Foucault’un Bilginin Arkeolojisi yaklaşımının
aklımıza getirdikleri: Bibliyografya
26.11.2022
Bibliyograflıktan incelemeciliğe
Fuko yüzeysellik ve derinlemesine kavramları üzerine bilgi
arkeolojisi teorisini inşa ediyor.
Bibliyografya da aslında yüzeyselliğe bir karşı çıkıştır.
Derinlemesine çalışmanın araçlarından birisidir.
……………….
https://www.kitapyurdu.com/kitap/bilginin-arkeolojisi/261905.html
https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/bilginin-arkeolojisi/441
https://monoskop.org/images/1/1d/Foucault_Michel_Bilginin_arkeolojisi.pdf
https://eksisozluk.com/bilgi-arkeolojisi--1515946
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/49095/624646
Burgelin, P. (2002). “Bilginin Arkeolojisi”, Urhan, Veli-
Gündoğdu, Hakan, “(Derleme ve Tercüme) Foucault ve Bilginin Arkeolojisi”,
Foucault ve Bilginin Arkeolojisi”, Paradigma Yayınları, İstanbul.
Deleuze, G. (2002). Yeni Bir Arşivci, çev. Veli Urhan, Hakan
Gündoğdu, Paradigma Yayınları, İstanbul. Foucault, M. (1999). Bilginin
Arkeolojisi, çev. Veli Urhan, Birey Yayıncılık, İstanbul.
https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/engin.yurt/64387/Foucault,%20s.%2041-137.pdf
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/49729.pdf
https://anarcho-copy.org/libre/gilles-deleuze-foucault.pdf
https://www.mardinlife.com/foucault-gilles-deleuze-kitap-ozeti-konusu-ve-incelemesi.html
http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Michel%20Foucault/
https://dusunbil.com/foucaultnun-kurgulari/
https://dusunbilkitap.com/urun/dusunbil-sayi-53/
https://eskikitaplarim.com/showthread.php?t=54558
https://www.manifold.press/sartre-in-facebook-hesabi
“Öncelikle, bir söylem bir nesne etrafında oluşur ve söylemi
çözümlemek için nesneyi çözümlemek gerekmektedir. Söylemin nesnesinin
incelenmesi, bir arkeologun yaptığı gibi somut olarak ortada var olanı
incelemek değil, söylemsel bir ilişkiler ağının peşine düşmek demektir.
Söylemsel ilişkiler ağı, söylemin oluşmasında bir zemin oluşturan belirgin
hatları içerdiği gibi, görünürde nesneyle ilişkisi olmayan ancak hava gibi
ortada dolaşan akışkan hatları da içerebilir. Geleneksel tarih metodolojisi bu bağlamda Foucault’nun kurmaya
çalıştığı bilgi arkeolojisi için yetersizdir; tarihçi, bir olay ya da olguyla
ilişkili görünen alanlarda derinlemesine analiz yapabilir ancak bilginin
arkeolojisinde söyleme dahil edilenler kadar edilmeyenlerin, var olanlar kadar
yok olanların da önemi bulunmaktadır. Hatta belirli bir bilgi alanında sadece
doğru olarak kabul edilen ifadeleri değil, yanlış ifade gruplarını da analiz
ederek, yanlış ifade kurabilmemize imkan veren koşulları da incelemeye dahil
eder.
5 Çünkü bir birlik içeri aldıkları kadar dışarıda bıraktıklarıyla
bir bütün olarak anlaşılabilir. Foucault’nun arkeolojik teşebbüsünün ana
hatları, bir olayın sınırlılığı ve tikelliği içindeki esas “ifade”yi yakalamak,
varoluşunu değil varoluşunun koşullarını belirlemek, aynı bağlamda yan yana
gelmiyor gözükse de aynı ifadede ses olabilen başka nesnelerle bağlantı kurmak,
hangi oluşum ve ifadeleri özellikle dışarıda tuttuğunu tespit edebilmektir. 6”.
https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12452/2680/%E2%80%9CDEL%C4%B0L%C4%B0%C4%9E%C4%B0N%20TAR%C4%B0H%C4%B0%E2%80%9D%20BA%C4%9ELAMINDA%20TOPLUMSAL%20%C3%96TEK%C4%B0L%C4%B0%C4%9E%C4%B0N%20%C4%B0N%C5%9EASINA%20DA%C4%B0R%20B%C4%B0R%20DE%C4%9EERLEND%C4%B0RME.pdf?sequence=1&isAllowed=y
………………………………………….
“Foucault ise iktidarı bilince kadar genişletip
derinleştirir. Bilgi ve bilinç, iktidarın müdahelelerinden masun değildir.
Foucault okuyucusuna heyecan veren bu tespit, yazarın meşhur Deliliğin Tarihi,
Kelimeler ve Şeyler, Bilginin Arkeolojisi, Cinselliğin Tarihi ve Hapishanenin
Doğuşu kitaplarında çok sayıda örnekle desteklendiği için ikna edici görünür.
Foucault görünüşte büyük meseleleri terk etmiştir. Hakikat, insan, tarih,
ahlak, mutluluk vb. başlıkları inkar eder. Bunların hepsi ona göre iktidar yani
kapitalist burjuvazi tarafından kendini meşrulaştırmak için icat edip dayattığı
konulardan ibarettir ve bunların karşısına benzeri kavramlarla çıkılamaz.
Bunlar olmadığı için zıtları da mevcut değil Foucault’ya göre. Tek yapılacak şey bunların
altını üstüne getirmek yani bilgi arkeolojisi yapmaktan ibaret. Mutluluk
diye bir konu olmadığına göre alternatifini yaratmaya çalışmak da gereksiz.
Bunun yerine zevki uzatma tercih edilir. Foucault’nun böylelikle siyasetten
tamamen uzaklaştığı açıktır. Hümanizm ve diyalektik gibi 19 ve 20. yüzyıllar
Batı Avrupa düşüncesi için temel olan bağlam ve yöntemlerin tamamını terk
etmeyi önerir Foucault. Lenin’in meşhur sorusu, “Ne yapmalı?” gibi sorular onun
için anlamını tamamen kaybetmiştir. Önemli olan, diyalektik akıl değil analitik
akıldır ve bize kapitalistlerin sunduğu kavramlar çözümlenip terk edildiğinde
mesele biter. Düşüncenin konusu artık doğa, varlık, insan, özne gibi 19. yüzyıl
palavraları değil bilginin kendidir. Samimiyet ve hakikatin tamamen kaybolduğu
kanısındadır Foucault; çünkü bunlar varken de sahteydiler, bizi uyutmak için
burjuva sınıfı tarafından ortaya atılmış şeylerdi. Artık herhangi bir şeyi
yapmanın veya söylemenin amacı, asla yüce bir amaç değil, yapmak veya
söylemenin kendinden ibarettir. Şöyle bir şeyi rahatlıkla söyleyebiliriz: Batı
felsefesi Michel Foucault ile devam etmişse Michel Foucault ile sona ermiş
demektir.”. http://www.tarihhaber.net/kelimeler-ve-seyler/
………………………………………….
“Manipüle bir felsefesi var Michel Foucault’nun. İnsan
zihninin bilgi konusunda Batı Avrupa örneğinde ne kadar ve ne yönde manipüle
edildiğini konu edinmiş kendine. “Bilginin arkeolojisi” dediği şey, saygın
görünmek için kendine “bilgi” ve “arkeoloji” terimlerini seçse de, esas olarak
yüzyıllar boyu Batı Avrupa’da birilerinin yaptığı abrakadabraları tersine
çevirme isteminden başka bir şey değildir. Bu yönüyle de herkesin rahatlıkla
dikkatini çekmektedir. Eh, herkes biraz biliyor Batı Avrupa’da bilgi konusunda
yüzyıllardır bir abrakadabra döndüğünü. Biliyor da, bunun tam olarak nasıl
olduğunu, nasıl yapıldığını çözmek bir mesele. Ayrıca, buna karşı ne yapmal
şazım geldiğini kararlaştırmak da daha vahim bir mesele. Sonra, bir mesele daha
var ki, bu yazının konusunu oluşturuyor: Foucault düşüncesi kime dişilik
ediyor? Yani bu bilgi arkeolojisi denen şey, en çok kimin işine yarıyor?”. http://www.tarihhaber.net/foucaultnun-yeri-kocasinin-yanidir/
………………………………………….
………………………………………….
“Şaşırtıcı olan; henüz bir tür bilgi arkeolojisi bile
gerçekleştiremeyen, bir nesil öncekilerin yazdıklarını okuyamayan, dilini
anlayamayan aydınlarımızın geçmiş hakkında bu kadar kesin hükümler verebiliyor
olmasıdır. Kendi kültürünün bir tür "bilgi arkeolojisi"ni yapamamış,
bunu yapma kapasitesine bile sahip olamayan zihniyetin her şeyi modernleşme
parantezine alan bakış bu.”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/akif-emre/hatiratlar-neyi-hatirlatir-42689
………………………………………….
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1220520
https://monoskop.org/images/9/93/Foucault_Michel_Kelimeler_ve_seyler.pdf
…………………………
“Foucault’da Birinci Dönem/İkinci Dönem
Foucault birinci döneminde insanın ve bilginin temeline
bilimleri koymuştur. Bilgi arkeolojisi yapmıştır. Kitap adları, birbirini izlerken biraz
bulanık olarak belirlenmiş bence. Çünkü arkeoloji terimi iki kitapta da
sıklıkla kullanılıyor. Aslında bilgi arkeolojini en baştan itibaren yapan
filozofumuz, “Bilginin Arkeolojisi” adlı kitabını geç dönemine bırakmıştır.
İkinci döneminde ise yani Bilginin Arkeolojisi’nde bunların da (bilimlerin)
temeline iktidarı koymuştur. Bilgi ve bilimler de dahil her şeyin temelinde
iktidar vardır. Marx fiziksel aygıtlardan, Gramsci ve Althusser ideolojik
aygıtlardan söz etmişti: Okul, medya, hastane, aile gibi kurumlar ideolojik
aygıt düzeyine konmuştur.
Foucault ise konuyu hem derinleştiriyor hem de daha da
genişletiyor. Binaların kendileri, biçimleri, yollar, kavşaklar bile iktidar
oluyor. Bilim, felsefe, öğretmen, imam herkes iktidar. Gelenekler, kitaplar,
görüşler, büyükler, babalar da iktidar oluyor. Yani iktidar ne Hobbes’un ne de
Marx’ın devletinden ibaret. Eşcinselliğin hor görülmesine neden olan
psikiyatri, yine kişiye delilik raporu veren bilim kişisi de kuşku yok ki
iktidardır. Çocuğa baskı uygulayan anne de kuşkusuz ki bir iktidar olarak
betimlenir. Bunlar Foucaultçu (Fukocu) terminolojide mikro iktidarlar olarak
kavramlaşmıştır Foucault, anladığım kadarıyla iktidarı “söylem” kavramıyla
benzer anlamda kullanıyor. İktidar analizi son derece önemlidir. Buna söylem
analizi de denilir.
Foucault tarihselci olmasa da tarihle ilgilidir. Hapishane,
klinik ve deliliğin tarihini yazmış, bilginin arkeolojisi bağlamında da felsefe
tarihine girmiştir. Bilginin analizinden iktidar ya da söylem analizine
geçmiştir. İktidar kelimesinin anlamı da genişlemiştir. İnsan üzerinde etkisi
olan her şey iktidar işlevi görür. Foucauld’nun eleştirisi genişler ve
Hölderlin, Hegel ve Feuerbach gibi Alman filozoflarını da hedefler.”. http://mehmetakkaya.org/2020/12/21/deger-yargilarinin-kurulmasi/
………………………………………….
“Kendi içerisinde belli başlı uzmanlık ve ilgi alanları
vardır. Bunların bazıları: Prehistorya, Klasik Arkeoloji, Protohistorya, Önasya
Arkeolojisi, Mısır arkeolojisi(Ejiptoloji), Tevrat arkeolojisi, Orta çağ
Arkeolojisi, Sumeroloji, Hititoloji, Assyrioloji(Asurlular) ve eski çağ
kültürlerini filolojik açıdan inceleyen Klasik Edebiyat gibi dallardır.
Arkeolojinin ana başlığı altında toplanan bu tüm çalışma alanlarına ek olarak
felsefe, zooloji, sanat tarihi, antropoloji, kimya, jeoloji gibi bir çok bilim
dalından da yardım alır. Tarih ise kendisine kaynaklık eden Arkeoloji ile
birlikte, Yazıt bilim, Nümizmatik(eski para bilimi), Kronoloji(olay dizim),
Kültürel Antropoloji, Sosyoloji ve benzeri yan disiplinlerden yararlanarak çalışan bir nevi
“Bilgi Arkeolojisi” disiplinidir, tarihçinin görevi anlamlı bilgileri
yan yana getirmek ve tarihsel olgular yaratmaktır. Tarihçi çalışmaları
esnasında önemi olduğunu düşündüğü her şeyden yararlanabilir, belgeler,
yazıtlar, fermanlar, mektuplar, günlükler, vergi defterleri, nüfus kayıtları,
resmi yazışmalar, antlaşmalardan, yani genel olarak yazılı her türlü belge
kullanır. Yerel tarihçilik bağlamında sözlü tarihe başvurulabilir, ayrıca
gelişen teknoloji ile birlikte ses kayıtları, videolar, çeşitli dijital
verilerde tarihe kaynaklık etmektedir. Tarihçi çalışırken olaylar arasında
neden sonuç ilişkilerini inceler ve değerlendirir, tarihçi olaylar ya da
durumlar hakkında yeni bağlamlar yaratmak amacıyla sorular soran aynı zamanda
bir çeşit kuramcıdır.”. http://nukromu.blogspot.com/2011/11/arkeoloji-ve-tarih.html
………………………………………….
………………………………………….
………………………………………….
https://www.sparknotes.com/philosophy/arch/themes/
………………………………………….
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/253810
………………………………………….
“Foucault’nun arkeolojik yöntemi ve çözümlemesini çizdiğimiz
bu çerçeveden anlamaya çalışmamız gerektiğini düşünerek, şunu vurgulamamız gerekir
ki, Foucault’ya göre,
yüzeysel bilgi, belirli bir dönemin herhangi bir söylemine karşılık gelirken
derinlemesine bilgi, bu söylemi mümkün kılan koşullara karşılık
gelmektedir. Bilgi, bir dönemin epistemesi bağlamında ortaya koyduğu söylemi ve
bu söylemi mümkün kılan bilgi koşullarının kendisini bilmek olarak ortaya
konulduğunda Foucault’nun arkeolojik çalışmasında amaçladığı şey ikinci tür
bilgi olmaktadır. Foucault, bu nedenle kendi bilgisini söylem üzerine söylem
olarak nitelemektedir.12”. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/253810
………………………………………….
derin kelimesi… kez geçiyor. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/253810
Google: foucault yüzeysel
Google: foucault derin
Google: foucault derinlemesine
“Foucault’un üzerinde durduğu bilgi türü savoir yani
derinlemesine bilgidir. Derinlemesine bilgi, Foucault için bilimden daha
fazlasını ifade eden ve kendisinin de bilimdeki yüzeysel anlamları bulduğu
genel çerçeveyi ifade eden bir bilgi türüdür. Söyleme dayalı olarak görülen ve
dönemin epistemesine uygun olan bir bilgidir ve connaissance yani yüzeysel
bilgiden daha geniş bir alana sirayet eder. Bununla beraber, sayılan iki bilgi
türü birbirinden tamamen kopuk değildir ve bazı ilişkiler ve bağlantılar
bulunması da mümkündür (Daştan, 2018: 44-45).”.
https://www.researchgate.net/publication/362656355_Foucault'un_Kavramlarini_Yuksekogretim_Arastirmalarinda_Kullanmak/link/62f665ac52130a3cd717aa4e/download
………………………………………….
“Foucault,
metinlerle ilgilenir ama onları belgeler olarak değil, arkeologların yaptığı
gibi anıtlar olarak ele alır.
17 Emine Kotlu, “Yapısalcı ve Post-Yapısalcı Sosyal
Teoride Dil, Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, Aydın, 2007, s.111
Diğer
bir deyişle, bilgi arkeologları Descartes’in Meditations adlı eserinin ne anlam
taşıdığını yani Descartes’ın hangi fikirleri ifade etmeye çalıştığını
sormazlar. Bunun yerine Descartes’ın -ve aynı döneme ait ünlü olan ya da
olmayan diğer birçok yazarın- yazdıklarını, içinde düşündükleri ve yazdıkları
dizgenin genel yapısına kanıtlar olarak kullanırlar. Özetle, ilgilenilen şey,
incelenmekte olan nesne (metin) değil, metnin kazılıp çıkarıldığı alanın bütünsel
yerleşimidir.18“. https://www.academia.edu/9319971/20._Y%C3%BCzy%C4%B1l_Dil_Felsefesinde_Michel_Foucault
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder