın olarak kullanılan “Crowdsourcing” konusundan bahsetmek istiyorum.
Bu terim ilk olarak Wired dergisi editörlerinden Jeff Howe tarafından, 2006 Mayıs ayındaki bir makalede kullanıldı. Crowdsourcing (kitlesel kaynak kullanımı), crowd (kalabalık) ve outsourcing (dış kaynak kullanımı) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir terim… Crowdsourcing için en genel anlamda, bir şirketin/kişinin bir işi/problemi belirli bir ödül karşılığında kitlelere sunması ve onların önerilerini ve/veya çözümlerini alıp uygulamasıdır diyebiliriz. Yanı sıra, sosyal sorumluluk anlamında gönüllülük esasına dayanan uygulamalar da yapılıyor.
Crowdsourcing terim olarak yeni olsa da içerik olarak önceden de zaman zaman kullanılmıştır. En basit olarak, Wikipedia uygulamasını geniş anlamda bir Crowdsourcing örneği olarak ele alabiliriz. Web teknolojilerinin artık daha da gelişmiş ve güçlenmiş olması ile Crowdsourcing uygulamaları çoğalacak ve etkili bir şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Crowdsourcing uygulamalarının bazı avantajlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Üretici ile tüketici arasında iş birliği yapılmasına olanak sağlar.
Birçok kişinin çözüm önerisi sunması sayesinde geniş çaplı bir beyin fırtınası yaratır.
Bir problemin çözüm maliyetinin düşürülmesinde yardımcı olur.
İnsanların marka ile daha sıcak iletişim kurmasını sağlar.
İnovatif fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Tüketicilerin edilgen yapıdan etkin yapıya geçiş yapmasına katkı sağlar.
Crowdsourcing konusunda son yıllarda birçok internet girişimi oldu ve olmaya da devam edecek gibi gözüküyor. Yerli ve yabancı bazı internet girişimlerini aşağıdaki web sayfalarında bulmak mümkün
http://www.innoCentive.com/
http://www.ideabounty.com/
http://www.jovoto.com/
http://ideaoffer.com/
http://fikirborsasi.com/
Crowdsourcing konusunun, bir yönü ile inovasyon ile temas etmesi hiç kuşku yok ki talep görme ihtimalini daha da yükseltiyor. Son olarak, Crowdsourcing ile ilgili hazırlanmış aşağıdaki videoyu incelemenizi öneriyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=Buyub6vIG3Q
Tarih: 20.06.2012 11:07 Yazar: Necip Gözüaçık
6
Cahit Günaydın
4.8.2019
“Bu iki kitaptan alıntılar ile Düş Gücünün yenileşimci bir iş dünyasındaki önemine vurgular yapmak isterim şimdi.
“Converstations at the Intersection of Science and Society” kitabının 277. sayfasında Albert Laszio Barabasi diyor ki;
“Yirminci yüzyılda evreni ve temel parçacıkları hızlı bir şekilde anladığımız şüphesiz. Kuantum kuramını geliştirdik, devasa hızlandırıcılar inşa ettik, aya çıktık. 21. yy ağların ve karmaşıklığın yüzyılıdır. Ağ düşüncesi ortaya çıkıp kuvvetlendikçe, bilimdeki geleneksel sorunlara ilginin azaldığını görüyoruz.
Ağlara gösterilen bu ilgi patlamasının, insanlığın içe dönmesiyle aynı ana tesadüf ettiğini düşünüyorum. Teknolojinin olumsuz ucunda azami yol aldığımız için, küresel ısınma ve nükleer silahlar gibi şeyleri yarattığımız için, en iyi ve en parlak zekalarımızı, belki de birbirimiz ile nasıl geçineceğimiz sorusuna yönlendirmemiz gerektiğini fark ettiğimizden digital think tank’ler -sanal düşünce ağları- tüm dünyada gelişiyor. CERN deki gibi kolektif düşünebiliyoruz artık. Sanal Düşünce Ağlarını -Digital think tanks- çözemeyeceği hiçbir sorun yok dünyada….
“Imagine, How Creating Works” kitabı sayfa 136’dan bir alıntı;
“2001’in Haziran ayında “innoCentive.com” adında bir internet sitesi kuruldu. Sitenin yapısı basitti; sitenin sahibi Eli Lily, en zor bilimsel problemleri siteye yüklüyor ve hepsi için bir ödül koyuyordu. Eğer problem başarı ile çözülür ise çözene ödül veriliyordu.
“InnoCentive” çok hızlı bir şekilde büyüdü. Artık yüzlerce şirketin ve ziraat biliminden matematiğe kadar sekiz ayrı bilimsel alandaki kar amacı gütmeyen kuruluşların problemleri araştırmacılarla paylaşılıyor. Sitede akıl almaz derece farklı alanlarda zor problemler yer alıyor. “yağı azaltılmış çikolata aromalı kaplama maddesi arayan çok uluslu gıda şirketinden, güneş enerjisiyle çalışan bilgisayar için lityum-iyon pil geliştirme çalışan bir elektronik firmasına kadar her konuya rastlanabiliyor… Siteye başvuran kişi sayısı 200.000’in üstünde; akla gelebilecek her bilimsel disiplinden ve 170 den fazla ülkeden insan söz konusu… Harvard İşletme bölümünden Prf. Karim Lakhani siteye yüklenen yüzlerce problemi analiz etmeye başladı. Lakhani’nin verilerine göre, “innoCentive”de sunulan zor problemlerin %40’ı altı ay içinde çözülmüştü. Bazı problemler birkaç gün içinde çözülüyordu. Lakhani amatörlerin nasıl olup da deneyimli bilimcilere illallah dedirten soruları cevaplayabildiğini gördü.
Sonuçlarımız şunu gösteriyor; çözümcüler, problemi kendi alanlarının dışında gördüklerinde, cevabı bulma oranları daha yüksek oluyor. Çözümcüler aslında bilgi alanları arasına köprü kuruyor. Bir alana ait çözümü alıp bunları farklı alana uyguluyorlar. Buluşun disiplinlerin sınırlarında gerçekleştiğini “innoCentive” kanıtlıyor “
Einstein; “Düş gücü, zekadan daha önemlidir” demişti. Bugün Kollektif Düşgücünün önünde çözülemeyecek hiçbir sorun yok. Açık yenileşim ağlarında önce ülkenin sonra dünyanın tüm yenileşimcileri bir araya geliyor.
Düş gücünün tek bir kaynağı var:
Okumak…
İnsan Ne okursa, odur.
Cahit GÜNAYDIN
7
Ar-Ge hizmetlerini kiralayabilirsiniz!
Sevgili okurlarım, ülkemizin geleceği ve işsizliğin çözümü yeni teknoloji sektörlerindedir, innovasyondadır ve Araştırma-Geliştirmededir... Devir, dünyadaki değişimleri izleyip bunlara adapte olanların devri”
29.9.2010.
 “INNOCENTİVE.COM ÇOK PRATİK P&G daha önce üniversitelerle ve diğer bilim adamlarıyla iş birliği içine girmemiş değil. Girmiş girmesine ama bu iş birlikleri hiçbir zaman sistematik ve istikrarlı olmamış. İhtiyaç ortaya çıktığında bir proje yaptırıp ondan sonra bir diğer ihtiyaca kadar ilişkileri askıya alıyorlarmış. Şirket dışındaki bilim dünyasıyla sistemli ve sürekli bir ilişki oluşturmak için 2002 yılından itibaren internet-bazlı arama motorları oluşturma yoluna gitmişler. Mesela bunlardan birisi NineSigma isimli arama motoru. İnternet-bazlı bu arama motoru vasıtasıyla teknik problemi olan bir şirketle, bu problemi teknik olarak çözmeye yetkin şirketleri bir araya getirebiliyorlar. Ama bundan daha enteresanı ve bizim ülkemizde sanayi üretimi yapan okurları ilgilendiren şirket-dışı Ar-Ge tedarik kaynağı, www.innoCentive.com denilen site. Bu site P&Gye ait değil. 2001 yılında kurulmuş olan özel bir şirket. Yani size de bana da hizmet verebiliyor. InnoCentive Inc. bir tarafta ARAYANLAR (Seekers) adını verdikleri ve teknik problemleri olan şirketlerle, diğer yandan ÇÖZÜCÜLER (Solvers) adını verdikleri çözüm konusunda uzman şirketleri ve kişileri bir araya getiriyor. Sistem şöyle işliyor: Diyelim ki sizin şirketiniz tarım makinesi veya kimyasal madde üreten bir şirket. Üretim sürecinizde bir türlü üstesinden gelemediğiniz bir probleminiz var. Bu problemi bir aşabilseniz karşınıza yepyeni pazar ve satış fırsatları çıkacak. Etrafınızdaki üniversitelere soruyorsunuz, tatminkâr bir cevap alamıyorsunuz. Kendi elemanlarınız da zaten çözebilecek olsalar problemi çoktan çözmüş olurlar. Bu durumda elinizi kolunuzu bağlayıp Allaha dua etmekten başka yapacak bir şeyiniz kalmıyor. İşte InnoCentive tam bu noktada devreye giriyor. Sizin şirketiniz siteye girip ARAYAN olarak üye oluyor. Şirketinizin adını hiç belirtmeden, tüm dünyadaki bilim adamlarının katılmakta olduğu bu foruma şirketinizin teknik problemini bildiriyorsunuz. Örneğin belli bir kimyasal maddeyi belli bir maliyetin altında nasıl sentezleyebilirim? gibisinden bir soru soruyorsunuz. Siteye sunduğunuz her araştırma daveti, problemin teknik olarak ayrıntılı açıklamasını, ne zamana kadar cevapları kabul edeceğinizi ve ne kadar ödül vereceğinizi içermek zorunda. Diyelim ki cevabını aradığınız soruna 10 bin dolar ödül vermek istiyorsunuz; bu rakamı kaydınızda belirtiyorsunuz. İŞTE KİRALIK AR-GE SİSTEMİ InnoCentive adlı site benzerleri Ar-Ge hizmeti almak ve vermek isteyenlerin buluşma noktası olmuş... Çözücüler grubu, bu tür problemleri çözmek amacıyla siteye kaydoluyorlar. Bu Çözücüler de isim belirtmiyorlar ama diyelim ki bunlardan birinin teknik çözüm önerisi sizin şirketiniz tarafından kabul edildi. Site aracılığıyla bu kişiye ödülünü ödüyor ve probleminizin çözümünü kendi Ar-Ge merkezinizin dışından temin etmiş oluyorsunuz. Ödül olarak verilen rakamlar 10 bin dolar da olabiliyor, 3 milyon dolar da. Örneğin 2006 yılında Pfizer4Life şirketi, Lou Gehrig hastalığı denilen hastalığın tedavisine yönelik bir biomarker geliştirecek olana 1 milyon dolar ödül önerisinde bulundu. Ama ödüller genelde 10 bin ila 100 bin dolar seviyelerinde cereyan ediyor. Bugün 175 farklı ülkeden 160 bin çözücünün üye olduğu site, şirketiniz için bulunmaz değeri olan bir Ar-Ge merkezi olma özelliği taşıyor. Daha doğrusu KİRALIK ve dev boyutlarda bir Ar-Ge merkezine erişim olanağı sunma özelliği taşıyor. BOŞUNA KENDİNİZİ YORMAYIN İşte P&G şirketinin patronu A.G. Lafley tüm şirketine bu siteyi yoğun olarak kullanmalarını şiddetle öneriyor. Benim de tüm ülkemiz sanayi üretimi yapanlarına önerim şu: Bu ve benzeri sitelere girip inceleyin, buralardan istifade edin. Bugünün ileri teknoloji ve yenilikçilik dünyasında sadece kendi imkânlarınızla yenilikler bulmaya çalışmak kadar gereksiz bir düşünce yoktur. Dünyanın daha yeni yeni önümüze koyduğu bu olanaklardan sonuna kadar yararlanmayı bir beceri olarak geliştirmeliyiz. İnternette kiralık Ar-Ge merkezleri Hizmetlerinden yararlanabileceğiniz bir başka açık innovasyon platformu da, 2006 yılında Kanadada kurulmuş olan Innovation Exchange Inc. isimli şirket. InnoCentive sitesi ağırlıklı olarak ilaç, kimyasal ve sanayi alanlarındaki arayıcılarla çözücüleri bir araya getirirken, Innovation Exchange sitesi ürün, hizmet, süreç ve iş modeli geliştirme konularında da problemi olanlarla çözüm önerileri olan kişiler ve şirketleri karşı karşıya getiriyor (innovationexchange.com). Bir başka internet-bazlı açık innovasyon platformu, Hindistanın Delhi kentinde merkezi olan Ideawicket.com. Kıssadan HİSSE Yenilikçilik ve Ar-Ge yetenekleri olmayan şirketlerin gelişme ve büyüme şansları da yok. Ama ne var ki artık bir şirketin tüm Ar-Ge etkinliklerini kendi dükkânının içinde bulundurmasına da gerek yok. Sayıları giderek artan innovasyon paylaşım siteleri, teknik problemleri olan şirketlere makul ücretler karşılığında çözüm üretebiliyorlar. Hatta öyle bir dünyaya doğru gidiyoruz ki, yakında şirketler ellerindeki patentleri internet siteleri üzerinden açık artırma yoluyla satmaya başlayacaklar. Devir uyanık olanların devri. Devir yenilikçiliğe açık olanların devri. Devir, dünyadaki değişimleri izleyip bunlara adapte olanların devri. İşkembe-i kübradan şirket büyütme beyanlarının devri çoktaaan geçti...”.
8
Problemden en uzak olanlar çözüme en yakın olanlardır!
6.6.2012
“Colgate-Palmolive şirketinin milyar dolarlık değere sahip araştırma laboratuvarı uzun bir süre bir problemi çözmeye çalışır ama başarılı olamaz. Şirketin yaşadığı sorun şudur: Florür, diş macunu tüpüne doldurulurken havaya dağılmaktadır. Acaba dağılmadan tüpe dolduramaz mıyız?
Şirketin bilim adamları bu problemi çözemeyince InnoCentive adlı internet sitesine başvururlar. InnoCentive, şirketlerin çözemediği problemleri internet sitesinde yayınlayarak bilimle uğraşan amatörlerden cevaplar toplayan bir web sitesidir. InnoCentive soruyu yayınlar ve cevabı beklemeye başlar. Birkaç gün içinde soruya birçok cevap gelir. Cevaplar Colgate-Palmolive’e iletilir. Gelen yanıtlardan biri şirket yöneticileri ve araştırmacı bilim adamlarını oldukça şaşırtır. Amatör bilim adamının önerdiği çözüm oldukça basittir: “Tüpü toprakla, florüre elektrik yükle.” Peki nasıl olmuştu da bu basit çözümü şirketin uzmanları bulamamıştı?
Çözüme öneren, üniversitede fizik okumuş ama iş hayatında dikiş tutturamamış bir kişiydi. Oysa Colgate şirketinin uzman kadrosu kimya ve biyoloji tahsili almış kişilerden oluşuyordu ve bu basit fiziksel teoriyi bilmiyorlardı. İşte bu durum kalabalıkların gücünün nereden geldiğini gösterecekti.
InnoCentive veri tabanını incelediğinde, şirketlerin en akıllı uzmanlarının çözemediği birçok sorunun sıradan amatörler tarafından çözüldüğünü görür ve bu durumu gecikmeden masaya yatırır. Amatörler bu zor soruların cevabını nasıl bulmaktadırlar?
Doğru cevapları bulan kişilerle irtibata geçilir ve görüşmeler yapılır. Kaydedilen yanıtlar uzmanlarca incelenir ve çok şaşırtıcı bir sonuca ulaşılır. Şirketlerin çözemediği soruları çözen amatörler cevapları zaten daha önceden bilmektedirler. Peki ama nasıl?
Colgate’in sorununu çözen amatör bilim adamı örneğinde de görüleceği üzere, bir fizik problemi, fizik bilgisi yeterli olmayan kimyacılar tarafından çözülmeye çalışılmıştır. Onların aradığı cevap basit bir fizik kuralıdır ama onların kimya bilgileri buna ulaşmaya mümkün değildir. Oysa amatör fizikçi bunu üniversitede öğrenmiştir. Bu nedenle soruyu kolayca çözmüştür.
Problemlerin uzman bilgiden ne kadar uzaklaşılırsa çözülme olasılıklarının arttığı görülmektedir. InnoCentive’in araştırmalarında çözümleri bulanların %80’e yakını çözümü daha önce bilmektedir ve doğru yanıtı bulduğundan son derece emindir.

Ortak aklın gücünün Avrupa’da derinleşen krize çözüm bulup bulamayacağını hep beraber göreceğiz. Fakat bu süreçte hatırlanması gereken tek şey var: Problemden en uzak olanlar problemi çözecek olanlardır!
Peki şu anda finansal kriz problemini çözmeye çalışanlar gırtlağına kadar probleme gömülmüş olanlar değiller mi?”
9
EĞER BİR SORUN VARSA HERKESTEN YARDIM İSTE
CORNELIA DEAN
The New York Times, 22 Temmuz 2008
”If You Have a Problem, Ask Everyone”
http://www.nytimes.com/2008/07/22/science/22inno.html
Bir kimyacı olan John Davis beton konusunda uzmandır. Örneğin, beton sürekli
karıştırılıp, titreştirilirse, kalıbına dökülünceye kadar donmayacağını bilmektedir.
John Davis, bu bilgisini, binlerce mil uzaklıktaki, beton konusuyla ilgisiz gibi görünen
bir sorunun çözümüne yönelik kullanmıştır. Betonun sürekli titreşimini sağlayan
cihazların, Alaska’daki depolama tanklarındaki petrolün donmasını engellemek için
uyarlanabileceğini öngörmüştür. Alaska’daki The Oil Spill Recovery Institute (Petrol
Kayıplarını Önleme Enstitüsü ?) bu fikri için kendisine 20.000. USD ödemiştir. Bu
kimyacı ve Enstitü, InnoCentive şirketi aracılığı ile buluşmuşlardır. Bu şirket, sorunları
olan kurumlar ile bu sorunlara çözüm üretebilecek kişiler arasında bağlantı
kurmaktadır ve üretilen çözümler için nakit ödüller vermektedir. Şirket, bir
görevlendirme ücreti ve eğer sorun çözülürse, ödülün yüzde 40’ı kadar bir “çözüm
ödemesi” almaktadır.
Bilgi teknolojileri kuramcısı ve Xerox Palo Alto Araştırma Merkezi’nin eski
yöneticilerinden John Seely Brown’a göre bu süreç, “popüler kültürde tüketimden
katılımcılığa doğru internetin etkileşimli özelliği ile gerçekleşen önemli bir sıçramadır.”
Bu uygulama, “açık kaynak bilim” olarak da adlandırılmaktadır. Bu ad, başkaları
tarafından geliştirilebilmesi amacıyla yazılım kaynak kodunun genel erişime açılması
anlamına gelen açık kaynak yazılım kavramından esinlenilmiştir.
Bu yaklaşım, gün geçtikce daha çok rağbet görmektedir. Buluşçular, internet
üzerinden aya gitmekten (space.xprize.org/lunar-lander-challenge) yapay et icat
etmeye (www.peta.org/feat_in_vitro_contest.asp) kadar farklı becerileri için ödül
yarışmaktadır.
Bu yıl, Howard Hughes Tıp Enstitüsü ve Washington Üniversitesinden araştırmacılar,
biyolojinin en karmaşık sorunlarından bir tanesi olan proteinlerin katlanma biçimlerini
çözümleyebilmek amacıyla, Foldit adlı bir bilgisayar oyununu oynamak üzere
bilgisayar oyuncularını işe almaya başlamışlardır.
Bunun yanı sıra, geçen yıl yayınlanan bir raporda; Amerikan Araştırma Konseyinin
yaptırdığı bir çalışma sonucunda, bilimsel çalışmalara finansman sağlayan Amerikan
Bilim Fonu’nun ekonomik, sosyal ve diğer sorunlara yönelik, önemli bir program olan
“Daha karmaşık buluşlara teşvik Programı”nın ilk adımı olarak; “farklı alanlar” için
ödüller verilmesini önermişlerdir.
(Bu rapor, www.nap.edu/catalog.php?record_id=11816 adresindedir).
Cumhuriyetçi başkan adayı Arizona Senatörü John Mccain, fosil yakıtların yerini
alabilecek, küçük boyutta, yeterince güçlü ve ekonomik bir bataryayı icat edene,
devletin 300 milyon USD ödül vereceği vaadinde bulunmuştur.
Bilimsel başarılara ödül verilmesi yeni bir konu değildir.Harvard Business School’da
öğretim görevlisi olan ve InnoCentive şirketi üzerinde çalışmalar yapmış olan Prof.
Karim R.Lakhani,yüzyıllardır bilimsel başarıların ödüllendirildiğini belirtmiştir. Buna bir
örnek,18.yüzyılda saat imalatçılığı yapan John Harrisondur. Harrison,İngiliz
parlamentosunun ödülünü kazanmak için (yüksek basınçta) su altında çalışabilen bir
saat icat ederek deniz derinliğinin ölçülmesi sorununu çözmüştür.
Ancak, Dr. Lskhani ”laboratuarlar ve AR-GE çalışmalarının, bilginin birikimi ve
kullanımının sağlanması” iddiasını sürdürmekte olduğunu, ancak InnoCentive gibi
açıkkaynak modellerin gösterdiği gibi başka yaklaşımların da bu konuya katkısının
olacağını belirtmiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı Dwayne Spradlin, şirketin 250 sorunu çözdüğünü ve
bu çözümler için 10.000-USD İLE 25.000USD arasında ödüller verildiğini belirtmiştir.
Internet sitesinde (www.innoCentive.com) belirtildiği üzere elde edilen başarılar; deri
bronzlaşması için bir birleşim, yontma sırasında yaşanan kırılma sorununu çözmek
için geliştirilmiş bir yöntem, ve tuğla yapımında kullanılan bir mini-karıştırıcı gibi
değişik konularda olduğu belirtilmiştir. Mr. Spradlin,”evinizde var olan bir ya da birkaç
ürünün bizim network’ümüzde icad edilmiş olmasının ihtimali yüksektir.” şeklinde bir
açıklama yapmış ve “Procter & Gamble şirketinin bazı ürünlerinin InnoCentive
Network’de icad edilmiş olduğunu” belirtmiştir.
Spradlin, “InnoCentive’in 2000 yılında ilaç sanayi devi Eli Lilly şirketinde yeni fikirlerin
gelişmesi amacıyla e.lilly adyla başladığını” ve çalışanların çözemediği sorunların
kendilerine aktarıldığını belirtmiştir. Başlangıçtan itibaren sonuçların çok iyi olduğunu
söyleyen ve kendileriyle iş yapan şirketlerin buraya aktardıkları sorunların 3’te 1’inin
çözüldüğünü ve şirket içinde yapabileceklerinden daha az maliyetle sonuç
alındığını belirtmiştir. Şirket, çözüm üretenlerin 175 ülkede bulunduğunu ve üçte
birden fazlasının doktora düzeyinde olduğunu belirtmektedir. Parayla motive
olmalarının yanı sıra ”önemli problemleri” çözmeyi istemekte oldukları belirtilmiştir.
Şirket, Amerikanın Waltham şehrindeki ofislerinde çalışan bir grup bilim adam ile
çözüm arayanlar ve sorun çözenlere yardımcı olmaktadır. Şirket, sorunların daha
açık ve detaylı olarak ifade edilmesi için çalışmakta ve çözüm üretmeye çalışanlara
rehberlik yapmaktadır.
Şirketin çalışmalarınını inceleyenler sorunların belirgin olarak ifade edilmesinin
InnoCentive’in çalışmaları için çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. Dr. Lakhani ,”eğer
kansere bir tedavi bulun.” şeklinde bir ifade ile sorunu tanımlarsanız bir çözüm
bulamazsınız. Ancak,sorunları “modüler sorular” şeklinde parçalayabilirseniz (Belirli
koşullarad uygulanabilecek uygun bir biyolojik işaretleyici bulun gibi) sonuç
alabillirsiniz”.
Çözümün herhangi bir yerden gelebileceği düşüncesi ve özellikle konuyla ilgisiz
görünen kişilerin anahtar rolü önemlidir. Dr. Lakhani, InnoCentive çalışmasının
bulgularından bir tanesini, “Bir sorun, çözümü için çalışan kişinin uzmanlığından ne
kadar uzak ise çözüm için o kadar şans olduğunu ve özellikle belirli bir konudaki
uzmanlık bilgisinin veya araçlarının başka amaçlarla uygulanmasının bu olasılığı
arttırdığını” olarak belirtmiştir.
Örneğin, beyin, biyolojik bir sistem olarak düşünülebilir. Ancak, bazı beyin problemleri
biyolojik bir yaklaşımla çözülemez. Bu durumda, örneğin, sorunu elektrik
mühendisliği yaklaşımı ile incelemek, farklı bir bakış açısı getirebilir. Bir elektrik
mühendisi konuyu ele alacak ve “İşte sorunun çözümü budur.” diyecektir. Kendilerini
nöroloji uzmanı olarak düşünmeyecek, ancak, sorunu elektrik mühendisliği bakışı ile
ele alacaktır.
Araştırma programı yönetici Scott Pegau, yakıtların akışkanlığı probleminin , konunun
dışındaki bir kişi tarafında çözüldüğünü söylemiş ve “Bu sorunun, sektör içinden
birileri tarafından kolayca çözülebilseydi, bugüne kadar çözülmüş olacağını”
belirtmiştir. Sektör içinden bulunamayan çözüm yerine, bir kimyacı olan John Davis,
konuya bir arkadaşının hazır beton tesisinden edindiği bilgiyle yaklaşmıştır.
Bu yönde önemli bir unsur, organizasyonların öncelikle alışılmadık yenilikçi
yaklaşımlara teşvik edilmesidir. Rockefeller Vakfı başkan yardımcılarından Maria
Blair, InnoCentive şirketinin bu yaklaşımı nedeniyle vakfın ilgisini çektiğini belirtmiştir.
Maria Blair, Vakfın, InnoCentive şirketiyle 18 aylık bir ortaklık programının sonuna
yaklaştığını söylemiş ve bugüne kadar görünen sonuçlara göre, ortaklığın başarılı
olabileceğini belirtmiştir. Bu yönde, güneş enerjisi ile işleyen flaş veya oda
aydınlatmasında kullanabilecek, güvenilir, dayanılıklı bir ışık kaynağının geliştirilmesi
amacını örnek göstermiştir.
Bu amaca yönelik çözümün Yeni Zelanda’dan bir bilim adamından geldiğini ve bu
cihazın şu anda Çin’de üretilmekte olduğunu belirtmiştir. Blair, amaçlarının, sivil
toplum kuruluşlarını InnoCentive platformuna çekmek olduğunu eklemiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı Dwayne Spradlin, kar amacı gütmeyen kurumların
InnoCentive ödemelerinden bir süreliğine muaf olacaklarını, ayrıca, Rockefeller Vakfı
başkan yardımcısı Maria Blair de vakfın bu yönde yardım yapabileceğini belirtmiştir.
Ancak, birçok sivil toplum kuruluşunun entelektüel sermaye hakları ve ilgili konularda
zorluklar yaşadığını da eklemiştir. InnoCentive, kısmen entellektüel sermaye
konularıyla da ilgilenmektedir. Bu yönde, çözüm üreten kişiler, kimlikeri gizli tutulan
problem sahiplerine, buluşlarının tüm haklarını devrettikten sonra ortaya konan ödülü
almaya hak kazanmaktadırlar.
Harvard öğretim üyesi Dr.Lakhani, bazı şirketlerin, problemlerini ortaya koymakla
rakiplerine çok önemli bilgiler verme riskiyle karşı karşıya olmaktan endişe ettiklerini
belirtmiştir. Diğer bir korkunun da, “bir çözüm üreticisinin, işe yarar bir çözüm
ürettkten sonra, ödülü reddedip kendi adına patentini alıp, problemini ortaya koyan
şirketin kullanımı engellemesi” olduğunu eklemiştir. Ancak, Dr.Lakhani, bugüne kadar
bu tip sorunlarla karşılaşmadığını da belirtmiştir.
Buna karşıt olarak Foldit yarışması,bir gönüllü uygulamasıdır. Bu proje,
Rosetta@home olarak başlamıştır. Bu projede, bütün dünyadaki bilgisayarların, boş
zamanlarının, proteinlerin ve her yaşayan canlı için yaşamsal olan amino asit
zincirlerinin şekillerini belirlemek için gereken çok miktardaki hesaplamaları yapmak
için kullanılmıştır. Bu moleküllerin çalışma şekilleri, protein zincirlerinin katlanma
biçimlerinin hesaplanması, biyolojinin en önemli konuları arasındadır.
Foldit projesinde,oyuncular, değişik katlama yöntemleriyle, internet üzerinde protein
tasarlayacaklar ve araştırmacılar bu tasarımların ilaçlarda kullanıma uygunluğunu
test edecekler. Foldit projesini tasarlayan araştırmacılar, sonuçların çok ilginç
olacağını, çünkü oyunu oynayanların, protein katlama konusunda herhangi bir eğitim
veya laboratuar deneyemi olmaması nedeniyle tamamıyla bağımsız olarak
davranacaklarını vurgulamaktadırlar.
Washington Üniversitesinde bir bilgisayar mühendisi olan Zoran Popovic, ”Bu
projedeki asıl amaçlarının sıradan insanların bu oyunu oynamaları ve sonunda Nobel
ödülüne aday olmaları” olduğunu belirtmiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı Mr.Spradlin’in, şirketinin geleceği konusunda çok
yüksek hedefleri var. 2011 yılında, InnoCentive katılımcılarının en azından 10.000
soruna çözüm üreteceklerini öngörüyor.
Dwayn Spradlin, ”Sorunları olan şirketler ve örgütlerin gidecekleri ilk adresin
InnoCentive olmasını bekliyorum” demektedir.
Çeviren: Erdal TEKİN, TAI Sistem Analisti, BN Öğrenme Evi Moderatörü


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder