MİLYARLARCA
İNSANIN BEYİN GÜCÜNDEN;
SORUNLARIN
ÇÖZÜMÜ, YENİ FİKİRLER ÜRETİMİ İÇİN FAYDALANILMASI:
BİR AÇIK
İNOVASYON ÖRNEĞİ: https://www.innocentive.com
(Türkçe
web sayfalarında hakkında bazı yayınlar)
GİRİŞ
Tınaz
Titiz’in BAA (http://www.birlesikakilagi.com/
) etkinlikleri kapsamındaki yazılarından öğrendiğim https://www.innocentive.com
web sitesi hakkında Türkçe bazı web sayfalarını derledim.
“Bu
sayfalara mesela 10 sene sonra ulaşmak mümkün olmayabilir” düşüncesiyle bu
derlemeyi hazırladım.
A
(“Öneri sistemleri”
denildiğinde aklıma hep Toyota Öneri sistemi (toyota suggestion system) ve hakkında
1990 senesinde çıkan kitap gelir.
Kitap hakkında Bazı yayınlar;
“Tüm alanlarda”
arama: http://yale.summon.serialssolutions.com/#!/search?ho=t&l=tu-TU&q=(%22toyota%20suggestion%20system%22)
“başlıkta”
arama: 6 makale: http://yale.summon.serialssolutions.com/#!/search?ho=t&l=tu-TU&q=(TitleCombined:(%22toyota%20suggestion%20system%22))
B
GOOGLE’DA “AÇIK İNOVASYON”
“Açık İnovasyon”. https://tinyurl.com/ulfmj7s
------------------.
DERGİPARK’TA “AÇIK İNOVASYON”
"açık inovasyon
site:https://dergipark.org.tr/tr/ . https://tinyurl.com/qtnrtjl
------------------.
YÖK TEZLERİNDE “AÇIK
İNOVASYON”
SEZER
AYAZ * 2019 * Açık inovasyonda güvenin inovasyon üretme kapasitesine etkisi:
Türkiye'deki açık inovasyon takımları üzerine bir araştırma. The effect of
trust on innovation capacity in open innovation: A study on open innovation
teams in Turkey * Uşak Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business
Administration
SEZER
AYAZ * 2015 * Açık inovasyon partnerleri, süreci ve tamamlayıcı öğeleri: Açık
inovasyon alanında bireysel tüketicinin yeri. Open innovation partners, process
and complementary elements: Position of individual consumers in open innovation
field * Karabük Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business Administration
GÜL
ÖZKAN * 2017 * Internal and external facilitators of open innovation for
companies in Turkey. Türkiye'deki firmalarda açık inovasyonu kolaylaştırıcı iç
ve dış mekanizmalar * Dokuz Eylül Üniversitesi * Yüksek Lisans * Endüstri ve
Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering
KÜBRA
ŞİMŞEK * 2015 * Open innovation practices in Science Park firms in Turkey. Türkiye'deki
Teknokent firmalarında açık inovasyon uygulamaları * İstanbul Teknik
Üniversitesi * Yüksek Lisans * Bilim ve Teknoloji = Science and Technology
AZAMAT
KİBEKBAEV * 2013 * Design and analysis of a new open innovation system. Yeni
açık inovasyon sisteminin dizayn ve analizi * Fatih Üniversitesi * Yüksek
Lisans * Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial
Engineering ; Endüstri Ürünleri Tasarımı = Industrial Design
HASAN
PERÇİN * 2019 * Dünyada ve Türkiye'de açık inovasyon kavramının bibliyometrik,
içerik ve doküman analiz yöntemleriyle incelenmesi. Examination of concept of
open innovation in the World and Turkey with bibliometric, content and document
analysis * İzmir Katip Çelebi Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme = Business
Administration
MURATCAN
KARAGÖZ * 2019 * Teknoparklar odağında açık inovasyon etkisi: Dokuz Eylül
Teknoloji Geliştirme Bölgesi incelemesi. The impact of open innovation in focus
of technoparks: Case of Dokuz Eylül Technology Development Zone * Dokuz Eylül
Üniversitesi * Yüksek Lisans * Bilgi ve Belge Yönetimi = Information and
Records Management
AHMET
ÇUBUKCU * 2018 * İnovasyon kararlarının açık inovasyon yaklaşımı ile
verilmesinde çok kriterli karar verme yöntemleri. Multiple criteria decision
making methods at innovation decision making with open innovation approach * Gazi
Üniversitesi * Doktora * Bilim ve Teknoloji = Science and Technology ; Endüstri
ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial Engineering ; İşletme =
Business Administration
FULYA
KILIÇ * 2018 * Açık inovasyon kavramı ve etkileri üzerine bir uygulama. Open
innovation concept and an implementation on effects * Pamukkale Üniversitesi * Yüksek
Lisans * İşletme = Business Administration
BÜLENT
GÜRLER * 2018 * 21.yy. Türkiye'sinde inovasyon sistemi, performans başarısı ve
açık inovasyon kavramı. 21. century innovation system in Turkey,performance
success and concept of open inovation * Maltepe Üniversitesi * Yüksek Lisans * İşletme
= Business Administration
ZEHRA
BİNNUR AVUNDUK * 2017 * Açık inovasyon stratejilerinin işletme performansına
etkisi: Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu üzerine bir uygulama. The effects
of open innovation strategies on business performance: The case of the largest
500 industrial enterprises in Turkey * İstanbul Üniversitesi * Doktora * İşletme
= Business Administration
CEYDA
OVACI * 2015 * Açık inovasyon ve tüketicilerin birlikte yaratma davranışlarını
etkileyen faktörler. Open innovation and factors that affect consumers'
co-creation behaviours * Anadolu Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business
Administration
ESRA
ERZENGİN * 2015 * Stratejik oryantasyonlar ve açık inovasyon ilişkisi üzerine
bir alan araştırması. A field research on relation between strategic
orientations and open innovation * İstanbul Üniversitesi * Doktora * İşletme =
Business Administration
GÜVEN
PADO * 2015 * Açık inovasyonun müşteri entegrasyonu ve yeni ürün tasarım
sürecinde ürün farklılaşma stratejisine olan etkisi ile sürdürülebilir
stratejik rekabet üstünlüğü üzerine bir araştırma. A research on open
innovation's customer integration and new product design on product
differantion strategies its effects sustainable strategic competition
superiority * İstanbul Arel Üniversitesi * Doktora * İşletme = Business
Administration
AHMET
ÇUBUKCU * 2011 * Bir açık inovasyon aracının sistematik tasarımı. Systematic
design of an open innovation tool * TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi * Yüksek
Lisans * Endüstri ve Endüstri Mühendisliği = Industrial and Industrial
Engineering
C
INNOCENTİVE.COM HAKKINDA BAZI TÜRKÇE WEB SAYFALARI
1
InnoCentive: Problem çözümünde Crowdsourcing
etkisi
InnoCentive main page
Date: 25
Temmuz 2011
Author:
Ekrem Karaca
2
Comments
Biraz
merak duygusu, biraz araştırma hevesi, yeterli boş zaman ve ayrıca bir Internet
bağlantısı… Bu olanaklara sahip bireylerin oluşturduğu devasa online
kalabalığın çeşitli projeler ve çalışmalara gönüllü katılımıyla, problemlere
çözüm araması, yeni keşiflerde bulunması temeline dayanan modele Wired dergisi
editörlerinden Jeff Howe; 2006’da yayınladığı bir makale ile “Crowdsourcing”
adını vermiş ve o günden beridir de bu isimle anıla gelmiştir.
Bu
modelin; ortaya çıkışından günümüze değin neler yapıtğı, neleri başardığını
etrafımıza dikkatlice bakarak görmemiz mümkün: Wikipedia, iStockphoto,
SETI@Home, GNU/Linux gibi projeler “Crowdsourcing” modeli ile hayat bulmuştur.
Ayrıca sağlık, bilim, teknoloji gibi alanlarda bu model ile var olan
problemlerin çözüm süreci hızlanmış ve çözülmesinin yüzyıllar alacağı tahmin
edilen büyük ölçekli problemler, çok daha kısa sürede çözüme kavuşturulmuştur.
Bu ilk
yazımda sizlere “Crowdsourcing” modeli ile hayat bulmuş ve başarılı bir projeye
değinmek istiyorum: InnoCentive
InnoCentive main page
“Crowdsourcing”in
gücüne inanan birkaç girişimci tarafından 2001’de ABD’nin Massachusetts
eyaletine bağlı Waltham’da kurulan InnoCentive,
o günden bu yana yenilikçi ve çözümcü yaklaşımıyla problemlerine çözüm arayan
kuruluşlar ile kendine güvenen çözümcüleri bir araya getirerek günümüzün en
büyük problem paylaşım ve çözüm üretim pazarı haline gelmiştir. InnoCentive’de çözüm arayan bu kuruluşlar
arasında NASA, SAP, Procter&Gamble, Accenture, Rockefeller Foundation gibi
devasa şirketler ve sivil toplum kuruluşları var.
InnoCentive’de problemler ve bunların çözüm
süreci “challenge” adı altında ve ödüllü bir yarışma havasında geçiyor. Bu
yarışmalarda doğrü çözüme ulaşan çözümcüler, milyonlarca dolara varan ödülleri
kazanma şansına sahip. Tabii bu ödülün miktarı, çözülen problemin önemine, etki
alanına, vb. bağlı olarak belirleniyor.
Kendi
sitesinde paylaştığı verilere göre; InnoCentive’e
kayıtlı 250 bin kullanıcı var ancak sitenin partnerleri aracılığı ile 12 milyon
kişi çözüm sürecine dahil olabiliyor. Bugüne dek problemlere nihai çözüm bulan
bireylere dağıtılan ödül 28 milyon $’ı aştı. Problemlerin çözümü için belirlenen miktar 5 bin $ ile 1
milyon $ arasında değişiyor. Sitede paylaşılan problemlerin çözüme kavuşturulma
oranı yaklaşık %50.
InnoCentive’de çözüm ve çözümcülerden örnek
vermek gerekirse; Rus Uygulamalı Kimya Bilimler Merkezi’nde yıllarca çalışmış
ve InnoCentive’de katıldığı birçok yarışmada
umduğunu bulamayan kimyager Yuri Bodrov, 2007’de NASA’nın “Improved Barrier
Layers… Keeping Food Fresh in Space. -İyileştirilmiş bariyer katmanları…
Yiyeceklerin uzayda taze tutulması-” ile ilgili bir yarışmada getirdiği öneri
ile şeytanın bacağını kırmakla kalmadı, çözüm önerdiği birkaç yarışmayı da
kazandı. Şimdilerde ise bir yandan St. Petersburg teknoloji Enstitüsünde
araştırmalarına devam ederken, öte yandan bir “tutku” gözüyle baktığı InnoCentive’de yeni problemlere çözüm
geliştirmekle meşgul.
InnoCentive’de başarı elde etmiş başka bir
çözümcü ise Chris Wilmer: “Synthetic DNA Management Software – Sentetik DNA
yönetim yazılımı” ve “Water Problems Affecting People in Developing Countries –
Gelişmekte olan ülkelerde insanları etkileyen su problemleri” üzerine ürettiği
çözümler ile başarıya ulaşan Kanadalı çözümcü, Ağustos 2009’tan beri düzenli
olarak InnoCentive’de insanlığı yakından
ilgilendiren ve biyolojik problemlere çözümleriyle katkı yapıyor.
Yukarıda
örneklerini verdiğim ve sayıları gün geçtikçe artan çözümcüler ile problemler
çözüm buluyor, Dünyamız üzerindeki soru işaretleri azaldıkça azalıyor. “Bu
süreçte ben de yer almak istiyorum!” diyorsanız; InnoCentive’e
kayıt olarak ilginizi çeken problemler üzerine çözüm geliştirmeye
başlayabilirsiniz. Binlerce, hatta milyonlarca kişinin arayıp da bulamadığı
çözüm sizde olabilir; önerdiğiniz başarılı çözümlerin karşılığı binlerce, hatta
milyonlarca dolar kazanabilirsiniz! Haydi iyi çözümler!
İlk
yazım olması nedeniyle; burada yazar olmamda emeği geçen; başta comTalks
yazarları olmak üzere bütün herkese teşekkürlerimi sunuyorum! Yeni ve nice
yazılarda görüşmek üzere…
2
SİVİL
TOPLUM KURULUŞLARI
Sosyal
İnovasyon İçin Tasarım Odaklı Düşünme
Tim
Brown & Jocelyn Wyatt | Kış, 2010
*
Makalenin orijinaline erişmek için tıklayın.
05 / 06
Fikir
Geliştirme
Tasarım
odaklı düşünme sürecinin ikinci alanı fikir geliştirmedir. Bir tasarım ekibi,
gözlem ve tasarım araştırması yapmak amacıyla sahada belirli bir süre
geçirdikten sonra, gördükleri ve duydukları verileri süzgeçten geçirerek
içgörülere dönüştürdükleri sentez sürecinden geçerler. Bu içgörüler ekibi
değişim için gerekli çözüm ya da fırsatlara yönlendirecektir. Bu yaklaşım,
insan davranışına dair içgörüleri çoğaltmaya yardımcı olur.
Bunlar,
yeni ve alternatif ürün önerileri ile etkileşimli deneyimler yaratmada tercih
edilen farklı yollar olabilir10. Rakip fikirlerin karşılıklı test edilmesi
durumunda ortaya çıkacak sonucun daha cesur ve etkili olması ihtimali
yüksektir.
İki
Nobel ödüllü bilim insanı Linus Pauling’e göre, “İyi bir fikre sahip olmak için
önce çok fazla fikir sahibi olmalısınız.” Gerçekten yenilikçi fikirler
statükoya meydan okur ve öne çıkar; yaratıcı bir biçimde yıkıcılardır;
probleme, çoğu insanın varlığından haberdar olmadığı tamamen yeni bir çözüm
getirirler.
Elbette,
daha fazla seçenek beraberinde daha fazla karmaşıklığı getirir ki bu da,
özellikle işi bütçe ve zaman yönetimi olanların hayatını zorlaştırabilir. Çoğu
organizasyonun doğal eğilimi, aşikâr ve düzenli çözümlere ulaşmak üzere
seçenekleri kısıtlamak yönündedir. Bu eğilim kısa vadede daha verimli olsa da
uzun vadede organizasyonun tutucu kalmasına ve hiç esnek davranmayan bir yapıya
bürünmesine yol açabilir. Aykırı düşünme, yeniliğe ulaşmaya engel değil, yolun
kendisidir.
Aykırı
düşünmeyi oluşturabilmek için sürece birbirinden farklı bir grup insanın dahil
olması önemlidir. Multidisipliner kişiler (psikoloji okumuş mimarlar, MBA
sahibi sanatçılar ya da pazarlama deneyimine sahip mühendisler) genellikle bu
özelliğe sahiptirler. Bu kişiler, disiplinler arası işbirliğine eğilimlidir.
Kişinin,
disiplinlerarası bir ortamda çalışabilmesi için güçlü yanlarının iki boyutta
olması gerekir (bunlara “T-şekilli kişiler” denir). Dikey eksende, grubun her
bir bireyi, çıktıya somut fayda sağlayabileceği bir konuda derinlemesine beceri
sahibi olmalıdır. Tasarım düşünürü T’nin en tepesinde yer alır. Bu, kişinin
diğer insanlara ve disiplinlere karşı empati geliştirebilmesiyle ilgilidir ve
açıklık, merak, iyimserlik, yaparak öğrenmeye meyil ve deneysellik olarak ifade
edilebilir. (Bunlar, IDEO’ya işe alacağımız kişilerde de aradığımız
özelliklerdir.)
Disiplinlerarası
ekipler sıklıkla programlı beyin fırtınası süreçleri yürütürler. Ekip, her
seferinde tek bir kışkırtıcı soru ele alarak, absürtten aşikara değin yüzlerce
fikir üretebilir. Her türlü fikir not kağıdına yazılarak ekiple paylaşılabilir.
Herkes tarafından anlaşılmasına yardımcı olduğundan, karmaşık fikirlerin görsel
olarak ifade edilmesi teşvik edilir.
Beyin
fırtınası sırasında geçerli olan tek kural yargılamamaktır. Tom Kelley’nin
“İnovasyonun 10 Yüzü” adlı kitabında açıkladığı gibi, kişilerin fikir üretimini
engelleyici şeytanın avukatı rolünü üstelenmelerine engel olmak önemlidir11.
Bunun yerine, katılımcılar mümkün olduğunca çok fikir üretmeye teşvik
edilirler. Bu, grubun fikirleri sınıflandırdığı ve sıraladığı sürece geçmesini
sağlar. İyi fikirler doğal olarak öne çıkarken kötü fikirler en baştan
elenirler. InnoCentive, tasarım odaklı
düşünme yüzlerce fikirle sonuçlanmasına iyi bir örnektir. InnoCentive,
kendi üyeleri, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve şirketlerden oluşan seçmece bir
grup tarafından tanımlanan zorluklara çözümler önerilebilen bir web sitesi
hazırladı. Dünyanın dört bir yanından bilim insanları, mühendisler ve
tasarımcılar da dahil olmak üzere 175 binden fazla kişi çözüm üretti.
Rockefeller
Vakfı InnoCentive üzerinden on sosyal inovasyon
meselesini destekledi ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların belirttikleri
meselelere verimli çözüm sunmada %80 başarı oranı elde ettiğini kaydetti12.
Açık inovasyon yaklaşımı bir sürü yeni fikir üretmede oldukça verimlidir.
Fikirlerin süzgeçten geçirilmesi, sahada test edilmesi, bunun yinelenmesi ve
pazara sunulması en nihayetinde yürütücünün payına düşüyor.
InnoCentive ile Tüberküloz İlacı Geliştirme
İçin Küresel İttifak mevcut tüberküloz tedavisi yönetimini basitleştirmek için
teorik bir çözüm bulmak üzere işbirliği yaptılar. InnoCentive
CEO’su Dwayne Spradlin, “bu süreç, tasarım odaklı düşünme yaklaşımının sosyal inovasyona katkısına başlıca bir
örnektir,” diye açıkladı. “Tüberküloz ilacı geliştirme fikriyle kazanan kişi
bir bilim insanıydı, ancak önerisini sunma sebebi, kendisi henüz 14 yaşındayken
annesinin (zamanında ailede para kazanan tek kişi) tüberküloza yakalanmasıydı.
Annesi çalışmayı bırakmak zorunda kalmıştı ve kendisi okurken ailesini
geçindirebilmek için bir yandan da çalışmak durumunda kalmıştı.” Spradlin, InnoCentive topluluğundaki projelerin bu
tür derin ve motive edici bağlantılardan sıklıkla faydalandığını anlamıştı13.
3
Crowdsourcing: Kalabalığın Gücü
Ağu 18,
2011 | Kitaplığımdan
Okuma
süresi 6 dk
Crowdsourcing
son dönemlerin moda kavramlarından… İnternet dünyasını yeniden şekillendirmeye
başlamış ve ileride de adını çok fazla duyacağımız bir kavram… O yüzden
Jeff Howe’n Crowdsourcing adlı kitabını uzun süre önce alıp kütüphanemin
okunacaklar rafına koymuştum; ama zamansızlıktan parça parça, biraz uzun bir
sürede okuyarak anca bugünlerde bitirebildim.
Kitap
oldukça hoş bir üslup ile yazılmış. Bir
kişinin hikayesi üzerinden başlayıp bahsedeceği crowdsourcing örneğinin nasıl
doğduğuna ve geliştiğine kadar olan hikayeyi bir gazete haberi gibi anlatıyor.
O yüzden kitap oldukça sürükleyici. Hikaye sonunda verdiği örnekler üzerinden
tespitlerini sıralayıp bunları da verilerle desteklediği için oldukça ikna
edici. Yani tamamen roman tadında bir kitap da değil. (Sanırım kitaptaki kurgu
ve üslubun bu şekilde olmasının temel sebebi yazarın araştırmacı gazeteci
olması..) O yüzden bu crowdsourcing kavramını detaylı incelemek ve anlamak
isteyenlere kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap.
Bu
yazıdaki niyetim bir kitap özeti paylaşmak değil. Birkaç temel tespite değinip
daha çok kitapta adı geçen çarpıcı
örneklerin bazılarını paylaşmak istiyorum.
Crowdsourcing’in
gücünü kullanarak devleşenler ve kısaca hikayeleri şu şekilde:
Threadless.com
Üniversiteden
terk 2 genç, birbirleri ile internetteki bir tişört tasarım yarışmasında
tanışıyorlar ve kazananı jürinin değil tasarımcıların belirleyeceği bir yarışma
organize etme hayaliyle yola koyuluyorlar. Bu amaçla threadless.com’u
kuruyorlar. Siteye isteyen herkes bir tişört tasarımı ekleyebiliyor. Sitedeki
kullanıcılar beğendikleri tişörtleri puanlıyor ve threadless.com da her hafta
en çok puan alan tişörtlerin bir kısmını üretip satışa çıkarıyor. Seçilen
tişört tasarımının sahibi ise bedava bir tişört ve bir miktar para ödülü
kazanıyor. 2000 yılında başlattıkları bu girişim her yıl cirosunu ikiye
katlayarak büyümüş ve 2006 yılında 17 Milyon $ ciroya ulaşmışlar.
istockphoto.com
Web
tasarımcısı bir genç 2000 yılında tanıdığı diğer tasarımcılarla fotoğraf
paylaşmak için bir web sitesi kuruyor. Böylece adedi yüzlerce dolara satılan
stok fotoğraflara para ödemeden kendi aralarında cüzi fiyatlarla resim
paylaşıyorlar. Bu iş modeli o kadar büyüyor ve yayılıyor ki; stok foto
endüstrisini temelden sarsıyor. O yüzden, sektörün büyük ve eski firmalarında
Getty Images, istockphoto.com’u 2006 yılında 50 Milyon $ para ödeyerek satın
almak zorunda kalıyor.
Cornell
Ornitoloji Laboratuvarı
ABD’deki
kuş sayımlarını organize etmekle sorumlu Cornel Ornitoloji Laboratuvarı da
kalabalığın gücünü 1990’lı yıllarda keşfediyor. Gönüllü kuş gözlemcilerinin
internette oluşturduğu gruplar üzerinden 1996’da 11 bin kişinin katılımı ile
devasa bir kuş sayım organizasyonu gerçekleştiriyor. 2007’de yaptığı sayıma ise
80 bin kişi katılıyor.
InnoCentive.com
ABD
merkezli bir şirket tarafından kurulmuş olan InnoCentive,
Fortune 500 şirketlerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce şirkete
çözemedikleri Arge problemleri için şirket dışındaki kalabalıklardan yardım
alabilmelerini sağlayan bir alt yapı sunuyor. InnoCentive.com’a
kayıtlı 170 ülkeden 150 binin üzerindeki amatör bilimci, sitede yayınlanan
çözülememiş problemlerden istedikleri üzerinde çalışıyor ve eğer çözerlerse
şirketlerin verdikleri para ödüllerini alıyorlar. Yayınlanan problemlerin
ortalama %30’u çözülüyor ve genelde çözenler de konuyla çok da ilgili olmayan
alanlarda uzmanlık sahibi olan kişiler oluyor.
TopCoder.com
Küçük
bir yazılım firması sahibi, Amerikan Kolej Sporları Kurumu’ndan aldığı tunuva
yapısını yazılım geliştirme sürecine de uygulamaya karar veriyor. Bu amaçla
kurduğu TopCoder.com sitesinde basit problemler/görevler listelemeye başlıyor.
Katılımcılar bu işleri en iyi şekilde işleyecek algoritmaları yazıp gönderiyor,
daha sonra performans açısından en iyi algoritmalar listelenip katılımcılardan
bunları kırmaları isteniyor. Böylece kalabalığın gücü kullanılarak normalden
çok daha kısa sürede ve az maliyetle, çok daha güvenilir yazılım parçaları
üretiliyor. Bu model başarılı olunca daha büyük yazılım projelerine aday olmaya
başlıyorlar ve AOL’un mesajlaşma programı, email sistemi gibi kapsamlı
yazılımları bu yöntem ile başarılı bir şekilde gerçekleştiriyorlar. (Kapsamlı
yazılım projelerini küçük parçalara bölüp her bir parça için yarışma organize
ediyorlar.) AOL, geliştirilen programların virüslere karşı dayanıklılığı ve
performansında çok memnun kaldığı için başka siparişler de vermeye devam
ediyor. Firma bugün pekçok büyük firmaya bu şekilde yazılım geliştirmeye devam
ediyor.
Matlab
Yarışması
Matlab
adlı ünlü istatistik yazılımının sahibi olan Mathworks firması, 1999 yılında
kullanıcıları için sitesinde farklı bir yarışma programı düzenlemeye karar
veriyor. Kullanıcılarndan, matlab sitesinde duyurdukları bir problemi en iyi
işleyebilecek algoritmayı bulmalarını istiyorlar. Fakat normal bir yarışmadan
farklı olarak herkes birbirinin yazdığı algoritmayı görebiliyor ve isterse
değiştirip / geliştirip tekrar gönderebiliyor. Gönderilen algoritma hemen
çalıştırılıp puanlanıyor ve aynı gün içinde algoritmanın derecesi web sitesinde
duyuruluyor. Yarışma bitiş tarihine kadar herkes istediği kadar algoritma
gönderebiliyor. Mathworks bu yarışmaları yılda 2 defa düzenliyor ve her yarışma
sonundaki kazanan algoritmanın yarışma başında sunulan ilk algoritmadan
ortalama 1000 kat daha iyi olduğu iletiyor.
Iowa
Elektronik Borsası
Iowa
Üniversitesindeki birkaç siyaset bilimci, 1988’de bir insan hakları eylemcisi
olan Jesse Jakson’un hiçbir anketin veya siyasetçinin öngöremediği şekilde ön
seçimleri kazanması üzerine, bir deneysel çalışma başlatıyorlar. Seçim
sonuçlarını tahmin etmek üzere kurdukları borsada, adaylar menkul kıymet gibi
işlem görüyor, hisselerin fiyatı 0,01 $ ile 1 dolar arasında değişebiliyor ve
her katılımcı en fazla 500 $’lık hisse alabiliyor. Seçim sonuçlanınca da
kazanan adayların hisselerine sahip olanlara sahiplik yüzdeleri doğrultusunda
tüm para dağıtılıyor. Bir sonraki seçimlerin sonucunu bütün büyük anketler en
iyi %2,5 sapma ile tahmin ederken, kurulan bu borsa sonuçları binde birlik
sapma ile doğru tahmin ediyor. Daha sonra bu deney, yabancı ülkelerdeki
seçimlerden Google’ın piyasa değerine kadar bir çok konuyu kapsayacak şekilde
genişletiliyor. Borsa sonuçları düzenli olarak en iyi anketleri geride
bırakıyor. Daha sonra ABD Savunma Bakanlığı, bu modelin başarısını dünyadaki
bazı politik gelişmeleri ve terörist olayları önceden tahmin etmek için
kullanmak üzere PAM adında bir başka borsa oluşturuyor. (Kitap’ta bahsedilen
bir başka benzer örnek de Marketocracy. Bir firmanın kalabalığın gücünü
kullanarak borsada nasıl başarılı olduğu anlatılıyor.)
MyFootballClub
2007
yılında, 36 yaşındaki bir İngiliz reklam yazarı, halkın sahibi olacağı bir
futbol takımı satın almak üzere bir kampanya başlatıyor. 35 Euro’dan bir hisse
satıp, 8 ayda 700.000 Euro topluyor ve Ebbsfleet United Football Club’ı satın
alıyor. Şu an hisse sahipleri, internet sitesi üzerinden oylama yaparak takımın
formasından teknik direktör seçiminine kadar pek çok detaya karar veriyor.
Bir
muhasebeci ile bir müzik yapımcısının arkadaşlığı sonucu doğan SellaBand sitesi
amatör gruplara MySpace benzeri bir ortam sunuyor. Gruplar yapımlarını sitede
yayınlıyor, yapımları beğenenler parça başına 10 dolar yatırarak grubun
gelecekteki gelirlerinden hisse sahibi oluyor. Sellaband 50 bin $’lık fon
biriktiren grubu deneyimli bir yapımcı ile bir araya getirip albüm yaptırıyor.
Sellaband bu şekilde 20’nin üstünde grubu müzik dünyasına kazandırmış.
Kitap’ta
medya sektörü ile ilgili de birkaç kapsamlı girişimden bahsediyor (Current TV,
Assignment Zero); fakat pek başarılı olmamışlar. Olama sebepleri de güzel bir
şekilde irdelenmiş.
Kitapta
işlenen diğer örneklerden Youtube, Digg, Google gibi girişimleri zaten artık
duymayan, bilmeyen kalmadı. O yüzden onlara burada yer vermiyorum.
Özellikle
ilgimi çeken bir başka bölüm de; Counter Strike oyununun ortaya çıkışını anlatan
ve daha sonra oyun endüstrisi ile müzik endüstrisinin son dönem kullanıcı
trendlerine yaklaşımını kıyaslayan kısımdı. Tüm Dünya’yı kasıp kavuran Counter
Strike oyunu aslında Half Life adlı oyun üzerinde tamamen kullanıcılar
tarafından yapılan değişikliklerle yaratılmış bir oyun. Kitapta, oyun ortaya
çıkıp popülerleştiğinde, Half Life’ın sahibi olan Valve firmasının tepki
göstereceğine trendi kucakladığı ve lehine kullandığı anlatılıyor. Daha sonra
Müzik endüstrisinin ise internet üzerinden paylaşım gruplarına karşı verdiği
mücadeleye değinilip bu sektörün “kullanıcılarına savaş açan sektör” haline
geldiği ve bu yüzden sektörün ciro ve kar erimesinin durdurulamadığı
anlatılıyor.
Hoşuma
giden bir başka bölüm de Digg kullanıcılarının site yönetimine karşı ayaklanmasının
anlatıldığı bölümdü. Ama artık devamını kitaptan getirseniz daha iyi olur. 🙂
4
Güven Sak
28 Kasım
2013
Tecrübe paylaşımında neden böyle kötüyüz?
Bugünlerde
en çok kullanılan kelimeler inovasyon ve girişimcilik. Memleketin sağında ve
solunda ama en çok İstanbul’da aynı konu etrafında bir sürü toplantı
düzenleniyor.Girişimcilik adı altında bir toplantı düzenleyin, salon anında
ağzına kadar doluveriyor. Ama yenilikler konusunda tecrübe paylaşımına imkan
veren, açık inovasyon web sitesi hiç de öyle yoğun bir biçimde kullanılmıyor.
Merak edenler www.acikinovasyon.com.tr adresine bir tıklasın ve de baksın.
Şirketler, dertlerini bu internet
sitesinde ilan edebiliyorlar. Sonra sorunlarını çözmeye talip olan var mı ona
bakıyorlar. Şirketin, Ar-Ge merkezi filan kurmasına gerek kalmadan, yenilik
yapması mümkün oluyor. Açık inovasyon platformları, şirketlerin,
karşılaştıkları sorunlara yaratıcı çözümler geliştirebilecek, geniş bir yetenek
havuzuna erişimlerini sağlıyor. Platform
kurulmuş ama siteye girerseniz en yeni ilanın 166 gün öncesine ait olduğunu
görürsünüz. Yani sistem bizim burada işlemiyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi
şirketlerden yeterince talep gelmiyor. İkincisi ise şirketlerden talep gelse
de, şirketlerin sorunlarına kafa yoran yeterli sayıda problem çözücü bulmak
mümkün olmuyor. Mesela hemen şöyle yüzlerce cevap ve başvuru olmuyor. Üniversitelerimiz
konuyla ilgili olarak yoğun bir çalışma içine girmiyorlar. Kimse bu şirketin
derdi neymiş diye merak bile etmiyor, benim izlenimim.
Açık
inovasyon, Türkçe bir web sitesi. Bunun yurt dışı versiyonları da var. En
önemli ikisi www. innoCentive.com ve
www.ninesigma.com. Dünya devi şirketler, üretim hatları, ürün geliştirme ya da
satışla ilgili meselelerini bu web sitesine yazıyorlar ve de başkalarından
sorunlarını çözmelerini istiyorlar. InnoCentive’de
mesela, çoğu temel ve mühendislik bilimlerinden doktora dereceli, yaklaşık 300
bin kayıtlı problem çözücü var. P&G’nin mesela yeni ürünlerinin yaklaşık
üçte biri açık inovasyon platformları üzerinden geliştiriliyormuş. Gerçi bizim
İngilizce seviyemiz InnoCentive
ya da Ninesigma’dan yardım istememize manidir. Malum, Türkler English First
İngilizce yetkinlik sıralamasına 64 ülke arasında 41inci sırada yer alıyorlar.
Bu memlekette 1000 saat İngilizce ders alanların yüzde 90’ı şöyle ağız tadıyla
İngilizce konuşamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayıbı. Kader utansın. Hiç
öyle, “şimdi İngilizce eğitim dershanelerini kapasak, herkes bülbül gibi
İngilizce konuşur mu?” filan demeyeceğim.
Peki,
ama Türkçe (www.acikinovasyon.com) sitesindeki yardım talepleri neden öyle bir
yıl filan bekliyorlar. İlgili siteye fazla başvuru herhalde olmuyor ki, talep
listesi bir yıl boyunca değişmek bilmiyor. İnsan şaşırıyor. Şaşırıyor çünkü,
birincisi, şirketlerin tecrübeleri esas olarak, şirketlere yol gösterebiliyor.
İkincisi, kimse dert edinip, başka ülkelerdeki gibi birbirine yardım etmiyor.
Üçüncüsü, üstelik katkıda bulunana bir para ödülü de bulunuyor. Buna rağmen,
kimse dert edinip, diğerine yardım etmiyor.
Belki konunun
internette Türklerin aktivitesi ile de alakası olabilir. Türkler internette
malumat aktarımı ya da paylaşımı ile pek ilgilenmiyorlar. Herkesin rahatlıkla
katkıda bulunduğu Wikipedia, internet ansiklopedisinde, en çok İngilizce makale
var. İkinci sırada Hollanda var. Bence ulusların dışa açıklığı ve internet
kullanımına yatkınlığı ile ilgili güzel bir gösterge.Wikipedia’da 287 adet dil
var. Türkçe, Wikipedia’daki makale sayısı açısından bakıldığında 30’uncu sırada
yer alıyor. Dünyanın 17inci büyük ekonomisi. Dünyanın yaklaşık 17inci en
kalabalık dil ailesi. Ama Wikipedia’da Türkçe makale sayısı 30uncu sırada.
Merak edenler için söyleyeyim: 29uncu sırada Minangkabau dili var. Pek çokları
bunu Malay lisanının bir dialekti olarak kabul ediyor. 1500 Malezyalı yaklaşık
220 bin makale yazarken, 500 bin Türk’te ancak 220 bin makale yazabilmiş.
Geçerken Kürtçenin ise sıralamada 98incilikte olduğunu bir vurgulayayım. Daha
da kötü yani.
Ben
arada bir boşuna Türkiye içine kapalı bir ülkedir demiyorum. İşte bundan öyle
diyorum. Buyurun bir gösterge daha size: Wikipedia’da çok az türkce makale var.
Şimdi bir ek daha yapayım, müsaadenizle. Bence Türkler internet kullanımında da
son derece utangaçlar. Belki www.acikinovasyon.com.tr sitesinin az kullanımında
bu utangaçlığın da bir payı vardır.
Önceden
birçok kere altını çizmiştim çok fazla içimize kapalıyız diye. Galiba bütün
bunlar ondan oluyor.
5
Kalabalıkların Gücü Adına
İnternetin
ve özellikle de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla tüketicilere/kullanıcılara
ulaşmak daha kolay olmaya başladı. Şirketler/markalar son kullanıcı ile artık
daha yakından iletişim kurabiliyorlar. Hatta bu iletişim kimi zaman karşılıklı
fayda sağlama şekline de dönüşebiliyor. Bu noktada sizlere yaygın olarak
kullanılan “Crowdsourcing” konusundan bahsetmek istiyorum.
Bu terim
ilk olarak Wired dergisi editörlerinden Jeff Howe tarafından, 2006 Mayıs
ayındaki bir makalede kullanıldı. Crowdsourcing (kitlesel kaynak kullanımı),
crowd (kalabalık) ve outsourcing (dış kaynak kullanımı) kelimelerinin
birleşiminden türetilmiş bir terim… Crowdsourcing için en genel anlamda, bir
şirketin/kişinin bir işi/problemi belirli bir ödül karşılığında kitlelere
sunması ve onların önerilerini ve/veya çözümlerini alıp uygulamasıdır
diyebiliriz. Yanı sıra, sosyal sorumluluk anlamında gönüllülük esasına dayanan
uygulamalar da yapılıyor.
Crowdsourcing
terim olarak yeni olsa da içerik olarak önceden de zaman zaman kullanılmıştır.
En basit olarak, Wikipedia uygulamasını geniş anlamda bir Crowdsourcing örneği
olarak ele alabiliriz. Web teknolojilerinin artık daha da gelişmiş ve güçlenmiş
olması ile Crowdsourcing uygulamaları çoğalacak ve etkili bir şekilde
kullanılmaya devam edilecektir.
Crowdsourcing
uygulamalarının bazı avantajlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Üretici
ile tüketici arasında iş birliği yapılmasına olanak sağlar.
Birçok
kişinin çözüm önerisi sunması sayesinde geniş çaplı bir beyin fırtınası
yaratır.
Bir
problemin çözüm maliyetinin düşürülmesinde yardımcı olur.
İnsanların
marka ile daha sıcak iletişim kurmasını sağlar.
İnovatif
fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Tüketicilerin
edilgen yapıdan etkin yapıya geçiş yapmasına katkı sağlar.
Crowdsourcing
konusunda son yıllarda birçok internet girişimi oldu ve olmaya da devam edecek
gibi gözüküyor. Yerli ve yabancı bazı internet girişimlerini aşağıdaki web
sayfalarında bulmak mümkün
http://www.innoCentive.com/
http://www.ideabounty.com/
http://www.jovoto.com/
http://ideaoffer.com/
http://fikirborsasi.com/
Crowdsourcing
konusunun, bir yönü ile inovasyon ile temas etmesi hiç kuşku yok ki talep görme
ihtimalini daha da yükseltiyor. Son olarak, Crowdsourcing ile ilgili
hazırlanmış aşağıdaki videoyu incelemenizi öneriyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=Buyub6vIG3Q
Tarih:
20.06.2012 11:07 Yazar: Necip Gözüaçık
6
Cahit
Günaydın
4.8.2019
“Bu iki
kitaptan alıntılar ile Düş Gücünün yenileşimci bir iş dünyasındaki önemine
vurgular yapmak isterim şimdi.
“Converstations
at the Intersection of Science and Society” kitabının 277. sayfasında Albert
Laszio Barabasi diyor ki;
“Yirminci
yüzyılda evreni ve temel parçacıkları hızlı bir şekilde anladığımız şüphesiz.
Kuantum kuramını geliştirdik, devasa hızlandırıcılar inşa ettik, aya çıktık.
21. yy ağların ve karmaşıklığın yüzyılıdır. Ağ düşüncesi ortaya çıkıp
kuvvetlendikçe, bilimdeki geleneksel sorunlara ilginin azaldığını görüyoruz.
Ağlara
gösterilen bu ilgi patlamasının, insanlığın içe dönmesiyle aynı ana tesadüf
ettiğini düşünüyorum. Teknolojinin olumsuz ucunda azami yol aldığımız için,
küresel ısınma ve nükleer silahlar gibi şeyleri yarattığımız için, en iyi ve en
parlak zekalarımızı, belki de birbirimiz ile nasıl geçineceğimiz sorusuna
yönlendirmemiz gerektiğini fark ettiğimizden digital think tank’ler -sanal
düşünce ağları- tüm dünyada gelişiyor. CERN deki gibi kolektif düşünebiliyoruz
artık. Sanal Düşünce Ağlarını -Digital think tanks- çözemeyeceği hiçbir sorun
yok dünyada….
“Imagine,
How Creating Works” kitabı sayfa 136’dan bir alıntı;
“2001’in
Haziran ayında “innoCentive.com” adında bir
internet sitesi kuruldu. Sitenin yapısı basitti; sitenin sahibi Eli Lily, en
zor bilimsel problemleri siteye yüklüyor ve hepsi için bir ödül koyuyordu. Eğer
problem başarı ile çözülür ise çözene ödül veriliyordu.
“InnoCentive” çok hızlı bir şekilde büyüdü.
Artık yüzlerce şirketin ve ziraat biliminden matematiğe kadar sekiz ayrı
bilimsel alandaki kar amacı gütmeyen kuruluşların problemleri araştırmacılarla
paylaşılıyor. Sitede akıl almaz derece farklı alanlarda zor problemler yer
alıyor. “yağı azaltılmış çikolata aromalı kaplama maddesi arayan çok uluslu
gıda şirketinden, güneş enerjisiyle çalışan bilgisayar için lityum-iyon pil
geliştirme çalışan bir elektronik firmasına kadar her konuya rastlanabiliyor… Siteye
başvuran kişi sayısı 200.000’in üstünde; akla gelebilecek her bilimsel
disiplinden ve 170 den fazla ülkeden insan söz konusu… Harvard İşletme
bölümünden Prf. Karim Lakhani siteye yüklenen yüzlerce problemi analiz etmeye
başladı. Lakhani’nin verilerine göre, “innoCentive”de
sunulan zor problemlerin %40’ı altı ay içinde çözülmüştü. Bazı problemler
birkaç gün içinde çözülüyordu. Lakhani amatörlerin nasıl olup da deneyimli
bilimcilere illallah dedirten soruları cevaplayabildiğini gördü.
Sonuçlarımız
şunu gösteriyor; çözümcüler, problemi kendi alanlarının dışında gördüklerinde,
cevabı bulma oranları daha yüksek oluyor. Çözümcüler aslında bilgi alanları
arasına köprü kuruyor. Bir alana ait çözümü alıp bunları farklı alana
uyguluyorlar. Buluşun disiplinlerin sınırlarında gerçekleştiğini “innoCentive” kanıtlıyor “
Einstein;
“Düş gücü, zekadan daha önemlidir” demişti. Bugün Kollektif Düşgücünün önünde
çözülemeyecek hiçbir sorun yok. Açık yenileşim ağlarında önce ülkenin sonra
dünyanın tüm yenileşimcileri bir araya geliyor.
Düş
gücünün tek bir kaynağı var:
Okumak…
İnsan Ne
okursa, odur.
Cahit
GÜNAYDIN
7
Ar-Ge hizmetlerini kiralayabilirsiniz!
Sevgili
okurlarım, ülkemizin geleceği ve işsizliğin çözümü yeni teknoloji
sektörlerindedir, innovasyondadır ve Araştırma-Geliştirmededir... Devir,
dünyadaki değişimleri izleyip bunlara adapte olanların devri”
29.9.2010.
“INNOCENTİVE.COM
ÇOK PRATİK P&G daha önce üniversitelerle ve diğer bilim adamlarıyla iş
birliği içine girmemiş değil. Girmiş girmesine ama bu iş birlikleri hiçbir
zaman sistematik ve istikrarlı olmamış. İhtiyaç ortaya çıktığında bir proje
yaptırıp ondan sonra bir diğer ihtiyaca kadar ilişkileri askıya alıyorlarmış.
Şirket dışındaki bilim dünyasıyla sistemli ve sürekli bir ilişki oluşturmak
için 2002 yılından itibaren internet-bazlı arama motorları oluşturma yoluna
gitmişler. Mesela bunlardan birisi NineSigma isimli arama motoru.
İnternet-bazlı bu arama motoru vasıtasıyla teknik problemi olan bir şirketle,
bu problemi teknik olarak çözmeye yetkin şirketleri bir araya getirebiliyorlar.
Ama bundan daha enteresanı ve bizim ülkemizde sanayi üretimi yapan okurları
ilgilendiren şirket-dışı Ar-Ge tedarik kaynağı, www.innoCentive.com
denilen site. Bu site P&Gye ait
değil. 2001 yılında kurulmuş olan özel bir şirket. Yani size de bana da hizmet
verebiliyor. InnoCentive Inc. bir tarafta
ARAYANLAR (Seekers) adını verdikleri ve teknik problemleri olan şirketlerle,
diğer yandan ÇÖZÜCÜLER (Solvers) adını verdikleri çözüm konusunda uzman
şirketleri ve kişileri bir araya getiriyor. Sistem şöyle işliyor: Diyelim ki
sizin şirketiniz tarım makinesi veya kimyasal madde üreten bir şirket. Üretim
sürecinizde bir türlü üstesinden gelemediğiniz bir probleminiz var. Bu problemi
bir aşabilseniz karşınıza yepyeni pazar ve satış fırsatları çıkacak.
Etrafınızdaki üniversitelere soruyorsunuz, tatminkâr bir cevap alamıyorsunuz.
Kendi elemanlarınız da zaten çözebilecek olsalar problemi çoktan çözmüş
olurlar. Bu durumda elinizi kolunuzu bağlayıp Allaha dua
etmekten başka yapacak bir şeyiniz kalmıyor. İşte InnoCentive
tam bu noktada devreye giriyor. Sizin şirketiniz siteye girip ARAYAN olarak
üye oluyor. Şirketinizin adını hiç belirtmeden, tüm dünyadaki bilim adamlarının
katılmakta olduğu bu foruma şirketinizin teknik problemini bildiriyorsunuz. Örneğin
belli
bir kimyasal maddeyi belli bir maliyetin altında nasıl sentezleyebilirim?
gibisinden bir soru soruyorsunuz. Siteye sunduğunuz her araştırma daveti,
problemin teknik olarak ayrıntılı açıklamasını, ne zamana kadar cevapları kabul
edeceğinizi ve ne kadar ödül vereceğinizi içermek zorunda. Diyelim ki cevabını
aradığınız soruna 10 bin dolar ödül vermek istiyorsunuz; bu rakamı kaydınızda
belirtiyorsunuz. İŞTE KİRALIK AR-GE SİSTEMİ InnoCentive
adlı site benzerleri Ar-Ge hizmeti almak ve vermek isteyenlerin buluşma noktası
olmuş... Çözücüler grubu, bu tür problemleri çözmek amacıyla siteye
kaydoluyorlar. Bu Çözücüler de isim belirtmiyorlar ama diyelim ki bunlardan
birinin teknik çözüm önerisi sizin şirketiniz tarafından kabul edildi. Site
aracılığıyla bu kişiye ödülünü ödüyor ve probleminizin çözümünü kendi Ar-Ge
merkezinizin dışından temin etmiş oluyorsunuz. Ödül olarak verilen rakamlar 10
bin dolar da olabiliyor, 3 milyon dolar da. Örneğin 2006 yılında Pfizer4Life
şirketi, Lou Gehrig hastalığı denilen hastalığın tedavisine yönelik bir
biomarker geliştirecek olana 1 milyon dolar ödül önerisinde bulundu. Ama
ödüller genelde 10 bin ila 100 bin dolar seviyelerinde cereyan ediyor. Bugün
175 farklı ülkeden 160 bin çözücünün üye olduğu site, şirketiniz için bulunmaz
değeri olan bir Ar-Ge merkezi olma özelliği taşıyor. Daha doğrusu KİRALIK ve
dev boyutlarda bir Ar-Ge merkezine erişim olanağı sunma özelliği taşıyor.
BOŞUNA KENDİNİZİ YORMAYIN İşte P&G şirketinin patronu A.G. Lafley tüm
şirketine bu siteyi yoğun olarak kullanmalarını şiddetle öneriyor. Benim de tüm
ülkemiz sanayi üretimi yapanlarına önerim şu: Bu ve benzeri sitelere girip
inceleyin, buralardan istifade edin. Bugünün ileri teknoloji ve yenilikçilik
dünyasında sadece kendi imkânlarınızla yenilikler bulmaya çalışmak kadar
gereksiz bir düşünce yoktur. Dünyanın daha yeni yeni önümüze koyduğu bu
olanaklardan sonuna kadar yararlanmayı bir beceri olarak geliştirmeliyiz.
İnternette kiralık Ar-Ge merkezleri Hizmetlerinden yararlanabileceğiniz bir
başka açık innovasyon platformu da, 2006 yılında Kanadada
kurulmuş olan Innovation Exchange Inc. isimli şirket. InnoCentive
sitesi ağırlıklı olarak ilaç, kimyasal ve sanayi alanlarındaki arayıcılarla
çözücüleri bir araya getirirken, Innovation Exchange sitesi ürün, hizmet, süreç
ve iş modeli geliştirme konularında da problemi olanlarla çözüm önerileri olan
kişiler ve şirketleri karşı karşıya getiriyor (innovationexchange.com). Bir
başka internet-bazlı açık innovasyon platformu, Hindistanın Delhi
kentinde merkezi olan Ideawicket.com. Kıssadan HİSSE Yenilikçilik ve Ar-Ge
yetenekleri olmayan şirketlerin gelişme ve büyüme şansları da yok. Ama ne var
ki artık bir şirketin tüm Ar-Ge etkinliklerini kendi dükkânının içinde
bulundurmasına da gerek yok. Sayıları giderek artan innovasyon paylaşım
siteleri, teknik problemleri olan şirketlere makul ücretler karşılığında çözüm
üretebiliyorlar. Hatta öyle bir dünyaya doğru gidiyoruz ki, yakında şirketler
ellerindeki patentleri internet siteleri üzerinden açık artırma yoluyla satmaya
başlayacaklar. Devir uyanık olanların devri. Devir yenilikçiliğe açık olanların
devri. Devir, dünyadaki değişimleri izleyip bunlara adapte olanların devri.
İşkembe-i kübradan şirket büyütme beyanlarının devri çoktaaan geçti...”.
8
Problemden en uzak olanlar çözüme en yakın
olanlardır!
6.6.2012
“Colgate-Palmolive
şirketinin milyar dolarlık değere sahip araştırma laboratuvarı uzun bir süre
bir problemi çözmeye çalışır ama başarılı olamaz. Şirketin yaşadığı sorun şudur:
Florür, diş macunu tüpüne doldurulurken havaya dağılmaktadır. Acaba dağılmadan
tüpe dolduramaz mıyız?
Şirketin
bilim adamları bu problemi çözemeyince InnoCentive
adlı internet sitesine başvururlar. InnoCentive,
şirketlerin çözemediği problemleri internet sitesinde yayınlayarak bilimle
uğraşan amatörlerden cevaplar toplayan bir web sitesidir. InnoCentive
soruyu yayınlar ve cevabı beklemeye başlar. Birkaç gün içinde soruya birçok
cevap gelir. Cevaplar Colgate-Palmolive’e iletilir. Gelen yanıtlardan biri
şirket yöneticileri ve araştırmacı bilim adamlarını oldukça şaşırtır. Amatör
bilim adamının önerdiği çözüm oldukça basittir: “Tüpü toprakla, florüre
elektrik yükle.” Peki nasıl olmuştu da bu basit çözümü şirketin uzmanları
bulamamıştı?
Çözüme
öneren, üniversitede fizik okumuş ama iş hayatında dikiş tutturamamış bir
kişiydi. Oysa Colgate şirketinin uzman kadrosu kimya ve biyoloji tahsili almış
kişilerden oluşuyordu ve bu basit fiziksel teoriyi bilmiyorlardı. İşte bu durum
kalabalıkların gücünün nereden geldiğini gösterecekti.
InnoCentive veri tabanını incelediğinde,
şirketlerin en akıllı uzmanlarının çözemediği birçok sorunun sıradan amatörler
tarafından çözüldüğünü görür ve bu durumu gecikmeden masaya yatırır. Amatörler
bu zor soruların cevabını nasıl bulmaktadırlar?
Doğru
cevapları bulan kişilerle irtibata geçilir ve görüşmeler yapılır. Kaydedilen
yanıtlar uzmanlarca incelenir ve çok şaşırtıcı bir sonuca ulaşılır. Şirketlerin
çözemediği soruları çözen amatörler cevapları zaten daha önceden bilmektedirler.
Peki ama nasıl?
Colgate’in
sorununu çözen amatör bilim adamı örneğinde de görüleceği üzere, bir fizik
problemi, fizik bilgisi yeterli olmayan kimyacılar tarafından çözülmeye
çalışılmıştır. Onların aradığı cevap basit bir fizik kuralıdır ama onların
kimya bilgileri buna ulaşmaya mümkün değildir. Oysa amatör fizikçi bunu
üniversitede öğrenmiştir. Bu nedenle soruyu kolayca çözmüştür.
Problemlerin
uzman bilgiden ne kadar uzaklaşılırsa çözülme olasılıklarının arttığı
görülmektedir. InnoCentive’in
araştırmalarında çözümleri bulanların %80’e yakını çözümü daha önce bilmektedir
ve doğru yanıtı bulduğundan son derece emindir.
Ortak
aklın gücünün Avrupa’da derinleşen krize çözüm bulup bulamayacağını hep beraber
göreceğiz. Fakat bu süreçte hatırlanması gereken tek şey var: Problemden en
uzak olanlar problemi çözecek olanlardır!
Peki şu
anda finansal kriz problemini çözmeye çalışanlar gırtlağına kadar probleme
gömülmüş olanlar değiller mi?”
9
https://www.beyaznokta.org.tr/cms/images/201007282116_eger-bir-sorun-varsa-herkesten-yardim-iste.pdf
EĞER BİR SORUN VARSA HERKESTEN YARDIM İSTE
CORNELIA
DEAN
The New
York Times, 22 Temmuz 2008
”If You
Have a Problem, Ask Everyone”
http://www.nytimes.com/2008/07/22/science/22inno.html
Bir
kimyacı olan John Davis beton konusunda uzmandır. Örneğin, beton sürekli
karıştırılıp,
titreştirilirse, kalıbına dökülünceye kadar donmayacağını bilmektedir.
John
Davis, bu bilgisini, binlerce mil uzaklıktaki, beton konusuyla ilgisiz gibi
görünen
bir
sorunun çözümüne yönelik kullanmıştır. Betonun sürekli titreşimini sağlayan
cihazların,
Alaska’daki depolama tanklarındaki petrolün donmasını engellemek için
uyarlanabileceğini
öngörmüştür. Alaska’daki The Oil Spill Recovery Institute (Petrol
Kayıplarını
Önleme Enstitüsü ?) bu fikri için kendisine 20.000. USD ödemiştir. Bu
kimyacı
ve Enstitü, InnoCentive şirketi aracılığı
ile buluşmuşlardır. Bu şirket, sorunları
olan
kurumlar ile bu sorunlara çözüm üretebilecek kişiler arasında bağlantı
kurmaktadır
ve üretilen çözümler için nakit ödüller vermektedir. Şirket, bir
görevlendirme
ücreti ve eğer sorun çözülürse, ödülün yüzde 40’ı kadar bir “çözüm
ödemesi”
almaktadır.
Bilgi
teknolojileri kuramcısı ve Xerox Palo Alto Araştırma Merkezi’nin eski
yöneticilerinden
John Seely Brown’a göre bu süreç, “popüler kültürde tüketimden
katılımcılığa
doğru internetin etkileşimli özelliği ile gerçekleşen önemli bir sıçramadır.”
Bu
uygulama, “açık kaynak bilim” olarak da adlandırılmaktadır. Bu ad, başkaları
tarafından
geliştirilebilmesi amacıyla yazılım kaynak kodunun genel erişime açılması
anlamına
gelen açık kaynak yazılım kavramından esinlenilmiştir.
Bu
yaklaşım, gün geçtikce daha çok rağbet görmektedir. Buluşçular, internet
üzerinden
aya gitmekten (space.xprize.org/lunar-lander-challenge) yapay et icat
etmeye
(www.peta.org/feat_in_vitro_contest.asp) kadar farklı becerileri için ödül
yarışmaktadır.
Bu yıl,
Howard Hughes Tıp Enstitüsü ve Washington Üniversitesinden araştırmacılar,
biyolojinin
en karmaşık sorunlarından bir tanesi olan proteinlerin katlanma biçimlerini
çözümleyebilmek
amacıyla, Foldit adlı bir bilgisayar oyununu oynamak üzere
bilgisayar
oyuncularını işe almaya başlamışlardır.
Bunun
yanı sıra, geçen yıl yayınlanan bir raporda; Amerikan Araştırma Konseyinin
yaptırdığı
bir çalışma sonucunda, bilimsel çalışmalara finansman sağlayan Amerikan
Bilim
Fonu’nun ekonomik, sosyal ve diğer sorunlara yönelik, önemli bir program olan
“Daha
karmaşık buluşlara teşvik Programı”nın ilk adımı olarak; “farklı alanlar” için
ödüller
verilmesini önermişlerdir.
(Bu
rapor, www.nap.edu/catalog.php?record_id=11816 adresindedir).
Cumhuriyetçi
başkan adayı Arizona Senatörü John Mccain, fosil yakıtların yerini
alabilecek,
küçük boyutta, yeterince güçlü ve ekonomik bir bataryayı icat edene,
devletin
300 milyon USD ödül vereceği vaadinde bulunmuştur.
Bilimsel
başarılara ödül verilmesi yeni bir konu değildir.Harvard Business School’da
öğretim
görevlisi olan ve InnoCentive şirketi üzerinde
çalışmalar yapmış olan Prof.
Karim
R.Lakhani,yüzyıllardır bilimsel başarıların ödüllendirildiğini belirtmiştir.
Buna bir
örnek,18.yüzyılda
saat imalatçılığı yapan John Harrisondur. Harrison,İngiliz
parlamentosunun
ödülünü kazanmak için (yüksek basınçta) su altında çalışabilen bir
saat
icat ederek deniz derinliğinin ölçülmesi sorununu çözmüştür.
Ancak,
Dr. Lskhani ”laboratuarlar ve AR-GE çalışmalarının, bilginin birikimi ve
kullanımının
sağlanması” iddiasını sürdürmekte olduğunu, ancak InnoCentive
gibi
açıkkaynak
modellerin gösterdiği gibi başka yaklaşımların da bu konuya katkısının
olacağını
belirtmiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı Dwayne
Spradlin, şirketin 250 sorunu çözdüğünü ve
bu
çözümler için 10.000-USD İLE 25.000USD arasında ödüller verildiğini
belirtmiştir.
Internet
sitesinde (www.innoCentive.com) belirtildiği
üzere elde edilen başarılar; deri
bronzlaşması
için bir birleşim, yontma sırasında yaşanan kırılma sorununu çözmek
için
geliştirilmiş bir yöntem, ve tuğla yapımında kullanılan bir mini-karıştırıcı
gibi
değişik
konularda olduğu belirtilmiştir. Mr. Spradlin,”evinizde var olan bir ya da
birkaç
ürünün
bizim network’ümüzde icad edilmiş olmasının ihtimali yüksektir.” şeklinde bir
açıklama
yapmış ve “Procter & Gamble şirketinin bazı ürünlerinin InnoCentive
Network’de
icad edilmiş olduğunu” belirtmiştir.
Spradlin,
“InnoCentive’in 2000 yılında ilaç sanayi
devi Eli Lilly şirketinde yeni fikirlerin
gelişmesi
amacıyla e.lilly adyla başladığını” ve çalışanların çözemediği sorunların
kendilerine
aktarıldığını belirtmiştir. Başlangıçtan itibaren sonuçların çok iyi olduğunu
söyleyen
ve kendileriyle iş yapan şirketlerin buraya aktardıkları sorunların 3’te 1’inin
çözüldüğünü
ve şirket içinde yapabileceklerinden daha az maliyetle sonuç
alındığını
belirtmiştir. Şirket, çözüm üretenlerin 175 ülkede bulunduğunu ve üçte
birden
fazlasının doktora düzeyinde olduğunu belirtmektedir. Parayla motive
olmalarının
yanı sıra ”önemli problemleri” çözmeyi istemekte oldukları belirtilmiştir.
Şirket,
Amerikanın Waltham şehrindeki ofislerinde çalışan bir grup bilim adam ile
çözüm
arayanlar ve sorun çözenlere yardımcı olmaktadır. Şirket, sorunların daha
açık ve
detaylı olarak ifade edilmesi için çalışmakta ve çözüm üretmeye çalışanlara
rehberlik
yapmaktadır.
Şirketin
çalışmalarınını inceleyenler sorunların belirgin olarak ifade edilmesinin
InnoCentive’in çalışmaları için çok önemli
olduğunu belirtmişlerdir. Dr. Lakhani ,”eğer
kansere
bir tedavi bulun.” şeklinde bir ifade ile sorunu tanımlarsanız bir çözüm
bulamazsınız.
Ancak,sorunları “modüler sorular” şeklinde parçalayabilirseniz (Belirli
koşullarad
uygulanabilecek uygun bir biyolojik işaretleyici bulun gibi) sonuç
alabillirsiniz”.
Çözümün
herhangi bir yerden gelebileceği düşüncesi ve özellikle konuyla ilgisiz
görünen
kişilerin anahtar rolü önemlidir. Dr. Lakhani, InnoCentive
çalışmasının
bulgularından
bir tanesini, “Bir sorun, çözümü için çalışan kişinin uzmanlığından ne
kadar
uzak ise çözüm için o kadar şans olduğunu ve özellikle belirli bir konudaki
uzmanlık
bilgisinin veya araçlarının başka amaçlarla uygulanmasının bu olasılığı
arttırdığını”
olarak belirtmiştir.
Örneğin,
beyin, biyolojik bir sistem olarak düşünülebilir. Ancak, bazı beyin problemleri
biyolojik
bir yaklaşımla çözülemez. Bu durumda, örneğin, sorunu elektrik
mühendisliği
yaklaşımı ile incelemek, farklı bir bakış açısı getirebilir. Bir elektrik
mühendisi
konuyu ele alacak ve “İşte sorunun çözümü budur.” diyecektir. Kendilerini
nöroloji
uzmanı olarak düşünmeyecek, ancak, sorunu elektrik mühendisliği bakışı ile
ele
alacaktır.
Araştırma
programı yönetici Scott Pegau, yakıtların akışkanlığı probleminin , konunun
dışındaki
bir kişi tarafında çözüldüğünü söylemiş ve “Bu sorunun, sektör içinden
birileri
tarafından kolayca çözülebilseydi, bugüne kadar çözülmüş olacağını”
belirtmiştir.
Sektör içinden bulunamayan çözüm yerine, bir kimyacı olan John Davis,
konuya
bir arkadaşının hazır beton tesisinden edindiği bilgiyle yaklaşmıştır.
Bu yönde
önemli bir unsur, organizasyonların öncelikle alışılmadık yenilikçi
yaklaşımlara
teşvik edilmesidir. Rockefeller Vakfı başkan yardımcılarından Maria
Blair, InnoCentive şirketinin bu yaklaşımı
nedeniyle vakfın ilgisini çektiğini belirtmiştir.
Maria
Blair, Vakfın, InnoCentive şirketiyle 18
aylık bir ortaklık programının sonuna
yaklaştığını
söylemiş ve bugüne kadar görünen sonuçlara göre, ortaklığın başarılı
olabileceğini
belirtmiştir. Bu yönde, güneş enerjisi ile işleyen flaş veya oda
aydınlatmasında
kullanabilecek, güvenilir, dayanılıklı bir ışık kaynağının geliştirilmesi
amacını
örnek göstermiştir.
Bu amaca
yönelik çözümün Yeni Zelanda’dan bir bilim adamından geldiğini ve bu
cihazın
şu anda Çin’de üretilmekte olduğunu belirtmiştir. Blair, amaçlarının, sivil
toplum
kuruluşlarını InnoCentive platformuna çekmek
olduğunu eklemiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı Dwayne
Spradlin, kar amacı gütmeyen kurumların
InnoCentive ödemelerinden bir süreliğine
muaf olacaklarını, ayrıca, Rockefeller Vakfı
başkan
yardımcısı Maria Blair de vakfın bu yönde yardım yapabileceğini belirtmiştir.
Ancak, birçok
sivil toplum kuruluşunun entelektüel sermaye hakları ve ilgili konularda
zorluklar
yaşadığını da eklemiştir. InnoCentive,
kısmen entellektüel sermaye
konularıyla
da ilgilenmektedir. Bu yönde, çözüm üreten kişiler, kimlikeri gizli tutulan
problem
sahiplerine, buluşlarının tüm haklarını devrettikten sonra ortaya konan ödülü
almaya
hak kazanmaktadırlar.
Harvard
öğretim üyesi Dr.Lakhani, bazı şirketlerin, problemlerini ortaya koymakla
rakiplerine
çok önemli bilgiler verme riskiyle karşı karşıya olmaktan endişe ettiklerini
belirtmiştir.
Diğer bir korkunun da, “bir çözüm üreticisinin, işe yarar bir çözüm
ürettkten
sonra, ödülü reddedip kendi adına patentini alıp, problemini ortaya koyan
şirketin
kullanımı engellemesi” olduğunu eklemiştir. Ancak, Dr.Lakhani, bugüne kadar
bu tip
sorunlarla karşılaşmadığını da belirtmiştir.
Buna
karşıt olarak Foldit yarışması,bir gönüllü uygulamasıdır. Bu proje,
Rosetta@home
olarak başlamıştır. Bu projede, bütün dünyadaki bilgisayarların, boş
zamanlarının,
proteinlerin ve her yaşayan canlı için yaşamsal olan amino asit
zincirlerinin
şekillerini belirlemek için gereken çok miktardaki hesaplamaları yapmak
için
kullanılmıştır. Bu moleküllerin çalışma şekilleri, protein zincirlerinin
katlanma
biçimlerinin
hesaplanması, biyolojinin en önemli konuları arasındadır.
Foldit
projesinde,oyuncular, değişik katlama yöntemleriyle, internet üzerinde protein
tasarlayacaklar
ve araştırmacılar bu tasarımların ilaçlarda kullanıma uygunluğunu
test
edecekler. Foldit projesini tasarlayan araştırmacılar, sonuçların çok ilginç
olacağını,
çünkü oyunu oynayanların, protein katlama konusunda herhangi bir eğitim
veya
laboratuar deneyemi olmaması nedeniyle tamamıyla bağımsız olarak
davranacaklarını
vurgulamaktadırlar.
Washington
Üniversitesinde bir bilgisayar mühendisi olan Zoran Popovic, ”Bu
projedeki
asıl amaçlarının sıradan insanların bu oyunu oynamaları ve sonunda Nobel
ödülüne
aday olmaları” olduğunu belirtmiştir.
InnoCentive şirketinin başkanı
Mr.Spradlin’in, şirketinin geleceği konusunda çok
yüksek
hedefleri var. 2011 yılında, InnoCentive
katılımcılarının en azından 10.000
soruna
çözüm üreteceklerini öngörüyor.
Dwayn
Spradlin, ”Sorunları olan şirketler ve örgütlerin gidecekleri ilk adresin
InnoCentive olmasını bekliyorum”
demektedir.
Çeviren:
Erdal TEKİN, TAI Sistem Analisti, BN Öğrenme Evi Moderatörü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder