Geçmişten
Günümüze İstanbul'un Korkutan Depremleri -1. 29.9.2019. http://www.tunaydingazetesi.com/makale/2053/gecmisten-gunumuze-istanbul-un-korkutan-depremleri-1/
** 6.10.2019. http://www.tunaydingazetesi.com/makale/2067/gecmisten-gunumuze-istanbul-un-korkutan-depremleri-ll/
** 7.10.2019. http://www.tunaydingazetesi.com/makale/2069/gecmisten-gunumuze-istanbul-un-korkutan-depremleri-iii/
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İSTANBUL'UN KORKUTAN
DEPREMLERİ -1
Köşe Yazarı: Mert
CiGERLİ Eklenme Tarihi: 29 Eylül 2019, Pazar - 21:46 Okunma Sayısı: 32891 Defa
Okundu.
Bilindiği gibi
deprem, anlaşılması ve tahmin edilmesi en zor olan doğa olaylarından biridir.
Bilimin ve teknolojinin bu kadar geliştiği, hava durumlarının, fırtınaların,
hortumların ve bir çok doğal felaketlerin aylar, günler öncesinden tahmin
edilebildiği günümüz dünyasında depremi en fazla 5-6 saniye önceden tahmin
edebiliyor olmamız mümkün olabiliyor artık..
Tarihe bakıldığında İstanbul eski Bizans İmparatoru Constantine
tarafından kurulmuş ve bu şehirdeki ilk depremler de kayıtlara bakıldığında taa
o zamanlardan günümüze İstanbul depremlerinin başlamış olduğu görülüyor. İstanbul şehrindeki geçmiş deprem tarihini
incelerken dönemin tarihçilerine ve eski dönemde yazılan kitaplara, günlüklere
ve diğer kaynaklara başvurmak gereklidir. Aslında baktığımızda çoğu zaman
tarihçiler bile deprem konusunda her zaman hemfikir olamamıştır. İstanbul'da kayıt edilen ilk depremin
milattan sonra 342
yılında, yani şehir Bizans imparatoru tarafından kurulduktan 16 yıl sonra
gerçekleştiği ifade edilmektedir. Dönem
tarihçisi Jerome'nin ifadesine göre, bu depremin İstanbul'un doğusunda daha şiddetli hissedildiğinden bahseder ve tahminler
depremin merkez üssünün İzmit veya Sakarya civarinda olduğu yönünde
açıklamalarda bulunmaktadır.. İncelenen
kayıtlarda o ilk deprem kayıtlarından 16 yıl sonra 24 ağustos 358 tarihinde
İzmit'i (o zamanlar nicomedia ismiyle biliniyordu) neredeyse haritadan silen
bir başka deprem oluyor. Bu deprem batıda Makedonya'da bile hissedilmiş (veya
Makedonya yakınlarında başka bir depremi tetiklediği) söyleniyor. Doğuda ise, depremin Trabzon'da hissedildiğinden
bahsediliyor. Depremden sonra şehirde çok büyük
bir yangın çıkıyor ve şehirdeki zararın büyük
çoğunluğununda bu şehir yangınlarının sonucunda olduğu ifade ediliyor... Dönemin tarihçilerinden Ammianus Marcellinus
bu depremlerden ayrıntılarıyla bahsediyor. Ammianus Marcellinus kitabında bu
depremler sonunda birçok evin yıkıldığından,
ortaya çıkan toz bulutunun saatlerce ortadan kalkmadığından, birçok insanın öldüğünden veya vücutlarının bir kısmını
kaybettiğinden, sonunda da sağ kalan birçok insanın göç ettiğinden
bahseder. Günümüz depremlerini
inceleyen sismologlar ve tarihçiler bu depremin 1999'daki Gölcük depremine
sonrasında çıkan yangın hariç her anlamda birbirine benzediğinde fikir olarak
birleşmekte. Ammianus Marcellinus'a göre
deprem sabahın ilk saatlerinde, güneşin doğuşu sırasında gerçekleşmiş.
Özellikle tepelerde kurulan evler domino taşı gibi birbirinin üzerine yıkılmış.
Deprem sırasında kükreme-gök gürültüsü benzeri bir gürültü ortaya
çıkmış, bu sesler çığlık seslerine karışmıştır. Bazı insanlar enkaz altında
kalırken bazıları da boğazına kadar toprağın altına gömülmüştür. Ammianus
Marcellinus deprem sonrası yerde açılan çukurlara düşen veya ağaçlara asılı
kalan insanların yardım edilse kurtulabileceğini, fakat o anda herkesin kendi
derdine düşmesi ile kimsenin kimseye yardım edebilecek halde olamadığından, bu
yüzden ölen insan sayısının çok arttığından bahsediyor. İstanbul ve çevresinde yasayanlar bir sonraki
deprem için uzun süre beklemek zorunda kalmıyorlar. 21 Temmuz 365 tarihinde
Doğu Akdeniz ve etrafında devasa bir deprem daha oluyor. Depremin merkez üssü
Crete Adası olup büyüklüğü de 8.5 olarak
tahmin ediliyor. Depremin etkileri Yunanistan'ın tamamında, Ege'deki adalarda,
Mısır'da, İtalya'da, ve İstanbul'da ve Anadolu'nun batı yakasında (Ege ve
Marmara bölgelerinde) hissedildiği yazıyor..
402 yılında
İstanbul'da yaşayan Hristiyan din adamı ve filozof Synesius yazdığı mektupların
birinde şehirden taşınmak üzereyken deprem olduğundan bahseder ama daha fazla
ayrıntı vermez. (Devamı yarın)
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İSTANBUL'UN KORKUTAN
DEPREMLERİ (LL)
Köşe Yazarı: Mert
CiGERLİ Eklenme Tarihi: 6 Ekim 2019, Pazar - 00:30 Okunma Sayısı: 13237 Defa
Okundu.
Yine Chronicon
Paschale 407
yılının Nisan ayında gerçeklesen ve İstanbul'da şiddetli
bir şekilde hissedilen bir depremden bahseder. Bu depremde şehrin ciddi anlamda
bir zarar gördüğü ifade ediliyor ve özellikle bugünkü Bakırköy'de birçok evin yıkıldığı ifade edilirken, tarihi yarımada da bir
çok devlet binası da zarar görür. Sismologların tahminine göre bu depremin
merkez üssü ise Marmara denizidir.
412 yılında ,437 ve 447
yıllarında İstanbul`da yine 3 farklı deprem olur. Günümüzde bazı detayların hangi depreme ait
olduğu kesin olarak bilinmese de her iki depremin birçok ortak noktası olduğu
biliniyor. Örneğin her üç depremde bir çok evin ve devlet binasının yıkılmasına sebep olmuş, şehirdeki 96 kuleden 57
tanesi bu deprem sonucu tamamen yıkılmış,
geri kalanlar da en azından kısmen zarar görmüştür. 7 Nisan tarihinde 466 veya 467 yılında da Çanakkale'nin Avrupa Yakasında ve bugün
ki Trakya'da şiddetli bir şekilde
hissedilen, İstanbul'da da etkisi hafif/orta derecede olan bir deprem daha
görülüyor. İstanbul'da depremle aynı zamanda yaşanan şiddetli
yağmur yüzünden bazı bölgelerde geçici olarak su baskını görülüyor.
484 yılında Marmara'nın
batısında gerçekleşen depremde bugünkü Çanakkale'nin Avrupa yakası neredeyse
tamamen haritadan siliniyor ve bu bölgede zarar görmeyen bir bina bile
kalmıyor.
487 yılının 26 Eylül tarihinde
(nedense çoğu depremler ağustos ortasından eylül sonuna kadar olan tarihlerde
gerçekleşmiş) bir deprem daha oluyor. İstanbul'da büyük
bir yıkıma sebep olan deprem Toros Dağları
civarında yani Akdeniz Bölgesinde dahi hissediliyor ve Batı Anadolu boyunca
zarara sebep oluyor. 532
ve 533 yıllarında İstanbul'da iki deprem daha hissedilmiştir ama bu
depremlerde fazla bir yıkım olup olmadığı
ifade edilmiyor.
16 Ağustos 542 tarihinde
İstanbul'da oldukça yıkıcı bir deprem
görülür. Deprem sadece İstanbul'da değil, bugünkü İzmit, Sakarya, Yalova gibi
bölgelerde de yıkım yaratıyor.
6 Eylül 543
tarihinde bu kez Erdek'i vuran deprem şehrin yarısını haritadan silerken, 546 ve 548 yıllarında
şehirde gerçekleşen 2 depremde binaların çoğu ya tamamen yıkılıyor ya da büyük
ölçüde zarar görüyor. Daha sonra 16 Ağustos 554 tarihinde (evet yine 16 Ağustos) İstanbul'u,
İzmit'i ve çevre şehirleri büyük ölçüde
yıkan bir başka deprem gerçekleşiyor.
Bu deprem hem
karada hem de denizde ölümlere sebep oluyor. Bir çok gemi karaya oturuyor ve
şehirleri de su basıp devamında da depremden sonraki artçı şoklar aylarca devam
ediyor.
557'deki İstanbul depremi
tarihteki İstanbul depremleri içinde en çok bilinenlerden biri olduğu ifade
edilirken, bu depremin adaların güneyinden geçen ve beklenen büyük İstanbul depremine sebep olması gereken fay
hattında gerçekleşmiş deniliyorken, İstanbul'u direkt olarak vurduğu da ifade
ediliyor.
Deprem sonrası
Ayasofya başta olmak üzere çoğu kiliseler zarar görüyor ve devlet binalarının
tamamına yakını yıkılıyor., Hatta
Ayasofya'nın kubbesi ertesi sene bu depremin yarattığı zarara daha fazla
dayanamayarak çöküyor.
Bu deprem gece
yarısı halk uykudayken gerçekleşmiş ve çok az insan kaçma şansı yakalayabilmiş.
Gece boyunca devam eden onlarca artçı şoklar sabah saatlerinde sona erince
insanlar birbirlerine sarılıp bu olayı sevinçle kutlamaya başlayacak kadar
şaşkınlık yaşamış. Bugün Ortodoks kiliselerinde söylenen bazı ilahilerde zaman
zaman bu depreme referans yapılmakta olduğu ifade ediliyor..
Tarihçiler 580 ve 583 tarihlerinde
gerçeklesen 2 depreme dikkat çekerler ama fazla ayrıntılı bilgi vermezlerken,
bir sonraki deprem 20 Nisan 611 tarihinde gerçekleşiyor. Deprem sonrasında 3
gün boyunca topluca dualar ediliyor ve kurbanlar sunuluyor.
Bundan sonra 740
yılına kadar büyük ve yıkıcı bir deprem gerçekleşmiyor (veya gerçekleşse
bile tarihi belgelerde pek bahsedilmiyor). Ancak 26 Ekim 740'ta gerçekleşen bir deprem şehirde çok
ciddi bir yıkıma yol açıyor. Öyle ki
şehirdeki surlar neredeyse tamamen yıkılıyor.
Depremin artçı şokları 1 yıl kadar sürüyor ve bu deprem yine günümüzde hala
Ortodoks kiliselerinde dua ve ilahilerle anılıyor.
780, 790 ve 796
yıllarında 3 deprem daha gerçekleşirken, 790 yılındaki depremden sonra korkan
Bizans imparatoru ailesiyle beraber şehirden kaçıyor ve şehirde bir süre
otorite boşluğu doğuyor.
861 yılında bir deprem,
bundan sonra 866 ve 869'da
iki deprem daha gerçekleşiyor.
Daha sonraki
yıllarda 989
yılında adaların güneyinden geçen ve büyük
İstanbul depremine sebep olacağı söylenen fay hattı yeniden İstanbul'u vuruyor.
Bu sefer bu fay hattında gerçekleşen en son büyük
depremden sonra tam 200 sene geçmiştir. Bu depremden sonra Ayasofya'nın
duvarları büyük ölçüde çökmüş ve yıllarca
sürecek bir tamirat çalışmaları sonrası Ayasofya tamamen yıkılmaktan bin bir zorlukla kurtarılabilmiş. (Devamı yarın)
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İSTANBUL'UN KORKUTAN
DEPREMLERİ (III)
Köşe Yazarı: Mert
CiGERLİ Eklenme Tarihi: 7 Ekim 2019, Pazartesi - 10:58 Okunma Sayısı: 42934
Defa Okundu.
Bundan sonraki
deprem 1010 yılında, daha
sonra da 1032 ve 1037 yıllarında gerçekleşiyor.
1063 veya 1064 yılında ve
sonrasında adaların güneyinden geçen o meşhur fay hattının bir sonraki
tetiklemesi ile 1296'da,
yani bir önceki depremden 307 yıl sonra yaşanıyor. 1323 yılında da, fay hattının geri kalanı
da kırılıyor ve İstanbul'da bir yıkıcı
deprem daha gerçekleşiyor.
1384 yılında
Çanakkale yakınlarındaki Lesbos Adasında gerçekleşen ve adadaki tüm binaları
yıkan şiddetli deprem İstanbul'da da
hissedildi ama fazla bir zarar vermedi. 1400 yılında Bursa'da tahribat yapan
başka bir deprem yine İstanbul'da hissedildi.
1419'da Bursa'da
çok büyük yıkım
yapan bir başka deprem gerçekleşti. Depremden sonra dağlardan kopan kayalar
şehirlere yuvarlanırken çok sayıda can kaybı
yaşandı. Kayıtlara göre deprem sırasında Bursa'da olup da en azından kısmi
zarar görmeyen tek bir bina bile kalmamış. Yine depremin oluşturduğu çukurlar
ve yarıklarda yeni akarsuların meydana geldiği söyleniyordu ama bunun ne
kadarının gerçek ne kadarının abartma olduğunu bilemiyoruz.
1489'da İstanbul
yakınlarında gerçeklesen bir depremde İstanbul'daki bazı cami minareleri yıkıldı.
1509'da İstanbul
tarihinin en büyük depremlerinden biri
gerçekleşti. Bu depremin sorumlusu yukarıda bahsettiğim adaların güneyinden
geçen ve büyük İstanbul depremine sebep
olması beklenen fay hattıydı.
Eski İstanbul
depremlerine baktığımızda 1509'daki deprem hakkında en fazla bilgiye sahip
olduğumuz depremlerden biridir. Bu depreme aynı zamanda "küçük
kıyamet" adı verilmiştir. 10 Eylül tarihinde gerçeklesen depremin büyüklüğü 7.2-7.3 olarak tahmin edilmektedir ve
depremin tsunamiye sebep olduğu bilinmektedir. Depremde İstanbul'da yaşayan 160
bin kişiden 13 bini hayatını kaybetmiştir.
Depremden sonra yıkılan yerleri yeniden inşa edebilmek için 60 bin
isçi tutulacaktı ve yıllarca süren bir çalışma gerçekleşecekti. Depremin hemen
ertesi günü başlayan tamir işlemleri olmasaydı büyük
ihtimalle artçı şoklar daha fazla zarara yol açabilirdi.
12 Haziran 1542'de
Trakya'da gerçeklesen bir deprem İstanbul'da da şiddetli
bir şekilde hissedilmişti. Çanakkale'nin Avrupa yakası, Edirne ve İstanbul'da
toplam 5 bine yakın insanın hayatını kaybettiği
depremde binden fazla bina yıkılmış, çok
daha fazlası tahrip olmuştu.
10 Mayıs 1556'da
gerçeklesen bir başka depremin merkezi Erdek yakınlarıydı.
28 Haziran 1648 tarihinde
büyük ihtimalle merkezi Türkiye dışında
(Bulgaristan veya Romanya) olan büyük bir
deprem İstanbul'da çok katlı evlerin, kulelerin ve cami minarelerinin önemli
bir kısmını tahrip ederken küçük bir kısmını
tamamen yıkmayı başardı.
25 Mayıs 1719
tarihinde Marmara Denizi`nin doğusunda, İzmit civarında büyük bir deprem meydana geldi. Depremde İzmit Körfezinin her
iki tarafındaki şehir ve kasabalar neredeyse tamamen tahrip
oldu.
2 Eylül 1754'te
yani bir önceki depremden 35 yıl sonra İzmit körfezindeki fayın geri kalan kısmı
da kırıldı ve yeni bir deprem oluştu. Bu depremden YAKLAŞIK 265 yıl sonra aynı
bölgede Gölcük depremi yaşandı.
557'den 1766'ya
kadar bu fay hattında gerçeklesen toplam 6 deprem vardı. İki deprem arasındaki
en kısa zaman dilimi 199 yıl, en uzun zaman dilimi 307 yıl ve ortalama zaman
dilimi 242 yıldı. 1766'dan itibaren 242 yıl sayarsak 2008 yılına denk geliyor.
Yani depremler arasındaki ortalama zaman farkını tuttursaydık bir sonraki
deprem 2008'de olacaktı. Önümüzdeki 15-20 yıl içinde depremin olmaması istatistiksel
olarak büyük bir sürpriz olacaktır.
1877'de Marmara denizinde
gerçeklesen depremde İstanbul'un adaları ve sahil kesimi zarar görecekti.
Adaların neredeyse tamamen yıkıldığı
depremin etkisi uzun süre devam etti.
1894'te İzmit'te
bir yıkıcı deprem daha gerçekleşti.
Bunlardan başka bir
de 1999'daki Gölcük depremi var ama bu zaten herkesin bildiği bir deprem olduğu
için ayrıntılarıyla bahsetmeye gerek yok.
Bir sonraki BÜYÜK İstanbul depreminin ne zaman olacağını
bilmiyoruz. 1999'daki deprem sayesinde Kuzey Anadolu fay hattının Marmara
Denizine kadar olan kısmi kırılmış durumda. Bundan sonra bu fay hattının
kırılacak bir sonraki yerinin adaların güneyinden geçen kısım olduğu artık
kimsenin tartışmadığı bir şey. Depremin tam olarak vaktini tahmin etmek zor ama
tüm etkenleri sabit tutarsak deprem ne kadar erken olursa şiddeti o kadar az olacaktır.
Uzmanlarca ifade
edilen fay hattının kırılma ihtimali 2017'ye kadar olan dönemde %65, 2022'ye
kadar olan dönemde %75, 2027'ye kadar olan dönemde %82, 2032'ye kadar olan
dönemde %87 olarak belirtilmiş ve depreme hazırlıklı olmamızın üzerine basa
basa uyarısı yapılmıştır..
Günümüzde olması
muhtemel İstanbul'un Depremlerine bilinçlenerek hazır olalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder