4 Eylül 2024 Çarşamba

Fatih ve İnovasyon. Haluk Görgün

 

FATİH VE İNOVASYON

Haluk GÖRGÜN

https://docplayer.biz.tr/124333098-Istanbul-un-fethiyle-fatih-yani-feth-eden-buyuk-ve-onemli-bir-is-bitiren-kimse-unvanini-alan.html

Transkript

Giriş

İstanbul un fethiyle Fatih yani feth eden, büyük ve önemli bir iş bitiren kimse ünvanını alan Sultan II. Mehmed in döneminde Osmanlı, yükseliş dönemine girmiş ve bir cihan imparatorluğu olmuştur. Çok farklı ve üstün özellikleriyle bilinen Fatih in çok kültürlü ve estetik vizyonu ona her alanda özellikle de sanatta ve mimaride inovatif bir bakış açısı kazandırmıştır. Aşağıda anlatacağımız gibi Fatih Dönemi günümüz tabiriyle Osmanlı nın inovasyon dönemi dir. Belirtmekte fayda var ki bu inovasyonu gerçekleştirecek Cihan Padişahı nın arka planında büyük bir entellektüel birikim vardı. Müspet ilimlere karşı büyük bir merakı olan Padişah ın Topkapı Sarayı ndaki şahsi kütüphanesinde 14 klasik tıp kitabı, gayri islami dillerde yazılmış 587 adet yazma eser mevcuttu. Büyük İskender i okuyan, Arapça ve Farsçayı iyi derecede bilen Rum, Latin ve İbrani dillerine vakıf olan Cihan Padişahı nın kütüphanesindeki kitaplar arasında Arapça yazılmış ilmi eserlerin tamamının yanı sıra Fars, Latin ve Yunan dillerinde yazılmış çok önemli eserler vardı. Din bilgisinden, İslam hukukuna, gramer ve edebiyattan, tarih ve coğrafyaya, fizik, matematik, cebir, hendese, kozmografya ve astronomiye kadar tüm eserlerin olduğu bu kütüphanede Padişah ciddi vakit geçirirdi. Coğrafyaya özel ilgisi olan Fatih Sultan Mehmed, Topkapı Kütüphanesi nde bulunan ortaçağdan kalma deniz haritaları kolleksiyonunun büyük bir bölümünü bizzat kendisi temin etmiştir. Öte yandan Avnî mahlasıyla şiirler yazması edebiyata olan düşkünlüğünü ve hakimiyetini göstermektedir.” (201.s.)

Fetih Neden Gerekliydi?

İstanbul, stratejik olarak çok önemli bir bölgede yer alıyordu. Coğrafî konumu gereği yüzyıllarca siyasi, askeri ve ticari açıdan hep önem taşımıştı. İki kadim kıtanın birleşme noktasında olan İstanbul, iki kara ile iki denizi kontrol eden Marmara Denizi ile İstanbul Boğazı arasında kalan Haliç in ortadan ikiye ayırdığı stratejik önemi büyük tarihi yarımadada yer alıyordu. Jeopolitik olarak Osmanlı nın Anadolu ve Rumeli topraklarının ortasında kalan İstanbul, Osmanlı topraklarının birbiriyle ilişkisini kesen ve geçişlere engel olan bir konumdaydı. Anadolu ve Balkanların önemli bir kısmını fethetmiş olan Osmanlı için Doğu Roma İmparatorluğu nun başkentini ele geçirmek artık bir zorunluluk halini almıştı. Öte yandan İstanbul u fethetmek her ne kadar stratejik olarak çok önemliyse de ondan daha da önemli olan Peygamber efendimizin Kostantiniyye (İstanbul) mutlaka fethedilecektir. Orayı fetheden emir ne güzel emir, o ordu ne güzel ordudur müjdesine nail olma arzusuydu. Stratejik önemi büyük tarihi yarımadada yer alan İstanbul, Fatih in fethine kadar 30 dan fazla kuşatmaya maruz kalmıştı. Sadece Osmanlı nın değil o dönemde yaşamış olan bütün büyük Destekleri ve önemli tavsiyeleri için, Sn. Dr. Kurtuluş DEMİRKOL ve Sn. A. Sefa ÖZKAYA ya teşekkür ederim. Prof. Dr., Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü 201

 

3 Haluk GÖRGÜN devletlerin ve devlet adamlarının en büyük hayali bu muhteşem şehri fethetmekti. İstanbul dokuz defa Araplar, yedi defa da Osmanlılar tarafından kuşatılmıştı. Ayrıca Avarlar ve Ruslar dâhil olmak üzere pek çok başka unsurlar tarafından da kuşatılmıştı. Osmanlı nın İstanbul un fethi ile ilgili ülküsü kuruluş yıllarında dahi vardı. Orhan Bey ve I. Murat dönemlerinde Osmanlı askerleri İstanbul önlerinde gözükmüşler, ilk ciddi kuşatma teşebbüsü ise I. Bayezid döneminde gerçekleşmişti. Fatih Sultan Mehmed Han ise İstanbul un fethini kendisine ana ve öncelikli hedef olarak belirlemişti. Fetih Hazırlıkları, Fetih ve İnovatif Öğeler

Fatih Sultan Mehmed babası II. Murat ın 3 Şubat 1453 tarihinde ansızın ölümü üzerine Edirne ye gelerek ikinci defa Osmanlı tahtına oturmuştur. Genç hükümdar tahta oturduktan sonra öncelikli olarak merkezdeki idarî problemleri halletmiştir. Bunu yaparken anî ve fevrî bir harekete girişmemiş, fetih fikrinin karşısında olan Çandarlı Halil Paşa yı görevden almamış, onu yavaş yavaş etkisizleştirmiş fakat bu yaşlı veziriazamı yerinde tutarak onun diplomasi sahasındaki tecrübesinden istifade etmişti. Çandarlı nın adamlarını kilit mevkilerden uzaklaştırmış, yerlerine kendisine doğrudan bağlı adamlar getirmişti. Böylelikle merkezdeki idarî sorunlar çözülmüş, Fatih tek otorite haline gelmişti. İkinci olarak Fatih, İstanbul a karşı girişilecek bir fetih harekâtı sırasında Bizans a yardım etmesi muhtemel tüm devletlerle birer barış anlaşması imzalamıştır. Böylelikle İstanbul un fethi sırasında Bizans a yapılması muhtemel yardımların önü diplomasi yoluyla kesilmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan kuzeyden gelecek herhangi bir yardımı da Rumeli Hisarı ile tedbiren kapatmıştı. Resim: Rumeli Hisarı nın ana hatları birleştirildiğinde ortaya çıkan Muhammed/Mehmed yazısı. Bundan sonra fetih yolunda girişilen en önemli faaliyet bu muazzam hareket için gerekli asker, mühimmat ve malzeme temini gibi hazırlıkları yapmak olmuştur. II. Mehmed tahta çıktığında boş bir hazine devralmıştı. Dolayısıyla öncelikle maliyeyi düzenlenmiş, fetih hazırlıkları için gerekli kaynağı sağlamıştı. Nitekim fetih esnasında kullanılan yüksek teknoloji ve niceliği yüksek malzeme bu sayede temin edilebilmişti. 202

 

4 Fatih ve İnovasyon

Askerî hazırlıklar kara ve deniz kuvvetleri olarak iki alanda kendini gösterir. Bu alanlar kara ve deniz platformlarıdır. Kara platformlarının içine 4 ay gibi kısa bir sürede inşa edilen Rumeli Hisarı nı da eklemek gerekir. Böylelikle İstanbul Boğazı tamamen kontrol altına alınmıştır. Fatih Sultan Mehmed, 26 Kasım 1452 de vergi vermeden ve bayrağını indirmeden Boğaz dan geçmeye çalışan Antonio Rizo adlı kaptanın gemisini batırarak, fetihten önce İstanbul Boğazı nın hâkimiyetini tamamıyla ele aldığını göstermiştir. Bu atış, top güllesinin su üzerinde sektirilmesiyle yapılan bir atıştır. Resim: Su üzerinde sektirmeli yatay yollu top atışı. (Fatih in inovasyonu) Kara silah sistemleri içindeki en önemli silah türü toptur. Fatih in döküm ve mühendislik aşamasında bizatihi eşlik ettiği sürecin inovatif etkisi, bir çağın kapanmasına sebep olacak kadar kuvvetlidir. Zira Yeni Çağ, askerî anlamda topçuluğun ve top teknolojisinin tarihidir. Peki Fatih Sultan Mehmed den önce top yok muydu? şeklinde bir soru aklımıza gelebilir. Bu soruya şöyle cevap verelim: Evet, XIII. yüzyıldan beri vardı. Nitekim Hasan el-rammah ın Kitâbü l-fürûsiyye adlı eserinde görülen XIII. yüzyıl erken tip torpido-top prototipleri; Oxford, Christ-Church Library 92 numarada mevcut olan 1326 tarihli De nobilitatibus sapientiis et prudenciis regum adlı el yazmasında görülen ilk Avrupa çizimli (70b kodlu folyo) top prototipi gibi örnekler, bize erken dönem top teknolojisini yansıtacak şekilde kaynak teşkil ederler. Fakat bunların hiçbiri Yeni Çağ ı doğuracak silahlar değillerdi. Tarih, bu yenilikleri yapması için 21 yaşındaki bir genci seçmişti. Bu yenilikleri iki kalemde inceleyebiliriz: Yatay yollu atışlar ve dikey yollu atışlar. Bugünkü top teknolojisi tamamen bu iki prensip üzerine kuruludur. Bu prensiplerin en büyük dönüşümü geçirmesini sağlayan kişi, 21 yaşındaki genç Osmanlı padişahıydı. Fatih, darbzen türü yatay yollu atış yapan top teknolojisini, Şahî adını verdiği çok büyük bir top çeşidi ile o güne kadar görülmemiş, büyüklükte bir tesire sebep olacak seviyeye ulaştırdı. Bu, yatay yollu atış prensibiyle çalışan toptu. Fatih in ikinci teknik harikası dikey yollu atış prensibi ile çalışan havan topunun atış kabiliyetini arttırmasıydı. Barut hakkını düzenleyerek bu sonucu elde etmişti. Nitekim kuşatma esnasında tarafsız Galata bölgesinin surlarına zarar vermemek için, Kasımpaşa dan yaptığı atışlarla Bizans gemilerine nokta atışıyla zarar vermeyi başarması, Bizans kaynakları tarafından hayret, kin ve hayranlık duygularının karışımı bir kıvamda anlatıldı. 203

 

5 Haluk GÖRGÜN Resim: Şahî topu ve iç kesiti.

Fatih in inovatif anlamda yaptığı yeniliklerden birisi ise hafif ve ağır topçuluğun bir arada kullanılmasıdır. Bu taktik, bütün Avrupa kale mimarisini baştan aşağıya değişmek zorunda bırakacak kadar büyük bir harekettir. Fatih, bu taktiği hafif ve ağır topları müştereken kullanarak icra etmiştir. Hafif topların attığı gülleler daha dar bir alana daha fazla basınç uygulayacağından sura daha fazla nüfuz ediyordu. Böylelikle güleler daha derine girmiş oluyordu. Bu toplarla surda bir yuvarlak çizildikten sonra ortaya atılan büyük şahî topları da etrafı kesilmiş olan bir yuvarlağı rahatça yıkıyordu. Sadece bu teknik bile Fatih Sultan Mehmed in ne kadar büyük bir askerî deha olduğunu, kendi döneminin imkânlarını nasıl inovatif bir şekilde kullanabildiğini gösterir. Dökülmesinde padişahın da bizzat katkısı olan bu büyük topların güllelerinin ağırlığını veren Midilli Adası Başpiskoposu Sakız lı Leonardo nun da dâhil olduğu çağdaş kaynaklar 1200 libre, yani 544 kg ağırlığında mutabıktırlar. Fatih Sultan Mehmed, surların altından şehre sızmak için lağım kazdırmış, bu lağımları patlatarak surlara zarar vermiş ve kolay yıkılmasını sağlamış, surların önündeki hendeği asker kaybetmeden doldurmak için yürüyen kuleleri dışa açılır pencere aksamıyla donattıracak şekilde yaptırmış, Galata surları üzerinden havan topuyla yaptığı aşırtma atışlarla Bizans donanmasına 204

 

6 Fatih ve İnovasyon

kayıplar verdirmiştir. Bu özelliklerin ömründe defalarca savaş görmüş bir komutanda toplanması bile zordur. Fatih Sultan Mehmed in dönemin teknoloji anlayışını zorlayan inovatif faaliyetlerinden biri de gemilerin karadan yürütülmesidir. Bu faaliyet, her ne kadar ehil olmayan kişiler tarafından tartışılsa da 1455 yılında Jean Meilot adlı bir sanatçının, Bertrandon de La Broquière in Le voyage d outremer de Bertrandon de La Broquière adlı eserinde hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde resmedilmiştir. Dolayısıyla 1455 gibi bir tarihte bile Avrupalı kaynaklarda kabul edilmiş olan bir faaliyetin bugün gerçek olup olmadığını hala tartışmak, kime ne kazandırır? Burada sadece şunu ekleyelim. Bu harekat daha önce dünya tarihinde görülmemiş bir harekât değildir. MÖ 480 de Pers hükümdarı I. Serhas, 845 yılındaki Paris kuşatmasında Vikingler, 1438 tarihinde Venedikliler tarafından daha önce gerçekleştirilmiş harekât konseptleridir. Bu harekâtın Fatih tarafından gerçekleştirilmesi ise onun tarihi ne kadar iyi bildiğini ve kritize ettiğini gösteren bir işarettir. Resim: 1455 te yapılan minyatürde gemilerin Haliç e indirilmesi gösteriliyor. Resim: Haliç zincirinin su üzerinde nasıl kalabildiğini gösteren bir rekonstrüksiyon önerisi. 205

 

7 Haluk GÖRGÜN

Haliç e donanmayı indirmesinden başka Ayvansaray-Eyüp arasındaki bir konuma ahşap köprü kurduran Fatih, bu köprü ile Haliç teki Bizans donanmasını baskı altına almış, kara surlarındaki askerlerin bir kısmının bu tarafa sevk edilmesine yol açmış, Haliç hattındaki hücumu desteklemiş, bu köprülerin üzerinden ihtiyat birliklerini sevk ettirmiş, bu köprünün üzerine kurulan toplarla Haliç surlarını dövmüş, en önemlisi ise Haliç te bulunan Bizans donanmasında kullanılan Grejuva yı, yani Rum Ateşi ni etkisiz kılmıştır. Resim: Bizanslıların kullandığı grejuva nın, XIII. yüzyıl bir Bizans el yazması olan ve Madrid de bulunan Ioannes Skylitzes teki tasviri. Bütün bunların yanında, genç padişahın psikolojik harekât idaresi, her türlü takdire şayandır. Bunların bir kaçından bahsetmek gerekirse, en başta en büyük paşaların bile karşı olduğu bir harekâta askeri inandırması bile, onun ne kadar büyük bir motivasyon kudretine sahip olduğunu gösterir. Psikolojik harekâta dair bir başka vaka, 51 günlük yoğun bombardımana rağmen düşmeyen kaleye, 52. gün en yoğun hücumu yapabilecek motivasyonu sağlamasıdır. Genç sultanın psikolojik harekâta dair sevk-idare kabiliyetine örneklerden biri de 20 Nisan 1453 te kaybedilen deniz muharebesinin olumsuz psikolojik etkisini, Nisan gecesi karadan Haliç e gemileri indirmesiyle tersine çevirmesidir. Ortaçağı kapatan genç liderin psikolojik harekât kabiliyetine dair son bir örnekle bu bahsi kapayalım. Fatih Sultan Mehmed, fetihten bir gece evvel bütün askerin moralini zirveye çıkarmak, herkesi aynı anda aynı düşünceye konsantre etmek için, Türk kaynaklarında mum donanması denen bir şenlik yapar. 28 Mayıs ı 29 Mayıs a bağlayan gece bütün ordu bir anda meşaleler yakar. Bizanslılar; Topkapı, Edirnekapı, Ayvansaray, Mevlanakapı, Silivrikapı, Kasımpaşa sırtları, Eyüp ve diğer bölgelerde yükselen alevleri görünce bütün Türk ordusunun her yerinde yangınlar çıktığını, nihayet günlerdir beklenen Meryem Ana nın mucizesini gösterdiğini sanır. Daha sonra sanki tek bir elin bir anda müdahale etmesi gibi bütün meşaleler aynı anda sönünce Bizanslılar bunun bir yangın olmadığını anlamışlar, tam tersine bu kadar organize olabilmiş bir askerin karşısında duramayacaklarını kabullenmişlerdir. İşte Osmanlı nın kuvvet, kudret, organizasyon ve inovasyon dörtlüsüyle kurduğu denklemin karşı tarafa hissettirdiği bu düşünceler sonucunda ertesi günü şehir düşmüştür. 206

 

8 Fatih ve İnovasyon

Fetih Sonrası İstanbul Fetih sonrası Fatih, İslam hükümdarları ve bütün Müslümanların gözünde eşsiz bir itibar kazanmıştı. Bizans imparatorlarının her türlü hukunun mirasçısı olarak Fatih Sultan Mehmed, Han ve Kayzer ünvanlarına sahip olmuş, artık haklı olarak o iki kara ve iki denizin sultanı, yani gerçek cihan hükümdarı olmuştu. Feth ettiği şehir IV. Haçlı Seferi nde yağmalanmış, tahrip edilmiş ve insanlar terk ettiği için nüfusu oldukça azalmıştı. Fatih, hemen eğitim, ticaret, sanat, zenaat ve iskan alanlarında çok yönlü, hızlı ve planlı bir şehirleşme kampanyası başlatmış, fetih sırasında nüfusu bin olan şehir 1478 yılında gerçekleşen sayıma göre 80 bin civarına ulaşmıştı. Fetihten önce neredeyse şehir olma özelliğini kaybeden İstanbul artık bir cazibe merkezi idi. Fatih in başlattığı imar hareketi ondan sonra gelen her padişah tarafından dönemin şartlarına göre devam ettirilmiş ve İstanbul her alanda günden güne daha da gelişerek dünyanın en muhteşem şehri olmuştur. Eyüp Sultan ın türbesinin mevkiinin Akşemseddin tarafından bulunmasıyla buraya hemen bir türbe ve Eyüp Sultan adına bir cami inşa ettirerek, İslâm kültürü ve Hazret-i Peygamber in şehrin kudsiyyetine yaptığı atfı pekiştirmiştir. Resim: Eyüp Sultan Türbesi. İstanbul un başkent olarak kurucusu olan İmparator Constantinus un yaptırdığı Havariler Kilisesi nin bulunduğu konuma kendi saltanat, devlet, dünya ve ahiret anlayışının timsali olarak Fatih Camii ni yaptırmıştır. Bu eser, kubbe strüktürü olarak Bayezid Cami, taşıyıcı sistem olarak ise Üsküdar Mihrimah Sultan Camii ne benzer ve bunların öncüsüdür. Erken Türk çizgisinin Klasik dönem mimarî çizgisine geçişi belirleyici bir niteliği vardır. Maalesef bu cami 1766 Depremi nde yıkılmış, yerine III. Mustafa tarafından bugünkü hali yapılmıştır. Fatih in yaptırdığı eski cami binası 1559 tarihli Mechior Lorichs ve 1741 tarihli Baron von Gudenus un İstanbul panoramalarında görülebilir. 207

 

9 Haluk GÖRGÜN Resim: Fatih Camii nin 1766 Depremi nde yıkılmadan önceki orijinal hali Resim: Fatih Külliyesi. Genç Sultan, Forum Theodosius denilen ve sonradan Bayezid Meydanı adını alacak olan alanın kuzeyine ilk sarayının inşasının emrini verir. Belirtmekte fayda var ki Bayezid deki Eski Saray dan 5 yıl sonra 1459 yılında inşasına başlanan Topkapı Sarayı gibi bir şaheser Fatih tarafından inşa ettirilmiştir. Çizimi mimarbaşı tarafından gerçekleştirilen bu sarayın tasarımı bizzat Fatih e aittir. Nitekim Fatih dönemini yazan çağdaş tarihçi Kritovulos, Sultan ın sarayının konumunu bizzat seçtiğini yazar. 208

 

10 Fatih ve İnovasyon Resim: Topkapı Sarayı. Fatih, sadece yaptırdığı imparatorluk sarayı ile değil, aynı zamanda paşalarına imar ettirdiği külliyeler ve etrafına kurdurduğu mahallelerle de İstanbul u abad etmiştir. Nitekim Avnî mahlasıyla şiirleri de olan Fatih; Hüner bir şehir bünyad etmektir Reaya kalbin abad etmektir beytini derc ederek asıl hünerin bir şehri almak olmadığını, o şehrin kalbi mutlulukla dolu olan insanlarla şenlendirmenin bir hüner olduğunu ifade eder. Fatih, İmparator Iustinianus ve II. Basileios devirlerindeki ihtişamı aratmayacak şekilde İstanbul u ve içindekileri abad etmiştir. Böylelikle Fatih, Bizans megadükü Lukas Notaras ın Latin külâhı görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim sözünü haklı çıkaracak bir medeniyeti İstanbul da tezahür ettirmiştir.

Kişiliği

Fatih Sultan Mehmed dönemin en iyi alimlerinden iyi bir eğitim almış, yüksek bir terbiye görmüştü. Büyük bir komutan, eşsiz bir diplomat, çağının önemli bir hukuk insanı, inovatif bir mühendis, hülasa büyük bir deha idi. Arapça ve Farsçayı iyi derecede bilen Rum, Latin ve İbrani dillerine de vakıf olan Cihan Padişahı, dini, sosyal ve pozitif bilimlerde yüksek eğitim almıştı. Şahsi kütüphanesinde o zamana kadar yazılmış bütün önemli ilmî eserler mevcuttu, devrinin en büyük şairleriyle yarışacak kadar şiir sanatına ve yüksek sanat kültürüne sahipti. Babasından ve hükümdar olduktan sonra da, büyük hürmet gösterdiği, hocalarından çok iyi eğitim almıştı. Osmanlı saltanatı gibi yüce bir sultanlıktan iki defa feragat edecek kadar olgundu. Çok merhametli ve müsahamalı olan Padişah, din ve vicdan hürriyetine verdiği önemi gayri müslim tebaasını inançlarında serbest bırakarak göstermişti. İstanbul u fethettikten sonra, bütün dinlere ve bütün milletlere sağladığı imtiyaz, insanlık ve medeniyet sevgisi onun yetiştiği ve ilham aldığı Türk-İslam kültürünün Fatih in şahsında somutlaşmış halidir. Sultan, kendisine Çezar-ı Rûm diyerek, sonradan Bizans olarak adlandırılacak olan Roma imparatorlarının resmi varisi olduğunu, dolayısıyla kılıç hakkının bunu kendisine sağladığını ima ve ilan eder. 209

 

11 Haluk GÖRGÜN

Fatih Sultan Mehmed in inovatif kişiliğe sahip olduğunun bir başka örneği kendi kaftanlarının çizimini yapmasıdır. Sarayında Ali Kuşçu, Ancona lı Cyriacus gibi bilim adamlarını çalıştıran, batılı ressamlara portrelerini çizdiren, huzurunda felsefe tartıştıran, Saray Ressamı Sinan Bey i İtalyaya Frenk usulü boyamayı öğrenmesi için gönderen ki bu durum ilim için yurt dışına birisini göndermiş olması demektir, antik Grek metinlerini bizzat okuyan, Bizans arkeolojik ve kutsal emanetlerini toplayarak Cebehane de muhafaza eden ve kendini sadece Müslümanların değil, gayrimüslimlerin de hükümdarı gören, Ortodokslara verdiği ahitname ile Hıristiyan dünyasını ikiye bölen, fetih istikametini batıya çeviren ve İtalya da bulunan Otranto kalesini feth ederek siyasî istikamet tayin eden bir kişiliktir.

Resim: Fatih in sarayındaki bilim adamları. Soldaki minyatürde Ali Kuşçu ve Fatih, sağdaki batılı çizimde Ancona lı Cyriacus.

Osmanlı Devleti ni imparatorluk haline getiren Fatih, imparatorluğun ilk defa saray protokolünü oluştururak bu alanda da büyük bir inovasyon gerçekleştirmiş, 2 imparatorluk, 14 devlet, 200 den fazla büyük şehri fethetmiş, Osmanlı nın kanunlarını derli toplu olarak Kânunnâme-i Âli Osman ismiyle müstakilen bir arada toplamış, Sahn-ı Seman medreselerini kurarak ilmî hayata büyük katkılarda bulunmuştur.

Resim: Bellini nin yaptığı Fatih portresi. 210

 

12 Fatih ve İnovasyon

Resim: Costanza de Ferrara nın bronz döküm Sultan Mehmed II Madalyonu (Birinci Sürüm).

Venedik hükümetinden istemesi üzerine gönderilen Gentile Bellini ye portresini yaptırmıştır. Madalya portesi ile yağlı boya tablosunu birleştirmesi bir inovasyondur ve daha önce kimse böyle bir şeyi yaptırmamıştır. Onun yağlı boya ve madolyon portresini birleştirmesi daha çok yeni anlaşılmıştır. Floransadan gelen ve Pera da yaşayan 4 mimarla Dardanel bölgesini ve İstanbul u korumak için Kilitbahir Kalesi ni yaptırmıştır. Bu kale 7 katlı ve üçgen şeklindedir. Kilitbahir Kalesi, Çanakkale zaferinde dahi önemli bir rol üstlenmiştir.

Sonuç

Letüftehenne l-kostantîniyyeti ve le-ni me l-emîru emîruhâ ve le-ni me l-ceyşi zâlike l-ceyş, bilinen adıyla fetih hadisi, İstanbul u fetheden askerin ne güzel asker, onu fetheden kumandanın da ne güzel bir kumandan olduğunu ifade eder. Bu işaret edici, müjdeleyici sözlerin arkasından bir dönem Arap orduları daha sonra da Müslüman Türk orduları İstanbul un fethini daima gönüllerinde büyüttüler. Bu uğurda uzun seferlere çıktılar. Nihayet bu müjde, tuğrasında el-muzaffer daima ibaresi haklı olarak yer alan II. Mehmed e yani Fatih e nasip olmuştur. Buradaki El-Muzaffer daimâ ifadesi imparatorluk iddiası açısından çok önemlidir. Çünkü bu unvan Roma imparatorlarının daima kazanan anlamına gelen semper victorian Latince ibarenin Arapça ya tam çevirisidir. Bu çeviriyi ilk olarak Abbasi Devleti yapmış, imparatorluk ve cihangirlik alameti olarak da bu ünvanı Osmanlı da ilk olarak Fatih Sultan Mehmed kullanmıştır. 19 yaşında tahta çıkan genç hükümdar 21 yaşında İstanbul u fethetmiştir. 3 Mayıs 1481 tarihinde henüz daha 49 yaşında iken bizim üniversitemizin yanı başında bulunan Hünkar Çayırı nda vefat eden Fatih, İstanbul un fethiyle tarihe çağ açıp çağ kapatan büyük hükümdar olarak adını yazdırmış bugün dahi örnek olma vasfını muhafaza ederek günümüze ışık tutmaya devam etmektedir. Aynı İmparator Constantin in kendi yaptırdığı Havariler Kilisesi nin haziresinde yattığı gibi, Osmanlı İmparatorluğu nun kurucusu olan Fatih Sultan Mehmed Han el muzaffer daimâ da, Canstantin in kilisesinin bulunduğu yere yaptırdığı Fatih Camii nin haziresinde medfundur depreminden sonra türbesinin yeri biraz daha öteye kaydırıldığından, günümüzde türbenin biraz daha camiye yakın olan kısmında yatmaktadır. 211

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder