11 Eylül 2024 Çarşamba

Uzak Asya Yazıtlarımıza ilişkin felsefi yorumlar içeren makaleler ve tezler kaynakçası

 

Uzak Asya Yazıtlarımıza ilişkin felsefi yorumlar içeren makaleler ve tezler kaynakçası

 

Bülent Ağaoğlu

15.6.2023

 

Kitapta bölüm

Tansü, Yunus Emre; Nuri ÖZTÜRK : “Bilge Tonyukuk Anıtlarının Verdiği Mesaj”. İçinde: https://iksadyayinevi.com/wp-content/uploads/2021/03/BILGE-TONYUKUKUN-GOK-TURK-DEVLETINE-KATKISI.pdf 59-63ss.

Tanyu, Hikmet : “Eski Türk yazıtları1. İçinde:  İslamlıktan önce Türklerde tek tanrı inancı / Hikmet Tanyu -- Ankara : A.Ü. İlahiyat Fakültesi, 1980. 26-35ss. http://ia600400.us.archive.org/9/items/HikmetTANYUIslamlktanOnceTurklerdeTekTanriInancc/islam%20eski%20din.pdf

Tarihsel Akıl Çerçevesinde Türk Devlet Felsefesi. Editör ▪ Prof. Dr. Muhammet Hanifi MACİT. Araştırma-İnceleme Dizisi No. 14. ISBN 978-605-73812-7-9. 1. Baskı: Mart 2022 (1000 adet). https://www.tasav.org/media/k2/attachments/TASAV_Kitap_T%C3%BCrk_Devlet_Felsefesi.pdf

Balcı, Cengiz : Türk Devlet Töresi; (Destanlar, Kitabeler Ve Kutadgu-Bilig'den Örneklemelerle). Bilge Oğuz Yayınları, 2018.

Tezler

1

Nusrettin Yılmaz : Eski Türk Yazıt Ve Destanları Işığında Tarihi Varlık Olarak İnsan. Danışman: Prof. Dr. Hasan Şahin. Erciyes Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Felsefe Ve Din Bilimleri, 1998. Yer Bilgisi: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Eski Türk Dili Ana Bilim Dalı

2

"dikili taşlara felsefe yapmak"

İçinde: Şahin Enes : Türk Siyaset Düşüncesinin Dini Teorisi: İslamlaşmadan Modernleşmeye Türk Düşüncesinde Din Siyaset İlişkileri. Doktora Tezi. Enes Şahin.  T.C. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Enstitü Anabilim Dalı : Uluslararası İlişkiler. Tez Danışmanı: Doç. Dr. Sibel Akgün. Ekim – 2020.125-140ss.

https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/96841/T09178.pdf?sequence=1  

3

Can Tankut Esmen: Türkiye’deki Tarihyazımında İdeolojik Tarih Pratikleri Ve Eski Türk Tarihçiliği. Tez Danışmanı. Prof. Dr. Nebi Mehdıyev. Edirne 2020. https://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/trakya/7642/0179635.pdf?sequence=1

4

Altın, Tuğba : Orhun Abidelerinde Kutsallık Anlayışı. Yüksek Lisans Tezi. Tez Danışmanı: Dr.Öğr. Üyesi Selim Karakaş. Giresun 2019. Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı. https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/87477/yokAcikBilim_10277298.pdf?sequence=-1&isAllowed=y

Makaleler

1

Ayaz, Eyup Sertaç  : Türk’ün Bengü Değerleri: Bilge Kağan’ın Sözünde Liyakat ve Erdem = Eternal Values of the Turk: Merit and Virtue in the Remarks of Bilge Khagan / -- Karabük, 2020. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, IX. cilt, 2. sayı, 1726-1741. Sayfa. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1169518  

2

Çiçekdağı, Caner : Kül Tigin Yazıtının Güney Yüzüne Felsefi Bir Bakış* https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/633709

3

Manav, F. "Orhon Yazıtlarında Kağanın Erdemleri Üzerine Bir Değerlendirme: Platon'a Yoğun Göndermelerle" . Milli Folklor 17 (2021 ): 5-20 https://dergipark.org.tr/tr/pub/millifolklor/issue/64594/797763

4

Topsakal, Cem : Orhun Yazıtlarının Eğitim Bilimleri Açısından İncelenmesi Examination Of Orkhon Inscriptions in terms of Educational Sciences. Cem TOPSAKAL. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,  (2018) 8: 296-312. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/605111

5

“Yapılan taramanın sonucunda elde edilen verilerin bize gösterdiği durum, Türkçü yazar ve aydınların bu dönemde aktüel meselelerle meşgul olduğu ve edebiyat, tarih, felsefe gibi destek alabilecekleri alanları geri planda tuttukları yönündedir.”. Türkçü Dergilerde Runik Harfli Yazıtlar. Deniz DEPE* Türkbilig, 2020/40: 189-196. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1452814

6

Önal, Mehmet : Bir Türk Bilgelik Geleneği Var Mıdır?  Is There A Traditıon of Turkish Wisdom? https://www.academia.edu/44839372/B%C4%B0R_T%C3%9CRK_B%C4%B0LGEL%C4%B0K_GELENE%C4%9E%C4%B0_VAR_MIDIR

7

Yılmaz, Nurettin: Türklere Özgü İlk Kaynaklarda “İnsan” Görüşünün Temelleri. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi , cilt.11, sa.25, ss.127-144, https://docplayer.biz.tr/20043106-De-yine-insanin-kendini-bilmesi-anlamli-ve-onemli-bir-ilke-olmaya-devam-etmektedir.html  ** https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/konuk-yazarlar2/3936-turklere-ozgu-ilk-kaynaklarda-insan-gorusunun-temelleri 

8

 

Cihan, Cihat: Türk Devlet Felsefesi Açısından Kök Türk Devleti’nin Dış Politikası. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt Iıı, Sayı 1,' Haziran 2001.

https://acikerisim.aku.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11630/7913/G%c3%b6kt%c3%bcrkler.pdf?sequence=1&isAllowed=y ***

https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:3AAwiv36UHAJ:https://www.altayli.net/turk-devlet-felsefesi-acisindan-kok-turk-devletinin-dis-politikasi.html&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

 

9

Arslanoğlu, İbrahim : Orhun Yazıtlarında Verilmek İstenen Mesajlar.

https://docs.google.com/file/d/0B4oAja7AnWaFRGZva0VrdlBrWnc/edit?resourcekey=0-lEdTZfSeposSWoMwibojDg

 

10

“Bilge Kağan tarihimizin müstesna şahsiyetlerinden biridir. Dikkat çekici özelliklere sahiptir. Yalnız tarihî hâdiseler açısından değil, Türk dilinin de en değerli hâzinelerinden sayılan Kül Tegin Kitabesi ve onun için yaptırdığı, iç duvarları kahramanın hayatını gözler önüne seren sahnelerle süslü “bark” onun emri ve himmetiyle meydana getirilmiştir. Kül-Tegin Kitabesindeki ifadeler, milleti uyarıcı vasfı ile gerçek bir babanın evlâtlarına en içten nasihatları, ikazları durumundadır. Orada sadece Türk milletinin yaşamasını sağlayacak yollar, çareler gösterilmekle kalınmamış, bir devlet felsefesi yapılmış, Türk hukuk ve inanç prensipleri açıklanmış, sosyal tesanüt ve ekonomik faaliyetlerin millet uğruna en faydalı yanları dile getirilmiştir.

 

Orhun’daki her üç kitabe (diğerleri, oğlu tarafından diktirilen Bilge ve nihayet Tonyukuk âbideleri) bu farklılıkları ile başka hiçbir millette eşi görülmeyen bir tarihî, edebî, sosyal, dinî, hukukî belge hüviyetini taşır.”.

 

Kafesoğlu, İbrahim: Ölümünün 1250. Yıldönümü Münasebetiyle Bilge Kagan. Belleten, Sayı: Ağustos 1985, Cilt 49 - Sayı 194, Sayfalar: 261-272. https://belleten.gov.tr/tam-metin/1860/tur

 

11

Aydın, Mehmet : Orhun Abidelerinin Mesajları. Türk Kültürü, Sayı 329 Yıl Xxvııı Eylül 1990

 

12

Soydan, Murat: Türklük Gurur Ve Şuurunun Anıtsal Eseri: Orhun Abideleri

Yeni Ufuk Dergisi, Ocak 2019. https://www.yeniufukdergisi.com/2019/01/24/turkluk-gurur-ve-suurunun-anitsal-eseri-orhun-abideleri/

13

Konur, Erdem: Orhun Yazıtlarında sosyal Ve Siyasi Mesajlar.

https://docplayer.biz.tr/31422212-Orhun-yazitlarinda-sosyal-ve-siyasi-mesajlar-ozet.html

 

14

Zeren, Münevver Ebru : Göktürk ve Uygur Dönemi Yazıtlarında Budizm’in İzleri ve Etkileri. https://www.ttk.gov.tr/wp-content/uploads/2022/01/10.37879-9789751749987.2022.37.pdf

 

15

 

“Fetret döneminin yaşanmasına neden olan olaylar ve hatalar, ibret alınması için Bilge Tonyukuk tarafından dikilitaşlara yazılmıştır. Tonyukuk Yazıtları, Türkler için en önemli kalıntılarındandır. Yazıtlar II. Göktürk Devleti dönemini, Türk devlet felsefesini, halk, devlet ilişkilerini, iç ve dış düşmanların nasıl engellenmesi gerektiğini, hükümdarların görevini, Türklerin o dönem şehirlerde yaşamasının imkânsız olduğunu ve Budizm'in Türklere felaket getireceğini anlatıyor. Yazıtlarda savunma savaşı yapmanın gereksiz olduğu, yerine göre geri çekilip, güçlendikten sonra saldırıya geçmenin gerektiği yönünde askerî bilgiler bulunuyor. Tonyukuk'a ait iki yazıt bulunurken, biri 27, diğeri 35 satırdan oluşuyor.”. vı. Sayfa. İçinde: https://www.academia.edu/45227525/B%C4%B0LGE_TONYUKUK_ANISINA_T%C3%9CRK%C4%B0YE_VE_T%C3%9CRK_D%C3%9CNYASI_ARA%C5%9ETIRMALARI_I

 

16

Ahmet Kamil Cihan, “Orhon Yazıtlarındaki “Bilge” Terimi Üzerine”, Felsefe Dünyası 35 (2002), 89-101. https://www.academia.edu/14251737/ORHON_YAZITLARINDAK%C4%B0_B%C4%B0LGE_TER%C4%B0M%C4%B0_%C3%9CZER%C4%B0NE_the_Trerm_of_Sage_in_Orkhon_Incriptions

17

Türker-Küyel, Mübahat (F) :  Bilge Kagan bir "filozof-arhont" mudur? / Mübahat Türker-Küyel -- [Y.y. : yayl.y.], 1994 (Ankara : Türk Tarih Kurumu Basımevi)  455-464. ss. ; 24 cm

18

Uyanık, Mevlüt: Türk Metafiziğinin İslam Öncesi Temelleri. 2023. https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/guncel-yazilar3/7808-turk-metafiziginin-i-slam-oncesi-temelleri

19

Enginün, İnci : Orhun Yazıtları: Besleyici Güç. İçinde: Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 341- ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt1.pdf

20

Kanbur, Ahmet: Bir iletişim aracı Orhun Kitabeleri: Köl Tigin ve Bilge Kağan Abidesi. 12.8.2019. https://millidusunce.com/misak/bir-iletisim-araci-orhun-kitabeleri-kol-tigin-abidisi/

21

Koç, Raşit: Göktürk Kitabeleri’ndeki Dil Ve Anlatımın Günümüz Öğretim İlke Ve Yöntemleri Açısından İncelenmesi. Turkish Studies (Elektronik) Cilt: 11 - Sayı: 3 1555 -1568.  https://turkishstudies.net/turkishstudies?mod=makale_tr_ozet&makale_id=19305

22

Orhan, Salih - Mehmet Gedik Mesut Bulut: Orhun Abideleri İle Gençliğe Hitabe’nin Sundukları Mesajlar Açısından Mukayesesi Üzerine Bir İnceleme. The Journal of Academic Social Science Studies. Yıl-Sayı: 2012-5 Issue 8 Sayfa Sayısı: 907-915. http://www.ajindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423913113.pdf

23

Özen, Ş. ve Batur, Z. (2021). Türklerde hitabet: Orhun Yazıtları, Divanu Lugat-it Türk ve Nutuk. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 10(2), 413-431. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1829223

24

Taylan, Nermin: Asırları aşan nasihat: Orhun Kitabeleri. Diyanet. Aylık dergi, Kasım 2020. https://www.diyanethaber.com.tr/asirlari-asan-nasihat-orhun-kitabeleri

25

Türkmen, Fikret : Kök-Türk Âbidelerinde Millî Kimlik Hassasiyeti. National Identity İn Orkhon Inscriptions. Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 97. https://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=97&Sayfa=28

26

Özkeçeci, İlhan: Orhun Abidelerinin Estetik Ve Muhtevasının Önemi. İçinde: Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 653-668ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

27

Qarluq, Abdureşit Jelil : Orhun Yazıtlarında Gözüken Çin Kültür Analizinden Türklük Araştırmalarında Sinolojinin Önemi. Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 689-693ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

28

Kuljanova, Bahıtgül:  Eski Türk Anıtlarındaki Halk Birliği ve Memleket Bütünlüğü Ülküsü («Orhon» ve «Kutadgu Bilig» Eserlerine Göre). Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 519-522ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

29

Sever, Mustafa : Orhun Yazıtları’ndaki Bazı Kavramları Yeniden Okumak. Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 727-732ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

30

Söyegov, Muratgeldi: Tonyukuk Yazıtının Edebi Tarihi Bir Eser Olarak Değerlendirilmesi: Günümüz Türkmence, Rusça ve İngilizce Çevirileri. Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 739-766ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

31

Vasilyev, Dmitriy D.: Güney Sibirya‟daki Gök Türk Runik Yazıtlarında Adları Geçen Kişilerin Hayatları ve Kahramanlıkları Hakkındaki Tarihi Bilgiler. Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 2010, 901-910ss. https://turkiyat.hacettepe.edu.tr/kitap/OrhonBildirilerKitabiCilt2.pdf

32

Oğuz, Betül Bülbül: Orhun Yazıtlarında Hitap Biçimlerinin Toplumsal Dilbilim Açısından Bir Analizi. https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/O%C4%9EUZ-Bet%C3%BCl-B%C3%BClb%C3%BCl-ORHUN-YAZITLARINDA-H%C4%B0TAP-B%C4%B0%C3%87%C4%B0MLER%C4%B0N%C4%B0N-TOPLUMSAL-D%C4%B0LB%C4%B0L%C4%B0M-A%C3%87ISINDAN-B%C4%B0R-ANAL%C4%B0Z%C4%B0.pdf

33

Demir,  S.  (2017).  Türk  Toplumunun  Kültürel  Belleği  Bağlamında  Orhun  Abideleri’ni  Yeniden Düşünmek:  Taşın  Bedeni  ve  Belleği. Journal  of  History  Culture  and  Art  Research,  6(2),  422-440. doi:http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v6i2.580 . http://kutaksam.karabuk.edu.tr/index.php/ilk/article/view/580/620

34

Girgin, Y. (2021). Orhun Yazıtları’nda geçen atasözleri ve deyimlerin verdiği mesajların dil ve kültür birlikteliği açısından değerlendirilmesi . RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi , (25) , 308-322 . DOI: 10.29000/rumelide.1036536 . https://dergipark.org.tr/tr/pub/rumelide/issue/66379/1036536#article_cite

35

Tombuloğlu, TUBA: Tonyukuk Yazıtının Türk Devlet Anlayışı Açısından Değerlendirilmesi. Bilge Tonyukuk Yazıtı’nın Dikilişinin 1300. Yılı, Unesco 2020 Bilge Tonyukuk Yılı Anısına, Tonyukuk Kitabı, 339-348. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf

36

Tonyukuk Yazıtının Türk Tarih Yazımındaki Yeri. Tuba Tombuloğlu. 2020, 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi. https://www.academia.edu/45304670/Tonyukuk_Yaz%C4%B1t%C4%B1n%C4%B1n_T%C3%BCrk_Tarih_Yaz%C4%B1m%C4%B1ndaki_Yeri

Taşağıl, Ahmet : Bilge Tonyukuk’un Gök Türk Kağanlığına Katkısı. İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 317- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf   

37

Tellioğlu, İbrahim : Türklerdeki Bir Arada Yaşama Kültürünün Tarihi Temelleri Üzerine. İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 371- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf   

38

Kürşat Yıldırım : Devlet Aklı Bakımından Bilge Tonyukuk. İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 381- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf  

39

Berber, Oktay : Diplomatik İlişkilerin Tespiti Bağlamında Eski Türk Yazıtlarında Karşılaşılan Sorunlar Üzerine. İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 389- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf  

40

Çoruhlu, Yaşar : Kül Tigin, Bilge Kağan Ve Tonyukuk Külliyeleri Ve Yazıtları Üzerine Türk Sanatı Tarihi Ve Türk Mitolojisi Açısından Bazı Değerlendirmeler. İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 475- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf  

41

Sartkojaulı, Karjavbay : Göktürklerin Büyük Bilgesi Tuy-Ukuk / İçinde: Uluslararası Tonyukuk Sempozyumu, 3-4 Haziran 2020, İstanbul. İstanbul : Türk Ocakları İstanbul Şubesi, 2020. (Eser adı başında “Bilge Tonyukuk Yazıtı'nın dikilişinin 1300. yılı UNESCO 2020 Bilge Tonyukuk yılı anısına“ vardır.). 19- ss. http://www.istanbulturkocagi.org/kullanici/goruntu/bilgiler/el/pdf/tonyukuk_sempozyumu_2020.pdf  

Röportajlar

Sait Başer ile Orhun Âbideleri ve Türk Töresi Üzerine Söyleşi. 2015? https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/konuk-yazarlar2/236-orhun-%C3%A2bideleri-ve-t%C3%BCrk-t%C3%B6resi-%C3%BCzerine

Web Dokümanları

https://onedio.com/haber/turk-tarihinin-ilk-yazili-vesikasi-orhun-kitabelerinden-ogut-dolu-12-alinti-714153

http://www.raillife.com.tr/turk-kimliginin-izleri-gokturk-yazitlari/

https://www.yenimesaj.com.tr/gokturk-kitabelerini-yeniden-okumak-H1163154.htm

https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/turk-dili-tarihi-ve-kulturune-isik-tutan-tonyukuk-yaziti

https://www.sonersadikoglu.com/gokturk-yazitlari-orhun-abideleri-kokturk-yazitlari.html

https://suleymanustun.com/bilinen-en-eski-turk-anayasasinin-maddeleri

https://www.merakname.com/gokturk-kitabelerinin-turk-dili-kulturu-ve-tarihi-acisindan-onemi-nedir/

………………….

Google’da aradıklarımız, taradıklarımız;

"Eski Türk yazıtları" felsefi

http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/bitstream/123456789/1888/1/342144.pdf

türk kitabeler mesajlar

Taranması gereken kaynakçalar;

Aydın, Erhan (2008), Türk Runik Kaynakçası, Çorum: Karam Araştırma ve Yayıncılık.

Aydın, Erhan (2009), “Türk Runik Kaynakçası’na Ek-1”, Turkish Studies, 4(8), 552-575.

https://dergipark.org.tr/tr/pub/jots/issue/59546/857513

Google’da yapılabilecek aramalar;

"Eski Türk yazıtları" felsefe

Yazıtlar türk mesajlar

“Orhun yazıtları” mesajlar

“Orhun kitabeleri” mesajlar

“Orhun abideleri” mesajlar

"devlet felsefesi" yazıtlar

"devlet felsefesi" kitabeler

"devlet felsefesi" abideler

………………

Diğer yapılabilecek taramalar;

Akar, Ali: “Tonyukuk Yazıtı Üzerinde Yapılan Çalışmalar”.........59- 62ss. https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/b/i/bilge-tonyukuk-1604647572.pdf

......................................

https://teskongre.org/tes2020/

bildiri özetleri kitabı: https://drive.google.com/file/d/1E_S3ZYNt9bYGBku01FDOPBylbj9Mj62y/view?usp=sharing

Cilt I Eğitim Bilimleri 

Cilt II Eğitim Bilimleri 

Cilt III Türkoloji-Filoloji 

Cilt IV Tarih 

Cilt V Sosyal ve Beşeri Bilimler

Cilt VI Beseri ve Idari Bilimler

……………………………

Önal, Mehmet : Bir Türk Bilgelik Geleneği Var Mıdır?  Is There A Traditıon of Turkish Wisdom? https://www.academia.edu/44839372/B%C4%B0R_T%C3%9CRK_B%C4%B0LGEL%C4%B0K_GELENE%C4%9E%C4%B0_VAR_MIDIR

Özet

Beni Türk bilgelik geleneğini araştırmaya iten ve bu bildiri metninin hazırlanmasının motivasyonu olan soru şudur: “Takriben 3000 yıldır tarih sahnesinde aktif olarak bulunan, onlarca büyük devlet, yüzlerce beylik ve hanedanlık kuran Türklerin, bu uzun süre zarfında, göçleri, yurt edinme serüvenleri, birkaç din ve alfabe değiştirmeleri ve çok güçlü kültür ve medeniyet havzalarında bulunmalarına rağmen, bir millet olarak varlıklarını sürdürmeleri nasıl mümkün olmuştur?” Nitekim Çinli, Hintli, Avrupalı, İranlı, Arap, Japon, Rus ve Afrikalı Zenciler aşağı-yukarı şu an yaşamakta oldukları coğrafyada tarih sahnesine çıkmışlar ve bugün de hemen hemen aynı coğrafya ya da o coğrafyaya bitişik coğrafyalarda varlıklarını sürdürmektedirler. Türklerin büyük bir çoğunluğu ilk tarih sahnesine çıktıkları Orta Asya’da kalmayarak, Asya’nın diğer bölümlerine, Avrupa ve Afrika kıtasına kadar uzanmış, buna rağmen genel anlamda benliğini kaybetmeden varlıklarını devam ettirmişlerdir. Kısacası, benlik ve kimliklerini koruyarak hemen hemen her gittikleri yere uyum sağlamayı başaran Türklerin bu gücü nereden gelmektedir? Bu çalışmada bu sorunun cevabı olarak “Türk Bilgeliği” verilmektedir. Bilgelik, hemen hemen bütün medeniyetlerde karşımıza çıkan ve hep övülen, elde edilmek istenen bir tür bilgi ve erdemdir. Ancak bilgelikte önemli olan bilgi içeriklerinden çok düşünme tarzı ve olaylara yaklaşım biçimidir. Bu bilgi her ne ise ona sahip olan insanı olgunlaştırmakta, ahlakını güzelleştirmekte ve onu insanların saygı duyup hürmet edeceği bir dereceye yükseltmektedir. Ancak bilgelik teoriden çok pratiğe dönüktür, çünkü teorik olarak elde edilmesi mümkün ve kolay iken pratikte hayata uygulanması zordur. İşte bu yüzden, o hem bilgi hem de erdem olarak tanınır. Düşünce, kültür ve medeniyet tarihlerinde, Mısır, Mezopotamya, Hint, Çin, Fars, Arap ve Yunan bilgeliğinden bahseden çok sayıda metinle karşılaşmaktayız. Hatta zaman zaman ilkel insanların, Mayaların, Azteklerin, Aborjinler v.s. bilgeliklerinden bahseden metin ve görsellerle de karşılaşmak mümkündür. Ancak her ne hikmetse Türk Bilgelik anlayışı ya da Türk Hikmetinden bahseden metinler yok denecek kadar azdır. Bu yüzden bu bildirinin tezi, bir Türk Bilgelik Geleneği olduğu ve bunun, çeşitli değişikliklere uğramasına rağmen özünü kaybetmeden günümüze kadar geldiği iddiası olacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilgelik, Türk Bilgeliği, Hikmet, Felsefe * Prof. Dr., İnönü Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, Battalgazi, Malatya/TÜRKİYE; gsm: 0505 205 44 82; Email: onal.mehmet@inonu.edu.tr 252 Abstract This is the question, which motivates me to investigate the tradition of Turkish wisdom and is the motivation for the preparation of this text: “The Turks, who have been active in the history scene for the past 3000 years, have established dozens of great states, hundreds of local government and dynasties, have been able to live as a nation, despite their immigration, domicile adventures, several religions and alphabets, and very strong culture and civilization basins. How was it possible?” As a matter of fact, Chinese, Indian, European, Iranian, Arab, Japanese, Russian and African Negro people have come to the stage of history in the geography where they live, and today they continue to exist in almost the same geography. The majority of Turks did not stay in Central Asia where they first appeared on the stage of history, but extended to other parts of Asia, Europe and Africa, but continued to exist in general without losing their self. In short, where does this power come from Turks, who succeeded in adapting to their whereabouts, while preserving their self and identity? In this study, the answer to this question is given as 'Turkish wisdom'. Wisdom is a kind of knowledge and virtue that is desired to be obtained and praised in almost all civilizations. But the important thing in wisdom is the manner of thinking and approaching the events rather than the information content. Whatever this information is, it matures the person who owns it, makes him/her morally beautiful, and raises him/her to a respected degree by people. But wisdom is practical rather than theoretical. Because it is difficult to apply in life in practice while being theoretically possible and easy. That is why it is known both as knowledge and virtue. In the history of thought, culture and civilization, we encounter many texts that speak of Egyptian, Mesopotamian, Indian, Chinese, Persian, Arab and Greek wisdom. Even occasionally, it is possible to encounter texts and visuals talking about their wisdom such as primitive people, Mayans, Aztecs, Aborigines etc. However, there is little to be said about the understanding of Turkish Wisdom or there are limited texts about Turkish Wisdom. Therefore, the thesis of this declaration is that there is a tradition of Turkish wisdom, and although it has undergone various changes, it has reached the present day without losing its essence. Keywords: Wisdom, Turkish Wisdom, Sagacity, Philosophy Bilgelik (Hikmet) Nedir? Arapçada hikmet, İngilizcede wisdom ile karşılanan ‘bilgelik’, pek çok kaynakta, bir anlayış, bir düşünme biçimi, bir hayat tarzı ve bilinç felsefesi olarak yorumlanacak şekilde ifade edilmektedir. Düşünme yeteneği, sezgi gücü, iş ve sözlerde isabetli olma anlamlarına da gelen bilgelik hemen hemen her kültürde, netice itibariyle, sadece teorik düşünme etkinliği ile sınırlı kalmayıp eyleme de dönüşen, derin ve yararlı bilgi, ilim ve akıl olarak bilinmektedir. Ancak, buradaki akıl sadece zekice düşünme ve davranma anlamına gelmez, aynı zamanca hikmetli ve derin düşünme anlamı da içerir. Bilgece davranmak ya da akıllı olmak, olayların önünü ve sonunu, başka olay ya da durumlarla olan ilişkisini dikkate alarak çok boyutlu ve bütünlükçü düşünmektir. Bu bütünü görme, geniş bir perspektiften bakmak ve olaylar arasındaki çoklu münasebetleri görmekle ilgilidir. Ayrıca, bilinen bütün medeniyetlerde bilgelik sadece pratik bir bilgi olarak değil, ahlaki anlamda bir sorumluluk yüklenme yani erdemli olma ile de 253 ilişkilendirilmiştir. Mesla, Standford Felsefe Ansiklopedisi, hikmet (wisdom) kavramını öncelikle epistemik doğruluk ve epistemik tevazu4 başlıkları altında ahlaki boyut açısından tanımlamaktadır. Antik Yunan filozoflarında bilgelik, başta pratik bir sanat olarak kabul edilse de zamanla anlam genişlemesine uğrayarak teorik bilgileri ifade etmek için de kullanılmaya başlamış ve bu noktada felsefe ile karışıp kaynaşmıştır. Mesela, Aristoteles (M.Ö.384- 322) bilgeliği, teorik (sophia) ve pratik (phronesis) olarak ikiye ayırarak, birincisini felsefe/metafizikle ikincisini ise ahlakla ilişkilendirmiştir. Onun gözünde bilgeleri büyük yapan teorik açıdan “neden” ve “niçin” sorularının cevaplarını biliyor olmalarıdır. (2010, 983a-985a) Her ne kadar, pek çok çalışmada hikmetin (wisdom) tanımı yapılırken daha çok onun pratik yönü öne çıkarılsa da netice itibariyle o bir bilme etkinliğinin ürünü olduğu için teorik düşünmeden tamamen koparılamaz. Ancak bu bilgi sıradan bir malumat olmayıp, derin ve çok boyutlu düşünme sonunda kazanılan bir bilgi ve onun gereği olan eylem olduğundan ele avuca sığmaz bir tanım ve içeriğe sahiptir. Bu yüzden bilgelik kavramını dört başı mamur bir şekilde tarif etmek kolay değildir. Öyleyse bilgeliği tanımlamanın başka yollarını da aramak gerekir. Bilgeliği tanımlamanın yollarından biri de bilgeliğin yine ona özenmekten doğan felsefe ile karşılaştırılması. Bunu filozof bilge karşılaştırmaları şeklinde de yapmak mümkündür. Bu yolla bilgelere ait özelliklerin ortaya çıkması mümkün olacaktır. Bilgeliğin felsefeden en önemli farkı, önce varlığa değil, onu bilmeye, anlamaya ve kullanmaya yönelen insanın kalbine hitap ederek ona basiret kazandırması, davranışlarını terbiye etmesi ve fıtratını temizleyerek bilgi ve eylem için hazırlanmasıdır. Bu aynı zamanda Tasavvufun da amacıdır. Felsefi bir dille söylersek, hikmet sahibi bilge kişi bilenecek olan nesne ya da olaydan önce bilene, yani kendi kendisine yönelmekte ve insanlık kalitesini yükseltmeye yönelik pratiklere önem vermektedir. Bilal Tan, Kuran’da Hikmet Kavramı adlı çalışmasında, filozof ile bilge arasındaki farkı karşılaştırma yöntemiyle açıklarken insanın merkeze alınması hususuna parmak basmakta ve filozof eşyayı değil kavramları görür ve bilir, bilge ise eşyayı bilir ama burada kalmayarak bu eşyaların diğer eşya ve olaylarla ilişkili olan boyutunu da kavrar der. Filozof arzu ve isteklerini akılla kontrol ederken bilge aklı ilahi bilgi çerçevesi içinde kullanır. Haliyle, filozof dinden uzaklaşırken bilge din ile daima irtibat halindedir (2000:112). Bilgeliği tanımlamanın bir başka yolu bilgeler ile filozofları karşılaştırmaktır. Bilgeleri diğer insanlar ve filozoflardan farklı kılan en temel özellik, hemen hemen tüm medeniyetlerde var olan, İslam tarihinde ise tasavvuf geleneği içinde temsil edilen “kendini bil” düsturundan doğan davranış pratiğidir. Hatta bu düsturun felsefeye de bu bilgelik geleneğinden yansıdığını biliyoruz. Fakat bu bilgelik bir bilme iddiasını veya kibrini değil bir tevazuu ifade eder. Bu anlamda epistemik tevazunun (epistemic humulity) 4 Standford Encyclopedia of Philosophy, “bilgelik” maddesi, http://plato.stanford.edu/entries/wisdom/ içinde 254 en önemli temsilcisi olarak Sokrates, kendisinin bilge (sophos) olmadığını bildiği halde, o zamanki ustalar, siyasetçiler ve şairlerin gururlanarak bilge olduklarını savunduklarını görünce, kendini Atina’nın en bilgesi saymaya başlamıştı. Bunun sebebi sorulunca, kendisinin hiç olmasın bilgisizliğinin farkında olduğunu ama diğerlerinin kendilerinin her şeyi bilen bilge olduklarını sandıkları için onlara karşı kendisini bilge olarak sunduğunu belirtir. Yani onlar bilmediklerinin farkında değildir (Platon, 21-a-c). Böylece Sokrates bu durumun onları hikmetin ilk alameti olan epistemik tevazudan mahrum bıraktığını ima etmiştir. O halde bilgeliğin hazır bilgi içeriklerinden çok, bir arayış ve düşünme ve hepsinden öte erdemli davranma ve mütevazı olma pratiği olduğu açıktır. Bu yüzden, hikmet sahibi kişiler dendiğinde olaylar karşısında dirayetli davranan, bildiklerini ve düşündüklerini imkân dâhilinde yaşayan fakat mütevazılığı da elden bırakmayan kimseler akla gelir. Gerçekten de felsefenin (philosophia), sevgi anlamına gelen Yunanca philo kelimesi ile bilgelik anlamına gelen sophia kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu düşünülür ise, “bilgelik sevgisi” veya “bilgelik aşkı” anlamına gelen felsefenin bilgelikle olan kopmaz bağı kendiliğinden ortaya çıkmış olur (Keklik, 1984:6). Ancak Guénon’un (1886-19519) bahsettiği gibi, felsefenin zamanla bu kelime anlamı dışında, bilgelikle bağı tamamen kopmuş, tamamen dindışı hatta dine karşı bir bilgiye dönüşerek insanın sadece rasyonel yönüne hitap eden bir bilgiye dönüşmüştür. Bilinen bütün medeniyetlerde yazılı ya da sözlü bir bilgelik geleneğine rastlanması ilginçtir. Mısır, Mezopotamya, Hint, Çin, Yunan, Arap, İran ve Türk medeniyetlerinde bu gelenek aynı zamanda sonradan bir literatüre de dönüşmüştür. Bu bilgelik geleneği, bundan 2500 yıl kadar önce Antik Yunan’da din ile olan bağını azaltarak ve zamanla tamamen kopararak felsefe olarak karşımıza çıkmıştır, diyebiliriz. Nitekim kadim hikmet geleneğinin çağdaş savunucularından biri olan René Guénon’a göre, felsefenin “hikmet sevgisi” anlamına gelmesinden hareketle, onun insanı hikmete götürebileceği zannedilmiş ve bu durum hikmetin anlamı hususunda ciddi yanılgılara yol açmıştır. Hâlbuki bu süreç, insanı hikmete ulaştıracağı kabul edilen felsefenin yaygınlaşmasını doğurmuş ve böylece, dindışı bir beşer etkinliği olan felsefenin gitgide hikmetin yerine kullanılmasının yolu açılmıştır (Guénon, 4:55-65). McKenzie’nin ifadesiyle bütün medeniyetlerde karşımıza çıkan, yazılı ya da sözlü bilgelik geleneği aslında, ilk önce bir inanç temelinde kurulur. Ancak bu henüz bir bilgelik değil, toplumun kolektif tecrübesidir. Bilgelik işte bu kolektif tecrübe ile şekillenen bilgi üzerine düşünmek ve bunu hayat açısından kullanışlı hale getirmektir (1967:1-9). Bu değerlendirme bizim bu çalışmadaki meramımızı anlatmaya da uygun gözükmektedir. Bu anlamda, Türk kültür ve düşünce tarihine yönelmek, temel kaynaklara dayanarak Türk Bilgelik geleneğini yakından tanımak gerekmektedir. Kadim Türk Bilgeliği Bütün medeniyetlerde karşımıza çıkan, yazılı ya da sözlü bilgelik gelenekleri aslında, McKenzie’nin yukarda ifade ettiği gibi, ilk olarak, bir inanç temelinde kendini gösteren bir gelenek olsa da bu henüz gerçek anlamda bir bilgelik ürünü değil toplumun kolektif bir tecrübesidir. Bilgelik işte bu kolektif tecrübe üzerine inşa edilir. Bu yüzden, önce bazılarının bilgelik olarak tanımladığı bu kolektif bilgi öbeğinin ortaya 255 çıkarılması gerekir çünkü bu bilince bağlı bilgi öbeği mayalayıcı unsurlar içermektedir. Bir milleti millet yapan temel unsurlar da bu bilinç yüklü mayalayıcı bilgi öbeklerinde saklıdır. Öyleyse, Türklerde bilgeliğin köklerini bulmak için önce kadim Türk düşünce ve kültür tarihinde öne çıkan bazı klasik kaynaklara başvurmak sonra da Türk Bilgelik geleneğini tanımaya ve tanımlamaya yardımcı olacak bilgeleri tanımak gerekmektedir. Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Türkî’sinde bilgelik yerine kullanılan hikmet kelimesi, “hakimlik, hakim adamın hâli, akl-ı kâmil ile ilm-i âlî, ne olduğu belli olmayan hakikat, hakikat ve ahlaka yönelik kısa söz” (2015:464) olarak tanımlanmaktadır. EnNedîm, El-Fihrist adlı eserinde hikmetin (bilgelik) kadim zamanlarda işin ehli olanlardan başkasına öğretilmesinin yasak olduğunu ve bu ilme yatkın olduğu bilinenler dışında kalan kimselere öğretilmediğini bildirmiştir (2017:617). Burada Nedim’in “hikmet ve felsefe” diyerek bu ikisini birbirinden ayırdığını görüyoruz. Ayrıca hikmet ilmini sadece bazı özellikleri ve yetenekleri olanlara öğretilmesi bu ilmin pratik yönünün önemine ve ahlakla olan sıkı ilişkisine de işaret eder. Diğer önemli bir kaynak olan Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat’t Türk adlı meşhur sözlüğünde, bilgelik için verilen şiir örneği çok dikkat çekicidir. Nitekim burada da bilgelik ile erdemli olmak arasında sıkı bir bağ kurulmaktadır. Bu başlık altında verilen örnek aynen şöyledir: “Bilge kişiyi iyi tut, onun kelamını dinle, erdemini öğren ve bunu (öğrendiğini) uygula.” Ayrıca bu kaynakta “bilge” kelimesinden hemen sonra gelen “bilgelendi” fiilini “er bilgelendi” örneği üzerinden “adam akıllanmış gibi göründü” diye çevirerek bilgelik ile akıllı davranmak arasında tam bir anlam örtüşmesi olduğuna da işaret edilmiştir. Bilgelendi yerine bazen olumsuz bir anlamda “bilimsindi” kelimesinin de kullanıldığını söyleyen yazar burada “bilge” değil de olumsuz anlamda “bilgiç” davranmaya işaret edildiğini vurgulamak ister. Bu kaynakta devamla, “bilig” kelimesi de ele alınmış ve “ilim” olarak çevrilmiştir. Ancak “bilig” aynı zamanda bilgelik (hikmet) karşılığı olarak kullanılmıştır. “Mesela eski bilgeler” derken “bilig” kelimesi kullanılmıştır. Bu anlamda “biliglig” bilgili, zeki ve bilge kişi anlamlarına gelmektedir. “Biligsedi” kelimesi de “hikmete sahip olmayı arzuladı” anlamında kullanılmıştır. Demek ki Türklerde ‘bilge’ ve ‘bilig’ benzer ve yakın anlamları ifade etmektedir ve Türk İslam felsefesinde kullanılan hikmet anlamına gelmektedir (2007:188-89). Aslında, Türk kültür ve medeniyet tarihi dikkatli okunduğunda bilge ile bilgin arasında ciddi bir fark olduğu anlaşılmaktadır. Kişinin kendisi hariç, olay ve insanların bilgisine sahip olan kimseye bilgin, bütün bu bilgilerle kendini de ilişkilendiren, kendini de işin içine katan, yani kendi kendini de bilen kimseye ise bilge denir. Burada dikkat çeken husus, bilge olmanın sadece bilgi ile ya da bilgin olmakla sınırlı olmayıp aynı zamanda erdemli olmakla gerçekleşen bir vasıf olmasıdır (Yılmaz, 2013:233-251). Her ne kadar Kutadgu Bilig’de ilk bakışta bilge ile bilgin yakın ya da aynı anlamda kullanılmış olsa da bu daha çok hakanın bilgili ve bilge olması gerektiği ile ilgilidir, çünkü Türk kültüründe yönetmeyi bilen hakan ile bilge tipi önem bakımından birbirine eş kabul edilmektedir. Mesela Kutadgu Bilig’de insanlığa önder olacak ya da yönetici olacak iki türlü insandan bahsedilmektedir; bunlardan birincisi kılıçla itaat sağlayan bey, diğeri ise kalemle doğru yolu gösteren âlimdir (Yusuf Has Hacip, 1996: 265-68 beyitleri arası, s. 31-43). 256 Türklerde kadim bilgi ve bilgeliğin ana dayanağı Türk Töresidir. Bu yüzden olsa gerek, Türkler farklı kavimlerle uzun süre birlikte yaşadıkları halde kendi törelerini bozmadıkları için onlara töresine son derece bağlı anlamında, “Töreli Türk” deniyordu (Yaşarbaş, 2000:4). Bu, diğer kavim ya da milletlerin töresi olmadığı anlamına gelmez ama onların en azından Türklerle kıyaslandığında törelerine yeterince önem vermedikleri anlamına gelir. Ayrıca buradan, töreye bağlılığın Türklerin ayırıcı özellikleri olduğu anlamı çıkarılabilir. Türklerin töreye bağlılığının en güzel göstergesi, Bilge Kağan’ın şu ifadeleridir: “Türk, Oğuz beyleri, budun işitin. Gök çökmese, yer delinmese Türk halkı ilini (devletini), töreni kim bozar.”5 Burada görüldüğü gibi Türk tarihinde, hem töreye bağlılık, hem ona olan müthiş sarsılmaz güven, hem de töreyi korumanın ne kadar büyük bir önem arz ettiğine dair kalıcı ve etkili bir söylemle karşılaşıyoruz. Mehmet Kaplan (1915-1986) Türk Milletinin Değerleri adlı eserinde, Göktürk Kitabelerinde, Çin tesirinin olumsuz etkilerine dehşet verici ve korku ifadeleriyle dikkat çekildiğini söyleyerek, Türklerin, kendi milli kültürlerine sıkı sıkıya sarılmaları için ta o zamanda vasiyet niteliğinde tavsiyeler yapıldığını yazmaktadır (Kaplan, 2001:4). Türk bilgeliğinin tespitinde ön planda yer alan ve tarihi kaynakların başında gelen bu Türk Yazıtlarında karşımıza çıkan bilgelik geleneği aynı zamanda bizzat bilgeliğin önemine işaret eder. Bu anlamda, devlet, kağan, kam, bilge danışman ve halk bir bütündür. Ne asker sivil, ne din adamı devlet adamı ayrımı ne de laiklik ve teokrasi tartışmasına bir işaret vardır. Kül Tigin Yazıtı, Bilge Kağan Yazıtı, Uygur Yazıtı, Tonyukuk Yazıtı, Ongin Yazıtı, Suci Yazıtı, Şine-Uci Yazıtı, Eski Göktürk Yazıtı ve Çakul Yazıtları hep birlikte okunduğunda hepsinde mutlaka bir birlik ve bütünlük vurgusu göze çarpar. Bir destan ya da şiir formunda değil bir tarih kitabı ve bir milletin silinmez temel karakterini anlatmaya adanmış olan bu yazıtlar sahici ve samimi bir dille sunulan ve Türklerden başka hiçbir milletin tarihinde görülmeyen gerçek belgelerdir. Bu yüzden, onların birer kitabe abide olarak değerlendirilmeleri çok yerindedir. Bu kitabelerde ismi anılan devlet adamlarının ve vezirlerinin çoğunun adlarının önünde bilge sıfatı taşımaları, yapılan işlerin bilgelik olarak değerlendirilmesi veya bilgelikle ilişkilendirilmesi doğal olarak bunların Türk bilgeliğinin ilk kayıtlı ilkeleri olarak görülmelerini gerektirir.6 Erol Güngör (1938-1983) de Türk kitabeleri ile ilgili şu tespitte bulunuyor, “Öyle ki, Türk’ün bütün tarihi kaybolsa, sadece Orhun Abideleri’ne bakarak bu milletin yüksek medeniyetini, devlet kurucu dehasını, ahlak ve faziletini, askeri kahramanlığını, devlet ve kanun anlayışını öğrenmek mümkündür” (1988:29). Burada, Bilge Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kül Tigin gibi önemli Türk yönetici şahsiyetler üzerinden Türk Töresi ve Bilgeliğinin ana ilkelerini ve temel unsurlarını ortaya koymaya çalışan metinlerle karşılaşıyoruz. Bu eserler aynı zamanda Bilge Türk prototipinin tespiti açısından da çok önemli veriler sunmaktadır. Mesela Bilge Tonyukuk kişiliğinde ortaya çıkan Türk bilge tipi doğru ve güvenilir bilgi sahibi olma 5Ayrıntılı bilgi için bkz. Hüseyin Namık Orkhun, Eski Türk Yazıtları; Ali Öztürk, Ötüken Türk Kitabeleri. 6Ayrıntılı bilgi için bkz. Hüseyin Namık Orkhun, Eski Türk Yazıtları; Ali Öztürk, Ötüken Türk Kitabeleri. 257 yanında, etik anlamda doğru, mantıksal anlamda tutarlı ve hayat tecrübesi anlamında da gerçekçi bir düşünmeyi ve verilen kararı cesaretle uygulamayı içeren bir bütünlüğe sahiptir (Öztürk, 2011:41-44). Bu kaynakları ilk Türk edebiyatı ve tarihine dair literatür izlemektedir. Bu bağlamda, Dedem Korkut Kitabı, Oğuz Kağan Destanı ve Manas Destanı gibi destanlar ile Bakhşılar ve göç hikâyeleri de Türk töresi ve bilgeliğinin ayrıntılarının tespitine yarayan ve onların kültürel sürekliliğine işaret eden pek çok unsur içermektedir. Ayrıca Türk siyaset tarihinde çok başarılı bazı yöneticilerin bizzat “bilge” sıfatıyla tanınması da bilgeliğin Türkler için ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Mesela Kutlug Bilge Kül’ün güttüğü ince siyaset ve cesaretle Uygur Kağanı olduğu, onun soyundan da kurduğu düzeni takip eden ve Uygurların yükselişini sağlayan birçok kağan geldiği bilinmektedir. Külüg Bilge ve Kutlug Bilge işte bu bilge kağanların takipçileridir (Güngör, 2009:42,43). Bugün bu konuları işleyen çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Mesela, Erol Güngör’ün Tarihte Türkler kitabı ve Grousset’in meşhur Steplerin İmparatorluğu Atilla Cengiz Han Timur adlı eseri bize bu kadim bilgeliğin toplum ve kültürde ortaya çıkan ve üç önemli liderde kristalize olmuş yansımalarını ayrıntılı bir şekilde göstermektedir. Bütün kadim medeniyetlerde karşımıza çıkan hikmet pratiği ve yazılı hikmet literatürü onun bir inanç atmosferinde doğup geliştiğini ve dinle barışık olduğunu göstermektedir. Bunu, araştırma konumuz olan Kadim Türk Bilgeliği için de çekinmeden söyleyebiliriz. Çünkü Türk mitolojisinde de Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık ve diğer din ve medeniyetlerin bilgelik literatüründe olduğu gibi, en büyük bilge Tanrı’dır. Türklerde kağan aynı zamanda devletin en üst din temsilcisi kabul edildiği için kam (din adamı) işlevini de görürdü. Bu yüzden üst düzey dini tören ya da dua merasimlerini genellikle, bey, hakan ya da kağan yönetirdi. Bu iki gücü, yani, din ve devlet otoritesini birlikte taşıyan kağana kamgan denir (Niyazi, 2007:184; Yılmaz, 2014:233-251). Bu durum peygamberlerin vahiy bilgisini temele alarak hayatın bütün yönlerine ilişkin pratik rehberlik yapmasına benzemektedir, çünkü İslam’da dini liderlik ve dünyevi liderlik peygamberin şahsında birleşerek ortaya çıkan sorunları çözmeye yönelmiştir (Yıldız, 2017:180). Bu yüzden bahse konu olan bu durum Müslümanlık sonrası Türk bilgeliği açısından hiç de yeni bir durum değildi. Nitekim Türklerin İslam’a girdikten sonra da din ve dünya işlerini uyumlu bir şekilde yürütmüş olmaları bu törelerinin peygamberi rehberlik ile çok fazla çelişmediğini gösterir. Bunun bir sonucu olarak, Batı’dakinin aksine Türk İslam dünyasında laiklik gibi bir kavrama ve uygulamaya ihtiyaç duyulmamıştır. Hemen hemen tüm peygamberler, din kurucuları ve din adamlarının bu hikmet pratiğine dayanarak insanlara rehberlik ettikleri bilinmektedir. Bu anlamda, bilinen peygamberler dışında, onların hikmet anlayışı ile uyumlu bir bilgelik geleneği olan, Sokrates, Epiktetos, Budha, Konfüçyüs, Tao, Augustin, Gazali, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana ve Hacı Bektaş Veli isimleri ilk akla gelen doğulu ve batılı bilgelerdir. İnsanlık tarihinde peygamberlerden sonra kadim hikmet geleneği, gerek dini gerekse felsefi çevrelerde, işte bu bilgeler aracılığıyla temsil edilmiş ve bunlar aynı zamanda insanlığın istisna rehberleri olmuşlardır. Bilgece yürüttükleri rehberlikleri sayesinde bu insanlara günümüzde, din ya da inanç farkı gözetmeden, herkes hürmet etmeyi 258 sürdürmektedirler. Öyleyse, ilahi hikmet bütün hikmet geleneğinin ilham kaynağı, ana referansı ve rehberlik temelini oluşturur, çünkü bilgelik hayat için bir rehber olarak kabul edilmekte (McKenzie, S. J. Geoffry, 1965:930) ve bu rehberliğin bilgi yanında eylemi de gerektirdiği vurgulanmaktadır.7 Son peygamberlerden olan Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in sözlerinin en azından onlar hayatta iken yazılmaması, Sokrates, Epiktetos ve Thao gibi bazı batılı ve doğulu bilgelerin ısrarla, sundukları sözlü bilgileri yazmaktan kaçınmaları ve bunların pratikte yaşanması hususunda ısrar etmeleri de bilgeliğin bu pratik rehberlik yönüyle ilişkili olsa gerektir. Demek ki Kadim Türk Bilgeliğinin taşıyıcısı Türk Töresidir, çünkü hazır bilgi kalıpları olmadan bir kalkış önermesi kurulamaz. Öyleyse bilgece kararlar almak ve uygulamak için insanların bir meşruluk zemini olmalı. Türk Töresi işte bu bilgi dağarcığı ve meşruluk zeminini oluşturur. Ancak, bu töre dar anlamda bir gelenek ya da görenek olarak okunamayacağı gibi, bazılarının sandığı gibi, henüz yazılı hale gelmemiş, kanun olarak da görülemez. Töre, Türk milletinin genel kabul görmüş hayat tarzı, insan anlayışı ve evren algılarının toplamını temsil eden kolektif bilgidir. Bu bilgi aynı zamanda onların anlam ve değer dünyasının ana unsurlarını içerir. Ziya Gökalp Türk Töresi adlı eserinde, töreyi her ne kadar il kavramı ile birlikte, “devlet ve kanun” şeklinde kullansa da, yeri geldiğinde törenin anlam olarak kanundan daha geniş bir kaplama sahip olduğunun altını çizer. Ona göre, yazılmamış yasalar ve teamüller ile dini ve ahlaki davranış kalıpları da Türk töresine dâhildir. Kısacası, eski Türklerde atalarından kalan bütün kaidelerin toplamı Türk Töresini oluşturmuştur (Gökalp, 2014:21) denebilir. Her ne kadar Mehmet Niyazi Türk Töresinin Oğuz Han’ın büyük oğlu Gün Han’a vezirlik yapan Irkıl Ata veya Bilge Irkıl Koca tarafından konduğunu (Niyazi, 2007:212) söylese de bu direk hukuk anlamında kullanılan töredir yoksa genel anlamda törenin başlangıç tarihi değil, çünkü Türk Töresi çok daha eskiye gitmektedir. İlahiyatçı Hakkı Yılmaz’ın, Kuran’daki Hikmet Sözcüğünün Anlamı adlı makalesinde geçen: “haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konmuş kanun, düstur ve ilkeler” (2006:10,11) şeklinde yaptığı hikmet tanımı Türk Töresi ve bundan doğan Türk bilgelik geleneği için de uygun bir açıklama olur. Bu benzerlik bile Türklerin İslam dinini seçmeleri ve ona kolayca uyum sağlamalarını açıklamamızı anlaşılır kılacaktır. Nitekim Türk mitolojileri dikkate alındığında bilge kişi, bahse konu olan töreyi bilen, zengin bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip olan, yol gösterici bir rehberdir. Türk bilgeleri bu yüzden özellikle devletlerin kuruluş dönemlerinde etkili olan, ortaya koydukları yazılı ya da fiili eserlerle kalıcı izler bırakan kimselerdir. Türk tarihinde bazen tecrübe sahibi, görmüş-geçirmiş kimseler, şayet hayattan ders çıkaracak ve tecrübesini iyi kullanabilecek bir kabiliyete sahip iseler bilgeler gibi saygı ve hürmet görmüşlerdir. Meşhur tabirle, onlara “aksakal” adı verilmiştir ki bu da tecrübeye dayalı bilgelik sahibi kimse demektir. Yoksa bu, dar anlamda her yaşlıya verilen bir unvan değildir; insanı aksakal yapan tecrübe ve olaylardan ders çıkarması, basiretli ve erdemli davranmasıdır. Öyleyse bilge, mevcut bilgileri benimseyip özümseyen, yani, töreyi bilen ve anlayan, 7Bkz. Standford Encyclopedia, of Philosophy, http://plato.stanford.edu/entries/wisdom/ (03.08.2016) 259 aynı zamanda bu bilgileri toplumun yararına kullanarak onlara gücü nispetinde rehberlik eden kimsedir. Töre ve bilgelik arasında şöyle bir farklılık da vardır, töre bilgeliğe göre statik bir bilgi kalıbını temsil ederken bilgelik, dinamik, bütüncül ve derinlikli bir bakış açısıyla düşünme ve karar verme tutumunu temsil eder. Bu anlamda, her bir olay için ayrı ayrı bağlantı ve ilişkilendirme kurarak yeni kararlar almak ve uygulamak bilgece bir tutum ve davranış gerektirir. O halde, Kadim Türk Bilgeliği bu amacın gerçekleşmesi için her devirde pratik ve dinamik bir şekilde bir karar alma gücü ve kabiliyeti olan bilgelerce uygulamaya konmuştur, diyebiliriz. Yani kararın sabiteleri töre, dinamizmi ise şartları dikkate alarak düşünme, karar verme ve uygulama faaliyetlerini kapsayan bilgelik pratiğidir. Şayet bilge aynı zamanda, bey, hakan ya da kağansa o zaman kararlarını bilgece, basiretli olarak uygulaması da beklenir. Yani, bir geleneğin var olması yeterli değildir, aynı zamanda o geleneğin yeni durumlara ustaca uygulanması da gerekir. İşte bunu başaran kişi bilgelik sıfatını da hak etmiş demektir. Bu o kişinin yorumlama ve uygulama yeteneğinin derinliğini, bakış açısının bütünlüğünü gösterir. Türk kültür ve düşünce tarihinde, töre ve bilgeliğin birlikte olması bu açıdan çok anlamlıdır. Nitekim bir geleneği ya da töresi olduğu halde bunu nasıl işleteceği, problemler karşısında hangi yollara başvuracağına dair bilgece kuşatıcı ve derinliği olan biri ya da birilerinin olmaması bir milletin varlığını sürdürmesi açısından ciddi bir risktir. Özellikle kriz dönemleri bu bilgeler sayesinde aşılır. Öyleyse, başta sorduğumuz soruya cevaben, Türkleri, her türlü olumsuzluğa rağmen ayakta tutan ve dünya üzerine dağılmış olmalarına rağmen büyük ölçüde varlıklarını sürdürmelerini sağlayan en önemli faktör onların, en temelde, bir töreye ve geleneğe sahip olmaları ve bunları işletecek bilgeler yetiştirmeleridir, diyebiliriz. Bu, aynı zamanda onları millet yapan temel unsurların da toplamı olarak okunabilir. Çünkü insanları bir yığın ve kalabalık olmaktan kurtaran, hangi etnik kökenden gelirlerse gelsinler aralarında duygu ve düşünce birliği sayesinde bir millet haline gelmelerini sağlayan temel ölçü, sahip oldukları ortak bir törelerinin ve bunu açığa çıkaran ortak bir dillerinin de olması gerekir. O halde, millet olmak için sadece bir töreye sahip olmak yetmez, aynı zamanda, duygu, düşünce ve bunların taşıyıcısı olan dil ile bütün bunları işleten bilge kimselerin de olması gerekmektedir. İşte Türk Töresi ve Bilgeliği kabaca, Türklerin tabiatın zindanından kurtulması ve bir üst düşünme seviyesine ulaşmasını ifade eder. Türklerin Töresi ve Bilgelik geleneklerinin olması onların bir millete dönüştüğünün göstergesidir. Ancak, onların töresi sıradan ilkel bir kabile ya da klanın gelenekleri gibi algılanmamalıdır. Her ne kadar Türk Töresi Türklerin henüz tabiata bağlı yarı göçebe hayat tarzı aşamasında doğmuş olsa da aynı zamanda bir üst aşama olan, soyut varlık ve ilkeler bütünlüğüne ulaşan kolektif bir bilgi ve bilince sahip oldukları da unutulmamalıdır. Böylece, bu aşamaya ulaşan bir kimse ve yönlendirdiği toplum tabiatın zindanından kurtulmuş ve medeniyet yolunda ilerlemeye devam etmiş olur. Bu durum Mısır, Mezopotamya ve Yahudi medeniyetinde olduğu gibi, Türk Bilgeliğinde de aynıdır. Hemen hemen bütün milletlerin bilgelerinin vurguladığı ve ahlak sistemlerinin öne çıkardığı, tevazu, sadakat ve dürüstlük erdemleri (Smith, 1994:246) yanında, bilgelik başta olmak üzere, cömertlik, cesaret, adalet, ölçülülük, 260 dindarlık ve basiret sahibi olma gibi pek çok erdemin abide özelliği taşıyan Türk kitabelerinde çok net ve gerçekçi biçimde savunulduğunu görüyoruz. Yunan felsefesinin zirvesi kabul edilen Platon ve Aristoteles de, aşağı yukarı, benzer erdemleri ahlak ve siyasetle ilişkili olarak öne çıkarmışlardır. Kısacası, hikmet bilgiden önce hali düzeltmeyi, âleme bakmadan önce ona bakacak olan öznenin nazarını hazırlamayı, yani doğruyu görmeden önce doğru bakmayı (epistemic accuracy) gerekli görür. Çünkü hikmetten yoksun kâinat okumaları evrende düzen değil fesat (kaos) görmeye sebep olur8 . İşte Türk İslam düşüncesinin en önemli yansımalarından birini oluşturan Tasavvuf hareketinin ilk önemli temsilcisi olan ve Türk bilgelik anlayışını tasavvuf yoluyla İslam inanç sistemi ile uyumlu hale getiren Ahmet Yesevi’yi bu bağlamda değerlendirmeliyiz. Bunun için ilk yapmamız gereken onun gibi bilgelerin düşüncelerine ve eylemlerine yansıyan Kadim Türk Bilgeliğinin ne olduğunu ortaya çıkarmaktır. Şayet Türklerin böylesi bir hazırlığı var olmasaydı, İslam’ın hikmet boyutunu kavramaları ve hayatlarına uygulamaları mümkün olamayacaktı. Ahmet Yesevi Örneği İslam öncesi Türk töresinin ve onun işletilmesi hükmünde olan kadim bilgelik anlayışının İslamiyet kabul edildikten sonra da sosyal ve kültürel hayata yansıdığını biliyoruz. Türklerin millet olmalarında İslam’ın katkısının büyük olduğu kesindir ancak onların yeni durumlara asimile olmadan uyum sağlamalarını mümkün kılan kendilerine mahsus karakterini koruduklarını da unutmamalıyız. Buradan hareketle, Türkler için töreye bağlılığın ve bilgece davranmanın ne kadar önemli olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Mehmet Kaplan’a göre, İslam’ı kendi ruh ve karakterine uygun bulan Türkler, aynı zamanda, onu kendi hayat felsefelerine göre ele alıp uygulamışlardır. Özellikle, Türklerin yiğitlik duygusu ve cihangirlik ideali ile yönettikleri ülke insanlarını adalet ve barış içinde yaşatma anlayışları İslam ile tam bir uygunluk içindeydi. Hatta İslamiyet onların bu ideallerine ve temayüllerine derin bir anlam ve çekidüzen vermiştir (2001: 62). Aynı konuda Mehmet Yıldız, Türk Siyaset Bilgeliğinin Kadim Kapıları adlı kitabında, Türklerin toplumsal ve siyasal pratiklerinin düzenleyicisi konumunda olan töre onlar İslam’a girdikten sonra da varlığını sürdürmüş ama bu unsurları tevhit ilkesi başta olmak üzere dinin temel ilkeleriyle uyumlu hale getirmişlerdir, (2017:182) demektedir. Özellikle “Hoca Ahmet Yesevi’nin yetiştirdiği dervişler aracılığıyla Anadolu’ya ulaşan ve özünü korumakla birlikte biraz farklı bir ton kazanan Türk Töresi ve Bilgeliği ile Orta Asya ve ona yakın coğrafyalarda yaşayan Müslüman Türklerin töreye ve bilgeliğe bakış açıları arasında özce bir farklılık yoktur. Bu yüzden Türk Bilgeliğini anlamak için farklı coğrafyalarda yaşamalarına rağmen ortak değerleri olan bilgelerin durumlarını Ahmet Yesevi üzerinden örneklendirmek konuyu daha anlaşılır kılacaktır.9 8http://www.kemal-ersozlu.net/ersozlu/hikmet.htm (03.08.2016) 9Bu kısımdan verilen bilgiler ağırlıklı olarak yazarın Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmet Yesevi adlı uluslararası sempozyumda sözlü bildiri olarak sunduğu, “Türk Bilgelik Geleneğinin Kökleri ve Ahmet Yesevi’nin Hikmetler’ine Yansıması” başlıklı çalışmasından derlenmiştir. 261 Anadoluda İslamiyet adlı eserinde Babinger, Osmanlının kuruluş aşamasından bahsederken Yesevi dervişleri ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Her köşe bucakta zaviyeler ve mamureler tesis ve inşa eden ve çilehaneler açarak mutekid müridleri “süluk”ları dairesine alanlar bunlardır” (2013:17). Türk bilgeliğinin tespitine yönelik sosyolojik ve kültürel değerlendirmelere ağırlık veren Erol Güngör’e göre Osmanlı Cihan Devleti Türk bilgeliğinin adeta en son ve en olgun meyvesidir (1988:187) derken kastettiği Türk Bilgeliğinin en önemli temsilcisi Ahmet Yesevi idi. Gerçekten de Türk bilgeliğinin en önemli kilit taşlarından biri olan Ahmet Yesevi’nin mayaladığı dindarlık anlayışının en üst meyvesi Osmanlı Devleti olmuştur. Her ne kadar Türklerin dini kavram ve tasavvurlarının oluşmasını sağlayan İmam Azam ve İmam Maturidi gibi fıkıh öncüleri ve mezhep kurucuları çok önemli roller oynamış olsalar da bu bilgilerin anlaşılması, benimsenmesi, yaygınlaşması ve hepsinden öte özümsenmesi için Ahmet Yesevi’nin tasavvuf hareketinin beklenmesi gerekmiştir. Bu hareketin özünü hareketin önderi samimi bir iman ve iyi özümsenmiş bir Kuran bilgisi oluştursa da muhataplar Türk olduğu için Türk Töresi ve Kadim Türk Bilgeliği bu işin başarılmasında görülmeyen bir güç olmuştur. İşte bu duyarlılığın bir eseri olan Yesevi Hikmetler’ini bu gözle okumak ve değerlendirmek gerekir. Türklerin yeni bir dine ve medeniyete dâhil olduğunun farkında olan Ahmet Yesevi Tasavvuf aracılığıyla, bir yandan yeni Müslüman olmuş olan Türklerin İslam’ı özümsemelerini sağlamaya, diğer yandan da çağın problemlerine çözüm bulmaya çalışmıştır. Nitekim onun içinde yaşadığı 12. yüzyılda belki de İslam tarihinin en çalkantılı dönemiydi. Çok önemli bir çağda yaşadığını ve kendisini çok ciddi bir sorumluluk beklediğini bilen Yesevi bu yüzden, geleceği inşa etme amacına yönelik olarak, gerek tasavvuf hareketi, gerekse yazdığı Hikmetler olarak tanınan şiirler ile bu sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır. Mehmet Kaplan’ın açıkça belirttiği gibi, hikmetin esası, ferdin ve milletin kendisini bilmesidir (2001:5). İşte Ahmet Yesevi’nin Hikmetler adlı şiirleriyle yapmak istediği de Müslüman olan Türklerin millet ve fert olarak kendilerini bilmelerini sağlamaktı. Onun Kadim Türk Bilgeliğinden istifade ederek yapmak istediği şey, kendisinden önce başlamış olan, kısmen eski inançların tasfiyesi ve kısmen de bölge insanının yeni şartlara uyarak İslam dinini özümsemesi ve dinde derinleşmesine yardım etmekti (Şeker, 20016:23). Böylece o, tasavvuf hareketi ve yazdığı Hikmetler ile Dede Korkut, Yusuf Has Hacip, Ebu Hanife ve İmam Maturidi’nin dâhil olduğu İslamlaşma sürecini Türk Töresi ve Bilgeliğine dayalı bir duyarlılıkla bütün topluma yayma sorumluluğunu yerine getirerek tamamlamıştır. Hayati Bice’nin yayına hazırladığı Divanı Hikmet’in giriş yazısında özetle, Yesevi’nin, biri yetiştirdiği müritler, diğeri de söylediği Hikmetler olmak üzere iki önemli eser ortaya çıkmıştır, denmektedir. Her iki eser de 15. ve 16. yüzyılda Nakşibendilik tarikatı İslam coğrafyasında yaygınlık kazanana kadar, Azerbaycan, Horasan ve Anadolu başta olmak üzere, İslam beldelerinde çok geniş ve derin bir tesir bırakmıştır (2015:15,16). Mustafa Yıldız’ın ifadesiyle, Hoca Ahmet Yesevi’nin temsil ettiği Türk bilgelik geleneği İslam’ın halk bazında özümsenmesi ve töreyle uyumlu bir biçimde yaşanıp sürdürülmesi gibi çok önemli bir işlev görmüştür (2017:182). 262 Böylece, biri kültürün statik ve teorik boyutunu, diğeri ise dinamik ve değişken boyutunu içeren Türk Töresi ve Bilgeliği Ahmet Yesevi’nin Hikmetler’inde kalıcı olarak kendini ortaya koymuştur. Yesevi, eserini Türkçe şiir formunda yazmakla hem bu unsurları korumuş, hem de estetik bir duyarlılıkla Türk Milleti’nin gönlüne hitap ederek kalıcı bir etki oluşturmuştur, diyebiliriz. Bunun yanında, Hikmetler Türkçenin bir şiir, ilim ve din dili olmasının yolunu da açmıştır. Aslında onun Türkçe şiir formunda yazmasının altında yatan asıl hikmet, bir toplumun muhayyilesine ilk kez girecek olan kavramların o milletin ana dili ve milli duyarlılığı ile estetik bir tarzda verilmek istenmesidir. Ahmet Yesevi’nin Tasavvuf görüşünün ve Hikmetlerinin başarısı olan bu gelenek Türklerin Müslümanlaşması ve yeni dinlerini özümsemesi açısından bir dönüm noktası olmuştur çünkü bu gelenek onun sayesinde İslam dini içerisinde hoş bir eda, tavır ve üslup olarak Müslüman Türklerin karakterini temsil etmiştir. Sonuç Eldeki bilgiler dâhilinde her ne kadar Türk Töresi ve onun işletilmesini ifade eden Türk Bilgelik geleneğine ilişkin dört başı mamur bir tanıma ulaşmak henüz mümkün değilse de Türk Bilgeliğine ilişkin bir farkındalık oluşturmak ve onu tanıma ve tanımlamaya dair kabaca bir tespitte bulunmak için nerelere bakmamız gerektiğini ortaya koymuş bulunuyoruz. Bu bağlamda, Türklerin millet olma süreçlerinin ilk abideleri olan Türk Kitabeleri ile kayıtlı hale gelen Türk Töresi, Türk bilgeliğinin aranacağı en ilk ve en sağlam dayanaklardan biridir. Nitekim bu kitabelerdeki ruha dayanan Türk töresi ve onun pratiği olan Türk Bilgelik geleneği Türklerin, din, millet, toplum, tabiat ve devlet felsefelerinin de ilk nüvelerini öne çıkartmaktadırlar. Onlarda, bilinçli olarak, bilge kağan, bilge vezirler, bilge bey ve bilge buyrukların örnek yaşantıları ve töreyi uygulama etkinlikleri sunulmaktadır. Bilgi vermekten çok bilinç kazandırmak için yazıldığı açık olan bu kitabelerde geçen bilgece tutum ve davranışları ifade eden sözler bir araya getirilerek kolektif bir bilgi ürünü olan Kadim Türk Bilgelik Geleneğinin ilk mayalayıcı özü ortaya çıkarılabilir. Türk Töresinin buyurduğu ve hayatın her aşamasında uygulamasını istediği bütün unsurların başarılmasına yönelik, rasyonel tutum, yetenek, strateji ve tecrübe birikiminin toplamı Türk Bilgelik Geleneğini oluşturmaktadır. Fakat bu her türden gelişim ve değişime açık bir bilgidir, yeter ki töreyle çelişmesin. Bu Türk Bilgelik geleneğinin temel unsurları şöyle sıralanabilir: Bağımsızlık ülküsüne sahip olmak, devlet ve millet bütünlüğünü bozmamak, her ne suretle olursa olsun töreye uygun davranmak, başka milletler tarafından asimile olmamak için uyanık olmak, olaylara gerçekçi yaklaşmak, dünya malına ve mülküne tamah etmemek, devlet yönetiminde duygusallığa yer vermemek ve ihaneti cezasız bırakmamak, bey, hakan ve kağanlık makamında olanların her daim halkına hesap vermesini sağlamak. Ayrıca bunların başarılabilmesi için öncelikle halkın devlet yöneticilerini bilge kimseler arasından seçmesi ve onların da dönüp halka hesap vermesi gerekmektedir. Artık şundan kesinlikle eminiz ki, Türklerde de Hint, Çin, İran ve Yunanlılarda olduğu gibi felsefe öncesi var olan bir bilgelik (hikmet) geleneği vardır. Doğası gereği bu bilgelik felsefeden daha geniş bir anlama sahip olup onların diğer yapıp-etmelerini de içine alan bir bilgi, bilinç ve düşünme biçimi olarak hayatlarında uygulama alanı 263 bulmuştur. Bu yüzden olsa gerek, Antik Yunan felsefesinin aksine, Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin, İran ve Türk medeniyetleri gibi doğulu medeniyetlerde ortaya çıkan felsefeler daima, din, bilim ve sanatla birlikte var olmuş ve çoğunlukla aynı şahıs (bilge veya âlim) bu bilgi türlerinin hepsini birlikte temsil etmiştir. Bu durum günümüzde de büyük oranda böyle sürüp gitmektedir. Ancak, her ne kadar doğulu özellikleri ağır basan bir bilgelik geleneği olsa da Türk bilgeliğinin aslında kendi nev-i şahsına münhasır bir ayrı tarzı ve içeriği de vardır. Bu Türk Bilgelik geleneği bütün boyutlarıyla ortaya çıkarılacaksa Türklerin toplumu, tarihi, dili, dini ve kültürüyle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, onların, kozmolojisi, teogonisi, mitolojisi, felsefe ve ilim anlayışı bir bütün olarak, özellikle klasik kültür ve düşünce kaynaklarından yararlanılarak daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konabilirse bunların kökeninde yer alan bilgelik unsurlarının ayrıntıları da ortaya çıkacaktır. Amiyane tabirle söylersek, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan bu geniş coğrafyada hala devlet ya da etkili topluluklar halinde varlıklarını sürdüren Türklerin her daim kendilerine mahsus bir yaşam felsefesi, siyaset anlayışı ve hukuk sistemi geliştirmelerini mümkün kılan şey de onların töresi bilgelik geleneğidir. Bu geleneğin yaşatılması ve ona bağımsızlık iksiri katması yönüyle İslam dinine mensubiyet bu gelenek ve törenin yaşanmasında adeta çimento görevi görmüştür. Türk Bilgelik geleneğinin bu son yükseliş süreci İslam’ın Yesevilik yorumunda hem Müslüman Türklerin hem de onlarla kader birliği yapmış olan toplulukların tek millet olmasını sağlamıştır. Ahmet Yesevi bu dönemin en önemli katalizörlerinden biri olarak görülebilir. Onun ocağında yetişerek bütün İslam dünyasına yayılan bu takipçiler aynı zamanda çok sayıda bilge kişinin yetişmesini ve geleneğin devamını sağlamışlardır. Hac Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi mutasavvıflar işte bu Türk Bilgelik geleneğinin Anadolu’ya yansımış örnekleridir. Bu sayede, kendine mahsus din algısı ve felsefi tefekkürü, sosyal hayat ve devlet geleneği olan, tam anlamıyla bir Müslüman Türk milletinden bahsetmek mümkün hale gelmiştir. 264 KAYNAKÇA Ahmet Yesevi (2015), Divan-ı Hikmet, Hazırlayan Hayati Bice, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Aristoteles (2010), Metafizik, çev. Ahmet Arslan: Sosyal Yayınlar. Babinger, F. ve Fuat Köprülü, (2003), Anadolu’da İslamiyet, çev. Ragıp Hulusi, Yayına Hazırlayan: Mehmet Kanar: İnsan Yayınları. Dictionary of Bible, ed. John L. Mc.Kenzie, S.J. Geoffry, (1965): Chapman. Gökalp, Z. (2014), Türk Töresi, Ötüken Yayınları. Grousset, R. (2011), Steplerin İmparatorluğu Atilla, Cengiz Han, Timur, çev. Halil İnalcık: Türk Tarih Kurumu. Guénon, R, (1981), Nefsini Bil, çvr. Mustafa Tahralı, Kubbealtı Akademi Mecmuası, 10/3: 55-65. Güngör, E., (1988), Tarihte Türkler, Ötüken Yayınları. İshâk en-Nedîm (2017), El-Fihris, çev. Mehmet Yolcu ve arkadaşları: Çıra Yayınları. Kaplan, M. (2001), Türk Milletinin Değerleri, MEB. Karaman, F. ve arkadaşları (2006), Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Keklik, N. (1984), Felsefenin İlkeleri, Doğuş Yayınları. Mahmud el-Kaşgari (2007), Divanü Lügat’t Türk, çev. Serap Tuba Yurtsever, Kabalcı. McKenzie, J. L. (1967), Reflections on Wisdom, Journal of Biblical Literature, (http://www.jstor.org/stabe/3263239 içinde) Niyazi, M. (2007), Türk Devlet Felsefesi, Ötüken Yayınları. Orkhun, H. N. (2011), Eski Türk Yazıtları, Türk Dil Kurumu Yayınları. Önal, M. (1998), Wisdom and Philosophy in Islamic Thought, (Yayımlanmamış doktora tezi), University of Wales-Lampeter (U. K.). Önal, M. (2016), Türk Bilgelik Geleneğinin Kökleri ve Ahmet Yesevi’nin Hikmetleri’ne Yansıması, Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmet Yesevi, Uluslararası Sempozyum Bildirileri, 2. cilt: 784-805. Öztürk, A. (2001), Ötüken Türk Kitabeleri, MEB Yayınları. Platon, Sokrates’in Savunması, 21-a-c arası. Smith, H. (1994), The Illustrated World's Religions: A Guide to our Wisdom Traditions, Harper. Standford Encyclopedia of Philosophy, http://plato.stanford.edu/entries/ wisdom/(03.08.2016). 265 Şeker, M. F. (2016), Türk Dini Düşüncesinin Teşekkül Devri, Dergah Yayınları. Şemseddin Sami, (2015), Kamus-ı Türki, Hazırlayan Paşa Yavuzaslan, Türk Dil Kurumu. Tan, B. (2000), Kurân’da Hikmet Kavramı, Pınar Yayınları. Yaşarbaş, E. (2000), İslamiyet’ten Önce Türk Tarihi ve Medeniyeti: Bakanlar Matbaacılık. Yıldız, M. (2017), Türk Siyasi Bilgeliğinin Kadim Kapıları, Ötüken Yayınları. Yılmaz, H. “Kuranda Hikmet Sözcüğünün Anlamı” www.istekuran.com/index.php?page=kur-an-dakihikmet-soezcueguenuenanlami-11-01-2006 içinde. Yılmaz, S. (2013), Türk Mitolojisinde Bilgelik Kavramı, Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması, 26-28 Mayıs 2014: Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı (TDKB) Eskişehir, (http://bilgelerzirvesi.org (16.08.2016) içinde, Yusuf Has Hacip, (1996), Günümüz Türkçesi ile Kutadgu Bilig Uyarlaması, (hazırlayan Fikri Silahdaroğlu), Ankara: Kültür Bakanlığı. İntermet Kaynakları http://www.jstor.org/stabe/3263239 (03.08.2016) http://www.plato.stanford.edu/entries/wisdom/ (03.08.2016) http://www.kemal-ersozlu.net/ersozlu/hikmet.htm/ (03.08.2016) http://www.istekuran.com/index.php?page=kur-an-dakihikmet-soezcueguenuenanlami/ (11.01.2006) http://plato.stanford.edu/entries/wisdom/ (03.08.2016 içinde) http://bilgelerzirvesi.org (03.08.2016)

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder